hazırlık sınıfları için dil bilgisi dersi ders notları

advertisement
HAZIRLIK SINIFLARI İÇİN DİL BİLGİSİ DERSİ DERS NOTLARI
A. SIMPLE PRESENT TENSE
Affirmative
I work
You work
He works
She works
It works
We work
They work
Negative
I don’t work
You don’t work
He doesn’t work
She doesn’t work
It doesn’t work
We don’t work
They don’t work
Question
Do I work?
Do you work?
Does he work?
Does she work?
Does it work?
Do we work?
Do they work?
Türkçe’deki Geniş Zaman’a karşılık gelen bu zaman;
a. genel geçer ifadelerde/Her zaman olan olabilecek olan olaylarda
Ör: Water boils at 100 degrees. (Su 100 derecede kaynar.)
The earth rotates around the sun. (Dünya güneş etrafında döner.)
b.
Rutin olarak yapılan işlerde/belirli sıklıkla yapılan işlerde/ alışkanlıklarda/geleneklerde
Ör: I wake up at 6:30 every morning. (Her sabah 6:30’da uyanırım.)
He never drives to school. (O hiçbir zaman okula arabayla gitmez.)
c. Kalıcı/ uzun süre aynı şekilde devam eden olaylarda/durumlarda
Ör: They live in Ankara. (Ankara’da yaşarlar.)
d. Bir olayı aktarırken özellikle hikaye dilinde
Ör: Jack goes to work. He attends the meeting and goes back to his home. Then he has dinner
with his wife and …. (Jack işe gider. Toplantıya katılır ve evine döner. Daha sonra karısı ile akşam
yemeği yer ve …)
Not: Hikaye aktarırken geçmiş zaman da kullanılabilir.
e. Şimdiki zaman (yüklem + -ing) ile birlikte kullanılamayan ‘durum fiilleri’ ile birlikte şimdiki zaman
anlamında kullanılır.
Ör: He believes that you will win the match. (Senin maçı kazanacağına inanıyor.)
Başlıca durum fiilleri: astonish, belong to, believe, concern, consist of, contain, depend on,
deserve, detest, dislike, doubt, feel, fit, forget, guess, have, hear, hate, imagine, include, impress,
know, like, love, need, owe, realize, recognize, regret, resemble, remember, satisfy, see, seem,
smell, sound, suppose, taste, think, understand, want, wish, …
f. Emir cümlelerinde kullanılır.
Ör: Don’t make noise! (Gürültü yapma)
Ör: Come in! (İçeri gel)
- Bu zamanla birlikte kullanılabilecek zaman ifadelerinden bazıları:
Every day, every month, every evening/morning/afternoon/night, every Sunday/Monday…,
every Summer/Winter/…, every weekend, on weekdays, on weekends…;
Frequency Adverbs (Sıklık zarfları): always, usually, generally, frequently, often, occasionally,
sometimes, rarely, seldom, hardly ever, never…
B. PRESENT CONTINUOUS TENSE
Affirmative
I am working
You are working
He is working
She is working
It is working
We are working
They are working
Negative
I am not working
You aren’t working
He isn’t working
She isn’t working
It is not working
We are not working
They aren’t working
Question
Am I working?
Are you working?
Is he working?
Is she working?
Is it working?
Are we working?
Are they working?
a. Şu anda gerçekleşmekte olan ve tamamlanmamış olaylar için kullanılır.
Ör: You are reading a sentence. (Bir cümle okuyorsun/okumaktasın.)
b. Şu aralar olmakta olan olaylar için kullanılır.
Ör: I am reading a wonderful novel. (Şahane bir kitap okuyorum/okumaktayım.)
c. Geleceğe yönelik kesin planlarda kullanılır.
Ör: What are you doing tomorrow ? (Yarın ne yapıyorsun?)
d. Konuşmacıyı tedirgin eden ve sık tekrarlanan bir olay için "always" ile birlikte kullanılır.
Ör: She is always complaining about my dog. (Sürekli / Hep / Durmadan köpeğimden şikayet
ediyor.)
