türk s*lahlı kuvvetler - müze ve tarihi yerler

advertisement
TÜRK SİLAHLI
KUVVETLERİ
TÜRK KARA KUVVETLERİ TARİHÇESİ
 Kara Kuvvetleri temeli; Hun İmparatorluğu
döneminde Mete Han tarafından M.Ö.209
yılında atılmıştır.
 1040 yılında Dandanakan Meydan
Muharebesinde Gaznelileri yenerek istiklaline
kavuşan, 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan
Muharebesinde Bizanslıları yenerek, Anadolu’yu
yeni bir Türk yurdu yapan Büyük Selçuklu
Devletinde, Kara Kuvvetlerinin Teşkilat ve
Eğitimi sağlam esaslara bağlanmıştır.

1299 yılında kurulan Osmanlı
İmparatorluğunun, ilk yıllarındaki teşkilatında
Selçukluların ve Memlukların tesirleri görülür.
Osmanlı Ordusunun teşkilatlı bir şekilde ortaya
çıkışı ise Sultan I'nci Murat zamanında
olmuştur. Tarihte ilk süvarili ordu olma niteliğini
taşıyan Osmanlı Ordusu önceleri yalnızca Atlı
Akıncılardan oluşmakta iken, daha sonraları
yaya birliklerinde katılmasıyla Yeniçeri Ocağı adı
altında sürekli bir yapıya dönüştürüldü.
İmparatorluğun yükseliş dönemlerinde Yeniçeri
Ocağı önemli rol oynamıştı.
Osmanlı İmparatorluğunun gerileme devri ile
birlikte, 15 Haziran 1826'da başlayan Yeniçeri
Ayaklanmasının bastırılmasını müteakip, bu
ocak kaldırılmıştır. “Asakir–i Mansure-i
Muhammediye” adında yeni bir ordu kuruldu.
Bu gücün temelini “Kol” adı verilen taburlar
oluşturmuştur. Yine bu dönemde ihtiyat “Redif”
kuruluşu göreve başlamıştır.
 1843’te yeni bir düzenlemeye gidilerek beş yıllık
hizmet süresine tabi personelle oluşturulan 5
ordu kurulmuş olup, 1848 yılında yapılan bir
değişiklikle ordu sayısı 6 ya çıkarılmıştır.
Osmanlı Ordusu yaklaşık 300.000 kişilik bir
güce yükseltilmiştir.


Atatürk’ün önderliğindeki Ulusal Kurtuluş Savaşında
kazanılan zafer sonunda, Türk Kara Kuvvetleri,
Cumhuriyet Döneminin başında ikişer tümenli 9
kolordu ve 3 süvari tümeninden oluşan üç Ordu
Müfettişliği halinde teşkilatlandı. İlk tank birlikleri
1934 yılında oluşturulmuştur. Daha sonra Komando
ve Paraşüt Birlikleri kurulmuş, silah, teçhizat ve her
cins malzemenin üretilmesi için önemli adımlar
atılmıştır. Ordu Komutanlıkları, 1949 yılında teşkil
edilen Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlandılar.
Modernleşme sürecinde Türk Kara Kuvvetleri; süvari
birliklerini lağvederek, motorize hale getirilen
birliklere önem verilmiştir.
Değişen uluslararası siyasi ve askerî ortam ile
gelişen teknoloji; Kara Kuvvetlerinin yeniden
yapılanmasını gerektirmiş, 1990’ lı yıllarda
kuvvet; modern muharebe ortamına uyum
sağlayacak biçime getirilmiştir. Bu yeni
konseptle; Kara Kuvvetlerinin hareket
yeteneğini artıran Kolordu, Tugay ve Tabur
esasına dayanan bir yapılanma oluşturulmuştur.
 Türk Kara Kuvvetlerinde eğitim; göreve yönelik
muharebe ortamına benzer gibi uygulanan ferdi
eğitimden, ortak tatbikatlara kadar uzanan bir
bütünlük içinde ve her an savaşa hazır birlikler
yetiştirecek biçimde uygulanır.

