Uploaded by User10707

EPR Giris

advertisement
EPR SPEKTROSKOPİSİ
Spektroskopcinin El Kitabı
Prof. Dr. Recep TAPRAMAZ
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, SAMSUN
( Dizgi: LATEX )
Ağustos 2019
I
.
Tanıtım
Yirminci yüzyılın ilk çeyreği modern fiziğin, ya da daha oturmuş ismiyle Kuantum Fiziğinin, ya da Kuantum Teorisinin ortaya çıktığı ve kabul edildiği zaman dilimidir. Kabul edilmesinden kasıt, deterministik bir bilimsel düşünceye sahip klasik fizikçilerin zihin yapısına
birhayli ters düşen bu teorinin kabul görmesi hiç de kolay olmadığıdır. Geçen bir yüzyıllık
sürede Kuantum Teorisi oturduğu esnek görünümlü sağlam temeller üzerinde gittikçe güç
kazanmıştır. Buradan Klasik Fiziğin geçerliliğini yitirdiği anlamı da çıkarılmamalıdır. Klasik Fizik makroskopik ölçekte ve ışık hızına kıyaslandığında yavaş hareket durumlarında
hala geçerliliğini korumaktadır. Klasik Fizik, yapısı gereği kesin sonuç verirken Kuantum
Fiziği olayları çok daha farklı bir yolla ifade eder.
Klasik Fizik kendi geçerlik alanı olan makro ölçekte meydana gelen olayları konu
edinirken Kuantum Fiziği atomik ve moleküler ölçekte meydana gelen olayları ele alır. Öte
yanda Işık hızına yakın hızlarda da Relativite Teorisi geçerlidir. Ancak bu üç farklı teori
arakesit bölgelerde birbirleriyle örtüşür. Yani hiç bir teori diğeriyle çelişkili değildir, aksine
birbirlerini tamamlarlar.
Spektroskopi, Kuantum Fiziğinin gözlem tekniğidir. Bir başka ifadeyle, Kuantum Fiziği kendisini spektroskopi ile ifade eder ya da gösterir. Bu yüzden Kuantum Teorisi spektroskopisiz, spektroskopi de Kuantum Teorisiz olamaz.
Bir başka ifade ile söylemek gerekirse, spektroskopi Kuantum Mekaniğin ispatıdır. Örneğin, titreşim geçiş enerjilerini, elektronik geçiş enerjilerini, çekirdek ve elektron spinlerinin çeşitli etkileşmelerini, kısaca atomik ve moleküler yapılardaki kuantumlanmayı açıkça
gözlemek mümkün hale gelmiştir.
Spektroskopi ölçülebilen elektromanyetik frekans aralığında, gözlenecek yapının özelliğine uygun olan farklı yöntemleri kapsayan geniş bir alandır. Gerçekte temel iki yöntemi
vardır:
1 Gözlenecek yapı, uygun fiziksel ortam içinde belirli frekansta elektromanyetik radyasyonla, ya da kısaca fotonla tedirgin edilir ve yapının buna tepkisi gözlenerek yapı
hakkında bilgi alınmaya çalışılır. Bu kitapta ele alınan EPR spektroskopisinde incelenecek madde statik manyetik alan içine konularak alan yönüne dik doğrultuda
mikrodalga ile etkileştirilir ve bu şart altında numunenin tepkisi gözlenir. Gözlem
yapı hakkında belirli bilgileri verecektir. Bazı uygulamalarda foton yerine yüksek
enerjili elektron, proton, nötron gibi parçacıklarla da uyarılabilir.
2 İkinci yöntem, radyoaktif izotoplarda olduğu gibi kendiliğinden salınan parçacıkların
veya yüksek enerjili fotonların gözlenmesi yoluyla yapı hakkında bilgi edinmeyi içerir.
Bu yöntem bu kitabın kapsamı dışındadır ve üzerinde durulmayacaktır.
Elektron Paramanyetik Rezonans, EPR, ya da diğer bilinen ismiyle Elektron Spin Rezonans, ESR, genelde Manyetik Rezonans spektroskopisinin paramanyetik özellikli yapıların incelenmesine yönelik dalıdır. Diğer dalların başlıcaları, Nükleer Manyetik Rezonans,
II
NMR, Elektron-Nükleer Çift Rezonans, ENDOR, ve bunlardan türetilen spektroskopileridir (ayrıntılı bilgi için bkz. ??).
1922 yılında raporu yayınlanan Stern ve Gerlach deneyinde gümüş atomu, (Z=47),
manyetik alan gradientinden geçirildikten sonra hedef plaka üzerinde iki iz bırakmıştır.
Bunun nedeni gümüş atomunun [Kr]5s14d10 konfigürasyonunda 5s yörüngemsisindeki eşlenmemiş elektronun özelliği olan spinidir. O tarihte bu durum tam bilinemediğinden gerçek
yorum için 1928 yılınde Paul Dirac tarafından önerilen Relativistik Kuantum Teorisinin ortaya konulmasını beklemek gerekmiştir. Paul Dirac önerdiği teori yoluyla, elektronun spini
olarak isimlendirilen bir özelliğinin olduğunu, bu spinin bir manyetik alan içinde manyetik
alana paralel ve anti-paralel yöneldiği teorik olarak gösterilmiştir. Kısaca bir elektronun
spini, tıpkı bir çubuk mıknatıs gibi, S = 1/2 dir ve iki kuantum durumu alabilir: MS1 = 1/2
(yukarı spin) ve MS2 =?1/2 (aşağı spin). Bu özellik klasik karşılığı olmayan bir özelliktir ve
klasik yaklaşımla bulunması mümkün değildir. Proton da aynı özelliğe sahiptir. Bu özellikler birbirine büyük oranda benzeyen iki güçlü spektroskopi dalının aynı tarihlerde ortaya
çıkmasıyla sonuçlanmıştır. İsidor Rabi 1938 yılında nükleer manyetik rezonansın teorisini
ortaya atmış ve ilk defa gözlemiş; peşinden 1944 yılında Felix Bloch ve 1952 yılında Edward
Mills Purcell uygulamayla birlikte teorisini geliştirmişlerdir. Proton, ya da hidrojen çekirdeği dışında cok sayıda atom çekirdeğinin spini olduğundan ve bu spinlerin çevrelerinde
bulunan diğer spin sahibi çekirdeklerle etkileştiğinden ve yapı hakkında oldukça ayrıntılı
bilgi verdiğinden, ayrıca başta düşük frekanslı radyo dalgaları bölgesinde rezonans ouşması
olmak üzere teknik açıdan kolaylığı NMR?nin kısa zamanda hızla gelişmesine yol açmıştır.
İlerleyen konularda ayrıntıları anlatılacak olan manyetik rezonansın rezonans şartı
ω = γB0
(1)
ifadesiyle verilir. Ifadede ω elektromanyetik dalganın frekansı (açısal frekans), γ jiromanyetik oran (numunenin karakteristik değeridir) ve H0 uygulanan statik manyetik alan değeridir. Radyo frekansı ve manyetik alan laboratuarda deneycinin elindeki değişkenlerdir
fakat jiromanyetik oran incelenen maddeye bağlıdır ya da maddenin karakteristiğidir. NMR
spektroskopisinde en fazla değerlendirilen atomlar veya izotopları ve bunların jiromanyetik
oranları ile örneğin 600 MHz frekansta çalışan proton NMR için gerekli manyetik alan 14 T
olmalıdır. NMR spektrometrelerinde teknik nedenlerden dolayı hassasiyet gerektiren manyetik alanı değiştirmek zordur; bunun yerine radyo frekansları değiştirilir. Verilen izotoplar
için radyo frens değerleri Tablo 0.1’de verilmiştir. Spektrum, başta komşu çekirdeklerin
birbirleri tam görmelerini çeşitli ölçülerde engelleyen elektron bulutu gibi perdelemelerden
ötürü oluşan kimyasal kayma ve spinler arası etkileşmeden kaynaklanan spin-spin yarılması
gibi unsurlar nedeniyle rezonans frekansından daha az bölgede gözleneceğinden belirli bir
aralığın taranması gereklidir.
Tablo 0.1 de sabit manyetik alan için rezonans frekanslarına dikkat edilirse, birbirlerinden oldukça farklı oldukları görülecektir. Denklem 1 de verilen rezonans şartına göre
deneyci hem frekansı ve hem de manyetik alanı değiştirerek rezonans şartını sağlayabilir
ve belirli aralıkta gözlenecek olan spektrumu alır. Frekansı sabit tutup manyetik alanı dar
bir aralıkta değiştirmek elektromıknatıs kullanılması durumunda teknik olarak mümkündür fakat süperiletken mıknatıs kullanılması durumunda manyetik alanı değiştirmek hem
zahmetli ve hem pahalı bir iştir. Bunun yerine manyetik alanı sabit tutarak frekansı değiş-
III
Tablo 1: Bazı çok karşılaşılan izotoplar için NMR parametreleri. Örnek olarak seçilen B0 =
14 T manyetik alan için gerekli radyo frekansları MHz olarak verilmiştir.
İzotop
γ(×106 rad/s·T)
ω/2π(MHz)
1
H
267.51
600.00
2
H
41.06
91.82
13
C
67.26
56.05
14
N
19.33
195.03
15
N
-27.12
139.01
17
O
-36.26
103.97
19
F
251.66
14.98
31
P
108.29
34.81
Şekil 1: Yvgeny Zavoisky
tirmek daha kolaydır. Ancak Tabloda farklı izotoplar için verilen frekans aralıları oldukça
fazla olduğundan tek bir elektronik cihazla bütün izotoplar için rezonans frekanslarını değiştirmek mümkün değildir, ayrı çalışma bölgelerine göre tasarlanmış elektronik devreler
kullanılma zorunluluğu vardır. Bu yüzden NMR spektrometrelerinde her bir izotop için
ayrı frekansta çalışan donanım kullanılmalıdır, ya da aynı cihaz ve numune tutucu farklı
frekans bölgelerinde çalışbilecek biçimde tasarlanmalıdır.
EPR spektroskopisi ilk defa 1945 yılında, o zamanlar Sovyetler Birliği ve günümüzde
Rusya?ya bağlı olan federal tataristan Cumhuriyetinin başkenti ile aynı adı taşıyan Kazan
Devlet Üniversitesinde Yvgeny Zavoisky tarafından rapor edilmiştir. Doktora tez çalışması için tasarladığı bir cihazda fazlaca homojen olmayan bir manyetik alan içine koyduğu
CuCl2 · 2H2 O üzerine alana dik yönde 133 MHz frekansli radyo frekansı uygulama sonunda
yaklaşık 41 G manyetik alan değerinde şiddetli sayılabilecek bir soğurma eğrisi gözlemiştir.
Bu soğurma 1938 yılında gözlenen NMR rezonansından farklı bir manyetik alanda ve frekansta meydana geliyordu. Bunun hemen akabinde Oxford Üniversiteside Brebis Bleinay
hem spektrometreyi ve hem de teorisini ortaya koymuştur. EPR spektroskopisi ilk gözlemlerden sonra paramanyetik biyolojik maddelere uygulanmıştır. Ilk derli toplu inceleme
makalesi 1958 yılında iki Rus bilim adamı L. A. Blumenfeld ve A. E. Kalmanson, ??, tarafından BIOFIZIKA dergisinde yayınlanmıştır. Bundan sonra spektroskopi paramanyetik
özellikli çok sayıda maddeye uygulanmış ve sayısız çalışmalar yapılmıştır ve hala da geniş
bir alanda yapılmaktadır.
