önsöz - TC DİB. Trabzon Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürlüğü

advertisement
T.C
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
AKÇAABAT-DARICA
İHTİSAS EĞİTİM MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ
İNSANLAR ARASI İLİŞKİLERİ ÖN PLANA ÇIKARAN
HADİSLER
BİTİRME TEZİ
Hazırlayan
Dursun BOZ
TRABZON–2006
T.C
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
AKÇAABAT-DARICA
İHTİSAS EĞİTİM MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ
İNSANLAR ARASI İLİŞKİLERİ ÖN PLANA ÇIKARAN
HADİSLER
BİTİRME TEZİ
Hazırlayan
Dursun BOZ
Danışman
Hayati DOKSANOĞLU
TRABZON–2006
II
İÇNDEKİLER.......................................................................................................................................... III
KISALTMALAR .......................................................................................................................................V
ÖNSÖZ ..................................................................................................................................................... VI
GİRİŞ .......................................................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM ..................................................................................................................................... 3
İNSAN VE SOSYAL İLİŞKİLER ............................................................................................................ 3
1-İNSAN ................................................................................................................................................. 3
2-İNSAN VE ÇEVRE İLİŞKİSİ ............................................................................................................. 4
3-KUR’AN DA BEŞERİ İLİŞKİLER ..................................................................................................... 5
4-HZ. PEYGAMBERİN İNSAN İLİŞKİLERİNE VERDİĞİ ÖNEM .................................................... 7
5-İNSAN İLİKİLERİNDE ANA UNSURLAR ...................................................................................... 8
a-İnsanın kendisini bilmesi................................................................................................................. 8
b-İnsanlara karşı görev ve sorumluluklar .......................................................................................... 9
6-İNSANİ İLİŞKİLERİ GELİŞTİRME YOOLARI.............................................................................. 10
İKİNCİ BÖLÜM ...................................................................................................................................... 12
İNSANLAR ARASI İLİŞKİLERDE YAPILMASI GEREKENLER ................................................. 12
1-BİRBİR HAK VE HUKUKUNA RİAYET ETMEK ......................................................................... 12
2-TOPLMA KATILMAK ..................................................................................................................... 14
3-İNSANLARA GÜVEN VERMEK. ................................................................................................... 15
4-BİRBİRİNİ SEVMEK ....................................................................................................................... 17
5-BİRBİRİNE SEVGİ VE SAYGIYLA MUMELE ETMEK ............................................................... 18
6-ALÇAK GÖNÜLLÜ OLMAK .......................................................................................................... 19
7-İYİLİĞİ ÖNERİP KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK ...................................................................... 21
8-HATALARI BAĞIŞLAMAK............................................................................................................ 23
9-ARABULUCULUK YAPMAK ........................................................................................................ 25
10-DAVETE İCABET ETMEK ............................................................................................................ 26
11-HASTAYI ZİYARET ETMEK ....................................................................................................... 27
12-SELAMLAŞMAK ........................................................................................................................... 28
13-MUSAFAHA YAPMAK ................................................................................................................. 29
14-SILA-İRAHİMDE BULUNMAK ................................................................................................... 30
15-DOSTLUKTA VE DÜŞMANLIKTA MUTEDİL OLMAK ........................................................... 32
16-KOMŞUSUYLA İYİ GEÇİNMEK. ................................................................................................ 33
17-BİRLİK VE DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAK ............................................................................... 34
18-SABIRLI OLMAK .......................................................................................................................... 36
19-İYİ KİMSELERLE DOOSTLUK KURMAK ................................................................................. 37
20-SEVİYESİZ ŞAKALARDAN KAÇINMAK .................................................................................. 38
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM .................................................................................................................................. 41
BEŞERİ İLİŞKİLERDE KAÇINILMASI GEREKEN HUSUSLAR ................................................. 41
1-YALAN SÖYLEMEK ....................................................................................................................... 41
2-BİR BİR KUSURUNU ARAŞTIRMAK ........................................................................................... 43
3-GIYBET ETME ................................................................................................................................. 44
4-KİBİRLİ OLMAK ............................................................................................................................. 47
III
5-KOĞUCULUK YAPMAK ................................................................................................................ 48
6-SU-İ ZANDA BULUNMAK ............................................................................................................. 49
7-KÜS DURMAK ................................................................................................................................. 50
8-BİRBİRİNE KARŞI KIRICI İFADELER KULLANMAK ............................................................... 51
9-CİMRİLİK YAPMAK ....................................................................................................................... 53
10-HASET ETMEK .............................................................................................................................. 54
SONUÇ ..................................................................................................................................................... 56
KAYNAKÇA ............................................................................................................................................ 58
IV
KISALTMALAR
A.g.e.
: Adı geçen eser
A.s.
: Aleyhis’s selam
Bkz.
: Bakınız
cc.
: Celle celaluhu
C.
: Cilt
D.İ.A.
: Diyanet İslam Ansiklopedisi
D.İ.B
: Diyanet İşleri Başkanlığı
Hz.
: Hazreti
Ö.
: Ölüm Tarihi
S.
: Sayfa
Sav.
: Sallallahu Aleyi Vesellem
T.D.K.
: Türk Dil Kurumu
Vb.
: Ve Benzeri
V
ÖNSÖZ
İnsan sosyal bir canlıdır. Varlığını sürdürebilmesi için ihtiyaçlarını
giderebileceği bir ortama ihtiyacı vardır. Tek başına bir insanın yaşayabilmesi
düşünülemez. İnsan tek başına toplumun bir ferdidir. Ve o toplumun huzur ve geleceği
için kendisine düşen bir takım sorumlulukları yerine getirmelidir.
İnsanın dünya ve ahret mutluluğunu amaç edinen din, insan hayatının her
alanına mudahil olduğu gibi onun çevresiyle olan ilişkilerine de müdahale etmektedir.
Bu itibarla dinin ortaya koyduğu ilkeler incelendiğinde neredeyse tamamının insana
yönelik olduğu anlaşılmaktadır. İnsana yönelik önerilerin gayesi ise, öncelikle o insanın
kendi iç dünyasında mutluluğunu sağlayıp ve o insanın içinde bulunduğu mutlu bir aile
mutlu bir toplum oluşturmaktır.
Din denince pek çok insanın aklına hemen bazı ibadetler gelir. Bu doğrudur
fakat eksik bir algılamadır. Hâlbuki dinin temel kaynakları iyice tetkik edildiğinde,
beşeri ilişkilerinde ibadetler kadar önemli olduğu rahatlıkla görülebilir. Dinin değişmez
ilkeleri olan ibadetler incelendiğinde hepsinin bir sosyal boyutunun olduğu ve hepsinin
insani ilişkilere müspet katkı sağladığı görülecektir.
Kuran’ı Kerim bir bütün olarak incelendiğinde onun tamamına yakınının insan
ilişkilerini ve toplumsal düzeni sağlamaya yönelik olduğu anlaşılacaktır. Son
peygamber Hz Muhammed ve diğer bütün peygamberler bozulan insani ilişkilerin
mücadelesini vermişlerdir. İlahi dinlerin insanlar arası münasebetleri nasıl etkilediğini
anlayabilmek için tarihi süreç içerisinde peygamberlerin, peygamber olmadan önceki ve
peygamber olduktan sonraki dönemleri iyi incelemek gerekir. Arap toplumundaki
risalet öncesi insani ilişkilerle risalet sonrası ilişkiler karşı karşıya getirildiği zaman ilahi
mesajın yaptığı değişiklikler bariz bir şekilde anlaşılmaktadır.
Bütün ilahi dinlerin ve özellikle son din İslam’ın beşeri ilişkilere verdiği önemi
tüm detaylarıyla ortaya koymak böyle muhtasar bir çalışmayla mümkün değildir. Bizim
VI
amacımız, özellikle sahih hadis kaynaklarında geçen konumuzla ilgili hadisleri farklı
başlıklar altında bir arada sunmaya çalışmaktır. İhtisas Kursumuz süresince maddi ve
manevi desteklerini esirgemeyen Müdürümüz Sayın Zeki YAVUZYILMAZ Bey’e ve
özellikle tez danışmanım Sayın Hayati DOKSANOĞLU Hocama ve Eğitim
Merkezimizin değerli Hocalarına teşekkür ederim.
TRABZON–2006
DURSUN BOZ
VII
GİRİŞ
İnsanların yeryüzünde mutlu ve huzurlu yaşayabilmeleri için, öncelikle
birbirleri ile ilişkilerini sağlıklı bir zemine oturtmaları gerekir.Bunun içinde birbirleriyle
diyalogu
kesmemeleri,
aksine
dostluğun
devamını
sağlayıcı
tedbirler
almaları.düşmanlığa sebep olabilecek tutum ve davranışlardan sakınmaları şarttır. İnsan
ilişkileri açısından Hz peygamberin yaşantısı ve diğer insanlara yaptığı tavsiyeler
dikkatle takip edildiğinde, kendisinin her zaman olumlu davranışlar ile örnek olduğu
bilinen bir gerçektir.
Hz Peygamber (sav)’in gönderildiği dönemde toplumun yapısı, özellikle
insanların birbirleriyle ilişkileri incelendiğinde görülen manzara hiçte içaçıcı değildir.
İnsanları birbirlerine yaklaştıran sevgi ve saygı gibi güzel duyguların yerini kin,
düşmanlık ve nefret almış. Hak ve adalet gibi toplumun huzurunu sağlamada önemli
ilkeler ortadan kalkmış, yönetimi elinde bulunduranlar ile geniş halk kitleleri arasında
derin uçurumlar meydana gelmiş, insanların nezaket ve güven duyguları kaybolmuş,
sadist ve çirkin eğilimler artmış, toplumda huzur ve barış denen bir şey kalmamıştı.
İnsanlık tarihi dikkatle tetkik edildiğinde, toplumların huzurlarını en çok kaybettikleri
zaman; o toplumların siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan güçlü oldukları fakat ahlaki
davranışlardan uzaklaşıp, bencillik duygularının öne çıktığı hak ve hukukun
geçerliliğini kaybettiği dönemlerdir.
İnsan ilişkilerinin bozulması sebebiyle insanların ıstıraplarının arttığı
dönemlerde Allah (cc) peygamberler göndererek insanları bu sıkıntıdan kurtarmıştır.
Bizde bu çalışmamızda Hz peygamberin insan ilişkilerine verdiği önemi çeşitli
yönleriyle incelemeye çalışacağız. Çalışmamız temelde üç bölüme ayrılmaktadır. Genel
olarak Hz. Peygamberin insan ilişkilerine verdiği önem, Hz peygamberin insani
ilişkilerde yapılmasını istediği hususlar ve Hz peygamberin insan ilişkilerinde
sakınılmasını istediği hususlar. Birici bölümde ayet ve hadislerle konunun önemini
açıklamaya çalışırken, ayet ve hadisleri mealen zikrettik. İkinci ve üçüncü bölümde ise
hadisleri konularına göre farklı başlıklar altında toplayıp hadisin hem Arapça metnini
hem de tercümesini birlikte sunmaya çalıştık. Hadislere geçmeden önce her konu
hakkında teferruata inmeden kısa ve öz bilgiler sunduk. İnsanlar arası ilişkilerle ilgili
ulaşabildiğimiz bütün sahih hadisleri tarayarak en önemlilerini zikretmeye çalıştık.
2
BİRİNCİ BÖLÜM
İNSAN VE SOSYAL İLİŞKİLER
1-İNSAN
İnsan memelilerden, iki eli olan iki ayak üzerine dolaşan, sözle anlaşılan, akıl
ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlıdır.1 İnsan ruh ve bedenden meydana gelen
Allah’ın yeryüzündeki halifesi ve canlıların en mükemmel olanıdır.2 Kur’an’ı Kerim ve
hadisi şeriflerde insan kelimesi “ins,nas ve ibni adem” gibi kelimelerle ifade edilmiştir.
Kur’an’ı Kerim de insan bütün yönleriyle ele alınmış, onun yaratılışı, mahiyeti ve
yaratılış gayesi bir bütünlük içinde verilmiştir.
İnsanın yaratılışı hakkında bilgi veren ayeti kerimelerden bir tanesi
şöyledir.“Andolsun ki insanı süzme çamurdan yarattık. Sonra onu bir damla su olarak
sağlam bir yere yerleştirdik. Sora bir damla suyu yapışkan bir nesneye çevirdik.
Yapışkan nesneden bir çiğnemlik et yaptık. Bir çiğnemlik etten kemikler yarattık
Kemiklere de et giydirdik sonra onu bambaşka bir yaratık olarak inşa ettik. Yaratıkların
en güzeli olan Allah ne uludur.” 3
Kur’an’a göre insanoğlu Allah’ın yeryüzüne ki halifesidir. Yani insanoğlu
yeryüzünü imar ve ıslah etmekle sorumlu tutulmuştur. İnsanın yüklendiği bu emaneti
anlamlı kılan, onun sahip olduğu iradedir. İnsanın sorumluluğu Kur’an da şu şekilde
ifade edilir .“Doğrusu biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunmuşuzdur’da onlar bunu
yüklenmekten çekinmiş ve ondan korkup titremişlerdir. Onu insan yüklenmiştir.
Gerçekten insan pek zalim ve çok cahildir.”4 “Ben cinleri ve insanları ancak bana
kulluk etsinler diye yarattım.”5
. İsmail PARLATIR, Nevzat GÖZAYDIN, Hamza ZÜLFİKAR. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük
8.Basım Ankara Türk Tarih Kurumu. 1998. S.1098
2
Şamil islam ansiklopedisi. İstanbul. Şamil Yayınevi C:4.s 107
3
Mü’minun 23\ 12-15
4
Ahzap 33/ 72
5
Zariyat 51/ 56
1
3
İslam dini insanı kendi başına bir tür olarak bildirmektedir. İnsan biyolojik
yapısı ve bazı içgüdüleriyle diğer canlılarla ortak özellikler taşımaktadır. Ancak diğer
canlılardan farklı olarak insana akıl, şuur, irade, zekâ ve idrak verilmiştir. İnsan anlar,
anlatır karar ve hüküm verir. İnsanın beş duyusu, konuşma kabiliyeti ve düşünme
yeteneği vardır. İnsan yapısında kendinden başka bütün canlılardan bir numune taşıyan
bir varlıktır.6 İnsanda ilahi üstünlüklerin benzerleri, yerde ve gökte bulunan her şeyden
bir zerre, meleklerdeki iyilikler ve iblisteki kötülüklerden numuneler vardır.7
İnsan bu özelliklerinin yanında sosyal bir canlıdır. Pek çok ayet ve hadislerde
toplumsal hayatı düzenleyen hükümlerin bulunması bunun bir göstergesidir. Kur’an’ı
Kerime ve peygamberimizin yaşantısına baktığımız zaman, ideal insanın; toplum içinde
yaşayan, hayatın olumlu ve olumsuz şartlarıyla yüz yüze gelen ve insanlığın mutluluğu
için gayret gösteren kişi olduğu rahatlıkla görülebilir. Toplumdan kendisini soyutlamış,
dünya ve hayata sırtını dönmüş, münzevi bir hayat yaşayan kimsenin; olgun bir insan ve
kâmil bir mü’min olduğunu söylemek mümkün olmaz.
2-İNSAN VE ÇEVRE İLİŞKİSİ
İnsanın hayatı boyunca bütün ihtiyaçlarını kendisinin karşılaması imkânsız
denecek kadar zordur. İnsanın sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için kendi dışındakilere
de ihtiyacı vardır. Dolayısıyla insanın kendi dışındakilerle bir ilişkisi söz konusudur.
Bunun için insanın öncelikle kendi iç dünyasında ve bulunduğu ortamda huzurlu,
çevresine ve tüm insanlığa faydalı bir fert olabilmesi için kurulacak olan ilişkinin
kurallarına uygun olması gerekmektedir.
Bir insanın çevresiyle sağlıklı ilişki kurabilmesi için öncelikle o insanın
sorumluluk bilinci taşıması , “Ben kimim, niye yaratıldım, diğer canlılardan farkım ne,
kendime ve çevreme karşı nasıl faydalı olabilirim ?” gibi soruların cevabını araması
gerekir. Kur’an insanın sorumluluk bilinci üzere yaratıldığını
8
ifade eder. İnsan bu
sorumluluk bilinciyle hareket ettiği zaman, çevresine karşı çok önemli görevleri
6
Yeni rehber ansiklopedisi c:10 s 108
Y.R A C:10 S. 108
8
Ahzap 33/ 72, Zariyat 51/ 56
7
4
olduğunu anlar. Çevreye karşı olan sorumluluk aynı zamanda Allah’a karşı olan bir
sorumluluktur. Zira Allah’a karşı olan sorumluluklar sadece ibadetlerden müteşekkil
değillerdir. Nitekim bütün zamanını ibadet ve taatle geçiren bir sahabiye
peygamberimiz : “sırf ibadetle meşgul olman doğru değildir. Çoluk çocuğunun senin
üzerin de hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını vermelisin.”