Türk Kara Kuvvetlerinin esas yönetici
kadrosunu oluşturacak geleceğin subay
adaylarının; 2020 yılların gerektirdiği
niteliklere sahip kılmak için gerekli eğitim ve
öğretim faaliyetleri çerçevesinde;
 Kara Harp Okulunda 1991–1992 öğretim
yılından itibaren Sistem Mühendisliği
Akademi Programının uygulanmasına
başlanmıştır. Sistem Mühendisliği; bilim
dalında, lisans düzeyinde öğrenim görmüş
subaylar yetiştirmeyi öngörmektedir.


Lider kadroların ilk basamağını oluşturan
Askerî Liseler ve Astsubay Hazırlama
Okullarının eğitim ve öğretim faaliyetleri bilgi
çağı ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmiş
olup, 1996–1997 eğitim ve öğretim yılı
itibarıyla tüm orta dereceli askerî “okullarda
öğrenmeyi öğrenme” olarak tanımlayan
yaratıcılığı ve eleştirel düşünceyi geliştirmeyi
amaçlayan modelin uygulamasına
başlanmıştır.

1996–1997 eğitim yılından itibaren dört devreli
eğitim sistemi terk edilerek, altışar aylık iki devrelik
eğitim sistemi uygulamasına geçilmiştir. Bu sayede
personel ve birliklerin dönem sonu tatbikatlarını tam
hazırlıkla yapma imkânı sağlanmış ve eğitimin
verimliliği artırılmıştır. Türk Kara Kuvvetlerinin
bünyesinde yer alan, Sınıf Okulları/ Sınıf Okulu ve
Eğitim Merkez Komutanlıkları ile Er Eğitim Merkez
Komutanlıklarınca, eğitimde; “Görevini eksiksiz
yapan, disiplinli / eğitimli / bakımlı, attığını vuran
üstün muharebe gücüne sahip çağın gelişmelerine
ayak uyduran her an göreve hazır her türlü şartta
harekât yapacak, rehberi Atatürkçü düşünce olan
birlikler yetiştirmek.” temel hedef olarak ele
alınmıştır.
Ordumuzun envanterine giren yeni ve modern
silah, araç ve malzemeler ile eğitim etkinliği
artırılarak, eğitim merkezlerinde; erlerin
birliklerinde kullanacakları silah, araç ve
malzemelerle eğitim yapmaları sağlanmıştır.
 Başta Sınıf Okulu / Sınıf Okulu ve Eğitim
Merkez Komutanlıkları olmak üzere eğitimde
ve öğretimde simülasyon ve simülatör
eğitimine ağırlık verilmiş; emek, zaman,
personel ve paradan tasarruf sağlanmıştır.


Türk Kara Kuvvetleri; Cumhuriyet tarihimizin her
devresinde, dünya ve özellikle bölge barışının
korunmasında büyük başarılar göstermiştir. 1950
yılında Kore Savaşlarına bir tugayla katılan birliğimiz,
Birleşmiş Milletler idealleri uğruna çarpışarak,
dünyanın takdirini kazanmıştır. 1974 yılında
gerçekleştirilen, Kıbrıs Barış Harekâtı ile Kara
Kuvvetleri kendisine verilen görevleri her an ifa’ya
hazır olduğunu bütün dünyaya göstermiştir. Dünya
barışının korunması yönünde, 1993–1994 yıllarında
Somali’de etkin bir rol alırken, 1994 yılından itibaren
Bosna-Hersek, 1999 yılından itibaren ise Kosova’da
aynı görevi başarıyla sürdürmektedir. Ayrıca, barış için
ortaklık ülkelerinin; NATO’ya entegrasyonu temini
çerçevesinde, NATO Barış İçin Ortaklık (BİO)
Tatbikatının icrasına 1995 yılından itibaren
başlanmıştır.