EPR spektrometrelerinde Denklem 1 de verilen rezonans şartı geçerlidir, fakat spekt-
IV
roskopik yarılma faktörü g değeri karakteristik değer olduğu için rezonans sartı
gβB0 = hν
(2)
biçiminde yazılır. İfadede β = 9.2740 × 10−24 J/T olan elektronun Bohr magnetonu, h
Planck sabiti ve ν elektromanyetik dalganın frekansıdır. Eğer sabitler γ = gβ/2πh olarak
alınırsa EPR spektroskopisi için Denklem 1 elde edilir. Tek başına bir yerde tuzaklanmış
elektron için g = 2.0023 olarak alınacaktır. EPR spektroskopisinde rezonans şartı 400 T
gibi bir manyetik alan için elektromanyetik spektrumun mikrodalga bölgesinde sağlanabilmektedir. Ancak mikrodalgaları taşımak için özel boyutta ve biçimde mikrodalga devre
elemanları gerekmektedir; zira frekans yüksek olduğundan iletken bir kabloda deri etkisi
mikrodalganın kısa mesafede sönmesine yol açar. Bu yüzden mikrodalga teknolojisinde
belirli frekans bantlarında çalışan devre elemanları standart hale getirilmiştir. EPR spektroskopsinde fazlaca frekansı 9.5 GHz olan X-bant mikrodalga kullanılmaktadır. Denklem 2
ile X-band mikrodalga icin manyetik alan B0 = 0.3390T , ya da 339 mT veya yine yaygın
kullanılan 3390 G değerinde olacaktır. Eşlenmemiş elektronun çevresinde bulunan çekirdek
veya başka elektronlar nedeniyle spektrum belirli bir aralıkta gözlenecektir.
Denklem 2 de verilen rezonans şartı hem mikrodalga frekansının ve hem de manyetik
alanın değiştirilmesiyle elde edilebilir. Ancak EPR spektroskopisinde teknik nedenlerden
dolayı mikrodalka elemenlarının ölçülerinin belirli bantlar için sabit olması gerektiğinden
rezonans şartı için frekans sabit tutulur ve manyetik alan değiştirilerek spektrum alınır.
Puls ve Fourier Dönüşüm spektroskopisi hem NMR ve hem de EPR için uygulanabilen
bir yöntemdir. Manyetik alanın yüksek olması EPR spektroskopisinde kısmen, NMR spektroskopisinde, bazı sakıncaları ile birlikte hemen hemen tümüyle çözünürlüğü artırmaktadır.
Bu yüzden manyetik alanın optimum değerlerde olması istenir.
Öte yanda manyetik alan elde etmek için sabit mıknatıslar, elektromıknatıslar ve süperiletken mıknatıslar kullanılır. Sabit mıknatıslar, kullanılan malzemeye ve geometrisine
bağlı olarak belirli bir değere kadar sabit manyetik alan üretebilirler, fakat sıcaklığa oldukça
bağlıdırlar ve doyum nedeniyle yüksek alanlar üretemezler. Elektromıknatıslar yaygın kullanılmaktadırlar, ancak bu aygıtlar da kullanılan malzemeye, geometriye ve teknolojiye
bağlı olarak sınırlı değerde oldukça kararlı alan üretebilmekteyseler de ürettikleri alan bir
kaç Tesla değerden fazla olamaz. Tablo ?de örneğin 600 MHz NMR için 14 T, Denklem 2 ile
90 GHz EPR için 3.2 T manyetik alan gerekmektedir. Bu kadar yüksek ve kararlı manyetik
alanlar süperiletken mıknatıslarla elde edilebilmektedir. Eğer manyetik alan süperiletken
mıknatısla elde edilecekse, değerini değiştirmenin zahmetli, zaman alıcı ve pahalı olması
nedeniyle daha verimli ve pratik olan puls ve Fourier Transform teknolojisi kullanılmalıdır.
NMR spektroskopisinde kullanılan MHz mertebesindeki radyo frekansı ve numuneye
uygulanan puls sonrası tepki sinyali, FID (serbest sönüm sinyali; free induction signal)
süresi mikro saniyelerden saatlere kadar değişebilmektedir. Bu durum puls ve FT teknolojisinin NMR spektroskopisinde hızla gelişmesine yol açmıştır. Tibbi teşhis cihazı olarak
kullanıln Manyetik Rezonans Imaging (MRI) bu teknolojinin bir başka uygulamasıdır. Bu
notların yazıldığı zaman itibarıyla 900 MHz FT-NMR çalışır durumdadır. EPR spektroskopisinde frekansın yüksek olması ve tepki süresinin mikro saniyeler mertebesinde kısa olması
puls ve FT-EPR teknolojisinin gelişmesini geciktirmiş olsa da bu alanda da, FT-NMR tecrübelerinin de katkısıyla yeterli düzeye ulaşılmıştır.
Bu kitapta bir EPR spektroskopicisinin bilmesi gereken teknikler anlatılmaya çalışıl-
V
mıştır. İlerleyen bölümlerde yukarıda kısaca verilen bilgiler ayrıntılarıyla ele alınacaktır.
İsimlendirme
Elektron Paramanyetik Rezonans (EPR) spektroskopisi aynı zamanda Elektron Spin
Rezonans (ESR) spektroskopisi olarak da adlandırılır. ESR bir atom, atom grubu veya
molekülde eşlenmemiş elektron spinine atıf yapar. Spektroskopi esas olarak paramanyetik
merkezleri inceler; bunun içine radikaller, eşlenmemiş elektron içeren atom, grup veya molekül girebileceği gibi, nokta kusurlarında tuzaklanan iyonlar, paramanyetik safsızlıklar da
girer; bu yüzden daha kapsayıcı olan EPR ismi ve kısaltması daha uygun düşmektedir ve
yaygın kullanılmaktadır. Ancak yerine göre her iki ismi de kullanılabilir ve kullanılmaktadır.
VI
.
Bölüm 1
GİRİŞ
Rezonans, bir mekanizmaya periyodik bir uygulama yapıldığında eğer bu uygulama mekanizmanın kendi karakteristik titreşim frekansı ile aynı ise maksimum düzeyde bir etkileşme
olacaktır. Basit bir örnek verilmek gerekirse, bir nehir üzerindeki asma köprünün kendi
yapısından kaynaklanan titreşim frekansı 1 Hz olsun. Eğer bir askeri birlik, adımları arasında 1 s olan (1Hz frekanslı) uygun adım yürüyüş yapıyorsa köprünün titreşimi maksimum
genlig?e çıkacaktır ve köprünün bu titreşime dayanamama tehlikesi ortaya çıkacaktır; bu
rezonans halidir. Bu yüzden bu tür yapılar üzerinde askeri birlikler serbest yürüyüşe geçerler. Eğer askerler bu köprüde, örneğin 0.6 saniye aralıklı koşar adım uygun adım geçecek
olurlarsa rezonans olmayacaktır. Bir başka örnek de, konser, konferans, miting gibi toplantılarda yüksek güçte çalışan ses sistemlerinde mikrofonla hoparlörün karşı karşıya gelmeleri
durumunda çıkan o rahatsız edici sestir. İki aygıt rezonansa gelerek o sesi çıkarırlar. Bu
toplantılarda hiç bir mikrofonu hoparlörlerden birisinin karşısına getirmemek gerekir.
Bu ön bilgiden sonra EPR spektroskopisinin oluşumunu ele alabiliriz. Bunun için klasik elektromanyetizmadan başlamak gerekecektir. Şekil ??’de verilen dairesel yörüngede
dolanan cismi göz önüne alacağız. Manyetik dipol momenti
(1.1)
µ = IA
olarak tanımlanır. İfadede µ manyetik dipol momentini, I akımı ve A akımın çevrelediği
kapalı yüzey alanını göstermektedir. Akım skalar bir büyüklük olduğundan manyetik dipol
momenti akım ile aynı doğrultuda, yani yüzeye dik doğrultuda olacaktır.
Bir elektron r yarıçaplı bir yörüngede ν frekansla dönüyor olsun; elektronun çizgisel
hızı v = 2πνr olur. Elektron bu yörüngede
I = eν =
ev
2πr
(1.2)
akımını oluşturacaktır. Yörüngenin tam dairesel olduğunu varsayarsak elektronun çevrelediği yüzeyin alanı da
A = πr 2 n
(1.3)
olacaktır. İfadede n yüzeye dik birim vektördür. Son iki denklem Denklem ??’de yerine
1
2
BÖLÜM 1. GİRİŞ
Şekil 1.1: Açısal momentum ve manyetik dipol momentini göstermek üzere temsili gösterim:
r yarıçaplı dairesel yörüngede v hızıyla dönen m kütleli ve e yüküne sahip elektron.
konulur ve pay ve payda kütle m ile çarpılırsa
µL =
emvr
n
2m
(1.4)
olur. Burada L = mvrn klasik açısal momentumdur. Denklem ??’ü yeniden yazalım;
µL =
e
L.
2m
(1.5)
Klasik olan bu ifadeyi Kuantum Mekanikte ifade etmek için açısal momentumu sadece
fiziksel bir büyüklük değil, fiziksel büyüklüğe karşılık gelen Kuantum Mekaniksel işlemci
olarak tanımlamak gerekir;
µ̂L =
e
L̂, (L̂ = L̂x î + L̂y ĵ + L̂z k̂)
2m
(1.6)
Açısal momentumun özfonksiyonu | l, ml i, (l = 0, 1, 2, 3 · · · veml = −l, −l + 1, −l +
2 · · · l − 2, l − 1, l) olsun. Bu tanımla açısal momentum işlemcisinin bileşenlerinin özdeğerleri, basamak işlemcileri olan
p
(1.7)
L̂± | l, mli = ~ l(l + 1) − ml (ml ± 1) | l, ml ± 1i
tanımı ile
1
1
L̂x = (L̂+ + L̂− ) ve L̂y = (L̂+ − L̂− )
2
2i
(1.8)
L̂z | l, ml i = ~ml | l, ml i
olarak verilir. Bu tanımlamalar daha sonra tekrar kullanılacaktır. Yörüngesel açısal momentum için oluşturulan bu ifadeler elektron spin açısal momentumu, ya da kısaca elektron
spini S ve çekirdek spini I için de aynısıyla geçerlidir. Çünkü her iki büyüklük de açısal
momentum boyutundadır. Ancak elektron spini teoride diğerleriyle karşılaştırıldığında 2
kat büyüktür. Denklem ?? elektron spini için tekrar
µ̂S =
e
Ŝ, (Ŝ = Ŝx î + Ŝy ĵ + Ŝz k̂)
2m
(1.9)
3
yazılacaktır. Öte yanda serbest ya da bağlı olmayan elektron spini tek başına tanımlı
değildir ve bilinemez; elektron bir yörüngede iken tanımlı hale gelir. Diğer ifade ile, elektron
spini, yörünge ile birlikte tanımlanmalıdır. Böylece toplam manyetik dipol momenti
µ̂ =
e
(L̂ + 2Ŝ)
2m
(1.10)
olarak bulunur. Yörüngesel ve spin açısal momentum vektörleri bu durumda
Ĵ = L̂ + Ŝ Ĵ = Jˆx î + Jˆy ĵ + Jˆz k̂
(1.11)
biçiminde vektörel toplam olarak yazılacaktır. Bu tanımlarla toplam manyetik dipol momenti, ge bir düzeltme çarpanı olmak üzere Denklem ?? yeniden
ge
e
e
Ĵ =
(Ĵ + 2Ŝ)
2m
2m
(1.12)
olarak yazılacaktır.
Klasik Fizikte açısal momentum sürekli değerler alabilen bir büyüklük iken Kuantum
Fiziğinde açısal momentum sürekli olmayan belirli değerleri alabilen büyüklüktür. Yörüngesel, spin ve toplam açısal momentum vektörlerinin büyüklükleri, karşılık gelen durum
fonksiyonları sırasıyla | l, ml i, | s, ms i, | j, mj i olmak üzere özdeğerleri
(L̂ · L̂) | l, ml i = L2 | l, ml i = ~2 l(l + 1) | l, ml i,
l = 0, 1, 2, 3 · · ·
(Ŝ · Ŝ) | s, ms i = S 2 | s, ms i = ~2 s(s + 1) | s, ms i, s =
(Ĵ · Ĵ) | j, mj i = J 2 | j, mj i = ~2 j(j + 1) | j, mj i,
1
2
(1.13)
j = l + s··· | l − s |
olarak verilir.
