"cinnah 19" ütopik mi, gerçek modern mi?

advertisement
"CİNNAH 19"
ÜTOPİK Mİ, GERÇEK MODERN Mİ?
Ali Cengizkan*
Ankara'da Cinnah Caddesi 19 numaralı apartman,
caddeye dik olarak konumlanan, ama böylelikle
aynı zamanda kuzeye ve manzaraya da yönelmiş
olan 15'i dupleks, 17 dairelik bir yapıdır. Bu özel
konumlanışla hemen dikkati çeken ve hatta bugün
sıradışı sayılabilecek bu apartmanın ortaya çıkışı,
Ankara Belediyesi imar Müdürlüğü'ne vatandaş
Nizami Atacan'ın yaptığı 4.5.1955 tarih ve 4953
numaralı imar çapı ve isteği yazısıyla başlar. 1 Arada, tapunun da başvuru belgelerine eklenmesi gerektiği, vatandaş Atacan'a hatırlatılır. Bu eksik giderilmiş olacak ki, bu kez 6.6.1955 tarih ve 6058
sayılı çap isteği yazısı, aynı gün olumlu bir biçimde yanıtlanır. İmar Müdürlüğü Aplikasyon Şubesi'nin 15.7.1955 tarihli, "Pafta No: D-12, Ada No:
4863, Parsel No:2" kayıtlı ve "Aplikasyonu yapan:
Nejat Giray" imzalı çap çizim belgesini "Teslim
alan: Nejat Ersin"dir.
Planlama Süreci
Ankara Belediyesi imar Müdürlüğü'ne verilen ilk
projedeki öneri yapının, 12.00m x 35.40m ölçülerinde bir plan lekesine oturan üç dupleks kattan
oluşan bir kütle olduğu görülmektedir. 2 Normal
daire blokları yükseklikleri 5m, bodrum kat 3m
olarak düşünülmüştür. Her katta 6.84 m'lik eşit
ende çözülen beşer dairenin 0.20m'lik tuğla duvarlarla birbirlerinden ayrıldıkları, her dairenin zemin katta kiler, yemek odası, mutfak, oturma odası ile üst katta üç yatak odası ve banyodan oluştuğu görülmektedir. Yapının ilk sunulan perspektif
çiziminden araziye oturma, kütlenin dupleksler bi-
Dubleks üst kat planı
18
tik tasarımın perspektif çizimi; Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanlığı Arşivi, 4863/2
çiminde kullanılması, genel dupleks cephe ve plan
kurgusunun bu aşamada kazandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu aşamada onbeş daireden oluşan yapının kuzeye bakan bahçesinde, önünde, oldukça
büyük bir yüzme havuzu dikkat çekmektedir.
Sonraki, 5 Ağustos 1958 tarihli tadilat planı, yapının mimarı "Y.Mİmar Nejat Ersin, Dip.No:1318"
imzasını taşımaktadır: Kütle yine 12.00m x
35.40m boyutlarındadır, ama projede kütleye,
bodrum katı üzerinde düzayak kullanılacak iki daireden oluşan bir yedinci kat eklenmiştir. Cinnah
Caddesi'nin geliştirilmesi nedeniyle yapılan tadilat
sonucunda, yapı artık ön çekme mesafesini yitirmiştir; kaldırıma bitişik durumdadır. Eklenen dairelerden birisi oturma odası, üç yatak odası, hizmetçi odası, hela, lavabo, banyo, kiler ve soyunma
mekanlarından oluşan; öteki ise oturma odası,
mutfak, banyo, çoçuk odası, dadı odası, hizmetçi
odası, ebeveyn yatak odası ve ebeveyn banyo odasından oluşan büyük dairelerdir. Normal dairelerin
6.84 m olan enleri 6.75'e indirilmiş, arada kazanılan genişlik ise Cinnah Caddesi ne bakan dupleksin eninin 7.20 m'ye çıkarılmasıyla bu dairenin daha büyümesi ve bir ekstra yatak odasının elde edilmesi sağlanmıştır: Böylece merdivenin getirdiği
farklılık ve alan kaybı ortadan kaldırılmış olmaktadır. Bu planda, tip yatak katındaki yatak odalarından önceki planda galeri boşluğuna bakan üçüncü
yatak odasının duvarları kaldırılarak bir iç sofaya
dönüştürülmüş ve yatak odası sayısı ikiye indirilmiştir. Yapının plan kurgusunun değişmediği, ama
örneğin ortak merdiven kovasının yükseltilmiş sokakla daha iyi ilişki kurduğu, kovanın bu aşamada
çevirildiği; yine yapının bazı yapımsal mimari
özelliklerine, örneğin cephe malzeme kararlarına
bu aşamada kavuştuğu anlaşılmaktadır.
