yer yuvarlağının yapısı ve yer şekillerinin oluşumu

advertisement
YER YUVARLAĞININ YAPISI VE YER ŞEKİLLERİNİN OLUŞUMU
Yer yuvarlağının oluşumu yy.’lardan beri araştırılmaktadır. Zaman içinde bu
oluşum ile ilgili çeşitli teoriler geliştirilmiştir. En son STEPHEN HAWKİNG
tarafından < Büyük Patlama Teorisi > daha da geliştirilmiştir. 1992 deki uydu
çalışmalarından elde edilen bilgiler bu teoriyi doğrulamıştır. Buna göre evren 15
milyar yıl önce büyük bir patlama sonucu; galaksiler ve Güneş Sistemi ise 5
milyar yıl önce oluşmaya başlamıştır. Dünya ve gezegenlerin yaşının 4,5-5 milyar
yıl olduğu sanılmaktadır .
YER YUVARLAĞININ YAPISI
Yer yuvarlağı çeşitli taşlardan oluşan ve yer kabuğu adı verilen katı bir kabukla
çevrilidir. Yer kabuğunun kalınlığı karalarda 35km. , okyanus diplerinde 8-10 km.
‘dir. Yer kabuğu kimyasal bileşimleri bakımından 2’ye ayrılır:
1-)SİAL: Üstte bulunan katmandır. Yoğunluğu 2,7 gr. /cm3 tür. İçinde Alüminyum
ve Silisyum bol miktarda bulunur. Granit, kum taşı ve kalker gibi hafif taşlardan
oluşur.
2-) SİMA :Altta bulunan katmandır. Yoğunluğu 3 gr. /cm3 ‘tür. Bazalt türü ağır
taşlardan oluşur. Silisyum ve Magnezyum ağırlıklıdır.
YER KABUĞUNUN MALZEMESİ: TAŞLAR (KAYAÇLAR)
Yer kabuğunu oluşturan, çeşitli minerallerden ve organik maddelerden oluşan
katı doğal maddelere TAŞ (KAYAÇ) denir.
Belirli bir kimyasal yapıya sahip olan inorganik, doğal ve katı maddelere ise
MİNERAL denir. En yumuşağı TALK, en serti ise ELMAS’tır. Aslında bütün taşların
kökeni magmadır.
Taşları oluşumlarına göre 3’e ayırabiliriz:
1)PÜSKÜRÜK (MAGMATİK) TAŞLAR:
Bu taşların ortak özellikleri, hepsinin minerallerden oluşmasıdır. Kaynağı
Magmadır. Magmanın yer kabuğundaki çatlaklara sokulmasına ya da yeryüzüne
ulaşmasına MAGNETİZMA denir.
Magmanın yeryüzüne ulaşmadan katılaşmasıyla İÇ PÜSKÜRÜK TAŞLAR
(DERİNLİK TAŞLARI) oluşur. Yer altında yavaşça soğuyarak oluştuğu için açık
renkli ve iri tanelidir. Örnek: GRANİT.
Magma yeryüzüne ulaşarak püskürürse, bu olaya VOLKANİZMA denir. Böylece
magmanın yeryüzünde katılaşmasıyla DIŞ PÜSKÜRÜK TAŞLAR ( VOLKANİK
TAŞLAR) oluşur. Koyu renklidirler. Örnek: BAZALT.
Volkanlardan püsküren magma irili ufaklı katı parçalar halindeyse, bunların
birikmesiyle VOLKANİK TÜFLER oluşur.
2)TORTUL TAŞLAR:
Bunlarında kökeni magmadır. Ancak yeryüzüne ulaşan magmatik taşlar, dış
etkenler tarafından parçalanır, taşınır ve çukur yerlerde birikerek çökelirler.
Böylece TORTUL TAŞLAR oluşur. Tabakalar halinde oluşurlar ve içlerinde fosil
bulundururlar. 3 gruba ayrılırlar:
A)FİZİKSEL TORTUL TAŞLAR:
Akarsu, rüzgar, buzul ve dalgaların yeryüzündeki taşlardan kopardıkları
parçaların çukur alanlarda birikmesi ve doğal çimentoyla birleşmesiyle oluşurlar.
İri çakıllara ÇAKIL TAŞI (KONGLOMERA), kum tanelerinden oluşanlara KUM
TAŞI(GRE), kil tanelerinden oluşanlara KİL TAŞI (ŞİST) denir. Köşeli olanlara ise
BREŞ adı verilir.
B)KİMYASAL TORTUL TAŞLAR:
Sular tarafından eritilip çökeltilen tortul taşlardır. Yeryüzündeki en yaygın
kimyasal tortul taş KİREÇ TAŞI(KALKER)’dir. Örnek: Travertenler. Tuzlu suların
buharlaşmasıyla da TUZ oluşur.
C)ORGANİK TORTUL TAŞLAR:
Bitki ve hayvan kalıntılarının çökmesiyle oluşurlar. Bitki kalıntılarından
KÖMÜR ve LİNYİT, hayvan kalıntılarından oluşanlara ise petrol, mercan kayaları
ve tebeşiri örnek verebiliriz.
3)BAŞKALAŞMIŞ (METAMORFİK) TAŞLAR:
Püskürük ve tortul taşlar yerin derinliklerinde basınç ve sıcaklığın etkisiyle
eski özelliklerini kaybeder ve yeni özellikler kazanırlar. Böylece METAMORFİK
TAŞLAR oluşur. Örnek: kalker mermere, granit ise gnaysa dönüşmektedir.
YER YUVARLAĞININ İÇ YAPISI
Yer kabuğunun altında MANTO yer alır. Mantonun en üst katı ve yer kabuğu
katı maddelerden oluştuğu için, tümüne birden LİTOSFER(TAŞ KÜRE) denir. Taş
küre pek çok parçalara bölünmüş haldedir. Bunlara LEVHA(PLAKA) denir.
Manto, alt ve üst manto olmak üzere ikiye ayrılır. Üst mantonun yoğunluğu 3,54 gr/ cm3 ‘tür. Alt mantonun yoğunluğu ise 5gr/cm3’tür. Manto yer kürenin 4/5’ini
oluşturur. Yeryüzündeki deprem, volkanik faaliyetler, kıtaların kayması, gibi
olayların kaynağı mantodur.