Şimdi Denklem ??’in her iki tarafını Ĵ ile çarpalım,
ge
e
e
(Ĵ · Ĵ =
(Ĵ · L̂ + 2Ĵ · Ŝ)
2m
2m
(1.14)
İfadede geçen skaler çarpımlar için
(Ĵ + L̂)2 = (2L̂ + Ŝ)2 = Ĵ2 + L̂2 + 2Ĵ · L̂
(L̂ + Ŝ)2 = (L̂ + 2Ŝ)2 = Ĵ2 + Ŝ2 + 2Ĵ · Ŝ
(1.15)
(L̂ + Ŝ)2 = L̂2 + Ŝ2 + 2L̂ · Ŝ
tanımları yapılabilir. Bu tanımları Denklem ??’de yerlerine konulursa;
1
ge (Ĵ · Ĵ) = Ĵ · L̂ + 2Ĵ · Ŝ = (3Ĵ · Ĵ + Ŝ · Ŝ − L̂ · L̂)
2
(1.16)
4
BÖLÜM 1. GİRİŞ
Bu son ifadede Denklem ??’de verilen özdeğerler yerine konulursa
3
1
1
ge j(j + 1) = j(j + 1) + s(s + 1) − l(l + 1)
2
2
2
(1.17)
veya
ge = 1 +
j(j + 1) + s(s + 1) − l(l + 1)
2j(j + 1)
sonucu bulunacaktır. Elektron için Lande-g faktörü veya spektroskopik yarılma faktörü
olarak bilinen bu değer bu haliyle hem yörünge ve hem de spin katkılarını içermektedir.
Yörüngenin küresel olduğu (s yörüngesi) durumda sadece spin katkısı vardır ve ge = 2.0000
olur, ancak relativistik hareket katkısı nedeniyle bu değer hem Dirac denkleminin çözümünde ve hem de deneysel bulgularda ge = 2.002319 değerini alır; diğer yanda eğer spin
katkısı yoksa bu durumda da ge = 1.0000 olacaktır ki bu durum deneylerde gözlenmemiştir. Bu parametre incelenen numuneye göre değişmekte ve yaygın olarak ge = 1.8000 ile
ge = 6.40000 arasında değerler almaktadır. Organik moleküllerde genellikle ge = 2.0000
yakınlarındadır. Öte yanda Fe(III) ve Cr(III) içeren yapılarda yüksek değerler alabilmektedir.
1.1
Zeeman Etkileşmesi
Spin manyetik dipol momentinde baskın unsur spindir; yörünge katkısı ikinci veya daha
düşük mertebedendir. Buna göre Denklem ?? sadece spin için yazılır ve yörünge katkısı
g değerine yansır. Ayrıca, spin işlemcisini kuantum mekaniksel değeri cinsinden Ŝ → ~Ŝ
biçiminde alalım;
µ̂ = ge
e~
Ŝ
2m
(1.18)
İfadede sabitlerden oluşan katsayıyı, yine bir sabit katsayı olan elektron-Bohr magnetonu
olarak tanımlanır ve değeri βn = e~/2m = 9.2740 × 10−24 J/T olarak bulunur. Böylece
Denklem ?? yeniden
µ̂ = −ge βe Ŝ + gn βn Î
(1.19)
olarak yazılır. Negatif işaret elektronun yükünden gelmektedir.
Klasik elektromanyetizmada manyetik dipol momenti bir B manyetik alanı içinde
enerji kazanır; Zeeman etkileşme enerjisi olarak bilinen bu enerji E = −µ̂e · B + µ̂n · B
olarak tanımlanır. Kuantum mekanikte bu büyüklük Hamilton (enerji) işlemcisi, ya da
kısaca Hamiltonian olarak tanımlanır. Bu enerjiye, ok küçü¨de olsa, eşlenmemiş elektronun
bağlı olduğu çekirdek spininden kaynaklanan çekirsek Zeeman terimini de eklemek gerekir;
Ĥ = −ge βe B · Ŝ + gn βn B · Î
(1.20)
Hamiltonian, yukarıda da belirtildiği üzere bir enerji işlemcisidir, dolayısıyla işlemcinin etki
ettiği bir durum fonksiyonu olmalıdır. Etkileşme dış manyetik alanla elektronspini arasında
1.1. ZEEMAN ETKİLEŞMESİ
5
Şekil 1.2: Bir atom yörüngesinde bulunan eşlenmemiş elektronun spin durum enerjilerinin
manyetik alanla değişimi. Kesikli düşey çizgiler EPR spektroskopisinde kullanılan mikrodalga bantlarını göstermektedir (bkz. Tablo ??). Zavoisky’nin kullandığı manyetik alan
tarihi önemine binaen burada gösterilmiştir.
olduğundan doğal olarak durum fonksiyonu Denklem ??’de tanımlanan | S, mS ; I, mI i spin
durumu olacaktır. Diğer yanda dış manyetik alan doğrultusu tanımlı ve oldukça homojendir
(olmalıdır). Bu doğrultu, temel kuantumlanma doğrultusu olan z ekseni olarak seçilmelidir,
yani B = Bz k̂ olarak tanımlanacaktır. Sonuçta Denklem ??’daki skaler çarpım B·Ŝ = Bz Ŝz
olacaktır. Benzer eşitlik çekirdek Zeeman terimi için de yazılabilir. Denklem ??’de verilen
açısal momentum özdeğerlerini elektron spini ve çekirdek spini için düzenleyerek Denklem
?? H | S, mS ; I, mI i = EmS ,mI | S, mS ; I, mI i biçiminde, ya da durum vektörünü kısaca
mS , MI i alınarak özdeğer denklemi olarak yazılır;
ˆ | mS , mI i =
Ĥ = (−ge βe Bz Ŝz + gn βn Bz I)
(−ge βe mS + gn βn mI )Bz | mS , mI i
(1.21)
Her bir spin kuantum durumu mS , mI için enerji EmS ,MI = ge βe Bz mS olur. Tek bir
elektron için spin kuantum değerleri S = 1/2 olduğundan mS = +1/2 ve −1/2 (yukarı ve
aşağı spin) durumlarını alacaktır. Dolayısıyla her iki durumun enerjileri, yukarı ve aşağı
spin durumları için
1
1
(−ge βe + gn βn ) Bz ve E−1/2 = − (−ge βe + gn βn ) Bz
(1.22)
2
2
olacaktır. Enerji durumları manyetik alana göre doğrusal değiştiğinden iki enerji durumu
arasındaki fark doğrusal artacaktır. Bu durum ??’de gösterilmiştir. İki durum arasındaki
enerji farkı
!
1
1
∆E = − ge βe Bz +
(1.23)
ge βe Bz = |ge βe Bz | = ge βe B0
2
2
E1/2 =
olarak bulunur. EPR spekrroskopik geçiş şartlarında çekirdek spini değişmediğinden enerji
farkında yok olmuştur. Eğer bu enerji farkına eşit bir elektromanyetik enerji bu sisteme
6
BÖLÜM 1. GİRİŞ
Şekil 1.3: Bir paramanyetik numunede seyreltik halde bulunan eşlenmemiş elektron- ların
spinleri (veya manyetik dipol momentleri) manyetik alan yokluğunda her yöne rastgele
yönelmişken (soldaki resim), eğer düzgün bir manyetik alan uygulanırsa spinlerin bir kısmı
manyetik alan yönünde, bir kısmi da manyetik alana zıt yönde yönelecektir (sağdaki resim).
Ancak Spin Yoğunlukları kesiminde ele alındığı üzere iki yöne yönelen spin sayıları eşit
olmayacak, bir yöndeki sayı diğerinden fazla olacaktır.
uygulanırsa düşük enerji durumunda olan spinler yüksek enerji durumuna yükselir, yani
bir geçiş olur. ν frekanslı elektromanyetik dalganın enerjisi ya da kısaca foton enerjisi hν
olmak üzere
ge βe B0 = hν
(1.24)
biçiminde ifade edilir. İfade Elektron Paramanyetik Rezonansın (EPR) gerekli ve yeterli
şartıdır. Örnek olarak, bir X-band spektrometrede, (≃ 9.5 GHz), eşlenmemiş 1s elektronu
için manyetik alan
B0 =
(6.6256 × 10−34 )(9.5 × 109 )
hν
=
≃ 0.339T = 339mT = 3390G
ge βe
2.002319 × 9.2740 × 10−21
olarak bulunacaktır.
Rezonans ifadesinde değişkenler elektromanyetik dalganın frekansı ve manyetik alandır. Diğer parametreler sabitler olan Bohr magnetonu βe , Planck sabiti ~ ile incelenen
maddenin özelliği olan ge değeridir. Zavoisky’nin yaptığı cihazda kullanılan 133 MHz frekanslı elektromanyetik dalga dışında kullanılan EPR spektrometreleri mikrodalga bölgesinde çalışacak biçimde tasarlanmıştır. Mikrodalga bölgesi yaklaşık 1 GHz frekanstan (30
cm) ile 100 GHz (3 mm) frekans bölgesini içermektedir. Bu mertebedeki elektromanyetik
dalganın iletilmesinde iletken teller kullanılamamaktadır; bunun nedeni deri etkisi olarak
bilinen fiziksel olaydır. Yüksek frekanslarda iletken teldeki iletim elektronlarının iletkenin
yüzeyinde ince bir kabuk halinde toplanmaları çarpışmanın artması ve buna bağlı olarak
direncin arması ile sonuçlanmaktadır. Bu durum iletkende iletilecek olan mikrodalganın
kısa mesafede sönmesine neden olmaktadır.
1.2
Spektrum ve Çizgi Şekli
EPR spektroskopisinde spektrumu oluşturan geçişler çizgi (line) terimi ile belirtilmektedir.
Bu isimlendirme belki de geçişlerin idealde çizgi biçiminde olacağı varsayımından çıkarılmış
1.2. SPEKTRUM VE ÇİZGİ ŞEKLİ
7
Şekil 1.4: EPR spektrum çizgileri: (a) Lorentz ve Gauss eğrileri ile birinci türevleri, (b)
çizgi genişlemesinin oluşumunun esas nedeni birbirine yakın çok sayıda çizginin üst üste
gelerek geniş bir zarf oluşturmasıdır, (c) bir geçiş çizgisinin parametreleri.
olabilir; çünkü Denklem ??’de verilen rezonans şartında tek bir frekans için tek bir manyetik
alan bulunacaktır. Gerçekte ise geçişler bir bant şeklindedir. Şekil ??’de örnek geçiş çizgileri
verilmiştir. Kesim ????????de serbest indüksiyon sönümü incelenirken bu durumun kaynağı
farklı biçimde ele alınacaktır. Burada çizgi şekli ve oluşumu hakkında kısa bilgi verilecektir.
EPR spektroskopisinde numune gaz, sıvı ve katı olabilir. Gaz numunelerde moleküller tam dönme yapılabildiğinden EPR spektrumu yanında dönü geçişleri de gözlenir. Eğer
numune sıvı ise, ki bu çözücü içinde çözülmüş paramanyetik bir madde olacaktır; hızlı hareketler ve engelli dönmeler nedeniyle dipolar etkileşme ortalanır, yani sıfırlanır; sonuçta
çizgi çoğunlukla dar olacaktır. Gaz ve sıvı numunelerde çizgi şekli Lorentz eğrisi olarak
gözlenir. Numune katı ise elektronun çevresinde bulunan yerel manyetik alanlar, titreşimler, engelli dönmeler, uzakta duran başka spinlerden kaynaklanan dipolar etkileşmeler gibi
katkılar nedeniyle yan yana bir çok çizginin bir araya gelmesi sonunda çizgi genişleyecek
ve sonuçta çizgi şekli Gauss eğrisi olacaktır.
EPR spektroskopisinde, özellikle de sürekli dalga spektroskopisinde teknik nedenlerden, sonra da çözünürlük ve gürültü gidermeye katkısından ötürü çizgiler Lorentz veya
Gauss eğrilerinin birinci türevleri olarak alınır. Bu durum zamanla EPR spektroskopisinin özelliği haline gelmiştir. Ancak istenirse spektrum Lorentz veya Gauss eğrileri, ya da
bunların ikinci türev eğrileri olarak da çizilebilir, Şekil ??. Lorentz eğrisinin etekleri daha
yayvandır ve yavaş sönerken Gauss eğrisi daha çabuk söner ve daha diktir. Türev, eğrinin eğimi ile orantılı olduğundan çizgi dar olduğunda türev daha yüksek olacaktır; buna
bir de Gauss eğrisinin daha dik olduğu eklenirse, Gauss eğrisinin türevinin genliği daha
fazla olacaktır; bu durum Şekil ??(a)’da gösterilmiştir. Çizgi genişlemesinin nedenlerinden
önemlileri titreşim, engelli dönü ve komşu spinlerle dipolar etkileşme sonunda birbirine
yakın bir çok geçiş çizgisinin toplanarak bir zarf oluşturmasıdır; bu durum Şekil ??(b)’de
temsili olarak gösterilmiştir. Şekil ??(c)’de bir geçiş çizgisinin parametreleri ile eksenler
gösterilmiştir.
