hemşirelik ve etik - Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

advertisement
HEMŞİRELİĞE ETİK YAKLAŞIMLAR
Prof. Dr. Nermin Ersoy
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıp Tarihi ve Tıp Etiği Ana Bilim Dalı
Hemşireliğin özü olarak kabul edilen "bakım" insan onurunun korunması fikri içinde
hemşireliğin bir ahlak ülküsü olarak kabul edilmektedir. İnsanın sağlık ihtiyaçlarının bir
başkası tarafından karşılanması ihtiyacından doğduğu söylenen hemşirelik, dönemin
sosyal ve dini değerlerine göre biçimlendirilmiştir. Bazen bir azize, bazen bir rahibe, bazen
bir anne, bazen bir kardeş olarak tariflenmiştir. Bu kutsal adlandırmalar nedeniyle
hemşirelik daha çok dini değerler üzerine temellendirilmiş ve hemşireden yardımseverlik,
fedakârlık, itaatkârlık, ağırbaşlılık, inançlılık ve şefkatlilik gibi erdemlere sahip olması
beklenmiştir. Bu nedenle 1860 yıllarında hemşireliğin kurucusu olarak kabul edilen
Florence Nightingale (1820-1910)’in Kuramı bu anlayışa dayanmaktadır. Dolayısıyla
Florence Nightingale “hemşire, hastanın yaşamsal ihtiyaçlarına göre hastaya yardım
etmeli ve hemşireliğin amacını bu olarak görmelidir” diyerek hemşireliği yardımseverlik
değeri üzerine inşa etmiştir.
Ancak insanın sağlık ihtiyaçlarının giderilmesinde bu erdemlere sahip olmanın yetmemesi
üzerine hemşireliğin tanımı ile ilgili kuramlar ortaya konmuştur.
20. Yüzyıl başlarına kadar, insan ve vatan sevgisi gibi değerler hemşireliğe hâkim iken, günümüzde;
estetik-hoşnutluk sağlayan nesnelerin, olayların ve kişilerin özellikleri, fedakârlık- başkalarının
iyiliği ile ilgilenme, eşitlik- aynı haklara, ayrıcalıklara ya da konuma sahip olma, özgürlük- seçim
yapma kapasitesi, insan onuru- bireyin tekliğine ve değerine inanma, adalet- ahlaksal ve yasal
ilkelere itibar etme, gerçeklik- gerçeğe ya da gerçekliğe sadakat gibi değerler genel kabul
görmektedir. Bu yeni profesyonel değerler, hemşirelik anlayışında ve hasta-hemşire ilişkisi
modelinde değişiklikleri kaçınılmaz kılmaktadır. Çağdaş hemşirelik modeli olarak isimlendirilen bu
değişim; hasta merkezli hemşireliği ve geleneksel hasta-hemşire ilişkisi olan tek yönlü ilişki yerine,
karşılıklı sorumluluk getiren ilişkinin benimsenmesini sağlamıştır (7,8,9,10,11,12,13).
Yaklaşık yüz yıl sonra Hildegard E. Peplau (
) 1952 yılında yayımladığı kuramında
hemşireliğin içinde bulunduğu toplumun değerlerine, kültürüne, inançlarına,
beklentilerine, deneyimlerine dayandığını savunarak, hemşirenin iyi bir iletişimci,
eğitimci, sözcü olması gerektiğini ileri sürmektedir. Yardımseverlik değerinden “hastalık
değil, hasta vardır” öğretisi üzerine dayandırılan bu kuramda
Prof. Dr. Nermin ERSOY, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik AD
Sayfa 1
Başlarda 'in temelini attığı hemşirelik, ilk önceleri içinde bulunduğu dönemin din etiği
ilkelerine dayandırılmış ve hemşirelerden birer azize gibi davranmaları beklenmiştir. Din
etiği ilkelerine dayanan bu meslek etik kodları; hemşireleri, çok katı kurallara bağlı kılmış
ve onlardan yüksek ahlaki karakterler göstermeleri beklenmiştir. Uzun yıllar hemşirelere
rehberlik etmiş olan bu etik kodlar, mesleğin kendi etik kodları olmamasına karşın,
yirminci yüzyıla kadar hemşireliği etkisi altına almıştır (8,17).
