BALIKESİR-BANDIRMA ARASININ JEOLOJİSİ

advertisement
MTA Dergisi 110, 113-130, 1990
BALIKESİR-BANDIRMA ARASININ JEOLOJİSİ, TERSİYER VOLKANİZMASININ PETROLOJİSİ
VE BÖLGESEL YAYILIMI
Tuncay E R C A N * ; Erdem ERGÜL*; Ferit AKÇÖREN* ; Ahmet ÇETİN** ; Salâhi GRANİT*** ve Jerf ASUTAY*
ÖZ.—
İnceleme alanında temeli, üst Paleozoyik yaşlı, yer yer mercek ve bant şeklinde mermerler ve serpantinit kütleleri içeren
metamorfik Fazlıkonağı formasyonu oluşturmaktadır. Bu birimleri yine üst Paleozoyik yaşlı granodiyorit ve granit türde bir sok u l u m olan Kapıdağı graniti kesmektedir. 0aha üstte uyumsuz olarak Alt Triyas yaşlı çeşitli kırıntılı kayalar ve kireçtaşı bloklarından oluşan Karakaya formasyonu yer alır. Konglomera, kumtaşı, kumlu kireçtaşı ve kireçtaşı düzeylerinin oluşturduğu Ortaüst Triyas yaşlı Çaltepe formasyonu bu birimler üzerinde uyumsuz olarak yer alır. Üst Jura-Alt Kretase yaşlı Akçakoyun formasyonu kireçtaşlarından sonra, yerleşme yaşı Üst Kretase olan ve birbirleriyle ilksel ilişkide olmayan çökel, metamorfik ve
ofiyolit topluluğuna ait karmaşık bir formasyon olan, Y a y l a melanjı gözlenir. Bölgede Tersiyer, Paleojen yaşlı, granodiyorit ve
granit türde Çataldağ ile Ilıca-Şamlı granitleri, Miyosen-Pliyosen yaşlı karasal ortamda meydana gelmiş çökel kayalar, MiyosenPliyosen yaşlı volkanik kayalar; Kuvaterner ise, yüzlek birikintilerle temsil olunur. Çalışma alanındaki Miyosen yaşlı volkanik
kayaçların, yapılan petrokimyasal çalışmalarla, kalkalkalin nitelikte olup. kabuksal köken özellikleri taşıdıkları belirlenerek çevredeki diğer volkanitlerle karşılaştırmaları yapılmış ve Tersiyer volkanizmasının Kuzeybatı Anadolu'daki yayılımı irdelenmiştir.
GİRİŞ
o
İnceleme alanı, Batı Anadolu'da Balıkesir-Bandırma arasında yer almakta olup, yaklaşık 4000 km büyüklüktedir (Şek.l). Bölgede jeolojik araştırmalar oldukça uzun bir zamandan beri süregelmektedir. Ayrıntılı jeolojik çalışmalar Ürgün (1972) ile başlamış olup,daha sonra Akat ve diğerleri (1978),Ergül ve diğerleri (1980), Yalçınkaya ve Avşar(1980), Gözler ve diğerleri (1983) vb. araştırıcılar, çalışma alanındaki çeşitli jeolojik sorunlara
yönelik incelemeler yapmışlardır. Bu araştırmanın amacı bölgenin jeolojisini ortaya koymak, Batı Anadolu'da
magmatizmanın en yoğun ve uzun süreli olarak etkin olduğu alanlardan biri olan Balıkesir çevresindeki Neojen
yaşlı volkanik kayaçların petrokimyasal özelliklerini irdelemek ve volkanizmanın bölgesel yayılımını incelemektir.
STRATİGRAFİ
Çalışma alanında Paleozoyik, çeşitli türde metamorfik kayaçlar ve bunları kesen granitik bir sokulumla, Mesozoyik, üst Permiyen yaşlı kireçtaşı blokian içeren Alt Triyas yaşlı kırıntılı kayalar, Orta-Üst Triyas yaşlı çoğun
karbonat düzeylerinin egemen olduğu çökel kayalar, üst Jura-Alt Kretase yaşlı kireçtaşlan ve yerleşme yaşı Üst
Kretase olan melanj birimleriyle; Senozoyik ise Alt Tersiyer yaşlı granitler, olasılıkla Miyosen yaşlı andezit ve dasit türde volkanitler ile Pliyosen yaşlı bazaltik türde volkanitler ve karasal çökellerle temsil edilmiştir (Şek.2).
Fazlıkonağı formasyonu (Pzş)
Formasyon alacalı renkli şistlerden oluşmuştur; yer yer mercek ve bant şeklinde mermerler ve serpantinit
kütleleri içermektedir. Çalışma alanında birim genellikle bazik magmatik kökenli glokofan-epidot şist ve glokofan-klorit şist ile pelitik-psamitik kökenli kuvars-albit-klorit-serisit şist, kuvars-albit-muskovit şist, muskovit-kuvarsit, metakumtaşı ve metakarbonatlardan oluşmaktadır.
*
Maden Tetkik ve Arama Genci Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Dairesi, Ankara.
**
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Kuzeybatı Anadolu Bölge Müdürlüğü, Balıkesir.
*** Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Enerji Hammaddeleri Etüt ve Araştırma Dairesi, Ankara.
114
Tuncay ERCAN; Erdem ERGÜL; Ferit AKÇÖREN; Ahmet ÇETİN; Salâhi GRANİT ve Jerf ASUTAY
Glokofan-epidot şist ve glokofan-klorit şistler, mor-mavi renkleri ile tanınan, genel yapıya uygunluk gösteren, fakat belirgin bir şistozite sunmayan, ince-orta tabakalı, bol miktarda Fe ce zengin epidot (pistazit), az glokofan, çok az da kuvars bulunduran, yer yer albit porfiroblastları ile şistoziteye uygun olarak dizilmiş sfen minerali içeren şistlerdir. Bu şistler olasılıkla bazik magmatik bir kayaçtan türemiş olup, yer yer de mermerlerle arakatkılıdırlar. Ince kesitte yer yer de granat ve turmalin kristalleri izlenmektedir.
Aktinolit şistler, yeşilimsi boz ve yeşilimsi siyah renklerde olup, çok ince yapraklanma ve tabakalanma sunar. Aktinolit, az glokofan, çok az piroksen, bozuşmuş feldispat içeren birim, belirgin bir yönlenme sunmaz ve
bazik tüf görünümündedir. Üste doğru kısmen belirgin yapraklanma sunan aktinolit şist, albit ve biyotitçe zenginleşmektedir.
Kuvars şistler, granoblastik dokudaki kuvars ksenoblastları içerir, daha az miktarda biyotit, muskovit ve
opak mineraller bulunur. Şistoziteyi, kuvarslar arasında yer alan serisit, muskovit pulcukları belirginleştirir, üst
düzeylere doğru kuvars-albit-klorit-serisit şistler ile kuvars-albit-muskovit şistlere geçiş izlenir. Kiremit renkte
olan bu birim belirgin bir yapraklanma sunar ve yer yer kahvemsi boz renkte kalkşist arakatkıları içerir.
Fazlıkonağı formasyonu içinde yer yer bant ve mercek şeklinde görülen mermerler gri, beyaz renklerde,
sakkaroid dokulu, ince-orta tabakalı olup, haritada "Mr" rumuzu ile ayırtlanmıştır. Genellikle mercek şeklinde görülen serpantinit kütleleri ise yer yer şiddetle makaslanarak yapraklanma kazanmışlardır. Haritada
rumuzu ile ayırtlanan serpantinitler içinde kromit cevherleşmesi gözlenmiştir. Aynca birim içinde yer yer diyabaz yer
almaktadır.
Fazlıkonağı metamorfıtleri, tabanı görülmediğinden ve sık devrik İzoklinal kıvrımlanmalar ile düzensiz yüzeylenmeler nedeni ile düzenli bir kesit sunmaz. Birimin kalınlığı belirsizdir. Metamorfizma nedeniyle içinde organik bir kalıntıya rastlanmayan bu birimin yaşı, gerek konumu, gerekse Batı Anadolu'da yapılan diğer çalışmalardaki benzerleri ile ilgili görüşler dikkate alınarak Üst Paleozoyik olarak kabul edilmiştir (Kaaden, 1959; Özkoçak,
1969; Ürgün, 1972; Akat ve diğerleri, 1978; Ergül ve diğerleri, 1980; Yalçınkaya ve Avşar, 1980).
Kapıdağ graniti (Pzd)
Granodiyoritik ve granitik türde bir sokulum olan ve Kapıdağ graniti olarak adlanan (Ketin, 1946) bu pluton, Kapıdağ yarımadasında tipik olarak gözlenir. Genellikle morumsu-beyaz, yer yer de kırmızımsı, alacalı renklerde olan plutondan alınan örneklerin petrografik incelemelerinden, bunlann hipidiyomorf tanesel dokuda olup,
kuvars, feldispat, biyotit, az hornblend ve çok az da opak mineral içerdiği saptanmıştır. Kaya, alkali feldispat olarak mikroklin, plajiyoklaz olarak ise oligoklaz içerir. Şistlerle olan dokanaklardan ahnan örnekler ise kataklastik
dokuda olup, orta taneli kuvars, daha iri olarak sosiritleşme gösteren albit ve alkali feldispat içerirler. Melanokrat
mineral olarak klorit, az muskovit ve serisit vardır. Dış yüzeyleri oldukça ayrışmış olan Kapıdağ graniti, iç kısımlarında temiz ve sağlam olarak gözlenmektedir. Kenar zonlarında lamprofir, mikrokristalin granit, pegmatit ve aplit oluşumları mevcuttur. Bu kesimde şistoziteye uygun olarak sokulmuş hidrotermal aplit ve pegmatit filonlarıyla
pnömatolitik kuvars damarlarına da rastlanmaktadır. Birim yer yer tonalit, diyorit ve kuvars diyorit türde olup,
bazı kısımlarında ise granitik gnays özellikleri gösterir. Pluton, özellikle Erdek dolaylarında, Fazlıkonağı formasyonuna ilişkin çeşitli şistleri keserek kontakt metamorfizmaya uğratmış ve içlerine apofizler şeklinde sokulmuştur. Kapıdağ plutonu kalkalkalin niteliktedir ve Streckeisen (1976) üçgen diyagramında "granodiyorit" alanında
yer almaktadır (Ercan ve Türkecan, 1984).
