Gökhan DURAK1 BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI`NDA OSMANLI

advertisement
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
Gökhan DURAK1
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA OSMANLI DEVLETİ’NİN KAFKAS
SİYASETİ VE SARIKAMIŞ HAREKÂTI
Özet
Sarıkamış harekâtı, Osmanlı Devleti’nin Almanya ile kurduğu siyasi ve askerî
müttefikliğin doğal bir sonucudur. Bu harekâtı uygulayan Osmanlı Üçüncü
Ordusudur. Bu ordu, 9, 10 ve 11’inci Kolordular ve 2’nci Süvari Tümeninden
oluşmaktadır. 3’üncü Ordu karargâhı ve 9’uncu Kolordu Erzurum kalesinde,
9’uncu Kolordu Elazığ kalesinde, 10’uncu Kolordu ise Sivas’ta tahkim edilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin 1877–1878 Osmanlı Rus Harbinde
kaybetmiş olduğu toprakları geri almak ve Orta Asya’da esaret altında yaşayan
Türkler ile temas sağlamak maksadıyla giriştiği Kafkas Cephesinin en önemli
bölümü Sarıkamış Harekâtıdır. Sarıkamış harekâtı sonucunda Türk ordusu oldukça
büyük kayıplar vermiştir. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda yaşadığı
ilk büyük hezimet olarak tanımlanabilecek harekâttan çıkarılabilecek önemli
dersler bulunmaktadır. Bu makale ile Sarıkamış Harekâtının genel karakteristik
özellikleri üzerinde durulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sarıkamış, Rusya, Osmanlı, Kafkasya, Harekât.
THE CAUCASUS POLICY OF THE OTTOMAN EMPIRE AND
SARIKAMIS ACTIONS IN WORLD WAR-I
Abstract
Sarıkamış operation is a natural consequence of the political and military alliance
which was established by Ottoman Empire with the Germany. The Ottoman Third
Army implements this operation. This army consists of 9, 10, 11th Corps and the
2nd Cavalry Division. 3rd Army and 9 Corps headquarters were arbitration in the
Erzurum Castle, 9th Corps in Elazığ Castle and 10th Corps in Sivas. In First World
War, Sarıkamış operation is the most important part of the Caucasian Front in
which the Ottoman Empire tried to take back the ottoman territory that had been
lost in the Russian War, 1877-1878 and maintained contact with the Turks living in
1
Yıldız Teknik Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi ABD., Doktora Öğrencisi, [email protected]
507
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Kafkas Siyaseti ve Sarıkamış
Harekâtı
captivity in Central Asia. As a result of Sarıkamıs operation, The Turkish military
gave serious losses. There are important lessons to be drawn where operations can
be defined as the first major defeat of the Ottoman Empire in the First World War.
This article has tried to focus on the general characteristics of Sarıkamıs Operation.
Key Words: Sarıkamıs, Russia, Ottoman, Caucasus, Actions.
GİRİŞ
Osmanlı Devleti, Fransız İhtilali sonrası siyasi, sosyal, ekonomik ve askerî anlamda çok
büyük sıkıntılar içine girmiştir. Bulgarlar, Rumlar, Sırplar ve Ermeniler gibi birçok etnik unsur
batılı güçlerin teşvikiyle Osmanlı Devleti üzerindeki ayrılıkçı hareketlere hızla girişmişlerdir.
Bunun doğal bir yansıması olan Balkan Muharebeleri sırasında Osmanlı Devleti’nin uğradığı
içler acısı durum, yaklaşık yüzyıldan beri İngiltere, Rusya ve Fransa gibi sömürgeci devletlerin
Osmanlı Devleti üzerindeki paylaşım rekabetini, büyük bir işbirliğine dönüştürmüştür. Özellikle
Rusların uzun yıllardan beri ulaşmak istediği en büyük hedefi olan İstanbul ve boğazları ele
geçirip sıcak denizlere ulaşma çabası, Osmanlı-Rus siyasi ve askerî rekabetinin en önemli
sebebi olmuştur. 18’inci yüzyıla kadar gücünü koruyan Osmanlı Devleti, bu yüzyılın sonlarında
hızla gelişen Avrupa ekonomisi ve her alanda ortaya konan teknik ilerleme ve sosyal
gelişmelere ayak uyduramamıştır. Bu durum gerileme sürecinin sadece askerî alanda değil
siyasi, ekonomik ve kültürel birçok alanda hızla gelişmesine sebep olmuştur. Osmanlı Devleti
bu geri kalmışlıktan kurtulmak içinde çeşitli yenilik hareketlerine girişmiştir. İlan edilen
Tanzimat ve Islahat Fermanları ile I. ve II. Meşrutiyet’e rağmen köklü yeniliklere gidilmediği
için istenilen sonuca da ulaşılamamıştır. Öte yandan 1699 Karlofça antlaşmasından itibaren
devlet devamlı toprak kayıplarına uğramış, bu kayıpları gidermek için gerekli yenilik ve
gelişmeler yapılmadan girişilen her yeni savaş da ardı arkası kesilmeyen felaketlere ve daha
büyük toprak kayıplarına yol açmıştır. Hatta Osmanlı Devleti’ni Birinci Dünya Savaşı’na sokan
İttihat ve Terakki ileri gelenlerinde hâkim olan düşüncede devletin daha önce uğradığı kayıpları
gidermek fikri olmuştur. Almanya ile yapılan ittifak tamamıyla bu anlayışın bir yansımasıdır.
Osmanlı-Rus rekabeti sonrası yüzyıllardır farklı cephelerde Ruslara kaybedilen topraklar Alman
ittifakıyla geri kazanılmak istenmiştir. Kafkas harekâtına girişilmesinin en büyük sebebi ise
özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında kaybedilen Kars, Ardahan ve Batum bölgelerinin
tekrar ele geçirilebilmesi olmuştur.2
1. Harekât Öncesi Rus ve Osmanlı Kuvvetlerinin Durumu
Birinci Dünya Savaşı'nın başlarında Rusların Kafkasya'da önemli sayılabilecek
kuvvetleri bulunmamaktadır. Ruslar da Almanlar gibi savaşın kısa süreceğine ve sonucun
Avrupa'da alınacağına inanmış ve birliklerini buna göre konuşlandırmışlardır. Zaten aniden
Osmanlıların savaşa girecekleri kuşkusunun başlaması üzerine Kafkas ordusuna önem
verilmeye başlanmıştır. Ekim ayı sonunda bu ordunun bütün kuvveti, 100 tabur ile 117 bölük ve
250 toptan ibarettir. Bu, insan sayısı itibariyle 100.000 er ve 15.000 atlı demektir. Bunların
dışında geri hizmetlerde ve yedek olarak kullanılacak 150.000 kişilik bir kuvvet de
bulunmaktadır. Savaşın başlayacağı günlerde bu kuvvetlere 4 Ermeni taburu ile 2 Gürcü taburu
daha katılmıştır. Kafkas Ordusu görünürde Genel Vali Varantsov Dashkov komutasında
bulunmaktadır. Gerçekte ise bölgeyi asıl kontrolü altında tutan komutan, Kafkasya'yı çok iyi
tanıyan yetenekli bir asker olan Kurmay Başkanı General Yudiniç’tir (Nikolay Nikolayeviç
2
BAYUR, Yusuf Hikmet, (1991), Türk İnkılâbı Tarihi, Cilt II, Kısım III, TTK, Ankara, s. 76.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
Gökhan Durak
508
Yudeniç). Genel Vali Varantsov Dashkov karargâhı ve kurmay heyeti Tiflis'te bulunmaktadır.
