I<.ur`an ve Sosyal Bilimlerin-

advertisement
•
1
I&lt;.ur'an
. ve Sosyal BilimlerinInsan Yaklaşımları
Muhammet &Ouml;ZDEMİR&quot;
&Ouml; z Bu &ccedil;alışmada Kur'an'ın ve modem sosyal bilimlerin insan tarumlan mukayese ve
tahlil edilmektedir. B&ouml;yle bir soruşturmaya girişilmesinin gerek&ccedil;esi, modem M&uuml;sl&uuml;m.aiı&shy;
lann sosyal bilimiere duyduklan ihtiya&ccedil;nr. &Ouml;ncelikle akt&uuml;el insanın tanım1 yapılmaktadır.
S.onra Kur'an ve sosyal bilimlerin insan tanımlan verilmekte ve bu ikisi akt&uuml;el insan
tanırruyla mukayese edilmektedir. Modem M&uuml;s]jjmanlann sosyal biliml~re il).tiyacuıa
değinilmesinin ardından sosyal bilimlerle hakikat arıı-sındaki ilişki ele alını:nal,..&quot;tadır. &Ccedil;alışmanın temel savı, İslam'daki ins~ anlayışıyla sosyal bilimlerdeki insan anlayışının
uyuşmadığıdır. Fakat İslaın'a inananların modem t&uuml;ketim kalıpianna uyumlu hale gelmeleri, onlan modem karşılaşmalara mecbur etmektedir. Bu karşıl.aşmalann yarattığı
sorunlan &ccedil;&ouml;z&uuml;mlemenin yolu ise yine sosyal bilimlerdir. Ne -var ki burada temel gaye,
sosyal b~erin İslamileştirilmesi değil, modern M&uuml;sl&uuml;manla.nn soruı:ı.4ınru &ccedil;&ouml;zmek
olmalıdır.
&middot;
&middot;
&middot;
Anahtar KeJ.iı;neler: Kur&gt;an, M&uuml;sl&uuml;man, sosyal bilimler, insan, ihtiya&ccedil;.
.
'
&middot; T he H oly Koran's and the Social Sciences' Approaches to H U.m.an Being
Abstract In this study, two definitions about man are compared an4 analyzed: Koran's
definition an~ the definition of modern social sciences. Such aı:i enquiry is based on the
idea that Muslims need to social sciences: Firstly it is tried to define what is t_p.e actual
human b~g. Secoadly, two defiaitions which are bdong to Koran and social sciences
are given and actual human defini&ccedil;ion is compared with them. ~et explaining the need
of modern Muslims to social sciences, it is investigated the relationship between social
sciences ıt?d the truth. The main idea of this study is that Koran's undersranding of
human being is not compatible with the social sciences. However, those who believed
in Islam have adapted themselves to the modem consumption patterns. For this reason
Muslim individuals are forced to encounter with modernity. These encounters are understood and analyzed merely in terms of the modem social sciences. However, the
main goal here is that the focus point should be to solve the problems in modern Muslim's life,.not the Islamization of the social sciences.
Key Words: The Holy Koran, Muslim, Social Sciences, Human, Necessity.
&middot; Yrd. Do&ccedil;. Dr., Attvin &Ccedil;orııh &Uuml;niversitesi Fen Edebiyat E.akmtesi; muham.medozdemir33@yahoo:com
Eskiyeni 26/Bahar 2013, 7-32
-&middot;
8 • Eskiyeni 26/Bahar 2013
Giriş
Bu yazının amac, modem M&uuml;sliimanlann insat?- bilimlerine duyduklan ihtiya&ccedil;lar nedeniyle temelde birbirinden farklı iki insan ve varlık anlayışından
hareket eden iki d&uuml;nya kavrayışı olarak İsl.ami.yet ile modem sosyal bilimler
arasında, m&uuml;mk&uuml;n kararlı b&uuml;t&uuml;n -sorunlara işaret etmekten ve bunlan g&ouml;rece
yeterli d&uuml;zeyde tahlil etmekten ibarettir. Burada s&ouml;z konusu dinin kutsal
kitabı olarak Kur'an-ı Kerim'in hangi anlayışından hareket edildiği sorusu
isabetli olduğu &ouml;l&ccedil;&uuml;de, ne &ccedil;eşit bir modernliğe g&ouml;re soruşturmanın y&uuml;r&uuml;t&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; merakı da anlamlı olacaktır. Biz, herhangi ~ir kararsızlığa mahal vermemek i&ccedil;in ger&ccedil;ek toplumsal ihtiya&ccedil;lardan hareket edecek ve d&uuml;nya kavrayışlannın temelinde yer alan farklılıklarla s&ouml;z konusu ihtiya&ccedil;ların gerektirdiği
&ouml;z . d&uuml;ş&uuml;n&uuml;mler (teemm&uuml;l) arasındaki felsefi yak:ınlıklara ve uzaklıklara işaret
edeceğiz. Felsefe hill. birbirinden &ccedil;ok farklı g&ouml;r&uuml;nen d&uuml;nyalar arasında iyi
niyetli bir tahlilde bulunabilmenin m&uuml;mk&uuml;n bir yolu olarak alınmalıdır. Bu
meyanda sosyal bilimlerin İsJ.amileşti.cilmesi gibi bir kaygıdan ziyade modem
M&uuml;sl&uuml;manlana bireysel ve toplumsal gereksinimlerinin .&ccedil;&ouml;z&uuml;mlenmesinde
verili sosyal bilimlerin durumunu inceley~ceğiz. Bu arad~ modem İsi.am
d&uuml;ş&uuml;ncesindeki baskın &ccedil;eşitliliklerin &ouml;rtt&uuml;ğ&uuml; insanbilim ve sanat gibi ger&ccedil;ek
ihtiya&ccedil;ların, Kur'an'ın insan tanımına g&ouml;re nasıl anlaşılabileceklerine ilişkin
analizlerde bulunacağız. B&ouml;ylece İslam dini ile modemlik arasında yeni bir
d&uuml;ş&uuml;nme bi&ccedil;imini &middot;&ouml;ng&ouml;ren makul bir metafiziğe de işarette bulunmayı arzu
ediyoruz.
Yeni D&uuml;nyada İnsan Nedir?
Modem d&ouml;nemde . aydınlanmadan beri &uuml;zerinde en fazla .d urulan mesele,
kendi tasavvurundan hareketle sınırlı bir d&uuml;nya i&ccedil;erisinde d&uuml;ş&uuml;nebilen insan
aklının, ' tarihin &uuml;zerinde bir kavrayışa sahip olup olamayacağıdır.t &Ccedil;&uuml;nk&uuml;
tasavvurundan bağımsız bir d&uuml;nyayı reddedecek &ouml;znenin nesnel evrenine
dahil etmediği d&uuml;nyanın ger&ccedil;ekteki varlığı, nesnelliğin mevcudiyetini daima
tartışmaya a&ccedil;acaktır. Burası varlıkbilim (ontoloji) ile bilgi teorisinin (epistemoloji) birbirine kanştığı ve bir &ccedil;eşit varlıksal bilgi kurarn tartışmasının ortaya &ccedil;ıktığı bir noktadır. Bu konuda: Fransız . yazar ve d&uuml;ş&uuml;n&uuml;r Rene Des..
cartes'ın (1596-1650) &ouml;znel bir benin duyumsamasıyla temellendirdiği nesnel
d&uuml;nya kavrayışının hill. aşıldığı s&ouml;ylenemez. İlk modem d&uuml;ş&uuml;n&uuml;r olarak alı&shy;
nan Descartes'ın felsefi. deneyiminde g&ouml;r&uuml;n&uuml;r olan, bazı &ouml;znelerin tarihsel
sı.ru.ı:l.an aşmak konusunda ayncalıklı olduklandır.2 Fakat David Hume'un
(1711-1776) ahiili doğrular konusunda g&ouml;sterqiği eleştirel başan, Descartes'ın &ouml;znellikle malul nes_nel benine karşı duyulan g&uuml;veni b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de
zayıflatmıştır.3 Son olarak ise Jacques Deı:rida (1930-2004), hill. &ouml;znel berıin
Muhammet &Ouml;zdemir/Kur'an ve Sosyal Bilimlerin İnsan Yaklaşımlan • 9
sırurlı deneyimlerine bağlı kal.aı:iı.k bizleri, tarihin &uuml;zerinde bir kavrayışın
m&uuml;mk&uuml;n olmadığına ikna etmiştir.4
Yakın d&ouml;nemde bir in~arun tasavvU.runa bağlı &ouml;znel d&uuml;nya ile kişilenn psikolojilerindt;n bağımsız bir nesnel d&uuml;nya arasındaki ilişkilere değinen yazarlardan biri Karl R. Popper'dır (1902-1994). Fakat Popper'ın da doğal bilimlerden getirdiği ikna edici &ouml;rnekler dışında &ouml;znel d&uuml;nya ile nesnel d&uuml;nyayı yeterince ayırdığı s&ouml;ylenemez.5 Bu dururrı.da Immanuel Kant'ın (1724-1804)
belirlediğinin tersine Ludwig Wittgenstein'ın &ouml;meİdendirdiği şekilde, anc.ak:
iki tavır anlaşılabilir olmaktadır: Ya d&uuml;nya diye &uuml;zerine konuştuğumuz ger&ccedil;ek şey, ortak duyıımlanmızın bir ilı;:tişim aracı olan dilin sınırlanyla maluldiiJ:6 ya da d&uuml;nyanın kendisi her bir &ouml;znel algılanışın kendisidir ve ger&ccedil;ek
diye bir şey yoktur.7 &Ccedil;&uuml;nk&uuml; tarihin i&ccedil;inde kalan ile onun dışında kalanı ayıra&shy;
bilmek ve nesnelliğe bir sınır &ccedil;izebilmek i&ccedil;in her haliilci.rda &ouml;nceden bilinmeyen &quot;d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lebilir olmayan&quot;ı da bilmek gerekecektir.S B&ouml;ylece varolanı,
insan aklının nesnel ideası i&ccedil;in onu a&ccedil;ığa &ccedil;ıkaran g&ouml;r&uuml;n&uuml;mlere indiegeyen
modern d&uuml;ş&uuml;nce,9 Jean-Paul Sartre'da (1905-1980), kendini aldatmada bir
inanma bulduğu ger&ccedil;eğini kabul etti.lO Bu noktada aklın sınırlannın varlığı
tartışılamazdı ve modemite sadece bir &ccedil;eşit insan aklı i&ccedil;in anlamlı olduğu
&ouml;l&ccedil;&uuml;dell aslında birbirinden farklı bir&ccedil;ok insan aklı varsaymak m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;. ız
B&ouml;ylece aklın tarihin i&ccedil;inde kalmak dışında bir kaderinin bulunmadığının
kabul&uuml;ne ve nesnel olarak da onun ancak biyolojik ve biyolojinin bir uzantısı
olarak psikolojik ger&ccedil;eklerinden hareketle konuşulabileceği &ouml;nerisine geliy~&shy;
ruz. Martin Heidegger'in (1889-1976), Varlık ve Zaman'da biyolojik olarak
&ouml;l&uuml;me ve psikolojik olarak meşguliyete verdiği ayncalıkla kendini bulan insan
varoluşundaki nesnellik iddiası ancak b&ouml;yle okunulduğunda yeterince anlaşı&shy;
labilir.t3 Daha sonra s&ouml;zgelimi John Rawls (1921-2002), ger&ccedil;ekliği bulunan
bir ide olarak adaletten bahsederken ortak bir akla g&ouml;nderme yapmak durumunda kalacak ve hala bu aynı noktayı aşamayacaktır. 14 O halde insan aklı&shy;
nın tarihi aşıp aşamayacağı veya kesin nesnelliğin şartlanyla ilgili kadim sorun, insanın biyolojik nitelikli ve bu niteliğin bir par&ccedil;ası olarak psikolojik
vasıflı ger&ccedil;ekliğinden bağımsız d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lemeyecek bir sorundur. Bu nokta
artık bir insan tanımının yapılabildiği bir noktadır. Buna g&ouml;re ger&ccedil;ekte insan.
biyolojik olarak &ouml;lmemek i&ccedil;in, psikolojik olarak da meşgul olmak i&ccedil;in yaşa&shy;
yan ve bunun bilincinde olan varlıktır. B&ouml;ylece aklın &ouml;znelliği veya nesnelliği
ancak biyolojik ve psikolojik ger&ccedil;eklikler &uuml;zerinden tahlil edilebilir g&ouml;r&uuml;nmektedir.
İnsanı daha kapsamlı bir tarzda ele almak amacıyla onun biyolojik ve psikolojik ger&ccedil;ekliklerinin kavramlar altında &ouml;rtilid&uuml;ğ&uuml;n&uuml; ve b&ouml;ylece hakikat arayı&shy;
şının insanı anlamıı.k yerine kavramlan &ccedil;&ouml;z&uuml;mlernek edimine indirgendiğini
belirtmek gerekmektedir. Dernda'nın belirlediğine g&ouml;r~, kavramsal d&uuml;ş&uuml;nce-
10 • Eskiyeci 26/Baha.ı: 2013
nin imlediği
ger&ccedil;ekliğe
olan uzaklığı, aslında s&ouml;zc&uuml;klerle ger&ccedil;ekliğin &uuml;zerinin
bir kanıtı olarak bile, alınabilir. ts Bu durumda insanın d&uuml;nyayla
karşılaştığı ger&Ccedil;ek deneyimlerin her birine y&ouml;nelmerniz, ~nu&middot; yeterince anlayabilmernizin bir &ouml;nkoşulu olarak olgusallaşmaktadır.16 Aslında İbn R&uuml;şd'&uuml;n
&ouml;ne s&uuml;rd&uuml;ğ&uuml; bir nokta hala doğruluğunu korumaktadır. Bu filozof, bizim
insan olmakla ilgili m&uuml;şterek hakikatleri bile ancak taklit ve &ouml;ğrenmeyle
(ta'lim) edinebildiğirnizi, bu konuda bize rehberlik eden şeyin esasında
aklımız olmadığını s&ouml;ylemektedir.H O halde insan olmakla&middot; ilgili asgari iki
temel unsur bulunmaktadır. Birincisi, onun d&uuml;nyayla her karşılaşmasında
i&ccedil;erilen &ouml;znel insanilik olarak biyolojik ve psikolojik ger&ccedil;eklik.lerdir. İkincisi
ise, bu &ouml;znel insaniliğin anlamlandırılmasına olanak veren dil veya belirli bir
genişlikteki ortak insan geleneğidir.&middot;S&ouml;z konusu iki temel.unsuru daha somut
kılan kavram &ccedil;ıkardır. Şimdi &ccedil;ıkarlar &uuml;zerinden biyolojik ve psikolojik
ger&ccedil;eklikler ile insanın bu ger&ccedil;eklikleri &ouml;rtmek veya meşrulaştırmak i&ccedil;in
yarattığı toplumsal olgulan tahlil edebiliriz.
