TÜRKIYE'DE~~KJlMU GÖREVLILERININ SAYıSAL GÖRÜNÜMÜ* Oya ÇiTCi** Ne tür bir yaklaşım söz konusu olursa olsun genelde yönetim, özelde kamu yönetimi kavramlarının temelinde insan bulunmaktadır. Daha açık bir anlatımla insan unsuru olmaksızın yönetimden yada kamu yönetimin­ den söz etmek olanaklı değildir. Bu çerçevede, yönetimin «onsuz olamaz,. unsurunun insan olduğu söylenebilir. Günümüzde etkin ve verimli bir yö­ netimin ön koşullarından birisini yeterli ve nitelikli görevlilerin varlığının oluşturduğu genel bir onay görmektedir. Bu doğrultuda, kamu yönetimine ilişkin incelemelerde yönetimin görevliler boyutu çok sık tartışma odağı haline gelebilmektedir. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra, hemen tüm ülkelerde gündemde olan kamu yönetimini geliştirme - iyileştirme ça­ balarının kamu görevlileri üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Bir başka deyişle, bu çabalar çoğu zaman yeterli ve nitelikli görevlilere sahip olma konusuna indirgenmektedir. Başka ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de kamu görevlileri konusu sü­ rekli gündemde bulunmaktadır. Öylesine ki, 1630'larda yazılan Koçi Bey Risalesinden günümüze kadar her dönemde, hemen hemen benzer yargıla.r­ la kamu görevlileri konusunun tartışıldığı görülmektedir, Bu tartışmaları başlıca iki ana başlık altında toplamak olanaklıdır. İlk olarak, kamu görev­ lilerinin sayısal yeterliliği, ikinci olarak da niteliksel yeterliliği tartışılmak­ üıdır. Bu üçyüzelli yıl süresince varılan sonuç hep aynı olmuştur: Kamu gö­ revlilerinin sayısı, yeterliliğin ötesinde, çok fazladır ve bu sayı çok hızlı bü­ yümektedir. Bunun sonucu olarak, kamu yönetiminde niteliksiz görevli bi­ rikimi ve şişkinlik vardır. Burada, bu yargıların Türkiye'ye özgü olmadığını belirtmek gerekmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde kamu görevlilerine ilişkin olarak benzer inançlar paylaşılmaktadır) Ayrıca gelişmiş ülkelerde de kamu yönetiminde çalışanların sayısı tartışma konusu olmaktadır. 2 * Bu çalışma TODAİE Kamu Yönetimi Araştırma Projesi (KAYA) çerçevesinde hazırlanmıştır . ** Dr., TODAİE Öğretim Üyesi. Selçuk Özgediz. Managing the Public Service in Developing Countries: Issues and Prospects. World Bank Staff Working Papers, No. 583, Management and Development Series. No. 10, Washington D.C., 1983, s. 7. 2 Bu konuda bakınız: Geoffrey K. Frey. «The Development of the Thatcher Government's Grand Strategy for the Civil Service: A Public POlicy Perspective». PUblic Administration, Vol. 62, No. 3, Autumn 1984; Richard Rose, Understanding Big Government, Sage. Bristoı, 1984; Why Governments Grow? (Ed. C.L. Taylor), Sage, Beverly Hills, 1983. AMME İDARESİ DERGİSİ 40 Türkiye'de 1965 yılından bu yana personel sistemini ussal temellere oturt~ ma çabaları süregelmektedir. Yürürlükte olan 657 sayılı Devlet Memurla~ rı Kanunu, benimsediği liyakat, kariyer ve sınıflandırma ilkeleriyle perso­ nel sisteminin temelini oluşturmaktadır. Buna karşılık, uygulamada sorun­ ların sürdüğü kabul edilmekte3 ve bunların çözümü için arayışlar sürmek­ tedir. Kamu görevlileri konusunda sağlıklı bir yeniden düzenlemenin ve sağlıklı bir politikanın gerçekleştirilmesi için kamu görevlilerinin bir bü­ tün olarak özelliklerinin bilinmesi gereklidir. Bu nedenle, bu Çalışmada Türkiye'de, kamu görevlilerinin nicel ve nitel özelliklerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. İnceleme iki ana başlık altında yapılacaktır. nk olarak Türkiye'de kamu görevlilerinin sayısal evrimi, kurumsal dağılımı incelene­ cek, ikinci olarak da kamu görevlilerinin küni kişisel özellikleri üzerinde' durulacaktır. Böylelikle, «Türkiye'de yönetsel nüfus ı:;ereğinden çok mu ve yönetsel nüfus ne gibi niteliklere sahip?» sorularına bir ölçüde karşılık ara­ nacaktır. ı. Türk Kamu Yönetiminde Çalışma (İstihdam) Biçimleri 1982 Anayasasının 128. maddesinde, «Devletin, kamu iktisadi teşebbüsle­ rİnin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına g6re yürütmek­ le yükümlü bulundukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli gi'ı­ revlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri» eliyle görüleceği kuralı yer almaktadır. Devlet Memurları Kanunu ise, kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle görülmesini öngörmek­ tedir. Aşağıda, 1976 - 1986 yılları arasında kamu kesiminde memur, sözleş­ meli personel, geçici personel ve işçi olarak çalışanların dağılımı görülmek­ tedir. Çizelge i Kamu Kesiminde Memur Sözleşmeli Personel Geçici Personel İşçi Çalışanların Çalışma Biçimine Göre Dağılımı 1976 1980 1986 Artış (%) 962.537 3.346 73.553 468.910 1.312.243 4.416 84.164 515.494 1.435.809 9.044 86.245 436.170 49.1 170.2 17.2 -6.9 Sonuçları, 1976, 1980, 1986. Kaynak: DPB, Kamu Personeli Anket 1976 - 1986 yıllarını kapsayan on yıllık dönemde, kamu kesiminde farkL statüde çalışanlar arasında işçi sayısında bir azalma ortaya çıkarken, diğer statülerde çalışanların sayısında artış gözlenmektedir. Ancak en büyük ar­ 3 DOğan Canman, «Yirminci Yılında Devlet Memurları Kanunu Üzerine Bir Değer­ lendirme», Amme İdaresi Dergisi, Cilt ls. Sayı 2, Haziran 1985, s. 22-26. TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLER1 tışın, 41 sınırlı sayılarına karşılık, sözleşmeli personel kategorisinde ortaya dikkati çekmektedir. Bu da, 1980 sonrasında kamu yönetiminin bü­ yümesini sınırlandırma ve nitelikli personeli kamu hizmetine çekme çaba­ larının bir sonucu olarak yorumlanabilir. Ayrıca. yapılan yeni yasal düzen­ lemeler sonucu KİT personelinin sözleşmeli statüsüne geçirilmesine bağlı olarak ileride sözleşmeli personel sayısında büyük sıçramalar olması bek­ lenebilir. çıktığı Türk kamu yönetiminde farklı çalışma biçimlerinin varlığı kabul edil­ mekle birlikte, kamu görevlisi kapsamı içine memurların ve sözleşmeli personelin girdiği görüşü yaygındır. 4 Bu çerçevede. gerek sözleşmeli per­ sonelin «şimdilik» sınırlı olan sayısı, gerekse istatistiksel verilerin me­ murlarla sınırlı olması ayrıntılı bir incelemenin memur statüsünde çalı­ şanları kapsayacak bir biçimde yapılmasına yol açmaktadır. Bu nedenle, bundan sonraki başlıklar altında Türk kamu yönetiminde memur statü­ sünde çalışanlara ilişkin sayısal verilerin yorumlanmasına çalışılacaktır. Yönetsel Nüfusun Gelişimi Günümüzde gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan ülkalerde kamu yöne­ timine yönelik temel eleştiri konularından birisini, daha önce de değinil­ diği gibi, kamu görevlilerinin sayısal artışı oluşturmaktadır. 