ANLATIM BOZUKLUKLARI Her cümle belli bir düşünceyi, duyguyu

advertisement
ANLATIM BOZUKLUKLARI
Her cümle belli bir düşünceyi, duyguyu aktarmak için kurulur. Bu cümlenin, ifade edeceği anlamı
açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyması gerekir. Ayrıca mümkün olduğunca gereksiz
unsurlardan arındırılmış olmalıdır. İşte bu özelliği göstermeyen cümleler, anlatım bakımından
bozuktur.
Biz, düşüncelerimizi en güzel şekilde cümlelerle dile getiririz. Kurduğumuz cümlelerin kusursuz
olması, başarılı bir anlatımın gerçekleşmesini sağlar. Özellikle yazılı anlatımda cümleler, dil bilgisi
kurallarına uygun kurulmalı- anlam açık olmalıdır.
Kurduğumuz cümleler birden çok anlama geliyorsa, bu cümleleri okuyan kişi, ne demek istediğimizi
anlayamaz. Biz de karşımızdakine düşüncemizi iletememiş oluruz. Yine, cümlede gereksiz bir
kelimenin kullanılması ya da cümlenin anlamına uygun kelimelerin seçilmeyişi de anlatım
bozukluğuna sebep olur.
1.GEREKSİZ SÖZCÜK KULLANIMI:
İyi bir cümlede yeterli sayıda sözcük kullanılır. Başka bir deyişle gereksiz sözcüklere yer verilmez.
Çünkü gereksiz sözcük kullanımı cümlenin duruluğunu bozar ve anlatım bozukluğu yaratır. Eş
anlamlı ya da yakın anlamlı sözcüklerin beraber kullanılması da bu grupta değerlendirilebilir.
Bir cümlede gereksiz sözcük bulunduğunu anlamak için, sözcük cümleden çıkarılır. Bu durumda
cümlenin anlam ve anlatımında bir bozulma oluyorsa o sözcük gerekli, anlatımında bozulma
olmuyorsa ise gereksizdir.
Örnek:
Sanatçının öznel ve kendine has düşünceleri beni çok etkiledi.
Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki maç 2-2 berabere bitti.
Genç kız kendini intihar etti.
Neşeli, sağlıklı, şen bir görünüşü vardı.
Daha henüz hiç kimse gelmedi.
Apartmanın beşinci katından aşağıya doğru sepet sarkıttı.
Kulağına alçak sesle bir şeyler fısıldadı.
Mecburen karakola gitmek zorunda kaldım.
Son yazdığı romanına isim bulmakta bir hayli zorlanmış.
Tatile ailesi ile birlikte çıkacaktı.
Vakfımıza karşılıksız bağışta bulundular.
Ben çok varlıklı, zengin biri değilim.
Herkesi eleştirip tenkit etmek bize hiçbir yarar sağlamaz.
Uçak, alçalarak havaalanına başarılı bir iniş yaptı.
Araba şu anda yola çıkmak üzere.
Sıcaklık sıfırın altında eksi beş dereceye indi.
Aldığın kitabı hemen geri iade et.
Uzun yıllardır gelememiştim buralara. www.edebiyatbilgihanesi.com
Müfettiş öğretmenden yazılı ders notlarını istedi.
Yukarıdaki cümlelerdeki altı çizili sözcükler gereksizdir. Çünkü, bu sözlerin anlamı, aynı cümledeki
başka sözcük ya da eklerde vardır. Bunların çıkarılması anlamda bir daralmaya yol açmaz.
2. GEREKSİZ YARDIMCI EYLEM KULLANIMI:
“Etmek, olmak, eylemek, kılmak” gibi yardımcı eylemlerin görevi; kendisinden önce gelen isim
soylu sözcüğü yüklemleştirmek, ona iş, oluş, hareket ve kılış anlamları katmaktır. İsim soylu sözcük,
bir ekle aynı anlamı verecekse; yardımcı eylemin kullanımı gereksizdir.
Örnek:
Evdeki bütün saatlerin ayarını yaptı.(ayarladı)
Maaşların geç ödeneceğini işçilere duyuru yapmalısın.(duyurmalısın)
Öndeki araçlar lütfen bekleme yapmasın.(beklemesin)
Umut ediyorum bu yıl hepiniz sınavı kazanacaksınız.(umuyorum)
Çok istek alan bir parçayı dinletiyorum.(istenen)
Amcam kazanmış olduğu üniversiteyi başarıyla bitirdi.(Kazandığı)
Üç gündür aramadı, çok kaygı ediyorum.(kaygılanıyorum)
Böyle bir hata sana göstermiş olduğum saygıyı bitirdi.(gösterdiğim)
Bu soğuk suyla hasta olacağımı hiç hesaplamadım.(hastalanacağımı)
Bu kadar hızlı yaşlı olacağını düşünmemişti.(yaşlanacağını)
Eve geç gelmemesi konusunda uyarı yapmalısın.(uyarmalısın)
Bunlar enflasyona olumsuz etki edecek.(etkileyecek)
Bu takım kendi sahasında hiç yenilgi almadı.(yenilmedi)
Babam rahatsızlanınca hepimiz telaş yaptık.(telaşlandık)
Düzenlemiş oğlunuz dosyaları müdür istiyor.(düzenlediğiniz)
Yıllarca kuşku ettim etrafımdakilerden.( kuşkulandım)
3.SÖZCÜĞÜN YANLIŞ ANLAMDA KULLANILMASI:
Dilimizde bazı sözcükler, anlam inceliklerine dikkat edilmeden kullanılır. Sözcükleri kendi anlamını
yansıtacak şekilde kullanmamak veya uygun olmayan yerde kullanmak anlatım bozukluğuna yol
açar. Böyle bir yanlışa düşmemek için hangi sözcüğün nerede kullanılıp nerede kullanılmayacağını
çok iyi bilmek zorundayız.
Örnek:
Bu tür bilimsel çalışmalar, dilimizin zenginleşmesine neden olacak.( katkıda bulunacak.)
Avukat, sanığın suçlu olduğunu savunuyor.( öne sürüyor.)
Çocuğun bunalıma girmesini sağlayan etkenler yok edilmeli.(girmesine neden olan)
Kimi uyarıcı ilaçlar, sporculara yarardan çok zarar sağlamaktadır. (vermektedir.)
Zor şartlar altında çalışan işçilerin sağlık durumları aksadı. (bozuldu)
Bu tür tatbikatlarda ölüm şansı her zaman mevcut.(olasılığı)
Bugün bir buzdolabının ücretiyle on yıl önce bir araba satın alınabilirdi.(fiyatıyla)
Çömleğin üzerine yazılmış desenlere hayranlıkla bakıyordu.(çizilmiş)
Hırsız, kadının kolundaki çantayı zorla çalıp kaçtı.(alıp)
Güzelliğinin farkında olduğunu belirten davranışlar sergiliyordu. (gösteren)
Davranışlarıyla arkadaşlarının üzülmesini sağladı.( neden oldu)
Not: “Sağlamak” ya da “katkıda bulunmak” elde edilmesi istenen olumlu bir sonuca ulaşmaktır.
İstenmeyen sonuçlar ortaya çıktığında “neden olmak” kullanılır.
4. BİRİBİRİYLE KARIŞTIRILAN SÖZCÜKLERİN KULLANIMI:
Kimi sözcükler aynı kökten türediği için yazılış ve okunuş olarak birbirine benzer; ancak bunların
anlamları farklıdır. Bu sözcükler karıştırılıp birbirinin yerine kullanılırsa, anlatım bozukluğu ortaya
çıkar. www.edebiyatbilgihanesi.com
Örnek:
Özgü: Has, kişiye öz.(Mersin’e özgü tantuni herkes tarafından beğenildi.)