- Bu zamanla birlikte kullanılabilecek zaman ifadelerinden bazıları:
Now, at present, at the moment, today, this week, this month…
Sürekliliği Olmayan Fiiller – (Durum Fiilleri) Non-Continuous/Stative Verbs
Durum fiilleri veya sürekliliği olmayan fiiller bir hareketten ziyade durum belirten fiillerdir ve bu
nedenle genel olarak sürekli zamanlarla (continuous tense) kullanılmazlar. Şimdiki zaman anlamında
Geniş Zamanla (‘Simple Present Tense’) kullanılırlar. Bunlardan bir kısmı;
Düşünce, Davranış veya Fikir Belirten Fiiller:
appear, believe, consider, doubt, feel, forget, guess, know, mean, need, prefer, realize, remember,
seem, sound, think, understand, …
Ör: I expect they will be late.
Sahiplik Belirten Fiiller:
belong, have, own, posses, …
Ör: My uncle owns a hotel.
Duygu Belirten Fiiller:
care, desire, forgive, hate, like, love, refuse, want, wish, …
Ör: I love chocolate ice cream.
Beş Duyuyu İfade Eden Fiiller:
feel, hear, see, smell, taste
Ör: Mike must be at home. I can see his car parked outside.
Yukarıda bahsedilen fiillerden bazıları hareket de belirtebilir. Hareket belirttikleri durumlarda ‘Şimdiki
Zaman’ ile kullanılabilirler.
Ör:
I think he’s lying. (= believe) (inanmak)*
I’m thinking about the plan. (= am considering)(düşünmek)**
The food tastes delicious. (= has a delicious flavour) (tadı olmak)*
He is tasting the food. (=is tasting the flavour of)(tatmak)**
The chicken weighs 2 kilos. (= has a weight of) (kilosu olmak)*
The butcher is weighing the meat. (is measuring how heavy it is) (tartmak)**
I can see some people. (= perceive with my eyes) (görmek)*
I see what you mean. (=understand) (anlamak)*
I am seeing my doctor tomorrow. (=am meeting) (toplanmak/ziyaret etmek)**
* Bu anlamları ile durum belirtirler.
** Bu anlamları ile hareket belirtirler ve ‘Fiil + ing’ ile yani ‘Present Continues Tense’ ile
kullanılabilirler.
C. SİMPLE PAST TENSE
Affirmative
I worked
You worked
He worked
She worked
It worked
We worked
They worked
Negative
I did not work
You did not work
He did not work
She did not work
It did not work
We did not work
They did not work
Question
Did I work?
Did you work?
Did he work?
Did she work?
Did it work?
Did we work?
Did they work?
Affirmative
I came
You came
He came
She came
It came
We came
They came
Negative
I did not come
You did not come
He did not come
She did not come
It did not come
We did not come
They did not come
Question
Did I come?
Did you come?
Did he come?
Did she come?
Did it come?
Did we come?
Did they come?
Bu zamanla birlikte kullanılan fiiller düzenli (regular) ve düzensiz (irregular) olarak iki gruba ayrılır.
Olumlu cümlelerde düzenli fiillere ‘–ed’ eklenirken, düzensiz fiiller değişikliğe uğrar (Bkz. Düzensiz
Fiiller Listesi). Olumsuz cümlelerde ise did not (didn’t) ve fiilin yalın hali (V1) kullanılır. Benzer
şekilde soru cümlelerinde de Did Özne ve fiilin yalın hali (V1) kullanılır.
a. Geçmişte belirli bir zamanda bitmiş bir olay için kullanılır.
Ör: He left a minute ago. (Bir dakika önce çıktı.)
Where did the accident happen? (Kaza nerede oldu ?)
NOT: Bu zamanın kullanımında yer veya zaman belirtilmesi zorunludur. Aksi takdirde Present
Perfect Tense (have/has V3) kullanılır. * (Bu zaman ilerleyen dönemlerde detaylı anlatılacaktır.)
