The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3378 Number: 50 , p. 541-551, Autumn II 2016 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 25.02.2016 31.10.2016 YEME BOZUKLUKLARI TEDAVİSİNDE AİLE TERAPİSİ YAKLAŞIMI İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR: BİR GÖZDEN GEÇİRME FAMILY THERAPY APPROACH IN THE TREATMENT OF EATING DISORDERS RELATED RESEARCH: A REVIEW Uzm. Safiya YILMAZ DİNÇ Ankara Yenimahalle Osman Ülkümen Ortaokulu / MEB - Öğretmen Uzm. Kemal KOÇHAN Ankara Kalecik Şehit Mehmet Yıldırım Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi / MEB - Öğretmen Öz Yeme bozuklukları 80’li yıllarda genç kızlarda yaygınlığının artması sonucu ele alınan, özellikle 2000’li yıllardan sonra daha çok araştırılan bir psikiyatrik hastalık grubudur. Anoraksiya nervoza ve bulimiya nevrozayı da içine alan tanısı kolay olan, ancak tedavisi hala tartışılan bir tanı grubudur. Tedavide genellikle aynı anda birçok psikoterapi yöntemlerinden yararlanılsa da, bu terapi türleri arasında aile terapisinin etkinliği giderek daha çok fark edilmektedir. Beden imajı bozukluğu ile de alakalı olan yeme bozuklukları, daha çok ergenlik döneminde ortaya çıkmaktadır ve bu bozukluğun tedavi sürecine ailenin de dahil edilmesi son derece önemlidir. Bu literatür incelemesinin amacı yeme bozuklukları ve aile terapisi arasındaki ilişkiye yönelik yapılan araştırmaları inceleyerek bu alandaki öncelikleri ve yeme bozuklukları tedavisinde aile terapisinin etkililiğini belirlemektir. Literatür incelemesinde, incelemenin amacına uyan, 2005- 2015 yılları arasındaki 61 akademik çalışmanın bulguları değerlendirilmiş ve yeme bozukluğu ile aile terapisi arasındaki ilişkiye yönelik literatür bulguları gözden geçirilmiştir. Aile terapisinin yeme bozuklukları tedavisinde en iyi uygulama olduğu, bireyin anne-babası ile kurduğu ilişki biçiminin yeme bozuklukları üzerinde etkili olduğu, özellikle çocuk ve ergenlerin tedavisinde çok etkili sonuçlar verdiği belirlenmiştir. Hatta aile terapisinin birçok terapiye kıyasla tedavide 2-3 kat daha başarılı olduğuna ulaşılmıştır.Yeme bozukluklarıyla mücadele etmek için geliştirilen en başarılı tedavi programları arasında aileye dayalı tedaviler yer aldığı için bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar önemlidir. Yeme bozuklukluklarında aile terapisi yaklaşımının sıklığı ve etkililiği konusunda çok yönlü çalışmalar yapılması, aynı zamanda kısa süreli terapiler yerine aile terapisinin daha fazla kullanılması için, aile terapisinin etkililiğini ortaya çıkaracak daha derinlemesine çalışmaların yapılması önerilir. 542 Safiya YIMAZ DİNÇ & Kemal KOÇHAN Anahtar Kelimeler: Aile Terapisi, Yeme Bozuklukları, Beden İmajı Bozukluğu Abstract Eating disorders are a group of psychiatric disorders, studied more especially after 2000 due to prevalence in female teenagers increased in the 80s. Its diagnosis, including anorexia nervosa and bulimia nervosa, is easy, but its treatment is still controversial. Despite many psychotherapeutic methods usually used in the treatment simultaneously, the effectiveness of family therapy is increasingly noticeable among these types of therapy. Associated with body image disorders, eating disorders emerge in adolescence mostly, and it is extremely important to include families in the treatment process of this disorder. The purpose of this literature review is to investigate the researches on the relationship between eating disorders and family therapy, and to determine the priorities in this regard as well as the effectiveness of family therapy in the treatment of eating disorders. In the literature review, results of 61 studies, which fit the purpose of this review and published between 2005 and 2015, were evaluated, and the findings of the literature on the relationship between family therapy and eating disorder were discussed. It was determined that the family therapy is the best practice for the treatment of eating disorders, the type of relationship between the individual and his/her parents was affective on the eating disorders, and the family therapy was found to be very effective especially in the treatment of children and adolescents. Family therapy was found to be 2-3 times more successful compared to many of the therapies. Since the family-based therapies are among the most successful therapy programs developed for treating the eating disorders, researches on this topic are important. It is recommended to conduct versatile studies on the effectiveness and frequency of family therapy approach in eating disorders, as well as in-depth studies to reveal effectiveness of the family therapy in order