hücre duvarı

advertisement
HÜCRENİN GENEL YAPISI
Hücrenin Komponentleri
1922 yıllarında E.B. Wilson, o tarihe kadar ışık mikroskobu ile
elde edilen bilgiyi kapsayan bir hücre resmi çizmiştir.
Bu hücre, genel olarak bir çekirdek zarı ile çevrili bir çekirdek
ve bunu çevreleyen sitoplâzma kitlesinden oluşmaktaydı.
Sitoplâzma içinde o zamanki terimleri ile Golgi cihazı,
sentrozom, ve mitokondriyon denilen organellerin varlığı
öğrenilmişti.
Hücre zarını görmek mümkün olmadığı için hücrenin çevresinde
zar belirtilmiyordu. Bu yapı, 1964'e kadar böyle anlatılmıştır.
1964'den sonra ise, elektron mikroskobu ile ortaya çıkarılan
diğer bütün yapıları gösteren hücre modelleri çizilmeye
başlanmıştır.
Sitoplazma
Sentrozom
Kromatin
Çekirdekçik (Nukleolus)
Çekirdek (Nukleus)
Kromosentrum
Çekirdek zarı
Vakuol
Mitokondri
Wilson’un klasikleşmiş hücre şeması.
Yeni hücre modellerinde hücre zarı, endoplâzmik
retikulum, lizozom ve ribozom gibi organeller
eklenmiştir.
Bütün canlılar bu tipik hücre yapısına kıyasla çekirdek
kapsayıp kapsamadıklarına göre iki büyük gruba ayrılırlar.
İlkel olan birinci grup canlılara Prokaryota denir.
Bunlar tek bir hücreden yapılmıştır. Çekirdekleri yok olarak
kabul edilen bu hücreler tipik hücreler değildir.
Diğer canlılar ise bir veya birden çok sayıda hücreden
yapılmıştır. Bu canlıların hepsi Eukaryota adı altında
toplanırlar ve çekirdekli tipik hücrelerden oluşur.
Ökaryot hücre grubuna giren bitki hücreleri ile hayvan
hücrelerini birbirinden ayıran birkaç fark vardır.
Bitki hücresinde plâzma zarının dışında kalan bir hücre
duvarı bulunur.
Ayrıca bitki hücrelerinde plâstidler bulunur.
maddelerin sentezi ve biriktirilmesi ile ilgilidirler.
Çeşitli
Plâstidlerin en önemlisi kloroplâstlar'dır. Kloroplâstlarla
mitokondriler
bitki
hücrelerinin
enerji
transformasyonlarına giren biyokimya makineleridir.
Kloroplâstlar güneş ışığında bulunan elektromanyetik
enerjiyi kimyasal enerjiye çevirirler. Bu olaya fotosentez
denir.
Bundan başka vaküol denilen ve normal olarak bulunan
büyük boşluklar bitki hücrelerinin karakteristik yapılarıdır.
Bitki hücrelerinde sentriyol ve aster iplikleri bulunmaz.
Ayrıca bitki hücreleri bölünürken iki oğul hücre arasında
hücre plâğı denilen bir yapı gelişir.
Hayvan hücrelerinde;
Sentriyol ve aster iplikleri bulunur.
Ana hücre bir boğumla ikiye bölünür.
Plâstitler bulunmaz.
Büyük vaküoller yerine Koful denilen küçük boşluklar vardır.
Bir hayvan hücresi
Bir bitki hücresi
Bir hayvan hücresi elektronmikrografı
Sentriyoller
M
Çekirdek
Hayvan
hücresinden
bir kısım
Kloroplast
Vakuol
Hücre
duvarı
Bitki hücresi
Hayvan hücresinde bölünme
Bitki hücresinde bölünme, hücre plağı, hücre duvarı.
Prokaryot Hücreler
 Prokaryot hücreler tipik olmayan hücrelerdir.
 Bunlar en küçük ve en ilkel yapılı canlı şekilleridir.
 Ortak özellikleri
olmamalarıdır.
zarla
çevrili
bir
çekirdeğe
sahip
 Çekirdek materyali protoplâzma ile karışmış olup doğrudan
protoplâzma ile temas halinde bulunur.
 Yeryüzünde bulunan prokaryot canlılar viroidler, virüsler,
mikoplâzmalar, bakteriler ve siyanobakteriler (maviyeşil algler)'dir.
