menopoz

advertisement
MENOPOZ
ARŞ. GÖR. KEVSER İLÇİOĞLU
1
Klimakteriyum 40-45 yaşlarında başlayıp, ihtiyarlık
döneminin başlangıcı olan 65 yaşa kadar süren
dönemdir.
Menopoz ise; klimakteriyum içerisinde ovumlara
ait aktivitenin azalmasını takiben adet kanamasının
kalıcı olarak durmasıdır.
2/57
En basit şekliyle menstruasyonun sona ermesi olarak
tanımlanan menopoz, biyolojik, psikolojik, sosyal ve
kültürel faktörleri kapsayan kompleks bir geçiş olarak da
tanımlanmaktadır.
Menopoz ovumlara ait fonksiyonların sona ermesiyle
birlikte bazı endokrinolojik ve vazomotor semptomlarla
karakterizedir.
3/57
Genellikle 40-50 yaş arasında bir devrede ortaya çıkar.
Bu durum, yaşayan her kadın için fizyolojik, doğal
olmasına karşın oluşturacağı sonuçlar açısından
patolojik kabul edilebilmelidir.
4/57
Dünya Sağlık Örgütü’nün
sınıflamasına göre menopoz başlıca
üç evreye ayrılmıştır:
5/57
Premenopoz:
Overlerde yetmezlik başladıktan sonra menopoza kadar geçen
üreme yeteneğinin henüz tamamen kaybolmadığı bir dönemdir.
Premenopozal döneme girme yaşı kişiden kişiye ve topluma göre
değişmekle birlikte 35-40 yaşlarında başlayıp, 55-60 yaşına kadar
uzayabilir. Bu dönemde kadınlarda kanama paternleri oldukça
değişmektedir.
Premenopozal dönemin ilk zamanlarında menarş döneminde
olduğu gibi 18-21 günden daha kısa menses olurken, ilerleyen
dönemlerde üç ay hiç menses olmayabilir. Bu düzensizlik
başladıktan sonraki sikluslar genellikle anovulatuvar tiptedir.
6/57
Menopoz:
Fonksiyonel olarak östrojen geri çekilme sendromu
olarak da tanımlanabilmektedir. Yapılan son
araştırmalarda menopozun hem santral sinir sistemi
hem de over kaynaklı olduğu iddia edilmektedir.
En son âdet kanamasının görüldüğü dönem menopoz
dönemdir.
7/57
Postmenopoz:
Menopozdan yaşlılık dönemine kadar
geçen süredir. Bu dönemde over
fonksiyonları tamamen durmuş ve
fertilite ortadan kalkmıştır.
8/57
Dünya çapında ortalama menopoz yaşı 51 iken, bu oran
45-55 arasında değişmektedir.
Gelişmekte olan ülkelerde menopoz yaşı gelişmiş ülkelere
göre daha erkendir.
Gelişmiş ülkelerde 49.3 ile 51.4 aralığında iken,
gelişmekte olan ülkelerde 43,5 ile 49.4 arasındadır.
9/57
Menopoz
Erken menopoz;
menopozun 40 yaşından önce
görülmesidir.
Geç menopoz;
55 yaş ve sonrasında menopoz
görüldüğü zaman
bahsedilmektedir.
10/57
Menopoz dönemine giriş zamanının erken veya geç
oluşunda bazı faktörler etkili olmaktadır.
Çalışan kadınlar ve sigara içen kadınlar menopoza erken girerken,
seksüel yaşantısı devam eden, çok doğum yapmış, bekâr veya
boşanmış kadınlarda menopoz daha geç görülmektedir.
Yaş, aile geliri, eğitim düzeyi, çocuk sayısı, algılanan sağlık
durumu, menopozal dönem şiddeti gibi durumlar ile
menopozal semptomları arasında bir ilişki bulunmaktadır.
11/57
Menopoz bir geçiş dönemidir ve bu dönemde kadınların
sağlık gereksinimlerinin belirlenmesi özel dikkat
gerektirmektedir.
