Mikroorganizmalar

advertisement
8.10.2015
Mikrobiyoloji ve Mikroorganizmalar
 Mikrobiyoloji mikro, biyo ve loji kelimelerinin
birleşmesiyle oluşmuştur.
 Mikro çok küçük (gözle görülemeyecek kadar küçük )
 biyo canlı
 loji bilim
 Mikroorganizmalar, çıplak gözle görülemeyecek kadar
küçük ve tek hücreli canlılardır .
Mikrobiyoloji mikroorganizmaları inceleyen bilim dalıdır
 Mikroorganizmalarda tek bir hücre başlı başına bir
bireyi temsil eder.
 Gelişmiş canlılarda değişik organlarda ve çok sayıda
hücre içinde gerçekleşen olaylar mikroorganizmalarda
tek hücre içerisinde gerçekleşir .
Mikroorganizmalar;
 Bakteriler
 Mayalar
 Küfler
 Algler
 Protozoa
 Virüsler?
 Şapkalı mantarlar, yosunlar, likenler de aslında
mikroorganizmalardır
 Bunlarda farklılaşmış hücreler ve/veya birleşmiş
hücreler olduğu için normal bitkilere benzer
görünümdedirler .
1
8.10.2015
 Tek bir hücreden
milyonlarcası çoğalarak
koloni denilen ve çıplak gözle
görülebilen yapılar oluşur.
 Ekmeğin, yoğurdun
üzerindeki küfler, reçelin
üzerindeki mayalar, sirkenin
üzerinde toplanan sirke anası,
vücutta çıkan iltihaplı
sivilceler ve çıbanlar aslında
koloni denilen yapılardır.
Mikrobiyoloji;
 Mikroorganizmaların hücre şekillerini
(morfolojilerini)
 hücre yapılarını (sitolojilerini),
 metabolik etkinliklerini (fizyolojilerini),
 çevre ve diğer canlılarla olan ilişkilerini (ekolojilerini)
 Dünyada 500.000 - 6.000.000 arasında farklı türde
mikroorganizma olduğu sanılmaktadır. Bugüne kadar
bunların %5 'inden daha azı olduğu kabul edilen 3500
bakteri, 90.000 fungi (maya, küf, şapkalı mantar),
100.000 protist (alg ve protozoa) tanımlanabilmiştir.
Mikroorganizmaların Yarar ve Zararları
 Bazı gıdalar mikroorganizmalar aracılığıyla elde edilir
(yoğurt, kefir, kımız gibi süt ürünleri, alkollü içecekler,
sirke, boza).
 çoğalmalarını, kalıtsal değişimlerini ve
sınıf lanmalarını inceler
 Biyolojik atık su arıtımında mikroorganizmalar
kullanılır, buradan çıkan çamur değerli bir organik
kütledir .
 Çeşitli endüstriyel ürünler mikroorganizmalar ile elde
edilir (alkol, aseton, butanol vs).
 Maden yatakları mikroorganizmalar ile ıslah edilir.
 Doğadaki C, N, P, S gibi çevrimlerde
mikroorganizmalar önemlidir.
 Genetik pek çok çalışmada mikroorganizmalardan
yararlanılır.
2
8.10.2015
 Buna karşın mikroorganizmalar insanları, bitkileri
ve hayvanları hastalandırırlar ve öldürürler,
gıdaları bozarak ekonomik kayıplara neden
olurlar.
 Örneğin sirke yapımında kullanılan bakteri şarap
fabrikasına bulaşırsa işletmenin tüm şarabı sirke
haline gelir ve büyük ekonomik kayıp yapar. Genetik
çalışmalarda kullanılan mikroorganizmalardan
bazıları hastalık yapma (patojen) özelliği taşırlar.
 Mikroorganizmaları yararlı ve zararlı olarak
sınıf landırmak mümkün değildir. İnsanların denetim
altında olmak üzere yararlı olan bir mikroorganizma
başka bir yerde zararlı olabilir.
Mikrobiyolojinin Gelişimi
 Mikroorganizmaların gelişmiş canlılardan çok daha
önce yer yüzünde bulunduğu belirtilmektedir
 980-1038 yılları arasında doğada hastalık yapıcı
unsurların var olduğu fakat bunların gözle görülüp
belirlenemediği İbni Sina tarafından belirtilmiştir.