— Bu zamanla birlikte kullanılabilecek zaman ifadelerinden bazıları:
Yesterday, yesterday morning/afternoon/evening/…, last Monday/Sunday/…, last
week/weekend/June/July/…, two days /three weeks/ four months/… ago, in 1920, in 15th century, …
D. FUTURE TENSES
- To be Going To
a. Daha önceden karar verilen geleceğe yönelik eylemlerde,
Ör: They are going to spend their holidays in İzmir. They already decided it two weeks ago. (Tatillerini
İzmir’de geçirecekler. İki hafta önce karar verdiler.)
A: Do you like this blouse? B: Yes, why? A: I am going to give it to my son as a gift. (A: Bu bluzu
beğendin mi? B: Evet, neden? A: Hediye olarak oğluma vereceğim.)
b. Bildiğimiz ya da gördüğümüz, var olan bir kanıt var ise,
Ör: Look! There are black clouds. It is going to rain. (Bak! Siyah bulutlar var. Yağmur yağacak.)
NOT: Gitmek (‘go’) fiili ile birlikte ‘to be going to’ yerine ‘will’ veya ‘Present Continuous Tense’ tercih
edilebilir.
Ör: They are going to go to Ankara because there is a meeting on Monday.
They will go to Ankara because there is a meeting on Monday.
They are going to Ankara because there is a meeting on Monday.
- Will
a. Konuşma anında verilen kararlarda,
Ör: I like these jeans. I’ll take them. (Bu kot pantolonları beğendim. Onları alacağım.)
b. Düşüncelere, inançlara veya hayal gücüne dayalı tahminlerde (kanıt olmaksızın yapılan
tahminlerde)
Ör: In the year 2050, people will use flying cars. (2050 yılında insanlar uçan arabalar kullanacak.)
c. Söz verildiğinde
Ör: I promise. I will pay this back next month. (Söz veriyorum. Gelecek ay ödeyeceğim.)
d. Gelecekteki kesin, bilimsel doğrularda
Ör: I will be 20 next June. (Gelecek Haziran 20 olacağım/20 yaşına gireceğim.)
e. ‘think’, ‘believe’ ve ‘hope’ gibi fiillerle birlikte will kullanılır.
Ör: I think you will be successful. (Bence başarılı olacaksın.)
f.
‘Probably’ ve ‘maybe’ ifadeleri ile ‘will’ kullanılır.
Ör: He will probably finish the report next Friday. (Raporunu muhtemelen gelecek Cuma
bitirecek.)
I will maybe graduate from university in 2015. (2015’te muhtemelen üniversiteden mezun
olacağım.)
- Present Continuous Tense
a. Genellikle ‘I’ ve ‘we’ özneleri ile yakın gelecekte yapılacağı kesin olan eylemlerde
Ör: I am playing football this evening.
- Simple Present Tense
a. Bir zaman çizelgesi var ise (Ders programı, çalışma/tatil günleri, otobüs/uçak/vapur/tren vb.
vasıtaların varış/kalkış saatleri …)
Ör: The plane arrives at 19:30.
WH-/INFORMATION QUESTIONS (BİLGİ SORULARI)
A. Özne Sorulduğunda
- Cümlede özne farklı soru ifadeleri ile sorulabilir. Ancak genel kural öznenin yerini tutan soru
ifadesinin ardından fiil (3. Tekil şahısa göre çekimlenecek) ve daha sonra varsa nesne ve diğer
öğelerin getirilmesi şeklindedir.
Ör: Who knows the answer? (Kim cevabı biliyor?)
- Özne Kişi/insan ise soru kelimesi olarak ‘Who’ kullanılır.
Ör: Who is calling you? (Kim seni arıyor?)






Who washed the car? (Kim arabayı yıkadı?)
- Özne bir eşya ya da hayvan ise soru kelimesi ‘What’ olur.
Ör: What happens? (Ne olur?)
What will replace this question? (Ne bu sorunun yerini alacak?)
What is going to start? (Ne başlayacak?)
- Öznede bir sahiplik durumu var ise o sahiplik ifadesi Kimin sorusu ile (‘Whose’) sorulur.
Ör: Whose car is this? (Kimin arabası bu?)
Whose father is going to work? (Kimin babası işe gidiyor?)
Whose houses are expensive? (Kimin evleri pahalıdır?)
