12-Konjenital Kalp Hastalıkları

advertisement
KARDİYAK
REHABİLİTASYON
ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK
KONJENİTAL KALP
HASTALIKLARI
KONJENİTAL KALP
HASTALIKLARI
Konjenital kalp hastalıkları; Kardiyovasküler
sistemde doğumda veya daha sonra
tanımlanabilen, doğustan fonksiyonel ya
da yapısal olan anomalilerdir.
Kalpteki bir problem konjenital kalp defekti,
konjenital kalp anomalisi veya
kardiyovasküler malformasyon olarak
isimlendirilebilir.
KONJENİTAL KALP
HASTALIKLARI
Konjenital kalp hastalıkları tüm canlı
doğumlarda % 0,5-0,8 oranında
görülmekte olup ölü doğumlarda % 3-4
iken prematüre doğumlarda bu oran % 2
civarındadır.
Konjenital kalp hastalıkları ile doğan
bebeklerin ilk hafta %40-50’sine, birinci
ayda %50-60’ına tanı koyulabilir.
KONJENİTAL KALP
HASTALIKLARI
Tüm kalp defektlerinin doğumsal sıklığı,
önemli ve ciddi kalp defektleri, özellikle
siyanotik ve kompleks olanları,
erkeklerde kızlara oranla daha fazladır.
KONJENİTAL KALP
HASTALIKLARI
Konjenital kalp hastalıklarının doğumsal cinsiyet
hakimiyeti
Erkekler
Kadınlar
Çift çıkışlı sağ ventrikül
Atriyal septal defekt
Hipoplastik sol kalp sendromu
Atriyoventriküler septal defekt
Büyük damar transpozisyonu
Patent duktus arteriyozus
Aort stenozu
Pulmoner atrezi
Triküspid artrezisi
Aort koarktasyonu
KONJENİTAL KALP
HASTALIKLARI
Doğumsal kalp anomalilerinin %90’ının genetik ve
çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya
gelmektedir.
Genetik faktörler olarak tek gen mutasyonları ve
kromozomal anormallikler sayılabilir.
Çevresel faktörler olarak düşük doğum tartısı,
hamilelik sırasında alınan ilaçlar, annedeki diyabet
hastalığı, hamilelik sırasında geçirilen enfeksiyon,
hamilelikte kokain ve alkol kullanımı, annedeki
beslenme bozuklukları gibi faktörler sayılabilir.
ASİYANOTİK KALP
HASTALIKLARI
1)
2)
3)
4)
5)
6)
Ventriküler Septal Defekt (VSD)
Atriyal Septal Defekt (ASD)
Patent Ductus Arteriyozus (PD)
Aort Stenozu (AS)
Aort Koarktasyonu
Pulmoner Stenoz (PS)
VENTRİKÜLER SEPTAL DEFEKT
En sık görülen konjenital kalp
anomalisidir ve prevalansı
1000 canlı doğumda 2,5
olarak bilinmektedir.
Defekt sağ ve sol ventriküller
arasındaki septumda
bulunan bir deliktir. Bu soldan
sağa şanta ve pulmoner kan
akımında artışa neden olarak
kalp yetmezliğine sebep
olabilir.
VENTRİKÜLER SEPTAL DEFEKT
• Küçük defektler; genellikle asemptomatiktir.
Juguler venöz distansiyon, hepatomegali ve
ödem yoktur. Akciğerler fiziki muayenede
temizdir.
• Orta defektler; semptomlar belirgindir. Azalmış
akciğer kompliyansı ve artmış solunum yüküne
bağlı olarak takipne mevcuttur. Karaciğer
genellikle ele gelirken splenomegali görülmez.
Akciğerlerde raller sesi duyulur ve bu konjestif
kalp yetmezliği ya da pnömoni göstergesidir.
VENTRİKÜLER SEPTAL DEFEKT
• Büyük defektler; konjestif kalp
yetmezliğinin semptom ve bulguları hızlı
bir gidiş ile kendini gösterir. Terleme ve
sık alt solunum yolu enfeksiyonları
gelişir. Takipne, taşikardi, boyun ven
distansiyonu ve hepatomegali
saptanır.
VENTRİKÜLER SEPTAL DEFEKT
Küçük defektlerin büyük kısmı 18 ayda
kendiliğinden, bir kısmı 4 yılda, bir kısmı
da 10 yılda kapanır.
Konjestif yetmezlik VSD’nin tehlikeli ve
kaçınılmaz sonucu olup konjestif
yetmezlikli VSD’lerde ölüm riski %11
civarındadır.
