MART 2010 - Ortonorm

advertisement
Ortodonti Ne Anlama Gelmektedir?
Diş Apsesi
ORTODONTİ ,eğri dişleri ve çene bozukluklarını düzelten bilim dalı olarak bilinir.
Ancak bu tanımlamayı biraz açacak olursak ortodontinin aşağıdaki konularla ilgilendiğini görürüz ;1) Dişlerin birbirleri ile olan ilişkileri, 2)Dişlerin çeneler ile olan ilişkileri,
3)Dişlerin ,üzerine dizildiği diş arkları ile olan ilişkileri, 4)Diş arklarının birbirine göre
ilişkileri,5)Çenelerin birbirine ve yüze göre ilişkileri...
Devamı Sayfa 3’te
www.ortonorm.com
e-bülten
Diş kökünde oluşan apse,
genellikle ciddi bir diş çürümesi yada yarayla ortaya
çıkar. Çürük, dişin iç kısmına
ya da sinirlerin ve kan damarlarının bulunduğu
pulpaya ulaştığında pulpa
ölür. Pulpadaki iltihap kökün
ucundan yanındaki kemiğe
doğru yayılır.
Devamı Sayfa 4’te
Dr.Benan Oğuz - Dr. Cem Caniklioğlu MART 2010 - 36
Online randevu alabilmek
İçin tıklayınız.
Ortodontik Tedaviler Nasıl Yapılır?
Çene arkı üzerinde normalde olmaları gereken yerlerde ve normal dizilişlerinde durmayan dişler ,
ortodonti uzmanları tarafından , ortodontik kuvvetlerin uygulanması ile belli bir zaman sonunda
çene kemiği içinde yer değiştirirler ve normal estetik duruşlarına geçerler . Fotoğraflarda görüldüğü gibi,çenelerdeki darlık nedeniyle dişler diş arkının üzerindeki normal yerlerini alamamış,bazı
dişler yukarıda ve dışarıda kalmış durumdalar.Ortodontik tedavilerin yardımıyla ,çene arkı dışında
kalmış dişler kemiğin içinde hareket ederek yer değiştirirler ve ortodonti uzmanının öngördüğü
şekilde ve estetik olarak normal dizilişteki yerlerini alırlar.
Devamı Sayfa 2’de
AFT VE UÇUK
Aft ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında, dil üzerinde, yumuşak damakta, farenkste, diş eti üzerinde görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili oldukça ağrılı ülserleşmiş lezyonlardır. Toplumun %18-20 az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. Aft genellikle tek olarak
seyretse de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir.
AYIN VAKASI
Devamı Sayfa 7’de
Devamı Sayfa 5’te
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞINDA VİTAMİNLER
Beslenme diş sağlığı ve güzelliği ile doğrudan ilişkilidir. Bunun nedeni hem beslenmenin ağız
ve diş yoluyla yapılması, hem de beslenme sayesinde hücre dokularının sağlıklı olmasına neden
olan besinlerin alınmasıdır. İnsanların sağlıklı yaşamaları büyümeleri ve çoğalmaları için gerekli sentezleri organizmada yapılmayan, dışarıdan eser miktarda alınması gereken organik bileşiklere vitamin adı verilir.
Devamı Sayfa 6’da
Web sitemize kullanıcı adınızı ve parolanızı girerek,
başlangıç ve bitiş fotoğraflarınıza ulaşabilirsiniz
www.ortonorm.com
Adınızı posta listemizden kaldırmak için lütfen
Soru veya yorumlarınız mı var bize yazın:
BURAYI TIKLAYIN ve iletiye ‘REMOVE’yazarak bize yollayın.
[email protected]
ORTODONTİK TEDAVİLER NASIL YAPILIR ?
NASIL MALZEMELER KULLANILIR ?
Ortodontik kuvvetler,dişlere,braket,ark teli,lastikler,vidalar, bandlar gibi ortodontik malzemelerin
yardımı ile uygulanır.En yaygın bilinenleri,aşağıdaki gibi dişler üzerine yapıştırılan braketler ve üzerindeki ark telidir.Braketler , metalik , seramik ya da altın olabilirler. Ortodontik tedavilerde genellikle metalik braketler kullanılmakla birlikte, estetik endişe taşıyan hastalar için seramik braketler
kullanılır.Görüldüğü gibi seramik braketler ilk bakışta pek farkedilmezler.
