Gümrük Birliğinin Dış Ticaretimiz Üzerine Etkileri

advertisement
Gümrük Birliğinin Dış Ticaretimiz Üzerine Etkileri
{yootooltip title=[
]}Ankara - 1985 mezunu{/yootooltip}Nejat Çoğal
Gümrük Muhafaza Başkontrolörü
1. GENEL DEĞERLENDİRME
Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), 1957 yılında, bir gümrük birliği şeklinde kurulmuş ancak
ileride geniş kapsamlı bir ekonomik ve siyasi birlik oluşturmayı hedeflemiştir. Topluluk üyeleri, 1
Temmuz 1968 tarihinde birbirlerine uyguladıkları gümrük tarifelerini tümüyle ortadan kaldırarak
Ortak Gümrük Tarifesini yürürlüğe koymuşlar ve böylece kendi aralarında gümrük birliğini
tamamlamışlardır.[1]
Öte yandan, Ankara Anlaşması’nın 4’üncü maddesi, geçiş dönemi içinde Türkiye ile Topluluk
arasında bir gümrük birliğinin gittikçe gelişen bir şekilde yerleşmesini öngörmüştür. Bu
kapsamda, özellikle geçiş dönemi(1.1.1973–31.12.1995) içinde Türkiye’nin Toplulukla ticari
ilişkileri artmış, AET, Geçici Anlaşma ile 1971 yılından itibaren bazı sınırlı sayıda ürün dışında
(pamuk ipliği, makine halıları gibi) Türkiye kaynaklı tüm sanayi ürünlerine karşı gümrük
vergilerini sıfırlamıştır. Türkiye ise, Topluluk çıkışlı sanayi ürünlerine karşı gümrük indirimlerini
aşamalı olarak gerçekleştirmiş ve 1995 yılına gelindiğinde 12 ve 22 yıllık sanayi ürünleri
listelerinde ve Avrupa Birliği’nin (AB) Ortak Gümrük Tarifesi’nde %80’in üzerinde uyum
sağlamıştır.
Türkiye-AB arasında cereyan eden zorlu müzakereler neticesinde, 6 Mart 1995 tarihli 1/95 sayılı
Ortaklık Konseyi Kararı alınmıştır. Bu karara göre, Türkiye-AB Gümrük Birliği 1 Ocak 1996
tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir. 1996 yılından itibaren Avrupa Birliği çıkışlı tüm sanayi
ürünleri ile işlenmiş tarım ürünlerine karşı gümrük vergisi ile eş etkili vergiler ve miktar
kısıtlamalarını kaldırılmış, üçüncü ülkelere karşı ise AB’nin Ortak Gümrük Tarifesi uygulanmaya
başlanmıştır. Böylece, Taraflar arasındaki ilişkilerde, Ankara Anlaşması’nda öngörülen son
döneme geçilmiştir.
Diğer taraftan, Avrupa Toplulukları’nın (AT) üçüncü bir ülke ile gerçekleştirdiği ilk gümrük birliği
olan AT-Türkiye Gümrük Birliği, Türkiye’nin Tek Pazara ayrıcalıklı bir şekilde girmesine izin
veren ve Türk ekonomisinin rekabet gücünü artıran önemli bir adım olarak da
değerlendirilebilir.[2]
Her ne kadar başlangıçta, Türk sanayisinin güçlü Avrupa sanayisi karşısında rekabet gücü
olmadığı, üstlenilen tek taraflı yükümlülükler ile alternatif dış pazarlara girişin kısıtlanacağı ve
1/9
Gümrük Birliğinin Dış Ticaretimiz Üzerine Etkileri
Gümrük Birliği’nin AB ile gerektiği gibi müzakere edilemediği yönünde olumsuz eleştiriler
yapılmış olsa da, Gümrük Birliği’nin sanılanın aksine Türk Dış Ticareti üzerinde köklü bir
değişikliğe yol açmadığı görülmektedir.