Mesleğin ilk etik kodları olarak kabul edilen Florence Nightingale Andı, hemşireler için
önemli rehber kuralları içermektedir. Mesleğimin standartlarını yükseltmek için tüm
gücümü kullanacağım. Şahit olduğum sırları saklayacağım. Yararlı olmak için bilgimi
zorlayacağım. Tehlikeli olandan kaçınacağım. Zararlı olan ilacı vermeyeceğim gibi,
mesleğin amacına ve işlevlerine yönelik bu sözler hemşireliğin yeni mesleki değerlerini
ortaya koymuş ve hemşirelik, dinin katı kurallarından çıkartılarak, kendine özgü
değerleri, ilkeleri olan bir meslek olarak kabul edilmeye başlanmıştır (8,13).
Buna karşın, bir süre sonra değişen hemşirelik anlayışı; bu etik kodların tekrar gözden
geçirilmesini, hatta değiştirilmesi zorunlu hale getirmiştir. Bu bağlamda yapılan etik
çalışmalar sonucunda; 1950 yılında Amerikan Hemşireler Birliği (ANA), 1953 yılında
Uluslararası Hemşirelik Konseyi (ICN) varolan kodları gözden geçirerek çağa uygun , yeni
hemşirelik kodlarını ve değerlerini belirlediler. Hemşireliğin önemli dönüm noktası olarak
kabul edilen bu "Hemşirelik Etik Kodları" hemşireliğin bilinen konumuna farklı bir bakış
açısı kazandırmakla kalmayıp, hemşireliğin bağımsız bir meslek olduğunu da göstermiştir
(1,13,14).
Belirlenmiş olan bu yeni etik kodlar, hemşireliğin özü olarak kabul edilen hemşirelik
bakımını insan onurunun korunması gerektiği fikri içinde değerlendirerek, bakımı
hemşireliğin ahlak ülküsü olarak kabul etmiştir. Buna rağmen mesleğin konumunda
oluşan yeni değişimler, mesleğe bakış açısında değişikliklere neden olmuş ve mesleğin
amacının, temelinde yatan etik değerlerin tekrar belirlenmesini gerekli kılmıştır. Bu amaçla
da 1960 ve 1968 yıllarında Amerikan Hemşireler Birliği (ANA), 1965 ve 1975 yıllarında da
Uluslararası Hemşirelik Konseyi (ICN) ve 1985 - 86 yıllarında da Amerikan Hemşirelik
Okulları Derneği; hastanın esenliğinin en üstün yarar olduğunu vurgulayarak, temelde
yatan değerin yararlılık olduğunu kabul etmişlerdir. Bu hemşirelik etiği ile ilgili çalışmalar
sonucunda belirlenen yedi değer; fedakarlık (alturism), estetik, eşitlik, özgürlük, insan onuru,
adalet ve gerçekliktir. Bu meslek üyelerinden beklenen kişisel özelliklerin ise; yaratıcılık,
duyarlılık, anlayışlılık, hakkına sahip çıkma, öz saygı, gizlilik, umut, güven, akılcılık ve
sorumluluk olduğu ileri sürülmüştür. Hemşireliğin değerlerinde ve hemşireden beklenen
özelliklerin değişimine bağlı olarak, hemşireliğin amacı; bireyin sağlık ve yaşam kalitesini
arttırmak, hastalıkları önlemek, kaybolmuş olan sağlığı geri kazandırmak, güvenli ve
insancıl bakım sağlamak, ağrıları dindirmek olarak belirlenmiştir (2,11,14).
Prof. Dr. Nermin ERSOY, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik AD
Sayfa 2
Hemşireliği bu yeni - çağdaş amacı, geleneksel hemşirelik modelinin değişmesine neden
olmuştur. Çünkü geleneksel hemşirelik modelinde; hemşire, hekime itaat etme, boyun
eğme, gibi pasif erdemler için sorumlu tutulmaktayken, çağdaş hemşirelik modelinde;
hemşireliğin çağdaş amacına uygun olarak hemşirenin, hastasına saygılı, adil, sadık, cesur
ve vicdanlı davranması gibi aktif erdemler için sorumlu olduğu savunulmaktadır. Bu aktif
erdemler, çağdaş hemşirelik için önem kazanmıştır. Özellikle de hemşirenin "hastanın
savunucusu" rolünü üstlenmesinde çok etkili olmuştur. Çünkü hemşireliğin ahlak ülküsü
olarak kabul edilen bakım (caring), şefkati özünde barındırdığı için, hemşireye hastasının
haklarını koruma görevinin yüklenmesine neden olmaktadır (3,16).