 Genellikle hastalık yapan ajanlar olan viroidler, virüsler,
bakteriler ile ökaryotların ortak özelliği nükleik asit
taşımalarıdır.
Sitoplazma
Nükleoid
Kapsül
Hücre
duvarı
Hücre zarı
Ribozomlar
Pili
Kamçı
Prokaryot Hücre
 Hastalık yapmakla beraber nükleik asiti bulunmayan 30.000
kadar molekül ağırlıklı proteinden oluşan prion denen
bulaşıcı moleküller de vardır.
 Bunlar insan ve hayvanlarda bazı hastalıklardan sorumludur
ve çoğalma mekanizması tam bilinmemektedir.
Viroidler en basit organizmalardır.
 Virüslerden daha basittirler.
 Bitki hücrelerinde hastalık yaparlar.
 400 kadar nükleotidden oluşan tek bir RNA molekülünden
ibarettirler.
 RNA'yı çevreleyen bir protein örtüye sahip değillerdir.
Patateste yaşayan halkasal ve düz iplik şeklinde bulunan bir viroid.
(Potato Spindle Tuber Viroid) (Nükleik asit yayma tekniğiyle hazırlanmış platinle metal gölgelemesi
yapılmıştır, TEM). x350,000. http://emu.arsusda.gov/ typesof/pages/viroid.html
 Tam bir hücre bile olmayan virüsler 19. yüzyılın sonunda
keşfedilmiş en küçük canlı varlıklardandır.
 Büyüklükleri 30-300 nm arasında değişen virüsler, ancak
elektron mikroskobu ile görülebilir ve incelenebilirler.
 Porselen filtrelerin deliklerinden geçebilir.
 Canlı organizmaların özelliklerine sahip olan virüsler
aktiviteleri için mutlaka bir konak hücre içinde bulunması
gerekir.
 Bu sebeple parazit olarak kabul edilirler.
 Her virüs çeşidi belli bir canlının belli hücrelerinde yaşar.
Tütün mozayik virüsünce enfekte olmuş tütün yaprakları.
(Fotoğraf H. D. Shew, Compendium of Tobacco Diseases)
Tütün mozaik virüsünün elektron mikrografı, x192.000
(C.H. Clay' in izniyle Horticulture Research International, Wellesbourne, UK).
 Bakterilerin içinde yaşayan virüslere bakteriyofaj
(faj) denir.
 Bakteriofajların kendilerini bakteriye tutturdukları bir
kuyruğu vardır. Bu kuyrukla bakteriye tutunan faj,
kuyruğunu dışarıda bırakarak bakteriye girer.
 Faj, bakterinin genetik materyalini, kendi protein ve
nükleik asitlerini kopyalamak üzere kullanır.
 Bakteri içinde yapısal proteinlerin sentezlenmesi ile 7
dakikada fajın kısımları bir araya gelebilir.
Baş kısmında Proteinler
Baş
Kapsit
İç Proteinler
Boyun
Boyun
Kuyruk protein örtüsü
Kuyruk
Kuyruk telleri
Uç plak
(Kaide
safihası)
Bakteriyofaj
E.coli
Fajlar
T 4 fajı tarafından enfekte
olmuş bir bakteri, Escheria
coli (Fosfotungstik asitle
negatif boyanmış). @CIMC
http://www.cimc.cornell.edu/Media/T4.JPG
Virüsler bir nükleik asitle, bunun çevresini saran ve
kapsit denen protein bir kılıftan oluşur.
Kapsit, kapsomer denilen proten birimlerinden
yapılmıştır.
Kapsomerlerin dizilişi geometrik bir simetri gösterir.
www.apsnet.org/education/
feature/TMV/Images/tmv26.htm
http://www.ppws.vt.edu/
~sforza/tmv
RNA
Kapsit
Kapsomerler
Tütün mozayik
virüsü (Yaklaşık
300 x 15 nm)
TMV Yandan görünüşü.
RNA sarı, kapsidi oluşturan
kapsomerler mavi gösterilmiştir.
Tütün mozayik
virüsünün üstten
görünüşü.
Bir çok virüs ikozahedral bir simetri (2,3,5 yönlü olabilir) gösterir.
http://web.uct.ac.za/depts/mmi/stannard/adenodr2.gif
www.tulane.edu/~dmsander/ WWW/109/structure.html
Virüsler genetik materyalini teşkil eden nükleik asitlerine
göre yani DNA veya RNA taşımasına göre ikiye ayrılır.