Yer kürenin en iç kısmında ise ÇEKİRDEK yer alır. Yoğunluğu 10gr/cm3’tür. İç ve
dış çekirdek olmak üzere ikiye ayrılır. İç çekirdek 13gr/cm3’tür. Dış çekirdek ise
10gr/cm3’tür. Dış çekirdek ergimiş Fe-Ni karışımından, iç çekirdek ise katı haldeki
Fe-Ni bileşiminden oluşur. (Bilim adamlarının ortak görüşü) burada sıcaklık 4000
santigrat derecenin üzerindedir.
JEOLOJİK DEVİRLER:
Yer kabuğunun tarihi bazı bölümleri ayrılmıştır. Bunlara JEOLOJİK
DEVİRLER denir.
1)İLKEL ZAMAN(ANTEKANBRİEN/ AZOİK/İLKEL CANLILAR DEVRİ)
4 milyar yıl öncesine dayanır kıtaların çekirdek kısımları oluşmuştur. Sıcaklık
çok yüksektir. Zamanın sonlarında bakteri ve algler ortaya çıkmıştır.
2)1.ZAMAN(PALEOZOİK/ESKİ CANLILAR DEVRİ)
370 milyon yıl öncesine dayanır. Kıvrılma olayları olmuştur, kıtalar büyümüştür.
Taş kömürü yatakları oluşmuştur.
3)2.ZAMAN(MEZOZOİK/ORTA CANLILAR DEVRİ)
170 milyon yıl öncesine dayanır. Tortulanma ve birikmeler oluşmuştur.
Kırılmalarla ayrı kıtalar oluşmaya başlamıştır.
4)3.ZAMAN:(NEOZOİK/TERSİYER/YENİ CANLILAR DEVRİ)
80 milyon yıl öncesine dayanır. Alp kıvrımlar oluşmuş ve eski kıtalara
eklenmiştir. Volkanik olaylar olmuştur. Kıtalar iyice ayrılarak Atlas ve Hint
Okyanusları belirmiştir. Linyit, petrol, tuz yatakları oluşmuştur. Bugünkü bitki ve
hayvan türlerinin ana çizgileri belirmiştir.
5)4.ZAMAN(ANTROPOZOİK/KUATERNER)
2 milyon yıl öncesine dayanır. Kültür bitkileri ve hayvanlar ortaya çıkmıştır.
İstanbul ve Çanakkale Boğazları oluşmuş, Egeid karası çökmüştür. Şiddetli
soğuma ve buzul çağları yaşanmıştır. En önemlisi ise insanın ortaya çıkmasıdır.
İÇ KUVVETLER
Kara ve okyanusların dağılışı, ilk jeolojik devirlerde bugünkü gibi değildi.
Bugünkü şekline ulasana kadar pek çok değişim geçirmişlerdir. Bu değişim
hakkında çeşitli teoriler ileri sürülmüştür. Bunlar:
a)Kıtaların kayması teorisi
b)Levha tektoniği teorisi
Levha tektoniği teorisine göre yer kabuğu çeşitli büyüklükteki levhalardan
oluşmaktadır ve bu levhalar hareket halindedir. Bu levhaların en büyükleri olan 7
tanesi de kıtaları oluşturmaktadır.
Yerkabuğunun altından gelen ve yerkabuğunun şekil ve biçim değiştirmesine
neden olan kuvvetlere İÇ KUVVETLER denir. İç kuvvetlerin etkisi ile
yerkabuğunda oluşan hareketlerin tümüne TEKTONİK HAREKETLER adı verilir.
Tektonik hareketlere 4 ana başlık altında toplayabiliriz: 1)Dağ oluşumu(Orojenez),
2)Epirojenik Hareketler, 3)Volkanizma, 4)Depremler
1)DAĞ OLUŞUMU(OROJENEZ)
Okyanus tabanlarında çevreden aşınarak gelen tortul maddeler milyonlarca yıl
üst üste birikir. Bu tortulanma alanına JEOSENKLİNAL denir. Bu tortulanma alanı
birbirine yaklaşan levhalar arasında kalınca, yanlardan gelen basınç etkisiyle
sıkışır. Sıkışan tabakalarda kıvrılma ve yükselmeler oluşur. Böylece kıvrım dağları
oluşur. Buna Dağ Oluşumu (Orojenez) denir. ÖRN; Alpler, Toroslar, Kuzey Anadolu
Dağları gibi.
Orojenik hareketler sırasında tabakalar kubbe şeklinde yükselirse, bu yapıya
ANTİKILİNAL denir. Tekne şeklinde çukurlaşan tabaların oluşturduğu yapıya ise
SENKLİNAL denir.
3 büyük orojenez vardır. 1.Jeolojik zamanda KALEDONYEN ve HERSİNYEN, 3.
zamanda ALPOROJENEZİ oluşmuştur.
Kıvrılma özelliği taşımayan sert tas ve tabakalar, orojenik hareketler sırasında
kırılırlar. Bu kırıma olayına FAYLANMA, kırıklara ise FAY denir. Fay hatlarında
yüksekte kalan kısımlara HORST,alçakta kalan kısımlara ise GRABEN adı verilir.
2)EPİROJENİK HAREKETLER:
Yerkabuğunun geniş alanlı alçalma, yükselme ve yaylanma hareketlerine
EPİROJENİK HAREKETLER denir. Bu tür hareketler yer kabuğunda çok geniş
alanları kaplar. Yükselmelerle kıtalar, çukurlaşmalarla okyanuslar oluşur.
Epirojenik hareketleri oluşturan başlıca nedenler:
1) Yan basınçlar,
2) Kıtaların aşınma sonucu hafiflemesi
3) Aşınan maddelerin çukur alanlarda (kıta ve okyanus tabanı) birikmesi
sonucunda, kıta ve okyanus tabanlarının çökmesi,
4) Buzulların erimesiyle hafifleyen karaların yükselmesi, gibi olaylardır.
Epirojenik hareketler sonucu oluşan yayvan kubbelere JEOANTİKLİNAL,
büyük okyanus çanaklarına ise JEOSENKLİNAL adı verilir.
Epirojenik hareketlerle deniz ilerlemesi (TRANSGRESYON) vedeniz
çekilmesi (REGRESYON) olayları meydana gelir. Sonuçta karaların ve denizlerin
dağılışı değişmektedir.
TÜRKİYE’DE EPİROJENİK HAREKETLER
Anadolu Yarımadası epirojenik olarak yükselirken Karadeniz Akdeniz
çukurlukları çökmektedir. Çukurova ve Ergene Havzası da çökmektedir.