Özge: başka. (Senden özge dostum mu var.)
ayrıntı: detay. (Konuyu ayrıntılarıyla anlattı.)
ayrım: fark. (İncelendiğinde iki eser arasındaki ayrım açıkça belli.)
ayrıcalık: başkalarından ustun tutulma durumu, imtiyaz. (çocuklarım arasında ayrıcalık
yapmadım, yapmam.)
sağlamak: bir olayın gerçekleşmesine olumlu yönde katılmak. (Babam hiçbir şeyimizi eksik
etmeden bize iyi bir yaşam sağladı.)
neden olmak: bir olayın gerçekleşmesine olumsuz yönde katılmak. (Yeni taşınan komşu
apartmanda huzurun bozulmasına neden oldu.)
kaplamak: her yanını örtmek. (Bu, ancak küçük bir defteri kaplar.)
kapsamak: sınırları içine almak. (Geniş bir alanı kapsayan bu park iyi bir mesire yeri.)
azımsamak: ölçü bakımından az görmek. (Verilen harçlığı azımsayacağına idare etmeyi
öğren.)
Özel: hususi. (Aranızdaki özel konuşmalarda gizli sırlarınız.)
yasak: bir işin yapılmasına karşı olan, yasal veya yasa dışı engel. (Sayım günlerinde dışarı
çıkma yasağı uygulanır.)
kural: bir sanata, bilime, düşünce ve davranış sistemine temel olan ,yon veren ilke. (Hiçbir
protokol kuralına yer vermeyen bir duruşu vardı.)
Öğretim: Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi. (Öğretime önem veren veliler bu okulu
tercih ediyor.)
Öğrenim: herhangi bir meslek, iş ve sanat dalında gerekli bir bilgi, beceri ve alışkanlıkların elde
edilmesi için yapılan çalışmalar. (Yüksek Öğrenim kişiye yeni ufuklar acıyor.)
yakın: bitişik, mesafesi az. (Birbirine yakın yapılan evler kotu görünüyordu.)
basım: bası sanatı, basım işi. (Kitabın basımına başlandı.)
basın: gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yayınların bütünü. (Bütün bildiklerimizden
öteye İstanbul basını bize ne öğretebilirdi.)
kutlamak: mutlu bir olay üzerine yapılan eğlence. (Gazeteciler tarafından düzenlenen
partiyle Sibel Can’ın doğum günü kutlandı.)
ekmek: toprağa tohum atmak. (Ekilen buğdaylardan bu sene istenen verim alınamadı.)
dikmek: bir fideyi toprağa yerleştirmek. (Okulumuzun düzenlediği ağaç dikme şenliğine ilgi
büyüktü.)
katkıda bulunmak: bir olayın gerçekleşmesine olumlu yönde katılmak. (Yanlış anlaşmazlığı
düzelterek borcun ödenmesine katkıda bulundu.)
ücret: emek karşılığı alınan para. (Aldığı ücret yetmeyince ek iş yapmaya başladı.)
fiyat: bir şeyin para karşılığındaki bedeli. (Petrol fiyatlarındaki artışlar araba sahiplerini
kızdırdı.)
anmak: hatırlamak, ölüm üzerine yapılan tören. (Her 10 Kasım’da Atatürk’ü bütün ülke
saygıyla anar.)
savunmak: müdafaa etmek, korumak. (Annem babama karşı bizi hep savundu.)
iddia etmek: kanıtlanmamış bir fikri ileri sürmek. (Kapıcı, yöneticinin zimmetine para
geçirdiğini iddia etti.)
küçümsemek: küçük görmek, hor görmek. (Küçümseyen tavırlarla yaklaşma insanlara.)
etken: sebep, neden; faktör, unsur. (Binanın yıkılmasının etkenleri araştırılacak.)
etkin: aktif, faal, hareketli olan. (bu işin lehimize sonuçlanmasında müdürümüz etkin rol
oynadı.)
karşın: rağmen. (Yağmur yağmasına karşın maç ertelenmedi.)
nüfuz: söz geçirme, güçlü olma.(Birbirlerinin servetlerini, nüfuzlarını, kabiliyetlerini bilirlerdi.)
nüfus: kişi, belli bir alanda yaşayanların oluşturduğu toplam sayı. (Türkiye’nin giderek artan
nüfusu yeni sorunları da beraberinde getiriyor.)
Görüntü: Bir nesnenin mercek, ayna gibi araçlarla oluşturulan biçimi.(Televizyondaki bozuk
görüntüden rahatsız oldu.)
Görünüm: Bir şeyin dıştan bakılınca görülen biçimi, manzara. (Bahçenin görünümünü çok
beğendin.)
tepki: herhangi bir etkiye cevap olarak doğan söz veya davranış. (Seyircilerin şaşkınlığı
geçince tepkisi başladı.)
etki: bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir. (Bu etki, genç
kuşak konservatuvar mezunlarında yerini daha doğal bir Türkçeye bırakıyor.)
yaşam: hayat. (Yaşamın tadını çıkarmak varken neden bu kavga.)
yaşantı: yaşam şekli, yaşam tarzı. (Şehir yaşantısının hızına yetişemiyorum.)
yaklaşık: aşağı yukarı, hemen hemen. (Doğduğum bu kentten yaklaşık yirmi yıldır ayrıyım.)
sure: bir olayın başı ile sonu arasında gecen zaman parçası, müddet. (Ameliyat suresince çok
kan kaybetmiş.)
süreç: Aralarında birlik olan veya belli bir düzen veya zaman içinde
tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay veya hareketler dizisi. (Terörle mücadele surecinde çok yol kat
edildi.)
bezenmek: süslenmek. (Her yer Zafer bayramı coşkusuyla bayraklarla bezenmişti.)
bulanmak: her yanı bir şeyle kaplamak. (Çamura bulanmış çocuk ağlamaklı gözlerle
annesine baktı.)
döşemek: yerleştirmek, bir tabanı tahta, karo, mermer gibi yapı gereçleriyle kaplamak. (Bir
taraftan raylarımızı döşüyorduk.)
çekmek: kablo veya teli iki nokta arasında uzatmak. (Çekilen telefon telleri şiddetli rüzgârda
koptu.)
tanıtmak: takdim, tek taraflı olarak yapılır. (Yeni gelenler kendilerini tanıttılar.)
tanıştırmak: birbirini tanımayanların tanışmasını sağlamak, tanıtmak. (Seni rastgele bir
yabancıyla tanıştıramam.)
çalmak: başkasının mallarını gizlice almak, aşırmak. (Buradan çaldığı mücevherleri
Antalya’da satmaya çalışmış.)
gasp etmek: zorla, izinsiz almak. (Gasp edilen kadın polislere ifade verdi.)
yetki: bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkanlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan
hak.(TBMM, başkumandanlık yetkilerini M. Kemal Paşa’ya devretmişti.)
görev: vazife, iş görme yetisi. (Verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirdi.)
çekimser: oy vermekten, eğilim göstermekten kaçınan. (Bu başkanlık seçiminde çekimser
davranacağım.)
çekingen: ürkek, sıkılgan, her şeyden çekinme. (Birdenbire ona karşı çekingen davranmayı
onuruma yediremiyorum.)
İş kazalarının çokluğu, iş güvencesinin olmadığını gösteriyor. (güvenliğinin)
Toprağın oluşumunda başta gelen etkin, rüzgârdır.(etken)
Yaşantısının en zor günlerini sürgüne gönderildiği Malta’da geçirdi. (Yaşamının)
Mehmet Bey, saygılı kişiliğiyle çevresine örnek olmuştu.( saygın)
Bu eski makineler artık işlemlerini yerine getiremiyor. (işlevlerini)
Bunca yağmura karşılık barajlarda yeterince su birikmemiş.(karşın)
Bu iki olay arasındaki ayrıntıyı kimse hesaba katmıyor.(ayrımı)
Bu kadar çekimser olmana gerek yok; aralarına katıl, girişken ol.(çekingen)
Aşağıdaki cümlelerdeki anlatım bozukluğunun hangi sözcükten kaynaklandığını bulup doğrusunu
yazınız.
Parasız ve işsiz gezmesini gençken oynadığı kumara borçludur.
Şu elbiseyi çok beğendim, ücreti ne kadar acaba?
Kurs sureci sekiz aydır.
Bu konuyu ayrımlarıyla ele almışsınız.
Kayıt sırasında bizden iki resim istediler.
Bu bölgede inanılmaz çoğunlukta balık var.