Rus-Kafkas ordusunun genel savaş planı, savunma esasına ve sınır yakınlarında bölgesel saldırı
hareketlerine girişmek üzere düzenlenmiştir.3
Osmanlı Devleti ise Ekim ayına kadar tam anlamıyla bir savaş planı düzenlememiştir.
Bronzard Paşa tarafından esasları belirlenen Enver Paşa tarafından kabul edilen savaş
hareketleri planında, Kafkas cephesinde Osmanlı ordusunun. Rus kuvvetlerini oyalamakla
yetineceği belirtilmiştir. Bu görev de 3’üncü Orduya verilmiştir. 3’üncü Ordu, 9,10 ve 11’inci
kolordularla nizamiye ve yedek süvari tümenleri ve sınır birlikleri ile kale birliklerini
kapsamaktadır. Bütün bu kuruluş ve birlikler, savaş başlayacağı sırada sayı bakımından 190.000
insan gücü, 60.000 hayvan, 168 top ve 44 makinalı tüfekle derme çatma birkaç atlı birlikten
ibarettir. 3’üncü Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa, Kurmay Başkanı da Gazi Bey'dir. Ordugâhı
da Erzurum'da bulunmaktadır. Görünürde Osmanlı kuvvetleri Rus kuvvetlerine karşı üstündür
lakin bu üstünlük ancak sayı ve moral bakımdandır. Kaldı ki 190.000 olarak gösterilen askerden
eğitim görmüş ve savaşacak durumda olanlar bu miktarın yarısı kadardır. Ayrıca ordu yiyecekgiyecek ve taşıt araçlarından yoksun durumda bulunmaktadır.4
2.Osmanlı Devleti ve Rusya’nın Kafkasya’daki Amaçları
Osmanlı Devleti’nin Kafkasya'da giriştikleri muharebelerinin amacının üç aşamalı
olarak gelişmesi planlanmaktadır. Birincisi, 1877–78 Savaşı sonunda Ruslara bırakılmış olan
Batum, Ardahan ve Kars'ın geri alınmasıdır. İkinci olarak ise önceki savaşlarda Ruslara
kaptırılmış olan Kafkas halkının ve en çok Müslümanları Rus boyunduruğundan kurtarmak
hedeflenmektedir. Üçüncü aşamaya gelince Hazar Denizi dolaylarında Orta Asya'da yaşayan
Türklerle temasa geçerek "Turan" planını gerçekleştirmek amaçlanmaktadır.5
Rusya'nın Kafkasya'dan Osmanlı Devleti’ne yönelmiş olduğu ve Birinci Dünya
savaşında da yönelteceği savaşların amacı da üç aşamalıdır. Birinci aşama Doğu Anadolu'yu
istila ederek Güneyde İskenderun'dan Akdeniz'e ulaşmak, ikinci aşama Karadeniz'de Trabzon'u
aldıktan sonra kıyı yolu ile İstanbul'a kadar uzanmaktır. Üçüncü aşamaya gelince, Doğu
Anadolu yönünden ve Dicle-Fırat havzasından Basra Körfezi'ne çıkmaktır. Birinci ve ikinci
aşamalarda Rusya, Balkanlarda yaptığı gibi Hıristiyan halkın ve en çok Ermenilerin hamiliğini
üstlenmektedir. Üçüncü aşamadaki çıkarları İngiliz çıkarları ile çatışmaktadır. Bu nedenle
Rusya, İtilaf devletleri tarafında bulunduğu için bu amaçtan şimdilik vazgeçmiş gibi
görünmektedir ancak uzun vadede bunu hedefleri arasında tutmayı sürdürmektedir.6
Türkler; 1677–1918 yılları arasında Rusya ile farklı cephelerde 13 defa savaşmak
zorunda kalmıştır. Bu duruma göre; yalnız Rusya ile 1677’den 1918’e kadar süren 241 senenin
57 yılı savaş ile geçmiştir. Bütün bu savaşların sebepleri hep aynıdır. Rus çıkarlarını sonuna
kadar savunarak güneye sıcak denizlere doğru yayılmaktır. Bu yayılmanın ana yönleri,
Balkanlar, Karadeniz ve Kafkaslar olmuştur. İşte savaşlar da bu istikametler üzerinde
gerçekleşmiştir. Rusya’nın güneye ilerleyerek, Akdeniz’e çıkması demek; Osmanlı’nın bir
anlamda sonu demektir. Bunun için bütün Türk - Rus savaşlarında, Türk halkı varını yoğunu
Genel Kurmay Başkanlığı, (1993), Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3’üncü Ordu Harekâtı,
Cilt:1, Genelkurmay Basımevi, Ankara, ss.62–68.
4 KARAL, Enver Ziya, (1991), Osmanlı Tarihi, Cilt V, TTK, Ankara, s.416; AYDIN, Nurhan, (2012), Sarıkamış
Harekâtı, Bakanlar Yayınları, İstanbul, ss.30–31.
5 KARAL, Enver Ziya, (1991), s.414.
6 KARAL, Enver Ziya, (1991), s.415.
3
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
509
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Kafkas Siyaseti ve Sarıkamış
Harekâtı
ortaya koyarak bu duruma karşı çıkmaya çalışmıştır.7
Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını kendileri açısından stratejik, siyasal ve ekonomik
nüfuz alanı problemi olarak gören Rusya, Türklere karşı üstün durumda olmak için büyük
gayret sarf etmiştir. Bu amaca uygun olarak Ruslar, dış politikasında millî menfaatlerini devam
ettirmek adına, arkasındaki büyük ve aynı zamanda geniş kıtanın kaynakları ile sayısı gittikçe
artan güçlü bir köylü kitlesi tarafından destek görme yolunu seçmiştir. Böylece de her zaman
için herkesten daha çok sayıda bir orduyu silah altında bulundurmaktan geri durmamışlardır.
3. Sarıkamış Coğrafyasının Harekâta Etkisi
22 Aralık 1914 günü, 9, 10 ve 11’inci Kolordular ile 2’nci Nizamiye Tümeni ve
ihtiyatlardan meydana getirilen 3’üncü Ordu, yaklaşık 118.000 mevcuduyla Sarıkamış’a doğru
hareket geçmiştir. Bunlardan 11’inci Kolordu ve Nizamiye Tümeni Aras Nehri kıyılarında
kalarak bölgedeki Rus askerler ile Sarıkamış arasında bir güç oluşturmayı planlamıştır.