Dördüncü jeolojik zamanda epirojenik hareketlerle Egeit karası çökerek Ege
Denizi oluşmuştur. Ayrıca İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ile Marmara Denizi
de bu olaylar sonucu oluşmuştur.
3)VOLKANİZMA:
Magmanın yerin derinliklerinden gelerek yeryüzüne çıkması yada yer
kabuğu çatlaklarına sokulması olayına VOLKANİZMA denir. Volkanik şekiller
yeryüzünde oluştuğu için bu deyimden yeryüzündeki magmatik olaylar anlaşılır.
Yeryüzünde Aktif Volkanların Bulunduğu Yerler:
1) Büyük Okyanus Çevresi (Pasifik Ateş Çemberi)
2) Akdeniz ve Çevresi
3) Asya, Afrika gibi kıtaların ortak kesimleri
4) Atlas Okyanusunun ortasında kuzey-güney yönlü “S” şeklindeki okyanus
eşiği
TÜRKİYEDEKİ VOLKANİK DAĞLAR
1) Doğu Anadolu B.’ nde; Büyük ve Küçük Ağrı, Nemrut, Süphan, Tendürek
2) İç Anadolu B.’ nde; Hasan, Karadağ, Karacadağ, Erciyes, Melendiz
3) Güney Anadolu B.’ nde; Karacadağ
4) Ege B.’ nde; Kula Volkanları vardır.
4)DEPREMLER
Yeryüzünde duyulan ve doğal kökenli olan yer sarsıntılarına DEPREM denir.
Oluş nedenine göre 3’e ayrılır:
a)Tektonik depremler: Yer kabuğunu oluşturan levhaların birbirine yaklaşması,
birbirinden uzaklaşması gibi durumlarda ortaya çıkan sismik dalgaların yeryüzünü
sarsmasıyla oluşur.
b)Volkanik depremler: Volkanizma faaliyeti sırasında oluşan büyük sarsıntılardır.
Etki alanı volkanik faaliyetin olduğu yer ile sınırlıdır.
c)Çöküntü depremleri: Su ile kolay çözünen kayaların bulunduğu yerlerde,
yeraltında büyük boşluklar oluşur. Zamanla bu boşlukların üzerlerinin çökmesiyle,
büyük sarsıntılar yaşanır. Çöküntü depremlerinin etki alanı dardır.
**Yeryüzünde en çok görülen, can ve mal kaybına yol açan depremler tektonik
depremlerdir.
**Yerkabuğunun derinliklerinde, depremin oluştuğu ana sarsıntı alanlarına iç
merkez(hiposantır) denir.
**Yeryüzünde deprem odağına en yakın noktaya ise dış merkez(episantır) ya da
merkez üssü denir.
**İç merkez ile dış merkez arasındaki uzaklığa odak derinliği denir.
*** İç merkez ile dış merkez arasındaki uzaklığa ''odak derinliği'' denir. Odak
derinliği arttıkça depremin şiddeti azalır. Ancak derinlik arttıkça depremin etki
alanı genişler. Derinlik azaldıkça depremin etki alanı daralır.
Depremler Sismograf denilen aletle ölçülür. En çok kullanılanı Richter
ölçeğidir.Buna göre depremin şiddeti değil depremin odak noktasından yayılan
enerji(magnitüt) dikkate alınır.Richter ölçeği ile saptanan en büyük deprem 8,5
büyüklüğündedir.1920'de Çin'de 1960' da Şili 'de olmuştur.
Depremin Şiddetine Etki Eden Faktörler
a) Depremi oluşturan enerjinin büyüklüğü: Enerji büyüdükçe depremin şiddeti
artar.
b)Depremin süresine bağlıdır: Süre arttıkça yıkıcı etkisi artar.
c) Odak derinliğine bağlıdır: Uzaklık arttıkça şiddeti azalır.
d)Depremin olduğu arazinin yapısına bağlıdır: Gevşek dokulu arazide yıkıcılığı
artar.
TÜRKİYE’DE DEPREMLER
Türkiye dünyanın en büyük deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya
sistemi üzerindedir. Türkiye, yerkabuğunun birbirine yaklaşma bölgesi üzerinde
yer alır.(Afrika-Sibirya Kalkanı ) Anadolu Yard. 3. ve 4. jeolojik devirlerde de
epirojenik olarak yükselmiştir. Bu sırada eski kütlelere komşu olan yerlerde
büyük faylar oluşmuştur. Bunlar:
1)Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı: Burası Saros Körfezi’nden başlayıp Marmara
Denizi İzmit Körfezi, Adapazarı, Bolu, Gerede, Amasya, Tokat, Erzincan ve Van
Gölü’nün batısına kadar uzanır.
2)Güney Anadolu Deprem Kuşağı: Dünyanın en büyük fay hattı, Doğu Afrika,
Kızıldeniz, Lut Gölü üzerinden Antakya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Varto
üzerinden Van Gölü’nün doğusuna ve Ağrı’ya kadar uzanır.
3)Batı Anadolu Deprem Kuşağı: Kırık hatları üzerinde yer alan Bakırçay, Gediz,
Büyük ve Küçük Menderes ovaları ile göller yöresinin büyük kısmı bu kuşakta yer
alır.
Depremlerden Korunma Yolu:
 Deprem sırasında
 Neler yapılacağı konusunda halk eğitilmelidir.
 Enkaz kaldırım konusunda eğitimli sivil savunma uzmanları yetiştirilmelidir.
 Binalar depreme dayanıklı yapı tekniklerine göre yapılmalıdır.
 Yeni yerleşimler deprem riskinin en az olduğu yerlerde kurulmalıdır.
DIŞ KUVVETLER
Yer yüzündeki başlıca dış kuvvetler; 1)Akarsular 2)Rüzgarlar 3)Buzullar
4)Dalga ve Akıntılar 5)Yer altı suları 6)Gel-git olayı 7)Heyelan ve erozyondur.
Yeryüzü şekillerinin aşılmasında ilk aşama taşların çözülmesi ve
parçalanmasıdır.