9
Demek suretiyle
sorumluluğun farklı boyutlarına dikkat çekmiştir. Ve yine “ Hepiniz çobansınız ve
hepiniz gözetimi altıda olandan sorumludur.”
10
Buyurarak gözetme ve koruma
sorumluluğuna dikkat çekmiştir.
İnsan doğal çevreye karşı da sorumludur. Çünkü sağlıklı mutlu ve huzurlu bir
hayat yaşayabilmek için mutlaka doğal çevrenin de korunması gerekir. Kendisini ve
çevresini seven herkes, çevreye zarar veren ve doğal dengeyi bozan zararlı faaliyetlerle
mücadele etmeyi kendisine bir borç kabul etmelidir. Bu noktada Hz peygamberin şu
benzetmesini hatırlamadan geçemeyiz.“ Bir gemiyi paylaşan ve bir kısmı altta bir kısmı
üstte olanları düşünün. Altta bulunanlar, su ihtiyaçları için gemiyi delmek
istediklerinde, üsttekiler buna mani olmazlarsa gemi batar ve hepsi birden boğulur;
eğer mani olurlarsa hepsi kurtulur”11
3-KUR’AN DA BEŞERİ İLİŞKİLER
İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu gaye edinen İslam, hiç şüphesiz insanın
beşeri ilişkilerini de belli bir düzene koymuştur. İnsan hayatının her alanına müdahil
olan islam, yaşamın en önemli unsurlarından olan beşeri ilişkilere kayıtsız kalması
düşünülemez.
Kur’an’ı Kerim bir bütün olarak incelendiği zaman; onun beşeri ilişkilere ve
beşeri ilişlilerin temelini teşkil eden ahlaki özelliklere bir hayli önem verdiği açıkça
anlaşılmaktadır. Kur’an’ın beşeri ilişkilere verdiği önemi ve bu hususta gerçekleştirdiği
değişikliği görmek için islam öncesi arap toplumuyla islam sonrası arap toplumunu
karşılaştırmak yeterlidir. Geniş bir bakış açısıyla değerlendirildiği zaman ibadet ve
9
Buhari Savm 50
Müslim İmare 20
11
Buhari Şirket 6
10
5
tarihi kıssalarla ilgili ayetler de dâhil olmak üzere Kur’an’ın tamamına yakınını insan
hayatını sosyal yönüyle irtibatlandırmak mümkündür. Cuma günleri hutbeler de okunan
şu ayeti kerime, Kur’an’ın beşeri ilişkilere bakış açısını veciz bir ifadeyle ortaya
koymaktadır. “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder,
çirkin işleri ve azgınlığı yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”12 Ayeti
kerime de zikredilen adalet ve ihsan gibi temel ilkeler, sadece beşeri ilişkilerin değil
millet ve devlet olmanın da esasını oluşturmaktadır. Lokman as.’ın çocuğuna nasihat
ederken, iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı, insanlardan gelecek olan sıkıntılara
sabretmeyi namazla birlikte zikretmesi 13 Beşeri ilişkilerin önemsenmesinden öte onlara
bir ibadet telakkisiyle bakılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
“ Onlar kendilerine bir sıkıntı isabet ettiği zaman yardımlaşırlar.”14
“Akrabaya fakirlere ve yolda kalanlara hakkını ver ve saçıp savuranlardan olma.”15
“Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir.”16
“Rahman’ın kulların yeryüzünde tevazuyla yürürler ve cahil kimseler onlara
sataştığında onlar “selam” deyip geçerler.”17
“Ey iman edenler kendi evinizin
dışındaki evlere gireceğiniz zaman, izin almadan ve ev halkına selam vermeden o eve
girmeyiniz.”18
Gibi ayeti kerimeler, beşeri ilişkilerin önem ve gereğine vurgu
yapmaktan öte beşeri ilişkilerin düzeltilmesi hususunda nelere dikkat edileceği insani
ilişkilerin kötü olması halinde durumun nereye varacağı gibi konularda bizlere yol
göstermektedir. Kur’an’ı Kerim müminlerin birbirleriyle olan ilişkilerini şu esas üzerine
oturtmaktadır. “müminler ancak kardeştirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltiniz.”
Kur’an müminlerin birbirlerine bakışını kardeşlik esasına bağlayarak en güzel
dayanışma ve yardımlaşmayı tesis edip; huzur, güven, istikrar, birlik ve beraberliğin
hâkim olduğu güzel bir toplum oluşturmayı hedeflemektedir.
12
Nahl 16/ 90
Lokman 31/ 17
14
Şura 42/ 39
15
İsra 17 /28
16
Şura 42/43
17
Furkan 25/ 63
18
Nur 24/27
13
6
4-HZ. PEYGAMBERİN İNSAN İLİŞKİLERİNE VERDİĞİ ÖNEM
Olgun bir Müslüman iki önemli hususta sorumluluğunu bilmeli ve en güzel bir
şekilde bu sorumluluklarını yerine getirmelidir. Bunlardan birincisi dinin temelini
oluşturan ibadetlerini ifa etmesi, ikincisi insan ve çevreye karşı sorumluluk bilinciyle
hareket etmesidir. İnsanın her iki konuda da göstermiş olduğu hassasiyet onun
inancındaki
samimiyetin
bir
göstergesi
olarak
kabul
edilir.
Peygamberimiz
yaşantılarının her alanında olduğu gibi beşeri ilişkiler konusunda da bizim için en güzel
örnektir.
Bir gün sahabe ile oturan Hz Peygamber “sizce müflis kimdir”? diye sorar.
Yanında bulunan sahabe; “ Bize göre müflis, bir dirhem parası ve eşyası kalmamış
bütün malını kaybetmiş kimsedir” diye cevap verirler. Bunun üzerine Hz peygamber
şöyle buyurur. “Benim ümmetimden müflis kimse, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât
gibi ibadetlerle gelen aynı zamanda birisine kötü söz söylemiş, birine iftira etmiş,
diğerinin malını yemiş, bir başkasının kanını dökmüş, başka birini dövmüş olarak
Allah’ın huzuruna gelip, yaptığı ibadetlerin sevabı kötülük ettiği kimselere dağıtılan,
hak sahibi kimselerin alacakları bitmeden de sevapları biten ve o alacaklıların
günahları üzerine yüklenilen ve böylece başkalarının günahları sebebiyle cehenneme
atılan kimsedir.”19 buyurdu. Hadiste de açıkça görüldüğü gibi insan ilişkilerinde iyiliğe
dayalı yönlendirme dini hayatın bir parçası olarak ele alınmaktadır. Hatta ibadet
konuları işlenirken bile sosyal ilişkilerin öne çıkarıldığını söylemek mümkündür.
Nitekim “ Bir kimse yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı terk etmezse Allah’ın onun
yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.”20 Buyurmak suretiyle oruç gibi
güzel bir ibadetle Allah’ın rızasını kazanmak isteyen kimsenin toplumu sıkıntıya
düşürecek kötülüklerden kaçınması gerektiği ifade edilmektedir.
Hz peygamberin doğrudan insan ilişkilerini ilgilendiren durumlardan
bahsederken “Allah ve ahiret gününe iman eden…” Vallahi cennete giremez…” gibi
ifadeler kullanması hiç kuşkusuz insan ilişkilerinin önemine binaendir. Bir Müslüman
19
20
Buhari Edep 102
Buhari Savm 8
7
namaz oruç ve zekât gibi temel ibadetleri yapmak suretiyle kulluk vazifelerinden sadece
birkaçını yerine getirmiş olur. Hâlbuki mükemmel bir mümin olabilmek için yapılması
gereken çok şeyler vardır. Bu bağlamda Hz peygamberin şu hadisleri çok manidardır.
“Sizden biriniz kendisi için istediğini din kardeşi için de istemedikçe gerçek
mümin olamaz,” 21
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirini sevmedikçe de iman etmiş
olamazsınız.”22
“Müslüman insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.”23
Birçok ayet ve hadiste tanımlanan Müslüman, Allah’a ibadet görevinin yanında
insanlarla ilişkilerin de dürüst, samimi, hoşgörülü başkalarına yardım eden, kimseye
kötülük etmeyen, kendisine yapılan kötülüğü bağışlayan, başkalarına yük olmamaya
çalışan olgun kimsedir.
5-İNSAN İLİŞKİLERİNDE ANA UNSURLAR
a-İnsanın kendisini bilmesi
İnsanlar arası ilişkilerin sağlıklı oluşması ve devam etmesinde birlikte yaşayan
herkesin üzerine düşen sorumluluklar vardır. İhtiyaç halinde başkalarından yardım
beklemeyi düşünen kimse, kendisine başvurulduğunda başkalarına yardı etmede
tereddüt göstermemelidir. İnsan ilişkilerinde müspet anlamda ilk adımı atan kişinin
kendisi olmalıdır. Nitekim kendisine nübüvvet görevi verilmeden önceki hayatı göz
önüne getirildiğinde, Hz peygamberin insanların güven, saygı, sevgi ve sempatisini
kazanacak üstün insani ve ahlaki tavırlar içerisinde olduğu görülür. Henüz peygamber
olmadan kendisine Muhammed’ül Emin denilmesi bunun en açık örneklerindendir.
Kişinin kendisini bilmesi kadar üstün ve güzel bir erdem yoktur. Kendisine
yeterince saygısı olmayıp, hem yaratıcı hem de insanlık nezrinde konumunu bilmeyen
Buhari İman 7
Buhari İman 7
23
Buhari İman 4
21
22
8
kişiden başkalarına faydanın beklenmesi mümkün değildir. İnsan ilişkilerinde müspet
gelişme, öncelikle bireylerin başkalarına karşı niyet ve davranışlarını olumlu bir hale
getirmeleriyle başlar. Öyleyse bireyin hayat tarzı yüksek ahlaki değerlere göre
şekillendirilmelidir.
İnsan ilişkilerinde kişinin en çok dikkat etmesi gereken hususlardan bir tanesi
de insanlara karşı samimi ve iyi niyetli olmaktır. İnanç ve ibadetlerde olduğu gibi beşeri
ilişkilerde de samimi olmak dini bir sorumluluktur. Nitekim sahabeden Cerir b.
Abdillah’ın “ namaz kılmak, zekât vermek ve her müslümana karşı samimi davranma
konusunda Hz peygambere biat ettim.” 24 sözleri bunun en açık delillerindendir.Yine Hz
peygamberin “Din nasihattır., buyurunca yanında olanlar; kime karşı samimi olmaktır
ey Allah’ın Elçisi? Dediklerinde, o;Allah’a Allah’ın Elçisine, Allah’ın kitabına
müslümanların önderlerine ve bütün müslümanlara karşı samimi olmaktır.”25 Sözleri
bu hususta çok manidardır.
İnsan ilişkilerinde samimi olmayı tavsiye eden ve en güzel şekilde örnek olan
Hz Muhammed, bu samimiyet ve içtenliğin istismar edilmemesi hususunda uyarılarda
bulunmuştur. Fakat başkasına karşı samimi olmak adına bir takım tuzaklara düşüp zarar
etmek, Peygamberin tavsiyesi olmaz. Hz Peygamber “mümin bir delikten iki kez
sokulmaz”26 buyurarak takip edilmesi gereken yolu ortaya koymak
b-İnsanlara karşı görev ve sorumluluklar
Hz Peygamber kendi örnek yaşantısıyla insanın, Allah’a olan iman ve ibadet
boyutundaki bağlılığını, dünya hayatını da ihmal etmeden sürdürebileceğini en
mükemmel bir şekilde göstermiş ve kendisine inananlara da buna dikkat etmelerini
öğütlemiştir. Hz Peygamber ibadet ve sosyal hayatını programlamada aşırılıklardan
uzak, dünya ahiret dengesini kurmak suretiyle; insanın hem dünyadaki istek ve
ihtiyaçlarını meşruiyet içerisinde karşılayabileceğini hem de inancıyla çelişkiye
düşmeden yaşayarak, ruh ve beden sağlığı yerinde olabileceğini göstermiştir.
24
Buhariİman 43
Müslim İman 95
26
Buhari Edep 83
25
9
Hz Peygamber insana yapılan yardım, iyilik ve en azından kötü
davranmamanın insana büyük değerler kazandırdığını ifade etmektedirler. Bir hadisi
şerifte “Herhangi bir Müslüman hakkında dört kişi müspet anlamda şahitlik ederse
Allah da o kişiyi cennete koyar.”27 buyurmaktadır. Yine insana yönelik yapılan işlerin
üstünlüğünü ifade eden hadislerden bir tanesi de şudur “Yedi grup insan hiçbir gölgenin
bulunmadığı kıyamet gününde Allah’ın arşında gölgelenecektir. Bunlar; halkı arasında
adaletli davranan devlet başkanı, kalbi mescitlere bağlı olan adam, Allah’a ibadet
ederek yetişen genç insan, Allah için birbirini seven ve o sevgiyle bir araya gelip
ayrılan adam, güzel ve soylu bir kadın kendisini davet ettiği zaman – ben Allah’tan
korkarım- deyip uzak duran adam, kimsenin bulunmadığı bir ortamda yalnız başına
iken Allah’ı zikredip gözyaşı döken adam ve sağ eliyle verdiğini sol elinin bilmeyeceği
kadar gizlilik içerisinde muhtaçlara yardım edem adam”28
Dikkat edileceği gibi
hadiste samimiyet ve insan ilişkileri ağırlıklı olarak ele alınmaktadır. İslama göre her
insan kendi imkânları içerisinde mutlaka başkalarının lehine bir şeyler yapmalıdır.
Yapacağı şey güzel bir söz söylemek olsa bile29
İnsanlara yapılacak iyilikler sadece paraya dayalı şeyler olmayabilirler. Hz
Peygamber “ her iyilik bir sadakadır.”30 Buyurarak bu gerçeği açıkça ifade etmektedir.
İnsanlar birbirlerine samimi duygularla ve iyi niyetle muamele de bulunmalıdırlar. Az
veya çok fayda sağlamak kişinin kendi imkânlarına kalmıştır.
6-İNSANİ İLİŞKİLERİ GELİŞTİRME YOOLARI
İnsani ilişkileri geliştirmenin temelinde, insanları tanımak, onlarla diyalog
kurmak ve toplumla iç içe olmak yatmaktadır. Bir insana veya bir topluma bir mesajı
aktarabilmek için, o insan veya toplumun birçok yönüyle bilinmesi gerekmektedir.
Özellikle insanlara din anlatacak kimselerin o toplumu inancıyla, ahlakıyla sosyal
yaşantısıyla ve ekonomisiyle çok iyi tanıması ayrıca o topluma samimiyetiyle, ahlakıyla
ve müspet yaşantısıyla güven vermelidir.
27
Buhari, Cenaiz 85
Buhari, İman 20
29
Buhari, Cihad 128
30
Buhari, Edep 33
28
10
İnanç boyutu dışında insani ilişkilerde fazla bir ayrıma gidilmemelidir. Aynı
inanç çatısı altıda toplananları kardeş kabul ederek, güzellikleri artırmanın ve yanlışları
izale etmenin yolları aranmalıdır. Farklı inanç sahiplerine ise, kendi inancından taviz
vermemek şartıyla onun değerlerine de saygı duyarak karşılıklı görüş alışverişiyle en
güzel diyalog sürdürülmelidir. Hz peygamberin şu ifadesi onun insanlar arası diyaloga
verdiği önemi ortaya koymaktadır. Kendisine İslam’da hangi amel daha üstündür? diye
soran kimseye o “ insanlara yemek yedirmen ve tanıyıp tanımadığın herkese selam
vermendir.”31
İnsanlarla ilişkileri geliştirmek için onlarla tanışıp konuşmak, tanışmanın
yollarını aramak, insan onurunu rencide edecek her türlü davranıştan kaçınmak,
gerektiğin de özür dilemeyi bir erdem kabul etmek, üstünlüğün sadece takvada
olduğunu bilerek mütevazı davranmak gibi özellikler bu hususta dikkat edilmesi
gerekenlerden bazılarıdır
31
Buhari İman 20
11
İKİNCİ BÖLÜM
İNSANLAR ARASI İLİŞKİLERDE YAPILMASI GEREKENLER
1-HAK VE HUKUKA RİAYET ETMEK
İnsan ilişkilerinde en öncelikli husus hiç şüphesiz bir bir hak ve hukukuna
riayet etmektir. Bir arada yaşamanın, toplum olmanın olmazsa olmaz şartıdır bu. Hak ve
hukukun gözetilmediği bir toplumda ne can güvenliğinden ne sosyal düzenden ne
ahlaktan ne de toplum huzurundan bahsetmek mümkün değildir.