ORTODONTİK TEDAVİLER NE KADAR SÜRER ?
Ortodontik tedaviler,diş dizisindeki bozukluğun şiddetine göre farklı sürelerde tamamlansa
da,genellikle ortalama iki yıl sürer.Tedavi bitiminden sonra ortodonti uzmanının belirleyeceği şekilde
belli bir süre boyunca ''pekiştirme apereyi''kullanılır.
PEKİŞTİRME APEREYİ
-Pekiştirme apereyi, fotoğrafta olduğu gibi essix plağı adı veri-
len görünmeyen şeffaf bir malzemeden ve dişlerin pozisyonunun sabitlenmesini sağlayacak şekilde hazırlanır.
-Ortodontik tedavinin bitiminde essix pekiştirme apereyinin
kullanım süresi ortodonti uzmanı tarafından belirlenir . Pekiştirme apereyinin bu süre boyunca eksiksiz ve doğru olarak
kullanılması hastanın sorumluluğundadır.
Ama kullanım sırasında merak edilen her sey mutlaka ortodonti uzmanına danışılmalıdır.
-Pekiştirme apereyi kurallara uygun kullanılmadığında dişler eski bozuk
pozisyonlarına geri dönerler . Böyle bir durum Ortodonti uzmanının sorumluluğu dışındadır .
-Pekiştirme apereyi ortodontik tedavinin içindedir.Kullanım süresi bitmeden kırılması ya da kaybolması durumunda yeniden yapılması gerekir.
-Pekiştirme apereyleri yemek yerken çıkarılır .Ancak içeceklerin alımı sırasında çıkarılmasına gerek
yoktur.
-Pekiştirme apereyleri ağızdan çıkarıldıklarında ortodonti uzmanı tarafından verilen özel kutusuna
konularak muhafaza edilirler. Cep, çanta ..vb içinde ya da peçete üzerinde tutulmamalıdır.
-Pekiştirme apereyi dişler üzerine takılmadan önce dişler çok iyi fırçalanmalı ve diş ipi kullanarak
temizlenmelidir.
- Pekiştirme apereyi temizlenirken musluktan akan su sıcak olmamalıdır.
- Pekiştirme apereyleri yalnızca su ve sabun ile temizlenmelidir. Suyun dışında her hangi bir
solusyon ya da dezenfektan ajan kullanılmamalıdır. Diş macunu kullanmak pekiştirme apereyini
matlaştırabilir ve , kırılgan hale getirebilir.
- Pekiştirme apereyleri radyatör üzerinde tutulmamalı , doğrudan güneş ışığı altında kalmamalı ya
da her hangi bir ısı kaynağına yakın bırakılmamalıdır.
- Kullanım suresi boyunca pekiştirme apereyinde bir gevşeme ya da başka bir sorun olduğunda ortodonti uzmanına başvurup hemen durumun bildirilmesi gerekir.
Sayfa 2
ORTODONTİ NE ANLAMA GELMEKTEDİR ?
ORTODONTİ ,eğri dişleri ve çene bozukluklarını düzelten bilim
dalı olarak bilinir. Ancak bu tanımlamayı biraz açacak olursak
ortodontinin aşağıdaki konularla ilgilendiğini görürüz ;
- Dişlerin birbirleri ile olan ilişkileri...
- Dişlerin çeneler ile olan ilişkileri...
- Dişlerin ,üzerine dizildiği diş arkları ile olan ilişkileri...
- Diş arklarının birbirine göre ilişkileri...
- Çenelerin birbirine ve yüze göre ilişkileri...
Her yaş için normal olması gereken bu ilişkilerde eğer normalin dışında bir durum varsa , ortodonti bilim dalı bunları
belirler ve önlemeye çalışır . Eğer bu ilişkilerde bir bozulma
oluşmuş ise de bunları tedavi ederek düzeltir.
Yukarıda sözü edilen normal ilişkiler , yaş ile ,büyüme ve
gelişme ile değişim gösterebilmektedir . Belirli bir büyümegelişme dönemi için normal sayılabilecek hatta sevimli bile
görülebilecek bir diş görüntüsü daha ileri bir dönemde aynı
şekilde devam ediyorsa bu normal olmayan ve sevimli olmayan bir durum olarak değerlendirilebilecektir.
Örneğin ;
Üst çenede ön dişlerin ortasındaki bir boşluk , bu dişlerin ağza sürdüğü ilk yıllarda normal olarak
kabul edilebilir ama ilerleyen yıllarda bu görüntü bir bozukluk olarak düşünülebilir.
