Birinci basamakta hipertansiyona yaklaşım

advertisement
Birinci basamakta hipertansiyonlu
hastaya yaklaşım
UZM.DR.MURAT ÇEViK
05-08 EKiM 2017
5.ANKARA AiLE HEKiMLiGi KONGRESi
KAPADOKYA
YÜKSEK KAN BASINCI

Yüksek kan basıncını bir rahatsızlık olarak ilk iddia
eden kişi, Richard Bright’dır (1789-1858). Bright,
kronik böbrek hastalıklarından bazılarında sol ventrikül
hipertrofisinin varlığını saptadığında, bunu yüksek kan
basıncı ile ilişkisine bağlamıştır. Frederich Mahomed
(1849-1884) ise böbrek hastalığı olmadan yüksek kan
basıncı olabileceğini göstermiştir. Mahomed, nabız
değişikliklerini yazdıran bir sfingomanometre
keşfettiyse de, bu alet çok kullanılmamıştır.
KAN BASINCI ÖLÇÜMÜ
 Kan
basıncını modern metotla ilk ölçen
Scipione Riva Rocci’dir (1863-1920). Hemen
hiç değişmeden halen kullanılan bu aletle,
önceleri Nikolai sadece sistolik kan basıncı
ölçülmekteydi. Sergeyevich Korotkoff (18741920) ise, oskültatuvar metodu ilave ederek,
adıyla anılan sesleri tarif etti ve diyastolik kan
basıncının ölçülmesine olanak sağladı.
 Yirminci
yüzyılın son birkaç dekadında,
kişinin kendi kendine kan basıncını ölçen
aletler icat edilmiş ve çok geniş kullanım
alanları bulmuştur.
 Kan
basıncı yüksekliğinin tedavi edilmesi
gerektiği, kan basıncının ölçülmeye
başlamasından ve yüksek kan basıncının
vücutta yaptığı hasarların saptanmasından
çok sonraları kabul edilmiştir.
HİPERTANSİYONU ANLAMAK!!!!
 Yirminci
yüzyılın en büyük kardiyologlarından
biri olarak kabul edilen Paul Dudley White,
1931’de “Hipertansiyon kontrol edilebilir olsa
bile, dokunulmaması gereken önemli bir
kompansasyon mekanizmasıdır” demiştir. Hay
ise daha ileri giderek, yine aynı yıl içinde “Kan
basıncı yükselmiş bir şahısta esas büyük
tehlike, bunun saptanması ve bazı şaşkınların
tedavi ile düşürmeye kalkışmasıdır” iddiasında
bulunmuştur.
HİPERTANSİYONU ANLAYAMAMAK!!!
 Amerika
Birleşik Devletleri başkanı
Roosevelt ‘in 1945’te ölümüne yakın
dönemlerde, sistolik kan basıncı 200
mmHg’nın üzerinde seyrederken, sadece
digoksin ve sedatifler reçete edilmişti.
İLK ANTİHİPERTANSİF TERCİHLERİ
 Antihipertansif
ilaçların geniş olarak kullanılmaya
başlanması, 1950’li yıllarda olmuştur. Önceleri,
ganglion bloke edici ilaçlar, daha sonra ise
rezerpin ve tiyazid diüretikler bu amaçla
kullanılmaya başlanmıştır. Ganglion bloke edici
ilaçlar, aşırı yan etkileri nedeniyle hemen
kullanımdan uzaklaşmış, ancak rezerpin uzun
yıllar süresince tüm dünyada geniş kullanım alanı
bulmuştur. Ucuz ve etkili olması, en büyük
avantajı olmuştur.
HİPERTANSİF İLAÇLAR

1960’dan sonra hemen her on yılda bir yeni ilaç
grupları ortaya çıkmıştır. Altmışlı yıllarda beta
reseptör blokerleri, yetmişli yıllarda kalsiyum
kanal blokerleri, seksenli yıllarda angiotensin
dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörleri ve
doksanlı yıllarda angiotensin reseptör blokerleri
hipertansiyon tedavisinde yerlerini almışlardır.
Yine, seksenli yıllarda alfa reseptör blokerleri
de kullanılmaya başlanılmışsa da, zamanımızda
çok kısıtlı olarak kullanılmaktadır.
HİPERTANSİYONU ANLAMAK
 1960’lı
yılların sonlarına doğru
gerçekleştirilen bir çalışma, kısmen
kontrol edilebilen hipertansiyonun dahi
komplikasyon riskini azalttığını ortaya
koyduktan sonra bu konudaki çalışmalar
hız kazanmıştır
HİPERTANSİYONU ANLAMAK

Önceleri, hipertansiyon tedavisinin
morbidite ve mortaliteyi azaltıcı etkilerinin
doğrudan doğruya diyastolik kan basıncı
seviyeleri ile ilişkili olduğu düşünülmüş, daha
sonraki yıllarda sistolik kan basıncı düzeyleri
ile hipertansiyonun komplikasyonları arasında
çok yakın bir bağıntı bulunduğu gösterilmiştir.
HİPERTANSİYONU ANLAMAK

Özellikle yaşlı hastalarda, koroner kalp
hastalığı, kalp yetersizliği, inme, böbrek
yetersizliği ve total mortalite gibi
kardiovasküler olaylardan, sistolik kan
basıncı yüksekliğinin diyastolik kan
basıncı yüksekliğinden daha fazla
sorumlu olduğu saptanmıştır .
ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ!!!!
 1970’li
yılların sonlarından itibaren
yayınlanmaya başlayan büyük, çok
merkezli, orta-uzun vadeli epidemiolojik
ve klinik çalışmalar, antihipertansif
tedavinin kardiovasküler morbidite ve
mortaliteyi çok belirgin şekilde azalttığını
gösteren sonuçlar vermişlerdir
TEDAVİ ÇOK ÖNEMLİ!!!!
Bu sonuçlara göre, diyastolik kan
basıncında 5-6 mmHg’lık, sistolik kan
basıncında 10-14 mmHg’lık bir düşme,
 5 yıl içinde ;
 fatal yahut fatal olmayan inme riskini
%38, koroner kalp hastalığı riskini %16
oranında azaltmaktadır .

TEDAVİ ÇOK ÖNEMLİ!!!
 Amerika
Birleşik Devletlerinde “Ulusal Yüksek
Kan Basıncı Eğitim Programı” (the National
High Blood Pressure Education Program,
NHBPEP)’nın uygulamaya konulduğu son 25
yıl zarfında, hipertansiyon ile ilişkili mortalite
oranlarının dramatik bir şekide düştüğü,
bunlardan inme mortalitesinin %59 ve koroner
kalp hastalığı mortalitesinin de %53. 2
oranında azaldığı tespit edilmiştir.
TEDAVİ ÇOK ÖNEMLİ!!!

