Büyüme

advertisement
2008 KÜRESEL FİNANSAL KRİZ SÜRECİNDE
DÜNYA ve TÜRKİYE
EKONOMİSİ
2008-2009
Prof. Dr. Ahmet İNCEKARA
1
1. DÜNYA EKONOMİK KONJONKTÜRÜNÜN ANALİZİ
1.1. Büyüme ve Enflasyon
Dünya ekonomisi 1929 Büyük Ekonomik Buhranından sonra en derin ekonomik buhranı
geride bırakmaktadır. 15 Trilyon dolarlık GSMH büyüklüğüyle dünya ekonomisinin
yaklaşık %20’sini üreten ve en az bunun 2 katı finansal sektör hacmine sahip ABD
ekonomisinde başlayan kriz, yüksek küreselleşme düzeyiyle bir domino etkisi yaratarak
bütün dünyayı etkisi altına almıştır. Dünya ekonomik krizinin başlangıç yılı olan 2008’in
ilk yarısında küresel ekonomide yavaşlama ortaya çıkarken ikinci yarıda Amerikan finans
piyasalarındaki saadet zincirinin kopması sonucu büyüme oranlarında ciddi gerilemeler
ortaya çıkmıştır. 2008’de %0,4’e düşen büyüme oranı 2009’da %-2,5 gerilemiştir.
2008’de Dünya ekonomisinde büyüme oranı %3,0 olarak gerçekleşirken küresel krizin de
etkileriyle büyüme 2009’da ortalama olarak %-1 oranında gerilemiştir.
Gelişmiş ekonomilerde 2008’de %0,5 olarak gerçekleşen büyüme oranı 2009 yılında
küresel finansal krizin de etkisiyle %-3,2’e gerilemiştir. 2010 yılında %2,1 oranında
büyüme sağlanması beklenmektedir.
Euro Bölgesinde 2008’de %0,6 oranında gerçekleşen büyüme oranı 2009 yılında %-3,9
oranında gerilemiştir. 2010 yılı beklentileri Yunanistan’da başlayan ve diğer Avrupa
Ülkelerini de tehdit eden ekonomik krizdeki derinleşme ile bozulma eğilimindedir. Euro
Bölgesi için 2010 yılında beklenen yıllık büyüme %1,0 olmasına karşılık bunun daha da
düşebileceği tahmin edilmektedir.
Gelişmekte olan ekonomilerde 2008’de %6,1 olarak gerçekleşen büyüme oranı 2009
yılında küresel finansal krizin de etkisiyle %2,1’e gerilemiştir. 2010 yılında %6,0 oranında
büyüme sağlanması ve tekrar kriz öncesi düzeye ulaşması beklenmektedir.
Gelişmekte Olan Asya Ülkeleri ekonomileri kriz yılında %7,9 büyürken 2009’da büyüme
oranı %6,5’e gerilemiştir. 2010 yılında beklenen büyüme oranı %8,4 ile kriz öncesinin de
üzerinde tahmin edilmektedir.
2
Tablo 1.1: Dünya Makro Ekonomik Verileri
Mevcut Durum ve Beklentiler
3



Dünya ekonomisinde 2007 başından itibaren enflasyonda artış eğilimi başlamış idi.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ekonomilerinde aynı eğilim paralel olarak 2008
Ağustos ayına kadar sürmüştür. ABD mali piyasalarında başlayan kriz finans
kurumlarında büyük zararlara, reel kesimde üretim gerilemelerine işsizlikte artışa yol
açmıştır. Para ve maliye politikaları krizi önleyecek paketler içinde yeniden
tanımlanmıştır. Faiz oranlarında hızlı düşüşler yapılmıştır. Finansal kurumlara likidite
sağlanırken zor durumdaki reel kesim işletmelerine destekler verilmiştir. Daha önce
enflasyonda artışa neden olan dünya emtia fiyatlarında önemli oranda düşüşler
gerçekleşmiştir. Bugün itibariyle gerileyen talebi canlandırmak üzere para politikasında
gevşemeye gidilmiştir. Bir bakıma enflasyon riski ikinci plana atılmıştır. Krize karşı
alınan gevşetici para ve maliye politikası önlemleri, piyasalardaki canlanmanın yeniden
sağlanmasıyla birlikte, belirli bir sistematik içinde sıkılaştırma yönünde yeni kararlarla
yer değiştirecektir. Birçok ülke ekonomisindeki politika yapıcıları bu açıdan en uygun
zamanı kollamaktadır. Zira gevşek önlemlerin daha da sürmesi enflasyon riskini bizzat
yükseltecek potansiyel taşımaktadır.
Alınan bu önlemler dahilinde 2008 yılında Gelişmiş Ekonomilerde Tüketici Fiyatları
%3,4, 2009 yılında ise %0,1 oranında gerçekleşmiştir. Enflasyon oranlarının 2010 yılında
%1,3, 2011’de ise %1,5 oranında gerçekleşmesi beklenmektedir.
2008 yılında Gelişmekte Olan Ekonomilerde Tüketici Fiyatları %9,2, 2009 yılında ise
%5,2 oranında gerçekleşmiştir. Enflasyon oranlarının 2010 yılında %6,2, 2011’de ise
%4,6 olması beklenmektedir.

4
1.2. Dünya Ticaret Hacminin Seyri





Dünya ticaret hacminde 2007 ve 2008 yıllarında sıra ile % 7,2 ve %3,3
büyüme gerçekleşmiş idi. Küresel mali krizin etkisiyle 2008 sonunda
daralan dünya ticaret hacmi 2009 %-10,7 gerilemiştir. Yapılan tahminler
dünya ticaret hacmindeki gerilemenin 2010 ve 2011 yıllarında sırayla %7,0
ve %6,1 artış yönüne yöneleceğine işaret etmektedir.
Gelişmiş Ekonomiler de 2008 yılında ithalat %0,6 oranında artış
gösterirken 2009 yılında %-12,0 oranında gerileme göstermiştir. 2010 ve
2011 yıllarında ithalatın sırasıyla %5,4 ve %4,6 oranında artması
beklenmektedir.