Yine "Y. Mimar Nejat Ersin (Oda No: 818, Dipl.
No: 1318; Selanik Cad. Tokay İş Hanı 6/22, Yenişehir Ankara. Tel: 123769) tarafından verilen 17
Ekim 1959 tarihli teras ve yüzme havuzu projesinin, pafta üzerine düşülen nottan "6.11.1959 tarihinde tasdikli imar talimatnamesine uygun olarak
hazırlandığı" belirtilmektedir. Esasen bu başvurunun 5 Ağustos 1959 tarihinde yapıldığı ve yine
İmar İdare Heyeti'nin 9 Ekim 1959 tarihli ve 834
sayılı kararından, önerilen teras ve yüzme havuzu
projesinin "Binanın mimari ahengini temin maksadı ile yükselen müteaddit baca guruplarını uygun
bir kompozisyon ile bağlayan bir saçak altında, bina içerisinde yaşayanlara yaz aylarında bir bahçe
ve yüzme imkanı temin" ettiği için mahzursuz görülmesi nedeniyle kabul edildiği; projenin uygulandığı anlaşılmaktadır.
Projenin Gelişmesini Belirleyen Ara Süreçler
6.3.1957 tarih ve 2016 sayılı kayıtlardan, imar
Müdürlüğü'ne yapılan başvuruda sahibi bulunulan 4863 ada 2 parselin hudutlarının tespiti istenmekte; 30.7.1958 tarihli bir belgede ise, bugün
Cinnah Caddesi olan Vali Dr. Reşit Caddesi nin
genişletme çalışmaları nedeniyle kooperatifin
yaptığı tadilat projesinin iletildiği 3 , "3-4 ay evvel
aynı şekilde yaptığımız bir müracaata halen bir cevap almamamıza rağmen, şifahen yeniden tanzim
edilen mezkur cadde planının tasdik edilmediği
keyfiyeti beyan edilmiştir" denmekte ve bu kez
onaylandığı öğrenilen cadde planından hareketle,
"tadilat projesinin tetkik ve tasdik" edilmesi istenmektedir.
Kooperatifin İmar Müdürlüğü'ne gönderdiği 27
Nisan 1961 tarihli bir yazıda ise, "...sahanın ön tarafından caddenin genişletilmesi için alınan kısma
mukabil, arkadan yer verilmiş olduğu öğrenildiğinden, kati hududumuzun tespitiyle yeniden aplikasyon yapılmasına müsaade ve emirlerinizi rica
ederiz" denmektedir. Bugünkü durumda görülen,
doğal zemine göre üst bahçe, ön arsa karşılığında
ve arkadaki yaya yolunun iptal edilmesiyle verilen
parçadır.
Girişimin Farklılığı: Arsada Yapılaşma
Lekesi Değişikliği
Arsadaki özel uygulamanın kooperatif adına bazı
kayıpları olduğu belli aralıklarla gündeme getirilmiştir. Örneğin İmar Müdürlüğü İnşaat Şubesi'nin 8 Ekim 1959 tarihli bir yazısından, İmar İdare Heyeti'nin 26 Ağustos 1959 tarihli ve 1981/59
sayılı bir yazıyla konunun soruşturulmasını istediği, normal imar lekesi ile uygulanan leke arasındaki farkın hesaplandığı ve kooperatifin kendi
önerdiği uygulamadan 313.07 m2 kayıpla çıktığı
anlaşılmaktadır. Buna göre, genel-geçer apartman lekesi kullanılması durumunda yapı 1782.00
m2 olacaktır, dubleks karar ise yapıyı 1619.56
m2'de sınırlandırmış, yapı kendi lekesinin belirlediği alanın da altında kalarak 1468.93 m2 gerçekleştirmiştir.
