gastroenteropatilerde laboratuvar

advertisement
GASTROENTEROPATİLERDE
LABORATUVAR
Dr. Aslıhan KARUL
Dr. Mustafa ALTINIŞIK
ADÜTF Biyokimya AD
2010
SUNUM PLANI
• GASTROİNTESTİNAL SİSTEM
• GASTROENTEROPATİLER
• GASTROENTEROPATİLERDE
LABORATUVAR İNCELEMELERİ
GASTROİNTESTİNAL
SİSTEM
GASTROİNTESTİNAL SİSTEM
Yapı
• Gastrointestinal
kanal
(Özofagus,mide, ince
bağırsak, kalın
bağırsak)
• Karaciğer
• Ekzokrin Pankreas
Mide
* Özofagus ile ince bağırsağın ilk kısmı olan
duodenum arasındadır.
* Yüksek oranda asidiktir.
İnce bağırsak
Duodenum: İlk ve en kısa kısımdır. Mideyi jejunuma
bağlar. pH seviyesi yaklaşık 9'dur.
Jejunum: Orta kısımdır. Duodenum ile ileum arasında
bulunur. Yetişkin insanlarda boyu 2-8 metre arasında
değişir. pH seviyesi yaklaşık 7-8 aralığındadır.
İleum: Son kısımıdır. İnsanlarda yaklaşık 4 metre
uzunluğundadır. pH seviyesi genellikle 7-8 arasındadır.
Kalın bağırsak
Çekum veya kör bağırsak: İlk kısımdır. Çekumun
bir uzantısı apandisdir.
Kolon: Çekumdan rektuma kadarki olan kısımdır.
Rektum: Kalın bağırsağın son kısmıdır.
Karaciğer ve pankreas
Karaciğer: sindirimde rol oynayan safrayı üretir.
Pankreas: bikarbonat ve tripsin, kimotripsin,
lipaz ve panktreatik amilaz, elastaz, RNAz,
DNAz -amilaz, -glikozidaz, -galaktozidaz gibi
çeşitli enzimler içeren bir sıvıyı ince bağırsağa
salgılar.
GASTROİNTESTİNAL SİSTEM
Fonksiyon
• Besinlerdeki besin
maddelerinin
sindirilmesi
• Sindirim ürünlerinin
emilmesi
• Sindirilmeyen
artıkların dışkı
olarak atılmasıdır
Midede normal fonksiyon
• Mekanik parçalama
• Kimyasal parçalama (proteinler)
• Gastrin (Antral mukoza G-hüc)
• → Asit salgısı (paryetal h.) ve bağırsak
motilitesini uyarır
• → Pankreas salgılarını başlatır
• pH: 1-2
• pepsinojen →pepsin
• Mide salgısı intrinsik faktör de içerir
İnce bağırsakta normal fonksiyon
• Enzimler yardımıyla sindirim işlemi
devam eder.
• Sindirim ürünleri kana emilir.
• Emilimin çoğu duodenum ve jejunumdan
olur.
• Terminal ileumda B12 vitamini ve safra
asitlerinin taşınımı için özel taşıyıcı
mekanizmalar bulunur.
Karaciğer ve pankreas normal ekzokrin
fonksiyonu
•
•
•
•
Karaciğer→ safra
(lipid sindirimi)
Pankreas →
Sekretin ile
bikarbonat
• Kolesistokinin –
Pankreozimin (CCKPZ) ile enzimler
(amilaz, lipazlar ve
proteazlar) salgılar
Kalın bağırsakta normal fonksiyon
• Kalın bağırsakta, su ve elektrolitler
emilir; dışkı oluşur.
• Rektumda biriken dışkı, günlük dışkılama
ile atılır.
Karbonhidratların Sindirim ve Emilimi
• Polisakkaritler ve
disakkaritler
• Glikozit bağları
• Özel glikozidazlarla
parçalanır
Karbonhidratların ince barsak
epitel hücresine alınması
*glukoz ve galaktoz →
aktif transport
*fruktoz →
kolaylaştırılmış
diffüzyon
Lipidlerin Sindirim ve Emilimi
• Lipid sindirimi
sonunda:
• Misellerde az
miktarda trigliserid,
bol miktarda
2-monogliserid,
yağ asidi, gliserol,
fosfolipid, serbest
kolesterol ve safra
tuzları oluşur.
Lipidlerin Sindirim ve Emilimi
• %95’i ileumdan
pinositoz veya pasif
diffüzyonla emilir.
• İnce bağırsak
mukoza hücresi içine
geçer.
• Şilomikronlar oluşur.
• Lenf sistemi yoluyla
genel dolaşıma
katılırlar.
Proteinlerin Sindirim ve Emilimi
• Sindirim sonunda:
• ince bağırsakta
– amino asitler
– di- ve tripeptidler
oluşur.
Proteinlerin Sindirim ve Emilimi
• Amino asitler Na+
bağımlı taşıyıcılarla
epitel hücresi içine
alınırlar.
• Daha sonra
kolaylaştırıcı
taşıyıcılar yoluyla
vena portaya ve
genel dolaşıma
katılırlar.
GASTROENTEROPATİLER
GASTROENTEROPATİLER
• Gastrik fonksiyon bozukluğu
• Pankreas ekzokrin fonksiyon bozukluğu
• İnce bağırsak fonksiyon bozukluğu
• Mide, pankreas, ince bağırsak, kalın
bağırsak hastalıkları
GASTROENTEROPATİLER
• Malabsorbsiyon sendromu
–
–
–
–
Mide
Karaciğer
Safra yolları
Pankreas hastalıkları
Sonucu ortaya çıkan sindirim bozukluğu
– ya da ince bağırsak hastalıkları ile ilgili
emilim bozukluğuna bağlı olarak besin
maddelerini kullanamamak
Gastrik fonksiyon bozukluğu
• Hipersekresyon:
– Duodenal ülser
– Gastrinoma (pankreasın adacık hücrelerinde
gastrin salgılayan tm)
– Gastrin fazlalığına bağlı Zollinger-Ellison Sendromu
• Hiposekresyon:
– Mide ülserlerinde
– Mide kanserlerinde
(Paryetal hücrelerin yıkılımına bağlı olarak IF üretimi
olmaz, B12 vitamini emiliminde bozukluk ve
pernisiyöz anemi ortaya çıkar )
Pankreas ekzokrin fonksiyon bozukluğu
• Enzim eksikliği
–
–
–
–
Kistik fibrozis (KF)
Akut pankreatit
Kronik pankreatit
Pankreas kanseri
• Sonuçta:
– gıda maddelerinin sindiriminde aksama
– dışkıda aşırı yağ çıkması (steatore)
İnce bağırsak fonksiyon bozukluğu
• Malabsorbsiyon: İnce
bağırsak hastalıkları
• Malabsorbsiyon :
Sistemik hastalıklar
– Amiloidoz
– Skleroderma
• Özgün emilim
mekanizmalarında
bozukluk
– Disakkaridaz eksikliği
Özgün emilim mekanizmalarında bozukluk
• Disakkaridaz eksikliği
– Genetik
– Edinsel
• Sükraz ve izomaltaz eksiklikleri
– Genellikle birlikte görülür
• Laktaz eksikliği (laktoz intoleransı) sıklıkla izoledir.