Bu itibarla insanın dünya ve ahiret mutluluğunu gaye edinen dinimiz, insan
hayatı için elzem hakları özel koruma altına almıştır. İslam literatürün de bunlara
zarurati hamse denilmektedir. Bu beş şey hem dünya hem de ahiret için mutlaka olması
gereken hususlardır. Bunlar sırasıyla Dini korumak, Canı korumak, Aklı korumak Nesli
korumak ve Malı korumaktır.32 Bunlar olmadığı taktide toplumda kargaşa olur,
dünyanın düzeni bozulur, hayat çekilmez ve ahirette azap olur. Dinimiz getirmiş olduğu
ilkelerle bu hakları en yüksek seviyede korumuş ve bunlara yönelik tecavüzleri de en
şiddetli bir şekilde cezalandırmıştır.
Allah’u Taala her şeyden öne insanlara inanma ve inancını yaşama hakkı
vermiştir. Aksi takdirde dünya hayatının imtihan yeri özelliği söz konusu olmazdı.
İradenin bir anlamı olmaz, insanın diğer canlılardan farklı bir yönü kalmazdı. Bir ayet’i
kerimede bu gerçek şu şekilde ifade edilir “(Resulum) Eğer rabbin dileseydi,
32
Abdülkerim Zeydan Veciz 1.bs .Beyrut 2003 s.379
12
yeryüzündekilerin hepsi iman ederdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak
mısın ?”33
Bizim amacımız konunun insan ilişkileri açısından önemini vurgulamak olduğu
için daha fazla detaya girmeden konuyla ilgili olarak peygamberimizin birkaç hadisini
zikretmekle yetineceğiz.
Hadisler:
‫كل المسلم على المسلم حرام ماله وعرضه ودمه حسب امرئ من الشر ان يحقر اخاه المسلم‬
“Müslüman’ın müslüman’a malı ırzı ve kanı haramdır. Kişiye şer olarak
Müslüman kardeşini hor görmesi yeter.”34
‫من حمل علينا السالح فليس منا‬
“Bize silah çeken bizden değildir.”35
‫من قتل نفسا معاهدا لم يرح راءحة الجنة وان ريحها يوجد من مسيرة اربعين عاما‬
“Her kim bilerek bir kimseyi öldürürse cennetin kokusunu dahi alama, çünkü
cennetin kokusu ona kırk yıllık mesafededir.”36
‫ وعقوق‬، ‫ االشراك باهلل‬:‫ "الكبا ئر‬:‫عن عبدهللا بن عمروبن عاص رضي هللا عنهما عن النبي ص قال‬
"‫ واليمين الغموس‬،‫ و قتل النفس‬،‫الوالدين‬
Abdullah İbni Amr İbni As razıyallahu anhumadan rivayet edildiğina göre
Peygamber aleyhisselam şöyle buyurmuştur.
“büyük günahlar şunlardır: Allah’a ortak koşmak, an babaya itaatsizlik etmek,
haksız yere adam öldürmek ve yalan yere yemin etmek.”37
33
Yunus 10 / 99
Ebu Davud Edep 35
35
Buhari Diyet 2
36
Buhari Diyet 31
34
13
2-TOPLUMA KATILMAK
İnsanın bütün ihtiyaçlarını kendisinin karşılaması mümkün değildir. Bu sebeple
insanların birbirlerine ihtiyaçları vardır. İnsanlar farklı iş bölümleri halinde çalışarak
değişik ihtiyaçlarını giderebilirler. Bir insanın aynı anda hem doktor, hem mühendis,
hem de fırıncı olması mümkün değildir. Herkes toplumun ihtiyaç duyduğu bir işle
meşgul olur.
İnsan sosyal bir canlıdır. Canlılığını sürdürebilmesi içi de kendi dışındakilere
de ihtiyacı vardır. Ve bu ihtiyaçlarını da giderebilmesi insanlarla diyalog kurması
gerekir, topluma karışması gerekir. Temel ihtiyaçları gidermek suretiyle toplumdan
uzak, münferit bir hayat da belki mümkün olabilir. Ancak ideal olan toplumdan
uzaklaşıp basit bir hayat yaşamak değil, tam aksine insanlarla bir araya gelip her türlü
dayanışma ve yardımlaşma içerisinde, bütün yönleriyle gelişmiş güçlü ve huzurlu bir
toplum oluşturmaktır. Bu güzel yapıyı oluştururken de bir fert olarak bazı
fedakârlıklarda bulunmak ve bazı özverili gayretler ortaya koymak gerekmektedir.
İstenmeyen bazı olumsuzluklara karşı sabretmek, affedici olmak, fevri hareketlerden
kaçınmak, doğru ve faydalı olanı güzel bir üslupla anlatmak huzurlu bir toplumun
oluşmasında dikkat edilmesi gerekenlerden bazılarıdır.
Dinimiz insanın zaman zaman toplumdan ve dünya meşgalelerinden uzak
inzevi bir hayat içerisinde nefis muhasebesini öngörmüş hatta emretmiştir. İtikâf ibadeti
toplumdan ve dünya işlerinden el etek çekerek gerçekleştirilen bir nefis muhasebesidir.
Ancak belli aralıklarla kendisini yenileyen nefis, toplumdaki yerini almalı ve her
zamankinden daha fazla topluma katkı sağlamaya çalışmalıdır.
37
Buhari Diyat 2
14
Hadisler:
‫المؤمن الذي يخالط الناس و يصبر على اذاهم خير من الذي ال يخالط الناس وال يصبر على اذاهم‬
“İnsanların arasına katılıp ve onların sıkıntılarına sabreden;, insanların
arasına katılmayıp ve onların sıkıntılarına sabretmeyenden daha hayırlıdır”38
‫حوسب الرجل ممن كان قبلكم فلم يوجد له من الخير شيء اال انه كان رجال موسرا وكان يخالطالناس‬
‫ نحن احق بذا لك منه تجاوزوا عنه‬: ‫وكان يا ْ مر غلمانه ان يتجاوزوا عن المعسر فقال هللا عز وجل‬
“Sizden önceki ümmetlerden bir zat hesaba çekildi, Ama hayır namına bir şey
bulunamadı. Fakat insanların arasına karışırdı ve zengindi. Hizmetkârlarına fakiri
borcundan dolayı affetmelerini emrederdi. Allah biz buna ondan daha layığız onu
affedin buyurdu.”39
3-İNSANLARA GÜVEN VERMEK.
Beşeri ilişkilerin en önemlilerinden biride birbirine güven vermektir. Güvenin
olmadığı yerde huzur olmaz, barış olmaz, istikrar olmaz ve sağlıklı bir toplum olmaz.
İnsan tüm yönleriyle etrafına güven vermeli. Olgun bir mümin, komşusunu, mesai
arkadaşını, beraber yaşadığı insanları; yaptığı icraatlarıyla ve iftira dedikodu, gıybet gibi
onurunu rencide edici ifadelerle rahatsız edip güven kaybına sebebiyet vermemelidir.
Karşısındaki insana yapılan muameleyi kendine yapılıyormuş düşüncesiyle hareket edip
sevinçleri ve kederleri paylaşma yoluna gitmelidir.
İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu gaye edinen İslam, getirmiş olduğu
prensiplerle her türlü sıkıntıdan uzak, ideal bir toplum oluşturmayı hedeflemiştir. Bu
huzur ve güvenin oluşabilmesi de insanların birbirlerine güvenmesi ve güven
vermeleriyle mümkündür.
Hadisler:
‫المسلم من سلم المسلمون من لسانه و يده والمهاجر من هجر ما نهى هللا عنه‬
38
39
Tirmizi Kıyamet 55
Müslim Musakat 30
15
“ İyi müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu
kimselerdir. Asıl muhacir ise Allah’ın yasaklarından kaçınandır.”40
‫ال يؤمن احدكم حتى يحب ال خيه ما يحب لنفسه‬
“Sizden biriniz kendisi için istediğini din kardeşi içinde istemedikçe gerçek
manada iman etmiş olamaz.”41
‫من حمل علينا السالح فليس منا ومن غشانى فليس منا‬
“Bize silah çeken bizden değildir. Bizi aldatanda bizden değildir.”42
‫المؤمن يا لف و يؤلف وال خير فيمن ال يالف وال يؤلف‬
“Gerçek mümin seven ve sevilendir. Sevmeyen ve sevilmeyen kimsede hayır
yoktur.”43
‫ الذي ال يامن جاره بوائقه‬:‫ قال‬،‫ و هللا ال يؤمن قيل ومن يا رسول هللا‬،‫ و هللا اليؤمن‬،‫و هللا ال يؤمن‬
“Vallahi iman etmiş olamaz, vallahi iman etmiş olamaz, vallahi iman etmiş
olamaz. “Kim ey Allah’ın Resulü” denildiğinde “şerrinden komşusu emin olmayan
kimse” buyurdu”44
‫المومن غر كريم والفاجر خب لئيم‬
“Mümin cömerttir kötülük düşünmez, günahkâr ise cimri ve hilekârdır.”45
Buhari İman 4
Buhari İman 7
42
Buhar İman 164
43
Buhari Edep 27
44
Mülim İman 73
45
Tirmizi Bir 41
40
41
16
‫ ومن فرج عن‬،‫من كان فى حاجة اخيه كان هللا في حاجته‬. ‫المسلم اخو المسلم ال يظلمه وال يسلمه‬
‫ ومن ستر مسلما ستر هللا يوم القيامة‬،‫مسلم كربة فرج هللا عنه بها كربة من كرب يوم القيامة‬
“Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim
etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Alla da ihtiyacını karşılar. Müslümandan
bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir
müslümanın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter.”46
4-BİRBİRİNİ SEVMEK
Huzurlu bir toplumun oluşmasında ihtiyaç duyulan etmenlerden bir tanesi de
insanların birbirlerini sevmeleridir. Sevgi olmadan samimiyet olmaz. Samimiyet
olmadan da bir araya gelinmez. Sevgi ve samimiyete dayalı olmayan ilişkiler, menfaate
dayalı günübirlik ilişkilerdir. Toplum fertlerinin birbirlerine güvenmeleri, birbirlerine
sevgi ve saygıyla yaklaşmaları iyi bir dayanışma içerisinde olup ve güçlü bir bütün
olabilmeleri; her türlü çıkar ilişkisinden uzak samimi duygularla birbirini sevmeleriyle
mümkündür. Mümin mümini her şeyden önce bir din kardeşi olduğu için sevmelidir.
Zira din kardeşliği nesep kardeşliğinden daha önde kabul edilir.47 Sevgi kuru bir sözden
ibaret değildir. Bütün icap ve gerekleriyle yerine getirildiği takdirde fonksiyonunu icra
eder. Müminin din kardeşini sevmesi, yaratıcısını sevmesiyle doğru orantılıdır.
Müslüman sadece müslümanı değil Müslüman olmayanı da sevmeli. Çünkü o
insan her ne kadar Müslüman olmasa da tabiatında inanma ihtiyacını barındıran bir
canlıdır. Onun inanmayışı belki de müslümanın bir kabahatidir. Çükü Müslüman
islamın bütün güzelliklerini yaşantısıyla ortaya koyup karşısındakini de bu güzelliklere
davetle sorumludur. Özellikle, ilişkilerin maddi ölçülerle şekillendiği günümüz
dünyasında, hayatı monotonluktan kurtarıp, ruh ve bedenin huzurla yaşayabileceği
seviyeye getirmek için sevmek ve sevilmeye daha çok ihtiyacımız vardır.
Müslim Bir 58
İmam Nevevi Riyazüs’salhin Peygamberimizden Hayat Ölçüleri Tercüme ve Şerhi İstanbul 2005
Erkam yayınevi C:4 s.415
46
47
17
Hadisler:
‫ال تدخلوا الجنة حتى تؤمنوا وال تؤمنوا حتى تحابوا اوال ادلكم على شىء اذا فعلتموه تحاببتم افشوا‬
‫السالم‬
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirini sevmedikçe de iman etmiş
olamazsınız. Yaptığınız da kendisiyle birbirinizi seveceğiniz şeyi size söyleyeyim mi?
“aranızda selamı yayınız.”48
‫ اين المتحابون بجال لي ؟ اليوم اظلهم يوما ال ظلي اال ظلي‬:‫ان هللا يقول يوم القيامة‬
“Allah’ Taala kıyamet gününde “Benim için birbirini seven kullarım nerede?
Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde
gölgelendireceğim.”
‫اذا احب الرجل اخاه فليخبره انه يحبه‬
“Bir kimse kardeşini sevdiği vakit, onu sevdiğini kendisine bildirsin.”49
‫ يالف ويؤلف وال خير فيمن ال يالف وال يؤلف‬:‫المؤمن‬
“Mümin; hem seven hem de sevilendir. Sevmeyen ve sevilmeyen kimse de hayır
yoktur.”50
5-BİRBİRİNE SEVGİ VE SAYGIYLA MUAMELE ETMEK
Huzurlu bir toplumun temel yapıtaşlarından bir tanesi de birbirine karşı sevgi
ve saygıyla muamele etmektir. İnsani ilişkilerin belli bir düzen ve disiplin dâhilinde
sürdürülebilmesi için hukuk kurallarının yanında sevgi ve saygınında bulunması
gerektiği bir gerçektir. En küçük toplum olan aileden başlamak üzere bütün toplumlara
varıncaya kadar, huzur güven ve dayanışmanın sağlanmasında, sevgi ve saygının rolü
çok büyüktür. Küçükle büyüğü, işçiyle işvereni, amirle memuru, çocukla ebeveyni bir
çatı altında tutan en önemli bağ sevgi ve saygı bağıdır. Bu duygularla hareket etmek
Müslim İman 93
Ebu Davud Edep 12
50
Buhari Edep 27
48
49
18
kişiyi dünya açısından önemli bir mertebeye getirdiği gibi Allah katında da büyük
derecelere ulaştırır.
Müslümana yakışan başta kendi yakınları olmak üzere çevresindeki büyüklere
saygı, küçüklere de sevgiyle muamele edip herkesin güven ve beğenisini kazanıp olgun
bir kişilik ortaya koymaktır. En önemli yaptırım müeyyidelerinden bir tanesinin de
sevmek ve değer vermek olduğunu bilerek, işlenen suçlara karşı sürekli ceza verme
yoluna gidilmemelidir. İnsanlara seviyelerine göre hitap edip, onlardan imkân ve güçleri
oranında verim beklemek gerekir.
Hadisler
‫ليس منا من لم يرحم صغيرنا و يوقر كبيرنا‬
“Küçüklerimize acımayan, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.”51
‫ما اكرم شا ب شيخا لسنه اال قيض هللا من يكرمه‬
“Bir genç yaşlılığından dolayı bir kimseye yardımcı olursa Allah da o gence
ikram edecek kimseleri lütfeder”52.
6-ALÇAK GÖNÜLLÜ OLMAK
Alçak gönüllü ve yumuşak huylu olmak, insanların birbirlerine karşı temel
insani sorumluluklarındandır. İnsan, başkalarıyla iletişim kurmak, duygu ve
düşüncelerini, dert ve sıkıntılarını etrafındakilerle paylaşmak, toplumda sözü dinlenilen
itibarlı bir kimse olmak istiyorsa alçak gönüllü ve tevazu sahibi olmalıdır. Hz
peygamberin yirmi üç yıl gibi kısa bir sürede eşine rastlanılamayacak dönüşümü
sağlamasında onun alçak gönüllü ve merhametli olması temel etkenlerdendir.
Tevazunun olmadığı yerde insani ilişkileri temelinden yok eden gurur ve kibir vardır.
Kur’an’ı Kerim tevazunun, olgun bir müminin özelliği olduğunu şu şekilde ifade eder.
