6 kasım

advertisement
Hafta 5 ve 6: Evrimin mekanizmaları
Evrimin mekanizmaları
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Darwin ve adaptasyon
Populasyon içindeki genetik varyasyon
Hardy-Weinberg eşitliği
Mikroevrim: Populasyonların genetik yapısındaki
değişimler
Mikroevrimin çalışılması
Genetik varyasyonun sürdürülmesi
Genotip fenotipi nasıl belirler?
Evrimdeki zorlamalar
Kültürel evrim
Kısa süreli evrime karşı uzun süreli evrim
Evrim düşüncesi nasıl gelişti?
• Okyanusun tabanındaki bir bakteri ve Afrika savanlarındaki
bir fil görünüş olarak oldukça farklıdırlar, fakat her ikisi de
hücrelerden oluşur, gelişme ve büyüme için aynı
biyokimyasal yolları kullanır. Hem canlılar arasındaki
farklılıklar hem de bu yaşam birliği nasıl açıklanabilir?
• Bu sorunun cevabı T. Dobzhansky tarafından özetlenmiştir;
“Biyolojide hiçbir şey evrim ışığı altında anlamsız değildir”.
Evrim, her bir organizmanın benzer fakat identik olmayan
atalardan oluşması işlemidir. Buna göre bütün organizmalar
ortak bir atayı paylaşırlar.
• Darwin evrim mekanizmasını doğal seleksiyon olarak
açıklamıştır.
Evrim düşüncesi nasıl gelişti?
• Darwin’den önce bütün organizmaların aynı anda tanrı
tarafından yaratıldığına katı bir şekilde inanılırdı. Bu
görüşlere göre organizmalar zaman içinde değişmez.
• Asya, Amerika ve Afrika kıtalarının keşfini takiben bilim
adamları tarafından buraların araştırılmasıyla tahminlerinin
çok üzerinde farklı türde organizma keşfedildi.
• Bu organizmalar bazı özellikleri bakımından birbirlerine çok
benzemekte, bazı özellikleri bakımından ise birbirlerinden
ayrılmakta idiler.
• Bu bilgilerin dünyaya yayılmasıyla bazı doğa bilimcileri
türlerin değişebileceği fikrini geliştirmeye başlamışlardı.
Evrim düşüncesi nasıl gelişti?
• Yeni karaların keşfini takiben, dünya çapında çok sayıda
fosil bulundu. Yapılan incelemeler fosillerin eskiden
yaşamış organizma parçaları olduğunu ortaya koymuştur
(Şekil1 ). Fosiller üzerinde yapılan çalışmalar belli fosillerin
her zaman aynı katmanlarda bulunduğunu ortaya çıkardı.
• Fosil kalıntıları canlılarda açık bir değişimin olduğunu
gösteriyordu.
Evrim düşüncesi nasıl gelişti?
• En alt katmanlarda bulunan fosiller modern formlardan çok
daha farklıydı.
• Bu fosillerin çoğu daha önce yok olmuş bitki ve hayvanların
kalıntılarıydı (Şekil 2). Geçmişte değişik zamanlarda bir çok
farklı organizma yaşamıştı.
Evrim düşüncesi nasıl gelişti?
• 1700’lü yıllarda bilim adamlarının çoğu dünyanın sadece bir
kaç bin yıl yaşında olduğunu sanıyordu.
• Aristo’nun tanımladığı bitki ve hayvanlar dikkate alındığında
kurtların, aslanların, geyiklerin ve Avrupa’da yaşayan bir
çok hayvan türünün 2000 yıldır hiç değişmediğini anlıyoruz.
Aristo’dan önce dünya bir kaç bin yılda oluştuysa bu kadar
yeni tür bu kısa sürede nasıl oluştu?
• Karşıt görüş ise; “dünya yeni türlerin meydana gelmesini
sağlayacak kadar yaşlıdır” şeklindedir.
Evrim düşüncesi nasıl gelişti?
• Lamarck’ın görüşüne göre fosildeki formların gelişiminde
tedrici bir değişim vardır. Eski fosiller daha basit, yeni
fosiller daha komplekstir.
