indir

advertisement
PAGDER’in plastiğe yönelik algı araştırması
bilimsel dayanağı olmayan ön yargıları ortaya koydu!
İlki 2009 yılında yapılan ve bu yıl da PAGDER tarafından tekrarlanan tüketicilerin plastik eşya ve
plastik ambalajlara karşı tutum ve davranışlarını saptamaya yönelik “Algı Araştırması”, plastikle
ilgili doğru algıyı oluşturacak yeterli düzeyde bilgiye sahip olunmaması nedeniyle ön yargıların hala
devam ettiğini gösteriyor.
Plastik Sanayicileri Derneği’nin (PAGDER) tüketicilerin plastik eşya ve plastik ambalajlara karşı tutum
ve davranışlarını belirlemeye yönelik GfK’ya yaptırdığı plastik algı araştırmasının ikincisinin analizleri
tamamlandı.
Alanında yapılan önemli - detaylı bir araştırma ve ilginç veriler!
Hanelerde “Yüz Yüze Anket Tekniği” kullanılarak, Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesini temsilen seçilen 15
ilin kentsel kesimlerinde yaşayan 15 yaş ve üstünün oluşturduğu 1252 kişi ile (Grubun yüzde 50’si
kadın-yüzde 50’si erkek) görüşülerek gerçekleştirilen araştırmanın soruları PAGDER tarafından verilen
araştırma bilgilendirmesi çerçevesinde oluşturuldu. GfK Türkiye uzmanları tarafından hazırlanan
araştırmada görüşülen kişiler çok aşamalı yarı tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenirken, mesleki
standartları düzenleyici bir meslek birliği olan ESOMAR kurallarına bağlı olarak araştırma
gerçekleştirildi. Saha çalışmasında; yüzde 13’ü üniversite mezunu, yüzde 45’i çalışan kesimden, yüzde
16’sı AB, yüzde 29’u ise C1 grubunun oluşturduğu tüketici grubu ile yapılan görüşmeler ilginç veriler
ortaya koydu.
Araştırma sonuçlarına bakıldığında, 2009’da yapılan ilk analiz sonuçlarına göre plastikle ilgili bazı
iyileşmeler görülmesine rağmen tüketicinin çoğunun plastik eşya ve plastik ambalajlara karşı yanlış
bilgilerle önyargılarının devam ettiği görüldü. Örneğin, “Kağıt bardakların iç kısmının plastik olduğunu
biliyor musunuz?” sorusunda, kağıt bardağın iç yüzeyinin de kağıt olduğunu zannedenlerin oranı
yüzde 78 olarak çıktı.
Plastik poşet algısı!
2009 yılında yapılan araştırmada plastik poşetlerin zararlı olduğuna dair algı yüzde 89, zararlı
olmadığına dair oran yüzde 8 iken, bu yıl yapılan araştırmada zararlı olduğuna dair algı yüzde 82,
zararlı olmadığına dair algı ise yüzde 12 olarak değişiklik gösterdi. Plastik poşet kullanım sonrası
yapılan saptamalar ise bu konuda ufak da olsa bir gelişme olduğunu ortaya koydu. Daha önceki
araştırmada, plastik poşeti çöpe atanların oranı yüzde 62 iken oran bu yılki araştırmada yüzde 52’ye
düştü. Naylon poşeti, çöp poşeti olarak kullanımda ise bir düşüş olmadığı, aksine yüzde 1’lik bir artış
olduğu gözlendi; ilk araştırmada yüzde 45 iken bu yılki araştırmada bu oran yüzde 46 oldu. Naylon
poşeti geri dönüştürmek için ayıranların oranı ise her iki araştırmada da aynı kaldı: Yüzde 8.