8
BÖLÜM 1. GİRİŞ
Çizgi şekli fonksiyonları ve türevleri,
Lorentz fonksiyonu:
A
L(B) =
!2
B − B0
1+
2σ
dL
=−
dB
σ 2 1 +
Gauss fonksiyonu:
B − B0
G(B) = A exp −
2σ
A(B − B0 )

!2
!2  2
B − B0

2σ
A(B − B0
B − B0
dG
=−
exp
−
dB
σ2
2σ
(1.25)
!2
ifadeleriyle verilir. İfadelerde B değişken manyetik alan, A çizgi genliği, B0 çizgi merkezi
ve σ çizgi genişliğidir.
EPR spektroskopisi esas olarak kalitatif analiz yapar. zel donanım olmaksızın kantitatif
analiz yapmaya uygun değildir; fakat bazı özel önlemlerle ve referans numunelerle kantitatif
analiz de yapılabilmektedir. Kantitatif analiz, burada miktar ölçümü anlamınadır; yani bir
spektrum çizgisinin ne kadar sayıda spine karşılık geldiği mutlak biçimde ölçülemez; ancak
bağıl ölçümler yapılabilir. Kalitatif ölçüm demekle aslında yine bağıl ölçüme atıf yapılmaktadır. Aşırı ince yapı etkileşmesini tartışırken bağıl ölçümler gündeme gelecektir. Yani
bir geçiş çizgisinin şiddetinin aynı spektrumdaki başka bir çizginin şiddetine oranından söz
edilecektir. Çoğu EPR spektrumunun değerlendirilmesinde bu bağıl şiddet dikkate alınır.
Şiddet, ya da çizgi şiddeti genlikle karıştırılmamalıdır. Genlik soğurma eğrisinin spektrum tabanından tepe noktasına olan uzaklığıdır, Şekil ??; şiddet ise soğurma eğrisinin
altındaki alanla orantılıdır ve bu değer de sonuçta spin sayısı ile orantılıdır. Bir başka
ifade ile spektrumun bağıl çizgi şiddet dağılımından söz ederken aslında bağıl spin sayılarının dağılımından söz edilmektedir. Buna göre esas olan çizgi şiddeti olduğundan, aynı
spektruma ait geçiş çizgilerinin genişlikleri ve dolayısıyla genlikleri farklı olabilir, ancak
şiddetleri belirli oranlarda olacaktır. Örnek olarak Şekil ??’de spin etiketi olarak kullanılan
nitroksit radikalinin spektrumu verilmiştir. Spektrum aynı radikale ait olmasına rağmen
çizgi genlikleri (yükseklikleri) ve genişlikleri eşit değildir fakat soğurma eğrisinin integrali
alındığında çizgi şiddetlerinin eşit olduğu görülmektedir. Bu uygulama hem NMR spektroskopisinde ve hem de spin etiketleme gibi uygulamalarda EPR spektroskopisinde yaygın
kullanılmaktadır
Spektrumda geçiş çizgileri gerçekte ne tam Lorentz eğrisi ve ne de tam Gauss eğrisidir;
Gauss ve Lorentz eğrilerinin belirli oranlarda karışımı olarak ele almak daha gerçekçidir.
cL ve cG sırasıyla Lorentz ve Gauss eğrisi katkı katsayıları olmak üzere bir geçiş çizgisi
y(B) = cL L(B) + cG G(B) biçiminde yazılabilir. Fakat eğer çizgi şekli üzerinde hassas
inceleme yapılmayacaksa Lorentz veya Gauss eğrilerinden yalnız birisini ele almak yeterli
olacaktır.
1.3
Çizgi Genişlemesinin Kaynakları
EPR spektrumlarında g değeri, aşırı ince yapı yarılmaları, bağıl çizgi şiddet dağılımı gibi
parametreler yanında çizgi şekli incelemesi de yapılmaktadır ve bu ölçümlerden önemli
1.3. ÇİZGİ GENİŞLEMESİNİN KAYNAKLARI
9
Şekil 1.5: Özellikle biyolojik numunelerin incelenmesinde spin etiketi olarak kulla- nılan
nitroksit radikalinin soğurma spektrumu, gerçek spektrumda gözlenen türev spektrumu ve
soğurma spektrumunun integrali. Görüleceği üzere, çizgi genişliğine ve genliğine bakılmaksızın integralde her bir geçiş çizgisine karşılık gelen basamaklar eşittir; çünkü spektrumu
oluşturan spin sayıları ve dolayısıyla şiddetler eşittir. Bu hususlar spektrum incelemede
tekrar ele alınacaktır.
bilgiler çıkarılmaktadır. Örneğin spin etiket üzerine yapılan çalışmalar çizgi şekli ve genişliği
ölçümlerine dayanır. Bir araştırmacı çizgi şekli ile değil de diğer parametrelerle ilgileniyor
olsa bile gözlediği çizgiler hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
Spektroskopici bir geçiş çizgisinin genişliğini, altında kalan alanı, Gauss veya Lorentz
eğri bileşenlerini, merkezini vb. bilmek isteyebilir. Bunun için yapılabilecek işlemlerden
birisi spektrumda alınan sayısal verilerle çizgi fonksiyonunu bulmaktır. Çünkü fonksiyon
üzerinde işlem yapmak çok daha bilgi vericidir. Bu kesimde çizgi seklini, genişliğini vb.
parametreleri etkileyen etkenlerden önemli olanlar ele alınacaktır.
1.3.1
Belirsizlik
Yalıtılmış tek bir elektronun dış manyetik alanla etkileşmesi sonunda çizgi genişlemesinin
birinci ve belki de en küçük nedeni belirsizliktir. Ancak sönüm zamandaki belirsizliğin
mikrodalganın periyoduna göre çok uzun olması nedeniyle manyetik alandaki belirsizlik,
ya da çizgi genişliği ∆B küçük olacaktır;
∆E∆t ≥ ~,
gβ∆B∆t ≥ ~ ve ∆B ≃
~
gβ∆t
(1.26)
Bir örnek vermek gerekirse; sönüm zamanının değeri, yani zamandaki belirsizlik yaklaşık ∆t ≃ 5µ s ise çizgi genişliği yaklaşık ∆B ≃ 0.5µ T mertebesinde olacaktır. Bu değer
oldukça küçüktür ve oldukça ince bir geçiş çizgisi verecektir. Ancak gerçekte geçiş çizgisi
bu değere göre bir hayli geniştir. Bu genişlemenin bir çok nedeni vardır. Bir kısmı spektrumun alınma şartlarından, başka bir ifade ile spektrometre operatöründen ve spektrumun
alınması anındaki manyetik alan homojensizliği, mikrofonik gürültü, sıcaklık, modülasyon
10
BÖLÜM 1. GİRİŞ
genlik ve frekansı, mikrodalga gücü, elektronik devre ayarlarının doğru olmaması gibi şartlardan kaynaklanabilir. Spektrometrenin yapısı ve çalıştırılma şartları konusunda, Kesim
?? optimum şartlarda spektrum alınması için gerekli bilgileri ve karşılaşılabilecek problemleri ele almaktadır. Bu kesimde numunenin doğasından kaynaklanan genişleme nedenleri
özet olarak ele alınmıştır.
Bir spektrumda çizgi ne kadar dar olursa spektrumun çözümlenmesi o kadar kolay ve
doğru olacaktır. Her zaman mümkün olmasa da bazı önlemler alınarak çizgi genişlemesinin bazı etkileri minimuma indirilebilir. Aşağıda çizgi genişleme nedenlerinden bazıları ve
yapılabilecekler ele alınmıştır.
1.3.2
Spin-Spin ve Spin-Örgü Durulmaları
Bir manyetik alan içinde kararlı durumdaki bir spin sistemi, rezonans şartını sağlayan
mikrodalga ile uyarıldığında kararlı durumu bozulan sistem tekrar kararlı duruma dönmek
ister ve bunu mikrodalgadan kazandığı enerjisini iki yoldan boşaltarak belirli sürelerde
yapar: (1) Enerjisini kısmen komşu spinlere kısmen de (2) çevresindeki örgüye aktaracaktır.
Bu olaya sırasıyla spin-spin ve spin-örgü durulması denmektedir. Durulma zamanları NMR
spektroskopisinde spin-örgü (T1 ) ve spin-spin (T2 ) ile gösterilir. EPR spektroskopisinde
aynı durulma zamanlarını E alt indisi ilavesiyle göstererek NMR’den ayırt edeceğiz; yani
spin-örgü durulma zamanı için TE1 ve spin-spin durulma zamanı için TE2 gösterimlerini
kullanacağız.
Kesim ??’de ele alınan puls ve Fourier Dönüşüm spektroskopi tekniğinde açıklandığı
gibi durulma zamanı ile çizgi genişliği arasında ters orantı vardır. Eğer durulma zamanı
uzun ise çizgi dar, durulma zamanı kısa ise çizgi geniştir. Spin-spin ve spin-örgü durulma
zamanlarından hangisi daha kısa ise çizgi genişliğine katkısı daha fazla olacaktır. Toplam
çizgi genişliği TE1 ve TE2 ’nin terslerinin toplamı ile orantılıdır;
σ∝
1
1
+
EE1 ET 2
Genel olarak TE1 ≥ TE2 olduğundan, yani spin-spin durulma zamanı daha kısa olduğundan
çizgi genişliğinde baskın olacaktır. Uygulamalarda spin-örgü durulma zamanı TE1 ≃ 10−7
s mertebesinde iken spin-spin durulma zamanı TE2 bundan daha uzundur. Bu durumda
çizgi genişliğini spin-örgü durulma zamanı belirleyecektir, ya da etkisi baskın olacaktır.
Sıvı numunelerde birinci türev eğrisinde tepeden tepeye çizgi genişliği yarı ampirik bir
ifade ile verilir;
!
4
γ2
2
2
∆B =
(1.27)
+ B1 TE1
3TE2 TE2
İfadede γ = gβ/~ = 5.68 × 10−12 rad/s/T olarak verilen bir sabit, B1 mikrodalganın manyetik alan şiddetidir. Eğer B1 küçük ise (mikrodalga gücü ile ilgili), TE1 ≥ TE2 olduğundan,
ifadede ikinci terimin katkısı ihmal edilebilir. Ancak B1 oldukça büyük olursa ikinci terim
çizgi genişliğine hatırı sayılır katkı getirecektir.
Benzer durum Denklem ??’de verilen belirsizlik ifadesinde de vardır. Gerçekte belirsizlik ilkesi ile Fourier Dönüşüm uzaylarının değişkenleri örtüşmektedir. Örneğin zaman
1.3. ÇİZGİ GENİŞLEMESİNİN KAYNAKLARI
11
uzayındaki bir fonksiyonun Fourier Dönüşümü frekans uzayında bir fonksiyon; konum uzayındaki bir fonksiyonun Fourier Dönüşümü de momentum uzayında bir fonksiyon verir.
Belirsizlik ilkesi de, zaman-enerji ve momentum-konum belirsizlikleri üzerinedir. Bu konu
Kesim ??’de daha ayrıntılı ele alınacaktır.
