Şubat 1989 REGAİB KANDİLİ Halil Altuntaş وني اَ ْذ ُك ْر ُك ْم َوا ْش ُك ُروا ل۪ٓ ي َو ََل ۪ٓ فَا ْذ ُك ُر تَ ْكفُ ُرون Muhterem Müslümanlar, Kâinatın Hâlik'i olan yüce Allah, her şeyi farklı derece ve değerlerde yaratmıştır. Mahlûkatın en şereflisi olan insan, farklı ruh ve beden yapılarına sahiptir. Herkesin dünya nimetlerinden istifadesi farklı olduğu gibi, ahiret nimetlerinden istifadeleri de, dünyadaki amellerine göre farklı olacaktır. Ayrıca benzerleriyle aralarında genelde fark bulunmamakla birlikte, İslam dininin büyük bir değer ve derece izafe ettiği yer ve zamanlar vardır. Aziz müminler, Yeryüzündeki bütün mescitler Allah'ın evleri olmaları bakımından mukaddes ve mübarek yerlerdir. Ama Mescid'i Haram'ın bunlar arasındaki manevi kıymeti hepimizce bilinmektedir. Yine bunun gibi haftanın günleri arasında Cuma, yılın ayları arasında üç aylar diye bildiğimiz Recep, Şaban ve Ramazan aylarının müstesna bir yeri vardır. Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.) bu değeri gösteren bir hadisi şeriflerinde: "Allah'ım, Recep ve Şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır"1 buyurmuştur. Zira Kurban bayramı ile Mevlid-i Nebî gecesi hariç, diğer mübarek gün ve geceler üç ayların içinde yer almaktadır. Değerli müminler, Recep ayı, üç aylar zincirinin ilk halkasını oluşturduğu gibi, Recep ayının ilk Cuma gecesi olan Regaib gecesi de mübarek gün ve geceler dizisinin ilk basamağını teşkil eder. Miraç'ın, Berat'ın, Ramazan'ın ve Kadir gecesinin müjdesini verir. Istılahı deyimle "leyletü'rreğaib" yani Regaib gecesi, istenen, özlenen şeylerin, bol bol ihsanın yer aldığı gece demektir. İnsan günlük hayatında monotonluktan kurtulmak için zaman zaman değişik şeylerle meşgul olduğu gibi, Müslüman da günlük ibadetlerinin dışında böyle mübarek gün ve gecelerde yapacağı ibadet ve yalvarışlarla ruh dünyasına yeni bir canlılık kazandırır. O bilir ki, böyle zamanlarda yapılan dua ve yalvarışları yüce Allah kabul eder. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) "Recep ayının ilk gecesi Şaban'ın on beşinci gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı geceleri yapılan dualar red olunmaz, kabul edilir"2 buyurmuştur. Muhterem Müslümanlar, Allah'ın rahmetinin her zamankinden daha bol indiği Regaib gecesi ile benzeri gecelerden gereği gibi faydalanabilmek için Hz. Peygamber Efendimizin de irşat buyurduğu üzere, böyle zamanlarda Allah'a daha çok yalvarmalı, daha çok kullukta bulunmalıyız. Zira gerçekte, böyle mübarek zamanlar ancak onları değerlendirebilenler için var demektir. Eğilip içmedikçe, susuzluktan yanan bir insan için önünden akan ırmak hasret ve mahrumiyetten başka bir anlam taşımaz. Bundan dolayı Regaib gecesi ile diğer mübarek gecelerde kabarıp taşan İlahi rahmet deryasından nasibimizi alabilmemiz için, eğilip ondan içme gayretini göstermeliyiz. Bu manada yüce Allah Hz. Peygamber'e, dolayısıyla biz müminlere hitap ederek, mealen şöyle buyuruyor: "Farz ibadetlerini yerine getirdiğin zaman, yine yorul"3 yani nafile ibadetlere geç. O da bittikçe dua yap! Ve ancak o takdirde Rabbine rağbet et.4 Onun nimet ve ihsanlarına rağbetle kalma; onları ihsan edeni de hatırla.5 Muhterem müminler, Önümüzdeki Perşembe gününü Cumaya bağlayan gece Regaib gecesidir. Bu geceye yeniden kavuşurken maddi ve manevi hayatımızın bir kere daha muhasebesini yapmak, durumumuz ne olursa olsun onu ihya etmek ve çocuklarımıza anlatmak, bu vesile ile içinde bulunduğumuz hatalardan uzaklaşmaya çalışmak hedefimiz olmalıdır. Bu münasebetle, hepinizin Regaib kandilini tebrik ediyor ve hutbemizi iki ayet-i kerime mealiyle tamamlamak istiyorum: "Artık beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin"6, "Bana dua edin ki duanızı kabul edeyim"7 Keşful-Hafa. Beyrut, 1301, I, 186. Süyuti, Fethu'l-Kebir,II, 92. 3 İnşirah, 7. 4 İnşirah, 8. 5 Hak Dini Kur'an Dili, VIII, 5925. 6 Bakara, 152. 7 Mü’min, 60. 1 2