20. yüzyılda müzik

advertisement
Kazım ÇAPACI
20. YÜZYILDA MÜZİK
1900-2000
olmayan ritimlerle, armonilerle ve kromatik dokuyla
anlatmaya
çalışmışlardır.
Müziğin
anlatımında
orkestranın küçültülmesi, çalgıların tını özelliğinin
önemsenmesi, örneğin; madensel üflemeli çalgıların
yerine tahta üflemelilerin kullanılması, müzik
cümlelerinin kısa oluşu ve genel olarak tınının en önemli
olgu olması izlenimci akımın en önemli özelliklerini
oluşturmuştur.
EMPRESYONİZM (İZLENİMCİLİK)’İN DOĞUŞU
XIX. yy. sonlarında Fransa’da yaşanan gerilimler
ekonomik yaşamda büyük sıkıntıların ortaya çıkmasına
neden olmuştur. Teknolojinin gelişmesi, gereksinimlerin
daha çabuk değişmesine ve estetik beğeni değerlerinde
de hızlı değişimlere yol açmıştır. Böylece felsefe ve sanat
eserlerine yönelik değerlendirmeler bu hıza ayak
uydurmak zorunda kalmıştır.
İzlenimciliğin müzikteki en önemli temsilcileri; Claude
Debussy ve Maurice Ravel ’dir.
Böyle bir ortamda Empresyonist (izlenimci) ressamların
eserleri büyük yankı uyandırmıştır. Halka özgü bir akım
özelliği taşımadığı için tepki duyulan izlenimci akım, tüm
sanat dallarını etkilemiştir.
İzlenimcilerin müziğinde ezgi, armoni, ritim gibi temel
ögeler önceki dönemlerden farklı bir anlayışla ele alınmış
ve müzik en saf seslerle çalgıların tınısal özellikleri
kullanılarak
duyurulmak
istenmiştir.
Uzakdoğu
ülkelerinin müziklerinde kullanılan ses dizileri, tam
perdeli, kromatik ve Orta Çağ kilise dizileri kullanılarak
belirli bir tonalitenin dışında kalan akorların klasik
armoni kurallarının tersine, paralel ve birbirlerinden
bağımsız olarak ilerlemeleri Empresyonizmin müziksel
özellikleridir.
Empresyonizm (İzlenimcilik), özellikle resim sanatında
etkisini ortaya koyan bir akım olarak XX. yüzyıl
başlarında yaygınlık kazanmıştır. Romantik Dönem
müziğine tepki olarak doğan empresyonizm, dış
dünyadan algılanan izlenimleri yansıtmayı amaç edinen
bir akım olmuştur.
İzlenimci akım adını, 1874 yılında Fransız ressam Claude
Monet ’nin arkadaşlarıyla birlikte açtığı sergide yer alan
«İzlenim» adlı tablosundan almıştır. Monet, resimlerinde
fırça darbeleriyle oluşturduğu değişik renklerdeki
noktalarla, istediği izlenimi uyandıracak renk ve ışık
etkisini yaratmayı başarmıştır. Bu akımın temsilcileri
arasında Manet, Renoir, Degas, Cezanne, Gaugin yer
alır.
Özellikle
Empresyonizmin
öncüsü
Debussy
müziklerinde armoniye değil ritim ve tınılara önem
vermiş, biçimde ise izlenimci ressamların ışığı
parçacıklara bölme tekniğinden esinlenmiştir. Ses ve
renk kavramını müziğe kazandıran Debussy tınıyı ön
plana çıkarmak amacıyla orkestrayı küçültmüş, tahta
üflemelilere öncelik tanımış, arp, çelesta, gong gibi
yüksek sesli ve tınılı çalgıları sık sık kullanmıştır. Her
eserinde farklı bir çalgı kullanarak o esere özgü bir tını
yaratmaya çalışmıştır.
İzlenimci ressamların bu alandaki çalışmalarından
etkilenen besteciler de tıpkı ressamlar gibi müziklerinde
benzer teknikler kullanmışlardır. Bir öyküyü bir nesneyi
göründüğü gibi doğrudan betimlemek yerine onun
bellekte bıraktığı etkiyi ezgilerinde belirli bir çizgisi
1
Herhangi bir anın içinde yakalanan düşünceyi ışık
etkileriyle anlatan izlenimci ressamlar gibi Debussy de
farklı armoni, ritim ve ses renkleriyle ördüğü müziği ile
yeni bir dönemi başlatmıştır.
Claude Debussy, Moris Ravel, Alexander Skriyabin,
Charles İves, Arnold Schoenberg, Alban Berg, Anton
von Webern, atonal müzik, çok tonluluk, dışa
vurumculuk, çok ritimlilik gibi akım ve tekniklerini
eserlerinde kullanmışlardır. Bela Bartok, tonal müzikten
uzaklaşmadan çok tonluluk, çok ritimlilik özelliklerini ve
halk müziğinin olanaklarını kullanarak kendi özgün
stilini oluşturmuştur. İgor Stravinski, Dimitri Şostakoviç,
Sergei Prokofief, Paul Hindemith, özellikle yeni
klasikçilik akımını benimsemiş ve eserlerinde tonaliteye
bağlı kalarak çok tonluluk tekniğini başarıyla
kullanmışlardır. Daha birçok besteci yirminci yüzyıl
müziğini oluşturan bu akımların öncüleri olmuşlardır.
20. YÜZYIL MÜZİĞİNİN DOĞUŞU
Müzikte yeni akımlar on dokuzuncu yüzyılda Romantik
Dönemin
ortalarında
başlamıştır.
Bestecilerin
kullandıkları yenilikler yirminci yüzyıl müziğine giden
yolu aralamıştır. Wagner’in operaları, Liszt’in senfonik
şiirlerindeki teknik yenilikler yirminci yüzyıl müziğini
etkilemiştir. Romantik Dönemde senfonileriyle tonal
sistemin bütün olanaklarını kullanan Beethoven’in
ardından gelen besteciler, on altıncı yüzyıldan yirminci
yüzyıla yaklaşırken kullanılan klasik müziğin eski armoni
anlayışından uzaklaşarak yeni ve farklı bir anlatıma
yönelmişlerdir.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında yeni müzik farklı
özellikler kazanmış ve besteciler, somut müzik, dizisel
müzik, aletorik müzik, elektronik müzik, minimalist, yeni
yalıncılık gibi akım ve tekniklerin kullanıldığı eserler
vermişlerdir.
Yirminci yüzyıl başlarından günümüze kadar olan
zamanın müziği olarak tanımlanan yeni müzik, yüzyıllar
boyu geçerliliğini korumuş birçok kavramın yerini yeni
kavramlara ve deneysel arayışlara bırakmasıyla farklı bir
boyut kazanmıştır. Orta Çağ, Rönesans, Klasik Dönem
ve Romantik Dönemde müzikte ortaya çıkan yeni
arayışlar için de yeni müzik terimi kullanılmıştır.
Yirminci yüzyılın müziğe getirdiği en önemli
yeniliklerden biri on iki nota sisteminin kurulmuş
olmasıdır.
Besteci Richard Wagner’in Tristan ile İsolde adlı
operasında kendini gösteren atonaliteden etkilenen
Viyana’lı Arnold Schoenberg’i n 1920 yılında ortaya
attığı on iki ton sisteminin temel özelliği, bir oktavın on
iki sesinin belirli bir düzen içinde kullanılmasına dayanır.
Atonalite olarak adlandırılan bu sistemi Schoenberg,
“belli bir tona bağlı olmayış veya birden çok tona
bağlılık” olarak tanımlar. Atonal müzikte on iki sesin her
biri eserde aynı öneme sahiptir. Eser herhangi biri ile
başlayıp herhangi biri ile bitebilir. Notalar dizisel
yöntemle sırayla kullanılır. Her bir nota kullanılıp
bitmeden aynı sesler tekrarlanmaz.
Bestecilerin geleneksel anlatım yöntemleri yerine
deneysel arayışlara, geçmiş yüzyılların müziklerine ve
farklı ülkelerin müziklerine yönelmeleriyle, tonalite
yerine atonalite (tonsuzluk), müzik sesleri ya da insan
sesleri yerine gürültüler, biçim yerine biçimsizlik, belirli
bir kompozisyon yerine rastlantısal etki uyandıran
kompozisyonlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Böylelikle;
deneycilik, yeni klasikçilik, egzotizm, rastlamsal müzik,
gelecekçilik, dışavurumculuk, ilkelcilik, caz, yararlı
müzik, elektronik müzik gibi akımlar ortaya çıkmıştır.
Schoenberg’in öğrencileri Alban Berg ve Anton von
Webern, müziğin anlaşılabilir olması ilkesine dayanan
Schoenberg’in on iki ton sistemini benimseyerek
eserlerinde kullanmışlardır. Bu bestecilerin dışındaki
besteciler de geçmiş dönemlerin müziğini tekrar
canlandırmak isteyerek yeni yaklaşımlar denemişlerdir.
Bazı besteciler caz müzikten esinlenmişlerdir. Yirminci
yüzyılda Avrupa ve Amerikan sanat müziğini etkileyen
On dokuzuncu yüzyılın başlarında Beethoven,
metronomu bulan Nepomuk tarafından icat edilen,
üflemeli, yaylı ve vurmalı çalgıların sesini arttıran
mekanik bir aygıt kullanmıştır. Yirminci yüzyılın
başlarından itibaren sesle ilgili çalışmaların artması ve
teknolojik gelişmeler elektronik müzik türünün
yaygınlaşmasını sağlamıştır.
2
caz müziği, batı müziğinin armonisi ve formlarının,
Afrika’nın ritim ve ezgileriyle birleşmesi sonucu ortaya
çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan bir müzik türüdür.
En önemli özeliği doğaçlama olan caz müziği sanatçıları
arasında, Luis Armstrong, Duke Ellington, Glenn Miller,
Dizzy Gillespie ve Miles Davis yer alır.
Caz müziğini Klasik Müzikle birleştiren bestecilerden
George Gershwin, Rhapsody in Blue adlı piyano ve
orkestra için tek bölümlü eserinde, Pariste bir Amerikalı
adlı senfonik eserinde ve Porgy ile Bess adlı operasında
caz stilini kullanmıştır.
Macar besteci Bartok ve Rus besteci Stravinski ulusal
müziklerinin ritimlerini ve farklı ölçüleri bir arada
kullanarak canlı ve etkileyici müzikler bestelemişlerdir.
Birden fazla armoniyi bir arada kullanmayan bestecilerin
eserlerinde, farklı dizilerin kuralsız şekilde kullanılmasıyla
ortaya çıkan çok tonluluk ve çok ritimliliğin yanında
melodik yapı da değişerek atonal ezgiler yaratılmıştır.
Yirminci yüzyıl bestecilerinin farklı akımların etkisiyle
yaptıkları çalışmalar evrensel müziğin gelişimini
etkilemiş, çağdaş müziğin bugünkü görünümünü
kazanmasında etkili olmuştur.
Yirminci yüzyıl müziğine yön veren besteciler içinde en
önemlilerinden Şostakoviç, Stravinsky, Prokofief ve
Bartok’u sayabiliriz.
3
EMPRESYONİST BESTECİLER
İzlenimci müzikten etkilenen besteciler arasında