Bu farklı konum nedeniyle binanın yapılaşma hakkı konusunda sürekli soru işaretlerinin oluştuğu,
bazı yazışmalardan anlaşılmaktadır. 21 Haziran
1961 tarihli bir yazıyla da normal inşaat lekesinin
cephe olarak 19.30 m, derinlik olarak 22.00 m olduğu, 4 kat ve saçak kotunun da 12.50 olduğu bir
kez daha vurgulanmaktadır.
İmar Konusundaki Duyarlıklar
3 Ağustos 1960 tarihli bir yazıdan binanın giriş
merdivenin 50 cm yola, 20 cm de yan parsele tecavüz ettiği belirtilerek, temel vizesi alınmadan
bunların düzeltilmesi istenmektedir. Yaklaşık bir
ay sonraki yazışmadan bu fazlalıkların ıslah edildikten sonra vize verilmesi gerektiği vurgulanmakta; yerinde yapılan kontrolden yola olan taşmanın 10 cm'e indirildiği için kabul edilip edilmeyeceği sorulmakta; sonuçta durum imar Müdürü
tarafından onaylanmaktadır.
15 Şubat 1967 tarihli belgeden kat mülkiyetine
geçilme isteği anlaşılmakta, 9 Temmuz 1970 tarihli bir başka belgeden de kat mülkiyetine geçişin
tamamlandığı ve daire sahiplerinin listesinin iletildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, daire sahipleri
arasında 9 numarada Nejat Ersin, 11 numarada
Çelik Necdet Dağ, yapının mimarı ve mühendisi
olarak dikkati çekmektedir.
DEĞERLENDİRME
Bu denli ayrıntılı belgeci tutumun hemen her yapı
için aşağı-yukarı geçerli olduğu söylenebilir: Her
yapı ön tasarımı izleyen durumlara, tadilat süreçlerine, hele kooperatif olarak örgütlendiyse üyelerden gelen istek ve belediyeden gelen baskı ve
kamu çıkarlarına göre biçimlenen yeni kurallara
göre biçim değiştirebilir. Ancak tasarımı 1956 da
başlayan, 1958-1960 yılları arasında gerçekleştirilen "Cinnah 19"un ayırdedici özellikleri nelerdir?
Yukarıda aktarılanlar bize şunları düşündürüyor:
Dönemin imar yönetimi hem bir yapının lekesinin
değiştirilebileceği kadar esnek; hem 10cm'lik bir
aplikasyon hatasını saptayabilecek ve hoş görebilecek denli denetim sahibi; hem de kentin imarının mimarlar ve plancılarla "birlikte işletilecek" bir
süreç olduğunun farkında olacak kadar bilinçlidir.
Kat artışı istekleri, arsa ve alan spekülasyonu yöntemleri, plan notları yoluyla sürgit ardarda getirilen plan değişiklikleri, yine imar kurumu içindeki
yanlışların sonucunda gelişmiştir gerçi; ama
1928'de Ankara Belediyesi nin kurulması ve
1937'de Ankara Şehri İmar Müdürlüğü'nün Ankara Belediyesi'ne bağlanmasından başlayarak yaklaşık 1965'e kadar süren bu düzenli ve denetimli
süreç, ne yazık ki pek çok etmenin etkisi ile yerini
düzensizliğin düzenine bırakmıştır. 4
Güney cephesi
Apartman koridorundan bir görünüş
19
Topluluk Büyüklüğünde
Kooperatif Örgütlenmesi
sonrasında, çocuk felci hastalığını yayabileceği
kaygısıyla kapatılmıştır.
Tam adıyla "Meydanlar Müdürlüğü işçileri Yapı
Kooperatifi Ortaklığı", mimarı Nejat Ersin'in aktardığı gibi, Devlet Hava Meydanları İşletmesi nin çalışanları arasında kurulan, Türkiye Emlak Kredi
Bankası nın konut kredileriyle gerçekleştirilen bir
yapıdır. Türkiye'de kooperatifçilik 1935 tarihli Bahçeli Evler ve Güven Evler projeleriyle başlamıştır.
