II.TARİHİ PERSPEKTİF 6. Türklerin Akdeniz, Kızıldeniz ve Büyük

advertisement
II.TARİHİ PERSPEKTİF
6.
Türklerin Akdeniz, Kızıldeniz ve Büyük Sahra çevresi ile ilişkilerinin geçmişi 860’lı yıllarda
Tolunoğulları ile başlamış, İhşitler (953-969), Eyubiler (1171-1250) ve Memluklularla (12501517) devam etmiştir. Osmanlıların Afrika Kıtası’na ilgileri Memluklular’ın nüfuzlarını
kaybetmesiyle ortaya çıkmıştır.
Yüzyıllar öncesine uzanan ve ilkeli bir tarihi geçmişe dayanan Türkiye’nin Afrika ile
ilişkilerini dört tarihi döneme ayırarak incelemekte fayda vardır.
7.
15. ve 19. yüzyıllar arasını kapsayan ilk dönemde, Osmanlı devletinin üç kıtaya uzanan
sınırları içinde, Afrika kıtası da önemli bir yer tutmaktaydı.
Osmanlı, 1517 yılında Mısır’ı idaresine alarak, Hint Okyanusu, Kızıldeniz ve Akdeniz’de
Avrupalılarla bir güç mücadelesi içine girmiştir. Trablusgarp 1551 yılında Osmanlı
hakimiyetine geçmiş, Kızıldeniz’de, Habeşistan sahillerinde ve Batı Hint Okyanusu’ndaki
adalarda Portekiz üstünlüğüne son verilmiştir. 16. yüzyılda Seydi Ali Reis komutasındaki
Osmanlı donanması Zanzibar adasını Batılı sömürgecilere karşı savunmuştur. Cezayir 15161848, Tunus 1574-1881, Trablusgarp 1551-1912, Mısır 1617-1882 ve Habeşistan 1555-1916
yılları arasında doğrudan İstanbul’dan gönderilen yöneticiler tarafından idare edilmişlerdir.
Kanem-Bornu İmparatorluğu, Padişah III. Murat döneminde Osmanlı Devleti ile 1575
savunma anlaşması imzalamış ve bu anlaşmaya göre Padişah Kanem Bornu’ya askeri teçhizat
ve araçlar göndermiştir.
Osmanlı, Afrika’da, 19. yüzyılda da bugünkü Sudan, Güney Sudan, Darfur, Kuzey Çad, Nijer
ve Uganda ile ilişkiler tesis etmiştir.
1861 yılından itibaren Osmanlı İmparatorluğu Güney Afrika’da diplomatik temsilcilik
bulundurmuştur. Cape Town’da PE de Roubaix’nin 18 Şubat 1861’de ilk fahri başkonsolos
olarak atanmıştır. İlk Türk diplomat Mehmet Remzi Bey 21 Nisan 1914’te Güney Afrika’ya
atanmış ve 14 Şubat 1916’da vefat edene kadar da görevine devam etmiştir.
Osmanlı, Mali’de hakim olan Timbuktu Hükümdarlığı ile yakın ilişkiler tesis etmiştir.
Osmanlı’nın, Trablusgarp ve Afrika Boynuzu’ndaki bölgeler dışında Afrika Kıtası ile ilişkisi
20. yüzyılın başında akamete uğramıştır.
8.
İkinci dönem, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 1998 yılına kadar uzanan zaman
aralığını kapsamaktadır. Bu dönemde, Soğuk Savaşın belirlediği politikalar ve ülkemizin
siyasi ve ekonomik imkânlarının el vermeyişi gibi nedenlerle Afrika ülkeleriyle ilişkilerimiz
alt seviyede kalmıştır. Diğer taraftan, Türkiye, İkinci Dünya Savaşı akabinde Afrika
ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanma süreçlerini aktif biçimde desteklemiş, Kıta genelinde
10’un üzerinde Büyükelçilik açmıştır. Birçok Afrika ülkesi, bağımsızlık mücadelesi, laik ve
demokratik kurumların inşası gibi konularda ülkemizi örnek almıştır.
9.
1
Üçüncü dönem, 1998-2012 yıllarını içermektedir. 1998 yılında Afrika Eylem Planı’nın
kabulüyle ülkemizin Afrika’ya yönelik ilgisi artmış, ticaret hacminin arttırılmasını teminen
teşvikler ve yeni tedbirler uygulanmaya başlanmış, Dış Ticaret Müsteşarlığınca 2003 yılı
başında “Afrika Ülkeleriyle Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi Stratejisi” hazırlanmış, 2005
yılı hükümetimiz tarafından “Afrika Yılı” ilan edilmiş, yeni Büyükelçilikler açılması
planlanmış ve nihayetinde 2008 yılında Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’nin düzenlenmesiyle
ilişkilerde bir yeniden yapılanma dönemi süregelmiştir.
2010 yılında kabul edilen “Afrika Strateji Belgesi”nin uygulanmaya başlamasıyla da,
ülkemizin Afrika açılımı tamamlanmış ve ilişkilerin her alanda derinleşmeye ve çeşitlenmeye
başladığı, “Türkiye-Afrika Ortaklığı” şeklinde tanımlanabilecek dördüncü döneme
geçilmiştir.
2
Download