Sağlık hizmeti sunucularının, sürekli eğitim programları
uygulamaya ve menopozal kadınlarda gereksinimlerini
değerlendirirken, etkili rol oynamaları gerekmektedir.
12/57
Menopozun Fizyolojisi
Yeni doğanın overlerinde iki milyon içinde oositleri de taşıyan
primer folikül vardır.
Puberteyle bu sayı üç yüz bine kadar düşmektedir. Üreme
çağında oositlerin büyük bir kısmı atrezi ile yok olurken,
yalnızca 400-500’ü ovulasyonla atılmaktadır.
Böylece atrezi ve ovulasyon nedeni ile oosit sayısında yaşla
birlikte sürekli bir azalma görülmektedir.
Menopozun fizyolojisinin temel öğesi de folikül tükenmesidir.
13/57
Menopoz, ovaryumdaki folikül üretiminin tükenmesi ile
ovaryum yetmezliğinin fizyolojik bir sonucu olarak
değerlendirilir.
Ovaryumda artık östrojen yapılmaması, hormonun etkili
olduğu sistemlerde yıkıcı etkilere yol açar ve bir eksiklik
sendromu ortaya çıkar.
14/57
Kadınlar 40’lı yaşlara geldiğinde anovulatuar sikluslar
görülmeye başlar ve siklus uzunluğu artar. Hatta
menopozdan yaklaşık 2-8 yıl öncesinde düzensiz
siklusların başlar.
15/57
Menopoz yaşına gelindiğinde de, over foliküllerinin
tamamen tükenmesi ile ovulasyon durur, östrojen salgılanmaz
ve overlerde atrofi görülür.
Üreme çağı proliferasyon fazı değerlerine göre Folikül
Stimülan Hormon (FSH) 13 kat, Luteinizan Hormon (LH) 3 kat
artmıştır.
Menopoz dediğimiz son adet kanaması bu dönemde görülür.
Östrojenin daha da düşmesi ile menstruasyon kesilir ve
postmenopozal dönem başlar.
16/57
Son görülen menstruasyon
Evreler
-5
-4
-3
Üreme
Terminoloji
Erken
-2
-1
0
+1
Menopozal Geçiş
Geç
Pik
Postmenopoz
Geç
Erken
+2
Geç
Erken
Perimenopoz
Evre Süreleri
Değişken
Menstrual
Düzen
Değişken
Düzenli
Endokrin
Normal FSH
Değişken
Düzenli
FSH
Değişken
menses
uzunluğu
2 mens
atlama ve
60
günden
uzun
görmeme
FSH
1 yıl
1 yıl
menses
yokluğu
4 yıl
Kanama yok
FSH 17/57
Menopoza İlişkin Yakınmalar
Hedef Organ
Semptomlar
Mesane-Üretra
Sık ve ağrılı idrara çıkma, idrarı
tutamama
Pelvik taban
Sarkma
Cilt-mukoz
membranlar
Kardiyovasküler
sistem
Koroner arter hastalıkları, angina
pektoris
İskelet sistemi
Bel, sırt ağrıları, kalça kırığı,
postür değişikliği
Santral sinir
sistemi
Terleme, ateş basması, sıkıntı,
depresyon
Meme
Küçülme
Kuruma, kasıntı, travmalardan
kolay etkilenme
18/57
Östrojen azalmasına bağlı görülen semptomlar
Premenepozal dönem
Postmenepozal dönem
Siklus Bozuklukları
Genital atrofi
Vazomotor semptomlar
Kardiyovasküler hastalık
Duygudurum
değişiklikleri
Osteoporoz
Ciltte bozulma
19/57
Menopozal
dönemde,
östrojen
hormonunun
azalmasına bağlı olarak kadınlarda hormonal, fiziksel ve
duygusal değişimler meydana gelmektedir .
Menopozal dönemde yaşanan sorunlar
Kısa süreli; vazomotor, atrofik ve psikolojik değişiklikler,
Uzun süreli olarak; kardiyovasküler hastalıklar
osteoporozdur .