“Rahman’ın kulları yeryüzünde tevazuyla yürürler ve cahil kimseler onlara musallat
51
52
Tirmizi Bir 15
Tirmizi Bir 75
19
olduğunda da “Selam” deyip geçerler.”53 Başka bir ayeti kerimede de tevazunun ve
alçak gönüllülüğün zıddı olan gurur ve kibir şöyle yerilmektedir. “yeryüzünde
böbürlenerek yürüme, çükü sen ne boyca dağlara uzanabilir nede yerleri
delebilirsin.”54
Olgun mümin; “ tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” Anlayışıyla hareket edip
bütün ilişkilerinin temeline alçak gönüllü, yumuşak huylu ve tatlı dilli olmayı
yerleştirerek hem dünyada hem de ahirette mutlu olmanın yollarını aramalıdır.
Hadisler:
‫ان هللا اوحى الى ان تواضعوا حتى ال يفخر احد على احد وال ينبغي احد على احد‬
“Allah bana birbirinize tevazuyla muamele etmenizi, kimsenin kimseye karşı
övünmemesini ve bir kimsenin başkasına zulmetmemesini vahyetti.”55
‫كن في الد نيا كا نك غريب او كا نك عابر سبيل وعد نفسك من اهل القبور‬
“Dünyada bir yabancı gibi veya bir yolcu gibi ol.ve kendini kabir ehlinden
say.”56
‫ان هللا رفيق يحب الرفق فى االمر كله‬
“Alla Refiktir (kullarına kolaylık diler.) Kullarınında her hususta yumuşaklıkla
muamele etmelerini ister.”57
‫اناهلل رفيق يحب الرفق و يعطي على الرفق ما ال يعطي على العنف و ما ال يعطي على ما سواه‬
“Allah refiktir, sözde ve işte nazikliği sever. Allah sertlik ve kabalığa hatta
ondan başkalarına vermediğini rifke (yumuşaklığa) verir.”58
53
Furkan 25/63
İsra 17 / 37
Müslim Cennet 64
56
İbni mace Zühd 3
57
İbni Mace Edep 9
58
Müslim Bir 77
54
55
20
‫عليك با الرفق فا ن الرفق ال يكون في شيء اال زا نه وال ينزع من شيء اال شا نه‬
“Sana rirfk gerek çünkü rifk, bulunduğu şeyi güzelleştirir, uzaklaştığı şey ise
çirkinleştirir”59
‫ و ارشادك الرجل‬،‫ و امرك با لمعروف و نهيك عن المنكر صدقة‬،‫و تبسمك فى وجه اخيك لك صدقة‬
‫ و اما طتك الحجر و الشوك و العظم عن الطريق لك صدقة‬،‫فى ارض الضال ل لك صدقة‬
“ Kardeşinin yüzüne gülümsemen senin için bir sadakadır. İyiliği emredip
kötülükten sakındırman senin için bir sadakadır. Küfür diyarında bir kimseyi irşad
etmen senin için bir sadakadır. Yolda bulunan bir taş, kemik parçası ve dikeni yoldan
atman senin için bir sadakadır.”60
7-İYİLİĞİ ÖNERİP KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK
Birbirimize karşı görev ve sorumluluklarımızdan bir tanesi de iyilikleri önerip
kötülüklerden sakındırmaktır. İyilik ve güzelliklerin artması, çirkin ve istenmeyen
şeylerinde azalması için, en önemli yöntemlerden bir tanesidir, iyiliği önerip kötülükten
sakındırmak.
Maruf, islamın iyi olarak kabul ettiği ve Allah’a taatin içinde saydığı her
şeydir. Münker ise bunu zıddı olup, islamın iyi saymadığı, dinin emirlerine aykırı
bulduğu ve Allah’a karşı masiyet olarak gördüğü şeylerdir.61 Konuyla ilgili olarak
Kur’an da birçok ayeti kerime mevcuttur. Bunlardan bazıları şunlardır: “Sizden hayra
çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun.”62 , “Siz insanlar için
çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten menedersiniz.”63, “Sen af
ve kolaylık yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.”64 İleride de geleceği üzere
konu hakkında çokça hadisler vardır. Bütün bu deliller göz önünde bulundurulduğu
Müslim Bir 78
Buhari Cihad 128
61
İmam Nevevi a.g e C:2 s.65
62
Ali İmran 3 /104
63
Ali İmran 3 / 110
64
A’raf 7/199
59
60
21
zaman, Ma’rufu emr ve münkerden nehyetmenin Müslümanlar üzerine kifai bir farz
olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda bu farz, İslam’ın en büyük farzlarından biri ve
dinin temelidir65. Buna göre İslam ümmeti bu görevi yerine getirecek cemaati
yetiştirmek zorundadır.
İyiliği emir ve kötülükten nehiy vazifesi yapan kimseler, İslam’ın tebliğ
metodunu çok iyi bilmek zorundadırlar. Nezaket, iyi muamele, yumuşak davranış,
merhametle yaklaşma gibi esaslar, böyle kimselerde bulunması gereken temel
vasıflardır. Olgun mümin toplumda cereyan eden hadiseler karşısında tarafsız kalma
hakkına sahip değildir. Mutlaka bir şekilde tepkisini ortaya koymalıdır. Fert ve toplum
menfaatine olan şeyleri onaylayıp desteklemeli, zararına olan şeyleri ise en uygun bir
yöntemle ifade edip o sıkıntının giderilmesine katkıda bulunmalıdır.
Hadisler:
‫ وذا اك اضعف‬، ‫ فا ن لم يستطع فبقلبه‬، ‫ فان لم يستطع فبلسانه‬، ‫من راى منكم منكرا فليغيره بيده‬
‫االيمان‬
“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin, Şayet eliyle değiştirmeye gücü
yetmezse diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltsin ki,
bu da imanın en zayıf derecesidir.” 66
‫و الذي نفسي بيده لتا مرن با المعروف و لتنهون عن المنكر اوليو شكن هللا ان يبعث عليكم عقا با‬
‫منه ثم تدعونه فال استجاب لكم‬
“Canımı gücü ve kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, ya iyilikleri
emreder ve kötülüklerden nehyedersiniz, ya da Allah kendi katından yakın zamanda
üzerinize bir azap gönderir. Sonra Allah’a yalvarıp dua edersiniz ama duanız kabul
edilmez.”67
‫ للله ولكتابه ولرسوله وال ئمة‬:‫ قا ل‬.‫ قالوا لمن‬،‫ الد ين النصيحة‬،‫ الد ين النصيحة‬،‫الد ين النصحة‬
‫المسلمين و عامتهم‬
İmam Nevevi a.g.e C:2, s 65
Müslim İman 78
67
Tirmizi Fiten 9
65
66
22
“Din nasihattir, Din nasihattir, din nasihattir, kimin için dediler? Peygamber
sav “Allah için, Allah’ın kitabı için, Allah’ın Resulü için, Müslümanların yöneticileri
için, ve bütün Müslümanlar için “68
8-HATALARI BAĞIŞLAMAK
İnsan tabiatı itibariyle yanlış yapabilen ve hataya meyyal bir canlıdır. İnsan
bilerek veya bilmeyerek arzu edilmeyen birtakım tavır ve davranışlarda bulunabilir.
Olgun bir insanın yapması gereken, hatasının farkına varıp, yanlışa ısrar etmeden bir an
önce o hatadan vazgeçmesidir.
Başkaları tarafından yapılan hataların, anlayış ve hoşgörüyle karşılanması da
en azından kişinin kendi hatasından dönmesi kadar önemlidir. Yapılan bir yanlışa
aynısıyla karşılık verme yoluna gidildiği zaman, yapılan iş sadece yanlışı artırmak olur.
Hatadan dönmek bir erdem olduğu gibi, hatayı bağışlamakta bir erdemdir Tabi burada
bahsettiğimiz kişinin şahsına yönelik bağışlanması mümkün olan hatalardır. Toplumun
huzur ve düzenini bozmaya yönelik suçların bağışlanması fertlere ait bir tasarruf
değildir.
İnsan nisyan ile malul olup, hata işlememe gibi bir özelliğe sahip olmadığına
göre, o insanın oluşturduğu toplumda huzur, güven ve barışın olabilmesi için, karşılıklı
anlayış ve hoşgörülü yaklaşım kaçınılmazdır. Kur’an’ı Kerim de olgun müminin
özellikleri zikredilirken onun affediciliği şu ifadelerle övülmektedir. “Onlar, bollukta
ve darlıkta verirler, öfkelerini yutkunurlar ve insanların kusurlarını affederler. Allah iyi
davrananları sever.”69 Ancak hataları bağışlama adına her zaman zarar eden ve bu
güzel davranışlar yüzünden sürekli sömürülen konumuna düşmemek gerekir. “olgun
mümin bir delikten iki kez sokulmaz” anlayışı gereğince, akıllı Müslüman; acıyan
olduğu kadar, karını zararını bilen, güzel duygularıyla istismar edilmeyen vakur bir
Müslüman olduğunu ortaya koymalıdır.
68
69
Buhari İman 17
Ali İmran 3/134
23
Hadisler:
‫ يحكي نبيا من اال نبيا ء ـ‬.‫كا اني انظر ا لى رسو ل هللا صعو‬.‫و عن ابن مسعود ر ضي هللا عنه قال‬
‫ اللهم اغفر لقومي فا‬:‫ وهو يمسح الدم عن وجهه و يقول‬،‫ ضربه قومه فا دموه‬. ‫صلوات هللا وسالمه عليهمـ‬
.‫نهم ال يعلمون‬
İbni Mes’ud Radiyallahu anh’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir. “ Resülüllah
as.’ı görür gibiyim o, peygamberlaeden birinin halini anlatıyordu. Kavmi onu dövmüş
kanlar içinde bırakmışlardı, O peygamber hem yüzündeki kanları siliyor, hemde şöyle
dua ediyordu: Ey Allah’ım! Kavmimi bağışla çünkü onlar gerçeği bilmiyorlar.”70
‫ليس الشدي د با الصر عة انما الشدى د الذى يملك نفسه عند الغضب‬
“pehlivanlık, güçlü ve kuvvetli olmakla değildir. Gerçek pehlivanlık şiddet
anında nefsine hakim olmakladır.”71
‫ قال فما‬. ‫ فقيل اال نقتلها ؟ قال ال‬، ‫فجى ء بها‬. ‫ان يهو دية اتت النبي ص بشاة مسمومة فا اكل منها‬
‫زلت اعرفها فى تهوات رسو ل هللا‬
“Yahudi bir kadın Peygamber sav’e zehirli koyun eti getirdi peygamberde
ondan yedi. Daha sonra kadın Peygamberin huzuruna getirilip, o’nu öldürelim mi?
Diye sorulduğunda, Peygamber; hayır öldürmeyin buyurdu. Ravi, etin etkisini hala
Peygamberin dimağında görür gibiyim.”72
70
Buhari Edep 68
Buhari Edep 76
72
Buhari Hibe 28
71
24
9-ARABULUCULUK YAPMAK
Tabiatında yanlış yapmayı ve hata işlemeyi barındıran insan, çevresindekilerle
zaman zaman dargın küskün veya huzursuz olabilir. Diğer insanlara düşen önemli
görevlerden bir tanesi de bu tür sıkıntıları da izale etmektir. En uygun yöntemlerle
çözüme kavuşturmaktır. Olabilir ki insan bir an kendine hâkim olamayıp fevri
hareketlerle etrafındakilere küsmüş veya kırılmış olabilir. Bu durumda en doğru olan bir
an önce özür dileyip barışmaktır. Ancak bazıları çeşitli nedenlerden dolayı ki bu gurur
olur, cahillik olur, özür dileyemez belki de bu hususta birilerinin yardımcı olmasını
bekler. Onun için bu tür sıkıntıların giderilmesinde yakın akrabadan başlayarak
toplumun tüm fertlerine önemli görevler düşmektedir.
Yalanın her çeşidine şiddetle karşı olan dinimizin, insanların arasını
düzeltmede bunu caiz görmesi hiç şüphesiz İslamın insani ilişkilere verdiği önemin bir
göstergesidir.
Hadisler:
‫ليس الكذا ب الذي يصلح بين الناس و يقول خيرا فينمي خيرا او يقول خيرا‬
“İnsanların arasını bulmak için hayırlı haber götüren (veya hayırlı söz
söyleyen) kimse yalancı sayılmaz.”73
. ‫ قال " صالح ذات البين‬، ‫اال ئنبء كم بدرجة افضل من الصالة والصيام و الصدقة ؟ قالوا بلى‬
‫ هي الحالقة‬،‫وفساد ذات البين‬
“peygamberimiz; sizlere nafile oruç, nafile namaz ve sadakadan daha faziletli
ameli bildireyim mi? Orada bulunanlar evet, deyince Peygamberimiz;
iki kişinin
arasını düzeltmektir. Ve insanların arasını bozmak dini tıraş etmektir. Buyurdu.”74
‫ الحرب واالصالح‬:‫ اال فى ثال ث‬، ‫قال ابن شهاب " ولم اسمع يرخص في شىء مما يقو ل الناس كذب‬
‫بين الناس و حديث الرجل امرئته وحديث المرئة زوجه‬
73
74
Buhari Sulh 2
Ebu Davud 50
25
ibni Şihab ; “ insanların yalan söylemelerine şu üç yerin dışında müsaade
edildiğini duymadım. Bu üç yer: Savaşta düşmanı yanıltmak için, insanların arasını
düzeltmek için, karı kocanın aralarındaki sıkıntıyı gidermek için birbirlerine karşı yalan
söylemeleri.”75
10-DAVETE İCABET ETMEK
İnsanları davet etmek ve insanların davetine icap etmek, beşeri ilişkilerin
gelişmesini sağlayan en önemli unsurlardandır. Bizim için yegâne örnek olan sevgili
peygamberimiz, imkânları ölçüsünde hem insanları davet etmiş hem de insanların
davetlerine icabet etmeye çalışmıştır. Davet etmemek ve davete icabet etmemek, beşeri
ilişkileri bozduğu gibi kişinin zamanla toplumdan tecrit edilip, tek başına müzbit bir
hayat yaşamasına sebep olabilir. Bu itibarla Peygamberimiz, davete karşılık vermeyi
sıradan bir ahlak kuralı olarak değil, müslümanın müslümandaki bir hakkı olarak76
değerlendirmektedir.
Müslümanın bütün amellerinde olduğu gibi bu amelinin temelinde de ihlâs
olmalıdır. İhlâs ve samimiyetten uzak olarak, bir takım menfaatler için yapılan davet ve
icabetler, sevap kazandırmayacağı gibi insanın günah işlemesine de vesile olabilir.
Hadisler:
‫ رد السالم و عيادة المريض و ا تباع الجناءز واجابةالدعوة وتشميت‬. ‫حق المسلم على المسلم خمس‬
‫العاطس‬
“Müslümanın Müslüman üzerindeki hakkı
beştir.
Selamını almak,
hastalandığında ziyaret etmek, cenazesinin ardından yürümek, davetine icabet etmek ve
aksırdığında hayır duada bulunmaktır.”77
‫شر الطعام طعام الوليمة يدعى لها االغنيا ء ويترك الفقراء ومن ترك الدعوة فقد عصى هللا ورسوله‬
Müslim Bir 101
Buhari Cenaiz 2
77
Buhari Cenaiz 2
75
76
26
“yemeklerin en şerlisi, zenginlerin çağrılıp fakirlerin terk edildiği yemeklerdir.
Davete gitmeyen kimse Allah ve Resülu’ne karşı gelmiş sayılır.78
‫اذا دعي احدكم الى الوليمة فليا تها‬
“Sizden biriniz düğün yemeğine davet edildiği zaman ona katılsın.”79
11-HASTAYI ZİYARET ETMEK
Davete icabet etmekte olduğu gibi hastayı ziyaret etmekte, fertlerin birbirlerine
karşı hem insanlık hem de Müslümanlık görevidir. İnsanların birbir yardım ve
desteklerine her zaman ihtiyaçları vardır. Özellikle hasta olan birisinin çok daha fazla
ilgiye ihtiyacı vardır. Hastayı ziyaret etmek, onun maddi ve manevi sıkıntılarını bir nevi
paylaşmak demektir. Çevremizde bir hasta varsa din, dil ırk ve düşünce farklılığı
gözetmeksizin sırf ihtiyacı olduğundan dolayı onu ziyaret edip maddi ve manevi yönden
ona destek verip hem gönlünü hem de duasını almaya çalışmalıyız.