Diğer taraftan, Gümrük Birliği’ni, Türk dış ticaretindeki değişimleri tek başına belirleyen bir süreç
olarak değerlendirmek yeterli olmayacaktır. Bu çerçevede öncelikle 5 Nisan 1994 tarihinde
yaşanan ekonomik kriz ile meydana gelen devalüasyonun yarattığı sorunların ve 1997 yılında
Dünya ekonomisinde patlak veren Asya, ardından Rusya krizlerinin değerlendirmelerde dikkate
alınması gerekmektedir. Ayrıca 1998 Mart ayı itibariyle Türkiye ekonomisinde yaşanan ciddi
durgunluğu, 1999 yılında gerçekleştirilen genel seçimler, Ağustos ve Kasım aylarında yaşanan
deprem felaketlerinin izlemesi de, bu dönemde Türkiye-Avrupa Birliği dış ticaretinin yapısını
etkilemiştir. Son olarak Türkiye’nin kronik enflasyon sorununa çözüm bulmak amacıyla 2000
yılında uygulamaya koyulan Ekonomik İstikrar Programının, Kasım 2000 ve Şubat 2001
tarihlerinde yaşanan krizlerle hedeflerinden sapmasıyla oluşan istikrarsızlık ve devalüasyon,
2001 yılı ilk yarısındaki dış ticaret rakamlarında belirleyici olmuştur.[3]
2. AB’NİN DIŞ TİCARETİMİZ İÇİNDEKİ PAYI
Gümrük Birliği öncesinde Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olan AB, Gümrük Birliği sonrasında
da bu özelliğini devam ettirmiştir. Bir başka deyişle, Gümrük Birliği, Türkiye’nin dış ticaretinin
coğrafi dağılımında önemli bir değişikliğe yol açmamıştır. 1993-1995 yılları arasında, dış
ticaretimiz içinde ortalama %45 olan AB’nin payı, 1996-2005 yıllarını kapsayan dönemde
ortalama %50 olmuştur. Bunda, Gümrük Birliği’nin, 1971 yılından beri zaten aşamalı olarak
gerçekleştirilmiş olması ve 1996 yılına gelindiğinde ise gümrük tarifelerinde uyumun yaklaşık
%80 oranında sağlanmış olmasının önemli bir payı vardır. Öte yandan, AB gibi güçlü bir
ekonominin Türkiye’nin dış ticaretinde istikrarlı bir şekilde ve en büyük paya sahip olmasının,
Türk ekonomisinin Dünya ekonomisinde yaşanabilecek krizlerden daha az etkilenmesine
yardımcı olabilecektir.
Tablo 1 : Türkiye’nin Dış Ticareti ve AB’nin Payı
İhracat İthalat Hacim Açık
1971 676
1.171 1.847
1980 2.910 7.909
10.819
Yıllar Genel
İhracat İthalat Hacim Açık
-495
329
582
911
-4.999
(milyon
İhracat İthalat Hacim
-253
0,49 0,50 0,49
1.300 2.360 3.660 -1.060
0,45
0,30
0,34
1993 15.348 29.429 44.777
-14.081 7.289 10.950 18.239 -3.661
0,47
0,37
0,41
1994 18.105 23.270 41.375
-5.165
8.269 10.279 18.548 -2.010
0,46
0,44
0,45
1995 21.636 35.707 57.343
-14.071 11.078 16.760 27.838 -5.682
0,51
0,47
0,49
1996 23.224 43.626 66.850
-20.402 11.548 23.138 34.686 -11.590 0,50
0,53
0,52
2/9
Gümrük Birliğinin Dış Ticaretimiz Üzerine Etkileri
1997 26.261 48.559 74.820
-22.298 12.248 24.870 37.118 -12.622 0,47
0,51
0,50
1998 26.974 45.921 72.895
-18.947 13.498 24.075 37.573 -10.577 0,50
0,52
0,52
1999 26.588 40.692 67.280
-14.104 14.333 21.419 35.752 -7.086
0,54
0,53
0,53
2000 27.485 54.149 81.634
-26.664 14.352 26.388 40.740 -12.036 0,52
0,49
0,50
2001 31.342 41.399 72.741
-10.057 16.118 18.280 34.398 -2.162
0,51
0,44
0,47
2002 36.059 51.553 87.612
-15.494 18.459 23.321 41.780 -4.862
0,51
0,45
0,48
2003 47.252 69.339 116.591 -22.087 25.899 33.495 59.394 -7.596
0,55
0,48
0,51
2004 63.121 97.540 160.661 -34.419 34.310 45.373 79.683 -11.063 0,54
0,47
0,50
2005 73.122 116.048 189.170 -42.926 38.312 48.958 87.270 -10.646 0,52
0,42
0,46
Kaynak: DTM, DİE.