“Framingham Kalp Çalışması” raporunda,
konjestif kalp yetersizliği prevalansının 50-89
yaşlarındaki erkeklerde binde 8-66, kadınlarda
binde 8-79 olduğu, ve erkeklerin %39’unda,
kadınların %59’unda kalp yetersizliğinden
hipertansiyonun sorumlu bulunduğu bildirilmiştir.
Buna karşılık, hipertansiyon tedavisinin, inme ve
konjestif kalp yetersizliği insidans ve
prevalansında çok belirgin düşüşler sağladığı
gösterilmiştir .
TEDAVİ ÇOK ÖNEMLİ!!!

Yaşlılarda hipertansiyon insidansı yüksektir. Altmış
yaşın üstündeki kişilerin %60’ından fazlasında
hipertansiyon tespit edildiği bildirilmiştir . Bu
hastalarda hipertansiyon tedavisinin etkilerini araştıran
uzun vadeli büyük çalışmalar, antihipertansif ilaç
tedavisinin yaşlılarda, inme, konjestif kalp
yetersizliği, koroner kalp hastalığı, diğer
kardiovasküler hastalıklar ve bütün sebeblere bağlı
mortalite oranlarını anlamlı bir şekilde azalttığını
göstermişlerdir
HİPERTANSİYONKRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ

Hipertansiyon, kronik böbrek
yetersizliğinin, diyabetes mellitustan sonra
ikinci en sık sebebidir . Büyük hasta
popülasyonunu içeren taramalar, kan
basıncı ile terminal böbrek hastalığı
arasında çok aşikar ve direkt bir bağıntı
bulunduğunu göstermiştir.
HT-KBY
 Hipertansiyonun
ve hipertansif böbrek
hasarının erken teşhisi, kan basıncının
uygun şekilde kontrol altına alınması,
böbrek yetersizliğinin gelişmesini
geciktirebilmekte ve önleyebilmektedir
HİPERTANSİYON-DİYABETES MELLİTÜS
Hipertansiyonun diyabetes mellitus
ile birlikte bulunması, makrovasküler
ve mikrovasküler komplikasyon
riskini çok arttırır.

HT-DM
 Böyle
hastalarda, koroner kalp hastalığı, konjestif
kalp yetersizliği, serebrovasküler hastalık,
periferik vasküler bozukluk, diyabetik nefropati
ve retinopati ile kalp ölümü riski, tek başına
diyabeti yahut hipertansiyonu bulunan hastalara
oranla çok yüksektir. Bu hastalarda
hipertansiyonun sıkı bir şekilde kontrol altında
tutulmasının, makrovasküler ve mikrovasküler
komplikasyon tehlikesini anlamlı derecede
azalttığı tespit edilmiştir .
TOPLUMDA HİPERTANSİYON ??????
 Hipertansiyon
tedavisinin
kardiovasküler, serebrovasküler ve
renovasküler komplikasyon riskini
azaltmaktaki rolünü ortaya koyan
yayınlanmış bu büyük klinik çalışmalara
rağmen, toplumda hipertansiyonun etkin
bir şekilde kontrol altına alındığını
söylemek mümkün değildir.
HİPERTANSİYONUM MU VAR!!!!
 Amerika
Birleşik Devletlerinde yapılan bir
klinik araştırmada, 18-74 yaşları arasındaki
hipertansiyon’lu kişilerin %32’isinin
hipertansiyon’lu olduklarını bilmedikleri,
bunlardan %53’ünün tedavi gördüğü, fakat
yalnız %27’inin kan basınçlarının kontrol
altında (<140/90 mmHg) bulunduğu ortaya
konulmuştur
HİPERTANSİYON REGÜLE Mİ????

Diğer ülkelerdeki durum da pek farklı değildir.
Kan basıncı kontrol altında tutulabilen
hipertansiyonlu hasta oranının Kanada’da %19,
İngiltere’de %6 olduğu bildirilmiştir . Bu
duruma göre, hipertansiyonlu hastaların çok
önemli bir bölümünün (%73-%94), kan
basınçlarının kontrol altına alınamadığı ve
bunların yüksek kan basıncının bütün morbidite
ve mortalite risklerine maruz kaldıkları aşikârdır.
HİPERTANSİYON GETİRDİĞİ RİSK???

Hipertansiyon, hiç kuşkusuz, tek başına bağımsız bir
risk faktörüdür, fakat hipertansiyon ayni zamanda
vasküler risk faktör profilinin bir unsurudur.
Hipertansiyonlu hastalarda kan basıncı normal seviyelere
düşürülse dahi, bu hastalarda kardiovasküler morbidite
ve mortalite oranlarının normotensif kişilerden yüksek
olduğu bilinmektedir . Bu sebepten, antihipertansif
tedavinin amacı, yalnız kan basıncını düşürmek değildir.
Hipertansiyon ile birlikte bulunan risk faktörleri ile de
mücadele gereklidir.
HİPERTANSİYON HALK SAĞLIĞI
SORUNUDUR!!!!
 Hipertansiyon,
toplumdaki prevalansının
çok yüksek, yaklaşık %20, oluşu ve
koroner kalp hastalığı, inme, kalp
yetersizliği, böbrek yetersizliği gibi ciddi
komplikasyonları ile çok önemli bir halk
sağlığı problemi oluşturmaktadır.
 Bu
kadar yaygın, geniş halk kitlelerini
ilgilendiren bir hastalıkla mücadelede,
hastalığın teşhisi, sınıflandırılması, tedavisi ve
takibindeki farklılıkları gidermek yahut
azaltmak, teşhis ve tedavi maliyetini asgaride
tutmak, hastalara mümkün olan en iyi bakımı
ve yaşam kalitesini sağlamak amacı ile
hekimler için düzenlenen kılavuzun önemli
yeri vardır.
HİPERTANSİYONDA ORTAK YAKLAŞIM!!!