• Sindirilmeyen şeker, kalın bağırsakta bakteriler
tarafından fermante edilir; CO2, CH4, H2 gibi gazlar ve
fekal pH’ı düşüren organik asitler oluşur.
Laktoz intoleransı
• İnce bağırsak
mukoza hücrelerinin
fırçamsı kenarında
laktaz yetmezliği
vardır.
– Dünyada en sık
görülen sindirim
bozukluklarındandır.
– Asya-Avrupa
ırklarında daha fazla
görülür.
Mide hastalıkları
•
•
•
•
•
Peptik ülser (PÜ) hastalığı
Helicobacter pylori (Hp) infeksiyonu
Gastrit
Zollinger-Ellison (Z-E) sendromu
Mide kanseri
Peptik ülser (PÜ) hastalığı
• Kronik ve tekrarlayıcı
• Kronik duodenal ülser ve kronik mide ülserine
verilen genel isimdir
• Duodenal ülser, duodenum veya midenin distal
antrum ve pilorik kanal mukozasının yuvarlak,
belirgin şekilde delikli lezyonlarıdır.
• Kronik iyi huylu mide ülserleri, daha çok
küçük kıvrım üzerinde bulunmakla birlikte
midenin herhangi bir yerinde oluşabilir.
Peptik ülser (PÜ) hastalığı
• Duodenal ülserli olguların %95-100’ünde,
mide ülserli olguların %75-85’inde
H.pylori infeksiyonu bulunmaktadır!
Helicobacter pylori infeksiyonu
• Gastrointestinal sistemle ilgili pek çok
patolojiden sorumlu tutulmaktadır.
• Demir eksikliği anemisi, migren, koroner kalp
hastalığı gibi hastalıklarla da ilişkisi olduğu
konusunda çalışmalar vardır.
• H.pylori infekte ettiği tüm kişilerde gastrit
oluşturmaktadır.
• H.pylori infeksiyonu mide kanseri için 1.
derecede risk faktörü olarak kabul edilmiştir.
Helicobacter pylori
• Mikroaerofilik, motil,
Gram (-), Spiral
bakteridir.
• Oral-oral, kusmukoral, fekal-oral,
kirlenmiş sular ile
bulaşır.
H. Pylori ile ilişkili klinik tablolara
yaklaşım
• 2005 “Maastricht III Florence Consensus Report”
• H.pylori eradikasyon tedavisinin kesinlikle önerildiği
hastalıklar:
• • Peptik ülser
• • Atrofik gastrit
• • Gastrik MALToma (Mucosal Associated Lymphoid
Tumors)
• • Gastrik kanser rezeksiyonundan sonra
• • Mide kanseri hastalarının birinci derece yakınları
• • Hasta tedavi istiyorsa
Gastrit
• Mide mukozası inflamasyonudur.
• Eroziv gastrit (akut gastrit)
–
–
–
–
Şiddetli travma
Şiddetli yanık
Kraniyotomi veya kafa travması
Kortikosteroid, etanol, aspirin, nonsteroidal antiinflamatuvar ilaç kullanımı
• Noneroziv gastrit (kronik gastrit)
–
–
–
–
Peptik ülser hastalığı
Pernisiyöz anemi
Helicobacter pylori infeksiyonu
Sağlıklı yaşlı kişiler
Zollinger-Ellison (Z-E) sendromu
• Pankreas adacık
hücrelerinin tümöründen
(gastrinoma)
kaynaklanır.
– Ani ve şiddetli peptik
ülserler
– Yoğun mide
hipersekresyonu
– Hipergastrinemi
– İshal ve yağlı ishal
(steatore) görülür.
Mide kanseri
• Mide mukozasının müköz hücrelerinden
köken alır (adenokarsinom).
• H.pylori infeksiyonu önemli etkendir.
– Hastaların %70’inde başlangıçta üst
abdominal-epigastrik ağrı veya rahatsızlık
hissi vardır.
– Daha sonra kilo kaybı, bulantı, kusma,
hematemez, melena, ileri iştahsızlık ve
şişkinlik yakınmaları ortaya çıkar
Pankreas hastalıkları
• Kistik fibrozis (KF)
• Akut pankreatit
• Kronik pankreatit
• Pankreas kanseri
Kistik fibrozis (KF)
• Otozomal Resesif kalıtılır.
• Epitelyal klor transportu bozulmuştur.
• Salgı kanalları ve alveolleri visköz salgılar
tıkar.
• Hastaların %85’inde pankreas yetmezliği
oluşur.
– Bebek ve çocuklardaki malabsorbsiyonun ve
çocukluk çağındaki kronik pulmoner hastalıkların en
başta gelen sebebidir.
– Anormal elektrolit salgısı karakteristiktir.
– Normalde ter klorür miktarı 0-35 mmol/L iken
kistik fibroziste 60-120 mmol/L bulunur.
Akut Pankreatit
• Pankreas enzimleri bez içinde
aktifleşmiştir.
• Sıklıkla safra yolları hastalığıyla,
alkolizmle veya her ikisiyle birden
ilişkilidir.
Kronik pankreatit
• Gelişmiş ülkelerde aşırı alkol kullanımına
bağlı olarak görülür.
• Az gelişmiş ülkelerde ciddi protein
enerji malnütrisyonu önemli bir
etiyolojik faktördür.
• Hastalığın ilerleyen evrelerinde endokrin
parankim de bozulur
Pankreas kanseri
• Pankreatik kanal epitelinden kaynaklanır
(Adenokarsinom).
• Genellikle karın ağrısı, kilo kaybı veya
sarılık ile karakterizedir.
• Hastaların yaklaşık yarısında, pankreas
başındaki tümörün distal ortak safra
kanalını çevrelemesi ve tıkamasına bağlı
olarak sarılık gelişir
İnce bağırsak hastalıkları
• Mukoza bozuklukları (Villus atrofisi): Çölyak
hastalığı, AİDS, tropikal sprue
• İnflamatuvar veya infiltratif hastalıklar:
Bölgesel enteritler (Crohn hastalığı),
Amiloidoz, infektif ince bağırsak, İnce
bağırsak lenfoması
• Vasküler hastalıklar: Mezenterik vasküler
yetmezlik, Vaskülit
• Endokrin ve metabolik hastalıklar: Karsinoid
sendrom, Abetalipoproteinemi, Diabetes
Mellitus
Çölyak hastalığı (glutene duyarlı
enteropati)
• Diyetten gluten çıkarıldığında klinik ve
histolojik olarak düzelir.