Türk Kara Kuvvetleri; mevcut yapısıyla “Türk
birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk
vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesi olan”
Silahlı Kuvvetlerimizin bir parçası olarak her
zaman yüce milletimize layık olma azmi ve
kararlılığı içinde ve onun emrinde olmanın
şeref ve gururunu taşımaktadır.
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE ORDU:
Türk Ordusunun başlıca özellikleri şunlardı:
a)- Türk ordusu ücretli değildi.
b)- Türk Ordusu daimiydi. (Kadın-erkek her an savaşa hazırdı.)
c)- Türk Ordusunun temeli ATLI askerlerden meydana
geliyordu.
NOT: Türk ordu teşkilatını ilk kuran METE HAN olmuştur.
Mete Orduyu 10'luk sisteme göre
teşkilatlandırmıştı. Onluk sistem daha sonra tüm Türk
devletlerinde kullanılmıştır.
(Türk ordusu; Çin, Roma,Bizans, Rus ve Moğol Ordu teşkilatı
üzerinde etkili olmuştur.)
Türk Ordusunun Silahları: Ok, yay, kement, kılıç, kargı, süngü,
kalkan vb...
ONLUK SISTEM NEDIR?

Büyük Hun İmparatorluğu`nun kurucusu
Teoman`ın çocuğu Mete Han` ın orduya
getirdiği sistemdir. Bugünkü modern ordunun
düzenini oluşturmuştur. Onbaşı, yüzbaşı vd.
kavramların çıkışıdır. Dünyanın ilk kışlasının
kuruluşunu sağlayan, askerleri kayıt altına
alan, askeri eğitim kavramını ortaya çıkaran
sistemdir. Sistemin hayata geçiriliş tarihi olan
i.ö 209 Tsk` nın kuruluş yılıdır.

Onbaşı: On ere kumanda eden asker, erin üstündeki
ilk rütbe

Yüzbaşı:Orduda rütbesi üsteğmenle binbaşı arasında
olan subay

Binbaşı:Orduda rütbesi yüzbaşı ile yarbay arasında
bulunan ve asıl görevi tabur komutanlığı olan subay
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN ÖNEMİ

Milli varlığımızın teminatı olan Türk Silahlı
Kuvvetleri, Ulu Önder Atatürk’ün izinde emin
adımlarla ilerlerken onun kendisine miras
bıraktığı üstün seciyeyi, kişilik ve ahlak
özelliklerini de büyük bir gurur ve liyakatla
üzerinde taşımaktadır. Bu değerli emaneti
gelecek nesillere aktarmayı şerefli bir görev
kabul etmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri, iç ve dış düşmanlara
karşı, ülkemizin varlığının ve bekasının en
büyük teminatıdır. Bu şerefli kurum, milli
varlığımızı korumak için yüzbinlerce şehit
vermiş, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir ordunun
mirasçısıdır. Yüksek karakterini ve üstün
seciyesini Türk’ün ayak bastığı her karış
toprakta tarih boyunca ispatlamıştır.
HER TÜRK
DOĞAR.
ASKER
ORDU-MİLLET

Tarihin bilinen en eski düzenli ordusunu
Türkler kurmuştur. Doğuştan bir askeri zeka
ve kabiliyete sahip olan Türklerin ismi, tarih
boyunca “asker” kelimesiyle bir arada
kullanılmıştır. Bu yüzdendir ki; “Her Türk
asker doğar!” terimi yabancı milletlerin bile
kabullendiği bir cümle olmuştur.