Bela Bartok,

Manuel de Falla,

Felippe Pedrell,

Enrique Granados,

Frederick Delius,

Vaughan Williams,

Giacomo Puccini,

Fransız Altıları olarak bilinen George Auric (18991983), Luis Durey (1888-1979), Arthur Honegger
(1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis
Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre (Jermani
Taylefer, (1892-1983) ve

Altıların öncüsü sayılan Eric Satie yer alır.
4
CLAUDE DEBUSSY
Paris’te doğan Claude Debussy yirminci yüzyıl müziğine
yön veren en önemli bestecilerden biridir.
Şair ve ressamlar gibi daha zarif ögelerin müziğe egemen
olması gerektiğini savunmuş ve müziğin doğaçtan
bestelenmiş duygusu yaratmasını istemiştir.
Debussy “Asıl kural sanatçının duyuşudur; teori önemli
olamaz; işitme temeldir.” diyerek tonal sistemin
sınırlarını zorlamıştır.
Birçok farklı formda eser bestelemiştir. Bunlar arasında
Pellas ve Melisande operası, Oyunlar adlı bale eseri, Bir
Pan’ın Öğleden Sonrasına Prelüd, La Mer adlı orkestra
eserleri ve çeşitli piyano parçaları, oda müziği ve koro
eserleri sayılabilir.
“Deniz” (The Sea) adlı eseri, denizin dinginliği,
fırtınaları, dalgalarının coşkunluğu ile kulaklarımızın
pasını siler niteliktedir.
http://www.youtube.com/watch?v=FOCucJw7iT8
5
Yaşamı
MAURİCE RAVEL
Ravel, Fransa’nın Bask bölgesinde, İspanya sınırında bir
küçük köy olan Ciboure’da dünyaya geldi, Paris’te
büyüdü. Annesi Bask, babası ise İsviçreli bir sanayiciydi.
Müzik yeteneğini ve detaylara düşkünlüğünü babasından
aldı.
Detaycılığı nedeniyle besteci Stravinsky onu müziğin
İsviçre saati yapımcısı diye nitelemiştir. Bestelerinde, bir
saatin parçaları gibi küçük müzik blokları yaratıp, onları
birleştirerek daha karmaşık yapılar oluşturmaktaydı.
7 yaşında piyano dersleri almaya ve 5-6 yıl sonra beste
yapmaya başladı. Paris Konservatuvarı’nda piyano
eğitimi aldı. Konservatuvar yıllarında kendilerini
Apaches diye adlandıran ve düzenledikleri içkili
eğlencelerle tanınan genç sanatçılar grubuna katıldı.
Konservatuvarda 14 yıl boyunca dönemin en ünlü
müzik eğitimcilerinden Gabriel Fauré ile çalıştı. Okulun
verdiği prestijli Roma Ödülü’nü almayı defalarca denedi
ama başaramadı. Ödülün favorisi olarak gösterildiği yıl
ilk aşamada elenmesi bir skandala dönüştü ve okulu
bıraktı. Olay, konservatuvar müdürünün de istifasına yol
açmıştı.
7 Mart 1875, Ciboure, Pyrénées-Atlantiques, Fransa – 28
Aralık 1937, Paris, Fransa
Ravel ve Claude Debussy karşılıklı olarak birbirlerinden
etkilenmişlerdir. Bu nedenle müzik tarihinde adları
genellikle birlikte anılır. İkisi de empresyonist
ressam Claude
Monet’nin
resimlerinden
ilham
almaktaydı. Ravel, Amerikan Cazı, Asya müziği, Avrupa
halk şarkıları gibi dünya müziklerinden de
etkileniyordu. Şehrazat (1898)
adlı
eseri
Doğu
müziklerine ilgisini gösterir ancak en çok İspanyol
müziğine yönelmiştir. İspanyol müziği tadındaki
eserlerinden en tanınmışları İspanyol Rapsodisi (1908)
ve Bolero (1928)’dur.
Klasik geleneğe daha yakın olan Maurice Ravel çağdaşı
Debussy ile birlikte müzik tarihinin ikiz bestecileri olarak
anılır.
XX. yüzyılın önemli bestecilerindendir. Özellikle
orkestrasyon konusunda çok başarılı olan Ravel’in en
tanınmış eseri Bolero 'dur. Bolero kadar ünlü bir diğer
çalışması, 1922’de Rus besteci Modest Musorgski’nin
eseri Bir Sergiden Resimler adlı piyano eserinin
orkestrasyonudur. Uluslararası Telif Hakları Hukuku'na
göre, Ravel'in eserleri 1 Ocak 2008 tarihinde birçok
ülkede kamu malı haline gelmiştir.
1910-1920 yıllarında Paris’te
bulunan
Rus
besteci Stravinski ve Rus Balesi Topluluğu bestelerini
etkiledi. Daha geleneksel bir tarza yöneldi ve neo-klasik
eserler verdi.
Opera, bale, orkestra, oda müziği, piyano eserleri ve
şarkıları bulunan Ravel, izlenimci eserlerini orkestra
çalışmalarında vermiştir.
I. Dünya Savaşı'nda yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle
orduya alınmadı, ancak ambulans şoförlüğü yaptı.
Savaştan sonra orkestra şefi olarak seyahat etti.
Özellikle ABD’de ilgi gördü, burada tanıştığı Amerikan
caz müziğinin etkileri daha sonraki eserlerinde hissedilir.
Eserleri arasında izlenimci etkileri en çok yansıtan eseri
Su Oyunları’dır.
6
Ravel 1921’de Fransız hükümetinin Légion d'Honneur
ödülünü reddetti, 1931’de Oxford Üniversitesi’nin
verdiği onursal doktorayı ise kabul etti.
bozukluğu (apraksi) ile etkileyecektir. Ünlü Bolero
aslında bu nörolojik tablonun bir parçasıdır. Ancak bir
yaratıcılık ürünü olarak saygın eserler arasında anılır.
Az
sayıda
öğrenci
yetiştirdi.
Belli
başlı
öğrencileri Vaughan Williams ve Maurice Delage idi.
Bolero tek bölümlü bir orkestra parçasıdır ve Rus
balerin Ida Rubinstein'ın ısmarladığı bir bale olarak
bestelenmiş olup, ilk kez 1928 yılında seslendirilmiştir.
Müzik, parça boyunca sabit olarak kalarak bir veya
birden fazla trampetin çaldığı sürekli tekrarlanan bir
ritim üzerine inşa edilmiştir. Melodi farklı çalgılar
üzerinden ilerler. Bolero'nun kreşendo tarzında 15
dakika boyunca devam ederek sonlanan tekrarları aslında
Ravel'in frontal lobundaki bozukluğun yarattığı ısrarcılık
(perseverasyon) belirtisinden başka bir şey değildir.
Müzik otoritelerinin kuşkuyla baktığı bu durum bilim
adamları için sadece bir nörolojik sonuçtur. Ravel sadece
sol elle çalınabilen bir piyano eseri de oluşturur. Rivayet
sanatçının bu eserini 1. Dünya Savaşı'nda sağ kolunu
kaybeden piyanist arkadaşı için yazdığı şeklindedir. Oysa
Ravel hastalığının doğası gereği sağ elini kullanmakta
zorluk çekmektedir. Bilerek veya bilmeyerek kendisi için
bir teknik geliştirmeye çalışmış olabilir"
Ravel, 1927’de bazı nörolojik problemler yaşamaya
başladı. Birkaç yıl sonra kas problemleri ve afazi (söz
yitimi) problemi ile karşılaştı. Zamanla bunama belirtileri
oluştu ve 1932’de geçirdiği trafik kazası ile durumu
ağırlaştı. Bu rahatsızlıklar nedeniyle eser veremez
oldu. 1937’de geçirdiği başarısız beyin ameliyatı sonucu
hayatını kaybetti.
Hastalığı
Yıllarca organik beyin rahatsızlığına bağlı psikiyatrik
bozukluk bulguları göstermiştir. Nörolojik fonksiyonları
giderek azalmıştır. Afazi, apraksi, agrafi, aleksi ortaya
çıkmıştır. Bilateral ventriküler genişlemeyle birlikte
serebral atrofisi vardı. Tanısı kesin olmamakla beraber,
frontotemporal demans gibi progresif dejeneratif bir
bozukluğu vardır. Başka bir seçenek de posttravmatik
subdural hematom ya da hidrosefalidir. Temporoparietal
menejiom da akla gelmektedir.
…
BOLERO
Disfazide müzik yeteneğinin korunabildiğine tipik ve
tanınmış bir örnek Maurice Ravel’dir. Ünlü Fransız
besteci ve piyanistin 1927 yıllarında sol hemisferin
öncelikle etkilendiği progresif afazi, aleksi, agrafi,
ideomotor apraksi ile karakterize progresif dejeneratif
bir hastalığı olduğu bildirilmiştir. Hastalığın erken
dönemlerinde Ravel, sol hemisfer fonksiyonlarında
değişik oranlarda bozukluklar gösterirken, müziksel
düşünme korunmuş ve bu dönemde “Bolero”(1928) ve
“Sol El için Re-Major Piyano Konçertosu” (1929-1930)
adlı iki büyük çalışmasını bestelemiş, demansiyel
semptomların ilerlediği 1933 yılına kadar birçok eser
vermiştir (16). Baştan sona aynı nota ve tempoyu
içermesi, sürekli kendini tekrar eden tek ve monoton
melodisi nedeniyle bazı müzik otoritelerinin eleştirisine
uğrayan ve hatta hastalığı ile ilişkilendirilen “Bolero”
genel olarak aynı nota ile muhteşem bir çok seslilik
olarak takdir toplamaktadır.
Ravel'in, aynı melodiyi 18 kez hiç değiştirmeden
tekrarlayarak yazdığı eseri.
Melodiyi birebir (değiştirmeden) tekrarlamakla beraber,
her tekrarında orkestrasyonda değişiklikler yapmış ve bu
18 tekrarda dinleyeni bıktırmayan bir örgü oluşturarak
dehasını kanıtlamıştır.
Çok sonradan yapılan bir incelemenin iddia ettiğine
göre; Ravel Bolero'yu bestelediği sırada Alzheimer
hastalığı ile mücadele etmekte olduğundan, melodiyi
tekrarlayarak bu hastalığın güçlü semptomlarından biri
olan "bazı sözcükleri veya hareketleri sürekli
tekrarlamak" gibi bir obsesyonu sergilemektedir
aslında…
Ravel, beyninin sol frontal bölgesini tutan bir nörolojik
hastalık geçirmiş ve bazı eserlerini de bundan sonra
oluşturmuştur. Frontal bölgenin ilerleyici hasarı Ravel'i
yıllarca etkileyecek lisan bozukluğu (afazi) ve beceri
7
Eserleri

Ravel’in müzikal-komedi niteliğinde iki operası
vardır. L'heure espagnole ve L'enfant et les sortilèges.
Birincisi, 18. yüzyıl İspanya’sında bir saat üreticisinin
sadakatsiz eşinin bir gününü anlatır; ilk defa 1911’de
Paris’te
sahnelenmiştir.
İkincisinin
librettosunu
romancı Collette yazmıştır. Yaramaz bir çocuğun
çevresindeki hayvanlar ve mobilyalar tarafından
cezalandırılması anlatılır. İlk defa 1925’te Monte
Carlo’da sahnelenmiştir.










Kendisi de iyi bir piyanist olan Ravel çok sayıda piyano
eseri ve birkaç oda müziği eseri bestelemiştir.


Bu seçilmiş eserler şu listede sıralanabilir:

o
Oiseaux tristes ("Üzgün kuşlar")
o
Une barque sur l'océan ("Okyanusta
bir
Alborada
del
Gracioso ("Soytarının
şafak
şarkısı"; orkestrasyon 1918)
Vokal eserleri arasında en göze çarpanı Şehrazat’tır. Bu
eser, mezzo-soprano ve orkestra için yazılmıştır. Don
Quichotte à Dulcinée ise film müziği olarak
bestelenmiştir.