1980'U yıllar­ da 15 gelişmiş, 20 gelişmekte olan ülkede yapılan bir araştırmanın sonuç­ larına göre, kamu kesiminde çalışanların sayısı gelişmekte olan ülkelerde yılda ortalama % 7.5 oranında artarken, gelişmiş ülkeler için bu oran % 2 idi. Bu noktada, ülkeler arasında kimi farklılıkların gözlendiğini de söy­ lemek gerekmektedir. Örneğin, sanayiJeşmiş ülkeler arasında İsveç'te ka­ mu kesiminde çalışanların artışı % 5.2 ile en yüksek orana ulaşırken, tn­ giltere ve Kanada'da kamu kesiminde çalışanların azalması yolunda bir eğilim gözlenmekteydi. Gelişmekte olan ülkeler arasında Zaire % 15 ile ilk sırada, Arjantin % 0.1 ile en son sırada yer almaktaydı. s Ülkeler arasında gözlenen bu farklılıkların öncelikle benimsenen ekonomik model ve ge­ leneksel olarak devletin toplumda oynadığı rolden kaynaklandığı söyle­ nebilir. Bu çerçevede, Türkiye'de yönetsel nüfusun zaman içindeki kimi özellikler Çizelge lI'de görülmektedir. gelişimine ilişkin tık özellik büyüme hızına ilieıkin olarak ortaya çıkmaktadır. Dönem­ ler olarak ele alınırsa 1931 - 1938 yılları arasında kamu görevlilerinin yıllık artış hızı % 4.2, 1938 1946 döneminde % 8.1, 1946 1963 döneminde ,% 6.0, 1963 - 1970 döneminde % 6.5, 1970 - 1976 döneminde % 7.6, 1976 - 1960 döneminde % 9.l, 19f';(} - 1986 döneminde % L.6'dır. Görüldüğü gi­ bi, 1980 yılına gelincey'a kadar Türkiye'de kamu görevlilerinin artış hızı gelişmekte olan ülkelerde gözlenen genel eğitime koşuttur. Bu arada, Cum­ huriyet döneminin en hızlı artışının, toplumsal, ekonomik ve siyasal buna­ 4 5 Tekin Akıllıoğlu, «Anayasaya Uygunluk Denetiminde Yönetim Hukuku Ölçütlerb, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 20. Sayı 3. Eylül 1987. s. 21. Özgediz. a.g.e., s. 8. AMME İDARESİ DERGİSİ 42 Çizelge II Türkiye'de Yönetsel Nüfusun Gelişimi Sayım Genel Nüfus Yılı 14.756.CXX> 16.916.000 19.076.000 29.655.000 35.232.000 40.915.000 44.437.000 51.546.000 1931 1938 1946 1963 1970 1976 1980 1986 Yönetsel Nüfus 104.115 134.779 222.166 449.869 655.737 962.537 1.312.243 1.435.809 % 0.7 0.8 1.2 1.5 1.9 2.4 2.9 2.8 Memur Başına Düşen Nüfos 141.7 125.5 85.9 65.9 53.7 42.5 34.0 35.9 Kaynak: Oya Çitci, «Kamu Bürokrasisi Üzerine», Amme İdaresi Dergisi, Cilt 16, Sayı 4, Aralık 1984, s. 26; DİE, Türkiye İstatistik Yıllığı 1987, Yayın No: 1250, Ankara 1988, s. 33; Devlet Personel Başkan­ lığı, Kamu Personeli Anket Sonuçları, 1 Ocak 1986, Ankara. 1987, s. 1. hmın dorukta olduğu, birbirini izleyen koalisyon hükümetlerinin işbaşına 1976 1980 yılları döneminde gerçekleştiği görülmektedir. 1980 son­ rasında ise, alınan önlemler sonucu kamu görevlilerinin artış hızı gelişmiş ü1keler ortalamasının altına inmiştir. Bu noktada «1980'lerde Türk kamu görevlilerinin sayısı yeterli düzeye gelmiş midir?» sorusu ortaya çıkmak­ geldiği tadır. Yukardaki Çizelgenin incelenmesinden de görüleceği gibi, 1931 - 1986 Türkiye'de genel nillus yaklaşık 3.5 kat artarken, yönetsel nüfus için bu artış 13.7 kat olmuştur. Bu artışın doğal sonucu olarak top­ lam nüfus içinde yönetsel nüfusun payında 1980 yılına kadar düzenli bir artış, buna karşılık memur başına düşen nüfusta yine düzenli bir düşüş olmuştur. 1986 yılı verileri ise yönetsel nüfusun mutlak sayısındaki artışa karşın, genel nüfus içindeki payının azaldığını, bunun sonucu olarak da memur başına düşen nüfusta bir artışın ortaya çıktığını göstermektedir. Bu gelişme, daha önce de değinildiği gibi 1980 sonrasında benimsenen eko­ nomik model ve bu çerçevede alınan önlemlerle açıklanabilir. Bu noktada Türkiye'ye ilişkin verilerin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle karşılaş­ tınıması yararlı olabilir. Yapılan bir araştırmanın verilerine göre sanayileş­ miş OECD ülkelerinde yönetsel nüıfusun genel nüfus içindeki payı ortalama % 7.7 olarak belirlenmektedir. Buna karşılık, gelişmekte olan 31 ülkede bu oranın % 2.9 olduğu saptanmıştır. 6 Buna göre, Türkiye'de yönetsel nüfusun genel nüfus içindeki payının (% 2.8) gelişmekte olan ülkeler ortalamasına. denk düştüğü söylenebilir. yılları arasında 6 u.k., s. 3. TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ 43 gelişmiş ülkelerde memur ba­ 13 kişi düşerken, gelişmekte olan ülkelerde bu sayı 34'dür. Türkiye'de ise, 1980 yılına kadar kamu görevlisi başına düşen nüfusta sü­ rekli bir düşme olmuş ve Türkiye ortalaması azgelişmiş ülkeler ortalama­ sına eşitlenmiştir. Buna karşılık 1986 yılında bu sayının 36'ya yükseldiği gö­ rulmektedir. Bir başka açıdan değerlendirildiğinde, şına yaklaşık Yönetsel nüfusun sayısı konusunda yapılan değerlendirmelerde üze­ rinde durulan bir başka noktayı ekonomik açıdan etkin nüfus içinde ka­ mu görevlilerinin payı oluşturmaktadır. Çizelge III Ekonomik Açıdan Etkin Nüfus İçinde Yönetsel Nüfusun Payı Yıllar 1970 1976 1980 Etkin Nüfus 15.118.887 17.383.828 19.026.885 Yönetsel Nüfus 655.737 962.537 1.312.243 % 4.3 5.5 6.9 Kaynak: DİE, Türkiye İstatistik Yıllığı 1987; DİE, Devlet Memurlan Sayı­ mı 1970; DPB, Kamu Personeli Anket Sonuçları, 1976, 1980. Gelişmiş ülkelerde etkin nüfus içinde kamu görevlilerinin paYı ortala­ ma % 10 olarak belirlenmektedir. Örneğin, OECD ülkelerinde bu oran orta­ lama % 12.4 olarak saptanmıştır. Buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde bu pay düşüktür.? Türkiye'de genellikle kamu görevlilerinin etkin nüfus içindeki paylarını gelişmiş ülkeler düzeyİne indirmekten söz edilmekle be­ raber, bu orana henüz ulaşılamamıştır. Tanm dışında çalışanlar söz konusu olduğunda, gelişmekte olan ülkelerde kamu görevlileri tarım dışında çalışanların % 43.1'ini, gelişmiş ülkelerde ise % 28.5'ini oluşturmaktadırlar. B Türkiye'de ise Kİrlerde çalışanlar da dahil olmak üzere bu oran 1986 yılında yaklaşık % 46.6'dır. 9 Bu oranın yük­ sekliği, diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi, ücretli işlerin büyük bir bölümünün kamu kesiminde yeralması ile açıklanabilir. Görüldüğü gibi, çeşitli açılardan yapılan karşılaştırma Türk kamu gö­ revlileri için çok sık verilen, sayıca çok fazla olma ve çok hızlı büyüme yargılarının büyük ölçüde geçersiz olduğunu göstermektedir. Türk kamu 8 9 Bu konuda bakınız: Oya Çitci. «Kamu Bürokrasisi Uzerino>, Aınıne İdaresi Dergisi, Cilt 16, Sayı 4, Aralık 1984, s. 27; Richard Eichenberg, «Problems in Using Public Employment Data». Why Governınents o ro\\" , ~Ed C.L. Taylor), Sage, Beverly Hills. 