Kış mevsiminin olumsuz etkileri ilk günden itibaren orduyu zorlamaya başlamıştır.
Harekâtın ilk günü cephe hafif bir sis ve karlı bir havaya hâkim olmuştur. Ancak daha sonraki
günlerde havanın giderek soğuması ve kar yağışının hızlanması neticesinde birçok sorun ortaya
çıkmaya başlamıştır.
Birlikler arasındaki iletişim kesintiye uğradığı gibi, düşman kuvvetlerini sayısı ve
güzergâhı hakkında da sağlıklı bilgiler edinilememiştir. Türlü sıkıntılar sonucunda takriben
62.000 Türk askeri, başta soğuğun getirmiş olduğu donma ve türlü hastalıklar nedeniyle büyük
sıkıntı yaşanmıştır. Ayrıca birliklerde iaşe eksikliği nedeniyle hayatını kaybedenler
bulunmaktadır. Bu yüzden Sarıkamış Harekâtı belleklerde derin izler bırakması sebebiyle,
Kafkas Cephesi ile özdeşleşmiş durumdadır.
Bu bölge genel olarak kış aylarının uzun ve soğuk sürdüğü, arazinin sert ulaşım
imkânlarının sınırlı olduğu yüksek bir arazidir. Ulaşım için kullanılan yolların bozuk olması,
zamanın çok kıymetli olduğu savaşta askerlerin hedefe varış süreleri uzamasına ve askerlerin
moral ve motivasyonunun azalmasına neden olmuştur.8
Sarıkamış cephesinde muharebe öncesi tahmin edilenin aksine büyük zayiat
verilmesindeki başlıca nedenlerden birisi de, yaz aylarında bile ilerlemenin zor olduğu bu
coğrafyada harekâtın kış aylarında da devam ettirilmesidir. Yüksek tepeler, kayalıklar,
ormanlıklar ve dar geçitlerden meydana gelen coğrafyada mevsim kış ve havanın soğuk olması
askerlerin direnme gücünü azaltmıştır. Bu bölge, bugünkü şartlarda bile hayatın idame
ettirilmesi hususunda zorlu doğa şartları ile insanoğluna meydan okumaktadır. Savaş hali ve
dönemin imkânları göz önüne alındığında başarısızlığın kaçınılmaz olduğu açıkça görülmektedir.9
Havanın eksi 30/40°C’ye kadar düşmesi geç saatlerde dondurucu soğukları da
beraberinde getirmiştir. Sonbahar mevsimi içinde yağan karlar bazen ovalarda 1,50 metreyi
bulurken yüksek kesimlerde bu oran 4-6 metreye kadar ulaşmaktadır. Sarıkamış harekâtından
iki ay önce doğunun zorlu kış şartları ile yüzleşen askerlerin yazlık kıyafet ve teçhizatı ise
oldukça yetersizdir. Harbiye Nezareti askerin durumunu iyileştirmek için, halktan Hediye-i
7
AYDIN, Nurhan, (2012), ss.18–19.
Genel Kurmay Başkanlığı, (1993), Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3’üncü Ordu Harekâtı,
Cilt:1, Genelkurmay Basımevi, Ankara, ss.14–24.
9 AYDIN, Nurhan, (2012), s.10.
8
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
Gökhan Durak
510
Şitaiye ismi ile kışlık giyecek talebinde bulunsa da bu yeterli olmamıştır.10
Aralık ayının son günlerinde Allahuekber dağlarında başlayan kar fırtınası harekât
öncesinde mevcut durumu daha da zor bir duruma sokmuştur. 1915 yılında Çamlık Yaylası ve
etrafından bütün yaz boyunca karın erimediği ve ertesi sene kışın bu karın üzerine tekrar
yağdığı dikkate değer başka bir husustur. Kar yüksekliğinin fazla olması nedeniyle cephane
ikmalinde sorun yaşandığı bilinmektedir. Savaş devam ederken askerlerin bir metreyi geçen kar
içinde iki gün boyunca açık arazide, aç ve uykusuz bir halde kalmaları askerlerin donarak ölmelerine neden olmuştur. Sonuç olarak coğrafyanın Kafkas muharebelerin gidişatına doğrudan
büyük etkisi olduğunu ve Türk ordusunun bir anlamda soğukla da savaştığını söylemek
mümkündür.11
4. Kafkas Harekâtın Başlaması
Osmanlı Devleti, Yavuz ve Midilli isimli gemilerinin Rus kıyılarını topa tutmasıyla
Birinci Dünya Savaşı’na girmiştir. Balkanlarda ve Kafkaslarda son bir asır içerisinde kaybedilen
topraklarını almayı planlayan dönemin İttihat ve Terakki yöneticileri geri dönülemez bir yola
girmişlerdir. Karadeniz’de Türk ve Rus donanmaları arasında meydana gelen çatışma sonrası
özellikle Doğu’da Türk sınırları ötesinde Rusların faaliyetleri oldukça artmıştır. Kafkasya’dan
Türkiye’ye gelen ana doğrultulardaki yollar üzerinde ve sınır yakınlarında piyade, süvari ve
topçudan oluşan Rus kuvvetlerinin toplanmakta olduğu öğrenilmiştir. Bunlardan Sarıkamış ve
batısıyla Oltu bölgesinde toplanan Rus kuvvetleri oldukça fazla durumdadır. Rus orduları 1
Kasım 1914 sabahı 5 koldan saldırıya geçmişler ve savaşı başlatmışlardır.12 (Bkz.Ek Kroki-1)
5.Köprüköy ve Azap Muharebeleri
02–07 Kasım 1914 tarihleri arasında Köprüköy-Azap Muharebeleri gerçekleşmiştir. Rus
taarruzu başladığında Türk tarafında büyük şaşkınlığa yol açmıştır. Türk sınır taburları kısa bir
direnişin ardından çekilince 4 Kasım’da Ruslar Ardos-Horasan hattına ulaşmışlardır. 5 Kasım
gecesi ilerlemenin Köprüköy’e kadar uzaması Ruslar tarafından planlanmıştır. Aynı gece
bölgede birlikleri bulunan Hasan İzzet Paşa’nın genel taarruz emrini vermesi üzerine iki ordu
arasında temas gerçekleşti ve Ruslar Köprüköy’e girmişlerdir.13
Ruslar getirdikleri takviyelerle 16-17 Kasım gecesi yeniden taarruza geçerek kendileri
için uygun mevziler yaratmak istediler. İki gün daha süren muharebelerden sonra Ruslar
7000’den fazla ölü ve yaralı verdiler. Türk tarafının kayıpları ise çok daha fazla idi. Ancak
Köprüköy Muharebelerinde Ruslar tam anlamıyla imha edilememiştir. Ancak Türk tarafı kısmi
anlamda bir başarı elde etmiştir. Köprüköy Muharebeleri ile Rusların geriye atılması
neticesinde 3’üncü Ordu subay ve erlerinin moralleri yükselmiştir. Ancak Hasan İzzet Paşa,
başkomutanlık katına sorma gereği bile duymadan orduyu kışı geçirmesi maksadıyla yaklaşık
10 km geri çekmiştir. Bu hareket orduyu yıpratmaktan başka bir şeye yaramamıştır. Çok sayıda
silah ve malzeme bu geri çekilme sırasında kaybedilmiştir. Enver Paşa ise Hasan İzzet Paşa gibi
pasif bir Ordu Komutanı ile hedefine ulaşamayacağını anladığından ordu komutanlığını kendi
üzerine almıştır.14
YARDIMCIEL, Ayhan, (2014), Şüheda, Yıl:6, Sayı:6, Kars, s.29.