• Lokal immünolojik reaksiyonlar vardır.
• Bu enfeksiyonlar bağırsak villuslarında
atrofiye neden olur.
• Glutenin bir parçası olan gliadinin, mukozaya
girerek T-lenfositlerini aktive ettiği ve
bunların da mukoza hücrelerine zarar veren
sitokinleri (TNF, IL-2, -interferon) ürettiği
düşünülmektedir.
Çölyak Hastalığı
Tropikal sprue
• İnfeksiyon ajanı
• Villus atrofisi vardır
– emilim yüzeyi
azalmıştır.
– ince bağırsak
enzimlerinin
yetmezliği vardır.
• Malabsorbsiyon
oluşur
Crohn hastalığı
• Sürekliliği bozulmuş olan bağırsak
segmentlerini etkiler,
• Etiyolojisi belli değildir
• Kronik inflamatuvar bir hastalıktır.
• Terminal ileum sıklıkla etkilenir
– safra tuzlarının enterohepatik dolanımı
– B vitamininin emilimi aksar
12
Malabsorbsiyona yol açan diğer
durumlar
• Bağırsak iskemisi ve bağırsak infarktüsleri
• Diabetes mellitus (pankreas ekzokrin
yetmezliği ve otonomik nöropati)
• Abetalipoproteinemi, apolipoprotein B
(Apo B)’nin sentezlenememesi nedeniyle
diyetsel trigliseridlerin mukozada tutulması,
bağırsak duvarının yağ ile gerginleşmesi ve
emilim işlevlerinin aksamasına yol açar.
• Karsinoid sendrom
Karsinoid sendrom
• Karsinoid tömörler
– Bir çok organda görülürler.
– En çok akciğer, bronşlar ve gastrointestinal kanal
• Tümörün sekresyon ürünleri:serotonin ve
diğer vazoaktif aminlerdir
• Sistemik dolaşıma katılan bu ürünler:
–
–
–
–
epizodik flushing
wheezing
ishal
kardiak semptomlara yol açarlar.
Kalın bağırsak hastalıkları
• Ülseratif kolit
• Kolonun divertiküler
hastalığı
• İrritabl bağırsak
sendromu
• Kolorektal kanser
Ülseratif kolit
• Kronik inflamatuvar
bağırsak hastalığıdır.
• Başlıca klinik bulgu,
kanamalı diyaredir.
Divertikül
• Kolon duvarının kese biçimindeki
çıkıntısıdır
• Bir ya da birkaç divertikülün
inflamasyonuna divertikülit adı verilir.
• Gelişmiş ülkelerde ve ileri yaşlarda
sıktır.
• Lifli gıda alımındaki azalma önemli
sorunlardan biridir
İrritabl bağırsak sendromu
• Bilinen organik bir sebebi yoktur.
• Stres veya emosyonel gerilimin yüksek
düzeyde olduğu dönemlerde ortaya çıkar.
• Karın ağrısı , ishal ve kabızlık gibi defekasyon
alışkanlığındaki değişiklikler ile seyreder.
• Fonksiyonel bir bağırsak hastalığıdır.
• Sadece kolonda değil, bağırsakların tümünde
bozukluklar vardır.
• Bazen ekstraintestinal fonksiyonel ve
psikolojik bozukluklar ile seyrettiğinden
hastalığa ideal bir isim bulunamamıştır
Kolorektal kanser
• Premalin lezyonlar olarak değerlendirilen
(Famiyal) adenomatöz poliplerden kaynaklanır.
• Kolorektal kanserler, erkeklerde akciğer ve
prostat, kadınlarda ise akciğer ve meme
kanserinden sonra en sık görülen kanserlerdir.
• Etiyolojide; İnflamatuvar Bağırsak
Hastalıkları (Ülseratif Kolit, Crohn Hastalığı),
Yaşam tarzı (Diyet, Fiziksel inaktivite),
Obezite, Diyabet vardır.
Gastroenteropatilerde
Yakınmalar
•
•
•
•
•
Dispepsi
Gastroözofageal reflü (GÖR)
İshal (diyare)
Kabızlık
Gastrointestinal kanama
Dispepsi
• Yunanca asıllı dis (kötü) ve pepsi (sindirim)
kelimelerinden oluşmuştur.
• Karnın üst bölümünde ve epigastriumda tekrar
edici ve ısrarcı rahatsızlık hissi olarak
tanımlanabilir.
• Dispepsi hastalarının çoğunluğu, organik
bozukluğu olmayan bireylerdir fonksiyonel
dispepsi (FD) ya da aynı anlamda kullanılan
nonülser dispepsi hastası olarak kabul edilirler
Gastroözofageal reflü (GÖR)
• Mide içeriğinin retrograd olarak distal
özofagusa doğru hareketidir.
• Normal kişilerde yemeklerden sonra olan ve
günde yaklaşık 10-15 defa gözlenebilen normal,
fizyolojik bir olaydır.
• Semptomatik ya da asemptomatik olabilir.
• Semptomatik ise, gastroözofageal reflü
hastalığından (GÖRH) söz edilir.
İshal
• Sıklığı günde 3-4 kezden ve miktar olarak yaş
ve beslenme faktörlerine bağlı olarak
değişmek üzere 200 gramdan fazla, normal
dışı, sulu dışkılama olayı olup, artmış sıvı ve
elektrolit kaybına neden olan bir sendromdur.
• İnfeksiyon hastalıkları olmak üzere değişik
nedenlere bağlı oluşur.
• Akut ishal seyrinde genel komplikasyonlar;
dehidratasyon, metabolik asidoz, elektrolit
düzensizlikleridir
Kabızlık
• Haftada iki veya daha az sayıda
dışkılama alışkanlığı olarak tarif edilir.
• Yalnız başına sayı yeterli bir kriter
değildir. Çünkü dışkılama sayısı ve
miktarı bireylerde ve toplumlarda çok
fazla değişiklikler göstermektedir.
Gastrointestinal kanama
• Hastanelerin acil ünitelerine başvuru sebepleri
arasında en sık görülen nedenlerdendir.
–
–
–
–
–
Halsizlik
anemi
ortostatik hipotansiyon
gizli veya ani, hızlı kan kaybıyla karakterizedir.