Hipertansiyon tedavisine yaklaşımı içeren ilk
“kılavuz kurallar” 1977’de yayınlanmış, bunu
daha sonraki yıllarda, çeşitli ülkelerin ve
uluslararası kuruluşların “hipertansiyon kılavuz
kuralları” takip etmiştir. Bu kılavuz kuralların
hepsi, bazı ulusal özellikleri de içine almak üzere,
büyük epidemiolojik ve klinik çalışmaların
sonuçlarına dayanan, hekimlere teşhis, tedavi ve
takip hususunda karar verme kolaylığı sağlayan,
tavsiyeler dizisidir.
.
HT-KARDİYOVASKULER RİSK
 Framingham
kalp çalışması ve diğer
epidemiyolojik çalışmalara göre kan basıncı
140/90 mmHg’nın üstüne çıktığı zaman risk
artışları daha dramatik olmuştur. Yeni
çalışmalarda sistolik kan basıncı
yüksekliğinin diyastolik kan basıncıyla
karşılaştırıldığında kardiyovasküler riski daha
fazla arttırdığı gösterilmiştir.
Temel olarak her klinisyen şu üç
soruyu sormalıdır:
 Kim
tedavi edilecek ?
 Hedeflenen kan basıncı nedir ?
 Nasıl tedavi edilecek ?
Kim tedavi edilecek?
 Ağır
ve akselere hipertansiyonun erken tedaviyi
gerektirdiği hakkında genel uyum vardır. Halbuki
hipertansiyonluların çoğu hafif veya orta derece
hipertansiyonludur . Tüm rehberlerde inisyal
ilaç tedavisine başlamadan önce bir süre
hastanın kan basıncını izlemek gereği üzerinde
durulmaktadır. Bu süre 3 ile 6 ay arasında
önerilmektedir . Bu sürede ilaç dışı tedavi
önerilmektedir.
HİPERTANSİF TEDAVİ YARARI!!!!
 Daha
yüksek kan basınçları için süre daha kısa
tutulmalıdır. 1993’de yayınlanan WHO/ISH
(World Health Organization/International
Society of Hypertension) rehberinde uzun
süreli çalışmalardan toplanan deliller, yararın
büyük oranda kan basıncını düşürmeye bağlı
olduğunu göstermiştir.
 Kan
basıncını belirlemede altın standart
arter içine bir kateter konularak direkt
yöntemlerle, standart kriterlere uygun
olduğu bilinen tansiyon aletleri
(sfingomanometre) kullanılarak
ölçülmelidir.
HİPERTANSİYONU DOĞRU ANLAMAK!!!
Doğru sonuç alınabilmesi için tansiyon aleti
manşonunun boyutları hastaya uygun olmalı ve
manşon içerisindeki şişen kese bölümü kol
çevresinin en az %80’ini sarmalıdır
HİPERTANSİYONU ÖLÇMEK!!!
 Manşonun
genişliği ise kol uzunluğunun
üçte ikisi kadar olmalıdır. Normal
erişkinlerde kullanılan tansiyon aletlerinde
manşonun kesesi 12 cm eninde ve 35 cm
boyunda olmalıdır. Obezlerde ve kol
yapısı kaslı kişilerde kese genişliği 20 cm,
uzunluğu 40 cm civarında olmalıdır.
Gerekli alt yapı ve çevre koşulları
 Ölçüm
sırasındaki koşullar kan basıncını önemli
derece etkilemektedir .
 Ölçümün günün hangi saatinde yapıldığı
bilinmelidir.
 Yemeklerden ya da egzersizden sonra alınan
ölçümler normalden düşük, sigara ya da kahve
içimi sonrası ölçümler normalden yüksek
çıkabilir. Dolayısıyla ölçüm öncesindeki 30
dakikalık süre içinde hastanın sigara, çay veya
kahve içmemiş, kafein almamış ve tercihen
yemek yememiş olması gerekir.
HİPERTANSİYON ETKİLEYENLER!!!

Fenilefrinli nazal dekonjestanlar veya
benzeri adrenerjik uyarıcıların kullanımı
da hatalı ölçümlere neden olabilirler.
HİPERTANSİYONU ETKİLEYENLER!!!
Ölçümlere, hasta sessiz bir odada en az 5 dakika istirahat
ettikten sonra başlanmalıdır. Oda sıcaklığı ne soğuk ne de çok
sıcak olmalıdır.
 Hasta sırtını herhangi bir yere -örneğin arkalıklı bir
sandalyeye- yaslayarak oturmalı, tansiyon ölçülecek kolu
çıplak olmalıdır.
 Ölçüm sırasında konuşmamalı, bacak bacak üstüne
atmamalıdır.
 Manşon kalp düzeyinde duracak şekilde sarılmalı ve hastanın
kolu desteklenmelidir.

Kan basıncı ölçüm tekniği
 Tansiyon
aletinin manşonu alt ucu dirsek
çukurunun 2.5-3 cm üzerinde olacak şekilde
kolu sarmalıdır. Ölçüm sırasında stetoskop
manşonun altına sıkıştırılmamalıdır.
Stetoskop dirsek çukurunda serbest durmalı ve
cilde hafifçe bastırılmalıdır.
HİPERTANSİYONDA ÖLÇÜM!!!
 Ölçüm
için manşonun kesesi brakial arter
üzerine yerleştirilir, oskültatuar arayı
önlemek amacıyla havası radial nabzın
kaybolduğu düzeyin 20-30 mmHg üstüne
kadar şişirilir. Stetoskop brakial arter
üzerine yerleştirilir ve kontrol valvi
açılarak saniyede 2-4 mmHg hızla indirilir
HT ÖLÇÜM
.
Oskültasyon yöntemi ile ölçüm yapıldığında
manşonun basıncı azaltılmaya başladıktan sonra
sesin ilk duyulduğu anda (Korotkoff faz 1) okunan
değer, sistolik basınçtır.
 Sesin artık işitilmez olduğu anda okunan değer ise
(Korotkoff faz 5) diyastolik kan basıncı olarak
kabul edilir. Diyastolik basınç çok düşük ise
seslerin hafiflemeye başladığı düzey (Korotkoff faz
4) diyastolik basınç olarak kaydedilir.
HT ÖLÇÜM!!
 Ölçümler
arada ikişer dakika bırakılmak suretiyle
en az iki defa yapılmalı ve bulunan sonuçların
ortalaması alınmalıdır. Eğer iki değer arasındaki
fark 5 mmHg’dan fazlaysa daha başka ölçümler de
yapılmalı ve bunların sonuçlarının ortalaması
alınmalıdır. Aritmisi olan hastalarda ortalama
sistolik ve diyastolik kan basıncı değerlerini elde
etmek için birkaç ölçüm yapmak gerekir.
HT ÖLÇÜM
 İlk
muayenedeki ölçümler her iki koldan
yapılmalı, yüksek olan koldaki kan basıncı
hastanın kan basıncı olarak kabul
edilmelidir. İzlemelerdeki kan basıncı
ölçümleri tercihen sağ koldan
yapılmalıdır.
HT ÖLÇÜM
 Yaşlılarda
(65 yaş üzeri bireylerde), diyabetli
hastalarda, ortostatik hipotansiyonun sık
görüldüğü durumlarda ve antihipertansif ilaç
tedavisi altındaki hastalarda ölçümlerin
ayaktayken tekrar edilmesi gereklidir.
Ayaktaki ölçümler hasta hemen ayağa kalkar
kalkmaz ve ayağa kalktıktan 2 dakika sonra
yapılmalıdır
HT ÖLÇÜM
 Gençlerde
(30 yaşın altında) kan basıncı
yüksek bulunmuş ise aort koarktasyonu ekarte
etmek için bacaktan da ölçümler yapılmalıdır.
Önerilen takip sıklığı
 Ölçümün
hangi koldan ve hangi pozisyonda
yapıldığı, sistolik ve diyastolik kan basınçları
kaydedilmelidir. Hekim ölçtüğü değer
hakkında hastasını bilgilendirmeli ve bulunan
değerlere göre periyodik ölçümlerin ne kadar
zamanda bir yapılacağını belirtmelidir.
Önerilen takip sıklığı
Sistolik
Diyastolik
 <130
<85
2 yılda bir
 130-139 85-89
Senede bir
 140-159
90-99 2 ay içerisinde
kontrol edilecek* 160-179 100-109 1 ay
içerisinde değerlendirilecek
 >180 >110 Klinik duruma göre hemen
ya da Ihafta içerisinde değerlendirilecek