Senden özgü dostum mu var?
Takımımız iyi oynamasına karşılık kaybetti.
Sanatçıların en önemli yetkisi topluma hizmet etmektir.
Çok yoruldun, biraz dinlen aklın açılır.
Kırmızı kartlar maçı kaybetmemizi sağladı.
Bakan enflasyonun düşeceğini savundu.
Engebeli arazi greyderlerle düzenlendi.
Öğretimini bitirip işe başlamış.
Arpa ve buğday tohumlarının en geç ekim ayında dikilmesi gerekiyor.
Sayısal öğrencisi bu derste etken rol oynar.
Bu mahallede evler birbirine yaklaşık yapılmış.
Çok çalıştığı için sağlık durumu aksadı.
Sanıklar dun Silifke’de görünmüş.
Bu örtü masayı kapsamaz.
Yeni alınan perdeler odaya değişik bir görüntü verdi.
Bütün mahalleye kanalizasyon boruları çekildi.
Sınıfımıza yeni gelen arkadaşımız kendini bize tanıştırdı.
Fiyatlar pahalı olduğu için satışlar çok durgun.
Yaşantısının en verimli döneminde bulunuyor.
Nüfusunu kullanıp ihaleyi almış diyorlar. www.edebiyatbilgihanesi.com
Gece yağmurda dolaşması hasta olmasını sağladı.
Bu hastalıkta olum şansı oldukça yüksektir.
Görüşleriniz arasında ayrıcalık yok.
Kardeşim hiç çekimser değildir, gayet açıkgözlüdür.
Çocuğu dövüp cebindeki parayı çalmışlar.
5. KELİMELERİN YANLIŞ YERDE KULLANILMASI:
Bir cümlede her sözcüğün yerli yerinde, başka bir deyişle her sözcüğün kullanılması gereken yerde
olması gerekir. Cümle içindeki bir tek sözcüğün bile yerini değiştirmek farklı anlamlar, farklı
yorumlar ve yargılar oluşturur. Kimi zaman da mantıksal tutarsızlıklara yol açar. İyi bir cümlede
kelimelerin cümlenin akışına ve anlamına uygun yerlerde kullanılması gerekir. Yoksa ifade değişir,
anlatılmak istenen tam söylenemez.
Örnek:
*Yeni eve gelmiştim ki kızılca kıyamet koptu.
(Eve yeni gelmiştim ki kızılca kıyamet koptu.)
*Gecen hafta kaybolan annemin yüzüğü bulundu.
(Annemin gecen hafta kaybolan yüzüğü bulundu.)
*Tüm yakınlarını kaybetmiş aileler adına teşekkür ederiz.
(Yakınlarını kaybetmiş tüm aileler adına teşekkür ederiz.)
*Ankara’da Kızılay’ın yapılan yeni binası görkemli olacak.
(Kızılay’ın Ankara’da yapılan yeni binası görkemli olacak.)
*Polisten çalınan arabayla kaçan oto hırsızları kaza yaptı.
(Çalınan arabayla polisten kaçan oto hırsızları kaza yaptı.)
*Tavuklu fırında makarna yaptım.
(Fırında tavuklu makarna yaptım.)
*Ağrısız kulak delinir.
(Kulak ağrısız delinir.)
*Alkollü araba kullanmak tehlikelidir.
(Arabayı alkollü kullanmak tehlikelidir.)
*İki gündür çok başım ağrıyor.
(İki gündür başım çok ağrıyor.)
*Git başımdan, fazla canımı sıkma!
(Git başımdan, canımı fazla sıkma!)
Cesetler çok yangında kaldığı için tanınmaz haldeydi.
(Cesetler yangında çok kaldığı için tanınmaz haldeydi.)
*Alınan bu karar savaşta askerin daha çok ölmesine yol açtı.
(Alınan bu karar savaşta daha çok askerin ölmesine yol açtı.)
*Seksen bin civarında göz taramasından geçirilmiş hastamız var.
(Göz taramasından geçirilmiş seksen bin civarında hastamız var.)
*Değişik konuştuğu ortamlarda hep takdir topladı.
(Konuştuğu değişik ortamlarda hep takdir topladı.)
*İlk askerden izne geldiğimde hastalanmıştım. www.edebiyatbilgihanesi.com
(Askerden ilk izne geldiğimde hastalanmıştım.)
*Kuyrukta bekleyen hastalar içinde ilk odaya ben girdim.
(Kuyrukta bekleyen hastalar içinde odaya ilk ben girdim.)
*Bu konu basımı bitmek üzere olan kitabın ikinci cildinde ele alınacak.
(Bu konu kitabın basımı bitmek üzere olan ikinci cildinde ele alınacak.)
*Okulu bitirince doktor olarak doğduğu kasabada çalışmaya başladı.
(Okulu bitirince doğduğu kasabada doktor olarak çalışmaya başladı.)
*Yeni eve gelmiştim ki dışarıda bir kızıl kıyamet koptu.
(Eve yeni gelmiştim ki dışarıda bir kızıl kıyamet koptu.)
*Eğitim, en etkili televizyonla verilir.
(En etkili eğitim, televizyonla verilir.)
*Otobüs yoğun sis yüzünden karşıdan gelmekte olan kamyonla çarpıştı.
(Otobüs karşıdan gelmekte olan kamyonla yoğun sis yüzünden çarpıştı.)
*Haber programları tekrar tekrar vurulan sivilleri gösteriyor.
(Haber programları vurulan sivilleri tekrar tekrar gösteriyor.)
6. ANLAMCA ÇELİŞEN SÖZCÜKLERİN KULLANILMASI:
Anlamca cümlenin yargısıyla uyuşmayan, cümlede iletilen yargıyla çelişen ya da karşıtlık yaratan
sözlerin bir arada kullanılması önemli bir anlatım kusurudur. Anlamları birbirine ters sözcüklerin
aynı cümlede kullanılmasıdır. Cümlenin anlamında çelişki, genellikle “kesinlik” ve “olabilirlik”
anlamı taşıyan sözlerin bir arada kullanılmasından kaynaklanır.
■ İki yıldan çok – iki yıla yakın
■ Kesinlikle – olsa gerek
■ Mutlaka – olabilir
■ Tamı tamına – üç beş kişi
■ Mutlaka – olmalı
■ Kesinlikle – ümit ediyorum
■ Kuşkusuz – belki
■ Şüphesiz – olabilir
■ Belki – tabii
■ Eminim – olsa gerek
■ Aşağı yukarı – tam
■ Muhakkak – sanıyorum
■ Çokluk – olurdu
■ Bizce – olsa gerek
■ Eminiz – herhalde
■ Mutlaka – ihtimal
■ Tabi ki – sanırım
■ Hiç kuşkusuz – biliyor olmalı
■ Kısmen – tamamen
■ Tam – üç gibi
Örnek:
Herhalde zamanında gitmiş olsaydık formları mutlaka verirdik.
Onun önümüzdeki ay, ailesini mutlaka ziyaret edeceğini zannediyorum.
Babam bir hafta içinde sanıyorum kesin gelecek.
O bazen oyunbozanlık yapar çoğu zaman toplantılara katılmazdı.
Öğretmenin arada bir girmediği genellikle olurdu.
Bu günlerde eminim zor durumda olsa gerek.
Eminim ki bunca gürültü patırtı en çok onu üzmüş olsa gerek.
Kapının önünde tamı tamına üç beş nöbetçi vardı.
Erikleri aşırdıktan sonra yavaş yavaş kaçıverdik.
7.Bu tempoyla çalışırsa mutlaka üniversiteyi kazanabilir.
Gazetede çıkan bu haber, mutlaka bakanın da kulağına erişmiş olmalı.
7. MANTIKSAL TUTARSIZLIK:
Bir cümlede, iletilmek istenen anlamın eksiksiz olabilmesi için düşünce ve mantık son derece
önemlidir. İyi bir anlatımda sağlam bir düşünme ve mantık yürütme temel koşuldur. Mantıksal
hataları ve tutarsızlıkları içeren cümleler, dil bilgisi kurallarına uygun olsalar bile anlamı ve yargıyı
eksiksiz iletmezler. Bu tür yanlışlar genellikle dikkatsizlik sonucu ortaya çıkar.