Hastaların 1/3’ünden fazlasında kanama
gastrointestinal sistem hastalığının ilk semptomu
olabilir ve %70’inde daha önce kanama hikayesi
bulunmamaktadır.
GASTROENTEROPATİLERDE
LABORATUVAR
İNCELEMELERİ
• Gastrointestinal yakınmalarda ayırıcı
tanıya yönelik laboratuvar incelemeleri
• Bozulmuş gastrointestinal fonksiyonun
tanısına yönelik laboratuvar
incelemeleri
• Gastrointestinal hastalıklarda tanıya
yönelik laboratuvar incelemeleri
Gastrointestinal yakınmalarda ayırıcı
tanıya yönelik laboratuvar incelemeleri
• Dispepside laboratuvar incelemeleri
• Gastroözofageal reflüde laboratuvar
incelemeleri
• İshalde laboratuvar incelemeleri
• Gastrointestinal kanamalarda laboratuvar
incelemeleri
Dispepside laboratuvar
incelemeleri
• Tam kan sayımı, sedimentasyon, rutin
elektrolit ölçümleri, Ca, karaciğer fonksiyon
testleri, dışkıda parazit ve yumurtası, dışkıda
gizli kan (özellikle >40 yaşta), tiroid fonksiyon
testleri, amilaz ve gebelik testleri gerekirse
istenmelidir.
• HP infeksiyonu tanısı için invaziv testler
(histoloji, kültürler, PCR, hızlı üreaz testi) ve
noninvaziv testler (13C veya 14C üre nefes
testi, serolojik testler) yapılabilir
Gastroözofageal reflüde
laboratuvar incelemeleri
• pHmetre yöntemi
• Duyarlılık ve özgüllüğü en fazla olan yöntemdir
• (Duyarlılığı %93’e, özgüllüğü %97’e kadar
çıkabilmektedir)
– Özofagusa konulan bir elektrod aracılığıyla,
mideden gelen asit sıvının etkisi ile normalde 5-7
arası olan özofagus pH’ının asit pH’a kayması
esasına dayanır.
– Yorumu: Reflü indeksi önemlidir (pH’ı 4’ün altında
olan sürenin tüm süreye yüzdesi) > %5 ise
patolojiktir.
İshalde laboratuvar incelemeleri
• Hematokrit, lökosit sayısı (Salmonella ve Shigella
infeksiyonlarında yükselebilir; dehidratasyona bağlı
yalancı yükselmelere dikkat edilmelidir), lökosit
formülü, BUN, kreatinin, elektrolitler
• Uzamış olgularda eritrosit sedimantasyon hızı, CRP,
açlık kan şekeri, serum proteinleri, tiroid fonksiyon
testleri, tam idrar tahlili istenir.
• Laktoz intoleransı kuşkusunda dışkıda redüktan
madde bakılır.
• Gereğinde dışkıda yağ tayini, malabsorbsiyon testleri
yapılır
Gastrointestinal kanamada
laboratuvar incelemeleri
• Üst gastrointestinal sistem kanaması :
– BUN 30-50 mg/dl’ye yükselebilir.
– BUN/kreatinin oranı > 36:1 ise kanama üst
gastrointestinal sistem kaynaklıdır
– prognoz ve teşhiste değerlidir
• Kanaması devam eden hastaların izleminde:
– Hematokrit, PT ve APTT, Trombosit sayısı,
Kalsiyum seviyesi, Serum elektrolitleri, BUN ve
kreatinin, direkt batın grafisi, EKG, hikayeye göre
ALT, AST, alkalen fosfataz, bilirubinler ve albümin
istenebilir
Gastrointestinal fonksiyon bozukluğunun
tanısına yönelik laboratuvar incelemeleri
• Bozulmuş mide fonksiyonun araştırılması
• Bozulmuş pankreas ekzokrin
fonksiyonunun araştırılması
• Özgün emilim bozukluklarının
araştırılması
• Malabsorpsiyon sendromunun
araştırılması
Mide fonksiyon bozukluğunun
araştırılması
• Mide suyu analizi
– Mide içeriğinde normalde bulunmaması
gereken maddelerin saptanmasına yönelik
(açlık sonrası mide içeriği)
– Bazal durumda ve uygun bir uyaran ile
uyarıldıktan sonraki mide salgı hızının
belirlenmesi
– intrinsik faktör ve pepsinojenlerin
ölçülmesi gibi testler artık nadiren
kullanılmaktadır.
Pankreas ekzokrin fonksiyon
bozukluğunun araştırılması
• Amilaz ve diğer pankreas enzimleri
tayinleri
• Sekretin/CCK-PZ stimülasyon testi
• Lundh test yemeği testi
• PABA emilim testi
• Fluorescein dilaurat testi
• Gaita örneklerinde, lipitler, tripsin,
kimotripsin ve elastaz
Sekretin/CCK-PZ stimülasyon
testi
• Altın standart testtir!
• 0,15 mol/L NaCl içinde 0,25-1,0 U/kg
sekretin İV verilir. Daha sonra 1 U/kg
CCK verilir ve pankreatik sıvı alınır.
Volümü, bikarbonat miktarı, enzim
içeriği (amilaz, lipaz, tripsin) tayin edilir.
• Pankreasta asiner hücre
harabiyetinde enzim dışa atılışında
belirgin bir azalma olur.
Lundh test yemeği testi
• %5 protein + %6 yağ + %15 karbonhidrat
+ %74 besin dışı fibrilden oluşan Lundh
test yemeğinden sonra alınan duodenal
sıvıda tripsin, amilaz ve lipaz aktiviteleri
tayin edilir.
• Steatore, pankreatik obstrüksiyon,
sarılık durumlarında duodenal sıvıda
enzim aktivitesi düşük bulunur
PABA emilim testi (Tripeptit
hidroliz testi, bentiromid testi)
• Ağız yoluyla N-Benzoil-Tirozil-p-Amino
Benzoik Asit (BTP) verilir.
• Pankreastan kimotripsin salınımı yeterliyse
N-Benzoil-Tirozil-p-Amino Benzoik Asit,
kimotripsin etkisiyle benzoil tirozin ve p-amino
benzoik aside (PABA) parçalanır. PABA
bağırsaklardan emilir ve metabolitleri olan
arilaminler şeklinde idrarla atılır.
• Kimotripsin yetmezliğinde idrarla arilamin
atılımı azalır
Fluorescein dilaurat testi
(pankreatik arilesteraz testi)
• Standart bir kahvaltı sırasında ağızdan
fluorescein dilaurat (FDL) verilmesi esasına
dayanır.
• FDL, pankreatik arilesterazlar tarafından
hidroliz edilir ve fluorescein açığa çıkar.
