GÜNEŞ`ĐN YAPISI VE MANYETĐK ETKĐNLĐĞĐ 1. GÜNEŞ`ĐN

advertisement
GÜNEŞ’ĐN YAPISI VE MANYETĐK ETKĐNLĐĞĐ
1. GÜNEŞ’ĐN GENEL ÖZELLĐKLERĐ
Yer’e olan uzaklık
Ortalama
1 AB 149600000 km
Maksimum
152000000 km
Minimum
147000000 km
Güneş Işığının Yer’e ulaşma zamanı
8dk 19.2sn
Ortalama açısal çapı
32'
Yarıçap
696000 km (109 R)
Kütle
1.9891 × 1030 kg
Kimyasal kompozisyon
kütlece %74 H, %25 He, %1 Z
Kimyasal kompozisyon
atom %92.1 H, %7.8 He, %0.1 Z
Ortalama yoğunluk
1410 kg / m3
Ortalama sıcaklık
yüzey
5800 ºK
merkez
1.55 × 107 ºK
Işınım Gücü
3.86 × 1026 watt/s
Gökadanın merkezinden uzaklığı
8000 pc (26000 ly)
Gökada merkezi etrafındaki dönemi
220 milyon yıl
Gökada merkezi etrafındaki hızı
220 km/s
Görünen görsel parlaklık
-26m.74
Mutlak görsel parlaklık
4m.83
Yüzeyden kaçış hızı
617.7 km/s
Ekvatoryal dönme hızı
7284 km/sa
Dönme dönemi (16° enlem)
25.38 gün
Dönme dönemi (ekvator)
25.05 gün
Dönme dönemi (kutuplar)
34.3 gün
2. GÜNEŞ’in YAPISI
2.1 Güneş’in Đç Yapısı: Güneş’in iç yapısını temel olarak dört farklı bölgeye ayırabiliriz.
2.1.1 Çekirdek: Çekirdek, nükleer reaksiyonlar ile Hidrojen’i Helyum’a çevirerek enerji
üreten Güneş’in merkezi kısmıdır. Burada sıcaklık 15 000 000 ºK, yoğunluk ise 160 gr/cm3
civarındadır. Yüksek sıcaklık ve yoğunluk çok yüksek bir basınç meydana getirir. En iç
merkezi kısımdan dışa doğru bu değerler azalır ve nükleer tepkimeler için gerekli olan
sıcaklık ve yoğunluk değerinin altına düştüğü yer, çekirdek bölgesinin sona erdiği yerdir. Bu
bölge Güneş’in merkezinden itibaren yaklaşık %20 lik bir bölgesini kaplar.
2.1.2 Işımasal bölge: Bu bölge merkezden yüzeye kadar olan uzaklığın %20’lik kısmından
başlar %70 civarında son bulur. Bu bölge çekirdekte üretilen enerjinin yüzeye taşınmasında
izlediği metoda göre isimlendirilmiştir. Çekirdekte üretilen enerjiyi taşıyan ışık fotonları, bu
bölgede bulunan parçacıklarla etkileşerek enerjilerini üst katmanlara iletirler. Fotonlarla
taşınan enerji, etkileşme (çarpışma) sayısının çok fazla olması nedeniyle bu bölgeyi
milyonlarca yılda geçer. Işımasal bölgenin tabanında 20 gr/cm3 olan yoğunluk, üst sınıra
ulaşıldığında 0.2 gr/cm3 değerine düşer. Sıcaklık ise 7×106 ºC den 2×106 ºC değerine
inmektedir.
2.1.3 Ara bölge: Işımasal Bölge ile Konvektif Bölge arasında yer alan bu ince tabakanın üst
sınırında akışkan hareketleri (konveksiyon) etkisini gösterirken, alt sınırında ışımasal
bölgenin özellikleri gözlenir. Güneş’in gözlenen manyetik alanının, “Manyetik Dinamo” adı
verilen bir süreç ile, bu tabakada üretildiğine dair çok güçlü delillerin bulunması bu tabakayı
araştırmacılar tarafından önemli hale getirmiştir. Bu tabaka boyunca, akışkanların akım
hızında oluşan değişimler manyetik alanın kuvvet çizgilerini gererek şeklini değiştirebilir ve
manyetik alanın şiddetini arttırabilir. Burada, plazma (iyonize gaz) durumunda bulunan Güneş
maddesi, akışkanlar mekaniğine uyan hareketler yaparken, elektrik akımları üreterek
manyetik alan oluşumuna katkıda bulunurlar.