Türkiye’nin AB-25’e ihraç ettiği belli başlı sanayi ürünleri cihaz, tekstil ürünleri, motorlu araç ve
otomotiv parçalarıdır. Türkiye’nin AB-25’e ihraç ettiği belli başlı tarımsal ürünler ise meyve,
sebze ve fındık olup, bu durum, Türkiye’nin tarım ürünleri ticaretinde fazla vermesini
sağlamıştır. Türkiye’nin başlıca sanayi ithalat kalemleri ise makineler, kimyevi ürünler, demir ve
çeliktir.[4]
1996’dan itibaren AB’nin Dış ticaretimiz içindeki dağılımı ithalat lehinde değişmiş; 1993-1995
yıllarında ortalama 8.879 milyar dolar olan ihracat payı 1996-2000 yıllarında ortalama 13.196
milyar dolara yükselirken, ithalatta bu pay yıllık ortalama 12.663 milyar dolardan 23.978 milyar
dolara yükselmiştir. 2005 yılında ise AB, 73.122 milyar dolarlık ihracatımızdan 38.312 milyar
dolar, 116.048 milyar dolarlık ithalatımızdan ise 48.958 milyar dolar pay almıştır. Bu tutarların
genel ihracat ve ithalatımıza oranları ise sırasıyla %52 ve %42 olmuştur.
Tablo 2: Türkiye’nin İhracatının İthalatı Karşılama Oranları
ihracat/ithalat
1971
1980
1993
1994
1995
1996
1997
ihracat/ithalat
0,58
0,37
0,52
0,78
0,61
0,53
0,54
Yıllar
Gene
0,57
0,55
0,67
0,80
0,66
0,50
0,49
3/9
Gümrük Birliğinin Dış Ticaretimiz Üzerine Etkileri
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
0,59
0,65
0,51
0,76
0,70
0,68
0,65
0,63
0,56
0,67
0,54
0,88
0,79
0,77
0,76
0,78
Kaynak: DTM, DİE
Diğer taraftan, Türkiye’nin Avrupa Birliği dışında ticaret yaptığı diğer ülke ve ülke grupları ile
Gümrük Birliği sonrası gerçekleştirdiği ticarette de belirgin bir değişiklik olmadığı ve aynı
oranlarda istikrarlı bir artış gösterdiği ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede, Gümrük Birliği’nin Avrupa
Birliği lehine önemli bir ticaret sapması yaratmadığı ve Türkiye’nin diğer dış ticaret pazarlarında
bir kayba yol açmadığını söyleyebiliriz.
3. 1996-2005 DÖNEMİ TOPLAM DIŞ TİCARET KARŞILAŞTIRMASI
Tablo 3’den de görüleceği üzere, 1996-2005 döneminde, Türkiye’nin AB ülkeleriyle olan dış
ticaret açığı, AB dışı diğer ülkelerin toplamıyla olan dış ticaret açığından önemli ölçüde azdır.
Ayrıca, aynı dönemde AB’ye yapılan ihracatımızın ithalatı karşılama oranı %69 iken, AB dışında
kalan tüm ülkelere yaptığımız ihracatın ithalatı karşılama oranı %57 dir. Bu, AB ile olan dış
ticaretimizin, diğer tüm ülkelerle yaptığımız dış ticaret toplamına kıyasla daha dengeli olduğunu
göstermektedir.
Tablo 3 : Türkiye’nin 1996-2005 Dönemi Toplam Dış Ticareti
İhracat
AB
AB Dışı
İthalat
199
182
Açık
289
320
İhracat/ithalat
-90
-138
Toplam Dış Ticaret (1996-2005)
0,69
0,57
Kaynak : DTM
4. AB’YE OLAN DIŞ TİCARETİMİZİN MAL GRUPLARI İTİBARİYLE DAĞILIMI
Türkiye’nin AB’den yaptığı ithalatı mal gruplarına göre değerlendirdiğimizde, 1996-2004 yılları
arasında yatırım mallarının payının ortalama %26.5, ara mallarının payının %57.54 ve tüketim
mallarının payının ise %15.35 olduğunu görmekteyiz.
Tablo 4 : Türkiye’nin AB’nden Olan İthalatının Mal Grupları İtibariyle Dağılımı
Yıl
4/9
Yatır
Gümrük Birliğinin Dış Ticaretimiz Üzerine Etkileri
Pay(%)
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
Değişim (%) Pay (%)
29,4
28,7
50,5
31,9
52,9
29,5
-0,8
29,8
-2
28,4
-15,5
27,3
19,5
23,6
-40,5
23
24,2
22,1
30,6
23,5
52,5
Değişim (%) Pay (%)
63,3
62,5
52,5
55,7
22,2
56,3
8,8
55,1
-5,3
55,2
-10,9
53
19,4
61,1
-20,9
61,8
29,1
60,7
33,4
59
39,4
Değişim (%)
7,3
8,8
87,5
12,4
92,5
14,2
23,2
15
2,5
16,5
-2,7
19,2
45,1
14,2
-49,3
13,7
23,2
16,2
61
16,8
47,9
Kaynak: DTM
1996 yılında, bir önceki yıla göre toplam ithalat %38.1 oranında artarken, sermaye malları
ithalatında %52.9 , ara malları ithalatında %22.2 ve tüketim malları ithalatında %92.5 oranında
artış olmuştur.