TAŞLARIN ÇÖZÜLMESİ:
Taşların dış olayların etkisiyle değişikliğe uğramasına çözülme denir. Dış
kuvvetler Atmosfer kökenlidir ve gücünü ise Güneşten almaktadır. Taşların
çözülmesi üç şekilde olur.Bunlar:
1)FİZİKSEL ÇÖZÜLME:
Gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkının fazla olduğu yerlerde kayarlın
genleşme ve büzülmesine bağlı olarak oluşur. Bu tür çözülme, kurak bölgelerde
özellikle 30 derece enlemlerindeki çöllerde görülür. Mekanik çözülme de denir.
2)KİMYASAL ÇÖZÜLME:
Çözülebilir taşların(Kireç taşı, tebeşir, tuz vs.) yaygın olduğu sıcak ve nemli
bölgelerde, suyun etkisiyle kayaçların kimyasal bileşimi değişir. Ayrıca su ve
oksijen ile birleşerek demirli minerallerin oksitlenmesini de(paslanma) sağlar.
3)BİYOLOJİK ÇÖZÜLME:
Bitki örtüsünün çok olduğu yerlerde, bitki köklerinin taş çatlaklarına sokulması
ve çatlağı genişletmesiyle olur. Bu tür çözülme etkisi diğerlerine göre daha azdır.
TOPRAK OLUŞUMU
Toprak çeşitli özellikteki kayaların fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkilerle
ayrışmasıyla oluşan ve içinde canlı toplulukları barınan, bitkilerin besin kaynağı
olan örtü katıdır.
Toprak oluşumunu etkileyen faktörler:
a)İklim şartları,
b)Taşların özellikleri,
c)Bitki örtüsünün etkisi,
d)Arazinin eğim durumu,
e)Zaman’dır.
 Yağış ve sıcaklık taşların çözülmesinde çok önemlidir.
 Sert taşlar üzerinde topraklar uzun sürede oluşurken, yumuşak taşlar
üzerinde kısa sürede oluşur.
 Bitki örtüsünün yoğun olduğu yerlerde toprakta organik madde çoktur.
 Dik yamaçlarda toprak tam olarak oluşamaz.
 Toprağın tüm katlarının oluşabilmesi için zaman çok önemlidir.
Oluşumunu tamamlamış bir toprak kesitinde; ana kaya, ayrışmış kaya, ham
toprak ve olgun toprak katları (Horizonları) bulunur.
A KATI:
Bu kat, organik madde bakımından zengindir. Bitkilerin tutunup yetiştiği kattır.Bu
kat aynı zamanda yıkanma katıdır.Tuz ve kireç gibi maddeler sular tarafından
eritilir ve B katına taşınır.
B KATI:
A katından yıkanıp gelen minerallerin(Kireç, tuz vs.) biriktiği kattır.
C KATI:
Temelde ana kayanın parçalarından oluşan çözülmesini henüz tamamlamamış iri
parçaların bulunduğu kattır.
ANA KAYA:
Toprağın ana özelliğini belirleyen kattır. Volkanik veya tortul kütle özelliği
gösterebilir.
TOPRAKLARI OLUŞUMLARINA GÖRE İKİ GRUPTA İNCELİYORUZ
1)TAŞINMIŞ TOPRAKLAR:
Bunlar yüksek yerlerde dış etkenlerle koparılarak taşınan parçaların, alçak
yerlerde biriktirilmesiyle oluşan topraklarıdır. Bu topraklardan;
 Akarsuların biriktirdiklerine alüvyon,
 Rüzgarların biriktirdiklerine lös,
 Buzulların biriktirdiklerine moren adı verilir.

2)YERLİ TOPRAKLAR:
Bunlar aşınma olaylarının az olduğu yüksek alanlarda ya da az eğimli
bölgelerde oluşur. Yerli toprakların oluşmasında taşların yapısı ve çevrenin iklim
özellikleri etkilidir. İklime bağlı olarak oluşan yerli topraklara zonal topraklar
denir.
A)NEMLİ BÖLGE TOPRAKLARI:
Bol yağış alan yerlerde bitki örtüsü çok olduğu için, bu topraklar humusça
zengindir. Fakat bol yağış ile yıkandıkları için mineral bakımından fakirdirler.
1)LATERİT TOPRAKLARI:
Nemli-sıcak kuşakta (Ekvatorla dönenceler arasında)oluşan topraklardır.
Bünyelerindeki demirden dolayı kırmızı renklidir. Mikroorganizmalar ağaçların
yapraklarını tükettiği için humusça fakirdirler.
2)TERRA-ROSSA TOPRAKLARI:
Akdeniz ikliminin etkili olduğu bölgelerde oluşur. Kireç taşının çözülmesiyle
oluşan bu topraklarda demir oksit, kil ve silis bulunur.
3)KAHVERENGİ ORMAN TOPRAKLARI:
Ilıman Kuşak’ta yaprağını döken ağaçların bulunduğu alanlarda görülür. Bitki
örtüsü gür olduğu için humusça zengindir. Yağışlar nedeniyle topraklar yıkandığı
için mineral bakımından fakirdir.
4)PODZOL TOPRAKLARI:
Tundra ikliminin güneyinde iğne yapraklı ormanların olduğu alanlarda görülür.
Yıkandıkları için kireç bakımından fakirdir. Silisyum ve Alüminyum bakımından
zengindir.
5)TUNDRA TOPRAKLARI:
Tundra bitki örtüsünün göründüğü alanlarda oluşur. Kışın donan toprak yazın
bataklık halindedir.
B)KURAK BÖLGE TOPRAKLARI:
Yağışların az olduğu yerlerde oluşurlar.
1)ÇÖL TOPRAKLARI:
Çöl bölgelerindeki bu topraklarda şiddetli buharlaşma nedeniyle topraktaki tuz
ve kireç yüzeyde birikerek sert bir tabaka oluşturmuştur. Cılız ve tuzcul bitkiler
yetişir.
2)KESTANE VE KAHVERENGİ STEP TOPRAKLARI:
Orta kuşaktaki karaların iç kesimlerinde bozkırlarda oluşan bu topraklar, yağış
azlığı nedeniyle mineral bakımından zengindir. Tahıl tarımına elverişlidir.
3)ÇERNEZYOMLAR:
Orta kuşakta yarı nemli alanlarda oluşan kara renkli topraklardır. Yüksek
platolardaki çayırlara bağlı olarak oluştuklarından humusça zengindir. Gür otların
olduğu bu alanlar hayvancılık bakımından zengindir.
TÜRKİYE’DE BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ:
Akdeniz, Ege ve Güney Marmara kıyılarında kırmızı renkli terra-rossa
toprakları vardır. İç ve Güneydoğu Anadolu’da kestane renkli step toprakları,
Karadeniz Bölgesinde kahverengi orman toprakları ve potzol toprakları vardır.
