hz. muhammed`in islam`a çağrısı

advertisement
HZ. MUHAMMED’İN İSLAM’A ÇAĞRISI (23 YIL)
Mekke Dönemi (13 Yıl)
Genel Bilgi
 571 yılında Rebiülevvel ayının 12. pazartesi (20 Nisan) gecesi Kureyş
kabilesine mensup olarak Mekke’de doğdu.
 Annesinin adı Amine, babasının adı Abdullah’tır.
 Doğmadan babasını, 6 yaşında iken de annesini kaybetti.
 Annesini kaybedince bakımını dedesi Abdulmuttalip üstlendi. 8 yaşına
geldiğinde ise bu kez de dedesini kaybetti.
 Dedesinin vefatından sonra bakımını amcası Ebû Talip üstlendi.
Amcasının yanında ticareti öğrendi.
 Gençliğinde güvenilirliğinden ötürü Mekkeliler Peygamberimize
Muhammed’ül-Emin (Güvenilir Muhammed) lakabını taktılar.
 25 yaşına geldiğinde ticaret vasıtasıyla Hz. Hatice ile tanıştı ve Hz.
Hatice, Peygamber Efendimiz’in üstün ahlakından etkilenerek O’na
evlenme teklif etti. Peygamber Efendimiz de iffetli bir kadın olan Hz.
Hatice’nin teklifini kabul etti. O sırada Hz. Hatice 40 yaşında idi. Hz.
Hatice’nin lakabı Tahire (temiz kadın) idi.
 Hz. Hatice ile Peygamber Efendimiz’in 2’si erkek (Kasım, Abdullah), 4’ü
kız (Zeynep, Rukiyye, Ümmügülsüm, Fatıma) olmak üzere 6 çocukları oldu.
Kasım ve Abdullah henüz küçükken vefat ettiler. Fatıma hariç diğer kızları
da Peygamber Efendimiz hayatta iken vefat ettiler.
 O dönemde Araplar kabileler halinde yaşıyorlardı. Mekkeliler’in çoğu
putlara tapıyorlardı. Az sayıda kendilerine Hanifler adı verilen ve Allah’ın
birliğine inananlar vardı.
İlk Vahyin Gelişi ve İslam’a Çağrı (610)
 Peygamberimiz 40 yaşında iken 610 yılında Nur Dağı Hira Mağarası’nda
Alak Sûresi’nin ilk 5 ayetini Cebrail getirdi ve peygamberliği başladı.
 Peygamberimiz davetine ilk önce yakınlarından başladı. Müslüman olan
ilk kişi eşi Hz. Hatice oldu. Hz. Hatice’nin ardından evlatlığı Zeyd b. Harise
ile amcasının oğlu Hz. Ali Müslüman oldular. Sonra Peygamber
Efendimiz’in yakın arkadaşı olan Hz. Ebubekir Müslüman oldu.
 Peygamber Efendimiz ilk üç yıl sadece çok güvendiği insanları İslam’a
çağırdı ve bu sürede ancak 30 kişi Müslüman oldu. Bu dönemden sonra
Allah tarafından Peygamber Efendimiz’e İslam’ı açıkça anlatması emredildi.
 Mekke döneminde sayıları az olan Müslümanlara ve özellikle de güçsüz,
zayıf, korumasız olan Müslümanlara Mekkeli müşrikler türlü türlü
işkenceler yapmışlardır. Bunun sonucunda Habeşistan’da adil bir kral
olduğunun duyulmasıyla Habeşistan’a hicret edilmiştir.
 Habeşistan Hicret ile bazı Müslümanlar rahatlamışlardı. Ancak
Mekke’de kalan Müslümanlara karşı Mekkeli müşriklerin işkenceleri de gün
geçtikçe artıyordu. Kendi çıkarlarına ters düştüğü için İslam’ı yok etme
niyetinde olan müşrikler Müslümanlara üç yıl süren bir Boykot
uygulamışlardır. Buna göre Hz. Muhammed (s.a.v.) ve O’na inananlarla her
türlü ilişki kesilecek, ekonomik ve sosyal baskı uygulanacaktı. Bazı insaflı
müşriklerin çabalarıyla üç yılın sonunda bu boykot kalktı.