Alt çenenin üst çeneye göre küçük ve geride olması bebeklik ve çocukluk dönemi için normal sayılırken , bu durum 12 yaşından sonra hala aynı görüntüde ise anormal sayılmaktadır .
Bebeklerde süt dişleri sürmeden önce yutkunma sırasında dilin dudak ve yanaklardan destek alması normal sayıldığı halde , dişleri ağza sürmüş bir çocukta aynı şekilde yutkunma artık normal
değildir .
Bu örneklerdeki gibi,bir dönemde normal olan durumların sonraki yaşlarda anormal olarak kabul
edilmesi, yukarıda sözü edilen ortodontik ilişkiler açısından ,bir büyüme ve gelişme bozukluğunun
göstergesidir .
ORTODONTİNİN HEDEFİ ; dişler , diş arkları , çeneler , yüz ve bu yapılarla ilgili yumuşak dokuların karşılıklı normal ilişkilerini oluşturmaya çalışmaktır . Çünkü , insan için çok gerekli olan , diş ,
çene , yüzün ilişkilerinin normal olması ; çiğneme , solunum , yutkunma ve konuşma işlevlerinin
de normal olması demektir .Diş , çene , yüz ilişkilerindeki bozulmalar ; diş çürümelerine , dişeti
hastalıklarına , dişin içinde bulunduğu kemiğin hastalıklarına ve ağız iç yüzeyinde görülebilecek bazı yumuşak doku hastalıklarına zemin hazırlar.
Diş , çene , yüz , ilişkilerindeki anormallikler estetik olarak da bozulmalar anlamına gelir . Bu bozulmalar ortodontik tedaviler ile düzeltildiğinde estetik açıdan ön görünüm ve profil düzelir . Bu da
bireyi psikolojik olarak çok olumlu etkiler ve bireyin özgüvenine büyük katkı yapar .
Sayfa 3
DİŞ APSESİ
Nasıl Ortaya Çıkar ?
Diş kökünde oluşan apse, genellikle ciddi bir diş çürümesi yada yarayla ortaya çıkar. Çürük, dişin iç kısmına ya da sinirlerin ve kan damarlarının bulunduğu pulpaya ulaştığında pulpa ölür.
Pulpadaki iltihap kökün ucundan yanındaki kemiğe doğru yayılır.
Diş kökünde oluşan apse, diş ya da çeneye gelen ağır bir darbe sonucu dişte oluşan ciddi bir yara nedeniyle de gelişebilir.
Diş ile dişeti arasındaki apse, genellikle bakteri ve yiyecekler temizlenmesi zor bir yerde sıkışıp kaldığında, ortaya çıkar.
Bazen apsenin oluşma nedeni belli olmaz.
Belirtiler Nelerdir ?
Apsenin muhtemel belirtileri:
•Sıcak ve soğuğa karşı hassasiyet
•Uzun süren ağrı
•Isırma veya çiğneme hareketi yapılmamışken oluşan ağrı ya da zonklama
•Dişetlerinde kızarma ve şişme
•Soluk renkli diş
•Boyunda yumuşak bezlerin oluşması
•Yüzün şişmesi
•Kötü tat alma
•Açık, akıntılı, hassas dişeti yarası
•Sadece çok soğuk suyla sağlanan rahatlama
Nasıl Teşhis Edilir ?
Diş hekimi dişlerinizi muayene eder ve genellikle röntgen yardımıyla herhangi bir hastalığı kontrol eder.
Doktorunuz buz ya da elektrikli bir test cihazı kullanarak dişin durumunu kontrol eder. Pille çalışan bu cihaz, az miktarda
elektrik akımı yollayarak siniri uyarır. Normal bir diş, buz veya elektrik uyarımına karşı duyarlı olur ve diş hekimi onları
geri çektiğinde rahatlarsınız. Eğer tahriş olmuş siniri bulunan bir dişiniz varsa, doktor, buz ya da elektrik akımını geri
çekerken bile uyarılma hissedersiniz. Ancak ölü bir dişiniz varsa hiçbir şey hissetmezsiniz.
Diş hekiminiz dişinizin iç kısmına inerek dolu bölüme müdahale edebilir. Eğer apseniz varsa, bu aşama oluşmuş enfeksiyonun bir kısmı üzerindeki basıncı azaltır ancak bu birikmiş iltihap ve kalıntılar tam olarak temizlenmelidir.