Kapıdağ plutonu üzerinde Triyas yaşlı Karakaya formasyonu yer alır. Bu nedenle, birime Paleozoyik (Triyas öncesi) yaşı verilmiştir.
BALIKESİR-BANDIRMA BÖLGESİ
115
Karakaya formasyonu
Bingöl ve diğerleri (1973) tarafından adlanmış olan formasyon, kırıntılı kayalar ve içlerindeki kireçtaşı bloklarından oluşmuştur. Litolojisine göre mor renkten bej renge kadar değişik renklerde izlenir. Genel olarak çamur-
116
Tuncay ERCAN; Erdem ERGÜL; Ferit AKÇÖREN; Ahmet ÇETİN; Salâhi GRANİT ve Jerf ASUTAY
taşı ve kumtaşından oluşan formasyon içinde, grovak, konglomera, kuvarsit, radyolarit ile sleyt bant ve mercekleri görülür. Bunlar kimi yerlerde az metamorfik olarak gözlenir. Yer yer izlenen spilitik birimler, genel olarak mikrolitik albit ve bol miktarda boşluk dolgusu halinde kalsit kristalleri içerir. Çamurtaşları, genel olarak kil minerallerinden oluşmuş olup, az miktarda silt boyunda kuvars ve damarcıklar halinde kalsit içermektedir. Kırmızımsı
renkli radyolaritler çoğun bantlar halinde izlenirler. Feldispatlı kumtaşları genellikle 0.1-2 mm boyutunda ksenomorf kuvars, plajiyoklaz (albit),alkali feldispat (mikroklin) ve muskovit kristallerinden meydana gelmişlerdir. Hamur içinde, karbonat (kalsit), serisit ve klorit mikrokristalleri yer almaktadırlar. Hafif metamorfizma geçiren bölümlerde ise, muskovitlerde, basınçtan dolayı bükülme saptanmıştır. Kuvars ve plajiyoklaz (albit) yeniden kristallenmiştir.
Tanımlanan bu ardalanmalı bölüm içinde bloklar halinde gri, siyahımsı gri, bej renklerde rekristalize kireçtaşı blokları yer alır. Kırıntılı kayaçlar içinde irili ufaklı bloklar halinde ve düzensiz olarak saçılan bu kireçtaşı
bloklarında, Rauserella sp., Neoschıvagerina sp., Neoschwagerina craticulifera (Schwager), Parafusulina sp., Verbeekina sp., Verbeekina verbeeki (Geinitz), Hemigordiopsis renzi Reichel fosilleri saptanmış ve blokların yaşının
Üst Permiyen olduğu belirlenmiştir.
Kalınlığı yaklaşık 200 m olan Karakaya formasyonu, Fazlıkonağı formasyonu üzerinde olasılıkla uyumsuz
olarak yer alır. Birim Orta-Üst Triyas yaşlı Çaltepe formasyonu tarafından uyumsuz olarak örtüldüğünden ve Üst
Permiyen yaşlı kireçtaşı blokları taşıdığından dolayı Alt Triyas yaşlı olarak kabullenilmiştir. Balıkesir il merkezi
ile Susurluk ilçe merkezi dolaylarında bu formasyonun tipik yüzlekleri görülmektedir.
Çaltepe formasyonu
Konglomera, kumtaşı, kumlu kireçtaşı ve kireçtaşı düzeylerinden oluşan Çaltepe formasyonu içindeki konglomeralar, genellikle çört, çörtlü kireçtaşı, mikritik kireçtaşı, oolitik kireçtaşı, kristalize kireçtaşı, metakumtaşı
ve spilit çakılları içerirler. Genellikle kalsit çimentolu olan konglomeralar, üste doğru kumtaşlarına geçerler.Kumtaşlan, genellikle kuvars, feldispat, çört, muskovit, biyotit ve karbonat tanelidir. Genellikle kalsit çimentolu olan
kumtaşları ise kumlu kireçtaşlarına geçerler. Konkresyon yapısı gösteren kumlu kireçtaşlarının iç kısımları daha
çok kuvars, klorit ve karbonattan, dış kısımları ise kuvars kum taneleri içeren karbonattan oluşmuştur. Kumlu kireçtaşlan da üste doğru kireçtaşlarına geçerler. Kireçtaşları açık ve koyu gri renklerde, az kristalize ve yer yer dolomitik özellikler taşırlar. Çörtlü ve mikritik olanlar da bulunmaktadır. Tabakalı, çatlaklı, çatlakları kalsit dolgulu, eklem sistemi oldukça gelişmiş olan kireçtaşlan Orta-Üst Triyas yaşlı şu fosilleri içerirler: Trochammİna almtalensis, Trochammİna jaunensis, Trochammİna alpina, Ammobaculites radstadensis, Endothyranella wirzi, Endothyranella lambardi, Involutina sinuosa progsoides, Involutina gaschei, Involutina mesotriassica, Trocholina multispira, Turritellella mesotriassica, Agathammina iranica, Meandrospira dinarica, Earlandia tintiniformis, Diplopora
sp., Miliolipora sp., Ophtalmipora sp., Variostamotidae .
Karakaya formasyonu üzerinde uyumsuz olarak yer alan Çaltepe formasyonu, sığ ve çalkantılı bir ortamda
çökelmiş şelf türü niteliğini taşır ve inceleme alanında tipik olarak Balıkesir il merkezi kuzeyinde yüzlekler verir.
Akçakoyun formasyonu (Jk)
Birim açık bej renkli, orta-kalın katmanlanmalı kireçtaşlarından oluşur. Altta oolitik aratabakalı, yer yer
çört bantlı, sileks yumrulu olan birim, üste doğru oldukça sert mikritik kireçtaşına geçer. Tipik yüzleklerini Manyas gölü kuzeydoğusunda (Şek.l) veren Akçakoyun formasyonu, üst Jura-Alt Kretase yaşını veren şu fosilleri
içermektedir: Clypeina jurassicâ Favre, Labyrinthina mirabilis Weynschenk, Conicospirillina basiliensis Mohler,
Rectocyclammina schouberti Hottinger, Everticyclammina virguliana (Koechlin), Pseudocyclammina jaccardi
BALIKESİR-BANDIRMA BÖLGESİ
117
(Schrodt), Protopeneroplis striata Weynschenk, Trocholina alpina Leupold, Ammobaculites irregularis (Gümbel),
Pseudocylammina lituus (Yokayama).
Çaltepe formasyonu üzerinde uyumsuz olarak yer alan Akçakoyun formasyonu yaklaşık 130 m kalınlığa
erişmektedir. Yer yer, yerleşme yaşı üst Kretase olan Yayla melanjı içinde bloklar şeklinde izlenmektedirler.
Karadan türeme gereç içermeyen birim, altta sığ sıcak çalkantılı ortam koşullan, üste doğru ise biraz daha
derin ortam koşullarında meydana gelmiştir ve neritik ortam ürünüdür.
Birim birbirleri ile ilksel ilişkide olmayan çökel, metamorfik ve ofiyolit topluluğuna ait bazik ve ultrabazik
kayalardan meydana gelmiş, karmaşık bir topluluktur. Formasyon, yeşil, gri, san, mor, kahve, kırmızı gibi renklerin hâkim olduğu alacalı bir görünüme sahiptir. İlksel ilişkide bulunmayan radyolarit, çamurtaşı, spilit, tüf, serpantinit, diyabaz,gabro, dünit, harzburgit, mermer, metakumtaşı ve blok görünümde klorit-lavsonit-glokofan şist,
epidot-lavsonit-glokofan şist ile bunlann içinde değişik boyutta, değişik yaşta kireçtaşı bloklarından oluşur.
Yayla melanjı, tüm eski kaya birimlerinin üzerinde tektonik dokanaklı olarak yer alır. Formasyon içinde
blok olarak bulunan Fazlıkonağı formasyonuna ilişkin mermerler, Karakaya formasyonuna ilişkin üst Permiyen
yaşlı kireçtaşı blokian ile Akçakoyun formasyonu üst Jura-Alt Kretase yaşlı kireçtaşları yer yer birbirinden zor
ayırtlanmaktadır. Ofiyolit topluluğuna ait gabrolar, koyu yeşil, yeşilimsi siyah, yeşilimsi beyaz renklerde, oldukça sert, köşeli kırılmalı ve çok kınklıdırlar. Serpantinitler, açık ve koyu yeşil renklerde, çok kırıklı ve gelişkin makaslanmalıdır. Tamamen serpantinleşmiş peridotitin içinde kromit parçalarına rastlanır. Spilitik bazaltlar koyu
renkli yer yer boşluklu, eklemli ve bol kırıklı olup, gelişkin makaslanma sunarlar. Radyolaritler, kırmızı, sarımsı,
kahve renkli, kırık ve makaslanmanın çok görüldüğü kayalar olup, bazı yerlerde tabakalı durumlarını korumuşlardır. Listvenitler, sarı, kırmızımsı kahve renklerde olup, silisleşmiş, karbonatlaşmış, bol miktarda demir oksit (limonit) ve serpantin kapsarlar. Diyabazlarda ojit ve feldispat kristalleri belirgindir.
Melanj özelliğindeki birim içinde anılan kayalar köksüz, taşınmış ve tektonik dokanaklı olup, aralarında stratigrafik istiflenme, düşey ve yanal geçişlilik göstermez. Birim belirsiz kalınlıktadır ve daha eski kaya birimleri üzerinde tektonik dokanakla yer alır. Tipik olarak Manyas-Susurluk ilçe merkezleri arasında yer alan Yayla melanjının yerleşme yaşı olasılıkla üst Kretasedir.
