Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s

advertisement
_____________________________________________________________________________________
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s. 212-222
Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date
31.10.2016
Yayınlanma Tarihi / The Publication Date
20.11.2016
Yrd. Doç.Dr. Fatma ÇAPAN
Gaziantep Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü
[email protected]
BİZANS İMPARATORU I. JUSTİNİANOS’UN(527-565) EVRENSEL
İMPARATORLUK ÇABALARI VE SONUÇLARI
Öz
Roma İmparatorluğu’nun sınırlarının genişlemesiyle merkezi otoritenin güç
kaybetmesi İmparatorların yeni çareler aramasına neden olmuştur. Dolayısıyla
İmparatorluğun doğusuyla batısında birbirine bağlı olan ayrı yönetimler oluşturma
çabası görülmüştür. Ancak birbirine bağlılığı esas olan bu imparatorluklar zamanla
kopmaya başlamıştır. Bizans, izlediği politikalar nedeniyle uzun süre varlığını
korumayı başarmıştır. Ancak Batı Roma İmparatorluğu toprakları Germen
kavimler tarafından istila edilmiştir. Kendilerini hiçbir zaman Roma
İmparatorluğu’ndan ayrı saymayan ve “Büyük Roma İmparatoru” olarak gören
Bizans imparatorları bu tarihten itibaren, 1453 yılına kadar Roma
İmparatorluğu’nun varisleri olarak batıda kaybedilen bu toprakları geri almaya
çalışmışlardır. Bu çabalarının sebebi ise Roma’yı yeniden ihdas ederek evrensel bir
imparatorluk haline dönüştürmek istemeleridir.
Bizans imparatorları arasında bu konuda en hırslı ve azimli olanı ise I.
Justinianos(527-565) olmuştur. Bu amaç uğruna birçok taviz vermek zorunda
kalan İmparator doğuda en tehlikeli düşmanlarından biri olan Sasanilere ağır
vergiler ödemeyi kabul etmiştir. Diğer yandan Balkanlar’da Türkler’e ve Slavlar’a
karşı etkili bir mücadele verilememiştir. Bu dönemde dahilde de siyasi, iktisadi ve
toplumsal bir takım olumsuzluklar yaşanmıştır. İmparator, evrensel
imparatorluğunu tesis etmeyi başarsa da kendisinden sonra çok kısa sürede yeniden
topraklar kaybedilmiştir. Haleflerine ise ekonomisi sarsılmış, dış politikası çökmüş,
askeri sistemi zayıf ve iç siyasi çalkantılarla dolu bir devlet bırakmıştır.
Anahtar kelimeler: Roma, Bizans, Justinianos, Evrensel İmparatorluk.
Bizans İmparatoru ı. Justinianos’un(527-565) Evrensel İmparatorluk Çabaları Ve Sonuçları
BYZANTIUM IMPEROR OF JUSTINIANOS(527-565) UNIVERSAL
EMPIRE EFFORTS AND RESULTS
Abstract
The weakening of central control with the expansion of so the boundaries Roma
Empire so the emperor led to the search for new solutions. For this reason it was
seen that the eastern part of the empire was connected to the West in a separete
effort. But this empire, which is based on interdependence, has begun to break with
time. Byzantine policies have long been able to preserve their existence. But the
Western Rome Empire’s territaries were invaded by the german tribes. Always
count themselves form the Rome Empire and these lands in the West as heirs of the
Rome Empire were lost trying to get back with huge empire’s until 1453 from this
date. The reason for these efforts is that they want to recreate the Rome and
transform it into a universal empire.
Among the Byzantine Empire’s the most determined and ambitious in this regard is
Justınıanos(527-565). The Emperor, who had to make many concessions fort his
purpose, agreed to pay heavy taxes to the Sasan, one of the most dangerous
enemies in the east. On the other hand, there wasn’t effective struggle aganist
Turks and Slavs in the Balkans. There was also a political, economic and social in
this period negativity. Emperor, even he manages to establish his universai empire
after him were losted in very short time. The succussor of this successor the shaken
foreign policy of the economy, left a collapsed military system and a state full of
domestic political turmoil.
Keywords: Rome, Byzantine, Justınıanos, Universal Empire.
Giriş
M.Ö VII. Yüzyıl dolaylarında İtalya’nın Roma kenti merkezli olarak kurulan Roma
İmparatorluğu’nun sınırları kısa sürede yarımadanın dışına taşmıştır. M.S II. Yüzyıla
gelindiğinde İmparatorluğun sınırları batıda Ren nehri ve Britanya’dan doğuda Fırat havzasına
kadar uzanmıştır. Dolayısıyla sınırların genişlemesiyle birlikte bir yandan güvenliğin
sağlanmasında yaşanan sorunlar diğer yandan ekonomik çıkmazlar, devleti giderek yönetilemez
hale sokmuş ve merkezi otorite zayıflamaya başlamıştır. Ayrıca imparatorluk içinde sık sık
yaşanan taht kavgaları ve bunlara bağlı olarak yaşanan siyasi cinayetler de iç huzuru bozan
önemli faktörlerin arasında yer almıştır. Roma İmparatorluğu böylesine sıkıntılı günler yaşarken
M.S 284-305 yılları arasında tahta çıkan İmparator Diocletianus yaptığı uygulamalarla bir nebze
olsun İmparatorluğu yeniden eski gücüne kavuşturmaya ve merkezi otoriteyi güçlü bir şekilde
kendi elinde tutmaya çalışmıştır. Tarihte Tetrarkhia(Dörtlü Yönetim) olarak bilinen yönetim
sistemi sayesinde, genişleyen İmparatorluk topraklarını iki ayrı merkezden yönetmeye
başlamıştır. Aslında Diocletianus’tan önceki İmparatorların bazıları da bu sistemi uygulamayı
denedilerse de devlet yönetimi genellikle babalar, oğullar kardeşler arasında paylaşılmıştır.
