5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve Kamu

advertisement
5018 SAYILI KAMU MALİ YÖNETİMİ VE
KONTROL KANUNU VE KAMU MALİ
YÖNETİMİNDE SAYDAMLIK
MALİ SAYDAMLIK KAVRAMI VE TANIMI
Devlet faaliyetlerinin daha gözlemlenebilir
hale
gelmesi
olarak
tanımlanabilen
saydamlık, devleti topluma karşı daha
sorumlu ve hesap verebilir hale getirmenin
önemli
araçlarından
biri
olarak
görülmektedir.Mali saydamlığın var olması,
yönetimin etkinliğinin, denetiminin, hukuka
bağlılığının sağlanmasının yanında idari
prosedür
ve
formalitelerin
de
basitleştirilmesine yardımcı olur.
MALİ SAYDAMLIK NEDİR?
Hükümetin yapısının ve fonksiyonlarının, mali
politika ve planların, kamu hesaplarının ve mali
hedeflerin kamuoyuna açık olması olarak tanımlanabilir.
Mali
saydamlık,
verilerin
ulaşılabilirliğini,
kapsamlılığını, zamanlılığını, anlaşılır olmasını ve Devlet
faaliyetlerinin
uluslararası karşılaştırılabilir olmasını
sağlar. Böylece Devletin mali durumu seçmenlerce ve
mali piyasalarca doğru bir şekilde değerlendirilebilir. Mali
saydamlık, sorumluluğu güçlendirirken sürdürülebilir
olmayan politikaların getirmiş olduğu politik riskleri artırır.
Mali saydamlığın başka bir tanımı ise; Devletin mali
işlemlerine ilişkin olarak aldığı kararlara, devletin kamu
hesaplarına ve mali projeksiyonlarına, söz konusu mali
işlemlerin fonksiyonları ve yapısına ve tüm bu işlemlerin
uygulama sonuçlarına kamuoyu tarafından erişilebilmesi
ve tüm bu bilgilerden kamuoyunun haberdar edilmesi
anlamına gelmektedir.
Mali Saydamlığın Boyutu
Mali saydamlığın önemli olan
boyutlarını şu şekilde sıralamak
mümkündür:
— Saydamlığın birinci boyutu
genelde devletin işleyişi ve yapısının,
uygulayacağı maliye politikalarının,
devlet hesapları ve projeksiyonlarının
kamuya açık ve anlaşılır olmasını
ifade etmektedir.
— İkinci boyutu,
İster merkezi hükümet içinde isterse merkezi
hükümet dışında üstlenilmiş olsun, devlet adına
girişilmiş yükümlülükler ve sürdürülen uygulamalar
hakkında “zamanında,güvenilir,kapsamlı,anlaşılabilir
ve uluslararası karşılaştırmalara elverişli niteliklere
sahip bilgiye kamunun ulaşabilmesini” içermektedir.
Bu doğrultuda, bütçe dokümanları ve diğer mali
raporların yayınlanması, bu raporlarda merkezi devlet
idaresi dışında yürütülen yarı mali işlemlerin boyutları
hakkında tasnif edilmiş bilgilere yer verilmesi
saydamlığın gerekleri olarak sayılmaktadır.
— Mali Saydamlığın üçüncü boyutu;
Kurumsal
davranışlarla
ilgilidir.
