kurumsal yönet m

advertisement
KURUMSAL YÖNETİM
KURUMSAL YÖNETİM
ERDOĞAN KÜÇÜK
KKTC Merkez Bankası Eski Başkanı
1
KURUMSAL YÖNETİM
1980’li ve 1990’lı yıllarda ivme kazanan küreselleşme olgusu ile
birlikte bilgi ve iletişim teknolojisindeki hızlı gelişmeler, uygulanan
liberal iktisat politikaları, artan yabancı sermaye yatırımları ile birlikte
değişen dünya ticareti ve finansman şekilleri sonucu reel ve finans
sektöründe yapısal değişimleri zorunlu kılmış, kamunun ekonomik
gelişme sürecindeki, rolü yeniden şekillenmiştir. Kuşkusuz bu değişim,
içerisinde değişen ilişkiler sonucu ekonomik karar birimleri ve
organizasyonlar kendilerini yeniden tanımlama ve faaliyetlerine
eskisinden farklı yeni bir bakış açısı getirmek zorunda kalmışlardır.
Yeni dönemde kamunun ekonomik ve mali faaliyetlerde bulunması bir
önceki dönemden farklı olarak daha profesyonel bir yaklaşımı ve
çabayı gerektirmiştir. Bu dönemde kamunun, ekonomik gelişme
sürecini doğrudan yönlendirmesi yerine kural koyucu ve gözetleyici rolü
ön plana çıkmış, özel sektörün serbest rekabet ortamında faaliyet
göstermeleri sonucunda ekonomik büyümenin daha yüksek olacağı
öngörülmüştür.
Ülkeler ve firmalar, küreselleşme süreci ile birlikte artan
belirsizlik ve rekabet koşullarında büyümek ve sürdürülebilir büyümeyi
sürekli kılmak için gerekli düzenlemeleri yapmak ve bir dizi önlemler
almak zorunda kalmaktadırlar. Özellikle 1990’lı yılların sonunda
yaşanan uluslararası finansal krizlerin arkasında yatan en önemli
nedenlerden birisinin ülkelerin veya şirketlerin şeffaf bir yönetim
anlayışına sahip olmayışları ve yönetim politikalarının yetersiz olduğu
görüşü kabul görmektedir. Bu durum hem özel hem de kamu
sektöründeki aktörlerin piyasaya karşı olan sorumluluklarının tekrar
gözden geçirilmesini gündeme getirmiştir. Devletlerin hesap ve
işlemleri konusunda yeterince açık olmaması, genel kabul görmüş
standartlara göre bilginin üretilmemesi piyasa ekonomisi kurallarının
yeterince etkin çalışmasını engelleyen temel faktörlerden bir tanesi
2
KURUMSAL YÖNETİM
olarak tanımlanmıştır. Özel sektörde ise firmaların elindeki kaynakları
verimsiz bir şekilde kullanmaları ve bunun kurumsal olarak dışarıdan
izlenememesi finansal kriz yaşayan ülkelerde krizin boyutlarını
büyütmüştür. Özellikle 1997 yılı sonlarında Güneydoğu Asya’da
başlayan finansal krizin sonucunda şirketlerde şeffaflık ve hesap
verebilirliğin yatırımcı güveni ve genel ekonomik performansı
üzerindeki önemi tüm dünyaca kabul gören bir yaklaşım olmaya
başlamıştır.
Yaşanan finansal krizlere neden olan firmalardaki yönetsel ve
mali zafiyet, hissedarlar olmak üzere tüm tarafların mağduriyeti ile son
bulduğundan, yönetsel ve mali raporlama zaaf ve tutarsızlıklarının
önüne geçilebilmesine yönelik yapılan çalışmalar, kurumsal yönetim
veya iyi yönetişim kavramlarını ortaya çıkarmıştır. Bu amaçla uluslar
arası düzeyde ülkeler ve örgütler yönetim kavramına büyük önem
vermeye başladılar ve bir dizi kural ve düzenlemeler ortaya koydular.
