er ismail`in şiiri

advertisement
ER İSMAİL’İN ŞİİRİ
BİR YOLCUYA
Bu şiir, şehit olduktan sonra bir
askerimizin cebinden çıkmıştır.
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sâkit yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Şu dağlarda Türk’ün erkek sesi var
Türk oğlunun oktan yaydan süsü var
İsmail’in Vatan’dan başka nesi var
Emir senden, ölmek bizden yüzbaşım
Bize şu dağlara seğirt deyiver
Altıncı mangaya yiğit deyiver
İsmail’e raporda şehit deyiver
Emir senden, ölmek bizden yüzbaşım.
Er İsmail,1915
VATANA ŞİİR
Gerçi taştır bu şehit abidesi,
Vatanın üstünde yükselir sesi.
Üzerinde kuru taş görsen,
Sevilir, her vatan uğrunda ölen.
Ölmeyi bilmezse millet yaşamaz.
Yaşar, evladı gömüldükçe biraz.
Dinle, ey görünüşte matemperver
Ne diyor bak, şu muazzam minber.
Hüseyin Suat
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda
İstiklâl uğrunda, namus yolunda.
Can veren Mehmed'in yattığı yetidir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan cüz'ü de geçerken ele
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki, haşr olan kan, kemik etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Necmettin Halil ONAN
ÇANAKKALE İÇİNDE
Bu türkü aynı zamanda Atatürk’ün sevdiği
türküler arasındadır
Yöresi : Kastamonu
Kimden Alındığı : İhsan Ozanoğlu
Derleyen : M. SARISÖZEN
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı
Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
Çanakkale üstünü duman bürüdü
On üçüncü fırka harbe yürüdü
Çanakkale içinde bir dolu testi
Analar babalar mektubu kesti
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
Mehmetçiğin Çanakkale Savaşı'nı Kazındıran Yüksek
Ruh
"Bombasırtı Olayı ( 14 Mayıs 1915) çok önemli ve dünya harp
tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir hadisedir.
Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm
muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına
şehit düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine
gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve
tevekkülle biliyor musunuz? Bomba, şarapnel, kurşun
yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini
biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok
Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye
hazırlanıyor. Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve
ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. 20
düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor.
Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini
gösteren, dünyanın hiç bir askerinde bulunmayan, tebrike
değer
bir
örnektir.
Emin
olmalısınız
muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur."
ki
Çanakkale
ÇANAKKALE CEPHESİ
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin en başarılı olduğu cephe
Çanakkale Cephesidir. Dünya tarihinin en kanlı savaşı bu cephede
cereyan etmiştir.
İngiltere ve Fransa, müttefikleri Rusya'yla birleşerek savaşın seyrini
lehlerine çevirmek istiyordu. Rus ekonomisi savaşın yükünü
kaldıramaz hale gelmişti. İtilaf Devletleri Osmanlı Devletini saf dışı
bırakmak, Rus Ordusuna gerekli askeri yardımı ve malzemeyi en hızlı
bir şekilde ulaştırmak, Kafkasya Cephesinde bunalan Rusya'yı
rahatlatmak ve Türk Ordusunun geri çekilmesini sağlamak için
Çanakkale Boğazına harekat düzenlediler. İngiliz ve Fransız savaş
gemilerinin Çanakkale Boğazı'ndan geçişlerine 18 Mart 1915'te
başarıyla karşı konuldu. İtilaf Devletleri donanması ağır kayıplar
verince, Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarıp kara muhaberelerini
başlattılar. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini,
Mustafa Kemal'in komuta ettiği birlik Conkbayırı'nda durdurdu. Bu
başarı üzerine, Mustafa Kemal albaylığa yükseltildi.
General Harrington komutasındaki İngiliz birlikleri 6-7 Ağustos
1915'te tekrar taarruz etti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa
Kemal, 9-10 Ağustos 1915'te 1. Anafartalar Zaferi'ni kazandı Bu
zaferi, 17 Ağustosta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta 2. Anafartalar zaferleri
takip etti.
Çanakkale Savaşı'na katılan Türk Ordusu'ndan, çoğu öğrenim çağında
253.000 subay, er ve erbaş şehit oldu. Çanakkale'nin geçilemeyeceğini
anlayan İngiliz ve Fransızlar da, arkalarında Türkler kadar kayıp
bıraktılar. 19/20 Aralık 1915'te Anafartalar ve Arıburnu'ndan, 8-9
Ocak 1916'da Seddülbahir'den kesin olarak çekildiler.
Download