Cumhuriyet Halk Partisi

advertisement
1
Cumhuriyet Halk Partisi
CHP Genel Başkan yardımcısı Sezgin Tanrıkulu,
“Ülkemizde binlerce çocuk, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları
Günü’ne her türlü haksızlığa, gadre ve ayrımcılığa maruz
kalarak giriyor” dedi.
Tarih : 20.11.2012
-“Çocuk
hakları
açısından
Türkiye’nin
halinin içler
acısı olduğunu “
belirten
Tanrıkulu yazılı
bir açıklama
yaptı.
-“Emek sömürüsünden istismara, fiziksel ve duygusal şiddetten, ekonomik,
sosyal ve siyasal problemlere kadar hayatın her alanında geleceklerinin
önüne set konmuş çocukların yaşam koşullarını düzeltmek için ne yazık ki
gerekli çaba sarfedilmiyor” diyen CHP Genel Başkan yardımcısı Sezgin
Tanrıkulu’nun yazılı açıklaması şöyle;
“Ülkemizde binlerce çocuk, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne her türlü haksızlığa,
gadre ve ayrımcılığa maruz kalarak giriyor. Emek sömürüsünden istismara, fiziksel ve
duygusal şiddetten, ekonomik, sosyal ve siyasal problemlere kadar hayatın her
alanında geleceklerinin önüne set konmuş çocukların yaşam koşullarını düzeltmek için
ne yazık ki gerekli çaba sarfedilmiyor.
Yirmi üç yıl önce bugün, tüm çocukların haklarının korunması ve yaşama geçirilmesi
açısından çok önemli bir kilometre taşı olan Çocuk Haklarına Sözleşmesi, imzaya açıldı.
Çocuk Hakları Sözleşmesi, tüm çocuklar için yaşama, gelişme, korunma, çocuğun
görüşünün alınması, çocuğun yararının temel alınması ve çocuklara yönelik her türlü
ayrımcılığın önlenmesini güvence altına almaktadır.
Türkiye, 1994 yılında BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne taraf olmuştur ve bu sözleşme
çerçevesinde çocuklara ilişkin yükümlülükleri bulunmaktadır.
Cumhuriyet Halk Partisi
-1/5-
20.11.2012
2
AKP hükümeti, 2002’den bu yana yaptığı yasal düzenlemelerde, çocuk haklarına ilişkin
yükümlülüklerin yerine getirdiği izlenimini vermeye çalışsa da, Türkiye’de çocukların
hakları hukuki güvence altında değil.
İşin aslı, Sözleşme’nin halen iç hukukumuza aktarılmadı. Anayasa başta olmak üzere,
en az 30 yasada sözleşmeye uygun değişiklik yapılması gerekiyor. Üstelik bu 30
yasanın büyük kısmı da zaten, AKP tarafından çıkarılmış yada üzerinde değişiklik
yapılmış yasalardan oluşmakta.
Yani, AKP bilerek Sözleşme’nin gereklerini yerine getirmiyor.
Türkiye’de siyasî iktidar, çocuklar için iyi bir gelecek kurmak bir yana dursun,
hâlihazırdaki uygulamalarıyla çocukların bugününü de adeta ipotek altına alıyor. Başta
eğitim ve adalet sisteminde çocuklar aleyhine sürmekte olan uygulamalar uluslararası
kurum ve kuruluşların da dikkatinden kaçmıyor. Nitekim Birleşmiş Milletler Çocuk
Hakları Komitesi’nin 15 Haziran 2012 tarihli değerlendirme raporunda Türkiye çocuk
hakları konusunda adeta yerden yere vuruluyor.
“Çocuk Adalet Yönetimi”, “Sokak Ortamındaki Çocuklar”, “Çocuk İşçiliği Dâhil Ekonomik
Sömürü”, “Sığınmacı ve Mülteci Çocuklar”, “Özürlü Çocuklar”, “Çocuklara Yönelik
Şiddet”, “İşkence, Zalimane ve İnsanlık Dışı Davranış veya Aşağılayıcı Muamele veya
Cezalandırma” ve “Yaşama, Hayatta Kalma ve Gelişme Hakkı” gibi başlıklar altında
Türkiye’nin çocuk politikasının değerlendirildiği BM Raporu, siyasî iktidar için kırıklarla
dolu bir karnedir.
Aşağıdaki, BM Raporu’ndan ve devletin kendi istatistiklerden de anlaşıldığı üzere
Türkiye’nin çocuk hakları konusunda acil tedbirler alması ve bunun için de kapsamlı bir
yol haritası hazırlaması gerekiyor. Aksi halde hem çocukların hayatı hem de ülkenin
geleceği karanlık görünüyor! Çocukların seçimlerde kullanacak oyları yok. Erişkinlerin
hamasi nutuklarına, siyasetçilerin vaatlerine de bakmıyorlar. Hep söylediğimiz gibi, biz
bu dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık. O nedenle de onların bugününü ve yarınını
teminat altına alacak her türlü çabayı sarfetmek bir lütuf değil, temel vazifemizdir. O
bakımdan siyasî parti, ideolojik görüş farklılığı demeden hep beraber çocukların
göğüsleyemeyeceği kadar ağır olan sorunlarını gidermek için elimizden gelen her türlü
çabayı ortaklaşarak yürütmek zorundayız.