Türkler’in birçok özelliklerinin yanında en
fazla ön plana çıkmış yönleri de iyi birer
asker olmalarıdır. Bütün Türk Milletlerinde
ordu, halk ile iç içe girmiştir. Bir bölgeye sefer
yapılacağı zaman sadece eli silâh tutan
kişiler değil, onların aileleri de sefere iştirak
ederlerdi.
HALK ORDU, ORDU DA HALKTIR!
 Türk Milletlerinde belirli devlet ve askerlik
düzeninin pek fazla değişmediği görülür. Bir
devlet yıkıldıktan sonra yerine kurulan devlet
hemen hemen aynı teşkilâtı devam
ettirmiştir. Çünkü Türkler’de halk ile ordu
düzeni aynıdır. Sivil ve asker diye bir ayırım
yapılmamaktadır. İstiklâl savaşımız buna en
iyi örnektir. Yaşlı genç kadın erkek çocuk
demeden eli silah tutan herkes cepheye
koşmuştur.

İSTANBUL ASKERI MÜZESI

Askeri Müze`nin Tarihçesi:

Koleksiyonların zenginliği ve çeşidi açısından dünyanın en önde gelen
müzelerinden birisi olan Askeri Müze’nin kuruluşu modern anlamda
olmamakla beraber 15 nci yy.a kadar uzanmaktadır. 1453’de İstanbul’un
Türkler tarafından fethinden sonra Aya İrini Kilisesi, değerli harp silah, araç
ve gereçlerinin toplandığı “Cebehane” olarak düzenlenmiştir. 1726
tarihinde Cebehane’deki tüm malzemeler düzenlenerek “Dar-ül Esliha” adı
ile yeni bir kuruluş gerçekleştirilmiştir.
Modern anlamda müzeciliğin temeli Tophane Müşiri Damat Ahmet Fethi
Paşa’nın gayretleri ile 1846 yılında atılmış ve bu tarih Türk Müzeciliği’nin
ve Askeri Müze’nin gerçek anlamda ilk kuruluşu olmuştur. Aya İrini’deki
revakların araları camekanlarla kapatılarak, sergileme mekanları haline
getirilmiştir. Bu mekanlardan bir bölümünde eski harp silah, araç ve
gereçlerinden oluşan koleksiyonlar, diğer bölümlerde ise arkeolojik eser
koleksiyonları sergilenmiştir.

Bu mekanlardan bir bölümünde eski harp silah, araç ve gereçlerinden oluşan
koleksiyonlar, diğer bölümlerde ise arkeolojik eser koleksiyonları sergilenmiştir.
Ahmet Fethi Paşa’dan sonra Aya İrini’deki bu koleksiyonlar kısa bir süre sonra ilk
defa müze adını alarak “Müze-i Hümayun” olarak isimlendirilmiştir. Müze teşkilatının
kurulmasından sonra özellikle arkeolojik eserlerin sayısının artması üzerine bu
eserler Çinili Köşk’e taşınmış ve bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin temeli
atılmıştır. Ahmet Muhtar Paşa, silah koleksiyonlarını ilanlar ve resmi yazışmalarla
zenginleştirmiştir. Kütüphanesi, sineması, atış poligonu, yayınları, kıyafethanesi ve
mehteri ile günümüz çağdaş müzecilik anlayışına uygun nitelikte bir müze
oluşturulmuştur.
1940 yılına kadar Aya İrini’deki faaliyetlerini sürdüren Askeri Müze, İkinci Dünya
Savaşı`nın Türkiye’ye sıçrayabileceği düşüncesi ile faaliyetlerine bir süre ara
vermiştir. Savaş tehlikesinin ortadan kalkmasından sonra 1949 yılında Maçka
Silahhanesi’nde depolanan eserler 1959’dan itibaren Harbiye Mektebi
Jimnastikhanesi binasında tekrar sergilenmeye başlamıştır. Bu binanın zamanla
Askeri Müze koleksiyonları için yetersiz kalması ve çağdaş anlamda gelişime yönelik
adımların atılmasına imkan vermemesi üzerine 1966 yılından itibaren restorasyon
çalışmaları sürdürülen eski Harbiye binasının Askeri Müze olarak kullanılmasına
karar verilmiş ve 10 Şubat 1993 günü yeni bir düzenleme ile ziyarete açılmıştır.
Download