Diocletianus ilk kez kendi akranı olan ve aileden olmayan bir subayla yönetimi paylaşırken
kendi oğullarını da tahta halef olabilecek şekilde dikkate almamıştır. Böylece İmparatorluğun
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s. 212-222
213
Bizans İmparatoru ı. Justinianos’un(527-565) Evrensel İmparatorluk Çabaları Ve Sonuçları
doğusuna ve batısına birer Augustus ve Caesar görevlendirilmiştir. Bu sistemde batı
eyaletlerinin yönetimi İmparator tarafından Maximinus adlı bir generale bırakılırken kendisi de
doğuya Nicomedia(İznik) yönelerek doğu eyaletlerinde yönetimi sağlamaya çalışmıştır1. Bu
uygulama ile İmparator Roma İmparatorluğu’nun kaderini değiştiren bir hamle
gerçekleştirmiştir. Her ne kadar başlangıçta İmparatorluğun bütünlüğü esas olsa da zaman
içinde tohumları yeşerecek bir ayrılığın başlangıcına sebep olmuştur. Nitekim Diocletianus’tan
sonra taht kavgaları yeniden başlamış kendi yerine bıraktığı Augustus’lardan biri olan
Constantius’un oğlu Constantinus(Konstantinus) diğerleriyle yaptığı mücadeleyi kazanarak 324
yılında tek başına Roma İmparatorluğu tahtında hakimiyet kazanmıştır. 11 Mayıs 330 yılında
kendi adını taşıyan Kontantinopolis şehrini kuran İmparator burayı İmparatorluğun yeni
merkezi haline getirdi. Böylece Roma’nın doğu yarısında bin yıldan fazla hüküm sürecek olan
bir imparatorluğun temelleri atılmış oldu2. Bundan sonraki dönemde uzun süren iç savaşlar
sonrasında imparatorluğu tek bir yönetim altında birleştirmeyi yeniden başaran İmparator ise
375-395 yılları arasında hüküm süren I. Theodosios olmuştur. Ancak İmparator Thedosios
ölümünden kısa bir süre önce kendi hanedanlığını hakim kılmak amacıyla imparatorluğu iki
oğlu Honorios ve Arkadius arasında doğu ve batı olarak taksim etmiştir. Bu uygulamayla her ne
kadar devletin bütünlüğü fikrinden vazgeçilmemiş olsa da Roma İmparatorluğu’nun kesin
olarak ikiye ayrılmasına sebep olunmuştur3. Siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel nedenler de bu
bölünmüşlüğü zamanla tetiklemiştir. Doğu Roma İmparatorluğu bulunduğu coğrafya itibarıyla
Grek kültürü ve Hıristiyanlığın etkisinde kalırken, mesafenin uzak olması nedeniyle de siyasi
birliktelik sağlanamamıştır4. Batı’da çıkarılan bir kanunun Konstantinopolis’e ulaştırılması
günler hatta aylar almış bu da uygulamaların gecikmesine ve devlet yönetiminin aksamasına
neden olmuştur. Dolayısıyla geç gelen kararları beklemek yerine İmparatorlar kendi kararlarını
almayı tercih etmişlerdir. Bu ise zamanla hem siyasi birlikteliğin bozulmasına hem de üstünlük
kavgasına neden olmaya başlamıştır5.
Askeri anlamda da dışarıdan gelen işgallere karşı bazen ittifak yapılmaya çalışılmasına
rağmen önemli başarılar elde edilememiştir. Örneğin Kuzey Afrika’da Vandalların işgaline
karşı yardım isteyen Batı Roma İmparatorluğu’na olumlu cevap veren Doğu Roma
İmparatorluğu, ordusunun çoğunu bu bölgede görevlendirdiği için Balkanlar’da ortaya çıkan
Hun tehlikesini bertaraf etmekte zorlanmıştır. Diğer yandan Bizans doğu sınırlarında, Sasaniler
ile çetin savaşlar yaparken Batı Roma ordularından herhangi bir destek alamamıştır. Nitekim
başlangıçta sınırları genişleyen devleti daha kolay yönetmek amacıyla alınan tedbirler Büyük
Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasına ve kaderleri ayrı çizilmiş iki ayrı Roma Devleti’nin
ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ancak ne Doğu ne Batı İmparatorları kendilerini ayrı
devletlerin İmparatorları olarak görmemişlerdir. Biz her ne kadar bu çağlardan oraya
baktığımızda ayrı iki İmparatorluk görmek ve yazmak için kendimizi zorlasak da Roma
İmparatorları ve Roma halkı asla böyle bir tasnif yapmamıştır. Doğu Roma İmparatorluğu’nun
Ostrogorsky (1999), Bizans Devleti Tarihi, ( Çev. Fikret Işıltan), TTK Yay., Ankara-1999, s. 40-41;
Celalettin Basık(2013), Hiç Bizans Olmadı Romulus’tan Fatih’e Roma Devleti, C.I., Türkmen Kitabevi Yay.,
İstanbul, s.86-87.
2Ostrogorsky, a.g.e., s.41-42;John Julıus Norwıch (2013), BİZANS(Erken Dönem MS 323-802), (Çev. Hamide
Koyukan), Kabalcı Yay., İstanbul, s. 60.
3Ostrogorsky, a.g.e., s.49-50.
4Ostrogorsky, a.g.e., s. 29;Charles Dıehl (2010), Bizans İmparatorluğu’nun Tarihi, İlgi Kültür Sanat Yay., İstanbul,
s.28-29.
5Ostrogorsky, a.g.e., s. 51-52.
1George
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s. 212-222
214
Bizans İmparatoru ı. Justinianos’un(527-565) Evrensel İmparatorluk Çabaları Ve Sonuçları
tarih sayfalarına gömüldüğü 1453 yılına kadar İmparatorlar kendilerini Büyük Roma
İmparatorluğu’nun varisi olarak saymışlar ve onun mirasına sahip çıkmışlardır.
IV. Yüzyılın sonlarında başlayan “Kavimler Göçü” hareketi hem Doğu Roma
İmparatorluğu’nu hem de Batı Roma İmparatorluğu’nu derinden sarsmıştır. M.S 370’li yıllarda
Batı Türkistan’da yeniden siyasi teşkilatlanmalarını tamamlayan Asya Hunlarının torunları
kendilerine yeni yurtlar bulmak amacıyla harekete geçmişlerdir. Bu göçlerin bir kolu
Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlar’a doğru yapılmıştır. Nitekim bu bölgeye gelen Hunlar
önlerinde bulunan Alanlar başta olmak üzere Got ve Germen kavimlerin batıya doğru
ilerlemesine neden olmuşlardır6. Böylece Roma İmparatorluğu daha önceden sonuçlarını tahmin
edemediği Kavimler Göçü ile büyük bir tazyik altında kalmıştır7.