Türkiye’de Çocukların Hali İçler Acısı
2012’nin ilk yarısında yayınlanan Birleşmiş Milletler Çocuk Raporu, çocukların yaşam
koşullarının iyileştirilmesi için gerekli olan asgari çabadan bile kaçınıldığını ortaya
koymaya yetiyor.
Tesadüfe bakın ki, Rapor’un yayınlanmasından bir ay önce, 4 Mayıs 2012’de, Türkiye’de
çocuklara yönelik uygulamaların simgesi olabilecek bir hadise yaşandı. Hatırlanacağı
gibi 4 Mayıs 2012 tarihinde Rize’nin Fındıklı Ahmet Şahinler Anaokulu öğrencileri, Trafik
Haftası etkinlikleri kapsamında, ilçe emniyet müdürlüğündeki nezarethaneye kapatılıp
“hatıra fotoğrafı” çekilmiş, bu fotoğraf da okulun web sitesinde yayınlanmıştı. Aslında o
“hatıra fotoğrafı”, hükümetin çocuğa bakışını özetler nitelikteydi.
Gündem Çocuk Derneği’nin verilerine göre 2011 yılında, devlet eliyle ortaya çıkan
Cumhuriyet Halk Partisi
-2/5-
20.11.2012
3
yaşam hakkı ihlalleri neticesinde 50 çocuk yaşamını yitirdi. 2012’ye saatler kala, 28
Aralık’ta, Uludere’de gerçekleştirilen hava operasyonu sonucu yaşamını yitiren 35 sivilin
19’u çocuklardan oluşuyordu.
2011 yılında, devlet önlem almadığı için 765 çocuk çeşitli afetlerden, trafik kazalarından,
soba zehirlenmelerinden, yangınlardan, besin zehirlenmelerinden dolayı hayatını
kaybetti.
AKP iktidarı döneminde, özellikle 2006 yılından itibaren yüzlerce çocuk, Terörle
Mücadele Yasası kapsamında, taş veya slogan attıkları gerekçesiyle hapislere atıldı,
atılıyor. Her ne kadar AKP, TMY’de çocuklar lehine düzenleme yaptığını ileri sürse de,
BM Raporu’nda da vurgulandığı gibi, sorunlar olduğu gibi devam ediyor. 2012’nin
istatistikleri, önümüzdeki aydan itibaren kamuoyuna yansıyacaktır ama BM Raporu’nun
da vurguladığı gibi, 2012 yılı, çocuklar açısından önceki yılları aratmayacak
uygulamalara sahne oldu.
23 Nisan’ın arifesinde, Adana’da bir gösteriye katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan
ve daha sonra serbest bırakılan 4 ilköğretim öğrencisi hakkında 30’ar yıl hapis cezasıyla
dava açıldı. Benzer davaların çetelesini tutmaya kalksak, ülkemizin çocuklar için devasa
bir hapishaneye çevrildiğini görürüz.
Oysa Tokyo Kuralları olarak bilinen “Hapis Dışı Önlemlerle İlgili Birleşmiş Milletler Asgari
Standart Kuralları”nın genel prensipler bölümünde, tutuklamanın en son uygulanacak
tedbir olduğu şu sözlerle vurgulanır. “Yasal koruma araçlarına ve hukuk kurallarına
uygun olarak, suçluların toplum içinde ele alınmasına özen gösterilmeli, yasal önlemlere
ya da dava açma yoluna başvurmaktan mümkün olduğu kadar kaçınılmalıdır.”
20 Kasım 1959’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş olan Çocuk
Hakları Bildirgesi’nin 2. İlkesi ise şunu emreder: “Çocuklar özel olarak korunmalı, yasa
ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal olarak
sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi
sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları
gözetilmelidir.”
Ne yazık ki rakamlar, Türkiye’nin bu temel vurguya çok uzak durduğunu ortaya koyuyor.
Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre 2003-2011 yılları arasında Çocuk
Mahkemelerinde 3 bin 293, Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerinde 3 bin 17 ve Ceza
Mahkemelerinde de 2 bin 420 çocuk yargılandı.
AKP iktidarı döneminde, çocuk mahkumların sayısında patlama oldu ve artık
bu konuda istatistik tutulmuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine
göre 2001 yılında cezaevlerinde 0-18 yaş grubunda 807 çocuk bulunurken,
2008 yılında bu rakam 2.528 kişiye ulaşmış durumdaydı. TÜİK de, 2008
yılından bu yana cezaevlerindeki çocuk istatistiği yayınlamıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi
-3/5-
20.11.2012
4
2012 yılında cezaevindeki çocukların sayısı Adalet Bakanı tarafından 3.777
olarak açıklandı. Bildiğimiz tek rakam bu; bu da yaklaşık yüzde 470’lik bir
tartış demek.