Noctuelles ("Gece uçan böcekler")
o
Ravel’in en bilinen orkestra eseri İspanyol Rapsodisi’dir.
İki piyano konçertosundan ilkini savaşta sağ kolunu
yitiren
piyanist Paul
Wittgenstein’ın
isteği
üzerine 1930’da sadece sol el için bestelemiştir. 1931’de
tamamlanan ikinci piyano konçertosu ise iki el içindir.

o
sandal"; orkestrasyon 1906)
Ravel, Daphnis et Chloé balesini Rus opera yöneticisi
Dyagilev’in siparişi üzerine bestelemiştir. Koreografik
senfoni olarak tanımlanan eser Helenistik bir romana
dayanır. Ma
mère
l'oye, Valses
nobles
et
sentimentales ve koreografik şiir La Valse piyano düeti
olarak bestelenmiş, bale müziği olarak uyarlanmıştır.
Bestelediği son bale müziği ise Bolero’dur.


Introduction and allegro Pedallı harp, flut, klarinet,
yaylıçalgılar kuarteti, 1905)
Miroirs ("Yansıtmalar") (piyano, 1905):
Menuet antique (piyano, 1895, orkestrasyon 1929)
Shéhérazade (ouverture de féerie) (Şehrezad - periler
uvertürü ) (1897)
Pavane pour une infante défunte (Ölü bir prenses için
Pavan) (piyano 1899, orkestra 1910)
Jeux d'eau "Su oyunu" (piyano, 1901)
Fa-majör Yaylıçalgılar Kuarteti (1902-3)
Shéhérazade ("Şehrezad" orkestra için şarkılar 1903)
Arkadaşı şair Tristan Klingsor'un şiirlerinin
müziklendirilmesi
Sonatin (piyano, 1903–1905)

8
o La vallée des cloches ("Çanlar vadisi")
Histoires naturelles ("Doğadan masallar") (ses ve
piyano için şarkılar, metin: Jules Renard, 1906)
Pièce en forme de Habanera (bas ses ve piyano, 1907)
Rapsodie espagnole ("İspanyol Rapsodisi") (orkestra,
1907)
L'heure espagnole ("İspanyol Saati") (opera, 1907–
1909)
Gaspard de la nuit ("Gecenin Şeytanları") (piyano,
1908)[3]
Ma Mère l'Oie ("Kaz Annem") (piyano ikilisi 1908–
1910, orkestra 1911, bale 1912)
Daphnis et Chloé ("Dafne ve Kloe") (bale, 1909–
1912)
Stephane Mallarme'in üç şiiri, (ses, piyano, flüt/pikolo,
klarinet/bas klarinet ve yaylıçalgılar kuarteti, 1913)
Valses nobles et sentimentales ("Soylu ve Duygusal
Valsler") (piyano 1911, orkestra 1912)
La-minor Piyano Trio (1914)
Le Tombeau de Couperin ("François Couperin'in
Mezarı"; piyano 1914–1917; Bölüm I, III, IV ve V
orkestrasyonu 1919)
o
I. Prelud
o
II. Fug
o
III. Forlan
o
IV. Rigodon
o
V. Minuet
o VI. Tokata
La Valse "Vals" (Koreografik şiir, 1906–1914 ve
1919–1920)