Beyaz önlük hipertansiyonu
 Kan
basıncının hekim tarafından ölçümünün
dezavantajı, bilindiği gibi kan basıncındaki
ciddi değişkenlik ve beyaz gömlek
hipertansiyonudur. Bu nedenle günümüzde iki
yöntem yaygın şekilde klinik kullanıma
girmiştir. Bu yöntemler evde kan basıncı
ölçümü ve ambulatuar kan basıncı
monitorizasyonudur.
Evde kan basıncı ölçümü ve önemi
Hipertansiflerin kan basıncı, muayenehanede
veya klinikte ölçüldüğünde diğer yerlerdeki ölçüm
sonuçlarına göre daha yüksek bulunma
eğilimindedir. Kan basıncının muayenehane
dışında ölçülmesi hipertansiyonlu hastaların ilk
değerlendirmesi ve tedaviye verdikleri cevabın
izlenmesi açısından değerli bilgiler verebilir.
kan basıncının evde izlenmesi yöntemi
(self-monitoring)
 1.
Gerçek hipertansiyonun “beyaz önlük”
hipertansiyonundan ayırt edilmesi;
2. Yeni başlayan kan basıncı yükselmelerinde ve
sınırda hipertansiyonda günlük kan basıncı
değerlerinin belirlenmesi;
3. Antihipertansif ilaçlara alınan terapötik
cevabın değerlendirilmesi;
4. Hastanın tedavi planına daha iyi uyması;
5. Hasta izleme maliyetinin azalması.
HT ÖLÇÜMÜ
 Ev
ölçümleri ile ambulatuar kan basıncı
ölçümleri arasında oldukça iyi bir
korelasyon gözlenmiştir.
EVDE KAN BASINCI ÖLÇÜMÜ!!!!
 Ev
ölçümleri hem normotansif hem de hipertansif
bireylerde muayenehane ölçümlerinden daha
düşüktür. PAMELA çalışmasında muayenehanede
ölçülen 140/90 mmHg’lık kan basıncının ev
ölçümlerinde sistolik 121-132 mm Hg ve diyastolik
75-81 mm Hg değerlerine denk düştüğü
gözlenmiştir (30). Bu nedenle ev ölçümlerinde kan
basıncı değerlerinin üst sınırını 140/90 mmHg
değil, en fazla 135/85 mmHg olarak kabul
etmelidir.
EVDE KAN BASINCI ÖLÇÜMÜ
 Evde
kan basıncı ölçümü yapması önerilen
hastaların kan basıncındaki dalgalanmalardan
korkmamaları, ancak hekimlerine haber vermeleri,
tanı amacıyla ölçüm yapılıyorsa günün farklı
zamanlarında, tedaviyi izlemek için ölçüm
yapılıyorsa günün aynı saatlerinde (özellikle sabah
yataktan kalktıktan sonra) ölçüm yapmaları
önerilir. Ölçüm sıklığına hastanın klinik durumuna
göre karar verilmelidir.
HASTA EĞİTİMİ