Tutukluluk koşullarının da, çocuklara uygun olduğuna yönelik ciddi şüpheler var.
2011’de Pozantı ve Erzurum Cezaevlerinde, çocuk tutuklu hükümlülere yönelik cinsel
taciz vakaları basına yansıyabilen olaylar arasındaydı.
Devletin himayesindeki çocukların durumu da karanlık. TÜİK verilerine göre,
2007 yılında barındıkları kurumdan kaçmaları, nedeniyle güvenlik birimlerine
getirilen çocuk sayısı 47 idi. 2010 yılındaysa ise bu sayı 868’e yükseldi.
Yukarıda resmi verilerle gözler önüne serilen, Türkiye’de çocuk haklarına ilişkin
tablonun sadece bir parçası. Bütün tablo bu kadarla sınırlı değil elbette.
Bugün, Türkiye’nin başbakanı, ilgili bakanları veya herhangi bir kamu kurumu;
Örneğin çalıştırılan toplam çocuk sayısını, sokakta çalıştırılan veya sokakta yaşamak
durumunda kalan çocuk sayısını, kayıt dışı işletmelerde çalışmak zorunda bırakılan
çocuk sayısını bilmemektedir.
Bildiğimiz ise AKP iktidarları döneminde hızla artan yoksulluk, öncelikle çocukları
etkilemekte ve onların yaşama ve sağlıklı gelişme koşullarından yoksun bırakmaktadır.
Bu yoksulluk, en iyimser tahminlere göre 1 milyondan fazla çocuğu çalışmak zorunda
bırakmaktadır ve bu çocukların yaklaşık 650 bini, her türlü güvenlik önleminden uzak,
çok elverişsiz koşullarda çalıştırılmaktadır.
12 yıllık AKP iktidarı, çocuk hakları konusunda gerekli yasal düzenlemeleri
yapmak, gelir dağılımını yoksul kitleler açısından düzeltmek ve yoksulluğu
azaltmak için adım atmamakta direnmektedir.
TÜİK verilerine göre 2011-2012 eğitim yılında ortaöğretimde net okullaşma
oranı %67.37. Buna göre, ortaöğretim çağındaki çocukların %32’si, eğitimine
devam edemiyor.
Gene TÜİK verilerine göre, 15 yaş altı nüfusta yoksulluk oranları, genel yoksulluk
oranlarının neredeyse bir buçuk katı oranında.
Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin de (TÜKD) geçtiğimiz günlerde dikkat
çektiği gibi, Türkiye’de toplamda 181 bin çocuk gelin ve binlerce çocuk anne
var. 18 yaşının altındaki kızlarını evlendirmek için mahkemelere başvuran
ailelerin sayısında %94,2 oranında artmış durumda.
TÜİK verilerine göre, 16-19 yaş grubunda sadece, 2011 yılında 14.217 ’çocuk
damat’, 130.647 ‘çocuk gelin’ söz konusu. Resmi rakamların, gerçek tabloyu
yansıtmaktan çok uzak olduğu söyleniyor.
Cumhuriyet Halk Partisi
-4/5-
20.11.2012
5
Bu rakamlar bile, Avrupa ülkeleri ile karşılaştırılamayacak boyutta.
Gezici Araştırma’nın 38 ilde gerçekleştirdiği çalışmaya göre, Türkiye’de
çocukların dörtte biri evlendiriliyor. Evlendirilen çocukların dörtte üçünün de
kendisi çocuk sahibi.
Gene TÜİK verilerine göre, 2001 yılında 60 olan 15 yaş altı intihar sayısı, 2011
yılında 103’e ulaşmış durumda.
Dahası, bebeklikten yeni çıkan çocuklar intihar ediyor; 2012 yılı Eylül ayında Kayseri’de
U.T, Kasım ayında Siirt’e P.Ç intihar etti, her iki çocuk da 8 yaşındaydı.
BM Çocuk Hakları Komitesi, Türkiye’ye başta ayrımcılık yasağının etkin olarak
uygulanması olmak üzere, çocuğa karşı şiddet, katılım hakkı, örgütlenme ve ifade
özgürlüğü, engelli çocukların haklarının sağlanması, yoksulluk, eğitim hakkı ve paralı
eğitim, sağlık hakkı, dil hakları, işkence ve kötü muameleden korunma, çocuk adalet
sistemi, bilgiye erişim hakkı, çocuk pornosu ve fahişeliği, çocuk ticareti, çocuk emeği
kullanımı ve korunma ve bakım konusunda kaygı ve tavsiyelerini iletmiştir.
Komitenin Türkiye’ye tavsiyeleri sözleşme tarafından güvence altına hakların tümünü
kapsamaktadır ve bu tavsiyeler aynı zamanda çocuk hakları açısından Türkiye’nin içler
acısı halini gözler önüne sermektedir.
Cumhuriyet Halk Partisi
-5/5-
20.11.2012
Download