 Mikroskobun keşfi ile bu canlıların varlığı kesinlik
kazanmıştır. İlk basit mikroskop 1590 yılında
Hollandalı Johannes ve Jansen Zacharias tarafından
yapılmış, mikroorganizmaları mikroskopla ilk kez
Leeuwehock(1632-1723) görmüştür.
 Needham mikroorganizmaların sıcaklıkla
öldürülebileceğini yeniden doğuş söz konusu değilse
yeniden bir gelişme olmayacağını belirtmiştir. Büyük
ihtimalle sıcaklığın yeterli olmayışı nedeniyle kapalı
kapta bulunan sıvının bozulduğunu düşünmüştür.
 Spallanzi yeterli sıcaklık uygulandığında ve sonradan
bir bulaşma olmadığında mikroorganizmaların
sıcaklıkla öldürülebileceğini kanıtlamıştır.
 Appert sıcaklık uygulama yöntemini geliştirerek
gıdaların kapalı kaplarda konserve edilmesini
sağlamıştır.
 Bira, şarap ve sirke fermantasyonu üzerine çalışan
Pasteur fermentasyonun sadece kimyasal bir olay
olmadığını kanıtlamıştır. Tavuk kolerası, koyunlarda
antraks ve ayrıca kuduz aşısını bulup uygulamaya
koyulmuştur
3
8.10.2015
 Koch saf kültürünü elde ettiği antraks mikrobunu
hayvanlara aşılayarak bir çok hastalığın sebebinin
mikroorganizmalar olduğunu ortaya koymuştur.
 20. yüzyılın başlarında mikrobiyoloji alanında
sınıf lama ve fizyoloji konularında da yoğun çalışmalar
başlamıştır. Beijerinck, Kützing, Hansen, OrlaJensen, Lindner ve Henneber gibi bilim adamları bu
çalışmaları gerçekleştiren kişilerin başında
gelmektedir
 Fleming tarafından penisilini keşfi ve bu
antibiyotiğin 1941 yılında tedavide kullanılması
mikrobiyoloji için oldukça önemli bir yeniliktir.
 Türkiye’ de mikrobiyolojinin başlangıcı 1840 yılında aşı
yapılmasıyla başlamış ve çiçek aşısı başarıyla
üretilmiştir. Pasteur’ün Paris Tıp Akademisi’nde
“Isırıldıktan Sonra Kuduzdan Kurtulma” adlı tebliği
dünyada olduğu gibi ülkemizde de ilgiyle
karşılanmıştır
 1886’da Dr. Zoeros Paşa, Dr. Hüseyin Remzi, Baytar
Hüseyin Hüsnü Paris’e gönderilmiştir ve 1887 de
İstanbul’da Kuduz Tedavi Kurumu açılmıştır.1889’da
Askeriye Tıbbiye Mektebi’nin ders programına
bakteriyoloji dersleri konmuştur.Dr. Ahmet refik
Güran ve veteriner hekim Şefik Kolaylı 1910 yılında
Tarım Mikrobiyolojisi ile ilgili çalışmalarda
bulunmuştur.
Mikroorganizmaların adlandırılması ve
sınıflandırılması
 Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde ilk
mikrobiyoloji dersi 1956 yılında Fermantasyon
Mikrobiyolojisi adı altında Prof.Dr. Arif Akman
tarafından verilmiştir. Daha sonra Ziraat
Mikrobiyolojisi Kürsüsü’nde toplanan mikrobiyoloji
dersleri Prof.Dr. Ömer Köşker tarafından verilmiştir.
 Mikroorganizmaların isimlendirilmesi ve bunun belli
bir düzen ve kurala bağlanması, pratik yönden büyük
yararlar sağlamaktadır.
 Eğer, her araştırıcı bulduğu mikroorganizmaya
kendine göre bir isim verirse ve aynı
mikroorganizmanın bir çok değişik adı olacaktır. Bu
çelişkileri ortadan kaldırmak amacıyla bilim adamları
standart bir düzen geliştirmişlerdir.
4
8.10.2015
 Günümüzde de kullanılan bu adlandırma yöntemi
1735’te Carolus Linnaeus tarafından oluşturulmuştur.