Örnek:
Önümüzdeki haftanın önemli programlarından bazılarını sizlere hatırlatmaya çalıştık.
Senin harika bir annen olmalı. www.edebiyatbilgihanesi.com
Mezar kitabesi üç yüzünde Türkçe, bir yüzünde Cince olarak doğuya bakıyor.
Araçların kaza yapan parçaları, geniş bir alana yayılmıştı.
Ben Öğretmen Ekrem Bey’in oğluydum.
Benim gibi bir dostu kaybettiğinizde bir daha kimseye güvenemezsiniz.
Bölgeye yeterli yağış düşmemesi nedeniyle, ilgili birimlerce kuraklık planlaması yapıldı.
İtfaiyenin iki saat suren cabayla çıkan yangın, güçlükle söndürüldü.
Barış Manço’nun ölümünden sonra acılan taziye defterleri, dolup dolup boşalıyor.
Çalıştığı fabrikanın tek ortak olduğunu söyledi.
Yine ihmal ve yine sonu trajediyle biten bir olay!
Çocuklar, bilerek veya bilmeyerek yaptıkları kazalardan sonra nasıl davranmalı?
Beden temizliği, ara sıra yıkanmakla bitmez.
Adaylardan biri, ilginç bir propaganda yöntemi buldu ve yumurtaya kendini çizdirdi.
Gecen pazar, bu pazar ve önümüzdeki pazar gireceği deneme sınavlarından iyi puan
alacağını umuyor.
Basın toplantısında gazetecilerin soracakları sorulara çok iyi cevaplar verdi.
Dünyada hiç kimse yalan söylemekten zevk almaz.
Sanayileşmiş ülkeler çevre kirliliğine daha çok önem vermelidir.
Yılın bu ilk yarısındaki altı ay içinde ihracatta ilerleme kaydettik.
Önlem alınmazsa bu hastalık ölüme, hatta kısmi felce neden olabilir.
Son turda atlet, arkasındaki yarışçıyı bir hamlede geçti.
Yiyecek bir lokma ekmeğimiz hatta yemeğimiz bile yok.
Bölgeyi iyi tanımasına rağmen her yeri gezdi.
Yarının mutlu günlerine özlem duyuyorum.
8.ANLAM BELİRSİZLİĞİ (KARŞILAŞTIRMA VE TAMLAYAN BELİRSİZLİĞİNDEN):
Cümle içerisinde bazen işi yapan öznenin yani zamirlerin karıştırıldığı olur. Bu tür cümlelerde
genellikle işi yapanın “sen” mi yoksa “o” mu olduğu bilinmez. Bunun sebebi, cümlenin her iki şahıs
için de uygun olmasıdır. Cümlede bir sözcüğün üzerinde tamlanan eki olan iyelik eki varsa o
sözcüğün tamlayanını cümle içerisinden bulup cümlenin anlamına uyup uymadığına bakılır. Eğer bir
tamlayanda bir belirsizlik varsa anlatım bozukluğu var demektir.
İki varlığın veya iki değerin karşılaştırıldığı cümlelerde bazen yanlışlık yapılmaktadır. Bu tür
cümlelerde nelerin karşılaştırıldığına çok iyi dikkat etmek gerekir. Aynı olmayan varlık veya
değerlerin karşılaştırılması anlatım bozukluğuna yol açmaktadır. www.edebiyatbilgihanesi.com
Örnek:
Bana yaptıklarını bilselerdi, hakkımdaki değerlendirmeleri böyle olmazdı.
Babam bana kardeşimden daha çok anlayış gösteriyordu.
Sabahleyin parkta spor yaparken gördüm.
Öğretmenimiz öğle arasında Metin’i evine götürdü.
Yarışmada birinci olduğuna sevindim.
Adam politikayla, karısından çok ilgileniyor.
Yemeğini bitirmeden dışarı çıkmamız mümkün değil.
Söylediklerini uygulamazsa başarması imkânsız.
Bu durumu anlayışla karşılayacağını sanmıyorum.
Anlamadığını nereden bileyim?
Takılarını kutunun içine koydum.
O paltoyu çok beğendi.
Taş yolun iki yakasına dökülmüştü.
Televizyon seyretmeyi kardeşimden çok seviyorum.
Ben mesleğimi kardeşimden çok severim.
Babamı ben de kardeşim gibi üzmek istemiyorum.
Kitabını okumadığım için kimseye tavsiye edemem.
İhtiyar adamı yolun ortasında bıraktı.
Bütün gün anlattıklarını düşündüm durdum.
Annesine hediye aldı, bu onu çok mutlu etti.
Sınavı kazandığına çok sevindim.
Senin için ne düşündüğüm önemli değil.
9. ATASÖZÜ VE DEYİMLERİN YANLIŞ KULLANILMASI:
Deyim ve atasözleriyle ilgili iki tür yanlışlık yapılabilir:
a) Deyimler ve atasözleri, kalıplaşmış söz gruplarıdır. Bu kalıpların bozulması ve bir sözün yerine eş
anlamlısının getirilmesi anlatım bozukluğu yaratır.
b) Bir deyimin ilettiği anlamla, cümlenin taşıdığı anlam arasında bir uyumsuzluğun olması anlatım
bozukluğuna neden olur.
Örnek:
Onun oyununa düşmemek lazım.
Senin gibi saf, masum, sevecen yani tavşan yüreklisini görmedim.
Hevesimiz yine boğazımızda kaldı.
Benim verilmeyecek hiçbir hesabım yoktur; başım açıktır.
Bu işi de eline yüzüne bulaştırdı. www.edebiyatbilgihanesi.com
Bir koyundan iki deri çıkmaz.
İşe yarar mı diye kitaba şöyle göz koydu.
Arkadaşı bu ne şıklık deyince bizimki üstüne alındı.
Bu pis kokuyu duyunca yüreğim kalktı, neredeyse kusacaktım.
Bir çuval uzumu berbat ettin.
Çok sevinçliydi. Adeta etekleri tutuşmuştu.
Derdini söylemeyen, ilaç bulamaz.
Bir engel çıkartmak istemiyor, işi yokuşa sürüyordu.
Konuşulanlara kulak asarak dinlemeye çalışıyordu.
Eli uzun biridir, her yerde adamı var.
Benim kimseye verilecek hesabım yoktur, başım acıktır
Böyle su götürmez konular her zaman tartışmaya acıktır.
Haydi, bakalım seç pirincin taşını.
Tüm itirazlara göz yummuştu.
Birçok futbolcunun suyu kaynamaya başladı.
Annemi hastaneye götürüp baştan tırnağa kontrol ettirdim.
10. NOKTALAMA YANLIŞLARI:
Noktalama işaretlerinin eksik ya da yanlış yerde kullanılması; cümleleri bir anlam belirsizliğine
sürükleyebileceği gibi cümleden birden fazla anlam çıkmasına da yol açabilir. Bu nedenle
noktalama işaretlerinin anlama etkileri ve kullanıldığı yerler iyi bilinmelidir. Yanlış kullanımlar
ortaya çıkarsa amaçlanan anlama ulaşmak mümkün olmaz. Bu durumlar da cümlede bir anlatım
bozukluğu yaratır.
Örnek:
*Yaralı doktora baktı.
Yaralı, doktora baktı. www.edebiyatbilgihanesi.com
*Ölü çocuğu arabadan aşağı itti.
Ölü, çocuğu arabadan aşağı itti.
*O arabayla hızlıca gitti.
O, arabayla hızlıca gitti.
*Kadın şoförü şöyle bir süzdü.
Kadın, şoförü şöyle bir süzdü.
*Misafir odasına doğru yürüdü.
Misafir, odasına doğru yürüdü.
*Yabancı dükkândaki eşyaları beğenmedi.
Yabancı, dükkândaki eşyaları beğenmedi.
*Genç sürücüye bir şeyler söyledi.
Genç, sürücüye bir şeyler söyledi.