&middot;
&ouml;rt&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n
Martin Heidegger'in belirlediğine g&ouml;re, &ouml;znel insan bilincine . i.!ham veren
biyolojik ger&ccedil;eklik &ouml;l&uuml;md&uuml;r. İnsan &ouml;ncelikle &ouml;l&uuml;me mecbur olan ve dil ya da
ortak insan tecr&uuml;besi sayesinde bunu kabullenen; ama &ouml;lmeyecekmiş gibi
davrailabilen ve bilincini bu şekilde koşullandırabilen bir varlıktır.t8 Tab&uuml; bir
seyirle insani olgulann ~&uuml;n&uuml; y&ouml;neten temel etkenin, &ouml;l&uuml;me mecbu.riyet ve
onu inlclr etme istidadı olduğunu s&ouml;yleyebiliriz. İnsanlar kendi biyolojik
ger&ccedil;eklikleri nedeniyle birtakım ihtiya&ccedil;lar vaz etmişler ve bu ihtiya&ccedil;lan
gidermek i&ccedil;in toplumsal kurumlar icat etmişlerdir. Her bir insan, başkala&shy;
rının &ouml;lebileceğini; ama .kendisinin &ouml;lmemesi gerektiğini d&uuml;ş&uuml;nerek hareket
eder ve &quot;şey'' kavrarruyli işarette bulunabileceğimiz her bir dilsel unsur &middot;
&ouml;ncelikle &ouml;l&uuml;m ger&ccedil;e@ni inlclra &ouml;nkoşullanır. Sadece tıp ve biyoloj'i gibi
doğrudan &ouml;l&uuml;mle ilişkili g&ouml;!&uuml;nen bilgi evrertleri değil, ama aslında b&uuml;t&uuml;n bir
bilim, din ve kom&uuml;nizm ya da feminizm gibi t&uuml;m insani yaratımlar &ouml;ncelikle
&ouml;l&uuml;m&uuml; inlclrı imleyen yapılar olarak V&uuml;cuda gelirler. Bilim, din ve toplumsal
kurarnlar ya da inan&ccedil;lar, insaniann biyolojik &ouml;l&uuml;mlerinden . sonrasına
g&ouml;nderme yapan yapılardır. İnsan, bilim sayesinde bir g&uuml;n &ouml;lmeyebileceğini,
din sayesinde &ouml;l&uuml;mden sonra da hayatta kalacağını ve toplumsal kurarnlar ile
de &ouml;l&uuml;m&uuml;n bir yansıması olan &ccedil;ıkarlar konusunda toplumun eşitlik&ccedil;i bir
tarzda &ouml;rg&uuml;tlenerek &ouml;l&uuml;m fikrinin m&uuml;mk&uuml;n olan en son zamana değin
ertelenebileceğini hesaplamaktadır. Eo;unanuel Levinas (1906-1995), b&ouml;yle
bir felsefi uğraşı i&ccedil;inde &ouml;l&uuml;m&uuml;n hi&ccedil;lik olmadığını d&uuml;ş&uuml;nmeye &ccedil;alışan ender
d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rlerden birisidir.t9 İnsanlar, _nihai olarak &ouml;l&uuml;m bağlamında anlamlı
olan &ccedil;ıkarlannı başka insani &ccedil;ıkariara g&ouml;re ayncalıklandırarak kendi
&ouml;l&uuml;mlerini daha manidar kılmak i&ccedil;in ortak bir m&uuml;cadeleye girişmektedirler
ve bu m&uuml;cadeleyi doğru &ouml;rg&uuml;tlemenin yolu olarak birtakım dilsel yapılar inşa
etmişlerdir. John R Searle'&uuml;n &quot;kurumşal olgular&quot; olarak kavradığı insani ve
Muh:ımmet &Ouml;zdemir/Kw:'an ve Sosyal Bilimlerin İnsan Yaklaşımlan • 11
dilsel y'aratımlann t&uuml;m&uuml;, tek bir şeye g&ouml;nderme yapmaktadır: &Ouml;lme d&uuml;ş&uuml;n&shy;
cesini y&ouml;netmek i&ccedil;in var kılınmış &ccedil;ıkarlan &ouml;rg&uuml;deme ihtiyacı.2Q Hem bilim
i&ccedil;in, hem modem d&ouml;nemde etkin bir toplumsal eleştiri &ccedil;er&ccedil;evesi sağlayan&middot;
s&ouml;zgelimi kom&uuml;nizm i&ccedil;in, hem de mesela Hıristiyanlık veya İslamiyet gibi
dinler i&ccedil;in meşruiyecin kaynağı aynı şeydir: &Ccedil;ıkariann doğru &ouml;rg&uuml;denmesi.21
Bu durumda her şey insan i&ccedil;indir ve insan da temelde &ouml;l&uuml;m d&uuml;ş&uuml;ncesly~e
hareket eden; aynca &ouml;lmemek i&ccedil;in kavradığı &ccedil;ıkarlanru elde etmek &uuml;zere
bilin&ccedil;li bir savaşa girişen varlıktır. Buna g&ouml;re t&uuml;m yapılar, bilim, din veya
sosyal bilimler, insanın &ouml;l&uuml;m yazgısı ve onun biyolojik &ccedil;ıkarlan i&ccedil;in n&ouml;tr.
yapılardır ve birinden diğerini daha değerli kılan &ouml;l&ccedil;&uuml;t, akla uygunluktan
ziyade &ccedil;ıkariann teminine uygunlu1.'1:Ur. Zaten bilim, din ve sosyal bilimler ya
da toplumsal kuramların herhangi biri, insanın &ouml;l&uuml;m d&uuml;şfu:ıcesinden
m&uuml;tevellid psikolojik meşguliyet gereksinimini gidermek i&ccedil;in anlamlıdır.22
Burada insanın kendi varoluş durumunu anlamlandırmasının bilin&ccedil;li bir
neticesi olarak vicdandan ve ahlaktan s&ouml;z etmek gerekecektir. N~tekim
Heidegger, hakikati bu ahla.k1 durumun keşfi olarak tarumlamaktadır.23 &middot; _
Ahlak, yukanda tahlil ettiğimiz diğer yapılar .(heyet) gibi &ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml;n bilincinde
olan insanın psikolojik meşguliyet ihtiyacının bir devamı olarak var olan
doğru davranış kurallan olarak anlaşılmalıdır. Burada &laquo;doğru&quot;nun anlamı,
imtiyazlı olmayan bir bireyin &ccedil;ıkarlannın &ouml;zellikle g&ouml;zetilmemesidir. Psikolojik meşguliyet ile &ccedil;ıkarlar arasındaki ilişki, &ouml;l&uuml;m .fikrinin paranteze alınarak
&ouml;nce &ccedil;ıkariann g&ouml;sterilmesi, ardından da &ccedil;ıkariann ortak kavramlar altmda
&ouml;rt&uuml;lmesi amacıyla ortak idelerin salık verilmesi ile anlaşılabilir. B&ouml;ylece ahlak, insanın &ccedil;ıkarlannın dışında olan bir şey değildir ve onun tarafından yara~aktadır.24 Bu meyanda ahlakı, davranış farklılıklannı &ccedil;&ouml;z&uuml;mlerneye &ccedil;alı&shy;
şan bir disiplin olarak da almak gerekmektedir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; insaniann davranışla&shy;
rındaki farklılıkların esas gerek&ccedil;esi, onların &ccedil;ikarlarıdır ve her insan. ayncalıklı
olmayı talep edeı;. 2 s Şimdi gitgide Fried.rich Nietzsche'nin (1844-1900) isabede tayin ettiği bir noktaya geliyoruz. Bu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;re g&ouml;re ahlak, &ccedil;ıkarlarının
temini bakımından ayncalıklı. olmayı becerernemiş insanların, sırf kendilerine
g&ouml;re daha talihli o~ann durumlannı kıskanmalan nedeniyle, onların davranışlannı kendi &ccedil;ıkarlarına g&ouml;re ayarlarnak i&ccedil;in icat ettikleri bir yapıdır ve bu
yapının herhangi bir şekilde &ouml;znel &ccedil;ıkarlardan .bağımsız bir 'bağlamı bulunmamal'tadır.26 Bu nokta, g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde daha fazla teslim edilen bir noktadır. S&ouml;zgelimi Arif Dirlik'e g&ouml;re de, haksızlığa uğradıklarını ve kendi &ouml;zlerinden nıal\rum
edildiklerini &ouml;ne s&uuml;ren insaİıların burada talep ettikleri ve aradıklan &ouml;z veya
ahlak, kendilerini s&ouml;m&uuml;rd&uuml;kleri iddia edilen talihli insanlarla olan ilişkilerinde
edindikleri ayncalıksızlıktan ayn d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lemez.27 B&ouml;ylece ahlak.ın, biyolojik ve
psikolojik ger&ccedil;ekliklerine bağlı insanın, s&ouml;z konusu ger&ccedil;ekliklerinin somut
karşılığı olarak varolan &Ccedil;ıkarıanna bir imtiyaz kazandırmak veya bunlann varsa
ikincilliğini gidermek &uuml;zere icat ettiği bir aniatı olduğunu g&ouml;r&uuml;yoruz.
12 • Eskiyeıll 26/Bahar 2013
Bu y&ouml;n&uuml;yle &ouml;znel &ccedil;ıkarlardan bağımsız bir alilik kavrap:u ile varlığuu meşru&shy;
laştJ.ran din ~~ sosyal kurarnlar (&ouml;rneğin sosyaliZm,&quot; sosyal ekoloji veya feminizm) a&ccedil;ısından vakıa kabul edilebilir g&ouml;riirunemektedir. Ne var ki '&ouml;znel
&ccedil;ıkar' kavramı olduk&ccedil;a n&ouml;tr bir kavramdır ve herhangi bir şekilde duygusal
alışkanlıklara bağlı kalınarak yargılanmamalıdır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ihtiya&ccedil; neyse &ccedil;ıkar da
odur ve her iki s&ouml;zc&uuml;k de insanların &ouml;znel taleplerine karşılık gelmektedir.
S&ouml;z konusu talepler yukanda tayin ettiğimiz biyolojik ve psikolojik ger&ccedil;ekliklerio dışında d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lemez ve burada ahlak, insanın mecbur&middot;olduğu bir yazgıya uyum sağlamakla ilgili bir s&ouml;ylem dili olarak olgusallaşmaktadır. İnsanlar
arası ortak duygudaşlığın dil oyunlan tarafından sağlandığı bu t&uuml;r bir alışveriş
ilişkisinde esas olanın daima &ouml;rt&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;n&uuml; kabul etmek gerekmektedir.2B
tin Heidegger, insana ait t&uuml;m duyumsamalan &ouml;nemsediği halde yine de varlı&shy;
ğı nesnel olarak k.anıtlanamayan &quot;vitdan&quot;ın otonem mevcudiyetinin bulunmadığuu &ouml;ne s&uuml;lmekte ve &quot;umumi vicdan&quot; veya &quot;d&uuml;iıya vicdanı&quot; gibi kavramsallaştırmaların mana tazammunlarını reddetrnektedir.29 Bu durumda
&quot;vicdan&quot;ın ve ahiakın mevcudiyeti, insanın &ouml;l&uuml;me y&ouml;nelik varolmaklığında.n
kaynaklanan bir psikolojik meşguliyet ihtiyacı olarak da alınabilir.30 Her hal&uuml;lcirda ahiakın varlığı, insani &ccedil;ıkariara sonuna değin bağımlıdır ve her insan
aslında &ouml;leceğini bildiği &ouml;l&ccedil;&uuml;de bunun da bilincindedir.
Mar-
Yukarıdan beri insan &uuml;zerine yaptığımız tahlillerden sonra artık onun yeni. d&uuml;nyadaki mahiyeti .&uuml;zerinde kararlı bir bağlam eelinebiliriz. Bu d&uuml;nyada .
insan &ouml;ncelikle biyolojik olarak &ouml;lmemek i&ccedil;in, psikolojik olarak da meşgul
olmak i&ccedil;in yaşayan ve bunun bilincinde o~ varlıktır. Biyolojik olarak &ouml;lmemek i&ccedil;in yaşamak ve &ouml;l&uuml;m&uuml;n bir an &ouml;nce gelmemesinin yarattığı beklentisizlik duygusuyla psikolojik meşguliyet arayışına girmek, insanın temel yazgı&shy;
sı olmakla beraber bu iki unsur onun &ccedil;ıkadaoru dolaylamaktadır. S&ouml;z konusu
&ccedil;ık.arlai, bir tasarımdan, dilden ve d&uuml;nyadan bahsedebilmenin &ouml;ncelikli koşu&shy;
ludur. İnsanlar &ccedil;ıkarlarına uygun olanı yapma konusunda yeterince eşit . olanağa sahip olmadıklarından dolayı bir &ccedil;ıkar &ccedil;atışması yaşarlar. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; aynı .
zamanda insan, ihtiya&ccedil; ve gereksinimleri olarak &ccedil;ık.arlannı, dil olarak vaz
&middot;edilmiş bir ara&ccedil; sayesinde, kendisine benzediğini ve &ccedil;ıkarlarını karşılay!lbileceğini umduğu başka bir insan ile gidermeye &ccedil;abalayan; bu kapsamda bir
diğer benzeriyle s&uuml;rekli gelişen ilişkiler kurabilen bir varlıktJ.r .. Bu ilişkiler
sırasın&ocirc;a &ccedil;eşitli &ccedil;ıkar &ccedil;atışmalarının meydana gelmesi ka&ccedil;ınılmazdır; &ccedil;&uuml;nk&uuml;
&ouml;l&uuml;m&uuml;n zamansal &ouml;ng&ouml;r&uuml;lemezliği, &ccedil;ıkarlar arasında bir &quot;&ouml;ncelikli olma&quot;
(imtiyaz edinme/ ayncalıklanma) beklentisine neden olmaktadır. B&ouml;ylece
insan, hemcinsl~ri arasında eşitliğe hi&ccedil;bir şekilde razı olmay~ bir varlık olarak &ouml;ne &ccedil;ıkmaktadır. Jeai:ı Baudrillard (1929-2007), bu alışılmamış talebin
- aklın ve h&uuml;manizmin (ipsancıllığın) y&uuml;kselişiyle beraber doğup geliştiğini &ouml;ne
s&uuml;rmektedir.31 Bu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;re g&ouml;re aynı zamanda insan, s&uuml;rekli yeni toplumsal
ayncalıklar yaratan ve s&ouml;z konusu ayncalıklan yeni kavramlar altında gizle-:
Muhammet &Ouml;zdemir/Kur'an ve Sosyal Bilimlerin İnsan Yaklaşımlan • 13
meyi beceren &ouml;zel bir canlıdır.3 2 Bu durumda insanı hayvandan ayıran iki
&ouml;nemli &ouml;l&ccedil;&uuml;t kalmaktadır: Farlanda olma ve dil. O halde insan, &ouml;l&uuml;me mecburiyerin farkında olarak &ccedil;ıkarlanna sahip &ccedil;ıkmak istemekte ve bu sırada
&ouml;znel veya nesnel iradesini dil ile y&ouml;netmektedir. Burada insan.ın, varlığın
veya d&uuml;nyanın kendisi olduğu belirtilebilir.33 Neticede insan, kendi &ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml;
yaşayan ve bunun bilincinde olan varlıktır. Yenid&uuml;nya insanı, dil ile edindiği
ortak tecr&uuml;belere kendi deneyimlerini eklemler ve tasavvu.r edebildiği karşı&shy;
laşmal.ann m&uuml;mk&uuml;n d&uuml;nyanın sınırlannı belirlediğine kendini inandırır. Burada &ouml;nemli olan tek bir şey vardır, o da bu insanın &ouml;l&uuml;me doğru seyreden
kendi deneyimidir. İşte yen.jd&uuml;nyada insan b&ouml;yle bir şeydir.
Kur'an ve Sosyal Bilimiere G&ouml;re Farklılaşan İnsan Tanımlan
M&uuml;sliimanlann medeni ve i&ccedil;timai m&uuml;şkilleriyle sosyal bilimlerin sunduğu
im.lcinlar arasında bir mukayese ve tahlilde bulunabilmek i&ccedil;in &ouml;ncelikle iki
&middot; d&uuml;nyanın insana bakışının karşılaştırılması gerekmektedir. İslam dininin insana bakışı ile modem insan bilimlerinin insana yaklaşımı arasında &ouml;nemli
farklılıklar bulunmaktadır. S&ouml;z konusu farklılıklar birbirine paralel var olan
aynlıklar yerine &ccedil;oğunlukla birbiriyle kesişen ve biri eliğerini na.kzetmek durumunda kalacak farklılıklardır. Bu durumu a&ccedil;ıml~ i&ccedil;in &ouml;nce Kur'an'ın
insan tanımına yer verecek, sonra sosyal bilimlerin ortak insan tanımına değinerek daha &ouml;nce yaptığımız n&ouml;tr akt&uuml;el insan tanımıyla bunlar arasında bir
tahlile girişeceğiz.