 Peygamberimiz, peygamber oluşunun 10. yılında sevdiği iki insanı
kaybetti. Önce, kendisini hep korumuş olan amcası Ebu Talip, üç gün sonra
da çok sevdiği eşi Hz. Hatice vefat etti. İşte bu yıla Hüzün Yılı denir.
 Çok sevdiği iki insanın kaybının ardından çok üzüntülü olmasına rağmen
Hz. Peygamber (s.a.v) İslam’ı anlatmak için Mekke’nin güneyindeki Taif
kentine gitti. Ama orada hiç beklemediği şekilde ağır hakarete uğradı,
taşlandı ve yaralandı. Buna rağmen hoşgörü göstererek onların doğru yolu
bulması için dua etti.
 Peygamber Efendimiz peygamberliğin 10. yılından sonra Medine’den
gelen Evs ve Hazreç kabilesinden kişilere Akabe denilen yerde İslam’ı
anlatmış ve onlar Müslüman olmuşlardı. Yapılan birkaç gizli görüşmenin
ardından peygamberliğin 13. yılında Medine’ye hicret kararlaştırıldı.
Akabe’de Müslüman olan Medineli Evs ve Hazreçliler Müslümanlara her
türlü yardımı yapacağına, Allah Resûlü’nün emirlerine uyacaklarına dair
biat etmişler yani bağlılık bildirmişlerdir. Bu biatlara Akabe Biatları denir.
Medine’ye Hicret (622)
 Müşriklerin baskı ve işkencelerinden iyice bunalan Müslümanlara
Peygamber Efendimiz 622 yılında Medine’ye hicret etmelerini söyledi.
Müslümanlar evlerini, mallarını, mülklerini geride bırakarak gizlice göç
etmeye başladılar.
 Mekke’de sadece Hz. Ebubekir, Hz. Ali, birkaç yaşlı Müslüman ve
Peygamberimiz (s.a.v.) kalmıştı. Peygamberimiz ayrıldığını kimseye
hissettirmemek ve kendisindeki emanetleri sahiplerine ulaştırması için
yatağına Hz. Ali’yi yatırdı. Peygamberimizi öldürmeye gelen müşrikler
yatağında Hz. Ali’yi görünce şaşırdılar. Peygamber Efendimiz’in önceden
gittiğini anlayıp derhal peşine düştüler.
 Peygamberimiz hicret arkadaşı Hz. Ebubekir ile birlikte farklı bir yoldan
Medine’ye hicret etti ve müşrikler onlara ulaşamadıar.
Medine Dönemi (10 Yıl)
 Medine’ye ulaşan Peygamber Efendimiz’i Müslümanlar coşkuyla
karşıladılar. Herkes onu kendisine yeni bir eve yapılana kadar evinde
ağırlamak istiyordu. Peygamberimizin devesi Kasva nerede durursa oraya
en yakın kişinin evinde kalması ve oraya bir mescid yapılması kararlaştırıldı.
Nihayetinde Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evinde kendisine yeni bir ev yapılana
kadar misafir olacaktı.
 Mekke’den Medine’ye hicret eden Mekkeli Müslümanlara “hicret
edenler” anlamında muhacir, Medine’de onlara yardım eden Medineli
Müslümanlara da “yardım edenler” anlamında ensar denildi.
 Medine’ye hicretten sonra Hz. Peygamber (s.a.v) ensar ve muhaciri
birbirine kardeş ilan etti ve kendisine de kardeş olarak Hz. Ali’yi seçti.
Mescid-i Nebi’nin Yapımı (622-623) ve İşlevi
 Peygamber Efendimiz’in de bizzat çalıştığı Mescid’in yapımı 7 ay sürdü.