Türkiye’nin AB’den gerçekleştirdiği ithalatta yatırım ve ara mallarının ağırlıklı yer tutması,
ithalatın Türk sanayisine yönelik girdi sağlayan sağlıklı yapısını ortaya koymaktadır. Yüksek
teknolojiye dayanan yatırım mallarının ithalatı bu ürünlere bağlı üretimde de ileri teknoloji
kullanımını zorunlu kılmakta, firmaları AR-GE’ ye yönelten bir diğer etken olarak nihai aşamada
üretimin kalitesinde belirleyici rol oynamaktadır.[5]
Tablo 5 : Türkiye’nin AB’ne Olan İhracatının Mal Grupları İtibariyle Dağılımı
Yıl
Pay (%)
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
Yatırım
Değişim (%) Pay (%)
2,9
2,9
26,2
3,4
24,5
3,5
6,8
3,6
15,6
4,4
29
4,6
5,5
6
44,1
6,9
32,7
8,5
63
11
81,8
Ara Malı
Tüketim
Değişim (%) Pay (%) Değişim (%)
32,5
64,6
31,8
25,8
65,3
29,7
32,3
5,6
64,3
2,7
33,5
10,1
63
4
34,2
12,4
62,2
8,8
34,7
8
60,9
4
35,9
4,5
59,5
-1,2
35,7
10,5
58,1
8,4
31,6
1,4
61,4
21,1
30,4
27,4
61
31,8
31,3
45
57,4
32,4
Kaynak: DTM
5/9
Gümrük Birliğinin Dış Ticaretimiz Üzerine Etkileri
İhracatımızın mal grupları itibariyle dağılımını incelediğimizde ise, GB öncesi dönemde olduğu
gibi GB’nin son döneminde de tüketim malları %65.3 ve %57.4’lük paylarla AB’ye yapılan
ihracatın temelini oluşturmuştur. İkinci sırada bulunan ara mallarının oranı ise 1/3 olan
seviyesini korumuş, yatırım mallarının payı iki dönem arasında %2.9’dan %11’e kadar
yükselmiştir. GB öncesi %19 olan tarım ürünlerinin payı, söz konusu dönem sonunda yarı
yarıya azalarak %9’a gerilemiştir. Türkiye’nin AB’ye yönelik ihracatı 11.078 milyar dolardan
34.310 milyar dolara yükselirken, tarım ürünleri ihracatı 1995 yılındaki 2 milyar dolarlık
seviyesini aşamamıştır. Bu durum, Türkiye’nin tarım ürünleri genel ihracatı için de geçerlidir.
1995 yılında 4.1 milyar dolar olan toplam tarım ürünleri ihracatı, 2003 yılında 4.4 milyar dolar
olarak gerçekleşmiştir.[6]
5. GENEL VE AB İLE OLAN DIŞ TİCARETİMİZİN GELİŞİMİ
Grafik 1, 2 ve 3’ü incelediğimizde, Gümrük Birliği döneminde, Türkiye’nin genel ihracat ve
ithalatının, AB’ye olan ihracat ve ithalatı ile paralel bir gelişme gösterdiği ortaya çıkmaktadır. Bu
gelişmenin, AB’nin toplam dış ticaretimiz içinde %50 gibi yüksek bir paya sahip olmasından
kaynaklandığını söylememiz mümkündür. Grafik 1 Ayrıca, Türkiye’nin AB’ye olan ihracatının
ithalatı karşılama oranının, ilk iki yılda gerileme göstermekle birlikte, 1998 yılından itibaren
tekrar yükselişe geçtiği, 2002 yılından bu yana da 1995 seviyesinden daha yukarıda seyrettiği
görülmektedir (1995 yılında AB ile olan İhracat/ithalat oranımız %66 iken, 2005 yılında bu oran
%78 seviyesine çıkmıştır).
