İndir - CocukUroloji.com

advertisement
ÇOCUKLARDA İDRAR KAÇIRMA VE
ÜROLOJİK PROBLEMLER
Mesane, leğen kemiği ile korunan kas yapısında bir kesedir. Mesanenin depolama ve
boşaltma olmak üzere iki görevi vardır. Böbreklerden gelen idrar mesanede biriktikçe mesanenin
hacmi genişler, duvarı gerilir ve incelir. Mesanenin depolayabildiği idrar hacmi yani kapasitesi,
yaşa ve kişiden kişiye farklılık gösterir. Mesanenin hacmi, çocuk yeni doğduğunda 30 cc’dir ve
her yıl 30cc büyür. Bu büyüme 14 yaşına kadar devam eder ve ortalama mesane kapasitesi 400600 cc değerine ulaştığında büyüme sonlanır.
Mesanenin üçte biri dolduğunda ilk idrar hissi oluşur. Mesanedeki idrar miktarı arttıkça
sinir uçları mesane duvarındaki gerilimi algılar. Duvarındaki gerilimi algılayan sinir sistemi,
idrar tutmayı sağlayan kapakçığı ve pelvik taban kaslarını uyararak kasılmasını sağlar. Bu sayede
kişi uygun koşullar sağlanana kadar idrarını tutmayı başarır. Gerektiği zaman idrarın boşaltılması
mesanenin diğer bir görevidir. Depolanan idrarı, günde ortalama 4-6 kez boşaltırız. Boşaltma
için ilk şart mesanedeki doluluğun hissedilmesidir. Gerilen mesane kası, sinir uçlarını uyararak
beyne sinyaller gönderir ve idrar hissi oluşturur. Sıkışıklık hissini algılayan beyin, koşullar
uygunsa idrar boşaltmayı başlatmak için gerekli sinyalleri gönderir. Boşaltma öncesi mesane
çıkışında yer alan ve beynin istemli kontrolünde olan kas yapısındaki kapakçığın ve pelvik taban
kaslarının gevşemesi gerekir. Pelvik taban kasları erkek çocuklarda yumurtalıklardan anüse
kadar uzanan, kız çocuklarında ise vajenden anüse kadar uzanan hamak şeklinde bir kas
tabakasıdır. Normal işeme paterni için düzgün bir pelvik taban kas aktivitesi olması gerekir.
Pelvik taban kasları işeme esnasında gevşek olmalıdır. Bu sayede idrar mesaneden tam olarak
boşalır. İyi bir boşalma sonrası mesanede hiç idrar kalmamalıdır.
A-) Depolama evresi: İşlevsel bir depolama olabilmesi için şu özellikler olmalı;
• Yapısal ve nörolojik bir problem olmamalı
• İstemsiz mesane kası kasılmaları olmamalı
• Mesane yüksek volümde bile olsa düşük basınçta olmalı
• Dolum fazında yeterli volüme ulaşılana kadar ve istemli boşaltma gerçekleştirilene kadar
kaçak olmamalı.
B-) Boşaltma evresi: İşlevsel bir boşaltma olabilmesi için;
• Yapısal ve nörolojik bir problem olmamalı
•Dış idrar yolu ve pelvik taban kaslarının gevşemesiyle koordineli olarak idrarın
mesaneden çıkmasını sağlayacak yeterli mesane kasılmaları olmalı
• Tam boşaltma sağlanmalı
• Mesane düşük basınçta olmalı
Bebeklerde ve bezli çocuklarda mesanenin depolama ve boşaltma işlevleri omuriliğin
kontrolündedir. Mesane idrar ile genişlediğinde oluşan sinyaller omuriliğe ulaşır bu sinyaller
beyne gitmeden hızlı bir şekilde işeme komutu oluşturur. Komutu alan mesane hızlı bir şekilde
kasılır ve işeme gerçekleştirilir. Refleks işeme denilen bu durum işeme alışkanlığının kazanıldığı
2-3 yaş aralığına kadar devam eder.