1983, s. 142. Özgediz, a.g.e., s. 4. DPD, Kamu Personeli Anket Sonuçları, 1 Ocak 1986, Ankara, 1987; Malıye ve Gümrük Bakanlıgoı, 1986 Yıllık Ekonomik Rapor Ankara, 1986, s. 45. AMME İDARESİ DERGİSİ 44 personeline ilişkin olarak tartışılması gereken öncelikli konu toplam sayı kamu görevlilerinin kamu kurumları arasındaki dağılımı, bileşimi va nitelikleridir. değil, Kamu Görevlilerinin Bütçelere Göre Dağılımı Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında yapılan karşılaştırmalar ülkelerde kamu kesiminde çalışanların çoğunluğunun yerel yönetim­ lerde, gelişmekte olan ülkelerde ise merkezi yönetirnde toplandığını göster­ mektedir. Daha açık bir anlatımla, gelişmiş ülkelerde ortalama olarak ka­ mu görevlilerinin % 57'si, gelişmekte olan ülkelerde ise % 15'i yerel yöne­ timlerde çalışmaktadır. 10 Aşağıdaki Çizelgede 1938 - 1986 yılları arasında Türkiye'de kamu görevlilerinin bütçelere göre dağılımı görülmektedir. gelişmiş Çizelge IV Kamu GörevIilerinin Bütçelere Göre 1938 -1986 Merkezi Yönetim (Genel ve Katma Bütçeli Kuruluşlar) KİT'ler Yerel Yönetim Dağılımı (%) 1938 1946 1963 1970 1976 1980 1986 65.7 68.3 59.8 69.ö 72.1 75.8 73.6 5.4 8.3 26.6 21.2 21.3 18.6 17.6 28.9 23.4 13.6 9.2 6.6 5.6 4.9 Özel Bütçeli Kuruluşlar 3.9 Kaynak: DIE, Memur İstatistikleri. 1938, 1946, 1963, 1970. DPB, Kamu Personeli Anket Sonuçlan, 1976, 1980, 1986. Kamu görevlilerinin bütçelere göre dağılımının incelenmesi her dönem­ de merkezi yönetim kuruluşlarının öncelikli olduğunu göstermektedir. 1980 - 1986 arasında ortaya çıkan göreli düşüşe karşın, tüm kamu görevlile­ rinin yaklaşık dörtte üçü merkezi yönetim kuruluşlarında çalışmaktadır. Hiçbir dönemde merkezi yönetim kuruluşlarında çalışanların paYı üçte iki­ nin altına düşmemiştir. Buna karşılık tek-parti döneminde kamu görevlile­ rinin yaklaşık dörtte birini oluşturan yerel yönetirnde çalışan görevlilerin oransal payı, 1946'dan sonra hızla azalmıştır. Bu düşüşün nedeni, büyük ölçüde il özel yönetimlerinin kimi yasal görevlerinin ve bu alanlarda çalı­ şan görevlilerin (ilkokul öğretmenleri ve sağlık personeli gibi) merkezi yö­ 10 a.k., İncelenen Afrika ülkelerinde bu oran ortalama % 6.4, Latin Amerika ülke. lerinde % 20.8, Asya ülkelerinde % 36.5'tir. TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ 45 netime aktarılmasıdır. İlginç olan nokta, 1984 sonrasında yapılan düzenle­ melerle yerel yönetimlerin güçlendirilmeye çalışılmasına karşın, 1986 yılına gelindiğinde de bu eğilimin varlığını sürdürmesidir. Bu durum, Türk kamu yönetiminin güçlü merkezci geleneğinin bir sonucu olarak açıklanabilir. Ancak, Türkiye'de yerel yönetimlerde çalışanların toplam kamu görevlileri içindeki payı gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerden kesin bir biçimde dü,?üktür. Özellikle belediye sayısında ve belediyelerin kapsadıkla­ rı nüfusta süregelen artışall karşılık yerel yönetimlerde çalışanların sınırlı sayısı düşündürücüdür. Yerel yönetimlerde çalışan kamu görevlisi başına düşen nüfus 1986 yılında 440'tır. Özelleştirilmeleri konusu gündemde olan KİT'lere gelince, bu kuruluş­ larda çalışanların tüm kamu görevlileri içindeki payı en yüksek orana 1963'de ulaşmıştır. 1963 - 1970 arasında göreli olarak hızlı, daha sonra ise yavaşlamakla birlikte düzenli bir oransal düşme söz konusu olmuştur. 1880 - 1986 arasındaki düşüşün büyük ölçüde daha önce KİT statüsünde olan kimi kuruluşların 1986 yılında özel bütçeli kuruluşlar başlığı altında yer almasından kaynaklandığı söylenebilir. l2 Bütçeleı"e göre kamu görevlilerinin artış hızı karşılaştırıldığında ise. en fazla artışın KİT'lerde ortaya çıktığı görülmektedir. Söz konusu dönem­ de KİT'lerde çalışanların sayıSı 34.5 kat artarken, merkezi yönetimde artış 19, yerel yönetimlerde ise 2.4 kat olmuştur. Özetlemek gerekirse, istatistiksel verilerin ışığında, Türkiye'de kamu görevlilerinin sayısal artışı, merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında dengeli bir biçimde gerçekleşememiştir. Dahası, giderek dengesiz bir dağı­ lım ortaya çıkmıştır. Hjzme~ Sınıfları Kamu görevlilerinin sayısal açıdan yeterliliği yada yetersizliği kuşku­ suz yalnızca ülke nüfusu - toplam memur sayıSı ilişkisi ve kamu görevlile­ rinin merkezi yönetim - yerel yönetim arasındaki dağılımı ile belirlenemez. Kamu görevlilerinin gerçekten gerek bulunan alanlarda yeterli sayıda bu­ lunması etkili bir kamu yönetiminin temel koşullarından birisidir. Bu ko­ nuyu incelemenin yollarından birisi hizmet sınıflarına göre kamu görevli-­ lerinin dağılımına bakmaktır. Türk kamu yönetiminde görevliler hizmet alanlarına göre 10 hizmet sınıfına ayrılmaktadır. Geniş kapsamlı bir yakla­ şımla yapılan bu aynında ortak meslek nitelikleri temelolarak alınmak­ tadır)3 Çizelge V'de 1970 - 1986 yılları arasında kamu görevlilerinin hizmet sın~flanna göre dağılımı görülmektedir. Çizelgenin incelenmesi, 1970 - 1986 arasında toplam kamu personeli sayı­ Sı % 117.7 artarken, bu artışın hizmet sınıflarına göre dengeli bir dağılım 11 12 13 Sabri Yaşayan, Belediyelerimiz, Türk Belediyecilik Vakfı / Konrad Adenauer Stiftung, Ankara_ 1987. s. 7. 9. Özel büt(!eli kuruluşlar b'tşlığı altında toplanal" 18 kurulu,?un ıı'j dah<ı önceki Rayımlarda KİT baı;ılığı altında yer a1maktaydıhr. Doğan Canman. «Devlet Memurları Kanununun Genel Görünümü ve Sorunları». Amme İdaresi Dergisi, Cilt 18. Sayı 1. Mart 1985. s. 5. ..ı:ı. (j\ Çizelge V Kamu GörevIDerinin Hizmet Smıflarına Göre Sayı Genel İdare Hizmetleri 239.839 Yardımcı Hizmetler 122.072 Din Hizmetleri 25.991 Emniyet Hizmetleri 23.378 Teknik Hizmetler 53.133 Sağlık Hizmetleri 11.146 Eğitim-Öğretim Hizmetleri 179.040 Avukatlık Hizmetleri 687 Mülki İdare Hizmetleri 1970* % 36.6 18.6 4.0 3.6 8.1 1.7 27.3 0.1 % 393.894 188.359 39.246 42.387 103.235 34.8 16.6 3.5 3.7 9.1 6.0 26.0 0.2 0.1 68.1'/0 Sayı 407.602 217.331 46.113 50.196 79.554 74.375 360.241 1.742 1.128 Artış(%) 1986** 1980 1976 Sayı 294.187 2.190 1.342 Dağılımı % 32.9 17.6 3.7 4.1 6.4 6.0 29.1 0.1 0.1 Sayı 419.219 242.109 52.804 70.367 91.561 110.992 380.602 1.245 1.209 % 30.6 17.7 3.8 5.1 6.7 8.1 27.8 0.1 0.1 88.7 98.3 103.2 200.9 72.3 895.8 112.5 81.2 - 15.9 >­ ~ ~ ı:r:ı ~. :;a ı:r:ı til ~. o ı:r:ı :;a Kaynak : DİE, Devlet Memurlar! Sayımı 30.11.1970, Yayın No: 664, Ankara. 