Kur'an, insanı bir b&uuml;t&uuml;n olarak ele almakta ve onu varlıkla, d&uuml;nyayla ve Allah&quot; ile irtibatı a&ccedil;ısından tahlil etmekte ve tanımlamaktadır. isıarn elininin
kutsal kitabına g&ouml;re, insanın nereden geldiği, nasıl varlık kazandığı, onun
mevcudiyetinde ne &ccedil;eşit bir anlamın bulunduğu, onun algllannın ve aklının
sınırlılıklan, aynca i&ccedil;erisinde kendini var bulduğu d&uuml;nyanın tam olarak ne
anlama geldiği bellidir ve t&uuml;m bunlara anlam veren bağttnsı.z &ouml;l&ccedil;&uuml;t yarancı
olan Allah'tır. Kur'an, insan aklının verili aksiyomlarla d&uuml;nyayı &ccedil;&ouml;zmek dı&shy;
şında tarihin &uuml;zerine &ccedil;ıkamayacağını ve bu konuda nesp.elliğin ancak ilahl dil
olan va.hiy _ile temin edilebileceğini dile getimıektedir. Bu a&ccedil;ıdan bu kutsal
kitabın &ccedil;ok y&ouml;nl&uuml; bir insan anlayışından hareket ettiği belirtilmelidir. İslam'ın
kutsal kitabı, ilahi tasarruf ile belirlenmiş bu doğrulardan herhangi birinin
varlıkta istikrarlı olduklannı ve olağan tab&uuml; seyrin bir değişime uğrayamaya&shy;
cağını &ouml;ne s&uuml;rmektedir.34 &Ouml;zel bir tanım yapmak gerektiğinde Kur'an'a g&ouml;re
insan, Allah tarafından evrenin diğer par&ccedil;alan i&ccedil;ipde en g&uuml;zel bi&ccedil;imde yaranlmış,35 yaşamını O'na adaması gereken,36 ancak yaratıcısını anımsadığında
ve O'nunla meşgul olduğunda tat:mi.ı:i olabilen,37 yery&uuml;z&uuml;ndeki mevcucliyeti
doğum ile &ouml;l&uuml;m arasında bir imtihan olarak nitelenclirilen3B ve neticede yine
14 • Eskiyeni 26/B:ıhar 2013
yaratıcısına
d&ouml;nerek
imtihaoınıo &middot;karşılığını -
alacak bilin&ccedil;li (nefs sahibi) bir
varlıktır.39
İslam'ın kutsal kitabı, insanı, akli yapısı, psikolojik &ouml;zellikleri, toplumsal iliş&shy;
kileri, d&uuml;nyayla olan irtibatı ve yaratıcısıyla m&uuml;nasebetleri bağlamında ayrı
ayn tahlil ederken onun Allah'a g&ouml;re anlamından hareket etmektedir. Buradaki anlatıda insan, evrende ilahi b)+ imtihanla akt&uuml;elleşmiş ve kendi kusurlan ve şeytanın mevcudiyetinin itmesiyle kendi tabiatını bozmaya eğilimli g&ouml;rece &uuml;st&uuml;n bir varlık olarak tasarlanmıştır. Kur'an'de insanınakli olarak sınırlı
olduğu,40 psikolojik olarak zayıf ve edilgen olduğu,4~ toplumsal olarak ortaklık m&uuml;nasebetlerinde genelde g&uuml;ce bağlı hareket ettiği42 ve kendini y&uuml;celtmeye eğilimli olduğu43 a&ccedil;ık&ccedil;a vurgulaomaktadır. Allah imtihan nedeniyle insanlan muayyeo biyolojik ve psikolojik ger&ccedil;ekliklerle donatmış ve bu ger&ccedil;eklikler g&ouml;zerilen birtakım &ccedil;ıkarların varlığını &ouml;ncelemiştir. Allah s&ouml;z konusu &ccedil;ı&shy;
~ teminini de bir sınava_ bağlamak ve her insanın &ouml;zg&uuml;l durumunu
kendisine g&ouml;stermek &uuml;zere insanlan toplumsal sıoıflara mecbur yaratmıştır.
Bu sınıflar arasında bir ge&ccedil;işkeolik vardır; ama her hal&uuml;kfu:da her sınıfta muayyeo sayıda insanın bulunması gereklidir.44 İnsanın s&ouml;z konusu eksikliklerini
&middot;ve toplumsal mecburiyerlerini bir diğer insana ve tabiatın alelade seyrine
zarar vermeksizin doğru y&ouml;netebilmesi i&ccedil;in kendisine g&ouml;nderilen g&uuml;venilir
el&ccedil;iler olan peygamberlerin s&ouml;zlerine uyması ve M&uuml;sl&uuml;man olması gerekmekte~Bu J:&gt;~ğlamda İsıarn dini, insanın &ouml;z&uuml;n&uuml;n ihtiyacı olan dindir ve bu &ouml;z
herhangi. bir şekilde bozulınayacaktJ.r.4S İslfuniyet, Allah indinde doğru olan
tek yoldur46 ve bu yola bağlı kalanlar her şeyi &ouml;l&ccedil;&uuml;l&uuml; yaşayarak kişisel ve toplumsal &ccedil;ıkarlanoı &ouml;l&ccedil;&uuml;l&uuml; bir tarzda gidereolerdir.47 Tıpkı Kıta Avrupası'nda
ortaya &ccedil;ıkan modem d&uuml;ş&uuml;ncenin Batılı insanı her şeyin &ouml;l&ccedil;&uuml;t&uuml; olarak alması
gibi (s&ouml;zgelimi Amerika'nın 1492'deki keşfinde g&ouml;r&uuml;n&uuml;r&quot;olan anlatıyı başka
t&uuml;rl&uuml; alırolamak g&uuml;&ccedil;t&uuml;r) İsıarn anlatısı da M&uuml;sl&uuml;ma:nJara diğer insaruar arasında akli yetkinlik bakımından bir &ccedil;eşit ayrıcalık tanır ve Kur'an'ın &ouml;ng&ouml;rd&uuml;ğ&uuml; asgari hukuk ilişkilerinin d&uuml;zeolenebil&lt;!;ceği bir toplumsal s&ouml;zleşme
meydana gelinceye değin yery&uuml;z&uuml;nde m&uuml;cadele edilmesini emreder.48
Kur'an'a g&ouml;re iosanlano &ccedil;ıkarlan y&uuml;z&uuml;nden zorunlu hale geleti toplumsal
işb&ouml;l&uuml;m&uuml;ndeki eşitsizliklerin bir t&uuml;r adaletsizliğe d&ouml;n&uuml;şmemesi ~cak İslami
d&uuml;sturlano hayata ge&ccedil;irilmesiyle m&uuml;mk&uuml;n 6lacaktJ.r.49 Bu nokta soo derece
&ouml;nemlidir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; İslfun'ın kutsal kitabı, eşitsizliğin doğallığını reddetmeıpek&shy;
te ve bunun Allah tarafından yaratıldığını, aslıoda her şeyin zatında n&ouml;tr
olduğunu bilfiil belirtmekte, ayrıca &ccedil;ıkarlana temininde bir adaletsizliğe (zu- .
l&uuml;m) neden ohınmamasının ancak doğru din ile m&uuml;mk&uuml;n olabileceğini &ouml;ne
s&uuml;rmektedir.SO Burada da muayyeo bir inan&ccedil;tan ziyade aslıoda belirli bir davranış kahbından s&ouml;z edilmekte ve mutlak olarak insaru adalet kastedilmekte&middot;dir.51 &Ccedil;&uuml;nk&uuml; İslfun'ın kutsal kitabı, bir kişiye veya topluluğa olan kinin onlara
karŞı adaletsiz davranmak i&ccedil;in bir gerek&ccedil;e olamayacağı koo':lsuoda inananlan
Muhammet &Ouml;zdemir/Kur'an ve Sosyal Bilimlerin İnsan Yaklaşımlan • 15 .
a&ccedil;ık&ccedil;a uyannaktadır. 52
Bu konuda 4lsarun kendi &ccedil;ıkarlannı g&ouml;zetirken, ilahl
imtihan dolayısıyla başka &ccedil;ıkarlan da en az kendisininki kadar dikkate alabileceği d&uuml;ş&uuml;ncesinden hareket edilmektedir. B&ouml;ylece ayru zam~da insan,
&ccedil;ıkarlanndan asgari &ouml;l&ccedil;&uuml;lerde azade kalabilen ve ahlaka mecburiyerini tab&uuml; . &middot;
bir unsur olarak banndıran bir varlık olarak tanımlanmaktadır. İslam bilginIeri de bu no~ya dikkat etmekte ve adaleti ayakta tutmak adına ayncalıklı
bir ahlaki akıl seviyesinden s&ouml;z etmektedirler.53 Kur'an-ı Kerim'in &ouml;nemli bir
farkı, insanın ger&ccedil;ekliğine ah.l.akı eklemesi; ama bunu farklı bir dil seviyesiyle,
vahiy ile temellendirmesidir.
İslfun inancında yaratıcı bir varlık olarak Allah'ın soyut ve insan-dışı bir kavramdan &ccedil;ok toplumsal ve doğrudan insanı ilgilendiren bir anlamı vardır.
Kur'an-ı Kerim anlatısından yukanda aktardıklanmız buna işaret. eınlektedir.
Aynca &ouml;nce &ouml;tekini d&uuml;ş&uuml;nen ve bu arada kendi &ccedil;ıkarlanru da ihmal etmeyen
y&uuml;k&uuml;ml&uuml;l&uuml;k duygusu ve iyi davranış tarzı &ouml;v&uuml;len akıbet i&ccedil;in şart koşulmakta&shy;
dır.54 O halde Kur'an a&ccedil;ısından insan, Allah'ın keşfedilemeyen zati bir sebeple yarattığı, insani bir izahla kendine kulluk etmesi (adaleti/&ouml;l&ccedil;&uuml;l&uuml;l&Uuml;ğ&uuml;
ayakta tutması) i&ccedil;in O'nun tarafından var kılınmış olan ve &ouml;zellikle birtakım
&ccedil;ikar gereksinimleriyle var olduğu halde bu &ccedil;ıkarlan &ouml;l&ccedil;&uuml;l&uuml; bir tarzda giderebilecek varlıktır. Kuşkusuz bu tanımlamanın imiediği nesnellik vurgusu, yenid&uuml;nyadaki insan tipine g&ouml;re daha b~gindir ve ondan olduk&ccedil;a farklıdır.
Şimdi
sosyal bilimlerdeki m&uuml;şterek ipsan tanımı &uuml;zerine bir tahlilde bull.İn&shy;
gerekmektedir. Ne var ki insan bilimleri, halihazırda devam eden
muğlik 'insan-&uuml;zerine-bilim' &ccedil;eşitliliklerinin bir toplam yekfuıu olduğundan
ve burada bb:'birinden farklı &ccedil;ok sayıda sosyal teori bulunduğundan &middot;sosyat
bilimlerin insan tanımını bir noktada sahiciemek kolay değildir. Gfu?.&uuml;m&uuml;zde
Kur'an'ın insan tanımı en azından toplumsal paylaşım manasında tedav&uuml;lde
bulunmadığından, onun ~e.ılne sahih bir i&ccedil;erim.de bulunmanın g&uuml;&ccedil;l&uuml;ğ&uuml;
&ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml;nde onu bir&middot; anlam d&uuml;nyasında sahiciemek g&ouml;rece kolaydır. Oysa aynı
teşebb&uuml;s so~yal bilimler a&ccedil;ısından bir&ccedil;ok noktanın ihmal edilmesini' gerektirecektir. Bunun &ouml;nemli bir nedeni, psikoloji, sosyoloji, antropoloji,
siyas~tbilim ve tarih gibi &ccedil;ok sayıda insan biliminin hala metodoloji ve değer&shy;
le ilgili sorunlannı &ccedil;&ouml;zernemiş olmasıdır. Bu durum, sosyal bilimlerin meşru
sınırlannı.ve sorun kapsamlannı anlamayı da g&uuml;&ccedil;leştirmektedir.SS Fakat s&ouml;zgelimi sosyoloji ve antropoloji &uuml;zerine konuşaniann yapı ve &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k gibi
modern kavramlarm meşruiyecierini fazlaca tahlil etmeksizin bunlan insanlara uygıılamalan,S6 &ouml;te yandan sosyal b~erin hakikacie m&uuml;nasebeti &uuml;zerinde
durduğu i.Zlenimi veren yeni eserlerin aslında bu soruna hi&ccedil; değinmiyar oLuş&shy;
Ian,S7 insan bilimlerinin olduk&ccedil;a g&ouml;reli ve işlevsel bir varlık a1anıi:ıa sahip
olduklarını g&ouml;stermektedir. Bt,ınun anlamı, insan bilimlerinin ve onlarda
ortaya konulan toplumsal kuramiann esas itibariyle ideolojiden farklılaşmamamız
16 • Eskiyeni 26/Bah:ır 2013
dıklandır.58
Belki de &middot; bu nedenle Hannah Arendt insanı, iki kavram &ouml;beği
arasında ~_şmaktadır: Toplumsal canlı ve siyasi canJı.59 S&ouml;z konusu olan
ikili aynşmada insanın kendi sorunlarına dair !:&gt;ir şey bulunmamaktadır. Sanki
insan, bir labora~da hareket ilişkileri g&ouml;zlemlenen ve gelişmiş bilin&ccedil; dfueyine y&ouml;nelik t:&uuml;n:i ge.r&ccedil;ek&ccedil;i meraklann paranteze alındığı bir deney faresi gibidir. Nitekim Zygınunt Bauman'ın sosyoloji ve sosyolog tarumında, insaru
olaylann g&ouml;r&uuml;n&uuml;r durumlarının ve bunlann sonu&ccedil;lannın neler olduğunun altı
&ccedil;izilmekted.iı:. 60 Yani sosyal bilimler i&ccedil;in ins3.? eski metafiziklerde olduğu gibi
varoluşsal bir sorun değildir ve bir insanbilimci insanın ger&ccedil;ekte ne olduğu&shy;
nu merak etmez.
Sosyal bilimler a&ccedil;ısından betimleyici bir insan tanımının yapılabileceğini ve
bunun da daima eksik bir tanım olacağını belirtmemiz gerekmektedir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml;
sosyal bilimler temelde betimleyicidirler ve herhangi bir insan tanımından
hareket ettiklerini a&ccedil;ık&ccedil;a dile getirmezler. Burada s&ouml;zgelimi sosyol~jik vey~
politik bilgiyle insanın kendi neliği arasındaki ilişki fuerine hi&ccedil;bir zam.a n bir
soru .sorulmaz ve b&ouml;yle bir soruya cevap da veriJ?ıez.6t Ara sıra ne t&uuml;r bir
tarurodan hareket edildiğini ele veren ve bu y&ouml;n&uuml;yle bir değer ~oyan analizlere rastlamak m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Siyasetbilim kurarncısı Margaret &middot; Canovan'ın, ya~
şadığımız d&uuml;nyada aslında t&uuml;m insaniann eşit &ouml;l&ccedil;&uuml;de insan olmadıklannı ve
herkesin insan haklanndan istifade etmeye hakkının bulunmadığını dile getiren &ccedil;&ouml;z&uuml;mlemesi bunıin bir &ouml;rneğidir.62 Canovan'ın &quot;insan&quot; sC?zc&uuml;ğ&uuml;yle
kastettiği mana muhtevasında Arendt'inkinden fazla bir şeyler vardır. Fakat
ikisini birleştirmek, sosyal bilimlerin insan tanımını somutlaştırmak i&ccedil;in faydalı olacaktır. B&ouml;yle bir tasarrufla insan, &ouml;ncelikle ayncalık talep eden bireysel ve toplumsal &ccedil;ıkariara sahip; ama aslında bir&ccedil;ok insan i&ccedil;erisinde ve &ccedil;eşitli
sosyo-politik &middot;ilişki tarzlaoyla var olan, bu &ouml;zelliğiyle keşfedilmesi ve bi&ccedil;imlend.ttilmesi gereken bir varlıktır.63 Burada insanlar birbirinden farklı varlıklar
olar_a k ele alınır ve .s&ouml;z konusu farklılığın ayıncı ve merkezi unsuru modernitedir. Mesela, 1492 yılına değin Amerika keşfed.ilmemişti ve bu kıtada in-.
sanlar yaş~yorlardı, sonra insiı.nlar geldiler ve adı olmayan bu kıtaya bir
isim verdiler. Bu y&ouml;n&uuml;yle sosyal bilimler iki &ccedil;eşit insan varsaymaktadır: Batılı
ayncalıklı insan ve imtiyazsız olan. Edward William Said (1935-2003) buna
benier aynmları reddetmek ve eleştirrnek fuere kaleme aldığı met:i.rile~de s&ouml;z
konusu aynmları benimsernek durumunda kalmaktadır.64 S&ouml;z konusu taruro
ve oturduğu aynlık&ccedil;ı tavır nedeniyle sosyal bilimler, bir taraftan insanlan
berimlerneye &ccedil;alışmakta, diğer taraftan onlan &ouml;nceden doğru ve ge&ccedil;erli kabul
edilmiş kalıplara zorla sokmaya &ccedil;alışmaktadır.65 Bununla beraber sosyal bilimler tanıma ve tanınma gereksinimini giderirler. Sosyal bilimlerin insiuıla
ilgili en meşru veya n&ouml;tr ortak vasıflan budur ve aslında &ouml;nemlidir. Yine de &middot;
taruma ve tanınma işlevi bile bazen masum olmayan bir ama&ccedil; olarak değer&shy;
lendirilmiştir.66 Genel bir ifade muhtevasında toparlamak gerekirse, sosyal
Mubammet &Ouml;zdemir/Kur'an ve Sosy:ıl Bilimlerin İnsan Y2klaşımlan • 17
bilimle~e g&ouml;re insan, kendi gibi bir&ccedil;ok ins~ ilişkileri a&Ccedil;ısından incelenmesi
ve y&ouml;nlendirilmesi gereken va.rlıktır. Bu tanıma birtakım itirazlar y&ouml;neltilebi- .