Gelişmekte Olan Ekonomiler de 2008 yılında ithalat %8,5 oranında artış
gösterirken 2009 yılında %-8,4 oranında gerileme göstermiştir. 2010 ve
2011 yıllarında ithalatın sırasıyla %9,7 ve %8,2 oranında artması
beklenmektedir.
Gelişmiş Ekonomiler de 2008 yılında ihracat %1,9 oranında artış
gösterirken 2009 yılında %-11,7 oranında gerileme göstermiştir. 2010 ve
2011 yıllarında ihracatın sırasıyla %6,6 ve %5,0 oranında artması
beklenmektedir.
Gelişmekte Olan Ekonomiler de 2008 yılında ihracat %4,0 oranında artış
gösterirken 2009 yılında %-8,2 oranında gerileme göstermiştir. 2010 ve
2011 yıllarında ihracatın sırasıyla %8,3 ve %8,4 oranında artması
beklenmektedir.
5
Tablo 1.2: Dünya Ticaret Hacminin Seyri ve
Tahminler (% Olarak)
2008
2009
2010*
2011*
2.8
-10.7
7.0
6.1
Gelişmiş Ekonomiler
0.6
-12.0
5.4
4.6
Gelişmekte Olan Ekonomiler
8.5
-8.4
9.7
8.2
Gelişmiş Ekonomiler
1.9
-11.7
6.6
5.0
Gelişmekte Olan Ekonomiler
4.0
-8.2
8.3
8.4
DÜNYA TİCARET HACMİ
İTHALAT
İHRACAT
6
1.3. Sermaye Hareketleri
 Küresel Finansal Kriz öncesinde dünya özel doğrudan
yabancı sermaye yatırımları hacminde özellikle gelişmekte
olan ekonomilere dönük yüksek artışlar olmuştur. Nitekim
2006 yılında 2007 yılında yaklaşık %200 oranında artış
gerçekleşmiştir. Kriz sonrasında 2008 ve 2009’da kriz
öncesine göre yaklaşık olarak %80 oranında oranında
daralma meydana gelmiştir. 2010 ve 2011 yıllarında ise
makul oranda artışlar öngörülmektedir.
 IMF tahminlerine göre Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkeleri ile
Gelişmekte Olan Asya Ülkeleri için de benzer öngörüler
geçerlidir.
Ancak
Bağımsız
Devletler
Topluluğu
ekonomilerinde özel yabancı sermaye yatırımlarında artış
değil azalış beklenmektedir.
7
Tablo 1.3: Bazı Seçilmiş Ülke Gruplarına Yönelik
Net Sermaye Hareketleri (Milyar Dolar)
8
2. TÜRKİYE EKONOMİSİ
2.1. Genel Ekonomik Durum
Türkiye ekonomisi genel olarak;
2001 Krizinden sonra IMF destekli bir ekonomik istikrar programı uygulamıştır. Dünya
ekonomik konjonktürünün de yardımıyla birçok alanda önemli başarılar sağlanmıştır. Buna göre
Türkiye Ekonomisi; küresel krize kadar,
•Ekonomide yapısal dönüşüm ve reformlar gerçekleştiren,
•2002’den 2008’e kadar sürekli büyüme ancak son yıllarda giderek azalan bir büyüme seyrine
sahip,
•İş ve istihdam yaratan,
•İhracatını arttıran,
•İmalat sanayii verimlilik endeksinde artış sağlayan,
•Yabancı kaynak girişinde artış gerçekleştiren,
•Enflasyon göstergeleri gerileyen,
•Kamu net borç stoku azalan,
•AB müzakerelerini yürüten,
•Kişi başına geliri 10.000$’ı aşan,
•Siyasal istikrarın devam ettiği bir görünüme sahip iken,
9
Ancak 2009 başı itibariyle Küresel Krizin etkisi altında;
 Büyüme hızında önemli oranda düşme,
 Enflasyonda yıllık hedefin üzerinde gerçekleşme daha sonra düşme,
 Kurlarda krizle birlikte düzeltmelerin meydana geldiği,
 Dış ticaret ve cari açıkta azalmaların yaşandığı,
 İşsizlik oranlarının artış gösterdiği,
 Tarım kesiminde dönüşüm sorunlarının mevcut olduğu,
 Sanayi üretiminde gerilemelerin yaşandığı,
 Özel kesim dış borçlarının yükseldiği,
 Küresel piyasalarda derinleşen krizin iç talepte düşme olarak
hissedildiği,
 AB müzakerelerinin yavaşladığı,
 Siyasal istikrarda zaman zaman kırılmalar yaşandığı,
 Özellikle özel sektörün yüksek dış borcunun, kur riskini yükselttiği
ancak reel faizlerin bir miktar düştüğü,
 Yabancı Sermaye girişlerinde yavaşlamanın ortaya çıktığı bir ekonomi
haline gelmiştir.
10
2010 yılına gelindiğinde;

Küresel Krizin etkilerinin alınan önlemlerle birlikte yavaşladığı, bu
çerçevede;
 Çeyrek dönemlerde büyümenin iki haneli rakamlarla arttığı,
 İşsizlikte artışın durduğu,
 Dış ticaret ve cari açığın yeniden genişlediği,
 TL’nin yeniden değerlendiği,
 Faiz Oranlarının düşük seviyelerde seyrettiği,
 Kişi Başına Gelirin Düştüğü,
 Doğrudan yabancı sermaye girişlerinin azaldığı,
 Enflasyonun nispeten düşük seyrettiği,
 Bankacılık Karlarının yükseldiği,
 Kamu maliyesinde önemli bir bozulmanın yaşanmadığı
 Rekabet Gücünün arttığı ve
 Avrupa’nın 6. Dünyanın 16. büyük ekonomisi haline gelmiştir.
2.2. Üretim Artışı (Büyüme) ve Kaynakları
 Türkiye ekonomisi; 2001 krizi ertesinde, son beş yıllık dönemde, her bir
çeyrek alt dönemde sürekli büyüyerek, yıllık yaklaşık ortalama % 7.0’lik bir
büyüme hızına ulaşmıştır. Çeyrek büyüme oranları 2006 yılından itibaren
azalma eğilimine girmiş 2008 yılının ikinci yarısında yaşanan küresel finansal
krizle birlikte yıllık büyüme oranı %1,1 olarak gerçekleşmiştir.