Her ne kadar farklı etkiler gibi görülse de aşağıda verilen etkilerin hemen hemen hepsi
gerçekte spin-spin veya spin-örgü durulmaları ile ilgilidir. Bu iki durulma zamanını, dolayısıyla da çizgi genişliği adı geçen etkiler nedeniyle değişecektir. Örneğin aşağıda ele
alınan sıcaklık etkisi, yapıdaki hareketi artıracağından, rezonans şartı altında spin sistemi
mikrodalgadan aldığı enerjiyi rezonans şartı ortadan kalktıktan sonra daha kısa sürede yakınındaki diğer spinlere veya çevresindeki örgüye aktararak tekrar kararlı hale döner. Kısa
sönüm zamanı demek, geniş çizgi genişliği demektir. Benzer durum konsantrasyon, moleküler dönme veya engelli dönme gibi hareketler için de geçerlidir. Spin-spin genişlemesinin
somut bir örneği ince yapı veya sıfır alan yarılma etkisi olarak bilinen ve Hamiltonian ifadesi
ĤD = Ŝ · D̃ · Ŝ olan iki komşu dipol (burada spin) arasındaki ms → ms ± 1 geçiş etkileşmesidir. Ancak Kesim ??’de açıklanacağı üzere dipoller arası mesafe fazlaca olduğundan bu
etkileşme tam yarılma yapamaz ve birbirine yakın bir çok yarılma zarf oluşturarak çizgiyi
genişletir.
1.3.3
Sıcaklık
Sıcaklık moleküllerde atomlar arası bağ titreşimlerinin artması ile ilişkili bir fiziksel büyüklüktür. Aşırı ince yapı (hyperfine) yarılması konusunda, ??, birbirine yakın iki manyetik
dipol momenti, ya da elektron veya çekirdek spini arasındaki dipolar etkileşme ayrıntılı
ele alınacaktır. Burada sadece dipoller arası etkileşme enerjisinin, r bağ uzunluğu olmak
üzere r 3 ile orantılı olduğunu belirteceğiz. Titreşim bağ uzunluğunu, dolayısıyla etkileşme
enerjisini titreşim merkezi etrafında küçük ölçekte değiştirecektir ve sonuçta Şekil ??(b)’de
gösterilen temsili zarf oluşacaktır. Bu etkiyi azaltmanın yolu, eğer genişleme sadece sıcaklıktan kaynaklanıyorsa numuneyi soğutmaktır. Numune soğutulduğu halde genişleme
azalmıyorsa başka etkilerin var olduğu dikkate alınmalıdır. Çizgi genişliğinin sıcaklığa bağımlılığı yarı ampirik
σ =A+B
η
T
+ σ ′ (MI )
η T
ifadesiyle verilir. İfadede birinci terim olan A çözümlenemeyecek küçüklükteki aşırı ince
yapı yarılmalarının katkısıdır. Sıcaklıkla doğru orantılı olan ikinci terim spin ile moleküler
dönü veya engellenmiş dönü arasındaki etkileşmeyi temsil etmektedir. Terimde B bir çarpan, η numunenin karakteristik spin-dönü etkileşme sabiti veT sıcaklıktır. Sıcaklıkla ters
orantılı ve spin-dönü sabiti ile doğru orantılı olan üçüncü terim aslında çekirdek spin manyetik kuantum durumlarına bağlı olan σ ′ (MI ) ifadesini içeremektedir, ??. σ ′ (MI ) fonksiyonu
deneysel bir fonksiyondur ve çekirdek spininin manyetik kuantum durumları olan MI değerlerine bağlıdır. Şekil ??’te verilen spin etiket spektrumu örneğinde, spini I = 1 olan 14 N
çekirdeğinin manyetik kuantum sayıları olan MI = −1, 0, +1 durumlarına karşılık gelen
üç geçiş çizgisinin genişliklerinin farklı olduğu görülmektedir. Bu tür çizgi genişlemesi numunenin özelliğinden kaynaklandığı için başka yöntemlerle önlemek numuneyi bozacaktır.
Değerlendirmeyi görünen spektrum üzerinden yapmak gereklidir.
12
BÖLÜM 1. GİRİŞ
1.3.4
Konsantrasyon
Eğer spin etiketi olarak kullanılan TEMPO veya bağlı CuSO4 , MnSO4 gibi saf ve seyreltilmemiş bir paramanyetik numunenin spektrumu alınırsa oldukça geniş tek bir zarf elde
edilecektir. Muhtemelen bu zarf spektrometrenin tarama yapabildiği tüm manyetik alanı
kaplayacaktır. Bunun nedeni konsantre olan manyetik dipol momentlerin birbirlerine yakın
olması neticesinde her mertebeden sonsuz sayılabilecek sayıdaki r 3 ile ters orantılı dipolar
etkileşmedir. Dipolar etkileşme için bkz. Kesim ??.
Dipolar etkileşmeyi azaltmanın veya etkisiz ölçüye indirgemenin bir yolu paramanyetik
numuneyi diyamanyetik bir madde içinde seyreltmektir. Bu seyreltme 1:1000 veya daha az
oranda olmalıdır. Yani iki paramanyetik merkez veya diğer ifadeyle iki spin arasında en
azından 1000 veya daha fazla molekül boyutu mertebesinde mesafe olmalıdır.
Dipolar etkileşmenin konsantrasyona bağımlılığı doğrusal
σ=
∆B0
(1 + αC)
2
ifadesiyle verilir. Deneysel olan bu ifadede ∆B0 geçiş çizgisinin yarı yüksekliğinin genişliği,
α pozitif bir sabit ve C paramanyetik merkezin konsantrasyonudur. Numune seyreltmek
için diyamanyetik çözücüler kullanılabilir. Bu yolla alınan spektrumlar, yeteri kadar seyreltilmişse çözünürlüğü iyi sayılabilecek spektrumlar verir, fakat ölçülen spin Hamiltonien
parametreleri sadece ortalama değerdir. Çözücüler dışında toz veya tek kristal numunelerde
de seyreltilme yapılabilir. Bu hususlar ilerleyen bölümlerde ele alınacaktır.
Bir EPR spektroskopicisi, seyreltmenin bizim elimizde olmadığı çok sayıda numune
ile karşılaşacaktır. Örneğin bir tek kristal veya doğal bir numune incelenirken mevcut konsantrasyon ölçülecektir ve bunu değiştirmek numuneyi bozmak olacağından müdahale yapılamayacaktır. Fakat katkılandırma yapılmış numunelerde miktar azaltılabilir veya yüksek
enerjili radyasyona maruz bırakma durumunda doz miktarı artırılıp azaltılabilir. Kısaca
yapılabilecekler numunenin özelliği ile sınırlıdır.
1.3.5
Konvolusyon (Katlanma) Genişlemesi
Konvolusyon ya da Türkçe karşılığı ile katlanma genel tanımı ile matematik bir işlemdir.
Katlanma τ kadar kaymış bir G(t − τ ) fonksiyonunun diğer bir L(τ ) fonksiyonu ile örtüşmesini ifade eden integral fonksiyondur. Konumuz ile ilgili olması bakımından Denklem ??
ile verilen Gauss ve Lorentz çizgi fonksiyonlarını ifade etmektedir. Katlanma ifadesi
Z ∞
Z ∞
L(t − τ ) G(τ )dτ
(1.28)
G(t − τ ) L(τ ) dτ =
[G ∗ L] (t) =
−∞
−∞
olarak verilir. İntegralin bu haliyle alınması mümkün değildir, ancak yaklaşık çözümü veya
hata fonksiyonu cinsinden çözümü bulunabilir. Çözüm sonunda çizgi genişliğinin Gauss
ve Lorentz katkıları belirlenebilir. 1.4.6 Değiş-Tokuş (Exchange) Etkileşmesi Değiş-tokuş
(exchange) etkileşmesi tamamen kuantum mekaniksel bir kavramdır ve klasik mekanikte
karşılığı yoktur. Değiş-tokuş etkileşmesi ayırtedilemez ve özdeş parçacıklar arasında olur.
Konumuzla ilgili olması bakımından, komşu iki özdeş spin sisteminin bir potansiyel altında birbirlerinin durumlarına geçmesini ifade eden bir integral ifadedir. Yani eşlenmemiş
1.3. ÇİZGİ GENİŞLEMESİNİN KAYNAKLARI
13
elektron spini ile yakınındaki başka bir spinin birbirlerinin yerine geçmesi için bir enerjiye
ihtiyaç vardır. Bu etkileşme nedeniyle enerji belirsizliği artar ve bu artış çizgi genişliğine
yansır.
1.3.6
Tamamlanmamış Dönü Hareketi
Kesim ?? ve ??’de ele alınan aşırı ince yapı etkileşmesi ve dipolar etkileşme yönelime bağlı
veya anizotropik etkileşmelerdir ve ortalama değerleri sıfırdır. Eğer numune tek kristal ise
yönelime bağlılık açıkça gözlenir. Benzer bir durum toz veya polikristal numuneler için de
söylenebilir. Fakat numune sıvı ise paramanyetik merkezi içeren molekül veya grup sürekli
hareket ettiğinden ve engelli de olsa döndüğünden dipolar etkileşmelerin ortalama değerleri
sıfırlanacaktır. Öte yanda sıvılardaki dönme mikrodalga frekansına göre çok yavaştır ve
gaz numunelerde gözlenen mikrodalga bölgesindeki dönü geçişleri yoktur. Fakat sıvılarda
dönme moleküller arasındaki çar- pışmalar nedeniyle her zaman tam olmaz, engellenir
ve yarım kalır. Bunun sonunda anizotropi tamamen yok olmaz ya da tam ortalanmaz ve
Şekil ??(b)’de temsili olarak gösterildiği gibi birbirine yakın birçok çizgi zarf oluşturarak
genişlemeye neden olur.
Katı numunelerde, tek kristaller dahil, molekül çok küçük açılarla engelli dönme hareketi yapmaya çalışır. Bunun sonunda yine Şekil ??’de gösterildiği gibi çizgi genişler.
1.3.7
Kısmi Rastgele Dağılım
Tek kristal numunelerde spektrumu oluşturan bütün paramanyetik yapıların aynı yönelimde olduğu kabul edilirse de gerçekte çeşitli yapısal etkilerden ötürü merkezlerin hepsi
mükemmel biçimde aynı yöne bakmazlar ve küçük sapmalar oluşur. Bu sapmalar anizotropiklikten ötürü yine Şekil ??’de olduğu gibi birbirine yakın bir çok geçiş zarf oluşturarak
genişliğe neden olur.
1.3.8
Alternatif Çizgi Genişlikleri
Bir paramanyetik merkeze ait çizgilerin genişlikleri aynı olmayabilir; fakat şiddetleri belirli
oranlarda ortaya çıkabilir. Eğer eşlenmemiş elektron bir veya daha fazla çekirdek spini
ile etkileşiyorsa çizgi genişliği, çekirdek spininin kuantum değerlerine bağlı olur. Bu etki
bazı çekirdekler için çok küçük olduğundan gözlenmeyebilir, fakat bazı çekirdekler için
ölçülebilir düzeylerdedir. Bunun tipik örneklerinden birisi spin etiketi olarak kullanılan
nitroksit radikali, bir diğeri paramanyetik Cu2+ iyonudur. Bu etki doğrusal bir fonksiyon
olarak verilir, [?].
σ(MI ) = c0 + c1 MI + c2 MI2
(1.29)
Örnek olarak Şekil ??’de verilen nitroksit spektrumu verilebilir. Spektrumda azot atomuna
ait üç geçiş çizgisinin genişlikleri farklı fakat şiddetleri (soğurma eğrisi altında kalan alan)
aynıdır.
14
1.3.9
BÖLÜM 1. GİRİŞ
Numunedeki Su Etkisi
Suyun dielektrik katsayısı büyük olduğundan su içeren veya suda çözülmüş numuneler
durumunda üzerine düşen mikrodalgayı tamamen yutar ve yansıma olmadığından cihaz
tepki vermez. Numunede az miktarda serbest su bulunması halinde bu su paramanyetik
merkezin çevresinde manyetik alanın hem kaybına ve hem de alanın homojensizliğine neden
olur. Sonuçta diğer etkilerde olduğu gibi rezonans etrafında bir çok geçişe ve dolayısıyla
genişlemeye neden olur. Mutlaka fazla miktarda su içeren numunelerle çalışılacaksa düşük
sıcaklıkta numuneyi dondurmak izlenebilecek bir yoldur.