20/57
ve
Östrojen eksikliğinde epidermal tabakada incelme
oluşur, kollojen içeriği azalır.
Bunun sonucunda deride gevşeme, incelme, damarların
belirgin hale gelmesi, yaraların güç iyileşmesi ve morluklar
oluşabilmektedir.
21/57
Kadınlarda görülen menopoz dönemi yakınmaları;







kadının eğitim düzeyi,
yaşı,
mesleği,
ekonomik bağımsızlığı,
gelir düzeyi,
evlilik uyumu,
medeni durumu,
 başka alanlara yönelmiş olması,
 ailenin büyüklüğü,
 bu döneme özgü bilgi alma
durumu,
 rol değişimi ve
 toplumun kadına verdiği değerden
etkilenmektedir.
22/57
ABD, Hollanda, Avustralya, Japonya gibi gelişmiş
ülkelerdeki menopoz dönemdeki kadınların % 75’inde
sıcak basması, % 41’inde sinirlilik, % 40’ında yorgunluk, %
39’unda terleme, % 38’inde baş ağrısı, %32’sinde
uykusuzluk ve % 30’unda depresyon yakınmalarını olduğu
bildirilmiştir.
Ülkemizde ise kadınların % 31.3’ünde gece
terlemesi, % 38.8’inde âdetlerin seyrek olması, %
42.2’sinde saç dökülmesi, % 63.1’inde baş ağrısı, %
39.7’sinde baş dönmesi, % 45.2’sinde el ve ayakta
karıncalanma gibi sorunlar yaşanmaktadır.
23/57
SICAK BASMASI
Vazomotor belirtiler yüz kızarması, gece terlemesi ve sıcak
basması olarak bilinmektedir.
Beş Avrupa ülkesinde uluslararası yapılan bir çalışmada,
menopoz dönemindeki kadınların %55’inin ve Amerika’da
yaşayan kadınların %75’inin sıcak basması yaşadıkları
bildirilmiştir.
Ülkemizde ise
yakınmaktadır.
kadınların
%80’i
sıcak
basmasından
24/57
Aşırı yorgunluk, bireyin toleransından daha fazla aktivite,
sigara, kafein, alkol, yağlı-baharatlı yiyecekler ve çevresel
faktörlerin sıcak basmalarının artmasında uyarıcı rolleri
olduğu bilinmektedir.
Sıcak basması menopozun bütün dönemleri boyunca
sürmektedir ve kadınların % 30’unun günlük yaşamlarını
etkilemektedir.
25/57
Cochrane dergisindeki bir meta-analizi sonucuna göre;
plasebo ile karşılaştırıldığında oral östrojenin sıcak
basmalarında önemli azalma sağladığı, görülme sıklığında
ortalama % 75.3 oranında azalma olduğu tespit edilmiştir.
 Nelson’ın sistematik araştırmasında, 10 çalışmadan
dokuzunda plasebo ile karşılaştırıldığında oral östrojenin,
11 çalışmada da transdermal östrojenin sıcak basması
sıklığı, şiddeti ya da her ikisinde iyileşme sağladığı
belirtilmiştir.
26/57
ABD ve Kanada’da sıcak basması tedavisi için reçetesiz
progesteronlu krem kullanımı gittikçe artmaktadır. Bu
krem soya fasulyesi ve yabani tatlı patatesten elde
edilmektedir ve endojen progesterona eşdeğerdir.
Bu prepat çok değişik dozlarda, formlarda, farklı
bileşenler eklenerek birçok radyo, televizyon ve internet
sitesinde önerilmektedir. Üretici firmaların çoğu
progesteronlu kremleri diyete ek olarak tavsiye
etmektedir.
27/57
Egzersizin sıcak basması üzerindeki etkisine bakılacak
olunursa; 2005 yılında yapılan çalışmaya göre, yüksek
fiziksel aktivitesi olan menopozal dönemdeki kadınlarda
vazomotor sorunların daha az yaşandığı bulunmuştur.