11. TAMLAMA YANLIŞLIKLARI:
Sıfat ve isim tamlamalarının aynı tamlanana bağlanması anlatım bozukluğuna yol açar. Çünkü isim
tamlamalarında tamlanan iyelik eki aldığı halde, sıfat tamlamalarında tamlanan ek almaz.
Dolayısıyla tamlananlar, niteliği farklı olduğundan ortak kullanılamaz.
Örnek:
*Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından olumlu sonuçlar verdi.
Bu önlemler ekonomik açıdan ve sağlık açısından olumlu sonuçlar verdi.
*Kaza yerine birçok askeri ve polis aracı geldi.
Kaza yerine birçok askeri araçla polis aracı geldi.
*Onun böyle işlerle uğraşmaya ne vakti vardı ne de zamanıdır.
Onun böyle işlerle uğraşmaya ne vakti vardı ne de bunun zamanıdır.
*İhaleye birçok yerli ve yabancı firmalar katıldı.
İhaleye birçok yerli ve yabancı firma katıldı.
Arkadaşlarını görünce ne diyeceğimi şaşırdım. (senin / onun )
Söylediklerini uygulamazsa başarması imkânsız. (senin / onun )
Bu durumu anlayışla karşılayacağını sanıyorum. (senin / onun )
Aşağıdaki cümlelerdeki anlatım bozukluğunu bulup düzeltiniz.
Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.
O, halk ve özgün müzik dinler.
Pasta ve meyve suyu ikram edilecek.
Verilen cümledeki özne ve zarf tümlecini bulun.
Babam, gençler milli bilince sahip olması gerektiğini soyluyor.
Bu yasadan özel ve kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacak.
Sözünü ettiğiniz kişi sendikamızın üye ve ikinci başkanıdır.
Bu önlemler ekonomik ve sağlık acısından yararlı sonuçlar verdi.
Siyasi, askeri ve ekonomi alanlarında görüştüler.
Resmi ve iş mektupları hakkında bilgi topluyor.
Öğrencilere doğru davranışların kazandırılmasında büyük sorumlulukları vardır.
Bunu kendim ve arkadaşlarım adına istiyorum.
Bu sınav hem sizin hem de ilimiz acısından çok büyük önem taşımaktadır.
Bu bölge coğrafî ve iklim açısından ilgi çekici özelliklere sahiptir.
Kar yüzünden tüm özel ve devlet okulları tatil edildi.
Ülkemiz Bosna’ya askerî ve gıda yardımı yaptı.
Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.
Benim ve ailemin yaşadığı bu evin yerine şimdi büyük binalar yapılıyor,
Yazdıklarında samimi olan her yazar, eninde sonunda başarıya ulaşması imkânsızdır.
Dershaneye gelmeyen birçok öğrencilerin evi aranıyor.
12. EKLERİN YANLIŞ KULLANILMASI:
Bir cümlede sözcüklerden birinin yanlış veya gereksiz bir ek alması anlatım bozukluğuna yol açar.
Bu tür cümlelerde hangi sözcüğün hangi ekleri alması gerektiği iyi bilinmelidir. Bu şekildeki
cümlelerdeki anlatım bozukluğun giderilmesi için yanlış kullanılan ekin düzeltilmesi ve fazla olan
ekin cümleden çıkarılması gerekir. www.edebiyatbilgihanesi.com
Örnek:
*Demek ki gençlikte bazı şeylerin mutlaka yaşanılınması gerekiyormuş.
Demek ki gençlikte bazı şeylerin mutlaka yaşanılması gerekiyormuş.
*Bu bestesi onun en tanınmış eseridir.
Bu beste onun en tanınmış eseridir.
*Sınavı kazanmasının nedeni çok çalışmış olmasındandır.
Sınavı kazanmasının nedeni çok çalışmış olmasıdır.
*İsteğimiz, sınavları kazanmamızdır.
İsteğimiz, sınavları kazanmaktır.
*Senin bu umursamamazlığın bizi her zaman küçük düşürüyor.
Senin bu umursamazlığın bizi her zaman küçük düşürüyor.
*Okuduklarını ezberlemek değil, tartışarak özümlemesine sağlamak gerekir.
Okuduklarını ezberlemek değil, tartışarak özümlemesini sağlamak gerekir.
*İhaleye birçok yerli ve yabancı firmalar katılmıştı.
İhaleye birçok yerli ve yabancı firma katılmıştı.
*Her ne kadar şehir dışına taşınmışsak bile beklenen rahatlığa kavuşulmamıştır.
Her ne kadar şehir dışına taşınmışsak bile beklenen rahatlığa kavuşamadık.
*Babamın başı ağrıdığında aspirin içerdi.
Babam başı ağrıdığında aspirin içerdi.
Aşağıdaki cümlelerdeki ek yanlışlıklarını bulup doğrularını yazınız.
Konutlar daha sağlam yapılanabilirdi.
Eti tuzlamasan, böyle kokturursun.
Olay, yapılan soruşturma sonucunda ortaya çıktı.
Dünkü toplantıda Ali bize sınıf arkadaşlarını tanıştırdı.
Biricik arzumuz sınavı kazanmak ve iyi bir bölüme girmemizdir.
Yazarlarımızın köy yaşantısına ilgilenmeleri toplumumuz açısından çok yararlıdır.
Öğrencilerin başarısına ilgilenmek gerekir.
Bizi en çok sevindiren onun bu sınavı kazandığıdır. www.edebiyatbilgihanesi.com
Bazı yolcuların giriş işlemleri yapmaya başlandı.
Uzun yıllardan bu yana bu köyde yaşardım.
Bu yazı kısa zamanda yerine ulaşılabilir.
13. YÜKLEMLE İLGİLİ YANLIŞLIKLAR
A) YÜKLEM EKSİKLİĞİ:
İki cümlenin bir araya gelmesi ile oluşan sıralı ve bağlı cümlelerde cümlelerin yüklemleri ortak ise
ikinci cümlenin yükleminin birinci cümlenin yüklemiyle hem anlam, hem de kip ekleri yönünden
uyumlu olması gerekir. Uyumlu değil ise anlatım bozukluğuna neden olur.
Yüklem eksikliği daha çok sıralı ve bağlı cümlelerde ortaya çıkar. Öge ortaklığı bulunan böyle
cümlelerde tek yüklem kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
Örnek:
*Gençlik televizyonu çok; radyoyu ise az dinliyor.
Gençlik televizyonu çok izliyor; radyoyu ise az dinliyor.
*Çok az veya hiç çalışmadan sınava girdiler.
Çok az çalışarak veya hiç çalışmadan sınava girdiler.
*Sinemada sigara ve kabuklu yemiş yenmez.
Sinemada sigara içilmez ve kabuklu yemiş yenmez.
*Ne sen beni, ne de ben seni gördüm.
Ne sen beni gördün, ne de ben seni gördüm.
*Pikniğin bütün cefasını ben, sefasını o sürüyor.
Pikniğin bütün cefasını ben çekiyorum, sefasını o sürüyor.
*İş konusunda ben onu, o da beni etkilemek istemez.
İş konusunda ben onu etkilemek istemem, o da beni etkilemek istemez.
*Kasadaki adam bir yandan para, bir yandan da paket yapıyordu.
Kasadaki adam bir yandan para alıyor, bir yandan da paket yapıyordu.
*Örgütün yasal ve yasal olmayan yollardan topladığı paralara el kondu.
Örgütün yasal olan ve yasal olmayan yollardan topladığı paralara el kondu.
*Bugünkü nöbeti sen, yarınkini de Ali tutacak.
Bugünkü nöbeti sen tutacaksın, yarınkini de Ali tutacak.
Aşağıda yüklem eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluklarını bulup düzeltiniz.
Cay ve kahveyi az, kolalı içecekleri ise hiç sevmem.
Borçlarını ödemek ve alacaklılarını kızdırmak istemiyor.
Cezamı şimdiden kabul ve bir daha suç işlemeyeceğime söz veririm.
Ben kırmızıyı, eşim yeşili sever.
Buraya birkaç defa; ama oraya hiç gidemedim.
Yazın ben yaylaları, oğlum da sahil yörelerini sever.