2.1.4 Konvektif bölge: Güneş’in iç yapısının en dış katmanıdır. Derinliği yaklaşık 20 000
km’dir. Bu bölgenin alt tabanında sıcaklık 1×106 ºK civarındadır. Bu sıcaklık değeri, Karbon,
Azot, Oksijen, Kalsiyum ve Demir gibi ağır atomların bazı elektronlarını kaybetmeden
tutabilmesine izin verir. Bu durum, katmandaki yıldız maddesinin ışığa karşı daha donuk
olmasını sağlar. Böylece ışımasal katmandan gelen yoğun ışınım ile bu katmanda sıcaklık
hızla artar, akışkan haldeki yıldız maddesi kararsız hale gelir ve kaynama hareketleri başlar.
Bu kaynama hareketine konveksiyon adı verilir. Konvektif hareketler ısıyı hızla daha üst
tabakalara taşıyabilirler. Katmanın daha derin bölgelerinden ısınan akışkan genleşerek
yükselir ve yüzeye yaklaştıkça soğur. Soğuyan madde tekrar geri dönerek daha derin
katmanlara doğru iner ve bu hareket bir döngü şekilde devam eder. Konvektif katmanın en
dışında yoğunluk sıfıra yakındır, sıcaklık ise 5800 ºK kadardır. Güneş’in genel yapısı Şekil
2.1’de gösterilmektedir.
Şekil 2.1 Güneş’in genel yapısı
3. GÜNEŞ’ĐN YÜZEYĐ – FOTOSFER
Fotosfer Güneş’in görünür dalgaboylarında (3000 – 10000Å) algılanan yüzeyidir. Konvektif
bölge üzerinde yer alır ve yaklaşık 500 km kalınlığındadır. Kararlı ve homojen bir yapıya
sahip değildir.
Güneş’in yüzey bölgesinde bazı oluşumlar vardır:
Bulgurlanma (Granulation): Güneş’teki konvektif hareketlerin fotosferdeki görüntüsüdür.
Yüzeye yeni çıkan kısım parlak, iç kısıma dönen yer karanlık görülür.
Güneş Lekeleri (spot): Görünen parlak Güneş diskinin üzerindeki siyah noktalardır.
Meşale (facula): Lekeler civarında gözlenen ve fotosferden daha parlak alanlardır.
Şekil 3.1’de Fotosfer yüzeyinde meydana gelen bu yapılar gösterilmektedir.
Tam gölge
Yarı gölge
Bulgurlanma
Güneş Lekesi
Meşale(Facula)
Şekil 3.1 Fotosfer’de meydana gelen bazı oluşumlar
4. GÜNEŞ’ĐN DÖNMESĐ
Güneş katı bir cisim gibi dönmemektedir. Ekvatora yakın enlemler daha hızlı dönerken
(yaklaşık 24 günde bir), kutuplara gidildikçe dönme hızı düşer (36-37 günde bir). Bu dönme
yapısına “Diferansiyel Dönme” adı verilmektedir. Yüzeyde gözlenen bu dönme yapısı daha
derinlere inildikçe de aynı yapıyı göstermektedir ve dönme özellikleri konvektif katman
tabanına kadar aynı özelliktedir. Güneş’in manyetik alanında görülen değişimler ve bunların
sonucu ortaya çıkan yüzey parlaklık dağılımındaki düzensizliklerin temel kaynağı
“Diferansiyel Dönme” dir. Şekil 4.1’de Güneş’in diferansiyel dönmesi gösterilmektedir.
Şekil 4.1 Güneş’in diferansiyel dönmesi
Güneş’in manyetik alanında görülen değişimler ve bunların sonucu olarak ortaya çıkan yüzey
parlaklık dağılımındaki düzensizliklerin temel kaynağı diferansiyel dönmedir.