 Binomiyal sistem adı verilen bu adlandırmada, bilim
lisanı olarak kabul edilen Latince kullanılır. Her
organizma iki isimle tanımlanır. İlk isim cins
(genus)ismini, ikinci isim tür (species) ismini belirtir
 Bu son isim, mikroorganizmanın çeşitli karakterlerini
yansıtmaktadır (koloni rengi, yerleştiği yer,
oluşturduğu hastalık, biçim, vs.). Bu cins ve tür
adlarının Latin orijinli olması yanı sıra, Yunanca'dan
da yararlanılmaktadır. Her iki isim de italik olarak
basılır.
 Örneğin Bacillus anthracis, Bacillus cereus, Bacillus
subtilis, Staphylococus aureus,, Salmonella typhi vs.
gibi.
 Cins isim, ilk veya birkaç harfi yazılarak kısaltılabilir.
Örneğin, B. anthracis, B. cereus, S. typhi. Tür ismi,
orijinini, genellikle, mikroorganizmanın çeşitli
özelliklerinden alırlar. Örn, coli, orijinini colon
(barsak) kelimesinden almaktadır. Bazen de tür ismine
ikinci ve daha belirleyici bir ilave daha eklenebilir.
Örn, Streptococus faecalis var. liquefaciens (enterik
streptokokların jelatin eriten türü




 Sınıfın sonuna –tes eki getirilir.
Schizomycetes
 Canlılar 5 alemde incelenirler
Örnek:
 Takımın sonuna –ales eki getirilir. Örnek:
Eubacteriales
 Familyanın sonuna –acea eki getirilir. Örnek:
Lactobacillaceae





Alem : Birbiri ile ilgili bölümler grubunu gösterir.
Bölüm : Birbiri ile ilgili sınıf lar grubunu gösterir.
Sınıf : Birbiri ile ilgili takımlar grubunu gösterir.
Takım : Birbiri ile ilgili alt takımlar (familyalar)
sınıfını gösterir.
Familya: Birbiri ile ilgili alt familyalar grubunu gösterir.
Alt Familya: Birbiri ile ilgili kabileler grubunu gösterir
Kabile : Birbiri ile ilgili cinsler grubunu gösterir.
Cins : Birbiri ile ilgili türler grubunu gösterir.
Tür : Tek bir organizmayı ifade eder.
 Monera
 Protista
 Fungi (Funguslar)
 Plantae (Bitkiler)
 Animalia (Hayvanlar )
5
8.10.2015
 Bakteriler ve siyanobakterler (mavi-yeşil algler)
monera alemine, kamçılılar (öglena vd.) ve kök
ayaklılar (amip vd.) protista alemine; maya mantarları,
küf mantarları,şapkalı mantarlar funguslara örnek
verilebilir.
 Canlılar hücre yapılarına göre prokaryotik ve
ökaryotik olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
 Bitkiler ve hayvanların tümü ökaryotik hücrelerden
oluşmaktadır. Sadece bakteriler ve siyanobakterler
prokaryottur. Bunların dışında kalan fungi,
protozoa, alg gibi mikroorganizmalar ise ökaryottur.
 Virüsler ise ökaryot veya prokaryot olarak
tanımlanamazlar. Çünkü bunlar tam bir hücre yapısı
göstermezler.
Prokaryot ve ökaryot hücrenin ortak olan özellikler:
* Benzer yapıda hücre zarı.
* Genetik bilginin DNA aracılığıyla kodlanması ve aktarılması.
* Yazılım mekanizmalarının ve ribozomların benzer olması.
* Ortak metabolik yolların bulunması. (ör: glikoliz)
* Kimyasal enerjiyi ATP olarak depolamak için kullanılan mekanizmanın
benzer olması (prokaryotların hücre zarında, ökaryotların mitokondri
zarında).
* Benzer fotosentez mekanizmaları.
* Zar proteinlerini sentezleme ve hücre zarına yerleştirmede kullanılan
mekanizmanın benzerliği.
* Benzer yapıda proteazomlar (protein sindiren yapılar).
Ökaryotik hücrede bulunup prokaryotlarda bulunmayan
özellikler: (ökaryot ve prokaryotların farklılıkları)
* Hücrede, çekirdek adı verilen ve bir zarla sitoplazmadan ayrılan bir
bölümün bulunması. Çekirdek zarında bulunan karmaşık yapılı porlar
(delikler).