to use family therapy more instead of short-term therapies. Keywords: Family Therapy, Eating Disorders, Body Image Disorder GİRİŞ Yeme bozuklukları özellikle 1980'li yıllardan bu yana daha çok tartışılan ve araştırılan bir psikiyatrik hastalık grubu olmasına rağmen 2000’li yıllardan sonra bu konuda araştırmalar artmıştır. Bu bozukluklar, vücut ağırlığı takıntısı, vücudun şekli ile ilgili olumsuz düşünceler ve beraberinde getirdiği duygulanım bozukluklarının olduğu özel bir hastalık grubudur. Yeme bozuklukları toplumda %3-10 arası sıklıkta görülür ve bu tür bozukluklar kişinin genel vücut sağlığını etkileyecek kadar güçlü olan hastalıklardır. Anoreksiya Nervoza (Anoreksi), Bulimiya Nervoza (Bulimi) ve Sınıflandırılamayan Yeme Bozuklukları olarak üç ana gruba ayrılırlar (Otçeken Kurtaraner, 2012). Yeme bozuklukları tıbbi, sosyal ve psikolojik sorunlara yol açan, yaşam kalitesini olumsuz etkileyen yeme davranışı ile ilgili bozukluklardır. Anoreksiya nervoza ve bulimiya nervoza yeme bozuklukları grubunda en çok yer alan başlıca iki ruhsal hastalıktır (Gürdal, 1999). Etiyolojileri henüz aydınlatılmamış bu bozukluklar sıklıkla genç kızlarda görülür. Kronik ve ilerleyicidirler. Tedavi edilmeden bırakıldığında yaşamı tehdit edebilecek sonuçları vardır (Lewis & Sbrocco, 2007). Yeme bozukluklarında, kültürel özellikler, cinsiyet, yaş, ailedeki ruhsal bozukluklar, ailenin yaşam tarzı, sosyo-ekonomik sınıf, kişilik rolü, önceki psikolojik bozukluklar, ergenlik yaşı, genetik, cinsel eğilim, tıbbi eş tanı ve meslek epidemiyolojik risk faktörleridir. (Connan vd., 2003). Bu risk farktörlerinin yanı sıra biyolojik (genetik veya noro- kimyasal), gelişimsel, kültürel, bireysel, psikolojik, ailesel ve çevresel faktörlerin kombinasyonu yeme bozukluklarının oluşmasına esas zemin hazırlar (Yılmaz, 2007). Anoreksiya nervozalı ve bulimiya Yeme Bozuklukları Tedavisinde Aile Terapisi Yaklaşımı İle İlgili Araştırmalar: Bir Gözden Geçirme nervozalı hastalarda beden imajı bozukluğu mevcuttur ve bu durum tedaviyi güçleştirir. Beden imajının gelişmesi ve sürekli olarak değişmesi bedensel gelişme dışında birçok etkenle belirlenir. Bunlar arasında, bireyin benlik gücü, dürtüleri, güdülenmesi, benlik saygısı, cinsiyeti, öğrenme ve olgunlaşma düzeyi, bedenine karşı duyarlılığı ve verdiği anlam, nesne ilişkileri, başkalarına karşı tutumu ile başkalarının ona karşı tutumu, toplumun beden görünüşüne verdiği değer sayılabilir (Hamurcu, 2014). Arslangiray’a (2013) göre beden imajının olumsuzlaşmasında üç ana faktör bulunmaktadır. Bunlar; medya, akran grupları ve ailedir. Grabe, Ward ve Hyde’in (2008) adolesen kızlar üzerinde yaptığı araştırmada aile, arkadaş ve medyanın incelik konusundaki tavırlarının katılımcılar üzerinde çok etkili olduğu ve beden memnuniyetsizliğine bağlı yanlış uygulamalara başvurmalarına neden olduğu bulunmuştur. Stice (1994) sosyokültürel faktörlerin tıkınma ve çıkarma başlamasını öngörüp görmediğini araştırmış ve hem aile hem de akran alarak sosyal pekiştirmenin tıkınma ve çıkarma başlamasını öngördüğünü; medya değil de aile ve akrandan sorunlu yeme davranışının örnek alındığını bildirmiştir. Paxton ve arkadaşları (1999) ise yaptıkları araştırmada kız arkadaş gruplarının tıkınmayı değil, aşırı kilo vermeye yönelik davranışlarını etkilediğini bildirmiştir (Akt. Maner & Aydın, 2007). Beden imajı her ne kadar 3 yaşından itibaren şekillenmeye başlasa da, ailelerin beden imajı gelişiminde çok fazla etkisi bulunduğundan dolayı gençlerde pozitif beden imajı yaratmak için ailenin tutumu ve alışkanlıkları çok önemlidir. Ergen ve erişkin yeme bozukluğu olan hastalarda aile işlevlerinin sağlıksız olduğunu bildiren araştırmalar da bunu ispatlamaktadır (McDermott vd., 2002 ; Friedman vd., 1997, Akt. Ünlü vd., 2006). Yeme bozukluğunun ister nedeni, ister sonucu olsun, hastalığın gidişinde büyük ölçüde etkili 543 görünen ailesel özelliklerin araştırılması, tedavi girişimlerinin planlanmasında da önemlidir (Ünlü vd., 2006). Ailesel Etkenler Bireylerin beslenme alışkanlıklarını bilmek ve bunların ekonomik, sosyodemografik etmenler ve aile ile olan ilişkilerini saptamak, beslenme alışkanlıklarının neden ve sonuçlarını anlamada yol gösterici olmaktadır. Literatürde bireyin ailesinin yeme alışkanlıklarına etkisi ile ilgili az sayıda araştırma mevcuttur. Mazıcıoğlu’un (2003) çalışmasında evde aile veya akraba ile kalan öğrencilerin yurtta kalan öğrencilere göre, daha düzenli kahvaltı yaptıkları belirtilmiştir. Bunun aksine bir başka araştırmada ise yurtta kalan öğrencilerin, ailesi veya akrabası ile kalanlardan daha iyi beslenmelerinde okul ve yurt yemeklerinin etkili olduğu düşünülmüştür (Garipağaoglu vd., 2012). Köse’ye (2005) göre gençlere kahvaltı yapma alışkanlığı kazandırmak için, öğrenciler ve onların aileleri kahvaltının önemi konusunda bilgilendirilmelidir. Okul döneminde ergen genellikle öğle yemeklerini ev dışında yemek zorunda kalabilmektedir. Okulda yemek çıkmıyorsa, ki bu ülkemizde yaygındır, kantinde karın doyurmak zorunda kalan veya bunu tercih eden ergenlerde yanlış beslenme alışkanlıkları görülmektedir. Son zamanlarda çocuk ve ergenler başta olmak üzere her yaş grubunda bu tür besinlerin tüketiminin arttığı belirtilmiştir. Çocukların enerji alımlarının %20-42’si abur cubur besinlerden gelirken, bu tür besinler daha çok öğle vaktinde tüketilmektedir. Bu besinlerin tüketimini azaltmak için iyi planlanmış bir beslenme eğitimi programına ihtiyaç vardır. Sağlıklı beslenme alışkanlığı ve olumlu beslenme davranışının kazanılması çocukluk çağından başlayan uzun bir süreçtir. Bundan dolayı ergenlik dönemindeki öğrencilerin beslenme alışkanlıkları ve besin tüketimleri konusundaki bilgi ve tutumlarının araştırıldığı çeşitli çalışmalarda, beslenme eğitiminin beslenme bilgi düzeyinde artış sağladığı, fakat bu bilgi- 544 Safiya YIMAZ DİNÇ & Kemal KOÇHAN nin davranışa yansıması için eğitimin sürekli olması gerektiği belirtilmektedir (Özgen vd., 2012). Yeme, ebeveyn-çocuk ilişkisinin sonucunda ortaya çıkan ve duygusal durumla ilişkili olan bir göstergedir (Ünlü, Aras, Güvenir, Büyükgebiz ve Bekem, 2006). Aile içindeki yaşantı, yeme bozukluğu tanısı almış kişinin ana ya da baba ile bağlanma ilişkisi, kişilik ve mizaç özellikleri, emosyonel durumun düzenlenmesi ve aile içinde kiloyu belirleyen öğeler ve fiziksel yaklaşımlar yeme bozukluklarının gelişmesine neden olur (Amianto vd., 2010 ; Akt. Öyekçin & Şahin, 2011). Ailedeki yeme bozukluğu geçmişi, afektif spektrum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluklar (OKB), obezite, aileden gelen alışkanlıklar da bu bozukluğun oluşum ve gelişim nedenlerindendir (Johnson & Larson, 1982 ; Akt. Öyekçin & Şahin, 2011). Ayrıca Fairnburn ve arkadaşları (1998) araştırmalarında çocukluk çağında ve aile bireylerinde ortaya çıkan obezitenin, depresyonun, beden ve görünüme ilişkin olumsuz değerlendirmelere maruz kalmanın ve özgüven eksikliğinin yeme bozukluğunun oluşmasında önemli etmenler olduğunu ortaya koymuşlardır (Akt. Turan vd., 2015). Yeme bozukluğu görülen kadınların ailelerinde başarı konususnun da sık sık gündeme geldiği ve bir nevi kendini baskı altında hisseden kadınların yeme bozukluğu gibi yanlış davranışlar içerisine girdiği de rapor edilmiştir (Stern vd., 1989). Monozigot ikizlerdeki yüksek konkordans oranı yeme bozukluğu hastalığının genetik boyutuna işaret etmektedir. Anoreksiklerin ailelerinde kilo sorunları ve yeme bozukluğuna daha sık rastlanmaktadır. Akrabalarında fiziksel hastalıkların, duygudurum bozukluklarının, obsesif-kompülsif bozukluğun ve alkolizmin daha sık görüldüğünü ortaya koyan çalışmalar vardır. Anoreksik hastaların kız kardeşlerinde de bozukluk normal nüfusa oranla daha sık görülmektedir. Ancak bu durumun genetik faktörlerden çok sosyal ve ailesel faktörlere işaret ettiği düşünülmek- tedir (Kılıç, 2006). Anoreksik hastaların ailelerinde yakın fakat sorunlu ilişkiler olduğu düşünülmektedir. Pop-Jordanova’nın (2000) obes, anoreksik ve normal ergenleri karşılaştırdığı çalışmasında, anoreksik hastaların %90’ında aile ile ilgili risk faktörü olduğu ortaya çıkmıştır (Akt. Tahiroğlu vd., 2005). Bulimikler, genellikle kilo kaybetmek için aile baskılarından sonra diyete başladıklarını bildirmişlerdir. Örneğin, bulimikler üzerinde yapılan bir çalışmada, aile baskısı sonrası diyete başlama oranının % 55 olduğu ortaya çıkmıştır (Mitchell vd., 1986; Akt. Maner & Aydın, 2007). Yeme bozukluğu tanısı almış hastaların pek çoğunun aile öyküleri incelendiğinde, sorunlu aile ilişkileri göze çarpmaktadır. Hastalar anne babalarını ‚uzak ve reddedici‛ olarak tanımlarlar. Bazı bulgular hastaların ailelerinde yakın, fakat sorunlu ilişkilerin söz konusu olduğunu göstermektedir. Yeme nöbetlerinin anne ile bütünleşmeyi temsil ettiği, ancak sonrasında anneden ayrılma ve bireyselleşme çabasının dışa atım ve kusma davranışları olarak kendini gösterdiği düşünülmektedir (Ertaş, 2006).Alyanak ve Polvan’a (2000) göre çocuklarda yeme ve beslenme bozukluğu tedavisinde öncelikle çocuğun birincil bakım verenlerle ilişkisini tanımlamak, ebeveynlerin her birini ayrı bireyler olarak, yaşam öyküleriyle gereksinimleriyle değerlendirmek, daha sonra ailenin sosyo-ekonomik durumunu, zor yaşam olaylarını, sosyal destek sistemlerini gözden geçirmek önemlidir. Çocuğun bakım verenlerle ilişkisi, beslenme, oyun, uyku