Bu yıl kardeşim üçüncü sınıfta: ben, beşinci sınıfa geçtim.
O içerikle çok; ama bicimle pek ilgilenmemiştir.
Ülkenin koruyucu hekimliğe olan ihtiyacı tespit ve giderilmeye çalışılıyor.
Bülent çok samimi ve ona çok yakınlık göstermişti.
İstanbul’a iki kez, İzmir’e hiç gitmedim. www.edebiyatbilgihanesi.com
Yemek onun, bulaşıkta benim görevimdi.
Geceleri az, gündüzleri hiç uyumam.
Masayı ben, sandalyeleri eşim yerleştirdi.
B) FİİLİMSİ İLE İLGİLİ EKSİKLİKLER:
Birden çok ve farklı söz grubunun aynı eylemsiye bağlanması yanlıştır. Birinci cümlede ek
fiilin kullanılmaması da, ek fiil getirilmesi gereken sözcüğün yüklem olmadığı görüntüsü
vermektedir.
Örnek:
Dondurma sağlıklı ve yaşlı olmayan kişilerce tüketilmelidir. (olan)
Bu insanların çoğu, köhne ve sağlıklı olmayan yerlerde yaşıyor. (olan)
Genç yönetici, zeki ve çalışkan; üstelik küçük hesaplar peşinde değildi. (çalışkandı)
Fikirlerinde ısrarlı; ama inatçı değildi. (ısrarlıydı)
Bu sınavı az ya da bilinçli çalışmayan kazanamaz. (çalışan)
Resimleri akılcı; ama akademik değil. (akılcıydı)
İşe birkaç gün ya da hiç ara vermeden devam etmeliyiz. (vererek)
Akıl, yapmacık hatta çoğu zaman yapmacık olmayan davranışları bile hemen fark edebilir.(olan)
Birinci metin, bir nesirle ilgili; ikinci metinde ise, şiirle ilgili görüşlere yer verilmiş.
(ilgiliymiş)
C) EYLEMSİLERİN YAPISAL UYUŞMAZLIĞI:
Cümlede aynı kavram için birden çok eylemsi kullanılacaksa, onun eylem adı, sıfat fiil veya
bağ fiil mi olması gerektiğine dikkat edilmelidir.
Örnek:
Santral, çevreye zarar vereceği nedeniyle kapatıldı. (verdiği için)
Ne gelişini ne gittiğini gördüm. (geldiğini) www.edebiyatbilgihanesi.com
Koskoca adam, konuşmasını, gülmesini bilmiyor. (konuşmayı, gülmeyi)
Gelecek yıl sizin mahalleye taşınacağımı düşünüyorum. (taşınmayı)
Beni düşündüren onun hastalandığıdır. (hastalığıdır)
Nüfusunun % 70’nin Budist olduğu Sri Lanka’da çatışmalar sürüyor. (nüfusun)
D) YÜKLEMLER ARASI UYUŞMAZLIK:
Özne ortaklığı bulunmayan sıralı veya bağlı cümlelerde, ikinci yüklemdeki zaman ekinin birinci
yüklemde bulunmaması, anlatım bozukluğu sebebidir.
Örnek:
Torunlarım her yaz Trabzon’a gelir, tatili birlikte geçirirdik. (gelirdi)
Ahmet Bey, kurula bir rapor sunmuş, onu görüşmüştük. (sunmuştu)
O tatlı tatlı anlatıyor, biz de büyük bir zevkle dinliyorduk. (anlatıyordu)
Onlar gezip eğlenecek, yaşayacak, çileyi biz çekecektik. (eğlenecekti, yaşayacaktı)
Oğlum sınava girecek, eş imle ben dışarıda bekleyecektik. (girecekti)
Bu yüzden yorgun düşer, sağlık durumumuz da bozulurdu. (düşerdi)
Sanatçı, ülkemize tatil için gelmiş zaman tanışmıştık. (gelmişti9
E) ÇATI UYUŞMAZLIĞI:
Bir cümlede etken ve edilgen çatılı yüklemler birlikte kullanılmamalıdır. Bu tur bozukluklar,
yüklemin her ikisinin de etken veya edilgen yapılmasıyla düzeltilir.
Örnek:
Raporları okuyup, konu hakkında görüş bildirecek. (bildirecek)
Düşmana karşı savaşı kazandıktan sonra pek çok siyasi reform yapıldı. (kazanıldıktan)
Kaza yapmış araçlar boyayarak satıldı. (boyanarak)
Şimdi yaylara çıkılıp, kardelenleri, anavatanında görmek hoş olmaz mı? (çıkıp)
Telefon ederek buraya dönmesi istendi. (edilerek)
Komşular toplanıp kıra gidildi. (gitti)
Sınıfı temiz tutmalı, sık sık havalandırmalıdır. (havalandırılmalıdır)
Gecen hafta diktirdiği elbiseyi, ilk kez o gece giyindi. (giydi)
Bir basın toplantısı yaparak, gelişmeler kamuoyuna açıklandı. (yapılarak)
Ev, nihayet temizlenip, eşyalar yerleştirdi. (yerleştirildi)
F) EK FİİL EKSİKLİĞİNİN OLMASI:
Sıralı isim cümlelerinde ek fiilin kullanılmaması anlatım bozukluğu oluşturur.
Örnek:
Murat çok şişman, boyu da uzun değildi.
Murat çok şişmandı, boyu da uzun değildi.
Bakışları güzel; ama dostça değildi.
Bakışları güzeldi; ama dostça değildi.
O yaşlı şair geleneklere bağlı, ama yeniliklere kapalı değildi.
O yaşlı şair geleneklere bağlıydı, ama yeniliklere kapalı değildi.
Hava açık; ama sıcak değildi.
Hava açıktı; ama sıcak değildi.
Yaşı küçük; boyu da uzun değildi.
Yaşı küçüktü; boyu da uzun değildi.
14. ÖZNE İLE İLGİLİ YANLIŞLIKLAR
A) ÖZNE EKSİKLİĞİ:
Özne, cümlenin temel ögelerindendir. Sıralı cümlelerde özne bazen her iki cümlenin de ortak
öznesi olabilir. Yani her iki cümledeki eylemi gerçekleştiren şahıslar aynı kişi olabilir. İşte bu sıralı
cümledeki ortak öznenin cümlelerden biriyle uyuşmaması anlatım bozukluğuna yol açar.
Cümlede özne yalın halde bulunur. Yani özneler isim hal (durum) eklerini almazlar. İsim hal
(durum) eklerini alan sözcük cümlede başka bir öğe olarak görev alır. İşte isim hal eklerinden birini
alarak cümlede görev alan sözcükler anlatım bozukluğuna yol açar.
Örnek:
*Babamın dişi şişmiş, doğru dürüst yemek yiyememişti.
Babamın dişi şişmiş, babam doğru dürüst yemek yiyememişti.
*Hiç kimse yazılıya çalışmıyor, aksine gürültü ediyordu.
Hiç kimse yazılıya çalışmıyor, aksine herkes gürültü ediyordu.
*Bağıran çocuğa engel olunarak odadan çıkarıldı.
Bağıran çocuğa engel olunarak çocuk, odadan çıkarıldı.
*Kitaptaki yanlışlar düzeltilecek ve ikinci baskıya girecek.
Kitaptaki yanlışlar düzeltilecek ve kitap ikinci baskıya girecek.
*Arabanın benzini bitmiş, bir turlu çalışmıyordu.
Arabanın benzini bitmiş, araba bir turlu çalışmıyordu.
İnşaat nisanda bitecek ve hizmete sunulacaktır.
İnşaat nisanda bitecek ve bina hizmete sunulacaktır.
Özne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluklarını bulup düzeltiniz.
Söz konusu eksiklikleri kim giderecek, nasıl giderilecek?
Sizin söylediğiniz konu ile ilgili örnekleri saymakla bitmez.
İnsan sağlığına zararlı otları bu yörede yetişmektedir.
Hiçbiri görevini aksatmamış, bu ödülü hak etmişti.
Kitabın birinci baskısındaki yanlışlar düzeltilerek yeniden basıldı
Bu kişinin geliri nedir? Kimlerle konuşur, nerede oturur?
