cinsel işlev bozuklukları

advertisement
CİNSEL İŞLEV
BOZUKLUKLARI
1


Normal cinsel tepki döngüsünde
ketlenmeye yol açan cinsel
problemlerdir.
Zamana ve kültürel normlara bağlı
farklılıklar gösterilebileceği göz
önünde bulundurulmalıdır.
2
 Cinsel Kimlik Bozuklukları
 Parafililer (Cinsel Sapkınlıklar)
 Cinsel İşlev Bozuklukları
1. Cinsel istek bozuklukları
a. Azalmış cinsel istek bozukluğu
b. Cinsel tiksinti bozukluğu
2. Cinsel Uyarılma Bozuklukları
a. Kadında cinsel uyarılma bozukluğu
b. Erkekte erektil bozukluk (sertleşme bozukluğu)
3. Orgazm ile ilgili bozukluklar
a. Kadında orgazm ile ilgili bozukluk (kadında ketlenmiş
orgazm)
b. Erkekte orgazm ile ilgili bozukluk (erkekte ketlenmiş
orgazm)
c. Erken boşalma
4. Cinsel ağrı bozuklukları
a. Disparoni (acı veren cinsel ilişki)
b. Vajinismus
3
 Tanı konulabilmesi için bozukluğun sürekli ve
yenileyici olma koşulu aranır.
 DSM-IV’e “kişi için belirgin bir stres veya
insanlar arası ilişkilerde sorun yaratması”
koşulu eklenmiş ve böylece kişinin kendi
tepkilerinin de tanının konulmasında rol
oynamasına izin verilmiştir.
 İşlev bozukluğu başka bir tıbbi hastalık veya
eksen 1 bozukluğa bağlı ortaya çıktığı
düşünülüyorsa cinsel işlev bozukluğu tanısı
konmaz.
4
Bozukluktan önce cinsel tepki döngüsü normal
olarak nasıl işlevde bulunur?
• Masters ve Johnson (1966) ve Kaplan (1974)
• Cinsel tepki döngüsünün erkek ve kadınlarda benzer
olduğunu gözlemleri sonucunda görmüşler ve 4 aşamasını
tanımlamışlardır:
1. İstek: sıklıkla cinselliği uyaran fantezilerle bağlantılı olarak
ortaya çıkan cinsel istek ve ilgiye işaret eder. _Kaplan
(1974)_
2. Heyecan: fizyolojik değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkan
cinsel zevkin öznel olarak yaşanmasıdır. _Masters ve
Johnson_
3. Orgazm: bu aşamada cinsel zevk tepe noktaya ulaşır.
4. Çözülme: Orgazmı izleyen bir rahatlama ve kendini iyi
hissetme halinin ortaya çıktığı aşamadır. _masters ve
Johnson_
5
Cinsel işlev bozukluklarının tanımlanması ve
nedenleri
6
 Cinsel işlevlerin ara sıra bozulması patolojik değildir.
 Tanı için “sürekli ve yineleyici” olmalıdır.
 Ek olarak, farklı cinsel işlev bozukluklarının bir
arada görülmesi sık rastlanılan bir durumdur.
A- Cinsel İstek Bozuklukları
• Azalmış (hipoaktif) cinsel istek bozukluğu: cinsel fantazi
ve etkinliklerde bulunma isteğinin eksikliği ya da hiç
olmaması durumudur.
• Cinsel tiksinti bozukluğu: kişinin cinsel temastan
neredeyse tamamen kaçındığı daha ciddi bir bozukluktur.
 Tahminen yetişkin nüfusunun %20’sinde ACİB olduğu
düşünülmektedir. (ABD)
 Hem kadınlarda hem erkeklerde 1970lere oranla
1990larda ACİB yükselmiştir (Beck, 1995).
 ACİB ilk defa 1980’de DSM-III’de “ketlenmiş cinsel istek”
adı altında yer almıştır.
 Cinsel istek bozukluklarının nedenleri hakkında pek fazla
bilgimiz yoktur.
7
8
 Kadınlarda
cinsel uyarılma bozukluğu
- Eskiden Frijidite de denilen cinsel
soğukluktur.
 Erkekte erektil bozukluk (sertleşme
bozukluğu)
- Eskiden Empotans adı da verilen
iktidarsızlık
 Cinsel soğukluk ya da iktidarsızlık
ifadelerinin yerine cinsel uyarılma
bozukluğu ifadesinin kullanılmaya
başlamasının önemli bir gelişmedir.
9
Cinsel uyarılma bozukluğu
tanısının konulabilmesi için,
Kadınlarda birleşmenin rahat bir şekilde
tamamlanabilmesi için gerekli olan vajinal
ıslanmanın sürekli olarak yetersiz olması
gerekir.
 Erkeklerde ise cinsel aktivitenin
tamamlanabilmesi için gerekli olan
sertleşmenin sürekli olarak
sağlanamaması veya sürdürülememesi
gerekir.