Berlin’de yapılan çalışmada da, düzenli fiziksel egzersiz ile
menopozal dönemdeki sorunların azalması arasında
pozitif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır.
28/57
Bitkiler ile yapılan çalışmada da karayılan otunun, kırmızı
yoncanın
menopoz
semptomlarını
hafiflettiği
bulunmuştur.
Vitamin E meme kanseri riskini azalttığı, sıcak basmaları
yakınmalarını rahatlattığı görülmüştür.
29/57
Yapılan çalışmalara göre akupunkturun da sıcak basmalarında
azalma sağladığı görülmüştür. Uzun süreli etkili ve kolay
uygulanabilir olmasının yanında az yan etkileri görülmüştür.
Tedavi etkisinin uzun sürede görülmesi, tedavinin yarıda
bırakma oranının yüksek olması ve maliyetin fazla olması gibi
olumsuz yönleri de bulunmaktadır.
On yedi veri tabanı kullanılarak yapılan çalışmada,
akupunkturun menopoz semptomlarını azaltmada etkisinin
olmadığı, yalnızca sıcak basmalarını hafiflettiği bilgilerine
varılmıştır.
30/57
Sempatik aktivasyonu azaltan gevşeme tekniklerinin
kullanılması da sıcak basması gibi semptomları önlemede
yararlı olabilir.
Derin soluk alıp verme, gevşeme tekniklerinin en basitidir.
Yapılan çalışmalarda, diyafragmatik solunum teknikleri ile
benzer gevşeme yanıtlarının alınabileceği, anksiyete,
depresyon, kan basıncı artışı ve sıcaklık basmasının şiddetinin
ve sıklığının azaltılabileceği gösterilmiştir.
31/57
UYKUSUZLUK
Menopozal dönemde görülen uykusuzluk sorunu gece
terlemesi ve sıcak basmasından sonra gelen en önemli
yakınmalardan biridir.
Sıcak basmaları menopozal dönemdeki kadınların %
75’inde görülmektedir. Kadınlarda uykusuzluk prevalansı
ise % 14 ile % 53 arasında değişmektedir.
32/57
Menopozal dönemde uyku sorunları çok yaşanmakla
beraber,
altta
yatan
nedenleri
tam
olarak
bilinmemektedir.
33/57
Yapılan
birçok
çalışmada
yoganın
menopoz
semptomlarından; sıcak basması, uykusuzluk üzerine ve
yaşam kalitesini artırmaya yönelik olumlu etkileri
saptanmıştır. Uykunun düzene girmesi sağlanmış,
vazomotor semptomların azalması görülmüştür.
34/57
Yapılan bir çalışmada, tedavi almayan ve uyku bozukluğu
yakınmaları olan hastalara pasif ve terapötik masaj yapılmıştır.
Haftada 2 kez olmak üzere 32 tedavi masaj seansları
uygulanmıştır.
6. ve 32. seans sonraları hastalar değerlendirilmiş olup,
terapötik masaj uygulanan grupta, uyku semptomlarındaki
azalma ile arasında anlamlı bir fark bulunmuştur .
35/57
Bir çalışmada ise, herhangi bir antidepresan ve hormon
tedavisi almayan postmenopozal kadınlara akupunktur
uygulanmıştır.
Beş hafta boyunca on seans şeklinde uygulanan
akupunktur sonrası kadınların uyku ve yaşam kalitesinin
arttığı gözlenmiştir.
36/57
ÜROGENİTAL SORUNLAR
Östrojenin yetersizliği ile meydana gelen atrofik
değişikliklerden biri olan ürogenital yakınmalar kadınlarda
en sık görülen menopoz dönem sorunlarından biridir .
ABD’de yapılan bir çalışmanın sonucunda, menopoz
dönemindeki kadınların % 27’sinin cinsel sorunlar, % 1929’unun emosyonel durumda değişiklikler, % 6-13’ünün
vajinal sorunlar, % 17’sininde üriner sistem sorunları
yaşadığı belirtilmiştir.