Bu bağlamda, hastayla sürekli iletişim halinde olan bir hemşirenin olası bir etik sorunu hasta ya da uygulama boyutunda - daha çabuk fark edeceği ileri sürülmektedir. Hemşire
bu olası etik sorunu hekime iletme sorumluluğuna sahip olduğu gibi, hekim isteminin
hastaya zarar verdiğine / vereceğine inanıyorsa bu istemi uygulamama yükümlülüğüne de
sahip olduğu anlamını taşımaktadır (4).
Hemşirelikte Olası Etik İkilemler:
Genellikle hemşirelerin çağdaş hemşirelik modelinin gereklerini (örneğin; hasta hakları
savunuculuğu rolünü) yerine getirirken yaşadığı ya da yaşayabileceği etik ikilemler;
ahlak ve etik değerlerin, yükümlülüklerin çatışması olup, çoğunlukla hemşirelik bakımı
anında (yatak başında) yaşanmaktadır. Çünkü bakım, hastanın değerleri ve beklentileri ile
hemşirenin kendi değer ve ödevlerinin çatışması için uygun bir süreçtir (17).
Hasta bakımı anında karşılaşılan etik ikilemlerden başka, hemşirenin konumu nedeniyle
yaşadığı etik ikilemler olduğu belirtilmektedir. Bir kaç örnek vaka ile bir hemşirenin yatak
başında yaşadığı bazı etik ikilemleri daha anlaşılır hale getirebiliriz. İlk vakada; hemşire
istem üzerine hastaya kan takmak üzeredir. Hasta -kanın bir Müslüman’ a ait olup
olmadığını sorar. Hemşire -büyük olasılıkla cevabını verir. Hasta bundan emin olunmadan
asla kan kanın takılmasına izin vermeyeceğini söyler. Hemşire karşılaştığı bu etik ikilemi
hastanın hekimi ile tartışmak ister ve olayı hekime anlatır. Hekim ikilemi tartışmak yerine
hemşireyi hastaya yalan söylememekle suçlar ve istemin uygulanmasında ısrar eder. Böyle
bir durumda hemşire, yaşadığı etik ikilemden kurtulabilmesi için bazı sorularına cevap
bulmaya çalışır. istemi uygulamak (hastanın en iyi yararına olsa bile) uğruna hastaya
yalan söylemeli mi? Buna hakkı var mı? Yerine getirmesi gereken ödev hangisidir? İkinci
vaka ise, hemşirenin yaşadığı etik ikilem de ödevleri ile değerlerinin çatışmasına bir örnek
oluşturmaktadır. Prognozu kötüye giden hastanın tedavisi ile ilgili bazı sorunlar olduğunu
düşünen ve bu durumu hastanın hekimi ile konuşmak zorunda olduğunu hissederek
durumu sorumlu hemşiresine açan hemşirenin aldığı tepkidir. Onlar, kendisinin böyle
bir yetkisi -tedavinin doğru olamayacağına karar vermek- olmadığını söyleyerek
hemşireyi azarlarlar. Bu durumda hemşire inanmadığı halde hastasına nasıl her şeyin
yolunda olduğunu söyleyecektir? Asıl sorumlu olduğu kimdir?, gibi. Bir diğer (Üçüncü)
Prof. Dr. Nermin ERSOY, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik AD
Sayfa 3
vakada ise, etik ikilemler; mastektomi için onam formu imzalamadan önce her şeyi hekimi
ile konuşmuş olduğunu bildiği hastasının seçenek tedaviler konusunda sorularını
yanıtlayarak gerekli bilgileri tamamlaması üzerine ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu bilgi,
hastanın kabul ettiği tedavi yöntemi ile ilgili kararını değiştirmesine yol açmaktadır. Hasta
yeni kararını hekimine açtığında, sonuçtan rahatsız olan hekim, hemşireyi üstlerine şikayet
eder. Ve hemşire gereksiz açıklama yaptığı gerekçesiyle suçlanır. Böyle bir durumda da
hemşire, hastalarının kendisine tedavisi ile ilgili sorular sorduğunda açıklama yapma
yetkisine ve ahlaksal yükümlülüğüne sahip olup olmadığını düşünür.