arguments for apraxia as a presenting symptom.
Alajouanine himself described a predominant
‘praxic difficulty’. There was such a striking
alteration in Ravel's handwriting that a musicologist,
René Chalupt, erroneously believed that his last
production, Don
Quichotte
à
Dulcinée,
completed in 1933, was written by ‘a friend's hand’.
In June 1933, although he had been a skilful
swimmer, he was unable to recall the movements of
swimming. At the end of 1933, he was no longer
able to sign his name (the reason why he refused to
give autographs) or read (text and then music
scores). An analysis of letters from this period
shows that there are spelling errors but mainly an
apraxic agraphia with many erasures and ink blots
(Achache, 1990). He said that he had musical
projects, such as the opera Jeanne d’Arc, but was
unable to translate them to a sheet of paper or a
keyboard; nor was he able to sing them, as if they
were locked within his brain. Brain imaging data
show that areas specifically involved in generating
and playing scales are centred on posterior cingulate
(Sergent, 1993; Parsons et al., 2005).
In contrast to this motor output failure, his auditive
perceptual abilities were preserved: he was able to
recognize his works when they were played and
detect the most subtle errors. In 1937, he was still
able to give to a pianist useful advice for playing
his Concerto
pour
la
main
gauche(Alajouanine, 1948; Sergent, 1993). At no
time were there arguments for a dysexecutive
syndrome. Even at the end of his life, Ravel's
memory, insight, personality and behaviour were
preserved (Baeck, 2005).
Hence the usual criteria of PPA, a diagnosis
sometimes suggested in the literature, are not met,
and attributing the thematic repetitiveness
ofBoléro (Amaducci et al., 2002), written in 1929,
to the earliest signs of the PPA or ‘Pick's complex’
is overly speculative and questionable.
Neurosurgical exploration, mistakenly performed
on the right side, only excluded a tumour and
intracranial hypertension (Sergent, 1993). Although
a definitive diagnosis is not available, we suggest
that Ravel had a left focal degenerative disease,
mainly involving the parietal lobe. It explains the
picture of progressive apraxia, with severe alexia
and agraphia. According to our current
classifications, a corticobasal syndrome is ruled out
by the absence of motor signs. Posterior cortical
atrophy, with alexia as an early visuospatial
disturbance, may be discussed. A focal parietal
atrophy is probably the most accurate diagnosis.
Keman ve Viyolonsel için Do-majör Sonat (1920–
1922)
Chansons Madécasses ("Madagascar Şarkıları") (ses,
flüt, viyolonsel ve piyano, metin: Evariste Parny,
1926)
L'enfant et les sortilèges ("Çocuk ve Tılsımlar", lirik
fantazi, 1920–1925, libretto:Collette 1917)
Tzigane "Çigan" (Keman ve piyano, 1924)
Keman ve Piyano için Sol-majör Sonat(1923–1927)
Fanfare (1927; 10 Fransız bestecinin birer dans
katkısı yaptığı L'Éventail de Jeanne adlı bir çocuk
balesine Ravel katkısı)
Boléro (bale, 1928)
Sol El İçin Re-Majör Piyano Konçertosu
(Filozof Paul Wittgenstein için 1929–1930)
Sol Majör Piyano Konçertosu (1929–1931)
Don Quichotte à Dulcinée ("Don Kişot'un Dulcinea'ya
Serenatı"; ses ve piyano, 1932–1933)
………….
Sir, It is with great interest that we read the paper
from Seeley and colleagues (Seeley et al., 2008) on
the consequences of primary progressive aphasia
(PPA) on a patient's pictorial production. However,
we are somewhat concerned that the authors have
attributed the cognitive disorders developed by
Ravel (1875–1937) in his last 4 years to PPA.
This diagnosis is mainly based on data published by
Alajouanine, the eminent neurologist who examined
Ravel over 2 years and suggested the existence of
‘Wernicke aphasia’ of ‘moderate’ intensity
(Alajouanine,1948;
Amaducci et
al., 2002).
However, a careful reading of this article—an MD
thesis on Ravel's disease which has unfortunately
never been published (Achache, 1990)—and many
accounts from Ravel's friends, biographers and
musicologists, as well as more recent articles
(Baeck,2005) suggests other interpretations.
It can be advanced that the first symptoms were not
aphasic in nature but rather apraxic. The preliminary
symptoms were indisputable only in 1933. It was
not until later, in 1935–36, that clear aphasic signs
appeared, such as problems finding words, but,
even at the latest stages of the disease, Ravel was
able to speak fluently, though slowly and
understand
what
people
told
him
(Alajouanine, 1948; Sergent, 1993). Therefore, it is
more accurate to evoke a diagnosis of late anomic
aphasia. In contrast, there are overwhelming
9
1919 yılında, henüz 13 yaşındayken ülkenin en iyi müzik
akademisi olarak gösterilen Petrograd Konservatuarı'na
başladı. Zor şartlar altında eğitimine devam ederken
zaman zaman öğretmeni Leonid Nikolayev'in evinde
derslere devam etti.
DMİTRİ SHOSTAKOVİCH
Ailenin maddi sorunları oluşmaya başladı. 1922 yılının
başlarında babası kötü beslenmeden dolayı zatüreden
öldü. Sofya Vasilevna üç çocuğu ile ortada kaldı. Ancak
eğitimine Alexander Glazunov'un desteğiyle devam etti.
Piyanolarını sattılar fakat yeterli olmadığı için ablası
Marya ile birlikte çalışmaya başladı. İlk işi bir sinemada
piyano çalmaktı. Bu, besteci kimliğine büyük katkı
sağladı ve doğaçlama yeteneğini geliştirmiş oldu. Bu
zaman zarfında vereme yakalandı, on yıl süreyle bu
hastalığın etkisinde kaldı.
12 Eylül 1906, St Petersburg – 9 Ağustos 1975,
Moskova.
Rus besteci piyanist, milletvekili.
