Uploaded by adnan030612

Sunu1

advertisement
Mısır Uygarlığı
➢Afrika’nın kuzeydoğusunda yer alan Mısır’da
ilk yerleşmeler Nil Nehri kıyılarında olmuştur.
➢Mısır da ilk siyasi teşkilatlanma “nom” adı
verilen şehir devletleri şeklindedir.
➢MÖ 3000 yılında Kral Menes,
➢Mısır’a tamamen hâkim olarak ülkede ilk kez
siyasi birliği sağlamıştır.
➢Kral Menes ile beraber Mısır’da“firavun” adı
verilen dinî ve siyasi gücü olan tanrı-kralların
yönetimi başlamıştır.
➢Firavunlar döneminin en önemli olayı, MÖ
1280’de Hititlerle yapılan Kadeş Antlaşması
olmuştur. Bu antlaşma tarihte bilinen ilk yazılı
antlaşmadır.
Firavun: Firavun (Per Ao) sözcüğü “büyük
ev = saray” anlamındadır. Bu sözcüğün
kral anlamında kullanılması Yeni Krallık
Dönemi’nde MÖ1400’lerden itibaren kabul
görmüştür.
➢MÖ 1700’lerden sonra Suriye üzerinden Mısır’a
giren bazı göçebe kavimler Doğ¤u Delta Bölgesi’ni
işgal ettiler.
➢Mısırlılar, bu göçebeleri “yabancı diyarların
şefleri” anlamına gelen “hekau - kasut” olarak
adlandırdılar. Antik yazarlar bunlara
(Yunancalaştırarak) Hiksoslar demişlerdir.
Mısır, diğer Ön Asya krallıkları gibi mutlak bir krallıktı. Yönetimin başında
mutlak hâkim olarak kral, firavun yer almaktaydı.
➢Yeni Devlet zamanında ise yaşayan firavunlar
tanrısallaştırılmıştır.
➢Kral, tanrının temsilcisi olarak toprakların, malların
ve insanların sahibidir.
➢Kralın insanların hizmetinde besleyici olma, hak
hukuk sağlama ve savaşçılık gibi işlevleri olması
gerekiyordu.
➢ Kralın tanrılardan aldığı meşruiyeti genellikle
babadan oğula ya da kardeşten kardeşe geçerdi.
➢Erkek vâris olmaması durumunda kraliyet ailesinden
bir kızla evlenen erkek krallığa sahip olabilirdi.
Kraldan sonra en önemli kişi, yardımcısı olan
vezirdi. Bu makam Eski Krallık zamanında
gelişmeye başlamıştır. Vezir, devlet yönetimini,
hukuk sistemini ve ekonomiyi denetlemekle
görevliydi ve sadece krala hesap verirdi
Yazılı Kaynaklar ve Edebiyat
➢Eski Mısır’da yazı MÖ 3000 yılı civarında ortaya
çıkmıştır.
➢ Araştırmacılar Mısırlıların yazıyı
Mezopotamyalılar
dan öğrendiklerini düşünmektedirler.
Mısır hiyeroglifleri 1822 yılında Eski Mısır Uzmanı ve
Dilbilimci Jean-François Champollion tarafından
çözülmüş ve Eski Mısır tarihi ve uygarlığı ile ilgili pek
çok güvenilir bilgiye ulaşılmıştır.
En basit düzeyde hiyeroglif, yazıcının ifade etmek
istediği nesnenin resmedilmesi biçiminde
oluşmuştur. Buna “piktogram” denir
Hiyeratik Yazı: Eski Mısır'da, Mısır hiyeroglif
yazısındaki işaretlerin kısaltılması ile oluşturulan
yeni yazıdır. Zamanla bu kısaltmalar çoğalınca
hiyerogliften tümüyle farklı bir yazı olan hiyeratik
yazı ortaya çıkmıştır. Bu yazı çeşidine daha çok
papirüsler üzerinde rastlandığı için son dönemlerde
“kitap yazısı” tanımı da giderek yaygınlaşmıştır.
DEMOTİK YAZI:Eski Mısır'da, hiyeratik yazının
basitleştirilmesiyle oluşan yazıdır. MÖ 700’den sonra
yönetimle ilgili yazışmalarda kullanılan hiyeratik yazı
basitleşip, işlek hale gelmiş ve 26. Sülale zamanında
yerini demotik yazıya bırakmıştır.
Kopt Yazısı: MS üçüncü yüzyıldan itibaren demotik
yazının yerine kopt yazısı denilen bir yazı türü
kullanılmıştır. Hristiyan Mısırlıların (Kiptiler) Yunan
alfabesine yaptıkları altı harflik ilave ile oluşan yazıdır.