 Küresel finansal krizin etkileri 2009 yılında büyümede %-4,7 oranında
daralmaya yol açmıştır. Yaşanan bu daralma sonucunda Kişi Başına Düşen
Gelir 10.440 ABD dolarından 8590 ABD dolarına gerilemiştir.
 OVP’ye göre 2010, 2011 ve 2012 yıllarında sırasıyla Büyümenin %3,5 %4,0
ve %5,0 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.
 IMF tahminlerine göre ise Türkiye’nin 2010 yılında %6,25 oranında büyümesi
öngörülmektedir.
 2007 yılı itibariyle büyümenin kaynaklarına bakıldığında büyük ağırlıkla özel
sektör tüketim ve yatırım harcamaları, azalmasına rağmen önemini
korumaktadır. 2008 yılında bu kalem negatife dönüşmüştür. Bu durum 2009
yılında da devam etmiş kamu harcamalarında bir miktar artış gözlenmiştir.

12
Grafik 2.1: GSYİH Büyüme Oranları 2001-2009
(Yıllık % Değişim)
13
Grafik 2.2: GSYH Büyüme Oranı (Dönem Ortalaması, %)
14
Grafik 2.3: OVP’ye Göre Büyüme Oranı
Tahminleri (%)
Grafik 2.4: Kişi Başına Düşen GSYH (ABD Doları)
16
Grafik 2.5: Büyümenin Kaynakları
2.3. Türkiye’de Yabancı Sermaye Yatırımları
Tablo 2.1: Türkiye’de Uluslararası Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırım
Bileşenleri
18
 2008 yılına kadar sürekli artış eğilimi
gösteren yabancı doğrudan ve portföy
yatırımları küresel finansal krizin etkisiyle
2008 azalmış ve doğrudan yabancı sermaye
yatırımları 15,7 milyar dolar ve -0,6 milyar
dolar olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında ise
azda olsa bir artış yaşanmış ve doğrudan
yabancı sermaye yatırımları 6,1 milyar dolar
ve 0,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Bu artışın önümüzdeki dönemde de makul
seviyelerde devam etmesi tahmin
edilmektedir.
2.4. istihdamda Gelişmeler
 2006-2007 yıllarında ortalama işsizlik oranı aynı
kalmıştır. Küresel finansal krizin etkisiyle 2008
yılı sonu
itibariyle işsizlik oranı %13,6’ya
yükselmiştir. Krizin etkileriyle 2009 yılı sonu
itibariyle %16.1 gibi tarihi bir seviyeye
yükselmiştir. Bugün gelinen son noktada işsizlik
oranın da %14,4’e gerileme yaşanmıştır. Ancak
issizlikte kriz öncesi %9 rakamlarına ulaşmak kısa
dönemde mümkün görülmemektedir. Bunun için
Türkiye ekonomisinde yeni tutarlı bir büyüme ve
istihdam programı yapılması gerekmektedir.
 .
20
Tablo 2.2: Temel İşgücü Göstergeleri
(Mevsimlik Etkilerden Arındırılmış -2010 Şubat)
21
2.5. Dış Ticaret,Cari İşlemler ve Ödemeler Bilançosu
2.5.1. Dış Ticaret
 2008’in sonunda ihracat 132 milyar dolara yükselmiştir.
2008’in sonunda ithalat 201,8 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir. Bu rakamlar dış ticaret açığında gittikçe bir
iyileşmeye işaret etmektedir. Bu sonuçta küresel mali krizle
birlikte kurlardaki yükselmenin etkisinin olduğu açıktır.
 2009 yılında ihracat ve ithalat rakamlarında gerilemeler
yaşanmış, İthalattaki daralma daha fazla olduğu için dış
ticaret ve cari işlemler açığında bir iyileşme meydana
gelmiştir.
 Dış Ticaret açığı ve geniş anlamda cari açığın iyileşmesinde
gerçekçi kur yanında rekabetçi üstünlüğe dayalı üretim ve
pazarlama
uygulamalarının
kesintisiz
sürdürülmesi
gerekmektedir. Yapısal iyileşme ancak bu şekilde
sağlanabilir.
22
Grafik 2.6: Yıllık İhracat (Milyar Dolar)
23
Grafik 2.7: Yıllık İthalat (Milyar Dolar)
24
2.5. Cari İşlemler Dengesi
 Cari denge 2007 Yılında 37,7 milyar dolar açık
vermiştir. 2006 yılına göre artış %18 ‘dir. 2008
yılı sonu itibariyle cari açık yaklaşık 41,9 milyar
dolara ulaşmıştır. Bu haliyle yıl sonunda 2007
rakamlarını aşmıştır. Küresel finansal krizin
ithalat ve ihracat üzerinde yaratmış olduğu
daraltıcı etkiyle birlikte 2009 yılında ise cari açık
14,0 milyar dolara gerilemiştir. Türkiye
ekonomisi küresel krize yüksek bir cari açıkla
yakalanmıştır. Cari açıktaki gerilemeyle büyüme
oranlarında da yüksek düşüşler meydana
gelmştir. 2010 yılının ilk çeyreğinde ise cari
işlemler açığı 10.0 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir.
25
Tablo 2.3: Cari İşlemler Dengesi ve Bileşenleri
(Milyar Dolar)
26
2.6. Kamu Maliyesi





Türkiye ekonomisinde 2002’den beri uygulanan istikrar programı çerçevesinde en başarılı
alanlardan birisi maliye politikası uygulamasıdır. Bu dönemde genel yönetim borç stokunun Milli
Gelire oranı gerilemiş, (2007’de %38,8) Kamu Net Borç Stokunun Milli Gelire oranı da
düşmüştür (2007’de %29,1). Faiz giderlerinin Milli Gelire oranı da 2002’de 14,8’den 2007’de 5,7
olarak gerçekleşmiştir. Diğer taraftan faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranı 2002’de %80 artarak
2007’de %32’ye inmiştir. Bütçe açığının Milli Gelire oranı 2006’da %0,6, 2007’de 1,6 olarak
gerçekleşmiştir. Faiz Dışı fazla 2007 sonu itibari ile %3,7 olarak gerçekleşirken bu oran 2008
sonunda %3,5’e gerilemiştir. Büyüme ve kaynak ihtiyacı özellikle bölgesel projelerin ve destek
paketlerinin gündeme gelmesi faiz dışı fazla oranının da aşağıya çekilmeye sebep olmuştur.