Bir tipinde sadece RNA bulunur.
– Tütün mozayik virüsü, Reovirüs, Retrovirüs, Çocuk
felci virüsü böyledir
Bazılarının genetik materyali DNA’dır.
– (Herpes virüsü SV40, Parvovirüsler), genellikle
bakteriofajlar
Tablo: Virüs Gruplarının Nükleik Asitleri
Kılıf Yapısı
Nükleik Asit Tipi
Virüs Grubu
Kılıfsız
Tek iplikli DNA
Parvovirüsler
Kılıfsız
Çift iplikli DNA
Adenovirüsler
Kılıflı
Çift iplikli DNA
Herpes, Vaccinia, Hepatit B virüsleri
Kılıfsız
Tek iplikli RNA
Çocuk felci, Hepatit A virüsleri
Kılıflı
Tek iplikli RNA
Hepatit C, HIV
Kılıflı
Tek iplikli RNA
Kuduz, Kızamık, Ebola virüsleri
Kılıfsız
Çift iplikli RNA
Reovirüs
Nükleik asit
Kapsomer
Kapsit
a.Çok kenarlı (Polihedral) virüs
b.Mastadeno virüsü
Kapsomer
Nükleik asit
Kılıf
a. Kılıflı heliksel virüs
b.Influenza virüsü
Virüs
örnekleri
 Mikoplâzmalar da ışık mikroskobu ile görülemeyecek kadar
küçüktürler. Büyüklükleri 0.1- 0.25 µm arasındadır.
 Çok ilkel yapılı tek hücreli varlıklardır.
 Bir zarla çevrili olan bir sitoplâzma kütlesinden oluşurlar.
 Sitoplâzma içinde bir organel gözlenmese de hayatsal
faaliyetlerin yürütülmesinde görev alan enzimler, DNA, RNA
ve ribozomlar bulunmaktadır.
 Yaklaşık 1200 kadar molekül bulunur. Otonom olarak büyüme
yeteneğinde olan en küçük ve en basit organizmalardır.
 Serbest ya da hayvanlarda parazit olarak yaşar.
 Bilinen mikoplâzmaların sayısı 100 civarındadır.
Laboratuvar ortamında kültürleri yapılabilir. Agar üzerinde
yağda pişmiş yumurta görüntüsü veren kolonileri vardır.
Agar
Agar yüzeyinde
çevresel kısım
Agara gömülmüş
merkezi kısım
Hücre zarı
Ribozom
DNA
Mikoplazma şeması
Çok farklı şekillerde mikoplazmalar. Taramalı Elektron Mikroskobu görüntüsü.
http://www.malp-research.de/malp_history.html
Mikoplazma hücrelerinin elektron mikroskobunda kesitleri. Hücreleri
çevreleyen zar, hücrenin halkasal DNA’ sından kesitlerin ince ipliksi yapıları ve
sitoplazmadaki ribozom granülleri görülüyor.
(RM Cole, Bethesda, Maryland).
Bakteriler daha ileri bir organizasyona sahip.
 Çekirdek zarı bulunmaz. Fakat DNA’ dan yapılmış bir
kromozomları vardır.
 Sitoplâzmalarında dağınık olarak ribozom granülleri
bulunmakla beraber tipik hücrelerde bulunan birçok temel
organellerden yoksundurlar.
 Örnek olarak endoplâzmik retikulum ve mitokondri
bulunmaz.
 Solunum olayına giren enzimlere sahiptirler.
 Ayrıca pigmentler, küçük vaküoller görülebilir.
 Bakterilerin de çoğu parazittir.
 Faydalı olan bakteriler de vardır (azot bakterileri gibi)
 Bakteriler çubuk, küre, spiral gibi çeşitli şekillerde
olabilirler.
 Işık mikroskobu ile görülecek kadar büyüktürler. Küre
şeklinde olanların çapı 1-4 µm kadar olabilir.
 Bakteriler
kolayca
hücrelilerdir.
kültürü
yapılabilen
tek
E.coli
Bacillus sp.
Bazı
bakterilerin
ışık
Neisseria sp.
mikroskobu
görüntüleri
Staphylococcus sp.
Eritrosit
zarı 10nm
Çeşitli canlı yapılarının büyüklüklerinin karşılaştırılması.
