Slayt 1

advertisement
MERKEZİ SİNİR
SİSTEMİ
Sağlık Memuru Eşref BAKIR
Beyin Cerrahi Servisi
Sağlık Slayt Arşivi: http://hastaneciyiz.blogspot.com
Yön Belirten Anatomi Terimleri
Sinir sistemi, endokrin sistemi ile birlikte tüm
vücut fonksiyonlarını kontrol ve koordine
eder. Vücuttan ve dış çevreden mesajlar
alır, bunları analiz eder, karşılaştırır, gruplar,
koordine eder, yorumlar ve sonuçta
dokulara ve organlara bir anlamda
“emirlerini” iletir. Sinir sistemi, vücudun en iyi
organize olmuş, en fonksiyonel ve en
karmaşık yapıya sahip sistemidir. Bedendeki
tüm yapılar, sinir sistemiyle doğrudan
ilişkidedir. Bu sistem ayrıca, hafıza ve
anlamlandırma gibi üst düzey
fonksiyonlardan sorumludur. Sinir sistemi
kabaca üç bölüme ayrıştırılabilir. Merkezi
(santral) Sinir Sistemi, Çevresel (periferik)
Sinir Sistemi ve Otonom Sinir Sistemi.
SİNİR SİSTEMİNİN
BÖLÜMLERİNE KISACA GÖZ
ATALIM.
MERKEZ SİNİR SİSTEMİ
BEYİN OMURİLİK
Kabaca beyin ve omurilikten
oluşan merkezi sinir sistemini,
bütün yapılarıyla birlikte
etraflıca inceleyeceğiz. Bundan
önce sinir sisteminin diğer
bölümlerine kısaca göz atalım.
Beyinden çıkan 12 çift kranial, omurilikten çıkan 31 çift spinal
sinir, bir ağacın kökü gibi dallanıp budaklanarak en uç
noktasına kadar vücudu çepeçevre sarar. Genel olarak bir
sinir hücresi, gövde ve dendrit (dendron=ağaç; lat.) dediğimiz
gövde dalları aracılığıyla veriler “alır”. Bu veriler, hücre
içindeki genel duruma ve gelen tüm verilerin toplam etkisine
göre, akson dediğimiz, o tek, uzun ve ince uzantı vasıtasıyla,
diğer bir hücreye aktarılır. Yani, nöron gövdesini ve gövdenin
dallarını minik bir santral, aksonu ise, bilgiyi götüren bir telgraf
teli gibi düşünebiliriz. Daha sonra, aksonla gönderilen bu bilgi,
o aksonun dalları aracılığıyla bir veya binlerce sinir hücresine
(veya kas ve salgı bezi hücreleri gibi diğer hücrelere)
ulaştırılır ve bu hücreler, yine aynı mekanizma ile bu uyarının
ÇEVRESEL gerektirdiği işi yaparlar. Şimdi bu mekanizmayı biraz hayal
etmeye çalışın ve ardından, sadece beyin kabuğu dediğimiz
(FERİFERİK) kısımda bulunan 4-5 milyar sinir hücresinin, birbirleriyle
SİNİR SİSTEMİ yapabilecekleri bağlantıların sayısını hesap edin. İşte
vücudumuzda bulunan ve hayal sınırlarını aşan bir
organizasyon örneği...
NÖRON (sinir hücresi) sinir sisteminin fonksiyonel ve
anatomik ünitesidir. Sinirsel iletiyi sağlayan bu
hücrelerde, gövdenin daha büyük bir alandan iletim
alabilmesini sağlayan kısa dallar dendrit, iletinin başka
bir sinir hücresine aktarımını sağlayan tek ve uzun dal
ise akson adını alır.Aksonların büyük bir kısmı miyelin
kılıfla çevrilidir. Travma veya hastalık nedeniyle
düzelmez, yerine yenisi yapılmaz, bölünme yeteneği
yoktur. Nöronlar kendileri ile birlikte sinir sisteminin
içinde bulunan, NÖRAGLİA denen iletici olmayan
hücrelerle desteklenmişlerdir.
ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ
Nöronların şekli, uzunluğu yerine göre değişir. İçlerinde bir metre uzunluğunda
olanlar bile vardır. Nöronlar birbirlerinden ayrı fakat temas halinde bulunurlar. İki
nöronun uzantıları arasındaki değme noktalarına “sinaps” denir. Eğer, bir nöronun
dendritlerini uyartılacak olursa uyarıcı, dendritler boyunca ilerleyen kimyasal ve
elektriksel değişmelere sebep olur. Bu değişmelere de “sinir impulsları” denir. Bir
impulsun sinapsı, nasıl geçtiği henüz aydınlanmış değildir, ancak nöronların göz,
kulak, dokunma ve burun gibi çeşitli organlardan aldıkları impulsları, beyne ve
omuriliğe taşıdıkları bilinmektedir.
Sinirler, yaptıkları görevlere göre “duyurucu sinirler ve çalıştırıcı sinirler” olmak
üzere iki çeşittir.
Duyurucu sinirler (sensitif): Çevreden başlayarak beyin ve omurilikte sonuçlanan
bu sinirler, göz, kulak, burun, deri gibi bütün alıcılardan aldıkları impulsları beyne ve
omuriliğe taşırlar. Duyurucu sinirler, aynı zamanda vücudun bir kısmından yani
yürekten, sindirim borusundan, böbreklerden aldıklarını da beyne ve omuriliğe
götürürler. Bu sinirler özellikleri gereği, genellikle vücudun dış derisine yakın
yerlerde bulunurlar.
Çalıştırıcı Sinirler (motor): Bu sinirler, beyin veya omurilikten irademiz içinde veya
dışında olarak verilen impulsları, ilgili organ veya dokulara iletirler. Beyin, bu sayede
organizmaların tepkilerini kontrol eder. Mesela, kan dolaşım hızı fazla
ise yürek, kaslarının kasılmasıyla kontrol altına alınır. Çalıştırıcı sinirler, duyurucu
sinirlerin aksine vücudun derin bölümlerinde yer alırlar.
OTONOM SİNİR SİSTEMİ
Merkezi ve Çevresel Sinir Sistemi boyunca Otonom
Sinir Sistemi, kalp, düz kas, bezler gibi vücutta istem
dışı çalışan yapıların etkinliklerini denetler ve düzenler.
Bu sistem, birbirine zıt çalışan iki alt başlığa bölümlenir.
Otonom Sinir Sisteminin sempatik bölümü vücudu ani
tehlikelere karşı hazırlar. Sempatik sistem, kalbin hızını
ve kan basıncını arttırır, periferik kan damarlarını
daraltır. Kanı çevre bölgelerden beyin, kalp, iskelet kası
gibi merkezi bölgelere gönderir. Parasempatik bölüm
ise, enerji depolama yönünde aktivitede bulunur. Kanın
hızını yavaşlatır, barsak hareketleri artırır, vs.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
BEYİN CERRAHİ KLİNİĞİ
Merkezi Sinir Sistemini alt
ucundan, omurilikten itibaren
incelemeye başlayacağız.
Merkezi sinir sisteminin en "basit" kısmı, omurilik dediğimiz ve
sırtımızdaki omur kemikleri arasında aşağıya doğru uzanan tüp
şeklindeki yapıdır. Bu yapı, etraftan gelen bilgilerin merkezi sinir
sistemine girdiği ve merkezden gelen emirlerin çevresel sisteme
aktarıldığı yerdir. Aynı zamanda, refleks dediğimiz, ani ve istemsiz
hareketler de, bu organ tarafından kontrol edilir. Refleks dediğimiz ani
hareketler de, yine omurilik içindeki benzer devreler aracılığıyla,
şuursuz ve hızlı bir biçimde cereyan ederler. Şuursuzdur çünkü,
hareket kararı beyinden değil, omurilikten gelir; ve hızlıdır, çünkü,
beyine gidip geri dönmeye oranla çok daha kısa bir yol izler. Eğer bu
mekanizma omurilikten değil de beyinden yönetilseydi, yanlışlıkla bir
sobaya dokunduğumuz zaman, elimizi ancak belki de ciddi biçimde
yandıktan sonra oradan çekebilecektik! Belirli yerlerinde meydana
gelecek meydana gelecek kopmalar,duyusal sinirlerin omurilik
aracılığıyla beyine iletilmesini önleyeceği için,o bölgeden aşağıda olan
kısımların uyarılması algılanamaz,kaslarına istemli hareket verilemez
ve denetlenemez. Ancak istemsiz refleksler korunabilir.