Papirüs, Nil Nehri’nde yetişen saz türü bir bitkidir.
Papirüsü kâğıt hâline getirmek için, gövdesinden
ince şeritler kesilir, düz bir zemine önce yatay
daha sonra dikey olarak dizilir ve preslenerek
kurutulurdu.
BİLİM, MİMARİ VE SANAT
➢Mumyalama teknikleri sayesinde insan vücudunu
tanıyan Mısırlılar, tıp alanında ve eczacılıkta
gelişmişlerdir.
➢Matematikte ondalık sayı sistemini bulmuşlar, ilk
defa dört işlemi kullanmış, “pi sayısı”nı bugünkü
değerine yakın hesaplamışlardır. ( 3.16)
➢Geometride de önemli ilerleme kaydetmişlerdir.
➢Nil Nehri nin hareketlerini incelemeleri
astronomide gelişmelerine katkıda bulunmuş, bu da
takvimi icat etmelerini sağlamıştır.
Mısır’da firavunlar için piramitler, halk için ise
labirent adı verilen mezarlar yapılmış; bu
mezarlara her türlü araç, gereç ve yiyecekler
konulmuştur. Bu anlayış Mısırlıların ölümden
sonraki yaşama inanmalarından
kaynaklanmaktadır.
❖Mısırlıların MÖ 3000’lerde geliştirdikleri Mısır takvimi Dünya
Uygarlık Tarihi açısından önemli olmuştur. Mısır takvimi Güneş
takvimiydi ancak güneşin yıllık hareketinin incelenmesi sonucu
ortaya çıkmamıştır. Sirius Yıldızı’nın ufukta görünmesi
ile Nil Nehri’nin periyodik taşkınının aynı gün başlamasına
dayanan bir takvimdir.
Bu olayın 365 günde bir meydana geldiği saptanmıştır. Bu takvime
göre bir yılda dörder aylık 3 mevsim (Taşkın, Ekim, Hasat) vardı.
MİMARİ
Eski Mısır mimarisinin en gelişmiş örnekleri, anıtsal
boyutlardaki mezarlar ve tapınak yapılardır.
Mezarlar: MÖ üçüncü binyıldan itibaren Mısır
kralları kerpiçten yapılmış “mastaba”
adı verilen mezarlara gömülmüşlerdir.
Mısır firavunları MÖ 2630 ile MÖ 1640 yılları
arasında kendilerine piramit biçiminde mezarlar
yaptırmışlardır.
Piramitlerin iki ana türü vardı:Basamaklı piramitler ve
gerçek piramitler. 3. Sülale kralı Coser’in Sakkara’daki
ünlü basamaklı piramidi MÖ 2630’larda yapılmıştır. Kral
mezarlarının ilk anıtsal örneği ve Mısır tarihindeki ilk
piramittir.
Coser’in ikametgâhının yakınındaki Sakkara platosunda, veziri
mimar imhotep tarafından inşa edilen 6 basamaklı ve 60 m
yüksekliğinde Basamaklı Piramit yükselir.
Dünyanın en eski piramidi olan bu yapının güney doğusunda
küçük ibadet odalarıyla çevrili bir töre avlusu vardır..
Kızıl Piramit geometrik olarak ilk gerçek piramittir.
Keops, Giza platosundaki en görkemli piramidi inşa
ettirmeyi başarmıştır. Bugüne kadar yapılmış olan
en büyük piramit olan bu piramidin yanında yer alan
oğlu Kefren ve Mikerinos’a ait piramitler daha
küçük boyutlardadır. Bu mezarlar taştan inşa
edilmiştir. Piramitler tek başlarına durmazlar, bir
cenaze kompleksinin parçasıdırlar.
DİN VE İNANIŞ
➢Çok tanrılı inanç görülür.
➢Başlangıçta tanrılarını hayvan şeklinde
düşünmeleri totem inancını çağrıştırıyor.
➢Daha sonra tanrılarını insan düşünmüşler;
ancak hayvan figürleri eklenmiş, yarı insan yarı
hayvan tasvir etmişler.
➢Tanrıların ve tanrıçaların birçoğu yerel
tanrılardı. Çünkü bunların her biri bir yer ile
yakından ilişkiliydi
Belli başlı Mısır tanrıları:
Nut : Gök tanrıças.
Amon :
isis :
Horus :
Hathor :
Ptah :
Seth
Sobek :
Min
Hons : ay tanrısı
Osiris : Mumya biçiminde, asa, tüy ve boynuzlarla süslü
beyaz taçla betimlenen bitkilerin ölüm tanrısı ve ölümden
sonraki dünyanın yöneticisi.