Evde yapılacak ölçümlerde klinik
ölçümlerindeki teknik kullanılır, ancak
hekimlerin hastalarını ve hasta yakınlarını
kan basıncı ölçüm tekniği konusunda
eğitmeleri gereklidir.
Ambulatuar kan basıncı ölçümü
Ambulatuar kan basıncı monitorizasyonu
hastanın günlük aktivitesini engellemeden bir ya da
birkaç günlük dönemde otomatik olarak kan basıncını
ölçme tekniğidir. Tekrarlayan klinik ve ev ölçümleri
ambulatuar kan basıncı ölçümüne eşdeğer bilgiler
sağlasa da, bu yöntemin avantajı günlük ölçümleri
daha güvenilir vermesi ve gece değerlerini de
ölçmesidir.
Ambulatuvar kan basıncı ölçümü!!!
 Cihazın
takılı olduğu sürede hasta günlük tutmalı,
ilaçlarını, çalışma saatlerini, uyku, yemek yeme,
üzülme ya da sinirlenme gibi dönemlerini
kaydetmelidir.
 Kan basıncı izlenmesinde ölçüm sıklığı saatte en
az iki-dört, hatta tercihan dört-altı kezdir. Gece
boyunca kan basıncı fazla değişiklik göstermediği
için ölçüm sıklığı yarıya indirilir. Kısa dönemli
olaylarda, örneğin tekrarlayan senkop ataklarında,
daha sık (saatte sekiz defa) ölçümler önerilir.
Ambulatuvar kan basıncı ölçümü
 PAMELA
çalışmasının verilerine göre klinik ve 24
saatlik ortalama kan basıncı değerleri arasındaki
fark yaşla ve klinik kan basıncı değeri ile doğru
orantılı olarak artmaktadır. Yirmidört saatlik
sistolik 119-126 mm Hg ve diyastolik 75-80 mm
Hg’ lık kan basıncı değerleri klinik ölçümlerde
140/90 mmHg’ ya denk gelmektedir. Sonuç olarak
ambulatuar ölçümlerde hasta uyanıkken kan
basıncı 135/85 mmHg’dan, uyurken 120/75
mmHg’dan daha düşük olmalıdır.
Kan basıncının ambulatuar olarak
izlenmesinin klinikte yararlı olduğu
durumlar şunlardır:
 1.
Tanı amacıyla (hedef organ hasarı olmayan
“beyaz önlük hipertansiyonu”, hedef organ
hasarı olan sınırda hipertansiyon,’’dipper” ve
“nondipper” hipertansifler, epizodik
hipertansiyon, labil hipertansiyon, hipotansiyon,
otonomik disfonksiyon , karotid sinus senkopu
ve pacemaker sendromunda, noktürnal angina
veya pulmoner konjesyon.
 2.
Prognozu belirleme amacıyla (hedef organ
hasarı, kardiyovasküler olaylar) .
 3.
Tedaviyi değerlendirme amacıyla (dirençli
hipertansiyon, vadi-tepe oranı).
TEKHARF
Kan basıncının dağılımı ve hipertansiyon prevalansı
konusunda tüm erişkinlerimiz için geçerli sayılabilecek
sonuçları, ilk defa rastgele örneklem yöntemi
uygulanan, TEKHARF Çalışması sağlamıştır. 1990’da
59 yerleşim biriminde başlatılan ve iki kan basınç
ölçümünün ortalamasının alındığı bu çalışmada , 1995
ve 1998 yıllarında aynı kohort izlenmiş ve böylece
halkımızda kan basıncı dağılımının zaman içerisindeki
seyrine ilişkin bilgi edinilmiştir. Ayrıca, sistolik ve
diyastolik basınçla bazı diğer risk faktörlerinin ve de
koroner koroner kalp hastalığı morbiditesinin
bağıntıları incelenmiştir .
HİPERTANSİYON PREVALANSI
Şekil1: Türk Erkek ve kadınında yaş guruplarına göre hipertansiyon prevalansı, 1998
Antihipertansif tedavi uygulaması:
 Halkımızda
hipertansiyonluların tahminen
yarıya yakını bunun bilincindedir.
Hipertansiyonlularda ilaç kullanan erkeklerde
%31, kadınlarda %41 oranındadır. Tansiyon
kontrolu sistolik <140 ve diyastolik <90
mmHg olarak tanımlandığında:
 hipertansiyonlu 100 erkekten 8’inde, 100
kadından 10’unda kan basıncının kontrol
altında tutulduğu anlaşılır.
 ABD’de kan basıncının aynı tanımlı kontrol
oranları erkek ve kadınlarda %19 ve %28
olarak bildirilmiştir .
Evre 1
140-159
veya
90-99
Evre 2
160-179
veya
100-109
Evre 3
>180
veya
>110
İzole sistolik hipertansiyon
(sınırda)
140-160
< 90
İzole sistolik hipertansiyon
>160
< 90
HT SINIFLAMA
 Bu
sınıflandırma antihipertansif ilaç almayan ve
akut olarak hasta olmayanlar için kullanılır.
Sınıflandırmada sistolik ve diyastolik kan
basınçları farklı sınıflara düşerse, kişinin kan
basıncı durumunu değerlendirmek için daha
yüksek olan kan basıncı derecesi dikkate
alınmaktadır.
 Örnek olarak 160/92 mmHg evre 2 hipertansiyon
ve 174/120 mm Hg da evre 3 hipertansiyon olarak
sınıflandırılmaktadır.
Hedef organ tutulumuna göre
sınıflandırma

Yüksek kan basıncını tespit ve tedavi etmenin
amacı kardiyovasküler hastalığı ve ilişkili olarak
morbidite ve mortaliteyi azaltmaktır.
Kardiyovasküler hastalık için risk sadece kan
basıncı düzeyi ile değil, aynı zamanda hedef organ
tutulumu ve risk faktörlerinin varlığı ve yokluğu ile
de ilgilidir. Bu nedenle hipertansiyonu
sınıflandırırken ortalama kan basıncı düzeylerine ek
olarak hedef organ tutulumu ve risk faktörleri de
değerlendirilmelidir
HT SINIFLAMA

Yüksek - normal kan basıncı ile 1. 2 ve 3. evrede
hipertansiyonu olan hastalar A, B ve C risk
gruplarına göre değerlendirilmektedir.
 Risk
grubu A’da kan basıncı ne düzeyde olursa
olsun, klinik olarak kardiyovasküler hastalık, hedef
organ hasarı ve diğer risk faktörleri yoktur.

HT SINIFLAMA
 Risk
grubu B’ de hastalarda klinik olarak kardiyovasküler
hastalık ve hedef organ hasarı olmamakla birlikte, diyabet
dışında 1 veya daha fazla risk faktörü bulunur.
 Risk
grubu C’de ise hastalarda klinik kardiyovasküler
hastalık ve hedef organ tutulumu mevcuttur.
Kan basıncı düzeyi ve risk grupları ile yapılan
sınıflandırma doğrudan tedavi yaklaşımı ve prognozun
belirlenmesi ile bağlantılıdır.
Beyaz önlük hipertansiyonu

Beyaz gömlek hipertansiyonu, doktor
ofisinde ölçülen kan basıncının yüksek
düzeylerde olmasına karşın, günün diğer
saatlerinde evde veya klinik dışında
ölçülen kan basıncının normal bulunması
haline denir.
Beyaz önlük hipertansiyonu
kişide bu tanıyı koymak için doktor ofisinde onar dakika
ara ile en az iki kez ölçülen kan basıncının 140 /90
mmHg’dan, yüksek olmasına karşın,
 ofis dışında ölçülen kan basınçlarının < 140/90 mm Hg
olması veya ambulatuar kan basıncı ölçümlerinde 125/80
mmHg’nın altında değerler elde edilmesi gerekir.
 Hemen hatırlanması gereken bir nokta da ambulatuar
kan basıncı ölçümlerinde ilk saatlerde “beyaz gömlek
etki” sinin görülebileceğidir .

Beyaz önlük hipertansiyonu
Türkiye’de yapılan bir çalışmada, bu oran
kadınlarda %23, erkeklerde %12 civarında
bulunmuştur
Hipertansiyonda klinik değerlendirme
1)Kan basıncının kronik olarak yüksek
olduğunu doğrulamak ve düzeyini saptamak
2)Sekonder hipertansiyonun var olup
olmadığını, varsa nedenini saptamak
3)Hedef organ hasarının varlığı ve yaygınlığını
değerlendirmek
4)Prognozu ve tedaviyi etkileyebilecek diğer
kardiyovasküler risk faktörlerini ve klinik özellikleri
araştırmak.