1973; DPB. Kamu Personeli Anket Sonuçlan, 1976, 1980, 1986. * DİE'nin Yayınladığı Devlet Memurlan Sayımı 30.11.1970' de Mülki İdare Hizmetlerine ilişkin bilgi bulunmamaktadır. **SSYB ve Maliye Bakanlığına ilişkin veriler ilgili Bakan lIklardan öğrenilerek eklenmiştir. ~ til ~. ~. TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ 47 sergilemediğini göstermektedir. Bu dönemde en büyük artış sağlık hizmet lerinde ortaya çıkmıştır. İkinci sırada ise emniyet hizmetleri yer almakta­ dır. Bundan sonra da, kamu yönetimindeki genel artış oranının arkasında kalan, sırasıyla eğitim ve öğretim hizmetleri ve teknik hizmetler gelmekte­ dir. Mülki idare hizmetleri, toplam içindeki oranı, düşüklüğüne ek olarak, azalan tek hizmet alanı olarak ortaya çıkmaktadır. Teknik hizmetler sınıfının zaman içindeki gelişimi ise özelolarak ilgi çekmektedir. Bu sınıf ta çalışanlar 1970 1986 yılları arasında en az artış gösteren kesim olarak belirginleşmektedir. Buna ek olarak, bu sınıf ta dö­ nemsel dalgalanmaların ortaya çıktığı görülmektedir 1970 - 1976 arasında yaklaşık iki kat artan teknik personelin sayısı 1976 - 1980 arasında düşmüş, 1980 198ô arasında bir yükselme gözlenmesine karşın, bu sayı 1976 düzeyi­ ne erişememiştir. 1970 1976 arasındaki artış 1327 sayılı Kanunun yürür­ lüğe girmesiyle daha önce «yevmiyeli teknik personel" statüsünde çalışan teknik elemanların memur statüsüne geçişleriyle açıklanabilir. Ancak bu uygulama sonucu % 6O'ının aylıklarında meydana gelen azalmanın 14 1976 1980 döneminde teknik personelin kamu kesiminden uzaklaşmasına neden olduğu da söylenebilir. Avukatlık hizmetlerinde de, toplam kamu görevli­ leri içindeki payları çok düşük olmakla birlikte, benzer bir eğilim görül­ mektedir. Bir başka açıdan degedendirildiğinde, Türk kamu yönetiminde incele­ nen yıllarda en büyük payın genel idare hizmetlerinde çalışanlarda olduğu görülmektedir. Ancak, 1970 1986 arasında genel idare hizmetlerinde çalı­ şanların toplam personel içindeki payında düzenli bir azalma gözlenmek­ tedir. 1970 yılında kamu personelinin % 36.6'sını oluşturan genel idare hiz­ metlerinde çalışanların payı. 1986'da % 30.6'ya düşmüştür. Aynı dönem içinde yardımcı hizmetlerde çalışanların payında % l'lik bir düşme olmuş­ tur. Teknik hizmetlerde çalışanların payında da yaklaşık % l.5'lik bir azal­ ma ortaya çıkmıştır. Avukatlık, mülki idare ve din hizmetlerinde çalışanla­ rın payları, aradaki dalgalanmalara karşın, dönem sonunda değişmemiştir. Buna karşılık, emniyet hizmetlerinin payında % 1.5'lik, sağlık hizmetlerinin payında ise % 6.4'lük bir artış olmuştur. Eğitim öğretim hizmetlerinde ise, 1980'de gözlenen yükselme eğilimi 1986'da sürmemiştir. Çoğunluğunu büro memuru ve daktilografların oluşturduğu genel ida­ re hizmetlerinde çalışanlarla, yardımcı hizmetlerde çalışanlar birlikte değer­ lendirildiklerinde 1986'ya kadar kamu görevlilerinin yarısını oluşturdukla­ rı, 1986'da ise toplam içindeki paylarının % 48.3 olduğu görülmektedir. Daha önce de görevlilerinin artış belirtildiği bir gibi, 1980 yılından sonra Türkiye'de kamu Bunun hizmet sınıfla­ rına nasıl yansıdığına bakıldığında, 1980 1986 arasında kamu görevlileri­ nin sayısında meydana gelen artış içinde genel idare hizmetlerinin payının % 8.8 yardımcı hizmetlerin % 18.8. din hizmetlerinin % 5.1, emniyet hiz­ hızında yavaşlama olmuştur. 14 Doğan Canman, Türkiye'de Kesimlerara~H iıısan~ücü HareketliliiH, TODAİE Ya­ yını. No. 147, Ankara, 1975, s. 121. AMME İDARESİ DERGİSİ 48 metlerinin % 15.3 teknik hizmetlerin % 9.1 sağlık hizmetlerinin ,% 27.8, eğitim hizmetlerinin % 15.4 olduğu izlenmektedir. Avukatlık hizmetlerinde ise düşme vardır. Bu oranlara dayanarak, 1980 - 1986 döneminde alınan ön­ lemlerin öncelikle genel idare hizmetlerinin büyümesini sınırlandırma sonu­ cu verdiği söylenebilir. Buna karşılık, yardımcı hizmetler sınıfında bu tür bir sınırlamanın söz konusu olmadığı da ileri sürülebilir. Sağlık hizmetleri, bu dönemdeki artış hızı açısından da, ilk sırada yer almaktadır. Bunu, eği­ tim - öğretim ve emniyet hizmetleri izlemektedir. Teknik hizmetler sımrının ise kesin gereksinme olmasına karşılık, yeterli sayıda teknik görevliyi ka­ mu hizmetine çekemediği söylemek olanaklıdır. Özetlemek gerekirse, sayısal veriler, Türk kamu yönetiminde görevli­ lerin öncelikle genel ve yardımcı hizmetler alanında toplandığını kanıtla­ maktadır. Bu durum, gelişmekte olan ülkelerde gözlenen temel eğilim e ben­ zerlik göstermektedir.t s Buna karşılık, 1980 sonrasında özellikle genel idare hizmetlerinin sınırlandırılması yolunda bir eğilim gözlenmektedir. Ayrıca, bu dönemde kamu görevlilerinin saYIE'ındaki artış öncelikle sağlık hizmet­ lerinde ortaya çıkmaktadır. Buna ek olarak, eğitim ve öğretim hizmetleri de önemli bir ağırlık taşımaktadır. Kamu görevlilerinin kurumlararası da­ ğılımı incelendiğinde, bu özellik daha somut bir biçimde görülecektir. ({amu Görevlilerinin Kurumlararası Dağılımı Sayısal veriler, Türkiye'de kamu yönetiminde çalışanların sayısındaki başlı birkaç kurulu,şta YOğunlaştığını göstermektedir. 1970 - 1986 yılları arasındaki gelişmeye bakıldığında, Türkiye'de en fazla görevli ça­ lıştıran kurumlar sıralamasında ilk sırayı sürekli olarak Milli Eğitim Ba­ kanlığının aldığı görülmektedir. 1970 yılında ikinci ve üçüncü sıralarda, PTT Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleı i Bakanlığı yer alırken, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı dördüncü sırada, Emniyet Genel Müdürlüğü ise beşinci sırada bulunmaktaydı. 1976, 1980, 1986 yıllarında yapılan sayımlarda ise en fazla görevli çalıştıran kuruluşlar şöyle belirlenmiştir: 1. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı, 2. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı 3. Emniyet Genel Müdürlüğü, 4. PTT Genel Müdürlüğü, 5. Diyanet İşleri Başk2.nlığl, 6. Maliye Bakanlığı, artışın belli Eğitim ve sağlıktan sorumlu bakanlıkların bu sıralamadaki yerleri tüm ülkelerde gözlenen eğilim çerçevesinde doğal karşılanmalıdır. Üstelik bu çalışma alanlarında işgücü gereksinmesi sürmektedir. Buna karşılık, Em­ niyet Genel Müdürlüğünün üçüncü sırada yer alması 1970 sonrasında ya,?a­ nan siyasal ve toplumsal bunalımın zorladığı bir gelişme olarak açıklana­ bilir. En fazla görevli çalıştıran kuruluşların incelenmesi, bunların gelenek­ sel, yerleşik kuruluşlar olduğunu göstermektedir. Bir başka anlatımla top­ lumsal - ekonomik ve teknolojik gelişmenin yarattığı yeni kurum ve kuru­ luşlar en fazla görevli çalıştıranlaı' arasında yer alınn!UaktadiT. An;:;ak, bu kuruluşların çalıştırdığı görevli sayısının zaman içindeki gelişimi incelendi­ 15 Özgediz, a,g.e., s. 10-12.. Çizelge VI Türl[ Kamu Yönetiminde En Fazla Görevli Kuruluş 1976 1970 Sayı Çalıştıran Kuruluşlar % >-:l 1980 Sayı Sayı 1986 % Artış Sayı % % ~: ~ ~ ><: l:T1 Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakan lığı Sağlık tS t:"!j 222.143 33.9 294.108 30.6 466.337 35.5 464.222 32.3 108.9 27.407 4.2 93.622 9.7 110.158 8.4 128.845* 9.0 370.1 26.858 4.1 54.762 5.7 74.]03 5.6 97.825 6.8 264.2 ve Sosyal Yardım Bakanlığı PTT Genel Müdürlüğü 36.260 Diyanet İşleri Başkanlığı 28.186 Maliye Bakanlığı Toplam % Genel Toplam 12.072 352.926 53.8 655.737 5.5 4.3 1.8 53.284 40.312 38.738 5.5 4.2 4.0 63.008 42.276 45.750 ~ ~ 8 Emniyet Genel Müdürlüğü ~ 4.8 3.2 71.909 55.478 5.0 3.9 98.3 96.8 3.5 58.144* 4.0 381.6 574.826 59.7 801.632 61.0 876.393 61.0 144.1 144.1 962.537 1.312.243 1.435.809 118.9 ~ tr1 -< ,t""...... &j ~. Kaynak: DİE, Devlet Memurlan Sayımı 1970; DPB, Kamu Personeli Anket Sonuçlan. 1976, 1980. 1986. * İlgili Bakanlıklardan edinilen bilgi. .ı:.. \o 50 AMME İDARESİ DERGİSi ğinde, Milli Eğitim Gençlik. ve Spor Bakanlığı. PTI Genel Müdürlüğü, Di­ yanet İşleri Başkanlığı gibi kuruluşlardaki gelişmenin genelortalamanın altında kaldığı ortaya çıkmaktadır. Buna ek olarak, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığının görevli sayısının 1980 - 1986 yılları arasında mutlak sayı açıciından gerileme gösterdiği de izlenmektedir. Ancak, aynntılı bir in­ celeme bu kuruluştaki görevli azalmasının, genel idare hizmetlerinde çalı­ şanların azalmasından kaynaklandığını kanıtlamaktadır. Buna karşılık, ay­ nı dönem içinde eğitim ve öğretim hizmetlerinde çalışanların oranı artmış­ tır. En büyük artışı gerçekleştiren kuruluşlar ise Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğüdür. Bu kuruluş­ ların her birinin büyümesinde ayrı bir açıklama geçerli olabilir. Sağlık ve Sosyal Yaı-dım Bakanlığı, amacı düşünüldüğünde, başlangıçta gerçekten çok yetersiz bir görevli sayısına sahip iken hızlı bir gelişme göstermiştir. Bu sayınm bugün için bile yeterli olmadığı bilinm8ktedir. Emniyet Genel Müdürlüğü ise, 1970 sonrasında yaşanan toplumsal ve siyasal bunalım so­ nucunda büyümüştür. Maliye Bakanlığmın büyümesi ise belli ölçüde Güm­ rük Bakanbğı ile birleşmesine bağlanabilir. Bunun yanında, Maliye Ba­ kanlığının büyümesinde vergi denetim mekanizmasının geliştirilmesinin de payınm olduğu söylenebilir. Özetlemek gerekirse, Türkiye'de kamu görevlilerinin sayısal artışında genel eğilim büyük kuruluşların daha da büyümesi yolunda olmaktadır. De­ ğişen ve çeşitlenen toplumsal gereksinmeler sonucu kurulan yeni ve tek­ nik nit elild i kuruluşlar için böyleSine hızlı bir gelişme söz konusu olma­ maktadır. Bu büyük kuruluşlar arasında da önceliği eğitim ve sağlık gibi tem31 toplumsal gereksinmeleri karşılayan Bakanlıklar almalctadır. Türkiye'de kamu görevlilerinin sayısına ilişkin olarak bu bölümde in· celenen temel özellikler topluca değerlendirilirse, bu sayının nüfusla kar­ şılaştırıldığında büyük olduğunu söylemek olanaklı değildir. Yine, gelişmiş ve azgelişmiş ülkelerdeki oranlarla karşılaştınldığında, artışın çok hızlı olduğu da söylenemez. Buna karşılık. hizmet sınıflan açısından genel ida­ re ve yardımcı hizmet sınıflarında bir toplanmanın ortaya çıkması bu ge­ lişmenin olumsuz yönü olarak değerlendirilebilir. Ancak. bu gelişmenin bel­ li ölçüde sınırlandırılmaya çahşıldığı görülmektedir. Olumsuz diye nitelen­ dirilebilecek bir başka özellik de merkezi yönetim-yerel yönetim arasında kamu görevlilerinin dağJlımındaki dengesizliktir. Kurumsal dağılım açısın­ dan ise, artış öncelikle, vazgeçilemeyecek toplumsal hizmetleri yerine ge­ tiren eğitim ve sağlık hizmetlerini yürüten kurumlarda toplanmaktadır. Bu özellikler, Türkiye'deki gelişmenin büyük ölçüde gelişmekte olan ülkeler rr.odeline benzediğini ortaya koymaktadır. n. Kamu Görevlilerinin Öğrenim Durumu Kamu görevlilerinin nicel gorunumünün yanısıra, niteliksel özellikleri­ nin bilinmesi de önem taşımaktadır. Bilindiği gibi, etkin bir kamu yöneti­ TÜRKİYE'DE KAMU GöREVLİLERİ 51 rnının temel gereklerinden biri yeterli, nitelikli ve sürekli personele sahip Türkiye'de ise kamu görevlilerinin niteliksizliği yakınma konusu olmaktadır. Bu çerçevede incelenmesi gereken konulardan birisi kamu gö­ revlilerinin eğitim özellikleridir. Devlet Memurları Kanununa göre, memur olabilmek için en az ortaokul mezunu olmak gerekmektedir. Ancak, istekli olmaması durumunda ilkokulu bitirenlerin de memur olabileceği kurala bağlanmıştır. Bunun dışında kuruluş kanunları yada yönetmeliklerle hiz­ mete giriş için belirli bir öğrenim koşulu getirilebilmektedir. Aşağıdaki Çi­ zelgede 1976 1986 yılları arasında kamu görevlilerinin öğrenim düzeybri­ ne göre dağılımları görülmektedir: . olmaktır. Çizelge Vii Kamu Görevlilerinin Öğrenim Düzeyleri (1976 - 1986) (%) Öğrenim 1976 1980 1986 İlkokul 31.5 13.3 3.7 8.5 26.3 1.7 15.0 38.0 14.4 2.6 11.2 15.7 2.0 16.1 22.0 14.2 1.7 17.3 14.7 3.4 26.7 Ortaokul Ortaokul Dengi Meslek Okulu Lise Lise Dengi Meslek Okulu Mesleki ve Teknik Okul Yüksek Kaynak: DPB, Kamu Personeli Anket Sonuçları, 1976, 1980, 1986. Yukardaki Çizelgenin ilk bakışta sergilediği özellik, kamu görevlileri­ nin ortalama öğrenim düzeylerinde on yıllık bir dönem sonunda ortaya çıkan yükselmedir. Ancak, bu yükselmenin düz bir çizgi izlemediği de ilgiyi çek­ mektedir. Sayısal bir anlatımla, 1976 yılında kamu görevlilerinin Öğrenim ortala­ 3.5 puan iken, 1980'de 3.2, 1986'da ise 4 puandır. 1980 yılındaki düşü­ şün, ilkokul öğrenimi görenlerin oranındaki yükselmeden kaynaklandığı söylenebilir. Bu gelişme ise, büyük ölçüde 1976 1980 döneminde siyasal ik­ tidarların kadrolaşmaya yönelik personel politikalarına bağlanabilir. maSı Öğrenim düzeyleri teker teker değerlendirildiğinde, 1980 yılına kadar ilkokul öğrenimi görenlerin en büyük grubu oluşturdukları görülmektedir. 