IV. Amenofis (MÖ 1352-1335), MÖ 1350’lerde
Mısır’ın geleneksel tanrıları yerine tek tanrı
inancını yerleştirmeye çalışmıştır. Bu yeni kültte
Güneş yani Aton tek tanrıydı.
MÖ 1335’te Ekhnaton ‘un ölümüyle başa geçen
Tutankaton (MÖ 1333-1323) henüz yedi
yaşındaydı. Çocuk yaştaki kralın naipliğini
Ekhnaton döneminde Güneş Tanrısı’nın baş
görevlisi olan Aya yapmıştır. Firavunun adı birkaç
ay sonra Tutankamon
olarak değiştirilmiştir. Akhetaton şehri iki yıl sonra
tamamen terk edilmiş ve başkent Memfis’e
taşınmıştır. Tutankamon, eski Mısır dini olan
Amon dinini
ve çok tanrıcılığı geri getirmiştir. Firavun, daha 19
yaşındayken hastalanarak ölür. Krallar
Vadisi’ndeki zengin armağanlarla dolu
mezarı1922 yılında bulunana
kadar bozulmadan kalmıştır.
İran Uygarlığı
İran Uygarlığı
MEDLER
MÖ VII. yüzyıl ortalarında siyasi bir güç
oluşturmuşlar, Keyeksar Döneminde (MÖ
625-585)bağımsız olmuşlardır
Asur krallığını yıkmışlardır.
Med Devleti’ne MÖ 550’de Persler son
vermişlerdir
PERSLER
➢Bugünkü Farsların İslamı kabul etmeden önceki
ismidir.
➢Pers İmparatorluğu mutlakiyetle yönetilmiştir.
➢Ülke “satraplık” adı verilen eyaletlere
bölünmüştür. Satraplıklar, “satrap” adı verilen
görevliler tarafından yönetilmiştir.
➢Persler, Zerdüşt dinini benimsemişlerdir. Bu dinde
iyiliği “Ahuramazda”, karanlık ve kötülüğü de
“Ahriman (Angramanyu)” temsil etmiştir.
Zerdüştlüğün özünü iyilikle kötülüğün mücadelesi
oluşturmuştur. Çok tanrılı Zerdüşt dininin
tapınaklarına “ateşgede” adı verilmiştir
Hint Uygarlığı
Hindistan’da ilk uygarlık, MÖ 4000’li yıllarda İndus
Nehri boyunca ortaya çıkmıştır.
Doğal kaynakları açısından zengin olan Hindistan,
tarih boyunca bu özelliğinden dolayı birçok kavmin
istilasına uğramıştır. Bunlardan birisi de Ariler dir.
Hindistan “racalık” adı verilen küçük prenslikler
tarafından yönetilmiştir.
Ariler, Hindistan’a gelmeleriyle birlikte “kast
sistemini” bu bölgeye taşımışlardır.
Kast, meslekleri babadan oğula geçen ve aynı
geleneklere bağlı bulunan çeşitli sosyal sınıflardan
oluşan bir sistemdir.
Brahmanlar
Kşatriyalar
Vaysiyalar
Südralar
Din adamları
Raca Asker ve asiller
Tüccar ve çiftçilerden
Zanaatkar ve işçiler
Kast sisteminin dışında kalanlar
da paryaları meydana getirmiştir
Çin Uygarlığı
Çin uygarlığının oluşmasında Çin kültürünün
yanında Türk, Moğol ve Tibet kültürleri de
etkili olmuştur
Çin’de en yaygın dinler Konfüçyüsçülük,
Taoizm ve Budizm’dir.
Çin’de ekonomi büyük ölçüde tarıma
dayalıdır. Tarımın yanında iplik, ipek, porselen
ve kumaş üretimi de yapılmıştır. Çinli
tüccarlar İpek Yolu aracılığıyla Çin’den
Roma’ya kadar olan bölgede ticari
faaliyetlerde bulunmuşlardır.
Çin mimarisi, askerî ve dinî yapılar yönünden
gelişme göstermiştir. Çin Seddi ve Budist
tapınakları Çin mimarisinin en güzel örnekleridir
Doğu Akdeniz Uygarlığı
-Fenikeliler
➢Sami ırkından olan Fenikeliler, Lübnan Dağları
ile Doğu Akdeniz kıyıları arasındaki bölgede
yaşamışlardır.
➢Sur, Sayda, Biblos gibi liman
şehirleri kurmuşlardır.
➢Fenike, MÖ VI. yüzyılda da Perslerin istilasına
uğramıştır. Daha sonra Büyük İskender
tarafından zapt edilen Fenike, MÖ 65 yılında
Roma’nın Suriye eyaletine bağlanmıştır.