YARDIMCIEL, Ayhan, (2014), s.30.
12 Genel Kurmay Başkanlığı, (1993), ss.100–101.
13 Genel Kurmay Başkanlığı, (1993), s.102-108.
14 AYDIN, Nurhan, (2012), s.24.
10
11
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
511
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Kafkas Siyaseti ve Sarıkamış
Harekâtı
Azap Muharebeleri taktik ve muharebe itibariyle Köprüköy muharebelerinin bir nevi
kopyası niteliğindedir. Bir piyade ve bir süvari tümeninden meydana gelen Rus ordusu mağlup
bir şekilde Horumdüzü’ne çekilirken, ondan iki kat büyük Türk ordusu düşmanı tam anlamıyla
mağlup edememiştir. Buna karşın Azap Muharebeleri’nde düşman bir hayli hırpalandığından
yeni bir saldırıya girişmeyeceği düşünülmüştür. Köprüköy ve Azap muharebelerinin Türk
topraklarında yaşanması ve geçen süre içinde Rus kuvvetlerinin sınır gerisine atılmaması Türk
şehir, kasaba ve köylerinin perişan olmasına neden olurken, Rus arazisi ve halkı
muharebelerden hiç etkilenmemiştir.15
6. Sarıkamış Muharebesi
3’üncü Ordu gerek Köprüköy gerek Azap muharebelerinde yaptığı cephe taarruzlarıyla
Rus ordularını geri atarak kısmi bir başarı sağlamıştır. Ancak İstanbul’da bulunan
Başkomutanlık Karargâhı elde edilen başarıyı yeterli görmemektedir. Bu maksatla yeni bir
harekâtın hazırlıklarına vakit kaybetmeden girişilmiştir. Sarıkamış Muharebesi ile Rusların
elinde bulunan Kars, Ardahan ve Batum’u geri almayı hedefleyen Enver Paşa, daha sonra
Kafkas Müslümanları ile temasa geçerek bunların bağımsız olmasını ve uzun vadede ise Orta
Asya’da yaşayan ve Türkçe konuşan tüm halklarla temasa geçilerek “Turan” fikrini uygulamaya
koymak istemiştir.
22 Aralık’ta başlayacak Sarıkamış Muharebesi’nde Türk ordusunun uyguladığı plana
göre, 3’üncü Ordu biri zayıf ve öteki de kuvvetli olmak üzere iki gruba ayrılacak, zayıf grup
Rus taarruzlarını tespit ederken kuvvetli grup düşmanı kuzey kanadından kuşatarak düşman
cephesinin 30-35 km kadar gerisindeki Sarıkamış’ı ele geçirecek ve büyük düşman kuvvetlerini
imha etmesi planlanmaktadır. Kuvvetli koldan 9’uncu Kolordu Pitkir-Çatak doğrultusunda
düşmanın kuzey kanadını kuşatacak, 10’uncu Kolordu ise Oltu üzerinden Bardız-Sarıkamış
doğrultusunda Rus mevzilerinin gerisine saldıracaktır.16 (Bkz.Ek Kroki-2)
22 Aralık’ta taarruz başlamıştır ama planlandığı şekilde icra edilememiştir. Aynı gün
birlikler planlanan yürüyüşlerine başlayarak 31’inci Tümen Narman’da dinlenmekte olan 6 Rus
Bölüğünü teslim almıştır.17
Ancak Rus birlikleri mevcut durumlarını korumayı büyük oranda başarmışlardır. Rus
tarafı adına savaşta yer alan General Nikolski General Berhman’ın Başkomutanlık Karargâhına
gönderdiği telgrafında mevcut durumu şu şekilde ifade etmiştir:
“Komutam altında bulunan bütün subay ve erlerin adına elde edilen büyük ve şanslı
zaferi zatı asilanelerine coşkuyla tebrik etmekle son derece bahtiyarım. Bugün 22 Aralık
akşamüzeri saat 5.00’den sonra, kesinlikle anlaşılmıştır ki, Sarıkamış bölgesinde harekât icra
eden 9 ve 10’uncu Türk Kolorduları tam bir bozguna uğratılmışlardır. 9’uncu Kolordu
Komutanı İhsan Paşa ile 17, 28, ve 29’uncu Tümen komutanları, 2 Tümen Komutan Yardımcısı,
karargahı ile birlikte 100’ün üzerinde subay ve 1000’den fazla er ve erbaş esir alınmışlardır.
Birçok top, makineli tüfek, mühimmat, nakliye kolları ve sair malzeme elimize geçmiştir.
Bunların miktarları henüz tespit edilememiştir. Türklerin sağ kanatlarını teşkil eden 9’uncu
Kolordu iz ve eseri kalmamak üzere imha edilmiştir.”18
TAŞYÜREK, Muzaffer, (2006), Bir Hüznün Tarihi Sarıkamış, İstanbul, ss.103–130.
Genelkurmay ATASE Başkanlığı, (1993), ss.354–355.
17 Genelkurmay ATASE Başkanlığı, (1993), ss.402-404.
18 NIKOLSKI, General (2010), Bir Rus Generalinin Anlatımıyla Sarıkamış Harekâtı 12–24 Aralık 1914, Kariyer
Yayıncılık, İstanbul, s.93.
15
16
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
Gökhan Durak
512
23 Aralık’ta 31 ve 32’inci Tümenler kötü hava koşullarının etkisiyle birbirleriyle
muharebeye başlamışlar ve 2000 civarında şehit verilmiştir. Bu bölgeyi (Oltu) savunan Rus
generali İstomkin bölgeyi öğleden sonra terk etmiştir.
General Nikolski 23 Aralık 1914 tarihli harekâtın sonuçlarını anılarında şöyle
değerlendirmiştir:
“Bugün 9’uncu Türk Kolordusunun tamamen imha edilmiş olduğu anlaşıldı. Sarıkamış
önlerinde günlerce süren muharebelerden sonra, mevcudu 13.000 olan bu kolordunun geriye
kalmış olan bütün komutanları ile 200’ü aşkın subay ve 6.000 kadar olan eratı bugün esir
olarak elimize geçmişlerdir.
