Para Teorisi

advertisement
Para Teorisi
Yrd.Doç.Dr. Mert URAL
Faiz Teorisi
Faiz Teorisi
 Faiz:
 Kullanıma arz edilen sermayenin geliridir.
 Ödünç verilen fonlara uygulanan ve piyasaların belirlediği kira
bedelidir.
 Literatürde reel ve nominal faiz ayrımı yaygındır.
 Reel faiz, fiyat hareketlerinden arındırılmış, satın alma gücü
cinsinden ifade edilen faizdir.
 Nominal faiz, fiyat hareketlerinden arındırılmamış, piyasada
beyan edilen faizdir.
Faiz Teorisi
 Faiz konusundaki teorik görüşler:
 Klasik Faiz Teorisi
 Wicksell’in Ödünç Verilebilir Fonlar Teorisi
 Keynes’in Faiz Teorisi
 Hicks-Hansen’in Neo-Keynesyen Sentezi
 Tobin’in Portföy Teorisi
olarak sıralanabilir.
Faiz Teorisi
Klasik Faiz Teorisi
 Faiz oranı reel bir değişkendir ve denge faiz düzeyini
belirleyen faktörler Tasarruf Arzı ve Tasarruf Talebi (=Yatırım
Talebi)’dir.
 Faiz, tasarruf arzının fiyatı olarak düşünülmektedir.
 Tasarruf arzı, faiz oranı ile aynı yönlü ilişkide iken,
 Tasarruf Talebi, faiz oranı ile ters yönlü ilişkidedir.
Faiz Teorisi
ÖDÜNÇ VERİLEBİLİR FONLAR TEORİSİ (Reel Faiz Teorisi)
 Faiz, tasarruf arzı (kredi arzı) ve tasarruf talebi (kredi
talebi) tarafından belirlenir.
 Bu teorinin geliştirilmesine Irving Fisher’in büyük katkıları
olmuştur. Fisher, reel faizin oluşumunda iki temel faktörün
etkinliğinden söz eder:
 Zaman Tercihi (Sübjektif): Piyasa faiz oranı kişilerin tüketimde
zaman tercihini belirler. Yüksek faiz oranları, ileride daha fazla
tüketim fırsatı sağlayacağı için, cari dönem tüketimini frenler
ve tasarrufları artırır. S=f(i)+
 Verimlilik (Objektif): Girişimciler, yaptıkları harcamalar
üzerinden getiri sağladıkça, verimli yatırım yapmış olacaklar
ve verimlilik arttıkça da yatırım projelerini ve fon taleplerini
artıracaklardır. Getiri > Maliyet (Faiz) I=f(i)-
Faiz Teorisi
ÖDÜNÇ VERİLEBİLİR FONLAR TEORİSİ (Reel Faiz Teorisi)
 Ekonomide Toplam Fon Arz ve Talebi
 i0 denge faiz oranı, uzun dönem faiz oranıdır. Çünkü kısa
vadede fon arz ve talebi uyumsuzdur.
i
S
D
i0
I
0
S=I
S, I
Faiz Teorisi
ÖDÜNÇ VERİLEBİLİR FONLAR TEORİSİ (Reel Faiz Teorisi)
 i0 denge faiz oranı, reel faiz olarak da adlandırılır. Çünkü,
ödünç verilebilir fonlar teorisinde faiz, tamamen tüketim ve
yatırım gibi reel büyüklükler yoluyla belirlenir. Ekonomideki
para miktarı gibi parasal büyüklükler etkili değildir.
 Ödünç verilebilir fonlar teorisi çerçevesinde, denge faiz
oranını etkileyen unsurlar:
 Fon arzı;

Servet ve Gelir Düzeyi

Fiyat Beklentileri

Faiz Beklentileri

Vergi Politikaları
tarafından etkilenmekte ve faiz oranının değiştirmektedir.
Faiz Teorisi
ÖDÜNÇ VERİLEBİLİR FONLAR TEORİSİ (Reel Faiz Teorisi)
 Servet ve Gelir Düzeyi; ekonomik gelişme sonucu
kişilerin servet ve geliri yükselişi ile tasarruf eğilimi artışı,
 Fiyat Beklentileri; fiyatlarda düşme beklentisi,
 Faiz Beklentileri; faizlerde yükselme beklentisi,
 Vergi Politikaları; tasarrufları teşvik eden vergi politikaları
sonucu,
Fon Arz Eğrisi sağa kayar. Eğer Fon Talep Eğrisinde bir
değişme yoksa, piyasa faizleri düşer.