Her bir vakada görüldüğü gibi çağdaş hemşirelik anlayışının hemşireye yüklediği bu etik
ödevler, hemşirenin yardımcı rolünün değişmesine neden olmasına karşın, uygulamada
hemşireye yüklediği rahatsızlığını önleyememektedir. Bu durum hemşireliğin amaç,
konum ve işlevlerindeki bu değişikliklerin yaşama geçirilmesinde bazı sorunların
olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Bu sorunların -statünün yükseltilmesi, hasta
bakımında kalite anlayışı- nedenlerinden en temel gibi görünenin etik eğitiminin
yetersizliği olduğunu söyleyebiliriz.
Çünkü hemşirelerin ve hekimlerin farklı bağımsız işlevleri olmasına karşın, tıp ve
hemşirelik etiği kodları; hekim ve hemşireyi ahlak ve etik yükümlülükleri karşısında
işbirliğine davet etmektedir. Onlara göre (etik kodlar); hekimlerin ve hemşirelerin ahlak
amacı aynıdır. Bu nedenle varolan etik ikilemleri çözmek için birlikte düşünüp, birlikte
tartışmaları gerekmektedir. Hastanın büyük yarar elde edeceği savunulan böyle bir
işbirliği ya da ortak etik karar verme; hekim ve hemşirenin etik ve ahlaksal yükünü
hafifleteceği gibi, tarafların birbirlerine nazik davranmalarını da getireceği öne
sürülmektedir (3,11).
Hemşirelik Etiği:
Hemşireleri mutsuz eden ve günlük klinik uygulamalarında sıklıkla yaşadıkları bu tür
ikilemlerle baş edebilmeleri için, ihtiyaç duydukları şeyin içinde bulundukları toplumun
değerlerinin de göz önüne alındığı meslek etiği kodlarının bulunmaması ve yeterli etik
eğitim verilmemesi olduğu ileri sürülmektedir. Bunun için öncelikle, hemşirelik etik
ilkelerinin belirlenmesi, ikinci olarak ise; yeterli tıp, hemşirelik ve meslek etiği eğitim
programlarının düzenlenmiş olması gerekmektedir (9,17).
Hemşirelik için önemli olan etik ilkeleri belirleyebilmek amacıyla yapılan bir dizi etik
çalışmalar sonucunda; Hemşirelik etiği için önemli olan ilkelerin; bireye saygı, yararlılık,
kötü - davranmama, doğru sözlülük, adalet, ve sadakat olduğu belirlenmiş ve
hemşireliğin ahlaki temelinin bu ilkelere dayandığı kabul edilmiştir. Bugünün
hemşireliğinin dayandığı bu etik ilkeler, hemşireleri bazı etik ödevlerle yükümlü kılmakta
ve meslekleri için rehber kurallar oluşturmaktadır. Örneğin: yararlılık (beneficence) ilkesi;
hemşireye hastası için iyi olanı yapma ödevini yüklemektedir. Çünkü, hemşirelerin
özelleştirilmiş eğitimi, onları hastaları için iyi olanı yapmak ve hastanın içinde bulunduğu
Prof. Dr. Nermin ERSOY, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik AD
Sayfa 4
durumu yükseltmek konusunda yeterli kılmaktadır. Kötü davranmama (non-maleficence)
ilkesi ise; hiç kimseye zarar verecek bir şey yapmamak, zarar vermekten sakınmak
anlamındadır ki, bilindiği gibi bu iki ilke geleneksel tıp ve hemşirelik etiğinin temelinin
oluşturmaktadır. Bu ilkelerden farklı olan ve insan onurunu korumayı gözeten özerklik
(autonomy) ilkesi; her bir bireye ve onların değerlerine, inançlarına saygı gösterme ödevini
yüklemektedir. Çünkü herkes kendi yaşamı hakkında kararlar alma ve sağlık çalışanı
tarafından bu kararına saygı gösterilmeyi bekleme hakkına sahip bulunmaktadır. Adalet
(Justice) ilkesi; her bir bireyin layıkıyla tedavi edilmiş olmasını gerekli kılmaktadır.