lir; ama belirtmek gerekir ki psikoloji bile insanı &ouml;ncelikle başkalanyla olan
_m&uuml;nasebetleri &uuml;zerinden anlamaya ve bi&ccedil;imlendirmeye &ccedil;alışmaktadır.67
Şimdi iki farklı insan tazammununa dair yaptığımız saptama ve tahlilleri bir-
birleriyle karşılaştırmamız gerekmektedir. Bundan sonra zamanın g&ouml;r&uuml;n&uuml;r
insan tanımıyla bu iki yaklaşım arasında yeni bir &ccedil;&ouml;z&uuml;mlerneye ihtiyacımız
&middot;olacak. &Ouml;ncelikle Kur'an'ın insan &middot; tanırmyla sosyal_ bilimlerin insan anlayışı
arasında &ouml;nemli farklılıklann bulunduğu s&ouml;ylenmelidir. Kur'an-ı Kerim insana, b&uuml;t&uuml;nc&uuml;l &Ouml;larak yaklaşmakta ve_onu doğanın ayncalıklı bir par&ccedil;ası olarak
ele alırken insandaki tab&uuml; ihtiya&ccedil;lann doğru bir toplumsal yaklaşımla t&uuml;m
insanlan mutlu edecek tarzda y&ouml;netilebileceğini &ouml;ne s&uuml;rmektedir. İslam'ın
. kutsal. kitabı, aşkın bir dil ve akıl seviyesi yakalayabilmek i&ccedil;in vahiyden &quot;s&ouml;z
etmekte, aynca evrensellik iddiasında bulunmaktadır. Burada yaratıcı v:e
kontrol edici Allah, toplumsal işb&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml;n adaletle s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lmesinin bir
teminalı olarak vardır. İsJ.am, her şeyin insan i&ccedil;in olduğunu; ama onun da
yalnız olmadığını ve bencillikten ka&ccedil;ınma gereksiniminin bir Allah bilincine
g&ouml;nderme yaptığını dile getirmektedir. isiarn'ın insan tazammununu, ge&ccedil;ici
olarak 'ger&ccedil;ek&ccedil;i a.h.llli insan' olarak pelirleyebiliriz. Sosyal bilimler i&ccedil;in insan,
bu denli &ouml;nemsenen -ve merkeze alınan bir varlık değildir. İnsan bilimlerinde
uzmanlar da birer insan olduklan halde inceledikleri diğer hemcinsleriyle
aralanna uzaklıklar koymakta ve burada insan, mecburi yaşam.ıri asgari g&ouml;r&uuml;n&uuml;rl&uuml;kleri &ccedil;er&ccedil;evesinde belirlenmeye &ccedil;alışılmaktadır. isiarn'ın ayncalıklı bir
insani hakikat vurgusunun b&uuml;t&uuml;n baskınlığına karşın sosyal bilimler kendi
.hakikatlerini tarihsel anlatılarla s&uuml;rekli &ouml;rtmekteditler. Bu durum, sosyal bilimlerin daha ilgi &ccedil;ekici ve g&uuml;venilir bulunmasını temin etmektedir. Sosyal
bilimler var olanı anlamlandınrken kendi varsayımlarını insana uygulamakta
ve bu y&ouml;n&uuml;yle idealist davranmakta, İslam1ın kutsal kitabı ise temel aksiyarnlar bakımından idealist olmakla beraber aslında ger&ccedil;ek&ccedil;i bir tavır talanı:nak&shy;
tadır. jki insan anlayışının da iyi veya k&ouml;t&uuml; olmakla-nitelendirilemeyeceklenni, ancak tecr&uuml;bi olana uygunluk bakımından tercih edilebilir bulunabileceklerini belirlemek gerekqıektedir. Buradan hareket edildiğinde zamanla ger&ccedil;ek&ccedil;i insanlık durumunun doğal bir ayıklanmayı mecbur kılaca.ğl. vaisayılabi&shy;
lir. Fakat M&uuml;sl&uuml;maniann g&ouml;rece sahip olduklan toplumsal zayıflık durumu
bu ayıklanmanıq yeterince adil &lt;?lamayacağı konus.unda olumsuz bir izienim
vermektedir.
Daha &ouml;nce d&ouml;nemin ger&ccedil;ek insanına yer verilmişti. Ger&ccedil;ek insan tanımıyla
hem Kur'an'ın insan i&ccedil;eriminin (tazammun), hem de sosyal. bilimlerdeki &middot;
insan i&ccedil;eriminin birebir &ouml;rt&uuml;şmediğini s&ouml;yleyebiliriz. Kur'an, daha başlangı&ccedil;&shy;
ta s&ouml;z konusu ger&ccedil;ek insan tanımını reddetmemektedir. Sosyal bilimler ise
ıs • Eskireni 26/Bahar 2013
aynı insan tanımını ancak netice itibariyle kabullenmektedir. Buna g&ouml;re i s..:
lam'ın insan tazammunu ger&ccedil;ek&ccedil;i insan tanımına daha yakın durmakt:idır.
Fakat bunun anlamı, sosyal bilimlerde işlenen insan temasının her an var
oluyor olan ger&ccedil;ek insanı dışlaması değildir. Sosyal bilimler, insandaki t&uuml;m
sorunlan birer ger&ccedil;ek sorun olarak tanımayı &middot; reddetmektedir. S&ouml;zgelimi
inan&ccedil;la ilgili unsurlann evrenselliği, sosyal bilimlerin ancak bir insani g&ouml;r&uuml;n&uuml;rl&uuml;k olarak tahlil ettiği ve genelde olumsuzla:dığı bj,r olgudur. Bunlann
yerlerine sosyal bilimler kendi yarattıklan id~olojik kimlikleı:iiı edinilmesini
salık vermektedir. Feminizm ve sosyal ekoloji bunun g&uuml;zel iki &ouml;rneğidir.
Birer sistem eleştirisi olarak feminizm ve sosyal ekoloj~ &ouml;ncelikle idealist
varsayımlara chı.yanmaktadır ve d.inl inan&ccedil;lardaki gizem bu ikisinde .de. s&ouml;z.
konusudur. Ne ~ar ki s&ouml;z konusu iki kuramsal i&ccedil;erirnde yer alan gizilliklerin
ortak duygularda yaratnğı g&ouml;r&uuml;n&uuml;rl&uuml;k dinlerde olduğu &ouml;l&ccedil;&uuml;de travma~ olarak algılanmamaktadır. Neticede Kur'an-ı Kerim'in insan ~vraınıyla sosyal
bilimlerin insan kavramı aynı dil seviyelerine &middot;dayanmamaktad.ırlar. Ger&ccedil;ek&ccedil;i
insanın zaman &middot;zaman karşılaştığı ger&ccedil;ek travmalar farklı dil seviyelerini sor- _
gulayan arayışlann artmasına neden olmaktadır.68
&middot;
Sosyal Bilimler Sorunundan &Ouml;nce İslam Geleneğinin Me&sect;ruiyeti
Problemi
G&ouml;rece daha nesnel olması i&ccedil;in' Kur'an'dan hareketle tayin ettiğimiz insan
taruroının sosyal bilimlerin insan tanımıyla farklılaştığına değinmiş bulunuyo-.
ruz. Bu kayda değer bir SO!U.Jldur. Ne var ki bundan daha &Ouml;ncelikli başka bir
kuramsal g&uuml;&ccedil;l&uuml;k bulunmaktadır. Bu g&uuml;&ccedil;l&uuml;k, İslam medeniyetinin nasıl anlaşılması gerektiğine ilişl.cin bir g&uuml;&ccedil;l&uuml;kt&uuml;r. islam medeniyeti, m: vn. y&uuml;zyllda
ortay~ &Ccedil;ıkmış İsıarn dininin69 farklı dil sahipleri tarafindan kabul edilmesinden sonra zamanla yeni M&uuml;sl&uuml;maniann tecr&uuml;beleriyle birikmiş &middot; bir geleneğin,
kurumsail.ığın ve genel olarak g&uuml;&ccedil;l&uuml; M&uuml;sl&uuml;man siyasasının ortaya &ccedil;ıkardığı &middot;
ortak bir i&ccedil;erimdir. Tahsin G&ouml;rg&uuml;n, modernitenin y&uuml;kselişiyle beraber ortaya
&ccedil;ıkaİı s&ouml;m&uuml;rge olgusunun M&uuml;sl&uuml;man d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rlerin &middot;zihinlerini manip&uuml;le 'ettiğine ve bunlann İslam medeniyetini olurrisuzlar hale geldiklerine işarette
bulunmaktadır. 70 S&ouml;z konusu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rler, tasavvuf ve tarikat gibi kurumsal
unsurlar başta olmak &uuml;zere eski medeniyerin getirdiği t&uuml;m insani olgulara,
bunlann dinin asıl kaynaklanna uygun olmadıklarını gerek&ccedil;e g&ouml;stererek karşı
&ccedil;ıkmışlardır.71&middot;İslfu:n medeniyetinde bizzat M&uuml;sl&uuml;maniann meydana getirdikleri kurumlara karşı &ccedil;ıkan ve modern İslam d&uuml;ş&uuml;ncesinde etkili olan bir d&uuml;ş&uuml;ncenin, İslfu:n'ın asıl kay~aklanyla &ouml;rt&uuml;şmeyen sosyal bi.l.inileri nasıl kabul
edeteği &ouml;nemli bir sorundur.
Muhıımaıet &Ouml;zdem.ir/Kuı'an ve Sosy:U Bilimlerin İruaıı Yaklaş~ • 19
Bryan S. Tumer, Martin Luther'i &ouml;rnek alan kaynaklara d&ouml;n&uuml;ş hareketindeki
m&uuml;şterek gayenin modemfteye eklemlenme olduğunu saptamıştır. Ona g&ouml;re, .
modern M&uuml;sl&uuml;manlarla .İsJ.am'ın temel kaynaklan arasındaki gelenek ortadan
kaldınldığında aslında mevzubahis olan dine uygun olmayan yeniliklerio bu
dine uydurulması kolaylaşacaktır. Burada esas gaye, ger&ccedil;ek İslfun'ı keşfet&shy;
mekten &ccedil;ok M&uuml;sl&uuml;maniann moderniteye g&ouml;sterdikleri direncin kınlmasıdır.
İslfun medeniyeti, kaynaklann muhtevalannı hem kurumsal olar~ hem de
insan anlayışı bakımından moderniteye aykıı:ı bir formatta kullanmıştır. Bu
nedenle h ura fe s&ouml;ylemi bilin&ccedil;li bir. s&ouml;ylemdir ve kaynaklara . d&ouml;n&uuml;ş hareketi
Protestan ahlakı gibi bir şey oluşturmayı hedeflemektedir. Tasavvuf ve tarikatı, geleneksel kelam ve fık1u reddeden d&uuml;ş&uuml;ncenin M&uuml;sl&uuml;man toplumlarda
yaygınlaşmasından sonra bu,ralarda milliyet&Ccedil;iliğiri, bireyci ahlakın, demokrasinin ve laikliğin benimsenmeye başlanması anlamlıdır. B&uuml;t&uuml;n bunlan Batı'da
eğitim g&ouml;rm&uuml;ş ve zamanla kendi d&uuml;nyasına yabancılaşmış M&uuml;sl&uuml;plan aydın&shy;
lar sağladı. B&ouml;ylece İslfuniyet, moderniteye bir alternatif olmaktan &ccedil;ıktı.72
Turner'in bu tahlilleriyle Tahsin G&ouml;rg&uuml;ri'&uuml;n tespitleri birbirini doğ:rıılamak&shy;
tadır. Fakat aydınlanma ve modernitenin olumlanarak, klasik İsJ.am geleneği&shy;
nin ve k&uuml;lt&uuml;r&uuml;n&uuml;n. reddedildiği entelekt&uuml;el i&ccedil;erirnde (tazammun) asıl olan,
M&uuml;sl&uuml;maniann neden.geri kalmış olduklan na bir izah getirmektir. Muham~
med Abi9, el-Cablıi (1936-2009) kendi adına bunu a&ccedil;ık&ccedil;a belirtmektedir.73
S&ouml;zgelimi &ccedil;ağdaş bir yazar olan Mustafa İslamoğlu, M&uuml;sl&uuml;manların geri kalmışlıguun Kur'an ve S&uuml;nnet'in yanlış anlaşılarak, İslfun'ın hurafelerle karıştı&shy;
rılmasından kaynaklandığını dile getirmektedir. İslfunoğlu kendi tahlillerinde
t&uuml;m İsl.iml ilimleri ve &ouml;zellikle tasavvufu ve tarikatı mahkUm etmektedir.
Yazar, gelenekte g&ouml;r&uuml;n&uuml;r olan mit&ccedil;i aklın ye~e rasyonalist İslam aklını tercih ettiğini &ouml;ne s&uuml;rmektedir.74 Benzer poktalara temas eqen bir yazar olan
Yaşai: Nuri &Ouml;zt&uuml;rk, Cablıi ve İslfunoğlu'nun tahlillerini daha ileriye taşunak&shy;
tadır. &Ouml;ztihk'e g&ouml;re, BanlılaM toplumda n&uuml;fus&middot; artışı ve doğumları kontrol
altında tutarken M&uuml;sl&uuml;manların buna elikkat etmemeleri bile onların geri
kalmalannın bir gerek&ccedil;esidir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; s&ouml;z konusu bilin&ccedil;siz n&uuml;fus artışı
Kur'an'ın ve hadislerin yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır.75 M&uuml;sl&uuml;man toplumların nasıl ilerleyebilecekleri sorusunu da cevapsız bırakmayan
aynı &ouml;rnek yazariara g&ouml;re, bilimin dine uygunu dine uygun &middot;olmayanı yoktur
ve esas olan bilimin yolundan gitmektir.76 Ahmet Arslan'ın aydınlanmanın
İslam toplumunda ortaya &Ccedil;ıkmamasının oıilii.nn tarihlerinin yanlış iledediğine
dair bir delil olduğunu &ouml;ne s&uuml;ren &ccedil;ıkarımı s&ouml;z konusu yazarların ortak bağ&shy;
lamını g&ouml;stermektedir.n Bu arada Amerikalı teknoloji tarihi akademisyeni
George Basalla'nın, ''bid'at'' kavramının toplumsal kabullenilmişliği dolayı&shy;
sıyla İslam d&uuml;nyasında bilim ve teknoloji gibi iki &ouml;nemli olgunun ortaya &ccedil;ı&shy;
kamadığını ve hi&ccedil;bir zaman da &ccedil;ikamayacağını &ouml;ne s&uuml;rm&uuml;ş . olinası manidardır. Bu yazara g&ouml;re, M&uuml;sl&uuml;manlar her şeyi Kur'an-ı Keriın'e ve S&uuml;nnet'e
20 • Eskiyeni 26/Bahaı: 2013
uydurma meralayla bilim, sanat ve felsefe &uuml;retemezler. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; insarilann
değişmesiyle ~~t, edebiyat, felsefe ve bilim de değişecektir.78 Edward W.
Said de, bu t&uuml;rl&uuml; bir işleyişten esinlenerek, Kur'an-ı Kerim'in M&uuml;sl&uuml;man
zihni iğdiş etmesinden dolayı İslam d&uuml;nyasının yeniliğe ve gelişmeye kapalı
olduğunu, dolayısıyla yeni insani sorUnlan &ccedil;&ouml;zecek yaranmlarda bulunamaclığını &ouml;ne s&uuml;rmektedir.79 Kaynaklara d&ouml;n&uuml;ş hareketinin mucizevi Kur'an
işleyişi ile onlar Silyesinde b&uuml;t&uuml;n İslam tarihine y&Ouml;neltilen s&ouml;z konusu itirazlan bir arada tahlil etmek gerekmektedir. &middot;&Ccedil;&uuml;nk&uuml; Yaşar Nuri &Ouml;zt&uuml;rk'&uuml;n onayladığı şekilde Basalla'run ve Said'in itirazlan bilimsel itirazlardır ve reddedilemezler.80
Belirtmek gerekir ki Basalla'run ve Said'in tespiderine medar olan &quot;bid'at&quot;
şartlanmışlığı kaynaklara d&ouml;n&uuml;ş hareketinden sonra yaygınlaşmış ve bu renk
İslam medeniyetinin de ana rengi sarulmıştır. İkinci olarak İslamiyet'in temel
kaynaklannın ve &ouml;zellikle Kur'an'ın yanlış anlaşıldığını &ouml;ne s&uuml;ren, aynca bu
konuda aklı hakem olarak tayin eden bir d&uuml;ş&uuml;ncenin bir g&uuml;n nasıl olup &middot; da
İslam toplumlannda d&uuml;ş&uuml;nmeyi ve yaratıcılığı engellediğini i)n analiz etmek
gerekir. Kaynaklara d&ouml;n&uuml;ş kaygısının M&uuml;sl&uuml;man siyasanın ge.ril~mesinden
sadece İslam algısını sorumlu tutmasının bir gerek&ccedil;esi, Kur'an'da yer alan
bazı ayederdir. Mesela Aı-i İmran suresindeki bir ayetin Tfu:k&ccedil;e meilinde
&quot;Gevşeklik g&ouml;stermeyin, &middot; h&uuml;zne de kapılmayın. Eğer m&uuml;rnin iseniz &uuml;st&uuml;n
gelecek sizsiniz.&quot; denilmektedir.sı Zemahşeri (1075-1143), bu ayetin Uhud
mağlubiyeti bağlamında anlamlı olduğunu, inananiann İslam'a olan bağlılık&shy;
lannın
ve samimi olması durumund~, aynca gerekli asgari şartlann
&middot; temin edilmesi durumunda (&quot;ve la tehinu&quot; lafzına istinaden) başkasının onlan yenemeye.&Ccedil;eğini ifade etmektedir.82 S&ouml;z konusu ayetin hem bıiğ~ hem de
mana tazammunu olarak g&ouml;.sterdikleı:i, kaynaklara d&ouml;n&uuml;ş hareketinin konumlanmasını haklı &ccedil;ıkarabilir. Fakat buradaki &quot;gevşeklik g&ouml;sterıneyin/hemen
vazge&ccedil;meyin&quot; (&quot;ve ıa tehinu'') lafzının, sahih imana ek bir şart getirdiğini
belirtmek gerek:rılektedir. Bu da d&uuml;nyevi gerekierin yerine getirilmesi olarak
okunmalıdır. Nitekim İbrahim M&uuml;teferı:i..ka (1674-1747), bu konuya m&uuml;nhasır eserinde Hıristiyanlann başansını irdelerken dinin yanlış anlaşılmasından
&ccedil;ok askeri kusurların mevcudiyeti &uuml;zerinde durmaktadır.83 Bu nokta, kaynak:..
lara d&ouml;n&uuml;ş hareketinin iddialannda kesinkes bağlayıcı olmadığını g&ouml;stermektedir. Aynca İslam geleneğinde ortaya &ccedil;ıkan kurumsal muhtevaların birer
bidat olduklan gerek&ccedil;esiyle reddedilmeleri hangi akla makul gelmektedir?