• Fluorescein, emilir, karaciğerde konjuge edilir
ve idrarla atılır.
• 10 saatlik idrar toplanır ve bunda fluorescein
miktarı spektrofotometrik olarak ölçülür.
• Kimotripsin yetmezliğinde idrarla fluorescein
atılımı azalır
Gaitada tripsin ve kimotripsin testi
• Dilüe edilmiş gaita, jelatin bir jel
üzerine damlatıldığında jel sindirilirse
normal triptik aktivitenin bulunduğu
anlaşılır.
• Yetişkinlerde alt intestinal motilite
sonucu enzim otodigesyona uğradığından
test sadece çocuklara uygulanır
Özgün emilim bozukluklarının
araştırılması
• Biyopsi materyalinde enzim aktivitesi tayini
• Laktoz tolerans testi
• Hidrojen nefes testi
• Schilling testi (Vitamin B12 absorpsiyon testi)
Laktoz tolerans testi
• Laktaz yetmezliği düşünülüyorsa yapılır.
– Açlık kanı alınır
– 100 gram laktoz oral yoldan verilir.
– 30. ve 60. dakikalarda kan alınır serum glukoz
düzeyi ölçülür.
• Laktoz yüklemeden sonraki 1.saatte serum glukozu
açlığa göre;
• >%40 mg malabsorbsiyon bağırsak orijinli değildir.
• >%20-40 mg> malabsorbsiyonun bağırsak orijinli
olabilir.
• <%20 mg ise bozulmuş laktoz toleransından söz edilir.
• Ya laktaz eksikliği ya da bağırsak orijinli emilim
bozukluğu vardır. Ayırıcı tanı için D-ksiloz tolerans
testi yapılır; D-ksiloz tolerans testi normalse izole
laktaz eksikliği tanısı konur.
Hidrojen nefes testi
• Karbonhidrat malabsorbsiyonunun
araştırılmasında kullanılan invaziv olmayan
testlerdendir.
• İlgili şekerin yenmesinden sonra ekspirasyon
havasında H2 atılımının artışının gösterilmesi
esasına dayanır
• Hastaya 50 gr laktoz verilir. 30-60-90 ve 120.
dk’da nefes H2 düzeyi ölçülür. 20 ppm’den
(part per million) az artış malabsorpsiyonu
gösterir.
Schilling testi (Vitamin B12
absorbsiyon testi)
• 12 saatlik açlıktan sonra mesane boşaltılır ve
oral yoldan 0,5 g 57Co işaretli
siyanokobalamin verilir.
• Bir saat sonra 1000 g vitamin B12 İM olarak
verilir.
• 24 saatlik idrar toplanır.
• 24 saatlik idrarda 57Co işaretli
siyanokobalamin tayini yapılır.
• Normal kişilerde, verilen siyanokobalaminin
%8-15’i idrarla kalanı da feçesle 24 saatte
dışarı atılır.
Schilling testi (Vitamin B12
absorbsiyon testi)
• İdrarla 24 saatte atılan miktar verilen dozun
%0-2’si kadar ise
– intrinsik faktör yokluğunu (pernisiyöz anemi)
dışlamak gerekir
– 60 g intrinsik faktör ve 0,5 g 57Co işaretli
siyanokobalamin oral yoldan birlikte verilerek test
tekrarlanır.
– İdrarla 24 saatte atılan miktar verilen dozun %15
veya daha fazlası ise pernisiyöz anemi tanısı konur.
idrarla 24 saatte atılan miktar artmazsa distal
ileumda vitamin B12 emilimini engelleyen bir durum
düşünülür
Malabsorbsiyon sendromunun
araştırılması
• Fekal yağ tayini
• Triolein nefes testi
• D-ksiloz emilim testi
• Laktüloz bağırsak geçiş süresi testi
• 14C glikokolat nefes testi
• Mukozal hasarda Ca, Mg, Fe, Zn emilimi azalır.
Fekal yağ tayini
• Kalitatif tayin: sudan III ile trigliserid artışı
saptanabilir.
– Kantitatif tayin için iki gün öncesinden hastaya
ortalama 100 gram yağ içeren standart bir diyet
verilir ve 72 saatlik feçes toplanır.
• 24 saatlik feçesteki yağ miktarı normalde 5,0
g kadardır ( 6 g’dan daha az).
• 7-10 g ve daha fazla olursa steatore vardır
• 10-20 gr/gün ise orta derece (gluten)
• >20 gr/gün ise şiddetli steatore (egzokrin
pankreas yetersizliği)
Yağ retansiyonu % koefisienti
•
Diyet yağı  Feçes yağı
•
•
•
Yağ retansiyonu % koefisienti =
X100
Diyet yağı
*Yağ retansiyonu % koefisienti normalde 95 ve daha
yüksektir.
*Steatorede düşük bulunur.
Triolein nefes testi
• 14C işaretli triolein içeren bir test menüsü
verilir.
• Normal kişilerde yağ emilir ve metabolize
olurken, açığa çıkan 14CO2, nefeste ölçülebilir.
• Malabsorbsiyonda ve ayrıca yağı yağ
dokularında depolayan obezlerde nefesle
14CO2 atılımı azalır.
• Triolein nefes testinin çeşitli varyasyonları
tarif edilmiştir
D-Ksiloz emilim testi
• (D-ksiloz tolerans testi)
• Aç ve mesanesini boşattıktan sonra 25 gram D-ksiloz 250 mL
suda çözülerek oral yolla verilir.
•
•
•
•
– (Çocuklara 0,5 g/kg vücut ağırlığı D-ksiloz verilir.)
– 15 gram D-ksiloz verilerek daha iyi sonuçlar alındığı
bildirilmektedir.
D-ksiloz verilmesinden sonra 5 saatlik idrar toplanır.
Yüklemeden sonraki 2.saatte (çocuklarda 1.saatte) kan alınır.
Kanda ve idrarda D-ksiloz miktarı tayini yapılır.
D-ksiloz yüklemeden sonraki 5 saatlik idrarda normalde 4 g
kadar D-ksiloz bulunur.
• 3 g ve üzerinde ise malabsorbsiyon bağırsak orijinli değildir.
• 0,9-1,2 g ise malabsorbsiyonun bağırsak orijinli olabilir.
• 0,9 gramın altında ve 2. saatte alınan kanda da %20 mg’ın altında
ise malabsorbsiyon bağırsak orijinlidir
Laktüloz bağırsak geçiş süresi testi
• İnce bağırsak enzimleri tarafından
hidroliz edilmeyen bir disakkarit olan
laktülozun oral yolla verilmesiyle yapılan
H2 nefes testidir.