Ters yönlü hareketlerde ise Fon Arz Eğrisi sola kayar.
Faiz Teorisi
ÖDÜNÇ VERİLEBİLİR FONLAR TEORİSİ (Reel Faiz Teorisi)
Fon Arzında Artış ve Azalış
S2
i
S
i
S
S1
D2
i2
D
i0
i1
D
i0
D1
I
0
S=I S1=I
Fon Arzında Artış
I
S, I
0
S2=I S=I
Fon Arzında Azalış
S, I
Faiz Teorisi
ÖDÜNÇ VERİLEBİLİR FONLAR TEORİSİ (Reel Faiz Teorisi)
 Fon Talebi
 Yatırımların kârlılığındaki değişmeler (Kârlılığın artışı),
 Fiyatlara ilişkin beklentiler (Enflasyonist beklentilerin
yükselişi),
 Kamu harcamalarındaki değişmeler (Kamu harcamaları
artışı-ekonomik canlanma),
 Öz finansman olanaklarındaki değişmeler (Öz finansman
olanaklarının daralması),
tarafından etkilenir ve;
Fon Talep Eğrisi sağa kayar. Eğer Fon Arz Eğrisinde bir
değişme yoksa, piyasa faizleri yükselir.
Ters yönlü hareketlerde ise Fon Talep Eğrisi sola kayar.
Faiz Teorisi
ÖDÜNÇ VERİLEBİLİR FONLAR TEORİSİ (Reel Faiz Teorisi)
Fon Talebinde Artış ve Azalış
i
i1
i
S
D
D1
D
i0
i0
i2
I
0
S
S=I S1=I
Fon Talebinde Artış
D1
I1
I2
S, I
0
I
S2=I S=I
Fon Talebinde Azalış
S, I
Faiz Teorisi
WICKSELL’İN ÖDÜNÇ VERİLEBİLİR FONLAR TEORİSİ
 Klasik reel faiz analizine, parasal unsurlar katmıştır.
 İki tür faiz oranı bulunmaktadır:
 Parasal faiz ; bankaların kredi üzerinden talep
ettikleri faiz oranıdır.
 Doğal (Normal) faiz ; işletilen reel sermayeden
sağlanan kâr oranıdır.
 İki oran birbirine eşitse, ekonomide fiyatlar değişmez;
Doğal faiz > Parasal faiz olduğunda ise, ekonomi kümülatif
bir enflasyon sürecine girmektedir.
Faiz Teorisi
WICKSELL’İN ÖDÜNÇ VERİLEBİLİR FONLAR TEORİSİ
 Wicksell’e göre sermaye piyasasındaki ödünç verilebilir
fon arzı iki kaynaktan gelmektedir;
 Tasarruflar
 Parasal Genişleme
 Benzer şekilde fon talebi de iki kaynaktan gelmektedir;
 Yatırım Talebi (=Tasarruf Talebi)
 Atıl Para (Ankes) Talebi
 Piyasa (Parasal) faiz oranı, fon arz ve talebini eşitleyen
denge faiz oranıdır.
Faiz Teorisi
WICKSELL’in ÖDÜNÇ VERİLEBİLİR FONLAR TEORİSİ
i
Piyasa Faiz
i0
Oranı
Tasarruf + Parasal Genişleme
D
Yatırım + Atıl Para Talebi
0
ÖVFA= ÖVFT
ÖVFA,
ÖVFT
Faiz Teorisi
WICKSELL’in ÖDÜNÇ VERİLEBİLİR FONLAR TEORİSİ
 Para ve Sermaye piyasalarında ödünç alınıp verilen
fonlardan hareket ederek, faiz düzeyini belirmeye
çalışmaktadır.
 Fon arzını reel tasarruflar ile fon talebini de yatırım
düzeyi ile eş kabul etmektedir.
 Frederich Mishkin’e göre; enflasyonist beklentilerin faiz
üzerindeki etkilerini Ödünç Verilebilir Fonlar Teorisi iyi
yansıtır. Buna karşılık, gelirdeki değişme, fiyatlar genel
düzeyi ve para arzındaki değişmelerin faiz üzerindeki
etkileri Likidite Tercihi Teorisi ile daha iyi izlenebilir.
Faiz Teorisi
LİKİDİTE TERCİHİ YAKLAŞIMI (Keynesyen Faiz Teorisi)
 Faiz oranı; tasarruf ve yatırım harcamalarından bağımsız
olarak, para arzı ve talebine göre belirlenir.
i
Ms
Ms1
Ms   Tahvil Talebi   PB   i 
Ms egzojendir, MB belirler.