Bebekler doğduğu andan itibaren 6 aya kadar günde 20 ile 30 defa işer. Bu sayı 6 ay ile 1
yaş arasında 15 e düşer. 1 yaş ile 2 yaş arası günde 10 defa işeme meydana gelir. 2 ile 3 yaş arası
günde 7-9 defa , 4 yaş ile 5 yaş arası ise günde 5-6 defa olacak şekilde azalarak günlük olması
gereken işeme sayısına ulaşır.
Anatomik veya nörolojik bozukluğu olmayan bir çocuk ortalama 2,5 yaşında çişini haber
vermeyi ve çişini tuvalete yapmayı öğrenir.
İlk olarak gündüz kontrol sağlanır, gece kontrol daha sonra sağlanır. 5 yaşından sonra
meydana gelen idrar kaçırmalar normal olarak kabul edilemez. Çocuk 5 yaşından büyükse ve
idrar kaçırıyorsa muhakkak değerlendirilmeli, altında yatan sebep belirlenmeli ve ona uygun
tedavi seçenekleriyle tedavi edilmelidir.
Kontinans; Mesane ve bağırsaklarda depolanan idrar ve gaitanın istemli olarak kontrol
edilebilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır.
İnkontinans ise; İdrar ve dışkının uygun olmayan yer ve zamanda istem dışı olarak kaçırılması
durumudur.
İnkontinans; 1) Devamlı İnkontinans ve 2) Aralıklı İnkontinans olarak ikiye ayrılır. (Biz
burada nörolojik ve anatomik bir problemi olmayan çocuklardaki idrar kaçırmayı ele alacağımız
için devamlı inkontinanstan bahsetmeyeceğiz.)
Aralıklı İnkontinans; GÜNDÜZ KAÇIRMA ve GECE KAÇIRMA olarak iki grupta
incelenir.
İdrar kaçırma çocuklarda allerjiden sonra en sık görülen problemdir.
Değişik yaş
aralıklarında birçok çocuğu olumsuz olarak etkilemektedir. Aileler etrafında kendi çocuklarıyla
ilgili yaşadıkları sorunlara benzer hikayeleri başka ailelerden de duyduklarında, konunun
öneminden uzaklaşıp yanlış bir rahatlık hissetmekte ve olayı bekleme sürecine bırakmaktadır.
Ancak bu durum dünyanın diğer gelişmiş ülkelerinde de hemen hemen aynı sıklıkla yaşanmakta
olup konunun sıklığıyla paralel miktarda önem gösterilmektedir.
İdrar kaçırma aileyi ve çocuğu sosyal olarak çok etkileyen bir durumdur. Çocuk
evinin dışında kimsede kalamaz, okul gezilerine katılamaz, konunun arkadaşları tarafından
anlaşılmasından büyük endişe duyar. Bütün bunlardan dolayı kendini mahcup, güvensiz ve
çaresiz hisseder.
Aynı şekilde aileler konuyu mahcubiyetten dolayı saklama yolunu seçebilmektedirler.
İdrar kaçırmanın çocuğun bilinçli bir davranışı olduğunu düşünürler, çocuğunun tembel ve
dikkatsiz olduğunu, biraz dikkat ederse ve belki biraz daha büyürse problemin kendiliğinden
ortadan kalkacağını düşündüğü için bekleme yolunu seçebilirler. Ancak bu bekleme süreci
çocuğu böylesine sıkıntılı bir konuyla baş başa bırakmaya, ailenin ise yıpranmasına neden
olmaktadır. Aile sürekli çamaşır yıkamaktan kendini bıkkın hissedebildiği gibi bazı durumlarda
da çocuğa ceza verme yolunu seçerek olayı daha da çıkmaza götürebilmektedirler.