Nasıl Tedavi Edilmelidir ?
Diş kökündeki apse:
Kök kanal tedavisi, dişin kökünde bulunan apselerin tedavisi için genellikle kullanılan bir yöntemdir. Bir genel diş hekimi
ya da endodontist (bu tedavinin uzmanı) kök kanal tedavisini gerçekleştirebilir.
Eğer kök kanal tedavisinden sonra da enfeksiyon devam ederse başka bir tedavi gerekir. Diş hekiminiz sizi, hastalıklı
dokunun cerrahi bir yöntemle temizlenebilmesi için, bir ağız cerrahisi uzmanına yönlendirebilir.
Kök kanalı tedavisi ya da ameliyatın mümkün olmadığı durumlarda, diş hekimi dişi çekmek zorunda kalabilir. Bu durumda kaybedilen dişin yerine bir implant (yapay diş kökü) takılabilir, köprü yapılabilir ya da çıkarılabilir takma diş takılabilir.
Diş eti ve diş arasındaki apse:
Diş hekimleri bu tip apseleri, genellikle önce iltihabı boşaltıp sonra da bölgeyi çok iyi temizleyerek tedavi ederler. Daha
sonra dişin kök yüzeylerini temizleyerek iyileşmeyi sağlarlar ve enfeksiyonun tekrar nüksetmesini engellerler. Bu aşama
öncesinde doktorunuz diş etinizi ve dişinizi uyuşturmak için anestezi iğnesi kullanabilir.
Diş hekiminiz gelişimi takip etmek için 6 ay içinde dişinizin röntgeninin çekilmesini isteyerek kemiğin iyileşmesini, enfeksiyonun temizlenip temizlenmediğini kontrol edebilir.
Doktorunuz diş eti ve diş arasındaki apseyi tedavi etmek için diş eti ameliyatını önerebilir. Bu ameliyat genellikle bir
periodontist tarafından gerçekleştirilir. Bu işlemde diş etinin dokusu tekrar şekillendirilerek inceltilir, böylece temiz tutulması ve enfeksiyona karşı korunması kolaylaşır.
Eğer ağzınızda, yediğiniz yemeklerin birikmesine neden olan bir alan varsa, dolgu yerleştirilerek o bölüm kapatılabilir.
Etkileri Ne Kadar Sürer ?
Apseli kökün etkileri tedavi edilene kadar sürer. Kökün ucundan yayılan enfeksiyon baskı yaratır ve çevresinde bulunan
kemiğe zarar verir.
Bu tahrip; baskı, kök kanal tedavisiyle yok edilene kadar ya da iltihap kemiği oyarak, dişin kenarından yol bulup akana
kadar sürer. Ancak, eğer bu alan temiz tutulmazsa apse tekrar nüksedebilir. Diş hekiminiz ya da dental hijyenistiniz bu
bölgelerin bakımını daha kolay yapabilmeniz için size temizleme ürünlerini tavsiye edebilir.
Diş apsesine karşı alınabilecek önlemler:
Apseden korunmanın en iyi yolu günde 2 defa dişlerinizi fırçalamanız ve yılda iki defa diş hekiminize, kontrole gitmenizdir. Randevularınızda diş hekiminiz ve dental hijyenistiniz şunları yapar:
•Dişlerinizi ve ağzınızı kontrol eder
•Dişlerinizde oluşmuş olan plak ve tartarları temizler
•Yılda bir kez, röntgenle dişlerinizdeki çürüğü, çene kemiğinizin sağlığını ve dişetinizi kontrol eder.
•Dişlerinize nasıl bakmanız gerektiğini ve ağız sağlığınız için neler yapmanız gerektiğini size öğretir.
•Problemli bölümler konusunda sizi uyarır.
•Gerekli tedavileri size tavsiye eder.
Sayfa 4
AFT VE UÇUK
Aft ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında, dil üzerinde, yumuşak
damakta, farenkste, diş eti üzerinde görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili
oldukça ağrılı ülserleşmiş lezyonlardır. Toplumun %18-20 az ya da çok aft sorunu
ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. Aft genellikle tek olarak
seyretse de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir.
Aftın oluş nedenini belirlemek için çeşitli araştırma yapılmıştır. Ancak aftın oluşumunu hızlandırıcı ve seyrini kötüleştirici birçok faktör faktör saptanmasına karşın
oluş nedeni tam olarak belirlenememiştir.