Bütün toplar, hafif silahlar ve mühimmat, yoğun karla örtülü dağlarda, ormanlarda,
vadilerde ve geniş bölgelerde terk edilmiş olduğundan, bunları Sarıkamış’a taşımak çok güç
olduğu gibi, bütün bu ele geçirilenlerin miktarını tespit etmek de bir hayli zordur. Turnagöl
dağları üzerinden sevk edilen birlikler, dağları zayıf düşman gruplarından temizlemişlerdir.
Bütün gün Sarıkamış’a esirler getirilmektedir.”19
24 Aralık’ta şiddetli yağan kar tüm harekâtı etkilerken 28’inci Tümen Çakırbaba
dağlarının aşılmaz eteklerinde hareket edemez hale gelmiştir. 29’uncu Tümen ise Bardız’a
intikal etmiştir. Enver Paşa, esirlerden Sarıkamış’ta savunma yapacak topsuz birkaç artçı
birliğinden başka birlik olmadığını öğrenince diğer iki tümeni beklemeden taarruza karar
vermiştir. Buna göre 17’inci Tümen Rusları arkadan takip edecektir. 10’uncu Kolordu
bölgesinde ise Hafız Hakkı Paşa plan dışına saparak 30 ve 31’inci Tümenleriyle İstokim’i takip
maksadıyla Ardahan istikametinde ilerlemiş, 32’nci Tümen ise Oltu'dan Eşekmeydanı Geçidine
giden yoldan soğuktan donan bir kaç bin askerle sabaha karşı Bardız’a 23 km mesafedeki Pertos
köyüne gelmiştir.20
25 Aralık sabahı, 29'uncu Tümen yanlış harita nedeniyle 16 km sonra Ruslarla
karşılaşmak yerine 17’nci Tümenle buluşmuştur ve ancak öğleden sonra Ruslarla çatışmaya
girebilmiştir. Saat 16.00’dan itibaren Ruslar Sarıkamış’a doğru çekilmeye başlayınca, Türk
birlikleri karanlık basmak üzere olduğu için ordugâha geçilmiştir. Eğer fırsat değerlendirilebilse
Ruslar etkisiz hale getirilebilecek iken aynı gece yapılan Rus takviyeleri yüzünden tarihi bir
fırsat kaçırılmıştır.
Ertesi sabah ilk taarruzlar başarılı olamayınca önce 17’nci Tümen ve ardından da
28’inci Tümen beklenmiş ancak yine de Sarıkamış ele geçirilememiştir. Beklenen 28’inci
Tümen’den geriye kala kala 300 kişi kalmıştır.21
25 Aralık gecesi Rusların Türklerin gücü ile endişelerinin arttığı bir dönemde 29’uncu
Tümenin Kurmay Başkanı üzerindeki harp planlarıyla esir alınmıştır. Aynı gece, Enver Paşa
hala 10’uncu Kolordunun geleceğini ve 11’inci Kolordu ile birlikte başarılı bir taarruz
yapılacağını düşünmektedir. Önceki gün 31 ve 32’nci Tümenler Allahuekber dağları üzerinden
yine yanlış haritalara göre hesap edilmiş 5 saatlik yürüyüş yerine 19 saatlik zorlu yürüyüşün
ardından kuvvetlerinin üçte birini donarak yolda bırakmış olarak Başköy ve Beyköy’e
19
NIKOLSKI, General (2010), ss.94–95.
MÜDERRİSOĞLU, Alptekin (2006), Sarıkamış Dramı, Kastaş Yayınevi, İstanbul, ss.255–274.
21 MÜDERRİSOĞLU, Alptekin (2006), ss.275-294.
20
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
513
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Kafkas Siyaseti ve Sarıkamış
Harekâtı
varabilmişlerdir.22
Türk kuvvetleri Rus kuvvetlerinden belki de çok daha fazla soğukla mücadele etmiş ve
bu kayıpları harekâtın ilerleyen safhalarında günden güne artmıştır.23
27 Aralık’ta ise Ruslar, Sarıkamış’ta önceki güne göre çok daha da güçlü durumdadır.
27 Aralık gecesi ordu karargâhında 9’uncu Kolordunun bu harekâtı tek başına
yapamayacağından bulunduğu yerde mevzilenmesi ve 10’uncu Kolordunun gelmesinin
beklenmesi gerektiği netleşmiştir. 28 Aralık gecesi 10’uncu Kolordu taarruz için yığınak
yapmış ve 29 Aralık sabahı 30’uncu Tümen Sarıkamış demiryolu hattını aşınca Enver Paşa’nın
planı teorikte de olsa gerçekleşmiştir. Enver Paşa saat 22.00’da bir gece taarruzu yapmaya karar
vermiş ve bu da 17’inci Tümen’in sonu olmuştur.24
General Yudeniç, 30 Aralık 1914 tarihine kadar olan süreci General Berhman’a çektiği
telgrafta şöyle değerlendirmiştir:
“Aldığım bilgilere göre Sarıkamış’taki savaş bizim için iyi şekilde gelişmektedir.
Düşman geri püskürtülmek ve kuşatılmak üzeredir. Bardız yakınındaki yayla birliklerimiz
tarafından işgal edilmiştir ve düşmanı Bardız deresine atmayı amaçlayan saldırımız
sürdürülmektedir. 28 ve 29 Aralık günleri yapılan gözetlemelerde Türklerin kuzeyde Kızılca
kesiminde bazı hareketleri dikkati çekmiştir. Türklerin kuzeyde Kızılca kesiminde bazı
hareketleri dikkati çekmiştir. Türklerin sağ kanalımızdan kuşatma yapmaya kalkışmaları
olasılığı yoktur. O halde Türklerin Bardız’daki birlikleri ile Sarıkamış’a saldıran birliklerini
desteklemeye çalıştıkları kabul edilebilir. Albay Dovgirt müfrezesi Bardız yaylasındaki tepeleri
işgal ettikten sonra Sarıkamış’taki Türklerin desteklenmesine ve onlara yiyecek gönderilmesine
engel olmuştur.
Bizim Horum-Çermik mevzilerinden geri çekilmemiz, beni Albay Dovgirt müfrezesini
geri almak zorunda bırakacaktır. O zaman Bardız-Sarıkamış yolu açılmış olacaktır ve bu durum
Türklerin Sarıkamış önlerindeki kuvvetlerinin kurtulması sonucunu doğuracak ve belki de bizi
daha kötü duruma sokacaktır. Bu nedenlerden ötürü Horum-Çermik mevzilerinde bir gün daha,
özellikle 31 Aralık gününe dek kalarak zaman kazanmayı ve Sarıkamış’a giren düşmanla
hesaplaşmayı gerekli görmekteyim. Bunda ısrar ediyorum. Türklerin Sarıkamış’tan geri
atılmalarının önemi azdır. Yolu açarak çıkıp gitmelerini sağlamış oluruz. Ancak biz Türkleri
toptan yok etmek zorundayız ve bunu yapabilecek durumdayız. Elimizdeki bu fırsattan
yararlanmalıyız. Çünkü böyle bir fırsat bir daha ele geçmeyecektir.”25
Bu telgraf önce yüksek rütbeli Rus generallerince görmezden gelinmiş olsa da
3’üncü Ordu’da görevli olarak muharebeye katılan alman subay Guze Osmanlı haritaları ile ilgili olarak şu bilgileri
vermektedir: “Harita olarak elde Türk Genelkurmayının çıkarmış olduğu 1/200000 ölçeğindeki harita bulunuyordu.