İdrar kaçırmanın, çocuğun kontrol edemediği bir durum olduğu kesinlikle iyi
anlaşılmalıdır. Bilinenin aksine, idrar kaçırma psikolojik değildir. Ancak önemsenmez ve tedavi
edilmez ise psikolojik problemler yaratabilir. Bu ikisini iyi ayırt etmek gerekir. Bütün bu
problemlerin yanı sıra, çok daha önemlisi birkaç damla olsa bile idrar kaçırma tedavi edilmez
ise zamanla üriner sistem fonksiyonunda bozulmaya neden olabilmektedir. Bu da, böbrek
fonksiyonunu bozacak kadar ciddi problemlere yol açabilir.
Aralıklı inkontinans gündüz kaçırma, gece yatak ıslatma ve hem gündüz hem gece
kaçırma olarak karşımıza çıkar. İdrar kaçırma gece ve gündüz farklılık gösterdiği gibi sıklık ve
miktarına göre de değişiklik gösterir. Bu birkaç damla ıslatma olabileceği gibi bulunduğu yeri
ıslatacak şekilde yoğun da olabilir. Miktarı ne olursa olsun muhakkak değerlendirilmeli ve tedavi
edilmelidir.
GÜNDÜZ KAÇIRMA
Fonksiyonel inkontinans olarak adlandırılır. Anatomik, nörolojik sorunu olmayan
çocuklarda görülen anormal idrar tutma ya da idrar kaçırma gibi işeme bozukluğu durumlarıdır.
Fonksiyonel inkontinansın nedenleri; 1- Aşırı aktif mesane, 2- Tembel mesane, 3- İşeme
disfonksiyonu, 4-Kıkırdama (gülme) inkontinansı
AŞIRI AKTİF MESANE : Mesanede işeme isteği yaratan gereksiz kasılmalar nedeniyle mesane
tam dolmadan ani işeme isteği oluşur. Huzursuz mesane olarak da adlandırılır.
Genelde mesane kapasitesi düşüktür. Acil tuvalet hissi, gece ve gündüz sık idrara çıkma
(gece uyanamaz ise yatağa işeme), acil tuvalet hissi nedeniyle tuvalete yetişememekten dolayı
idrar kaçırma ya da acil işeme hissiyle başa çıkabilmek için idrar tutma manevralarını kullanıp
pelvik taban kas aktivitesini arttırmak şeklinde kendini gösterir.
TEMBEL MESANE: Bu çocuklar sabah uyandıklarında tuvalete gitme ihtiyacı hissetmezler.
Günlük işeme sayıları 3 den azdır. Çocuk oyuna, televizyona, bilgisayara v.b. dalıp işemeyi
erteler veya çeşitli nedenlerden dolayı işemeyi reddeder. Dolayısıyla mesane kapasitesi artar.
İşeme isteği azalır. Çocuğun mesanesi o kadar dolar ki sonuçta taşma şeklinde idrar kaçırma
görülebilir. Zamanla işemeyi başlatmak için gerekli olan mesane kasılmaları azalır çocuk
işemeyi karın kaslarını kullanarak gerçekleştirir. Bu nedenle mesaneyi tam boşaltamaz genellikle
mesanede artık idrar kalır bu da idrar yolu enfeksiyonuna neden olur. Daha da önemlisi iki taraflı
reflü (idrarın böbreğe kaçması) oluşma ihtimali çok yüksektir.