* DNA ile birlikte mitoz bölünme sırasında sıklaşabilme özelliğine sahip
proteinlerin bulunması.
* Karmaşık yapılı zarsı sitoplazmik organellerin bulunması.
* Oksijenli solunum için özelleşmiş sitoplazmik organeller: mitokondri.
* Fotosentez için özelleşmiş sitoplazmik organeller: kloroplast.
* Karmaşık yapılı hücre iskeletinin (sitoskeleton) bulunması.
(Mikrofilamentler, ara filamentler ve mikrotübüller.)
Ökaryotik Hücre
* Hücre zarıyla kesecikler oluşturarak sıvı ve katı maddeleri hücre içine
alabilme yeteneği. (Endositoz ve fagositoz.)
* Bitkilerde selüloz içeren hücre duvarı.
* Hücre bölünmesi sırasında kromozomların ayrılmasını sağlayan ve
mikrotübül yapıda olan iğ iplikleri.
* Diploidlik: her hücrede bir genin iki kopya halinde bulunması.
* Mayoz bölünme ve döllenme gerektiren eşeyli üreme.
 Gelişmiş canlılarda
hücreler belirli bir zarla
çevrili çekirdeğe sahiptir.
Yani gelişmiş bir
çekirdek yapıları vardır.
Prokaryotlar ile
ökaryotların ayrımında
çekirdek yapısı en
önemli ölçütlerdendir.
6
8.10.2015
Plazma Membranı
Hücre Duvarı
Hücre duvarı renksiz, yumuşak ve esnek bir yapıdadır.
Hücreye şekil verir ve hücrenin dayanıklılığını sağlar. Hücre
duvarı hücre tarafından yapılan hücrenin evi olarak
tanımlanır. Hücre duvarı büyüme ile genişler ve bu gelişme
ile bazı değişikliklere uğrar.
 Ökaryotik hücrelerde hücre duvarı yoksa
hücrenin dışını kaplayan yapı plazma
membranıdır. Besin maddelerinin plazma
mebranına doğru hareketi basit difüzyon, ozmoz,
kolaylaştırılmış difüzyon ve aktif taşıma ile
gerçekleşir.
Pek çok ökaryotun hücre duvarı yapısı prokaryota göre
daha basittir. Mayaların hücre duvarı glikan ve mannan
içerir. Bazı küf mantarlarının hücre duvarı selüloz
bazılarının ise kitinden meydana gelir. Alglerin hücre yapısı
polisakkaritlerden meydana gelir.
Ökaryotik hücrelerde bunların dışında fagositoz ve
pinositozdan yararlanılır. Fagositoz işleminde
yalancı ayak denilen hareket uzantıları oluşur. Bunlar
hücre dışındaki katı besin maddelerini içeri alırlar. İlk
olarak parçacığın etrafı sarılır membran içine
katlanarak kese oluşur. Bu keseye sindirim kofulu
denir. Koful içindeki maddeler sindirilir ve
sindirelemeyen maddeler dışarı atılır.
Çekirdek
 Pinositoz ise hücre içine sıvı maddelerin alınmasıdır.
Burada sitoplazmik uzantı oluşmaz burada membran
içeri katlanarak sıvı alımı gerçekleşir. Çok az hücre
fagositoz yapabilme özelliğine sahipken birçok hücre
pinositoz yapabilir. Fagositoz ve pinositozla besin
öğelerinin hücreye alınmasına endositoz denir.
 Çekirdek kalıtsal sistemlerin korunduğu ve nesilden
nesile aktarıldığı bölümdür. Çekirdek genetik bilginin
neredeyse tamamını kapsamaktadır. Çekirdek
genellikle küresel veya oval şekillidir.
 İki tabakalı ve gözenekli bir çekirdek zarı ile çevrili
olan çekirdek, çekirdek plazması olarak tanımlanan
protein içerikli çekirdek sıvısını ve çekirdekçiği kapsar.
 Çekirdek zarı çekirdekten çevreye veya çevreden
çekirdeğe madde alışverişini sağlar. Çekirdekçik ise
ribozomları oluşturan RNA’nın sentezinde ve hücre
bölünmesinde rol oynar
7
8.10.2015
Sitoplazma
 Ökaryotik hücrelerin sitoplazmaları hücre membranı
içindeki tüm yapıların ve çekirdeğin etrafını sarar.