Copyright 2004 Pearson Education Inc., Publishing as Benjamin Cummings.
Bir bakteri şeması
Mavi-yeşil algler denen siyanobakteriler fotosentez yapan
prokaryotlardır. Yığınlar veya koloniler halinde yaşarlar
veya uzun zincirler meydana getirirler.
• Hareket için kamçıları yoktur. Hücre yüzeyinden salınan
jelâtinimsi bir tabaka üzerinde kayarak hareket ederler.
• İçlerinde çeşitli, zarla çevrili inklüzyonlar vardır. Meselâ
gaz vaküolleri suda yaşayan siyanobakteriler için suda
durmayı sağlayan önemli bir organeldir.
• Hücre duvarı ve hücre zarı vardır.
• DNA’dan yapılmış
bulunmaktadır.
bir
kromozomları
(nükleoid)
Bir siyanobakteri şeması.
Siyanobakteri.
Copyraight Pearson Education Inc. Publishing as Benjamin Cummings.
a.İpliksi ve heterokistli.
b.Filamentsi olmayan siyanobakteri
c.Dallanmış siyanobakteri.
• Prokaryot hücrelerde solunum zincirine giren enzimler
hücre zarının iç tarafında yer alırlar. Halbuki tipik
hücrelerde bu enzimler mitokondriler içinde bulunurlar.
• Prokaryot hücrelerde çekirdeğin bulunması gereken bölge
açık renk olarak görülür (Nükleoid).
• Bakterinin kromozomu kıvrılmış tek bir DNA molekülü
halindedir. Bir zarla sitoplâzmadan ayrılmamıştır.
• Bu DNA molekülü yaklaşık 1 mm uzunluğundadır. 20003000 farklı proteini kodlayacak bilgiyi kapsar.
• DNA'nın hemen çevresinde 250 A° çapında ve 30.000
kadar ribozom granülleri vardır.
• Ribozomlar gruplar halinde de (polizom) olabilirler.
• Bakterilerin ribozomları, 50 S ve 30 S’lik iki alt
birimden oluşmuştur.
• Bakterinin sitoplâzmasında çeşitli RNA molekülleri,
enzimler, diğer proteinler, çeşitli küçük moleküller ve
su vardır.
Nükleoid
Bölünmekte olan bakterinin elektron mikrografı. www.agen.ufl.edu/
Bakteri
Plazmit
Bakteri
Kromozomu
• Bazı bakterilerde
çapı 100 A° olan ve
uzunluğu değişebilen
kamçı (flagellum)
vardır.
• Kamçılar harekete
yarar.
E.coli bakterisi
Ökaryot Hücreler
• Ökaryot hücreler zarla çevrilmiş bir çekirdek ile
sitoplâzmadan oluşur ve dış taraftan bir hücre zarı ile
çevrilmiştir.
• Çekirdekli hücreler üstlenecekleri özel görevlere göre
farklılaşarak özel şekiller alırlar ve buna uygun olarak
da yapılarında farklar görülür.
Tablo: Prokaryot ve ökaryot hücrelerin karşılaştırılması
Prokaryot hücre
1. En basit ve küçük hücrelerdir
2. İlk oluşan canlılardır
(biyoevrim sırası)
3. 1-10 mikron (60 µm)
4. Nadiren çok hücreli
5. Zarlı organelleri yok
6. Çekirdek kılıfı yok
7. Kromozom (DNA) Halkasal
8. Histon proteinleri yok
9. Kromozom sayısı 1
10. DNA Sitoplâzmada serbest
11. Ribozom alt birimleri 30 ve 50 S
Ökaryot hücre
Kompleks (karmaşık yapılı)
hücrelerdir
Prokaryotlardan 1 milyar yıl
sonra oluşmuşlardır
10-100 mikron
Genellikle çok hücreli
Var
Var
Düz
Var
>1
Çekirdek ve bazı organellerde
bulunur
40 ve 60 S
Tablo: Prokaryot ve ökaryot hücrelerin karşılaştırılması
Prokaryot hücre
12. DNA genom büyüklüğü
4.0x106, 1,36 mm
13. Genetik bilgi az
14. Transkripsiyon sürerken
Translasyon devam edebilir
15. Genler kesintisiz ve doğrusal
bir şekilde tercüme edilir
16. Replikasyon tek bir orjinden başlar
17. mRNA’nın yarı ömrü çok kısa
(kontrol transkripsiyonel
düzeydedir)
18. mRNA sentez sonrası
modifikasyona uğramaz
19. Protein sentezi f-methionin ile
20. Madde ve enerji değişiminde
önemlilerdir
Ökaryot hücre
2.9x109, 990 mm (İnsan)
Çok
İki olay bağımsızdır
Tercüme edilmeyen (intron)
bölgeler vardır
Pek çok orjinden başlar
mRNA’nın ömrü uzun
(kontrol translasyonel düzeydedir)
-Protein sentezininmRNA modifikasyona uğrar
Methionin ile başlar
Bitki-fotosentez- dışında önemli
değiller
Tablo: Prokaryot ve ökaryot hücrelerin karşılaştırılması
Prokaryot hücre
21. Mikrofilament mikrotüpçük
Ökaryot hücre
Yok
Var
22. Solunum zinciri enzimleri
Plâzma zarında
23. Çoğalma ikiye bölünme
24. Yaşama şekli Çoğu anaerob
25. Hücre duvarında peptidoglikanlar
Var
Yok
Mitokondri zarında
Mitoz, mayoz bölünme
Çoğu aerob
Hücrenin Şekli
Birçok hücrenin şekli sabittir.