Mescid’in yanına Hz. Peygamber (s.a.v) ve ailesi için odalar yapıldı. Ayrıca
Suffe adı verilen etrafı açık, üzeri hurma ağacının dallarıyla örtülü bir
gölgelik yapıldı. Burada kendilerine Ashâb-ı Suffe denilen, evi ve ailesi
olmayan fakir Müslümanlar ilim öğreniyorlardı. Bu nedenle Suffe,
Müslümanların inşa ettikleri ilk eğitim öğretim yeri oldu.
 Mescid-i Nebi’nin Müslümanların ibadet ettikleri bir yer ve eğitim
öğretim merkezi olmasının yanında sorunlarını çözdükleri, askeri işlerin
konuşulduğu, elçilerin ağırlandığı ve gerektiğinde sağlık hizmetlerinin
verildiği bir merkezdi.
 Medine’ye hicret ve sonrasında Mescid-i Nebi’nin yapılmasıyla beraber
Müslümanlar Medinelilerle birlikte güçlü bir topluluk haline geldiler.
Güvenle yaşayabilecekleri bir vatana da sahip oldular. Hicretten sonra
İslam geniş bir alana yayılma imkanı buldu. Bundan dolayı hicretin çok
önemli bir yeri vardır.
Medine Sözleşmesi (623)
 Nüfusu 10000 olan ve önemli bir bölümünü de Yahudiler’in oluşturduğu
Medine’ye hicret edince Peygamber Efendimiz’in yaptığı ilk işlerden biri de
şehirdeki Yahudiler ile Medine Sözleşmesi imzalamak oldu.
 Bu sözleşmeye göre Müslümanlar ve Yahudiler eşit haklara sahip olacak,
herkes inancının gereğini özgürce yerine getirebilecekti. Eğer bir Yahudi’ye
zarar verilirse ona hem Müslümanlar hem de Yahudiler yardım edecekti.
Aynı durum Müslümanlar için de geçerliydi. Dışarıdan gelecek bir saldırıda
şehri birlikte savunacaklardı. Görüş ayrılığı olduğunu sorunu Hz.
Muhammed (s.a.v.) çözecekti.
 Mekke’li müşrikler Medine’ye geldiklerinde hendekleri görünce çok
şaşırdılar ve bir ay boyunca kuşatmalarını rağmen hendeği bir türlü
aşamadılar. Daha sonra Mekke’ye geri dönmek zorunda kaldılar. Ciddi bir
çarpışmanın olmadığı bu savaşı Müslümanlar kazanmış oldu.
Bedir Savaşı (624)
 Hendek Savaşı’ndan bir yıl sonra, Peygamberimiz ve Medine’de bulunan
bazı Müslümanlar Kabe’yi ziyaret etmek için yola çıktılar. Hudeybiye
denilen yere varınca Peygamberimiz Mekkelilere bir elçi göndererek
Kabe’yi ziyaret için geldiklerini bildirdi. Mekkeliler buna izin vermediler ve
uzun tartışmaların sonunda anlaşıldı ve Hudeybiye Antlaşması imzalandı.
 Mekkeli müşrikler Ebû Süfyan önderliğinde Şam’a büyük bir kervan
çıkartmışlardı. Mekke’de bıraktıkları malları müşrikler tarafından
yağmalanan Müslümanlar hem kendi haklarını almak hem de bu vesileyle
müşriklere ekonomik darbe indirmek amacıyla haberini aldıkları kervanı ele
geçirmek istediler. Bunu öğrenen Ebû Süfyan kervanı kurtarmak için hem
yolunu değiştirdi hem de Mekke’ye haber saldı.
Hudeybiye Antlaşması (628)
 Bu antlaşmaya göre Müslümanlar Kabe’yi bir sonraki sene ziyaret
edecek ve Müslümanlarla müşrikler on yıl boyunca savaşmayacaklardı.