Hatta devletler ve uluslararası yatırımcılar bir ülkeye veya şirkete
yatırım yapmadan önce finansal performans yanında kurumsal yönetim
kalitesini de dikkate almaya başladılar. Böylece ekonomik karar
birimlerinin bu kurallılık esasına göre hareket etmesi halinde ekonomik
sistemde kaynak dağılımının etkinleşmesi ve ekonomik büyüme
oranının daha da artması beklenmektedir. Bu sistem ekonomik
verimliliği artırmanın en önemli anahtarlarından biri olarak
algılanmaktadır.
KURUMSAL YÖNETİM KAVRAMI
Kurumsal yönetim kavramı aslında şirketlerin büyümeye
başlaması ile önem kazanan bir kavramdır. Şirketlerin büyümesi ile
sermayedar tüm kararları almaya yetişememeye başlamış ve
3
KURUMSAL YÖNETİM
kaçınılmaz olarak ortaya çıkan bürokratik yapıda bazı sorumluluklar
profesyonel yöneticilere devredilmiştir. Ancak sermayedar ve yönetimin
rollerinin ayrımı ile sermayedarın çıkarları ve yönetimin çıkarları
zamanla çelişkiler göstermeye başlamıştır. Diğer taraftan şirketlerin
büyüyerek örgüt yapılarının karmaşıklaşması ile paralel olarak karar
verme süreçlerinin doğuracağı süreçlerin dengelenmesi ve kontrolü
zaman içinde zorlaşmıştır. Bunun sonucunda yönetim kuralları,
profesyonel yöneticilerin ve sermayedarın çıkarlarının korunmasını
sağlamak amacı ile kontrol mekanizması olarak kurulmuştur. Bu
nedenle şirketlerin yönetiminde karar verme süreç ve mekanizmaları
hayati önem arz etmektedir.
Klasik yönetim kavramında yönetim belli amaçlara ulaşmak
amacıyla yapılan planlama, örgütleme, yürütme ve denetim
faaliyetlerinin yerine getirilmesini ifade eder.
Kurumsal yönetim ise kurumu yönetenlerle, ona kaynak
sağlayanlar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesini kapsamaktadır. Bu
anlamda
kurumsal
yönetim,
yönetim
faaliyetlerinin
yerine
getirilmesinde yönetenlerin kurumun amaçlarına ne şekilde ulaşacağını
içeren kapsamlı bir faaliyet bütünüdür.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 1999 yılındaki
raporunda, kurumsal yönetimi, “şirketlerin yönlendirildiği ve kontrol
edildiği sistem” olarak tanımlayıp şirket yönetimi, yönetim kurulu,
hissedarlar ve diğer çıkar grupları arasındaki ilişkiler dizisini içerdiğini
vurgularken Dünya Bankası 1999 yılı raporunda, bir kurumun beşeri ve
mali sermayeyi çekmesine, etkin çalışmasına ve böylece ait olduğu
toplumun değerlerine saygı gösterirken uzun dönemde ortaklarına
4
KURUMSAL YÖNETİM
ekonomik değer yaratmasına imkan tanıyan her türlü kanun,
yönetmelik, kod ve uygulamalar olarak kurumsal yönetimi
tanımlamıştır.
Görüleceği üzere, kurumsal yönetim kavramının tek bir tanımı
yoktur. Kurumsal yönetimin aslında kurumun veya şirketin yönetimi ve
denetimini belirleyen sistemdir. Bir tanımlama yapmak gerekirse iyi
kurumsal yönetim uygulamalarına sahip bir örgüt veya kurum idaresini,
mevcut çıkar çatışmalarından mümkün olduğunca soyutlayarak
yasalara, piyasa kurallarına ve yönetim biriminin temel prensiplerine
uygun olarak belirlenen ilkeler çerçevesinde gerçekleştirmelidir,
denilebilir.
Kurumsal yönetimin, bunu uygulayan şirketlere; yönetim
kalitesinin yüksek olması, düşük sermaye maliyeti, finansman
imkanlarının ve likiditenin artması, krizlerin daha kolay atlatılması ve
sermaye piyasalarından yeterli düzeyde faydalanma gibi önemli
yararları bulunmaktadır.
KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİ:
Kurumsal yönetim teorisi incelendiğinde asıl hedefin tüm
taraflara güven vererek yönetim ve denetim süreçlerinin saydam,
görünür, tutarlı ve hesap verilebilir nitelikte olmasının sağlanması
olduğu görülmektedir. Finans biliminde çok anlamlı bir söz olan
“denetlenemeyen yönetilemez” ifadesi kurumsal yönetim açısından
anahtar bir ifade niteliğini taşımaktadır. Kurumsal yönetim ilkeleri her
ülkenin kendi koşullarına göre farklılık göstermektedir. Ancak dört tane
temel ilkesi vardır ve bu ilkeler özelliklerinden dolayı evrensel
niteliklerdir.
5
KURUMSAL YÖNETİM
1-Adalet ve eşitlik: Şirketin tüm hissedarlara eşit davranması
prensibi Kurum içinde tüm taraflara ve ortaklara adil ve eşit
davranıldığına inanılmıyorsa işletmeye olan güven sarsılacak ve
kamuoyu destek ve ilgisi kalmayacaktır. Taraflara eşit muamele
yapılmalı ve kaynak dağılımında rasyonel olunmalı ve hissedarlar
arasında değer transferine yol açılmamalıdır. Şirketlerde azınlık
haklarının korunması örnek olarak verilebilir.
2-Kamuoyu aydınlatma ve şeffaflık: Bilgi akışının
sağlanması, yani saydamlık ve raporlamadır. Güven için sağlıklı bilgi
gerekir. Her faaliyetini açıkça ifade edebilen kurumlara kamuoyunda
daha çok güvenilir. Şirketle ilgili bütün bilgilerin (şirketin mali durumu,
performansı, mülkiyet yapısı ve yönetimi gibi) zamanında ve doğru
olarak kamuoyuna açıklanması sağlanmalıdır. Örneğin uluslar arası
finansal raporlama standartlarını kullanan bir şirketin yurt dışında
ticaret yapabilmesi veya ortaklık kurabilmesi daha kolay olabilmektedir.
3-Hesap verilebilirlik ve performans odaklılık: İşletmenin
hedeflerine ulaşmasında ve faaliyetlerinde her faaliyet ve
uygulamasının sebebini açıklayabilmesidir. İşletme bünyesinde değer
yaratmaya yönelik çalışmalar yapılmalı, performans değerlendirme
kriterleri objektif ve gerçekçi olmalı ve verimliliğin sürekli olarak
izlenebilmesi sağlanmalıdır. Amacın şirketle ilgili menfaat sahipleri ile
hissedarların karını azamileştirme olduğu öncelikle şirket karar
vericileri tarafından unutulmamalıdır.
4-Sorumluluk: Şirket yönetiminin yaptığı tüm faaliyetlerin
yasalara, esas sözleşmeye ve şirket içi düzenlemelere uygunluğunu ve
denetlenmesini ifade eder. Şirkette, işletme içi ve dışı sorumluluklar
açıkça belirtilmiş olmalıdır.
6
KURUMSAL YÖNETİM
İş dağılımları yapılmalı ve yönetim organları arasındaki ilişkiler
kurallara bağlanmalıdır. Şirket Yönetim Kurulunun denetim işlevini en
etkin şekilde yerine getirmesi beklenmelidir.
İşletmelerde tüm tarafların lehine erişilmesi gereken hedefler
göz önüne alındığında, kurumsal yönetimin aslında yek başına
erişilebilecek durum değil bilakis devam etmekte olan bir süreç olduğu
ve kurumsal karar verme mekanizmalarının etkinliğini değerlendirmeye
yarayan bir araç olarak da kullanıldığı görülmektedir.
Kurumsal yönetimde şirketlerin etkin ve verimli bir şekilde
çalışması, kaynakların en karlı ve verimli alanlara aktarılması
ve bunun sürdürülebilir karlılık gözetilerek sağlanması
amaçlanmaktadır. Bunun için şirketlerin bu amaçlara ulaşmada;
Şirketin amaç, yöntem ve performans ölçüm
yöntemlerinin belirlenmesi,
Şirketin organizasyon yapısı,
sonuçlarının belirgin olması,
faaliyetleri
ve
Yöneticiler ile yönetim kurulu üyelerinin farklı ve
bağımsız olması,
Şirketin her düzeyinde görev,
sorumluluklarının belirlenmiş olması,
yetki
ve
İç denetim ve gelişmiş risk yönetim tekniklerinin
uygulanması, büyük önem taşımaktadır.