• Lamarck kazanılan karakterlerin kalıtımı fikrini ileri
sürmüştür. Bu görüşe göre modifikasyonlar yavrular
tarafından kalıtılmaktadır.
Evrim düşüncesi nasıl gelişti?
• Ancak fosil formlarla yaşayan formlar arasındaki
benzerlikler keşfedildikten sonra yaşayan türlerin daha önce
yok olan türlerden evrimleşmiş olabileceği fikri doğmuştur.
• Ancak bu nasıl gerçekleşti sorusu cevapsız kaldı.
• 1858 yılında C. Darwin ve A. Russel Wallace birbirlerinden
bağımsız olarak evrimsel değişikliklerin arkasındaki gücü;
yani doğal seleksiyon olgusunu ortaya attılar.
Evrim düşüncesi nasıl gelişti?
• Hem Darwin hem de Wallace evrimin doğal seleksiyonla
oluştuğunu ileri sürdüler.
• Her iki araştırıcı da bazı türlerin bir kaç özellik bakımından
diğerlerinden farklı olduğunu tespit etmişlerdi, bu özellikler
ekolojik olarak önemli olan özelliklerdir (Şekil 1.3).
Wallace hattı
• Wallace Çizgisi, Oryantal ve Avustralyen zoocoğrafya bölgeleri arasından
geçen, Alfred Russel Wallace'ın önerdiği sınır. Hint
Okyanusundan kuzeye doğru uzanarak Bali ve Lombok adaları
arasındaki Lombok Boğazı ileBorneo ve Selebes
adaları arasındaki Makassar Boğazından geçen bu çizgi doğuya yönelir
ve Mindanao'nun güneyindeFilipin Denizine ulaşır.
• Wallace Çizgisi, zoocağrafyacıların birçoğu tarafından artık bölgesl sınır
olarak kabul edilmemesine karşın birçok büyük hayvan grubunun coğrafi
dağılımını sınırlar.Çeşitli balık, kuş ve memeli grubunun yanı sıra
bazı omurgasızlarda Wallace Çizgisi'nin bir yanında bol ve çeşitli, öbür
yanında ise çok az ya da hiç yoktur.
Evrim düşüncesi nasıl gelişti?
• Her ikisi de fosillerle yakından ilgilenmiş ve zaman içinde
canlılardaki komplekslik artışını gözlemişlerdi, ayrıca
dünyanın yaşlı olduğunu kabul ediyorlardı.
• Bu düşünceler çerçevesinde türlerin zaman içinde değişime
uğradığı yani evrimleştiği fikrini kabul etmişlerdir. Bu iki
araştırıcının görüşleri şöyle özetlenebilir (Şekil 1.4).
Şekilde belirtildiği gibi bir populasyonu oluşturan bütün bireyler birbirlerinden
farklıdırlar. Bu farklılığı yani genetik varyasyonları oluşturan mekanizma
nedir? Bunun cevabı DNA’da meydana gelen mutasyonlardır.
Evrim düşüncesi nasıl gelişti?
• Evrim düşüncesinin tarihi gelişimini kısaca özetlersek;. 1760’larda
Fransız Count George – Louis Lecler de Buffon (1707-1788)
Hayvanların Tabiat Tarihi (Natural History of Animals) adlı eserinde
evrimin olabilirliği hakkında çok net fikirler belirtmiştir.
• Buffon’un öğrencisi Jean Baptiste de Lamarck (1744-1829) evrim
hakkında çok sayıda yazı yazdı ve evrimsel değişimin bir
mekanizmasını açıklayan ilk kişi oldu. Kullanıma-kullanmama hipotezi.
• 1858’e kadar genel eğilim Charles Darwin ve Alfred Russel Wallace
tarafından birbirlerinden bağımsız olarak öne sürülen evrim teorisini
kabul etme yönündeydi.
• O zamandan sonra jeologlar dünyanın birkaç bin yıldır değil milyonlarca
yıldır değişmekte olduğunu gösterdiler. Böylece 19. yüzyılın ikinci
yarısında evrim hakkındaki tamamen bilimsel ve iyi hazırlanmış fikirler
biyolojideki bir dönüşümü tetiklemiştir.