düzeninde yaşanan etkileşimler değerlendirilmelidir. Değerlendirmeden sonra etkileşimde gözlenen işlevselliği bozucu davranış kalıplarına ebeveynin dikkati yöneltilir. Yeme Bozukluklarında Aile Terapileri Çift ve aile terapistlerinin en sık karşılaştığı problemler arasında depresyon, kaygı, çift sorunları, ebeveyn-çocuk ilişkisi sorunları ve davranış problemlerinden sonra yeme bozuklukları, madde bağımlılığı, cinsel sorun- Yeme Bozuklukları Tedavisinde Aile Terapisi Yaklaşımı İle İlgili Araştırmalar: Bir Gözden Geçirme lar ve aile içi şiddet gibi sorunlar gelmektedir (Beaton vd., 2009 ; Doherty & Simmons, 1996 ; Akt. Akyıl vd., 2015). Yeme bozukluklarının tedavisinde aile terapisinin etkinliği giderek daha çok fark edilmektedir. Kimi araştırmacılar ailenin ele alınmadığı bir yeme bozuklukları tedavisinin başarısız olacağını öne sürerler (Maltase & Halfon, 1990 ; Akt. Gürdal, 1999). Her ne kadar Beaton ve arkadaşları (2009), araştırmalarında çift ve aile terapistlerinin çift sorunları, depresyon gibi duygudurum bozuklukları ve kaygı bozukluklarıyla çalışma konusunda kendilerini daha yetkin hissettiğini, yeme bozuklukları, cinsel sorunlar ve fobilerle çalışma konusunda ise daha az yetkin hissettiğini saptamış olsalar da bunun tam tersini ortaya koyan araştırmalar da mevcuttur. Birçok araştırma da yeme bozuklukları, aile terapisinin belirgin etkinliğinin görüldüğü alanlardan birisi olarak kabul görmektedir (Lange vd., 1993 ; Akt. Samancı & Ekici, 1998). Aileyle görüşmek iki nedenle zorunludur: Birincisi tedavide ailenin işbirliği gerekir, ikincisi ise ailenin tutumunda değişiklik sağlama terapinin temel amaçlarından biridir (Öztürk, 1992). Aile terapisi daha çok ailesi ile yaşayan genç hastalarda etkilidir ve genellikle ayrılma-bireyselleşme, otonomi kazanma temelinde ergen ve ailesi ile çalışılır. Anoreksiya nervoza tedavisinde bulimiya nervozaya göre aile terapisinin yeri daha çok kabullenilmiş görünmektedir ( Dare & Eisler, 1995 ; Akt. Gürdal, 1999). Bireyleri anoreksiya nervozaya yatkın kılan tek bir aile modeli yoktur. Ebeveynlerde genellikle karışık duygular vardır. Bunlar: suçluluk, öfke, hastalık tarafından yenilgiye uğradıkları duygusudur. Aileler çocuklarına yardım etmek için elinden geleni yapmış, başarılı olamamış ve çabalamaktan yorulmuştur. Aile terapisinde hastalığın özelliği yeniden gözden geçirilir, ailenin çabalarına destek verilir. Bütün aileyi ilgilendiren düzelmesi gereken konular tanımlanır. Bunlar iletişim 545 sorunları, iyi yetiştirme endişesi olabilir. Babanın uzak ve ulaşılamaz olduğu durumlarda, anne tek başına çocuğu yetiştirme ile uğraşır ve süreç içerisinde yenilgi hisseder. Ayrı oturumlar halinde ebeveynler arasında eş sorunları tanımlanır, tartışılır. Destek almak, vermek ve paylaşmak için ailelerle gruplar yapılabilir (Maner, 2001). Yeme bozukluklarındaki çalışmalar, özellikle anoreksik aileler için "psikosomatik aileler" kavramını ortaya çıkarmıştır. Psikosomatik aile, iç içe girmiş, aşıp kollayıcı, katı ve sorun çözme yetileri düşük ailelerdir. Yeme bozukluğu olan grup, aile sorunlarının iyileştirilmesini tedavinin kaçınılmaz bir parçası olarak görmektedir. Ayrıca iyileşme de nerdeyse ailedeki sorunların çözümünün bir göstergesidir (Samancı & Ekici, 1998). Ailede iletişim, aile yapısı, ailenin ilişki ve etkileşiminin özellikleri, aile işlevlerinin en önemli belirleyicileri olarak kabul görmektedir. Bu nedenle, yeme bozukluğunu ortadan kaldırmanın yolu, ailenin organizasyonel, yapısal, iletişimsel, etkileşimsel ve işlevsel özelliklerinin oluşturduğu biçimleri tanımaktan geçer (Toker & Hocaoğlu, 2009). Aile sisteminde her bir üyenin, ilişkide etkili olduğu ve sistemde görünmeyen kuralların bir denge oluşturduğu da unutulmamalıdır (Erol vd., 2002). Aile sisteminde, devam eden bir belirtinin işlevini belirlemek ve tedavide gereksinimlerin doyumunun sağlandığı daha uyumlu alternatif yolları belirlemek önemli olduğundan aile terapisinde, yapısal ve sistemik olmak üzere iki yaklaşım en çok kullanılmaktadır (Toker & Hocaoğlu, 2009). Yapısal yaklaşıma göre, bulimiya nervozanın belirtileri özel bir ekolojik ortamda ortaya çıkar ve bozuk aile kalıplarını stabilize etmek ve korumak üzere rol oynar. Aile ‚yapısal‛ olarak organize olur ve aile bütünlüğünü devam ettirme hedeflerini başarmak, bireysel gelişmeyi ilerletmek, duygulanım uzlaşması, mahremiyet ve karşılıklı saygı oluşturmak için çalışır. Sistemik yaklaşım ise hem 546 Safiya YIMAZ DİNÇ & Kemal KOÇHAN stratejik hem de yapısal modelden geliştirilmiştir. Belirtiden kurtulma yolu kuralların değiştirilmesidir. Etkileşimin mikro elemanlarının önemi azdır. Değişikliklerin bütün