ANAMNEZ
 Hipertansiyonlu
bir hastanın klinik
değerlendirilmesi anamnezle başlar.
a) Hipertansiyon, diyabet, dislipidemi, kalp
yetersizliği, serebrovasküler olay veya böbrek
hastalığı ile ilgili aile anamnezi.
b) Kan basıncı yüksekliğinin süresi ve daha
önceki düzeyleri ile daha önce uygulanan
antihipertansif tedavinin sonuçları ve yan etkileri.
ANAMNEZ
c) Hastanın koroner kalp hastalığı, kalp
yetersizliği, serebrovasküler hastalık periferik
damar hastalığı, diabetes mellitus, gut,
dislipidemi, bronkospazm, seksüel disfonksiyon,
böbrek hastalıkları ve diğer önemli hastalıkları ile
ilgili geçmişi, bu klinik tablolarla ilgili şimdiki
semptomları ve bu tabloların tedavisi için
kullanılan ilaçlar ve sonuçları ile ilgili bilgiler.
d) Sekonder hipertansiyon nedenleri ile ilgili
olması olası semptomlar.
ANAMNEZ
e) Hastanın diyetteki yağ, tuz ve alkol
alışkanlıkları,sigara içip içmediği ve içiyorsa
süresi ve miktarı, fizik aktivite alışkanlıkları ve
vücudundaki yağ fazlasını ortaya koymak
açısından gençliğindeki ve şimdiki ağırlığı
arasındaki fark.
 f) Kan basıncını arttırması olası ilaçlar ve
maddelerin kullanımı ile ilgili anamnez (örneğin
oral kontraseptifler, nonsteroid antiinflamatuar
ilaçlar, meyan kökü, kokain, amfetamin
türevleri, eritropoetin, siklosporinler, steroid
hormonlar).

ANAMNEZ
 g)
Hipertansiyonun seyri ve sonuçlarına etki
edebilecek kişisel psikososyal ve çevresel
faktörler (örneğin aile yapısı, çalışma ortamı,
eğitim düzeyi, sosyokültürel ve sosyoekonomik
yapısı)
Fizik muayene
Hipertansiyonlu bir kişide, kan basıncının
ölçümü dışında tam bir fizik muayene yapılmalı
ve muayene sırasında özellikle aşağıdaki noktalara
dikkat edilmelidir.
a) Kan basıncının her iki koldan ve en az iki
kere ve ilgili bölümdeki kurallara uygun bir
şekilde ölçülerek kaydedilmesi.
 b)
Hastanın boy ve kilosunun ölçümü ve vücut
kitle indeksinin hesaplanması (kilogram olarak
ağırlığın metre olarak boy’un karesine
bölünmesi).
FİZİK MUAYENE
 c)
Kardiyovasküler sistemin ayrıntılı muayenesi,
bu arada kalp boyutları, ritm bozuklukları, 3.
ve/veya 4. ses duyulup duyulmadığı ve kalp
yetersizliği bulunup bulunmadığının saptanması.
d) Boyun muayenesinde karotis üfürümlerinin,
venöz dolgunluğun ve tiroid büyümesinin olup
olmadığının tesbiti.
e) Ekstremitelerde periferik arter nabızlarında
zayıflama veya kaybolma, arteryel üfürüm ve
ödem aranması.
FİZİK MUAYENE

f) Akciğerlerde rallerin ve bronkospazmın araştırılması.

g) Batın muayenesinde üfürüm, anormal pulsasyon,
böbreklerde büyüme veya başka kitle olup olmadığının
incelenmesi.

h) Göz dibinin ve serebrovasküler hasar açısından sinir
sisteminin incelenmesi.
Labarotuvar
 Hipertansiyonlu
hastalarda yapılacak
laboratuvar incelemeleri, gerçekçi bir risk
belirlemesi yapılması, hedef organ hasarının
ve diğer klinik tabloların ortaya çıkartılması
ve sekonder hipertansiyonun ekarte edilmesi
amaçlarına yöneliktir. Bu amaçla yapılacak
olan incelemeler


birinci basamak temel laboratuvar
incelemeleri,
ikinci basamak laboratuvar incelemeleri ve
Birinci basamak temel laboratuvar
incelemeleri
 Rutin
idrar analizi
 Basit
kan sayımı
 Kan
şekeri
 Elektrokardiyografi
 Akciğer
grafisi
İkinci basamak temel laboratuvar incelemeleri
 Tam
kan sayımı
 Kreatinin
 Sodyum
 Potasyum
 Total
kolesterol
 HDL-kolesterol
 Açlık
trigliseridi
 LDL-kolesterol
Gereğinde yapılacak laboratuvar
incelemeleri











Kreatinin klirensi
Mikroalbuminüri
24 saatlik idrarda protein
Kan kalsiyumu
Ürik asit
LDL-kolesterol, apolipoproteinler, lipoprotein elektroforezi ve
diğer lipid analizleri
Hemoglobin A1C ve/veya fruktozamin
TSH
PRA, aldosteron ve katekolaminler
Ekokardiyografi
Kraniyal, renal ve periferik arterlerin ultrasonografi/ Doppler
incelenmesi
Gereğinde yapılacak incelemeler
Sekonder hipertansiyonun nedenlerini veya hedef
organ hasarı/klinik kardiyovasküler hastalık varlığını
ve şiddetini ortaya çıkarmak amacına yöneliktir.
 EKG’de sol ventrikül hipertrofisinin saptanması
durumunda bunun ekokardiyografi ile kanıtlanması
gereklidir.
 Kraniyal, renal veya periferik arter darlıklarından ya da
aort anevrizmasından şüphe edilmesi durumunda bu
damarlar ultrasonografi ile ayrıntılı bir şekilde
incelenmelidir .

HİPERTANSİYON SINIFLAMA
I.
SİSTOLİK VE DİYASTOLİK
HİPERTANSİYON
Primer
(esansiyel hipertansiyon)
Sekonder hipertansiyonlar
1-SEKONDER HİPERTANSİYON
 Renal
hipertansiyon
 Renal parankimal hipertansiyon
 Renovasküler hipertansiyon
 Renin salgılayan tümörler
 Renoprival hipertansiyon
 Primer sodyum retansiyonu (Liddle sendromu,
Gordon sendromu)
2-ENDOKRİN NEDENLER
 Akromegali
 Hipotiroidi
 Hipertiroidi
 Hiperkalsemi
 Sürrenal
(hiperparatiroidi)
kökenli hipertansiyonlar
ENDOKRİN NEDENLER

Sürrenal korteks kökenli hipertansiyonlar

Cushing sendromu

Primer hiperaldosteronizm,

Konjenital sürrenal hiperplazisi

Sürrenal medüllasına bağlı hipertansiyon: Feokromositoma

Sürrenal hormonlarının alınmasına bağlı hipertansiyonlar

(meyan kökü, anabolik steroidler, iyatrojenik glukokortikoid fazlalığı, kontraseptifler ve
benzeri östrojen içeren ilaçlar, sempatomimetik ilaçlar, tiramin içeren yiyecekler ile
birlikte peynir, şarap gibi ürünlerin alınması, monoaminooksidaz inhibitörü
antidepresifler).