Buradaki aklın &ouml;zellikle geleneği su&ccedil;lamaya &ouml;nkoşııllanmış aydınlanma aklı
olduğunu tayin ettnek gerekmektedir. Bu bakımdan her ne kadar fark edilemiyer olsa da kaynaklara d&ouml;n&uuml;ş hareketinin bir t&uuml;r mitoloji varsaydığı ihtimalini &middot;g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurmak gerekmektedir. Batı'daki aydın~anma s&ouml;ylemleri i&ccedil;in bu tespit yapılmıştır.84
sahih
Muhamme[ &Ouml;zdemir/Kw'aıı ve Sosyal Bilimlerin İnsaıı Yaklaşımlan • 21
Burada &ccedil;alışmamızı ilgilendiren &uuml;&ccedil; nokta bulunmaktadır. Birincis~ İsllin
d&uuml;nyasında haskin bir d&uuml;ş&uuml;nce baline gelen asıl kaynaklara mW:acaat hadise- &middot;
sinin esas itibariyle geri kalmışlık ve başansızlık hissinden hareket ederken,
ger&ccedil;ek İs~'ı yaşama gayesinin burada tali bit konumda bulunmasıdır.85
&Ccedil;&uuml;nk&uuml; mesela T&uuml;rkiye'nin yakın tarihinde meydana gelen iktidar değişikliği&shy;
nin ardından kaynaklara d&ouml;n&uuml;ş s&ouml;ylemi kendine ahlaki bir toplum eleştirisiy&shy;
le meşruiyet bulmaya &ccedil;alışmaktadır.BG Bu, olduk&ccedil;a ii:onik bir durumdur; &middot;&ccedil;&uuml;n- .
k&uuml; yeni toplumda s&ouml;ylemin yapacağı başka bir katkı yokmuş gibi davranıl&shy;
maktacl,ır. İkinci olarak, bu d&uuml;ş&uuml;nce, bidat temasına bağlanarak s&ouml;zgelimi
kader it:ikadını, tasavvuf ve tarikatlar _gibi toplumsal kurumlan gerilemeden
sorumlu tutmaktadır. Aynı tutum, yeni toplumsal alışkanlıklann e~esi.ni
benzer d&uuml;zeyde tartışmamaktadır. Bunun g&uuml;ncel misalleri olarak, alkışlam~
intemet sitelerinde sohbet yapma, evliliğin &ouml;zellikle aşkla temeliendirilmesi
gibi toplumsal yenilikler anılabilir. Bu arada toplumun ihtiyacı olarak belirginleşen g&uuml;ncel konularda s&ouml;z konqsu tavnn herhangi bir tasarrufundan da
s&ouml;z edilememektedir. S&ouml;zgelimi kapitalist ekonomi, sosyalist eleştiri ve liberal piyasa bağlamında Kur'an'ın &ouml;ng&ouml;rd~ ekonomik sistem _nedir diye
sorulduğunda temel ahiiki ilkeler dışında bir cevapla karşılaşılamamaktadıi.
Bunun en &ouml;nemli gerek&ccedil;esi, kaynaklara uygunluk kaygısının kapitalizm, kom&uuml;nizm ve liberalizm gibi insani o~gulann neye tekab&uuml;l ettiğini anlama me:rakını bastınnasıdır.87 S&ouml;z konusu durum bir &ccedil;elişki olarak g&ouml;r&uuml;lmelidir.
&Ccedil;&uuml;nk&uuml; modem &quot;d&ouml;nemde yaşayan M&uuml;sl&uuml;man toplıımlann ger&ccedil;ek ihtiya&Ccedil;lanndan hareket etmek yerine, ger&ccedil;ek ihtiya&ccedil;lana paranteze alınması ve zihindeki ideal tasavvurlann ger&ccedil;eğe eklemlenmeye &ccedil;alışılması s&ouml;z konusu olmaktadır. &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; olarak, s&ouml;zgelimi tasavvuf ve tarikat olgulannı ve&middot; bunların
.toplumsal g&ouml;r&uuml;n&uuml;rl&uuml;kleri olan tekke kurumunu reddeden bir s&ouml;ylem, sosyal
bilimleri ve sivil toplum kuruluşlannı nasıl kabul edebilecektir? &Ccedil;&uuml;nk&uuml; tasavvuf, tarikat ve tekkede ruua.Allah'ın merkezde olduğu bir tefekk&uuml;r arılayışı
hikimken, sosyal bilimlerde _v e sivil tophim kurull?şlannda Tann'yı yery&uuml;z&uuml;nden kovan h~m fikri hakimdir. Aynca s&ouml;zgelimi ](jt&ocirc;bii'I-İbrtz adlı
tasavvuf metninde ne denli: mitolojik hakimiyet s&ouml;z konusuysa Totenı ve Tabu
adlı modem psikoloji metninde de benzer d~eyde mitolojik yaygıQ.lık g&ouml;ze
&ccedil;arpmaktadır.BS Bu durumda birini diğerinden İsliın'a daha uygun kılan ne
olacakttr? Eğer kıstaş birinin g&uuml;&ccedil;l&uuml; Batılılara ait olması ise,-Kur'an-ı Keıini
onlara ait değildir ve bu kitabın mana tazammunu ne olacakttr? Aksi takdirde &ouml;l&ccedil;&uuml;t&uuml;m&uuml;z asıl kaynaklara uygunluk 'olursa, buradan sosyal bilimler, sivil
toplum kuruluşlan ve sanatla ilgili ne t&uuml;r bir d&uuml;ş&uuml;nce &uuml;retebiliriz? Burada
aydınlanmacı temellerden hareket eden bir d&uuml;ş&uuml;ncenin aydınlanmariın &uuml;rettiği kurumlarla &ccedil;atışması meyzubahis olmaktadır.
Bizim tahlillerimize g&ouml;re, Kur'an ve S&uuml;nnet &uuml;zerinden İsliın dini ile sosyal
. bilimler arasında bir mukayese veya anlama vuku bulacaksa bu takdirde asıl
22 • Eskiyeni 26/Balm 2013
kaynaklann. ne t&uuml;r sosyal bilimler ve kururnlar &uuml;rettiklerinin hesaba katılması
gerekmektedir.~ Mesela, tasavvuf edebiyatı islfun'a ait bir unsur olarak g&ouml;r&uuml;lmeden tiyatro ve roman ile isianı arasında bir tartışma başlatılamaz. Bu durumda kaynaklara d&ouml;n&uuml;ş s&ouml;yleminden aynşmak gerekecektir; &ccedil;&uuml;nk&uuml; s&ouml;z
konusu s&ouml;ylemle g&uuml;ncel ihtiya&ccedil;lann insani asılları arasında bir yakınlık kurulamamaktadır. Nitekim Batı d&uuml;ş&uuml;ncesi kendi geleneğinden &uuml;rediği halde
aydıolaomayı kayda değer bir d&uuml;zeyde tenkit etmiş bulunmaktadır. Son durumda isıarn geleneğinin ve medeniyetinin bir b&uuml;t&uuml;n olarak değerlendirilme&shy;
si ve M&uuml;sl&uuml;man insanın varoluşuyla ilgili gerekli temellere ulaşılması icap
etmektedir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; modem sosyal bilimleri yaratan Batılı insanın varoluş
temelleridir. İki d&uuml;nyanın birbiriyle ihtiya&ccedil; d&uuml;zeyinde in&uuml;nasebetinden s&ouml;z
edilecekse &ouml;ncelikle bu temelierin tayin edilip mukayese edilebilmesi gerekmekt~dir.
Modem M&uuml;sl&uuml;manların Sosyal Bilim İhtiyacı
Bir&ccedil;ok bilim tarih&ccedil;isinin ortak tanıklığına g&ouml;re, bilimi. ve teknolojiyi, hatta
insanla .ilgili yaşanılan d&uuml;nyada ne varsa t&uuml;m&uuml;n&uuml; var eden ve ilerleten olgu,
insaniann ihtiya&ccedil; ve gereksinimleridir. İnsaniann. ger&ccedil;ek &middot;ihtiya&ccedil; ve gereksinimlerinin tespit edilip, bwiliu:ın giderilmesi i&ccedil;in &ccedil;alışılması t&uuml;m bilimlerin ve
kurumların varlığım &ouml;ncelei:niştit. Her şey sadece insinların ihtiya&ccedil;lannı ~&shy;
dermek i&ccedil;in vardır, Bu ger&ccedil;eğin &uuml;zeri &ouml;rt&uuml;ld~&ccedil;e s&ouml;ylemlerde ortaya &ccedil;ıkan
temel vasıf, onlann yaşanılanlan gizemlileştirmeleri ve aniaşılmayı olanaksız&shy;
~ştırmalarıdır. Aynı durum bilim tarihi yazımları i&ccedil;in de ge&ccedil;erlidir.89 Biz, iki
d&uuml;nyanın farkiı insan tanımı &uuml;zerinden tartıştığımız M&uuml;sl&uuml;manlık ve sosyal
bilimler sorununu bir de bu y&ouml;n&uuml;yle ele alıİıanın faydalı olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yo&shy;
ruz. Sosyal bilimlerin islfuniyet'e uygunluğundan .&ouml;nce &ouml;nemli olan, M&uuml;sl&uuml;manl?nn sosyal bilimiere ihtiya&ccedil; duyup duyma~dır:
.
Belirtmek gerekir ki .modern d&uuml;nyada M&uuml;sl&uuml;manlar var olurlarken gitgide
modern bir hayat tasavvurunu kanıksamaya başlamış ve bu yaşama alışmış- .
lardır.90 &Ouml;zel olarak T&uuml;rkiye'de harf iok:ılabınin ardından kendi reel d&uuml;nyalanna yabancılaşan M&uuml;sl&uuml;maniann m&uuml;mk&uuml;n zihinsel tasanınlan aydınlanma
d&uuml;ş&uuml;ncesi tarafindan &ouml;nceden belirleomektedir.9t Burada Michel' Foucault'nun işaret ettiği bir kural işlemektedir: Bir dilin grameri, onun i&ccedil;inde
d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lebileceklerin tamamının bir &quot;a priori&quot;si niteliğindedir.92 Bu durum
sadece kuramsal bir sorun değildir. Bryan S. Tutnet'ın işaret ettiği şekilde,
s&ouml;zgelimi pop&uuml;ler ateizmi olanaklı ve yaygın kılan temel unsur modern ateizm tartışmalan olmayıp, modern t&uuml;ketim &middot; kalıplıı:ıdır ve mesela Co ca Cola
i&ccedil;en ve Mc Donalds'a giden insaniann g&uuml;nl&uuml;k ihtiya&ccedil;lanyla Tann'ı;ıın varlığı
arasında bir yakınlık kalm~maktadır.93 Yani t&uuml;ketime adapte olmuşlukla edi-
Muham.me[ &Ouml;zdemir/Kw'an ve Sosyal Bilimlerin İnsan Yaklaşımlaı::ı • 23
nilen d&uuml;nya tasavvi.ırlan i\e dini d&uuml;ş&uuml;nceler ~asında bir m&uuml;nasebet bulunmaktadır ve bu bakundan sosyoloji teolojiyi tayin etmektedir.94 Fakat. bunun
anlamı, teolojik tartışmalana sosyolojik nitelikli yapılması değildir; &ccedil;&uuml;nk&uuml;'
sosyal bilimsel nitelikli teolojik tartışmalar elinin temel iddialannı işlevsizleş&shy;
tirmektedir.95 Bu bakundan M&uuml;sl&uuml;maniann modern d&uuml;nyada yaşıyor olmak
ve modem t&uuml;ketim kalıplanna alışkın olmak itibariyle sosyal bilimlerin kapsamı i&ccedil;ine girecek ihtiya&ccedil;lan edindiklerini saptamak gerekmektedir. Bundan
sonra s&ouml;z konusu ihtiya&ccedil;ların p&uuml;viyeti ve muhtevası &ouml;nemli olmaktadır. Bu
noktada d&uuml;nya M&uuml;sl&uuml;manlannın birbirleriyle İngilizce konuştnklannı anım&shy;
samak kayda değerdir.
G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde ~dından &ccedil;evreye, doğanın kavraruşından dinin toplumsal yaşamdaki ara&ccedil;sal rol&uuml;ne ve ulus devletlerin varlığından k&uuml;resel ekonominin
karşı konulmaz belirleyiciliğine kadar bir&ccedil;ok sorun sosyal bilimler tarafındaıi
ele alınmaktadır. M&uuml;sl&uuml;man toplumlar da bu sorunlara bigine kalmış değil&shy;
lerdir ve. &ccedil;oğunlukla oryantaliznll.n etkisiyle edinilen p sikolojik gereks~eler
zamanla yerel k&uuml;lt&uuml;rler tarafından onaylanarak berı4:nsenilmişlerdir. Ekonomi, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k, &middot;kadın, savaş, silah, şiddet, den;ıokras~ doğa ve &ccedil;evre gibi bir&ccedil;ok
temel modem tema artık M&uuml;sl&uuml;manl.aJm d&uuml;nya tasavvuı:lıı.nn.ı y&ouml;nlendiren
kavramlar olarak iş g&ouml;rmektedirler. Tıpkı modernleşmiş Kıta Avrupa'sı ve
Kuzey Amerika k&uuml;lt&uuml;rlerinde olduğu gibi aile, kadına şiddet, insan haklan ve
sosyal adalet gibi sorun bağlarolannın neredeyse t&uuml;m&uuml; M&uuml;sl&uuml;man toplumsal- .
lıklan da ilgilendirecek boyutta i&ccedil;erilmiş brilunmaktadır. S&ouml;zgelimi İsl.am
hukukunda (.fikıh) bir İslim devleılnin anayasasının nasıl olabileceği veya
evliliği oluşturan iki insan unsurunun birbiriyle ilişkilerinin nasıl ay~bile&shy;
ceği &quot;g&uuml;n&uuml;m&uuml;z meseleleri;' başlığı altında tahlil edilmeye &ccedil;alışılma.kuı_dır.96
Yenid&uuml;nyanın teknolojik imkanlan olarak cep telefo~ ve internetteki sanal ortarolann İslfuni yaşama girmesiyle beraber s&ouml;z konusu gl.iricel meselelerde sosyal bilimsel verilere ve istatistiklere ihtiya&ccedil; duyulmaktadır. Aynca
M&uuml;sl&uuml;manlar son zamanlarda doğrudan dini gerek&ccedil;elerle değil, toplumsal
yaşamdan zevk ıı:Iabilmek i&ccedil;in hayatı temell&uuml;k edinmeye başlamış ve bu da
i&ccedil;ti.rnal hayatta birtakım yeni m&uuml;şk&uuml;lle.rin ortaya &ccedil;ıkmasını inta&ccedil; ettirmiştir.
Moda eskisi gibi İslim'a uygunluğu tartışılabilecek bir konsept değildir, artlk.
o, M&uuml;sl&uuml;manca yaşamın vazge&ccedil;ilmez unsurlanndan biri haline gelmiştir.