Hadisler:
‫وعيا دة المريض والتبا ع الجنازة واجابة الدعوة و‬، ‫ رد السالم‬: ‫حق المسلم على المسلم خمس‬
‫تشمية العاطس‬
“Müslümanın
Müslüman
üzerindeki
hakkı
beştir.
Selamını
almak,
hastalandığında ziyaret etmek, cenazesine iştirak etmek, davetine icabet etmek ve
aksırdığında hayır duada bulunmak.”80
‫اطعموا الجاءع و عودوا المريض و فكوا العانى‬
“Açları doyurunuz, hastaları ziyaret edin, esirleri serbest bırakın.”81
78
Buhari Nikah 73
Buhari Nikah 71
80
Buhari Cenaiz 2
81
Buhari Maraz 4
79
27
12-SELAMLAŞMAK
Salamlaşmak, müminlerin birbirlerine karşı önemli sorumluluklarından bir
tanesidir. Selamlaşmak çok önemli bir ahlaki davranış ve güzel bir adabı muaşerat
olmanın yanında önemli bir ibadettir. “es-selam Allah’ın isimlerinden bir tanesidir.
Selam “Allah’ın ismi senin üzerine olsun”, yani sen onun himayesi altındasın
demektir.82 Kur’an’ı Kerim’de “ Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve
güzel yaşama dileği olarak birbirinize selam veriniz.”83, “Bir selam ile selamlandığınız
zaman sizde ondan daha güzeliyle selam verin veya verilen selamı aynen iade
edin.”84Buyrulmaktadır.
Bu ayet-i kerimelerden hareketle ulemamız, selam vermenin sünnet, almanın
farz-ı kifaye olduğu hükmüne varmışlardır.85 Selamlaşmanın yeri konusunda bazı
sınırlamalar getirilmiştir. Mesela oyun oynayana şarkı söyleyene, abdest bozmakta
olana, hamamda veya başka bir yerde çıplak bulunana, selam verilemeyeceği gibi; hutbe
ve sesli olarak Kur’an okuma, hadis rivayeti, ilim okutma, ezan ve ikamet esnasında da
selam alınamayacağı ifade edilmiştir.86
Selam, Müslümanların adeta parolasıdır. Birbirini tanımayan insanlar birbirine
selam verip alınca, aralarında ilk anlaşma ve kaynaşma sağlanmış olur. Çünkü bu
şahıslar en büyük ortak payda olan “din kardeşliği” ‘n de buluşmuşlar demektir. Ayrıca
selam dostluğun, kardeşliğin, karşıdakine sevgi ve saygı duymanın, mütevazı
davranmanın ve insanların kalplerini kazanmanın ilk basamağıdır. Bu sebeple tanıdık
tanımadık herkese selam vermeyi Peygamberimiz öğütlemiştir.
Hadisler:
‫ تطعم الطعام وتقرء السالم على من عرفت ومن لم تعرف‬:‫اي اال سالم خير ؟ قال‬
Prof. Vehbe Zuhayli İslam Fıkıh Ansiklopedisi 2. bas. 1992 İstanbul Risale C: 4 sa,379
Nisa 24/ 61
84
Nisa 4/86
85
İmam Nevevi age. C:4 s. 407
86
İmam Nevevi age. C: s. 408
82
83
28
Adamın biri peygamber; -İslamın hangi özelliği daha hayırlıdır, diye sordu?
Resl’u Ekrem “Yemek yedirmen, tanıdığın tanımadığın herkese selam vermendir.”
Buyurdu.87
‫يسلم الصغير على الكبير و الما ر على القطيع والقليل على الكثير‬
“Küçük büyüğe, hareket halindeki oturana, azlık çokluğa selam versin.”88
‫ان اولى الناس با هللا من بدءهم با السالم‬
“Allah katında insanların hayırlısı, selama önce başlayandır”89
‫ فليست االولى با حق من االخرة‬، ‫ فا ذا اراد ان يقوم فسلم‬،‫اذ انتهى احدكم الى المجلس فسلم‬
“Sizden biriniz bir meclise vardığında selam versin. Oradan ayrılmak
istediğinde de selam versin. Birinci selam diğerinden daha evla değildir.”90
13-MUSAFAHA YAPMAK
Musafaha sözlükte; el sıkışmak ve tokalaşmak demektir. İslami musafaha; iki
kişinin karşılaşması halinde, selamlaşmadan sonra daha çok iki el kullanılarak yapılan
el sıkışmayı ifade eder.91 Musafaha selamın Bir ileri aşaması olup sevgi ve samimiyetin
pekişmesini sağlayan önemli bir unsurdur. Musafaha yapmak, tarafların hal ve hatır
sormalarına, sevinç ve kederleri paylaşmalarına, zemin hazırlayan bir ilk adımdır.
El sıkışan insanlar bu sıcak jestle, kardeşçe bir ilişki içinde olduklarını ve
aralarında samimi bir yakınlık olduğunu ortaya koyarlar. Musafaha sünnettir ve
Resulullah tarafından değer verilen önemli bir davranıştır.92 İyi niyet ve nezaketin
toplumda yaygınlık kazanmasını sağlayan gönüllü ve sembolik bir harekettir ve sosyal
hayata kalite getiren bir davranıştır.
Müslim İman 63
Buhari İstizan 4
89
Ebu Davud Edep 133
90
Ebu davud Edep 139
91
Abdul Kadir Halit Adab’ı Muaşerat Umut Matbaacılık İstanbul 2005 s. 74
92
Abdul Kadir Halit a.g.e
87
88
29
Hadisler:
‫ما من مسلمين يلتقيان فيتصافحان اال غفر لهما قبل ان يفترقا‬
“İki Müslüman karşılaştıklarında musafaha yaparlarsa, oradan ayrılmadan
önce günahları bağışlanır.”93
‫تصافحوا يذهبن الغل و تهادوا تحابوا و تذهبن الشحناء‬
“Musafaha yapınız aranızdaki kin yok olsun, hediyeleşin ki birbirinizi sevesiniz
ve cimriliğiniz yo kolsun.”94
‫من تمام التحية االخذ با اليد‬
“Musafaha etmek üzere mümin kardeşinin elinden tutmak, selamlaşmak
kabilindendir.”95
14-SILA-İRAHİMDE BULUNMAK
Sıla-i rahim, akraba ve yakınları ziyaret etme, hallerini ve hatırlarını sorma,
gönüllerini alma anlamında dini- ahlaki bir terimdir.96 İslam’da insanlar arası ilişkilere
önem verildiği gibi özellikle yakınlardan başlayarak anne ve babanın ve sırayla diğer
akrabaların ziyaret edilip gözetilmesi prensibi son derece önemlidir.
Halid b. Zeyd hazretlerinden rivayet edildiğine göre bir adam Hz Peygambere
gelerek: “Ya resulallah; beni cennete sokacak bir ibadet söyler misin? dedi. Resulullah
(s.a.v) şu cevabı verdi:
93
Ebu Davud Edep 142
Malik Hüsnül Hulk 16
95
Tirmizi İstizan 31
96
Abdul Kadir Halit age. S.55
94
30
“Allah’a ibadet eder ve O’na hiç bir şey ortak koşmazsın, namaz kılar, zekât
verir ve sla-i rahim edersin.”97
Peygamber Efendimizin bu kadar önemle üzerinde durduğu ve yapıldığı zaman
Müslümanların cennete girmelerine sebep olacağını haber verdiği sıla-i rahim; sadece
bir ziyaret değil, ama aynı zamanda her türlü hayır işlerde akraba ve yakınların görülüp
gözetilmesi anlamındadır.
Gerek ayet-i kerimelerde, gerek hadisi şeriflerde sıla-i
rahmin, namaz ve zekât gibi farz ibadetlerden hemen sonra zikredilmesi, İslam’daki
önemini göstermektedir. Bu açıdan İslam âlimleri sıla-i rahimde bulunmanın vacip
olduğunu98 söylemişlerdir. Kur’an’ı Kerim’de Allah’u Taala konuyla ilgili olarak şöyle
buyurur. “Ey insanlar! Sizi bir tek kişiden yaratan ve ondan eşini yaratıp o ikisinden
birçok erkekler ve kadınlar yaratan rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anıp
kendisini vesile ederek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a saygısızlık etmekten
ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakınınız. Allah sizin üzerinizde tam bir
gözeticidir.”99
Sıla-i rahimin gerçekleşmesi durumunda, akrabalar arasındaki sevgi bağları
güçlendirilir, dargınlıklar sona erer. Sevinç ve üzüntüler karşılıklı paylaşılıp sıkıntılara
birlikte çareler arama yoluna gidilir. Özellikle yaşlılar toplumda yalnız kalmadıkları,
çevrelerinde kendilerini seven, arayıp soran insanların bulunduğu inancıyla son yıllarını
huzur ve mutluluk içinde geçirirler.
Hadisler:
‫من احب ان يبسط له في رزقه و ينسا له في اثره فليصل رحمه‬
“Rızkının çoğalmasını ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp
gözetsin.”100
‫ال يدخل الجنة قاطع رحم‬
“Sla-i rahimi kesen cennete giremez.”101
97
Buhari Zekat 1
Halit age.s 56
99
Nisa 4 /1
100
Buhari Edep 12
98
31
‫ليس الواصل با المكافئ و لكن الواصل الذي اذا قطعت رحمه وصلها‬
“Akrabansın yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş
sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten adam, kendisiyle ilgiyi kestikleri zaman bile onlara
iyilik etmeye devam edendir.”102
‫الرحم شجنة من هللا من وصلها وصله هللا ومن قطعها قطعه هللا‬
“Rahim Allah’ın rahmetinden bir daldır. Kim ona iyilik yaparsa, Allah’da ona
iyilik yapar. Kim ondan bağlarını keserse Allah’ta ondan rahmetini keser.”103
15-DOSTLUKTA VE DÜŞMANLIKTA MUTEDİL OLMAK
Hayatın her alanında olduğu gibi beşeri ilişkilerde de itidalle hareket etmek ve
İfrat ve terfide varmamak gerekir. Hiçbir şeyin aşırısının faydalı olmayacağı
düşüncesinden hareketle, dostluğun ve düşmanlığında ölçülü olması gerektiğini
bilmeliyiz.
Kur-anı Kerim çeşitli ayetlerde tutum ve davranışların ifrat ve tefrit yolundaki
sapmaları yermiş ve itidalli davranmanın önemine işaret etmiştir. Harcamalarla ilgili
olarak “Eli sıkı olma, büsbütün eli açıkta olma, sonra kınanır hasretini çeker durursun.”
104
buyurarak bu ve benzeri ayetlerde ifrat-tefrit dengesinin gereğine işaret etmiştir.
İnsanoğlu nefis taşıyan bir canlı olduğu için ilişkilerin aynı düzeyde
sürdürülmesi mümkün olmayabilir. Duruma ve değişen şartlara göre dostluğun yerini
düşmanlık, düşmanlığın yerini de dostluk alabilir. İnsanın dost kabul ettiği kimseleri baş
tacı edinip onlardan gelebilecek her türlü zarardan kendini emin görmesi ne kadar
yanlışsa, aynı şekilde düşman kabul ettiği kimseleri de, asla bir araya gelinmez,
barışılmaz güvenilmez ve kendisinden zarardan başkası beklenmez şeklinde kabul
Müslim Bir 19
Buhari Edep 15
103
Müslim Bir 17
104
İsra 17 /29
101
102
32
etmesi de yanlıştır. Mümin imanında, ahlakında ve tüm yaşantısında her türlü yanlışlık
ve aşırılıktan uzak, doğru ve dengeli bir yol takip etmelidir.
Hadisler:
‫ و ابغض بغيضك هونا ما عسي ان يكون حبيبك‬.‫احبب حبيبك هونا ما عسي ان يكون بغيظك يوما ما‬
‫يونا ما‬
“Dostunu bir gün düşman olacakmış gibi sev, düşmanına da bir gün dost
olacakmış gibi düşmanlık yap.”105
‫اذا قاتل احدكم فليجتنب الوجه‬
“Sizden biriniz birisiyle kavga ettiği zaman onun yüzüne vurmasın.”106
.
16-KOMŞUSUYLA İYİ GEÇİNMEK.
Komşu; evleri yakın olan kimselerin birbirlerine göre aldıkları isimlerdir.107
Sosyal yardımlaşma dayanışma açısından insana en yakın olan, aileden sonra komşudur.
Bunun için Kur-anı Kerim ve hadisi şeriflerde komşuluk ilişkilerine önemle vurgu
yapılmıştır. Bir ayeti kerimede “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şey
ortak
koşmayın. Ana-Babaya, akraba-yetimlere, yoksullara, yakın ve uzak komşuya, yakın
arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini
beğenenleri ve daima böbürlenip duranları sevmez”108 buyurmaktadır. Komşuluk
ilişkileri sosyal dayanışma açısından önemli olduğu kadar ailelerin huzur ve güven
içinde yaşamaları açısından da çok önemlidir.
Komşuluk ilişkilerinin iyi olduğu yerlerde, sevinç ve mutlulukların
paylaşılması, keder ve sıkıntıların birlikte göğüslenilmesi suretiyle fert ve toplum
açısından büyük faydalar elde edilir. Kötü komşuluk ilişkileri de her zaman rahatsızlık,
105
Tirmizi Bir 60
Buhari Itk 20
107
T.D.K. Türkçe Sözlük s.1350
108
Nisa 4 / 36
106
33
güvensizlik ve yalnızlık hissi uyandırır. Kültürümüze yerleşmiş olan “ev alma komşu
al”,”komşu komşunun külüne muhtaçtır” gibi veciz ifadeler, komşuluk ilişkilerinin
önemine vurgu yapmaktadır.
Hadisler:
‫ و خير الجيران عند هللا خيرهم لجاره‬،‫خير االصحاب عند هللا تعالى خيرهم لصاحبه‬
“Allah Teala katında dostun hayırlı olanı, dostları katında hayırlı olandır.
Allah Teala katında komşunun hayırlısı da, komşusu nazarında hayırlı olandır.”109
‫ال يدخل الجنة من ال يا جاره بوا ئقه‬
“Komşusu şerrinden emin olmayan kimse cennete giremez.”110
‫ما زال جبريل يوصيني باالجار حتى ظننت انه سيورثه‬
“Cibril bana komşuluk hakkından oka dar bahsetti ki, komşuyu komşuya varis
kılacağını zannettim.”111
،‫ ومن كان يؤمن با هللا واليم االخرفليكرم ضيفه‬،‫من كان يؤمن با هللا و اليوماالخر فليحسن الى جاره‬
‫ومن كان يؤمن با هللا واليو م االخر فليقل خيرا او ليصمت‬
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna iyi davransın. Allah’a ve
ahiret gününe iman eden komşusuna ikram etsin. Allah’a ve ahirey gününe iman eden
hayır söylesin veya sussun.”112
.
17-BİRLİK VE DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAK
Sevgi merhamet, şefkat ve yardımlaşma, iyi kul olmanın bir simgesi ve
göstergesidir. Bütün insanlara karşı anlayışlı ve tüm yaratılmışlara karşı merhametli
109
Tirmizi Bir 28
Müslim İman 73
111
Buhari Edep 28
112
Buhari Edep 28
110
34
olmak, İslam’ın İnsanı ulaştırmak istediği zirve noktadır. Buda önce müminlerin kendi
arasında başlar, sonrada diğer insanlar ve bütün yaratıkları içine alır.
Müminler birbirlerinin dostu, velisi ve yardımcısıdırlar. Bu onların aynı imana
sahip olmalarında, aynı kıbleye yönelmelerinde ve birlikte saf tutup rükû ve secde
etmelerinden kaynaklanır. Bir Ayeti Kerime bu durumu şu şekilde ifade eder; “Sizin
veliniz ve yardımcınız ancak Allah ve Onun Peygamberidir. Birde namazlarını kılan
zekâtlarını veren ve rükûa varan Müslümanlardır. Kim Allah’ı Onun Peygamberini ve
müminleri dost tutarsa (bilsin ki) galip gelecek olan yalnız Allah’ın taraftarlarıdır.”113
Müminler arasındaki yardımlaşmayı sadece maddi anlamda düşünmek doğru
olmaz. Manevi yöndeki kardeşlik, dostluk, samimiyet, birbirini sevip saymak ve bir bir
hak ve hukukuna riayet etmek gibi değerler, birlik ve dayanışmanın temel unsurlarıdır.
Şayet müminler birbirlerine yardımcı olmaz, birlik ve beraberlik içinde bulunmaz ve
birbirlerine sımsıkı kenetlenmezlerse, güç ve kuvvetlerini kaybeder, ayakta duramazlar.