Sürrenal dışı kromaffin tümörler

Karsinoid
 3-Aort
koarktasyonu
 4-Gebeliğe bağlı hipertansiyon
 5-Nörolojik bozukluklara bağlı
hipertansiyon
 6-Fiziksel ve mental stres
 7-İntravasküler hacim artışı
SİSTOLİK HİPERTANSİYON
 1-Artmış
kalp debisi

Aort kapak yetersizliği

Arteriovenöz fistül

Hipertiroidi

Beriberi

Hiperkinetik dolaşım yaratan diğer nedenler
 2-Aort rijiditesindeki artış (yaşlılardaki sistolik hipertansiyon)
Hipertansiyonun nedenlerinin araştırılması
gerekenler
 1.
Yaş, anamnez, fizik muayene, hipertansiyon
şiddeti veya temel laboratuvar incelemelerinin
sekonder hipertansiyonu akla getirdiği kişiler
2. İlaç tedavisine yanıtı zayıf olan hastalar
3. Hipertansiyonu kontrol altında iken
yükselmeye başlayan hastalar
4. Evre III hipertansiyonu olanlar
5. Ani başlayan hipertansiyonu olanlar
Hipertansiyonda primer koruma
 Gözleme
dayanan ve randomize çalışmalar
göstermektedir ki, kan basıncı toplumun yaşam
biçimine, özellikle beslenme özelliklerine sıkıca
bağlıdır. Bunlar arasında fazla kalori alınması,
tuzlu yeme alışkanlığı, yetersiz potasyum
alımı, aşırı alkol tüketimi ve sedanter hayat
sayılabilir.
 Otuziki
ülkeden 10.000’i aşkın genç ve orta
yaşlı erişkini içeren Uluslar arası Tuz
Çalışması, kan basınç düzeyleri ve
hipertansiyon prevalansı ile sodyum ve
potasyum atılımı, beden kitle indeksi ve alkol
 MRFIT
çalışmasında da 11.342 orta yaşlı
erkekte 6 yılda toplanan veriler çok sayıda
besinsel faktörlerin kan basıncını etkilediğini
ortaya koymuştur. Bu çalışmada kan basıncı ile
şişmanlık, doymuş yağ, günlük tuz ve içilen
alkol miktarı arasında doğrusal, potasyum
alımı arasında ters ilişki bulunduğu
gösterilmiştir .
 Dünya
Sağlık Örgütü/Uluslararası Hipertansiyon Derneği
Kılavuz Kurulu’nun ve Hipertansiyon Primer
Prevansiyonu için ABD Çalışma Grubu’nun raporlarında,
koruyucu tıp ve halk sağlığı için aşağıdaki öneriler
belirlenmiştir:
 Vücut
ağırlığının kontrol altında tutulması ve fiziksel
aktiviteyi arttırma
 Ilımlı
miktardan (günde 26 g etanol’dan) fazla alkol
içilmemesi
 Günlük
sodyum miktarı günde < 6 g tuz (< 2. 4 g Na)
sınırlanması
 Hipertansiyon
tedavisindeki amaç, morbidite ve
mortalitenin mümkün olan en basit şekilde azaltılmasıdır.
Buna göre tolere edilebilmesi halinde sistolik kan basıncının
140 mmHg’nın, diyastolik kan basıncının ise 90 mmHg’nın
altında tutulması hedeflenmelidir.
 Kan
basıncının azaltılmasına paralel olarak varsa diğer
kardiyovasküler risk faktörleri de kontrol altına
alınmalıdır. Kan basıncının daha da azaltılması özellikle
inme oranının azaltılması, böbrek fonksiyonlarının
korunması ve kalb yetersizliğinin ilerlemesinin
önlenmesinde de yararlı olabilir.
Yaşam tarzı değişikliği ve non-farmakolojik tedaviyle
sağlanan olumlu sonuçlar şunlardır:
 Hastalarda
sistolik kan basıncı ve diyastolik kan
basıncında düşme olur.
 Hipertansiyonla birlikte sık görülen dislipidemi
ve glukoz intoleransında düzelmeye yardımcı
olur.
 Hipertansiyon tedavisi için kullanılan ilaç sayısı
ve dozunu azaltabilir. İlaçların etkisini artırır.
BİREYSEL OLMALI
Yaşam tarzı değişiklikleri ve nonfarmakolojik tedavi uygulamaları her
hasta için bireysel olmalıdır. Bu
uygulamalar yüksek risk grubundaki
hipertansiflerde ilaç tedavisine
başlanmasını geciktirmemelidir.

Sigara

Her sigara içiminden sonra 15-30 dk. süren akut kan
basıncı yükselmesi olur. Klinik uygulamada
saptanamasa bile 24 saatlik ambulatuar kan basıncı
ölçümlerinde yükselmeler gösterilmiştir. Sigara içimi
kardiovasküler riski 2-3 kat artıran bir faktördür.
Kardiyovasküler olumlu etkiler tütün içiminin
bırakılmasından sonraki bir yıl içinde görülür.

Sigara lipid profilini bozar, insülin direncini artırır,
sol ventrikül kütlesinde artış olur ve endotele bağımlı
arteriyel vasodilatasyonda azalmaya yol açar.
BMI

Vücut kütle indeksinin (BMI) 27 veya daha fazla
olması ile kan basıncı yüksekliği arasında ilişki
vardır. Obez hipertansiflerde dislipidemi, insülin
direnci, kardiovasküler olay, diabetes mellitus sıklığı
fazladır. Başlangıçta 5 kg zayıflama, hipertansif
hastaların çoğunda anlamlı kan basıncı düşmesine yol
açar.

Kontrollü klinik çalışmalarda 1 kg zayıflamanın sistolik
ve diyastolik kan basınçlarında 1.6 mmHg ve 1.3
mmHg düşme sağladığı gösterilmiştir. Birlikte fiziki
egzersiz uygulanırsa kan basıncında düşme
artmaktadır.
TUZ
 Klinik,
randomize çalışmalarda hipertansif
hastalarda sodyum alımı günde 80-100 mmol (4.75.8 g) ile kısıtlandığında sistolik kan basıncında
4.8±1 mmHg, diyastolik kan basıncında 2.5±0.7
mmHg düşme görülmüştür . Kan basıncı
düşüklüğünün sağlanması için ortalama 5 haftalık
tuz kısıtlaması yapılmalıdır. Yaşlı hipertansiflerde
bu etki daha fazladır. Hastalara günde 100 mmol
(5. 8 g) den az sodyum ya da günde 6g’dan az
NaCl (tuz) almaları önerilmelidir.
POTASYUM
 Diyetle,
taze meyve ve sebzelerden sağlanan yaklaşık günde
90 mmol potasyum hipertansiflerde kan basıncını düşürür.
Randomize kontrollü klinik çalışmalarda bu düşme sistolik
kan basıncında 4.4 mmHg, diyastolik kan basıncında 2.4
mmHg’dır.
ALKOL

Etil alkol miktarı günlük 28-55 g’ı geçenlerde
hipertansiyon prevalansı fazladır. Bunlarda akut kan
basıncı yükselmesi görülür. Bu kişilerde alkol
antihipertansif ilaçların etkisini azaltır ve inme riskini
artırır. Hafta sonu yoğun alkol alanlarda (5 veya daha
fazla duble), akut alkol kesilmesine bağlı olarak hafta
başında kan basıncı yüksekliği saptanabilir.