Bu haritalar Karadeniz sahilinden Van Gölü’ne ve Batıya doğruda Sivas’a kadar yapılmıştır. Haritalar iyiydi ve
araziyle tamamen uyuyordu. Yalnız yollar araziye çok uymuyordu. Haritalardan dağ sırtlarının tırmanma izleri
anlaşılamıyordu.” GUZE, Alman Yarbay, (2007), (Çeviren: Hakkı AKOĞUZ), Birinci Dünya Savaşında Kafkas
Cephesindeki Muharebeler, Genelkurmay ATASE Yayınları, Ankara, s.11.
23 Ziya Yergök anılarında karşılaştığı manzarayı şu şekilde anlatmıştır: “Asker tek kolda, bir metreden fazla karlar
içinde düşe kalka ilerliyordu. Hava eksi 15–20 derece, askerin sırt çantasının ağırlığı 30–35 kilogramdı. Ağır yükün
altında zahmet çeken askerler ter içinde kalıyorlar, dinlenmek için yol kenarına oturuyorlardı. Asıl felaket bu zaman
başlıyordu. Aklı başından gitmiş, canından bezmiş, bu bitkin insanlar, tüfekleri bacaklarının arasında yere
çömeliyor, öylece donup kalıyordu. Yol boyunca bu şekilde donmuş yüzlerce ere rastladık.” ÖNAL, Sami (2006),
Tuğgeneral Ziya Yergök’ün Anıları Sarıkamış’tan Esarete, Remzi Kitabevi, İstanbul, ss.100.
24 Bu kararın alınmasında Alman subaylarının etkili olduğu bazı kaynaklarca savunulmaktadır, BALCI, Ramazan
(2007), Tarihin Sarıkamış Duruşması, Nesil Yayınları, İstanbul, ss.163.
25 MÜDERRİSOĞLU, Alptekin (2006), ss.384-385.
22
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
Gökhan Durak
514
Yudeniç’in haklı olduğu gerçeği çok geçmeden anlaşılacaktır. Yudeniç’in bu tutumu savaşın
gidişatını önemli ölçüde etkilemiş ve Türk kayıplarının giderek artmasına yol açmıştır.
Dokuzuncu Kolordu Kurmay Başkanı Yarbay Şerif (Köprülü) ve heyetinin hazırladığı
ve Enver Paşa’ya sunulmak üzere hazırlanan rapor Türk kuvvetlerinin düşünüldüğünden daha
büyük bir hezimete uğradığını bize göstermektedir. Şerif Bey raporunda şunlara değinmektedir:
“30 Aralık akşamına dek yapılan saldırılar ve mevsimin şiddeti kolordunun bütün
mevcudunu 1000 ere kadar düşürdü. Nerede ve ne miktar döküntümüz bulunduğu hakkında
kesin bilgi alınamamıştır. Bununla birlikte kuvvetle umulur ki, 9’uncu Kolordunun gerilerdeki
köylerde dağılmış olan askerlerini toplamak ve bugün çarpışmalara katılan birliklerden
yararlanmak üzere on günlük bir zaman bulunsa 10.000 mevcuda yükselmesi büyük bir
olasılıktır. Bugünkü mevcut erlerin ve hayvanlar ile gereçlerin şimdiki değerinin noksan olduğu
yüksek makamlarınca bilinmektedir. Örneğin, savaşır kabul ettiğimiz erlerin büyük çoğunluğu
bedeni güçsüzlük ile karşı karşıyadır. Topçu subayları ve erleri büyük ölçüde yitirilmiştir.
Hayvanlar yorgun ve güçsüzdür. Kırk dağ topunun bugün ancak yirmisi işlemektedir ve bütün
cephede ancak 16 makineli tüfekten yararlanılabiliyor.
Sonuç olarak 9’uncu Kolordunun saldırı yeteneği kalmadığı görüşlerinize sunulur”.26
Sunulan rapor sadece 9’uncu Kolordu değil tüm 3’üncü Ordu için söylenebilecek
düzeydedir.
1/2 Ocak 1915 tarihi itibariyle Hafız Hakkı Paşa Rusların hareketlerini takip etmiş ve 2
Ocak gecesi 30 ve 31’inci Tümenleri geri çekilmeye başlamıştır. General Yudeniç ise komutan
olarak tayininden sonra 3’üncü Ordunun kalan bölümünü takibe koyulmuş ve bu süreç 19 Ocak
tarihine kadar devam etmiştir. Sonuçta Türk Ordusu 75000 şehit ile toplarının büyük bölümünü
kaybetmiştir. Ruslar ise büyük kısmı donmuş olarak 16000 ölü ve yaralı ile 12000 hasta geride
bırakmıştır. Başkomutan Vekili Enver Paşa 3’üncü Ordu Komutanlığını Hâfız Hakkı Paşa’ya
devrederek İstanbul’a dönmüştür.27 (Bkz. Sarıkamış Harekâtı Sonrası İki Tarafın Kuvvet
Durumu-Ek Kroki-3)
Sarıkamış Harekâtının başarısızlıkla sonuçlanması üzerine 3’üncü Ordu çok zor şartlar
altında Narman - Yeniköy - Kaleboğazı - Tortum hattında tutunmaya çalışmıştır. Bir taraftan
İstanbul ve Çanakkale’nin tehdit altına girmesi, diğer taraftan Arabistan, Suriye, Irak üzerinde
İngiliz tehdidinin artması Doğu Cephesine ikmal yapılmasını önlemiştir. Bu arada Rus ordusu
askeri ihtiyaçlarını fazlasıyla tamamlamış, Karadeniz’de üstünlüğü ele geçirerek Anadolu
içlerindeki ikmal engellerini aşmıştır.
1916 Şubat’ında çok üstün kuvvetlerle Doğu Cephesine saldıran Ruslar Temmuz ayına
kadar Erzurum, Trabzon ve Erzincan’ı ele geçirmişlerdir. 300 km ilerleyerek Tirebolu- KiğiErzincan- Bingöl- Muş- Bitlis hattına kadar gelmişlerdir.
7.Harekâtın Başarısız Olma Sebepleri
Sarıkamış harekâtını olumsuz yönde etkileyen sebeplerden ilk ve önemli olan husus
kolordular ve kıtalar arasında haberleşmenin sağlanamamasıdır. Bu durum kolordular
MÜDERRİSOĞLU, Alptekin (2006), ss.391-392.