sistem içinde değişikliklere yol açacağına inanılır. Bu model, değişikliklere ilişkin çelişkiyi, değişikliklerin sonucunu, sistemi çevreleyen düşünme ve etkileşim düzenlerinin önemini vurgular. Değişiklik korkusu, kız çocukta belirtilerden vazgeçmeyi ve ebeveynde ise kızlarının büyümesine izin vermeyi içerir. Bu korku anoreksik ailelerde önemlidir. Bulimiklerde emosyon odaklı aile terapisi de kullanılmıştır. Burada ayrılık sıkıntısı ve güvensiz bağlanma işlenmektedir (Maner & Aydın, 2007: 32 ). Yeme bozukluğu davranışını ortadan kaldırmanın yolu, literatür bilgilerinde de görüldüğü üzere büyük oranda ailenin çeşitli özelliklerini tanımak ve işlevsel olmayan özelliklerini ortadan kaldırmaktan geçer. Bu çalışmada son on yıl içerisindeki yeme bozuklukları tedavisinde kullanılan aile terapisinin etkililiğini ele alan araştırmaları incelemek amaçlanmıştır. SONUÇ VE TARTIŞMA Aile terapisinde yeme bozuklukları ile yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde genel olarak aile terapisinin yeme bozukluklarının tedavisinde en iyi uygulama olarak kabul edildiği görülmektedir. Aile merkezli terapi, çocuk ve ergenlerin sağlığına kavuşması açısından önemli rol oynamaktadır (Kosmerly vd., 2015 ; Robinson vd., 2015). Özellikle ergenlerle ilgili bozuklukların tedavisinde aile terapisinin etkili olduğu görülmüştür (Bulik vd., 2007 ; le Grange & Lock, 2005). Anoreksiya nevroza gibi yeme bozuklukları üzerinde yapılan son 10 yıldaki çalışmalar da yeme bozukluğu odaklı aile terapisinin (Bazen aile temelli tedavi ya da Maudsley aile terapisi olarak da anılmaktadır) özellikle etkileyici sonuçlar gösterdiği belirlenmiştir (Eisler, Wallis ve Dodge, 2015). Ayrıca bilişsel remisyonlarda da % 40’lara varan oranlarda bilişsel belirtilerin düzeltilmesinde tedavi edici yönünün bulunduğunu gösteren çalışmalar vardır (Lock vd., 2010). Aile terapisinin, anoreksiya nevroza hastalarının hastaneye yatış sıklığını ve süresini azaltmada etkili olduğunu tespit eden çalışmalar da bulunmaktadır (Madden vd., 2014). Aile terapisi, birçok terapiye göre yeme bozukluklarının tedavisinde çok daha etkili (Ev vd., 2012) olmasına rağmen ailelerin önemli bir azınlığı bu tedaviye yanıt verememektedir. Buna yönelik olarak ailelerin çocuklarını desteklemesi için duygu odaklı terapi ilkeleri ve teknikleri entegre edilerek geliştirilmiş ve ailelerin yeme bozuklukları konusunda çocuklarına destek vermesi yönünde çalışmalar yapılmıştır (Robinson vd., 2015). Bu çalışmalar daha yoğun tedavi modelleri ve dirençli yeme bozuklukları için ailelere yardımcı olan güçlü bir problem çözme aracıdır. Son zamanlarda bu yaklaşım ile yapılan çalışmalar, hastanelerde programlar halinde uygulanmış ve olumlu sonuçlar vermiştir (Girz vd., 2012). Bunun yanı sıra birçok aile ve ergen üzerinde olumlu sonuçları olan duygu odaklı tedavinin azınlık bir grup üzerinde etkili olmadığı durumlar da olmuştur (Lock vd., 2010; Treasure & Russell, 2011). Aynı zamanda davranışsal iyileşmenin yanında yetişkin nüfusun yeme bozukluklarının tedavisinde de duygu işleme becerileri üzerinde artan bir odak bulunmaktadır (Corstorphine, 2006 ; Fairburn, 2008; Money vd., , 2011 ; Wildes & Marcus, 2011). Bireyin duygularını kendi kendine örgütlemesi duygu odaklı terapinin temel bir ilkesidir (Greenberg, 2010). Duygu odaklı aile terapisinin ebeveynler açısından çok yararı vardır. Ebeveynlerin, çocuklarının yaşadığı acı duygusal deneyimlerle başa çıkmalarında yardımcı olabilmeleri için destekleyici davranışlarda bulunmaları ve duygu odaklı terapinin teknikleri doğrultusunda hareket etmeleri önemlidir. Bunu yaparken de yeni maudsley aile terapisi yöntemine benzer şekilde yapabilir ve çocukların duygusal öz-yeterlik noktasında kendilerini yeterli hissetmelerine destek verebilirler (Treasure vd., 2010). Bu yaklaşım Yeme Bozuklukları Tedavisinde Aile Terapisi Yaklaşımı İle İlgili Araştırmalar: Bir Gözden Geçirme kullanılarak hem çocuğun sağlığı iyileştirilir; hem de çocuk sorunlarla karşı karşıya geldiğinde duygu düzenleme becerileri ile donatılmış hale gelecektir. Bununla beraber kazanılan bu tecrübe ile sorunların tekrarında da başarılı olunacaktır (Robinson vd., 2015). Aile terapisinin kısa süreli terapiye kıyasla daha etkili olabileceğini gösteren bazı kanıtlar bulunmaktadır. Ancak psikolojik müdahalelerin diğer türlerine göre avantajlı ya da üstün olduğunu gösteren sağlam kanıtlar bulunmamaktadır. (Fisher, Hetrick ve Rushford, 2010). Aile temelli terapi yaklaşımının özellikle ergenlerde, çocuklarda, gençlerde ve genç yetişkinlerde anoreksiya nevroza ve bulimiya nervoza tedavisinde etkili olduğu anlaşılmıştır (Chen vd., 2010 ; LeGrange vd., 2005 ; LeGrange