İŞEME DİSFONKSİYONU: İşeme esnasında idrar akımında azalmaya veya kesilmeye neden
olan artmış pelvik taban EMG aktivitesiyle kendini gösterir. Günümüzde bilgisayar, tablet ve
televizyon karşısında fazla zaman geçiren veya oyuna dalıp daha fazla oyun oynamak için
işemelerini erteleyen yada okulda tenefüslerde oyun oynamak için tuvalet ihtiyacını erteleyen
çocuklar, bacaklarını çaprazlamak gibi değişik manevralar kullanarak işemeyi ertelerler. Bunun
sonucu olarak pelvik taban kas aktivitesini arttırırlar. Artmış pelvik taban kas aktivitesi nedeniyle
çocuk dirence karşı işeyerek, işeme paternini bozar ve işeme fonksiyon bozukluğu meydana
gelir. Bozulan işeme fonksiyonu nedeniyle mesane tam boşalamaz. Mesanede kalan idrar
nedeniyle sık sık idrar yolu enfeksiyonu gelişir ve bununla birlikte mesanenin dolum işlevi de
bozulur ve değişik tipte idrar kaçırma gözlenir.
Mesane dolum fonksiyonu bozulduktan sonra zaman içinde mesane basıncı artar. Artan
mesane basıncı nedeniyle idrar yukarı böbreklere doğru kaçar. Buna vezikoüreteral reflü denir.
Eğer kaçak önlenmez ise zaman içinde üst üriner sistem bozukluklarına neden olabilir.
KIKIRDAMA (GÜLME) İNKONTİNANSI: Genellikle kız çocuklarında görülür. Gülme ile
ilişkili mesanenin ani boşalması gözlenebilir. Ürodinamik bulgular genelde normaldir. Gülme ile
idrar kaçırma gözlenir.
Özetle; işlevsel inkontinansın belirtileri sıkışınca idrar kaçırma, aniden idrar kaçırma, sık
işeme, kesikli işeme, seyrek işeme, sık idrar yolu enfeksiyonu, acil işeme isteği, mesane spazmı,
pelvik ağrı, kabızlık olarak sıralanabilir.
GECE YATAK ISLATMA
5 yaşın üzerindeki çocukların uykuda yatağını ıslatma durumudur. Genellikle gündüz
bulguları yoktur. Meydana geliş sebebi günümüzde “üç sistem modeli” ile açıklanabilmektedir:
1. Gece idrar üretimini azaltan hormonun eksikliği
2. Mesane kapasitesinin olması gerekenden küçük olması
3. Mesanede işeme isteği yaratacak gereksiz kasılmaların varlığı
Bu üç neden tek tek görülebildiği gibi birlikte de görülebilir. Çocuğun yatağı ıslatması
için üç sistem modeliyle birlikte seyreden uyanma güçlüğünün tabloya eklenmesi gerekir. Çünkü
çocuk mesanesinin doluluğunu algılayıp uyanamadığından dolayı yatağı ıslatmaktadır. Gece
yatak ıslatmada ailesel yatkınlıkta söz konusudur.
Tedavi edilirken, çocuğun mesanesinin gece seyri hakkında detaylı bilgi edinmek
gerekmektedir. Gereksiz mesane kasılmaları varsa öncelikle onlar kontrol altına alınmalıdır.
Günlük düzenli işeme alışkanlığı edinilmeli, uyanma güçlüğü problemiyle başa çıkılmalı ayrıca
idrar tutmaya yarayan kaslar (pelvik taban kasları) normal fonksiyonuna getirilmeli, mesane
kapasitesi küçük ise mesane eğitimiyle normale getirilmelidir.
İDRAR KAÇIRMA TEDAVİSİ
Öncellikle iyi bir değerlendirme yapılmalıdır. Bunun için mesane günlüğü tutulmalı, idrar
kaçırma şekli, miktarı ve zamanı detaylı bir şekilde belirlenmeli, çocuğun işeme paterni
değerlendirilmeli, üroflov-EMG ile işeme esnasındaki pelvik taban aktivitesi belirlenmeli,
biofeedback-EMG cihazı ile pelvik taban aktivitesi ölçülmeli, mesane taraması ile mesanede
artık idrar varlığı tespit edilmeli, Bütün bu veriler ışığında tedavi planlanmalıdır. Biz tedavide
işeme geliştirme programını kullanmaktayız (Voiding İmprovement Program). Bu program, aile
eğitimi, tuvalet eğitimi, mesane eğitimi, pelvik taban rehabilitasyonu, biofeedback tedavi,
elektrostimulasyon,
nöromodülasyon,
medikal
tedavi,
alarm
tedavisi,
yaşam
biçimi
modifikasyonu v.b. birçok tedavi bileşeninin birlikte uygulandığı ve sıkı takip gerektiren, uzman
hekim ve üroterapist birlikteliğiyle uygulanan özel bir tedavi yaklaşımıdır.