SSCB Yüksek Sovyet Milletvekili, Lenin Nişanı sahibidir.
20.yy’ın en önemli senfonilerini yazan besteci, film
müziği, şarkı, caz dahil olmak üzere pek çok türde
eserler verdi.
25 Eylül 1906'da Sankt Petersburg'da doğdu. Bestecinin
büyükbabası Polonyalı veteriner Pyotr Sostakovich idi.
1830 Polonya Ayaklanması'na katılmıştı. Aile daha sonra
Ruslaştı.
Babası, Dmitry Boleslavoviç Şostakoviç, Mendeleyev ile
birlikte çalışan ünlü bir kimyacıydı. Annesi Sofya
Vasilyeva ise bir piyanistti. Dmitriy Shostakovich piyano
derslerine dokuz yaşındayken başladı. İlk öğretmeni
annesi olmuştu.
1936 Shostakovich'in gözden düştüğü bir zamandı.
O yıl Pravda gazetesinde kendisine bir dizi
suçlamalarda bulunuldu. Bunlardan en önemlisi
Stalin emriyle hazırlanıldığı düşünülen »Müzik yerine
karmaşa» başlıklı makaleydi. Bu makalede Mtysenkli
Lady Macbeth ağır olarak eleştiriliyor ve müziği
"Kaba ve ilkel" olarak tanımlanıyordu. Bu olaylar
sonunda maaşının bir kısmı düşürüldü.
Bundan sonra profesyonel öğretmenlerden dersler
almaya başladı. İlk bestesi olan Devrim Kurbanlarının
Anısına Cenaze Marşı'nı bu dönemde yaptı.
10
Büyük Terör yılları olan 1937'de mimlendi, birçok
arkadaşı ve akrabası hapsedildi veya öldürüldü. Bu
dönemde onun tek tesellisi oğlu Maxim'den 2 yıl
sonra, 1936'da doğan kızı Galina oldu. Bütün bu
suçlamalara cevabını 1937 yılında yaptığı Beşinci
Senfoni ile verdi. İlk eserleri arasında sayılan bu
senfoni muhafazakar bir türdü.
Avusturya Cumhuriyeti hizmetleri için gümüş şeref
madalyası (1967)
Danimarka
Sonning Ödülü (1973)
ÖDÜLLERİ
Sovyetler Birliği
Sosyalist Çalışkanlık Kahramanı Madalyası (1966)
Lenin Nişanı (1946, 1956, 1966)
Ekim Devrimi Nişanı (1971)
Kızıl Bayrak İşçi Nişanı (1940)
Halk Kardeşliği Nişanı (1972)
SSCB Halk Sanatçısı (1954)
Lenin Ödülü (1958)
Stalin ödülü sanat dalında (1941, 1941, 1942, 1946, 1946,
1948, 1949, 1949, 1949, 1950, 1952)
Birleşik Devletler
Oscar , Khovanshchina için , En iyi müzik ödülü 1961
Birleşik Krallık
Altın Madalya Kraliyet Filarmoni Orkestrası (1966)
Avusturya
11
İlk bestelerinin hocasının desteğiyle yarattı. 1906'da
üniversiteden mezun oldu;1906'da kuzeniyle evlendi ve
ardı ardına iki çocukları oldu.
IGOR STRAVİNSKY
Paris'teki Rus Balesi için aldığı siparişler nedeniyle 19101914 arası Rusya'da fazla bulunamadı; I. Dünya Savaşı
yıllarında İsviçre'ye yerleşti, iki çocuğu daha dünyaya
geldi.
Stravinski savaştan sonra ailesiyle birlikte Fransa'ya
yerleşti ve yirmi yıl değişik kentlerde yaşadı. Rusya'daki
mülklerini yitirdiği için ek gelir sağlamak amacıyla
besteciliğin yanı sıra piyanistlik ve orkestra şefliği
yapmaya başladı. Avrupa'da, Kuzey ve Güney
Amerika'da turnelere çıktı.
Igor Fyodorovich Stravinsky
17 Haziran 1882, Oranienbaum, Rusya – 6 Nisan 1971,
New York, ABD)
Rus besteci, piyanist, orkestra şefi.
20.yy müziğinin en etkili ve önemli bestecilerinden biri
olarak kabul edilir.
17
Haziran 1882'de Oranienbaum'da
(bugün
Lomonosov) Fiodor
Ignatjevic isimli
bir
bas
ile St.Petersburg Kraliyet Operası'nda çalışmakta olan
bir şarkıcının dört oğlundan üçüncüsü olarak olarak
dünyaya geldi. Müziğe yeteneği erken yaşlarda ortaya
çıktı ancak ailesinin isteğiyle müzik eğitimi değil,
St.Petersburg Üniversitesi'nde hukuk eğitimi aldı;
dönemin önde gelen Rus bestecisi Nikolai RimskyKorsakov'un oğluyla birlikte okudu. 1902'de babasını
kaybeden Stravinsky, müziğe yöneldi ve konservatura
gitmek yerine ikinci bir baba olarak kabul ettiği Nikolai
Rimsky-Korsakov’dan ders almayı tercih etti. 1903'te
başlayan özel dersleri 3 yıl sürdürdü.
1938'de büyük kızını, 1939'da karısını ve annesini
kaybeden
Stravinsky, II.
Dünya
Savaşı başlayınca Harvard Üniversitesi'nden gelen çağrıyı
kabul ederek konferanslar vermek üzere ABD'ye
gitti. 1940'ta uzun zamandır tanıştığı oyuncu Vera de
Bosset ile ikinci evliliğini yaptı. Hollywood'da bir ev
satın alarak uzun yıllar orada yaşadı.
The Rake's Progress adlı eserini yazarken asistan olarak
Hollywood’daki evine çağırdığı genç ABD’li müzikçi
Robert Craft’ın serial müziğe yakınlığı neo-klasik tarzı
12
aşmasına yardımcı oldu ve seri müzik teknikleriyle
eserler yaratmaya yöneltti.
melodileri sayesinde halk tarafından büyük beğeni
topladı.
1946'da ABD vatandaşlığına geçti. 1962'de bir dizi
konser vermek için ülkesi Rusya'ya dönen Stravinsky,
devlet başkanı Kuruşçev ile iki saat başbaşa görüştü ama
Sovyetler Birliği'ne dönme teklifini kabul etmedi.
Le sacre du printemps (1913, Bahar Ayini)’ın
galası Nizinsky’nin yaptığı alışılmamış koreografi,
müziğin armonik yapısı, asimetrik ve değişken ritmik
yapısı nedeniyle eser büyük bir tiyatro skandalı
oldu. 1910 ile 1914 arası
Stravinsky
Wolhynien'de
ve İsviçre'de yaşadı. Birinci dünya savaşının patlak
vermesiyle Stravinski İsviçre’de kalmaya karar verdi.
Burada A Soldier’s Tale’ı (1918, Bir Askerin Hikayesi)
besteledi. Bu dönemlerdeki caz etkisi bu eserde olduğu
kadar 1918'de 11 enstruman için bestelediği RagTime’da ve 1919’da piyano için bestelediği Rag-Music’de
belirgin olarak fark edilmektedir.
1966'dan itibaren sağlığının bozulması nedeniyle gittikçe
daha az eser verdi. 1969'da New York'a taşındı ve son
yıllarını bu şehirde geçirdi. 6 Nisan 1971'de New York'ta
hayatını kaybeden sanatçının mezarı Venedik'te San
Michale Adası'ndadır.
Bale ve diğer erken dönem eserleri
Rimsky-Korsakov’un
Stravinski'nin
ilk
eserleri
üzerindeki etkisi kolay fark edilmektedir. 1908 senesinde
yazılan orkestra eseri ’Scherzo fantastique’i dinleyip
etkilenen Serge Diaghilev Stravinski'den bir bale
yazmasını istedi. Bunu yıllar sürecek olan bir beraber