Spinal Kord, vertabral kanal içinde yer
alır. Erişkinlerde yaklaşık 45 cm
uzunlukta ve 1 cm kadar genişliktedir.
Omurilik, üst kısmında beynin bir
parçası olan medulla oblangatadan
sonra başlar, erişkinlerde L1-L2
vertabra düzeyinde sonlanır.
Çocuklarda ise L3-L4 düzeyinde
sonlanır. Kemik yapısı, sinir yapısından
daha hızlı büyüdüğünden, omurilik
zamanla yukarı doğru çekilir. Omurilik
vertabra kanalından daha kısa
olduğundan, aşağı doğru inildikçe spinal
sinirlerin kökleri daha da uzar.
31 çift spinal sinir mevcuttur.
Bunların ilk 8’i servikal
bölümden çıkar, 8 servikal
spinal sinire karşılık, servikal
bölgede 7 omur vardır. C1
olarak adlandırılan ilk
omurun hem altından hem
üstünden, spinal sinirler
çıkarken, diğer omurlarda
spinal sinirler aynı numaralı
omurun altından çıkar.
Şekilde sarı ile boyanmış
bölgede medulla spinalisin
servikal bölgesi görülüyor.
Kırmızı ile gösterilen bölgede
omuriliğin torakal bölgesi ve ilgili
spinal sinirler görülmektedir. 12 çift
torakal spinal sinir ve 12 adet torakal
bölge vertabrası mevcuttur. Burada
ilk dikkati çeken nokta, spinal sinir
köklerinin giderek uzamış olması ve
omuriliğin ilgili bölgesi ile aynı
numaralı vertabranın giderek
birbirinden uzaklaşmasıdır. T12
olarak adlandırılan torakal bölgenin
son vertabrası, sakral bölgenin
ortalarına denk gelmektedir. Bunun
nedeni çocuklarda bile, vertabral
kanal, omurilikten büyükken, üstüne
bir de büyümenin etkileri
eklenmektedir. Vertabra, omurilikten
daha hızlı ve daha büyük miktarda
büyümektedir.
Üstten başlayarak sırasıyla, Lombal
bölgede 5, Sacral bölgede 5, Coccyx
bölgede 1 spinal sinir çıkmaktadır. Bu
bölgelerde spinal sinirlerin kökleri
giderek daha da uzamaktadır
Spinal kord, L1-L2 vertebra
düzeyinde sonlandığından bundan
sonraki kısımda sadece lombal ve
sakral kökler vardır. Tetkik için BOS
alınması amacıyla gerçekleştirilen
Lomber Ponksiyon (LP), omurilik
sonlanmış bulunduğundan L3-L4
vertebralarının arasından
gerçekleştirilir.
Omurilik merkezinde bulunan H harfine benzer gri cevher ile bunu saran
dış beyaz cevherden oluşur. Sinir hücreleri ve uzantıları, nöroglia ve kan
damarlarından oluşan bu cevherlerden ak olanına rengini myelinli sinir
lifleri verir. Sinir lifleri üzerinde çıkan-inen ve refleks yollar vardır, ancak
bu yollar bazen birbirine karışır. Bu yolların her biri yine kendi arasında
alt bölümlere ayrılır ve her birinin bedenin ayrı bir bölgesiyle ilgili ayrı bir
fonksiyonu vardır. Medulla spinalisten başlayan 31 çift spinal sinirden
her biri, omuriliğe iki kök ile bağlıdır. Bu köklerden biri (radix posteriorduyusal) merkezi sinir sistemine bilgi naklederken, diğeri (radix anteriormotor) merkezden çevreye bilgi taşır. Bu iki kök omuriliği koruyan
zarlardan dışarı çıkmadan birleşir.