vd., 2007). Ergen yeme bozuklukları tedavisinde etkileyici ampirik kanıtlar sunulmuştur. Psikolojik müdahalelerin etkililiğin artması için klinik olarak yararlı olan kısa vadeli aile terapilerinin de gelişmesi için çalışmalar yapılmıştır. (Marzola vd., 2015). Yeme bozukluklarında tek aileli yoğun aile terapisi ve çok aileli yoğun aile terapisinden bahsedilmektedir (Rockwell vd., 2011). Tek aileli aile terapisinde bir hafta boyunca toplam 40 saat olmak üzere psikiyatristler, psikologlar, hemşireler ve sosyal hizmet uzmanlarının oluşturduğu bir ekip tarafından tedavi hizmeti verilmektedir. Ailelerin birbirine geribildirimde bulunması amacıyla geliştirilmiş stratejik, sistemik ve psikodramaya dayalı aile terapileri ise çok aileli yoğun aile terapisinde uygulanan ailelerin birbirini desteklemesi yöntemine dayanmaktadır (Eisler, 2005 ; Scholz vd., 2005). Çoklu aile terapisi son 10 yılda, yeme bozukluklarında ve birçok programın tedavisinde giderek popülerlik kazanmıştır. Yeme bozukluklarının tedavisine yönelik etkinliği hakkında literatürde çok az araştırma bulunmaktadır. Çoklu aile terapisiyle yapılan tedavilerin büyük çoğunluğunda iyileşmeler görülmüştür.Bu terapinin yeme 547 bozukluklarında etkili olabileceği ve yaşam kalitesini artırabileceği değerlendirilmektedir (Gelin vd., 2015). Literatürde bu konuyla ilgili fazla çalışma bulunmadığından bulguların karşılaştırılması zorlaşmaktadır. Literatürde sadece küçük örneklemler ve pilot çalışmalar mevcuttur (Cook-Darzens vd., 2005 ;. Depestele & Vandereycken, 2009 ; Hollesen vd., 2013 ; Mehl vd., 2013). Sonuç olarak aile terapileri 40 yılı aşkın bir süredir yeme bozukluklarında uygulanmaktadır (Eisler vd., 2010). Çünkü aile terapisinin, fiziksel gelişme ve bilişsel çarpıtmaların azaltılmasında bireysel psikoterapilerden daha etkili olduğu düşünülmektedir (Gardner & Wilkinson, 2011). Ele alınan araştırmalarda da görüldüğü üzere aile terapilerinde hasta ile ailesi arasındaki ilişkilere vurgu yapılmakta ve bireyin anne-babası ile kurduğu ilişki biçiminin yeme bozuklukları üzerinde etkili olduğu bildirilmektedir Bu araştırmada ele alınıp incelenen bilimsel raporlar, yeme bozuklukluklarında aile terapisi yaklaşımının sıklığı ve etkililiği konusunda daha derin ve çok yönlü çalışmalar yapılması gereğini de ortaya çıkarmıştır. KAYNAKÇA Akyıl, Y., Üstünel, A.Ö., Alkan, S., Aydın H.(2015). ‚Türkiye’de Çift ve Ailelerle Çalışan Uzmanlar: Demografik Özellikler, Eğitim ve Klinik Uygulamalar.‛ Psikoloji Çalışmaları Dergisi 35-1, 5784. Alyanak, B., Polvan, Ö. (2000). ‚Bebeklik Ve Erken Çocuklukta Yeme Ve Büyüme Bozuklukları: Psikiyatrik Gözden Geçirme Yazısı-1.‛ İstanbul Tıp Fakültesi Mecmuası. 63 (1). 100-104. Aslangiray, N. (2013). Üniversite Öğrencilerinde Beden İmajının Yordayıcıları Olarak Bağlanma Stilleri Ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, 548 Safiya YIMAZ DİNÇ & Kemal KOÇHAN Ankara. Beaton, J., Dienhart, A., Schmidt, J. ve Turner, J. (2009). ‚Clinical Practice Patterns Of Canadian Couple/Marital/Family Therapists.‛ Journal of Marital and Family Therapy, 35(2),193-203. Bulik, C. M., Berkman, N.D., Brownley, K.A., Sedway J.A. ve Lohr K.N. (2007). ‚Anorexia Nervosa Treatment: A Systematic Review Of Randomized Controlled Trials.‛ International Journal of Eating Disorder, 40(4). 310–20. Chen, E. Y, LeGrange, D., Doyle, A. C., Zaitsoff, S., Doyle, P., Roehrig, J. P., Washington B. A. (2010). ‚Case Series Of Family-Based Therapy For Weight Restoration In Young Adults With Anorexia Nervosa.‛ J Contemp Psychotherapy, 40, 219–224. Connan, F., Campbell, I., Katzman, M., Lightman, S., Treasure, J. A. (2003). ‚Neurodevelopmental Model For Anorexia Nervosa.‛ Physiol Behav, (79). 13-24. Cook-Darzens, S., Doyen, C., Brunaux, F., Rupert, F., Bouquet, M.-J., Bergametti, F. (2005). ‚Therapie Multi Familiale De L’adolescent Anorexique.” Therapie Familiale, 26(3), 223–245. Corstorphine, E. (2006). ‚CognitiveEmotional-Behavioural Therapy For The Eating Disorders: Working With Beliefs About Emotions.‛ European Eating Disorders Review, 14(6), 448– 461. Çam Ray, P., Demirkol, M. E., Tamam, L. (2012). ‚Beden Dismorfik Bozukluğu.‛ Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. 4 (4). 547-565. Depestele, L. ve Vandereycken, W. (2009). ‚Families Around The Table: Experiences With A Multi-Family Approach In The Treatment Of EatingDisordered Adolescents.‛ International Journal of Child Health and Adolescent Health, 2(2), 255–261. Erol, A., Toprak, G., Yazıcı, F. (2002). ‚Üniver- site Öğrencisi Kadınlarda Yeme Bozukluğu Ve Genel Psikolojik Belirtileri Yordayan Etkenler‛. Türk Psikiyatri Dergisi, 13(1), 48-57. Ertaş, H. S. (2006). Yeme Bozuklukları, Anoreksiya, Bulimia ve Diğerleri. İstanbul: Timaş Yayınları. Eisler, I. (2005). ‚The Empirical and Theoretical Base Of Family Therapy and Multiple Family Day Therapy For Adolescent Anorexia Nervosa.