VENTRİKÜLER SEPTAL DEFEKT
Küçük defektlerde antibiyotik kullanımı,
orta defektlerde defekt kapanmaz ise
okul öncesi dönemde cerrahi, büyük
defektlerde ise hasta medikal tedavi ile 6
ay ya da 1 yaş üzerine çıkarılmaya
çalışılır ve açık kalp ameliyatına maruz
kalabilir. Hipertansiyon gelişmişse, gelişim
geriliği varsa ve sık akciğer enfeksiyonu
geçiriyorsa acil ameliyat önerilir.
ATRİYAL SEPTAL DEFEKT
Sağ ve sol atriyumlar
arasındaki septumun tam
olarak kapanmaması ile
karakterize sık görülen
doğumsal bir kalp
hastalığıdır.
Sekundum ASD, primum
ASD, sinüs venosus tipi
ASD, patent foramen
ovale ve koroner sinüs
tipi ASD şeklinde 5 çeşittir.
ATRİYAL SEPTAL DEFEKT
Sekundum ASD fossa ovalis bölgesini
tutar ve en sık rastlanılan (%70) ASD
tipidir.
Primum ASD ise tüm ASD’lerin %20’sini
oluşturur. AV kapakların yakınında ve
foramen ovalenin altında yer alır.
ATRİYAL SEPTAL DEFEKT
ASD’li infantların çoğu asemptomatiktir ve
farkedilmezler.
Öncelikle 6. ile 8. haftada ortaya çıkan bir
üfürüm ve ikinci kalp sesi ile fark edilebilirler.
Dispne, yorgunluk, tekrarlayan solunum yolu
enfeksiyonları ile birlikte büyüme geriliği
meydana gelebilir.
ATRİYAL SEPTAL DEFEKT
Erken teşhis sonrası cerrahi geçiren
bireylerde yaşam süresi normaldir ve
kalitelidir. Birçok vakada pulmoner
hipertansiyon ve buna bağlı bulgu ve
belirtiler 20li yaşlarda başlar.
Ölümler en çok eisenmenger
sendromunu takiben gelişen konjestif
kalp yetmezliği sonucu oluşur.
ATRİYAL SEPTAL DEFEKT
Sekundum defektler yaşamın 2.yılından
sonra kapanır.
Medikal tedavi komplikasyonlara göre
yapılır. Semptomatik olgularda ASD cerrahi
ile kapatılmalıdır. Atriyal aritmileri olmayan,
sağ ventrikül yüklenmesi olmayan ve
triküspid yetmezliği olmayan olgularda 5-10
yaş arası cerrahi tedavi yapılır.
PATENT DUCTUS ARTERİYOZUS
Ductus embriyonel hayattaki 6.aortik arktan
oluşur. Akciğerler kollabe olduğu için fetal
hayatta açık olması zorunlu olan ductus
arteriyozus aracılığıyla sağ ventrikül kanının
tamamına yakını inen aortaya atılır.
Doğumdan sonra akciğerler açıldığından
ductus arteriyozusa ihtiyaç kalmaz ve
kapanmaya başlar. Kapanmazsa PDA oluşur.
PDA kadınlarda 2 kat daha fazla görülür ve tüm
kalp hastalıkları içinde %6-8 oranında rastlanır.
PATENT DUCTUS ARTERİYOZUS
- Küçük PDA;
hiçbir semptom
bulunmaz. Tek
bulgu sol
clavicula altında
1-2. interkostal
aralıkta duyulan
sistalo-diyastolik
üfürümdür.
PATENT DUCTUS ARTERİYOZUS
- Büyük PDA; büyük VSD gibi kalp
yetmezliği bulguları, gelişim geriliği, sık
alt solunum yolu enfeksiyonları öyküsü
bulunur. Muayenede nabız basıncı
artmış olarak bulunur (sıçrayıcı nabız).
Sol ventrikül aktivitesi artmıştır. Sol 1-2.
interkostal aralıkta tril ile birlikte sistalodiyastolik üfürüm duyulur.
PATENT DUCTUS ARTERİYOZUS
PDA tanısı almış yenidoğanda kalp
yetmezliği varsa antikonjestif tedavi verilir.
Prematürede kalp yetmezliği varsa destek
tedavisi, sıvı kısıtlaması ve diüretik verilmesi
genellikle sorunu çözer.
PDA kapanmazsa okul öncesinde
kapatılmalıdır. Pulmoner HT gelişmişse ve
medikal tedavi ile çözülemiyorsa
yenidoğan dönemi dahil cerrahi gerekir.