Hem omuriliği, hem beyni aynı üç zar sarar. En dışta sağlam bir zar
olan DURA MATER vardır. Bu zarın dış tarafı kemiklerle, iç tarafı orta
tabakadaki zar olan ARACHNOİDEA MATER ile temas halindedir. Bu
ikinci zar daha incedir. Son zar ise beyni ve omuriliği sıkıca saran PIA
MATERdir. Son iki zar arasında ARACHNOİDEA boşluk vardır ve bu
boşluk Beyin Omurilik Sıvısı (BOS) ile doludur. Bütün yapıyı omurlar
korur.
- Omurlar birbirlerine önde "disk" dediğimiz
yastıkçıklar, arkada "faset" eklemleri ile
tutunurlar.
- Diskler aslında omurların birbirine sürtünmesini
engelleyen jöle kıvamında amortisörlerdir.
- Disklerin görevi yürüme, oturma, yük kaldırma
sırasında oluşan sarsıntıları emmek, omurların
üzerine düşen yükü eşit olarak azaltarak, ağırlığı
dengeli biçimde alt seviyelere iletmektir.
Merkezi Sinir Sisteminde önemli bir yer tutan
Medulla Spinalis’ten sonra, bu yapının
başladığı noktadan itibaren önemli yapılarıyla
beyni inceleyeceğiz.
MEDULLA OBLONGATA (bulbus)
Bulbus, beyin sapının en alt parçasıdır.
Yukarıda PONS’a, aşağıda omuriliğe
bağlıdır. Medulla Oblongata’nın
yaşamsal işlevler ( Solunum ve kalp
hızının ayarlanması, kusma, hıçkırık
gibi) ile ilgili kranial çekirdekleri içermesi
yanında, omuriliği sinir sisteminin üst
merkezlerine bağlayan inen ve çıkan
yollar için bir geçiş yeri oluşturması
açısından da önemlidir. Daha sonra ele
alacağımız 9, 10, 11 ve 12. kranial
sinirlerin çekirdekleri bu bölgede
bulunur. Ayrıca beyinden gelen motor
sinirler, bulbusun alt kısmında
çaprazlandığı için, beynin sol tarafı
bedenin sağ tarafını, sağ tarafı sol
tarafını yönetir. (OMURİLİK SOĞANI)
Pons, bulbus ile orta beyni birbirine bağlar. Bulbus gibi, 2.5 cm
uzunluğundadır. Adını sağ ve sol serebellar hemisferleri
bağlayan köprü benzeri görünüşünden alır. Beyne dağılan sinir
lifleri için önemli bir geçiş yoludur. 5, 6, 7 ve 8. kranial sinirlerin
çekirdekleri ponstadır. Uyanık kalmamızı sağlayan yapılar pons
ve orta beyinde yaygın olarak bulunur. Pons ve medulla birlikte
BEYİN SAPI olarak adlandırılır. İkisi de duyusal ve motor yolların
geçiş noktası, önemli kranial sinirlerin çekirdeğini barındıran
merkezlerdir.
PONS
(köprü)
CEREBELLUM (küçük (arka) beyin)
Pons ve medullanın arkasındadır. V şeklinde
bir yarıkla ayrılmış 2 hemisferi, 3 lobu vardır.
Cerebellum’um temel fonksiyonu tüm
refleksleri ve istemli kas aktivitesini kontrol
etmektir. İstemli hareketlerin doğru ve
ekonomik yapılmasına izin verir. 2 serebellar
hemisferden her biri vücudun aynı tarafındaki
kısmına sinir yolları aracılığıyla hakim olur.