Hadisler:
‫ ثم شبك بين اصابعيه‬،‫المؤمن للمؤمن كا البنيان يشد بعضه بعضا‬
“Mü’min mü’min karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip
tutan binalar gibidir.” Hz peygamber bunu açıklamak için, iki elinin parmaklarını
birbirine arasına geçirerek kenetledi.114
‫مثل المؤمن فى توادهم وترا حمهم و تعاطفهم مثل الجسد اذا اشتكى منه عضو تداعى له سائر الجسد‬
‫با السهر و الحمى‬
“Sevgi, merhamet ve birbirine şefkatle muamele etmede müminler bir ceset
gibidirler. O cesedin bir uzvu hastalandığı zaman, cesedin diğer organlarıda rahatsızlık
duyarlar.”115
‫ ا را يت ان كان‬،‫ انصره اذا كان مظلوما‬، ‫يا رسول هللا‬: ‫ فقال رجل‬، ‫انصر اخاك ظالما او مظلوما‬
‫ من الظلم فا ن ذالك نصره‬، ‫ او تمنعه‬،‫ تحجره‬:‫ظالما كيف انصره؟ قال‬
113
Maide 5 / 55-56
Müsli Bir 65
115
Müslim Bir 66
114
35
“Din kardeşin zalim de mazlumda olsa ona yardım et.” Bir adam; Ya
Resülallah! Kardeşim mazlumsa ona yardım edeyim. Ama zalimse nasıl yardım edeyim,
söyler misin? Dedi. Peygamberimiz: “Onu zulümden alıkoyar, zulmüne engel olursun.
Şüphesiz ki bu ona yardım etmektir.” buyurdu.116
18-SABIRLI OLMAK
Beşeri ilişkilerin arzu edilen seviyeye ulaşabilmesi için ihtiyaç duyulan en
önemli etmenlerden bir tanesi de sabırlı olmaktır. Sabrı âlimlerimiz “beşeri duyguları
akıl ve şeriat sınırları içinde tutmak”117 şeklinde tarif etmişlerdir. Buna göre sosyal
ilişkilerde meydana gelen yanlışlık ve sapmaları dinin ve aklın öngördüğü düzeyde
tutmak suretiyle beşeri ilişkilerde sabırla hareket edilmiş olur.
Sabır; kesinlikle, haksızlıklara boyun eğmek, tepki göstermemek ve o
haksızlıkları bir alın yazısı olarak kabul etmek şeklinde düşünülmemelidir. Tam aksine
sabır dünya ve ahirette başarıya ulaşmak için dayanıklı olmak ve zorlukları
göğüslemektir. Asr suresi birbirine sabrı tavsiye edenlerin hüsran ve zarardan
kurtulduklarını ve müminlerin birbirlerine yapabilecekleri en büyük yardımın, sabrı
tavsiye etmek olduğunu haber vermektedir.
Sabretmesini bilmeyen kimse en iyi maddi imkânlar içersinde dahi olsa, hem
kendi iç dünyasında, hem ailesinde hem de toplumda huzursuz ve problemlidir. Sabrı
başarabilen ise açlık susuzluk hastalık gibi her türlü olumsuzluklara rağmen hem
huzurludur hem de geleceğe umutla bakar. Olgun mümin sabrı sayesinde bela ve
musibetleri nimete ve hayra dönüştürebilir.
Hadisler:
‫ انما الشدي د الذي يملك نفسه عند الغضب‬. ‫ليس الشد يد الذى با الصرعة‬
116
117
Buhari Mezalim 4
İimam Nevevi a g e C: 1 s. 206
36
“Gerçek baba yiğit, güreşte rakibini yenen değil,öfkelendiği zaman nefsine
hakim olan kimsedir..”118
‫ انهم يجعلون له ندا ويجعلون له ولدا وهو مع ذا لك‬، ‫ما من احد اصبر على اذا يسمعه من هللا تعالى‬
‫يرزقهم و يعا فيهم‬
“ Duyduğu çirkin şeylere Allah’tan daha fazla sabreden kimse yoktur.
Müşrikler ona eşler koştular ve çocuk isnat ettiler. Buna rağmen Allah onlara rızk ve
sağlık verir”119
‫ فا اذا غضب احدكم‬، ‫ان الغضب من الشيطان و ان الشيطان خلق من النا ر وانم تطفا النار با الماء‬
‫فليتوضا‬
“Öfke şeytandan, şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Ateş su ile söndürülür. Sizden
biriniz kızdığınız zaman abdest alsın.” 120
‫ وسبحا ن هللا تمال ن ما بين‬، ‫ والحمد هلل تمال الميزان‬، ‫الطهور شطر اال يمان‬: .‫قا ل رسول هللا ص‬
‫ كل الناس‬. ‫ و القران حجة لك او عليك‬، ‫ والصدقة برهان والصبر ضيا ء‬،‫ و الصالة نور‬، ‫السماوات و االرض‬
‫يغدو فباءع نفسه فمعتقها او موبقها‬
“Resulullah sav. Şöyle buyurdu “temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah
duası mizanı, sübhanellah ve elhamdülillah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile
doldurur. Namaz nurdur, sadaka burhandır, sabır ziyadır, Kur’an senin lehine ve
aleyhine delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu azad kimi de
helak eder.”121.
19-İYİ KİMSELERLE DOOSTLUK KURMAK
İnsanın kişiliğinin oluşmasında ve yaşantısının şekillenmesinde en önemli
faktörlerden bir tanesi de kişinin arkadaşları ve çevresidir. Kişinin bulunduğu çevre ve
arkadaş ortamından etkilenmemesi düşünülemez. Bu yüzden dost seçimi insanın en
118
Buhari Edep 102
Buhari Tevhid 3
120
Ebu Davud Edep 3
121
Müslim Taharet 1
119
37
ciddi tercihlerinden bir tanesidir. Dost ve dostluklar sadece dünya ile ilgili değil, insanın
ahiret hayatı üzerinde de etkilidir. Bir Ayeti Kerimede şöyle buyrulmaktadır; “ Ogün
zalim olan kimse ellerini ısıracak, ah keşke bende peygamberlerle beraber bir yol
tutsaydım. Vay bana, keşke falanı dost edinseydim. Bana Kuran gelmişken gerçekte beni
ondan o saptırdı. Şeytan insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakır,”122
İnsanın beğendiği kişileri model kabul ettiği gerçeğinden hareketle sadece
dostların seçiminde değil, model alınan şahısların seçimine de özenle dikkat edilmesi
gerekir. Duruma beşeri ilişkiler bağlamında baktığımız zaman iyilerle dostluk kurmak
ve iyileri model almak, toplumda var olan kötülüklerin zamanla kendiliğinden yok
olmasına ve her yönüyle mükemmel bir toplumun oluşmasına katkı sağlayacaktır.
Hadisler:
‫ا الر جل على دين خليله فلينظر احدكم من يخالل‬
“İnsan dostunun yaşayış tarzından etkilenir. O halde her biriniz dost edineceği
kimseye dikkat etsin.” 123
20-SEVİYESİZ ŞAKALARDAN KAÇINMAK
Şaka, güldürmek ve eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan
hareket veya söylenen söz şeklinde tarif edilebilir.124 Şaka yapmak veya şakalaşmak
yerine göre bir ihtiyaç olabilir. Yoğun çalışmaların verdiği yorgunluk karşısında, bir
dinlenme vesilesi ve zekâ jimnastiği olabilir. Hayatı tekdüzeliğinden kurtarıp, daha
neşeli
ve
heyecanlı
bir
hale
getirmek
suretiyle
dostlar
arasındaki
rutin
ilişkileri aşıp daha samimi bir diyalog kurmak, yine şakalaşmanın sağladığı bazı
faydalardandır
. Ancak bu söylenenler, yapılan şakanın makul ölçüler içersinde kalmasıyla
gerçekleşebilir.
122
Furkan 25/ 27-29
Ebu Davud Edep 16
124
T.D.K Türkçe Sözlük S 2068
123
38
Şaka yapayım derken kimsenin onurunu rencide etmemek gerekir. Yapılan
şaka ile insanları korkutmak, telaşlandırmak, tehdit etmek ve onlara eziyet vermek, şaka
olmaktan çıkıp o insanların hak ve hukukuna tecavüz etmek olur. Bazen şaka olarak
başlayan bir işin sonu çok ciddi boyutlara varabilir. Birtakım şakalaşmalar yüzünden
çıkan kavgaların ne kadar ciddi ve acı neticeler doğurduğunu hatta toplumlar arası
silahlı çatışmalara sebebiyet verdiğini toplum olarak müşahede etmekteyiz.
Şakalaşmada dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan bir tanesi de,
şaka yapayım derken, yalana düşmemektir. Maalesef toplumumuzda şakayla yalan
söylenebileceği gibi yanlış bir düşünce hâkimdir. Beşeri ilişkileri olumsuz yönde
etkileyen unsurlardan bir tanesi de yersiz ve seviyesiz şakalardır. Yapılan şakalar
yerinde ve ölçüsünde olursa sosyal ilişkilerin güçlenmesine de katkı sağlar.
Hadisler:
‫من اشار الى اخيه بحديدة فا ن المال ئكة تلعنه حتى ينزع وان كان اخاه ال بيه وامه‬
“Kim din kardeşine bir demirle nişan alırsa –bu kardeşi isterse ana baba
bir kardeşi olsun- elindeki demiri bırakıncaya kadar melekler ona lanet eder.”125
‫ال يا خذ احدكم متاع صاحبه العبا وال جادا فا ذا اخذ احدكم عصا صاحبه فليردها اليه‬
“Sizden biriniz arkadaşının asasını şaka veya ciddi olarak almasın. Bir kimse
eğer arkadaşının asasını almışsa onu hemen teslim etsin.”126
‫ ان يتعاط السيف مسلوال‬.‫نهى رسول هللا ص‬
“Resulullah (sav) kınından çıkmış kılıcı elden ele vermeyi yasakladı.”127
‫ وال تعده موعدة فتخلفه‬،‫ وال تمازحه‬، ‫ال تمار اخاك‬
“Kardeşinle münakaşa ve kırıcı şakalar yapma. Ve yerine getiremeyeceğin
sözü de ona verme.”128
Müslim Bir 125
Ebu Davud Edep 85
127
Tirmizi fiten 5
125
126
39
‫ قال انى ال اقول حقا‬: ‫قا لوا يا رسول هللا انك تدا عبنا‬
Ashab-ı Kiram ey Allah’ın resulü sen bizimle şaka yapıyorsun, dediklerinde
Peygamberimiz(sav) “Ben haktan başkasını söylemem”129 buyurdu.
128
129
Tirmizi Bir 58
Tirmizi Bir 57
40
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BEŞERİ İLİŞKİLERDE KAÇINILMASI GEREKEN HUSUSLAR
Önceki bölümde insan ilişkilerinin düzelmesi ve müspet manada en üst düzeye
ulaşması için yapılması gerekenleri ayetler ve hadisler ışığında açıklamaya ve konuyla
ilgili hadisleri belli başlıklar altında zikretmeye çalıştık. Bu bölümde de yine beşeri
ilişkilerin en ideal seviyeye ulaşabilmesi için, kaçınılması gereken hususları ele alcağız.
Aslında birinci ve ikinci bölümde zikredilen hususlar, bir bütünün parçalarıdırlar.
Ancak bizim maksadımız konuyla ilgili hadislere dikkat çekmek olduğundan, çeşitli
bölüm ve başlıklar açmanın uygun olacağını düşündük
1-YALAN SÖYLEMEK
Yalan; aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylenen sözdür.130
Yalancılık son derece çirkin bir huydur. Dinimiz yalanı haram kılmış ve şiddetle
yasaklamıştır.131 Yalan insanı günaha götürdüğü gibi insanın büyük bir ahlaki
çöküntüye düşmesine ve beşeri ilişkilerin de zayıflamasına sebebiyet vermektedir.
Yalan dile ait bir afettir. Dil ise kalbin sözcüsü olarak insanın tüm organlarını ve
davranışlarını etkilemektedir. Yalan insanı her türlü kötülüğe sevk eden bir etmendir.
Yalan söylemeyi adet edinen kimse diğer kötülükleri de işlemekten geri duramaz. O
halde hem dünyada mahcubiyetlere sebep olması, hem de ahirette cehenneme götürmesi
düşünülerek, yalana ve yalancılığa asla iltifat etmemek, müsamaha göstermemek ve
mümkün olduğunca ondan uzak kalmaya çalışmak gerekir.
Şu durumlarda yalan söylemek caiz görülmüştür. Kocanın geçimsiz eşini
yatıştırması için, harpte düşmanı yanıltmak için, ve iki kişinin arasını düzeltmek için 132
T.D.K. Türkçe sözkük s. 2372
İmam Nevevi age C: 6 s 516
132
Süneni Ebu Davut Tercume ve Şerhi Necati Yeniel , Hüseyin Kayapınar Şamil yayıncılık C: 16 s.
234
130
131
41
Hadisler:
،‫ ومن كان يؤمن با هللا واليم االخرفليكرم ضيفه‬،‫من كان يؤمن با هللا و اليوماالخر فليحسن الى جاره‬
‫ومن كان يؤمن با هللا واليو م االخر فليقل خيرا او ليصمت‬
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna iyi davransın. Allah’a ve
ahiret gününe iman eden komşusuna ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden
hayır söylesin veya sussun ”133
‫ وكان متكئا‬،‫ وعقوق الوا لدين‬، ‫ اال شراك با هللا‬: ‫ قا ل‬.‫انبئكم باكبر الكبا ئر ؟ قلنا بلى يا رسول‬
‫اال‬
‫ ليته سكت‬: ‫ اال و قول الزور فمازال يكررها حتى قلنا‬: ‫فجلس فقا ل‬
Resulullah sav “en büyük günahı size bildireyim mi?” buyurdu. Sahabe-i
kiram: Evet Ya Resulalla deyince, Peygamberimiz: “Allah’a şirk koşmak, ana babaya
itaatsizlik etmek” buyurduktan sonra yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve “ İyi
belleyin birde yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmaktır” buyurdu. Bu son cümleyi
sürekli tekrarladı. Biz daha fazla üzülmesini arzu etmediğimiz için “ keşke sussa” diye
temennide bulunduk. 134
‫ ومن كانت فيه خصلة منهن كانت فيه خصلة من النفاق حتى‬.‫اربع من كن فيه كان منافقا خالصا‬
‫ اذا ئتمن خان واذا حدث كذب واذا عاهد غدر واذا خاصم فجر‬: ‫يدعهن‬
“Dört şey vardır ki bunlar kimde bulunursa o kimse halis münafıktır. Ve her
kimde bunlardan biri bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendisinde bir münafık sıfatı
var
demektir:
Kendisine
(güven
duyularak)
verilen
emanete
hıyanet
eder.
Konuştuğunda yalan konuşur. Söz verdiğinde sözünde durmaz.135
.‫ و ان الرجل ليصد ق حتى يكتب عند هللا صديقا‬، ‫ و ان البر يهدى الىال جنة‬، ‫ان الصدق يهدي الى البر‬
‫ وان الرجل ليكذب حتى يكتب عند هللا كذابا‬، ‫ و ان الفجور يهدي الى النار‬، ‫وان الكذب يهدى الى الفجور‬
“Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk, hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilikte
cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında –sıddık- diye kaydedilir.
133
Buhari Edep 28
Buhari Şahadet 10
135
Buhari İman 24
134
42
Yalancılık (fücur)
yoldan çıkmaya sürükler. Fücur da cehenneme götürür. Kişi
yalancılığı meslek edinince Allah katında kezzap diye yazılır.”136
‫ويل ل الذى يحدث فيكذب ليضحك به القوم ويل له ويل له‬
“Sözleriyle bir toplumu güldürmek için konuşup ta yalan söyleyen kimseye
yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun.”137
‫كفى باالمرء اثما ان يحدث بكل ما سمع‬
“Kişiye günah olarak her duyduğunu söylemesi yeter.”138
2-BİR BİR KUSURUNU ARAŞTIRMAK
Peygamberler dışında gizli günahları bulunmayan kimse hemen hemen yok
denecek kadar azdır. İşlenen gizli kusurlar kul ile Allah arasındadır. Hiç kimsenin bu
gizli kusurları araştırmaya veya bu kusurlara tesadüfen rastlayan birisinin onları deşifre
etmeye hakkı yoktur. Eğer insan, mümin kardeşinin gizli hallerini araştırır ve
başkalarına açıklarsa, din kardeşinin insanlar arasında itibarını kaybetmesine ve büyük
bir boşluğa düşmesine sebep olur. İnsanların gizli suçlarını araştırmanın şu tehlikesi de
vardır. Suçları teşhir edilen kimse, nasıl olsa başkaları tarafından kötü tanındığı
düşüncesine kapılarak artık aynı kusurları açıktan işlemekten çekinmeyen hayâsız bir
insan haline gelebilir. Çünkü utanma duygusunu kaybeden insan artık rahatlıkla her
kusuru işleyebilir. Nitekim bir hadisi şerifte “ utanmazsan dilediğini yap”139 buyrularak
bu gerçeğe vurgu yapılmıştır.