Atanmış
bürokratlar ile seçilmiş milletvekili ve bakanlar
arasındaki ilişkilerin sınırlarının net bir biçimde
çizilmesi, bilgi edinme özgürlüğü ve bunun kamu
görevlileri
açısından
sistematik
kurallara
bağlanması, siyasetçi – basın –bürokrat - iş alemi
ilişkisinin etik kurallarının ve çerçevesinin çizilmesi,
kamu ihale süreçlerinin, kamuya eleman alma ve
çalıştırma esaslarının saydamlaştırılması, kurumsal
düzenlemeler içeren ciddi bir devlet reformunun yapı
taşlarını oluşturmaktadır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu Çerçevesinde
Türkiye’de Mali Saydamlık
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu, kaynakların etkin kullanımını sağlayacak
ortamın yaratılmasında saydamlık ve hesap verme
sorumluluğuna özel önem vermekte ve bunları mali
yönetim sürecinin önemli bir parçası olarak
görmektedir. Mali saydamlık Kanunun 7 inci
maddesi ile düzenlemiştir. Mali saydamlığın
gerçekleştirilmesine yönelik olarak öngörülen
mekanizmalara ise Kanunun değişik maddelerinde
yer verilmiştir. Mali saydamlık, çağdaş kamu mali
yönetiminin temel ilkelerindendir. Saydam bir kamu
mali yönetim sisteminin oluşturulması, mali verilerin
zamanında
kamuoyuna
açıklanması
ve
raporlanmasıyla mümkündür. Maddede, mali
saydamlığın sağlanması amacıyla dikkate alınacak
ilkeler belirtilmiştir. Bu ilkelerin başlığı altında
Kanunun ilgili maddeleri mali saydamlık açısından
incelenecek olursa;
Görev, yetki ve sorumlulukların açık
olarak tanımlanması
Kamu sektöründe görev, yetki ve
sorumlulukların kesin bir şekilde belirlenmiş
olması saydamlık ilkesinin gereklerindendir. İdari
sorumluluklar açık bir şekilde belirtilmediği
takdirde hesap verme sorumluluğu da zayıflar.
Bu kapsamda söz konusu Kanunun 8 inci
maddesi
Hesap
Verme
Sorumluluğunu
düzenlemiş olup, “Her türlü kamu kaynağının
elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve
yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik,
verimli ve hukuka uygun olarak elde
edilmesinden,
kullanılmasından,
muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve
kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin
alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış
mercilere hesap vermek zorundadır.” hükmü yer
almaktadır.
Hesap verebilirlik, kendilerine kamu gücü kullanma
görev ve yetkisi verilenlerin, bu yetkiyi yasal sınırlar
içerisinde kullanıp kullanmadıklarının hesabını vermeleri
anlamına
gelmektedir.
Bu
çerçevede,
kamu
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde
edilmesi,
kullanılması,
muhasebeleştirilmesi
ve
raporlanmasının sağlanması öngörülmüştür.
Ayrıca yine bu kaynakların kötüye kullanımının
önlenmesi için; görevli ve yetkili olanların, gerekli
önlemlerin alınmasından sorumlu tutulmaları ve yetkili
kılınmış mercilere bu Kanun hükümleri çerçevesinde
hesap vermeleri öngörülmüştür.
5018 sayılı Kanunla harcama sürecinde görev alan
aktörler, farklı görev ve fonksiyonlarla yeniden
belirlenmiştir. 1050 sayılı Kanundaki harcama öncesi
kontroller kaldırılarak kamu idarelerinin bu alandaki
inisiyatifleri arttırılmıştır. Buna göre, kamu idarelerinin
mali işlemleri, kurulacak strateji geliştirme birimleri
tarafından yapılacak, bütçe sınıflandırmasında ödenek
tahsis edilen yöneticiler harcama yetkilisi olarak karar
vermeye yetkili olacak, iş ve işlemler harcama yetkilisi
tarafından
verilen
harcama
talimatı
üzerine
gerçekleştirme görevlileri tarafından yerine getirilecektir.
Saymanların ödeme aşamasındaki uygunluk denetimi
yapma görevleri sona erdirilerek, bunun yerine
muhasebe yetkililerine ödeme aşamasında yetkililerin
imzası, hak sahibinin kimliği ve maddi hatalar ile ilgili
mevzuatında
sayılan
belgeleri
kontrol
görevi
verilmektedir.
Bütçelerin Hazırlanması,
Uygulanması ve
Uygulama Sonuçları ile
Raporların Kamuoyuna
Açık ve Ulaşılabilir Olması
Hükümet politikaları, kalkınma
planları, yıllık programlar, stratejik planlar
ile
bütçelerin
hazırlanması,
yetkili
organlarda görüşülmesi, uygulanması ve
uygulama
sonuçları
ile
raporların
kamuoyuna açık ve ulaşılabilir olması
gerekmektedir.
Bu ilke çerçevesinde mali saydamlığın
tesis edilebilmesi için bütçenin kapsamı, bütçe
türleri, bütçeler hazırlanırken uyulması gerekenler
ve son olarak bütçelerin uygulanması sırasında ve
uygulama sonuçlarında açıklık ve kamuoyunca
ulaşılabilir olması gerektiği belirtilmektedir.