AORT STENOZU
Konjenital aort darlığı;
valvüler (en yaygın
form), subvalvüler veya
supravalvüler
seviyelerde görülebilir.
Hafif darlığı olan
olgularda genellikle
semptom izlenmez.
Semptomlar ortaya
çıktığında genellikle
ciddi aort darlığı tespit
edilir.
AORT STENOZU
Soluk görünüm, çabuk yorulma, düşük
amplitüdlü nabız basıncı ve kan basıncı,
göz kararması ve senkop, anjina, efor
dispnesi, aritmiler, ani ölüm ve son
dönemde sol kalp yetmezliği görülür.
Darlığın şiddeti arttıkça nabız zayıflar ve
kalp genişler. Sağ 2.interkostal aralıkta
parasternal bölgede karotislere yayılan
şiddetlenip hafifleyen sistolik bir üfürüm
duyulur.
AORT STENOZU
Aort darlığı olan olgular semptomlar
ortaya çıkmadan önce yıllarca
asemptomatik yaşayabilirler.
Ancak semptomlar ortaya çıktıktan
sonra prognoz oldukça kötüleşir ve ani
ölüm riski yılda %2 civarındadır.
AORT STENOZU
Aritmisi olan olgularda antiaritmik tedavi,
atriyal fibrilasyon gelişen olgularda
kardiyoversiyon yapılır.
Ciddi aort darlığı olan olgularda sportif
faaliyetler ve ağır bedensel aktiviteler
kısıtlanır, yılda 1-2 kez düzenli olarak EKG
önerilir.
AORT STENOZU
Semptomatik olan bütün hastalarda
valvüloplasti veya kapak replasmanı
endikedir.
Ciddi aort darlığı ile birlikte sol ventrikül
fonksiyonlarında bozulma olan tüm
olgularda cerrahi endikedir.
AORT KOARKTASYONU
Aortun konjenital darlığı olup
tüm konjenital hastalıkların
%5’ini oluşturur. Darlık %98
oranında sol subclavian
arterin arcus aortadan çıkış
yerinin hemen distalinde ve
ductus arteriyozusun
aortaya girdiği yerin tam
karşısındadır.
Erkeklerde kadınlara oranla
3 kat daha fazla görülür.
AORT KOARKTASYONU
Hipertansiyon, sol kalp yetmezliği ve alt
ekstremite perfüzyon bozukluğuna bağlı efor
dispnesi, baş ağrısı, burun kanaması, çabuk
yorulma gibi semptomlar vardır.
Fiziki muayenede sıcak el-soğuk ayak bulgusu
saptanabilir.
Karotid arterlerinde belirgin ve sıçrayıcı nabız
palpe edilirken alt ekstremitede nabız zayıf ve
gecikmelidir. Üst ve alt ekstremite sistolik kan
basıncı farkı >20 mmHg’dir.
AORT KOARKTASYONU
Ameliyat olmayan hastalarda en fazla
yaşam beklentisi 30-35 yaşına kadardır.
Asemptomatik çocuklarda ameliyat en
geç okul dönemi öncesinde yapılmalıdır.
Semptomatik olan bütün hastalarda acil
cerrahi tedavi uygulanmalıdır.
PULMONER STENOZ
Genellikle konjenital nedenli olup konjenital
kalp hastalıklarının %7-12’sini oluşturur. Darlık
valvüler, subvalvüler veya supravalvüler
olabilir. Valvüler PS, erkeklerde daha fazla
görülür.
Çocuklar hafif PS’da asemptomatiktir. Efor
dispnesi ve çabuk yorulma orta şiddetteki
hastalarda mevcut olabilir. Şiddetli
vakalarda ise kalp yetmezliği ve efor göğüs
ağrısı gelişebilir.
PULMONER STENOZ
Ağır obstrüksiyon yıllar
içerisinde yetmezliğe,
aritmilere ve erken ölümlere
yol açabilir.
Kalp yetmezliği tedavisi
uygulanır. Stenoza bağlı
semptomların olması,
intermitant siyanoz veya sağ
ventrikül sistolik basıncının 70
mmHg’dan fazla olması
cerrahi gereksinimini gösterir.
SİYANOTİK KALP HASTALIKLARI
1)
2)
3)
4)
5)
Fallot Tetralojisi
Pulmoner Atrezi
Triküspid Atrezisi
Büyük Arter Transpozisyonu
Total Pulmoner Venöz Dönüş
Anomalisi
6) Truncus Arteriyozus
7) Tek Ventrikül
FALLOT TETRALOJİSİ
Bir yaşından sonra en sık görülen
siyanotik kalp hastalığıdır. Büyük yapıda
VSD, sağ ventrikül çıkım yolu darlığı ve
sağ ventrikül hipertrofisi şeklinde
karakteristik özellikleri vardır.