➢Fenikeliler çok tanrılı bir inanca sahiptiler.
➢Her şehrin bir tanrı veya tanrıçası vardı.
➢Bereket tanrıçası Astart,tarım tanrıçası
Atargatis en büyük tanrılarındandır.
➢Mimaride daha çok taş kullanan Fenikelilerin
evleri tek katlı olup, evlerin salonu,hamamı ve su
kuyusu bulunurdu.
➢Tapınakları dikdörtgen şeklinde olup, koridor, avlu
ve adak yerlerinden meydana gelirdi.
➢Şehirleri kalın surlarla çevriliydi.
➢Fenikelilerin dili Kenan grubundan
Sami dilidir.
➢Uygarlığa en büyük katkıları latin
alfabesinin temeli olan alfabeyi
bulmalarıdır.
-İbraniler
Sami asıllı bir kavim olan İbraniler, Eski Çağda Suriye ile
Mezopotamya arasında göçebe olarak yaşamışlar,
daha sonra Filistin’e yerleşmişlerdir.
Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra İbraniler
arasında birlik bozulmuş,
İsrail, ve
Yuda (Yahudi) olmak üzere iki devlet hâline
gelmişlerdir.
-İsrail
Devletini Asurlular
-Yahudi Devletini Babiller yıktı.
İbranilere ait en önemli sanat eseri Kudüs teki
Hz.Süleyman tapınağı dır.(Mescid-i Aksa)
Hz.Musa ya inanmalarından dolayı tarihte ‘MUSEVİ ‘
adıyla anılan topluluk aşağıdakilerden hangisidir.
A)Babiller
B)Keldaniler
C)İbraniler
D)Asurlular
Ege ve Yunan Uygarlığı
Ege ve Yunan uygarlığı, Ege Denizi ndeki adalar,
Yunanistan, Makedonya, Trakya, Batı ve Güney-Batı
Anadolu’da yaşayan toplulukların meydana getirdiği bir
uygarlıktır.
MÖ 2000’den itibaren Eski Yunan’da ve Ege’de
“polis” adı verilen şehir devletleri (Atina, Sparta, Korint,
Larissa, Megara gibi) ortaya çıkmıştır.
Şehir devletlerinin hüküm sürdüğü Yunanistan da
halk siyasi haklara sahip olan yurttaşlar,
Siyasi hakları olmayan yurttaşlar,
toprağa bağlı hiçbir hakkı olmayan köylüler ve
köleler olmak üzere sınıflara ayrılmıştı.
Sınıflar arası mücadeleden dolayı sosyal yaşama
yönelik birtakım hukuki düzenlemeler
yapılmıştır.
✓ Bunlardan biri Drakon tarafından yapılan kanunlardır.
Drakon Kanunları, soyluların keyfî
yönetimini orta sınıf lehine düzenlemiştir.
✓ Solon Kanunları ile köleliğin ve doğuştan soyluluğun
kaldırılması,
✓Kleistenes (Klistenes) tarafından yapılan
düzenlemelerle halk meclisinin önemli bir kurum hâline
getirilmesi ve sınıf farklılığının ortadan kaldırılması
demokrasi anlayışının gelişmesini sağlamıştır.
Yunan uygarlığı tarih, tıp, aritmetik, geometri,
astronomi ve felsefe alanlarında da öne çıkmıştır.
Yunan felsefesinin ilk temsilcileri Sokrates (Sokrat),
Platon (Eflatun) ve Aristoteles (Aristo)’dur.
Eski Yunanlılar MÖ VII. yüzyıl başlarına doğru Fenike
alfabesini alarak geliştirmişlerdir.
İskender İmparatorluğu
İskender İmparatorluğu
Makedonya Kralı II. Philip (Filip), Yunan şehir
devletlerini birleştirerek Helen birliğini kurmuştur.
Büyük İskender, babası II. Philip’in öldürülmesinin
ardından Helen birliğinin başına geçmiştir. Çıkan
ayaklanmaları bastıran İskender, bütün Yunan şehir
devletlerini Makedonya Devleti’ne bağlamıştır.
Ülkede istikrarı sağlayan İskender, MÖ 334’te
Makedonyalı ve Yunanlılardan oluşan 35 bin kişilik
ordusuyla Asya Seferi’ne çıkmıştır.
➢İskender, Çanakkale Boğazı üzerinden
Anadolu’ya geçerek Persleri Granikos ve İssos
savaşlarında yenilgiye uğratmış, Suriye’yi ve
Mısır’ı ele geçirmiştir.