Çocuğun karnı acıkmıştı ve uykusuzdu.
Soruyu çözemedi; çünkü çok zordu.
Önceki gün sokakta kimse kalmamıştı, eve kapanmıştı.
Orhan’ın sinirleri epeyce bozulmuş ve oldukça üzülmüştü.
Hiçbiri düzenli çalışmamış, sınıfta kalmıştı www.edebiyatbilgihanesi.com.
Herkes görüyor ama yardım etmiyordu.
Herkes sorunun doğru cevabını bulmaya çalışıyor, sorunun yanlış olabileceğini düşünmüyordu.
Bu tür programların kalitesi düşüyor, izlenmez oluyor.
B) ÖZNE YÜKLEM UYUMSUZLUĞU:
İyi bir cümlede tekillik-çoğulluk, olumluluk-olumsuzluk ve şahıs bakımından özne ile yüklem
arasında bir uyum olması gerekir. Eğer özne ile yüklem arasında bir uyum yoksa, anlatım bozukluğu
olur.
Cümlede özne tekilse yüklem de tekil; özne çoğulsa yüklem de çoğul olur.
Kardeşim bugün evde kalacak.
Özne Tekil
Yüklem Tekil
Dostlar yıllar sonra bir araya geldiler.
Özne Çoğul
Yüklem Çoğul
Bitki, hayvan, organ, cansız varlıklar ve zaman adları, çoğul özne olarak kullanıldığında yüklem
tekil olur.
Meyveler bu yıl geç çiçek açtı.
Özne bitki çoğul
Yüklem tekil
Köpekler sabaha kadar havladı.
Özne hayvan çoğul
Yüklem tekil
Yürümekten ayaklarım
Özne organ çoğul
Aradan haftalar
Özne zaman çoğul
ağrıdı.
Yüklem tekil
geçti.
Yüklem tekil
Söze saygı, alay ya da küçümseme anlamı katılmak istenirse özne tekil, yüklem çoğul olur.
Beyefendi hala kalkmadılar mı?
Özne tekil
Yüklem çoğul
Ayşe Hanım henüz gelmediler.
Özne tekil
Yüklem çoğul
Cümlede özne kişi zamiri ise yüklemin kişi eki de aynı zamiri gösterir.
Ben tiyatroya gidiyorum.
Özne
Yüklem
1.Tekil kişi 1. Tekil kişi
Biz yakında bu araştırmayı bitireceğiz.
Özne
Yüklem
1. Çoğul kişi
1. Çoğul kişi
Özne 1. ve 2. tekil kişi ise, yüklem 1. çoğul kişi olur.
Ödevi sen ve ben
hazırlarız.
Özne
Yüklem
2. ve 1. Tekil kişi 1. Çoğul kişi
Özne 1. ve 3. tekil kişi ve 1. ve 3 çoğul kişi ise yüklem 1. çoğul kişi olur.
Şiir etkinliğini ben ve Ali (o)
izledik.
Özne
Yüklem
1. ve 3. Tekil kişi
1. Çoğul kişi
Özne 2. ve 3. tekil kişi ve 2. ve 3 çoğul kişi ise yüklem 2. çoğul kişi olur.
Sen ve Ayşe (o) bana yardım edebilirsiniz.
Özne
Yüklem
2. ve 3. Tekil kişi
2. Çoğul kişi
Örnek:
O gece koy halkı, çocukları aramadık yer bırakmadılar. (bırakmadı)
En katı insanların bile çoğu, sevecenlik karşısında yumuşarlar. (yumuşar)
Toplumumuz, birçok sorunlar yaşıyor. (sorun)
Bazıları fırtına çıkınca evlerine çekildiler. (çekildi)
Yarışmada okulumuzu ben, Mete ve Ertan temsil edecekler. (edeceğiz)
Bu olumsuzlukları gerek eşin gerekse sen çok çabuk unutursun. (unutursunuz)
Hepsi, şu dik yamacı tırmanarak yanımıza geldiler. (geldi)
Ne sen beni unut ne de ben seni. (unutayım)
Patatesler nar gibi kızarmışlardı. (kızarmıştı)
Toplantıya sen ve o katılacak. (katılacaksınız)
İki çocuk kapının önünde bekliyorlardı. (bekliyordu)
Orada bir o bir de ben vardım. (vardık)
Menekşeler, fazla su verildiği için kurumuşlardı. (kurumuştu)
Aylar, yıllar ne de çabuk geçiyorlar. (geçiyor)
O da arkadaşı da başarılı oldular. (oldu)
Uyarı: Türkçe’de bazı özneler olumlu, bazı özneler ise olumsuz anlamlar verdiği için bu cümlelerin
yüklemleri de özneye göre olumlu ya da olumsuz olması gerekir. Eğer özne “kimse, hiçbiri, hiç
kimse” gibi kelimelerden oluşuyorsa yüklem olumsuz olmalıdır. Eğer özne “hepsi, herkes” gibi
kelimelerden oluşuyorsa yüklem olumlu olmalıdır. Özellikle sıralı cümlelerde farklı yüklemlerin aynı
özneye bağlanması durumunda özne-yüklem uyumsuzluğunun ortaya çıkabileceğini
unutmamalıyız.
Örnek:
Hiçbiri onun öldüğüne inanmıyor, hayret ediyordu.
Hiçbiri onun öldüğüne inanmıyor, herkes hayret ediyordu.
Herkes onu seviyor, üzmüyordu.
Herkes onu seviyor, kimse üzmüyordu.
Herkes sevinç içindeydi, üzülmüyordu.
Herkes sevinç içindeydi, kimse üzülmüyordu.
Aşağıdaki özne-yüklem uyumsuzluğu farklı yüklemlerin aynı özneye bağlanmasından
kaynaklanan anlatım bozukluklarını bulup düzeltiniz.
Güzellikler giderek kayboluyorlar.
Ordu düşmanın üzerine hücum ettiler.
Herkes ondan nefret ediyor, yüzünü görmek istemiyordu.
Ellerim çok üşüdüler.
Günler iyice uzuyorlar.
İki işçi, yaklaşık iki saat çalıştılar.
Kuzular meleşmeye başladılar. www.edebiyatbilgihanesi.com
Bu iş yerini ben, öğretmen arkadaşım Ali açtı.
Hiçbiri anlatılanlara inanmıyor, kendi fikrinden ısrar ediyordu.
Bu tür dergilerin sayısı azalıyor, okunmaz oluyor.
15.NESNE EKSİKLİĞİ:
Yüklemi geçişli eylem olan cümlelerde nesne bulunmalıdır, bulunmazsa cümledeki başka bir öge,
nesne gibi görünerek anlatım bozukluğuna yol açar.
Birden çok yüklemin bulunduğu cümlede ortak kullanılan nesnenin her iki yükleme de uymaması,
anlatım bozukluğuna neden olur. Böyle hallerde cümleye bir başka nesne eklemek
veya dolaylı tümleç kullanmak gerekir.
Örnek:
Dizilerde oynayan ve yöneten sanatçı, unutulmaktan yakındı. (diziyi)
Gözü yaşlı anne, terhis olan oğluna sarılıp, çok özlediğini söyledi. (onu)
Kadına her fırsatta bağırıyor, sürekli aşağılıyordu.( kadını)
Sanatçı gerçeğe ulaşır yorumlar ve yeniden biçimlendirir. (gerçeği)
Bunu ona kabul ettirmek için uğraştık; ama ikna edemedik. (onu)
Her sabah çiçeklerin suyunu verir, güneşe çıkarım. (onları)
Çoğu fabrikalar doğaya zara veriyor ve kirletiyor. (doğayı)
Çocuklara iyi örnek olursak, geleceğe hazırlamış oluruz. (onları)
Buna ancak öğretmen karar verir ve uygular.(bunu)
Buna ancak okurlar karar verir, uygular. (onları)
Kendisi gibi düşünmeyenlere tavır koyar, yerden yere vurur. (onları)
Paraların üzerine yazı yazan, resim yapan, yırtanlara ne demeli bilmem ki! (paraları)
Olup bitenlere bu gözle bakmak, böyle değerlendirmek gerekmez. (onları)
Aşağıda nesne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluklarını bulup düzeltiniz.