Doğu Roma İmparatorluğu bunları batıya yönlendirerek nispeten tehlikeyi atlatmış olsa
da Batı Roma İmparatorluğu bu istilalar nedeniyle çok zor günler yaşamıştır8. Hatta bu istilalar
karşısında zaman zaman Hunlardan yardım bile almak zorunda kalmıştır. Ancak bir süre sonra
Hunların da Attila liderliğinde Batı Roma İmparatorluğu topraklarına saldırmaya başlamasıyla
birlikte bu güçlü müttefik de kaybedilmiştir9. 476 yılında Germen kralı Odovakar son Batı
Roma İmparatoru Romulus Augustus’u tahtan indirerek Batı Roma İmparatorluğu’nun sonunu
getirmiştir. İmparatorluk toprakları üzerinde birçok krallık kurulmuştur10. Ancak
İmparatorluğun batıdaki topraklarının kaybedilmesi doğudaki İmparatorlar tarafından hiç kabul
edilmemiştir. Çünkü onlara göre İmparatorluk toprakları bir bütündür ve bu topraklar Roma
İmparatorluğu’nun büyük mirasını teşkil etmektedir. Dolayısıyla Doğu Roma İmparatorları bu
tarihten itibaren kaybedilen bu toprakların varisleri sıfatıyla yeniden almayı ve Roma
İmparatorluğu’nu eski büyük ihtişamına kavuşturarak evrensel Roma İmparatorluğu’nu yeniden
canlandırmayı kendilerine büyük bir hedef edinmişlerdir. Erken dönem Bizans İmparatorları
arasında bunu gerçek anlamda gerçekleştirmeyi kısa süreli de olsa başaracak olan Bizans
İmparatoru ise I. Justinianos(527-565) olmuştur. Bu hedefini gerçekleştirmek üzere bazı siyasi
tavizler vermek zorunda kalan İmparator, ülke dahilinde de birçok sosyal ve ekonomik sorunla
uğraşmasına rağmen vazgeçmemiştir. Bu yazımızda İmparator I. Justinianos(527-565)
döneminin iç ve dış siyasi olaylarıyla birlikte onun bu Evrensel İmparatorluk çabalarını
incelemeye çalışacağız.
İmparator I. Justinianos’tan Önce Doğu Roma İmparatorluğu’nun Genel Durumu
İmparator I. Justinianos (527-565)’tan önceki dönemlerde Doğu Roma İmparatorluğu
Kavimler Göçü’nün getirdiği sıkıntıların sonuçlarıyla uzun bir süre uğraşmak zorunda kalmıştı.
I. Theodosios’un oğlu Arkadios(395-408) döneminde Hunların önlerinden batıya ittikleri
Gotlarla yoğun mücadeleler içerisine girildi. Gotların lideri Gainas’ın tehlikeli istila hareketleri
karşısında Hun Hakanı Uldız’dan yardım istendi. Uldız’ın bu yardım talebine olumlu cevap
vermesi ve Gainas’ın kesik başını İmparatora göndermesiyle bir süreliğine Got tehlikesi
Ammıanus Marcellınus (2004), The Later Roman Empire(A.D 354-378), Penguın Books, London, s. 414-416.
Doğu Roma İmparatorluğu Kavimler Göçü sonucunda sınırlarını tehdit eden bu düşmanları ile mücadele edebilmek
için savaş dışında da stratejiler üretmeye çalışmıştır. Bazen bir düşmanını yaptığı anlaşmalar ile bir başka düşmanına
kırdırırken bazen de düşmanlarından askeri yardımlar almış hatta onları ordularında ücretli askerler olarak dahi
kullanmıştır. Daha geniş bilgi için bkz. Fatma ÇAPAN (2013), Balkanlar’da Bizans-Türk İlişkileri(IV.-X. Yüzyıllar),
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Elazığ, s.245.
8 Daha geniş bilgi için bkz. Marcellınus, a.g.e., s.416-435.
9Ostrogorsky, a.g.e., s. 52-53.
10 Ostrogorsky, a.g.e., s.57-58.
6
7
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s. 212-222
215
Bizans İmparatoru ı. Justinianos’un(527-565) Evrensel İmparatorluk Çabaları Ve Sonuçları
atlatılmış oldu. Özellikle İmparator II. Theodosios(408-450) döneminde bu kez Hunlarla
yapılan savaşlar ve onlara ödenen vergiler İmparatorluğu hem ekonomik hem de siyasi anlamda
zor durumda bırakmıştı. Attila’nın ani ölümü sonrasında Hun tehlikesi bertaraf edilmesine
rağmen bu göç dalgasının arkası kesilmek bilmemiş yüzyıllar boyunca Roma İmparatorluğu’nu
meşgul etmeye devam etmiştir. Bunun yanı sıra İmparatorluk sınırlarının dört bir yanının
düşmanlar tarafından çevrili olması ve istilalara maruz kalınması da İmparatorluğu perişan
etmiştir. Diğer yandan doğudan püskürtülerek batıya itilen Got kavimleri Roma
İmparatorluğu’nun batıdaki topraklarını tehdit etmeye başlamışlardır. Kuzey Afrika’da ise
Vandalların istila hareketleri karşısında Batı Roma İmparatorluğu ile ittifak yapma ve askeri
yardımda bulunma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Çünkü Kuzey Afrika tarım bölgesi olması
açısından çok önemliydi. Her iki İmparatorluğun da halkı büyük oranda bu topraklar sayesinde
besleniyordu. Doğu’da ise Sasaniler büyük bir tehdit olarak durmaya devam ediyorlardı.
Nitekim Doğu Roma İmparatorluğu kendi sınırları içerisindeki yoğun problemlerle uğraşırken
Batı’daki işgallere karşı gerekli tedbirleri alamamıştır. İçeride ise dini tartışmalar11 Aristokratlar
ve halk tabakası arasındaki ekonomik uçurumlar, sosyal bölünmeler İmparatorluğu yıpratan
önemli faktörler arasında yer almaktaydı. Dolayısıyla İmparatorluk sınırları içerisinde zaman
zaman iç isyanlar ve kavgalara şahit olunuyordu ki çoğu zaman bunlar kanlı bir şekilde
bastırılmıştır. İmparator Anastasios (491-518) ülkenin ekonomisini düzeltmek ve sosyal sınıflar
arasındaki ekonomik farkı minumum düzeye indirmek için bazı tedbirler almaya çalışsa da
başarılı olamamıştır. Çünkü Aristokratların tepkisini çekmiş ve kendisine karşı isyanların
düzenlenmesine, iktidarının sarsılmasına neden olmuştur. Bu dönemde Konstantinopolis
Maviler ve Yeşiller12 arasındaki kavgalarla çalkalanırken, doğuda İranlılar batıda da Avarlar ve
Slavlar Tuna’nın güneyinde saldırılar başlatmışlardı. Böylesine sancılı bir ortamda İmparatorluk
yeniden eski gücüne kavuşmak için adeta bir kurtarıcı bekler duruma gelmiştir13.