İşeme fonksiyonunu bozan en önemli neden, artmış pelvik taban aktivitesi olduğu için
tedavideki öncelikli hedef, pelvik taban kaslarını gevşetmek olmalıdır. Pelvik taban kaslarını
gevşetmenin en etkili yolu, işeme geliştirme programının bir parçası olan BIOFEEDBACK
yöntemi ile tedavidir. Makatın ön tarafının iki yanına iki adet elektrot bağlanır. Bu elektrotlar
bilgisayardaki özel bir oyun programı ile bağlantı sağlayarak pelvik taban kaslarını kasmayı ve
gevşetebilmeyi öğrenmede yardımcı olmaktadır. Çocuk ekranda gördüğü tırtılın, uçağın kendisi
olduğunu farz etmekte ve pelvik taban kaslarını kullanarak oyunun gerekliliklerini yerini
getirmektedir. Haftada bir veya iki seans olacak şekilde toplam 8-10 seans olarak
uygulanmaktadır. Çocuk, pelvik taban egzersizini tam öğrendiğinde ev programı olarak devam
ettirmesi istenmektedir. Ayrıca mesanede işeme isteği yaratan gereksiz kasılmaları kontrol
edebilmek, nöromodülasyon ve pelvik taban kaslarını normal fonksiyonuna getirebilmek için
elektrostimülasyon (pelvik taban kası gevşetme ve kuvvetlendirme programları) yöntemleri,
gerektiği yerlerde kullanılmaktadır. Yukarıda belirtilen tedavi bleşenlerinin tek başına
uygulanması (Örn: tek başına ilaç tedavisi ya da tek başına alarm tedavisi) ve takibinin aile
tarafından yapılması verimli sonuçlar yaratmayacaktır. Dolayısıyla aile “tedaviyi denedik ancak
başarılı olamadık, artık tek çare beklemek” kanısına varıp, tedavi edilebilme ihtimalini
azaltacaktır. Öyle ki; İŞEME GELİŞTİRME PROGRAMI ile düzenli tedaviye katılım
sağlandığında %90’lara varan başarı yüzdesinden söz edebilmekteyiz. Bu tedavide amaç,
semptomları geçici olarak yok etmek değil, işeme paternini düzeltmek, mesane kapasitesini
normale döndürmek, gereksiz mesane kasılmaları kontrol altına almak ve pelvik taban
fonksiyonu normale döndürmek olduğundan dolayı, iyileşme sağlandığında semptomların geriye
dönüşü de büyük ölçüde olmayacaktır.
ÇOCUKLARDA ÜROLOJİK PROBLEMLER
Çocuklarda ürolojik hastalıkların erişkinlerden farklı olması, çocuk ürolojisinde
uzmanlaşmayı gerektirmektedir. Böbrek tıkanıklığı, idrar geri kaçışı gibi idrar yolu
hastalıklarının yanı sıra, inmemiş testis, kasık fıtığı, su fıtığı (hidrosel), yarım sünnet
(hipospadias) ve sünnet derisinin darlığı (fimozis) gibi genital bozukluklar da çocuk ürolojisinin
kapsam alanına girmektedir.
Çocuklarda erken müdahalenin önem taşıdığı iki ürolojik problemden biri inmemiş
testis diğeri ise hipospadiasdır. İdrar yolu enfeksiyonu da mutlaka ayrıca değerlendirilmesi
gereken bir konudur.