Bu nedenle aft oluşumunu hızlandıran ve iyileşmesini geciktiren faktörlerden bahsetmek mümkündür.
Aft oluşumunda hangi faktörler önemlidir?
STRES Günümüzde migren, yüksek tansiyon ve gastrit gibi birçok hastalığın nedenleri arasında kabul edilen
stres aft oluşmasının en önemli nedenlerinden birisidir. Hanımlarda premenstural gerginlik(adet öncesi dönem) de aft oluşumunu hızlandıran faktörlerdendir.
YİYECEKLER Turunçgiller, sirke, turşu, patates cipsi, tuzlu ve baharatlı çerezler gibi ağız mukozasını tahriş
edebilen yiyecekler aft oluşumunu hızlandıran önemli faktörler arasında sayılmaktadır.Bunların yanı sıra bazı
bünyeler için alerjik olabilen kara buğday, çavdar, arpa, çikolata, fındık, kabuklu deniz hayvanları, soya, domates, bazı patlıcan, elma, incir, peynir gibi yiyecekle.de aft oluşumunu hızlandırırlar.
TRAVMA Yanak dil dudak ısırma, sert yiyeceklerin tahrişi ve yumuşak olmayan diş fırçalama işlemleri ve iyi
adapte olmayan protezlerin neden olduğu vuruklar aft için uygun zeminin oluşmasına yardımcı olurlar.
DİŞ MACUNU Diş macunlarının temizleme özelliğini artırmak için köpük yapıcı olarak yapılarına katılan
"sodyum lauryl sulhate" ( SLS ) mukoza hücrelerinin yıkımını artıran tahriş edici bir kimyasaldır. SLS bu özelliği
ile aft oluşumu üzerine direkt etkili olan bir maddedir. Özellikle aft sorunu olan kişilerin kullanabilmesi için günümüzde daha az oranda (%1.25) SLS içeren diş macunları üretilmektedir. (Tom's of Maine Natural
Toothpaste , Oral-B Sensitive Fluoride Toothpaste.)
SİSTEMİK HASTALIKLAR Behçet Hastalığı: Genital ülser, konjuktivit, retinit, lokositoz gibi, birçok sistemik
belirtiler yanında ağız içerisinde oluşan tekrarlayıcı aftlarla kendini gösteren bir hastalıktır. Birçok malign ve
otoümmin hastalıklarla birlikte de tekrarlayıcı aftlar görülebilmektedir.
DİĞER NEDENLER B12 vitamini ve demir noksanlığı,sigara içme, tütün çiğnemenin gibi alışkanlıkların de aft
oluşumuna katkıda bulunan önemli faktörler olduğu bilinmektedir.
AFT (canker sores mouth ulcers) ile UÇUK (fever blisters cold sores) arasındaki farklılıklar:
Aft ile uçuk genellikle aynı belirtileri gösterdikleri için birbirleri ile karıştırılabilmektedir. Ancak aralarında birçok
temel farklılık vardır:
AFT
1. Kesinlikle ağız içersinde oluşur.
2. Bulaşıcı değildir.
3. Aftın oluşmasına virüsler neden olmaz.
UÇUK
1. İçi su toplamış küçük kabarcıklar (blisters) şeklinde başlar.
2. Nadiren ağız içerisinde olsalar da genellikle ağız dışında meydana gelirler. Aft ağız içerisinde tüm bölgelerde
olabilmesine karşın uçuk genellikle ağız içerisinde damak tavanı gibi hareketsiz bölgeleri tutar.
3. Bulaşıcıdır.
4. Virüsler tarafından meydana getirilir.
UÇUĞUN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Uçuk çıkmadan önce kendini belli eder (0-24 saat önceden); karıncalanma, kaşınma, yanma, sızlama hissedilir. Bunu o bölgenin kızarması, şişmesi ve daha sonra da içi sıvı dolu kabarcıkların ortaya çıkışı izler. Bu
kabarcıklar konuşurken, gülerken, yiyip içerken acı ve ızdırap verir. Zamanla kuruyup çatlar, sızıntı yapar ve
açılarak görüntüyü bozan çirkin bir yara haline gelir.
NASIL BULAŞIR?