Ayrıca diyamanyetik çözücüler içinde de su olmamalıdır. Bunun yanında numunede
açık hava ile temas sonucu çözülmüş oksijen olması da, paramanyetik olan oksijenin spektruma katılmasıyla sağlıklı ölçüm yapılamayabilir. Bu yüzden, eğer numunede çözülmüş
oksijen şüphesi varsa deoksijenasyon işlemi ile numunenin içindeki oksijenin arıtılması gerekebilir.
Numunenin higroskopik olması, açık hava ile temas etmesi halinde havadaki nemi
alarak bünyesinde serbest su bulundurmasına neden olacaktır. Bu tür numunelerin hava ile
temas etmemeleri için önlem almak gereklidir. Numuneyi azot ortamında tutmak, spektrum
alırken ya numune tüpünü azöt ile doldurup kapatmak veya numuneyi diyamanyetik ve
su geçirmeyen bir madde ile kaplamak gerekir. 1.4.11 Çizgi Genişliği Anizotropisi Çizgi
genişlemesi eğer çizgi merkezine göre simetrik ise bu homojen genişlemedir; eğer simetrik
değilse homojen olmayan bir genişlemedir ve bu durumda dikkatli olmak gerekir. Çizgi
paramanyetik merkezin anizotropluğu veya spin-örgü durulması gibi etkenlere bağlı olarak
bir taraf fazla genişlemiş olabilir ya da Şekil ??’de gösterildiği gibi birbirine yakın iki
veya daha fazla farklı merkeze ait çizginin örtüşmesi sonucu ortaya çıkmış olabilir. Bunu
ayırt etmenin en iyi yolu, eğer mümkünse farklı frekanslarda spektrum almaktır; ancak
bu her zaman yapılamayabilir. Bununla birlikte farklı mikrodalga güçlerinde spektrum
alınabileceği gibi eğer numune tek kristal ise yönelime bağlı değişimler de bu tür homojen
olmayan genişlemenin kaynağı hakkında bilgi verebilir.
1.4
Mikrodalga Devre Elemanları
Mikrodalganın özelliği gereği, iletiminde dalga kılavuzu ve benzeri diğer mikrodalga devre
elemanları kullanılmaktadır. Dalga kılavuzları ve diğer mikrodalga devre elemanları genelde dikdörtgen kesitli olan ve iletilecek mikrodalganın frekansına (ya da dalgaboyuna)
bağlı ölçülerde üretilen boru biçimindeki metal aygıtlardır. Şekil ?? EPR spektroskopisinde
kullanılan dalga elemanlarından bazılarını göstermektedir. Mikrodalga devre elemanlarından EPR spektrometrelerinde kullanılanların özellikleri Bölüm ??’de ele alınmıştır. Belirli
bir frekans için yapılan mikrodalga elemanları, tasarlandığı frekansın kendisini ve zayıf da
olsa bir alt veya üst harmoniğini iletebilir fakat başka frekansları iletemez. Farklı frekans
için farklı bir mikrodalga sistemi kullanılmalıdır. Bu yüzden bir EPR spektrometresinde
frekans sabit tutulmakta ve teknik olarak kolay ve hassas ayarlanabilen değişken manyetik
alan kullanılmaktadır.
EPR spektroskopisinde, ticari cihazlar ölçüleri standartlaştırılmış mikrodalga frekanslarda, ya da frekans deney şartlarından ötürü belirli dar bir aralıkta değişebildiği için bant-
1.5. MANYETİK ALAN KAYNAKLARI
15
Tablo 1.1: EPR Spektroskopisinde kullanılan başlıca mikrodalga bantları.
Bant
ν (GHz)
B0 (mT)
λ (mm)
E×10−3 (eV)
Z∗
0.13
4.6
2255
0.5
L
1
35.7
300
4.12
S
3
107
100
12.5
X
9.5
339
31.5
39.3
K
24
856
12.5
100
Q
35
1250
8.5
143.5
V
65
2320
4.6
268.4
W
95
3390
3.1
393.2
D
140
5000
2.1
580.5
J
285
10200
1.05
1186
*: Y.Zavoisky’nin kullandığı bant (tarihi önemi nedeniyle); **: CW (Continuous Wave;
sürekli dalga)
Şekil 1.6: Mikrodalga elemanlarından önemli bazılarının gösterimi.
larda çalışacak özellikte üretilmektedir, Tablo ??. Ancak laboratuvarlarda araştırmacılar
bu standartlar dışında bantlarda çalışan cihazlar da yapmaktadırlar.
1.5
Manyetik Alan Kaynakları
Manyetik alan kaynaklarından birisi sabit mıknatıslardır, fakat bu mıknatısların hem ürettikleri alan düşüktür ve hem de alanı homojen tutarak değiştirilmesi teknik olarak zor
ve kullanışsızdır. Değişken manyetik alan elde etmenin uygun yolu elektromıknatıslardır,
Kesim ??. Elektromıknatıslarda bobinlerin akımının kontrol edilmesiyle oldukça hassas ve
homojen değişken manyetik alan elde edilebilir. Yalnız elektromıknatıslar, kullanılan malzeme ve teknolojiye bağlı olarak yaklaşık 2 T değere kadar sağlıkli manyetik alan üretebilir;
kullanılan ferromanyetik çekirdek malzemesinin doyuma gitmesi, maliyet, fazla enerji gibi
nedenlerle daha büyük alanların elde edilmesi uygulamada zorluklar çıkarır.
Yüksek ve homojen manyetik alanlar elde etmenin uygun ve uygulanabilir yolu süperiletken mıknatıslardır. Süperiletken mıknatıslar, zorunlu olmadıkça sabit manyetik alan
üretmek üzere kullanılır; değişken manyetik alan gerekli durumda mümkündür fakat maliyet gerektirmesi ve uygulamanın zahmetli olması gibi nedenlerle fazlaca kul- lanılmaz.
16
BÖLÜM 1. GİRİŞ
Süperiletken mıknatıslar kullanılması durumunda sürekli dalga yerine puls tekniğinin kullanılması daha uygundur.
1.6
Spin Yoğunlukları
EPR spektroskopisinde incelenen maddelerdeki paramanyetik merkez, spin ya da eşlenmemiş elektron sayısı ne kadar fazla olursa, farklı merkezler arası etkileşme olmaması kaydıyla
spektrumun kalitesi o kadar iyi olacaktır. Cihazın algılayabileceği minimum spin sayısı cihazın özelliklerine ve durumuna göre az-çok değişmekle birlikte Nmin ∼ 1010 spin/mT
civarındadır; bir başka ifade ile 1 mT genişliğindeki bir spektrumun geçiş eğrisini algılayabilmek için numunede minimum 1010 tane spin olmalıdır. Üreticiler cihazların hassasiyeti
için bu sayıyı olabildiğince büyük yapmaya çalışırlar, ancak teknik donanımın sınırı belirli
bir değerin üstüne çıkmayı engellemektedir. Bu sayi spektrum alma şartlarına, numunenin büyüklüğüne, sıcaklığa, kavitenin kalite faktörüne, dolum katsayısına, spektrometrenin
elektronik donanımı gibi çok sayıda faktöre bağlıdır. Dolayısıyla spektrum alınırken, özellikle de zayıf sinyalleri alırken kullanıcıdan kaynaklanan tüm faktörlerin yok edilmesi ve
cihazın optimum şartlarda çalıştırılması gerekmektedir.
Bir numunede bulunan spin sayısı çok fazla olduğundan ve spinler arası mesafenin
fazla olması nedeniyle aralarında etkileşme olmadığından herhangi bir sıcaklıkta ve manyetik alan altında iki spin durumu olan 1/2 ve -1/2 arasındaki farkı veren ifade MaxwellBoltzmann dağılımı ile ifade edilir. N1/2 , spin 1/2 durumundaki ve N−1/2 spin -1/2 durumundaki parçacıklar olsun. Bunabağlı olarak iki durumdaki toplam spin N = N1/2 +N−1/2
ve iki durumdaki spin sayılarının farkı ∆N = N1/2 − N−1/2 olsun; iki durumundaki spin
sayılarının oranı Maxwell-Boltzmann dağılımına göre
!
!
N1/2
gβB0
∆E
= exp −
(1.30)
= exp −
N−1/2
kT
kT
ifadesiyle verilir. İfadede k = 1.3806 × 10−23 J/T değerindeki Boltzmann sabiti, T Kelvin ölçeğinde sıcaklıktır. Diğer parametreler yukarıda tanımlanmıştır. Son ifade bir takım
matematik işlemler sonunda iki durumdaki spin sayılarının farkı biçiminde yazılabilir;
∆N
1 − exp(−gβB0 /kT )
=
.
N
1 + exp(−gβB0 /kT )
(1.31)
İfadede gβB0 /kT ’nin değeri oda sıcaklığında ve örneğin 0.339 T manyetik alan için (Xbant) yaklaşık 1 × 10−3 gibi küçük bir değerdir. Manyetik alan yükseldikçe ve sıcaklık
düşürüldükçe değer daha da küçülecektir. Bu durumda Denklem ?? ifadesi yaklaşık yazılabilir;
gβB0
∆N
∼
.
N
2kT
(1.32)
Denklem ?? ile verilen ∆N ifadesinin değişim grafiği farklı sıcaklık ve farklı manyetik
alanlar için Şekil ??’de gösterilmiştir. Grafikte toplam spin sayısı sabit bir sayı olarak alınmıştır. Sıcaklık 4 K iken spin durumları arası nüfus farkı manyetik alana göre oldukça hızlı
1.7. FARKLI FREKANSLAR VE SPEKTRUMA ETKİLERİ
17
artmaktadır, fakat sıcaklık yükseldikçe manyetik alana göre değişim azalmaktadır. Eğer
duyarlık artırılmak isteniyorsa düşük sıcaklıkta spin durumları arası fark büyük olduğundan geçişlere katılan spin sayısı daha fazla olacak, sonuçta duyarlık artacak, spektrumun
kalitesi iyileşecektir. Öte yanda düşük sıcaklıkta titreşimlerin azalması, yapısal değişimler
gibi etkiler de ortaya çıkabileceğinden düşük sıcaklık her zaman istenilen sonucu doğurmayabilir. Çözümlenebilir bir spektrum almanın başka yolları da vardır ve ilerleyen konularda
önemlileri üzerinde durulacaktır.
1.7
Farklı Frekanslar ve Spektruma Etkileri
EPR spektrumlarını farklı frekanslarda almak, Denklem ??’de verilen rezonans şartına
göre farklı manyetik alan bantlarında spektrum almak demektir. Farklı manyetik alanlar
Şekil ??’de gösterildiği üzere enerji düzeyleri arasındaki farkı artıracaktır. Yani, tek bir
elektron durumunda, spin yoğunluklarının örtüşmesi nedeniyle düşük manyetik alanlarda
tam ayrışamayan spin 1/2 ile spin -1/2 arası fark yüksek alanlarda birbirlerinden uzaklaşacak ve daha tanımlı hale gelecektir. Ayrıca Denklem ??-??’de verilen ifadelere ve Şekil
??’de verilen grafiklere göre spin 1/2 ve spin -1/2 arasındaki fark artacak, sonuçta rezonans durumunda geçiş yapan spin sayısı artacaktır. Bunun anlamı, düşük manyetik alanla
karşılaştırıldığında yüksek manyetik alandaki çizgi şiddetinin artması demektir. Öte yanda
çizgi genişliği değişmeyecektir. Bunun uygulamadaki anlamı,spektrumun çözünürlüğünün
armasıdır. Bu hususları bir örnek üzerinde göstermek daha öğretici olacaktır.
Oda sıcaklığında, T = 300 K sıcaklıkta X-band EPR spektrometresinde kaydedilen
spektrum Şekil ??(a)’da verilmiştir. Yakından bakıldığında çizginin simetrik olmadığı dikkat çekecektir. Bunun anlamı, g değerleri birbirine yakın iki farklı paramanyetik merkeze
ait geçiş çizgilerinin üst üste gelmesi olabilir. Yani spektrum tam ayrışmamıştır. Denklem
?? ifadesine göre X-bandında örtüşen paramanyetik merkezlerden birisinin elektron spin
durumları arasındaki sayı 0.001 ile orantılı iken Q bandında bu sayı 0.005 ile orantılı olacaktır; farkın büyük olması demek geçişe karışan spin sayısının artması demektir. Bunun
sonunda çizgi şiddeti yaklaşık 5 kat artacaktır. Fakat çizgi genişliğinde önemli bir değişiklik
olmayacaktır. Buna göre Q bandında iki çizgi açıkça çözümlenebilecek biçimde ayrılacaktır.