İ0=%10
i1=%5
Md
0
200
300
Ms = Md Ms1 = Md1
Ms , Md
Faiz Teorisi
LİKİDİTE TERCİHİ YAKLAŞIMI (Keynesyen Faiz Teorisi)
 Md eğrisi, gelir, fiyatlar ve kurumsal şartlar başta olmak
üzere pek çok faktörün değişmediği varsayımı altında, faiz
ile para talebi arasındaki ilişkiyi yansıtmaktadır.
 Faiz oranları düştükçe, para talebi genişlemektedir. Yani
para talebinin faiz elastikiyeti yüksektir.
 Keynes’in likidite tercihi modeli, para ve tahvilden oluşan
iki aktifli bir modeldir. Para arzındaki genişleme sonucu,
ikincil piyasada tahvile talep arttığında, tahvil fiyatı
yükselmekte ve faiz oranı düşmektedir.
Keynes’e göre;
 Faiz oranı parasal bir değişkendir.
 Likidite Tercihi (Keynesyen Para Talebi) Teorisinde, faiz
oranı, tasarruf ve yatırım harcamalarından bağımsız olarak,
para stokunun arz ve talebi ile belirlenmektedir.
 Böylece, faiz oranı, para arzı sabitken, alternatif yatırım
araçları karşısında kişilerin para tutma tercihlerinin
şiddetine göre değişebilir.
 Benzer şekilde, para talebi (üç güdü) sabitken, para
arzındaki değişiklik faiz oranını etkileyebilir.
Keynesyen analizde, faizin 2 işlevi bulunmaktadır. Faiz:
 Tasarrufun
para
olarak
tutulması
ile
alternatif
yatırım
araçlarına kayması arasındaki seçimi etkiler. Faiz, tasarrufu
para olarak tutmanın fiyatı veya likiditeden vazgeçmenin ödülü
olarak görülür. Faiz oranı ne kadar yüksek olursa, spekülatif
para talebi o kadar düşük olmaktadır.
 Para piyasası ile reel piyasa arasında ilişki kurar. Sermayenin
marjinal verimliliği (r) (iç verim oranı) ile piyasa faiz oranı (i)
arasındaki ilişki, yatırım (sermaye stokundaki net artış) talebini
etkiler. Böylece, parasal kesimde belirlenen faiz oranı, yatırım
talebi yoluyla reel sektörü etkiler.
Faiz Teorisi
LİKİDİTE TERCİHİ YAKLAŞIMI (Keynesyen Faiz Teorisi)
 Faiz oranı;
 Ms sabit iken, ekonomik birimlerin alternatif yatırım araçları
karşısında para tutma tercihlerinin şiddetine bağlı olarak
değişir.
VEYA
 Md sabit iken, Ms ‘deki bir değişiklik faiz oranını etkileyebilir.
 Yapılan gözlemler, para arzındaki genişlemeyi izleyen
enflasyonla birlikte, faizlerin de yükseldiğini ortaya
koymaktadır. Bu durum Keynes’in Likidite Tercihi Analizi ile
bağdaşmamaktadır.
 Keynesyen bakış açısına göre; Ms   i  Paracılar ise,
belirli bir geçiş döneminden sonra bunun tam tersi olacağını
Ms   i  savunurlar.
Faiz Teorisi
Para Arzı Artışının Etkileri
 Likidite Etkisi : Para arzı arttığında, ilk anda, elde tutulan
para miktarı artar. Henüz fiyatlar yükselmediği için, kişilerin
ellerindeki para miktarı yükselir. Yani, ekonominin likiditesi
yükselir. Genişleyen likidite fon piyasalarına kayarsa, faizler
düşer.
 Fiyat Etkisi : Para arzındaki genişleme, harcamalara
yönelip, fiyatları yükseltebilir. Özellikle tam istihdama
yaklaştıkça, üretim zayıflar ve fiyat yükselişleri kuvvetlenir.
Fiyat yükselişi, fon arz edenlerin daha yüksek faiz talep
etmesine neden olur, faizler yükselir.
Faiz Teorisi
Para Arzı Artışının Etkileri
 Gelir Etkisi : Para arzındaki genişlemeyle, elde tutulan
para fazlalaşır, bono talebi artar. Önce bono fiyatlarını
yükseltip faizleri düşüren parasal genişleme, sonra da,
bono gelirlerinin harcamaya dönüşmesiyle mal ve hizmet
talebini artırır. Ekonomi tam istihdamda ise, fiyatlar artar,
fon arz edenlerin daha yüksek faiz talep etmesiyle, faizler
yükselir. Atıl kapasite varsa, kapasite kullanımı artar, mal
ve hizmet üretimi artar ve reel milli gelir yükselir. Böylece
kişilerin para talebi artar, kredi talebi artar. Likidite
sıkıntısına düşen bireyler tahvil satışına yönelir. Tahvil
fiyatları düşer, faizler yükselir.