Evrim düşüncesi nasıl gelişti?
• Charles Darwin (1809 – 1882) evrim yaklaşımını aşağıdaki
hipotezlere dayandırdı:
– 1. Dünya çok yaşlıdır ve organizmalar hayat tarihi boyunca düzenli
bir şekilde değişmektedir.
– 2. Bütün organizmalar tek bir ortak atanın torunlarıdır.
– 3. Türler, kardeş türlere bölünerek çoğalmaktadır, bu şekilde
türleşme dünyada bulunan büyük canlı çeşitliliğini sağlamıştır.
– 4. Evrim, dramatik şekilde farklı tipteki bireylerin aniden üretilmesiyle
değil populasyonlarda dereceli olarak biriken değişimlerle
ilerlemektedir.
– 5. Evrimsel değişimlerin başlıca etkeni doğal seleksiyonlardır.
• Bu beş hipotez Darwin’in The Origin of Species (Türlerin
Orijini) adlı eserini 1859 tarihinde yayınlamasından sonra
yapılan çalışmalarının çoğu tarafından desteklenmiştir.
Evrimin olduğunu nasıl anlayabiliriz?
• Fosil kayıtları zaman
içindeki evrimsel değişimin
delillerini sunar
• Fosiller yaşayan türlerin
atalarının kalıntıları olduğu
için bunların eski ve ilkel
organizmalardan yaşayan
organizmalara tedrici
geçişleri göstermelerini
bekleriz. Bunun için en iyi
bilinen örnek atın evrimidir
(Şekil).
Evrimin olduğunu nasıl anlayabiliriz?
• Karşılaştırmalı Anatomi
Evrim İçin Yapısal
Deliller Sunmaktadır
• Görünüm, uzun zamandan
beri organizmalar
arasındaki ilişkilerin bir
göstergesi olarak
kullanılmaktadır. Örneğin
fil ve mamut benzer
anatomilere sahiptir ve
aynı zamanda ortak bir
ataya da sahiptirler.
Afrika fili (üstte) ve Asya fili
(Foto: M. Sözen)
Evrimin olduğunu nasıl anlayabiliriz?
• Akraba olmayan türler benzer çevresel şartlarda benzer formlar
evrimleştirirler
• Akraba olmayan türler aynı çevresel şartlarda yaşadıkları zaman benzer
özellikler kazanılar. Bu işleme konvergent evrim denir. Akraba olmayan
organizmalarda oluşan benzer vücut kısımları analog yapılar olarak
adlandırılır. Bu yapılar ortak atadan evrimleşen yapılar değildir. Sinek ve
kuşun kanadı analog yapılardır ve konvergent evrimle oluşurlar. Başka
bir örnek yağlı ve iğ şeklinde vücuda sahip fok ve penguendir (Şekil 1.9).
Yunus ve penguende konvergent evrim (Foto: M. Sözen)
• Anolog yapılar: Kelebek kanadı ve kuş kanadı (Foto: M. Sözen)
Evrimin olduğunu nasıl anlayabiliriz?
• Homolog ve körelmiş yapılar farklı çevrelere adapte olmuş
organizmalar arasındaki ilişkilerin delillerini sunar
• Organizmalar çok değişik habitat ve yaşam şekillerine uyum sağlarlar.
• Örneğin bir kuşun ve memeli hayvanın ayağı uçma, yüzme ve koşma
gibi çok farklı fonksiyonlar için kullanılır.
• Bu fonksiyonlarda çok fazla çeşitlilik olmasına rağmen bütün kuş ve
memelilerin ön ekstremitelerinin iç yapısı oldukça benzerdir (Şekil 1.10).
• Böyle bir durum kuş ve memelilerin ön ekstremiteleri ortak bir atadan
evrimleşmişse gerçekleşir. Doğal seleksiyonla her biri benzer bir
fonksiyonu yerine getirmek için modifiye olmuştur. Bu gibi iç benzer
yapılar homolog yapılar olarak bilinir.