Sitoplazma hücrenin içini dolduran sıvıdır. Ökaryot ve
prokaryot sitoplazması arasındaki fark prokaryotlarda
önemli enzimlerin sitoplazmada, ökaryotlarda ise
organellerde yer almasıdır.
Endoplazmik retikulum
 Endoplazmik retikulum elektron mikroskobu ile
sitoplazma içinde görülebilen bir organeldir. Bu
organel sitoplazmayı baştan başa dolaşır.
 Endoplazmik retikulum kimyasal tepkimeler için
yüzey alanı oluşturur ve hücre içinde moleküllerin
taşınması görev alır. Ayrıca taşınan moleküllerin
depolama alanıdır
Ribozom
Golgi Aygıtı
 Ribozomlar bütün canlılarda bulunan ve protein
sentezinden görevli organellerdir. RNA ve proteinler
yapı maddesini oluşturur. Ökaryotik hücrelerin
ribozomları prokaryotik hücrelerin ribozomlarından
daha büyüktür.
 Golgi aygıtı ya da golgi cisimciği 4- 8 kadar yassı
kanalın birbiri üzerine yığılmasıyla meydana gelir. Bu
organel bazen endoplazmik retikuluma bağlı bulunur.
Belirli proteinlerin, lipitlerin ve karbonhidratların
salgılanmasını sağlar.
Mitokondri
 Mitokondriler iç içe hücreler veya odacıklar oluşturan iki
 Endoplazmik retikulum tarafından sentezlenmiş
lipitler ve ribozomlar tarafından sentezlenmiş
proteinler endoplazmik retikulum tüpleri ile taşınarak
golgi cisimciğinde depolanırlar. Bu organelin diğer bir
görevi de karbonhidrat sentezidir
zardan meydana gelir. Bu zarlardan dıştaki düzgün bir yapı
göstermesine karşın iç zar bükülerek paralel yapılar
oluşturur. Mitokondrinin merkezine matriks adı verilir.
 Mitokondrilerin temel görevi biyolojik enerjinin
sağlanmasıdır. Bu nedenle hücrenin enerji merkezi veya
güç evleri olarak adlandırılır.
8
8.10.2015
Lizozom
 Lizozomlar golgi aygıtı içinde oluşur. Mitokondriye
benzeyen lizozomlar, tek membrana sahiptir. Yapıları
basittir. Lizozomlar çeşitli moleküllerin
parçalanmasını sağlayan enzimleri içerir. Bu enzimler,
hücre içine giren bakterileri bile parçalayabilir.
Sentrozom ve Sentrioller
 Lizozom membranı, sağlıklı hücrelerde enzimleri
geçirmez ve böylece hücre kendi kendini
parçalayamaz. Ancak hücreler zarar gördüğünde
lizozomlar kendi enzimlerini salar ve hücrenin kendi
kendini parçalamasına neden olur. Bu yüzden
lizozomlara intihar paketleri denmektedir.
Kloroplast
 Sentrozom, birbirine dik iki silindirik cisme
sahip, sitoplazmada yoğun alanlar kaplayan bir organeldir.
Dairesel ve çekirdek yakınında bulunan bu alanlara
sentrozom denilmektedir. İğ iplikleri oluşturulması,
bölünme sırasında kromozomların ayrılması ve kutuplara
taşınmasında görevlidir. Sentrozom içindeki çift silindirik
yapılara sentriol adı verilmektedir. Sentrioller hücre
bölünmesinde görev alır.
Prokaryatik Hücre
 Kloroplastlar, fotosentez gibi ışığa bağımlı tepkimeler
için gerekli enzimleri ve klorofil pigmentini içerir.
Ökaryotik mikroorganizmalardan alglerde bulunur ve
ışık enerjisini kimyasal enerjiye çevirir.
Hücre Duvarı
 Bakteri hücre duvarı, karmaşık ve kısmen sabit bir yapı
 Prokaryotik hücrelerin
hücre boyutları
ökaryotik hücrelere göre
daha küçüktür.
gösterir. Hücrelerin kendine özgü şekillerinden sorumludur.
Sitoplazma mebranının etrafını sararak hücreyi korur.