Diferansiyel Dönme
Boylamsal Manyetik Alan
Konveksiyon
Lekeler
Flare
Prominens
... düzensizlikler
5. DĐNAMO TEORĐSĐ
Kısmen veya tamamen iyonize olmuş bir plazma içindeki yüklü parçacıkların ivmeli
hareketler yapması sonucu manyetik alan (ve elektrik alan) oluşmaktadır. Bir soğuk yıldızın
dış konvektif katmanı da plazma yapısındadır ve konvektif hareketlerle yüzeye taşınan yüklü
parçacıklar, bu tür yıldızların diferansiyel dönmesi ile etkileşerek manyetik alan üretimine
katkıda bulunurlar. Bu şekilde yüklü parçacıkların hareketi sonucu üretilen manyetik alanın
oluşum mekanizmasına “DĐNAMO MODELĐ(TEORĐSĐ)” denmektedir. Dinamo teorisi
Babcock modelini temel almıştır.
5.1 Babcock Modeli
Babcock (1961) modeli, Güneş’te gözlenen fotosferik manyetik alanın zamana bağlı
geometrisini ve 22 yıllık çevrimli yapısını (lekeler için 11 yıllık çevrim) açıklamada oldukça
başarılı olmuştur. Bu geometrinin genel davranışını aşağıdaki şekilde verilen dört ardışık
durumda inceleyelim.
5.1.1 Durum 1
Güneş yüzeyinin haftalar boyunca lekesiz görüldüğü (leke çevrimi minimumda) bir anda,
Güneş dönme eksenine göre simetrik yapılı iki kutuplu bir manyetik alana sahiptir (boylamsal
manyetik alan). Bu manyetik alana ilişkin kuvvet çizgileri ±55º enlemlerinden Güneş yüzeyi
dışına çıkar. Güneş’in içinde ise konvektif katmanın tabanına kadar (0.1R derinliğe kadar)
girerek bu derinlikteki küre yüzeyi boyunca uzanır. Bu durumda coğrafi kuzey N ile manyetik
(-) kutbu çakışık durumda olsun. Şekil 5.1’de Durum 1 şematik olarak gösterilmektedir.
Şekil 5.1 Durum 1’in şematik görünümü
5.1.2 Durum 2
Diferansiyel dönme etkisi altında, boylamsal manyetik alan çizgileri ekvatora paralel hale
getirilinceye kadar konvektif katman tabanına sarılır ve boylamsal manyetik alandan,
enlemsel manyetik alan üretilmiş olur. Neredeyse ekvatora paralel hale getirildiği anda,
manyetik alan kuvvet çizgileri zayıflar (uzama nedeni ile) ve tabandan yükselen büyük
boyutlu konvektif hücrelerin yükselme hareketi altında yerel aktif bölgeler oluşturacak şekilde
fotosferin üstüne çıkarılır. Bu yapılar da çift kutupludur ve her bir kutbunda fotosfer üzerinde
karanlık leke bölgeleri oluşur. Đki kutuplu leke bölgelerinden, Güneş’in dönme yönünde önde
olanına (ekvatora daha yakın olanına), “öncü leke bölgesi” adı verilir ve manyetik polaritesi
bulunduğu yarıküredeki boylamsal alan polaritesi ile aynıdır. Dönme yönünde arkada olan
(ekvatora daha uzak olan) bölge ise “artçı leke bölgesi” adını alır ve polaritesi bulunduğu
yarıküredeki boylamsal alan polaritesine zıttır. Bu süre boyunca yıldızın yüzeyi çok sayıda
aktif bölge ile kaplanır ve leke çevriminin maksimumuna ulaşılır. Şekil 5.2’de Durum 2
şematik olarak gösterilmektedir.
Şekil 5.2 Durum 2’nin şematik görünümü
5.1.3 Durum 3
Konvektif hücrelerin yüzeye yükselme hareketleri üzerinde yapılan çok miktarda çalışma,
basıncın artan yükseklikle hızla düşüşü nedeniyle konvektif hücrelerin genişlediğini ve
“Coriolis” kuvvetlerinin etkisi altında, yükselme doğrultusu etrafında dönme hareketi
yaptığını göstermiştir. Buna göre konvektif hücreler kuzey yarıkürede yükselirken, yükselme
doğrultusu boyunca saat yönünde, güney yarıkürede ise saat yönünün tersinde helikal
hareketler yaparak aktif bölgelerin burulmasına ve enlemsel doğrultudan tekrar boylamsal
doğrultuya gelmelerine neden olur. Çok sayıda manyetik alan kuvvet çizgisinde bu yönde
olan katkı bileşke olarak, başlangıç boylamsal manyetik alana göre zıt kutuplu yeni bir
boylamsal manyetik alanın doğmasına neden olur ve bu yolla 11 yıllık leke çevriminin sonuna
yaklaşılır. Şekil 5.3’de Durum 3 şematik olarak gösterilmektedir. Şekil 5.4’te ise Güneş
yüzeyinde oluşan manyetik ilmekler ve lekeler gösterilmektedir.