Plastik alışveriş poşetlerinin kullanımının yasaklanmasının market ve pazar alışverişlerini zorlaştırıp
zorlaştırmayacağı sorusuna verilen yanıtlardan bu yasaklamanın alışverişi yüzde 38 zorlaştıracağı
algısının bulunduğu saptandı. Yüzde 47 bu yasaklamanın alışverişini etkilemeyeceğini belirtirken
yüzde 15’in ise bu konuda fikri olmadığı sonucu çıktı.
“Şehir efsaneleriyle” plastik algısı!
“Plastik doğada ancak bin yılda yok olur” tezine inananların oranlarına bakıldığında; yüzde 61 oranı
bu teze inanırken, inanmayanların oranı yüzde 18 oldu. Fikri olmayanların oranı ise, yüzde 21.
“Plastikler bu kadar çok kullanılmasa çevremiz daha temiz olur”a kesinlikle katılanların oranı yüzde 24
iken, katılıyorum diyenler yüzde 62 olarak belirlendi. Bu düşünceye katılmayanların oranı ise yüzde 8
oldu. Yüzde 7’nin ise bu konuda hiçbir fikri bulunmadığı saptandı. Plastik oyuncakların çocuklar için
zararlı olduğu fikrine ise, kesinlikle katılanların oranı yüzde 33, katılıyorum diyenler yüzde 56, pek
katılmayanlar yüzde 4, hiç katılmayanlar yüzde 1, fikri olmayanlar ise yüzde 6 oldu. 2009 yılında
plastik oyuncakların çocuklar için zararlı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 90 iken, son yapılan
araştırmada ise bu konudaki algı oranı yüzde 89 olarak belirlendi. İlk yapılan araştırmada plastiklerin
kansere yol açtığı sabit fikrine sahip olanların oranı yüzde 87 iken, plastiklerin kansere neden olduğu
yönündeki olumsuz algının yüzde 86 oranıyla devam ettiği 2013 araştırmasında yer aldı.
Araştırmada, “Plastiklerin yeteri kadar geri dönüştürüldüğüne inanıyor musunuz?” sorusu da ilginç
sonuçlar getirdi; yüzde 9 plastik atıkların yeteri kadar geri dönüştürüldüğüne kesinlikle inanırken,
yüzde 41 buna katıldığını, yüzde 22 ise pek katılmadığını aktardı. Plastiklerin yeteri kadar geri
dönüştürülmediğine katılmayanlar yüzde 11 olurken, fikri olmayanların oranı yüzde 17 oldu.
“Görevimiz, bugünkü refahımızı sağlayan plastik ile gerçekleri bıkıp usanmadan anlatmak…”
Araştırma sonuçlarını değerlendiren PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, “Bu sonuçlar,
aslında bilimsel dayanağı olmayan bazı bilgilerin doğruluğu, yanlışlığı araştırılmadan insanları
etkilediğini, yanlış ve olumsuz algılara neden olduğunu ortaya koyuyor. Genellikle tüketici, plastiğin
çevreye ve sağlığa zarar verdiği yanlış algısıyla, ön yargıyla hareket ediyor. Oysa plastik tıptan
eczacılık, kozmetik, ilaç sanayine, inşaata, teknik parçalara, tekstilden sportif eşyalara, otomotive
kadar çok sayıda sanayi kolunda kullanılıyor. Plastikler; tüm dünyada, cam, metal, kauçuk, ağaç,
inorganik maddeler gibi malzemelerin yerine alternatif malzeme olarak veya bu malzemelerle birlikte
kullanılan geleceğin vazgeçilmez malzemesidir. Gelişen teknolojiye paralel olarak her gün yeni
uygulamalara imkan sağlayan plastiklerin ekonomik ve kolay uygulanabilir olması, diğer maddelere
göre tüketimini hızla artırıyor. Bu durum, alternatif malzeme üreticilerinin pazar kaybetme kaygısı ile
her gün artan ölçüde ve bilimselliğe dayanmayan iddialarla plastiğe saldırması ve plastikle ilgili kamu
algısının olumsuzlaştırılmasına neden olmaktadır. Halbuki plastikler üretim, kullanım ve geri dönüşüm
safhalarında en çevreci malzemelerdir. Tüketiminin fazlalığı, ülkelerin gelişmişliğinin göstergelerinden
biri olarak değerlendirilen plastikler dayanıklıdır, hafiftir, emniyetlidir, çok çeşitli şekillere
sokulabilirler, fiyat avantajına sahiptirler, yaşam boyu değerlendirildiklerinde, geri
dönüştürüldüklerinde kaynak tasarrufu ve ülke ekonomisine çok büyük katkı sağlarlar. Rakamlara da
baktığımızda, Türkiye plastik sektörünün, mamul üretimi ile yarattığı toplam üretim değeri 2008
yılında 22,2 milyar dolar iken bu değerin 2012 yılında 29,3 milyar dolara çıktığı ve son 5 yıl içinde
sektörün 127 milyar dolarlık üretim gerçekleştirerek GSYH içinden yüzde pay aldığı görülmektedir.