• Laktüloz, kalın bağırsak bakterileri
tarafından yıkılarak H2 açığa çıkar.
• Laktülozun yenilmesiyle nefes
hidrojeninin yükselmesi arasında geçen
zaman ağız-çekum geçiş süresidir.
14C glikokolat nefes testi
• Glisini 14C işaretli 14C glikokolat oral yolla
verilir.
• Normal olarak safra tuzları terminal ileumdan
geri emilirler ve ve bu yüzden kalın bağırsakta
glisin bağının çok azı yıkılır.
• İnce bağırsakta bakteri üremesi durumunda
glisin bağı yıkılarak glisin serbestleşir ve
emilip 14CO2’ye metabolize olur
• Nefesteki 14 CO2 miktarı sintilasyon sayacı
ile ölçülür
Gastrointestinal hastalıklarda tanıya
yönelik laboratuvar incelemeleri
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Kistik fibrozis (KF)
Akut pankreatit
H.pylori infeksiyonu
Gastrit
Çölyak hastalığı (glutene duyarlı enteropati)
Crohn hastalığı
Ülseratif kolit
İrritabl bağırsak sendromu
Pankreas kanseri
Mide kanseri
Kolorektal kanserler
Kistik fibrozis (KF) tanısı
• Ter testi
• Doğumdan hemen sonra
alınan kurutulmuş kan
örneklerinde
immünreaktif tripsin
çalışması
• Normalde ter klorür
miktarı 0-35 mmol/L
iken kistik fibroziste
60-120 mmol/L
bulunur.
Akut pankreatit
• Tanıda radyolojik tetkikler daha
önemlidir
– Amilaz (Serum amilaz aktivitesinde artış,
pankreatik harabiyetin ağırlığı ile paralel
olmayabilir.İdrar amilazı daha değerlidir)
– Lipaz (Amilazdan daha spesifiktir)
– Tam kan sayımı
– Eritrosit Sedimantasyon hızı
Akut Pankreatit
Tanıda Amilaz-kreatinin koefisienti
(ACCR) daha yararlıdır.
İdrar amilazı
Serum kreatinini
    100
Serum amilazı
İdrar kreatinini
 amilaz-kreatinin koefisienti
Amilaz-kreatinin koefisientinin normal
değeri 2-5 arasındadır.
Akut pankreatitte normalin 3 katına
ulaşır ve uzun süre yüksek kalır.
Helicobacter pylori infeksiyonu
• -İnvaziv testler; histoloji, kültür, hızlı
üreaz ve simir testleri ile Hp DNA
PCR’dır.
• -İnvaziv olmayan testler; üre nefes
testleri (14C ve 13C), seroloji, dışkıda
bakteri antijeni tayinidir.
Helicobacter pylori infeksiyonu
Hp tanısı invaziv testler
• Endoskopik inceleme sırasında alınan
biyopsilerle yapılır.
• Histoloji, invaziv testler arasında en değerli
olanıdır.
• Kültür, sadece bakterinin varlığı konusunda
bilgi verir.
• Hızlı üreaz testleri, ticari CLO
(Camphilobacter-Like Organism) veya
Pyloritek kitleri ile veya %10 üreli sıvı
(indikatör olarak fenol kırmızısı eklenmiş) ile
yapılabilir.
• Simir testi, biyopsinin ezilip lama yayılır ve
gram veya karbol füksin ile boyanır.
Histoloji - H&E
Histoloji -Alcian Blue
Gastrik mukozada üreaz testi
• Endoskopi ortamında
yapılır.
• pH indikatörü içeren
bir agar jel veya
kağıt üzerinde ürenin
parçalanması sonucu
oluşan amonyağın
tespiti esasına
dayanır.
İnvaziv olmayan testler
• Üre nefes testleri: Bakterinin üreaz aktivitesi
ile oluşturduğu CO2’in solunum havasında
ölçülmesine dayanır.
• Seroloji: Bakteriye karşı oluşmuş IgG ve
IgA antikorları kanda ELISA ile saptanır.
• Dışkıda H.pylori antijeni: Immunassay olarak
(HpSA) yapılmaktadır (Çok merkezli bir
çalışmada sensitivitesi %94.1, spesifitesi
%91.8 olarak bildirilmektedir).
Üre nefes testi
• Karbonu (C) işaretli üre solüsyonu içirilir.
– H.pylori varlığında işaretli üre, işaretli CO2 ve
amonyağa dönüşür.
– Hasta 20 dk süre ile CO2 toplayıcı ajana nefes
verir.
• 14CO2 nükleer tıp laboratuvarlarında
sintilasyon sayacı ile ölçülür. 13CO2, kütle
spektrometresi gerektirir, radyoaktivitesi
yoktur fakat pahalıdır.
• Eradikasyon takibinde en kullanışlı testtir.
• Tekrarlanabilirliği ve güvenirliği çok iyidir.
Üre nefes testi
Hp antikor testleri
• ELİSA testleridir
• IgA ve IgG düzeyleri tedavi edilmemiş
kişilerde aktif enfeksiyon lehine yorumlanır.
• IgG , IgA dan daha düzenli artmaktadır. Daha
yüksek duyarlılık ve özgüllüğe sahiptir.
• Hızlı olarak bakılan IgG kart testleri negatif
çıktığı takdirde mutlaka ELISA temelli bir
yöntemle veya üre nefes testi ile teyit
edilmelidir.
Dışkıda H.pylori antijeni tayini
• H.pylori’nin katalazına karşı monoklonal veya
poliklonal olarak geliştirilmiş ELISA
testleridir.
• Dışkı çok katı veya sulu olmadığı sürece
antijenler değişikliğe uğramazlar. Gaytada
antijen testi uygulaması kolay ve hızlı sonuç
veren bir yöntemdir.
• Maastricht III kriterlerinin “test and treat”
stratejisinde önerilen test olmasına ve üre
nefes testi kadar başarılı sonuçlar alınmasına
rağmen maalesef yaygın kullanılmamaktadır.
H.Pylori için PCR
• Mukoza biyopsi örnekleri ve mide
sıvısında PCR ile tespit edilebilir.
• Pahalıdır
• Duyarlılığı ve özgüllüğü %95 in
üzeridedir.
Gastrit tanısı için laboratuvar testleri
• Atrofik gastrit: Serum pepsinojen I ve II
düzeyleri ile gastrin-17 düzeyi ölçülür.
• Otoimmün gastrit:
–
–
–
–
Antiparietal cell antikor (APCA)
İntrensek faktör (IF) blokan antikor
Gastrin
Serum kobalamin (vitamin B12) ölçümü ve Shilling
testi yapılabilir
Atrofik gastrit tanısı
• Serum pepsinogen I düzeyleri azalır
• Pepsinojen I/pepsinojen II oranında
değişiklik olur (Hp enfeksiyonunda azalır)
• Fundus atrofisi için pepsinogen I düzeyleri
<20 ng/mL (duyarlılık % 96.2 ve özgüllük %
97).