518-527 yılları arasında Doğu Roma İmparatorluğu tahtına geleceğin İmparatoru I.
Justinianos’un amcası I. Justinos oturmuştur. Başarılı bir asker olan Justinos İmparator
Anastasios’un(491-518) ölümünden sonra Senatonun seçimiyle tahta çıkmıştır. Ancak tahta
çıktığında 70 yaşlarında olduğu için devletin tüm işlerini yeğeni Justinianos’a bırakmıştır.
Roma İmparatoru Büyük Konstantinos(324-337)’un 313 yılında Milano Fermanı ile Hıristiyanlığı serbest kılması
ile birlikte o zamana kadar Pagan Roma tarafından takibata uğratılan Hıristiyanlar rahat bir nefes almışlardır. 325
yılında toplanan İznik Konsili’yle de devlet ile kilise arasında bir ittifak sağlanmıştır. Ancak bu kez İsa’nın vasfı ile
ilgili tartışmalar nedeniyle devlet kendini kilise partilerinin anlaşmazlıkları içinde bulmuştur. Bunlardan biri baba ile
oğulun aynılığını kabul etmeyen Ariusçular iken diğeri ise oğulun baba ile mahiyet bakımından aynı olduğunu kabul
eden Monofizitler’di. Nitekim bunlar arasındaki tartışmalar nedeniyle siyasetin yönü belirleniyor, imparatorlar kimi
zaman Monofizitleri kimi zaman Ariusçuları desteklemek zorunda kalıyorlardı. 325 yılında toplanan İznik
Konsili’nde Ariusçuluk mahkum edilmiş Monofizitlik kabul edilmişti. Ancak daha sonra 359 yılında Konstantinos
Aryaniliği devlet inancı olarak ilân ettirmişti. Dolayısıyla bu örneğe benzer olarak devletin dini politikaları sonraki
İmparatorlar döneminde de değişiklikler göstermiştir. Daha geniş bilgi için bkz. Ostrogorsky, a.g.e., s. 43-46; Judıth
Herrın (2010),BİZANS(Bir Ortaçağ İmparatorluğunun Şaşırtıcı Yaşamı), (Çev. Uygur Kocabaşoğlu), İletişim Yay.,
İstanbul, s.67-86.
12 Roma İmparatorluğu döneminde daha önce hipodromda oynanan oyunlar sırasında sadece birer taraftar olan
Maviler ve Yeşiller sonraki dönemlerde siyasi gruplar haline dönüşmüşlerdir. Maviler Aristokratları temsil ederken
Yeşiller Burjuvalar ve daha alt tabakaları temsil etmeye başlamışlardır. Dolayısıyla bu gruplar siyasi duruşlarıyla
devlet yönetiminin yönlendirilmesinde de etkin rol oynamışlardır. bkz.,Herrın, a.g.e., s.60-61. Ostrogorsky, a.g.e.,
61-62.
13Dıehl, a.g.e., s.29-30.
11
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s. 212-222
216
Bizans İmparatoru ı. Justinianos’un(527-565) Evrensel İmparatorluk Çabaları Ve Sonuçları
Nitekim ölümünden kısa bir süre önce de Justinianos’u kendisine müşterek imparator ilan
ederek kendisinden sonra tahta çıkmasını sağlamıştır14.
İmparator I. Justinianos(527-565) Dönemi
Bizans İmparatorluğu’nun ilgi çekici ve idealist imparatorlarından biri olan I.
Justinianos amcası Justinos tarafından İstanbul’a getirilerek iyi bir eğitim alması sağlanmış ve
Justinos’un tahta bulunduğu dönemden itibaren devlet yönetiminde etkin rol oynamaya
başlamıştır. Bu süre içerisinde de devlet yönetimi konusunda tecrübe ve birikim sağlayan
Justinianos yaklaşık yarım asır kadar Bizans İmparatorluğu’nun kaderinde etkili olmuştur15.
İmparator tahta çıktığı günden itibaren ilk hedefi günden güne doğululaşan imparatorluğun
yüzünü batıya çevirmek Roma İmparatorluğu’nun batıda kaybettiği toprakları yeniden ele
geçirip Roma’yı eski büyük ihtişamına kavuşturmak ve Evrensel Roma İmparatorluğu’nu
kurmak olmuştur16. Bu hedefi doğrultusunda siyasi ve ekonomik birçok taviz vermek zorunda
kalan İmparator önemli başarılar elde etmiştir. İmparator Justinianos tahta çıktığında onun en
büyük destekçilerinden biri keskin bir politik zekaya sahip olan eşi Theodora olmuştur.
İmparator Justinianos’un kendisine müşterek imparator ilan ettiği Theodora İmparatorun
üzerinde mutlak bir nüfuza sahip olmasının yanı sıra devlet idaresinde en az onun kadar etkili
olmuştur. Diğer yandan önemli kumandanları Belisarios ve Narses, hukuk işlerine bakan
Tribonianos, idari işlerle uğraşan Kapodokyalı Ioannes de İmparatorun sağ kolu konumunda
olan adamlarıydı17.
I. Justinianos döneminin en önemli olaylarından biri 532 yılının Ocak ayında çıkan ve
kanlı bir şekilde bastırılan Nika ayaklanması olmuştur. Bizans toplum yapısı içerisinde devlet
yönetiminde etkin rol oynayan Maviler ve Yeşiller adı verilen iki sosyal yapı o zamana kadar
tahta çıkan İmparatorların siyasetlerini yönlendirmede etkin rol oynamıştır. Ancak İmparator
Justinianos bunların her ikisinin de devlet yönetiminde siyasi nüfuzlarını kırmaya yönelik
tedbirler almaya başlayınca imparatora karşı birleşip harekete geçme kararı almışlardı18. Maviler
ve Yeşiller siyasi, sosyal, ekonomik sorunlar olduğunu bahane ederek İstanbul’u ateşe vermeye
başladılar ve şehirde Ayasofya Kilisesi’nden başlayarak yangınlar hızlı bir şekilde etrafa
yayılmaya başladı. İsyancılar daha önceki İmparatorlardan biri olan Anastasios’un yeğeni
Hypatius’u imparator ilan ettiler ve vergileri toplayan Kapadokyalı Ioannes19 başta olmak üzere
(2014), Bizans’ın Gizli Tarihi, (Çev. Orhan Duru), Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul, s.34;Dıehl,
a.g.e., s. 31-32;Norwıch, a.g.e., s.159.