Uçuk, ön belirtileri ile açık yaranın kapanması süresi arasında bulaşıcıdır. Uçuğu olan bir kişinin kullandığı,
havlu, bardak, çatal, kaşık vb. eşyalardan ve uçuklu kişinin öpmesi sonucu bulaşır. Uçuk virüsü (Herpes
simpleks) ile insan genellikle ilk defa küçükken (0-5 yaş) tanışır. Uçuğu olan aile bireylerinden birinin “Sevgi
dolu” öpücüğü sonucunda uçuk virüsü vücuda girer. Çoğunlukla fark edilmeyen küçük kızarıklıklar şeklinde ortaya çıkar; ağız içi, diş etleri ve dudaklar enfekte olur. Ama kimi hassas bünyelerde ciddi enfeksiyon şeklinde
görülebilir.
Sayfa 5
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞINDA VİTAMİNLER
Beslenme diş sağlığı ve güzelliği ile doğrudan ilişkilidir. Bunun nedeni hem beslenmenin ağız ve diş yoluyla yapılması, hem de beslenme sayesinde hücre dokularının sağlıklı olmasına neden olan besinlerin alınmasıdır.
İnsanların sağlıklı yaşamaları büyümeleri ve çoğalmaları için gerekli sentezleri organizmada yapılmayan, dışarıdan eser miktarda alınması gereken organik bileşiklere vitamin adı verilir.
İnsanda vitamin eksiklikleri yetersiz alış, barsak absorbsiyonunundaki bozukluk yada alışa oranla ihtiyacın artması sonucu
meydana gelmektedir.
Vitaminler yağda ve suda eriyenler olarak ikiye ayrılır;
A VİTAMİNİ: Yağda erir. Şalgam, ıspanak ve karnabahar gibi bitkilerin yeşil pigmentlerinde bulunur. A Vitaminin eksikliği
osteoblast ve odontoblast aktivitesini azaltarak kemik ve diş büyümesini yavaşladır. Ağız kavitesi ve mukozasında
keratinizasyon görülür. Tükrük sekresyonu azalır veya tamamen ortadan kalkar. Ağız kuruluğu sonucunda diş etleri ve ağız
mukozasında çatlamalar meydana gelir. Ağız sağlığına özen gösterilmediğinde mikroorganizmalar bu çatlaklara yerleşerek enfeksiyonlara neden olur. Bu nedenle ağız dokusunda meydana gelen iyileşmelerde gecikir.
A Vitaminin eksikliğinde: Kollejen liflerde dejenerasyon meydana gelir ve periodontal aralık genişler. Yine bu vitaminin eksikliğinde hipersementoz ve diş sürmesinde gecikme meydana gelebilir.
A Vitamininin fazlalığında: Hipervitaminozunda epitelde dejenerasyon, iyileşmede gecikme, osteoporosiz, alveol kemiğinde
belirgin kemik rezorbsiyonları, deride pigmentasyon, soyulmalar ve kaşıntılar, menstürasyon bozuklukları meydana gelir.
D VİTAMİNİ: Kemiğin normal mineralizasyonunu sağlar. Büyüme çağındaki çocuklarda, gebelerde ve emzikli kadınlarda vitamin D'nin günlük dozu 400 UI'dır. Bu dozun büyük bir kısmı güneş ışınından sağlanmaktadır. Vitaminin kalsuyumdan ve bağırsaktan emilimi ile hizmet verir. Vitaminde kemik oluşumunda gereklidir.
Vitamin D'nin eksikliğinde: Çocuklarda reşitizme, erişkinlerde osteomalezi hastalığına neden olur.
E VİTAMİNİ: Soya fasulyesi, mısır, pamuk yağı, taze yeşillikler ve sebzelerde bulunur. Günlük gereksinme duyulan miktar
12-12 IU'dır. Yumurta ve ette de bulunur. Vitamin E bir antioksidantdır. Vitamin E hücre elemanları için esas olan oksidasyonu
oksidasyonunun toksik ürünlerini önler. E vitaminin bulunduğu durumlarda eritrositlerin hidrojen peroksid içinde hemolize olmalarına karşı dirençleri artmıştır. Plasentadan vitamin E'nin geçişi sınırlıdır. Bebekler süt ile yeterli düzeyde E vitamini alabilirler.
E Vitaminin eksiliği: Hücre epitalinde dejerasyon meydana getirebilmektedir. E vitaminin eksikliğinde çocuklarda kas gelişiminde düzensizlik meydana getirir. Diş eti hastalığı olan kişilerde E vitamini uygulamasının iltihap olayını etkilemediği gözlenmiştir.