Dolayısıyla hemisferlerden biri zarar
gördüğünde vücudun aynı tarafında belirtiler
görülür. Karmaşık bir geri bildirim sistemi
vardır. Motor hareketlerin kontrol ve
organizasyonunda beynin üst yapılarıyla
karşılıklı ilişkidedir. Gördüğümüz daha önceki
yapılardan farklı olarak dışta gri cevher, içte
beyaz cevher vardır.
SEREBRAL VENTRİKÜLER SİSTEM
Ventriküler sistem, BOS yapım ve
dolaşımında birbiri ile ilgili 4
parçadan oluşan beyin içindeki
boşluktur.
LATERAL Ventriküllerin her biri bir
serebral hemisferde bulunur.
BOS’un yapımından sorumlu
yapıların büyük bir kısmı bu alanda
yer alır. Devamında, hipotalamosun
tam arkasında ÜÇÜNCÜ Ventrikül,
ponsun arkasında DÖRDÜNCÜ
Ventrikül yer alır.
ARA BEYİN ve LİMBİK SİSTEM
ARA BEYİN ve LİMBİK SİSTEM
Beyin sapının üst kısmında, ara beyin denen bölge yer alır. Ara beyin,
bildiğimiz o kıvrıntılı beyin yarım kürelerinin iç kısmını dolduran bir çok
farklı bölgenin oluşturduğu bir yapılar topluluğudur. Bu bölgeler, öğrenme,
hafıza, açlık-susuzluk, vücudun iç dengesinin korunması, vücuttaki
hormon sistemlerinin kontrolü, heyecanlar, duygusal tepkiler, duygulara
göre vücudun iç ortamının düzenlenmesi gibi çok önemli fonksiyonlar
yürütürler. Bu ara beyin bölgelerinin çoğu, sıvı dolu beyin içi boşluklarının
(ventriküllerin) etrafını sarmış vaziyette bulunur.
Beyin kabuğunun altında kalan yapılardan bazıları, ara beynin etrafında onu
bir halka gibi saran, işlevsel bir birliktelik oluşturmuşlardır. Bu yapıya, özel
olarak Limbik sistem (latince: limbus= halka, sınır) adı verilir. İşte bu limbik
sistem içinde yer alan hippokampus, amigdala, forniks, mamillar cisim,
septum, cingulat kabuk gibi yapılar, heyecansal ve temel zihni fonksiyonları
yürütürler. Örneğin sinirlenince kontrolümüzü kaybetmemize sebep olan
yapılardan en önemlisi, burada bulunan amigdallerdir; veya, öğrendiğimiz
herhangi bir şeyi hafızaya almamızı, buranın bir üyesi olan hippokampus
sağlar (daha sonra ayrıntılı olarak bahsetmeye çalışacağım). Ara beyinde
ayrıca, vücuda giden emirlerin düzenlenmesinin yapıldığı ara merkezler de
bulunur. Konuyu dağıtmamak için buradaki yapılardan sadece birkaçına
göz atacağız.
Talamus, duyu organlardan gelen nöronların
beyin kabuğu ile olan ilişkisini sağlar.
Talamusun belirli bir kısmı, gözden gelen
uyarıcıları alır ve beyin kabuğunun görme ile
ilgili bölgesine yansıtır. Başka bir kısmı,
kulaktan gelen sinirsel uyarıcıları işitme ile
ilgili beyin kabuğu bölgesine iletir.
Talamustaki üçüncü bir bölgenin işlevi
omurilikten gelen nöronların, beyin
kabuğunu dokunma ve bedenin durumunu
algılama ile ilgili kısımlarına yansıtmaktır.
Thalamus beynin ana duyu merkezi olarak
kabul edilebir.Beynin iki lobunun tam
ortasında ve iki lobu birleştiren bölgenin
oluşturduğu 3. ventrikulun tavanını döşeyen,
acı ,ağrı , kas kontrolu ve bilimum beyin
işlevlerinin toplandığı merkezdir.