15 Norwıch, a.g.e., s.159;Dıehl, a.g.e., s.31-32; Paul Lemerle (2016), Bizans Tarihi,(Çev., Galip Üstün), İletişim Yay.,
İstanbul, s.53-54.
16
Dıehl, a.g.e., s.33;Lemerle, a.g.e., s.53-55.
17Ostrogorsky, a.g.e., s.64;Dıehl, a.g.e., s. 34;İmparator JustinianosTheodara ile karşılaştığında Thedora’nın bir at
bakıcısının kızı olması ve uygunsuz bir hayat yaşaması nedeniyle evlenmelerine İmparator Justinos ve senato
tarafından müsaade edilmemiştir. Ancak Justinanos bir şekilde İmparator Justinos’u ikna etmeyi başarmış ve
imparatorların sıradan insanlarla evlenmesini yasaklayan yasanın değiştirilmesini sağlayarak 525 yılında Theodora ile
evlenmiştir. Daha geniş bilgi için bkz. Prokopios, a.g.e., s.53-56; Norwıch, a.g.e., s.160-162;Lemerle, a.g.e.,
s.54;Radi Dikici (2016), Bizans’ı Anlamak, Remzi Kitabevi, İstanbul, s.80-83.
18 Norwıch, a.g.e., s.164-165.
19 Prokopios’un aktardığına göre Justinianos döneminde Bizans’ta vergi toplama(Questorlük) işleri gibi yüksek
memurluklara getirilen kimseler olağan vergilerin dışında kendileri özel gelirler elde ediyorlardı. Hatta bu haksızca
elde ettikleri gelirlere de “Hava Vergisi” adını vermişlerdi. Düzenli ve sürekli olmadığı ve şans eseri havadan geldiği
düşünüldüğü için de bu isim verilmişti. Dolayısıyla yüksek dereceli memurlar zorlanmadan kendi hazinelerini
oluşturabiliyorlardı. İmparator Justinianos ise bu yolsuzluklara göz yumuyor, memurlarının servet yapacakları günü
kollayarak, sonrasında bir bahane ile bunlara el koyuyordu. Daha geniş bilgi için bkz. Prokopios, a.g.e., s. 101-108.
14Prokopios
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s. 212-222
217
Bizans İmparatoru ı. Justinianos’un(527-565) Evrensel İmparatorluk Çabaları Ve Sonuçları
bazı memurların görevden alınmasını istediler20. İmparator Justinianos Hipodrom’da isyancılara
seslenerek onları ikna etmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Bu durumda ümitsizliğe kapılan
İmparator sarayın arka kapısından deniz yoluyla kaçmayı planladı. Ancak İmparatorun bu
kararını eşi Theodora değiştirerek kalıp mücadele etmesini sağladı. İmparatoriçe Thedora
kaçmanın bir sonu olmadığını, kaçsa bile nasıl olsa bir gün öleceğini bu nedenle onurlu bir
imparator olarak kalıp mücadele etmesi gerektiğini söyleyerek etkili konuşmasıyla İmparatora
yeniden mücadele etme cesaretini verdi21. Eşinin verdiği cesaretle harekete geçen Justinianos
önemli kumandanlarından Belisarios’u görevlendirerek isyanı bastırmasını istedi. Sayıları 3040.000 civarında olan isyancılar hipodroma kapatılarak katledildi. Böylece 6 gün boyunca
başkenti yağma ve tahrip eden, binlerce insanın ölümüne neden olan isyan bastırılmış oldu.
İsyanın bu denli kanlı bir şekilde bastırılması başkentte uzun süren bir sükûnetin başlangıcı
olmakla beraber İmparatorun nüfuzunun eskisinden daha kuvvetli olmasını da sağlamıştı.
Nitekim kuracağı Evrensel İmparatorluğun üzerine kendi imzasını atmak isteyen İmparator
Justinianos bu gibi isyanları bahane ederek sert tedbirler almış ve kendi gücünü ispat etmeye
başlamıştır. Aslında
imparatorun bu başarısında kendisini kaçmaktan vazgeçiren eşi
Thedora’nın önemli bir katkısı bulunuyordu. Nitekim isyan sonrasında harabeye dönüşen
başkentin yeniden imar ve inşa faaliyetlerine girişildi ve isyanın bıraktığı yaralar onarılmaya
başlandı. İsyanlar sırasında çıkarılan yangınlar ve tahribatları da fırsat bilen İmparator başkenti
yeniden inşa ederek kendi döneminin zirvesini, yaptırdığı mimari eserlere de yansıtmak
istemiştir22.
I. Justinianos ülkesinin içinde çıkan karışıklıkların üstesinden geldikten sonra daha
önceden belirlemiş olduğu hedeflerini gerçekleştirmek üzere harekete geçti. Bütün dünyaya
hükmetmek ve dünya imparatoru olabilmek amacıyla kendisine yardımcı olabilecek bir takım
stratejiler üretmeye başladı. Yönünü tamamen batıya çeviren ve Roma’nın batıda kaybettiği
toprakları yeniden Roma İmparatorluğu sınırlarına katmak isteyen İmparator bazı düşmanlarına
tavizler vermekten çekinmedi. Bunlardan en önemlisi ise doğu sınırlarında Bizans için sürekli
bir tehdit konumunda olan Sasaniler idi. İmparator Justinianos tahta çıktığı sırada Sasaniler,
Kafkaslar ve Suriye sınırlarında Bizans topraklarına saldırılara başlamışlardı. Bu nedenle Bizans
ordusunun büyük bir kısmı bunlarla mücadele etmek için doğu sınırlarına yönlendirilmişti.
Başlangıçta Sasanilerle mücadele eskiden olduğu gibi sürdürülmesine rağmen iç karışıklıklar ve
imparatorun bir an önce batıya yönelmek istemesi nedeniyle iyi geçinme politikası izlemeye
karar verdi. Büyük tavizler pahasına da olsa 532 yılında Sasani hükümdarı Hüsrev
Anuşirvan(531-579) ile “Ebedi Sulh” adıyla meşhur bir anlaşma yaptı. Bu antlaşmanın temelini
Bizans’ın İran’a ödediği ağır yıllık vergiler teşkil ediyordu. İmparator Justinianos Sasaniler’e
Norwıch, a.g.e., s.165.
Lemerle, a.g.e., s.54; Norwıch, a.g.e., s.166.