Türkiye’nin dış borç stoku son yıllarda artış eğilimi göstermektedir. Ancak daha sonra finansal
krizin etkisiyle azalma göstermiştir. Nitekim 2007 sonunda 247 milyar dolar olan dış borç stoku
2008 yılı sonunda 277,7 milyar dolara yükselmiş, 2009 yılı sonu itibari ile dış borç stoku azalarak
271,1 olarak gerçekleşmiştir.
Kamu sektörünün toplam borç stoku içindeki payı son yıllarda düşük oranda artmıştır. 2007
yılında kamu borç stoku 73,5 milyar dolar (toplam borcun %29,50’si) 2008 yılında 78,3 milyar
dolar (toplam borcun %28,2’si) ve 2009 yılında ise 83,5 milyar dolara (toplam borcun %30,8’i)
yükselmiştir.
Toplam dış borç stoku içersinde özel sektör borçlarının ağırlığı artmaya devam etmektedir. En
büyük artış 2007 yılında 117 milyar dolardan 160,1 milyar dolara (toplam borcun %64,2’si)
yükselmiştir. 2008 sonu itibari ile ise 185,3 milyar dolar (toplam borcun %66,7’si) olmuştur.
2009 yılı sonu itibariyle ise özel sektörün dış borç stoku bir miktar azalma göstererek 174,4
milyar dolar (toplam borcun %64,3’ü) olarak gerçekleşmiştir.
Toplam borcun vade yapısına bakıldığında ise 2009 sonu itibari ile 271,1 milyar dolarlık toplam
borcun 52,0 milyar dolarlık (%19,2’i) kısmı kısa vadeli borç iken 219,1 milyar dolarlık kısmı (
%80,8’i) ise uzun vadeli borçtan oluşmaktadır.
27
Tablo 2.4: Türkiye Brüt Dış Borç Stoku (Milyar Dolar)
28
2. 7. ENFLASYON
Grafik 2.8: Enflasyon Oranları (%)
29
Grafik 2.9:Tüketici Fiyat Endeksi Yıllık Değişim Oranları
(%)
Grafik 2.10:Üretici Fiyat Endeksi Yıllık Değişim
Oranları (%)
Grafik 2.11:Yıllık Enflasyon Oranı ve Beklentiler (%)
 Türkiye Ekonomisi’nde 2001 Şubat Krizi ile başlayan dezenflasyon programı
çerçevesinde, para, maliye, gelirler, kur ve diğer politikalar 2008 Mayıs’ına
kadar uygulanmıştır. IMF değerlendirmelerine göre program uygulaması genel
olarak başarılıdır. Fiyat istikrarı kısmen sağlanmıştır.
 2009 yılı sonu itibariyle üretici fiyatları endeksi 5,93 olarak gerçekleşirken, 2010
Mayıs sonu itibariyle üretici fiyatları endeksi 9,21’e yükselmiştir.
 2009 yılı sonu itibariyle Tüketici fiyatları endeksi 6,53 olarak gerçekleşirken,
2010 Mayıs sonu itibariyle üretici fiyatları endeksi 9,10’a yükselmiştir.
 Üretici ve tüketici fiyatları endeksinin 2009 yılında küresel krizde dramatik talep
düşüşlerine paralel olarak önemli düşüşler gerçekleşmiştir. 2010 yılı itibariyle
üretici ve tüketici fiyat endeksleri artış eğilimine girmiştir. Bu artışın en önemli
nedenlerinden birisi yeni bütçe döneminde dolaylı vergilerin yükseltilmesidir.
Kriz ertesinde talepteki canlanma ve artan yeni maliyet yapısıyla üretim
faaliyetleri yeni fiyat artışlarını beraberinde getirmiştir.
 TCMB enflasyon oranlarını 2010 ve 2011 yıllarında %10’un altında tutmayı
hedeflemektedir. Ekonomide canlanma, büyüme ve istihdamdaki artış henüz
istikrarlı bir yola girmediğinden faiz oranları konusunda bir değişime
gidilmeyecektir. Kurlardaki öngörülmeyen bir yükselme ve küresel emtia
fiyatlarında beklenenin üstünde artışlar da enflasyon oranlarını etkileyebilecek
dışsal faktörlerdir.


33
4. Dünya Ekonomisinde Küresel Finansal Krizle Mücadele



Küresel finansal krizle birlikte, ABD finans piyasasındaki kırılganlıkların doğurduğu
zararlar, gelişmiş ve gelişen bütün ülke ekonomilerine sirayet etmiştir. 2009 yılı dolar
ve euro bölgesi ekonomilerinin büyümede negatif sonuçlar almıştır. Küresel
ekonomideki büyüklüğü ve lokomotif gücü bakımından, dünya ekonomisinin krizden
çıkışı yine ABD ekonomisinde uygulamaya konan ekonomik paketlerin etkinliğine
bağlı gözükmektedir. Yeni yönetimle birlikte uygulamaya girmiş olan teşvik
paketlerinin dikkatle takip edilmesi ve özellikle finans kesimindeki zararların
temizlenmesi gerekmektedir.
ABD finans piyasalarında kriz sonrası dönemde piyasaların düzenleme ve
denetimlerini sıklaştıracak, şeffaflaştıracak ve rasyonelleştirecek önlemler alınmaya
başlanmıştır. Bununla ilgili yasal çalışmalar sürmektedir. Yeni ABD yönetimi finansal
piyasalardaki aktörlere gereğinden fazla risk almasına fırsat sağlayan serbest ortamı
sınırlandırmak istemektedir. Kısaca ABD’den başlayarak kriz sonrası yeni bir küresel
finansal düzen inşasının adımları atılmış bulunmaktadır.
2010 yılı başından itibaren AB için öngörülen ekonomik kötüleşme beklentileri gittikçe
güçlenmektedir. Küresel finansal krize karşı geliştirilen gevşek maliye ve para
politikası önlemleri, kamu maliyesi sorunu olan AB ülkelerini adeta açığa çıkarmıştır.