VİTAMİN K: Karaciğerde protrombin yapılmasında kullanılır. Yokluğunda kan ile ilgili belirtiler ortaya çıkar. Normal olarak
barsaklarda bulunan bakteriler tarafından sentezlenir.
Vitaminin K eksikliğinde: Kanama pırtılaşma ile ilgili sorunlar ortaya çıktığından bu vitamin vücut için çok gereklidir.
SUDA ÇÖZÜLEN VİTAMİNLER
PRİDOSİN (Vitamin B6): Bira mayası, karaciğer, pirinç, kepek ve buğdayda, çeşitli sebzelerde bulunur. Erişkinlerde günlük
gereksinme duyulan B6 vitamini 2 miligramdır. PLP amino asit, karbonhidrat ve yağ asitleri metobolizmasındaki çok sayıda
enzimin ko-enzimidir.
Vitamin B6 eksikliğinde: Yetişkin bir kimsede çeşitli belirtiler ortaya çıkar. İlk gözlenen adele güçsüzlüğü, yorgunluk ve uykuya eğilimdir. Dudak, burun kıvrımlarında, göz etrafında, yanakların çevresinde alında, kulak arkasında ve ensenin aşağı kısımlarında seboreik dermatit görülür. Dilde ve ağızda iltihaplar çıkar. Dudak kenarında çatlaklar olur.
TİAMİN (Vitamin B1): Yeşil sebzeler, balık, et, meyve ve sütte, baklagillerde ve özellikle bezelyede bulunur. Yemek pişirme
durumunda ısı 100 derecenin üzerine çıkarsa vitamin özelliğini yitirir. Soğukta ve dondurularak saklanan yiyecekler B1 vitamini yönünden kayba uğramazlar. Yetişkin bir insan günde bir miligram Tiamin'e ihtiyaç duyar. Tiamin vücutta karbonhidrat
metobolizması için gereklidir.
Tiamin B1 eksikliğinde: Beriberi hastalığı görülür. Ağızda görülen sorunlar arasında dilde yanma, tat kaybı, ağız mukozasında aşırı duyarlılık. Tiamin ve öteki B1 vitaminleri insan tükrüğünde bulunan bakterilerin büyümesini inhibe eder.
RİBOFLAVİN (B2 Vitamini):Süt ve et ürünleri bu vitaminin asıl kaynağıdır. Isıya oldukça dayanıklıdır. Yemeklerin pişirilmesi
sırasında etkisini kaybetmez. Güneş ışığı tarafından bozulur. Erişkinler günde 1 .2 miligram almalıdır. Vücuttaki çeşitli
metobolizmaları enzim mekanizmalarında etkili olur.
Riboflovin eksikliği: Semptomları genellikle dudaklar, dil, gözler ve deride görülür. Dudak kenarında iltihap meydana gelir.
Dil üzerinde pırtıklı ve gıranürlü bir görünüm vardır. Çoğrafik dil adı ile anılır. Dil üzerine yiyecek ve içeceklerin değmesi ağrı
ve yanma hissi meydana getirir. Bazı olgularda dil morumsu, kırmızı ya da erguvani bir renk alır.
Askorbik Asit (Vitamin C) : Askorbik asit, turunçgiller, yeşil biber, domates, meyveler ve genellikle sebzelerde büyük miktarlarda bulunur. Pişirme işlemi sırasında gıdalarda bulunan askorbik asitin yüzde 50 sinden fazlası parçalanır. Günlük alınması
önerilen miktar 45-80 miligramdır. İnce barsaktan glikoza benzer biçimde hızlı ve kolay emilir. C Vitaminin küçük bir bölümü
diketoglon ve oksalik asitler gibi kıkılarak atılır . Vitamin C pek çok reaksiyona katılmaktadır.
Vitamin C eksikliğinde: Ortaya çıkan başlıca hastalık skorbüttür. Bunun ağız içi belirtileri işlenmiş inek sütü ile beslenen ve
öteki besinleri çok az alan çocuklarda, yemeği kendi hazırlayan ve ekseriya işlenmiş süt, hububat, ekmek ve çok az öteki
besinleri alan bekarlarda (bekarlık hastalığı) Acayip diyetlerle midelerini dolduran psikonörtik kişilerde görülür skorbüttür has-
talığı.
Sayfa 6
AYIN
VAKASI
ÖNCE
SONRA
Sayfa 7
Download