 Bakterilerdeki hücre duvarının özelliğinden yararlanılarak
gram boyama yapılır ve bakteriler bu şekilde
sınıflandırılabilir.
9
8.10.2015
Hücre duvarının yapısı ve özellikleri
Sitoplazmik plazma membranı
 Kimyasal olarak, bakteri hücre duvarı;
peptidoglikan(murein) adı verilen makromolekül
ağıdır. Prokaryotlardan bakterilerde hücre duvarı
yapısı gram boyanmadan sorumludur ve bu özelliğe
göre bakteriler Gram-pozitif ve Gram-negatif olmak
üzere iki gruba ayrılır.
 Gram-pozitif bakterilerde murein ağı çok, Gramnegatif bakterilerde ise tek katlıdır.
 Plazma membranı, hücre duvarı altında yer alan ve
hücrenin sitoplazmasını koruyan ince bir yapıdır.
Kimyasal bileşim bakımından membran protein, lipit
içerir. Plazma membranının en önemli işlevi hücreye
giren ve çıkan maddeler için seçici engel
oluşturmasıdır.
 Plazma membranının bu özelliğine, seçici
geçirgenlik veya yarı geçirgenlik özelliği adı verilir.
Bunun anlamı belirli moleküllerin ve iyonların
membrandan geçebilmesi, diğerlerinin geçememesidir.
Plazma membranının diğer görevi, gıdaların
parçalanması ve enerji üretimine yardımcı olmasıdır.
Bakterilerin plazma membranında bulunan enzimler
besin maddelerinin parçalanmasını sağlar ve enerji
oluşturur.
 Maddeler, iki çeşit işlemle plazma membranına doğru
hareket eder. Bunlara pasif ve aktif taşıma adı verilir.
Pasif işlemlerde maddeler hücre tarafından enerji
tüketimi olmadan yüksek yoğunluklu alana doğru
hareket eder. Pasif işlemlere basit difüzyon ve ozmoz
örnek verilebilir.
 Basit difüzyon,
iyonların yüksek
yoğunluktan düşük
yoğunluğa hareketidir.
 Ozmoz ise seçici geçirgen membranlara karşı
moleküllerin yapmış olduğu harekettir. Düşük
yoğunluklu sıvıdan yüksek yoğunluklu alana hareket
sırasında yarı geçirgen zarda oluşan güce ozmotik
basınç denir. Bakteri hücreleri üç farklı ozmotik
çözelti içinde bulunabilir. Bunlar; izotonik,
hipertonik ve hipotonik çözeltilerdir.
10
8.10.2015
 İzotonik çözelti
 Hipotonik çözelti
 Membranın iki yanında yoğunluk eşittir.Bu durumda,
hücrenin içine veya dışına doğru bir hareket olmaz
 Hücre dışındaki ortam düşük yoğunluklu ise bakteri
şişer veya patlar.
 Hipertonik çözelti
 Hücre dışındaki ortamın hücreden daha yoğun
olmasıdır. Bu durumda hücre su kaybeder ve büzüşme
olur
 Aktif taşımada ise hücreler, ATP’nin yapısındaki
enerjiyi maddelerin plazma membranına aktarımı için
kullanılır
Sitoplazma
 Prokaryotik hücrelerde sitoplazma, membran içindeki
akışkan yapıyı oluşturur. Sitoplazma;(%80) su, nükleik
asitler, proteinler, karbonhidratlar, lipitler, inorganik
iyonlar ve düşük moleküler ağırlıktaki maddelerden
oluşur.
 İşlev bakımından sitoplazma kimyasal tepkimelerin
gerçekleştiği ortamdır. Hücreler, çevreden
hammaddeyi alıp sitoplazma içinde enzimatik
tepkimelerle parçalar ve kullanılabilir enerji sağlar.
Aynı zamanda sitoplazma yeni maddelerin
sentezlendiği yerdir.
11
8.10.2015
Çekirdek materyali
Plazmid
 Prokaryotik hücreler, ökaryotiklerde olduğu gibi belirli
bir zarla çevrili çekirdek içermezler. Prokaryotlarda
çekirdek materyali, ökaryotik hücre çekirdeğinde
olduğu gibi DNA ve proteinden oluşmaktadır.
 Çekirdek materyalini asıl maddesini teşkil eden DNA,
hücrenin genetik şifrelerini içerir, yani hücrenin gen
merkezidir.