Örneğin spermler, sinir hücreleri, epitel hücreleri, eritrositler
görevleriyle uygun olmak üzere her hayvan grubu için belirli
şekillere sahiptirler.
Fakat bazı hücrelerin şekilleri değişebilir.
Meselâ amip, lökositler, pigment hücreleri olan kromatoforlar
böyle değişebilen şekillere sahiptirler.
Hücrenin şeklini etkileyen çeşitli faktörler vardır;
Bunlardan biri yüzey gerilim kanunu' dur. Hücre izole edilince
küre şeklini almaya meyleder. Böylece yüzey gerilim
kanunlarına uyar. Bu sebeple suya bırakılan yumurtalar daima
yuvarlak olur.
Memeli kanında eritrositler, nötrofil lökosit, bazofil
lökosit, eozinofil lökosit, monosit, trombosit.
Sürüngen kanında çekirdekli eritrositler, monosit
(kalın ok) ve üç trombosit. x 1000.
Çeşitli hayvan türlerinde
farklı şekillerde kan
hücreleri
Alabalık kanında çekirdekli eritrositler ve trombositler
Hücre şeklini etkileyen ikinci faktör hücrenin fonksiyonu'dur.
Bir hücreli canlılardan amip istirahat halinde iken yuvarlak, faal
olunca şekil değiştirir, bulunduğu zeminde yayılıp yassılaşır.
Kanda pasif hareketli olan eritrositler elâstik ve yuvarlak oldukları
için kapilerlerden kolayca geçebilirler ve yassı oldukları için de
gaz değişimini kolayca yaparlar.
Kromatoforlar şekil değiştirir, canlıya renk verir, canlının bulunduğu
zemine rengini uydurup korunmasını da sağlar.
Pisi balıklarında, bukalemunda melânin pigmenti kapsayan
kromatoforların yani melanosit denen hücrelerin içindeki melânin
tanelerinin toplanıp yayılması ile renk sağlanır.
Hücre yayılınca melânin taneleri de yayılır ve koyu gözükür. Hücre
büzülünce melânin taneleri dar bir bölgeye toplanır ve renk açılır.
Kromotoforların şekli göreve bağlı olarak değişebilir. Hücre yayılınca
melânin taneleri de yayılır ve renk koyu gözükür (solda), hücre büzülünce
melânin taneleri dar bir bölgeye toplanır ve renk açılır (sağda).
Mekanik kuvvetler de hücre şeklini etkiler.
Çok sayıda hücre bir arada bulunduğu zaman her ne kadar hücrenin
fonksiyonu şekli üzerinde etki eden baş faktör ise de yan yana
bulunan hücrelerin temas yerlerinde yüzeyler meydana gelir.
Böylece meselâ kan damarlarının iç
astarındaki çok yassı ve uzun epitel
hücrelerinden oluşan endotelyum
tabakası'nın hücreleri mekanik germe
kuvvetlerine kendilerini uydurmuş ve
uzamışlardır.
Hücreler doku içinde iken mekanik kuvvetlerle birlikte hücrenin
zarı, sitoplâzmanın vizkozitesi ve özellikle hücrenin fonksiyonu
hücrenin şeklini düzenler.