Cami inşasında klasik modelleri taklit artık M&uuml;sl&uuml;manlan tatmin etmemektedir; &ccedil;&uuml;nk&uuml; modemliğin getirdiği ilgin&ccedil;lik ve yenilik gereksinimi M&uuml;sl&uuml;man
bireyler tarafından sahiplenilmektedir; Son ild &middot;&ouml;rnek izlekle &middot;beraber İslami
sanat anlayişın.ı,o yerine M&uuml;sl&uuml;manlana yapabilecekleri modem sanatın h&uuml;viyetinin tartışılmaya, başlanılması ka&ccedil;ınılmazdır. Modem sanatın ve &ouml;zellikle
m&uuml;ziğin İslim'a uygunluğuyla ilgili tartışmalar, yeni M&uuml;sl&uuml;man bireylerin_
sanat ve m&uuml;zik gereksinimlerinin &uuml;zerini &ouml;rtememektedir. Mesela, g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde reddedilen tasavvuf m&uuml;ziğinin yerine ilahi olarak hlli arabesk beste-
24 • Eskiyeni 26/Bahar 2013
'ler tercih ediliyorsa, bunun nedeni ger&ccedil;ek gereksinimierin g&ouml;z ardı edilmesi
olmalıdır. M&uuml;zikle ilgili ger&ccedil;ek&ccedil;i bir &ccedil;alışma olmadığından M&Uuml;sl&uuml;man gen&ccedil;ler
genellikle modanıiı etkisinde hareket etri:ıektedirler. Bu bakımdan M&uuml;sl&uuml;maniann yeni medeni ihtiya&ccedil;larının mevcudiyeti tartışmaya yer a&ccedil;mayacak
şekilde varittir. S&ouml;z konusu medeni jhtiya&ccedil;lan y&ouml;nlendiren dil, sosyal bilimlerden geldiği i&ccedil;in &ouml;rfe değer veren İslfuniyet'in kendi sosyalbilim formasyo- .
nunu tedaville sokması gerekmektedir. Burada idare etmek i&ccedil;in sosyal bilim
ilkesiyle değil, ihtiya&ccedil;lar nedeniyle sosyal bilimler i&ccedil;in sosyal&middot; bilim ilkesiyle
hareket etmek lazımdır.
G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde M&uuml;sl&uuml;man toplumlarda ger&ccedil;ekten de insan haklan ve &ouml;zel olarak kadının toplumsal konumuyla ilgili ihlaller yaŞanmaktadır ve bu ihlallerio
&ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; sadece Kuean ayederioe ve Hz. Peygamberin hadislerine başvurula&shy;
rak İslam'ın en iyiyi emrettiğioio ideolojik olarak seslendirilmesi ile temin
edilemez. Sosyal bilimlerde yer alan kuramsal mUhtevaların h&uuml;viyederioin ve
işlevlerinin &ccedil;&ouml;z&uuml;mlenmesi gerekmektedir. Bunlar &ccedil;oğunlukla sistem&middot; eleştirisi
olarak iş g&ouml;rmektedirler. İslamiyet ile M&uuml;sl&uuml;manlığın arasının a&ccedil;ılması s&ouml;z
konusu olmakla beraber burada modem M&uuml;sl&uuml;manlann yeni karşılaşmalan&shy;
nın tahlil edilmesi ve &ccedil;&ouml;z&uuml;mlen.ı:p.esi gerekmektedir. Bunun anlamı, İsl..iml bir
sosyalbili.ı:İı değildir; &ccedil;&uuml;nk&uuml; sosyalbilim i&ccedil;in &ouml;ng&ouml;r&uuml;lecek b&ouml;yle bir nitelendinne onu asıl işleviod~n mahrum edece~. 97 Burada etrafi.nda d&ouml;n&uuml;lmesi
gereken merkeziiı, M&uuml;sl&uuml;manlann reel ihtiya&ccedil;lan olması gerekmektedir. S&ouml;z
k&ocirc;nusu ihtiya&ccedil;lar &ccedil;&ouml;z&uuml;mlenınediği takdirde İslam'ın asıl kaynaklannın da
M&uuml;sl&uuml;manlık i&ccedil;in bir anlamı kalmayacaktır. Buna g&ouml;re sosyal bilimler M&uuml;sl&uuml;manlar i&ccedil;in ger&ccedil;ek bir ihtiya&ccedil;tır; &ccedil;&uuml;nk&uuml; bu .bilimlerin kapsamına giren sorunlar artık -M&uuml;sl&uuml;manlann da m&uuml;şterek &middot;m&uuml;şk&uuml;llerine karşılık gelmektedir.
B&ouml;ylece M&uuml;sl&uuml;manlann bir sosyalbilim &uuml;retmeleri gereği ortaya&middot;&ccedil;ıkmaktadır.
Modem sosyalbilimsel ao1amlann sağladığı tazammunlar gitgide geleneksel
kurumlann arkasında işg&ouml;ren ao1amlann sağladığı mana tazammunla.nna
yakınlaşt:ı.n.larak bu konuda İsl..iml kayguun korunması sağlanabilir. Fakat her
haliilclrda sosyal bilimler, M&uuml;sl&uuml;manlar i&ccedil;in ivedi bir gereksinimdir.
Sosyal Bilimler ve Hakikat
Burada tahlil edilmesi gereken &ouml;nemli bir nokta da sosyal bilimlerio ortaya
koyduğu ~ari::ısal ve uygulamaya d&ouml;n&uuml;k bilgi&middot; muhtevalarının birer hakikat
olarak alınıp alınamayacakla.nna ilişkindir. Sosyal bilimlerio teolojik veya
itikadi yansımalanodan dolayı bu nokta &ouml;nemlidir.' Hakikade olan m&uuml;nasebet
bir anlamda klasik İsl..iml bilimiere bakışı da etkileyeceğioden kayda değerdir.
&Ouml;ncelikle modem sosyal bilimlerin, modern felsefede g&ouml;r&uuml;n&uuml;r olduğu &uuml;zere
insani hakikate ilişilcsiz olduğunu belirlemek geJ:ekmektedir. Bir bilgi evre-
Mıılwn.aıec Ozdeq:ıir/Kur'an ve Sosyal Bilimlerin İnsan Yaklaşımla.o • 25
ninden diğerine değişmeyen evrensel dağrolann sahiplenilmesi dışında modem sosyal bilimlerin halcikade ilgili bir iddialan bulunmamaktadır. Burada .
biz hakikatin, insani t&uuml;m sorunlara anlam veren kesin ger&ccedil;eklik tanımından
yola &ccedil;ıkıyo.ruz. 98 Aksi takdirde s&ouml;zgelimi &ccedil;ağdaş yazarlardan Martin Heidegger &middot; hakikati, insanın keşfettiği d&uuml;nya olarak tanımlamaktadır ve onun .
işarette bulunduğu hakikat i&ccedil;erimi alışılmış hakikat kaygısına tekab&uuml;l etmemektedir.99 İsl.am.i.yet s&ouml;z konusu olduğunda hakikat, ilahi m&uuml;kemmellikteki
kesin ger&ccedil;ekliğin bizzat kendisine karşılık gelmektedir ve İbn Sina'ya (9801037) g&ouml;re biz bu manada bir masanın veya herhangi bir fiziksel varlığın bile
hakikatine erişemeyiz. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; isimlendinneyle edinilen anlam ile ger&ccedil;eklikte
var olan anlam yeterince t&uuml;ketilememektedir.tOO Kastedilen hakikat manasın&shy;
da fizik ve başka deneysel bilimlerin bile yeterince yol almış olduklannı s&ouml;ylemek g&uuml;&ccedil; g&ouml;r&uuml;nmektedir.IOI Sosyal bilimler s&ouml;z konusu olduğunda esas
olanın, g&ouml;r&uuml;n&uuml;r insani sorunun &ccedil;&ouml;z&uuml;mlenmesi olduğunu g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurı:l::ı.ak gere1anektedir. Bu manada sosyal bilimler somut insani problemlerle uğraşirlar ve onlaon g&ouml;revi evrensel .hakikadere ulaşmak değildir. Daha
&ouml;nce değinildiği &uuml;zere nesnellik sorununu ye~erince &ccedil;&ouml;zernemiş sosyal bilimlerin hakikat m&uuml;şk&uuml;l&uuml;yle uğraşması beklenmemelidir.ı02 Bu dururnda sosyal
bilimlerin bulguları insani kanun mesabesinde veya evrensel hakikat d&uuml;zeyinde değerlendirilmemelidir.
Esasen sosyal bilimler, hillhazırda var olan insani sorunu, eldeki kavramlar
&ccedil;er&ccedil;evesinde ve verili kuramsal şablonlaon elverişli kıldığı sırurlarda kalarak
&ccedil;&ouml;z&uuml;mlerneye &ccedil;alışmaktadır. Sosyal bilimlerden edinilen bulguJan teolojik
meselelerle yarıştı.rınarnak veya onları itikac&uuml; hakikader gibi sahiplenmemek
l&uuml;zumu s&ouml;z konusudur. Mesela uygarlık tarihinin yakın zamana d&ouml;n&uuml;k veri:..
leri bazı ırkların diğerlerinden daha gelişmiş bir tecr&uuml;beye s'a hip olduğunu &middot;
g&ouml;sterebilir ve bu dururnda uzmanlar bazı millederin medeniyet kurma İsti&shy;
dadına sahip bulunmadıklannı &ouml;ne s&uuml;rebilir. Reel politikte bu bulgunun g&ouml;z
&ouml;n&uuml;nde bulundurulması gerekmektedir; fakat s&ouml;z konusu bulgunun bir hakikat olarak alımlanması (idrak) durumunda Kur'an'ın Yahudi medeniyeri ile
ilgili haber verdikleri yanlışlanmış olacakt:ı.r. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Yahudiler, daha &ouml;nce
&uuml;st&uuml;n bir uygarlığa sahip olmadıkları halde, aynca me.deniyet kurma gibi bir
istidat onlarda hi&ccedil; g&ouml;r&uuml;nmediği ve Mısır'da k&ouml;le olarak yaşadıkları halde
&uuml;st&uuml;n nitelikli bir siyasaya erişmiş bulunmal$dırlar. Kur'an bu noktaya &ouml;zellikle değinmektedir.t03 B&ouml;ylelikle kastedilen bilgi ile inan&ccedil; arasında bir 'alan
aynmına gitmek değildir; ama 'her kavramı .ve bilgi dalını anlamlı olduğu
işievle değerlendirmek gerekmektedir. Sosyal bilimlerin işlevi, insani sorunlan &ouml;nce teşhis etmek, sonra da bunların &ccedil;&ouml;z&uuml;mlerini m&uuml;mk&uuml;n alternatifleri
vaz ederek tahlil etmektir. Modem d&ouml;nemde &middot;M&uuml;sl&uuml;manlann i&ccedil;timai ihtiya&ccedil;lanru giderecek m&uuml;esseseler olarak d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lebilecek olan 'sosyal bilimlerin
verilerinin birer hakikat olarak alımlanmaması gerekmektedir.
26 •&quot;Eskiyeni 26/Bah:ır 2013
Sonu&ccedil; Yerine
Bu &ccedil;alışmada şimdiye değin birbirinden farklı iki d&uuml;nya tasanınıriın insana
dair bilgi tazammunları &uuml;zerinde durulmuştur. İslamiyet'in insandan anlaclı&shy;
ğıyla modern sosyal bilimlerin insandan anlaclığının aynı olmadığı ve s&ouml;z
konusu iki alanın birbirine eklemlenmesinin de pek olanaklı olmadığına işa&shy;
ret edilmiştir. Bu arada iki insan i&ccedil;eriminin (tazammun) hal.ihazırdaki prtak
insani &middot;tecr&uuml;belere g&ouml;re nerede durduğunun yeterince denedenebilmesi i&ccedil;in
&ouml;nceden yenid&uuml;nyadaki insanın tanımı da yapılmıştır. Yenid&uuml;nyadaki insan
tanınuna g&ouml;re M&uuml;sl&uuml;man insanın nerede durduğu ve ayriı kapsamda bu insanın sosyal bilimietle m&uuml;nasebeti &uuml;zerinde .de durulmuştur. Şimdi herhangi
bir tekrardan ka&ccedil;ınmak kaydıyla bulgulanmızı sunmamız uygun olacaktır.
Yenid&uuml;nyada insan, biyolojik olarak &ouml;lmemek i&ccedil;in, ~i.hirisel olarak da meşgul
olmak i&ccedil;in yaşayan ve bunun farkında olan varlıktır. İnsan, mevzubahis olan
farkındalığını ger&ccedil;ekleştirmek &uuml;zere &ccedil;ıkar kavramını yaratmakta. ve dilsel
g&ouml;stergeletle &ccedil;ıkarlarını bazen gizlemekte, &middot; bazen ifşa etmektedir. Kur'an,
insanın ger&ccedil;ek &ccedil;ıkarlarını reddetmemektedir. İslfu:n'ın kutsal kitabı bunlann
her insanı m&uuml;mk&uuml;n olduğunca az mutsuz edebilecek tarzda &middot;yapılanclırılabile&shy;
&middot;ceğini &ouml;ng&ouml;ren ahiili bir iddiaya sahiptir. Kur'an ilahi bir temelle yeniden
&uuml;rettiği ger&ccedil;ek insan olgusunu, herhangi bir idealizme yaslanmaksızın asgari
muduluğun evrensel paylaşımıyla &ccedil;&ouml;zmeye &ccedil;a4şmaktadır. İslam medeniyetinin g&ouml;r&uuml;n&uuml;r kurumsallıkları olarak b&uuml;t&uuml;n bir İslfun geleneğini ve onda yer
alan her bir. unsuru bu kapsamda değerlendirmek ve olurolamak gerekmektedir. Sosyal bilimler insanda yer alan ger&ccedil;eklikleri asgari itirazlara izin verecek &ouml;l&ccedil;&uuml;de &ccedil;&ouml;z&uuml;mlernek ve m&uuml;mk&uuml;n olduğunca y&ouml;nlendirmek amacına matuftur. Sosyal bilimler b&uuml;t&uuml;n insanların mudu olabileceğini kabul eden &uuml;st bir
aklın varlığını reddetmektedir. Varoluşsal sorunlar bağlamında &ouml;nemli kusurları bulunan sosyal bilimler yine de insani sorunlann halledilmesiyle ilgili
modern bir yol olarak g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurulmalıdır. Hem İslam'ın insan
kavrayışı hem de sosyal bilimlerin insan kavrayışı, hillhazırdaki insan konseptine yeterince yakın değildir. G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde M&uuml;sl&uuml;man bireylerin de İsl.fu:ni
bir insan tanımından ziyade ger&ccedil;ek&ccedil;i insan tanımıoa yakın bir g&ouml;r&uuml;n&uuml;m arz
ettiklerini teslim etmek gerekmektedir. Bunun manası, M&uuml;sl&uuml;manlar da modern 9&ouml;nemde &ouml;ncelikle &ccedil;ıkarları i&ccedil;in var olmaktadırlar. &middot;
&Ouml;zellikle son zamanlarda kapitalizme veya liberalliğe uyum sağlamış M&uuml;sl&uuml;man bireylerin ve toplumla.on bu tercihinden menfi bir mana .&ccedil;ıkarmamak
gerekmektedir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &ccedil;ıkarlan i&ccedil;in yaş~ak insanın tab&uuml; ger&ccedil;ekliğidir ve s&ouml;z
konusu ger&ccedil;eklik n&ouml;tr bir olgudur. İslam'ırl modern .m&uuml;ntesiplerinin &ccedil;ıkarla&shy;
nnı g&ouml;zeterek var olmalan başka ahiili varoluşlara g&ouml;re değerlendirilmek
istenildiğinde &ouml;ncelikle hangi tarafın ortak insanlığa ne kadar az k&ouml;t&uuml;l&uuml;k
ettiğine bakılması icap etmektedir. M&uuml;sl&uuml;manların &ccedil;ıkadan i&ccedil;in yaşıyor olmalan ned~niyle birtakım modem ihtiya&ccedil;lara sahip olmalan olağandır. Modem
Muhammet &Ouml;zdemir/Kur'an ve Sos~l Bilimlerin İnsan Yaldaşımlm • 27
Bau'run d&uuml;ş&uuml;nce ve uygulama d&uuml;zeyinde olumlandığı her insani &middot;tecr&uuml;bede
modern gereksirtirnlerin varlığı da ka&ccedil;ırulmazlaşacakur. Buna g&ouml;re modern&middot;.