Pulmoner stenoza bağlı sağ ventrikül
hipertrofisi, akciğer perfüzyonunda
azalma ve santral siyanoz gelişir.
FALLOT TETRALOJİSİ
FALLOT TETRALOJİSİ
Tipik olarak 6 hafta ile 6 ay arasında
siyanoz fark edilir. Fark edildiğinde ağız
ve tırnak uçlarında gözlenir. Efor dispnesi,
çömelme ve hipoksik nöbetler oluşabilir.
Sürekli siyanoza sahip hastalarda el ve
ayak parmaklarında çomaklaşma (6
aylıktan önce oldukça seyrek) görülür.
Sağ ventrikül aktivitesi artar.
FALLOT TETRALOJİSİ
Siyanozu ciddi olan kişilerde gelişim geriliği
görülebilir, hipoksik nöbetler gelişebilir.
Demir eksikliği anemisi meydana gelebilir.
Uzun süren siyanoz sonucu olarak
pıhtılaşma bozukluğu ortaya çıkabilir.
Ameliyat yapılmayan olguların çoğu hipoksi
ve enfektif endokardit sebebiyle çocukluk
yıllarında kaybedilir.
FALLOT TETRALOJİSİ
Siyanozu şiddetli olan yenidoğanda
prostaglandin uygulaması cerrahi
yapılana kadar ductusun açık tutulması
için yararlıdır.
Hematokrit, hemoglobin, demir eksikliği
anemisi takip edilmeli, ateş ve diğer
hastalıklar tedavi edilmelidir.
FALLOT TETRALOJİSİ
Beyin apsesi gelişim riskine karşı erken
tanı ve iyi tedavi sekel olasılığını azaltır.
Siyanotik nöbetleri olan olgularda acil
cerrahi, uygun olgularda 1 yaş
sonrasında cerrahi uygulanmalıdır.
PULMONER ATREZİ
VSD veya intakt ventriküler septumla birlikte
görülebilen ancak morfolojik özellikleri çok
değişken olan kompleks konjenital kalp
anomalisidir.
- Pulmoner atrezi ve VSD birlikteliğinde sağ
ventrikül çıkışı tümüyle aortaya olur.
- Pulmoner atrezi ve normal ventrikül septumu
nadir görülür. Sağ atriyum basıncı yükselir.
Pulmoner akımın tek yolu PDA’dır.
PULMONER ATREZİ
Pulmoner atrezi ve VSD birlikteliğinde
bulgular Fallot Tetralojisi ciddi formuna
benzer. Siyanoz ilk saatler ya da günler
içinde gözlenir.
Pulmoner atrezi ve ventrikül septumu
normal olan yenidoğanda ductus
arteriyozusun kapanmaya başladığı ilk
saatler ya da günlerde siyanoz belirginleşir.
PULMONER ATREZİ
Cerrahi girişimde
bulunulmayan
hastaların 2 aydan
fazla yaşamaları
genellikle olanaksızdır.
Tedavide amaç
ductusu açık
tutmaktır.
TRİKÜSPİD ATREZİSİ
Sağ atriyum ile sağ
ventrikülü
birbirinden ayıran
triküspid kapağın
yokluğu veya
kaynaşması ile
karakterize siyanotik
doğumsal bir kalp
hastalığıdır.
TRİKÜSPİD ATREZİSİ
Sağ atriyumdan sağ ventriküle kan akımı
olmaz. Sağ ventrikül küçük kalır ve gelişmez.
Muayenede küçük VSD’ye ait sternum sol
alt kenarında üfürüm ve sıklıkla eşlik eden
siyanoz saptanır.
Hastalarda siyanoz, kolay yorulma, efor
dispnesi ve nadiren hipoksi nöbetleri
meydana gelir.
TRİKÜSPİD ATREZİSİ
Pulmoner kan akımının azaldığı vakalarda
tedavi acil cerrahi girişimdir. Ductus
arteriyozusun kapanmasıyla 2-3 haftalık
yenidoğanda ciddi hipoksi bulguları gelişir.
Pulmoner arter akımının artttığı büyük arter
transpozisyonu ile birlikte kalp yetmezliği
gelişen vakalarda pulmoner kan akımını
azaltmak amacıyla pulmoner arterin bantla
daraltılması yöntemi uygulanır.