Çocuğun gözlerindeki yaşı silip, yerine oturttu.
Kendisine bütün sınıf adına teşekkür eder ve tebrik ederim.
Onlara niçin bu kadar yardım ediyor ve destekliyorsun?
Bu konuda öğrenciler aralarında anlaşıp karar verecekler ve uygulayacaklar.
Söylenenlere hemen inanıyor ve her yerde savunuyordu.
Büyüklere gereken saygıyı göstermeli, incitmemeliyiz.
Bize yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz.
16. DOLAYLI TÜMLEÇ EKSİKLİĞİ:
Her cümlede dolaylı tümleç olmayabilir; ancak kimi cümlelerde dolaylı tümleç kullanılmaması
cümledeki başka bir sözcüğün dolaylı tümleç gibi anlaşılmasına yol açarak anlatım bozukluğuna
neden olur. Çok yüklemi bulunan cümlede ortak kullanılan dolaylı tümlecin, yüklemlerin her ikisine
de uygun olmaması, anlatım bozukluğuna yol acar. Bu tur bozukluklar, cümleye bir başka tümleç
veya nesne eklenerek giderilebilir. www.edebiyatbilgihanesi.com
Örnek:
Küçük kız, babasına aldırış etmez: hiç korkmazdı. (ondan)
Sınava katılan ve başarılı olan arkadaşları kutluyorum. (sınavda)
Adam mağdur oldu, yardım etmemiz gerekiyor. (ona)
Doğduğu yerleri görmek, hatta yerleşmek istiyor. (oralara)
Yaralı orada bulunanlara seslenip, yardım istedi. (onlardan)
Yönetmen, bu oyunda, bir yandan insanlara acırken, bir yandan da iğneliyordu. (onları)
Sanatçının son kasetini dinleyen hayran oluyordu. (ona)
Dönüşlü eylemde özenişi hem yapar hem de etkilenir. (işten)
Toplu taşıma araçlarına duraklarda binilir ve inilir. (araçlarından duraklarda inilir)
Alanya’yı çok sevmişti, dönmeyi düşünmüyordu.( Alanya’dan)
Böylelerini tanır, uzak dururdu. (onlardan)
Yönetici, bahçenin düzenlemesini ve birkaç ağaç dikilmesini istedi. (bahçeye)
Yargıç tanıkları çağırdı ve bazı sorular sordu. (onlara)
Makaleyi beğenmedim, pek çok mantık yanlışı var. (makalede)
Aşağıdaki cümlelerdeki dolaylı tümleç eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluklarını bulup
düzeltiniz.
İnsanlara yaklaşmak, dostluklar kurmak isterdi.
Dun bana telefon etti ve yardımcı olmamı istedi.
Kayaya yaklaşıyor muyuz, yoksa uzaklaşıyor muyuz?
Öğrencileri, teşvik etmeli, yüreklendirmeli, destek olmalıyız.
Çocuk dolapta kitap bırakmamış, sağa sola fırlatmıştı.
Onlara hayret etmeyi bırak da, ders almaya çalış.
Olanları böyle değerlendirmek, bu gözle bakmak gerekir.
Öğrencileri rahat edecekleri odalara yerleştirmiş, bütün imkânları sağlamıştı.
Duvarları kirletmek, yazı yazmak kesinlikle yasaktır.
17. ZARF TÜMLECİ EKSİKLİĞİ:
Her cümlede zarf tümleci olmayabilir; ancak kimi cümlelerde zarf tümlecinin kullanılmayışı
kapalılığa yol açarak anlatım bozukluğuna neden olur. Birden çok yüklem bulunan cümlelerde
ortak kullanılan zarf tümlecinin yüklemlerin her birine uygun olması gerekir.
Örnek:
Bu insanlarla alay etmeye, aşağılamaya hakkın yok. (onları)
Onu iki gündür göremiyorum ki konuşayım. (onunla)
İçeri girmeyin, görevliler çalışıyor. (içeride) www.edebiyatbilgihanesi.com
Hiç kendini düşünmedi, toplumun mutluluğu için çalıştı. (hep)
Aileler, kreşlerde çocuklarla ilgilenilmediğini, özen gösterilmediğini söylediler.(çocuklarına)
Her zaman senin yanındayım, seni yalnız bırakmayacağım. (hiçbir zaman)
Hiçbir zaman kendini düşünmedi, ailesinin mutluluğu için çalıştı.( her zaman)
Aşağıdaki cümlelerdeki anlatım bozukluklarını bulup, düzeltiniz.
Aşağı yukarı bundan tam iki yıl önceydi.
Oturduğu yerden ayağa kalktı, yanıma geldi.
O fabrikada benim iyi tanıdığım bir adam var.
Parktaki yeşil çimenlere basınca bekçiyi kızdırdık.
Kardeşim yanıma geldi, kulağıma yavaşça bir şeyler fısıldadı.
Arkadaşım gizli sırlarımızı ona da söylemiş.
Bu bölge coğrafî ve iklim açısından ilgi çekici özelliklere sahiptir.
Hiçbiri anlatılanlara inanmıyor, kendi fikrinde ısrar ediyordu.
Bir yıl boyunca devamlı çalışarak kazanıldı.
Bu yasadan özel ve kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacak.
Dünkü toplantıda Ali bana okul arkadaşını tanıştırdı.
Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse ölüme hatta sara nöbetlerine yol açabilir.
Her yolda kalan insana yardım etmeliyiz.
Bu tür konuşmalar gözlerimi yaşartırlar.
Şüphesiz ki bu sözleri bazı öğrenciler duymuş olmalı.
Başarısını düzensiz çalışmasına borçludur.
Bu konuda söylenenlere inanıyor, her yerde öne sürüyordu.
Ağaç bayramında ben de birkaç fidan ektim.
Karaya yaklaşıyor mu, yoksa uzaklaşıyor muyuz?
Hiç kimse bu paraya bu işi yapar.
Ekşi yiyecekleri az, acıyı ise hiç yemezdi.
Bu yazıyı değil okumak, anlamak bile imkânsız.
Ben ona ağabey, o da bana kardeşim derdi.
Toplantıda pasta ve meyve suyu ikram edildi.
Biricik arzum bu yılki sınavı kazanmak ve iyi bir bölüme girmemizdir.
Bu işi ben ve sen yapmalısınız.
Kendisine bütün sınıf adına teşekkür eder ve tebrik ederim.
Yarının mutlu günlerine özlem duyuyorum.
Erzurum’da hava sıcaklığı sıfırın altında eksi otuz dolaylarındaydı.
Güç ve müşkül zamanlarda üstüne düşeni yerine getirir.
Mutlaka bugün çocukluk arkadaşını belki arayacak.
Öğrencileri, teşvik etmeli, yüreklendirmeli, destek olmalıyız.
Şirketteki mevcut ikilik günden güne büyüyor.
Bu iki sınıf arasındaki ayrıcalık tespit edilemedi.
Yeni kaydolan öğrencilerin bu kadar çekimser davranmalarına bir anlam veremiyorum.
Son dakikada attığı golle takımının galip gelmesine yol açtı.
Sınavı düzenli çalışmasına karşın kazandı.
Ülkemizde bu tür ameliyatlarda ölüm şansı Avrupa’da yapılanlardan ancak yüzde bir fazladır.
Bugünden sonra sağlığınıza, sıhhatinize dikkat etmelisiniz.
Kitap için kendisine verilen paranın eksik ve yeterli olmadığını söyledi.
Herkes onu görmek istemiyordu.
Japonya’daki arkadaşıyla on yıl boyunca karşılıklı mektuplaşmış.
Büyüklere gereken saygıyı göstermeli ve incitmemeliyiz.
Bu erikler çok tatlıdırlar.
Yanına gidin, konuşup derdinizi anlatın.
Köyde birçok hayvanlar ölmüş.
Bana yardım ederek, işi kısa sürede bitirmeme neden oldu.
www.edebiyatbilgihanesi.com
Download