• Bu şu anlama gelir; bu yapılar farklı fonksiyona sahip olmalarına rağmen
aynı evrimsel orjinden gelmektedirler.
• İki türün iç yapıları birbirlerine ne kadar çok benzerse o kadar yakın
akrabadırlar.
Evrimin olduğunu nasıl anlayabiliriz?
• Homolog ve körelmiş yapılar farklı çevrelere adapte olmuş
organizmalar arasındaki ilişkilerin delillerini sunar
• Doğal seleksiyonla evrim ayrıca kalıntı yapıların açıklanmasında
yardımcı olur. Bunlar belirgin amacı olmayan yapılardır. Örnek olarak
vampir yarasalardaki azı dişleri, yılan ve balinalardaki pelvis kemikleri
verilebilir (Şekil 1.11). Bu kalıntı yapıların her ikisi de homolog yapılardır.
Evrimin olduğunu nasıl anlayabiliriz?
• Homolog ve körelmiş yapılar farklı çevrelere adapte olmuş
organizmalar arasındaki ilişkilerin delillerini sunar
• Balinalar dört ayaklı ve iyi gelişmiş pelvis kemiklerine sahip karasal
memelilerden evrimleşmiştir (Şekil 1.12).
• Balinaların arka ayakları yoktur, küçük pelvis kemiği ve vücudun her iki
tarafına gömülmüş ayak kemiklerine sahiptir.
• Balina evrimi süresince, uzun ayakların kaybı seçici bir avantajdır. Su
içinde vücudun daha kolay hareketi için... Sonuç küçük, faydasız ve
kullanılmayan pelvis kemikli modern balinadır.
Evrimin olduğunu nasıl anlayabiliriz?
• Hayvanların embriyolojik safhaları ortak atanın delillerini sunabilir
• 1800’lü yıllarda Alman embriyolog Karl von Baer bütün omurgalı
embriyolarının gelişmelerinin erken safhalarında birbirlerine çok
benzediklerini belirlemiştir (Şekil 1.13).
• Erken embriyo safhalarında balık, kaplumbağa, tavuk, fare ve insan
hepsi kuyruk ve solungaç yarıklarına sahiptir.
• Bunlardan yalnız balıkların erginlerinde solungaç bulunur. Diğerlerinde
kalıntı şeklindedir. Bu kadar farklı omurgalılar niçin benzer gelişme
safhalarına sahiptir?
• Buna tek açıklama şudur; atasal omurgalılar solungaç ve kuyruğun
gelişmesini yöneten genlere sahiptirler. Onların nesilleri bu genleri
muhafaza etmişlerdir. Balıklarda bu genler bütün gelişme süresince
aktiftir ve böylece solungaçlı ve kuyruklu ergin balıklar meydana gelir.
İnsan ve tavuklarda bu genler yalnız erken embriyo safhalarında
aktiftirler ve erginlerde bu yapılar kaybolur.
Evrimin olduğunu nasıl anlayabiliriz?
• Modern biyokimyasal ve genetik analizler çeşitli organizmalar
arasındaki ilişkileri ortaya koymaktadır
• Biyokimya ve moleküler biyoloji bütün organizmaların evrimsel
ilişkilerinin kesin kanıtlarını ortaya koymaktadır.
• Temel biyokimyasal seviyede bütün hücreler çok benzer özelliktedirler.
Örneğin bütün hücrelerde genetik bilgi taşıyıcısı olarak DNA vardır.
• Hepsi RNA ve ribozomları kullanır ve aynı genetik kodlarla amino asitleri
peptit zincirlerine bağlarlar. Hücre içi enerji kaynağı olarak hepsi de ATP
kullanır.
Evrimin olduğunu nasıl anlayabiliriz?
• Modern biyokimyasal ve genetik analizler çeşitli organizmalar
arasındaki ilişkileri ortaya koymaktadır
• Türler kromozom yapısı, proteinlerdeki amino asit dizisi ve DNA
kompozisyonu bakımından benzerlikler gösterirler. Bu parametrelerin her
birisi günümüzde organizmalar arasındaki ilişkileri araştırmak için
kullanılmaktadır.