İnceleme alanında yukarıda tanımlanan birimler içine Susurluk ilçe merkezi doğusunda Çataldağ plutonu;
Balıkesir ilçe merkezi kuzeyinde yer alan Ilıca ve Şamlı dolaylarında ise Ilıca-Şamlı plutonu sokulum yapmıştır.
Kuzeybatı Anadolu'daki epizonal genç tektonik-post tektonik (Alpin) granitlerini temsil ederi bu plutonlar,genellikle hololökokrat ve lökokrattır. Modal bileşimleri itibariyle siyenogranit ile granodiyorit arasında değişirler
(monzogranit). Bu plutonların kontakt zonlarındaki metamorfizma, albit-epidot-hornfels fasiyesini nadiren geçmektedir. Kontaktlar genellikle keskin olup, zonları oldukça geniştir.Bu kesimlerde görülen kayaçlar holokristalin porfirik dokulu olup (monzogranit porfirit) hornblendce zengindir. Siyenogranit, kaba taneli, esas olarak kuvars ve ortoklaz, daha az olarak oligoklaz ve biyotit taneli hornblend ve muskovit,aksesuar olarak apatit ve sfen
içeren plutonlar çok yaygın olarak bulunmaktadır. Aynca geç magmatik evreye (pnömatolitik) ilişkin aplit ve daha az da granofir damarları görülmektedir.
Çataldağ plutonunun inceleme alanının doğusundaki yüzleklerinde incelemeler yapan Bürküt (1966), plutonun çekirdeğini esas olarak migmatitik kompleks nitelikteki anateksik kuvars monzonitlerin oluşturduğunu ve
118
Tuncay ERCAN; Erdem ERGÜL; Ferit AKÇÖREN; Ahmet ÇETİN; Salâhi GRANİT ve Jerf ASUTAY
çevredeki metamorfik kayaçlara yer yer tedrici geçişler gösterdiğini, gerek kristalin şistleri, gerekse migmatitik
kompleksi kesen, daha ziyade apofiz karakterinde granodiyorit, mikrodiyorit ve diyorit porfirler gözlendiğini belirtir. Erdağ (1980) ise, Çataldağ plutonunun granodiyorit bileşimli bir magmanın ürünü olduğunu öne sürmekte-
dir.
Ilıca-Şamlı plutonu çoğun granodiyoritik türde olup, iri hornblend ve biyotit kristalleri içermektedir.
Plutonların yaşları, Yayla melanjını kestiklerinden dolayı Üst Kretaseden genç olmalıdır. Üzerlerinde Miyosen yaşlı volkanik ve çökel kayalar yer aldığından, Miyosenden daha yaşlıdır. Dolayısıyla Paleojen yaşlı oldukları kabullenilmiştir. Her iki pluton da kalkalkalin niteliktedir (Ercan ve Türkecan, 1984). Plutonların Sr izotop
oranlan düşük olduğundan,çeşitli çökel kayaların palinjenezi ile gelişmiş anateksi ürünü plutonlar oldukları düşünülmüştür (Ataman, 1973). Buna karşın, Bingöl ve diğerleri (1982), bu plutonların, Chappel ve White (1974) sınıflamasına göre I tipi özellikler gösterdiğini, yani kaynak malzemenin magmatik olduğunu ve kısmi ergimeye uğrayarak bu granitik plutonları meydana getirdiğini savlamışlardır.
Neojen çökelleri (N)
İnceleme alanında geniş yüzlekler veren Neojen çökelleri, konglomera, kumtaşı,marn, kiltaşı, killi kireçtaşı
ve kireçtaşı ardalanmasından meydana gelmiştir ve yer yer eş yaşh tüf, aglomera ve lav düzeyleri içerir. Birim,
kırmızı, kahverengi, sarımsı, bej, kirli sarı, kirli beyaz, morumsu beyaz renklerde olup, daha eski kaya birimleri
üzerinde temel kayaçlara ilişkin tüm çakılları içeren konglomeralarla uyumsuz olarak başlar. Değişik boyutta
olan bu çakıllar, az yuvarlak, az köşeli ve kötü boylanmalı olup,kalsit ve kum çimentoludur. Daha üstte yer alan
kumtaşları belirgin olmayan bir tabakalanma sunarlar. Taneler genellikle yuvarlakça olmakla birlikte, köşeli ve
yassı olanlara da rastlanır. Kumtaşları gevşek tutturulmuş tüf ve kalsit çimentoludur. Daha üste doğru kiltaşı ve
marn ardalanması ile devam eden birim, killi kireç taşlarına geçer, kireçtaşlan ve silisifiye kireçtaşları ile devam
eder. Karasal ortamda oluşmuş (alt düzeyler akarsu ortamında, üst düzeylere doğru delta ve gölsel ortam) olan bu
çökel dizisi, tüm sahada tüf,aglomera ve lavlarla yanal ve düşey yönde geçişli olarak izlenir. Yaklaşık 300 m kalınlık gösteren Neojen çökelleri, olasılıkla birbirleriyle doğrudan ilişkileri olmayan küçük karasal havzalarda
oluşmuşlardır. Neojen çökelleri Ue volkanizma, eş zamanlı olarak meydana geldiğinden, çökellerin üst düzeylerinde yer alan konglomeraların çakıllarının bir kısmı Neojen volkanitlerine aittir.
Neojen çökelleri ve Neojen volkanik tüfleri içinde yer yer kömür oluşumları bulunmaktadır. Neojen volkanizmasının etkinliğinin yavaşladığı ve azaldığı zamanlarda, gölsel ortamlarda linyit oluşumları meydana gelmiştir. Neojen çökelleri içinde yer alan linyit düzeyleri birkaç cm-birkaç m arasında değişik kalınlıklar gösterir. Volkanik etkinliklerin yavaş da olsa süregelmeleri sonucunda linyitli zonda yer yer silisleşmeler ve tamamen silisifiye
olmuş kireçtaşı arakatküan görülmektedir.
Çökel kaya birimlerinin haricinde yer yer de volkanik tüf, aglomera ve lavlar içinde değişik stratigrafik seviyelerde görülen yan silisleşmiş-yarı kömürleşmiş allokton ağaç parçalarının ise herhangi bir ekonomik değerleri
yoktur. Kömürlerden alınan örneklerde: Laevigatosporites hoardti (Pot. ve Ven)Th.ve Pf, Pityosporites microalatus
(Pot.) Th. ve Pf.,Tricolporopollenites cingulum (Pot.) Th.ve Pf,Periporopollenites multiporatus Pf. ve Th., polenleri saptanmış ve birime Orta Miyosen yaşı verilmiştir. Neojen çökellerinin üst düzeylerini oluşturan ve çoğun
volkanitler üzerinde, volkanit çakıllı konglomeralarla yer alan en genç Neojen çökelleri içinde de yer yer linyit
oluşumları gözlenmektedir. Üst düzeylerdeki Neojen çökelleri gölsel kireçtaşları ile son bulmakta olup, bu kireçtaşları içinde: Campylaea cf. boliuari (Gomez), Pseudamnicola sp.,Gastropoda indet., Opercula, Pyrgula indet.,
fosilleri saptanmış ve Pliyosen yaşı verilmiştir. Bu nedenle tüm Neojen çökellerinin Miyosen-Pliyosen yaşta olduklan düşünülmektedir.
BALIKESİR-BANDIRMA BÖLGESİ
119
Volkanik kayaçlar (V)
İnceleme alanındaki volkanik kayaçlar Neojen çökelleri ile eş yaşlı olarak meydana gelmişler ve karasal
ortamda lav, aglomera ve tüf gibi değişik ürünler oluşturmuşlar, yer yer de çökel kayaçlarla birlikte çökelme ortamlarında sedimantasyona da katılarak çökel-volkanit kaya ardalanmaları sunmuşlardır. Lavlar çoğunlukla andezit, yer yer de dasit, ender olarak da riyodasit ve riyolit bileşimindedir. Andezitik türde lavlar; andezit, hiyaloandezit, ojitli andezit, altere andezit vb. olarak adlandırılabilir. Andezitik lavlar, genellikle pembe, mor, köyü gri ve
boz renkte, düzensiz kırıklı, köşeli kırılmalı, ender akma yapılı olup, yer yer iki feldispat ve mika kristalleri belirgindir. Lavlar genellikle hiyalokristalin porfiritik bir doku gösterir. Plajiyoklaz fenokristalleri, esas olarak oligoklazandezin türde olup, biyotit ve ojit psödomorfları da içerirler. Hornblend kristalleri yer yer kloritleşme, karbonatlaşma ve silisleşme gösterir. Ojit ve biyotit kristalleri çoğun bozuşmuştur. Plajiyoklazlarda yer yer karbonatlaşma ve kloritleşme görülmektedir. Hiyalopilitik doku gösteren hamur maddesi esas olarak volkanik cam, plajiyoklaz mikrolitleri, çok az sanidin mikrokristallerinden oluşmuştur ve yer yer de silisleşme göstermektedir. Hamurda
seyrek olarak opak mineraller yer alır. Hiyaloandezitik türde lavlar, koyu gri, hatta siyahımsı renklerde olup, soğuma çatlakları içerir. Porfirik dokudaki bu kayalar kısmen kil minerallerine dönüşüm gösteren veya tamamen
volkanik camsı, az miktarda feldispat mikrolitinden oluşan bir hamur içinde plajiyoklaz (oligoklaz-andezin),biyotit, değişik miktarda hornblend ve ojit fenokristalleri içerir. Hiyaloandezitler, yer yer bazalt görünümünde olup,
ancak ayrıntılı petrografik ve jeokimyasal çalışmalarla bazaltlardan ayırtlanabilmektedir. Altere andezitler, kaolinleşme, limonitleşme, silisleşme, montmorillonitleşme ve illitleşme gösterirler. Alt düzeylerde piritleşme ve silisleşme yaygındır.