Faiz Teorisi
Para Arzı Artışının Etkileri
 Enflasyonist Beklentiler Etkisi (Fisher Etkisi) : Enflasyon
beklentisine kapılan bireyler, ödünç verirken, piyasa cari
faizi (i) yanında, ana paranın enflasyon karşısındaki
erimesini telafi edecek ek bir prim () talep ederler.
Enflasyonist beklentilerin yükselmesi, ek primi artırır ve
dolayısıyla faizler yükselir.
i=r+
r = reel faiz
i = cari faiz
 = beklenen enflasyon
Faiz Teorisi
Gibson Paradoksu
 Yapılan gözlemlere göre, para arzındaki genişlemeyi
izleyen enflasyonla birlikte faizler yükselmektedir. Bu sonuç,
Keynes’in Likidite Tercihi Analizi ile bağdaşmamaktadır.
 A.H. Gibson, 1920’de İngiltere’de fiyatlar genel düzeyi ile
tahvil faizi arasında aynı yönde kuvvetli bir ilişki bulmuştur.
Keynes, kendi analiziyle bağdaşmayan bu görüşü “Gibson
Paradoksu” olarak tanımlamıştır.
 Keynes, Gibson Paradoksu’nu konjonktürel dönemlere
özgü olarak yorumlamıştır. Yani, parasal genişleme, temelde
faizleri düşürücü etki yapmakta ancak, konjonktürel
canlanmanın sebep olduğu kredi genişlemesi (enflasyon
beklentisi arttığından) bu etkiyi bastırmakta ve hatta, faizleri
yükseltmektedir.
SONUÇ
Faiz Teorisi
 Para arzı arttığında;
 Geçiş döneminin ilk aşamasında (Kısa dönem) ;
faizler düşmekte,
 Dönemin ikinci aşamasında (Orta
enflasyonist bekleyişler artmakta,
dönem)
;
 Üçüncü aşamasında ise (Uzun dönem) ;
enflasyonun artmasıyla, faizler yükselmekte ve
hatta, eski düzeyinin üstüne çıkmaktadır.
Faiz Teorisi
Hicks-Hansen’in Neo-Keynesyen Sentezi
 Faiz oranı ve gelir düzeyinin belirlenmesi, reel ve parasal
kesimde birlikte gerçekleşmektedir.
 IS-LM analizi olarak adlandırılan bu yaklaşımda, her gelir
düzeyi için para talebini sabit para arzına uyarlayan tek bir
faiz oranı bulunur.
 IS eğrisi, mal piyasasını dengeye getiren bütün faiz
oranı-gelir bileşimlerini yansıtırken; LM eğrisi, para
piyasasında para talebini para arzına eşit kılan faiz oranıgelir bileşimlerini vermektedir.
Faiz Teorisi
Tobin’in Portföy Kuramı
 Bireyler, parasal, finansal ve reel yatırım araçlarından
oluşan portföylerini, bu araçların nispi fiyat ve getirilerine
göre yeniden düzenlerler.
 Alternatif yatırım araçlarının getiri oranları eşitlendiğinde,
portföy dengesi yeniden kurulmaktadır.
 Faiz oranının belirlenmesinde, sadece para arzı ve talebi
değil,
diğer
yatırım
araçlarının
arzı
da
rol
oynayabilmektedir.
Faiz Teorisi
 Günümüzde faiz teorisi, iki temel yaklaşım çerçevesinde
ele alınmaktadır:
 Ödünç Verilebilir Fonlar Teorisi – fon arz ve talebindeki
hareketle faiz düzeyi açıklanmaya çalışılır. [ Knutt Wicksell ]
 Likidite Tercihi Teorisi – para arz ve talebindeki değişmelerle
faiz düzeyi açıklanmaya çalışılır. [ John Maynard Keynes ]
 Her iki yaklaşım da tek bir faizin mevcut olduğu
varsayımından hareket etmektedir. Ancak, para ve
sermaye piyasalarında ne kadar tasarruf aracı varsa o
kadar faiz vardır. Bu tasarruf araçlarının, vade, risk, vergi,
ikincil piyasası ve itfa durumlarına göre değişik faiz
düzeyleri oluşur.
Download