• Antrum atrofisinde gastrin-17 salgılanması
azalır.
• Düşük gastrin-17 düzeyi korpustan yüksek asit
sekresyonunun veya antrum atrofisinin
göstergesidir
Otoimmün gastrit tanısı
• Aklorhidri ve hipergastrinemi, serum
kobalamin (vitamin B12) düzeylerinde düşme
(< 100 pg/mL) önemlidir.
• Gastrik parietal hücrelere karşı antikorlar
(APCA), pernisiyöz anemide % 90 pozitif
bulunur.
• İntrensek faktör (IF) blokan antikor,
pernisiyöz anemide pozitiftir
Çölyak hastalığı
• İnce bağırsak mukoza biyopsisi altın
standart testtir!
• Serumda antigliadin antikor (AGA-IgG ve
IgA),
• Antiendomisyum antikor (EMA-IgA)
• Antiretikulin antikor (ARA)
• Antidokutransglutaminaz antikor (tTG-IgG ve
IgA)
• Antideamine gliadin peptid (DGP-IgG ve IgA)
• ölçülmesi de oldukça yararlı tarama
testleridir
Antigliadin antikor (AGA)
•
•
•
•
ELİSA ile IgG ve IgA antikorları saptanır.
Çölyak şüphesinde ilk önce istenirler.
Glutensiz tedavide kaybolurlar.
Ayrıca:
–
–
–
–
–
–
inek sütü protein enteropatisi
Crohn Hastalığı
IgA nefropatisi
eozinofilik enteritis
tropikal sprue
dermatitis herpetiformiste de pozitif
olabilmektedir
Antideamine gliadin peptid antikor
(DP-AGA)
• AGA a göre tanısal üstünlüğü vardır.
• tTGA IgA ve IgG ELİSA ile saptanır.
• tTGA ya ek olarak tarama için de
kullanılabilir.
Antiendomisyum (EMA) antikor
• EMA düz kas fibrillerinin etrafındaki
konnektif dokuya karşı oluşur.
• EMA IgA 2 yaşın altındakiler hariç çok iyi bir
tarama testidir.
• EMA titre artışı intestinal hasarla korele
olarak artar.
• EMA IgG,EMA IgA ve AGA Pozitif ise
pozitif prediktif değer %99 dur.
• Glutensiz diyet tedavisi sonrası 6-9 ayda
negatifleşir.
• Diyet tedavisinin takibinde kullanılabilir
Antiretikulin Antikor
• İndirek immünfluoresans Antikor (IFA)
yöntemi ile saptanır.
• Oldukça spesifiktir.
• Yüksek risk grubundaki hastaların
taranması ve sessiz çölyak hastalığının
erken tanısında güvenilirdir.
Doku transglutaminaz antikor (tTGA)
• Doku transglutaminazı bir i.b. enzimidir.
• Gliadin peptidlerini deamine eder.
• tTDA IgA ve IgG antikorları ELİSA ile
saptanır
• Duyarlılığı %92-94, özgüllüğü %95-98'dür.
• Selektif IgA eksikliği olan çölyak hastalarında
tTGA IgG bakılması uygundur.
• tTGA, tip 1 diabetes mellitusu olan, 1.
dereceden akrabasında çölyak hastalığı olan
kişilerin taranmasında kullanılabilir
Çölyak hastalığının tanısında strateji
• Serolojik testler pozitif ve ince bağırsak
biyopsisi negatif ise yanlış pozitif serolojiyi
veya henüz bağırsak histolojik değişikliğinin
görülmediği latent çölyak hastalığını
düşündürmelidir.
• % 3-7 oranında görülen selektif IgA eksikliği
nedeniyle tTG-IgA ve antigliadin IgA negatif
bulunan hastalarda tTG-IgG ve antigliadin IgG
bakılması gerekmektedir.
• Pozitif serolojik sonuçların glutensiz diyet
sonrası negatif olması çölyak tanısı lehinedir
Crohn hastalığının tanısı için laboratuvar
testleri
• Laboratuvar bulguları nonspesifiktir.
• Anemi, kronik hastalıktan, kan kaybından, Fe,
Folat ve B12 eksikliğinden ileri gelebilir.
• Aktif Crohn hastalığında sedimentasyon
yüksekliği ve lökositoz görülür, fakat bunların
ileri derecede yükselişi, apseden de ileri
gelebilir.
• Hipoalbüminemi, protein kaybeden enteropati
veya malnütrisyondan ileri gelebilir.
• Dışkıda ileri derecede yağ kaybı, ileal
hastalığın mevcut olduğunu gösterir
Ülseratif kolitte laboratuvar
testleri
• Ülseratif kolitte hastalığın aktivasyonunu
gösteren laboratuvar bulguları; hemoglobin
seviyesi, lökosit sayısı, albümin seviyesi, serum
elektrolitleri ve ESR‘dir.
• Laboratuvar bulguları hafif ve orta şiddetli
hastalarda genellikle normaldir, fakat hafif
ESR ve hafif anemi görülebilir.
• Şiddetli durumda yüksek ESR, anemi,
hipoalbümeni, hipokalemi ve metabolik alkaloz
belirgindir
İrritabl bağırsak sendromunda
laboratuvar incelemeleri
• İrritabl bağırsak sendromunda laboratuvar
incelemeleri, diğer hastalık ihtimallerini
ortadan kaldırmak için yapılır.
• Hematolojik incelemeler (sedimentasyon, kan
sayımı ve diğerleri) normaldir.
• Gaitada gizli kan yoktur. Gaitanın mikroskopik
tetkikinde malabsorpsiyona ait bulgular
yoktur.
• Direk tetkik veya kültürde patojen bir bakteri
ve irin saptanmaz.
• Rektosigmoidoskopide mukoza normaldir
Karsinoid sendromda laboratuvar
incelemeleri
• Serotonin
metabolitlerinin
idrarla atılımının
ölçülmesi (5-HİAA)
• Serumda
Kromogranin-A ve
serotonin tayini
Pankreas kanserinin tanısında
laboratuvar incelemeleri
• Pankreasta muhtemel tümörün varlığını
göstermek için radyolojik testler
kullanılır.
• CEA, CA 125, CA 15-3, CA 19-9 kullanılır
• CA 19-9 klinik kullanımda en yararlı test
gibi görülmektedir.