 Yeni bilimsel gelişmelerden sonra, bakterilerin
çoğunda çekirdek DNA’sından başka bir DNA
elemanının daha bulunduğu belirlenmiştir. Bu yapılar
normal gelişme koşullarında olumsuz gibi görünürse
de antibiyotik veya benzeri toksik etkili maddelere
karşı koruyucu etki yaparak, gelişmeyi sürdürmesini
sağlar.
 Ayrıca plazmid barındığı hücrenin diğer hücrelerle
birleşmesini sağlar veya bazı özelliklerin bir hücreden
diğerine aktarımında rol oynar.
ENDOSPOR
 Endospor, bakterilerin yaşamlarını sürdürebilmek için,
ortamda besin maddelerinin yetersizleşmesi,
metabolik ürünlerin bakterilerin çoğalmasını
güçleştirecek şekilde artması ve benzeri, gelişmeye
uygun olmayan koşullarda oluşturdukları bir yapıdır.
 Bunlar vejetatif hücrelere göre radrasyona, kurumaya,
kimyasal maddelere soğuğa ve sıcaklığa karşı daha
dayanıklıdır. Bu nedenle endospor, bunu oluşturan
mikroorganizmanın dayanıklı şekli olarak kabul edilir.
Kapsül ve salya
 Endosporların bu denli dayanıklılığı, yapılarında
bulunan proteinlerin hidratasyon suyunun
değişmesinden, yani içerdikleri su miktarının çok az
olmasından kaynaklanmaktadır.
 Prokaryotiklerden bazı bakteriler, hücre zarı dışında
kalınlığı veya kıvamı değişen bir kitle salarlar. Bu kitle
kapsül veya salya olarak tanımlanır. Hücre dışına
salgılanan bu polimer madde hücre tarafından
oluşturulup, çevresindeki sıvı içine veriliyorsa salya,
hücre zarı çevresinde örtü tabakası şeklinde
tutuluyorsa kapsül olarak tanımlanır.
12
8.10.2015
Kamçı
 Ayrıca, hücrenin tek bir ucunda tek bir kamçı bulunuyorsa
monopolar monotrik, (A)
 Prokaryotları oluşturan mikroorganizmalardan bir
bölümü kamçılı olup, bundan hareket organı olarak
yararlanırlar. Örneğin kamçı hücrenin iki kısmından
çıkmışsa polar kamçı, hücrenin yan yüzeyinden
çıkmışsa lateral kamçıdan söz edilir.
 Kamçı aracılığıyla ile sağlanan hareket,
mikroorganizmalara başka bir yarar daha
sağlamaktadır. Bakterilerin bu hareketi taksi olarak
tanımlanır. Bu sayede mikroorganizma bulunduğu
ortamdan besin maddelerince daha zengin bir alana
veya toksik maddelerin bulunduğu alandan, başka bir
alana hareket ederek kendilerini daha iyi koşullara
kavuştururlar. Bu tür bir hareket kemotaksi olarak
adlandırılır.
 hücrenin her iki ucunda tek kamçı bulunuyorsa bipolar
monotrik (C)
 hücrenin bir ucunda çok sayıda kamçı bulunuyorsa
monopolar politrik veya lofotrik (B)
 hücrenin her iki tarafında çok sayıda kamçı varsa amfitrik
kamçılar hücrenin tüm yüzeyini kaplamışsa peritrik
kamçı (D) olarak adlandırılır.
 Aynı şekilde mikroorganizmaların havaya yönelmesi ya
da havadan kaçması aerotaksi olarak adlandırılır.
Mikroorganizmaların fotosentetik özellikte olanlarının
ışığa doğru hareketi fototaksi olarak adlandırılır
Pili
 Bakteri hücrelerinin
yüzeyinde bulunan kıl
benzeri, oldukça kısa
Pililer pilin adı verilen
proteinlerden oluşurlar.
Pililer bakteri hücrelerinin
uç kısmında veya tüm
hücrelerde görülürler.
Pililer başlıca iki işleve
sahiptir. Bunlardan biri,
düzgün yüzeylere veya
diğer hücre yüzeylerine
yapışma özelliğidir. Diğeri
ise, çoğalmada görev
almalarıdır.
13
Download