antalya`nın kısa tarihçesi

advertisement
Kentleşme ANTALYA
ANTALYA'NIN KISA TARİHÇESİ
Antalya kenti, Akdeniz kıyısında kendi adını taşıyan
körfezde, 39m. yükseklikteki falez adı verilen kayalıklar
üzerine kuruludur. Deniz kıyısı ile yükseklikleri 3086
m. ye kadar ulaşan Toros dağları arasında farklı
büyüklükteki ovalar, Antalya ve çevresinin ilk göze
çarpan görüntüleridir. Kara ile deniz, kilometrelerce
uzanan plajlarda, ya da sarp kayalıklarla birbirine kavuşur.
Toros dağları arasında kendine özgü uçurumlar ve
özellikle kıyıya yakın kesimlerde mağaralar ayrı bir
özellik arz eder. Torosların güneyindeki kaynaklarda çıkan
çok sayıda irili ufaklı akarsu, ovalara bereket akıtarak
Akdeniz’e ulaşır. Tamamı berrak ve temiz olan bu sular
geçtikleri yerlerde ve denize dökülürken eşine ender
rastlanan güzellikte çağlayan oluştururlar. Antalya doğa
bitki örtüsü yönünden çok zengindir. Kıyı şeridinde her
türlü tropikal bitki görülebilir. Yer yer dev boyutlara
ulaşan kaktüs türleri Antalya’ya ilk gelenlerin dikkatini
çeker. Kıyıdan uzaklaşıp Torosların eteklerine gelindiğine,
Akdeniz Ülkelerine özgü maki bitki örtüsü egemenliği
görülür. Her tür meşe ve çam ağaçlarının oluşturduğu
sağlıklı ve gür ormanlar makileri izler. Ova bölgelerinde,
pamuk ve susam tarlaları, portakal, limon ve muz
bahçeleri ayrı bir güzellik oluşturur.
Bergama Kralı II. Aktalos akıncılarını “ Gidin bana
yeryüzünün cennetini bulun “ diye yola almıştır.
Akıncılar kralın bu emriyle yola çıkıp diyar diyar ,
memleket memleket dolaşmışlar ve sonunda Antalya’nın
bulunduğu yere geldiklerinde karşılarına çıkan eşsiz
doğal güzellikleri gördüklerinde cennet bulduklarını
kabul etmişler. Bergama ‘ ya dönen akıncılar , Kral II.
Aktalos ‘ un huzuruna varıp “ Cenneti bulduk “ demişler
. Kral , akıncıların cennet dedikleri yeri bir de kendisi
görmek istemiş . Kral ve akıncıların bugünkü Antalya’ nın
bulunduğu yere vardıklarında kral da cennete geldiğini
sanmış . Bergamalılar kısa zamana buraya bir kent
kurarak “Attalia “ adını verirler .Türkler gelip yerleştikten
sonra “Attalia’nın adı “ Adalya “ olarak değiştirilmiş, daha
sonra “Antalya “ olarak adlandırılmıştır.
Antalya tarihi taş devrine kadar dayanır. Bunun kanıtı
Yağca Köyü civarında Karain Mağarasında bulunan
Paleolitik çağ buluntularıdır. Karataş Semahöyük
kazılarında çok büyük miktarda eski tunç çağı buluntuları
çıkarılmıştır.Hititlerin çivi yazılı tabletlerinde geçen
Ahiyava’ ya da Arzova ülkesinin Pamfilya (Antalya )
olabileceği tarihçiler arasında ileri sürülüyor. Fakat Side
hariç bir kaç buluntunun dışında burada yaşadığına
dair bir buluntuya rastlanmıştır.Yunan efsanelerinde
ise Truva savaşından sonra bazı Aka kafilelerinin
Kalkhas yönetiminde Pamfilya ‘ ya ulaşmış oldukları
yazılmıştır.Antalya sınırları içerisinde yerleşen Lidyalıların
kökeni kesin olarak bilinmemektedir.Hitit ve Mısır
kaynaklarında M.Ö. 2000 Lükki ya da Lükka adlı bir
kavimin Lidyalılar olması olasıdır.Bu kavimden kesin
Kaynakça: Büyükşehir Belediyesi (Antalya’nın Dünü
Bugünü Yayını)
TMH
olarak ilk kez Lidya Kralı Kroissos döneminden söz
edilmiştir.