TALAMUS
HYPOTHALAMUS
Boyutu küçük olmasına karşın merkezi sinir sisteminin oldukça önemli bir
parçasıdır. Limbik sistemin merkezinde yer alan Hypothalamus, otonom sinir
sistemi ve endokrin sistemini kontrol ederek, bir anlamda vücut hemostazını
düzenler.Vücut ısısının, besin ve su alımının düzenlenmesi, his, davranış ve
bioritmin komtrolü konusunda oynadığı belirleyici roller bu yapıyı önemli bir hale
getirir. Bu yapının içinde çeşitli çekirdekler ve bağlantı yolları vardır.
Hipotalamus Endokrin Sistemi Kontrol Eder.
Hipotalamus arka hipofiz bezinden genel dolaşıma saldığı nöroendokrin ürünlerle
direkt, salgıladığı düzenleyici hormonlarla indirekt olarak kontrol eder.
Hipotalamus 5 temel fizyolojik ihtiyacın düzenlenmesinde bütünleştirici
fonksiyon görür;
1.
kan basıncı ve elektrolit kompozisyonunu düzenler ( su içme ve tuz
iştahı ile osmolarite, vazomotor tonus ile kan basıncı)
2. Vücut ısısını düzenler (metabolik termogenez ve sıcağa yada soğuğa
yanıt gibi davranışlar)
3. enerji metabolizmasını kontrol eder( metabolizma hızı, sindirim ve
beslenmenin düzenlenmesi ile)
4. Hormonal kontrol, gebelik ve laktasyon yoluyla üremenin kontrolü
5. strese karşı acil yanıtları kontrol eder.
Hipotalamus bu temel yaşamsal süreçleri 3 temel mekanizma ile
düzenler:
1.
Tüm vücutla ilgili duysal bilgi hipotalamusa ulaşır. Ek olarak lokal
ısı, osmolarite, glukoz, Na, vs. maddelerde oluşan değişikliklere yanıt
verebilen içsel duysal nöronlar vardır.
2. hipotalamus edindiği duysal bilgiyi ayarnoktası ile kıyaslar. Kan
şekeri, Na, osmolarite ve hormon seviyeleri
3. Ayar noktasından sapmayı saptar ve endokrin, otonomik ve
davranışsal yanıtlarla homeostazisi yeniden kurar
Hipofiz Bezi
Burun kanallarının arkasında beynin altında yerleşik bulunan hipofiz
bezi kabaca küçük parmağınızın son iki bölümünün büyüklüğü ve
şeklindedir. Küçük boyutuna rağmen endokrin bezler içerisinde en
önemli olanıdır. Vücudun uzun dönemli büyüme, günlük fonksiyonları
ve üretkenlik yetenekleri ile ilişkili olarak bir kontrol merkezi gibi çalışır.
Hipofiz bezinde iki kısım vardır: ön (anterior) lob ve arka (posterior)
lob.Ön lob, göğüste süt üretimini harekete geçirmek için büyüme
hormonu da dahil olmak üzere, altı ayrı hormonun üretimi ile
yükümlüdür, ön lobdaki diğer hormonlar, tiroid bezleri, yumurtalıklar,
testis ve böbrek üstü bezlerindeki faaliyetleri harekete geçirerek
endokrin sistemin diğer kısımlarını da etkiler.
Cerebrum
SEREBRAL HEMİSFERLER
Serebral hemisferler, beynin en büyük
bölümüdür ve derin bir orta hat yarığı ile
birbirinden ayrılırlar.Yarığın derinliğinde
CORPUS CALLOSUM orta hattı çaprazlayarak
hemisferleri birbirine bağlar. Her hemisferin
üzerinde bulunan girinti ve çıkıntılar beyin
yüzeyinin iyice genişlemesini sağlar. Bu
olukların bir kısmı her iki hemisferin yüzeyini
loblara ayırmaya imkan verir.Gözler, kulaklar
ve genel duyu organlarından gelen bilgilerin
son alıcı istasyonu olarak bilinen, kalınlığı
yarım santimi geçmeyen ve Cortex (kabuk)
olarak adlandırılan gri tabaka, merkezi sinir
sisteminin en üst düzeyidir ve her zaman alt
merkezlerle birlikte görev yapar. Serebral
kortekste 10-14 milyar sinir hücresi bulunduğu
tahmin edilmektedir.