Doğu kara renkli çernozyomlar yer alır.
HEYELAN(YER GÖÇMESİ VE KAYMASI)
Toprağın, taşların büyük kütleler halinde bulundukları yerden koparak aşağı
doğru kaymasına heyelan(Yer Kayması) denir.
Göçme olayında ise toprağın hareketi düşey yönlüdür. Mağara tavanlarında
ve çeşitli nedenlerle boşaltılmış arazide(Maden ocakları gibi.) görülür.
YER KAYMALARI VE GÖÇMELERİNİ OLUŞTURAN NEDENLER
1)Yer Çekimi,2)Eğim,3)Yağış,4)Tabakaların Yapısal özelliği,5)Bitki örtüsünün
tahribi,6)Beşeri faktör(insanların çeşitli nedenlerle yamacın doğal eğimini
bozması)
TÜRKİYE’DE YER KAYMALARI VE GÖÇMELERİ
Ülkemizde heyelan en çok görüldüğü bölge; Karadeniz Bölgesidir. Bu
durumun nedenleri: a)Eğimin fazla olması, b) yağışın çok olması, c) toprağın killi
olmasıdır.
Türkiye’de az da olsa yer göçmelerine rastlanır. Çözünebilen taşların yaygın
olduğu Akdeniz Bölgesi’nde ve İç Anadolu Bölgesi’nin güneyinde görülür.
TOPRAK EROZYONU
Tarım topraklarının dış kuvvetler tarafından şiddetli ve hızlı bir şekilde
süpürülüp götürülmesine HIZLANDIRILMIŞ EROZYON ya da TOPRAK EROZYONU
denir. Toprak erozyonunu oluşturan nedenler :
1) Eğim 2) aşındırıcı güçler ( bunlar iklime bağlı olarak akarsular veya
rüzgardır.) 3) bitki örtüsünün tahrip edilmesi 4) arazinin yanlış
kullanılmasıdır.
ÜLKEMİZDE TOPRAK EROZYONUNU ÖNLEME YOLLARI
Yılın her mevsimi yağışlı olan Karadeniz Bölgesi dışında her yerde değişik
derecelerde erozyon görülür. Özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde şiddetlidir.
1) Ormanlar korunmalı ve yenileri yetiştirilmelidir.
2) Rüzgarın hızını kesici ağaçlar dikilmelidir.
3) Eğimi çok olan yerlerde tarım yapılmamalıdır.
4) Nöbetleşe ekim yapılmalıdır.
5) Dik yamaçlar taraslanmalıdır.
6) Otlar korunmalı, aşırı hayvan otlatılmamalıdır.
7) Halk eğitilmeli ve çevre bilinci aşılanmalıdır.
AKARSULAR
Uzun bir süre belli bir yatak içinde ve uzun mesafe boyunca akan sulara
akarsu denir. Akarsular yağmur suları, kaynak suları, eriyen kar ve buz sularıyla
beslenmektedir.
AKARSU HAVZASI: Akarsuların bütün kollarıyla birlikte farklı büyüklükteki
yerlerin sularını topladığı alana akarsu havzası denir. Eğer akarsu denize
ulaşabiliyorsa açık akarsu havzası denir. Örn; KIZILIRMAK HAVZASI, gibi. Sularını
( yer şekillerine ya da iklime bağlı olarak) denize ulaştıramayan havzalara ise
kapalı akarsu havzası denir. Örn; VAN GÖLÜ, TUZ GÖLÜ, KONYA HAVZASI,
GÖLLER YÖRESİ KAPALI HAVZALARI, gibi
SU BÖLÜMÜ ÇİZGİSİ: Akarsu havzasının, yükselti hattı boyunca diğer
havzalardan ayrıldığı sınıra SU BÖLÜMÜ ÇİZGİSİ denir. Aynı zamanda akarsu
havzasının sınırını oluşturur.
AKARSU AĞI: akarsuyun, havzası içinde kollarıyla birlikte oluşturduğu ağa
denir. Havzanın eğimi, taşların cinsi v e tabakaların özelliklerine göre değişik
tipte akarsu ağları oluşur.
AKARSUYUN AKIMI( DEBİSİ): Akarsu yatağının belli bir kesitinden belli bir
süre içinde geçen su miktarına akım (debi) denir. m³/sn olarak ifade edilir.
Akarsuyun akımının yıl içinde gösterdiği değişiklikler, o akarsuyun rejimini
oluşturur. Akım miktarı mevsimlere göre büyük değişiklikler gösteren akarsuların
rejimi düzensizdir. Akarsuyun akım miktarında yıl içinde büyük değişiklikler
olmuyorsa rejimi düzenlidir.
AKARSUYUN AŞINDIRMASINI ETKİLEYENFAKTÖRLER:
1)su miktarı, 2) akarsu yatağının eğimi, 3) akarsuyun hızı 4) akarsuyun taşıdığı
yük miktarı, 5) araziyi oluşturan taş ve tabakaların özellikleridir.
Akarsular tarafından parçalanarak taşınan maddeler, kaynaktan ağza doğru
taşınır. Ancak aşındırma kaynak yönüne doğru yani geriye doğru olur. Buna
GERİYE AŞINDIRMA denir. Akarsu yana, derine ve geriye doğru aşındırmasının
sonucunda yatağını iç bükey hale getirir. Buna DENGE PROFİLİ denir.
BAŞLICA AKARSU AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ
1)VADİLER: Akarsuların içinde aktıkları çukurluklara vadi denir. Vadiler,
akarsuyun özelliğine, yatağın kayaç yapısına ve eğime göre farklı şekiller alırlar.
a)
Çentik Vadi: Dik yamaçlı tabansız vadilerdir. Akarsu derine aşındırmasının
güçlü olduğu yerlerde oluşur.
b)
Kanyon Vadi: Tabakaları farklı yapıdaki arazide oluşan, yamaçları basamaklı
dik vadilerdir.
c)
Boğaz Vadi: Sert kayaların akarsu tarafından derine aşındırılmasıyla oluşur.
Geçit özelliği taşırlar.
d)
Tabanlı Vadi: Akarsuların eğiminin azaldığı yerde, taşıdıkları maddeleri
yatak çevresine biriktirmesiyle oluşur.
e)
Asimetrik Vadi: Akarsu yatağının her iki yamacının farklı aşınması sonucu
oluşan vadi şeklidir.