Tüfler genellikle andezitik lavlar ve aglomeralarla girik olup, epidotlaşmış, kloritleşmiş, kısmen karbonatlaşmış, çoğun hornblend (idiyomorf), biyotit (hipidiyomorf), epidot grubu mineralleri (pistazit), klorit parçaları ve
killeşmiş-sasuritleşmiş feldispat parçalan içerirler. Hamur ise genellikle mikrolitler halinde biyotit, az hornblend,
plajiyoklaz mikrolitleri (albit), piroksen ve daha az da kuvarstan oluşmuştur.
Dasitik lavlar, pembemsi beyaz,kirli beyaz renklerde olup içlerinde kuvars ve iri plajiyoklaz (andezin-oligoklaz), biyotit ve hornblend fenokristalleri bulunur. Hamur sferoidal dokudadır. Asit kayaçlarda rastlanan cinste görülen hamur, mevcut camın tekrar kristallenmesi sonucunda bu özelliği kazanmıştır. Riyodasitik lavlar, dasitik
lavlardan daha fazla kuvars fenokristali içerir ve bu kuvars kristalleri hamur içine gömülmüş vaziyettedir. Ayrıca
dasitlerden farklı olarak, az miktarda da sanidin fenokristalleri gözlenmiştir.
İnceleme alanında yaygın yüzlekler veren volkanitlerin Miyosen-Pliyosen yaşlı Neojen çökelleri ile yanal ve
dikey geçişli ve alt düzeyleri ile de eş yaşlı olduklarından Miyosen yaşta oldukları kabullenilmiştir. Esasen inceleme alanı içinde, Kepsut ilçe merkezi yakınlarında, Ercan ve diğerleri (1985), andezit türde bir lavda K/Ar yöntemi ile yaptıkları radyometrik yaş belirlemesi ile 21.71+0.29 my bir sonuç elde etmişlerdir. Ayrıca inceleme alanı
yakın çevresinde, Bigadiç volkanitlerinde, andezitik lavlarda Gündoğdu (1984), 23.6+0.9 my, 20.3+0.6 my ve
18.3+0.6 my; trakiandezitik lavlarda Ercan ve diğerleri (1985), 19.59+0.26 my; ivrindi volkanitlerinde ise tüflerde
Benda ve diğerleri (1974) 19.5+0.1 my gibi Miyosene ilişkin yaşlar saptamışlardır.
Bazalt ( P b )
İnceleme alanında Manyas gölü doğusunda bir tek küçük yüzleği bulunan bazaltik lavlar, gerek yaş, gerekse
nitelik açısından Neojen volkanitlerinden farklı olup, ayrı bir birim olarak haritalanmıştır. Bazaltik lavlar, kırmızımtırak koyu kahve ve siyah renkli olup, tabakalanmayı andırır eklem ve akıntı yapısı gösterir. Sıkı dokulu, yer
yer camsı görünüşlü, köşeli ve böbreğimsi kırılmalıdır. Genellikle hiyalokristalin subofitik bir doku gösterir. Fenokristaller, kenarları boyunca korele olmuş labradorit (kil mineralleşmiş, bazen serisitleşmiş), bazaltik hornb-
120
Tuncay ERCAN; Erdem ERGÜL; Ferit AKÇÖREN; Ahmet ÇETİN; Salâhi GRANİT ve Jerf ASUTAY
lend, ojit ve ikincil olarak biyotitten oluşmuştur. Yer yer de iddingsitleşmiş olivin reliktleri göze çarpmaktadır.
Subofitik bir doku gösteren hamur maddesi, volkanik cam içinde yeralan plajiyoklaz mikrolitleri, ojit mikrokristalleri ve opak mineralden oluşmuştur. Fazla miktarda vesikül, klorit ve kalsedon dolgulu amigdal izlenmektedir.
En son volkanizma ürünü olan bazaltlar, Miyosen-Pliyosen yaşlı Neojen çökelleri üzerinde yer almaları nedeniyle olasılıkla Üst Pliyosen yaşlı olarak kabullenilmiştir.
Pliyo-Kuvaterner
çökeller
(P-Q)
İnceleme alanında ömerköy batısında (Şek.l) yüzlekler veren konglomera-kumtaşı düzeyleri tüm daha eski
birimlere ait çakıllar içermekte olup, daha çok volkanit çakıllarından oluşmakta, Neojen çökellerine ilişkin kireçtaşı çakılları da içermektedir. Birimlerde matriks fazla, çimento daha azdır. Genellikle gevşek çimentolu olup,
boylanma yoktur. Katmanlanmalar yataya yakın olup, yer yer de çapraz katmanlanmalar görülür. Akarsu orta
mında oluşan konglomera ve kumtaşları fosil içermez ve Pliyo-Kuvaterner yaşta oldukları kabullenilmiştir.
İnceleme alanında, Kuvaternerde en genç birimler olarak taraça, yamaç molozu ve alüvyonlar yer almaktadır.
VOLKANİK KAYAÇLARIN JEOKİMYASI
İnceleme alanında yaygın yüzlekler veren Miyosen yaşlı volkanik kayaçların türediği magma türü, magmatik
ürünlerin niteliği ve oluştukları tektonik ortamı belirleyebilmek amacıyla jeokimyasal çalışmalar yapılmıştır. Çok
sayıda örnekte gerçekleştirilen petrografik çalışmaların yanı sıra, arazide toplanan 28 örneğin MTA Genel Müdürlüğü Kimya Laboratuvarlarında majör element ve Sr-Cr-Cu-Pb-Ba gibi bazı iz element analizleri yapılmıştır. Örnek
alınan yerler Şekil l de, kimyasal analiz sonuçlan da Çizelge l de sunulmuşlardır.
Miyosen volkanitlerinde SiO2 içerikleri % 53.90-71.50 arasında olup, ortalama % 62; A12O3 kapsamları % 13.90-19.20; MgO kapsamları % 0.51-4.00; CaO kapsamları % 1.71-5.25; toplam demir kapsamları
% 3.00-6.80; Na20 kapsamları % 1.13-3.80; K2O kapsamları ise % 1.85-5.35 arasında değişmektedir.
Lavların kimyasal analizlerinden, alkali (Na 2 .O+K 2 O) ve SiO2 içerikleri kullanılarak yapılan diyagramda
(Şek.3), Irvine ve Baragar (1971), MacDonald ve Katsura (1964) ve Kuno (1960) ayırım hatlarına göre esas olarak kalkalkalin nitelikte oldukları ortaya çıkmaktadır.
BALIKESİR-BANDIRMA BÖLGESİ
121
Volkanitlerin Rittmann'a (1962) göre Rittmann indisleri hesaplandığında tüm volkanitlerde, bu parametrenin genellikle 4 ten küçük değerlerde (ortalama 1.5-2) oldukları görülmektedir (Çizelge 1). Rittmann'a (1962)
göre bu indislerin 4 ten küçük olması halinde volkanitlerin genelde kalkalkalin, 4 ten büyük olduğu zaman alkalin özellikler taşıdıkları bilindiğinden, inceleme alanındaki volkanitlerin kalkalkalin nitelikte oldukları belirginleşmektedir (Şek.4).
İnceleme alanındaki volkanik kayaçların, petrografik olarak adlandırılmalarının yanı sıra, kimyasal yönden
de adlandırılmaları yapılmış olup, K2O ve SiO2 içerikleri kullanılarak düzenlenen Peccerillo ve Taylor (1976) diyagramında (Şek.5), bunlann genellikle yüksek potasyumlu kalkalkalin seriye ait oldukları ve büyük bir kısmının
yüksek potasyumlu andezit ve yüksek potasyumlu dasit, pek azının ise andezit, dasit, latit ve riyolit alanında yer
aldıkları görülür.
Volkanik kayaçların, kimyasal yoldan daha da ayrıntılı olarak adlandırılmaları düşünülmüş ve bu amaçla
IUGS Volkanik Kayaçlar Komisyonunun en son çalışmalarına göre, volkanitlerin alkali (Na2O+K2O) ve SiO2
içerikleri kullanılarak oluşturulan ve Zanettin'in (1984) önerdiği adlandırma diyagramı kullanılmıştır (Şek.6). Bu
diyagramda inceleme alanındaki volkanik kayaçların büyük bir kısmı andezit ve dasit, iki tanesinin trakiandezit,
bir tanesinin de riyolit alanına düştükleri görülmüştür.
Aynca volkanitleri oluşturan magmanın kökenini araştırmak için Gottini (1968, 1969) indisleri hesaplanmıştır. Çizelge l de de izlenebileceği gibi, tüm volkanitlerin Gottini indisleri yüksek olup, ortalama 24 dolayındadır ve genellikle SiO 2 içeriği arttıkça değerinin de arttığı görülmektedir. Gottini'nin araştırmalarına göre sialik
(kabuksal) kökenli volkanitlerde bu indisler 10 dan büyük değerlerdedir ve SiO2 kapsamına bağlı olarak artarlar.
Bu durumda, inceleme alanındaki Miyosen yaşlı volkanitlerin tümü sialik (kabuksal) kökenlidir. Gottini (1968 ve
1969) aynca, Gottini indisi ve Rittmann indisinin logaritmik değerleri arasında da bir ilişki bulmuş ve önerdiği diyagramda sialik (kabuksal) ve simatik (manto) köken sınırını çizmiştir. İnceleme alanındaki volkanik kayaçların
tümünün, Gottini diyagramında (Şek.7) kabuk kökenli oldukları belirlenmektedir. Örneklerin, iz elementlerden
122
Tuncay ERCAN; Erdem ERGÜL; Ferit AKÇÖREN; Ahmet ÇETİN; Salâhi GRANİT ve Jerf ASUTAY
BALIKESİR-BANDIRMA BÖLGESİ
123
Rittmann ve Villari (1979),tüm dünya volkanitleri üzerinde yaptıkları istatistiksel bir araştırmada, volkanitleri, tansiyonal tektonik rejimlerde oluşan kratonik volkanitler ve kompresyonal tektonik rejimlerde oluşan orojenik volkanitler olmak üzere iki ana gruba ayırmışlardır. İnceleme alanındaki volkanik kayaçların analiz sonuçları
bu diyagrama taşındığında (Şek.8) bunlann tümünün, plakaların birbirlerine yaklaşmaları sonucu oluşan kompresyonal tektonik rejimlerde gelişen orojenik volkanitler grubuna girdikleri görülmektedir.