 Ebû Süfyan’dan gelen haberi alan müşrikler 1000 kişilik bir ordu
çıkardılar. Müslümanlar ise 300 kişi idi. İki ordu Bedir kuyularının
bulunduğu yerde karşılaştı ve savaş başladı. Müşriklerle ilk savaşları olan
bu savaşı Müslümanlar kesin bir zaferle noktaladılar. Müslümanlardan 14
şehit, müşriklerden ise 70 ölü ve 70 de esir düşen vardı. Müslümanlar
esirlere iyi muamele ettiler ve okuma yazma bilen esirlerin 10 Müslümana
okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakılacağını söylediler.
 Hudeybiye Antlaşması Mekkeli müşriklerin, Müslümanları resmen
tanıdıklarını göstermesi ve Hz. Muhammed’in İslâm dinini serbestçe
anlatmasına fırsat vermesi bakımından önemlidir.
 Mekke’nin ileri gelenlerinden ve İslam’ın azılı düşmanlarından Ebu
Cehil, Ebu Leheb, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rebia gibi müşrikler bu savaşta
öldürüldü. Daha sonra müşriklerin başına Ebu Süfyan geçti. Ebu Süfyan
Bedir’in intikamını alana kadar yıkanmayacağına dair yemin etti. Karısı
Hind de yakınlarını öldüren Hz. Hamza’ya karşı büyük bir kin besliyordu.
Mekke’nin Fethi (630)
Uhud Savaşı (625)
 Bedir’de alınan yenilginin intikamını almak amacıyla müşrikler 3000
kişilik bir ordu kurarak yola çıktılar. Bunun haberini alan Müslümanlar da
600-650 kişilik bir orduyla yola çıktılar. İki ordu Uhud Dağı’nın
düzlüklerinde karşılaştı.
 Hudeybiye Antlaşması’nın getirdiği barış ortamından faydalanan
Peygamberimiz Bizans, Sasani, Mısır gibi devletlerin başkanlarına İslam’a
davet mektupları gönderdi.
 Hicretin sekizinci yılında, Mekkeli müşrikler, Hudeybiye Antlaşması’nı
bozdular. Bunun üzerine Peygamberimiz 10.000 kişilik bir ordu topladı ve
Mekke’ye yürüdü. Peygamber Efendimiz evlerine sığınan, çarpışmayan hiç
kimseye zarar verilmeyeceğini söyledi. Mekkeliler, herhangi bir direniş
göstermeden şehri Müslümanlara teslim ettiler. Peygamberimiz Mekke’ye
girdi ve Kabe’yi putlardan temizledi. Sonunda genel bir af ilan ederek
kendisini ve diğer Müslümanları yurdundan çıkaran, türlü işkenceler eden,
İslam’a karşı yıllardır savaşan bu insanların tamamını bağışladı. O’nun bu
davranışı Mekkelilerin Müslüman olmasını kolaylaştırdı.
Veda Hutbesi (22 Şubat 632)
 Peygamber Efendimiz daha sonra Okçular Tepesi olarak anılacak olan
Ayneyn Tepesi’ne 50 okçu yerleştirdi. Ne olursa olsun ve kendisinden emir
gelmedikçe oradan ayrılmamaları gerektiğini söyledi.
 Savaş Müslümanların lehine gidiyordu ve müşrikler dağılıp kaçışmaya
başladılar. Bu sırada Ayneyn Tepesi’ndeki okçuların çoğu savaşı
kazandıklarını sanarak ve Hz. Peygamber’den de haber gelmediği halde
yerlerini terk ettiler. Stratejik bir öneme sahip olan bu tepeyi
Müslümanların boşalttığını gören müşrik atlılarının komutanı Halid b. Velid
tepenin arkasından dolandı ve onları gören diğer müşriklerin de geri
dönmesiyle Müslümanlar iki taraftan sıkıştırılmış oldu. Daha sonra
Müslümanlar lehlerine giden ve okçuların yerlerinin terk etmeleriyle
tersine dönen savaşın gidişatında geriye çekilmek zorunda kaldılar.