BÜYÜK ARTER
TRANSPOZİSYONU
Tam transpozisyon;
pulmoner arterin sol,
aortanın sağ ventrikülden
orijin alması ile seyreden
anomali olarak tanımlanır.
Sağ atriyum morfolojik
olarak sol ventriküle, sol
atriyum ise morfolojik olarak
sağ ventriküle açılırken
pulmoner arter sol, aorta
sağ ventrikülden orijin alır.
BÜYÜK ARTER
TRANSPOZİSYONU
Tam BAT’da yaşam ancak iki dolaşım
arasında bir karışım olması ile mümkündür.
VSD, ASD, PDA gibi bağlantılardan hiçbiri
yoksa yaşam söz konusu olmaz.
Yenidoğan bebeklerde en sık görülen
siyanozlu lezyondur. BAT diyabetik anne
çocuklarında ve erkeklerde 3:1 oranında
daha fazla görülür.
BÜYÜK ARTER
TRANSPOZİSYONU
Doğumda siyanoz mevcuttur. Dispne ve
beslenme güçlüğü ile birlikte konjestif kalp
yetmezliğinin bulguları yenidoğan dönemi
boyunca gelişir.
Düzeltilmiş BAT’lı hastalar ek anomali yoksa
genellikle asemptomatiktir. Ancak yaşamın
ilk haftalarında ilave defektli hastaların
çoğu VSD+PS veya geniş VSD sonucu
olarak siyanoz ile semptomatik hale gelirler.
BÜYÜK ARTER
TRANSPOZİSYONU
Yenidoğanda ductusu açık tutmak için
intravenöz olarak prostoglandin
kullanılabilr.
BAT’da değişik cerrahi teknikler
uygulanmaktadır.
TOTAL PULMONER VENÖZ
DÖNÜŞ ANOMALİSİ
Tüm konjenital kalp
hastalıklarının sadece
%1,5-3’ünde görülen
nadir bir anomali tipidir.
Bu anomalide
pulmoner ven ile sol
atriyum arasında direkt
bağlantı bulunmaz.
TOTAL PULMONER VENÖZ
DÖNÜŞ ANOMALİSİ
Bütün hastalarda temel olarak yaşamın devam
etmesi için ASD doğum sonrası gereklidir.
Yaşamın ilk birkaç haftasından itibaren genellikle
kardiyomegali, artmış pulmoner kan akımı ve
orta derece siyanoz meydana gelir.
Gelişen kalp yetmezliği ve pulmoner ödem
tedavi edilir. Oksijen uygulaması, diüretikler,
bazen respiratör ile solunuma yardım gerekir.
TRUNCUS ARTERİYOZUS
Tek bir arteriyel gövde kalpten çıkar ve
sistemik, pulmoner ve koroner dolaşımları
sağlar.
Doğumdan hemen sonra siyanoz
görülebilir. Birkaç gün ya da birkaç hafta
içinde konjestif kalp yetmezliği bulguları
ortaya çıkar. Beslenmeyle birlikte nefes
darlığı, büyüme geriliği ve sık tekrarlayan
solunum yolu enfeksiyonları infantlarda
sıklıkla mevcuttur.
TRUNCUS ARTERİYOZUS
Genellikle ameliyat
edilmeyen vakaların
%75’i ilk 3-12 ayda
kalp yetmezliği
sebebiyle kaybedilir.
Cerrahi girişim
pulmoner damar
hastalığı gelişmeden
ilk 3-4 ay içerisinde
yapılmalıdır.
TEK VENTRİKÜL
Mitral ve triküspid kapakların ya da ortak
atriyoventriküler kapağın tek bir
ventriküle açıldığı anomalidir.
Başlangıçta normal olan ventrikül
fonksiyonu, basınç, volüm yükü ve eşlik
eden patolojilerin etkisiyle bozulur.
TEK VENTRİKÜL
Tek ventriküllü
hastalarda en önemli
semptom doğumdan
sonra izlenen
siyanozdur.
İlerleyen dönemlerde
senkop, büyüme
geriliği, egzersiz
intoleransı gibi
yakınmalar izlenebilir.
TEK VENTRİKÜL
Vakaların yarısı ilk yaş içinde kaybedilir.
Tıbbi tedavi olarak kalp yetmezliği
tedavisi uygulanır.
Düzeltici cerrahi yöntemler kullanılabilir.
Fontan ameliyatı ile sağ atriyumdan
pulmoner artere kan akımı sağlanır.
Burada ventrikül yalnızca aorta kan
gönderir.
TEŞEKKÜRLER
ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK
Download