Antalya bölgesi ilk zamanlar Lidya krallığına bağlıydı .Kral
Kroissos’ un Pers Kralı Kyros’ a yenilmesi ile M.Ö. 546
bu bölgeye İskender’e kadar Persler hakim olmuştur.
M.Ö. 334’de Makedonya Kralı İskender, Lidya üzerinden
Pamfilya’ya yürümüş, Silyon dışında buradaki kentleri
ele geçirmiştir. Psidya ‘daki Termesos kenti İskender ‘ e
teslim olmayarak karşı koymuştur. Apemeiya barışından
M.Ö. 188 sonra Romalılar bu bölgeyi Bergama Krallığına
bırakmıştır . Bergama Kralı II. Aktalos M.Ö. 159 -138
bir liman kenti olarak Antalya ‘yı kurmuştur. M.Ö. 102
‘de Anadolu’da Klikya adlı bir eyalet kurulunca buraya
bağlanmış, M.Ö.36 yılında Anteunus Pamfilya’yı Galatya
Kralı Amyntas’a vermiştir. İmparator Kladius M.S. 43
yılında Pamfilya ve Likya’ yı eyalet haline getirmiştir.
Antalya bölgesi M.S. 2.yy.’dan 3. yy. ortalarına kadar en
görkemli dönemlerini yaşamıştır. Antalya bölgesi Anadolu
Selçuklarınca Süleyman Şah döneminde alınmış, ancak
1117 yılında yapılan antlaşma ile Antalya Bizanslılara
bırakılmıştır. Antalya ‘ ya ikinci yerleşme I. Gıyaseddin
Keyhüsrev zamanında olmuş, 1206’da Ertokuş Bey
Subaşılığına getirilmiştir. 1336 yılından sonra Moğolların
çekilmesiyle Anadolu’ da beylikler dönemi başlamıştır.
Antalya da
Hamitoğulları Beyliğinin bir kolu olan
Tekelioğulları’nın tekeline geçmiştir. Yıldırım Beyazıt
döneminde de Antalya Osmanlı hakimiyetine girmiş ve
1391’de artık Teke Sancağı adıyla anılmaya başlamıştır.
Antalya I. Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı Sancağı olarak
kalmıştır.
Kurtuluş Savaşı başlangıcında ise kısa bir süre İtalyanlar
tarafından işgal edilmiştir. 9 Temmuz 1921 tarihinde
İtalyanların Antalya ‘yı işgali sona ermiş bu tarihten
sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ili olmuştur.
Antalya’da ve çevresindeki antik kent ve ören yerlerinden
bazıları şunlardır: Kaleiçi ve Yat Limanı, Hadrian Kapısı,
Hıdırlık Kulesi, Kesik Minare, Yivli Minare ve Külliyesi,
Perge , Silyon , Aspendos , Selge , Side , Etanna ,
Seleukia ,Sydra , Alaiye , Selinius , İotaya , Leadres ,
Ariassos , Termesos , İdebessos , Cormus , İydros ,
Phaselis , Akaliassos , Arykanda , Rhodiapolis , Ohimera ,
Korydella , Olympos , Limyerea ,Gagae ,Andriake , Myra
, Trysa , Amai , Kyaenai , Theimiussa , Simena , Aperlai ,
Antipellos , Phellos , Kandyba , Xanthos , Patara , İstlada
,Apollania , Tyssa , Pirha , Nisa , Akaliossos , Trebenna,
Karain, Beldibi, Belbaşı, Semayük. . .
Aspendos
TMH - TÜRKÝYE MÜHENDÝSLÝK HABERLERÝ SAYI 415 - 2001/5
35
Download