Şekil 5.3 Durum 3’ün şematik görünümleri
Şekil 5.4 Güneş yüzeyinde oluşan manyetik ilmekler ve lekeler
5.1.4 Durum 4
Başlangıçtaki boylamsal manyetik alan tamamen sönülmenmiş ve buna zıt polaritede yeni bir
boylamsal manyetik alan oluşturulmuştur. Bu aşama bir sonraki leke çevriminin başlangıcıdır.
Böylece “Manyetik Dinamo” çevriminin yarısı tamamlanmış olur. Bu aşamada 11 yıllık takip
eden ikinci leke çevrimi sonuçlanıp, boylamsal manyetik polarite tekrar başlangıç değerlerine
“manyetik alan çevrimi” de tamamlanmış olur (yaklaşık 22 yıl sonra). Yani “manyetik
çevrim” süresi “leke çevrim” süresinin iki katıdır ve bir manyetik çevrim süresince iki leke
çevrimi gerçekleşir. Şekil 5.5’te Durum 4 şematik olarak gösterilmektedir.
Şekil 5.5 Durum 4 şematik olarak gösterimi
Gözlemsel olarak, fotosferdeki lekelerin izlenmesi son derece kolaydır ve bu lekelere ilişkin
istatistiksel çalışmalar, gerek leke çevrimi, gerekse manyetik çevrim konusunda önemli
bilgiler vermektedir. Bu anlamda lekelerin zamana göre yıllık sayılarının, yüzeyde
kapladıkları alanların ve ilk görüldükleri enlemlerin dağılımının zamana göre incelendiği
önemli diyagramlar ele alınmaktadır. Bu diyagramlar için en iyi bilinen üç örnek aşağıdaki
gibidir.
5.2 Maunder Diyagramı
Yer üzerinde çok sayıda gözlemevinden toplanan Güneş leke gözlemlerinde (neredeyse her
gün eksiksiz gözlem) her gün gözlenen leke sayıları, yıllık ortalamalara çevrilir. Bu ortalama
değere Wolf sayısı veya Wolf numarası adı verilir ve matematiksel bir bağıntı ile standart hale
getirilir ve zamana göre grafiğe çizildiğinde “Maunder Diyagramı” elde edilir. Diyagramda
yıllık ortalama leke sayılarının yaklaşık 11 yıl aralıkla birbirini takip eden maksimum ve
minimumlar verdiği görülmektedir. Diyagram dikkatle incelendiğinde 11 yıllık çevrim
süresinin aslında sabit olmadığı ve çevrimden çevrime 9-12.5 yıl arasında farklı değerler
alabildiği görülmektedir. Ayrıca bu diyagramda maksimuma çıkışların, minimuma inişlerden
daha dik olduğu açıkça izlenebilmektedir. Çevrim genliğinin (yani bir çevrim boyunca izlenen
leke sayısının) de sabit olmayıp, farklı değerler aldığı görülmektedir. Şekil 5.6’da 1750
yılından 2005 yılına kadar, yıllara göre ortalama leke sayıları (Maunder Diyagramı)
verilmiştir.
Şekil 5.6 Maunder Diyagramı (1750-2005)
5.3 Kelebek Diyagramı
Lekelerin gözlenen enlemlerinin zamana karşı grafiğine “Kelebek Diyagramı” adı
verilmektedir. Bu diyagramda, Güneş leke gözlemlerinin sistematik bir şekilde yapılmaya
başlandığı tarihten bu yana elde edilen veriler yer almaktadır. Bu diyagramda gözlenen her
leke veya leke grubu dikey 1º lik simgelerle noktalanmıştır. Bu diyagramda da 11 yıllık leke
çevrimi dönemi açıkça izlenebilmektedir. Ayrıca lekelerin tercihli enlemleri açısından
belirgin bir sınırın var olduğu görülebilmektedir. Lekeler ±45 enlemlerinden daha üst
enlemlerde oluşmamaktadır. Lekeler ilk oluşum bölgesi açısından 30º-40º enlem kuşakları
arasını tercih etmektedirler. Daha sonra Güneş’in diferansiyel dönme etkisi altında, bir çevrim
boyunca evrimleşen enlemsel manyetik alanla, lekelerin oluşma ve görünme bölgeleri
ekvatora doğru daha düşük enlemlere kaymaktadır. Şekil 5.7’de 1875-2008 tarihleri
arasındaki kelebek diyagramı gösterilmektedir.