1948 yılında çıkarılan konut yapımını teşvik eden
5218 ve 5228 sayılı yasalar, konut kooperatiflerinin üretimini de teşvik etmiş, maliyetin önemli bir
girdisini oluşturan arsa payı düşünce, iki tür konut
üretimi yaygınlaşmıştır. Birincisi, tek yapı kütlesine ya da aynı çatı altına sığabilmenin olanaklı kıldığı, daha sonra kat mülkiyeti yasası ile önü açılacak olan küçük topluluk ölçekli konut kooperatifçiliğidir. ikincisi ise, Ankara'nın 1950'li yıllardaki konut üretiminin önemli bir bölümünü gerçekleştiren, 150-200 üyeli konut kooperatifleri eliyle imara yeni açılan araziler yoluyla olmuştur. 5 Her iki tür
kooperatifçilik, oldukça nitelikli sonuçlar vermişe
benzemektedir. Her iki yolla da konut edinme sürecinde, ödeme koşulları, işyeri örgütlenmesi kaynaklı ortaklıklar, topluluk niteliklerinin de ortak olmasını sağlamaktadır. Böylece eğitim, köken, özel
ilgiler, aile yaşı ve çocuk sahipliliği gibi konut yaşam çevresinin düzeyini standart olarak belirleyen
özellikler baştan ortaklık kazanmaktadır. Özellikle
Cinnah 19, çok net mimari söz ileten cepheleri ve
kütlesinin yanı sıra, yaşam çevresi nitelikleri ile de
bu konudaki ortaklaşa kararların varabileceği ve
vardığı, ortaya çıkan değerlerin kullanıldığı, ileri bir
düzeyi göstermektedir.
Yapının teras ve zemin katlarında sağlanan kamusal alanlar, konut birimi katlarında sağlanan özel
alanların sakinliği ve sessizliği ile, hatta bireyselliği ile dengelenmiş olmaktadır. Katlardaki koridor
ortak mekanları güneye baktığından cepheye güneş kırıcılarla çok türdeş ve süslemeci bir görünüm kazandırılmış, koridor döşemesi bitişi de siyah-beyaz mozayik kaplanarak bu uyum arttırılmıştır. Burada modern mimarlık söylemi, endüstrileşmiş inşaat malzemeleri ve zanaat ürünü yapım
teknikleri ile ilişki kurmaktadır, ki bu durum
1950lerin söylemle 'fazlaca disipline edilmiş' mimarlık alanında özgürlük arayışının da simgesidir
ve oldukça yaygın bir tutumdur. 8 Mimarın da belirttiği gibi, Costa, Niemeyer, Durrel Stone etkileri
doğrudandır. Kuzey cephesi ise hücresel özellikleriyle konut birimlerini yansıtmakta ve onlara bireysel kimlik kazandırmaktadır. Dubleks daire, plan tipi olarak genç, dinamik bir aile tipi hedeflemektedir: Belki de 1950li yıllar boyunca kalabalıklaşan
kentlerde, topraktan giderek kopmak zorunda kalan aileler için kat düzlemlerinde özel alanlar getirmek, zamanlama açısından çok uygundur. Bütün
etkilenme ve esinlenmelere karşın, burada adeta
'içselleştirilmiş modern bir tutum' sözkonusudur.
Toplumsal Refah Göstergesi
Dönemin çoğu kooperatif olan bütün yerleşmelerinde, özellikle apartman ölçeğindeki 8 ila 16 dairelik bloklardan büyük yerleşimlerde, mutlaka birden fazla dükkandan oluşan alışveriş merkezi (çarşı), karakol ya da yeri, gazino ya da sinema (yeri),
ayrıca değişik ölçeklerdeki parklar ve spor tesislerinin önerildiği görülmektedir. 6 Bazı örneklerde,
yeni tanışılmakta olan 'arabalı yaşam' yalnızca
kentle ilişki kurmaktaki yararı ile değil, varlığı ve
getirdiği servis ve benzin istasyonuyla da devreye
girmektedir. Bu çerçevede yüzme havuzları, henüz
kıyı turizminin gelişmekte olduğu bir dönemde, istanbul'a seçenek bir kent ve kentli kimliği arayışı
içinde daha da anlamlı bulunabilir.