10
Orgazm Bozuklukları
• DSM-IV’te biri kadınlarda, ikisi erkeklerde görülen 3 tür
orgazm bozukluğu yer almaktadır.
• Eskiden ketlenmiş kadın orgazmı olarak adlandırılan kadın
orgazmı bozukluğu, normal bir cinsel heyecan döneminin
sonunda orgazmın yaşanamaması durumudur. Uyarılma,
mastürbasyon veya eşle cinsel ilişki sırasında ortaya çıkabilir.
• Klasik Kinsey çalışmasına göre kadınların %10’u hiç orgazm
yaşamadıklarını belirtmişlerdir.
• Levine ve Yost (1976), kadınların %5’inin yaşamları boyunca
orgazm yaşamadıklarını saptamıştır.
• SED düştükçe bu oranlar yükselmektedir.
• İlk cinsel birleşme yaşantısından önce hiç mastürbasyon
yapmamış ya da çok az yapmış kadınlarda, mastürbasyon
yapmış kadınlara oranla daha fazla görülmektedir.
• Cinsel bilgi eksikliğinin önemli rol oynadığı söylenmektedir.
11
 Orgazm işlev bozukluğu olan kadınlar genel olarak cinsel
açıdan uyarılırlar. Bu kadınlar aşık olabilir, erotik hisler
yaşabilirler, vajenlerinde ıslaklık ve genişleme ortaya çıkabilir.
 Orgazm eşiği açısından kadınlar farklılık gösterirler. Bazıları
çok fazla klitoral uyarım olmadan orgazma çabuk
ulaşabilirken, diğerlerinin önsevişme veya birleşme sırasında
yoğun ve uzun süreli uyarılmaya gereksinimi olabilir.
 En önemli faktör, kontrolü kaybetme korkusudur. Bazı
kadınlar orgazm anında kontrolsüz bir şekilde
bağıracaklarından, kendini küçük düşüreceklerinden veya
bayılacaklarından korkarlar.
12
 Erkek orgazm bozukluğu ve erken boşalma DSM-IV’te yer