Özellikle bir bakım kararı verirken elde bulunan kaynakların eşit bir şekilde paylaştırılmış
olmasına özen göstermenin önemini vurgulamaktadır. Sadakat (fidelty) ilkesi ise;
hemşirelerin hastalarına karşı samimi ve dürüst olmalarını, verdikleri sözleri tutmalarını
beklemektedir(11,14,16,17).
Bir Meslek Olarak Hemşirelik ve Profesyonel Etik:
Toplum, hekim ve hemşirelere eğitimleri için birtakım ayrıcalıklar sağlamaktadır. Bu
tanınan ayrıcalık, halkın onlardan kaliteli hizmet bekleme hakkını yaratmaktadır. Bu
nedenle hemşirelik, toplumun sağlık bakım gereksinimlerine cevap verme sorumluluğuna
sahiptir. Fakat günümüzde hemşireliğin temel amacı olarak kabul edilen "kaliteli sağlık
ve bakım hizmeti" sunmayı etkileyen bazı engellerin bulunduğu, yukarıdaki vakalarda da
belirtildiği gibi, bilinmektedir. Bu engellerin tanımlanması ve ortadan kaldırılması hem
mesleğin etik sorumluluğudur, hem de hemşireliğin statüsünü yükseltmek için gereklidir.
Bu etik sorumluluğu yerine getirmek ve hemşireliğin statüsünü yükseltmek amacıyla
yapılan çalışmalarda ise; hemşirelerin kaliteli sağlık-bakım hizmeti sunmalarını engelleyen
bazı etkenler söyle sıralanmaktadır: 1) Farklı düzeylerde olan hemşirelik eğitiminin
yeterliliği, 2) hemşireliğin iyi tanımlanmış bir disiplin olmaktan yoksun oluşu, 3) sağlık
hizmetlerinin dağılımında kurumsal bürokrasinin etkin rol oynaması ve hekim - hemşire
ilişkilerindeki çatışmaların sürmesidir (11,13).
Bu ve benzer nedenlerle hemşirelerin bu yeni etik ödevlerini layıkıyla yerine
getirememesi, hemşirelerin etiğe olan ilgilerinin artmasına neden olmaktadır. Hemşirelik
etiği ile ilgili çalışmaların yararını, Gillion şu şekilde açıklamaktadır. “İlki, hemşireler de
hekimlerin yaptığı gibi hastalarının en iyi yararını arttırmak istemektedirler. Örneğin ; bir
hemşire, hekim yada diğer sağlık çalışanları tarafından hastalarına yanlış bir şey
yapıldığını düşündüğünde, çoğu zaman bu duruma karşı gelmeye hazır ve isteklidir. Bu
koruyucu tavır, onların kendi konumlarına eleştirel bir etik yaklaşım göstermelerini
sağlayacağı gibi, ciddi olarak bulundukları konumu değerlendirmelerine de yardım
edecektir” (4,5,16).
Bundan başka, bazen hemşireler gönülsüzce hasta bakımı adına, daha yüksek bir otoriteye
(tıbbi ya da hemşirelik yönetimine) itaat etmek zorunda kaldıklarını hissetmeleridir. Bu
onların etiğe olan ilgilerinin artmasına yol açmaktadır. Çünkü, ahlaksal olarak yanlış
olduklarına inandıkları şeyleri yapmak zorunda kaldıklarını düşünmeleri, kendilerini kötü
Prof. Dr. Nermin ERSOY, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik AD
Sayfa 5
hissetmelerine neden olmaktadır. Örneğin; kürtajı ahlaksal olarak onaylamayan bir
hemşirenin, bu uygulamaya katılmayı ret edemediği ya da yanlış olduğuna inandığı bir
tedaviyi sürdürmek uğruna hastayı aldatmak zorunda kaldığı durumlarda yaşadığı etik
ikilemler. Kendilerinden yüksek ahlaksal karakterler (güven, saygı, insancıllık, dürüstlük,
tarafsızlık, sorumluluk, cesaret, vb.) göstermesi beklenen hemşireler bu tür aldatmalarda
rol almak zorunda kalmaktan hoşlanmamaktadırlar. Bu da onların etiğe ilgilerini
arttırmak için yeterli bir motivasyon oluşturmaktadır (10,15,16).