İşlevlerinin henüz çok azını ortaya çıkarabildiğimiz korteks, genel
olarak, "yüksek beyin işlevleri" dediğimiz işlevleri ve algılamayladeğerlendirmeyle ilişkili temel görevleri yürütür. İşitme, görme,
vücut duyuları gibi belirgin işlevlerin, beyin kabuğunun özel
bölgeleri tarafından işlendiği uzun yıllardan beri bilinmektedir.
Örneğin gözden gelen görme sinyallerinin görüntüye
dönüştürülmesi, artkafa lobundaki beyin kabuğu bölgesince
yapılır. Benzer şekilde işitme duyusu ile ilişkili bölgeler de şakak
lobu üzerinde yerleşmiştir. Motor alanlar, özellikle istemli
hareketlerin başlatılması ve icra edilmesinde önemli iken, duyusal
alanlar, tüm vücuttan gelen verilerin değerlendirildiği en üst
merkezler olarak işlev görürler. Ayrıca önemli kabuk alanlarına iki
ünlü örnek olarak, konuşmanın planlanmasının ve "dizgi"sinin
gerçekleştirildiği, ön beyin lobundaki Broca alanı ile,
konuşmadaki anlamı kavrama işinde rol alan, şakak lobunun arka
kısmındaki Wernicke alanlarını verebiliriz. Bu bölgelerde meydana
gelen hasarlar, ilgili işlevlerde kısmen veya tamamen kayıplara
yol açar.
Görme, işitme, motor alanlar gibi bir çok alan, işlevsel ve kısmen
de yapısal olarak farklı bir çok alt alana ayrılırlar. Bunların dışında
kalan kabuk bölgelerinin bir çoğu ise "birleştirme" ya da
"ilişkilendirme" alanları olarak bilinir. Bu bölgeler, ayrık duyuların
birleştirilmesi ve farklı duyulardan gelen girdilerin tek bir tecrübe
halinde birleştirilmesi gibi işlerden sorumludurlar. Bu işlev, halen
sinirbilimlerinin en önemli gizemlerinden bir tanesidir ve
gerçekleşme mekanizması henüz açıklığa kavuşturulamamıştır.
Beyin kabuğunda bulunan yapılar, beş duyumuzun bilinçli
değerlendirilmelerinin yanı sıra, düşünme, plan yapma, alınan
verilerin değerlendirilmesi, eski bilgilerle karşılaştırılması, kişilik
özellikleri, ince el becerileri, mantık, matematik, sanat, soyut
düşünce gibi, nasıl yapıldıklarına dair elimizde sadece “bilgi
kırıntıları” olan işleri yapar. En önemlisi ise, dünyayı anlamaya
çalışırken kullandığımız en önemli aracımız da işte bu beyin
kabuğudur. Bütün bilişsel işlevlerimiz, sanat, bilim, estetik, ve diğer
tüm insani özelliklerimiz, beyin kabuğunun işlevleri ile yakından
ilişkilidir
Beyin kabuğu beynin en evrimleşmiş kısmını oluşturur. Beyin yarım küresinin her biri
dört loba ayrılmıştır. Bu fiziksel ayrımlar, işlevsel ayrımların da sınırlarını oluşturur.
İnsan davranışını etkileyen en önemli süreçler (görme, işitme, beden duyumları,
hareket, öğrenme, düşünme, konuşma) burada yer alır
Genelde beyin 4 loba ayrılır ve her lob adını, üstünde
bulunan kafatası kemiklerinden alır.