Hücre şeklini etkileyen dördüncü faktör kalıtımdır.
Hücrenin Büyüklüğü
• Hücrelerin hacmi de şekli gibi çok değişebilir.
• Gerek bitki gerekse hayvanlarda çıplak gözle görülebilecek
kadar büyük hücreler vardır. Kuş yumurtaları büyük
hücrelerdendir.
• Sadece yumurtanın sarı kısmı düşünülürse deve kuşunda 7.5cm
(akı ile 15 cm), tavukta akı ile 6 x 4.5 cm olur.
• Silyatlar, gregarinler, nümülitler, foraminiferler içinde gözle
görülebilecek kadar büyük olan türler vardır.
• Fakat çoğunluk hücreler ancak mikroskopla görülebilecek kadar
küçük olurlar ve çoğunluk birkaç mikrondurlar.
• Bakteriler ışık mikroskobu ile ancak görülürler. Virüsler çok
daha küçük oldukları için elektron mikroskobuyla dahi her
zaman görülemezler.
• İnsanın en küçük hücresi 3-4 mikron çapındaki küçük
lenfositlerdir.
• Bir sinir hücresinin gövde kısmı 10 mikron kadardır.
•
Buna karşılık sinir hücresi aksonu ile birlikte 90 cm kadar uzun
olabilir.
• Hücre boyu belirli bir hücre grubunda sabittir. Örnek olarak hem
atın hem farenin, böbrek ve karaciğer hücrelerinin hemen aynı
büyüklükte olduğu söylenebilir.
• Hücrelerin minimum büyüklükleri hücrenin kendi hayatını
devam ettirebilmesi için gerekli materyali minimum seviyede
kapsayacak şekilde olması ile ayarlanır.
• Yani hücrede deoksiribonükleik asit, ribonükleik asit ve enzim
reaksiyonları için yeterli yer bulunmalıdır.
Hücre Sayısı
Çok hücreli organizmada hücre sayısını hesaplamak güç olsa da
belirli doku hücrelerinin kabaca aynı büyüklükte oldukları
düşünülerek hesaplar yapılabilmektedir.
İki canlı arasında bir büyüklük farkı varsa bu hücre büyüklüğü
farkından ileri gelmez.
Bu iki canlının hücre sayıları farklıdır. Meselâ bir cüce ile dev
yapılı bir insanın vücut hücrelerinin sayısı farklı olur.
Aynı şekilde, hem atın hem farenin böbrek ve karaciğer hücreleri
aynı büyüklüktedir. Yalnız atta, fareninkine göre daha çok sayıda
hücre bulunur.
Bir hücreli bir organizmada hücre ve organizma aynı şeydir.
Çok hücrelilerin ilkel tiplerinde organizmanın hücre sayısı sabittir.
Tatlı sularda yaşayan Pandorina (yeşil bir flagellat) 8 veya 16
hücreden yapılmış bir koloni halindedir. Eudorina'da her koloni
16, 32 veya 64 hücreden yapılmış olabilir.
Pandorina (Solda şematik, sağda ışık mikroskobu görüntüsü)
www.botany.hawaii.edu ve www.cas.bellarmine.edu/.../ multicellular_pix.htm
Eudorina kolonisi (Solda şematik, sağda Işık mikroskobunda görünüşü)
www.botany.hawaii.edu/ BOT201/Algae
http://www.bio.mtu.edu/~jkoyadom/algae_webpage/ALGAL_IMAGES/chlorophyceans/Eudorina_jason_dbtow29_40125.jpg
Koloniler
Volvox
(Volvox çıplak gözle görülebilir, çok hareketlidir). www.btinternet.com/ ~stephen.durr/volvoxc.jpg
Daha yüksek yapılı hayvanlarda da böyle sabit hücre sayılı
olanlar vardır. Örnek, hücre sayılarının sabit olması sebebiyle
rejenerasyon yapamayan yuvarlak solucanlardır.
Çok hücrelilerin çoğunda hücre sayısı sınırsızdır.
Meselâ döllenmiş tek bir yumurtanın birçok defa bölünmesi
sonucu gelişen insan yavrusu, doğduğu zaman kabaca 2 trilyon
(2 x 1012) hücreden oluşur.
Ergin yaşa gelince, bir erkek, yaklaşık 60 bin trilyon (60 x 1012)
hücre kapsayacaktır.
Download