çalışma süreci izledi.
1920'de Paris'e yerleşti. Orada Pablo Picasso, Jean
Cocteau, André
Gide, Henri
Maisse ve Alexander
Benois gibi dönemin önemli fransız ya da Fransa'da
yaşayan sanatçılarıyla tanıştı. Bu yıllarda önemli
eserlerinden Symphonies d’instruments á vent (1920),
Opera buffa Mavra (1922) ve 1923’te rus balesi
tarafından sahneye konulan rus dansı Les Noces (1923,
Stravinski’nin Diaghilev için ilk balesi Ateş Kuşu (1910)
ve Petruşka (1911)
dramatik
ifadesi,
zengin
orkestrasyonu ve rus halk müziğinden alınmış tanıdık
13
Düğün) ortaya çıktı. Mavra ve İsviçre'de bestelenen
ve 1920' de Paris'de sahneye konulan bale Pulcinella,
Stravinski’nin neoklasizme yönelişinin başlangıcı sayılır.
Stravinski Paris’te ailesini geçindirebilmek için piyanist
ve şef olarak çalıştı. Bu sebeple 1924'te yazılan Piyano ve
Ahşap Nefesliler için Konçerto gibi birçok piyano eseri
yazdı.
Bunun yanında 3 Bölümlü Senfoni(1945), klarnet ve caz
grubu için Abanoz Konçertosu (1945), ve opera The
Rake’s Progress (1951, Libretto: W.H.Auden ve Chester
Kallman) gibi önemli eserler de besteledi.
Neoklasik eserleri
1923'ten sonra Stravinski'nin neoklasik eserleri ortaya
çıkmaya başladı. Bu dönemdeki çalışmalar son romantik
dönemin yoğun duygusallığına kasıtlı bir tepki olarak
sanatsal bir tarafsızlık barındırmaktaydı.
Seri müziğe ilgisi
1948'de Stravinski, Amerikalı bir orkestra şefi
olan Robert Craft tarafından tekrar ve bu sefer kalıcı
olarak Avusturyalı besteci Arnold Schönberg'in 12 Ton
Müziği ile
Schönberg'in
öğrencisi Anton
von
Webern'in Seri Müzik teknikleriyle karşı karşıya getirildi.
Bu çabanın sonucunda Kantate Threni (1958), piyano ve
orkestra için Movements (1959) ve son büyük
eseri Requiem Canticles (1966) ortaya çıktı.
Bu ideali Stravinski 1935'te yazdığı anılarında şöyle
açıklar: “Müzik doğal olarak herhangi birşeyi ifade etme
gücüne sahip değildir ve performanscılar kendi fikir ve
bireysel ifadelerini eklemeden bestecinin eğilimlerini
takip etmelidirler.“ Bu modern müziğin oluşumunda
büyük payı olan güçlü estetik bir etkiydi.
Opera-Oratoryum Oedipus Rex (1927), melodram
Persephone (1934) ve bale Apollo Musagetes (1928) rus
koreograf George Balansin için bu dönemde yazdığı
önemli eserlerdendir. 1939’da Stravinski Avrupa’yı
terketti. Amerika’ya iltica etti ve Hollywood’a yerleşti.
Orada Circus Polka (1942), orkestra için Danses
concertantes (1942), Broadway revüsü için Scènes de
ballet (1944) gibi sipariş üzerine birçok eser besteledi.
1967'de Stravinski son kez olarak kendi eserlerinin plak
kaydında orkestrayı yönetti. 6 Nisan 1971'de New
York'ta öldü. Venedik’teki St Michele adasına
Diaghile’nin mezarının yakınına gömüldü.
Sahne ve orkestra eserlerinin yanında Stravinski birçok
piyano, oda müziği, koro eserleri, solo vokal eserleri ve
yabancı eserler üzerine çalışmalar yaptı. Eserlerinde
birçok müzikal stili kullandı. Rus ulusal stili, caz,
14
neoklasizm, bitonalite, atonalite, ve seri müzik.
Büyük bir besteci olasını sağlayan en önemli
özelliklerinden biri kendisini devamlı geliştirmesi ve her
yeni tekniği kendi gelişimine başarılı bir şekilde entegre
edebilmesiydi. Sadece tek bir yoldan gitmek kendi
tabiriyle "geriye gitmek" idi. Stravinski'nin eserleri 20.
yüzyıl müziğinin en önemli eğilimlerini yansıtmış ve aynı
zamanda onu da etkilemiştir. Onun bugüne kadar gelen
önemi zaman zaman dini konular tarafından da
belirlenen orijinalliğe ve hayranlık uyandıran teknik
virtüoziteye dayanmaktadır.
15
ustaca oynadı. Prokofiev'in hayatı boyunca bu ikili
(müzik ve satranç) bir tutku olarak kaldı.
SERGEİ PROKOFİEV
1902 yılında yorum dersleri almadan önce bile birkaç
tane yenilikçi eser bestelemişti. İlk zamanlarında ürettiği
bir Fa majör eserinde siyah notalara dokunmayı
sevmediğinden si bemolü kullanmamıştı. Yeteri kadar
teorik alt yapıyı öğrendikten sonra kendi tarzını
oluşturacak denemelere başladı.
1910 yılında babasının ölmesi ilen birlikte ekonomik
desteği de sonra erdi, ama bu süreye kadar edindiği ünü
ile kendi yaşamını geçindirebilecek kadar para
kazanabildi.
1918 yılının Mayıs ayında hem Rusya'daki devrimin
etkisi ile huzursuz ortamdan kaçmak hem de kendi
deneysel müziğini yapabileceği daha rahat bir ortam
bulmak için kalıcı bir süreliğine olmak üzere Amerika'ya
doğru hareket etti.
Sergei Sergeyevich Prokofiev
23 Nisan 1891, Sontsovka, Rusya (günümüzde Ukrayna)
– 5 Mart 1953, Moskova, Rusya.
Birçok değişik müzik türünü ustalıkla icra edebilen, bu
özelliği ile 20. yüzyılın en önemli yorumcularından
sayılan ünlü piyanist ve besteci.
Annesi piyanist, babası zengin bir ziraat mühendisi idi.
Olağandışı müzik yeteneği 5 yaşında ortaya çıktı. Müzik
eğitimi, annesinden aldığı piyano dersleriyle başladı. Bir
süre sonra, dinleyicilerini aile dostları ve komşuların
oluşturduğu konserler vermeye başladı. Üzerine eserler
yazmak amacıyla temalarını not aldığı, küçük köpek
yavruları adını verdiği bir not defteri tutmaktaydı.
Annesi, St. Petersburg da oturan babasını ziyarete
gittiğinde, büyük şehrin müzik ortamını görmesi için
Sergei i de yanında götürürdü. Bu geziler sayesinde
Prokofiev, Rus bestecilerinin büyük çaplı yapıtlarını
dinleme fırsatı bulmuştu.
Müziğinin olgunlaşmasında önemli bir yere sahip olan
film müziğine duyduğu ilgiden dolayı film endüstrisinde
bulundu. Kendine ve diğer birtakım Rus bestecilerine ait
kaydı bulunmayan piyano eserlerinin kayıtlarını yaptı.
San Fransisko'ya ulaştıktan sonra hemen diğer ünlü Rus
sığınmacılarla karşılaştırıldı. Bundan sonra da New
York'ta bir solo konser vermek üzere yolculuğa çıktı.