‘Whose’ hemen arkasından İsim ile birlikte kullanılır. Whose father …. Whose houses….
‘Whose’un peşinden isim geldiği için öznenin tekil mi çoğul mu olduğu bilinir. Doğal olarak fiilin
çekimi ismin tekil/çoğulluğuna göre yapılır.
- Hangisi sorusu (‘Which’) da özne sorabilir.
Ör: Which car is yours? (Hangi araba senin(ki)?)
Which ones are the new ones? (Hangileri yeni olanlardır?)
‘Which’ ifadesi de ardından isim alır. Which car …. Which ones …
‘Which’in peşinden isim geldiği için öznenin tekil mi çoğul mu olduğu bilinir. Doğal olarak fiilin
çekimi ismin tekil/çoğulluğuna göre yapılır.
B. Nesne ve Tümleçler Sorulduğunda
Cümlede nesne veya tümleç sorulduğunda soru ifadesinden sonra yardımcı fiil özne fiil sıralaması
takip edilir.
İngilizce’de nesne iki şekilde kullanılır. Fiilin hemen ardından veya bir edat (‘preposition’) ardından
kullanılabilir.
Ör: I give up it. (Give up  yüklem / it  nesne)
He bought CD to Ali. (bought  yüklem/ CD nesne/ to edat/ Ali nesne) Bu
cümlede iki nesne vardır. Biri fiilin ardından diğeri ise edatın peşinden kullanılmış.
-
-
-
-
Cümlede nesne bir hayvan ya da eşya olabilir. Bu durumda ‘What’ sorusu nesneyi sorar.
Ör: What are you going to buy? (Ne alacaksın?)
What did you talk with Alice? (Alice ile ne konuştun?)
Cümlede nesne konumunda bir kişi varsa ‘Who’ ya da ‘Whom’ kullanılır.
Ör: Who do you love? (Kimi seviyorsun?)
Cümlede işin yapıldığı yer sorulurken ‘Where’ kullanılır.
Ör: Where does he go? (Nereye gidiyor?)
Where are you going? (Nereye gidiyorsun?)
Where did they buy these furnitures? (Bu mobilyaları nereden aldılar?)
Cümlede işin ne zaman yapıldığı sorulurken ‘When’ kullanılır.
Ör: When were you born? (Ne zaman doğdun?)
When are we visiting the new neighbours? (Yeni komşuları ne zaman ziyaret ediyoruz?)
When will you be a graduate student? (Ne zaman mezun bir öğrenci olacaksın?)
Cümlede işin saat kaçta yapıldığını sormak için ‘What time’ kullanılır.
Ör: What time did you wake up? (Saat kaçta uyandın?) – I woke up at 10 a.m.
Cümlede işin nasıl yapıldığını sormak için ‘How’ kullanılır.


Ör: How can you make a cake? (Nasıl kek yapabilirsin?)
How was the questions= (Sorular nasıldı?) – They are quite difficult.
- ‘How many’ (sayılabilen), ‘How much’ (Sayılamayan) isimler için miktar sorar.
Ör: How many students are there in the class? (Sınıfta kaç öğrenci var?)
How much money do you earn? (Ne kadar para kazanıyorsun?)
Bu ifadelerden sonra isim kullanılır.
- ‘How much’ fiyat sorarken de kullanılır.
Ör: How much does a vacation cost? (Bir tatil ne kadara mal olur?)
How much are those apples? (Bu elmalar ne kadar?)
- ‘How’ aynı zamanda ‘How old’ (Kaç yaşında) ‘How tall’ (Boyu kaç) gibi farklı soru ifadeleri de
kurar.
- ‘How far’ mesafe/uzaklık sorarken kullanılır.
Ör: How far is Ankara from here? (Ankara buradan ne kadar uzakta?)
- ‘How long’ süre sorarken kullanılan bir ifadedir.
Ör: How long does it take to finish a report? (Raporu bitirmek ne kadar süre alır?)
How long have you been here? (Ne kadar süredir buradasın?)
How long has she been waiting? (Ne kadardır bekliyor?)