37/57
İstanbul’da yapılan çalışmada kadınların %30’nun
deride kuruluk, kaşıntı, eklem ağrıları ve prolapsus gibi
konnektif doku değişiklerine bağlı sıkıntı yaşadıkları
bulunmuştur.
38/57
Araştırmalar göstermektedir ki, hormon replasman
tedavisi, sıcak basmaları ve vajinal kuruluk biçimindeki
menopozal belirtileri gidermekte etkilidir.
Bu tedavi aynı zamanda, osteoporoz riskini de
azaltabilmektedir. Bununla birlikte, bilinen sağlık riskleri ve
uzun dönem kullanımına ilişkin belirsizlikler vardır.
39/57
Beş çalışmada östrojenin vajinal formları değerlendirilmiştir.
Plasebo-kontrollü bir çalışmada, plasebo ile karşılaştırıldığında
östrodiol içeren vajinal halkanın kullanımının ilişki sırasındaki
vajinal kuruluk ve ağrıyı hafiflettiği bildirilmiştir.
Bir başka çalışmada ise; plasebo ile karşılaştırıldığında
transdermal östrodiolün vajinal kuruluğu azalttığı, ancak ilişki
sırasında ağrı, sık idrara çıkma, dizüri, stres inkontinansı ve
noktüri üzerinde etkili olmadığı belirtilmiştir
40/57
PSİKOLOJİK SORUNLAR
Menopozdaki hormonal değişikliklerin merkezi sinir
sistemi üzerinden birtakım ruhsal değişikliklere yol açıp
duygu
durum
ve
davranışları
etkileyebileceği
düşünülmektedir.
Sonuç olarak, epidemiyolojik incelemeler kadınlardaki
duygu durum oynamalarının en yüksek oranının östrojen
düzeylerinin hızlı oynamalar gösterdiği doğum sonrası
dönemler ile premenopoz ve postmenopoz dönemlerinde
olduğu göstermektedir.
41/57
kendini kötü,
üzgün,
ağlamaklı
hissetme,
unutkanlık
isteksizlik
ruh halinde
değişiklik
konsantrasyo
n zorluğu
Bu yakınmalardan bazıları;
hafızada
zayıflama
sinirlilik
genel
performansta
azalma
gerginlik
çabuk
öfkelenme
hissi
panik hissi
huzursuzluk
42/57
Plasebo ile transdermal östrojenin karşılaştırıldığı
çalışmada, Montgomery-Asberg Depresyon Oranlama
Skalası kullanılmış ve tedavi sonunda her iki grupta
depresyon skorlarında iyileşme olduğu belirlenmiştir.
43/57
Zihin ve beden sağlığında hormon tedaviye yardımcı olmak ya
da alternatif tedavi olarak yoga tavsiye edilmektedir. Yoga,
hafif germe egzersizleri ve nefes kontrolunu içeren bir
uygulamadır.
Sempatik sinir sistemine, artan psikolojik sorunlara,
kardiyovasküler riskleri azaltmaya iyi geldiği rapor edilmiştir.
Yapılan çalışmalar, yoganın stresi, kalp hızını ve kan basıncını
azalttığını ve sağlığı olumlu etkilediğini göstermektedir
44/57
Avrupalı kadınların ise % 13’ünün bitkisel
kombinasyonlar, % 5’inin ise antidepresanlar kullandığı
bulunmuştur.
45/57
OSTEOPOROZ
Menopoz döneminde over fonksiyonlarının durması ve
östrojen yapımının kesilmesi, yaşla bağlantılı olarak kemik
kaybını hızlandırır ve osteoporozun şiddetini arttırır.
Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da 50-84 yaş erkeklerin
%6’sında, kadınların %21’inde osteoporoz saptanmıştır.
46/57
Konuyla ilgili literatürde kadınların osteoporozdan
korunmak için alternatif tedavileri tercih ettiği, egzersizin
ve soya ürünlerinin etkili olduğu belirtilmektedir.