124
Tuncay ERCAN; Erdem ERGÜL; Ferit AKÇÖREN; Ahmet ÇETİN; Salâhi GRANİT ve Jerf ASUTAY
TERSİYER VOLKANİZMASININ KUZEYBATI ANADOLU'DAKİ BÖLGESEL YAYILIMI
İnceleme alanında yer alan Miyosen yaşlı volkanizmanın köken ve oluşum koşulları sorunlarını daha iyi irdeleyebilmek amacıyle bu kayaların bölgesel yayılımı araştırılmış ve farklı yaşlardaki diğer Tersiyer volkanitleriyle
karşılaştırmaları yapılarak arazi gözlemleri ve literatür incelemeleri ile Kuzeybatı Anadolu'daki Tersiyer volkanizmasmın yayılımı saptanmıştır.(Şek.9).
Eosen yaşlı volkanizma
Bölgede Tersiyer volkanizması ilk olarak Eosende etkin olmaya başlamıştır. Edremit kuzeydoğusunda bir
kuşak şeklinde yer yer bozuşmuş, ayrışmış andezitik ve dasitik lavlarla birlikte tüf ve aglomeralar yer almaktadır.
Bu kayalar ilk kez Krushensky (1976) tarafından "Bağburun formasyonu" olarak adlanmış ve Üst Kretase-Eosen
yaşlı olabileceği öne sürülmüştür. Daha sonra bu volkanitlerde ayrıntılı çalışmalar yapan Ercan ve diğerleri (1984a)
lavların Eosen yaşlı ve andezit-dasitik türde , genellikle porfirik, hiyaloporfirik ve mikrolitik dokuda olduğunu,
plajiyoklaz, hornblend, biyotit, ojit, sanidin ve kuvars fenokristalleri içerdiklerini, hamur maddesinin volkanik
cam ve plajiyoklaz mikrolitlerinden oluştuğunu belirlemişlerdir. Yazarlar volkanitlerin yüksek potasyumlu kalkalkalin nitelikte ve kabuksal kökenli olduklarını ortaya koymuşlardır. Balya çevresinde çalışan Aygen (1956) bu
yörede farklı iki volkanik evre olduğunu, ilk evreyi dasitik ve riyolitik lavların oluşturduğunu, ikinci evredeki andezitik lavların ise bunları kestiğini öne sürmüştür. Akyol(1982)ise, bu volkanitlerin genellikle dasitik türde olup,
yine aynı alanda bulunan Miyosen yaşh volkanitlerden, daha fazla bozuşmuş olmasıyla ve genellikle kireçtaşlarıyla olan dokanak zonlarında Pb-Zn-Cu cevherleşmeleri içermesiyle ayrıldığını belirtir. Biga yarımadasının iç kısımlarında, Miyosen ve üst Oligosen yaşlı volkanik kayaçlarla birlikte yer alan ve ayırtlanmaları güç olan Eosen volkanizması yaygın yüzlekler vermiştir. Bingöl ve diğerleri (1973), bu volkanizmanın olasılıkla Orta Eosende oluşmaya başladığını, genellikle yeşil renkli andezitik türde lavlarla, tüf ve aglomera gibi volkanik ürünlerin yer aldığını ve bunların kimi yerlerde Nummulites sp. vb. fosiller içeren Eosen yaşlı çökel kayalarla ardalanmalı olduklarını saptamışlardır. Andezitik lavlar, porfirik dokulu, kloritleşmiş ve killeşmiş plajiyoklaz mikrolitleri, piroksen
ve opak mineral bulunduran hamur içindeki plajiyoklaz fenokristalleri, biyotitleşmiş ve opak minerale dönüşmüş
hornblend kırıntıları ve diyopsitik ojit kristalleri ile belirgindirler. Yer yer silisleşmiş tüflü düzeyler de vardır.
Eosen volkanizması Lapseki dolaylarında, bozuşmuş vişne renkli andezitik lavlarla temsil olunmuştur. Gelibolu
yarımadasında da yüzlekler veren Eosen volkanizması (Ercan, 1979), bol miktarda yeşil ve vişne renkli andezitik
tüflerin Üst Eosen yaşlı çökellerle ardalanmalı olarak görülmeleri ve yer yer de siller şeklinde andezitik lavlar içermesiyle tanınır (Kopp, 1964).
Kuzeybatı Anadolu'daki Eosen volkanizmasının kökeni ve oluşum koşulları henüz tartışmalıdır. Ercan ve
Gedik (1983), bu volkanizmanın Pontid kuşağındaki üst Kretase-Üst Eosen zaman aralığında oluşan ve yitim zonundan türeyen yay volkanizmasının batıya doğru devamı olabileceğini düşünmüşlerdir. Yılmaz (1981) ve Yılmaz
ve diğerlerinin (1981) Bilecik-Sakarya dolaylarındaki Eosen yaşlı volkaniklerin daha yaşlı bir yay volkanizmasının güneye doğru göç etmesiyle oluşabileceklerine ilişkin görüşleri, Biga yarımadasındaki Eosen volkanitleri için
de geçerli olabilir. Daha somut bir deneştirme için ayrıntılı petrokimyasal çalışmaların ve radyometrik yaş belirlemelerinin yapılması gerekmektedir.
Üst Oligosen yaşlı volkanizma
Kuzeybatı Anadolu'da Eosende etkin olan volkanizma Üst Eosenden sonra uzun bir süre durgunluk dönemine girmiş ve üst Oligosenden itibaren yeni bir volkanik evre etkin olmaya başlamıştır. Bölgede Üst Oligosen volkanizması ilk kez Ercan ve diğerleri (1985) tarafından saptanmıştır. Bu araştırıcılar Ayvalık yakınlarında trakian-
BALIKESİR-BANDIRMA BÖLGESİ
125
dezit, andezit ve latit türde lavları "Alibey volkanitleri" olarak adlamış ve K/Ar yöntemi ile yaptıkları bir radyometrik araştırma ile de 31.4+0.4 my bir yaş elde etmişlerdir. Görünür kalınlığı yaklaşık 100 m olan Alibey volkanitleri, arazide içerdikleri mafik minerallerin bolluğu, siyah ve koyu yeşil renkte olmaları, kimi yerlerde dayklar
şeklinde izlenmeleri ve altıgen sütunsal soğuma biçimleri nedeniyle bazaltı andırmaktadır. Ancak, ayrıntılı petrografik ve jeokimyasal çalışmalar sonucunda bunlann trakiandezit, andezit ve latit olarak adlanabilecekleri saptanmıştır. Lavlar, camsı mikrokristalin bir hamur içinde, plajiyoklaz (labrador ve andezin), ojit, olivin ve az miktarda
biyotit, apatit, zirkon kristalleri ve opak mineraller içerirler. Plajiyoklazlar yer yer bozuşmuş olup, zeolit ve serisit gibi ikincil mineraller izlenmektedir. Ojitler çoğun uralitleşmiş ve kloritleşmişlerdir. Olivinler de yer yer bozuşmuş ve serpantin, klorit ve iddingsite dönüşmüşlerdir.
Kuzeybatı Anadolu'daki Üst Oligosen volkanizması, Ayvalık dolaylarında, Alibey volkanitlerinden daha
sonraki bir evrede andezit, dasit,trakiandezit ve riyodasit türde lavlar ile tüfler ve silisleşmiş tüfler veren ürünler
oluşturmuştur. Bu yüzlekler kuzeybatıya Balya'ya doğru geniş alanlar kaplayarak uzanırlar. Ayrıca, Gönen-Balya
ile Çan-Çanakkale arasında ve Bigadiç kuzeyinde de (Şek.9) yüzlekleri bulunur. Tüflerin bir kısmı alterasyona uğramış, pek çoğu da silisleşmiştir. Bunlar arazide beyaz, sarı, kırmızı, kahve ve yeşilimsi renkleri ile tanınırlar. Silisleşmiş
olan tüfler sert ve midye kabuğu kırılmalıdır. Ayrışmamış olan lavlar çoğunlukla koyu renklerde olup, ka-
yada, çubuklar şeklinde kahverengi plajiyoklaz kristalleri,gri-siyah biyotit ve koyu gri piroksen fenokristalleri izlenir. Hamur genellikle bozuşmuştur ve çoğunlukla siyah renklidir. Lavların büyük bir kısmı, silisleşmiş, arjilitleşmiş ve yer yer de piritleşmiştir. Havran doğusundaki yüzlekleri, Krushensky (1976) tarafından "Hallaçlar formasyonu" olarak adlanmış ve aynı adlama Ercan ve diğerleri (1986) tarafından Ayvalık çevresindeki saptanan yüzlek lerde; Ercan ve diğerleri (1985) tarafından ise Bigadiç kuzeyindeki yüzleklerde kullanılmıştır. Bu bölgelerde lavlar
porfirik, hiyaloporfirik, mikrolitik dokularda olup, çoğun oligoklaz-andezin türde plajiyoklaz, hornblend, biyotit, ojit ve ender olarak kuvars fenokristalleri içerirler. Hamur maddesinin volkanik cam ile plajiyoklaz ve biyotit
mikrolitlerinden meydana geldiği, kayaçların limonitleşme ve devitrifikasyon gösterdikleri saptanmıştır. Genel
anlamda Hallaçlar formasyonu olarak adlandırılan Kuzeybatı Anadolu'daki üst Oligosen yaşh volkanizmada
K/Ar yöntemi ile yapılan radyometrik yaş belirlemeleri (28.2+1.4 my; 28.0+0.9 my; 23.6+0.9 my; 23.6+0.6 my
ve 22.4+0.8 my), bu volkanizmanın Üst Oligosen-Alt Miyosen sınırında yer aldığını ve hatta kısa bir süre Alt miyosende de devam ettiğini (Şek.9) kanıtlamaktadır.