Son iki örnekte kullanılan zaman present perfect tense ve present perfect continues tense’dir. Bu
zaman kalıpları daha sonra ele alınacaktır. Fakat ‘How long’ ifadesinin kullanımında sık
kullanılırlar ve örnek olarak görülmesinde fayda vardır.
C. Yapılan İş/Eylem Sorulduğunda
- Yapılan iş/eylem sorulduğunda yani cümlenin yüklemi sorulduğunda soru ifadesi olarak
‘What’ kullanılır ve cümlede fiil yerine yapmak anlamında ‘do’ fiili kullanılır.
Not: Yapılan işin nesnesi var ise, soru cümlesinde nesne de kullanılmaz.
Ör: What did Jane do last weekend? (Geçen haftasonu Jane ne yaptı?)
What is he doing there? (Orada ne yapıyor?)
D. What … like?
- Bu soru kişinin dış görünüşünü veya karakterini sorarken kullanılır.
Ör: What’ Jane like? (Jane neye benziyor/nasıl biri?) – She is tall, average weight, quite and
neat person.
- Aynı zamanda yer, kitap, film, etkinlik vs. ile de kullanılır.
Ör: What’ İstanbul like? (İstanbul nasıl bir şehir?) – It is crowded but lovely.
- Bir kişinin görünüşünden bahsederken ‘What…. look like?’ sorusunu kullanırız.
Ör: What does Jane look like? (Jane’in dış görünüşü nasıl/Neye benziyor?) – She is short with
long, brown hair.
- ‘Like’ ifadesini ‘gibi’ anlamında taste, feel, sound, smell gibi fiillerle de kullanabiliriz.
Ör: What does the soup taste like? (Çorbanın tadı ne gibi?) It is delicious.
What does the melon smell like? (Kavunun kokusu ne gibi?/ne gibi kokuyor?)
What do violines sound like? (Kemanların sesi nasıldır/Ne gibi sesleri var?)
MODALS – (Yardımcı Yüklemler)
-
‘Modallar’ yardımcı yüklem olarak görev yaparlar ve ‘present’ hallerinde Özneden sonra
fiilden önce kullanılırlar. Tümü Fiilin yalın hali ile birlikte kullanılır. Yani S + Modal + V1
şeklinde kullanımları vardır.
A. Can/Can’t/Could/Couldn’t/To be Able To
-
-
-
-
-
-
‘Can’ Türkçe’deki –e bilmek ifadesine karşılık gelir.
Yetenek bildirirken kullanılabilir.
Ör: I can swim. (Ben yüzebilirim.)
He cannot/can’t paint. (Resim yapamaz.)
‘Can’ aynı zamanda ihtimal (possibility) de belirtir.
Ör: He can come to us this evening. (Bu akşam bize gelebilir / Gelme ihtimali var.)
They cannot/can’t invite Jack. (Jack’i davet edemezler.)
Rica (request) ifadeleri de ‘Can’ ile yapılabilir.
Ör: Can you turn on the lights please? (Işıkları açar mısın lütfen?)
İzin isterken/verirken (permission) de ‘can’ kullanılabilir.
Ör: Can I go out? (Dışarı çıkabilir miyim?)
Yetenek belirttiği durumlarda ‘to be able to’ da kullanılabilir.
Ör: You are able to drive car. / You can drive car. (Araba sürebilirsin.)
He is not/isn’t able to use computer. (Bilgisayar kullanamaz.)
Geçmiş zamanda bir kere veya birkaç kere söz konusu olabilecek olaylar için ise ‘was/were
able to’ kullanılabilir. (Başarabildi anlamındadır)
Ör: The thief was able to escape. (Hırsız kaçabildi / kaçmayı başarabildi.)
She wasn’t able to win the race. (Yarışı kazanamadı / kazanmayı başaramadı)
Gelecekte bir yetenekten bahsediyorsak ‘will be able to’ kullanmamız gerekir.
Ör: I will be able to play the piano. (Piyano çalabileceğim.)
Geçmişte bir yetenek durumu var ise ‘could’ kullanılır.
Ör: He could play football very well. (Çok iyi futbol oynayabilirdi.)