Az miktarda günlük alkol kullanımı hiç içmemeye veya
daha fazla alkol kullanmaya oranla daha düşük
koroner arter hastalığı mortalitesi ve morbiditesi ile
birliktedir.
ALKOL TÜKETİMİ
 Alkol
tüketimi günlük 60 ml viski, 300 ml
şarap veya 720 ml birayla sınırlandırılmalıdır.
Zayıf insanlarda alkolün etkisi daha fazla
olabileceğinden kadınlarda ise etil alkolun
emilimi erkeklere göre daha fazla olduğundan
bu kişiler belirtilen değerlerden daha az alkol
kullanmalıdırlar.
FİZİK AKTİVİTE
Sedanter yaşam süren kişilerde hipertansiyon
gelişme riski, düzenli fiziki aktivitesi olanlara göre
%20-50 daha fazladır. Düzenli aerobik (izotonik)
egzersiz yapan hipertansiflerde sistolik kan basıncında
4-8 mmHg düşme olmaktadır. Hipertansif hastalar
haftada en az 3-4 kez hedef kalp hızının %60-70’ine
ulaşacak şekilde 30-45 dk. lık hızlı yürüyüşler
yapmalıdırlar. Bu tip egzersiz koşu veya jogging’den
daha etkilidir.

52000 kişi 15 yıl takip sonucunda :

haftada 16-24 km koşu……………………%21

haftada 40km ve üzeri koşu...............%5
mortalite azalması !!!!!!!!!!!!!!!
Psikolojik stres ve gevşeme teknikleri
Emosyonel stres kan basıncında akut yükselme
yapabilir. Biyolojik-geri besleme(biological feedback), yoga, transandantal meditasyon, psikoterapi
gibi kognitif-davranışsal yaklaşımlar kan basıncında
kısa süreli düşme sağlayabilirler. Ancak bu
yöntemlerin uzun süreli faydalı etkileri
bilinmemektedir. Yapılan bir çalışmada stresi önleme
tedavisinin hipertansiyondan korunmada etkili
olmadığını göstermiştir.
HT TEDAVİ

Antihipertansif ilaç tedavisinde beş grup vardır

Diüretikler

B-blokerler

Kalsiyum kanal blokerleri

ACE (Anjiotensin dönüştürücü enzim )inhibitörleri

ARB(Anjiotensin reseptör blokerleri)
 ******
HERHANGİ BİRİ SEÇİLEBİLİR
DİÜRETİKLER
Tiazid diüretikler (hidroklorotiyazid ındapamide)
etki süreleri 24 saat oral uygulamada iyi tolere edilirler
ve başlangıç hipertansiyon tedavisinde kullanılabilirler
yan etkileri yüksek ama düşük dozda azdır
 Loop diretikleri(furosemide) etki hızlı ve güçlü etki
süresi 6 saat başlangıç hipertansiyon tedavisinde
kullanılmazlar
 K-Tutucu diüretikler(amiloride triamteron)
 Aldosteron reseptör blokerleri(spirinolakton) etki süreleri 12
saat zayıf yavaş etkililer yan etki az

Antihipertansif ilaç tedavisine
bu ilaçtan herhangi biri veya
birkaçı kombine edilerek
başlanabilir

ESC
JNC8, NICE
CCS HT

diüretikler
diüretikler
diüretikler

Beta blokerler
ACE-İ
ACE-İ

ARB
ARB
ARB

KKB
KKB
KKB
beta blokerler

(60 yaşa altı)

 HT
TEDAVİSİNDE KILAVUZLARIN ÖNERİ
BASAMAKLARI
Monoterapi ile hedefe ulaşma
ALLHATT
HOT
LİFE
%26
%33
%10
İlaç tercihi JNC-8
 A-
Bir ilaçla başla maksimum dozuna çık
ikinci ilaçı ekle
 B-
Bir ilaçla başla ilk ilacın maksimum dozuna
çıkmadan ilacı ekle
 C-
Doğrudan iki ilaçla başla
Kombinasyon tedavileri
Tedaviye yanıt oranları %70-80 lere çıkar;

kan basıncı daha çabuk düşürülür

kontrol muayenelerinin sıklığı azaltılabilir
Yan etkiler artmaz tam tersi azalabilir ;
Antihipertansif tedavide doz arttıkça etkinlik lineer
olarak artmaz ancak yan etki belirgin olarak artar.
Maliyet büyük ölçüde artmaz ve gerçekte daha düşük
bile olabilir

 Nefropatili
hastalarda proteinüriyi önlemede
(ileri derece proteinüride sistolik kan basıncı
130 mm-hg altında olmalı) RAAS Blokerlerinin
tek başına veya diğerleriyle (KBY de
Aldesteron antagonistleri hariç) kombine
verilmesi önerildi
 Diyabetik
hastalarda hedef kan basıncı
kılavuzlara göre:
 ESH-ESC (2013) KB<140/85 mm-hg
 CHEP(2013)
KB<130/80 mm-hg
 ADA(2013)
KB<140/80 mm-hg

(genç ve tolere edenlerde
<130/80)
JNC 8
 JNC
8 e göre 18 yaş üzere popülasyonda
KB Eşik değeri >140/90 mm-hg KB
Hedef değer <140/90mm-hg başlanacak
ve eklenecek tedavi ;

ARB
ACE veya
Yaşlılarda tedavi başlama sınırı
 >=
160 mm-hg olarak değiştirildi.
 80 yaş üzeri hastalarda hedef kan
basıncı 140-150 mm-hg arası verilmiştir.
 8o yaş altı 140-159mm-hg aralığında da
tedavi düşünülebilir
Türk Hipertansiyon Uzlaşı Raporu-2016
 Genel
popülasyonda tedaviye başlama
eşik değeri sistolik kan basıncının 140 ve
üzeri veya diyastolik kan basıncının 90
ve üzeri iken 80 yaş ve üzeri bireylerde
sistolik kan basıncı 160mm-hg ve
üzeridir
Dirençli hipertansiyon
 Eğer
kan basıncı yeterli dozda verilen ve
en az biri diüretik olan üç ilaçla kontrol
edilemiyorsa ;hastada dirençli
hipertansiyon var olduğu düşünülmeli ve
bu durumda uzmana sevk ve diğer
tedaviler gündeme alınmalıdır
TEŞEKKÜRLER…....
Download