Başta Yunanistan olmak üzere İspanya, Macaristan gibi ülkelerin ekonomilerinin ağır
hasarlı oldukları anlaşılmaktadır. AB Merkez Bankası ve hükümetleri Birlik
içersindeki ortaya çıkan ekonomik krize karşı hızlı önlem alma konusunda başarısız
görünmektedir. Yunanistan için IMF ile ortaklaşa geliştirilen yardım paketlerinin, diğer
34
ekonomiler için risk ortaya çıkmadan önlem olarak geliştirilmesi düşünülmelidir.
4.1. Bazı Ülkelerin Küresel Finansal Krize Karşı Aldığı Önlemler
4.2. Bazı Ülkelerin Mevduat Sigortası Kapsamında Yaptıkları
Değişiklikler
5. Türkiye Ekonomisinde Küresel Finansal Krizle
Mücadele,2009 Genel Değerlendirmesi ve 2010 Beklentileri




2007 yılının ikinci yarısından itibaren global piyasalarda artan volatilite, 2008 yılında
küresel krize dönüşmüştür. ABD finans piyasalarında özellikle ipotekli kredilerle
başlayan kriz süreci, dalga dalga bütün dünya ekonomilerine yayılmıştır. ABD finans
piyasasında önemli denetim zaafları olduğu ortaya çıkmıştır. Halkın finans sektörüne
güveni sarsılmış, büyük yatırım bankaları ve sigorta şirketleri iflas etmiştir, ya da
kamulaştırılmıştır.
ABD ekonomisinde finans kesimi kaynaklı olarak başlayan kriz sonucu büyümede
gerileme ve işsizlikte artış ilk ve önemli olumsuz sonuçlar olarak yansımıştır. Genel
olarak bekleyişlerin kötüleşmesi, talepte dramatik düşüşlere yol açmıştır.
Dünyadan Türkiye’ye yansıyan ve öncelikle büyümede ve finansmanında sorun yaratan
doğrudan yabancı sermaye girişlerindeki azalmalar, bütün reel parametreleri olumsuz
etkilemiştir. Üretimin durması ya da gerilemesi bütünüyle üretimin, ticaretin, ekonomik
faaliyetlerin genel seyrinin daralması sonucunu doğurmuştur. Sınai yatırımlar ve üretim
kapasitesi küçülmüştür. Kapasite kullanım oranları düşmüştür.
Dünyanın diğer ekonomileri gibi Türkiye’de de alınan önlemlerle küresel krizin etkileri
hafiflemiştir. 2009 yılında %-4,7 gerileyen GSMH 2009’un son çeyreğinden itibaren
yeniden büyüme trendine girmiştir. Dış açık, gelişmekte olan bir ülke ekonomisi olarak
Türkiye’nin yeni bir büyüme/sanayileşme stratejisine ihtiyaç duymaktadır. Kriz öncesinde
zaten gerilemekte olan çeyrek dönemlik büyüme oranları bu ihtiyacı ortaya koyuyordu.
Türkiye ekonomisinin bugün gelinen noktada, daha çok kendi kaynaklarına dayalı
rekabetçi üretim yöntemleri ve ürünleri belirlenerek bunların geliştirilmesini hedefleyen
orta ve uzun vadeli destek programları düzenlenmelidir. Bu cümleden olmak üzere eğitim
ve insana yatırım, girişimciliğin geliştirilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi, Ar-Ge ve
yeniliğe dönük desteklerin etkinleştirilmesi gerekmektedir.
37
Finansal Krize Karşı Alınan Önlemler
Likidite Destekleri-1
 Bankaların birbirlerinden ABD Doları ve Euro üzerinden döviz
borç alıp vermelerine olanak sağlanması amacıyla, Merkez
Bankası kendi nezdindeki Döviz Depo Piyasasında aracılık
faaliyetlerine 9 Ekim 2008 tarihinde yeniden başlamıştır. Ayrıca,
bankaların bilanço büyüklükleri dikkate alınarak Döviz ve
Efektif Piyasaları işlem yapma limitleri 14 Ekim 2008 tarihinde
5,4 milyar ABD Dolarına, 23 Ekim 2008 tarihinde ise 10,8
milyar ABD Dolarına yükseltilmiştir.
 Merkez Bankası’nca yapılan döviz alım ihalelerine 16 Ekim 2008
tarihi itibariyle ara verilmiş, döviz fiyatlarındaki oynaklığı
önlemek amacıyla 10 Mart 2009 tarihinde döviz satım ihalelerine
başlanmıştır. İhalelerde satımı yapılacak döviz tutarı 50 milyon
ABD doları olarak belirlenmiştir.
38
Likidite Destekleri-2
 Bankalararası döviz piyasasında döviz likiditesi akışının
artırılmasını sağlayarak finansal sistemdeki akışkanlığı ve kredi
piyasalarının etkin çalışmasını desteklemek amacıyla;
 Bankaların, Döviz ve Efektif Piyasaları ile Döviz Depo
Piyasası’nda kendilerine tanınan borçlanma limitleri çerçevesinde
ABD Doları ve Euro cinsinden Merkez Bankası’ndan
alabilecekleri döviz depolarının vadesi 1 haftadan 3 aya
yükseltilmiş,
 Buna paralel olarak bankaların söz konusu piyasada kendi
aralarında gerçekleştirdikleri işlemlerin vadesi 3 aya kadar
uzatılmış,
 Merkez Bankası taraflı işlemlerde ABD Doları ve Euro için yüzde
10 olan borç verme faiz oranları kademeli olarak düşürülerek
sırasıyla yüzde 5,5 ve yüzde 6,5 olarak belirlenmiştir.
39
Likidite Destekleri-3
 Yüzde 11 olan yabancı para zorunlu karşılık oranı 2 puan
azaltılarak yüzde 9 düzeyine indirilmiştir. Yabancı para zorunlu
karşılık oranında yapılan bu indirimle bankacılık sistemine
yaklaşık 2,5 milyar ABD Doları ek döviz likiditesi sağlanmıştır.