Bunu diğer konserler izledi. Bir opera bestelemek için
bir anlaşma imzalamasına rağmen çeşitli sorunlardan
dolayı bu opera macerası başarıya ulaşamadı ve bu
7 yaşında ise satranç oynamayı öğrendi ve bu oyunu
zamanındaki şampiyonlarla boy ölçüşebilecek kadar
16
başarısızlık Prokofiev'in Amerika macerasının da sonu
oldu.
Piyano Konçertosu No. 3 Do majör, Op. 26
Quintet, Op. 39, obua, klarnet, keman, viyola, kontrabas
Senfoni No. 2 Re majör, Op. 40
Divertimento, Op. 43
Senfoni No. 3 in Do minör, Op. 44
Senfoni No. 4 in Do majör, Op. 47 (revised as Op. 112)
Yaylı Quartet No. Si minör, Op. 50
Senfonik şarkı, Op. 57
Keman konçertosu No. 2 in Sol minör, Op. 63
Romeo ve Juliet, Op. 64, 4 sahnelik bale, en ünlü
bölümü "Dance of the Knights" bölümüdür.
Keman sonatı No. 1 in fa minör, Op. 80
Piyano sonatı No. 6 La majör, Op. 82
Piyano sonatı No. 7 Sib majör, Op. 83
Piyano sonatı No. 8 Sib majör, Op. 84
Cinderella, Op. 87, 3 sahnelik bale
Savaş ve Barış, Op. 91, 13 sahnelik opera
Yaylı Quartet No. 2 Fa majör, Op. 92
Flüt sonatı No.1 Re majör, Op. 94
Senfoni No. 5 Sib majör, Op. 100
Piyano sonatı No. 9 Do majör, Op. 103
Senfoni No. 6 Mib majör, Op. 111
Senfoni No. 7 in Do# minör, Op. 131
1920 yılında Rusya'ya başarısız bir şekilde dönmek
istemediğinden dolayı Paris'e gitti. Burada kendisinin
müziğine daha hazır olan bir ortam bulan Prokofiev
yarım bıraktığı işlerine geri döndü ve onları bitirdi.
1930'lu yılların başında Prokofıev'in evine duyduğu
özlemin artması ile eserlerinin prömiyerlerini daha sık
olarak kendi ülkesinde yapmaya başladı.
Eserleri
1934 yılında Prokofiev kalıcı olarak Sovyetler Birliği'ne
geri döndü. Ailesi ise kendinden bir yıl sonra geri
dönebildi.
Sovyetler Birliği'ndeki değişen politikalar sayesinde
kendine daha özgür bir alan bulabildi, yalnız bu
politikalar Rus yorumcuların neredeyse tümüyle dışarı ile
olan ilişkisini koparıyordu.
1941 yılında geçirdiği ilk kalp krizi ile bozulmaya
başlayan sağlığı savaş ve savaş sonrası yıllarda giderek
bozularak 5 Mart 1953 günü 62 yaşında iken ölmesine
neden oldu.
Re majör Toccata, Op. 11, Piyano
Piyano Sonatı No. 2 Re majör, Op. 14
Piyano konçertosu No. 2 Sol minör, Op. 16
Keman konçertosu No. 1 in D major, Op. 19
Gambler, Op. 24, 4 sahnelik opera
Senfoni No.1 Re majör, Op. 25, neo - klasik eser
17
tanışmasından sonra, halk müziği ile tanışmasından
sonra, halk müziği ezgilerini kendi yapıtlarında kullandığı
gibi, benzer yepyeni ezgiler yaratmıştır.
BÉLA BARTÓK
Bartok müziği en büyük etki, 1902'de Budapeşte Also
sprach Zarathustra"nın ilk dinletisinde tanıştığı Richard
Strauss'un müziğidir. Bu yeni biçim (senfonik şiir)
sonraki birkaç yılda ortaya çıkmıştır.
Bartok piyanist olarak kariyerini ilerletirken, 1907’de
Krallık Akademisi’nde piyano profesörü olarak ders
vermeye başladı. Bu onun Avrupa’da piyanist olarak
dolaşmak yerine Macaristan’da kalmasını ve özellikle de
Transilvanya bölgesinden daha çok halk şarkıları
derlemesini sağlamıştır. Bu arada, bu etkinlikler ve
Kodaly’nin Paris’ten getirdiği Debussy müziği Bartok’un
müziğini etkilemeye başlamıştır. Büyük orkestra
çalışmaları daha Johannes Brahms ya da Richard Strauss
miçemini korusalar da, halk müziğine artan ilgisini
gösteren kısa piyano parçaları da yazmıştır. Bu ilginin
belki de en açık belirtilerini gösteren ilk parça, içinde
halk müziği benzeri ezgiler barındıran, 1908’de yazdığı
«1 numaralı Yaylı Çalgılar Dörtlüsü» ‘dür.
Béla Viktor János Bartók (d. 25 Mart 1881;
Nagyszentmiklós, Avusturya-Macaristan - 26 Eylül
1945; New York, ABD
Macar besteci, piyanist ve Doğu Avrupa halk müziği
derleyicisi.
Bartok budun müzik biliminin kurucularından biri olarak
bilinir.
Budapeşte Krallık Müzik Akademisi’nde Istvan
Thoman’dan piyano ve Janos Kössler’den kompozisyon
dersleri aldı. Bu okulda tanıştığı Zoltán Kodály ile
birlikte bölgenin halk müziklerini derledi. Bu, ilerideki
müzik görüşünü derinden etkilemiştir. Daha önceleri
Bartok’un Macar halk müziği anlayışı Franz Liszt’in
yapıtlarındaki çingene ezgileriyle sınırlıydı. Bartok’un,
1848 Macar devriminin kahramanı Lajos Kossuth’un
onuruna 1903’te bestelediği büyük orkestra çalışması
«Kossuth», benzeri çingene ezgilerini kullanmıştır.
Bartók Müziğinin Biçimlenmesi ve Etkilenmeleri
Bartok, Listz’in çingene müziği yerine gerçek Macar
müziği olarak saydığı Macar köylü halk müziği ile
1911'de Bartok, 1909'da evlendiği karısı Márta Ziegler'e
adadığı, tek operası olan Mavisakal'ın Kalesini yazdı.
18
Bartok'un Macar Güzel Sanatlar Kurulu yarışmasına
sunduğu bu opera, "oynanabilirliği olmadığı"
gerekçesiyle geri çevrildi. Bartok, bakanlar kurulunca
siyasal görüşleri yüzünden söz yazarı Béla Balázs'nın
adının proğramdan çıkarılması yönündeki baskılara
direnince, opera 1918'e dek oynanmadı.
1927 ile 1928 arasında bütün zamanların en güzel yaylı
çalgılar dörtlüleri arasında sayılan Üç Numaralı Yaylı
Çalgılar Dörtlüsünü yazdıktan sonra armoni dili
yalınlaşmaya başlamıştır.
1934’ de yazdığı Beş Numaralı Yaylı Çalgılar Dörtlüsü bu
yönden biraz geleneksel biçim izler. Bartok son ve altıncı
yaylı çalgılar dörtlüsünü 1936 'da yazmıştır.
Macar Güzel Sanatlar Kurulu Ödülü düşkırıklığından
sonra, Bartok iki, üç yıl çok az beste yaptı ve daha
çok Orta Avrupa, Balkanlar (bu arada Türk) halk
müziğini derlemeye yoğunlaştı. Ancak I. Dünya
Savaşının çıkmasıyla gezilerine ara vererek bestelemeye
geri
döndü
ve 1914-1916
arasında Tahta
Prens balesini, 1915-1917 arasında da İki Numaralı Yaylı
Çalgılar Dörtlüsü"nü yazdı. Uluslararası ününü Tahta
Prens ile kazanmıştır.