Frontal Lob, motor fonksiyonu kontrol eden motor
korteksi kapsar. Aynı zamanda konuşmanın motor yönü
ile ilişkili ve yazabilme merkezini de içerir.
Pariyetal Lob, ağrı, dokunma, ısı gibi duyu iletilerinin
tanınması ve ayrıştırılmasını sağlayan başlıca duyu
alanlarını kapsar.
Temporal Lob, seslerin yorumlandığı işitme merkezi,
kısa ve uzun süreli hafıza merkezlerini, duygu ve
davranışları kontrol eden hayat merkezlerini üstünde
barındırır.
Oksipital Lob, esas olarak görme ve gördüklerini
yorumlama merkezini üstünde barındırır.
Merkezi sinir sistemi, yani
beyin ve omurilik, üç katlı
bir zar yapısı ile
çevrelenmiş durumdadır.
Bu zarlar dıştan içe doğru
dura mater (sert zar),
araknoid (örümceksi) zar
ve pia mater (ince zar)
olarak sıralanırlar. Bu üç
kılıf, kesintisiz bir biçimde
tüm merkezi sinir
sistemini sarar ve
çevresel sinir sisteminde
de hafif yapı ve işlev
değişiklikleri ile devamlılık
gösterir.
Araknoid zarın iç kısmı, ince uzantılarla ve adeta bir örümcek ağı
yapısında bağlantılarla doludur. Zara adını veren de zaten bu özelliktir.
Araknoid zar, bu uzantıları aracılığıyla pia mater'e bağlanarak, arada bir
boşluk oluşmasına neden olur ki bu boşluk da "subarachnoid boşluk"
adını alır (sub eki, "altında" anlamındadır). Bu boşluk ise, tabirin aksine
boş değil, "beyin omurilik sıvısı" (BOS) denen bir sıvı ile doludur. Bu sıvı,
sinir sistemi dokusunun beslenmesi ve atıklarının atılmasında hayati
öneme sahiptir. Ayrıca, sinir sisteminin tamamını saran bu zar yapısı ve
içindeki sıvı dolu bu bölmeler sayesinde, sinir sistemi bir bütün olarak
sıvı içinde yüzer durumda bulunur ve böylece hem darbelere karşı emici
bir tamponla korunmuş, hem de bu yumuşak ve nazik doku kendi ağırlığı
dolayısıyla hasar görmesini engelleyecek bir yastık sistemiyle donatılmış
durumdadır.
Beyni besleyecek olan kan damarları beyin dokusuna girerken bir çeşit
yapı değişikliğine uğrayarak, duvarlarından hiç bir maddenin kontrolsüz
geçmesine izin vermeyecek özel bir yapı kazanırlar. Bu yapı, sinir
hücrelerinin yardımcıları olan nöroglia hücreleri ile dış kısımdan da
desteklenerek, "kan beyin engeli" dediğimiz özel bir yapının oluşmasını
sağlarlar. Bu sayede çok hassas bir organ olan sinir sistemi, kandaki
zararlı ve istenmeyen maddelerin taarruzundan da korunmuş olur
12 ÇİFT KRANİAL SİNİR
Ks1 (Olfaktor) Koklar
Ks2 (Optik) Görür
Ks3, 4 ve 6 Gözleri hareket ettirir Ks3 pupillanın hareketlerini sağlar
Ks5 (Trigeminal) Çiğner ve başın ön kısmını hissederi
Ks7 (Fasial) Yüzü hareket ettirir, tad alır, tükrük salgılar, ağlar.
Ks8 (Akustik) İşitir, dengeyi sağlar.
Ks9 Tad alır, tükürük salgılar, yutar
Ks10 (Vagus) Tad alır, yutar, damağı kaldırır, konuşur, solunum ve
sindirim sistemiyle haberleşir.
Ks11 Başı çevirir
Ks12 Dili hareket ettirir.
Sağlık Slayt Arşivi: http://hastaneciyiz.blogspot.com
Download