Kurumsal yönetim düzenlemelerinde yer alan ilkelerin
uygulanmasının orta ve uzun vadede şirketlerin piyasa değerini ve
finansman olanaklarını olumlu etkileyerek doğrudan şirketlerin daha iyi
yönetilmesini sağlayacağı düşünülmektedir. Şöyle ki;
7
KURUMSAL YÖNETİM
Kurumsal yönetim uygulamaları, performansa
dayalı yönetimi özendirir.
Kaliteli yöneticiler kurumsal yönetimin iyi olduğu
şirketleri tercih ederler, böylece şirketin insan
kaynağı güçlenir.
Kurumsal yönetim uygulamaları yöneticileri doğru
yatırımlara yönlendirir, yanlış yatırımlar çeşitli
denetim mekanizmalarıyla engellenir.
İyi yönetilen şirketler ülkede verimliliği ve rekabet
gücünü artırarak büyümeyi hızlandırır.
Kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanması tek başına hukuk
kurallarının dayatması ile gerçekleşebilecek bir husus değildir. En
önemli husus uygulayıcıların gönüllü olarak kurumsal yönetim ilkelerine
iş hayatının akışı içinde yer vermeleridir.
Bu ilkeler ışında kurumun en yüksek performansı göstermesini,
en karlı, en başarılı ve en rekabetçi olmasını hedefler.
Kurumsal yönetimin şirketlerin başarısı ile pozitif bir korelasyon
gösterdiği doğrudur. Kurumsal yönetimi ödün vermeden uygulayan
firmaların üstün performans gösterdiği görülmektedir. Bu şirketlerin
değerlerinin, kurumsal yönetimi uygulamayan benzerlerinden daha
fazla olduğu vurgulanmaktadır. Bu uygulamalar yaygınlaştıkça daha
rasyonel bir yatırım oluşacak, yatırımcılar daha büyük bir güvenle
yatırım yapacak ve sermaye piyasalarının gelişiminin de önünün
açacak itici güç, kurumsal yönetim olacaktır.
Bu, çalışanların, müşterilerin, küçük ortakların
koruduğu gibi patronların da hakkını veren bir sistemdir.
8
haklarını
KURUMSAL YÖNETİM
Adil, hesap verebilen, şeffaf, güvenilir ve sorumluluk bilincinde
olan bir şirketin piyasada saygınlığı yüksek olur. Böyle bir şirkete
yatırımcılar güvenir, müşteriler sadık kalır… Kurumsal yönetim anlayışı
şirketin en yüksek performansı göstermesini mümkün kılar.
Sonuç: Artan küreselleşme olgusu, uluslar arası sermaye
piyasalarının gelişmesi, şirketlerin uluslar arası hareketleri, kurumsal
şirket yönetiminin önemini artırmıştır. Bu kavramın temelinde iş etiği,
kurumsal bilinç, içinde bulunduğu topluma, doğaya ve sosyal ilişkiler
saygı vardır. Kurumsal yönetimin yıldızı son on yılda ivme kazanmıştır.
Ancak bu bir moda değil sürekli yenilenen ve ileriye giden bir kavram
olup sadece özel sektörde değil aile şirketleri, kamu kurumları,
dernekler gibi şirket niteliği olan veya olmayan tüm tüzel kişiler için
önemli bir olgudur.
Kurumsal yönetim düzenlemelerinde yer alan öneri ve ilkelerin
uygulanması ile sağlanacak potansiyel faydanın şirkete net bir şekilde
anlatılmasının gerekliliği ile söz konusu ilkelerin uygulanmaması
halinde orta ve uzun vadede şirketin piyasa değerini ve finansman
olanaklarını olumsuz olarak etkileyebileceği düşünülmektedir.
Sonuç olarak, sağlıklı makro politikaları olan yerleşik
kurumlarla, kurumsal yönetim-iyi yönetim işleyişine sahip ekonomilerde
üretim düzeyi daha kararlı ve büyüme hızı da daha yüksek olmaktadır.
9
Download