22Dıehl, a.g.e., s.36;İsyan sırasında Ayasofya da yandığından İmparator I. Iustinianos elindeki bütün imkânları
seferber ederek ve hiçbir masraftan kaçınmayarak Ayasofya’nın yeniden yapılması emrini verdi. Dönemin en iyi iki
mimarı Trallesli Anthemios ve Miletli Isidoros tarafından 532-537 yılları arasında inşa edilen Ayasofya 26 Aralık
537’de açıldı. Ayasofya günümüze kadar gelmeyi başarabilmiş nadir yapılardan biridir. Ayrıca bu dönemde
Theodosios surlarının Haliç’e uzandığı yerde Hz. Meryem’e adanan Blakhernai Kilisesi, Aziz Bakkhos ve Aziz
Sergios anısına yaptırılan kiliseler de mimari özgünlüğü ve oyma süslemelerinin ihtişamıyla Ayasofya kilisesini takip
etmekteydi. Bkz. Ostrogorsky, a.g.e., s.67;L emerle, a.g.e., s.68; Norwıch, a.g.e., s.162;Herrın, a.g.e., s.106;Michael
Grant (2000), Roma’dan Bizans’a, (Çev., Z. Zühre İlkgelen), Homer kitabevi Yay., İstanbul, s.155-157.
20
21
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s. 212-222
218
Bizans İmparatoru ı. Justinianos’un(527-565) Evrensel İmparatorluk Çabaları Ve Sonuçları
ağır vergiler ödeyerek onların tehlikesini bertaraf edebileceğini ve bu suretle batıda rahatça
savaşabileceğini düşünmekteydi23.
İmparatorun bu zafiyetini fark eden Sasaniler her defasında anlaşma şartlarını ihlâl
ederek İmparatoru biraz daha güç durumda bırakıyorlardı. Aradan daha sekiz yıl gibi bir süre
geçmişti ki 540 yılında Sasaniler Suriye’ye saldırarak Antakya’yı ele geçirdiler. Diğer yandan
Kafkaslar üzerinden Karadeniz’in doğu sahillerine saldırdılar. İmparator Justinianos en
güvendiği komutanlarından Belisarios’u Sasaniler üzerine göndermesine rağmen batıdaki
mücadelelerine daha fazla önem verdiği için geri çağırmak zorunda kaldı. Doğu sınırlarında
güvence İmparator için büyük bir önem arz ettiği için Sasaniler’e ödediği vergiyi arttırarak 541
yılında 5 yıllık bir barış anlaşması yapmak zorunda kalmıştır. Daha sonraki yıllarda iki kez
yenilenen bu anlaşma sonrasında 562 yılında 50 yıl süreli bir barış anlaşması daha yapıldı. Bu
anlaşmanın da karşılığı Bizans’ın ödediği vergilerin arttırılmasıydı. Böylece batıda üstünlük
kazanmaya çalışan İmparator Justinianos doğudaki üstünlüğü kaybediyor ve doğuda ikinci
plana düşmeyi kabul etmiş oluyordu24.
Öncelikli siyaseti kaybedilen toprakları ele geçirmek olan İmparator Kuzey Afrika’da
Vandallar’ın işgal ettikleri topraklara yöneldi. 533 yılında kumandan Belisarios’u 18.000 kişilik
bir orduyla bölgeye gönderdi ve başarılar elde etti. Esir edilen Vandal kralı Gelimer 534 yılında
İstanbul’a getirilerek hipodromda halka sergilendi25. Böylece Kuzey Afrika’yı yeniden ele
geçiren İmparator Justinianos İtalya’da kurulan Ostrogot Krallığına karşı da harekete geçti.
Ancak burada daha zorlu bir mücadele vermek zorunda kaldı. 535 yılında Sicilya’yı zapteden
Belisaros, 536 yılında İtalya’ya girerek 537 yılında Napoli ve Roma’yı ele geçirdi26. 540 yılında
Ravenna’yı zapteden Belisarios Got Kralı Vitiges’i de halka sergilemek üzere İstanbul’a
götürmeye muvaffak oldu. Ancak Belisarios, yeni kralları Totila sayesinde yeniden güç kazanan
Ostrogotlar’a karşı yenilgi almaya başlayınca 548 yılında geri döndü. Ancak bu uğurda hiçbir
engel tanımayan İmparator Justinianaos bu kez Narses kumandasında 35.000 kişilik bir ordu
hazırlayarak 552 yılında yeniden harekete geçti. Yapılan savaşta Ostrogotlar yenilgiye
uğratılırken kralları Totila da öldürüldü. 555 yılından itibaren İtalya’nın tümü imparatorluğun
eline geçti27.
İmparator Justinianos bu başarılardan aldığı destekle Vizigotların elinde bulunan
İspanya’ya da yönelmeye karar verdi. 554 yılında Cordoba ve Malaga ele geçirilerek Bizans’ın
Kuzey Afrika valisinin yönetimine verildi. Böylece İmparatorun istediği Büyük Roma
İmparatorluğu(Imperium Romanum) yeniden kurulmuştu. Onun azmi ve hırsı sayesinde
Dalmaçya, İtalya, Kuzey Afrika’nın büyük bir kısmı, İspanya’nın güneyi, Akdeniz’in batı
havzasındaki Sicilya, Korsika, Sardinya adaları tekrar Roma sınırlarına girmiş ve Akdeniz
yeniden bir Roma gölüne dönüşerek, imparatorluk sınırlarının genişliği iki katına
çıkmıştı28.Ancak İmparator Justinianos’un sağlam temellere dayanmayan Evrensel
İmparatorluğu’nun ömrü uzun olmamıştır. Çünkü bu İmparatorluk dışarıdan ne kadar güçlü
görünürse görünsün içeride boş bir hazineye çökmüş bir ekonomiye ve gün geçtikçe ağır
Norwıch, a.g.e., s.162.Dıehl, a.g.e., s.36.
Cameron (2015), Bizanslılar, (Çev., Özkan Akpınar), Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul,
s.36;Ostrogorsky, a.g.e., s.65-66;Lemerle, a.g.e., s.55.
25Ostrogorsky, a.g.e., s.65; Norwıch, a.g.e., s.173-175.
26 Norwıch, a.g.e., s.178-181.
27Ostrogorsky, a.g.e., s.65; Norwıch, a.g.e., s.206.
28Ostrogorsky, a.g.e., s.65;Lemerle, a.g.e., s.55-57;Dıehl, a.g.e., s.38.