Mide kanserinin tanısında
laboratuvar incelemeleri
• Kontrastlı grafiler
• Endoskopi
• Hematolojik inceleme: Sıklıkla hipokrom,
mikrositer tipte bir anemi vardır. Erken
gastrik kanserli olguların %20’sinde de anemi
tespit edilebilir.
• Dışkıda gizli kan (+) olabilir. Hastaların
yaklaşık 2/3’ünde aklorhidri saptansa da bunun
tanısal açıdan değeri çok azdır.
• İlerlemiş hastalığı olan olguların %30’unda
CEA serum seviyeleri yükselir
Kolorektal kanserlerin tanısında
laboratuvar incelemeleri
• Kolon grafisi, sigmoidoskopi, kolonoskopi, transrektal
ultrasonografi ve CT en sık kullanılan yöntemlerdir.
• Laboratuar testlerinin hiçbiri kolorektal kanserlere
spesifik değildir!
• Dışkıda gizli kan tanı ve tarama amaçlı kullanılabilir.
• CEA kolorektal kanser hastaların yanı sıra mide,
pankreas, meme, akciğer, prostat, over, safra yolları
ve uterus gibi çeşitli organların selim ve habis
durumlarında artabilir. Bu nedenle erken tanıdan daha
çok takipte kullanılmalıdır.
• Dışkıda DNA analizi
• Sanal Kolonoskopi
Gaitada gizli kan (GGK) testi
• Gaitadaki hem fraksiyonunun yalancı
peroksidaz aktivitesine dayanan
kimyasal yöntem ve lateks aglütinasyon
teknolojisini kullanan immunokimyasal
yöntemler en sık kullanılan
yöntemlerdir.
Gaitada gizli kan (GGK) testi
Kimyasal yöntem
• Ticari test kitleri, içerisinde guaiac emdirilmiş özel
filtre kağıdı bulunan test aparatı ve renk reaktifi
(%75 etil alkol içinde <%6 hidrojen peroksit) içerir.
• İki gün önceden diyetten kırmızı et, perosidaz
aktivitesi gösteren meyveler (turp, şalgam, pişmemiş
domates, armut ve muz) çıkarılmalıdır.
• Test, hemoglobinin guaiac ile reaksiyonundan alfa
guaiconic acid oluşması ve sonra hidrojen peroksit
ilavesiyle 30-180 saniye arasında mavi-yeşil renkli
guinon maddesi meydana gelmesi esasına dayanır.
• Aspirin, kortikosteroid, günde 250 mg’dan fazla C
vitamini kullananlarda yalancı pozitif sonuç olabilir
Gaitada gizli kan (GGK) testi
İmmünokimyasal yöntem
• Lateks aglütinasyon teknolojisi kullanılır
• İnsan hemoglobinine karşı meydana
gelmiş antikorlarla kaplı lateks
partiküllerinin, hemoglobin ile
oluşturdukları aglütinasyon,
turbidimetrede ölçülür.
• Son yıllarda bu teknolojinin kullanıldığı,
GGK testini otomatik olarak yapan
analizörler de geliştirilmiştir.
Örnek Vaka
• 36 yaşında kadın hasta
• 1 yıldır devam eden ishal ve karın ağrısı
• Anamnez: eskiden 2-3 günde 1 kez olan
dışkılama sıklığı, bir yıl önce, günde 8-10 kez
ve sulu (ancak kan içermeyen) olmaya başlamış
• Beraberinde zaman zaman yineleyen yaygın
karın ağrısı şikayeti varmış
• İshal geceleri uykudan uyandırıyormuş
• Karın ağrısının yiyeceklerle açlıkla ve toklukla
ilgisi yokmuş
Örnek Vaka
• Başvurduğu sağlık kuruluşlarında ishale
yönelik çeşitli ilaçlar verilmiş.
• Bu ilaçlarla ishal kısmen azalmış ancak
tamamen kaybolmamış.
• İshalinin arttığı dönemlerde ekşime
yanma ve pirozis de varmış.
Örnek Vaka
• Fizik muayene:
• barsak sesleri dört kadranda da artmış
•
•
•
•
•
•
Laboratuar incelemeleri:
Hb:14 g/dl, Hct: %39.7, Lökosit:9600/ml
ESR: 3mm/saat
KCFT: N, Ca:9 mg/dl,
Antigliadin-Antikor: Negatif
Gaita mikroskobisi: eritrosit,lökosit, parazit veya
yumurtası saptanmadı
• Gaita kültürü: Normal gaita florası
Örnek Vaka
• Endoskopi: Mide antrumda eritematöz
görünüm, duodenumda çok sayıda, 1 cm
den küçük, eksuda kaplı ülser
• Rektosigmoidoskopi: İnternal hemoroid
• Korpus ve antrumdan biyopsi alındı hızlı
üreaz testi yapıldı : sonuç olumsuzdu
Örnek Vaka
• Zollinger-Ellison Sendromu düşünülerek;
• Açlık serum gastrin düzeyi istendi
• Sonuç: 500pg/ml
• (Normal değerler: 25-125 pg/ml)
• Gastrinoma Primer odağı açısından: BT incelemesi
normal idi
• In-111 Octreotide tüm vücut SPECT incelemesinde
karaciğer hilusunun inferiorunda yerleşimli fokal
aktivite tutulumu izlendi.
KAYNAKLAR
1) Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Editörler: Prof. Dr. Ertuğrul Göksoy, Prof. Dr.
Hülya Uzunismail. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri,
Sempozyum Dizisi Yayın No: 23, Ocak 2001: http://www.ctf.edu.tr/stek/bb23.htm
(erişim:13.11.2009)
2) Klinik Biyokimya. M.F.Laker. Çeviri editörü: E.Ulukaya. Güneş ve Nobel. 1998
3) Tanyel T, Ateş KB. Gastroenteropatiler ve Tanısal Yaklaşım. 2009
4) Dişçigil G. Kolorektal Kanserlerde Etiyoloji ve Risk Faktörleri. Klinik onkolojide
güncel tedaviler sempozyumu. 2009
5) Yükselen V., Karaoğlu A.Önder, Yaşa M. Hadi. Kronik diyare yakınmasıyla başvuran
bir olgu nedeniyle ZollingerEllison sendromu. Akademik Gastroenteroloji Dergisi.
3(2):106-109 , 2004
6) Metthew J.Armstrong ve ark. Çölyak hastalığında son gelişmeler. Current Opinion
in Gastroenterology, Türkçe baskı, 2(2): (97-111),2009
7) Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz. Endoskopist.Org
8) Altekin E Solak A. Tuncel P. Gaitada gizli kan testlerinde guaiac ve immünkimyasal
yöntemlerin karşılaştırılması. Klinik Biyokimya Derg. 3(143-147), 2003
Download