Sonraki yıllarda Cinnah 19'un kiracılarını 7 da mutlu edecek biçimde manzaralı bir konumda yeralan
havuz, teras katında, 11m x 4.50m boyutlarında,
yerden 0.40m yükseltilmiş durumdadır. 1,00m derinliğindeki havuzu, bir Amerikan bar, bir şömine,
duş ve tuvaleti de içeren kadın ve erkek soyunma
birimleri, imbisat kabı odası çevirmektedir. Terasın büyük bir kesimi kirişlerle kapatılarak gölgelendirilmiş, ancak solaryum ve yüzme havuzunun
üzeri açık bırakılmıştır. Cinnah 19'daki yüzme havuzu uygulanmış ve on yıla yakın da kullanılmış;
20
Mimari Özelliklerin Değeri
Yapının planlandığı ve inşa edildiği dönemin çok
çağdaş bir ürünü olduğu görülmektedir. Fransız
mimar Le Corbusier'nin mimarlığa kazandırdığı
"modern" yaşama ve konut çevrelerinin önemli bir
örneği olan Marsilya'daki "Ünite d'Habitation" bloğuna olan gönderme, benzerlikler ve sadakatinin
ve bunların özgün ilkesel tasarım unsurları olarak
duruma uyarlanmasının boyutları önemlidir: Zemini boşaltma ve topografyayı doğal halinde bırakma; dubleks plan kurgusuyla konut birimlerinin
demokratikleştirilmesi ve bütün nimetlerden (refah göstergesi olabilecek niteliklerden) eşit bir biçimde yararlanabilmesi, bunu yaparken yerin nitel
farklılıklarının hakkının verilmesi; toplu yaşam biçimine, topluluk içinde birlikte yaşamaya (cemaat;
döneminde kullanıldığı gibi komünite) bir kültür
olarak verilen önem nedeniyle, zeminde ortak kullanılacak bir bahçe, ortak kömürlük ve depolar, korunaklı oturma ve spor olanağı veren ortak taşlık
önermesi; bir arı kovanı gibi her birimin önce kendi tikel dünyasının kurulup sonra bir üst dünyaya
(apartman bütününe) açıldığı bir çerçevenin sağlanması; pasif karşılaşma olanaklarının yaratıldığı
yükseltilmiş sokaklar (Le Corbusier ve Smithsonlar) ve teras katında yüzme havuzu (Le Corbusier)
önerileri... Le Corbusier'nin 1926'da yazdığı kurallar 1931'de mimarlık çevrelerinde duyulmuştur;
ama ancak 1950li yıllarda yeniden ve derinden anlaşılabilecektir. 9 Bütün bunlar, verilen yapılaşma
hakkının manzara ve eğim gibi çevrenin konum
özelliklerini (genius loci) bozmayacak ve daha da
öne çıkaracak biçimde tasarım girdisi olarak kullanılması ile pekiştirilmiş, örneğin iç döşem gibi di-
Teras katındaki havuz
Üst teras çıkış merdiveni
ğer mimari kararlara da yansıtılarak, çağdaş değerlerin vurgulandığı bir konut çevresi elde edilmiştir.
Modern Mimarlığın Kentsel Figürleri
Bu sayıda yayınlanan söyleşi öncesinde, şöyle diyordu Nejat Ersin: "Kendimi Ankara'ya ispatlamakla geçti ömrüm." Belli başlı yapılarının tümünü Ankara'da veren bu çelebi ve örgütçü mimarın Cinnah 19 yapısı, Ankara'da 1955'ten sonra gözlediğimiz, buradan bütün Türkiye'ye de yayıldığını bildiğimiz güçlü yeni kütle önerilerinin örneği olarak
da 'okunabilir'. 1955 yılında açılan uluslararası yarışma sonucunda Nihat Yücel - Raşit Uybadın ikilisinin kazandığı ve tasarladığı "1957 Ankara imar
Planı", yarışma sürecinde aldığı esinlerle bu kütle
örneklerinin çoğalmasını s a ğ l a m ı ş t ı r " Her yapının bulunduğu noktanın konumsal özelliklerini
aradığı, dolayısıyla, köşe tutan; sokağı iki yandan
saran; dupleks konutlardan oluşan; planimetrisinden gelen özellikleri arsaya yansıtan; bölgenin 'en
uzun', 'en yüksek' ya da 'tekrara dayalı 1 yapıları olmaya çalışan bu konutlar, her arsanın kendi 'uygun tipolojisini davet etmesini 1 sağladılar. Bu zenginlik, 'apartman bloğu şeması'nın bir kalıp haline
gelmediği, dolayısıyla hala bir seçenek tip olarak
durduğu dönemde gerçekleşebilmişti.