Plastikler büyük bir katma değer zinciri yaratarak ülkelerin sosyal ve ekonomik gelişmelerine katkıda
bulunmaktadır. Açıkçası, üretici olarak ilgili bütün tarafların bu konuda bilgileri net ve doğru olarak
verme yükümlülüğü var” dedi.
Plastik denilince akla gelen ilk üç ürün sıralaması değişti: Akla ilk olarak “Bardak” geliyor!
Yeni yapılan araştırma, 2009 yılında yapılan araştırmada tüketicilerin plastik denilince akla gelen ilk üç
ürün sıralamasında da değişiklik olduğunu ortaya koydu. 2009 yılında plastik denilince ilk akla gelen
ürünler sırasıyla leğen (yüzde 22), saksı/kova (yüzde 11) ve tabak, çanak (yüzde 11) olurken yeni
yapılan araştırmada tüketicilerin yüzde 16’sı “plastik” denilince ilk akla gelen ürünün bardak
olduğunu belirtti. Tabak, çanak vb. yüzde 12 ile ikinci sırada, leğen yüzde 9 ile üçüncü sırada yer aldı.
Araştırma tüketicinin alternatifi olması halinde ilk vazgeçeceği ürünlerden birini bardak olarak ortaya
koydu. Alışveriş yaptıkları herhangi bir günde, sadece plastik olduğu için almaktan vazgeçtiği bir ürün
sorulduğunda da, plastik bardakların ilk sıralarda olması dikkat çekti. Tüketicilerin büyük kısmı (yüzde
42) kağıt bardakları plastiğe göre daha sağlıklı bulduğunu belirtirken, plastik bardağın da, kağıt
bardağın da zararlı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 40 oldu. İlk vazgeçilecek plastik ürün “bardak”
(yüzde 15) olurken, plastik yerine tercih edilen maddelerin başında cam geldi (yüzde 79).
Polikarbonat damacana ve PET şişelerdeki suların sağlıksız olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 79
olurken, plastikler bu kadar çok kullanılmasa çevrenin daha temiz olacağı algısının oranı yüzde 85
olarak belirlendi. 2009 yılında plastik kampanyalarda yer alabileceğini ve yer alamayacağını aktaran
katılımcıların oranları yüzde 51 ve yüzde 49 ile birbirine yakınken, 2013 yılında plastiklere karşı
yapılan kampanyalarda yer alabileceği ifaden edenlerin oranları artış gösterirken, yer almayacağını
ifade edenlerin oranında düşüş olduğu gözlendi. 2009 yılında yapılan “Algı Araştırması” çalışmasında
plastiklerle ilgili yapılan olumsuz haberlerin etkisi ile plastik ürün almaktan vazgeçenlerin oranı yüzde
61 olarak yer alırken, 2013 yılında plastiklerle ilgili olumsuz haberlerin plastik ürün satın alma
davranışına etki oranı yüzde 55 olarak saptandı.
Download