 Türk Lirası mevduatı ve kredileri teşvik etmek amacıyla yabancı
para zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına son
verilmiş, Türk parası zorunlu karşılıkların faiz oranı ise
artırılmıştır. Bu çerçevede, Türk parası zorunlu karşılıklara
ödenen faiz oranı Merkez Bankası gecelik borçlanma faiz
oranının yüzde 75’i seviyesinden 80’i seviyesine çıkarılmıştır.
 Bankacılık sektörünün özkaynak yapısını daha da güçlendirmek
amacıyla bankaların kar dağıtımına sınırlama getirilmiş ve
bankaların kar dağıtabilmesi BDDK onayına bağlanmıştır.
40
Vergi Destekleri-1
 Yurtdışındaki varlıkları yurtiçine getirmeyi amaçlayan, vergi indirimleri ve
muafiyetlerini içeren Varlık Barışı uygulamasının geçerlilik süresi 30 Eylül
2009 tarihine kadar uzatılmıştır.
 Hisse senedi kazançlarında yerli yatırımcılara uygulanan yüzde 10’luk stopaj
sıfıra indirilmiştir.
 1 Eylül 2008 tarihi öncesindeki vergi borçlarının onsekiz ay süreyle yüzde 3
faizle taksitlendirilmesi imkanı getirilmiştir.
 Menkul Kıymet Yatırım Fonları ile Menkul Kıymet Yatırım Ortaklıklarının
sermaye piyasasında yaptıkları işlemler nedeniyle elde ettikleri gelirlere
BSMV muafiyeti getirilmiştir.
 Gerçek kişilere kullandırılan kredilerdeki Kaynak Kullanımını Destekleme
Fonu (KKDF) kesintisi oranı yüzde 15’ten yüzde 10’a indirilmiştir.
 Kablolu, kablosuz ve mobil internet servis sağlayıcılığı hizmetine ilişkin Özel
İletişim Vergisi yüzde 15'ten yüzde 5'e indirilmiştir.
 30 Haziran 2010'a kadar tescili silinecek ve hurdaya çıkarılacak 1979 veya
daha eski model motorlu taşıtlar için vergi ve ceza affı getirilmiştir.
 Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün
senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlara 31.12.2014 tarihine kadar
gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti getirilmiştir.
 KOBİ birleşmelerini teşvik etmek amacıyla 31.12.2009 tarihine kadar birleşen
KOBİ’ler
 kanunda belirlenen şartları sağlamaları kaydıyla, kurumlar vergisi muafiyeti ve
% 75’e kadar indirimli kurumlar vergisi uygulanmasından
41
Vergi Destekleri-2
 16 Haziran 2009 tarihli 1. Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
“Bazı Mallara Uygulanacak Katma Değer Vergisi ile Özel Tüketim Vergisi Oranlarının
Belirlenmesine Dair Karar” ile,
– İç talebi canlandırmak amacıyla bazı sektörlerde 15.06.2009 tarihine kadar
uygulanan geçici ÖTV indiriminin oranları yeniden belirlenerek süresi 30.09.2009
tarihine kadar uzatılmıştır. Buna göre;
 Motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçmeyen otomobillerde yüzde 37’den yüzde
18’e indirilen ÖTV oranı, yüzde 27 olarak,
 Üstü kapalı kasalı ticari araçlarda yüzde 10’dan yüzde 1’e indirilen ÖTV oranı,
yüzde 3 olarak,
 Açık kasalı ticari araçlarda yüzde 4’ten yüzde 1’e indirilen ÖTV oranı, yüzde 2
olarak,
 Çekiciler, midibüsler, özel amaçlı taşıtlar ve kamyonlarda yüzde 4’ten yüzde 1’e
indirilen ÖTV oranı, yüzde 1 olarak,
 Otobüslerde yüzde 1’den yüzde 0’a indirilen ÖTV oranı, yüzde 0 olarak,
 Minibüslerde yüzde 9’den yüzde 2’ye indirilen ÖTV oranı, yüzde 4 olarak,
 250 cm3’ü geçmeyen motosikletlerde yüzde 22’den yüzde 11’e indirilen ÖTV
oranı, yüzde 16 olarak,
 Beyaz eşyada yüzde 6,7’den yüzde 0’a indirilen ÖTV oranı, yüzde 2 olarak
uygulanacaktır.
– Mobilya ve bilgisayarda 30.06.2009 tarihine kadar yüzde 18 yerine yüzde 8 olarak
uygulanan KDV oranının süresi 30.09.2009 tarihine kadar uzatılmıştır.
42
İstihdam Destekleri-1
(Aktif İşgücü Programlarının Güçlendirilmesi)
 Kısa çalışma ödeneğinin miktarı yüzde 50 oranında
artırılarak, yararlanma süresi 3 aydan 6 aya
çıkarılmıştır. (Ödenekten yararlanma süresi Bakanlar
Kurulu Kararı ile 31.12.2009 tarihine kadar uzatılmıştır)
 Genç ve kadın istihdam teşvikinin süresi uzatılmıştır.
 İşsizlik ödeneği yüzde 11 oranında artırılmıştır.
 Toplum yararına işler için oluşturulan çalışma
programlarına aktarılan (TYÇP) kaynak artırılacaktır.
 İŞKUR’un mesleki eğitim faaliyetleri genişletilecektir.
43
İstihdam Destekleri-2
(Aktif İşgücü Programlarının Güçlendirilmesi)
 Kişilere girişimcilik ve eğitim danışmanlığı verilecektir.
– Proje, İŞKUR tarafından KOSGEB ile beraber yürütülecektir.
– İşsizlere girişimcilik konusunda eğitim verilecektir.
– Bireylere firma kurma ve işletme aşamasında danışmanlık hizmeti
verilecektir.
– Eğitim sonucunda, KOSGEB kriterleri çerçevesinde sunulacak
projelere KOSGEB tarafından 4000 TL tutarında hibe verilecektir.
– Program kapsamında 10 bin kişiye girişimcilik eğitimi verilecektir.
 İşbaşı eğitimleri çerçevesindeki stajlar desteklenecektir.
– Meslek lisesi, dengi ve üstü eğitim kurumu mezunları
yararlandırılacaktır.
– İş tecrübesi olmayan gençlere deneyim kazandırılacak ve iş bulma
olanakları artırılacaktır.