Mitoloji ve "Devrimden Kaçınabiliriz!"
Manfredo Tafuri, yirminci yüzyılın başında "mimarlığın ayakta kalabilmek için kendisini geleceğin
inşasına adadığını, böylelikle de kendi billurlaşmış
biçimini kırdığını, kendi kendisini yokettiğini" söyler. 11 Bu görüşe göre geleceğe ilişkin kurgu, beklenti, niyet, program gibi konumsal ideolojik değerlerle kurulan ütopya, kendisini kabul ettirdikten
sonra ideolojik alana geri dönmelidir. Ancak ne zaman ki ütopya, reel gerçeklik alanına girer, o zaman statükonun beklenti çarkı içinde öğütülebilir.
Modern mimarlık da, Tafuri'ye göre, reel gerçekliğin sunduğu iktidar hırsı karşılığında bu özveride
bulunmuştur. Ancak ütopya ve reel gerçek arasında kesin tercih yapmamak ise, yalnızca devrimden
kaçınmak değil, sıradan olmayı kabullenmek demektir.
Cinnah 19 için anlatılan öykü ilginçtir: Dönemin
Cumhurbaşkanı Bayar ve Başbakanı Menderes, bir
gün köşkten inerken arabayı durdurup yapım halindeki yapı ile ilgilenirler. Menderes, yapının Türk
mimar ve mühendislerinin elinden çıktığını öğrenince gururlanır ve çevresinin, Hayati Tabanlıoğlu'nun Çankaya Camisi'ni de kapsayacak biçimde
kamulaştırılarak, yapıya anıtsal bir konum kazandırılmasını emreder. 27 Mayıs sonrasında, istanbul'daki "imar Operasyonları" çerçevesindeki büyük kamulaştırmalarla birlikte buradaki kamulaştırma da iptal edilir ve arsalara birer apartman yapılarak Cinnah 19'un önü kapatılır.
Le Corbusier'nin öncü çalışması "Yeni Bir Mimarlığa Doğru", şöyle biter: Mimarlık ya da Devrim.
Çankaya Camisi, Hayati Tabanlıoğlu
Devrimden kaçınabiliriz!" 12 İyi mimarlık ürünü, yapılmasının bedeli olan riskleri üzerine aldıkça, ütopikten gerçek ürüne doğru giden yolda ilerler, ilerledikçe de statükoyu değiştirme karşılığında tartışma konusu olur ve olmayı sürdürür. Adeta, statükoyu değiştirdikçe ütopiklikten uzaklaşır, gerçek
(reel) ürüne yaklaşır. Kamulaştırma kararı iyi ki
kaldırılmış ve yapı iyi ki anıtsal bir konuma kavuşma 'şanssızlığına' uğramamıştır. 'Ütopyanın anıtı',
onun ölümü anlamına gelecektir. Gerçek ürüne
yaklaştıkça ise, devrimden uzaklaşsa bile, kendisi
de mimarlık alanında bir savaşımı temsil eder hale gelmiştir. Cinnah 19'un önemi, ütopik olan ile
gerçek (reel) olan arasındaki salınımı mimarlığa
dönüştürmesindeki büyük başarıda yatmaktadır.
NOTLAR:
Bu yazının malzemesi, yazar tarafından yürütülen ve Prof. Dr. Haluk Pamir'in danışmanlığını
yaptığı ODTÜ AFP 1999-02-01-06 "19501i Yıllarda Ankara'da Konut" başlıklı araştırma projesi içinde geliştirilmiş; malzeme Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanlığı Arşivi (ABBİMA) ve Nejat Ersiıı'in kişisel arşivinden edinilmiştir. Yazının, "1950'lerden Bir Konut Kooperatifi" dizisi içinde, "Meydanlar Müdürlüğü İşçileri Yapı Kooperatifi Ortaklığı" başlığı altında
yeralması düşünülmüştür.
1. ABBİMA; değişik 4863/2 ada/parsel numaralı
dosya.
2. Proje, Y.Mimar Necdet Dağ, Dip. No: 1437,
Hava Meydanları İnşaat Md." imzasını ve
10.8.1955 tarihini taşımaktadır.