Şekil 5.7 Kelebek diyagramı (1875-2008)
5.4 Lekelerin Kapladığı Alanlar
Lekelerin Güneş yüzeyinde kapladıkları alan miktarı (%0 Güneş yüzey alanı cinsinden)
zamana karşı grafiğe aktarıldığında, Maunder diyagramı ile benzer özellikler gösteren bir
diyagram elde edilir. Ortalama 11 yıllık leke çevrim döneminin varlığı, bu çevrim döneminin,
çevrimden çevrime değişim gösterebildiği ve maksimuma çıkışların, minimuma inişlerden
daha dik olduğu bu diyagramdan da açıkça görülebilmektedir. Güneş’te izlenen ve manyetik
“dinamo” mekanizmasının yansımaları olan bu özellikler, çok sayıda soğuk yıldızın
gözlemlerinde de izlenmektedir ve bu yıldızlarda da “dinamo teorisi” nin geçerli olmasını
gerektirmektedir. Şekil 5.8’de Güneş lekelerinin yüzeyde kapladığı alanların zamanla
değişimi gösterilmektedir.
Şekil 5.8 Güneş lekelerinin yüzeyde kapladıkları alanların zamanla değişimi
6. KROMOSFER
Kromosfer fotosfer katmanının üzerinde yer alır. Düzgün bir şekli yoktur. 2000-3000 km
kalınlığındadır. Bu katmanda sıcaklıklar 6000 °C den hızla 20 000 °C ye ulaşır. Bu
sıcaklıklarda Hidrojen atomunun verdiği ışınım uzun dalgaboylarına karşılık gelir ve
kromosfer kırmızı renkte görülür(H-alfa ışınımı). Tam Güneş Tutulması sırasında fotosfer
tamamen örtüldüğü zaman Güneş’in çevresinde parlak bölge şeklinde görülür. Renk küre
olarak da adlandırılır.
6.1 Kromosferde Meydana Gelen Bazı Oluşumlar:
Kromosferdeki olaylar çevrim bakımından birkaç aylık zaman gecikmesi ile olur ve Manyetik
alan kökenlidirler.
6.1.1 Kromosferik ağ: Genellikle Hα ve CaII-K dalgaboylarında birbirine bağlı parlak
uzantılar şeklinde izlenen kromosferik ağ oluşumları, fotosferde gözlenen süpergranüllerin
kromosferdeki uzantılarıdır.
6.1.2 Flamentler ve plaj bölgeleri: Flamentler karanlık, iplik şeklinde görülen yapılardır
(Hα dalgaboylarında). Bu yapılar yerel manyetik ilmekler boyunca Güneş yüzeyinden
yükseltilmiş yoğun ve göreli olarak soğuk madde bulutlarıdır. Plaj bölgeleri, fotosfer üzerinde
görülen karanlık leke alanlarını çevreleyen ve en iyi Hα dalgaboylarında görülebilen parlak
alanlardır.
6.1.3 Prominensler (fışkırmalar): Prominensler yerel manyetik ilmekler boyunca Güneş
yüzeyinden yükseltilmiş yoğun madde bulutlarıdır. Aslında Flamentlerle Prominensler aynı
olgulardır. Prominensler, Flamentlerin Güneş diski kenarındaki görüntüsüdür. Prominensler
ve Flamentler ilk oluşum anlarından itibaren günlerce veya haftalarca aynı yapılarını
koruyabilirler. Ancak içlerinde taşıdıkları madde miktarındaki ve manyetik ilmeklerdeki ani
değişimler sonucu birkaç dakika veya saat içinde patlayarak dağılabilirler ve maddeyi dışa
doğru atabilirler.