Çok yaygın olarak hemşirelerin tıbbi bakımda yardımcı rollerinin olduğunun
düşünülmesi, etiğe olan ilginin artması için bir diğer motivasyonu oluşturmaktadır.
Çünkü, hemşirelerin fazlaca gücendikleri yardımcı etiketinin ya da rolünün, tıbbi
hizmetlerin tamamlayıcısı, bağımsız hizmetleri bulunan bir meslek olarak değiştirilmesini
ve mesleğin layık olduğu yeri bulmasını istemektedirler. Bu ve benzeri gerekçeler
hemşirelerin meslek etiğine olan ilgilerini arttırmaktadır. Çünkü, bilinmektedir ki
sosyolojik olarak, bir mesleğin meslek olmasını sağlayan koşullardan en önemli olanı, o
mesleğin profesyonel etiğe sahip olmasıdır (10,12,15).
Dr.Wilson ve Barnett de, hemşirelerin etik eğitime önem vermelerinin yararının sadece
mesleğe değil, hastalara da büyük yarar sağladığını / sağlayacağını öne sürmektedirler.
Çünkü, hemşireler etik eğitim sayesinde kendilerini hastalarına karşı daha sağduyulu,
daha sorumlu, sonuç olarak kendilerini daha mutlu hissedeceklerdir, demektedirler.
Durumu da şu şekilde açıklamaktadırlar; “hemşire, hastasının kendi tıbbı sorunları
hakkında yeterli bilgi almadığını, fakat öğrenmek istediğini düşünüyor ve bundan
ahlaksal bir sorumluluk duyuyorsa, hastalarına dürüstçe açıklama yapılmasını
sağlayabilecek ya da hastalarının yapılmakta olan tedaviye karşı itirazları, şikayetleri
varsa bunu hekimlerine aktarmalarına yardımcı olmaya çalışacaktır. Hatta hastasının
tedavisinin başarısını ya da başarısızlığını değerlendirirken, hastanın hekimiyle birlikte bu
değerlendirmeye katılmasına izin verilmesini de isteyebilecek ve bu tedavi
değerlendirmesine katılımın etik sorumluluğun paylaşılması anlamına geldiğini de
öğrenebilecektir” (4,10,15).
Hemşirelik etik eğitimin yeterliliğinin sağlanması ve çağdaş hemşirelik rollerinin yaşama
geçirilmesi; kaliteli hasta bakımı sunulması ve hemşireliğin statüsünün yükseltilmesi gibi
konular için yararı günümüzde tartışılmamasına karşın, çağdaş hemşirelik anlayışı içinde
hemşirenin ahlaksal özerkliğini ön plana çıkartarak, pek çok hemşire tarafından gereksiz
bulunan yardımcı rollerinin reddedilmesidir. Çünkü pek çok hemşire, göğüs gerdikleri
mesleksel sorunlarının hasta bakımına yarar sağlamadığını, geleneksel yardımcı
görevlerinin hastaların iyileşmesi için kesinlikle fayda sağlamadığını iddia etmektedirler.
Ayrıca bu yardımcı rollerinin ya da ödevlerinin meslek statüleri için de gerekli olmadığını
savunmaktadırlar (4,6,7,11).