47/57
Vitamin A alımının kemik gücünü artırdığı, kanser riskini
azalttığı, kırıklarını önlediği ve menopozal dönemde inme
(felç), ölüm gibi olaylarlada doğrudan ilişkili olduğu
saptanmıştır.
Menopozal dönemde vitamin D alımı ise kemik kırıklarını
önlemekte ve kalsiyum ve fosfat konsantrasyonu içinde
çok önemlidir.
48/57
On iki postmenopozal dönemde olan kadınla yapılan
çalışmada prebiyotikler kalsiyum emilimini ve kemik
mineralizasyonu üzerinde yararlı etkileri olduğu
bildirilmiştir
49/57
Horman Replasman Tedavisi
Menopozdaki kadınların, şikayetlerini azaltmak ve
yaşam kalitelerini yükseltmek amacıyla, tartışılan yanları
olmakla birlikte sıklıkla başvurulan tedavi yöntemi
HRT’dir.
50/57
Menopozda HRT 19. yüzyılın sonuna doğru Marie Bra’nın
over yetmezliğinin tedavisinde over dokusundan
yararlanma fikriyle ortaya çıkmıştır.
HRT; klimakterik dönemde, overlerin fonksiyonlarını
kaybetmesi ve östrojenin yetersizliği ile ortaya çıkan
rahatsız
edici
semptomları
ortadan
kaldırmak,
osteoporozu önlemek ve kardiyovasküler hastalıklardan
korunma sağlamak amacıyla dışarıdan östrojen ve
progesteron hormonlarının verilmesi olarak tanımlanır.
51/57
HRT kullanımının asıl amacı; kadın hayatını uzatmak
değil, yaşamın 1/3’ü olan menopozal dönemin yaşam
kalitesini arttırmaktır.
Bu amaç doğrultusunda; HRT sıklıkla vazomotor
dengesizliği kontrol etmek, emosyonel durumu
rahatlatmak, KVH’ı azaltmak ve genitoüriner sistemi
iyileştirmek amacıyla uygulanır.
52/57
ABD’de “ Ulusal Sağlık Enstitüsü” tarafından yaptırılan
“Women’s Health İnitiative çalışması’nın sonuçları
Temmuz 2002’de açıklanmıştır.
Toplam 16,608 kadın üzerinde, prospektif, randomize,
çift-kör, plasebo kontrollü olarak planlanmış, ilaç olarak
kesintisiz
kombine
Konjuge
Estrojen
0.625
mg+Medroksiprogesteron Asetat 2.5 mg/gün kullanılmış
ve çalışma 5.2 yılda tamamlanmıştır.
53/57
Bu çalışma ve pek çok çalışmadan elde edilen literatür
sonuçları doğrultusunda HRT’nin olumlu ve olumsuz
sonuçları şu şekilde sıralanabilir:
54/57
Olumlu Sonuçları:
Kalın bağırsak kanserinde azalma (Her 10.000
kadında 16 olgudan 10 olguya azalmıştır).
Kalça kırığı (Her 10.000 kadında 15 olgudan
10 olguya azalmıştır).
Vazomotor semptomları azaltmak,
Genito-üriner atrofiyi (vajinal kuruluk, alt
üriner irritasyon) azaltmak.
55/57
Olumsuz Sonuçları:
Meme kanseri (Yılda her 10.000 ilaç kullanmayan kadında 30 kanser
olgusu gözlenirken, ilaç kullanmayanlara da 38 olguya yükselmiştir;
yani yılda her 10.000 kadına yeni 8 kanser olgusu eklenmiştir).
Kalp krizi (Her 10.000 kadında 30’dan 37 olguya yükselmiştir).
İnme (Her 10.000 kadında 21’den 29 olguya yükselmiştir).
Derin toplar damarlarda pıhtı oluşması (Her 10.000 kadında
16’dan 34 olguya yükselmiştir), olarak sıralanabilir.
56/57
Download