➢İran,Anadolu,Mısır ve Mezopotamya yı ele
geçirip Perslere son verdi.
❖ İskenderin ölümüyle İmparatorluk dağıldı.
İmparatorluk toprakları üzerinde üç krallık
kurulmuştur.
❖ Bunlar;
❖ Mısır da kurulan Ptolomeler,
❖ Makedonya da Antigonitler ve
❖ Anadolu dan Hindistan a kadar uzanan
topraklarda ise Selevkoslardır.
❖ Selevkos Krallığı’nın parçalanmasıyla
Anadolu’da Pontus, Kapadokya, Bitinya ve
Bergama krallıkları ortaya çıkmıştır.
Roma Uygarlığı
İtalya Yarımadası ve Akdeniz çevresinde kurulan büyük bir uygarlığa adını
veren Roma şehri, MÖ753 yılında Romulus tarafından kurulmuştur.
Başlangıçtan MÖ 510 yılına kadar Roma, krallık ile yönetilmiştir
kral ihtiyarlar meclisi tarafından teklif edilmiş, “kuria”
adı verilen halk meclisi tarafından seçilmiştir.
Kral senatoya karşı sorumludur.
Roma medeniyetinin siyasi tarihinde üç
yönetim biçimi görülür:
✓
✓
✓
Krallık Devri (MÖ753-MÖ510)
Cumhuriyet Devri(MÖ510-MÖ27)
İmparatorluk Devri(MÖ27-MS395)
Krallık Döneminde halk üç tabakaya ayrılmıştır.
➢ Patriciler: Romalı soylulardan meydana gelmiştir. Mülkiyet,
devlet memuru ve asker olabilme hakkına sahiptiler. Sosyal
yaşam açısından diğer sınıflarda yer alanlara göre daha
rahattılar.
➢ PLEPLER: Roma’ya sonradan gelip yerleşmiş Roma
egemenliğini kabul edenlerdir.. Plepler, hiçbir siyasi hakka sahip
değillerdir.Oy kullanamazlar Patricilerle evlenemezler.Daha çok
hayvancılık,tarım, ticaret vb. işlerle uğraşmışlardır
➢ KÖLELER: Roma nIn işgali altındaki ülkelerden
getirilmişlerdir Eğlence maksadıyla vahşi hayvanlarla
dövüştürülmüşlerdir. Sınıfsal ayrım yüzünden kötü şartlarda
yaşayan köleler, zaman zaman yönetime karşı ayaklanmışlardır.
MÖ 510 yılında krallık yönetimine son verilerek
Cumhuriyet Dönemine geçilmiştir.
Roma’da Cumhuriyet Döneminde devlet konsül adı
verilen iki yüksek memur tarafından yönetilmiştir.
Konsüller,bir yıllık süreyle görevlendirilmişlerdir. Konsüller
birbirlerine ve senato adı verilen meclise karşı
sorumluydular.
pleplerle patriciler arasında uzun süren çatışmalar
ortaya çıkmıştır. Bu çatışmaların sonucunda plepler ile
patriciler arasındaki sınıfsal farklılıkları ortadan
kaldırmak için “On İki Levha Kanunları”adıyla bilinen
hukuki düzenlemeler yapılmıştır.
Roma’da MÖ I. yüzyılın sonlarında Cumhuriyet
Dönemi sona ermiş ve MÖ 27 yılında Oktavianus
(Oktavyanus)’a Augustus (Agustus) unvanı
verilerek “İmparatorluk Dönemi” başlamıştır. Bu
dönemde iç güvenlik sağlanarak halkın refah
seviyesi yükseltilmeye çalışılmıştır. Ancak III.
yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğu gücünü
kaybetmeye başlamıştır.
Roma sanatı büyük ölçüde kendini mimaride gösterir.
Pek çok tapınak, tiyatro, kemer, su sarnıçları,
hamam, bazilika, forum, stadyum ve kolezyumlar
inşa etmişler
Roma İmparatorluğunun
Anadolu’daki Eserleri
Bozdoğan(Valens) Kemeriİstanbul
Çemberlitaş-İstanbul
Ogüst Mabedi-Ankara
Roma Hamamı-Ankara
Aspendos Tiyatrosu-Antalya
Ayasofya Müzesi-İstanbul
Hadrianus kapısı-Antalya
Sergios Kilisesi-İstanbul
Baküs Kilisesi-İstanbul
Binbirdirek Sarnıcı-İstanbul
Meryem Ana kiliseleri
Aya İrini Kilisesi-İstanbul
Şerefiye sarnıcı-İstanbul
Yerebatan Sarnıcıİstanbul
Download