vergi, ülkenin dünü, bugünü ve yarınıdır

advertisement
MAKALE - VERGİ, ÜLKENİN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINIDIR
VERGİ, ÜLKENİN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINIDIR
Vergi, toplumların var oluşundan bu yana geçirdikleri evrimin her aşamasında farklı
niteliklerde ve özelliklerde karşılaşılan bir olgudur. Vergi, çağdaş devlet gelirlerinin en
önemlisidir. Kaynağı millî gelir ve servettir.
Vergi, vatandaşlar tarafından yerine getirilmesi gereken kutsal bir görevdir. Vergi
vermekle, devlete sahip çıkma ve yönetimi denetleme imkânı oluşmaktadır.
Kamusal ihtiyaçların karşılanması noktasında en önemli gelir kaynağı ve katılım payı olan
vergi; 600 yıl hükümranlığını sürdüren Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde, vergilendirme
yetkisi nedeniyle ABD’nin bağımsızlık hareketlerinin temelinde ve XVI. Louis’in,
Fransa'da yeni vergiler koymak istemesi üzerine ortaya çıkan Fransız İhtilali’nde büyük
önem arz etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Vergi Ödevi ile ilgili 73. maddesinde de ’Herkes kamu
giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün
adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır’ hükmü bulunmaktadır.
Vergi Gelirleri Ülkemiz Bütçe Gelirlerinin %80’ini Oluşturmaktadır
Ülkemizde 1980’li yıllarda geçilen serbest piyasa ekonomisi ve dışa açılım sonrasında,
kamu hizmetlerinin borçlanma yoluyla finansmanı yöntemi ağırlık kazanmış, borçlanma
yönteminin ülkede yarattığı sıkıntılar ve problemler üzerine kamu harcamalarının en az
maliyetli finansman kaynağı olan vergi gelirleriyle karşılanmasına ağırlık verilmiş ve
vergiler, giderek bütçe gelirleri içinde önemli paylara ulaşmıştır. Bu gelişme verginin bütçe
gelirleri içindeki önemini de artırmıştır.
Vergilerin yalnızca kamu giderlerini finanse etmekle kalmayıp, ekonomik büyümeyi teşvik
etmesi, istihdamı, sanayileşmeyi özendirmesi, tasarrufları ve sermaye birikimini sağlaması
gerekmektedir.
Vergide Adalet Önemlidir
Kayıt dışılığın yüksek olması, vergi oranlarının yüksek oluşu, vergi afları, güvensiz hükümet
politikaları vs. sonucunda vergiye tabi işlemler kayıt dışı kaldığı için, gün geçtikçe gelir ve
kurumlar vergisi gibi dolaysız vergilerin tutarı düşmektedir. Bu tür vergiler kazanç
üzerinden alındığı için az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınır. Ama ülkemizde
son yıllarda Dolaylı Vergiler (KDV, ÖTV, tekel vergileri, akaryakıt tüketim vergisi ve diğer
tüketim vergileri gibi) tutar olarak çok yükselmiştir. Bu durum vergi adaletini yok
etmektedir. Dolaylı vergiler harcama üzerinden alınırlar. 1 lt. benzini kim kullanırsa
kullansın vergiyi eşit şekilde öder. Vergi mali güç ile orantılı alınmak zorundadır. 2008 yılı
Maliye Bakanlığı verilerine göre yaklaşık olarak Dolaylı Vergilerin oranı %67, dolaysız
vergilerin oranı ise %33’dür. Bu oran Avrupa Birliği ülkelerinde ise tam tersine yani olması
gerektiği gibi %35 ile %65’dir.
Bir ülkede Dolaysız vergilerin tutarı ve vergi gelirleri içindeki payı arttıkça vergi adaletinden
bahsetmek mümkün hale gelir. Aksi takdirde vergi adaletinden gittikçe uzaklaşılır.
Toplumsal ve ekonomik sıkıntılar ortadan kalkmaz.
Toplumda ’VERGİ BİLİNCİ’ Yerleştirilmelidir
Ülkemiz için sorun, vergi ödememek değil vergi bilincine sahip olmamaktır. Ancak vergi
bilinci, devletin ve dolayısıyla milletin geleceğini nerede gördüğümüze ilişkin bir bilinç/ahlak
sorunudur.
Vergi kaçakçılığı ile mücadelede her zaman hukuki tedbirler almak yeterli olmaz. Vergi
ödeme bilincinin toplumda mevcut olması da büyük önem taşır.
Vergi
bilinci
ve
vergi
ahlakının
toplumda
yerleşmesi
için
en
başta
devlet yöneticilerinin hukukun üstünlüğüne ve adalete inanmaları ve buna uygun
davranmaları gereklidir.
Vatandaşların vergi olarak ödedikleri paraların doğru yerlere harcanmadığı, rüşvet,
zimmet, yolsuzluk gibi olayların çok yaygın olduğu bir toplumda ’vergi ahlakı’nı tesis
etmek kolay değildir.
Uygar insan kendisini, çevresini ve toplumu sorgulayan insandır. Uygar insan, hukukun
üstünlüğü ilkesine saygılı, sosyal devleti olgunlaştırma ve yaşatma isteğinde olan insandır.
Uygar insan, çevresine ve topluma karşı sorumluluk duyan, kazancının vergisini yasalar
çerçevesinde ödeyen ve ödediği verginin nerelere, niçin harcandığını denetleyen insandır.
Bu noktada, uygar bir vatandaş olarak, ülkemize ve milletimize duyduğumuz sorumluluk
çerçevesinde vergimizi ödemeli, toplumsal barışın, huzurun ve adaletin, ekonomik
kalkınmanın sağlanabilmesi için vergi bilincini doğumdan itibaren oluşturmalı, ’Vergi
bilinci ve ahlakı’ konusunu ilköğretimden başlayarak ders müfredatına koymalıyız.
Ekonomi kayıt altına alınmalıdır.
Ülkemizde vergi adaletsizliğinin ve vergi oranlarının yüksek olmasının en büyük nedeni,
kayıtdışı ekonominin kontrol altına alınamamasıdır.
Vergi tabana yayılmalıdır.
2008 Aralık ayı verilerine göre Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin sayısı ülke
nüfusunun %3’ü kadardır.
Vergi yükü azaltılmalıdır.
Akaryakıt, dünyada en pahalı olarak ülkemizde satılmaktadır. Üretimde kullanılan akaryakıt
üzerindeki vergiler azaltılmalıdır.
Vergide Adalet sağlanmalıdır.
Dolaylı vergiler, halkı fakirleştirmektedir. Çünkü harcamalar üzerinden alınmaktadır.
’Vergi Güvenlik Müesseseleri’ yeniden getirilmelidir.
Haksız
vergilemenin
önüne
geçilmeli,
geliri
serveti
harcamayı
kavrayacak
müesseseler oluşturulmalıdır. Kamuoyunda sağlıklı bir vergi bilincinin oluşturulması ve
toplumun tüm kesimlerine benimsetilmesi için 1990 yılından itibaren her yıl Şubat ayının
son haftası ’Vergi Haftası’ olarak çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Bu vesile ile daha
müreffeh ve ekonomik bağımsızlığını tam olarak sağlayabilmiş bir ülke olma yolunda Vergi
Haftası büyük önem taşımaktadır.
Necdet YILMAZ
Tarih: 19.04.2011
Denizli SMMMO
http://www.denizlismmmo.org/
Download