İnsanların kusurlarını araştırmanın beşeri ilişkileri olumsuz yönde etkileyeceği
aşikârdır. Etkilemekten de öte dargınlıklara, kavgalara hatta ölümlere dahi götürmesi
kuvvetle muhtemeldir. Onun için yüce dinimiz bu çirkin huyu son derece çirkin bulmuş
ve şiddetle yasaklamıştır.
136
Buhari Edeb 69
Ebu Davud Edeb 79
138
Ebu Davud Edeb 80
139
Buhari Edeb 78
137
43
Hadisler:
‫انك ان التبعت عورات المسلمين افسدتهم او كدت ان تفسدهم‬
“Müslümanların gizli hallerini araştırırsan onları fesada sokar veya fesada
yaklaştırmış olursun”140
‫ والمؤمن اخوالمؤمن يكف عليه ضيعته و يحوطه من وراءه‬، ‫المؤمن مر ات المؤمن‬
“Mümin müminin aynasıdır, mümin müminin kardeşidir; geçimini sağlamada
ona yardımcı olur ve onu çepeçevre kuşatır.”141
‫من عير اخاه بذ نب لم يمت حتى يعمله‬
“Her kim kardeşini bir suçla ayıplarsa o suçu işlemeden ölmez.”142
‫اذا قال الرجل هلك الناس فهو اهلكهم‬
“Bir kimse insanlar helak oldu derse o onların en çok helak olanıdır.”143
‫من راى عورة فستراها كان كمن احيى موؤودة‬
“Bir Müslüman’a ait her hangi bir kusuru görüpte onu saklayan kimse diri diri
mezara gömülen bir kız çocuğunu mezardan çıkararak hayata kavuşturan gibidir.”144
3-GIYBET ETMEK
Gıybet; bir insanın kötü hallerini onun gıyabında anmaktır. Eğer bu kötülükler
onda yoksa bu iftiradır.145 Gıybetin haram olduğuna dair birçok nas mevcuttur. Kur-anı
Kerim’de ki şu ayet “Bazınız bazınızın gıybetini yapmasın , sizden hangi biriniz ,ölü
140
Ebu Davud Edeb 37
Ebu Davud Edeb 49
142
Tirmizi Kıyamet 53
143
Müslim Bir 41
144
Ebu Davud Edeb 38
145
Cürcani a.g.e. s. 167
141
44
kardeşinin etini yemekten hoşlanır?. İşte bundan tiksinirsiniz değil mi”.?146
Müslüman’ın gıybetini yapmanın, onun ölü iken etinin yenmesine benzetmiştir.
İslam alimleri şu durumlarda gıybetin caiz olduğunu söyler.
1-Zulme uğramış bir kişinin, zalimi hâkime şikâyet ederek onun kötülüklerini
hâkime anlatması.
2-Aklen ve şer’an çirkin olan bir şeyi değiştirip fesadı gidermeye yardımcı
olmak için. Örn: falancı şöyle bir fesat çıkarmak üzeredir gelin onu önleyelim gibi.
3-Fetva istemek için “falan adam bana şöyle yaptı buna karşı ne yapayım” gibi
4-Müslümanları bir zalimin veya fesatçının şerrinden sakındırmak için. “falan
kimse badatçıdır onun badatlarından sakınınız.” gibi.
5-Ayıplamak kastı olmaksızın bir kimseyi meşhur olan lakabıyla anmak gibi.
6-Zulmünü ve fıskını açıkça işlemekten çekinmeyen kimselerin, herkesçe
malum olan zülüm ve fısklarını dile getirmek gibi. 147
Gıybet, insanı Allah katında günahkâr ettiği gibi, insanlar nazarında da bayağı
bir seviyeye düşürür. Gıybet eden bir insanın toplumda gerçek dost edinmesi çok
zordur. Çünkü o sır tutamaz, insanın hatalarını teşhir etmekten sıkılmaz ve güvenilir bir
insan imajı veremez.
Hadisler:
‫ هللا ورسوله اعلم قال " ذكرك اخاك بما يكره" قيل " افر ايت ان كان فى‬: ‫ا تدرون ما الغيبة ؟ قاتوا‬
‫اخى ما اقول ؟ قال " ان كان فيه ما تقول فقد اغتبته وان لم يكن فيه فقد بهته‬
Peygamberimiz (sav) ashabına “gıybet nedir bilir misiniz? Diye sordu. Ashab-ı
Kiram : “Allah ve Resulü daha iyi bilir” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz :
“Kardeşin hakkında istemediği şeyi söylemendir” buyurdu. Yine sahabe-i Kiram “şayet
146
147
Hucurat 49 / 12
Süneni Ebu Davud Terc . ve şerh c.16 s.83
45
söylediğimiz kardeşimizde varsa” deyince Peygamberimiz: “Söylediğin eğer kardeşinde
varsa onun gıybetini etmiş olursun, şayet söylediğin onda yoksa ona iftira etmiş
olursun” 148 buyurdu.
. ‫ تعنى قصيرة‬: ‫ " حسبك من صفية كذا و كذا " قال غير مسدد‬.‫ قلت لنبي ص‬: ‫عن عاءشة قالت‬
‫ " ما احب حكيت انسانا و‬: ‫ وحكيت له انسانا فقال‬: ‫ " لقد قلت كلمة لو مزجت بماء البحر لمزجته" قالت‬: ‫فقال‬
‫ان لى كذا و كذا‬
Hz Aişe’den Peygamber (sav)’e; Safiye’nin şöyle şöyle kusurlarının olması
onun sana layık olmadığını itiraf etmem için yeter, dedim. ( Müseddedin dışındaki
raviler bu cümleye şu kelimeleri de ekleyerek rivayet ettiler: Hz Aişe bu sözleriyle Hz
Safiye’nin kısa boylu olduğunu söylemek istiyordu.) Bunun üzerine Peygamber bana
“Sen öyle bir söz söyledin ki eğer o söz deniz suyuyla karıştırılmış olsaydı o söz
kesinlikle deniz suyuna galip gelirdi”149 buyurdu.
Hz Aişe yine şöyle demiş “ Ben bir gün Hz Peygambere bir adamın taklidini
yaptım da Hz Peygamber : “Benim için şu kadar dünya nalı verilmiş olsa da ben bir
insanın taklidini yapmayı sevmem” 150 buyurdu
‫ من هؤالء يا‬: ‫ فقلت‬، ‫ مررت بقوم لهم اظفار من نحاس يخمشون وجوههم و صدورهم‬،‫لما عرج بى‬
‫ هؤالء الذين يا كلون لحوم الناس و يقعون فى اعراضهم‬:‫جبريل؟ قال‬
“Miraca çıkarıldığım zaman bakırdan tırnakları olan bir topluluğa uğradım.
Onlar tırnaklarıyla yüzlerini ve böğürlerini tırmalıyorlardı. Cebrail’e; bunlar kimdir
dedim?.Cebrail ; Bunlar gıybet etmek suretiyle halkın etlerini yiyenler ve suretlerine
saldıranlardır, dedi.”151
Müslim Bir 70
Ebu Davud Edeb 35
150
Ebu Davud Edeb 35
151
Ebu Davud Edeb 35
148
149
46
4-KİBİRLİ OLMAK
Kibri, kendini büyük görme, başkalarına üstünlük taslama ve böbürlenmek152
şeklinde tarif edebiliriz. Aslında şeytana ait olan kibirlilik vasfı, onun Hz Âdem’e secde
etmemesine ve Allah’tan uzaklaşmasına sebep olmuştur. Kibir inkârda önemli bir rol
oynadığından, Allah’u Teala Kur-an’da kibirden ve onun türevleri olan istikbarmüstekbir ve kibriyadan sık sık bahseder.
Başkalarını hor ve hakir görüp küçümsemek müslümana yakışmayan kötü
huylardan ve dinimizin haram kabul ettiği yasaklardandır. Bunun yanında kibir
insanlarla bir araya gelmeyi, beşeri ilişkileri güçlendirmeyi, keder ve sevinci
paylaşmayı engelleyen büyük bir ahlaki zafiyettir. İnsanları küçük gören ve onurlarını
kıran bir kimsenin onlara ulaştırabileceği bir mesaj olamaz. Çünkü başkasını
küçümseyen kimse kendi saygınlığını yitirir. Saygınlığı olmayınca da başkası tarafından
itibar edilip dinlenilmez. Kur-anı Kerim de kibrin zararını anlatan birçok ayeti kerime
vardır. Bunlardan bir tanesi şöyledir; “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, ne yeri
delebilirsin nede boyca dağlara ulaşabilirsin.153
Hadisler:
‫ ان الرجل يحب ان يكون ثوبه حسنا و‬: ‫ قال رجل‬. ‫ال يد خل الجنة من كان فى قلبه مثقال ذرة من كبر‬
‫ " ان هللا جميل يحب الجمال الكبر بطر الحق و غمط الناس‬: ‫ قال‬،‫نعله حسنا‬
Peygamberimiz “Kalbinde kibirden zerre miktarı bulunan cennete giremez”
buyurdu. Adamın biri “ Kişi elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasını sever” deyince
Peygamberimiz: “Allah güzeldir ve güzeli sever. Kibir ise hakkı reddedip insanları hor
görmektir.”154 Buyurdu
‫اال اخبركم با هل النار ؟ كل عتل جواظ و مستكبر‬
“Size cehennem ehlini bildireyim mi? Katı yürekli, mal toplayıp hayırdan
kaçan ve kibirlenen kimselerdir.”155
T.D.K. Türçe Sözlük s. 1321
İsra 17 / 37
154
Müslim İman 148
155
Buhari Edeb 61
152
153
47
‫ال يزال الرجل يذهب بنفسه حتى يكتب فى الجبا رين فيصيبه ما اصابهم‬
“Bir kimse kibirlene kibirlene sonunda zalimler grubuna kaydedilir. Böylece
zalimlere verilen ceza onlara da verilir.”156
5-KOĞUCULUK YAPMAK
Halk arasında, müzevirlik yapmak olarak bilinen koğuculuk; “iki kişinin
arasını bozmak amacıyla birinden ötekine söz taşımak”157 şeklide tarif edilebilir.
.Koğuculuk insanın itibarını hem Allah katında hem de kullar nazarında düşüren bir
ahlaksızlık çeşididir. Kur-anı Kerimde “Ey inananlar gizli konuştuğunuz zaman, günah
işlemeyi, düşmanlık etmeyi ve Peygambere karşı gelmeyi fısıldaşmayın. İyilik yapmayı
ve Allah’a karşı gelmekten sakınmayı konuşun. Kıyamet günü huzurunda toplanacağınız
Allah’tan korkun”158 .buyrulmak suretiyle koğuculuğun Müslümanlara yakışmayan bir
özellik olduğu ifade edilmiştir.
Ulema, koğuculuk ile gıybet arasında bir fark olup olmadığı konusunda ihtilaf
etmiştir. Çünkü gıybet orada olmayan bir kimseyi hoşlanmayacağı bir şey ile anmaktır.
Gıybette koğuculuk maksadı bulunması şart değildir. Gıybetle koğuculuk arasında
umum husus farkındadır. Koğuculuk daha umumi ve gıybete göre daha büyük bir
günahtır.
Koğuculuğun olduğu yerde müspet manada, beşeri ilişkilerden bahsetmek
mümkün olmaz. Kendisiyle, ailesiyle, çevresiyle ve toplumuyla barışık ve huzurlu
olmak isteyen bir Müslümanın hayatında koğuculuk denen bir afetin asla bulunmaması
gerekir.
Hadisler:
‫ال يدخل الجنة قتا ت‬
156
Tirmizi Bir 61
İmam Nevevi a.g.e. C: 6 s. 77
158
Mücadele 58 /9
157
48
“Koğuculuk yapan cennete giremez.”159
‫ليس المؤمن با الطعان و ال اللعان و ال الفاحش وال البذي‬
“Çekiştiren, lanet eden, kötülük sahibi ve hayâsız kimse cennete giremez.”160
، ‫ اما احدهما‬. ‫ مر بقبرين فقال " انهما يعذبان وما يعذبان في كبير ! بلى انه كبير‬.‫ان رسو ل هللا ص‬
‫فكان يمشي با النميمة واما االخر فكان ال يستترمن بوله‬
Peygamber (sav) iki kabre uğradı ve şöyle söyledi. “Bu iki kimse kendilerince
büyük olmayan birer günahtan dolayı azap görüyorlar. Evet, aslında günahları
büyüktür. Onlardan biri koğuculuk yapardı, diğeri de idrardan sakınmazdı.”161
6-SU-İ ZANDA BULUNMAK
Zan; kesin bilgi olmadan öyle veya böyle tahminde bulunmak ve buna
dayanarak hüküm vermek demektir.162 İyi tahmine hüsn-i zan, kötü tahmin ve
düşünceye de su-i zan denir. Mümin için yasaklanan su-i zandır. Ayeti kerimede “Ey
iman edenler zanda bulunmaktan çokça sakının zira zannın bir kısmı günahtır. Bir bir
suçunu araştırmayın, kimseyi kimseye çekiştirmeyin, hanginiz ölü bir kardeşinin etini
yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz. Allah’a saygılı olun Allah tevbeleri daima
kabul edendir.”163 . Buyrularak zannın dünyevi ve uhrevi açıdan ne kadar sakıncalı
olduğu bildirilmiştir. Zannın yalan olması, onu söyleyenin söylediğini tam olarak
bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Yine Kur-anı
Kerimde, müminlerin
iyice
araştırmadan, karşı taraftan gelen barış tekliflerini zanla değerlendirerek hüküm
vermeleri yasaklanmış, verilecek herhangi bir hüküm için iyice araştırmak suretiyle
kesin bilgilerle hareket etmenin gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
Müslüman’a yakışan din kardeşi için iyi fikir ve güzel düşünce beslemektir.
Aksi takdirde, kardeşlik ve dostluklar bozulur, kargaşa ve cinayetler devreye girer.
Müslim İman 168
Müslim Zühd 65
161
Buhari Vudu 55
162
İmam Nevevi a.g.e. C: 6 s. 569
163
Hucurat 49 /12
159
160
49
Hadisler:
‫ايا كم والظن فا ن الظن اكذب الحديث‬
“Zandan sakının. Çünkü zan sözlerin en yalan olanıdır.”164
7-KÜS DURMAK
Farklı sebeplere dayalı olarak insanlar birbirlerine kızıp küsebilirler. Ancak
bunun makul ve meşru bir sürede sona erdirilmesi gerekir. Meşru bir sebeple ve terbiye
maksadıyla olmaksızın, bir müslümanın din kardeşiyle üç günden fazla küsmesi, selamı
sabahı kesmesi caiz değildir.165 Eğer küsme ve dargınlık, karşı tarafın meşru olmayan
bir fiil ve davranışından ileri gelir ve onu yola getirmeyi hedef alıyorsa bu meşrudur.
Nitekim Peygamber (sav)ve ashabı Tebük seferine mazeretleri bulunmadığı halde
katılmayan üç kişiye, affedildiklerini bildiren bir ayet ininceye kadar elli gün onlara
selam vermemiş, yanlarına oturmamış ve onlarla konuşmamıştır.166
İnsanoğlu yapısı itibariyle çok farklı duyguları barındıran bir canlıdır.
İstemediği olaylara karşı farklı farklı tepkiler verebilir. Bazen darılıp küsebilir, fakat bir
anlık duygulara karşı verilen bu istenmeyen tepkiyi bir an önce unutup ileri
götürmemek gerekir. Beşeri ilişkilerin iyi olabilmesi için, beşeriyyetten kaynaklanan
bazı noksanlıkları bağışlamak durumundayız.