Türk kayıpları ile ilgili kaynaklarda farklı rakamlar yer almaktadır. Ancak Türk tarafı için toplam zayiatın 60000
ile 90000 civarında olduğu, Ruslar için ise bu rakamın 30000 kişi olduğu düşünülmektedir. AYDIN, Nurhan, (2012),
ss.95–96.
26
27
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
515
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Kafkas Siyaseti ve Sarıkamış
Harekâtı
üzerindeki denetimini kaybettirmiş, inisiyatifi kendi ellerine alan komutanlar, çok kritik
zamanlarda genel durumun gerektirdiği fedakârlıklardan kaçınmışlardır. Kolorduların birlikler
arasındaki irtibatını takip etmemesi, yürüyüş intizamının korunamaması, birlik komutanlarından
büyük bir kısmının, baskın tarzında yapılabilecek bir taarruz hareketinin icaplarını tam olarak
kavrayamaması yapılan büyük fedakârlıklara rağmen Türk birliklerinin çok kötü bir sonuç
almasına sebep olmuştur. Kolordu ağırlıklarını (ağır silah ve teçhizat) taşıyan birlikler harekâtın
daha ilk günlerinde geri kalmışlardır. Bu birliklerin büyük kısmından bir daha haber
alınamamıştır. Kısacası komuta hataları Sarıkamış Harekâtının başarısızlıkla sonuçlanmasında
en etkili husus olmuştur. Harekâtın başarısız olmasında ikmal ve beslenme olanaklarının
yetersizliği de oldukça önemlidir. Yurt genelinde kara yolu, nakliye aracı, tren hattı,
haberleşme, harp araç ve gereci, tıbbi malzeme, giyim eşyası, yetişmiş insan gücü gibi bir
ordunun zaferi için olmazsa olmaz şartlardan hiçbiri yeterli düzeyde değildir. Ayrıca Birinci
Dünya Savaşı boyunca orduyu meşgul eden büyük problemlerden biri de firarlar olmuştur.
Sayıları yüzbinleri bulan asker kaçakları dağlık bölgelerde çeteler teşkil ederek ülke genelinde
mal ve can emniyetini tehlikeye düşürmüşlerdir.
Sarıkamış felaketini hazırlayan en önemli nedenlerin başında ise sert kış şartları
olmuştur. Taarruzun başladığı günlerde hava sıcaklığı normalin çok altına düşmüştür. Hareket
güzergâhında hava sıcaklığı eksi 40 dereceye kadar gerilemiştir. Türk Ordusu kış harbinin
ihtiyaçlarına göre donatılmış olsa, kayıpların daha az olabilme imkânı olabilirdi ancak
birliklerin özellikle yeterli donanımları olmadığı için kayıplarda oldukça artış göstermiştir.28
Tüm bunların yanında felaketin daha da artmasında salgın hastalıklar önemli bir rol
oynamıştır. Ordunun sağlık hizmetlerinden bahsedilirken, verilen rakamlarda en az 40 bin
askerin hastalık nedeni ile saf dışı kaldığı ve yenilgide birinci derecede rol oynadığı rahatlıkla
savunulabilir. Sarıkamış hareketine katılan askerler arasında söylenile gelen “Bizi Ruslar değil
bitler yedi” sözü bu gerçeği açık ve net olarak ortaya koymaktadır.29
8.Harekâtın Önemi
Büyük ümitlerle girişilen Sarıkamış Harekâtı, üç hafta kadar sürmüş ve çok büyük
kayıplarla sonuçlanmıştır. Rus General Berhman Sarıkamış’ın önemini şu şekilde ifade etmiştir:
“Sarıkamış bir kapıdır. Hâlihazırda bu kapı gerek benim ve gerekse müfreze için
düşman tarafından çok sıkı bir şekilde kapatılmıştır. Gayet tabii olarak bu kapıyı her ne
pahasına olursa olsun açmak gerekir. Binaenaleyh her zaman için düşüncem şudur. Cepheden
çekilmesi mümkün tüm birlikleri geri çekerek süratle Sarıkamış’ı takviye etmek gerekir”
demektedir.30
Rus birlikleri Sarıkamış’a bu derece önem verirken Enver Paşa, her ne kadar "Gittik,
gördük, saldırdık, geri döndük" olarak harekâtı anlatmış olsa da savaş Türk milletine büyük
acılar yaşatmıştır. 3’üncü Ordu büyük fedakârlıklarla kahramanlıklar göstermiştir. Fakat kara
kışın karşısında mevcudunun yarısını (70–80 bin kişi), toplarıyla silah ve taşıt araçlarının da
yarısından fazlasını kaybetmiştir. 9’uncu Kolordu Komutanı ve karargâhı esir düşmüştür. Ordu
Komutanı Hafız Hakkı Paşa tifüse yakalanmış, sonra da vefat etmiştir.31
28
AYDIN, Nurhan, (2012), ss.89–90.
Harp Akademileri Komutanlığı, (1971), Derin Kar - Şiddetli Soğuk ve Dağlarda Muharebe Esasları, Harp
Akademisi Basımevi, İstanbul, ss. 69–70.