Oysa hastayı rahatlatma, sohbet etme, elini tutma, okşama, besleme, çeki düzen verme,
Prof. Dr. Nermin ERSOY, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik AD
Sayfa 6
temizleme, banyo verme ve yatak yapma gibi geleneksel hemşirelik ödevleri pek çok
durumda hasta bakımı için esas olmaktadır. Buna karşın, hemşirelerin bir kısmı, bu
geleneksel ödevlerin onların profesyonel becerilerini ortaya koymalarını olumsuz
etkilediğini düşünerek bunları reddetmektedirler. Hatta profesyonellik gerektiren bazı
hemşirelik işlevleri de reddedilmektedir. Örneğin; hastanede ilaç dağıtımının profesyonel
bir beceri olmadığını, hastanın evine gittiğinde bu ilaçları kullanmasına izin verildiğini, bu
nedenle bu ödevin profesyonellikle ilişkisi olmadığı öne sürülmektedir. Oysa, hemşirelerin
dağıtılacak ilaçları hazırlamada ki profesyonelliği; hatalı ilaç uygulamalarını engellemek
ve ilaç dağıtımı ile hasta - hemşire ilişkisinin sürekliliğini sağlayarak; hastanın düzenli
saatlerde gözlenmesine ve hastanın ilaçları hakkındaki düşüncelerini, tedavisi ile ilgili
sorularını aktarmasına yardımcı olunmasıdır (4,6,14,15).
Hemşirelerin sadece hasta bakımı ile ilgili değil, koruyucu sağlık hizmetleri içinde de
bağımsız mesleki görevleri bulunmaktadır. Koruyucu sağlık hizmetlerinde görev yapan
hemşireler; hastayı bir birey olarak tanımlama, olası sorunları önleme, hatta hastaya bu
sorunlarıyla nasıl baş edebileceği hakkında bilgi verme gibi profesyonelliğe ait becerileri
olduğunun bilinmesini istemektedirler. Çünkü pek çok genç hemşire-ebe bu
sorumluluğun büyüklüğü altında korkuya kapılmaktadır. Yüklenilen bu büyük
sorumluluklara ve cesarete karşın, mesleğin yaygın olarak varsayılan statüsü hemşireleri
çelişkide bırakmakta ve mutsuz kılmaktadır. Bu hizmet ağında görev yapan hemşireyi
daha mutlu kılabilmenin yolunun; profesyonel etik eğitim olduğu savunulmaktadır. Eğer
meslek eğitimi sırasında, hemşirelik etik eğitime gerekli özen gösterilmiş olsa, hemşire;
kendisini yetersiz ve yetkisiz hissetmeyecek ve ödevlerini başarı ile yerine getirebilecektir,
denmektedir. Bu nedenledir ki yeterli hemşirelik etik eğitiminin; hemşirelik statüsünde
arzu edilen değişiklikleri sağlamada önemli rol oynadığı savunulmaktadır (10,12,15).
Günümüzde çağdaş hemşirelik çok daha fazla bilgi ve beceriyi gerekli kılmaktadır. Pek
çok beceri de daha fazla hemşirelik bilgisine dayanmaktadır. Günümüzde hemşirenin
yaygın bilinen işlevlerinden başka, ileri teknoloji ile donatılmış yoğun bakımda,
ameliyathanede, doğumhanede, kemoterapide, psikolojik danışmanlıkta (rahatlatma ve
sohbet etmekten farklı olarak), meşguliyet tedavisinde, hastane yönetiminde, ana-çocuk
sağlığında da bağımsız ve etkin rolleri bulunmaktadır. Bu çağdaş hemşirelik anlayışına
bağlı işlevler, hemşirelik eğitiminde branşlaşmayı gerekli kılmaktadır. Bu nedenle de
hemşirelik bilim dallarında lisans üstü eğitim programları önem kazanmış ve ilgili
dallarda uzman hemşireler yetişmeye başlamıştır. Meslekteki bu ihtisaslaşmanın meslek
etiğine duyulan gereksinimi arttıracağı bir gerçektir (4,6,15).
Sonuç
Hemşirelerin etik eğitimi önemsemeleri; hemşirelik etiğinin gelişmesine, ülkemiz
hemşirelik etik kodlarının belirlenmesine, mesleğin bağımsızlaşmasına, dolayısıyla
meslek statüsünün yükseltilmesine, hemşirelerin mesleksel öz saygılarını kazanmasına
yarar sağlayacağı bir gerçektir. Bu durumda tek önemli tehlike; meslek statüsünü
Prof. Dr. Nermin ERSOY, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik AD
Sayfa 7
yükseltmeye çalışırken, hemşireliğe insancıl bir boyut kazandıran geleneksel hemşirelik
işlevlerinin gerekli olmadığının düşünülmesidir.