1986 yılında ise paylarında büyük bir düşüşe koşut olarak ikinci sıraya düş­ müşlerdir. Bu gelişme birkaç nedenle açıklanabilir. tık olarak toplumda genelolarak öğrenim düzeyinde gerçekleşen yükselmenin kamu yönetimine de yansıdığı söylenebilir. tkinci olarak, bir yandan kamu görevlilerinin sa­ yısal artışının sınırlandırılması, öte yandan % 16'ya ulaşan bir işsizlik ora­ nının niteliksiz işgücünün kamu kesimine giriş için yarışma olanağını or· tadan kaldırdığı düşünülebilir. AMME İDARESİ DERGİSİ 52 Bu noktada, ilkokul öğrenimi görenlerin, girebildikleri, genel idare, hizmetler ve din hizmetleri sınıflarındaki durumlarına bakmak ilgi çekici olabilir. Genel idare hizmetlerinde çalışanlann 1980 yılında % 18.9'u 1986 yılında ise % 15.7'si ilkokul öğrenimi görmüştü. Yardımcı hizmetler~ de çalışanlar için ise bu oranlar sırasıyla % 82.2 ve % 81.7 idi. Din hizmet­ lerine gelince ilkokul öğrenimi görenlerin 1980'de % 63 olan oranı, 1986 yılında % 36'ya düşmüştü. Görüldüğü gibi, ilkokulu bitirenlerin yardımcı hizmetler dışında kamu hizmetine girme şansı giderek azalmaktadır. yardımcı Diğer öğrenim düzeylerine gelince, ortaokul öğrenim1 görenlerin payla­ koruduklan, lise ve lise sonraSı meslek ve teknik öğrenim görenlerin paylarının yaklaşık iki kat yükseldiği, buna karşılık ortaokul ve lise den­ gi meslek okulu öğrenimi göcenlerin paylarının yaklaşık yan-yarıya azal­ dığı görülmektedir. Yüksek öğrenim görenlerin oranında ise bu dönemde büyük bir artış gerçekleşmi'?tir. 1980 1986 arasında yüksek ogrenim gör­ müş kamu görevlilerinin artışı % 66.6'ya ulaşmıştır. Yüksek öğrenim gör­ müş kamu görevlileri tüm kamu görevlilerinin artık dörtte birinden faz­ lasını oluşturmaktadır. Bu payla da yüksek öğrenim görenler, kamu görev­ lileri içindeki en büyük grup durumuna gelmişlerdir. Ancak, yüksek öğre­ nimin niteliği de önem taşımaktadır. Aşağıdaki başlık altında bu konunun bir ölçüde incelenmesi amaçlanmaktadır. rını Uzman Mesleklerde Çalışan Kamlİ Görevlileri Kamu görevlilerinin niteliksel incelenmesinde ikinci boyutu uzman mes­ lekler oluşturmaktadır. Uzman meslekler denildiğinde, yüksek öğrenim ve özel yetişme gerektiren avukatlık ,doktorluk, eczacılık, mühendislik, öğret­ menlik v.b. meslekler anlaşılmaktadır. Bu çerçevede Türk kamu görevlileri incelendiğinde uzman mesleklerde çalışanların durumu aşağıdaki Çizelgede görülebilir. Çizelge Viii Uzman Mesleklerde Çalışan Kamu Görevlileri 1978 1980 1986 1.791 7.715 1.303 2.929 24.496 2.013 37.695 10.421 1.742 9.542 1.674 4.491 28.845 2.080 43.945 9.628 1.245 31.319 1.856 2.225 32.691 2.091 101.455 11.821 88.363 1.038.777 101.947 1.238.282 184.703 1.435.809 Avukat Doktor Diş Doktoru Eczacı Mühendis Mimar Öğretmen (lise ve Diğer Toplam Genel Toplam yukarısı) Kaynak: DPB, Kamu Personeli Anket Sonuçları, 1978, 1980, 1986. Artış % -30.5 305.9 41.4 -24.0 33.5 3.9 169.1 13.4 109.0 38.2 TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ S3 Çizelgeden de görüleceği gibi, uzman meslek sahipleri diye nitelendi­ rilen kamu görevlilerinin durumu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ar­ tış oranlarının aynı dönemde tüm kamu yönetiminde gözlenen artışın üze­ rİnde olduğu belirlenmektedir. Ancak, bu artışın öncelikle zorunlu yada vaz­ geçilemez toplumsal hizmetler olarak nitelendirilebilecek sağlık hizmetle­ rinde ve eğitim hizmetlerinde ortaya çıktığı gözlenmektedir. Teknik nitelikli personelin gelişiminin ise ortalamanın çok altında kaldığı. dikkati çekmektedir. Ayrıca tüm yüksek ogrenim görenler arasında uzman mesleklerde ça­ kamu görevlilerinin payı zaman içinde giderek artmaktadır: 1978'de % 49.3, 1980'de % 51.2, 1986'da % 55.7. lışan Uzman mesleklerde çalışan kamu görevlilerinin tüm kamu görevlileri ise, 1978'de % 8.5, 1980'de % 8.2, 1986'da % 12.9 olduğu belirlenmektedir. 1980'den sonra gözlenen gelişme, kamu yönetiminde eğitim açısından gözlenen gelişmeye, uzman mesleklerin gide­ rek ağırlık kazanması yolunda bir eğilimin de eşlik ettiğini göstermektedir. arasındaki payı incelendiğinde Uzman mesleklerde çalışan görevlilerinin konumunu belirginleştirebilecek bir başka inceleme, bağlı oldukları hizmet sınıfları çerçevesinde yapılabi­ lir. Bu tür bir değerlendirme yapıldığında ortaya çıkan uzman mesleklerde çalışan görevlilerin kendi hizmet sınıfları içindeki konumu aşağıda görül­ mektedir. Çizelge iX Uzman Mesleklerde çab:şan Görevlilerin Hizmet Sınıfları içindeki Payı Hizmet Eğitim Sınıfları ve Öğretim Hizmetleri Hizmetleri Teknik Hizmetler Sağlık 1978 1980 1986 16.0 33.4 46.2 12.2 26.7 45.7 26.7 35.6 49.5 Kaynak: DPB, Kamu Personeli Anket Sonuçları, (%) 1978, 1980, 1986. Görüldüğü gibi, 1978 1986 arasında eğitim - öğretim, sağlık ve teknik hizmetler sınıflarında, 1980 yılında ortaya çıkan göreli düşüşe karşın, uz­ man görevli oranında bir yükselme gerçekleşmiştir. Bu yükselme en belir­ gin biçimde eğitim ve öğretim hizmetlerinde gözlenmektedir. Bu gelişme, büyük ölçüde öğretim ve eğitim gereksinmelerindeki değişmeye bağlı ola­ rak açıklanabilir. Ayrıca eğitim ve öğretim hizmetlerinde bu kategorideki görevliler, tüm eğitim ve öğretim görevlilerinin yaklaşık dörtte biridir. Bu­ na karşılık, sağlık hizmetlerinde uzman personeloranı üçte bire, teknik hizmetlerde ise ikide bire ulW?maktadır. AMME İDARESİ DERGİSİ 54 Ancak bu gelişmelere karşın, Türk kamu yönetiminde uzman görevli­ lorin yeterli sayıda olmadığına ilişkin görüşler, gerek hükümet programla­ rında, gerekse kalkınma planlannda yer almaktadır.1 6 Kamu Görevlilerinin YaşDağılımı Türk kamu yönetiminde çalışan memurlara ilişkin olarak üzerinde du­ rulan özelliklerden birisi, genç yaş gruplarında yoğunlaşmalandır. Bir yan­ dan kamu görevlilerinin sayısal artışı, öte yandan kamu kesiminden özel kesime geçişin varlığı ve emeklilik konusundaki uygulamalar kamu görev­ lilerinin ortalama yaş düzeyinin düşük olması sonucunu yaratmıştır. An­ cak, 1980 sonraSı yapılan düzenleme ve uygulamalarla bir yandan kadın ve erkek memurlann emekli olabilmesi için yaş sının getirilmişl7, öte yandan görevli alımı sımrlandırılmıştır. Bu gelişmelerin ne ölçüde etkili olduğu aşa­ ğıdaki Çizelgede görülebilir. ÇIzelge X Kamu Görevlilerinin Yaş 1978 - 1980 Dağılımı (%) Yaş 1978 1980 1986 18'den az 18 - 23 24 - 29 30 - 35 36 41 42 47 48 - 53 54 - 59 60 - 0.1 13.9 27.2 21.5 14.4 10.6 7.8 3.6 0.9 0.1 13.8 26. 23.5 15.9 11.8 5.6 2.5 0.7 0.0 8.5 26.9 27.1 18.9 11.0 5.6 1.7 0.3 Kaynak: DPB, Kamu Personeli Anket Sonuçlan, 1978, 1980, 1986. 