6.1.4 Spiküller: Spiküller kromosferik ağ oluşumları boyunca dışa doğru uzanan, küçük, jet
benzeri patlamalardır.
Şekil 6.1’de Kromosferde meydana gelen bu oluşumlar gösterilmektedir.
Kromosferik Ağ
Flament
Plaj Bölgeleri
Prominensler
Spiküller
Şekil 6.1 Kromosferde meydana gelen oluşumlar
6. GEÇĐŞ BÖLGESĐ
Geçiş Bölgesi, Güneş Atmosferinin, en sıcak ve en dış katmanı Korona ile Kromosfer
arasında yer alan, düzensiz yapıdaki ince katmanıdır. Kromosferde 20.000 °C olan sıcaklıklar
bu bölgede 1.000.000 °C’ ye kadar ulaşır. Hidrojen bu sıcaklıkta tamamen iyonize
olduğundan ilgili ışınımı izlenemez. Ağırlıklı olarak 3 kez iyonlaşmış Karbon, Oksijen ve
Silisyum atomlarına ilişkin ışınım yayınlanmaktadır. Bu ışınımların dalgaboyları morötededir.
Bu nedenle yerden izlenemez ve ancak yer atmosferi dışındaki gözlem uyduları ile
algılanabilir. Bu alanda yapılan en son uydu gözlemi SOHO uzay aracı ile yapılmıştır.
7. KORONA
Güneş’in en üst atmosfer katmanıdır. 10 R uzaklığa kadar uzanır. Yoğunluğu çok düşük,
sıcaklığı birkaç 106 ºK kadardır. Güneş ışığına katkısı çok az, fotosferin yayınladığı ışık
şiddetinin milyonda biri kadardır.
Korona, ya Tam Güneş Tutulması sırasında ya da
koronagraf adı verilen yapay tutulma cihazları ile gözlenebilmektedir.
Korona’da meydana gelen oluşumlar:
Miğfer Akımları: Büyük boyutlu, tepesi uzamış başlık şeklinde yapılardır.
Kutupsal Tüycükler: Güneş’in kuzey ve güney kutuplarında gözlenen uzun ve ince gaz
akımlarıdır.
Koronal Đlmekler: Kronal ilmekler, Güneş lekeleri üzerinde, lekelerin iki kutuplu bölgelerini
birnirine bağlayan büyük ölçekli kapalı manyetik ilmeklerdir.
Koronal Delikler Korona katmanında hiç ışınım alınmayan karanlık bölgeler mevcuttur. Bu
yapılar ilk kez yer atmosferi dışına gönderilen x-ışın teleskopları ile gözlenmiştir. Koronal
delikler, Güneş’in kutup bölgelerindeki açık manyetik ilmeklerle ilişkilidir ve yüksek hızlı
güneş rüzgarlarının etkisi ile oluşmaktadır.
Şekil 7.1’de oluşumlar gösterilmektedir.
Miğfer Akımları
Kutupsal Tüycükler
Koronal ilmekler
Koronal Delikler
Şekil 7.1 Korona’da meydana gelen bazı oluşumlar
8. GÜNEŞ RÜZGARLARI
Güneş rüzgarı Güneş’in üst atmosfer katmanında yer alan plazmanın 400 km/sn civarındaki
hızlarla her yöne atılması olarak kendini gösteren bir olgudur. Güneş rüzgarının kaynağı
Korona tabakasıdır. Korona’nın yüksek sıcaklığı, Güneş’in üst katmanlarındaki maddesini
çekim etkisi ile bir arada tutmasına engel olmaktadır. Güneş rüzgarı temelde iki bileşime
sahiptir I. tip güneş rüzgarı, Güneş’in boylamsal manyetik alan çizgilerinin, Korona’nın çok
ötesinde ekvator boyunca açılmış ilmeklerden kaçan madde ile oluşmaktadır ve daima
gözlenmektedir (Hızı yaklaşık 300 km/sn dir). II. tip güneş rüzgarı ise genellikle güneş
patlamaları ve prominensleri takip eden “Koronal Kütle Atımları” sonucu Güneş’i terk eden
yıldız maddesi ile oluşmaktadır (Hızı yaklaşık 1000 km/sn dir). Şekil 8.1’de Güneş rüzgarları
ile kütle atımı gösterilmektedir.
Şekil 8.1 Güneş rüzgarları
Download