23
24Auerıl
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s. 212-222
219
Bizans İmparatoru ı. Justinianos’un(527-565) Evrensel İmparatorluk Çabaları Ve Sonuçları
vergiler altında ezilen bir topluma dayalıydı29. İçeride yaşanan sayısız proplemler de bahsi
geçen Evrensel İmparatorluğun temellerini günden güne çürütmekteydi. Üstelik batıda
kazanılan zaferlerin aksine doğu sınırlarının ihmal edilmesi İran’a karşı yenilgiler alınmasına ve
ödenen vergilerin her defasında arttırılmasına neden oluyordu. Yukarıda bahsettiğimiz üzere
böylece İran tehlikesi bertaraf edilmesine rağmen İmparator Justinianos farkında olmadan güçlü
bir düşmanı Bizans geleceği için besliyordu.
Bu dönemde Balkanlar’da Slavlar ve Bulgarlar ile de mücadele devam ediyordu. Ancak
Afrika ve İtalya’daki büyük fetih savaşları Balkanlar bölgesinin savunmasız kalmasına neden
olmuştu. Tuna kıyılarında müstahkem mevkiler inşa edilmesine rağmen buraların yeteri kadar
askeri birlikle takviye edilmemesi sınırların korunmasına engel oluyordu. 548 ve 550 yıllarında
Slavlar Adriyatik Denizi, Korinthos Körfezi ve Ege Denizi kıyılarına kadar bütün Balkan
Yarımadası’nın içlerine kadar ilerlediler. 559 yılında Bulgarlar Tuna kıyılarında fazla bir
direnişle karşılaşmadan Trakya’ya kadar ilerlediler. Böylece batıda kazandığı zaferlerin
gururuna kapılan İmparator Justinianos, ülkesinin merkezinde bulunan bazı toprakların
kaybedilmesine zemin hazırlamış oluyordu30.
İmparator Justinianos bir dünya imparatoru olma uğruna tavizler vermeyen bir politika
izlerken ülkesinin içinde yaşadığı salgın hastalık, deprem31, yangın gibi afetler de onun peşini
bırakmamıştır. 542 yılında başkent İstanbul tarih boyunca görülen en tehlikeli Veba
salgınlarından birine maruz kaldı. Veba’dan ölenlerin sayısı arttıkça mezarlıklar dahi yetersiz
kalınca İstanbul surları dışında mezarlar kazılmaya başlanmıştır. İmparatorun kendisi dahi bu
hastalığa yakalanmış ve uzun uğraşlar sonucunda mucizevi bir şekilde hastalığı atlatmıştır32.
Yine bu dönemde kıtlık, deprem, yangın gibi olağanüstü olaylar da yaşanmıştır. 542, 554 ve
557 yıllarında yaşanan depremler sırasında başkent büyük zarar görmüş ve surların bir kısmı
yıkılırken çok sayıda can ve mal kaybı da olmuştur. Bunların yanı sıra 548 yılında Maviler ve
Yeşiller’in neden olduğu yangınlarda birçok insan hayatını kaybederken 556 yılında 3 ay
süreyle ekmek kıtlığı yaşanması İmparatorluğu zor duruma düşürmüştür. Diğer yandan halk
arasında İmparatorun öldüğü söylentilerinin yayılmasıyla da büyük panik yaşandıysa da kısa
sürede atlatılmıştır. İmparator Justinianos’un hem bu depremlerin ve yangınların neden olduğu
hasarı onarma teşebbüsleri hem de hedeflediği dünya İmparatorluğunun debdebesine ulaşmak
için başlattığı imar ve inşa faaliyetleri de o kadar ölçüsüz bir şekilde yapılıyordu ki bütün ülke
ekonomik bakımdan bitkin bir duruma düşmüştü. Kısa sürede tüm ülke yeni yollar, köprüler, su
kemerleri ve yeni kiliselerle kaplandı. Ancak bu faaliyetlerin getirdiği parasal sıkıntıların bedeli
de halka büyük vergiler halinde geri dönmüştü33.
İmparatorun bu tutarsız ekonomik politikaları hakkında Prokopios şu cümleleri aktarmaktadır: “…başkalarının
servetine hiç tereddütsüz, açıkça el koyar, kendine ait olmayan şeyleri ele geçirirken bir özür, bir gerekçe öne
sürmeyi gerekli görmezdi. Ama ele geçirdiği servetleri, sanki bunlara karşı hiç ilgi duymadığını göstermek istermiş
gibi, hovardaca harcar, hiç gerek yokken olası düşmanların ceplerini doldururdu. Kısacası ne kendi para tutar, ne de
dünyada başkasının parası olmasına göz yumardı. Sanki para hırsıyla değil de, para sahibi olanlara karşı duyduğu
hayranlık nedeniyle böyle davranıyordu. Böylece Bizans toprağında zenginliği yasakladı ve millet çapında bir
yoksulluğun yaratıcısı oldu”. Bkz. Prokopios, a.g.e.,s.45.
30Ostrogorsky, a.g.e., s.66;Lemerle, a.g.e., s.58-60; Norwıch, a.g.e., s.213;Cameron, a.g.e., s.12.
31 Işın Demirkent (2005),, “Bizans Kaynaklarına Göre IV.-XI. Yüzyıllarda İstanbul ve Çevresinde Depremler”,
Bizans Tarihi Yazıları(Makaleler-Bildiriler-İncelemeler),Dünya Yay., İstanbul-2005, s.121-138.
32 Grant, a.g.e., s.,162-163;Norwıch, a.g.e., s.192;Prokopios, a.g.e., s.34.
33Ostrogorsky, a.g.e., s.67;Lemerle, a.g.e., s.67;Prokopios bu durumu şöyle izah etmektedir: “… öte yandan
Justinianos paraları gerekçesiz olarak deniz kıyısındaki yapılara ya da anlamsız konutlara yağdırıyordu, sayfiyeleri
29
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s. 212-222
220
Bizans İmparatoru ı. Justinianos’un(527-565) Evrensel İmparatorluk Çabaları Ve Sonuçları
548 yılında İmparator Justinianos eşi Thedora’yı kaybetmesiyle büyük bir üzüntü
yaşamıştır34. Rivayet edilene göre İmparator bu tarihten itibaren dünyevi işleri bir yana
bırakarak kendini tamamen dini konulara adamaya başlamıştır. Din adamlarıyla uzun süren
sohbetler içerisine girmiştir. 565 yılında hayatını kaybettiğinde arkasında büyük mücadeleler
vererek elde ettiği ancak kendisinden sonra siyasi, askeri, ekonomik nedenlerden dolayı çok kısa
sürede kaybedilecek olan suni bir Evrensel İmparatorluk bırakmıştır. Ölümünden sonra senato
tarafından yeğeni justinos (565-578) İmparatorluk makamına getirilmiştir35.