1.8
EPR Spektroskopisinin Kullanım Alanları
Elektron Paramanyetik Rezonans (EPR) spektroskopisi, özelliği gereği sadece paramanyetik maddelerin, ya da radikallerin incelenmesinde kullanılır. Ancak çok sayıda madde
doğasında paramanyetik özellik taşıyabileceği gibi, farklı kimyasal veya fiziksel yollarla
paramanyetik hale gelebilir veya getirilebilir. Paramanyetik maddeler hem hayati, hem bilimsel ve teknolojik açıdan oldukça da önemlidirler. Bu yüzden EPR spektroskopisi bilim
ve teknolojinin her dalında gerek duyulan bir teknik halini almıştır.
EPR spektroskopisi ile bir paramanyetik merkezin kendi yapısal özelliği ile çevresi ve
davranışı incelenebildiği gibi paramanyetik bir ajan kullanarak diyamanyetik olan bir maddenin de yapı ve davranışı hakkında bilgi sağlayan paramanyetik öncü veya ajan olarak
kullanılabilir. EPR spektroskopisinin bir diğer özelliği de, hemen hemen bütün paraman-
18
BÖLÜM 1. GİRİŞ
Şekil 1.7: (a) Bir X-band EPR spektrometresinde alınan spektrum. Spektrumun asimetrikliği üst üste gelmiş iki çizgi olduğunu isaret ediyor olabilir. (b) Aynı numunenin Q-bant
EPR spektrometresiyle alınan spektrumunda iki farklı geçiş çizgisi açıkca ayrılmıştır.
Şekil 1.8: Bir paramanyetik numunede eşlenmemiş elektronun spin durumları arasındaki
farkın toplam spin sayısı sabit kalmak kaydıyla belirli sıcaklıklarda manyetik alana göre
değişimleri. Kalın çizgi örnek olarak X-band bölgesindeki değişimi göstermektedir.
yetik özellikli yapıların tek bir spektrometreyle incelenebilmesidir. Bunun için cihazda bir
değişiklik yapmak, ilave cihaz ve donanım kullanmak gerekmemektedir. Bölüm girişinde
de belirtildiği gibi NMR spektroskopisinde farklı atomlar için farklı cihaz kullanmak veya
mevcut cihaza donanım eklemek veya değiştirmek, en azından farklı özel ayarlar yapmak
gerekmektedir. EPR spektroskopisinde bu işleme ihtiyaç yoktur.
Aşağıda EPR spektroskopisi ile yapısal inceleme ve dinamik davranış çalışması yapılabilecek alanlardan başlıcaları kısa özellikleri ile zikredilmiştir. Ancak teknik daha yeni ve
farklı alanlara da uygulanma potansiyeline sahiptir.
1.8.1
Doğal Radikaller
Nitroksit grubu içeren kimyasal maddeler gibi doğal halinde paramanyetik olan moleküller yanında çok sayıda geçiş metali ve bazı lantanit grubu elementler belirli yükseltilme
1.8. EPR SPEKTROSKOPİSİNİN KULLANIM ALANLARI
19
basamaklarında paramanyetiktirler. EPR spektroskopisi ile bir maddenin doğal halinde
paramanyetikliği belirlenebilir ve yapısal özellikleri incelenebilir. Fakat eğer seyreltilmemiş numune incelenecekse Kesim ??’de ele alındığı gibi yoğun haldeki merkezler arasında
şiddetli dipolar etkileşme nedeniyle sadece geniş bir zarf görülecektir. Yani, bu durumda
maddenin paramanyetik olup olmadığını belirleme dışında fazlaca bir bilgi edinilemez. Ayrıntılı bilgi elde etmek için maddenin diyamanyetik bir madde içinde oldukça seyreltilmesi,
yani dipolar etkileşmenin etkisiz hale getirilmesi gerekmektedir.
1.8.2
Yüksek Enerjili Işınlama ile Oluşturulan Radikaller
Kimyasal reaksiyonlar sırasında ara ürün olan ve reaksiyonu yönlendiren kimyasal radikaller
oluşur. Bu radikaller kimyasal olarak oldukça aktiftirler, bu yüzden reaksiyon şartlarına
bağlı olarak kısa sürede yeni bağlar yaparak nötr hale gelirler. Spektrumu alınabilecek
ölçüde yavaş seyreden reaksiyonlarda radikaller yeterli yoğunlukta olurlarsa gözlenebilme
ihtimalleri vardır, fakat çoğu reaksiyonlarda gözlenmesi oldukça zordur.
Kimyacılar, yaptıkları reaksiyonun aşamalarını ya da reaksiyon zincirini bilmek isterler. Bunun için de reaksiyon ara ürünlerinin gözlenmesi gerekir. Reaksiyon hızı nedeniyle
bunu gözlemek için flaş fotoliz ve spin tuzaklama yöntemleri kullanılmaktadır, [?]. Şiddetli
lazer pulsu ile uyarılan maddede oluşan geçici paramanyetik yapıların ve radikallerin elektronik geçiş spektrumları alınabilirse çözümleme kısmen yapılmaktadır. Fakat oluşan yapı
hakkında hem moleküler ve hem de geometrik bilgiler ayrıntılı biçimde EPR spektroskopisi
ile elde edilebilmektedir.
Sıvı veya çözelti halindeki maddeler yüksek enerji ile ışınlandıkları zaman oluşan radikaller veya iyonlar reaksiyona girebilirler veya geri birleşebilirler. Bu tür işlemler, yukarıda
ele alındığı üzere reaksiyon yeteri kadar yavaş ilerlerse EPR spektroskopisi ile izlenebilir.
Bu tür çalışmalar genellikle in situ çalışmalardır. Işınlama sonunda kalıcı hasarlar ancak
katı haldeki maddeler içinde oluşur. Burada söz edilen radikaller özellikle ışınlama ile katı
maddeler içinde oluşan radikallerdir.
Yüksek enerjili radyasyon maddenin bütününe nüfuz eder ve bazı olaylara ve hasarlara
neden olur. Örneğin bu tür ışına maruz bırakılan bir madde örneğin moleküler bağı kırarak
iyonlaşmaya neden olabilir. Bazı iyonlar paramanyetiktir, ancak her iyon paramanyetik
olmayabilir; yani hasar oluşsa bile EPR spektrumu alınamaz.
Diğer bir hasar, ışınlamanın çoğu zaman moleküllerde atom veya gruplardan bazılarının bağları kopararak küçük parçayı örgü içinde bir yerde geri birleşemeyecek biçimde
tuzaklanması yoluyla olur. Eğer kopan atom veya grup üzerinde, ya da molekülün diğer
parçası üzerinde eşlenmemiş bir elektron varsa bunlar paramanyetik özellik gösterebilirler
ve EPR spektroskopisinin inceleme alanına girerler. Fakat radyasyonla parçalanan moleküller her zaman paramanyetik olmayabilir ve EPR spektrumu vermeyebilir.
Bir başka husus, ışınlamada kullanılan kaynağın enerjisidir. Örneğin UV ışını çoğu zaman bozukluk yapamaz, veya bağ koptuktan sonra küçük parçayı uzağa sürükleyemez ve
parça geri birleşir; çünkü enerjisi küçüktür. Enerji yanında doz da önemlidir. Yetersiz doz
miktarı yeterli yoğunlukta paramanyetik yapı üretemez; yüksek doz mümkün ikincil paramanyetik merkezin artmasına da neden olabilir. Bu noktada, sağlıklı sonuç için mümkün
olduğunca denemelerle uygun doz belirlenmelidir.
20
BÖLÜM 1. GİRİŞ
Kimyasal maddelerin ışınlanmasında yüksek enerjili fotonlar kullanılır. Eğer gama ışını
veya x-ışını kullanılırsa buna genelde radyoliz, ve eğer mor ötesi (UV) foton kullanılırsa
buna da fotoliz denilmektedir. Gama ışın kaynağı olarak çoğunlukla radyoaktif 60 Co veya
127 Cs kullanılmaktadır. 60 Co kaynağı yaklaşık eşit şiddette 1.17 MeV ve 1.33 MeV enerjili iki gama ışını yayarak ömrü 5.27 yıl olan kararlı 60 Ni çekirdeğine indirgenir. Diğer
kaynak olan 127 Cs izotopu da 32 keV enerjili x-ışını ve 662 keV ener- jili gama ışını yayarak kararlı 137 Ba çekirdeğine indirgenir. Enerjisi 60 Co izotopuna göre az olan bu izotopun
yarılanma ömrü 30.17 yıldır. Gama ışını yanında yüksek güçte x-ışını tüpleri de radyoliz amaçlı kullanılmakta- dır. X-ışın tüpleri amaca yönelik olarak 10 keV ile yaklaşık 100
keV arasında üretilmektedir. X-ışını tüpü yanında özellikle son yıllarda linac’lar (linear
accelerators) daha yaygın hale gelmiştir. Elektron, proton veya iyonların doğrusal bir yol
boyunca yüksek frekansta alternatif elektrik alanla hızlandırılması ile yayılan elektromanyetik dalga, (x-ışını) esasına dayanır. Linac’lar yaklaşık 1 MeV ile 25 MeV arasında farklı
enerjilerde bilimsel, teknolojik ve tıbbi (radyoterapi) amaçlı üretilmektedirler.
Gama ve x-ışınlarının kullanımında azami özen gösterilmelidir. Numune dışında deneyci veya başka bir kişi kesinlikle gama ışınına doğrudan veya dolaylı maruz kalmamalıdır; çünkü az miktardaki dozlar vücutta tahribat yaparken, yüksek dozlarda maruz kalmak
ölümle sonuçlanabilir. Mor ötesi (UV) ışını ile fotoliz genellikle yüksek güçte UV lambalarla
yapılır. Bir cam tüp içindeki seyreltik gazların elektrik deşarjı ile uyarılarak ışık yayması
esasına dayanır. Bu ışına da deneyciler veya başkası kesinlikle maruz kalmamalıdır, tahriş
edici özelliği vardır. Göze doğrudan tutulması körlükle sonuçlanabilir.
Eğer in situ deney yapılacaksa ışınlama deney sırasında yapılır ve tabii olarak ışınlama
donanımı hazır olmalıdır. Bu tür deneyler sıkça yapılır ve numunenin ışınlamaya tepkisi,
toplam veya zamana, sıcaklığa, çözücüye vb. bağlı davranışlar hakkında, ya da oluşan
radikallerin yapıları hakkında oldukça yararlı bilgiler verir. Bu deneylerde eğer numune
su içeriyorsa ya da çözücü olarak su kullanılacaksa düşük sıcaklığa inerek dondurmak
gereklidir, aksi halde suyun mikrod
Toz, polikristal veya tek kristal numuneler ile in situ ışınlama yapılabileceği gibi numune önceden ışınlanarak saklanır ve daha sonra spektrum alınabilir. Bu çalışmaların hepsi
ayrı özelliktedir ve farklı bilgiler verebilir. Örneğin radikal günlerle veya haftalarla, hatta
yıllarla ifade edilen uzun ömürlü ise önceden ışınlama yöntemi kullanılır, fakat radikalin
ömrü dakikalar veya saatler mertebesinde kısa ise ya ışınlama sırasında, in situ, ya da
ışınlamadan hemen sonra spektrum alınmalıdır.
1.8.3
Yüksek Enerjili Parçacıklarla Bombardıman
Bir madde yüksek enerjili proton veya elektron, beta radyasyonu, nötron radyasyonu ya da
hızlandırılmış iyonlarla bombardımana maruz bırakılabilir. Bu tür parçacıklar maddenin
içine nüfuz edemezler ve yüzeyde belirli bir dalma derinliğinde durdurulur. Dolayısıyla
bu tür bombardıman yüzeyde hasar oluşturmak ya da nokta kusurları oluşturmak için
uygulanabilir. Bombardıman sonunda paramanyetik merkezler oluşursa bu merkezler EPR
spektroskopisi ile incelenebilir.