2)
DEV KAZANI: Çağlayanların döküldüğü dik yamaçlı yerlerde çarpmanın
etkisiyle oluşan büyük çukurlara dev kazanı denir.
3)
PERİ BACALARI: Volkan türü gibi kolay aşınan maddelerin çok olduğu
yerlerde seller sonucu oluşan koni biçimli şekillerdir. Temel arazi yumuşak
dokuluyken üzerinde bulunan daha dirençli taşların olduğu kısımlar seller
tarafından aşındırılmaz. Böylece ilginç görüntülü şekiller oluşur.Örn;Nevşehir’de ,
Ürgüp , Göreme çevresinde olduğu gibi.
4)
PENEPLEN(YOTUKDÜZ):Dış kuvvetlerin yeryüzünü aşındırması sonucunda
deniz seviyesine yaklaşmış dalgalı düzlüklere PENEPLEN denir. Akarsu
aşındırmasının son aşamasıdır.
5)
KIRGIBAYIR(BADLANDS):Kuraklığın etkili olduğu, bitki örtüsünün olmadığı
yerlerde sağnak yağışların oluşturduğu yamaç sellerinin küçük yarıklar
oluşturmasıyla meydana gelir. İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde
yaygındır.
6)
MENDERESLER: Tabanlı vadilerde yatak eğimi azaldığı için , akarsu düzenli
kıvrımlar çizerek akar.Büklümlerin her birine menderes denir.Örn; Gediz , Büyük
Menderes gibi .
7)
SEKİ(TARAÇA):Aşındırması sona eren akarsular, akımlarının yeniden
akmasıyla yada tektonik yükselmelere bağlı olarak, yatağını yeniden kazmaya
başlar. Böylece vadi yamaçlarına akarsuyun önceki yatak seviyesini gösteren
basamaklar oluşur.
AKARSULARDA BİRİKTİRME FAALİYETLERİ
Akarsuların biriktirmesine etki eden faktörler:
1-)Yatak eğimini azalması, 2-)Akarsu yükünün artması 3-)Akış hızının azalmasıdır.
BAŞLICA BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ
a)Birikinti Konisi(yelpazesi): Eğimli yamaçlardan hızla inen sel suları bir düzlüğe
vardığında, eğim birden azaldığı için taşıdığı maddeleri koni oluşturacak şekilde
biriktirir. Bu şekilde BİRİKİNTİ KONİSİ oluşur.
b)Akarsu Setleri ve Adaları :Menderesli akan sularda yatağın sık yer değiştirmesi
yada akım miktarındaki azalmaya bağlı olarak akarsu yatağında oluşan
adacıklara denir.Pek çoğu akım miktarının artmasıyla kaybolmaktadır.
c)Dağ Eteği Ovaları: Dağ eteğinde pek çok birikinti konisinin bir araya gelmesiyle
oluşan ovalardır.(Uludağ eteğindeki Bursa Ovasındaki gibi)
d)Dağ İçi Ovaları: Dağlık alanların iç kısımlarındaki az eğimli yerlerde, dağ eteği
ovalarının birleşmesiyle oluşan ovalardır. Türkiye’de sıradağların çokluğu, dağ içi
ovalarını da arttırmıştır.
e)Deltalar: Akarsuların denize döküldükleri yerlerde, taşıdıkları alüvyonların
denize doğru ilerleyecek şekilde birikmesiyle oluşan düzlüklere delta denir.
Kıyılarda delta oluşması için;
Gel-git etkisinin az olması
Akarsuyun bol malzeme taşıması
Denize döküldüğü yerin sığ olması
Akarsuyun döküldüğü kıyılarda güçlü deniz akıntılarının olmaması gerekir
YER ALTI SULARI
Yeryüzüne düşen yağışların bir kısmı yeraltına sızarak çeşitli derinliklerde
birikir. Bu sulara yer altı suları denir. Yer altı sularının kurumasına ve miktarlarına
etki eden faktörler: a)Yağış miktarı, b)Arazinin geçirimlilik durumu, c)Eğim,
d)Sıcaklık(Buharlaşma), e)Tabanda geçirimsiz tabanların varlığıdır.
Yer altında su üç şekilde bulunur:
1)TABAN SUYU: Geçirimli olan üst tabakanın altında geçirimsiz tabaka yer
alıyorsa üstten sızan sular, geçirimsiz tabakanın üzerinde birikir. Bu yeraltı
sularına taban suyu denir. Alüvyal ovalar ve vadi tabanlarından yaygındır.
2)BASINÇLI YER ALTI SUYU(ARTEZYEN):Artezyen suları, geçirimli ve geçirimsiz
tabakaların üst üste geldiği yapılarda, iki geçirimsiz tabaka arasında kalan
geçirimli tabaklarda oluşur. Ancak bu suların artezyen özelliği gösterebilmesi için
kenarlarda yüksek, ortası çukur yapılara ihtiyaç vardır. Bu tür kıvrımlı yapılarda
biriken su tabana baskı yapar. Bu baskı nedeniyle yer altı suyu basınç kazanır.
Özellikle Trakya ve İç Anadolu’da içme ve sulama suyu ihtiyacını karşılar.
3)KARSTİK YER ALTI SUYU: Çözülebilen taşların bulunduğu karstik arazide yer
altında oluşan boşluklarda biriken sulardır. Akdeniz Bölgesi’nin Teke ve Taşeli
Platolarında bu sulara rastlanır.
KAYNAKLAR
Yer altı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yerlere kaynak denir.
Başlıca çeşitleri;
a)Soğuk Su Kaynakları: Bu kaynakların sıcaklıkları düşüktür. Başlıca çeşitleri;
vadi, tabaka ve karstik kaynaklardır.
b)Sıcak Su Kaynakları: Yerin derinliklerinde magma ile temas ettikleri için suları
sıcaktır. Başlıca çeşitleri; fay kaynakları ve gayzerlerdir.
Volkanik alanlarda ya da fay hatları boyunca magmanın etkisiyle yer altı
sularının sıcaklığı artar. Yüzeye çıkarken çeşitli tabakalardaki mineralleri
eriterek bünyelerine alırlar. Yeraltı sularının magma ile teması bazen suyun buhar
olmasına yol açar. Buharın kendiliğinden yüzeye çıkmasıyla da gayzer oluşur. Bu
şekilde yeraltında oluşan buhar enerjisine de jeotermal enerji denir. Örn; DenizliSarayköy ve Aydın-Germencik gibi.