Kuzeybatı Anadolu'daki Üst Oligosen volkanizmasının daha sonra etkin olan, Miyosen ve Pliyosen yaşlı
volkanitlerle eş kökenli ve aynı jeotektonik ortamda oluştukları kabul edilmiş olup (Ercan ve Günay, 1984;
Ercan ve Gedik, 1986; Ercan ve diğerleri,1985; Fytikas ve diğerleri,1980; Fytikas ve diğerleri, 1984), bu konuya
ilişkin veriler bir sonraki bölümde irdeleneceklerdir.
Miyosen yaşh volkanizma
Kuzeybatı Anadolu'da Miyosen yaşlı volkanizma, geniş alanlar kaplar ve iyi tanınmaktadır. Volkanizma
Alt Miyosende dasit, riyodasit ve tüflerle başlamıştır. Bu volkanik ürünler ilk kez Havran doğusunda (Şek.9)
Krushensky (1976) tarafından "Dedetepe formasyonu" olarak adlanmış ve aynı-adlama Ercan ve diğerleri (1984
b ve 1986) tarafından Edremit-Korucu ve Ayvalık çevresindeki volkanitler için de kullanılmıştır. Alt Miyosen
yaşh Dedetepe formasyonu l avları, üst Oligosen yaşlı Hallaçlar formasyonu lavlarından biraz daha fazla asidik
olup, yer yer asidik volkanizma ürünü olan volkan çivilerini (neck) içermektedir. Birimin içinde yer yer kül akıntıları ve tüfler izlenir. Dedetepe formasyonunun üst kısımlarına doğru laharlar, volkanik kül yığışımları ve tüfler, lavlara egemen olurlar. Lavlar, kahverengi, pembe, gri, alacalı renklerde görülmektedir. Volkanik küller yer yer kül
akıntıları şeklinde volkan yamaçlarından aşağılara doğru hareket eden yüksek sıcaklıktaki çığlar şeklinde yığışmışlar, yer yer de kül yağmurları şeklinde şiddetli patlamalarla havadan gelip katmanlı olarak yığışmışlardır.
126
Tuncay ERCAN; Erdem ERGÜL; Ferit AKÇÖREN; Ahmet ÇETİN; Salâhi GRANİT ve Jerf ASUTAY
Beyaz gri renkli tüf düzeyleri karakteristiktir. Lavlar, porfirik, hiyaloporfirik, fluidal ve Vitrofirik dokuda olup, kuvars, plajiyoklaz (oligoklaz-andezin), biyotit,hornblend, ojit, yer yer sanidin ve apatit fenokristalleri içerirler ve
Hallaçlar formasyonu lavları kadar bozuşma göstermezler. Dedetepe formasyonu lavları,Balıkesir güneyinde ve Bigadiç dolaylarında (Ercan ve diğerleri,1984 c) da yüzlekler verirler. İnceleme alanımızdaki Manyas ilçe merkezi ve
Balıkesir dolaylarındaki volkanit yüzleklerinin de bir kısmı Dedetepe formasyonu lav ve tüflerine benzeşme göstermektedirler. Ayrıca inceleme alanı dışında Bayramiç, Gönen ve Ayvacık çevresinde de yüzlekleri saptanmıştır.
Kuzeybatı Anadolu'da Alt Miyosen yaşlı Dedetepe formasyonu lav ve tüflerinde K/Ar yöntemi ile yapılan
radyometrik yaş belirlemeleri sonucunda, Bigadiç dolaylarında 22.3+1.3 my;21.71+0.29 my; 20.3+0.6 my; 19.59+
0.26 my, 18.3+0.6 my (Ercan ve diğerleri, 1985,Gündoğdu, 1984 ve 1987); Bergama kuzeyinde 19.8+0.3 my,
19.5+0.1 my (Benda ve diğerleri, 1974) ile 20.8+0.7 my; 20.3+0.6 my (Krushensky,1976)ve Ayvacık-Gülpınar
dolaylarında 21.5 my ve 19.5 my (Borsi ve diğerleri, 19 12) gibi yaşlar saptanmıştır.
Kuzeybatı Anadolu'da daha sonra Alt-Orta Miyosende etkin olmuş bir başka volkanik evre yüzlekler vermiştir. İlk kez Akyürek ve Soysal (1983) tarafından Bergama güneyinde Yuntdağ dolaylarında saptanan ve "Yuntdağ volkanitleri" olarak adlanan bu volkanitler, daha sonra Dikili dolaylarında Ercan ve diğerleri (19846), Ayvacık
çevresinde Gevrek ve diğerleri (1986), Bigadiç dolaylarında Ercan ve diğerleri (1984c), Ayvalık doğusunda Ercan
ve diğerleri (1986) tarafından saptanmış ve betimlenmiştir. Lavlar andezit, dasit, riyodasit ve latit türünde olup
gri. siyah, bordo ve san renklerde izlenir. Yer yer çok sert, bol çatlaklı olan lavlarda tipik akma yapıları gözlenir.
Lavlar genellikle dom şeklinde olup, bazı yerlerde volkan çivilerine rastlanmaktadır. Tüfler, gri, sarı ve beyaz renklerde olup,yer yer kaolinleşmiştir. Yuntdağ volkanitlerine i l i ş k i n andezitik lavlarda yapılan petrografik çalışmalarla, porfirik, hiyaloporfirik, mikrolitik dokulu, bazen kloritleşmiş, killeşmiş ve yer yer de karbonatlaşmış ve
plajiyoklaz mikrolitleri, piroksen ve opak mineralden oluşan bir hamur içinde, plajiyoklaz fenokristallleri (andezin ve oligoklaz), biyotit, az hornblend ve ojit gözlenmiştir. Latit türde olan lavlar ayrıca sanidin fenokristalleri;
dasitik ve riyodasitik lavlar da kuvars ve yer yer de ortit (allanit) fenokristalleri içerirler. Yuntdağ volkanitlerine
ilişkin tipik asidik ürünler olan ignimbritler de geniş alanlar kaplamakta olup, tipik olarak Ayvacık dolaylarında ve
Ayvalık yakınlarındaki Şeytansofrası mevkiinde yer alırlar. İgnimbritler çoğunlukla süngertaşı parçalan da içerirler ve bunların zamanla basınç etkisiyle yassılaşmalarından oluşan " fiamme" ler tipiktir.
İnceleme alanımızda Balıkesir ve Susurluk dolaylarında, Manyas gölü çevresinde haritalanan volkanik kayaçlann büyük bir kısmı Yuntdağ volkanitleridir. Kuzeybatı Anadolu'da daha birçok yerde Gökçeada ve Bozcaada ile
Midilli adasında da Yuntdağ volkanitleri yüzlekler vermişlerdir. Yapılan radyometrik yaş belirlemeleri ile Bigadiç
dolaylarında 17.6+0.8 my; Ayvacık-Gürpınar çevresinde 16.8 ve 17.1 my (Borsi ve diğerleri, 1972); Midilli adasında 18.0-16.9-16.5-16.2 my (Borsi ve diğerleri, 1972) ile 17.3+0.5 my (Pe-Piper ve Piper, 1977); ve Dikili-Bergama
dolaylarında 18.2+0.4 ve 18.1+0.3 my (Benda ve diğerleri, 1974) 18.5 my - 17.3 my- 17.6 my ve 16.7 my (Borsi
ve diğerleri, 1972) ile 16.7+0.8 my, 16.3+0.8 my, 16.0+0.8 my, 15.6+0.8 my, 15.3+0.8 my, 15.2+0.8 my,
14.6+1.6 my, 14.1+0.7 my ve 13.6+1.5 my yaşlar (Ejima ve diğerleri, 1987) saptanmış olup, Yuntdağ volkanitlerinin 18.5-13.6 my arasında yaklaşık 5 milyon yılda çeşitli evrelerle oluştukları ortaya çıkmıştır.
Kuzeybatı Anadolu'da saptanmış bir başka tür Miyosen yaşlı volkanizma da, andezit, kuvars latit, latit ve
trakiandezit türünde ve çoğun dayklar şeklinde diğer Miyosen volkanitlerini kesmiş olarak gözlenen lavlardır.
Olasılıkla Orta-Üst Miyosen yaşlı olan bu lavlar, koyu kahve ve siyah renkleri, altıgen soğuma sütunları ile tipik
oazalt görünümünde olup, ancak ayrıntılı petrografik ve jeokimyasal çalışmalarla bazaltlardan ayıklanabilirler. Bigadiç bölgesinde "Çandağ volkanitleri "(Ercan ve diğerleri, 1984c), Dikili-Bergama dolaylarında "Dededağ volkanitleri" (Ercan ve diğerleri, 1985) olarak adlandırılan bu tür lavlar inceleme alanımızda da yer yer yüzlekler vermişlerdir.
BALIKESİR-BANDIRMA BÖLGESİ
127
Kuzeybatı Anadolu'da Miyosen devrinde saptanan en son volkanik ürünler ise Üst Miyosen yaşlı ve dayklar
şeklinde gözlenen bazaltik lavlardır. Bunlardan salt bir tanesinde Ezine yakınındaki bazaltik lavda radyometrik
yaş belirlemesi yapılmış olup (9.7 my, Borsi ve diğerleri, 1972), bölgede Pliyosen yaşlı oldukları öne sürülen bazı
bazaltik daykların bir kısmının, üst Miyosen yaşh olma olasılıkları da bulunmaktadır.
Pliyosen yaşlı volkanizma
Kuzeybatı Anadolu'da, inceleme alanındaki Pliyosen yaşh bazaltik lavın yanı sıra, Soma dolaylarında, Ayvacık yakınlarında ve Çanakkale-Çan arasında da bazı bazaltik dayklar yüzlekler vermekte olup, henüz ayrıntılı çalışma ve radyometrik yaş belirlemeleri yapılmamıştır.