İNMEMİŞ TESTİS
Sperm üretimini sağlayan testisler, bebek anne karnındayken karın içerisinde
bulunmaktadır. Testisler, doğuma yakın, keselerine doğru inmeye başlar ve bebek doğduğunda
“skrotum” denilen keselere inmiş olurlar. Ancak her doğan yüz erkek çocuğun yaklaşık birinde
bu aşağı doğru ilerleyiş tamamlanamamakta ve testisler karın içerisinde veya kasıklarda
kalmaktadır.
Keselerinde değil de vücut içerisinde olan testisler, keselere göre bir derece daha fazla
ısıya maruz kalmaktadır. Bu da sperm üretiminin olumsuz etkilenmesine, yani kısırlığa sebep
olabilmektedir. Testisler bir yaşına kadar kendiliğinden keselerine inmediyse, mutlaka
indirilmeleri gerekmektedir. Bebekler 6 aylık olduğunda tedavi planlanmalı ve en geç 2 yaşına
kadar tamamlanmalıdır. Tedavi, 2 yaş sonrasına bırakılmamalıdır. Eğer inmemiş testis tanısı ve
tedavisi 2 yaştan sonraki döneme istenmeyerek ertelenmek zorunda kalınmışsa da bir an önce
tedavi tamamlanmalıdır.
Tedavinin geciktirilmeden yapılmasının nedeni, inmemiş testiste kalıcı yapısal
bozukluklarının ilk saptandığı yaşın 2 yaş olmasıdır. Bu yaştan sonra anormal bir yerde
durmakta olan testis, sıcak ortamdan etkilenerek ilerde üreme hücreleri geliştirme
fonksiyonlarını yitirmeye başlamaktadır. Bir başka deyişle, hasta erişkin çağa geldiğinde kısırlık
sorunları ile karşılaşabilmektedir.
Burada annelere önemle vurgulamak istediğimiz konu; bebekleri bir yaşına gelene kadar
altını değiştirdiklerinde testislerinin yerinde olup olmamalarına bakmaları ve şüphelendikleri bir
durum varlığında çocuk üroloğuna başvurmalarıdır.
HİPOSPADİAS
Halk arasında ‘peygamber sünnetli’ ya da ‘yarım sünnetli’ olarak bilinen hipospadias, dış
idrar deliğinin penisin ucuna değil de alt tarafa açılması durumuna denilmektedir. Yaklaşık her
üç yüz erkek çocuğun birinde görülen hipospadias, tedavi edilmediğinde kısırlığa yol
açabilmektedir.
Hipospadias olan çocuklarda dış idrar deliği oldukça dar olduğu için idrar yapma
sorunları da görülebilmektedir.
Hipospadiasın tedavisi cerrahidir.
Hipospadiasın ameliyatla tedavisinde sünnet
derisinden de yararlanılabilmektedir. Bu yüzden hipospadiası olan çocukların kesinlikle sünnet
ettirilmemesi gerekmektedir.
Ameliyat için en uygun yaş 8-18 ay arasıdır. Bu dönemde psikolojik travma en azdır.
Başarılı bir şekilde hipospadias ameliyatı olan çocuklar tamamen normale dönmektedirler.
ÇOCUKLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI
İdrar yolu enfeksiyonları çocuklarda oldukça sık görülmektedir. Burada vurgulamak
istediğimiz nokta; tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarında işeme fonksiyon bozukluğunun
olabileceği noktasıdır. Artmış pelvik taban kas aktivitesi nedeniyle çocuk dirence karşı
işeyeceğinden mesaneyi tam boşaltamamakta, bu nedenle de sık sık idrar yolu enfeksiyonu
geçirmektedir. Bu nedenle basit bir idrar yolu enfeksiyonun arkasında, işeme bozukluğunun
olabileceği akıldan çıkmamalıdır.
Download