– Stajyerlere 6 aya kadar İŞKUR tarafından günlük 15 TL ödeme
yapılacaktır.
– Program kapsamında 100 bin genç, stajyer olarak istihdam
44
edilecektir.
İstihdam Destekleri-3
(Aktif İşgücü Programlarının Güçlendirilmesi)
 İşyerlerinde mevcut istihdamın üzerinde yaratılacak ilave istihdam için
prim desteği sağlanacaktır.
– İşyerlerinde Nisan 2009’daki mevcut istihdama ilave olarak işe
alınan işçiler için uygulanacaktır.
– Başvuru süresi 2009 yılı sonunda sona erecektir. Başvuru süresini 6
ay uzatmaya
– Bakanlar Kurulu yetkili olacaktır.
– Asgari ücret üzerinden işveren primi 6 ay boyunca devlet tarafından
karşılanacaktır.
– Yararlanma süresini 6 ay uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkili
olacaktır.
 Aktif işgücü programlarının güçlendirilmesi konusundaki analitik
çalışmalar kapsamında;
– İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulları’nın etkinliği artırılacaktır.
– İstihdam Şurası Toplanacaktır.
– Fon Yararlanıcılarının Profilleri Çıkarılacaktır.
– Teşviklerin Etkinliği İncelenecektir.
– Mesleki Eğitimler ve Kullanılan Kaynağın etkinliği incelenecektir.45
Yatırım Destekleri -1
 Yatırım ve istihdamın teşvikine ilişkin 5084 sayılı kanunun gelir vergisi,
sigorta primi ve enerji desteği teşviklerinden yararlanma süresi 1 yıl
uzatılmıştır.
 Bölgesel gelişmişlik farklılıklarını azaltmayı, rekabet gücünü artıracak
teknoloji ve ARGE
 içeriği yüksek büyük ölçekli yatırımlara destek olmayı, sektörel
kümelenmeyi desteklemeyi ve teşvik kapsamındaki yatırım konularında
ekonomik ölçek kriterlerini öne çıkarmayı amaçlayan yeni bir teşvik
sistemi hazırlanmıştır. Yeni teşvik sistemi; Büyük Proje Yatırımları,
Bölgesel ve Sektörel Teşvik Sistemi ve Genel Teşvik Sistemi olmak üzere
üç gruptan oluşmaktadır. Sistemin getirdiği bazı destekler aşağıda
sıralanmıştır:
– Kurumlar/Gelir Vergisi İndirimi
– Sosyal Güvenlik Primi İşveren Hissesinin Hazine tarafından
karşılanması
– Faiz Desteği
– Yatırım Yeri Tahsisi
– KDV İstisnası
– Gümrük Vergisi Muafiyeti
 Yüksek teknoloji ve sermaye gerektiren AR-GE ve teknoloji kapasitesini
artıran 12 sektörde büyük proje yatırımları desteklenecektir.
46
Yatırım Destekleri -2
 Tekstil, konfeksiyon, hazır giyim, deri ve deri
mamulleri sektörlerinde faaliyette bulunan, asgari 50
kişilik istihdam sağlayan ve 31.12.2010 tarihine kadar
1. ve 2. bölgelerden 3. ve 4. bölgelere taşınacak
tesislere;
 Kurumlar vergisi oranı 5 yıl süreyle yüzde 20 yerine
yüzde 5 oranında uygulanacak,
 Mevcut istihdam da dahil olmak üzere, bu tesislere
taşındıkları bölgede (3. ve 4. bölgeler) 5 yıl süreyle
SSK işveren primi Hazine tarafından karşılanacak,
 Hazine tarafından nakliye gideri desteği verilecektir.
47
Üreticiye ve İhracatçıya Sağlanan Kredi ve
Garanti Düzenlemeleri-1









Reel sektörü desteklemek amacıyla KOBİ’lere sıfır veya düşük faizli kredi desteği
verilmiştir.
Vergi ve SGK prim borcu bulunan esnaf ve sanatkarlar ile hizmet ve ticaret
sektörlerindeki KOBİ’lere de KOSGEB kredilerinden yararlanma imkanı getirilmiştir.
KOSGEB’in bütçesi, 2009 yılında 2008 yılına göre yüzde 48 oranında artırılmıştır.
İhracatçılara kullandırılmak üzere belirlenmiş olan ihracat reeskont kredisi limiti
kademeli olarak artırılarak, 500 milyon ABD dolarından 2,5 milyar ABD Dolarına
yükseltilmiştir.
Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nin kullandırdığı düşük faizli tarım
kredilerinin vadesi işletme kredilerinde 18 aydan 24 aya, yatırım kredilerinde 5 yıldan
7 yıla çıkarılmıştır.
Firmaların Eximbank kredi kapsam ve limitleri artırılmıştır.
Eximbank’ın doğrudan kullandırdığı kısa vadeli kredilerdeki geri ödeme vadeleri 2009
Ocak-Mart döneminde 3 ay uzatılmıştır.
Hazine’nin 2009 yılında Eximbank’a sağlayabileceği toplam garanti ve ikraz limiti 4
milyar dolara çıkarılmıştır.
Eximbank’ın ödenmiş sermayesi 1 Milyar TL’den 1,5 Milyar TL’ye yükseltilmiştir.
48
Üreticiye ve İhracatçıya Sağlanan Kredi ve
Garanti Düzenlemeleri-2
 KOBİ’lerin finansman imkanlarına daha kolay erişebilmesi
amacıyla Kredi Garanti Desteği uygulamasına başlanmıştır. Buna
göre:
 Kredi garanti kurumlarına 1 milyar TL kaynak aktarılacaktır. Bu
kaynak 10 milyar TL’lik krediye kefalet sağlanmasına imkan
verecektir.
 Kredinin yüzde 65’ine Kredi Garanti Kurumu tarafından kefalet
sağlanacak, kredi riskinin yüzde 35’ini ise bankalar üstlenecektir.
 Asgari 6 ay, azami 4 yıl vadeli TL, döviz ve dövize endeksli
krediler destek kapsamında yer alacaktır.