TERSIYER VOLKANİTLERİNİN KÖKENSEL YORUMU
Kuzeybatı Anadolu'da Tersiyer volkanitlerinin oluşum koşulları ve kökensel yorumlarına ilişkin veriler pek
çok kez tartışılmış olup, genellikle Eosen yaşh volkanitlerin, esas olarak yitim zonu kökenli bir yay volkanizması
olabilecekleri (Yılmaz, 1981, Yılmaz ve diğerleri, 1981; Ercan ve Gedik, 1983 ve 1986; Ercan ve Günay, 1984;
Ercan ve diğerleri, 1984a) düşünülmektedir. Bu yitim zonu, Üst Kretasede gelişen ve Pontidlerde Anatolidler arasındaki kuzeye doğru olan dalma-batmayı (Şengör ve diğerleri,1984; Fytikas ve diğerleri,1984) simgeler. Bu dalma-batma olayını izleyen ve Eosende gerçekleşen çarpışma evresinden sonra Kuzeybatı Anadolu'da kabuk kalınlaşması meydana gelmiş ve Üst Oligosenden Pliyosen sonlarına değin çeşitli evrelerle volkanik kayaçlar oluşmuşlardır. Ancak, başlangıçta kalkalkalin, yüksek potasyumlu kalkalkalin ve yer yer de şoşonitik nitelikli oldukları
saptanan (Ercan ve diğerleri, 1984a,b,c, 1985, 1986; Gevrek ve diğerleri, 1986) ortaç ve asidik tür volkanitler,
üst Miyosenden itibaren alkalin nitelik ve bazik tür özelliklerine sahip olmuşlardır. Volkanik kayaçlarda çeşitli
araştırıcılar tarafından yapılan Sr izotop oranı (87 Sr/86 Sr) saptamaları (Şek.9) ve nadir toprak element kapsamı araştırmaları (Ercan ve diğerleri, 1985; Innocenti ve diğerleri,1977-1982a ve 1982b),üst Oligosen ve Miyosen
volkanitlerinin gerek okyanusal, gerekse kıtasal kabuk köken özellikleri taşıdıklarını; Pliyosen yaşlı alkali bazaltik
volkanik kayaçların ise mantosal kökenli olduklarını,göstermektedir. Anadolu'da, çarpışma sonu tektonizmasıyla
ilişkili görülen magma karmaşığına bir başka örnek olan Orta Anadolu Senozoyik volkanitlerinde son yapılan çalışmalarla toleyitik nitelikte lavların da bulunduğunun saptanması (Tokel ve diğerleri, 1987), Kuzeybatı Anadolu
Tersiyer volkanitlerinde daha da ayrıntılı jeokimyasal çalışmaların yapılmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Volkanik kayaçlar kıta altı mantonun bölümsel ergimesiyle türemiş, çarpışma sonrası kalınlaşmış olan kıta kabuğu içinde yükselirken, kabuktan özümleme ve bu süreç sırasında kristallenme ve ayrımlaşma sonucu silisçe zenginleşmiş ve kalkalkalin nitelik kazanmış olabilirler. Esasen Kuzeybatı Anadolu'da yer yerde şoşonitik ve alkali
nitelikli volkanitlerin de bulunduğu gözden uzak tutulmamalıdır.
SONUÇLAR
İnceleme alanında temelde Üst Paleozoyik yaşlı epimetamorfik kayaçlar yer alırlar. Çalışma alanında üst
Paleozoyik ve Paleojen olmak üzere farklı iki yaşta granitik sokulumlar bulunmaktadır. Tersiyer yaşh çökeller ise
tamamen karasal olup, Miyosen-Pliyosen devirleri boyunca yersel havzalarda oluşmuştur ve ekonomik kömür yatakları içerir. İnceleme alanında Miyosen ve Pliyosen yaşh volkanik kayaçlar yaygın yüzlekler vermektedir. Petrografik çalışmalarla Miyosen yaşh lavların çoğunlukla andezitik,yer yer dasitik, ender olarak da riyodasitik türde,
Pliyosen yaşlı lavların ise bazaltik türde oldukları belirlenmiştir. Jeokimyasal çalışmalarla ise Miyosen yaşh lavların tamamen kalkalkalin nitelikte olup, kabuksal köken özellik taşıdıkları ve kompresyonal tektonik rejimlerde
oluşan orojenik volkanitler grubuna girdikleri saptanmıştır. Ayrıca, Tersiyer volkanizmasının Kuzeybatı Anadolu'da Eosen, Üst Oligosen, Miyosen ve Pliyosen yaşta olmak üzere farklı dört gruba ayırtlanabilecekleri belirlenmiştir.
128
Tuncay ERCAN; Erdem ERGÜL; Ferit AKÇÖREN; Ahmet ÇETİN; Salâhi GRANİT ve Jerf ASUTAY
KATKI BELİRTME
Yazarlar, arazi çalışmaları sırasında yardımcı olan, MTA Enerji Hammaddeleri Etüt ve Arama Dairesi Başkanı Doç.Dr. Güner Ünalan ve Koordinatör Vedat Yüksel'e; MTA Balıkesir Bölge Müdürü Ünal Dayıoğlu,
Jeo.Yük.Müh.Aykan Aygün, Burhan Korkmazer ve Ali Dinçel'e;determinasyonları yapan MTA Jeoloji Dairesi paleontologlan Erol Çatal, Fahrettin Armağan ve Aynur İnal'a; palinolojik determinasyonları yapan Prof.Dr.Erol Akyol'a; volkanik kayaçların kimyasal analizlerini yapan MTA Laboratuvarlar Dairesinden Ercan Alparslan, Tanıl Akyüz, Nedret Özkar ve Şule Bor'a; şekillerin çizimini yapan MTA Jeoloji Dairesi ressamları Müşerref Tansel ve Teoman Ercan'a; metni daktilo eden Selma Yalçın'a teşekkür ederler.
Yayına verildiği tarih, 18 Aralık 1987
DEĞİNİLEN BELGELER
Akat, U.; Çağlayan, A. ve Ivak, M., 1978, Dursunbey-Orhaneli-Susurluk-Kapsut arasındaki bölgenin jeolojisi: MTA Rap., 6618
(yayımlanmamış), Ankara.
Akyol, Z., 1982, Balıkesir-Balya cevherli sahalarının jeolojisi, mineralojisi ve maden potansiyelinin değerlendirilmesi: İstanbul
Yerbilimleri Derg., 3, 163-189.
Akyürek, B. ve Soysal, Y., 1983, Biga yarımadası güneyinin (Savaştepe-Kırkağaç-Bergama-Ayvalık) temel jeoloji ö/ellikleri: MTA
Derg., 95/96, 1-12, Ankara.
Ataman, G., 1973, Ilıca-Şamlı (Balıkesir) granodiyoritinin radyometrik yaşı ve Kuzeybatı Anadolu granit magması hakkında düşünceler: Cumhuriyetin 50.Yılı Yerbilimleri Kongresi Tebliğler Kitabı, 518-523.
Aygen, T., 1956, Balya bölgesinin jeolojik incelenmesi: MTA Yayl., D 11, 95 s. Ankara.
Benda, L.; Innocenti, F.; Mazzuoli, R.; Radicati, F. ve Steffens, P., 1974, Stratigraphic and radiometric data of the Neogene in
Northwest Turkey: Z. Deutsch.Geol.Ges., 125, 183-193.
Bingöl, E.; Akyürek, B. ve Korkmazer, B., 1973, Biga yarımadasının jeolojisi ve Karakaya formasyonunun bazı özellikleri: Cumhuriyetin 50.Yılı Yerbilimleri Kongresi Tebliğler Kitabı,70-76.
—
; Delaloye, M. ve Ataman, G-, 1982, Granitic intrusions in Western Anatolia; a contribution to the geodynamic study of
this area: Eclogae Geol.Helv., 75/2, 437-446.
Borsi, S.; Ferrara, G.;Innocenti, F. ve Mazzudi, R., 1972, Geochronology and petrology of recent volcanics in the eastern Aegean
Sea (West Anatolia and Lesbos Island): Bull.Volcan., 36, 473-496.
Bürküt, Y., 1966, Kuzeybatı Anadolu'da yer alan plutonların mukayeseli jenetik etüdü: Doktora tezi, İTÜ Maden Fakültesi, 272 s,
(yayımlanmamış), İstanbul.
Chappel, B.W. ve VVhite, A.J.R., 1974, Two contrasting granite types: Pasific Geol., 8, 173-174.
Dayal, A., 1984, Yenice (Çanakkale) granitinin petrografisi ve buna bağlı cevherleşmeler: Doktora tezi, Dokuz Eylül Üniv. Fen
Bilimleri Enst. (yayımlanmamış), İzmir.
Ercan, T., 1979, Batı Anadolu, Trakya ve Ege adalarındaki Senozoyik volkanizması: Jeoloji Mühendisliği Derg., 9, 23-46.
—
ve Gedik, A., 1983, Pontidler'deki volkanizma: Jeoloji Mühendisliği Derg., 18, 3-29.
—
ve Türkecan, A., 1984, Batı Anadolu-Ege adaları-Yunanistan ve Bulgaristan'daki plutonların gözden geçirilişi: Türkiye Jeoloji Kurumu Ketin Simpozyumu Kitabı, 189-208.
—
ve Günay, E., 1984, Kuzeybatı Anadolu, Trakya ve Ege adalarındaki Oligo-Miyosen yaşlı volkanizmanın gözden geçiriliri:
Türkiye Jeoloji Kurultayı 1984 Bildiriler Kitabı, 119-139.
BALIKESİR-BANDIRMA BÖLGESİ
129
Ercan, T.; Günay, E. ve Türkecan, A., 1984 a, Edremit-Korucu yöresinin (Balıkesir) Tersiyer stratigrafisi, magmatik kayaçların
petrolojisi ve kökensel yorumu: Türkiye Jeol.Kur.Bült., 27, 21-30.