alan 2 erkek orgazm işlev bozukluğu kategorisidir.
Erkek orgazm bozukluğu
13 veya zor boşalma nispeten az
görülür. Tedavi için başvuran erkeklerin %3 ile %8’inde
görülür.
Nedenleri arasında; hamile bırakma korkusu, sevgi
verememe, husumet, kontrolü kaybetme korkusu
sayılabilir.
Erken boşalma, erkeklerde en yaygın görülen işlev
bozukluğudur ve erkeklerin %40’ında böyle bir sorun
yaşanır.
Erken boşalma genellikle belirgin derecede kaygı ile
birlikte görülür. Bazen vajene girmeden boşalma ortaya
çıkabilir, ama daha sık rastlanılan durum vajene girişten
birkaç saniye sonra olmasıdır.
Erken boşalma üzerine düşünme de etkileyebilir.
Cinsel ağrı bozuklukları
• Disparoni ve Vajinismus
• Disparoni tanısı, cinsel ilişki öncesinde, sırasında ya da sonrasında
yinelenen ya da sürekli genital ağrı olması durumunda konulur.
• Vajinismus, vajenin dış üçte birindeki kaslarda birleşmeyi
engelleyecek biçimde yinelenen ya da sürekli istem dışı spazmın
oluşmasıdır.
• Kadınlarda disparoninin görülme sıklığı %8 ile %15 arasında
değişmektedir.
• Erkeklerde ise, %1 civarında değiştiği bildirilmektedir.
• Cinsel terapi için başvuranlar arasında vajinismusun görülme oranı
%12 ile %17 arasında değişmektedir.
• Vajinismusu olan kadınlar klitoral doyuma ulaşabilmektedirler.
Hamilelik korkusu ve cinselliğe karşı olumsuz tutumlar vajinismusun
ortaya çıkmasına rol oynayabilirler.
14


Psikanalitik bakış açısına göre cinsel işlev
bozuklukları altta yatan bastırılmış
çatışmalardan kaynaklanmaktadır. Bu bakış
açısına göre analist, hem nedenleri hem de
tedaviyi belirleyebilmek için ortaya çıkan
belirtinin sembolik anlamını bulmaya çalışır.
Çağdaş psikoanalistlerin çoğu terapide bilişsel
davranışçı teknikleri de kullanmaya
başlamışlardır (LoPiccolo, 1977).
15
Masters ve johnson’un kuramsal
modeli
 Cinsel yetersizliklerin nedenlerini incelerken şu andaki ve










geçmişteki nedenlere bakmışlardır.
Şu andaki; performans ve seyirci rolüne girme
Bu ikisi de cinsel performansa odaklanarak doğal cinsel tepkilerin
ortaya çıkmasını engelleyen davranış örüntülerini içerir.
Geçmişteki;
Dini katılık
Psikoseksüel travma
Eşcinsel eğilim
Yetersiz danışma
Aşırı alkol alımı
Biyolojik nedenler
Sosyokültürel nedenler
16
Diğer çağdaş görüşler
17





Çağdaş cinsel terapistler genel olarak cinsel işlev
bozukluğu olan çiftlerin hem cinsel hem de ilişki
sorunları yaşadıklarını varsaymanın doğru olduğunu
düşünürler (Rosen & Leiblum, 1995).
Çiftin yaşadığı cinsel zorluklar ikincil kazançlara yol
açıyor olabilir.
Cinsel problemi olan kişilerin bilgi ve beceri düzeyleri
yeterli olmayabilir.
Eşler arasındaki zayıf iletişim cinsel işlev
bozukluğunun ortaya çıkmasına katkıda bulunur.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan birine yakalanmak
ile ilgili endişeler kişileri etkileyen faktörlerdendir.







Bilişsel davranışçı terapilerin en başarılı olduğu alan
lardan biri cinsel terapilerdir.
Kaygının azaltılması, sistematik duyasızlaştırma ve
beceri eğitimi ile birleştirildiğinde başarılı sonuçlar
elde edilmiştir.
Tutum ve düşünceleri değiştirmeye yönelik işlemler,
duyumsal farkında olma prosedürleri adı verilen
uygulamalarda cinsel uyarımın hoş duyumlar üzerine
odaklanmaları için cesaretlendirilirler.
Beceri ve iletişim eğitimi
Çift terapisi
Psikodinamik teknikler
Tıbbi ve fiziksel işlemler
18
19
AIDS
20
 Bugün için toplum sağlığını en fazla tehdit eden
sendrom AIDS (kazanılmış bağışıklık yetersizliği
sendromu)’dir.
 Neden inceliyoruz?
 AIDS açıkça mantıksız ve kendine zarar verici
davranışlardan dolayı ortaya çıkar
 Şu anda tıbbi yollarla tedavi edilmesi veya
önlenmesi mümkün değildir.
 Genellikle psikolojik tedbirlerle önlenir.
1981 yılında ilk olarak belirlendiğinden beri AIDS
modern zamanlarda görülen en tehlikeli, bulaşıcı ve
salgın hastalıktır.
 Görülme sıklığı ve yaygılığı gün geçtikçe
artmaktadır.
 ABD’de 13 yaşın üstündeki her 300 kişiden birinde ya
da toplam 1.000.000 kişide HIV bulunmaktadır.
 Dünyada 1 milyonu çocuk, 21 milyon kişinin HIV
oldukları ve bunların %90’ının gelişmemiş ülkelerde
yaşadıkları tahmin edilmektedir.
 En kötü sonuçlar Afrika’daki Sahlara Çölü’nün
güneyinden gelmektedir. Dünya HIV pozitif
nüfusunun %63’ü, kadınların %80’i burada
yaşamaktadır.