M&uuml;sl&uuml;manların, ancak sosyal bilimlerden istifade edildiği takdirde doğru
teşhis edilerek &ccedil;&ouml;z&uuml;mlenebilecek sorunlan bulunmaktadır. Sosyal bilimlerin
ihtiya&ccedil;larla olan m&uuml;nasebeti &uuml;zerinde d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;rken pragmatik hareket edilmesi ve ahiakın nihai noktada g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulunduı:u.lıpası isabetli olan dır. &middot;
&Ccedil;&uuml;nk&uuml; evrensel insan ilişkileri &ouml;zelinde &ccedil;ıkar y&ouml;netimi ortak bir &ouml;l&ccedil;&uuml;t tarafından y&ouml;netilmemektedir ve bir&ccedil;ok ~ağımsız değişkene &middot;g&ouml;re d&uuml;nyayı ayarlama idealine nispetle her bir toplumun kendi &ccedil;ıkarlaı:ıyla hareket etmesi daha az
yorucu g&ouml;r&uuml;nmektedir. Bu meyanda M&uuml;sl&uuml;maniann modern sorunlaorun
&ccedil;&ouml;z&uuml;mlenmesinde sosyal bilimlerden istifade etmek gerekmektedir. Bu noktada Kur'an'ın yapacağı katkı, sosyal bilimcilerin yapacaklan yorumlann, modem
Bau'da g&ouml;r&uuml;n&uuml;r olduğunun aksine, hem kendileri hem de takip&ccedil;ileri tarafından
mutlaklaşt:ı.ı:ılınamasını engellemek bakımından olabilir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &ccedil;ağdaş Batl'da
&middot;sosyal bilimciler kendi yorum deneyimlerini genellikle evrensel olarak kavramakta ve &ouml;znel &ccedil;ıka.nmlanna tarih-&uuml;st&uuml; bir konum y&uuml;klemektedirler. Bir yerde
ihtiya&ccedil;lar varsa onlann temini de s&ouml;z konusu olmalıdır ve İs.I.am'ın kutsal kitabına g&ouml;re m&uuml;him olan ihtiya&ccedil;lann ger&ccedil;ekten gideriliyar olmasıdır. Sosyal bilimler modern M&uuml;sl&uuml;maniann ger&ccedil;ek ihtiya&ccedil;lannı giderdiği nispette Kur'an'da
ve İslfun medeniyetinde g&ouml;r&uuml;n&uuml;r olan İs.I.am'a uygun olacaklardır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; İs&shy;
lfun'a g&ouml;re de her şey &ouml;ncelikle insan i&ccedil;indir. Bunu basit d&uuml;nyeVileş~e deneyimleriyle karışt:ınnamak gerekmektedir. M&uuml;sl&uuml;manlar &ouml;ncelikle kendi meşru
faydalanru (&ccedil;ıkar) d&uuml;ş&uuml;nerek hareket etmek duruıılundadırlar.
B&uuml;t&uuml;n bunlar g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurulduğuiıda. İs.I.amiyet'in &ouml;zel alana hapsedilmesini &ouml;ng&ouml;rmeyen ve &ouml;ncelikle M&uuml;sl&uuml;maniann ger&ccedil;ek ihtiya&ccedil;lannı temin
eden bir sosyal bilim anlayışırun ortaya konulması icap etmektedir. Sosyolojik durum teolojik muhtevayı etkileyebilir; ama İsl.furi itikaclırun sosyolojiye
d&ouml;n&uuml;şmemesi gerekmektedir. İslfuniyet'in melcin ve zaman anlayışı, insan ve
&middot; evren anlayışı, Allah &uuml;zerinden aslında ger&ccedil;ek&ccedil;i insana y&ouml;nelik olarak tasarlannuştı.r. Bu nokta hethangi bir &uuml;st&uuml;nl&uuml;k olarak değil; ama bir. avantaj olarak
alınmalıdır. M&uuml;sl&uuml;maniann modem d&ouml;nemde &ouml;nemli sorunlan bulunmaktadır. Bunlann halledilmesinde sosyal bilimlerden fay~dır. Fakat bu
yapılırken &ouml;ncelikle İslfun'ın modem m&uuml;ntesiplerinin sorunları g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde
bulundurulmalıdır. Burada &ouml;ncelikli olan İslitİı'ın modern d&uuml;nyada M&uuml;sl&uuml;man olmayan insanlara ne &ouml;nerdiğini ortaya koymak olmamalıdır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml;
M&uuml;sl&uuml;maniann hay~tta kalma ve kendi i&ccedil; sorıınlannı &ccedil;&ouml;zmeyle ilgili &ouml;nemli
sıkıntıları bulunmaktadır. Kur'an'ın sosyal bilimlerle m&uuml;nasebetini tartlşırken
buradan hareket etmek gerekmektedir. Aynca s&ouml;syal bilimlerin bir hakikati
&ouml;ng&ouml;rmediğini; onun mevcudiyet vasatının, insani gereksinimierin giderilmesiyle sınırlı olduğunu hep haurda &middot;tutmak icap etmektedir. Sosyal bilimler
hakikat olarak alındı.klarında M&uuml;sl&uuml;manların onlardan faydalanab~esinin
bir yolu bulunmamaktadır.
28 • Eskiyeni 26/B;ıhar. 2013
Kaynak&ccedil;a
Adomo, Tbeodor W. &amp; Hoı:kheimer, Max, Aydmlanmanm Dfyalektiği; &ccedil;evirenler: Nihat &Uuml;lner, Elif
&Ouml;ztaı:han Karadoğ:uı, İstanbul: Kabala Yayınlan, 2010
&middot;
Ahmed, Ekber S., İslam ve.A!Jtropoloji; &ccedil;eviren: Bed.ri Gencer, İstanbul: İnsan Yayınlan, 1995
Aıendt, Hannah, İnsanirk Dumm1r, &ccedil;eviren: Babadır Sina Şener, İstanbul: İletişim Yayınlan, 2.
Baskı, 2003
Atslan, Abdw:ramao, Modem D&uuml;'!)•ada Miisliimalllar, İstanbul: İletişim Yayınlan, 6. Baskı, 2012
Arslan, Ahmet, Başlıksız Sunum, T&uuml;rkrye'de/Tiirk;ede Felsefi &Uuml;zerille Kom1fmalar, yayı.oa hazu:layan:
M. C&uuml;neyt Kaya, İstanbul: K&uuml;re Yayınlan, 2. Baskı, 2010
&middot;
Asaci, Talal, Sekii/erliğin Bipnrleri; &ccedil;eviren: Ferit Burak Aydar, İstanbul: Metis Yayınlan, 2007
Basalla, George, Teknolojiilin Evrimi; &ccedil;eviren: Cem Soydemir, Ankaı:a: T&uuml;bikat Yayınlan, 2000
Bauclrillaı:cl, Jean,
Basım,
2010
Sim&uuml;lakrlar ve Simlilas)'on; &ccedil;eviren:
&middot;
Oğuz
Adarur, A.nkara:
&middot;
DoğuBatı Yayınlan,
S.
&middot;
Bauclrillaı:ci, Jean, Tiiketin1 Toplun11r, &ccedil;evirenler: Hazal Delice&ccedil;aylı, Ferda Keskin, İstanbul: Aynnn
Yayınlan,
2. Basım, 2004
Bauman, Zygmuot, So!Jolojik Dt1pi11nrek; &ccedil;eviren: Abdullah Yılmaz, İstanbul: Aynon Yayınlan, 7.
Basım, 2010
Beat, Patrick, S,o!Jal Bilimler Felsefesi; &ccedil;eviren: &Uuml;mit Tatlıcan, İstanbuİ: K&uuml;re Yayınlan, 2010
Calhouo, Craig, 'Kimin Klasikleri? Hangi Okumalar? Sosyoİojik Teoıioin Şekillenmesinde Yorum
ve K&uuml;lt&uuml;rel Farltlılık', So!JaiTeori ve So!Joloji; &ccedil;eviren: &Uuml;mit tatlıcao, İstanbul: K&uuml;re Yayınlan, 2008
Delacampagne, Christian, 20. Y&uuml;:url Felsefi Tarihi; &ccedil;evireri: Devrim &Ccedil;etinkasap, İstanbul: T&uuml;rkiye
İş Bankası K&uuml;lt&uuml;r Yayınlan, 2. Basım, 2010
.
Deı::rida, Jacques, Gra!J!aloloji; &ccedil;eviren: İsmet Birlwı, A.nkara: Bilgesu Yayınlan, 2011
Descanes, Rene,A Discourıe on Method; &ccedil;eviren: John Veitch, London: The Temple Press, 1949
Di.ı:lik, Arif, Poslkoloi!JalAltra; &ccedil;eviren: Galip Doğduaslao, İstanbul: Boğazi&ccedil;i &Uuml;niversitesi Yayıne. vi, 2. Basi.m; 201 O
D&ouml;nd&uuml;ren, Hamdi, Delillerfyle Ticani ve İktisat İlnrihali, İstanbul: Erkam Yayınlan, 1993
Duranci, Jean-Pierre, Marx'ın So!]olojisi; &ccedil;eviren: Ali Aktaş, İstanbul: Birikim Yayınlan, 2. Baskı,
2002
el-Cibi:i. Muhammed Abicl, Arap-İsl&ocirc;nJ Aleimm Ol11p1mtr, &ccedil;eviren: İbrahim Akbaba, Istanbul:
Kitabevi Yayınlan, 3. Baskı, 2001
ElluJ.Jacques, S&ouml;~in D&uuml;[iip7; &ccedil;eviren: H&uuml;samettio Atslan, İstanbul: Paradigma Yayınlan, 2. Baskı,
2004
Feyerabenci,PauJ. Y&ouml;nteme Karp; &ccedil;eviren:_ Emığı:ul Başer, İ.stanbul: Aynntı Yayınlan, 1999
Foucault, Michel, 'Aydınlanma Nedir?', &Ouml;[(!Je ve İktidar i&ccedil;inde; &ccedil;evirenler: Işık Erg&uuml;deo, Akınhay, .
&middot;
Osman, İstanbul: Aynntı Yayınlan, 3. Basım, 2011
Foucault, Michel, Bilfliiin Arkeolojisi; &ccedil;eviren: Veli Urhan, İstanbul: Aynnn Yayınlan,- 2011
Freud, Sigmund, TolenJ ve Tabrr, &ccedil;eviren: K Sahir Sel, İs~bul; Sosyal Yayınlan, 1996
&middot; Gazza&uuml;, ei-Mii11kr':(ji mine'd-Dal&ocirc;f, tahkik: Mektebet&uuml;'n-Neşri'l-Aıab~ Dımaşk: Mektebet&uuml;'ş-Şarki'l&shy;
. Arabi, h. 1358/m. 1939
G&ouml;rg&uuml;n, Tahsin,Anla!JJ ve Yomm, İstanbul: Gdenek Yayınlan, 20
~uhain.met ()zdemir/Kuran ve Sosyal Bilimlerin İnsan Yaklaş~ • .29
Notlar .
2
Delacaınpagne, Ch.risti.an, 20. Yli?Jtl Felsife Tanni; &ccedil;eviren: Devrim &Ccedil;erinkasap, İstanbul:
. T&uuml;rkiye İş Bankası K&uuml;lt&uuml;r Yayınl.an, 2. Basım, 201 O, s. 265-324.
Des~es, Rene, A Di.rco11rıe on Melhod; &ccedil;eviren: John Veitch, London: The .Temple Pre.~s.
1949, s. 4, 12, 20-25,49.
David, Hume, İnsan Doğası &Uuml;zerine Bir İnceleme; &ccedil;eviren: Erg&uuml;n Baylan, A.nlcira: Bilgesu Yayın&shy;
l.aı:ı, 2009, s. 314-320
Deı:ı:ida,Jacques, GranJatoloji; &ccedil;eviren: İsmet Biı:kan, Ankara: Bilgesu Yayınl.an, 2011, S&quot;. 75 vd., .
s. 362 vd.
Popper, Karl R., BilinmlAra{hmıanm Manti!f; &ccedil;evirenler: İlknur Aka- İbra:him Turan, İstanbul:
YKY, 4. Basım, 2010, s. 68-72.
Wittgenstein, Ludwig, Tractatrrs Logjco-Philosophicm; &ccedil;eviren: Oru&ccedil; Aı:uoba, İstanbul: Metis.
yayınl.an, S. Basım, 2008, s..27, 31, 137, 171-173. Bu konuda g&uuml;zel bir tahlil i&ccedil;in bkz. Ali Utku,
Lrdıvig Wittgenslein, İstanbul: DoğuBatı Y~yınlaı:ı, 2009, s. 27 vd.
Wittgenstein, Ludwig, Felsefi Sompmnalar, &ccedil;eviren: Haluk Banşcan, İsı:ai:ıbul: Metis Yayınl.an,
2007, s. 100-101. Bu konuda faydalı bir analiz i&ccedil;in bkz. Saul A. Kripke, Wittgmslein KJ/rallar ve
&Ouml;zel Dil; &ccedil;eviren: Berat A&ccedil;ıl, İstanbul: Litera Yayıncılık, 2007, s. 81 vd.
Wittgenstein, Tracfallts LOgjco-Philosophims, s. 11.
4
6
8
9
,
10
tt
12
13
14
15
16 &middot;
Same, Jean-Paul, Varirk ve Hipik; &ccedil;evirenler: Turhan Dgaz, Gaye &Ccedil;aakaya, İstanbul: İthaki
3. Baskı,,2010, s. 19.
Same, Varirk ve Hipik, s. 125-l29.
Foucault, Mi~hel, 'Aydınlanma. Nedir?', &Ouml;~e ve İktidar i&ccedil;inde; &ccedil;evirenler: Işık Erg&uuml;den, Osman Akınhay, İstanbul: Aynntı Ya~ 3. Basım, 2011, s. 185-186.
Feyerabend, Paul, Y&ouml;iıtenıe Korp; &ccedil;eviren: Ertuğrul Başer, İstanbul: A~n Yayınlan, 1999, s. 281 vd
Heidegger, .Martin, Varirk ve Za11Ja1r, &ccedil;eviren: Kaan H. &Ouml;kten, İstanbul: Bah&ccedil;eşehir &Uuml;niversitesi Yayınl.an, 2008, s. 119-137, 271, 352, 395-401.
Yayınl.an,
Rawls, John, Halkiann Y asan ve &quot;Kam11salAkıl Diiplncesinin Ymidm Ele Almnıası&quot;; &ccedil;eviren: G&uuml;l
Evrin, İstanbul: İstanbul Bilgi &Uuml;niversitesi Yayınl.an, 2. Basım, 2006, s. 133-141.
Deı:ı:ida, Gramatoloji, s. 461.
Heidegger, Varirk ve Zan1arı, s. 389.
ı; İbn R&uuml;şd, Tehafi;t&uuml;'I-Teh&ocirc;ftit, tahkik: S&uuml;leyman D&uuml;nya, Kııhlre: Dir&uuml;'l-Meirif, 1978, c. Iİ, s. 869.
18
t9
20
21
22
:!3
Heidegger, Varirk ve '!-a/JJan, s. 273-275.
Bkz. LeVinas, Emmanuel, &Ouml;liim ve Zan101r, &ccedil;eviren: Naıni Beşer, İstanbul: Aynnn Yayınl.an,
2006, s. 68, 149-154.
Bkz. Searle, John R., Toplirnısal Ger;ekliğin İnf&ocirc;sr, &ccedil;evirenler: Muhittin Macit, Ferı:uh &Ouml;zpilava,
İstanbul: Litera Yayıncılık, 2005, s.-51 vd.
Bkz. Trigg, R.oger, Akılcıirk ve Bili11r, yayına &middot;ha.Zu:layan: İbrahim Şener, İstanbul: İzd&uuml;ş&uuml;n3
Yayınl.an, 2004, s. 127-155; Pipes, Richard,_Komiilliifll'ill KJSO Tarihi; &ccedil;eviren: O.ı:b.an D&uuml;z, İs&shy;
tanbul: Gelenek Yayınl.an, 2005, s. 143-155; Durand, Jean-Pierre, }.ifarx'm So!J'olojisi; &ccedil;eviren:
Ali Aktaş, İstanbul: Birikim Yayınl.aı:ı, 2: Baskı, 2002, s. 102-107; İncil, İstanbul: Kitabı Mu&middot;
kaddes Şirketi, 9. Basım, 2010, Matta 6, s, 14; Kur'an-ı Kerim, Zuhı:uf suresi., 43/32.
Heidegger, Varirk ve Za111a11, s. 354-395.
Heidegger, Varirk ve Za111a11, s. 231-243. Bu son sayfada Heidegger, ebedi hakikaderin varlığı
d&uuml;ş&uuml;ncesinin, hala kurtulamadığımız Orta&ccedil;ağ Hıristiyan teolojisinin artığı olduğunu &ouml;ne s&uuml;rmek-tedir.
30 • Eskiyenj. 26/Bahar 2013
Habeonas, J&uuml;rg~ıi, &quot;&Ouml;teki&quot; Olmak, &quot;Oteki)/e YatatJJak Sfyaıet Kitraiiii Ya!(Jian; &ccedil;eviren: İlknur
Aka,. İstanbul: YKY, 3. Baskı, 200S, s. 181-22~. Burada Habeımas, vicdanın otonom varlığıru
reddeı:ı:nekte ve neticede ahlııkı p~gmarik bir s&ouml;ylem olarak almaktadır.