She couldn’t swim fast enough. (Yeteri kadar hızlı yüzemedi.)
‘Could’ rica anlamı da belirtir. ‘Can’ farklı olarak daha kibar bir anlatımdır.
Ör: Could you give me your pen, please? (Kalemini bana verir misin lütfen?)
İzin almak için ‘Can’ yerine daha kibar bir ifade olarak ‘May’ de kullanılabilir.
Ör: May I come in? (İçeri girebilir miyim?)
May we give the homework later? (Ödevi daha sonra verebilir miyiz?)
Not: ‘May’ daha çok ‘I’ ve ‘we’ özneleri ile birlikte tercih edilir.
CAN
ABILITY (Yeterlilik) (present)
IMPOSSIBILITY (İmkansızlık)
She can design well.
That cannot be Tom - He is in New York now.
Smoking can cause cancer.
POSSIBILITY (Olasılık) (present)
Perhaps we can meet next week.
Can I have some cake please?
REQUEST (rica, istek) [Can I… ]
OFFER (öneri) [Can I…]
PERMISSION (İzin isteme / verme)
ORDER (kızarak birşey yapmasını
isteme)1
SUGGESTION (tavsiye)
Can I help you with those bags?
“Can I leave the class early?”
“Yes, sure”
If you carry on being horrible to your sister, Sophie, you can
just go to bed! (Kızkardeşine kötü davranmaya devam
edeceksen, doğru yatağa-gidebilirsin-)
You can try another store, if you want.
You can’t wear that dress. It is indecent. (Bu elbiseyi
giyemezsin. Uygun/saygın değil.)
INAPPROPRIACY/INACCURACY
(Uygunsuzluk)
[can’t]
You cannot really call this small knife a gun. (Bu küçücük
bıçağa bir silah diyemezsin/demen uygun değil.)
COULD
ABILITY (Yeterlilik) (Past)
POSSIBILITY
(olasılık) (Present)
REQUEST (Kibar rica) [Could you…]
She could play the guitar well when she was 7.
We could get married by next year. (Gelecek yıl
evlenebiliriz)
Could you lend me £5?
“Could I use your phone?”
PERMISSION (izin) [Could I…]
“Yes you could.”
You said we could watch television when we've finished our
homework.
SUGGESTION (öneri)
We could have dinner, if you like. (Eğer istersen akşam
yemek yiyebiliriz.)
NECESSITY (gereklilik)
Well, you could try to look a little more enthusiastic!
(Pekala, biraz daha istekli görünmeye çalışabilirsin)
B. Should / Shouldn’t
- Bu ifadeleri genellikle tavsiyede bulunurken/ tavsiye isterken kullanırız.
Ör: You should go to a doctor. (Doktora gitmelisin.)
You shouldn’t drive fast. (Arabayı hızlı sürmemelisin.)
What should I do now? (Şimdi ne yapmalıyım?)
- Tavsiye verirken ‘must’ da kullanılabilir. Fakat ‘must’ ‘should’dan daha kuvvetlidir.
Ör: You should eat more vegetables. (Daha fazla sebze yemelisin. İyi fikirdir.)
1
İnformal ve sadece kızgınlık durumunda kullanılır. Bir cezalandırma amacı taşır.
“You must eat more vegetables”, said the doctor. (Çok önemlidir.)
C.
-
Must/Have to/ Mustn’t/ Don’t Have to
Zorunluluk belirtirken ‘must’ veya ‘have to’ kullanırız.
‘Must’ kişinin kendi isteğiyle oluşan zorunluluk durumlarını ifade ederken kullanılır.
Ör: I must eat something. (Birşeyler yemeliyim/yemek zorundayım.)
He must finish the school. (Okulu bitirmeli/bitirmek zorunda.)
Öneri verirken de ‘must’ kullanılabilir.
Ör: It is an excellent movie. You must see it. (Harika bir film. Görmelisin)
Kurallarla birlikte ‘must’ kullanırız.
Ör: All visitors must empty the rooms at 10.00 in the morning. (Tüm ziyaretçiler sabah 10’da
odaları boşaltmalıdır/boşaltmak zorundadır.)