KARSTİK ŞEKİLLER
Yeraltı suları ve kaynaklar yeryüzünde ve yeraltında kimyasal yolla
çözünürler. Sonucunda bazı şekiller oluşturur. Çözünebilen taşların(Kalker, jips,
kaya tuzu vs.) bulunduğu yerlerdeki yer altı sularına karstik sular denir.
Karstik Aşındırma Şekilleri: Kalker,jips,kaya tuzu ve tebeşir,gibi tortul taşlar suda
kolay çözünür.Böylece; lapye, dolin, uvala, polye, obruk,mağara ve galeriler, kör
vadi, düden(su yutan), voklüs (su çıkan) gibi aşındırma şekilleri oluşur.
Karstik Biriktirme Şekilleri; Kalkerli suların içindeki kireci biriktirmesiyle
oluşurlar. Biriktirmeyi arttıran faktörler, suyun buharlaşması ve karbondioksit
oranının azalmasıdır. Biriktirme şekilleri; Damla taş(sarkıt ve dikit) ve
travertenlerdir.
BUZULLAR VE OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER
Buzulların Oluşumu: Kutup bölgelerinde ve dağların yüksek kesimlerindedir.
Sıcaklık yıl boyunca 0º derecenin altında olduğu için karlar erimeden üst üste
yığılır. Bu erimeyen karlara TOKTOĞAN KAR ya da KALICI KAR denir. Kalıcı
karların başladığı yükseltiye TOKTOĞAN KAR SINIRI denir.Bu sınır enlem etkisine
bağlı olarak Ekvatordan kutuplara doğru alçalır. Ekvatorda 5000m.’den başlayan
bu sınır, kutuplarda 0 m’ye iner.
Kalıcı kar sınırlarının yukarısında biriken karlar zamanla kalınlaşır, basıncı
artar. Ayrıca donma-çözülme olaylarının da etkisiyle sıkışarak buzul halini alır.
Buzulların yukarı bölümüne beslenme bölgesi, en alttaki dil kısmına da erime
bölgesi denir.
Buzul Aşındırma Şekilleri:
Buzlar kalın kütleler halinde olduklarından büyük bir iç basınca sahiptir ve
adeta bir hamur gibi hareket eder. Bu hareket sırasında aşındırmalar yapar. Bu
olaya buzul aşındırması denir.
1)BUZUL VADİLERİ: Vadi içine yerleşen buzulun aşağı doğru hareketi
sırasında vadileri U şeklinde aşındırır. Buzul vadileri akarsu vadilerine göre çok
kısadır.
2)SİRK(Buz Yalağı): Dağların yüksekliklerindeki buzulların ilk oluşmaya
başladığı yerdeki küçük aşınım çukurlarına sirk denir.
3)FİYORT: Kutuplara yakın yerlerde buzulların deniz seviyesine inerek,
kıyıda oluşturduğu şekillerdir. Aşındırma deniz seviyesinin altına indiği için
kıyıdan içerilere deniz ilerler. Norveç’te bu tür kıyılara sık rastlanır.
Buzul Biriktirme Şekilleri:
Buzullarda aşındırdıkları maddeleri bir süre taşıdıktan sonra biriktirir.
Böylece buzul biriktirme şekilleri oluşur. Buzulların vadi tabanı ve yamaçlardan
kopardıkları parçalara moren(Buzultaş) denir. Morenlerin gerisinde zamanla sular
birikirse, buzul set gölleri oluşur. Buzullardan çıkan akarsular, buzulların önünde
ova biçiminde geniş düzlükler oluşturur. Buzul-akarsu biriktirmesi sonucu oluşan
bu düzlüklere sander denir.
Ülkemizde Buzul Şekilleri:
Günümüzde Türkiye’de; Aladağ, Erciyes, Kaçkar, Büyük Ağrı, Süphan, Buzul
ve Sat dağlarında buzullar bulunmaktadır. Buzul çağında bile ülkemizde buzullar
yüksek dağların doruklarında kalmıştır.Bu nedenle buzul şekilleri ülkemizde
yaygın değildir.En çok sirklere rastlanır.Sirkler daha sonlara sularla dolarak sirk
oluşturmuştur.
RÜZGÂRLAR VE RÜZGÂRLARIN OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER
Rüzgarlar mekanik çözülmenin şiddetli olduğu kurak ve yarı kurak iklimlerde
etkilidir. Özellikle dönenceler çevresinde ve kara içlerinde oluşan çöllerde, rüzgar
şekillendirici etkisi fazladır.Bitki örtüsü olmaması aşındırmanın etkisini arttırır.
Rüzgar Aşındırma Şekilleri:
1)MANTARKAYA(TAFONİ): Rüzgarın yüzeyden havalandırdığı maddelerin
kayalara çarparak aşındırma meydana getirmesiyle oluşan şekillerdir.
2)YARDANG: Farklı arazi yapısına sahip milli ve tüflü arazilerde oluşan yüzey
bozukluklarına denir.
***Türkiye’de rüzgar aşındırmasının en etkili olduğu yerlerin başında KonyaKarapınar çevresi gelir. Bunun dışında rüzgar aşındırması pek etkili olmamıştır.
Rüzgar Biriktirme Şekilleri:
Rüzgar taşıdığı maddeleri(kum,toz,gibi) hızının azaldığı bırakarak
biriktirir.Bunlara kumul denir.Kumullar çöllerde oluşabileceği gibi kıyılardada
oluşur.Bunlara kıyı kumulu denir.Türkiye’de İstanbul-Şile’de kıyı kumuluna
rastlanır.
Hilal biçiminde birikerek oluşan kumullara barkan denir.Kurak yerlerden
taşıyarak çok uzaklarda biriktirdikleri toz boyutundaki maddelerin oluşturduğu
örtüye lös denir.Ülkemizde bulunmamaktadır.Lösler,özellikle çöl bölgelerine yakın
nemli bölgelerde verimli tarım toprakları haline gelir.
DALGALAR
Rüzgarların etkisiyle deniz ve göl yüzeylerinde meydana gelen salınımlardır.