Bu
hususlar
anılan
Kanunun
çeşitli
maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun bütçe türlerini,
uluslararası standartlara uygun olarak yeniden
tanımlamaktadır. Bu çerçevede katma bütçe
kaldırılmakta ve bu kapsamda yer alan kamu
idareleri idari ve mali statüsüne göre genel bütçeli ya
da özel bütçeli idare haline getirilmektedir.
Anılan Kanunla bütçe hazırlama süreci yeniden
düzenlenmektedir. Kanunun 15 inci maddesi ile Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun Kapsamı düzenlenmiştir.
Madde
de
belirtildiği
gibi
değişimin
anahtar
kavramlarından bir tanesi de Çok Yıllı Bütçelemedir. Mali
disiplin perspektifi açısından baktığımız zaman üç yıla
yayılı bütçe anlayışı mali disiplin ihtiyacına cevap verir
niteliktedir. Ancak,kamu idarelerinin bütçeleri üzerinde
daha ayrıntılı hazırlık ve sağlıklı tahminler yapılabilmesi
için bütçe hazırlama çalışmalarına daha erken
başlanılması gerekmektedir. Bu anlamda, plan-bütçe
ilişkisi güçlendirilerek kamu idarelerinin stratejik plan
hazırlamaları ve bütçelerini bu plana dayandırmaları
öngörülmektedir. Amaçların ve hedeflerin, bütçe
büyüklükleri ve sürdürülebilir finansman planı düzeyinde
hangi ekonomik koşullarda gerçekleştirileceklerine ilişkin
orta vadeli program ve mali plan ile kamu idarelerine yol
gösterilmektedir.
Mali saydamlın sağlanamamasının en önemli
nedenlerinden bir tanesi yukarıda da belirtildiği gibi
“Bütçenin kapsamının dar olmasıdır.” Kanunun 39 uncu
maddesi Özel Gelirler başlığı altında düzenlenmiş olup;
“Özel gelirler karşılığında idarelere tahsis edilen özel
ödenek
miktarları,
ilgili
idarelerin
bütçelerinde
gösterilir……”
denilmektedir.
Bu
şekilde
kamu
idarelerinin tüm gelir ve giderlerinin bütçelerinde yer
alması sağlanmakta, bütçe dışında gelir elde edilmesi
önlenmektedir. Önceki uygulamada özel ödenekler bütçe
başlangıç ödeneklerinde yer almıyor ama yıl içerisinde
özel gelir ve ödenek kayıtları yapılıyordu. Özel gelirlerin
bütçe içine alınması ile bütçenin kapsamı genişletilmekte
ve mali disiplinin sağlanmasında önemli bir adım
atılmaktadır. Gelir ve giderlerin tamamının bütçede yer
alması, şeffaflığın sağlanması için gereken ön şarttır.
Kanunun 41 inci maddesi Faaliyet
Raporları başlığı altında düzenlenmiş
olup,
“ Üst yöneticiler ve bütçeyle ödenek tahsis edilen
harcama
yetkilileri
tarafından
idari
sorumlulukları
çerçevesinde her yıl faaliyet raporları düzenlenir. Bu raporlar,
stratejik planlama ve performans göstergelerine göre hedef ve
gerçekleşme durumu ile meydana gelecek sapmaların
nedenlerini açıklayacak şekilde hazırlanır.” denmektedir.
Bu faaliyet raporları
Maliye Bakanlığınca konsolide
edilerek Genel Faaliyet Raporu hazırlanır ve Sayıştay’a
gönderilir.Aynı zamanda kamuoyuna açıklanır. Sayıştay,
mahalli idarelerin raporları hariç idare faaliyet raporlarını,
mahalli idareler değerlendirme raporunu ve genel faaliyet
raporunu, dış denetim sonuçlarını dikkate alarak görüşlerini
de belirtmek suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.
Bu madde ile amaçlanan, kamuoyunu ve yasama organını,
yürütmenin faaliyet sonuçları hakkında bilgilendirmektir.