KAYNAKLAR
1. American Nurses' Association: Code for Nurses (1976). In: Contemporary İssues in
Bioethics, ed 3. Ed: Beauchamp TL, Walters LR. Wadsworth Publishing Comp., CA,
1989, pp.312-316.
2. American Nurses' Association: Code for nurses with interpretive statements.
No.64108, Kansas City, Missouri.
3. British Medical Association: The Handbook of Medical Ethics. The University Press,
Cambridge, 1986, pp. 37-38.
4. Gillion, R.: Caring, men and women, nurses and doctors, and health care ethics.
Journal of Institute of Medical Ethics.1992; 171-172.
5. Gillion,R.: Nursing ethics and medical etihcs. Journal of Medical Ethics. 1986, 12;115116,122.
6. Jurchak.M.: Competence and the nurse-patient relationship. Critical Care Nursing
Clinics of North America. 2:3, September 1990; 453-459.
7. Ersoy, N., Altun, İ., Beşer, A.: Tendency of nurses to undertake the role of Patient
advocate. Eubios Journal of Asian and International Bioethics. Vol. 7 (6), November
1997; 167-169.
8. Mc Faden,CJ.:Medical Ethics. ed 5, F.A.. Davis Co., Philadelphia,1961,pp. 6-9, 3940,432.
9. Merriam-Webster: Webster's New Collegiate Dictionary. Springfield,MA,1979,392.
10.Reich,WT.:Caring as extraordinary means. Second Opinion. July 1991; 46-55.
11.Silva,MC.: Ethical Decision Making in Nursing Administration. Appleton & Lange ,
Norwalk,CT,1990,pp.3-6, 40-66, 81-94.
12.Smerke,JM.: Ethical components of caring. Cricital Care Nursing Clinical of North
America. 2:3, September,1990; 509-513.
13.Stanley,T.: Nursing. In: Encyclopedia of Bioethics. Ed.: Reich Warren, The Free Press,
Vol.: 3-4, New York, 1978, pp.1138 -1145.
14.Taylor,C., Lillis, C., LeMone, P.: Fundamentals of Nursing. J.B.Lippincott Company,
Philadelphia, 1989, pp. 58-78.
15.Thompson, IE., Melina, KM. and Body, KM.: Nursing Ethics. Editon: 2, Churchil
Livingstone, New York , 1988, pp.54-62.
16.Veatch, RM.,Fry,ST.: Case Studies in Nursing Ethics. J.B. Lippincott, Philadelphia,
1987,pp. 184-190.
17.Zorb,SL., Stevens,JB.: Contemporary bioethical issues in critical care. Critical Care
Nursing Clinical of North America, 2:3, September 1990; 515-520.
Prof. Dr. Nermin ERSOY, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik AD
Sayfa 8
18.Yararlılık ve sadakatin hemşirelik etiğinin temel ilkeleri olarak kabul edilmesi de
çağdaş hemşirelikte etiğin önemini vurgulamaktadır. Gerek hasta bakımı ile ilgili,
gerekse mesleğin konumu ile ilgili pek çok ahlaksal sıkıntıya çözüm getirebilecek olan
etik eğitiminin, hemşirelik ve profesyonel etiğin gelişmesine de önemli katkı
sağlayacağı bir gerçektir.
19.İyinin, kötünün, ahlak ödevi ile yükümlülüğün ne olduğuna değinen bir grup ahlak
ilkesinin oluşturduğu "etik" ve hak, yükümlülük, ödev, erdem, değer ve sorumluluk
gibi etik terimler; bir mesleğin, özellikle de sağlık hizmeti veren mesleklerin;
amaçlarının, kurallarının ve işlevlerinin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır.
Çünkü etik; Ne yapmalıyım?, Nasıl yapmalıyım?, Doğru olan nedir?, Vereceğim
kararın yararı ve zararı nedir?, gibi sağlık çalışanlarını ikileme düşüren bu ve benzeri
sorulara cevap bulmaya yardımcı olabilmektedir.
Prof. Dr. Nermin ERSOY, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik AD
Sayfa 9
Download