3. 10394 alındı sayılı yazışma.
4. Cengizkaıı, Ali (2000) "Nihat Yücel: Bir Mimar Plancı", Arredamento Mimarlık, sayı: 2000
/ 07-08, ss.66-69 ve Ali Cengizkaıı (2000) "Nihat
Yücel ile 1957 Ankara Planı Üzerine", Arredamento Mimarlık, sayı: 2000 / 07-08, ss.70-79.
5. 1952 yılı Ticaret Bakanlığı tescillerine göre
Türkiye'de toplam 204 konut kooperatifi vardır.
Bunların 78'i (°7c34) Ankara'da, 29'u İstanbul'da,
21'i İzmir'de ve 9'u Konya'dadır. 1961 yılında,
tescil edilen kooperatiflerin sayısı Ankara'da 554
(üye sayısı toplamı 30202, sermayeleri toplamı
40,300,589TL), Türkiye'de 1629'dur (üye sayısı
toplamı 90343, sermayeleri yaklaşık 172 milyon
TL) Buna göre 1961 'e gelindiğinde toplam Türkiye kooperatiflerinin %30'u Ankara'dadır.
6. Cengizkaıı, Ali (2000) Discursive Formations
in Turkish Resideııtial Architecture / Ankara:
1948-1962, Basılmamış Doktora Tezi. ODTÜ
Mimarlık Fakültesi, Ankara, ss.308-313.
7. Dönemin yaygın özelliklerinden biri de Aııkara'daki konutların yabancı, özellikle de Amerikalı kiracılara göre tasarlanmasıdır.
Dolayısıyla
geniş pencereli ve ferah, kolay ısıtılan, stor ve jaluzi perdeli, şömineli, salon ve salle-â-manger
konutlar bu dönemde yaygınlaşır. Cinnah 19'un
ise böyle bir hedefi olmaması ve kendi dinamikleri ile gelişmesi ilginçtir.
8. Daha fazla ayrıntı için: Cengizkaıı, Ali (2000)
"Architectural Ornament: Objects of Industrializatioıı and Modernization, Türkiye: 1950-1960",
İst Mediterraneaıı
Congress of Aesthetics:
Aesthetics on the Threshold ofthe Third Millenium, Kongre bildirisi, 6-8 Kasım 2000, Atina /
Yunanistan.
9. Le Corbusier-Pierre Jeaııneret (1951) "Yeni
Mimarinin Beş Noktası", çev. Sedat Gürel, Mimarlık, yıl: 8, sayı: 5-6, ss.11-13. [İlk çeviri Saim, Samih (1931) "Yeni Unsurlar (Terasa-Direkler Üzerine İnşaat-Pencere-Renk-Elektrik
Kudreti)" , Mimar, cilt: 1, sayı: 4, ss.134-140.]
10. Yarışma jiiri üyelerinden Prof. Gustav Oelsner'in birinci proje için yaptığı yorumda, figüre
ilişkin gözlemi, neredeyse aynen gerçekleştirilmiş; ancak bu durum Jansen planının uygulanmış kısımlarının da sonu olmuştur: "1c. Parselasyon işlerinin ele alınmasında yeni anlayışa
göre hareket edilmelidir. Bugün bir adanın yollara nazaran parsellenmesi ve bunların içine muayyen nizamda binaların yerleştirilmesi usulü artık terkedilmiş bulunmaktadır. Bunun yerine, bir
adanın heyeti umumiyesiyle ele alınması ve bunun uygun yerlerine, yollara tabi olmaksızın değişik irtifada binaların yerleştirilmesi, mütenevi
ve güzel kompozisyonların ortaya çıkmasını temin etmesi bakımından tercih edilmektedir." Yücel, Nihat (1992) "1957 Ankara İmar Planı",
Ankara Dergisi, cilt: 1, sayı: 4. Ekim 1992, s.30.
11. Tafuri, Manfredo (1987) Architecture and
Utopia: Desigıı and Capitalist
Development,
MİT Press, Cambridge, Massachusetts, s.50.
12. Le Corbusier (1927, 1974) Towards a New
Architecture, çev. Frederick Etchells, The Architectural Press, London, s.269.
' Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi
21
Download