Bölüm 17-20 Ücret

advertisement
T.C
Ankara Universitesi
Siyasal Bilgiler Fakultesi
Politik Iktisat
Öğretmen: Doç.dr Benan ERES
Öğrenci:
Vüsal ALİYEV
ANKARA 2015
Bölüm 17-20 Ücret
İşçinin fiyatı , bujuva toplumunun yüzeyinde , emeğin fiyatı olarak , belli
bir miktarda emek için ödenen belli miktarda bir para olarak görünür.Burada
emeöin değerinden söz edilir ve bunun parasal ifadesine emeğin gerekli ya da
doğal fiyatı denilir. Yani çalışan , işçi bir zaman diliminde çalışıyor. Bu
zamanda işçi bir şeyler üretmiş ve bunun karşılığında para kazanıyor.Emek
gücünün hesaplanması ise bazan doğru aparılmıyor.Bu hal şimdide ve keçmiş
devirdide daha kabarık şekilde yapılıyodu.
Bir metanın değeri nasil ölçülür? Yani bir işçi 12 saat işlerse onun karşılığı
ne olmalı? David Ricardo-ya göre “ Bir malın değerini yada o mal karşılığında
değişilecek malların miktarını , onu üretmek için gereken göreli emek miktarı
belirler; emeğe ödenen karşılığın çokluğu ya da azlığı değil”.
Adam Smith-e göre değer kavramının 2 ayrı anlamı vardırş:
1.Kullanım değeri - Smith şöle devam eder. “ kullanırken en büyük değeri olan
şeylerin , çoğu kez değiş ederken az değeri olur; ya da hiç değeri olmaz”.
2.Değişim değeri – Bunu aksine “değişim değeri olanların ya kullanım değeri
ya azdır ya da hiçtir”
Bence emeğin değerinin ödenmesinde orda çalışan işçinin kaç saat çalışması
değilde hangi zorlukda çalışması önemli olmalıdır. Yani bir işci 6 saat çalışıpda
daha fazla para kazana bilir 12 saat saat çalışan bir işçiye göre. Bu işin daha zor
olması ile alakatardir.
Kapitalda soruna önce işçi açısından bakalım: işçimiz 12 saatlik emek
karşılığında, söz gelişi, 6 saatlik emeğin değer ürününü, bu da diyelim 3 şilindir,
elde ediliyorsa, işçimizin 12 saatlik çalışması kendisi için aslında 3 şilinlik bir
satın alma aracı sağılıyor demektir.İşçinin emek gücünün değeri, kendisinin
alışageldiği geçim araçlarının değeri ile birlikte değişebilir, 3 şilinden 4 şiline
çıkabilir ya da 3 şilinden 2 şiline düşebilir ve ya emek gücünün değeri aynı
kalırken fiyatı, arz ve taleo arasındakı ilişkinin değişmesi sonucu, 4 şiline
yükselebilir ya da 2 şiline düşebilir; ama, bütün bu hallerde işçi hep 12 saat
çalışmış,12 saat süresince emek harcamış, emek gücü 12 saat kullanılmıştır.
Ücreti kendiside çok çeıitli biçimler alır. Yani emk gücünün satışı , hatırlanacağı
gibi her zaman belli bir zaman aralığı için olur . Bu o anlama geliyorki işçi ne
kadar çalışırsa ona gore bir para kazanır . Bu para ona günlük , haftalık , aylık
olarak ödene bilir. Yani işçi bir saatde 5 ıiln para kazanıyosa 12 saatlik bir
zaman biriminde işçi 60 şilin para kazanmış oluyor. Buda haftalık iş reijiminde
ona 300 şıiln para kazanmasına sabep olur.
Parça başına ücret, zamana göre ücretin değişikliğe uğramış biçiminden
baıka bir şey değildir. “Parçe iş sistemi, işçilerin tarihinde bir çağı belirler; bu
sistem uzak olmayan bir gelecekte zanaatçıyı ve kapitalisti kendi kişiliğinde
birleştirmeyi vaat eden lonca zanaatçısının durumu ile kendi arzu ve iradesiyle
kapitaliste bağlanan basit gündelikçi işçinin durumu arasında yer alır. Parça
başına iş gören işçiler, girişimcinin sermayesiyle çalışıyor olsa bile , gerçekte
kendi kendilerinin patronlarıdırlar” bu küçk eserciği zikrediyorum , çünkü bu,
çoktan bayatlıyıp çürümüş, herkesin bildiği özürcü iddiaların birkitiği ir lağım
çukurudur.Aynı Bay Vats, daha önce Oven-cılık üzerinde de laf etmiş ve 1842
yılında , mülkiyyeti hırsızık ilan ettiği “ Fact and Fictons of Political Economy”
adlı bir başka kitapçık yayınalmıştı.
Parça başına ücret dedikde yani, işçi kaç saat çalışması önemli deyil
burada işçinin üreticiliyi önemlidir. Mesala bir çekici 1 saatde de yapa bilir 3
saatdede bu zaman kapitalist işçinin üreticiliğine göre onu değerlendirir. Daha
iyi üreticiliği olan daha çok kazanır. Ya da aşağı üreticilik olursa başka bir işçi
alınır. Bide tüm sorumluluk işçiye verilir bir şey olursa cezasını o öder.
Ülkeler arasındakı ücret farklılıkları hep vardır. Bu ülkelerin yaşam tarzı,
dünyaya bakışları, ekonomy cehetinden hangi yerde olmasından ve başqa bir
sıra göstericilere göre belirlenir. Bu gün bazı ülkeler karnını doyurmağı
düşünürken bazı ülklerde bu gün hangi arabanı alsam diğe düşünülebilir.
Ingiliz fabrika müfettişi Alexander Redgrave,31 ekim 1866 tarihli fabrika
raporunda, İngiltere ile kıta ülkeleri arasında istatisklere dayanarak yapmış
olduğu karşılaştırmalı incelem ile, kıta Arupasındakı daha düşük ücrete ve daha
uzun çalışma süresine rağmen burada emeğin,ürüne oranla, İngilterdekinden
daha pahalı olduğunu ortaya koymuştur.
Download