1976 - 1986 yılları arasında genç yaş gruplarının toplam kamu görevli­ leri içindeki payında bir azalma ortaya çıkmıştır. Amlan yıllar arasında, 30 yaşından genç kamu görevlilerinin oramnda % 6'ya. ulaşan bir düşme olmuştur. Bu gelişmeye koşut olarak, özellikle 30 35 ve 36 41 yaş grupla­ rında bir yükselme gerçekleşmjştir. Ancak, ilginç bir özellik, ileri yaş grup­ larında çalışan kamu görevlilerinin oramnda gözlenen düşme eğilimidir. Genç yaş gruplarımn ağırlığının azalması hizmete girişin sınırlandırıl­ masıyla bir ölçüde açıklanabilir. Buna ek olarak, öğrenime ilişkin veriler lö 17 DPT, Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı 1985· 1989, Yayın No. 1974. Ankara, 1985, s. 137. Sait Güran, Memur Hukukunda Kayırma ve Liyakat Sistemleri, i.Ü.H.F. Yayını, No. 627, İstanbul, 1980. TÜRKİYE'DE KAMU GöREVLİLER! 55 kamu yönetimine giderek daha ileri düzeyde öğrenim görmüş kişilerin gir­ diği göstermektedir. Bu gelişmenin de, hizmete giriş yaşını yükselttiği düşü­ nülebilir. Orta yaş gruplarının payının artmasında ise, kuşkusuz emekımk yaşının yükseltilmesinin büyük etkisi vardır. Buna karşılık, ileri yaş grup­ larının payındaki düşme eğilimi, zorunlu emeklilik yaşını ve hizmet süre­ sini tamamlayan görevliler için kamu yönetiminde çalışmanın çekici olma­ d1ğını kanıtlamaktadır. Bu olgu, Türk kamu yönetiminde gerçekleştirilmesi amaçlanan kariyer ilkesinin geleceği açısından kaygı yaratmaktadır. Ayn­ ca kamu görevlilerinin yaş ortalamaları, söz konusu dönemde büyük deği­ şikliğin olmadığını göstermektedir. 1978'de 33.8 olan yaş ortalaması, 1980'de 33.4, 1986'da 33.8'dir. Özetle, Türkiye'nin «genç bir yönetsel nü-:usa sahip olduğu» ve «genç emekliler ülkesi olduğu» yargıları IS geçerliliğini koru­ maktadır. Hizmet Süreleri Kamu görevlileri hizmet süreleri açısından değerlendirildiğinde de 1976 - 1986 yılları arasında kimi değişikliklerin ortaya çıktığı görülmektedir. Çizelge XI Kamu Görevlilerinin Hizmet Sürelerine Göre Hizmet Süresi yıldan az 5 yıl 6 - 10 yıl 11 - 15 yıl 16 - 20 yıl 21 - 25 yıl 26 30 yıl 30 yıldan çok 1 1 - Dağılımı (%) 1978 1980 1986 7.6 25.1 23.1 16.9 12.0 8.9 4.9 1.5 7.5 24.4 23.6 18.2 11.9 9.3 3.9 1.2 4.2 20.3 26.7 20.7 15.2 8.4 3.6 0.9 Kaynak: DPB, Kamu Personeli Anket Sonuçları, 1978, 1980, 1986. Çizelge incelendiğinde, yaş konusunda ileri sürülen düşüncelerı destek­ leyecek bir görünüm ortaya çıkmaktadır. Genelolarak 5 yıla kadar hizmet süresine sahip olanlarla, erkek kamu görevlileri için emeklilih eşiği olan 25 yıldan sonra da çalışanların toplam sayı içindeki paylarının azalması yolunda bir eğilim gözlenmektedir. 5 yıl ve daha az çalışanların payı 1978'de 18 27 EylÜl 1983'de 18174 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 2898 sayılı Kanun ile, kadınların emekli olabilmeleri için 20 hizmet yılını ve 45 yaşını, erkekler için 25 hizmet yılını ve 50 yaşını tamamlamak kuralı getirilmişti. 22 Mayıs 1986'da 19114 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 3284 sayılı Kanun ile, emeklilik yaş sınırı kadınlar için 50, erkekler için 55, 1 Ocak 1990'dan sonra çalışmaya baş­ layacak kadınlar için 55. erkekler için 60 olarak belirlenmiştir. AMME İDARESİ DERGİSİ 56 % 32.6 iken, 1986'da % 24.5'e inmektedir. Yasal emeklilik eşiği olan 25 yıl­ dan sonra çalışanların oranı ise 1978'de % 6.4 iken, bu oran 1986'da % 4.5'e düşmektedir. Buna karşılık 6-10, 11-15 ve 16-20 yıl gruplarında göreli bir yükselme ortaya çıkmaktadır. Bu özelliklere dayanarak, kamu görevlilerinin genelolarak emeklilik için zorunlu hizmet süresini tamamladıktan sonra ayrılma eğiliminde oldukları ve ortalama 48 yaş dolaylarında emekli ol­ dukları söylenebilir. Uzun dönemde, sözü edilen bu iki eğilimin sürmesı durumunda Türk kamu yönetiminde bir daralmanın ortaya çıkacağ! ile:ri sürülebilir. Cinsiyet Dağılımı Türk toplumunda kadınların kamu görevlerinde çalışmasının başlangı­ 1. Dünya savaşına kadar gitmektedir. Buna karşılık, kadınların kamu kesiminde memur ve müstahdem olarak çalışması 1926 yılında Memurin Kanunu ile yasal dayanağa kavuşmuştur. Bugün ise, Anayasanın temel il­ keleri ve Devlet Memurları Kanunu uyarınca kamu görevine girişte ve ça­ lışmada kadın-erkek eşitliği ilkesi benimsenmi.ştir. Uygulamada kadınlara kapalı olan valilik, kaymakamlık, müfettişIik gibi meslekler dışında ka­ dınlar Türk kamu yönetiminin çeşitli alanlarında çalışmaktadırlar. Cı Türk kamu yönetiminde kadın görevlilerin 1938 yılında 12.716 olan sayılarının (% 9.5) , 1986 yılında 422.839'a (% 29.4) ulaştığı görülmektedir. Türk kamu yöneti­ minde, anılan dönem içinde, kadın görevlilerin sayıSı 33 kat artmıştır. Ay­ nı dönemde toplam kamu görevlilerinin sayısındaki artış ise 10.6 kat olmuş­ tur. Yani, bu dönemde kadınlar çok daha hızlı bİr artış göstermişlerdir. An­ cak değinilmesİ gereken bir nokta, bu artışın 1976'ya kadar hem sayısal hem oransalolarak düzenli bir gelişme göstermesine karşılık, 1980'de oransal bjT düşüşün ortaya çıkması, 1980 - 1986 arasında ise yine bir yükselmenin ger­ çekleşmesidir. Bu da 1978 - 1980 arasmda doruk noktasına ulaşan ekonomik­ toplumsal ve siyasal bunalımdan öncelikle kadın görevlilerin etkilenmesinin bir kanıtı sayılabilir. 1938 - 1986 yılları arasında sayısal gelişimine bakıldığında Türk kamu yönetiminde kadınlar en yüksek oranda özel bütçeli kuruluş­ larda çalışmaktadırlar (% 39). Genel bütçeli kuruluşlarda % 25, ye:l'el yöne­ timlerde ise % 13.8 oranında bulunmaktadırlar. En yüksek oranda çalıştık­ ları özel bütçeli kuruluşlar, taşra örgütü bulunmayan, genelolarak toplum­ sal, kültürel ve destek nitelikli hizmetleri yürüten kuruluşlardır. Bu tür ku­ ruluşlarda daha çok çalışmaları, kadınların çalışmasında evrensel bir özel­ liktir. Buna karşılık, yei~el yönetimlerdeki paylarının düşüklüğü ilgiyi çek­ mektedir. Bu olgu, yerel yönetim birimlerinin büyük çoğunluğunun kırsal kesimde bulunmasıyla açıklanabilir. Kırsal kesimde, kadınların gerekli öğ renim koşullarına sahip olmamalarına ek olarak, tarım dışında kadınleırm çalışmasına karşı olumsuz yargı ve değerlerin etkili oldugu söylenebilir. An.. cak 1980'den sonra düşük oranda da olsa yerel yönetimlerde kadın çalışan­ ların payında artış eğilimi ortaya çıkmaktadır. TÜRKİYE'DE KAMU GöREVLİLERİ 57 Bütçelere ilişkin olarak belirtilmesi gereken son nokta, Türk kamu yö­ netiminde tüm kadın görevlilerin % 72.3'ünün genel bütçeli kuruluşlarda çalışmasıdır. Kurumlararası dağılım incelendiğinde ise kamu görevlilerinin sayısal evrimi içinde kadınların belirli kurumlarda toplandıkları ve sayısal artışlarının da bu kurumlarda yoğunlaştığı görülmektedir. Bu kuruluşlar Milli Eğitim, Sağ­ lık, Maliye Bakanlıkları, PTT Genel MüdürlÜğü ve Sosyal Sigortalar Kuru­ mudur. 