Sonuç
Roma İmparatorluğu’nun sınırlarının genişlemeye başlamasıyla birlikte merkezi
otoritenin güç kaybetmesi ve ülke sınırlarının tehlikeye düşmesiyle yeni çareler aranmaya
başlanması olaylar silsilesinin de başlangıcı olmuştur. Zamanla ülkenin doğusunda güçlü bir
merkezi otorite oluşurken batıda günden güne zayıflayan bir yönetim meydana gelmiştir.
Germen kavimler kolaylıkla Roma İmparatorluğu’nun topraklarını işgal etmiştir. Ancak
İmparatorluğun batısındaki toprakların kaybedilmesini doğudaki imparatorlar bir türlü
kabullenememiştir. İmparator Justinianos bu imparatorların içinde en hırslı ve en azimli
olanıdır. Ülkesinin içinde bulunduğu iç karışıklıklar ve ekonomik zorluklara rağmen hedefine
ulaşmak için elinden geleni yapmıştır. Nitekim kısa süreliğine de olsa hayal ettiği Dünya
İmparatorluğu’na kavuşmuştur. Ancak kurmuş olduğu bu Dünya İmparatorluğu’nun bedeli
Bizans halkına ve kendinden sonra tahta çıkacak olan İmparatorlara ağır bir şekilde yansımıştır.
Sasaniler’e ödenen ağır vergiler, savaşlara yapılan harcamalar, imar ve inşa
faaliyetlerinde sınır tanımayan masraflar devlet hazinesinin boşalmasına ve halkın ağır vergiler
altında ezilmesine neden olmuştur. Üstelik İstanbul’da sık sık meydana gelen depremler,
yangınlar ve salgın hastalıklar da ekonomik çöküntünün yanı sıra büyük insan kırımlarına ve
kıtlıklara da neden olmuştur.
Bizans İmparatorluğu doğu sınırlarında üstünlüğü ezeli düşmanları olan Sasaniler’e
bırakırken onlara vergi ödeyerek zenginliklerine güç katarken kendileri de ekonomik sıkıntı
yaşamışlardır. Karşısında savaşacağı güçlü bir düşmana sahip olmayan Sasaniler askeri anlamda
da hem zaman hem de güç kazanmışlardır. İmparator Justinianos kendisinden sonra tahta
çıkacak olan İmparatorlara bu zengin ve güçlü düşmanı bir miras olarak bırakmıştır. Diğer
yandan Balkanlar’daki istilalara karşı gerekli tedbirler alınmadığı için devletin çekirdek
arazilerinin daha sonraki süreçte kaybedilmesi kolaylaşmıştır. Önceleri buralara ganimet elde
etmek için gelen Slavlar ve Türkler artık yerleşmek ve yeni yurtlar edinmek amacıyla gelmeye
başlamışlardır.
Batı’da yapılan fetihler sırasında Bizans ordusu da oldukça yıpranmıştır. Nitekim
İmparator Justinianos’tan sonra ele geçirdiği topraklar birer birer kaybedilmeye başlanmıştır.
568 yılında İtalya’ya Langobardlar girerken, 572 yılında Vizigotlar İspanya’yı yeniden ele
geçirmiştir. Böylece İmparator Justinianos’un büyük çabalar harcayarak kurduğu Evrensel
İmparatorluğu kısa bir süre içinde ortadan kaybolmaya başlamıştır. Nitekim arkasında bıraktığı
böylesine konutlarla donatıyordu, sanki kendi ve eşi eski imparatorların yaşadığı saraylara sığmıyorlardı….” Daha
geniş bilgi için bkz. Prokopios, a.g.e., s.127-130.
34 Lemerle, a.g.e., s.65.
35 Dıehl, a.g.e., s.47-48.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s. 212-222
221
Bizans İmparatoru ı. Justinianos’un(527-565) Evrensel İmparatorluk Çabaları Ve Sonuçları
askeri yetersizlikler, ekonomik sorunlar, güçlenmiş düşmanlar da bütün bunlara ek olarak uzun
yıllar boyunca Bizans İmparatorluğu’nun peşini bırakmamıştır.
KAYNAKLAR
Tetkik Eserler
Basık Celalettin, Hiç Bizans Olmadı Romulus’tan Fatih’e Roma Devleti, C.I., Türkmen
Kitabevi Yay., İstanbul-2013.
Cameron Auerıl, Bizanslılar, (Çev., Özkan Akpınar), Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul2015.
Fatma Çapan, Balkanlar’da Bizans-Türk İlişkileri(IV.-X. Yüzyıllar), Yayınlanmamış Doktora
Tezi, Elazığ-2013
Dıehl Charles, Bizans İmparatorluğu’nun Tarihi, İlgi Kültür Sanat Yay., İstanbul-2010.
Dikici Radi, Bizans’ı Anlamak, Remzi Kitabevi, İstanbul-2016.
Grant Michael, Roma’dan Bizans’a, (Çev., Z. Zühre İlkgelen), Homer kitabevi Yay., İstanbul2000.
Herrın Judıth, BİZANS(Bir Ortaçağ İmparatorluğunun Şaşırtıcı Yaşamı), (Çev. Uygur
Kocabaşoğlu), İletişim Yay., İstanbul-2010.
Lemerle Paul, Bizans Tarihi,(Çev., Galip Üstün), İletişim Yay., İstanbul-2016.
Norwıch John Julıus, BİZANS(Erken Dönem MS 323-802), (Çev. Hamide Koyukan), Kabalcı
Yay., İstanbul-2013.
Ostrogorsky George, Bizans Devleti Tarihi, ( Çev. Fikret Işıltan), TTK Yay., Ankara-1999.
Makaleler
Demirkent Işın, “Bizans Kaynaklarına Göre IV.-XI. Yüzyıllarda İstanbul ve Çevresinde
Depremler”, Bizans Tarihi Yazıları(Makaleler-Bildiriler-İncelemeler),Dünya Yay., İstanbul2005.
Kronikler
Marcellınus Ammıanus, The Later Roman Empire(A.D 354-378), Penguın Books, London2004.
Prokopios, Bizans’ın Gizli Tarihi, (Çev. Orhan Duru), Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul2014.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 33, Kasım 2016, s. 212-222
222
Download