21
22


AIDS, vücudun bağışıklık sisteminin HIV
nedeniyle ciddi derecede bozulmasına yol
açarak ve kişiyi nadir görülen bir lenf kanseri
türü olan Kaposi sarkom ya da çok tehlikeli,
fırsatı ve ölümcül çeşitli fungal, viral ve
bakteriyal enfeksiyonlar açısından büyük
risk altına sokar.
Genellikle kişiler AIDS’ten değil, nedeniyle
bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucunda
ortaya çıkan ölümcül enfeksiyonlar ve
hastalıklardan dolayı ölürler.
23






HIV için en yaygın kullanılan testlerde enfeksiyona karşı
antibody oluşup oluşmadığı belirlenmeye çalışılmaktadır.
Ancak, zaten pek çok kişide antibodyler enfeksiyona
yakalandıktan birkaç ay sonra ortaya çıkar. Yani test
yapıldığı zaman sonuç negatif de çıksa virüsü yeni almış
olabilir.
Problemin özü cinsel yönelim değil riskli cinsel
yaşantılardır.
HIV sadece kanda, menide ve vajinal sıvıda bulunur ve
sadece enfeksiyonlu sıvıların kana karışmasıyla bulaşır.
Aynı evde yaşanarak bile bulaşmaz.
Korunmadan gerçekleştirilen anal birleşme en riskli
cinsel uygulamadır.
24



Kasım 1995’te Gıda ve İlaç Dairesi ilk olarak
bir kimyasal bileşeni onaylamıştır. Proteaz
baskılayıcısı olan saquinavir şimdiye kadar
kullanılan ilaçlardan farklıydı.
Gıda ve İlaç Dairesinin bu önerisinden 9 ay
sonra HIV’in baskılanmasında çok etkili
olduğu ortaya çıktı.
Bu çok pahalı ilaçları alabilen pek çok kişi
AIDS’li olarak yaşamlarını sürdürmektedirler.
25
Önlenmesi
•
•
•
•
•
HIV’in nasıl bulaştığı hakkında doğru bilgiler verilmesi
Ne tür risklerin söz konusu olduğunun açıklanması
Yüksek risk durumlarının belirlenmesi
Prezervatifin nasıl kullanılacağıyla ilgili bilgi verilmesi
Davranışlarda yapılacak bazı değişikliklerle riskin nasıl
azaldığının açıklanması
• Cinsel açıdan girişken olma becerilerini de içeren
sosyal beceri eğitimi verilmesi
26
Terapisi
 Bireylerin üzerindeki streslerin azaltılmaya
çalışılarak yardımcı olmaya çalışılır.
 HIV enfeksiyonunun başlangıcında aerobik
egzersizlerinin T-4 hücre düzeylerini
yükseltebildiğini, kaygı ve depresyonu ise
azaltabildiğini gösteren araştırmalar vardır.
 Hastaların sosyal temaslarını arttırmalarına
yardımcı olmak daha fazla destek ve cesaret
bulmaları açısından yararlı olur.
27
Download