Hadisler:
‫ وال يحل لمسلم ان يهجر اخاه فوق‬. ‫ال تبا غضوا وال تحاسدوا وال تدا بروا وكونوا عبادهللا اخوانا‬
‫ثالث‬
164
Buhari Edeb 57
Günlük Hayatımızda Helaller ve Haramlar Hayrettin Karaman Nesil Yayınları Bayrak matbaacılık
İstanbul 1991 s. 172
166
Hayrettin karaman a.g e s. 172
165
50
“Birbirinize buğz etmeyin, birbirinize hased etmeyin, birbirinize sırt dönmeyin.
Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz. Bir müslümana din kardeşi ile üç günden fazla
dargın durması helal olmaz.”167
‫ يلتقيان فيعرض هذا ويعرض هذا وخيرهما الذي يبدا با‬. ‫ال يحل لمسلم ان يهجر اخاه فوق ثالث ليال‬
‫السالم‬
“Bir müslümana din kardeşi ile üç günden fazla dargın durması helal olmaz.
Karşılaştıklarında yüz çevirirlerse onların hayırlısı selama önce başlayandır.”168
‫ فمن هجر فوق ثالث فمات دخلت النار‬،‫ال يحل لمسلم ان يهجر اخا ه فوق ثالث‬
“Müslümanın din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal olmaz. Kim
Müslüman kardeşini terk eder ve o hal üzere ölürse cehenneme girer.”169
‫من هجر اخاه سنة كسفك دمه‬
“Din kardeşiyle bir yıl dargın duran, onu öldürmüş gibi olur.”170
8-BİRBİRİNE KARŞI KIRICI İFADELER KULLANMAK
Beşeri ilişkilerde sakınılması gereken önemli hususlardan bir tanesi de
birbirine karşı kırıcı ifadeler kullanmaktır. Birbirine sövüp saymak karşısındakini
rencide edecek şekilde konuşmak, bir bir namusuna, dinine, insanlık ve Müslümanlık
değerlerine dil uzatmak bu bağlamda dikkat edilmesi gereken hususların başında gelir.
İnsanın kendisini rahatsız eden ve hoşuna gitmeyen durumlar karşısında
kızması normaldir. Fakat bu kızgınlıkla hareket edip insanlara sövüp saymak ve
taşkınlıklara sebebiyet vermek yanlıştır. İnsan öfkeli halinde bile itidalle hareket etmeye
çalışmalı “öfkeyle kalkan zararla oturur,”ilkesini unutmadan her türlü fevri
davranışlardan çekinmelidir.”Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır,”anlayışıyla insan her
zaman güzel ifadeler kullanmaya çalışmalı ve yüzünden tebessümü eksik etmemelidir.
Müslim Bir 23
Buhari Edeb 62
169
Ebu Davud Edeb 47
170
Ebu Davud Edeb 47
167
168
51
Hadisler:
‫سبا ب المسلم فسوق و قتاله كفر‬
“Müslümana sövmek fasıklık, onunla savaşmak küfürdür.”171
‫ال يرمي رجل رجال با الفسق و الكفر اال ارتدت عليه ان لم يكن صاحبه كذالك‬
“Hiç kimse, bir başkasına fasık veya kâfir demesin. Şayet itham altında bulun
kişide bu sıfatlar yoksa o söz onu söyleyene döner.”172
‫ قال نعم‬. ‫ فقالوا يا رسول هللا ! و هل يشتم الرجل والد يه‬. ‫ شتم الرجل وا لد يه‬، ‫ان من اكبر الكبا ئر‬
‫ و يسب امه فيسب امه‬،‫يسب ابا الرجل فيسب ابا ه‬
Peygamberimiz (sav) ,
“Bir kimsenin kendi ana babasına sövmesi büyük
günahlardandır” buyurdu. Ashab-ı kiram: Ya Resulallah! İnsan kendi ana babasına
söver mi? deyice Peygamberimiz: “Evet kişi birinin babasına söver, o da onun babasına
söver. Birinin ansına söver o da onun ansına söver”173 buyurdu
‫ليس المؤمن با الطعان و ال اللعان و ال الفاحش وال البذي‬
“Diliyle başkalarını yaralayan, lanet okuyan, kötülük yapan ve kötü söz
söyleyen kimse gerçek mümin değildir.”174
‫ال تالعنوا بلعنة هللا وال بغضب هللا وال با النار‬
“Birbirinizi
Allah’ın
lanetiyle,
gazabıyla
ve
cehennemin
ateşiyle
lanetlemeyin”175
‫ انى لم ابعث لعانا و لكن بعثت رحمة‬: ‫ قال‬. ‫قيل يا رسو ل هللا ادع هللا على المشركين‬
Denildi ki ey Allah’ın Resul’ü müşriklere beddua et. Bunun üzerine
Peygamberimiz; “Ben lanet edici olarak değil, merhamet edici olarak gönderildim”176
Buhari İman 36
Buhari Edeb 44
173
Müslim İman 146
174
Tirmizi Bir 48
175
Ebu davud Edeb 45
171
172
52
9-CİMRİLİK YAPMAK
Cimrilik; kişinin sahip olduğu nimetleri yerli yerinde harcamamasıdır.177
Zengin olduğu halde mal tutkusuyla servetini Allah yolunda sarf etmemek, âlim olduğu
halde tembelliği sebebiyle eser vermemek veya insanlara nasihatte bulunmamak bir
cimriliktir.
178
Cimriliğin çok kötü bir tutum ve haram bir davranış olduğunu ifade eden
birçok ayet ve hadis vardır. Bir Ayeti Kerimede şöyle buyrulmaktadır; “Ne elini
boynuna bağlayıp cimri kesil, ne de elini büsbütün açıp tutumsuz ol, yoksa pişman olur
açıkta kalırsın”. 179
Ailesi, eşi, dostu ve tüm çevresiyle en iyi ilişkiyi kurup adeta tek vücut olmayı
gaye eden bir müslümanın cimri olması düşünülemez. Çünkü cimrilik bu gayenin en
büyük engellerindendir. Cimri olan kimse ikramda bulunmaz, hediye takdim etmez,
kimseyi davet etmediği gibi birçok davet ve ziyarete de katılmaz.
Böyle davranan birisinin çok güzel sosyal ilişkilerinin olması mümkün olmaz.
Samimi bir diyalog ve sağlam bir ilişkinin bulunabilmesi için bazı değerleri paylaşmak
bazı şeylerden de fedakârlık etmek gerekir.
Hadisler:.
‫ البخل و سوء الخلق‬: ‫خصلتان ال تجتمعان فى مؤمن‬
“İki haslet vardır ki bunlar müminde bulunmazlar. Cimrilik ve kötü ahlak.”180
‫ حملهم على‬، ‫ وتقوا الشح فا ن الشح اهلك من كان قبلكم‬، ‫اتقوا الظلم فا ن الظلم ظلمات يوم القيامة‬
.‫ واستحلوا محا رمهم‬،‫ان سفكوا دما ئهم‬
“Zulüm yapmaktan sakının. Çünkü zulüm kıyamet gününde zalime zifiri
karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakının. Zira cimrilik sizden önce yaşayan insanları,
Müslim Bir 78
İman Nevevi a.g.e. C: 6 s. 244
178
İmam Nevevi a.g.e. C: 6 s. 244
179
İsra 17/29
180
Tirmizi Bir 41
176
177
53
birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnemeye götürmek suretiyle perişan
etmiştir.”181
‫ واعوذ‬،‫ و اعوذ بك من ان اردى الى ارذل العمر‬، ‫ واعوذ بك من الجبن‬،‫اللهم انى ا عوذ بك من البخل‬
‫ واعوذ بك من عذاب القبر‬، ‫بك من فتنة الدنيا‬
“Ey Allah’ım! Cimrilikten, korkaklıktan, ömrün zelil dönemine ulaştırılmaktan,
dünyanın fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım.”182
‫ان هللا يحب ان يرى اثر نعمته على عبده‬
“Allah kulunun üzerinde nimetinin eserini görmeyi sever.”
10-HASET ETMEK
Haset kelimesi çekememezlik, başkasında olan sağlık, zenginlik ve benzer
nimetlerden dolayı rahatsız olarak kişiden o nimetlerinin gitmesini istemek ve
kıskanmak manasına gelir.183 Haset kalpte bulunan ve insanı kötülüklere sürükleyebilen
en büyük gayri ahlaki özelliklerden bir tanesidir. Hasetçilik öncelikle insanın kendi iç
dünyasında huzursuz olmasına, çevresindekilerle her zaman problemler yaşamasına ve
Allah katında da günahkâr olmasına sebebiyet veren çok çirkin bir davranıştır.
Hasetçi olan bir insan enerjisinin büyük bir bölümünü, kendisi ve başkaları
arasında gereksiz mukayeselere harcar. Buda diğer insanlara karşı nefret duymasına,
onlarla olan dostluğunun ve iletişiminin kopmasına vesile olur. Haset bir an önce tedavi
edilmezse zamanla kişinin inancını da tehlikeye sokabilir. Çünkü hasetçi sürekli
başkalarının gıybet ve dedikodularını yapar. Bu kötü hasletlerin bir araya gelmesiyle
insan her geçen gün günahlar deryasında battıkça batar. Allah’u Teala Ayeti Kerimede
Müslim Bir 56
Buhari Dua 41
183
Cürcani a.g.e. s.47
181
182
54
birbirine karşı farklı özelliklerin temenni edilmemesine dikkat çekmektedir “Allah’ın
sizi birbirinden üstün kıldığı şeyleri arzu etmeyin. Erkeklere çalıştıklarından bir pay
vardır, kadınlara da çalıştıklarından bir pay vardır. Allah’tan bolluk dileyin. Doğrusu
Allah her şeyi bilmektedir.” 184
Haset bütün iyilikleri yok ettiği gibi sosyal ilişkileri de yok eder. Çevresiyle
barışık olarak yaşamak isteyen bir insan, ateşten kaçtığı gibi hasetlikten de kaçması
gerekir.
Hadisler:
‫و هللا ما اخاف عليكم ان تشركوا بعدي ولكن اخاف عليكم ان تنافسوا فيها‬
“Alllah’a yemin olsun ki ben sizin için benden sonra şirk koşmanızdan değil de
dünyevi çıkarlar için rekabete girmenizden korkuyorum.”185
‫ و رجل اتاه هللا ماال‬، ‫ رجل اتاه هللا القرا ن فهو يقوم به اناء الليل وانا ء النهار‬: ‫ال حسد اال ف اثنين‬
‫فهو ينفقه انا ءالليل و انا ء النهار‬
“Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Bir Allah’ın kendisine Kur’an verdiği ve
gece gündüz onunla meşgul olan kimse, diğeri Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı
gece gündüz O’nun yolunda harcayan kimse”186
‫ فهو ا جدر اال تزدروا نعمة هللا عليكم‬،‫ وال تنظروا الى من هو فوقكم‬، ‫انظروا الى من هو اسفل منكم‬
“Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanı bakınız; sizden daha iyi olanlara
bakmayınız. Bu, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir
davranıştır.”187
،‫ و الصدقة تطفئ الخطيئة كما يطفىؤ الماء النار‬،‫الحسد يا كل الحسنات كما تا كل النار الحطب‬
‫والصالة نور الؤمن والصيام جنة‬
184
Nisa 4 / 32
Buhari Rikak 7
186
Buhari İlim 15
187
Müslim Zühd 9
185
55
Haset, ateşin odunu yediği gibi iyilikleri yer. Sadaka da, suyun ateşi
söndürdüğü gibi kötülükleri siler.”188
SONUÇ
İslam dininin fert ve toplum hayatına bütüncül yaklaştığı, insanın
dünyada huzur, güven ve mutluluk içinde yaşaması, ahiret hayatında da bu hayat
çizgisini koruyabilmesi için hayatın her alanına ölçüler getirdiği ve bu hedeflere insanı
yönlendirdiği bilinen bir gerçektir.
İman dinin özü, ibadetler dindarlığın adeta simgesi olmakla birlikte
Müslümanlığın bunlardan ibaret olmadığı açıktır. Her ne kadar halk arsında ibadetlerin
şekil kısmı dinin ve dindarlığın özü olarak algılanmakta ise de bunun yanlış ve yanıltıcı
olduğu bir gerçektir.
Şekil kolay fakat şeklin arkasında yatan manayı kavramak ve yaşamak zor
olandır. Belli davranışları dindarlık adına da olsa yapmak kolay fakat bu davranış
biçimlerinin götürmek istediği hedefe ulaşmak zor ve esas olandır.
En yakınlardan başlanarak, birlikte yaşanılan insanların hepsine karşı
görevlerin yerine getirilmesi ve hiçbir surette başkalarının rahatsız edilmemesi
dinimizin en önemli tavsiyelerindendir. Aynı şekilde üzerinde yaşanılan ve insanlar
başta olmak üzere sayısız canlılarla ortak kullanılan tabiatın; başkalarının da hakkı
olduğu düşünülerek şahsi çıkarlar için tahrip edilmemesi ve doğal dengenin
bozulmaması da dinimizin taleplerindendir.
188
İbni Mace Zühd 22
56
Kendisine yeterince saygısı olmayıp, hem yaratıcı hem de insanlık nezrinde
konumunu bilmeyen kişiden başkalarına faydanın beklenmesi mümkün değildir. İnsan
ilişkilerinde müspet gelişme, öncelikle bireylerin başkalarına karşı niyet ve
davranışlarını olumlu bir hale getirmeleriyle başlar.
57
KAYNAKÇA
Ahmet b. Hanbel (ö 241/ 855) el-Müsned 6 c.İstanbul Çağrı yay 1992
BUHARİ, Muhammed b. İsmail, ( ö 256/ 861) el-Camiu’s-Sahih 8 c. İstanbul
çağrı yay. 1992
DAVUDOĞLU, Ahmet, Sahihi Müslim Tercemesi ve Şerhi Sönmez neşriyat
İstanbul 1980
EBU DAVUD, Süleyman b Eş’as es-Sicistani (ö275/888) es-Sünen 5 c.
İstanbul Çağrı yay 1992
HALİT, Abdul Kadir Adab’ı Mmuaşerat Umut Matbaacılık İstanbul 2005
HATİPOĞLU, Haydar, Süneni İbni Mace Terceme ve şerhi Kahraman neşriyat
İstanbul
KARAMAN, Hayrettin, Günlük Hayatımızda Helaller ve Haramlar Nesil
Yayınları Bayrak matbaacılık İstanbul 1991
Kur’an’ı Kerim ve açıklamalı meali T.D.V.Y 5. bas. Ocak 1998
MÜSLİM, Müslim b Haccac el-Kuşeyri /ö 261/ 874) el Camu’s-Sahih 3 c.
İstanbul çağrı yay. 1992.
NESAİ, Ahmet b Şuayp (ö 303/ 915) es-Sünen 8 c. İstanbul Çağrı yay. 1992
İMAM NEVEVİ, Riyazüs’salhin Peygamberimizden Hayat Ölçüleri Tercüme
ve Şerhi İstanbul Erkam yayınevi 2005
NİSAYBURİ, Ebu’l-Hüseyin Mülimu’bnu’l-Haccac el-Kuşeyri ( 206/ 261)
Sahihi Müslim ve Tercümesi mütercim Mehmet Sofuoğlu Ahmet Sait matbaası İstanbul
1970
Şamil islam ansiklopedisi. İstanbul. Şamil Yayınevi
58
TİRMİZİ, Muhammed b. İsa ( ö 279/ 892) el-Cami’us-Sahih 5 c. İstanbul
Çağrı yay. 1992
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük 8.Basım Ankara Türk Tarih Kurumu. 1998
YAZIR, Elmalılı Muhammed Hamdi (ö 1942) Hak Dini Kuran Dili 10 c. Azim
Dağıtım İstanbul 1992
YENİEL, Necati, Kayapınar Hüseyin Süneni Ebu Davud Terceme ve Şerhi
Şamil Yayıncılık İstanbul 2003
ZEBİDİ, Zeynud-din Ahmed b. Ahmed b. Abdillatif (ö 863/ 1487) Sahihi
Buhari Muhtasarı Tecrid-i sarih Tercemesi Mütercim ve şarih Ahmet Naim D.İ.B.Yay.
Ankara 1991
ZEYDAN, Abdülkerim el- veciz fi usul-ul fıkh 1. bas Beyrut 2003
ZUHAYLİ, Vehbe İslam Fıkıh Ansiklopedisi 2. bas. Risale İstanbul 1992
59
Download