1986 yılında bu beş kurum tüm kadın görevlilerin % 72.5'ini çalış­ tırmaktadır. Yalnızca Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığının tüm kadın­ 13Xın % 43'ünü kapsaması dikkati çekmektedir. Genelolarak, en fazla kadın görevli çalıştıran bu kuruluşların kadının geleneksel rol tanımına uy­ gun alanlarda hizmet veren kuruluşlar olduğu söylenebilir. Hizmet sInıflanna göre dağılım ise, kadın görevlilerin öncelikle genel idare ve eğitim-öğretim hizmetleri sınıflarında çalıştıklarını göstermektedi::-. Bunü. ek clarak, kadın görevli sayısı açısından üçüncü sırada yer alan sağlik hizJ.J.1etlerinGe kadınlar sayısal üstünlüğü ellerinde bulundurmaktadli'. Genel iJ.are hizmetlerinde çalışanların % 37'5i, sağlık hizmetlerinde çalışanların S-o 5:3.4'i, eğitim-öğretim hizmetlerinde çalışı:mların ise % 41'i kadındır. Yar­ dımc hizmetler, teknik hizmetler, emniyet hizmetleri ve din hizmetleri ka­ dmıarın kamu yönetirainde genel payla;.-ının altında temsil edildikleri alan­ lardır. Mülki idare hizmetleri sınıfında ise hiç kadın bulunmamaktadır. Kadın görevlilerin her hizmet sınıfı içindeki konumu incelendiğinde yönetsel hiyeraı':;i.:ıin alt düzey lerinde yoğunlaştıkları görülmektedir. Ör­ neğin, genel idare hizmetleri sinıfında çalışan kadınların büyük çoğunluğu daktilograf ve büro memuru iken, yüksek yöneticiler arasındaki oranları yalnızca % L5'tir. Eğitim hizmetlerinde ise kadın öğretmenlerin % 58.7'si ilkokul öğıetmenidir. Kadınların sayısal üstünlüğe sahip oldukları sağlıı\. hizmetlerinde, bunların % lO'u doktor iken, ebe ve hemşirelerin oranı % 61'e ulaşmaktadır. Öte yandan kadınlar toplam doktor sayısının % 23.ı'ini oluş­ turmaktadırlar. Bu oran gelişmiş Batı ülkelerinde gözlenen oranın üzerin­ dedir. Teknik hizmetler sınıfında ise kadın görevlilerin % 49.5'i mühendisi mimardır. Kadin mühendis/mimarların toplam mühendis ve mimarlar için­ deki payı % 12.3'dür. Bu oran da, genelolarak, gelişmiş Batı ülkelerindeki oranın üzerindedir. Avukatlık hizmetleri için de aynı yargı geçerli olmak­ tadır. Eğitim açısından yapılan değerlendirme, Türk kamu yönetiminde erkek görevlilerin eğitim ortalama­ sının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Kadın görevlilerin % 7A'ü ilk­ okul, % 10.1'i ortaokul ve dengi okul, % 6L.2'si lise ve dengi okul, % 2L3'ü yüksek okul mezunudur. Bu oranlar 1976 yılına oranla kadın görevlilerin eğitim düzeylerinin yükseldiğini göstermektedir. 19 Kadın görevlilerin % 82.5'i meslektaşlarıyla karşılaştırıldıklarında, kadın 19 Oya Çiici. liadın Sorunu 'n" Türkiye'de Kamu Görevlisi Kadınlar, TODAİE Ya­ ~ ını, No. 200. Ankara. 1982. s. 102. AMME İDARESİ DERGİSi 58 ise lise ve üzerinde eğitim görmüştür. Buna karşılık, erkek kamu görevli­ lerinde bu oran % 62.2'dir. Buna dayanarak, erkek meslektaşlarından daha nitelikli bir kadın kesiminin kamu yönetiminde çalışma olanağı bulduğu söylenebilir. Yaş dağılımına bakıldıgında, Batı ülkelerinde gözlenen kalıptan farklı olarak, Türk kamu yönetiminde kadın görevlilerin % 55.5'inin 30 ve daha genç yaş gruplarında toplandığı, % 71'inin 34 yaşından genç olduğu görül­ mektedir. Kadın görevlilerin yoğunlaştıkları yaş grubu 18 - 24 iken, 25 ya­ şından başlayarak düzenli bir azalma ortaya çıkmaktadır. Yaş gruplarına göre dağılım, kajın görevliler için evlilik yada çocuk nedeniyle çalışma hayatından ayrıldıktan sonra geriye dönüşün söz konusu olmadığını gös­ termektedir. Hizmet süreleri incelendiğinde, kadınların % 60.1'inin 10 yıldan az kı­ deme sahip olduklannı ve en yoğun bulundukları hizmet süresi grubunun 0-4 yılolduğu görülmektedir. 2o Burada kadın ve erkek görevliler açısından bir farklılık ortaya çıkmaktadır. Kamu görevlilerinin üçte birine yaklaşan bir orana ulaşmalarına kar­ kadınlar için kamu yönetiminde çalışmanın bir «kariyer» olarak gö­ rülmediği söylenebilir. Bu yargıyı, yaş ve hizmet sürelerine ilişkin dağılım­ lar büyük ölçüde desteklemektedir. şılık, SONUÇ Türk kamu kesiminde çalışan görevlilere ilişkin sayısal verilerin ince­ lenmesi sonucu ortaya çıkan özellikler şöyle özetlenebilir: Türkiye'de çok yüksek olduğu düşü.nülen kamu görevlisi sayısı, nü­ fusla karşılaştırıldığında «çok yüksek" olmaktan uzaktır. Benzer bir bi­ çimde, kamu görevlilerinin sayısındaki artış çok hızlı olmaktan uzaktır. Bunlara ek olarak ,artış büyük ölçüde gelişmesi zorunlu toplumsal hizmet alanlarında yoğunlaşmaktadır. Hizmet sınıfları açısından da benzeri bir yargı geçerlidir. Ne var ki, tüm az gelişmiş ülkelerde gözlenen genel ida­ re hizmetlerinin büyüklüğü olgusu Türkiye'de de görülmektedir. Ancak, ge­ nel idare hizmetlerinde çalışanlann oranında bİr düşmenİn başladığı da gözlenmektedir. Türk kamu yönetiminde çalışan görevlilerin kişisel nitelikleri incelendi­ ise, eğitim düzeyi açısından genel bir yükselmenin ortaya çıkması, uzman mesleklere sahip kişilerin kamu yönetimine girişinin artması olum­ lu gelişmeler olarak değerlendirilebilir. Kadın görevlilerin oranının üçte bire yaklaşması da önemli bir gelişmedir. Ancak, yaş ve hizmet sürlerine ilişkin veriler hem kamu görevlilerin tümü için hem de öncelikle kadın görevliler için kamu hizmetinin bir kariyer (yaşam-uğraş) niteliği kazan­ madığını kanıtlamaktadır. Veriler, kamu görevlilerinin kamu hizmetini ğinde 2J a.k., s. 104·107. TüRKİYE'DE sürdürme eğiliminin göstermektedir. KAMU GÖREVliLERİ alınan yasal önlemlere 59 karşın düşük olduğunu da Bu özellikler çerçevesinde, Türk kamu yönetimi için ilk planda yapıl­ zorunlu olan şey, ulusal ekonominin olanakları çerçevesinde bir in­ san gücü planlamasıdır. Bu planlamanın eğitim sistemi ile bağlantılı ola­ rak yapılması da kesin bir zorunluluktw~. Böylelikle gereken alanlarda ge­ reken işgücünü hizmete almak olanaği gerçekleşebilecektir. Buna ek ola­ rak, kamu yönetiminde çalışmanın çekiciliğini arttırmak ve kariyer ilke­ sini gerçekleştirmek için çeşitli önlemlerin alınması gerekmektedir. Sınıf­ landırma sistemi, ücret düzeni, hizmet içi eğitim, toplumsal nitelikli yar­ dımların geliştirilmesi bu doğrultuda ilk üzerinde durulacak konulardır ması