 15 Temmuz 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar
Kurulu Kararı’nı takiben iki yıl içinde kullanılacak krediler bu
destekten yararlanacaktır.
49
Kredi Kullanımı ve Kredi Kartlarına İlişkin Düzenlemeler-1
 Döviz cinsi ve dövize endeksli kredi kullanımına ilişkin esaslarda yapılacak
değişiklikle, tüketicilerin ve firmaların döviz cinsi ve dövize endeksli kredi
kullanımları yeniden düzenlenmiştir. Buna göre;
– Döviz geliri olan firmalar,
 Yurtiçinden döviz cinsi ve dövize endeksli kredi kullanmaya devam
edecektir.
 Daha önce 18 ay olan vade sınırı dikkate alınmaksızın döviz cinsi kredi
kullanabileceklerdir.
– Döviz geliri olmayan firmalar,
 Ortalama vadesi bir yıldan uzun olmak üzere, 5 milyon ABD Doları ve
üzerinde yurtiçinden döviz kredisi kullanabileceklerdir.
 Türkiye’deki bankalarda bulundurulacak döviz ve/veya belirli nitelikleri
haiz yabancı para menkul kıymetleri teminat göstermek suretiyle, teminat
tutarı kadar vade sınırı olmadan ticari ve mesleki amaçlı yurtiçinden döviz
kredisi kullanabileceklerdir.
 Vade ve tutar sınırlaması olmadan dövize endeksli kredi kullanmaya devam
edeceklerdir.
– Tüketiciler,
 Bugüne kadar yurtiçinden ve yurtdışından döviz cinsi kredi kullanamayan
tüketiciler yeni düzenleme ile dövize endeksli kredi kullanamayacaktır.
50
Kredi Kullanımı ve Kredi Kartlarına İlişkin Düzenlemeler-2
 Kredi kartı borçlarının yeniden yapılandırılmasına
ilişkin yapılan yasal düzenlemeyle, 31 Mayıs 2009
tarihi itibariyle ödeme ihtarı çekilmiş, icra takibi
başlatılmış, ya da banka tarafından takip olunan krediler
grubunda sınıflandırılmış kredi kartı borçlarının yeni bir
ödeme planına bağlanması imkanı getirilmiştir.
 BDDK, yapılan düzenlemeyle, halihazırda yüzde yirmi
olarak uygulanan asgari ödeme tutarını, Hazine
Müsteşarlığı ve Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasının olumlu görüşünü alarak; yüzde kırka kadar
artırmaya ve artırdığı oranı yüzde yirmiye kadar
düşürmeye yetkili kılınmıştır. Asgari ödeme oranı,
BDDK tarafından, belirtilen sınırlar dahilinde kart
hamili grupları itibariyle farklılaştırılabilecektir.
51
AR-GE Destekleri
 Ar-Ge Şirketlerinin de Ar-Ge teşviğinden yararlanmasının
sağlanması amacıyla, Ar-Ge merkezi kuracak firmaların ayrıca
üretim faaliyetinde bulunma koşulu olmadığına ilişkin
yönetmelik hazırlanmıştır.
 Ar-Ge personelinin yararlandığı vergi indirimi desteği yeniden
düzenlenerek, desteğin 5 yıl boyunca doğrudan firmalara
verilmesi sağlanmıştır.
 Ar-Ge ve destek personelinin, çalışmaları karşılığında elde
ettikleri ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan
sonra hesaplanan gelir vergisinin, 31.12.2013 tarihine kadar;
doktoralı olanlar için yüzde 90’ının, diğerleri için yüzde 80’inin
verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden
vergiden indirilmek suretiyle terkin edilmesini sağlayan yasal
düzenleme hayata geçirilmiştir.
52
3. TÜRKİYE EKONOMİSİNDE REKABET GÜCÜNÜN
ARTTIRILMASI
 Türkiye’de 2002 yılından günümüze Ar-Ge harcamalarında
önemli artışlar yaşanmıştır. 2002 yılında Türkiye’nin Ar-Ge
harcaması 3 milyar dolar iken 2008 yılına gelindiğinde 6,8
milyar dolara yükselerek %120 artış göstermiştir.
 Türkiye ekonomisinde rekabet gücünün, arttırılmasının
temelinde Ar-Ge, yenilikçilik, üniversite sanayi işbirliği, ArGe’ye ayrılan payın arttırılması gelmektedir. Ayrıca Ar-Ge
çabalarının hem üniversiteler hem sanayi bünyesinde teşvik
edilme mekanizmaları etkinleştirilmelidir.
 Demokratikleşme sürecinin hızlandırılması ve siyasal
istikrarın mutlaka sürdürülmesi, AB müzakerelerine devam
edilmesi gereklidir.
53
Grafik 2.12: Türkiye’nin Ar-Ge Harcamaları (Milyon TL)
54
Grafik 2.13: Yerli Patent Başvuru ve Tescilleri
55
Grafik 2.14: Türkiye’nin Rekabet Gücünün
Gelişimi
56
Grafik 2.15: Dünyanın En Büyük Ekonomileri (Trilyon Dolar2009)
Grafik 2.16: Avrupa’nın En Büyük Ekonomileri (Trilyon Dolar-2009)
 Sonuç olarak; Türkiye bugün gelinen son noktada
küresel kriz öncesi piyasa yapısı ve kriz sonrası aldığı
önlemlerle dünyanın en büyük 16., Avrupa’nın ise 6.
büyük ekonomisi konumuna yükselmiştir.
 Bundan sonra Türkiye ekonomisinin rekabet edebilirliğini
geliştirecek yapısal reformların gerçekleştirilmesine
devam edilmelidir. Eğitim de nitelik ve mesleki
yönlendirme öne çıkmalıdır. Anayasa ve yasalar da eski
ve eksik olan alanlar biran önce tamamlanmalıdır. İş
piyasası, vergi kanunları, ticaret ve borçlar kanunları gibi
düzenlemeler biran önce yapılmalıdır.
 Makine imalat, bilişim, turizm ve tekstil gibi sektörler de
istihdamı da destekleyen etkin teşvik uygulamaları hayata
geçirilmelidir.
 AB müzakere sürecinde yapılması gerekenler, ülke
menfaatleri önceliğinde ciddiyetle sürdürülmelidir.
Download