1.8. EPR SPEKTROSKOPİSİNİN KULLANIM ALANLARI
1.8.4
21
Sıcaklıkla Oluşturulan Radikaller
Bir çok madde, özellikle de organik maddeler ısıtıldıkları zaman belirli sıcaklıklarda bozulmaya ya da yapı değiştirmeye başlarlar. Bozulma biçimi ve mekanizması ile ortaya çıkan
ürünler maddenin maruz kaldığı sıcaklığa, atmosfere, süreye göre değişebilir. Örneğin bir
tahıl tanesi kavrulduğu zaman karbon radikali veya karbon merkezli radikaller oluşur. Benzer sonuçlar bir çok organik madde için de geçerlidir. Bu tür maddelerde oluşan radikaller
EPR spektroskopisi ile incelenir. Örneğin arkeolojik kazılarda bu tür yanmış tahıl veya
bakliyatlar yaş tayini için kullanılmaktadırlar, [?].
1.8.5
Örgü Çatlaklarında Tuzaklanan Paramanyetik Yapılar
Defalarca ani sıcaklık değişimine maruz kalan maddelerde madde yorgunluklarında olduğu
gibi ağır şartlarda uzun zaman kullanılan malzemelerde, jeolojik dönemlerde kayaçların
maruz kaldığı streslerde, aşırı stres altında kalan maddelerde ya da yüksek güçte ultra ses
uygulanan maddelerin içinde mikro çatlaklar oluşur. Bu mikro çatlaklarda paramanyetik
yapılar tuzaklanabilir. Dolayısıyla EPR spektroskopisi bu tür yapıların tespiti, tanımlanması ve incelenmesinde kullanılmaktır.
1.8.6
Paramanyetik Geçiş Metal İyon Katkıları
Paramanyetik geçiş metal iyonları 3dn ve 4dn , (n = 1,2,···9) konfigürasyonundaki elementlerdir ve periyodik tablonun büyük kısmını oluştururlar, fakat belirli yükseltme basamakları
dışında hepsi her durumda paramanyetik değildir. Bu elementlerden paramanyetik olanları
içeren maddeler EPR spektroskopisi ile yoğun incelenen maddelerin başında gelmektedir.
EPR spektroskopisi maddelerin içinde bu iyonların varlıklarının belirlenmesinde kullanılmaktadır. Bunun ötesinde özellikle Mn2+ , Cu2+ ve VO2+ iyonları diyamanyetik ev sahibi
maddelere az miktarda katkılandırıldığında yerleştiği yerin çevre özelliklerini yansıtır ve
o bölge hakkında bilgi verir. Ayrıca bu iyonlarla oluşturulan kompleks yapılarda, metal
iyon ve ligandlar hakkında bilgi verdiği gibi, paramanyetik olmayan metal komplekslerinde
merkez metal ile yer değiştirerek o merkezin özelliğini, çevresini, yapısını, geometrisini, ligandları ve davranışı hakkında bilgi vermesi bakımından da ayrıca önem taşır. Bu konuda
yapılmış çok sayıda çalışma bulmak mümkündür, [?, ?, ?, ?].
1.8.7
Lantanitler
Lantanitler olarak bilinen ağır atomlar da geçiş metal iyonlarına benzer kompleks yapılar
oluştururlar ve paramanyetik olanlar veya diyamanyetik olanlarla yer değiştiren paramanyetik elementler içeren maddeler EPR spektroskopisi ile incelenir ve yapıları ile davranışları
belirlenebilir.
1.8.8
Spin Etiketleme
Spin etiketleri paramanyetik nitroksit grubu (N−̇O) içeren moleküllerdir. Paramanyetiklik, nitroksit grubu üzerinde eslenmemiş bir elektronun bulunmasından kaynaklanır. Genel
22
BÖLÜM 1. GİRİŞ
Şekil 1.9: Spin etiketi olarak kullanılan nitroksit içeren paramanyetik moleküllerin genel
yapısı.
Şekil 1.10: Spin tuzaklama amacıyla kullaqnılan nitron türü moleküllerin genel yapısina
örnek.
yapıları Şekil ??’da verilmiş olan bu moleküller R ile gösterilen grubun kimyasal olarak aktif bir bölgesinden başka moleküllere bağlanırlar. Bağlandıkları moleküller farklı yapılarda
olabilirse de spin etiketleri yaygın olarak diyamanyetik özellikli büyük moleküllere, enzimlere, proteinlere, kısaca biyolojik moleküllere yapılara veya gruplara bağlanarak onların
bazı davranış ve özelliklerinin EPR spektroskopisi ile incelenebilmesini sağlarlar.
Etiketlenmiş bir maddenin vereceği EPR spektrumunun bir örneği Şekil ??’de verildiği gibidir. N−̇O bağı üzerinde bulunan eşlenmemiş elektron etiketin bağlandığı bölgenin
etkisiyle azot atomuna doğru kayarsa azotun aşırı ince yapı yarılması artar ve oksijen tarafına doğru kayarsa bu yarılma azalır. Ayrıca bağlandığı bölgede hareketli olup olmadıkları,
çevrenin etkisi gibi etkiler spektrumu oluşturan üç çizginin genişliklerini farklı biçimlerde
değiştirir. Bu farklılıkların her birisi spektroskopici için bir bilgidir.
1.8.9
Spin Tuzaklama
Kimyasal reaksiyonlar, fotoliz veya radyoliz sırasında oluşan ve hızlı biçimde tekrar reaksiyona girdikleri için gözlenemeyen geçici radikallerin gözlenmesinde kullanılan yöntemlerden birisi spin tuzaklamadır. Genel yapısı ve işleyişi Şekil ??’de verilen nitron grubu içeren
moleküller hızlı reaksiyon sırasında geçici radikallerin bazılarını yakalayarak reaksiyona girmelerini engeller ve bu radikalin farklı ve özel görünümlü EPR spektrumu alınarak yapısı
ve reaksiyon mekanizması belirlenir.
1.8.10
Dozimetre Uygulamaları
Dozimetre, bir maddenin belirli bir sürede aldığı radyasyon dozunun ölçülmesi işlemidir.
Bunun için radyasyon detektörleri, fotoğraf filmleri gibi araçlar yanında EPR spektroskopisi
de kullanılmaktadır. Bilindiği üzere yüksek enerjili radyasyon bir çok maddede radikaller
oluşturabilmektedir. Oluşan radikallerin yoğunluğu maruz kaldıkları radyasyon miktarına,
yani aldıkları dozla orantılıdır. Ancak dozimetre olarak kullanılan maddelerin alınan do-
1.8. EPR SPEKTROSKOPİSİNİN KULLANIM ALANLARI
23
zunu belirgin biçimde ve doğrusal biçimde yansıtması gerekmektedir. Radyasyondan etkilenmeyen paramanyetik bir referansla birlikte radyasyona maruz bırakılan, ya da doz
kalibrasyonu önceden yapılmış madde radyasyona maruz bırakılarak belirli sürelerde EPR
spektrumu alınır ve çizgi şiddetindeki değişimden bağıl doz miktarı belirlenir. Örneğin
alanin ve diş minesi bu amaçla kullanılan maddelerin başında gelmektedir [?, ?, ?, ?].
1.8.11
Jeolojik Yaş Tayini
EPR spektroskopisinin yaygınlaşan uygulamalarından birisi de jeolojik yaş tayinidir. Jeolojik bir oluşumun veya numunenin bir kaç yüz bin yıldan milyon yıllara kadar sürelerdeki
geçmişini belirlemek mümkündür. Örneğin volkanik bir kayacın ne zaman oluştuğunu, veya
jurasik dönemdeki bir canlı kalıntısının yaşını yaklaşık belirlemek mümkün olabilmektedir.
Bunun için uzun bir çaba, süre ve veri gerekse de yapılabilmektedir.
Jeolojik yaş tayini için uzun yarılanma ömürlerine sahip radyoaktif elementler kullanılmaktadır. Bunların başında 5570 yıl yarılanma ömrü ve 1 ppm’den az doğal bolluk ile 14 C
izotopu gelmektedir. Karbonun öncelikli önemi tabiatta her yerde bulunmasından, canlı
kalıntıları için kemik yapısını oluşturan esas element olmasından kaynaklanmaktadır. Doğal bolluğunun az olmasının oluşturduğu olumsuzluk farklı fiziksel ve kimyasal yöntemlerle
karşılanabilir.
Jeolojik yaş tayininde kullanılan diğer izotoplardan bazıları 1.25 × 1010 yıl yarılanma
ömrüyle 40 Ar izotopuna indirgenen 40 K, 2.48 × 104 yıl yarılanma ömrüyle önce 230 Th
izotopuna, sonra da 7.52×104 yıl yarılanma ömrüyle 222 Rn izotopuna indirgenen radyoaktif
234 U izotopudur[?].
1.8.12
Arkeolojik Yaş Tayini
Arkeolojik yaş tayini bir kaç bin yıl mertebesindedir ve jeolojik yaşlara göre oldukça kısadır.
Ancak EPR spektroskopisi ile bazı fiziksel ve kimyasal yöntemler kullanarak ve başka
tekniklerden yadım alarak az bir hata ile yaş tayini yapılabilmektedir.
Arkeolojik yaş tayininde, objenin gömülü olduğu topraktaki doğal radyasyonun bilinmesi, buna göre de radyasyona duyarlı ve kararlı CO− gibi bir radikalin şiddetinin ortamın
doğal radyasyonu ile korelasyonu yapılarak oldukça az bir hata ile objenin toprağa gömüldüğü tarih belirlenebilmektedir. Bu alanda uygulama çok farklı arkeolojik materyal
üzerinde yapılabilmektedir. Örneğin canlı kemik kalıntılarında bulunan ve yarılanma ömrü
5570 yıl olan 14 C, gıda fosilleri, eski dönemlerde kullanılan seramik eşya, pişmiş toprak gibi
malzemelerde bulunan radikaller veya radyoizotoplar, kısaca bütün arkeolojik bulgular bu
amaçla değerlendirilir. [?]
1.8.13
Biyolojik Numuneler ve Tıbbi Uygulamalar
Biyolojik çalışmalarda ve tıbbi uygulamalarda bu bölümde ele alınan bütün EPR uygulamaları kullanılabilir. Bu uygulamaların içinde proteinler, enzimler, hormonlar ve hatta
çeşitli dokular söz konusu olduğunda ilk uygulama spin etiketleri ile yapılan çalışmalar
olacaktır. Farklı fiziksel ve kimyasal şartlar altında farklı spin etiketleri ile biyolojik numunelerin yapılar ve davranışları hakkında bilgi edinilebilir. Tıbbi uygulamalar esas olarak
24
BÖLÜM 1. GİRİŞ
in vivo çalışmalardır. Bu çalışmalarda canlı dokuda bulunabilen oksijen, azot, karbon ve
kükürt merkezli radikaller, azot ve kükürt-oksi radikalleri doğrudan veya spin tuzaklama
yöntemiyle gözlenebilmektedir. İlaçların metabolizmada etkileşim sonunda ortaya çıkabilecek ara ürün radikaller, röntgen veya bilgisayarlı tomografi (CT) çekimi, radyoterapi
amaçlı radyasyona maruz bırakılma gibi durumlarda dokularda oluşan radikaller, katı dokularda oluşan uzun ömürlü radikaller yine EPR ile gözlenebilmektedir. Ayrıca yaraların
iyileşmesinde ve tümör tedavisinde önemli olan oksijen izlenebilmektedir. Kararlı metal
iyonlar gözlenebilen diğer paramanyetik yapılardır.
Son yıllarda puls ve Fourier Transform tekniği ile birlikte hızla gelişen diğer uygulama
iki veya üç boyutlu in vitro EPR, peşinden EPR görüntüleme (EPR Imaging) teknikleridir.
Bu tekniklerin gelişmesinde NMR spektroskopisi ile manyetik rezonans görüntüleme (MRI)
teknolojileri öncülük etmiştir. Yakın zamanda MRI benzeri fakat farklı yapıları gösteren
bir tıbbi teşhis cihazının ortaya çıkması kuvvetle muhtemeldir [?, ?, ?].
Download