Dalga boyu, rüzgarın hızı arttıkça artar. Dalgalar ayrıca denizlerde meydana gelen
volkanizma ve depremlerin etkisiyle oluşur.Bu dalgalara Tsunami dalgası
denir.Dalgalar sığ kıyılarda(kıta sahanlığının geniş olduğu) biriktirme,derin
kıyılarda ise aşındırma yapar.
Dalga Aşınım Şekilleri:
Falez(Yalıyar): Dağların kıyıya paralel uzandığı alanlarda dalgaların yamacın altını
oyması ve üst kısmın çökmesiyle oluşan yer şeklidir.Yurdumuzda Doğu ve Batı
Karadeniz kıyıları ile,Teke yarımadası,Taşeli Platosu ve Tekirdağ-İstanbul
arasında görülür.
Dalga Biriktirme Şekilleri:
1.Kumsal(Plaj): Dalgaların aşındırarak taşıdığı malzemeleri sığ kıyılarda
biriktirmesiyle oluşan kum depolarıdır.
2.Kıyı Oku: Dalgaların taşıdığı malzemeleri deniz içinde veya kıyıya paralel
bir şekilde biriktirmesiyle oluşan yer şeklidir.
3.Kıyı Kordonu: Kıyı oklarının koy ve körfezin ağız kısmını kapatacak şekilde
büyümesiyle oluşan yer şeklidir.
4.Tombolo(Saplı Ada): Kıyı yakınında bulunan ada ile kara arasında dalgaların
getirdiği malzemeleri biriktirmesi sonucu ada karaya bağlanır. Böyle oluşan yer
şekillerine denir. Örneğin Kapıdağ yarımadası.
GEL-GİT (MED-CEZİR):Ay ve güneşin çekim kuvveti ile deniz göl yüzeylerinde
oluşan kabarma ve alçalma hareketidir. Gel-git olayında Ay’ın etkisi daha
(Dünyaya daha yakın olduğundan) fazladır. Ay günü ile güneş günü arasındaki 50
dk.lık farktan dolayı gel-git olayı her gün bir önceki güne göre daha geç
gerçekleşir.Ay ve Güneşin etkisiyle gün içinde iki yükselme ve iki alçalma
hareketi olur.Yeniay ve Dounayda büyük gel-git ilk ve son dördünde küçük gel-git
yaşanır.
 Kabarma ve alçalma arasındaki seviye farkına gel-git genliği denir.
 Gel-git genliği iç denizlerde azdır(40-50 cm.).Okyanus kıyılarında fazladır.
 Türkiye’yi çevreleyen denizler bir iç deniz olduğu için gel-git olayının
etkisi azdır.
Gel-git olayının etkisiyle akarsuların ağız kısmında oluşan doğal limanlara
Haliç denir. Yurdumuzda haliç oluşumu yoktur.
BAŞLICA KIYI TİPLERİ
Kıyıların şekillenmesinde etkili faktörler:
1.Dalgalar 2.Dalga akıntısı 3.Gel-git akıntısı
6.İç Kuvvetler
4.Akarsular
5.Buzullar
7.Kıyıdaki dağların uzanış biçimleri
8.Canlılar (Mercanlar) (en az etkili)
9.Rüzgarlar (Dolaylı etkiye sahip)
10.Okyanus Akıntıları: Muson rüzgarları ve sürekli rüzgarların (Alizeler,Batı
Rüzgarları) oluşturduğu akıntılar.
11.Yoğunluk (Tuzluluk) ve Seviye Farkı : Denizlerin boğazlarla birbirine bağlandığı
yerde görülür. Örneğin Karadeniz’den Akdeniz’e doğru, Akdeniz’den Karadeniz’e
doğru alt akıntı olması
A.ENİNE KIYILAR: Dağların kıyıya dik uzandığı yerlerde görülür. Ör: Ege Bölgesi
Kıyıları (Edremit Kuşadası arası). Bu kıyılarda; girinti-çıkıntı fazladır. Kıta
sahanlığı geniştir. İç kesimlere ulaşım kolaydır. Limanların hinterlandı geniştir.
Deniz etkisi iç kesimlere kadar sokulabilir.
B.BOYUNA KIYILAR: Dağların kıyıya paralel uzandığı yerlerde görülür. Örn:
Karadeniz ve Akdeniz Kıyıları. Bu kıyılarda; girinti-çıkıntı azdır. Doğal limanlar
azdır ve hinterlandları dardır. İç kesimlere ulaşım zordur.Dalga aşındırmasıyla
falez oluşumu fazladır. Kıyı ile iç kesimler arasında iklim, bitki örtüsü, ekonomik
faaliyetlerde farklılık fazladır.
C.RİA TİPİ KIYILAR: Akarsu vadilerinin deniz suları altında kalmasıyla oluşan kıyı
tipidir. Örn; İstanbul- Çanakkale Boğazları, Haliç ve Güneybatı Anadolu kıyıları
gibi.
D. DALMAÇYA KIYI TİPİ: kıyıya paralel uzanmış dağların çukur kısımlarının deniz
suları altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir. Dağların yüksek kısımları adaları
oluşturur. Örn; Adriyatik Denizi’nde Dalmaçya kıyıları, ülkemizde Antalya-Kaş
kıyıları, gibi.
E. LİMANLI KIYILAR: Geniş tabanlı vadilerin veya koy-körfezlerin deniz suları
altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir. Örn; Karadeniz’in kuzeyindeki kıyılar
(Odessa, Dinyeper ) ,yurdumuzda ise Büyük ve Küçük Çekmece kıyıları bu tür
kıyılardandır.
F. HALİÇ (ESTUAR ) TİPİ KIYILAR: Gel-git olayının etkisiyle akarsu ağızlarında
oluşan kıyılardır. Kuzeybatı Avrupa kıyılarındaki önemli limanlar buna örnektir.
Hamburg Limanı, gibi. Ülkemizde bu kıyı tipi yoktur.
G. FİYORT TİPİ KIYILAR: Buzul vadilerinin sular altında kalmasıyla oluşan
kıyılardır. Bu kıyılara en iyi örnek İskandinav Yarımadası’ndaki kıyılar gösterilir.
Eğer kıyıda adalar var ve kıyının girinti-çıkıntısı fazla ise bu tür kıyılara SKAYER
TİPİ KIYILAR denir. Örn; Norveç kıyıları.
H. RESİF KIYILARI: Mercan kabuklarının üst üste birikmesiyle oluşan kıyı tipidir.
Örn; Avusturalya’nın doğusundaki mercan adalarının kıyıları.
Download