30 NIKOLSKI, General (2010), s.107.
31 KARAL, Enver Ziya, (1991), ss.423–424.
29
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
Gökhan Durak
516
Savaşın galibi General Yudenic, Rus Kafkasya Ordu komutanı ilan edilmiş ve ordusunu
toparlayarak Doğu Anadolu’ya taarruza geçmiştir. Hopa, Artvin, Malazgirt, Erzurum, Van,
Muş, Bitlis, Rize, Bayburt ve Erzincan Rus işgali altına girmiştir. Rusların isteğiyle Çanakkale
Cephesi açılmış ve Sarıkamış'taki kayıpların çok daha fazlası bu cephede verilmek durumunda
kalınarak ülkenin en eğitimli insanları kaybedilmiştir. Osmanlı ordusu eğitimli askerlerini bu
cephede kaybetmiş olduğu için diğer cephelere asker sevkiyatı yapılamamış, bu durum diğer
cephelerde mağlubiyetlere dolaylı olarak sebep olmuştur. Millî Mücadelenin kazanılmasında
yaşanılan zorluklardan biri de Birinci Dünya Savaşı’nda verilen çok fazla şehitten dolayı
savaşacak çok az sayıda insanın kalmış olmasıdır.32
Ruslar tarafından Oltu, Sarıkamış ve Kağızman’a yerleştirilen Ermeni çeteleri;
silahlandırılarak savunmasız Müslüman köylere saldırmalarına zemin hazırlamıştır. Ordunun
kayıplarına, savaşılan bölgenin Türk ve Müslüman halkının kayıplarını da eklemek
gerekmektedir. Birçok köy savaş sonrasında yakılmış veya harap edilmiştir. Halk Rusların ve
daha çokta Ermeni çeteleri zulmünden korkarak varını yoğunu bırakıp, Erzurum doğrultusunda
göç etmeye koyulmuştur. Harekâtın yapıldığı ve ordunun geçtiği yol üzerindeki köyler, hasta
askerlerle dolmuş, neredeyse tüm doktorlar tifüse yakalanmıştır. Salgın hastalıklar Diyarbakır’a
kadar yayılmıştır. Nisan ayı başlarında karların erimesiyle birlikte açığa çıkan şehitlerin naaşları
vicdanları sızlatmıştır. Rus yetkililer emir vererek cenazeleri bir an önce defnedilmesini
istemişler ve civardaki Türk köylerin getirilen kişilerle toplu mezarlar kazılarak Türk köylüler
şehit kardeşlerinin cenazelerini yollardan toplayıp dinî vecibelere uygun olarak
defnetmişlerdir.33
Erzurum'dan Sarıkamış'a kadar süren bu büyük savaşa 3’üncü Türk ordusu, 9, 10 ve
11’inci kolordulardan kurulmuş olarak birlikler katılmıştır. Bu ordu 94 tabur ve 218 toptan
kurulu 75.660 kişiden ibarettir. Takviye birliklerle bu sayı 120.000'e ulaşmıştır. Sarıkamış
Harekâtı sona erdikten sonra Türk ordusu büyük kayıplar vermiştir. Türk ordusunun kayıpları,
savaş alanında şehit düşenler en az 60.000 ile 90.000 arasında olduğu düşünülmektedir. Bu
sayıya esir düşenler ve hastalıktan ölenler dâhil değildir.34
Sonuç
Osmanlı ordusu için Sarıkamış harekâtının amacı, Rus ordusunu imha etmek için geniş
bir çevirme manevrası yapmaktır. Rus kuvvetlerinin imhası amacıyla düşünülen plân teorik
olarak uygun görülmektedir. Ancak kuşatma kavisleri geniş tutulunca, geniş kavisler, iklim ve
arazi hedefte güç birliğine olanak vermemiştir.
Arazi ve iklim pek dikkate alınmadığından birlikler düşmandan ziyade tabiatla
savaşmıştır. Geniş kuşatma kavisleri zaman kaybına sebep olmuş bu ise düşmanın çekilmesine
ve karşı tedbirler almasına yol açmıştır. Türk ordusunun kış ve dağ teçhizatı ve eğitimi yeterli
değildir. Böyle olmakla Sarıkamış felaketini hazırlayan başlıca etken hava, iklim ve arazidir.35
Sarıkamış savaşları Türk ve Rus ordularının inanılmaz bir mukavemet ve istikrarla
GÜVEN, Salih, (2013), Kara Düşen Sarıkamış, Görsel Matbaacılık, İstanbul, s.31.
GÜVEN, Salih, (2013), s.32.
34 Sarıkamış Harekâtı kayıpları ile ilgili olarak kaynaklarda farklı bilgiler bulunmaktadır. Örneğin; Alman Guze
yayınladığı hatıralarında bu sayıyı 30.000 ölü 7000 esir olarak vermektedir. Rus Generali Maslofski kayıpları 7000
esir ve muharebe sonrası 23.000 kişiyi gömdüklerini doğrulamaktadır. Ona göre kayıpların toplamı 60.000’dir.
AYDIN, Nurhan, (2012), ss.28–29.
35 AYDIN, Nurhan, (1998), Her Yönüyle Sarıkamış, Erzurum Bakanlar Matbaacılık, s.40.
32
33
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
517
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Kafkas Siyaseti ve Sarıkamış
Harekâtı
savaştıkları bir yok etme muharebesidir. Sarıkamış Türk erlerinin yiğit Mehmetlerin ruhundaki
büyük Alplik ve gazilik kaynağının yarattığı tükenmez enerjinin yeni bir şahlanış yeri olarak
dünya durdukça yaşayacaktır. Sarıkamış muharebesi sırasında paniğe kapılan Ruslar
müttefikleri İngiltere ve Fransa’dan Türkleri durdurmak için ikinci cephe açılması için ısrar
etmişlerdir. 1915 Çanakkale çıkartması bu yüzden yapılmıştır. Bilindiği gibi Çanakkale
savaşları Türk Ordusunun zaferiyle bitmiş bu olay ise Rusya’nın çöküntüsünü hızlandırmış, Rus
Çarlığının erkenden çökmesini sağlamıştır.36
KAYNAKLAR
AYDIN, Nurhan, (1998), Her Yönüyle Sarıkamış, Erzurum Bakanlar Matbaacılık.
AYDIN, Nurhan, (2012), Sarıkamış Harekatı, Bakanlar yay., İstanbul.
BALCI, Ramazan, (2007), Tarihin Sarıkamış Duruşması, Nesil yay., İstanbul,
BAYUR, Yusuf Hikmet, (1991), Türk İnkılâbı Tarihi, Cilt II, Kısım III, TTK, Ankara.
NIKOLSKI, General, (2010), Bir Rus Generalinin Anlatımıyla Sarıkamış Harekâtı 12–24 Aralık
1914, Kariyer Yayıncılık, İstanbul.
GÜVEN, Salih, (2013), Kara Düşen Sarıkamış, Görsel Matbaacılık, İstanbul.
GUZE, Alman Yarbay, (2007), (Çeviren: Hakkı AKOĞUZ), Birinci dünya Savaşında Kafkas
Cephesindeki Muharebeler, Genelkurmay ATASE Yayınları, Ankara.
Harp Akademileri Komutanlığı, (1971), Derin Kar - Şiddetli Soğuk ve Dağlarda Muharebe
Esasları, Harp Akademisi Basımevi, İstanbul.
MÜDERRİSOĞLU, Alptekin, (2006), Sarıkamış Dramı, Kastaş Yayınevi, İstanbul.
ÖNAL, Sami, (2006), Tuğgeneral Ziya Yergök’ün Anıları Sarıkamış’tan Esarete, Remzi
Kitabevi, İstanbul.
KARAL, Enver Ziya, (1991), Osmanlı Tarihi, Cilt V, TTK, Ankara.
Genelkurmay ATASE Başkanlığı, (1993), Birinci Dünya Harbinde Kafkas Cephesi 3’üncü
Ordu Harekâtı, Cilt:1, Genelkurmay Basımevi, Ankara.
TAŞYÜREK, Muzaffer, (2006), Bir Hüznün Tarihi Sarıkamış, İstanbul.
YARDIMCIEL, Ayhan, (2014), Şüheda, Yıl:6, Sayı:6, Kars.
36
AYDIN, Nurhan, (1998), s. 41.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
Gökhan Durak
518
Ek Kroki-1: (1 Kasım 1914-Rus Taarruzu)
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
519
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Kafkas Siyaseti ve Sarıkamış
Harekâtı
Ek Kroki-2: (3’üncü Ordu Taarruz Planı)
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
Gökhan Durak
520
Ek Kroki-3: (Sarıkamış Harekâtı Sonrası İki Tarafın Durumu)
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 506-520
Download