Word`e Aktar - Likya Haber Gazetesi

advertisement
BATILI DEMOKRASİLER NEREYE?
Açıklama: BATILI DEMOKRASİLER NEREYE KOŞUYOR?
Kategori: KÖŞE YAZARLARIMIZ
Eklenme Tarihi: 23 Eylül 2009
Geçerli Tarih: 18 Temmuz 2017, 23:03
Site: Likya Haber Gazetesi, Kalkan, Kaş Antalya Haberler
URL: http://www.likyahaber.net/haber/yazar.asp?yaziID=250
BATILI DEMOKRASİLER NEREYE KOŞUYOR?
Dinci ve dogmatik bağnazlık ve yobazlık, halen evrensel boyutlarda hükmünü
yürütmektedir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün şemsiyesi altında, klasik batı
demokrasisinin ideallerini sinsice kirletebilmektedir. Adeta, uluslar arası emperyalizm ile
haçlı fanatizmi yeniden hayat alanını genişletmeye çalışmaktadır.
Peygamberimiz Hz.Muhammed’e karikatür yoluyla yapılan hakaret ve aşağılama
çabaları, batı demokrasisi ve modernizmine, dünya insanlığının duymakta olduğu güven
ve saygıyı alenen tahrip etmiş, dinamitlemiştir. Bu davranış ve tutum, dünya barışını da
tehdit etmeye başlamıştır. Danimarkalı politikacılarla, onları destekleyen diğer
Avrupalıların gerçekten neyi amaçladıklarını ve nereye varmak istediklerini
anlayabilmek için, doğru yargılara ulaşmak gereği vardır.
Bugünün çağdaş dünyasında, herhangi bir dine veya bir peygambere yapılacak
saldırıların, hiçbir ülkeye ve politikacıya zarardan başka bir yararı olmayacağını
bilmeyecek kadar cahil, ilkel ve yeteneksiz kişilerin, herhangi bir demokratik ülkede
başbakanlığa kadar yükseltilmesi, global dünya için büyük bir şanssızlıktır.
Dünya insanlığı, mücrim kafalarca yönetilemez. Batı demokrasisi, fanatik ve yobaz
kafalara kendisini kurban edemez. Böyle ilkel kafaların yönettiği ülkelerde özgürlükçü
demokrasiden söz edilemez. Çağdaş demokrasi, kendi değerlerini tahribe yönelen
düşünce, eylem ve kişisel fantezilere hayat hakkı tanıyamaz.
Globalleşme ve liberalleşme politikalarının dünyamızdaki izdüşümü, din ve inançlara
saldırmak ve ayrı inançların sahipleri arasına nifak ve düşmanlık tohumları ekmek
olmamalıdır. İslam alemini ayağa kaldıran bir cehalet, bağnazlık ve ilkellik içeren
karikatür olayını kınamak ve özür dilememek, İslam dünyasına karşı yapılan en büyük
saygısızlık ve terbiyesizliktir. Bu terbiyesizliği, basın özgürlüğüne duyulan saygı ile
ifadelendirmek ise ayrı bir terbiyesizlik özrüdür.
Biz, bir Müslüman Türk olarak bu iğrenç ve çirkef saldırıları sahiplenen çağdaş ve
modern batı dünyasına yakıştırmakta zorlanmaktayız. Onları ayıplıyoruz.
Bu tutum ve gidişin makul bir açıklaması yoktur. Bu tavrın, medeniyetler çatışmasına yol
açabileceği savı yanlıştır. Bu tavırlar bize göre haçlı ruhunu ve emperyalist emelleri
yeniden canlandırmaya ve beslemeye yönelik işaretler vermektedir. Eski sömürgelerine
verilmek istenen bir gözdağıdır.
Bütün dünyayı saran sömürgecilik, Osmanlı’nın koruyucu ve kollayıcı şemsiyesi
altındaki İslam topraklarını ele geçirememişti. 1683’deki Viyana kuşatmasındaki
Osmanlı başarısızlığı, onları uyandırmış ve kilisenin öncülüğündeki Mukaddes İttifakın
kurulmasına yol açmıştı.
Mukaddes İttifakın sömürgeci güçleri kazandıkları bir zafer sonunda, 1699’da
Osmanlı’ya Karlofça Anlaşması’nı imzalatarak, İslâm dünyasına ilk büyük darbeyi
vurmuşlardır. Bu darbenin açtığı yara 201 yıl kanamış ve 10 Ağustos 1920’deki Sevr ile
Osmanlı’nın ölüm fermanı imzalatılmıştır. Bundan sonra bütün İslâm ülkeleri
sömürgeleştirilmiş ve İslâm her halûkârda aşağılanmış, tahkir edilmiştir.
Bugünkü horlama hareketi, dünün uzantısıdır. Bu aşağılamanın ürünü, Afganistan ve
Irak’tan hasat edilmiştir.
Yalnız, Müslüman Anadolu Türklüğü, büyük Atatürk önderliğinde başlattığı İstiklâl
Savaşı’nı zaferle taçlandırarak emperyalistlere ilk ve özgün şamarı indirmiştir. Bu
başarıyla Atatürk, emperyalizmin belini kırmış ve esir bütün ulusların rehberi ve öncü
kurtarıcısı olmuştur.
Bu yüzden, Atatürk, emperyalist güçlerle içimizdeki besleme destekçilerin baş düşmanı
sayılmıştır. Ne yazık ki, Türklüğün ve Müslümanlığın şeref ve itibarını kurtaran Atatürk
ve silah arkadaşlarına, hilâfetçi ve şeriatçı çevrelerin saldırılarını anlamak ve anlatmak
çok zordur. Bu çevreler, İslâm ülkelerini sömüren emperyalistlerin ekmeğine yağ
sürmekte olduklarını bilmezlikten gelecek kadar gaflet yolundadır.
Düşmanı kendi silahıyla vurmak, Kur’an emridir. Atatürk de, emperyalistlerin kullandığı
çağdaş uygarlığa açılan yolu keşfetmiş ve yaptığı devrimleriyle onların elindeki bu silahı
ellerinden almıştır.
Emperyalizm, Atatürk devrimleriyle ellerinden kaçırdıkları silahı geri alabilmek için İslâm
dünyasındaki bağnazlık ve ilkellik ve yobazlığı Atatürk Türkiyesi aleyhine kışkırtarak
beslemektedir. Ülkemizdeki bütün gerici ve antidevrimci ve de tutuculuğun arkasında,
bu intikamcı güçler vardır.
Batılı emperyalistlerin amacı, İslâmcı uyanış ve yayılmacılığın önünü kesmekten
ibarettir. Batılı kamu oyuna, islâmın ne denli tutucu, gerici ve saldırgan bir tehdit
olduğunu göstermeye yöneliktir. Karikatür kışkırtmasının başkaca amacı yoktur.
Batılıları islâmdan soğutmaktır.
Göremiyorlar ki, Müslümanların karikatürlere gösterdikleri tepkileri ilkellik olarak
nitelemeye çalışanlar, kendi ilkelliklerini sergilemektedir.
Yaptıkları bir ayıbı, ikinci bir ayıpla örtemezler…
Download