Emir verirken ‘must’ kullanılabilir.
Ör: You must attend the meeting. (Toplantıya katılmalısın/katılmak zorundasın.)
‘Have/Has to’ ifadesi dışarıdan gelen bir zorlama var ise kullanılır. Kanun, yönetmelik, genelge
vb ile belirlenen zorunluluk durumlarında tercih edilir.
Ör: You have to pay your bills. (Faturalarını ödemek zorundasın.)
He has to wear uniforms. (Uniforma giymek zorundadır.)
‘Must’ soru cümlelerinde kullanılmaz. Soru ifadelerinde ‘Do/Does + S + have to’ yapısı
kullanılır.
Ör: Do you have to sleep that much? (Bu kadar çok uyumak zorunda mısın?)
‘Mustn’t’ yasak belirtir. ‘Must’ın olumsuzu değildir. Yapmamak zorunda olunan işler için
kullanılır.
Ör: You mustn’t eat sugary food. (Şekerli yiyecek yememelisin.)
I mustn’t forget to phone Jane. (Jane’e telefon etmeyi unutmamalıyım.)
Yapmak zorunda değil/Gerek yok anlamında ‘don’t/doesn’t have to’ ifadesi kullanılır.
Ör: You don’t have to wait me. I can go later. (Beni beklemene gerek yok / beklemek zorunda
değilsin. Ben daha sonra gelebilirim.)
She doesn’t have to wake up early on Sundays. (Pazarları erken kalkmak zorunda değil.)
MUST
-
-
2
NECESSITY
Gereklilik)
(PRESENT)
(Zorunluluk-
You must be here by 10 o’clock. (=It’s necessary
that you be here by 10 o’clock. )
I must wash the car tomorrow.
You must wear these socks.
-
PROHIBITION (Yasaklama)
-
-
CONCLUSION (Sonuç çıkarma)
-
After that long walking you must be tired now.2
-
SUGGESTION (Tavsiye)
-
He’s very smart. You must meet him.
Zıttı için CANNOT kullanılır.
“After that short tour you can’t be so tired.”
You must not wear these socks.
You must not smoke in the classroom. It’s strictly
forbidden.
-
FRUSTRATION,
(Öfke, kızgınlık)
HAVE
TO
-
ANNOYANCE
Must the media exaggerate so much? (Medya bu
kadar abartmak zorunda mı?)
(GOT)
-
What time have you got to be there?
Do we have to finish this today? [present]
We'll have to start keeping detailed records. [future]
Jackie's ill so they've had to change their plans. [p.
perf.]
-
NECESSITY
(ZorunlulukGereklilik) (PRESENT)
-
MUST daha çok bireysel zorunluluklar ile ilgilenmekteyken HAVE TO Dışarıdan gelen, resmi,
kurumsal zorunluluk ile ilgilenir. Ancak HAVE TO’nun her iki anlam için de kullanılması
gittikçe yerleşmekte ve özellikle Amerikan İngilizcesinde MUST deyince akla ilk olarak sonuç
çıkarma (conclusion) gelmektedir.
Nurses have to wear a uniform. [hastane düzeni]
Nurses must wear the same uniform. [birden fazla üniformalarının olması kafa karıştırıyor]
I have to collect the children from school at 3 o’clock. [okulun dağılma vakti saat 3]
I must collect the children. [Eşimin işi vardı, dolayısıyla ben almalıyım]
-
USED TO
-
-
Geçmişte yaptığımız ama artık yapmadığımız alışkanlıkları anlatırken kullanırız.
Peşinden Fiilin yalın halini yani V1 kullanılır.
Ör: I used to play football when I was young. (Gençken futbol oynardım.)
He used to drink milk every morning but now he doesn’t drink it. (Her sabah süt içerdi
ancak artık içmiyor.)
Olumsuzu geçmişte yapmadığımız fakat artık yaptığımız alışkanlıklar/eylemler için kullanılır.
Ör: I didn’t used to play guitar. (Gitar çalmazdım.)
She didn’t used to paint but now she has good paintings. (Resim yapmazdı fakat artık güzel
resimleri var.)
Download