‛ Journal of Family Therapy, 27(2), 104–131. Eisler, I., Lock, J., Le Grange, D. (2010). Family Based Treatments For Adolescents With Anorexia Nervosa: SingleFamily And Multifamily Approaches. C. Grilo ve J. Mitchell (Ed.), The Treatment Of Eating Disorders: A Clinical Handbook (s. 150–174). New York: Guilford. Eisler, I., Wallis, A. ve Dodge, E. (2015). What’s New İs Old And What’s Old İs New: The Origins And Evolution Of Family Therapy For Eating Disorders!, Loeb, K., Le Grange, D., ve Lock. J. (Ed.), Family Terapy For Adolescent Eating and Weight Disorders. New York: Guilford. Fairburn, C. (2008). Cognitive Behaviour Therapy And Eating Disorders. New York, NY: Guilford Press. Fisher, C. A., Hetrick, S. E., Rushford, N (2010). ‚Family Therapy For Anorexia Nervosa.‛ Cochrane Database Syst Rev, 14(4): CD004780. Gardner, J. ve Wilkinson, P. (2011). ‚Is Family Therapy The Most Effective Treatment For Anorexia Nervosa?‛ Psychiatria Danubia, 23, 175–177. Garipağaoğlu, M., Eliız, B., Esin, K., Çağatay, P., Nalbant, H., Solakoğlu, Z. (2012). ‚Tıp Fakültesi 1. Sınıf Öğrencilerinin Beslenme Durmlarının Değerlendirilmesi.‛ İstanbul Tıp Dergisi, 13(1):18. Gelin, Z., Fuso, S., Hendrick, S., CookDarzens, S., Simon, Y. (2015). ‚The Ef- Yeme Bozuklukları Tedavisinde Aile Terapisi Yaklaşımı İle İlgili Araştırmalar: Bir Gözden Geçirme fects Of A Multiple Family Therapy On Adolescents With Eating Disorders: An Outcome Study.‛ Fam Proc, 54, 160–172, Grabe, S., Ward, L. M., Hyde, J. S. (2008). ‚The Role Of The Media İn Body İmage Concerns Among Women: A MetaAnalysis Of Experimental And Correlational Studies.‛ Psychological Bulletin, 134 (3), 460-476. Greenberg, L. (2010). ‚Emotion-focused Therapy: A Clinical Synthesis.‛ The Journal of Lifelong Learning in Psychiatry, 3(1), 32–42. Girz, L., Lafrance Robinson, A., Foroughe, M., Jasper, K., Boachie, A. (2012). ‚Adapting Family-Based Therapy To A Day Hospital Programme For Adolescents With Eating Disorders: Preliminary Outcomes And Trajectories Of Change.‛ Journal of Family Therapy. Güleç Öyekçin, D. Şahin, E. M. (2011). ‚Yeme Bozukluklarına Yaklaşım.‛ Türkiye Aile Hekimliği Dergisi. 15 (1). 29-35. Gürdal, A. (1999). ‚Yeme Bozuklukları Tedavisi.‛ Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 9(1). 21-27. Hamurcu, P. (2014). Obez Bireylerin Benlik Saygısı Ve Beden Algısının Değerlendirilmesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Bilim Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Hollesen, A., Clausen, L., Rokkedal, K. (2013). ‚Multiple Family Therapy For Adolescents With Anorexia Nervosa: A Pilot Study Of Eating Disorder Symptoms And İnterpersonal Functioning.‛ Journal of Family Therapy, 35, 53–67. House, J., Schmidt, U, Craig, M., Landau, S., Simic, M., Nicholls, D. (2012). ‚Comparison Of Specialist And Nonspecialist Care Pathways For Adolescents With Anorexia Nervosa And Related Eating Disorders.‛ International Journal of Eating Disorders, 45(8), 949– 549 956. Kadıoğlu, M. ve Ergün , A. (2015). ‚Üniversite Öğrencilerinin Yeme Tutumu, ÖzEtkinlik Ve Etkileyen Faktörler.‛ Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 5(2), 96-104. Kılıç, E. Z. (2006). ‚Ruhsal Bir Hastalık Olarak Yeme Bozukluklukları.‛ Turkiye Klinikleri J Pediatr Sci., 2(7), 45-50. Kosmerly, S., Waller, G. ve Robinson, A. L. (2015). ‚Clinician Adherence to Guidelines In the Delivery of FamilyBased Therapy for Eating Disorders,‛ International Journal of Eating Disorders 48(2), 223–229. Köse, A. (2005). Zonguldak İl Merkezinde 1517 Yaş Grubu Genel Lise Öğrencilerinde Öğün Dışı Yeme Alışkanlığının İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Zonguldak. Le Grange, D. ve Lock, J. (2005). ‚The Dearth of Psychological Treatment Studies For Anorexia Nervosa.‛ International Journal of Eating Disorders, 37(2). 79– 91. LeGrange, D., Binford, R., Loeb, K. L. (2005). ‚Manualized Family-Based Treatment For Anorexia Nervosa: A Case Series.‛ J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 44, 41–46. LeGrange, D., Crosby, R. D., Rathouz, P. J., Leventhal, B. L. (2007). ‚A Randomized Controlled Comparison Of Family-Based Treatment And Supportive Psychotherapy For Adolescent Bulimia Nervosa.