25 Hobbes, Thomas, Ltvialhan; &ccedil;eviren: Semih Lim, İstanbul: YKY, 9. Baskı, 2011, s. 81.
26 Nietzsche, F.ıiedrich, Ahlakıli Soykiitiiğii Oıtiinr, &ccedil;eviren: Ahmet İruun, İstanbul: Say Yayınlan,
4. Baskı, 2010,&quot;s. S1-S4; karşılaştımıak i&ccedil;in bkz. a.mlf.,iyinin ve K&ouml;liiniin Otuindr, &ccedil;eviren: Ahmet İnam. İstahbul: Say Yayınlaı:i, 2003, s. 99-117.
Tl Didik, Arif, PoıtkoloJ!Jal Aımr, &ccedil;eviren: Galip Doğdwıslaıı, İstanhul: Boğılzi&ccedil;i &Uuml;niversitesi
Yayınevi, 2. Basim, 2010, s. 21-42, 86-94.
28 Lyotard, J. F., Poıi11Jodem D11m11r, &ccedil;eviren: Ahmet &Ccedil;iğdcm, Ankara: Vadi Yayınlan, 3. Basım,
2000, s. 29-33.
29 Heidegger, Var/tk ve Za111an, s. 291-294.
30 Heidegger, Var/tk ve Zaman, s. 328.
31 Baud.ıil.lard,Jean, Sin1iilakrlar ve SinJiild!J•otr, &ccedil;eviren: Oğuz Adanır, Ankara: DoğuBan Yayınlan,
S. Basun, 2010, s. 180.
n Bkz. Baud.ıil.lard, Jean, Tiikelim Topl111111r, &ccedil;evirenler: Hazal Delice&ccedil;aylı, Ferda Keskin, İstanbul:
Aynnn Yayınlan, 2. Basım, 2()94, s. 60-78.
33 Bkz. Rorty, Richard, 011111/Ja/ltk, Ironi ve Dayalll/ltlaj &ccedil;evirenler: Mehmet K&uuml;&ccedil;&uuml;k, Alev T&uuml;rker,
İstanbul: Aynnn Yayınlan, 199S, s. SO vd.
&gt;-~ Fanr siıres~ 3S/43; Fetih siıres~ 48/23.
35 Tın s&uuml;res~ 9S/4.
36 Za.ıiyat s&uuml;resi, S1/S6.
37 Ra'd s&uuml;resi, 13/28.
38 M&uuml;lk siıresi, 67/2.
39 Enbiya-siıresi, 21/3S.
40 İsra siıresi, 17/1S.
4t Nisasiıres~ 4/28; İsra siıres~ 17/11.
42 Sad siıres~ 38/24.
43 Bakara slıies~ 2/13; Zuhruf siıres~ 43/15.
44 Zuhruf siıresi, 43/32.
45 Rlım siıres~ 30/30.
46 Aı-i İmrı1n siıres~ 3/19.
47 Bakara sfu:es~ 2/143.
48 A'raf siıres~ 7/181; Enfaı s&uuml;resi, 8/39.
49 En'am siıres~ 6/151-1S3.
so Nisa s&uuml;res~ 4/S8,13S;
SI Zemahşe.&ocirc;, Tifıfrii'I&middot;!VIf4fi .rashih:&quot;Muhammed Abd&uuml;sselam Şa_hin. 'Beyrut: m.r&uuml;'l-K&uuml;t&uuml;bi'lİlmiyye, h. 1424/m. 2003, c. I, s. S62-S63.
52 Maide siıresi, 5/8.
.
53 &Ouml;mek olarak bkz. Serahsl, Uı/1/ii'ı-Serahıf; tahkik: Eb&uuml;'l-Vefa el-Efgini, Beyrut: Daru'l-Fikr, h.
1425-1426/m. 2005, s. 241-244. Modem d&ouml;ne.mlerde sanıldığının aksine İsliını irikadında &quot;din
adamlığı&quot; olgusu yoktur, &quot;din bilgi.nliği&quot; vardır. Bu iki kavramın anlam evreni ve uygulama
alaru birbirinden &ccedil;ok farklıdır.
54 Kur'an-ı Kerim, Asr siıresi, 103/1-3.
24
Muhamınet &Ouml;zdemir/Kur'an ~e Sosyal Bilimlerin İnsan Yaklaşımlan • 31
ss Rorty, Richard, 'Y&ouml;ntem, Sosyal Bilim ve Sosyal Umut', Hemmımlile ve Hiin1a11i1er Diriplıiıler
i&ccedil;inde; &ccedil;eviren ve derleyen: H&uuml;sametrin Arslan, İstanbul: Paradigma Yayın.lan. 2002, s. 372~
375.
56 &Ouml;mek olarak bkz. Bauman, Zygınunt, Sovolojik Diifiinnlele; &ccedil;eviren: Abdullah Yılmaz, İstan&shy;
bul: Ayı:uıa Yapıılan. 7.. Basım, 2010, s. 29 vd; Ahmed, Ekber S., isl&ocirc;tll ve Antropoloji; &ccedil;eviren:
Bedri Gencer, Istanbul: Insan Yayınları, 1995, s. 59 vd.
57 Bkz. Wachterhauser, Bı:ice R., 'S&ouml;ylediğimiz Şey Olmamız Gerekiyor mu? ~an Bilimlerinde
Hakikat &Uuml;zerine Gadaıİıer', Hemmımlik ve Biimaniter Diriplitıleri&ccedil;inde, s. 127.
58 Foucault, Michel, Biftj11in Arleeolojiri; &ccedil;eviren: Veli Urhan, İstanbul: Aynna Yayınlan, 2011, s.
214-219.
.
Arendt, Hannah, İnsa11lrle D1111111111', &ccedil;eviren: Babadır Sina Şener, İstanbul: İletişim Yayınlan, 2.
2003,&middot;s. 57-64.
60 Bauman, So!)&middot;ohjik DiipinnJtk, s. 16-17.
61
Baert, Patı:ick,. So!)•al Bilinller Felseflsi; &ccedil;eviren: &Uuml;mitTatlıcan, İstanbul: K&uuml;r~ Yayınlaa, 2010, s. 13.
62
Bkz. Asad, Talal, &middot;sekiilerliğill Bipmleri; &ccedil;eviren: Ferit Burak Aydar, İstanbul: Metis Yayınlan,
2007, s. 72-73.
63 Bu tanımı destekleyen bir sosyal bilim analizi i&ccedil;in bkz. Calhoun, Craig, 'Kimin Klasikleri?
Hangi Okumıılar? Sosyolojik Teorinin Şekillenmesinde Yorum ve K&uuml;lt&uuml;rel Farklılık', So!Jal
Teori ve SO!Joloji; &ccedil;eviren: &Uuml;mit tatlıcan, İstanbul: K&uuml;re YaYl:flları, 2008, s. 83-111.
64 Said, Edward W., Şarkfyalf1ltk Bah'mn Şarle Anlayt{lan; &ccedil;eviren: Bema &Uuml;lner, İstanbul: Metis
Yayınları, 3. Basım, 2006, s. 350.
65 Baert, So!Jal Bilinller Felsefl.ri, s. 228-232.
66 Bkz.' Said, Edward W., 'S&ouml;m&uuml;rgenin Temsili: Anttopolojinin Muhataplan', 1V1 Rlthll i&ccedil;inde;
&ccedil;eviren: Tuncay Birkan, İstanbul: Metis Yayınları, 2000, s. 60-~1.
67 &Ouml;mek olarak bkz. Masterson, James F., Kiplik Bo1Jtlellfkla~ &ccedil;evirenler: Bet&uuml;l Taylan Bozkurt,
Tuğnıl Veli Soylu, İstanbul: Litera Yayıncılık, 2008, s. 21 vd.
68 Bu konuda &ouml;mek bir tahlil olarak bkz. Ellul, Jacques, S&ouml;!(jin Dii{llfii; &ccedil;eviren: H&uuml;samettiq
Arslan, İstanbul: Paradigma Yayınları, 2. Baskı, 2004, s. 333-335.
69 İsJ.am'ın kutsal kitabına g&ouml;re bu din hep var ola gelen dindir. Aniden ve belirli bir tarihte
ortaya &ccedil;ıkmış bir din değildir. Bkz. Aı-i İı:nrin sıiı:esi, 3/19. . .
&middot;
.
&middot;
70 Bkz. G&ouml;rg&uuml;n, Tahsin,Anlan; ve Yomm, İstanbul: qelenek Yayınlar:ı, 2003, s. 22 vd.
71
G&ouml;rg&uuml;n, Anlam ve Yomm, s. 22.
59
Baskı,
n Tumer, Bryan S., Ory(1fı/tili1J&quot;• Piutmodmıi1Jll ve Globali1Jtr, &ccedil;eviren: İbrahim K:ı.paklıkaya, İstan•
bul: Anka Yayınlar:ı, 2. Baskı, 2003, s. 134-138.
el-Cabiı:i, Muhammed .Abid, Arap-İ.rl&ocirc;n1 Alel111111 Ol&quot;f&quot;'&quot;'r, &ccedil;eviren: Th~ahim Akbaba, İstanbul:
Kitabevi Yayınlar:ı, 3. Bas)Q, 2001, s. 395.
74 İslamoğlu, Mustafa, .OfMithatli!IJed, İstanbul: D&uuml;ş&uuml;n Yayıncılık, 15. Baskı, 2009, s. 9-14.
75 &Ouml;zt&uuml;rk, Yaşar Nuri, !Vtr'all'lll Yaralhğt M11dze Devri111ler, İstanbul: inkııap Yayınevi, 2010, s. '
349-355. G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde T&uuml;rkiye &ouml;rneğinde T&uuml;rk M&uuml;sl&uuml;manların yurt i&ccedil;indeki n&uuml;fus dengesizliğinden s&ouml;z etmeleri ilgin&ccedil; bir ay.cntıdır. N&uuml;fus artış yoğunluğunu kontrol eden T&uuml;rk n&uuml;fusu,
başka etnik grupların n&uuml;fus yoğunluklan karşısında gerilemiştir.
76
&Ouml;zt&uuml;rk, !Vtr'all~ll Yaralhğt Mltdze Devri111ler, s. 281-283.
n Arslan, Ahmet, Başlıksız Sunum, Tlirk!Je'de/Tiirk;ede Felsefi Ozerifle !VJ!IIIflllalar, yayına hazırla&shy;
yan: M. C&uuml;neyt Kaya, İstanbul: K&uuml;reYayınlar:ı, 2. Baskı, 2010, s. 155-199.
18 Basalla, George, Ttlellolojillill Evritlli; &ccedil;eviren: Cem Soydemir, Ankara: T&uuml;bikat Yayınlan, 2000, .
s. 177-178.
?3
32 • Eskiyeni 26/Bahar 2013
79 Said, 'İ)&uuml;.Qy:a, Metin ve Eleştinnen', Kıj Rı1h11 i&ccedil;inde, s. 126-127.
so &Ouml;zt&uuml;ı:k, Kı1r'an'ın YarathiJ Mı1ri~ Devrimler, s. 281-283.
81 &middot;Al-i İmr.in stiresi, 3/139.
sı
Zemahşe&ocirc;, Tejıfni'I-&amp;#J. c.
83
M&uuml;refeı:ı:ika, İbcih.im, Mill~tlm'n Dii~nintk İ/mf Uıt~ller, İstanbul: ME.B. Yayınlan, 2000, s. 23, 42.
I, s. 409-410.
~ Adorno, Theodo.r W., Max Ho.rkheim.er, Aydınla11n1anm Dfyalekliği; &ccedil;evirenl.e.r: Nihat &Uuml;lner,
Elif &Ouml;zta.rhan Karadoğan, İstanbul: Kabalcı Yayınlan, 2010, s. 29 vd.
85
86
87
88
89
90
91
92
93
9-1
95 &middot;
96
Şu iki kaynağıa muhtevası s&ouml;z
konusu vakıan.uı misalidi.r. Bkz. Rahlnan, Fazlu.r, Tarih B~11nra
İıl&ocirc;mi Metodoloji; &ccedil;evirC$ Salih Akdemi.r, Ankara: Ankara Okulu Yayınlan, 2001; G&uuml;ler, İlhami,
Sabit Din Dinamik Şeriat, Ankara; Ankara 01..-ulu Yayınlan, 2002.
&Ouml;ne.rnli bi.r tefsi.r akade.rnisyeni olan M. Said Şimşek'in eleştirileri &ouml;rnek olarak anılabili.r. Bkz.
http:/ /www.f5babe.r.com/postmedya/ akp-di.nda.rd.i-devletci-oldu-baberi-3169883/
(erişim
w:ih.i: 03/08/2012).
&Ouml;rnek bi.r işleyiş olarak bkz. D&ouml;nd&uuml;ren, Hamdi, Delilieriyle Ticaret ve İktisat İlmibali, İstanbul:
&amp;kam Yayınlan, 1993, s. 353-360.
Ka.rşılaştıı:m.ak &uuml;zere bkz. Ahmed b. M&uuml;barek, ei-İbri:{J tabkik: Muhammed Beşir Hasan elHıişimi, Beyruc Dh&uuml; Sadi.r, ~ 1424/m. 2004; Sigmund Freud, Totem ve Tabii; &ccedil;eviren:. K .
Sahi.r Sel, İstanbul: Sosyal Yayınlan, 1996.
.
&middot;
Sbapin, Steven, Bilimsel Devrinr, &ccedil;eviren: Ayşeg&uuml;l Yu.rda&ccedil;alış, İstanbul: İzd&uuml;ş&uuml;m Yayınlan,
2000, s. 1-18; Hen.ry,Jobn, Bilini Devrimi ve Modem Bilililin İ.(jjk.enleri; &ccedil;eviren: Selim Değirmen&shy;
ci, İstanbul: K&uuml;.re Yayıncılık, 2008, s. 1-7.
Bu konuda g&uuml;zel bi.r inceleme i&ccedil;in bkz. A.rsla.rı, Abduı:ı:ahman, Modem Dii'!Jada Miiıliimanlar,
İstanbul: İletişim Yayınian, 6. Baskı, 2012.
s.
Şavkay, Tuğrul, Dil Devrimi, İstanbul: Gelenek YaYınlaa. 2002, 51-89.
Foucault, Michel, Kelimeler ve Ş~ler, &ccedil;eviren: Mehmet Ali Kılı&ccedil;bay, Ankara: İmge Kitabe'?i, 3.
Basım, 2006, s. 417.
&middot;
Tumer, Oryantali~11, Posf111odemizy1 ve Globalizy1, s. 27-28.
Tumer, a.g.e., s. 161
Tumer, a.g.e., s. 101
A.rulan &ouml;meklerin analiz edildikleri &ouml;rnek pasajlar i&ccedil;in bkz. Karaman, Hayreddin,
Mıileaymli
İı/Om Hukl1kll, İstanbul: . İz Yayıncılık, 2001, c. I, s. 96-1 Ol; a.ml..(, Alıahatlarryla İıl&ocirc;m Hukl1kl1
1, İstanbul: Ensa.r Neşriyat, t.s., s. 171-174; a.mlf., Anahatlarryla İsl&ocirc;n1 HI1kl1kl1 2, İstanbul:
Ensh Neşriyat, 2000, s. 69 vd; a.mlf.; İsl&ocirc;nmı lpğmda Giiııii11 Meseleleri J, 1stanbul: İz Yayıncılık,
97
&middot; 98
2001, s. 168-185.
Tumer, Orya11tali~ll, Poıf111odemi~11 ve G/obali~11,. s. 25-26.
Bu tanım Gazzaıi'nin tercih ettiği bi.r tanımdı.r. Bkz. Gazz3.l.i,
ei-Mii11ki~ji nlille'd-Dol&ocirc;f, tabkik:
Mel.-ı:ebet&uuml;'n-Neşri'l-A.rabi, Dımaşk: Md-ı:ebet&uuml;'ş-Şa.r.ki'l-A.rabi, h. 1358/m. 1939, s. 108-109.
99
Heidegge.r, Martin, Varirk ve Zan1aıı, s. 232.
100
İbn'S&quot;ıni, Kit&ocirc;bJi't-Ta'lik&ocirc;t, tabkik: Hasan Mecid el-Ubeydi, Dımaşk: et-Telvin, 2!)08, s. 105-107.
101
102
103
Bkz. Pen.rose, Roge.r, Bi!Jiik Kii&ccedil;iik. ve İ11sa11 Zih11i; &ccedil;eviren: Cenk T&uuml;.rkm.an, İstanbul: İzd&uuml;ş&uuml;m
Yayınlan, 2. Baskı, 2005, s. 111-157.
Sosyal bili.rnlerde nesnellik sorunuyla ilgili bi.r tahlil i&ccedil;in bkz. Bae.rt, So!Jal Bilin~ler Felsefesi, s.
64-71.
Bakara sW:esi, 2/122.
Download