Bartok 1923'de eşinden ayrılarak Ditta Pásztory adındaki
piyano ögrencisi ile evlenmişti. Bu evlilikten doğan oğlu
Peter'in müzik dersleri için bestelediği 6 ciltlik piyano
parçaları
derlemesi
Mikrokosmos bugün
piyano
öğrencileri arasında yaygın olarak çalınır. Bu onun
Avrupa'da yazdığı son yapıtıdır.
Türkiye Gezisi
Bartok, 1936 yılındaki Türkiye gezisinde
Adnan
Saygun ile birlikte Anadolu'yu dolaşmış ve özellikle
Osmaniye yöresindeki türküleri birlikte notalamışlardır.
Bartok daha sonra Igor Stravinski, Arnold Schönberg ve
Richard Strauss'dan etkilendiği Olağanüstü Mandarin adlı
balesi üzerinde çalıştı. Fahişelik, soygun, öldürme
konularını
işleyen
Olağanüstü
Mandarin içeriği
yüzünden 1926'ya dek gösterime girmedi.
Ankara Devlet Konservatuarı’ nda Türk Halk Müziği
arşivi oluşturulması için çalışmalar yapan sanatçının
Türkiye'deki araştırmaları, 1976 yılında Macar Bilimler
Akademisi tarafından yayımlandı.
Olağanüstü Mandarin Balesi’ni, yapısal ve armoni olarak
en karmaşık parçaları arasında olan iki keman sonatı
izledi.
19
Bartok, New
ölmüştür.
York'da
kemik
kanserinden 1945'de
Ölümüyle yarım kalan viyola konçertosu daha sonra
öğrencisi Tibor Serly'ce tamamlanmıştır.
Macaristan'da komünizmin sona ermesinden sonra naaşı
New York'dan, Budapeşte'ye gönderilmiş ve devlet
töreni ile Farkasreti Mezarlığı'na gömülmüştür.
II.
Dünya
Savaşı'nın
çıkmasından
sonra
Bartok'un Avrupa'dan ayrılmak isteği giderek artmıştır.
Bartok
kesinlikle Nazilere karşı
birisi
olarak,
onların Almanya'da yönetimi ele geçirmelerinden sonra
oradaki dinletilerden uzak durmuş ve Alman
yayıncısından ayrılmıştır.
Bu arada, Mavisakalın Kalesi operasında ve Olağanüstü
Mandarin balesinde gözlemlenen özgür düşünce yapısı,
Macar sağcıları ile başının derde girmesine yol açmıştır.
Bartok, eşiyle ABD'ye göçettikten sonra hiçbir zaman
kendini orada rahat duyumsamamış ve yeni şeyler
yazmakta zorlanmıştır. ABD'de tanınmıyor olması ve
müziğine ilgi olmamasının da bunda etkisi olmuştur.
Eşiyle dinletiler vermişler, bir ara Yugoslav halk
şarkılarının derlenmesi üzerine burs almışlar ama,
ekonomik durumları hiç iyileşmediği gibi Bartok'un
sağlığı da bozulmaya başlamıştır.
Seçilmiş eserleri
Bela Bartok beste eserleri icin en son, en kapsamli ve en
uygun kataloglama "Andras Szőllősy" (Sz+no.)
yapilmistir. Bartok 1920den itibaren eserleri icin "Opus"
adini kullanmayi birakmistir.
Piyano
Rondo Dans
Dört Parça, (1903)
14 Bagatel, op.6 (1907)
İki eleji, op.8b (1908-1909)
Çocuklar İçin, (1908-1909, rev.1945)
Yedi Eskiz, op.9b (1908-1910)
20
Dort Agit, op.9a (1909-1910)
Oda müziği
Üç Burlesk (Három burleszk), op.8c (1908-1910-1911)
Piyano ve Yaylı Çalgılar İçin Kuintet (1904)
İki Roman Dansı, op.8a (1910)
İki Keman ve Piyano İçin Sonat (1921-22)
Allegro barbaro (1911)
İki Keman ve Piyano İçin Rapsodi (1928)
Débutantlar için Piyano Müziği, 18 parça (1913)
44 İki keman için İkili (1931)
Oryental Dans (1913)
İki Piyano ve Vurmalı Çalgılar İçin Sonat (1937)
Romen Halk Havaları Üzerine Sonatin (1915)
Keman, klarinet ve Piayano İçin Kontrastlar(1938)
Altı Roman Halk Dansı (1915)
Altı Yaylı Çalgılar İçin Kuartet.
Romen Noel Şarkıları, Herbir 10 parçadan 2 seri (1915)
Solo Keman İçin Sonat (1944)
Piyano için Suit op.14 (1916)
Orkestra müziği
Üç Macar Halk Şarkısı (1914-1917)
Kossuth (1903)
15 Macar Köylü Melodisi (1914-1918)
İki Orkestra İçin Suit op.3 ve op.4 (1904,1907)
Üç Skeç, op.18 (1918)
İki Portre, op. 5
Sekiz Macar Halk Şarkıları Üzerine Emprovizasyon, op.20
(1920)
İki Görüntü op. 10 (1910)
Orketra İçin Dört Parça op. 12 (1912)
Piyano İçin Sonat (1926)
Danslar Süiti (1923)
Beş Parça : Açık Hava : Davul ve kavallar, Barkarol, Müzet,
Gece Müziği, Kovalama (1926)
Yaylı Çalgılar, Vurmalı Çalgılar ve Çelesta için Müzik (1936)
Orkestra ve Yaylı Çalgılar İçin Divertimento (1939)
Dokuz Küçük Parça (1926)
Orkestra İçin Konçerto (1943)
Halk Melodileri Üzerine Üç Rondo (1916-1927-1927)
Romen Halk Dansları
Mikrokosmos, 6 kitap halinde hazırlanmış 153 parça
(1923-39)
21
Solo Çalgı ve Orkestra İçin Eserler
Six chants sicules, pour chœur d'hommes à 6 voix
(1932)
Rhapsodie pour piano, op.1 (1904)
Vingt-sept Chœurs à 2 et 3 voix égales, en 8 cahiers (les
21 premiers chœurs pour voix d'enfants, les autres pour
voix de femmes, (1935)
Scherzo (ou Burlesque) pour piano, op.2 (1904)
Quatre concertos pour piano :
Concerto pour piano n° 1 (1926)
Des temps passés, 3 chœurs pour 3 voix d'hommes (1935)
Concerto pour piano n° 2 (1930-1931)
Concerto pour piano n° 3 (1945)
Concerto pour deux pianos et orchestre (adaptation de
la sonate pour deux pianos et percussions,
1941)
Rhapsodie pour violon et orchestre n° 1 (1928-1929)
Rhapsodie pour violon et orchestre n° 2 (1928. Révisée en
1935)
Deux concertos pour violon :
Concerto n° 1, Sz 36 op. posthume (1907-1908)
Concerto n° 2, Sz 112 (1937-1938)
Concerto pour alto (1945) (esquissé; orchestré par T.Serly)
Sahne eserleri
Mavi Sakali'in Satosu|, op.11 Opera (1911, 1918)
Korunun Prensi, bale op.13 (1914-1916)
Harika Mandarin, bale pantomim op.19 (1918-1919)
Koro eserleri
Quatre Mélodies populaires hongroises anciennes, pour chœur
d'hommes à 4 voix (1910-1912)
Cinq Mélodies populaires slovaques, pour chœur d'hommes à
4 voix (1917)
Quatre Mélodies populaires slovaques, pour chœur d'hommes
à 4 voix et piano (1917)
Scènes villageoises, 5 chants populaires slovaques pour voix
de femme et piano (1924)
Quatre Mélodies populaires hongroises, pour chœur mixte à 4
voix (1930)
Cantata profana, cantate pour double chœur mixte, ténor,
baryton et orchestre (1930)
22
Download