• Günümüzde biyologlar artık bizzat rRNA’nın kendisi yerine DNA
üzerinde bunu kodlayan genin dizi analizini de yapmaktadırlar.
Evrimin olduğunu nasıl anlayabiliriz?
• Modern biyokimyasal ve genetik analizler çeşitli organizmalar
arasındaki ilişkileri ortaya koymaktadır
• Çok fazla sayıda organizmaya ait rRNA’ların dizi analizlerinin yapılması
belli organizma grupları için karakteristik olan kısa baz dizilerinin
bulunduğunu göstermiştir. Bu imza dizileri yaklaşık 6-14 baz
uzunluğundadır ve akraba grupların rRNA’ları üzerinde yaklaşık olarak
aynı pozisyonda bulunmaktadır.
• Örneğin, çalışılan Archaea ve Eukarya örneklerinin % 100’ünde de
AAACUUAAAG imza dizisi, ribozomun hafif alt biriminin bir ucundan 910
baz dizisi ileride yer alır, ancak çalışılan hiçbir bakteride bu dizi
bulunmamaktadır. AAACUCAAA imza dizisi bütün bakterilerde aynı
pozisyonda bulunur, ancak Archaea ve Eukarya’da bulunmaz.
• Çeşitli imza dizileri bu üç alanı da birbirinden ayırabilmektedir. Benzer bir
şeklide Archaebacteria ve Eubacteria alemlerinin filumlarının her biri sırf
kendilerine özgü bir imza dizisi taşımaktadır.
•
"Hz. Nuh hal tercümesi
Doğumu:M.Ö. 3478
Yaşı:1000 (Tevratta 930 yıl, bazı kaynaklarda 936 yıl olduğu söyleniyor)
Vefatı:M.Ö. 3478
Hayatı:50 Yaşından peygamberlikle görevlendirilmiştir.
650 Yaşında tufan olmuştur. Tufandan sonra 350 yıl daha yaşamıştır.
Vazifelendirildiği bölge:Mezopotamyanın Dicle-Fırat birleşme bölgesi, babil
dolaylarında." (1)
Tevratta Hz. Nuhun 950 yıl yaşadığı ve tufanın Hz. Nuh 601 yaşındayken olduğu
yazılıdır. (bkz.Tevrat.Yaratılış.8:13)
Kuranda ise (Aralarında 950 yıl kaldı) cümlesi hakkında peygamberlik süresi
olarakmı?Tüm ömrümü olduğuna dair bazı görüşler var.
Ülkemizin güneydoğundan basra körfezine dökülen Fırat-Dicle arasında kalan bu
bölgede yaşayan İnsanlar, gemiyle kurtulanlar hariç diğerleri bir sel baskınıyla yok
oldular.
Ahmet Cemil Akıncının Kısas-ı Enbiyasında verilen tarihlere bakıldığında Hz. Ademin
yeryüzüne indirilmesinden 1081 yıl sonra Hz. Nuh doğmuş ve 650 yıl sonra tufan
olmuştur.
• Tevrata göre Tufan Hz. Nuh 600 yaşındayken oldu.
Tufan Ahmet Cemil akıncının tespitine göre Hz. Nuh 650
yaşındayken gerçekleştiyse M.Ö. 3818 yılına denk geliyor.
Şayet tevrattaki gibi Hz. Nuh 601 yaşındayken tufan
olduysa 3868 yılına denk gelir.
Tufanda kurtulanların sadece Hz. Nuhun kendi ailesi olması
nedeniyle Hz. Nuh ikinci Adem olarak anılır.
Gemide kaç kişi vardı? Sorusuna cevap olarak 7,8,13 ve 80 kişi
olduğuna dair görüşlerin içinde Ahmet Cemil Akıncı 40 kadın 40
erkek olmak üzere 80 kişi der. (2)
Populasyonların Doğal Seleksiyonla
Evrimleşmesinin Delilleri Nelerdir?
• Evrimin delillerinin çeşitli kaynaklardan geldiğini gördük.