Genel Yönetim Kapsamındaki
Kamu
İdareleri Tarafından
Sağlanan Teşvik ve
Desteklemelerin Kamuoyuna
Açıklanması
Genel yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin bütçelerinden kamu yararı
gözetilmek suretiyle yardım yapılması
hususları, yardımların kullandırılmasına
ilişkin esas ve usuller ile yardımların
kullanımının denetimine ilişkin esaslar mali
saydamlığın gereği olarak kamuoyuna
açıklanmalıdır.
Bu kapsamda; Kanunun 29 uncu maddesinde
yer alan Bütçelerden Yardım Yapılması başlığı altında
“Gerçek veya tüzel kişilere kanuni dayanağı olmadan
kamu kaynağı kullandırılamaz, yardımda bulunulamaz
veya menfaat sağlanamaz. Ancak, genel yönetim
kapsamındaki
kamu
idarelerinin
bütçelerinde
öngörülmüş olmak kaydıyla; kamu yararı gözetilerek
dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri
teşekküllere yardım yapılabilir. Bu yardımların yapılması,
kullanılması, izlenmesi, denetlenmesi ve kamuoyuna
açıklanmasına ilişkin esas ve usuller Maliye
Bakanlığınca
hazırlanarak
Bakanlar
Kurulunca
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” denilmektedir.
Mali yönetim ve denetim sisteminin izlenmesi görevi
çerçevesinde, Maliye Bakanlığına ilgili kamu idareleri ve
merkezi idare bütçesinden yardım alan kuruluşlardan
gerekli bilgileri temin etme, bu bilgilerin verilmemesi ya
da bütçe disiplinine aykırı işlemlerin ortaya çıkması
halinde ilgili idare ve kuruluşlar hakkında gerekli
önlemleri alma yetkisi verilerek kurulan sistemin sağlıklı
bir şekilde işletilmesi amaçlanmıştır.
Diğer yandan, Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun
ilk altı aylık uygulama sonuçlarının, ekonomik ve mali
duruma ilişkin gelişmelerin, ikinci altı aya ilişkin
beklentiler, hedefler ile faaliyetleri kapsayan bilgilerin ilgili
idareler tarafından kamuoyuna açıklanması yükümlülüğü
getirilmekte ve kamuoyunun mali yönetimin performansı
konusunda bilgilendirilmesi sağlanmaktadır.
Kamu Hesaplarının Standart Bir
Muhasebe Sistemine Göre
Oluşturulması
Kamu hesaplarının standart bir muhasebe
sistemi ve genel kabul görmüş muhasebe
prensiplerine uygun bir muhasebe düzenine
göre
oluşturulması
mali
saydamlığın
sağlanabilmesi açısından belirtilen ilkelerden
sonuncusudur. Bu kapsamda kanunun 49 uncu
maddesinde “Muhasebe sistemi”, 50 inci
maddesinde “Kayıt zamanı”, 51 inci maddesinde
“Kamu gelir ve giderlerinin yılı ve mahsup
dönemi” düzenlenmiştir.
Kanunun
49
uncu
maddesi
ile
“Kamu
hesapları,kamu idarelerinin gelir, gider ve varlıkları ile
mali sonuç doğuran ve öz kaynağın artmasına veya
azalmasına neden olan her türlü işlemlerle garantilerin
ve yükümlülüklerin belirlenmiş bir düzen içinde
hesaplara kaydedilerek, yönetim ve denetim yetkilileriyle
kamuoyuna gerekli bilgilerin sağlanması amacıyla
tutulur.” hükmü getirilmiş ve genel yönetim kapsamındaki
kamu idarelerinin uygulayacağı muhasebe ve raporlama
standartları, çerçeve hesap planı ve düzenleyecekleri
raporların şekil, süre ve tür itibariyle tespitinin Maliye
Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak Devlet Muhasebesi
Standartları Kurulu tarafından yapılacağı hükme
bağlanmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununun 50 inci maddesi ile
“Bir ekonomik değer, yaratıldığında, başka
bir şekle dönüştürüldüğünde, mübadeleye
konu edildiğinde, el değiştirdiğinde veya
yok olduğunda muhasebeleştirilir. Bütün
mali işlemlerin muhasebeleştirilmesi ve
her
muhasebe
kaydının
belgeye
dayanması zorunludur.” denilmiştir.