‛ Arch Gen Psychiatry, 64, 1049–1056. Lewis, E.L. ve Sbrocco, T. (2007). Yeme Bozuklukları. (Çev. M. Unalacak) SouthPaul, J.E., Matheny, S.C., Lewis, E.L. (Ed.) Aile Hekimliği Tanı ve Tedavi, Ankara:Güneş Tıp Kitabevleri.. Lock, J., le Grange, D., Agras, S., Moye, A., Bryson, S.W., Jo, B. (2010). ‚Rando- 550 Safiya YIMAZ DİNÇ & Kemal KOÇHAN mized Clinical Trial Comparing Family-Based Treatment With Adolescent-Focused İndividual Therapy For Adolescents With Anorexia Nervosa.‛ Archives of General Psychiatry, 67(10), 1025–1032. Madden, S., Miskovic-Wheatley, J., Wallis, A., Kohn, M., Lock, J., Le Grange, D. (2014). ‚A Randomized Controlled Trial Of İnpatient Treatment For Anorexia Nervosa In Medically Unstable Adolescents.‛ Psychological Medicine, 14, 1–13. DOI: 10.1017/ S0033291714001573 Maner, F. (2001). ‚Yeme Bozuklukları.‛ Psikiyatri Dünyası.(5). 130-139. Maner, F. ve Aydın, A. (2007). ‚Bulimiya Nervozada Psikososyokültürel Etmenler.‛ Düşünen Adam, 20(1):25-37. Marzola, E., Knatz, S., Murray, S. B., Rockwell, R., Boutelle, K., Eisler, I., Kaye, W. H. (2015). ‚Short-Term Intensive Family Therapy for Adolescent Eating Disorders: 30-Month Outcome.‛ European Eating Disorders Review, 23(3), 210–218. Mazıcıoğlu, M. ve Öztür, A. (2003). ‚Üniversite 3 ve 4. Sınıf öğrencilerinde Beslenme Alışkanlıkları Ve Bunu Etkileyen Faktörler.‛ Erciyes Tıp Dergisi, 25, 172-8. Mehl, A., Tomanova, J., Kubena, A., Papezova, H. (2013). ‚Adapting Multi-Family Therapy To Families Who Care For A Loved One With An Eating Disorder İn The Czech Republic Combined With A Follow-Up Pilot Study Of Efficacy.‛ Journal of Family Therapy, 35, 82–101. Money, C., Davies, H., Tchanturia, K. (2011). ‚A Case Study İntroducing Cognitive Remediation And Emotion Skills Training For Anorexia Nervosa İnpatient Care.‛ Clinical Case Studies, 10(2), 110–121. Otçeken Kurtaraner, M. (2012). Obezitesi Olan ve Olmayan 14 - 17 Yaş Aralığındaki Ergenlerin Ruhsal Süreçlerinin, Beden Algıları, Aile Özellikleri Ve Beslenme Alışkanlıkları Yönünden İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul bİlim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Özgen, L., Kınacı, B., Arlı, M. (2012). ‚Ergenlerin Yeme Tutum ve Davranışları.‛ Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi (Ankara University, Journal of Faculty of Educational Sciences), 45(1), 229-247. Öztürk, O. (1992). ‚Ruh Sağlığı ve Bozuklukları.” Ankara: Hekimler Yayın Birliği. Robinson, A. L., Dolhanty, J., Greenberg, L. (2015). ‘Emotion-Focused Family Therapy for Eating Disorders in Children and Adolescents.’ Clin Psychol Psychother, 22(1), 75-82. Rockwell, R., Boutelle, K., Trunko, M., Jacobs, M., Kaye, W. (2011). ‚An Innovative Short-Term, Intensive, Family-Based Treatment For Adolescent Anorexia Nervosa: Case Series.‛ European Eating Disorders Review, 19(4), 362–367. Samancı, A. Y., Ekici, G. (1998). ‚Aile Terapisi.‛ Düşünen Adam. 11 (3). 45-51. Scholz, M., Scholz, K., Gantchev, K., Thömke, V. (2005). ‚Multiple Family Therapy For Anorexia Nervosa: Concepts, Experiences And Results.‛ Journal of Family Therapy, 27, 132–141. Stern, S., Dixon, K. N., Jones, O., Lake, M., Nemzer, E., Sansone, R. (1989). ‚Family Environment İn Anorexia Nera Vosa And Bulimia.‛ International Journal of Eating Disorders 8, 25-31. Tahiroğlu, A. Y., Fırat, S., Diler, R., S., Avcı, A. (2005). ‚Erkek Çocuklarda Yeme Bozuklukları; Bir Anoreksiya Nervosa Vakası.‛ Çocuk Sağliği ve Hastaliklari Dergisi, 48: 151-157. Toker, D. E. ve Hocaoğlu, Ç. (2009). ‚Yeme Bozuklukları ve Aile Yapısı: Bir Gözden Geçirme.‛ Düşünen Adam. 22 (14). 36-42. Treasure, J., ve Russell, G. (2011). ‚The Case Yeme Bozuklukları Tedavisinde Aile Terapisi Yaklaşımı İle İlgili Araştırmalar: Bir Gözden Geçirme For Early Intervention In Anorexia Nervosa: Theoretical Exploration Of Maintaining Factors.‛The British Journal of Psychiatry, 199(1), 5–7. Treasure, J., Schmidt, U., Macdonald, P. (2010). The Clinician’s Guide to Collaborative Caring in Eating Disorders. London: Routledge. Turan, Ş., Poyraz, C.A., Özdemir, A. (2015). ‚Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu.‛ Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 7(4):419-435. Ünlü, G., Aras, Ş., Güvenir, T., Büyükgebiz, B., Bekem, Ö. (2006). ‘Yeme Reddi Olan Çocukların Annelerinde Kişilik Bozuklukları, Depresyon ve Anksiye- 551 te Belirtileri ve Aile İşlevleri.’ Türk Psikiyatri Dergisi, 17 (1): 12-21 Yılmaz, B. (2007). Ankara Universitesindeki Oğrencilerin Beslenme Durumları, Fiziksel Aktiviteleri ve Beden Kitle İndeksleri Kan Lipidleri Arasındaki İlişkiler, Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitusu, Doktora Tezi. Wildes, J.E., ve Marcus, M.D. (2011). ‚Development Of Emotion Acceptance Behavior Therapy For Anorexia Nervosa: A Case Series.‛ International Journal of Eating Disorders, 44(5), 421– 427. 552 Safiya YIMAZ DİNÇ & Kemal KOÇHAN