 Mekke’nin fethinden sonra Peygamberimiz Medine’ye döndü. İslam’ı
anlatmak için her tarafa mektuplar gönderiyordu. Çok geçmeden hicretin
onuncu yılında İslam dini Arabistan’ın her tarafına yayılmıştı.
 Peygamberimiz hac için Mekke’ye gideceğini duyurdu. 22 Şubat 632
Cumartesi günü hacca gitmek isteyen Medineli Müslümanlarla Mekke’ye
gitti. Medine dışındaki Müslümanlar da akın akın Mekke’ye geldiler.
Mekke’de toplanan Müslümanların sayısı yaklaşık 100.000’e ulaştı.
Peygamberimiz Müslümanlarla birlikte hac ibadetini yerine getirdi. Bu
sırada Arafat’ta toplanan Müslümanlara konuşma yaptı. Bu konuşma,
sonradan Veda Hutbesi olarak isimlendirildi.
 Bu savaşta Ebu Süfyan’ın karısı Hind’in tuttuğu Vahşi adındaki bir köle
Hz. Hamza’yı şehit etti. Savaş sonrası meydanı gezen Peygamber Efendimiz
(s.a.v.) kulakları ve burnu kesilmiş, karnı yarılmış amcasının cansız bedenini
görünce çok üzüldü ve ağladı.
 Peygamberimiz Veda Hutbesi’nde Cahiliye’den kalma bütün adetlerin
kaldırıldığını, can, mal ve ırzın kutsal olduğunu, bütün Müslümanların
kardeş olduğunu, faizin ve kan davalarının kaldırıldığını, emanetlerin
sahibine verilmesi gerektiğini, insanlar arasındaki üstünlüğün ancak Allah’a
kullukta olduğunu, kimsenin kimseye zarar verme hakkı olmadığını,
kadınların ve erkeklerin birbirlerinin üzerinde hakları olduğunu,
Müslümanlara Kur’an ve Sünnet’i bıraktığını ve bu ikisine sarılanın yoldan
sapmayacağını bildirdi.
Hendek Savaşı (627)
Hz. Muhammed’in Vefatı (8 Haziran 632)
 Uhud’da aldıkları galibiyetle cesaretlenen müşrikler Müslümanları
tamamen yok etmek amacıyla 10.000 kişilik bir ordu kurdular ve
Medine’ye doğru yola çıktılar.
 Peygamberimiz Veda Haccı’ndan sonra Medine’ye dönünce hastalandı.
Kısa süre içinde Mescid’e gidemeyecek duruma geldi ve Mescid’de namaz
kıldırması için Hz. Ebubekir’i görevlendirdi. Peygamberimiz 8 Haziran 632
günü vefat etti. O’nun vefatı Müslümanları derinden üzdü. Hatta ölümün
inanamayanlar bile oldu. Cenazesini Hz. Ali yıkadı. Müslümanlar gruplar
halinde girip cenaze namazını kıldılar. Peygamberimiz eşi Hz. Aişe’nin
odasına defnedildi. O’nu kabrine Hz. Ali yerleştirdi. Buraya “cennet köşesi”
veya “tertemiz bahçe” anlamına gelen Ravza-i Mutahhara adı verildi.
 Peygamber Efendimiz’in yaralandığı ve dişlerinin kırıldığı bu savaşta
Müslümanlar emre itaat etmemenin faturasını yenilerek ödediler.
 Müşriklerin saldıracağını öğrenen Peygamber Efendimiz sahabelerle bir
görüşme yaptı ve Selmân-ı Fârisî adındaki sahabenin önerisiyle Medine’nin
çevresine hendek kazılması kararlaştırıldı. 3000 kişilik bir savunma ordusu
da kuruldu.
Download