Kanunun 51 inci maddesi ile Kamu
gelir ve giderlerinin tahakkuk esasına
göre, bütçe gelir ve giderlerinin nakit
esasına
göre
muhasebeleştirileceği
belirtilmiştir. Ayrıca kamu hesaplarının mali
yıl
itibariyle
tutulması,
yılı
içinde
yapılmakla
birlikte
henüz
sonuçlandırılmamış işlemlerin mali yılı
izleyen bir aylık mahsup dönemi içinde
tamamlanması öngörülmüştür.
Sağlıklı bir mali yönetim için sağlam bir
muhasebe sisteminin varlığı şarttır. Devlet
muhasebesi hükümetlerin mali politikalara
ilişkin işlemlerinin kayıtlarını tutar ve
raporlar. Bu nedenle, Devlet Muhasebesi
mali hesap verilebilirliliğin ve saydamlığın
en önemli unsurudur.
5018
sayılı
Kanunun
52
inci
maddesinde “Kapsam, temel ilkeler ve
kurumsal çevre”, 53 üncü maddesinde
“Mali
istatistiklerin
hazırlanması
ve
açıklanması”, 54 üncü maddesinde “Mali
istatistiklerin
değerlendirilmesi”
düzenlenmiştir.
Genel idare kapsamına dahil tüm kamu
idarelerinin
mali
verilerini
içeren
mali
istatistiklerin düzenlenmesinde uyulacak ilkeler
belirtilmiştir. Böylece genel idare kapsamına
dahil kamu idarelerinin ortak bir muhasebe
yapısı kullanmak suretiyle mali istatistikleri
derlenerek, bu konuda Avrupa Birliği ve
uluslararası mali kuruluşlarca belirlenmiş
standartlarda
devlet
mali
istatistiklerinin
oluşturularak kamu mali yönetiminde hesap
verilebilirliğin ve saydamlığın sağlanması
amaçlanmıştır.
Dünyada
kamu
kesimine
ait
mali
istatistiklerinin
yayınlanması
konusundaki
standartlara uygun olarak merkezi yönetim
kapsamındaki idarelere ait mali istatistiklerin
aylık olarak yayımlanması, sosyal güvenlik
kurumları ve mahalli idarelere ait mali istatistikler
ile merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerine ait mali istatistiklerin ise birleştirilmek
suretiyle genel yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin mali istatistiklerinin elde edilmesi ve
üçer aylık dönemler itibariyle kamuoyunun
bilgisine sunulması hüküm altına alınmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ile kamu mali yönetiminde mali saydamlığı
sağlayacak düzenlemeler genel olarak;
-Tüm gelir ve giderlerin bütçelerde yer alması,
-Kanunda öngörülen bütçeler dışında bütçe
yapılmaması,
-Stratejik Planlar, bütçeler, kamu hesapları ve
mali istatistiklerin kamuoyuna açık olması,
-Kamu idarelerinin kesin hesap ve faaliyet
raporu hazırlamaları,
öngörülerek yetkili mercilerin ve kamuoyunun
kamu mali yapısı ve uygulamaları hakkında bilgi
edinmelerine imkan tanınmıştır.
İstatistiklerin ise birleştirilmek suretiyle üçer aylık
dönemler itibariyle kamuoyunun bilgisine sunulması
hüküm altına alınmıştır.
Kamu
mali
yönetiminde
saydamlık,
içinde
bulunduğumuz çağın önemli unsurlarından biridir. Mali
saydamlık; hükümet politikaları hakkında kamuoyuna
bilgi vermeyi, kamu kaynaklarının elde edilmesinde ve
kullanılmasında sorumlu olanların hesap vermesini,
kamusal kaynakların etkin kullanılmasını, yolsuzluğu
önlemeyi hedefleyen çağdaş bir araçtır.
Türkiye’de mali saydamlığı sağlamaya yönelik
olarak son dönemde önemli adımlar atılmıştır. Bunlardan
en önemlisi 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunudur. Bu kanunun 1 inci maddesinde de belirtildiği
üzere mali saydamlığın sağlanabilmesi, bir ilke olarak
kabul edilmiştir. Ancak, mali saydamlığı kanuni olarak
düzenlemekle beraber
uygulayıcıların da gerekli
donanıma sahip olması gerekmektedir.
Download