Ancak evrimin doğal seleksiyon mekanizmasıyla
oluştuğunun delilleri nelerdir?
• Doğal seleksiyonla evrim günümüzde de olmaktadır
• Doğal seleksiyon geçmişle sınırlı değildir. Günümüzde bilimsel teknikler
doğal seleksiyonun gerçekleştiğini belirleme yeteneğindedir.
• İngiltere’de ormanlarda ağaç gövdeleri gri likenlerin gelişimine uygundur.
19. yüzyıldaki endüstri devriminden önce siyah benekli beyaz Biston
betularia (kelebek) en yaygın olan formdu. Bu renk ağaç gövdelerindeki
liken rengine çok uygundu. Avcı kuşlar bu likenler üzerinde duran
kelebekleri kolayca göremiyorlardı (Şekil 1.14a). Bazen mutant siyah
bireyler ortaya çıkıyordu. Bu siyah kelebekler soluk likenler üzerinde
kolayca göze çarpıyor ve kuşlar tarafından fark ediliyorlardı, bu
kelebekler kuşlara kolayca yem oluyordu.
• Endüstri İngiltere’de hava kirliliğine yol açıyordu. Kirliliği kontrol eden
teknoloji bulunmadığı için bacalardan yayılan is fabrikaların çevresindeki
kırsal alanı bir battaniye gibi örtüyordu. Ağaç gövdelerindeki likenler
kirleticilerle kaplanıyor ve ölüyordu. Böylece ağaç gövdeleri siyah bir
renk alıyordu. Soluk renkli kelebekler artık siyah renkli ağaç
gövdelerinde kamufle olamıyorlardı (Şekil 1.14b).
• Doğal seleksiyonla evrim günümüzde de olmaktadır
• Bir doğal seleksiyon örneği de son zamanlarda ortaya çıkarıldı.
Florida’da ev sahipleri hamam böceklerinin Combat adı verilen ve daha
önce etkili olan bir zehirden etkilenmediklerini fark edince dehşete
kapıldılar.
• Bilim adamları bu zehrin doğal seleksiyon ajanı olarak davrandığını
keşfettiler.
• Zehri yiyen hamam böcekleri devamlı bir şekilde ölüyorlardı; hayatta
kalanlar ise zehirde bulunan glukozu sevmemelerine sebep olan nadir
bir mutasyonu kalıtmışlardı. Daha önce nadir olan bu mutant Filorida’da
yaygın hale gelmiştir.
• Doğal seleksiyonla evrim günümüzde de olmaktadır
• Nevada çevresindeki çayırlık alanlarda biyologlar bir kelebek türüne ait
çok nadir bir alt türü tespit ettiler. 1983 yılında kelebekler yumurtalarının
% 80 kadarını doğal bir çayır bitkisi olan Collinsia üzerine bırakıyorlardı.
• Ancak takip eden 10 yılda çayır zararlısı bir ot olan Plantago tarafından
istila edildi. 1993 yılına doğru yumurtaların % 70 kadarı Plantago üzerine
bırakılıyordu.
• Plantago üzerine bırakılan yumurtalar laboratuvarda açılıp çıkan tırtıllar
yalnızca Collinsia ile beslendikleri zaman bile ergin kelebekler
annelerinin yaptığı gibi halen yumurtalarını bırakmak için Plantago
bitkisini arıyorlardı.
• Sanki seçici bir avantaj sağlıyormuş gibi Plantago’yu tercih etme geni
açık bir şekilde kalıtılmıştı (bu bitki doğal bitkilerin üstesinden gelmişti)
ve 10-20 yıl içinde populasyonda hızlı bir şekilde artmıştı.
http://k53.pbase.com/o6/88/582688/1/8
2454564.db4hApeW.0branole1612.jpg
• Doğal seleksiyonla evrim günümüzde
de olmaktadır
• Doğal seleksiyonu tabiatta izlemenin
yanında, bilim adamları ayrıca doğal
seleksiyon etkisini doğrulayan çok sayıda
deney düzenlemişlerdir.
