yaşanabilir çevre istiyoruz

advertisement
Başyazı
YAŞANABİLİR ÇEVRE İSTİYORUZ
Anrmsanacağı gibi, 1996 yılında istanbul'da toplanan HABiTAT 2- Kent Zirvesi'nde, "kentlaşen dünyada sürdürülebilir insan yerleşimlerinın sağlanması", "yaşanabilir çevre", "herkese barınma olanağının sağlanması" gıbi yaşamsal sorunlar ele
alınmıştı. Inşaat Mühendisleri Odası üyeleri de bu tartışmalara etkin bir biçimde katılmış, zirve sonrası oluşan kozalara katkıda bulunmuştu, katkıda bulunmayı da
sürdürüyor.
Türkiye dahil yüze yakın dünya devetinin
kın neler savunuluyordu:
altına imza attığı RIO bildirgesinde ba-
•
Günümüzdeki kalkınma şu andaki ve gelecekteki nesillerin kalkınma ve çevre
gereksinimlerine zarar vermemelidir.
•
Sürdürülebilir kalkınmayı başarmak için, çevre koruma anlayışı kalkınma
çabalarının ayrılmaz bir parçası olacaktır. Bunlar birbirinden ayrı düşünülemez.
•
Ülkeler sürdürülebilir nitelikte olmayan üretim ve tüketim modellerini azaltmalı
veya ortadan kaldırmaııdır.
•
Çevre konuları en iyi şekilde ancak ilgili bütün vatandaşların katılımı ile
yönetilir.
•
ilke olarak, kirleten kirletme bedelini ödemek zorunda olmalıdır.
Ne var ki, tüm bu ideal düşüncelere uyulduğu söylenemez. Özellikle gelişmiş ülkeler, bu konuda olumsuz örnekler ortaya koymaktadır. insanlık bugün dünya çapında kaynakların bir avuç tekellehine talan edildiği bir dönemden geçmektedir. Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelere bağlı çokuluslu tek.eller, insanlığın elindeki
doğal ve insani kaynakları insafsızca yok etmektedir. Geçtiğimiz yıl düzenlenen
çevre zirvesinde ABD Başkanı CLINTON, Avrupa devletlerinin kirliliği düşürme hedefine ancak 2010 yılında kısmen erişebileceklerini büyük bir plşklnlikle açıklamadı mr?
Ülkemizde de bu konuda birçok olumsuzluk yaşanmaktadır. Kıraç topraklar dururken, daha ucuz olsun diye verimli tarım toprakları sanayiye açılmakta, denizler kirletilmekte, doğal zenginlikler hiçe sayılarak güzelim denizlerin yamacına Gökova'daki gibi termik santral yapılabilmekte ya da kıyılar dotdurularak karayolu geçirilmekte, insanlığın ortak tarihi mirası olan yöreler tahrip edilmektedir. Ülkemiz ne
yazık ki, "yıkamıyorsanız yakın" anlayışı ile hareket eden üst düzey yetkililer de
görmüştür.
Dergimizin bu sayısında ele aldığımız iki örnek de yukarıda bazı maddelerini sıraladığımız ve Cumhurbaşkanı Süleyman DEMIREL'in de altında imzası bulunan
RIO bildirgesine taban tabana zıttır. Karadeniz bölgesinin doğa harikası Fırtına Vadisine uzun vadede verimliliği tartışma götürür bir hidroelektrik santralı planlamak,
ya da yüzyılların mirası eşsiz Hasankeyf'j sular altında hiçliğe terk etmek, sürdürülebilir kalkınma sayılır mı? Bu girişimlerin, "şu andaki ve gelecekteki nesillerin kalkınma ve çevre gereksinimlerine zarar" vermediği iddia edilebilir mi? Elbette hayır!
inşaat mühendisleri yalnızca arıtma tesisi, güneş enerjisi, baraj, liman gibi çevreyi
koruyarak kalkınmaya yardımcı olan yapıların tasarımı için değil, insanlığın geleceğini tehdit eden üretim ve tüketim modelleri için de düşünce üretmeli, bu yöndeki eylemlere katılmaııdır. Elimizde beton ve çelik gibi doğal malzemeler var. Ama
bu yeterli değildir. Eğer bunların planlı bir şekilde insanlığın yarını da düşünülerek
kullanılmasını sağlayamazsak, gelecek nesiller karşısında iyi bir sınav vermemiş
oluruz.
YÖNETIM KURULU
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
TÜRKIYE MÜHENDisLIK
HABERLERI.
399-1999.1
2
Download