;Türkecan, A.; Akyürek, B.;Günay, E.; Çevikbaş, A.; Ateş, M.; Can, B.; Erkan, M. ve Özkirişçi, C., 1984 b, Dikili-BergamaÇandarlı (Batı Anadolu) yöresinin jeolojisi ve magmatik kayaçların petrolojisi: Jeoloji Mühendisliği Derg., 20, 47-60.
—
; Çevikbaş, A.; Günay, E.; Ateş, M.; Can, B.; Küçükayman, A. ve Erkan, M., 1984 c, Bigadiç çevresinin (Balıkesir) jeolojisi
ve magmatik kayaçların petrolojisi: Türkiye Je9loji Kurultayı 1984, Bildiriler kitabı, 75-85.
—
; Satır, M.; Kreuzer, H.; Türkecan, A.;Günay, E.; Çevikbaş, A.; Ateş, M. ve Can, B., 1985, Batı Anadolu Senozoyik volkanitlerine ait yeni kimyasal, izotopik ve radyometrik verilerin yorumu: Türkiye Jeol.Kur.Bült., 28, 121-136.
—
; —: Türkecan, A.; Akyürek, B.; Çevikbaş, A.; Günay, E.; Ateş, M. ve Can, B., 1986, Ayvalık çevresinin jeolojisi ve volkanik kayaçların petrolojisi: Jeoloji Mühendisliği Derg., 27, 19-30.
—
ve Gedik, A., 1986, Karadeniz ve Trakya'da yapılan derin sondajlardan alınan karotlardaki volkanik kayaçların petrolojisi
ve volkanizmanın bölgesel yayılımı: Jeomorfoloji Derg., 14, 39-48.
Erdağ, A., 1980, Balıkesir Çataldağ granodiyoritinin (güney alanı) jeolojisi ve petrolojisi: İstanbul Univ. Yerbilimleri Fak.Yayl.,
3,72s.
Ergül, E.; Öztürk, Z.; Akçören, F. ve Gözler, M.Z., 1980, Balıkesir ili - Marmara denizi arasının jeolojisi: MTA Rap., 6760 (yayımlanmamış), Ankara.
Ejima, Y.; Fujina, T.; Takagi, H.; Shimada, K.; Iwanaga, T.; Yoneda, Y. ve Murakomi, Y., 1987, The pre-feasibility study on the
Dikili-Bergama geothermal development project in the Republic of Turkey-Progress Report II (yayımlanmamış).
Fytikas, M.; Giuliani, O.; Innocenti, F.; Monetti, P.; Mazzuoli, R.; Pecerillo, A. ve Villari, L., 1980, Neogene volcanism of the
Northern and Central Aegean region: Ann.Geol.Pays Hellen., 30, 106-129.
—
; Innocenti, F.; Manetti, P.;Mazzuoli, R.; Peccerillo, A. ve Villari, L., 1984, Tertiary to Quaternary evolution of volcanism
in the Aegean region: J.E. Dixon ve A.H.F. Robertson, ed., The Geological Evolution of the Eastem Mediterranean da,
Geological Society Special Publication, 17, 687-699.
Gevrek, A.İ.; Şener, M. ve Ercan, T., 1986, Çanakkale-Tuzla jeotermal alanının hidrotermal alterasyon etüdü ve volkanik kayaçlann petrolojisi: MTA Derg., 103-104, 55-81, Ankara.
Gottini, V., 1968, The TiO2 frequency in volcanic rocks: Geol.Rdsch., 57, 9SO-935.
—
, 1969, Serial character of the volcanic rocks of Pantelleria: Bull.Volcan., 33, 818-827.
Gözler, M.Z.; Ergül, E.; Akçören, F.; Genç, Ş.; Akat, V. ve Acar, Ş., 1983, Çanakkale boğazı doğusu - Marmara denizi güneyi Bandırma-Balıkesir-Edremit ve Ege denizi arasındaki alanın jeolojisi ve kompilâsyonu: MTA Rap., 7430 (yayımlanmamış),
Ankara.
Gündoğdu, N., 1984, Bigadiç gölsel Neojen basenin jeolojisi: Yerbilimleri, 11, 91-104.
—
, 1987, Bigadiç gölsel Neojen baseninde simektit oluşumu ve klinoptilolitlerin diajenetik evrimine izotopsal (Sr ve Ar) yaklaşımlar: Türkiye Jeoloji Kurultayı 1987 Bildiri özetleri kitabı, 47.
Innocenti, F.; Manetti, P.; Mazzuoli, R.; Peccerillo, A. ve Poli, G., 1977, REE distribution in Tertiary and Quatemary volcanic
rocks from Central and Western Anatolia: Ege Bölgeleri Jeolojisi VI. Kollokyumu Tebliğler Kitabı, 289-S02.
—
; Kolios, N.; Manetti, P.; Rita, F. ve Villari, L., 1982 a, Acid and basic late Neogene volcanism in central Aegean sea; its
nature and geotectonic significance: Bull.Volcan., 45/2, 87-97.
—
; Manetti, P.; Mazzuoli, R.; Pasquare, G. ve Villari, L., 1982 b, Neogene and Quaternary volcanism in Anatolia and Northwest Iran: Orogenic andesites: John Wiley, New York, 327-349.
Irvine, T.N. ve Baragar, W.R.A., 1971, A guide to the chemical dassification of the common volcanic rocks: Canadian Journal of
Earth Sciences, 8, 523-548.
130 Tuncay ERCAN; Erdem ERGUL; Ferit AKÇÖREN; Ahmet ÇETİN; Salâhi GRANİT ve Jerf ASUTAY
Kaaden, v.d., 1959, Anadolu'nun kuzeybatı kısmında yer alan metamorfik olaylarla magmatik faaliyetler arasındaki yaş münasebetleri: Maden Tetkik ve Arama Derg., 52, 31-42, Ankara.
.
. Ketin, İ., 1946, Kapıdağ yarımadası ve Marmara adalarında jeolojik araştırmalar: İstanbul Üniv. Fen Fak.Mecm., XI, 69-83.
Kopp, K.D., 1964, Geologie Thrakiens V.; Erdolgeologische Bedingungen mit Bemerkungen zum Studium brachische Geologie
Erdöl and Kohle Erdgas Petrochemie, 17 JAHRG, 9.
Krushensky, R.D., 1976, Neogene calc-alkaline extrusive and intrusive rocks of the Karalar-Yeşiller area, Northwest Anatolia :
Bull.Volcan., 40, 336-360.
Kuno, H., 1960, High alumina basalt:Journal of Petrology, l, 121-145.
MacDonald, G.A. ve Katsura, J., 1964, Chemical Composition ol Hawaiian lav. Journal of Petrology, 5, 82-133.
Özkoçak, O., 1969, ,Etude geologie du massif ultrabasique d'Orhanelin et de sa proche Bordure (Bursa-Turquie): Doktora tezi,
Paris Üniv. (yayımlanmamış), Fransa.
Peccerillo, A, ve Taylor, J..R., 1976, Geochemistry of Upper Cretaceous vokanic rocks from the Pontic chain, Northern Turkey:
Bull.Volcan., 39/4, 557-569.
Pe-Piper, G. ve Piper, D.J.W., 1977, Paleomagnetic stratigraphy of the Miocene volcanic rocks of Lesbcs, Greece: Ege Bölgeleri
jeolojisi VI. Kollokyumu Tebliğler Kitabı, 511-516.
Rittmann, A., 1962, Volcanoes.and their activity : John Wiley and Sons, 305 s, Nevv York-London.
ve Villari, L., 1979, Volcanism as a tracer in geodynamic processes: Geologie en Mijnbouvv, 58/2, 225-230. .
Streckeisen, A.L., 1976, dassification and nomenclature of igneous rocks by means of their chemical Composition; A provisional
attempt: N.Jahr. für, Min. Monats. 1976, 1-15.
Şengör, A.M.C.; Satır, M. ve Akkök, R., 1984, Timing of tectonic events in the Menderes massif, Western Turkey; implications
for tectonic evolution and evidence for Pan-African basement in Turkey: Tectonics, 3/7, 693-707.
Tokel, S.; Ercan, T.; Akbaşlı, A.; Yıldırım, T.; Fişekçi, A.; Selvi, Y.; Ölmez, M. ve Can, B., 1987, Orta Anadolu Neojen toleyitik
provensi; magma jenezi ve çarpışma sonu litosfer dinamiği: Melih Tokay Jeoloji Simpozyumu 87 Bildiri Özetleri Kitabı,
109-111.
Ürgün, S., 1972, Jeotermik enerji sağlanması amacı ile Susurluk-Manyas-Bandırma (Balıkesir)-Karacabey-Mustafakemalpaşa (Bursa) arasında kalan sahanın incelenmesi:.MTA Rap., 5249 (yayımlanmamış), Ankara.
Yalçınkaya, S. ve Avşar, Ö.P., 1980, Mustafakemalpaşa (Bursa) ve dolayının jeolojisi: MTA Rap., 67 17 (yayımlanmamış), Ankara.
Yılmaz, İ., 1977, Bigadiç bölgesi Neojen volkanizmasının ve ofiyolitik kayaçların petrolojisine katkılar :TUBİTAKVI. Bilim Kong.
Tebliğler Kitabı, 25-33.
Yılmaz, Y., 1981, Sakarya kıtası güney kenarının tektonik evrimi: İstanbul Yerbilimleri Derg.,T, 33-52.
; Tüysüz, O.; Gözübol, A.M. ve Y i ğ i t b a ş , A., 1981, Abant (Bolu)-Dokurcun (Sakarya) arasında Kuzey Anadolu Fay zonunun kuzey ve güneyinde kalan tektonik birliklerin jeolojik evrimi: İstanbul Yerbilimleri Derg,, 2, 239-261.
Zanettin, B., 1984, Proposed new chemical dassification of volcanic rocks: Episodes, 7/4, 19-20.
Download