• Örneğin bir grup evrim biyoloğu 14 küçük
Bahama adasına küçük gruplar halinde
Anolis sagrei (Şekil 1.15) kertenkeleleri
bıraktılar.
• Bu kertenkeleler Staniel Cay adasındaki bir
populasyondan alınmıştı. Bu ada yoğun
ormanlarla kaplı yüksek vejetasyonludur.
• Bunun tersine küçük grupların salındığı
adalar ise daha çok küçük çalılarla
kaplıydı.
• Biyologlar kertenkeleleri bıraktıktan 14 yıl
sonra sonuçları gözlemek için geri geldiler
ve bırakılan küçük grupların yüzlerce
bireye ulaştığını gördüler.
• Doğal seleksiyonla evrim günümüzde de olmaktadır
• Bununla birlikte 14 deneme adasında da kertenkelelerin ilk alındıkları
Staniel Cay adasındaki kaynak populasyondaki bireylere göre daha kısa
ve daha ince ayaklara sahip olduklarını belirlediler.
• Bu değişim sadece 14 yılda gerçekleşmişti, yani kertenkele
populasyonları bazı ölçüleri bakımından yeni çevrelere adapte
olmuşlardı.
• Peki yeni kertenkele populasyonları niçin daha kısa ve daha ince
bacaklar evrimleştirmişlerdi?
• Uzun ayaklar predatörlerden kaçmak için daha büyük bir hız sağlar,
ancak kısa ayaklar dar yüzeylerde daha çevik ve manevra kabiliyeti
yüksek şekilde hareket etmeyi sağlar.
• Böylece doğal seleksiyon mevcut haliyle yeterli manevra kabiliyeti
sağlayan en uzun ve en kalın bacakları seçecektir.
• Doğal seleksiyonla evrim günümüzde de olmaktadır
• Kertenkeleler kalın dallı ağaçların bulunduğu bir ortamdan ince dallı
çalıların bulunduğu bir ortama aktarıldığında daha önce tercihen uzun
bacaklı olan bireyler dezavantajlı duruma düşerler.
• Yeni çevrede daha çevik ve kısa bacaklı bireyler predatörlerden daha iyi
kaçabilirler ve daha fazla yavru yapmak için hayatta kalabilirler. Bu
yüzden sonraki jenerasyonların bireyleri ortalama olarak daha kısa
bacaklı olacaklardır.
• Bu örneklerden şu iki önemli noktayı vurgulamak mümkündür.
– 1. Doğal seleksiyonun kullandığı varyasyonlar şans eseri meydana gelen
mutasyonlarla oluşur.
– 2. Doğal seleksiyonla evrim, belli bir ortama en iyi uyum sağlayan
organizmaları seçer.
• Yapay seleksiyon organizmaların kontrollü üremelerle modifiye
olabileceklerini gösterir
• Yapay seleksiyondan elde edilen deliller “doğal seleksiyon ile evrimi”
desteklemektedir ve bu tip çalışmalar Darwin’i de etkilemiştir.
• Yapay seleksiyon; istenilen özellikleri üretecek bitki ve hayvanların
çaprazlanması olayıdır (Şekil 1.16).
• Köpekler kurttan türemiştir ve günümüzde bu iki tür hala birbirleriyle
karşılıklı üreyebilmektedirler. Ancak birkaç istisna haricinde günümüz
köpekleri kurda çok az benzer.
• Bazı köpek ırkları birbirlerinden o kadar farklıdırlar ki, bunlar tabiatta
bulunsalardı ayrı türler olarak isimlendirdilerdi. Bunların karşılıklı üremesi
insanların yardımı olmaksızın mümkün olmamaktadır.
• İnsanların yapay seleksiyonla bir kaç yüz veya en fazla birkaç bin yılda
bu kadar radikal çeşitlilikte köpekler üretebildiğini görünce Darwin
buradan tabiatta yüz milyonlarca yılda, yaşayan organizmaların
günümüzde ortaya çıkan geniş spektrumunun doğal seleksiyonla
oluşmasının oldukça mümkün göründüğü sonucuna varmıştır.
Download