Grafik 2
Diğer taraftan, dış ticaret kalemlerindeki gelişme cari işlemler dengesini olumsuz yönde
etkilemiştir. 1995 yılında 2.3 milyar dolar olan cari işlemler açığı, 1996 yılında 5.4 milyar dolara
yükselmiştir. 1997 yılında bavul ticareti hariç, cari işlemler açığı 4.7 milyar dolar olmuştur. [7]
Ancak, bu gelişmenin ne kadarı gümrük birliğine bağlı olarak ortaya çıkmıştır, ne kadarı maliye
politikasındaki genişlemeci eğilimin sonucudur, bunu tespit etmek oldukça zordur.[8]
Grafik 3
Bununla birlikte, Türkiye’nin dış ticaretinin, GB’nden fazla etkilenmediği fakat daha çok kur
politikaları’ndan etkilendiğini söyleyebiliriz. 1990’lı yılların hemen başından itibaren, uluslar arası
kısa vadeli sermaye hareketlerini çekmek için uygulanan aşırı değerlenmiş TL politikası bir
başka deyişle faiz lehine oluşturulan faiz-kur makası ithalatı özendirirken ihracatı
cezalandırmıştır.[9]
6. GÜMRÜK BİRLİĞİNİN TİCARET YAPICI ETKİSİ
GB, teknoloji transferi yoluyla birlik içinde yer alan ülkelerin üretim verimliliğini artırır. Üye
ülkeler arasında ticarete karşı uygulanan tarife ve kotaların kaldırılması sonucunda malların
fiyatları düşer. Bu gelişmeler, ülkeler arasındaki ticaret hacminin ve dolayısıyla daha ucuz ve
kaliteli tüketimin artmasına yol açar.
6/9
Gümrük Birliğinin Dış Ticaretimiz Üzerine Etkileri
Bu kapsamda, Türkiye’nin AB’ne olan ihracatının 1995-2005 yılları arasındaki gelişimine
baktığımızda (Grafik 2), ihracatın istikrarlı bir şekilde ve devamlı olarak arttığını görebiliriz.
Türkiye’nin AB’nden ithalatının da yaklaşık olarak benzer bir seyir gösterdiğini söylememiz
mümkündür(Grafik 1). 1995 yılında AB’ne olan toplam ihracatımız 11.078 milyon $’dan 2005
yılına geldiğimizde 38.312 milyon Dolara yükselmiştir. Aynı şekilde, AB’nden yaptığımız ithalat
aynı yıllarda, 16.760 milyon Dolardan 48.958 milyon Dolara çıkmıştır. Toplam ticaret hacmine
baktığımızda ise, 1995 yılında 27.838 milyon Dolardan 2005 yılında 87.270 milyon Dolara
çıktığını görmekteyiz.
7. GÜMRÜK BİRLİĞİNİN TİCARET SAPTIRICI ETKİSİ
Gümrük Birliği’nin 1996 yılında yürürlüğe girmesiyle, Türkiye-AB arasında gümrük vergileri,
miktar kısıtlamaları ve eş etkili vergiler kaldırılmış, üçüncü ülkelere karşı ise AB’nin ortak
gümrük tarifesi uygulanmaya başlanmıştır. Bu durum, birlik dışında yer alan ülkelerden yapılan
ithalatın pahalı hale gelmesine karşılık Birlik üyesi ülke mallarının ucuzlamasına yol açmıştır.
Ancak, Türkiye’nin AB dışı ülkelerle ikili ticari ilişkilerinin gelişmiş olması nedeniyle, GB’nin
ticaret saptırıcı etkisi çok fazla hissedilmemiştir. Tablo 6’dan da görebileceğimiz gibi, 1995
yılında AB’nden ithalatımızın genel ithalatımız içindeki payı %47 iken, 1999 yılında %53’e
yükselmiş, 2005 yılında ise %42 seviyesine gerilemiştir. Aynı şekilde AB’ne olan ihracatımızın
genel ihracatımız içindeki payı 1995 yılında %51 iken 1999 yılında %54 seviyesine yükselmiş,
2005 yılına gelindiğinde %52 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Bu çerçevede, Türkiye-AB arasında gerçekleştirilen Gümrük Birliği’nin, her ne kadar rekabet
şansı olmayan sektörlerde üretim ve istihdam kaybına yol açması mümkün olsa da, bu süreçte
ülkeye yabancı sermaye ve teknoloji girişinin hızlanması ve sanayinin rekabet gücünün
artmasına katkıda bulunması nedeniyle, Türkiye’nin dış ticaretinde olumlu bir etkisinin olduğunu
söylememiz mümkündür.
SONUÇ
Türkiye’nin 1959 yılında başlayan AB yolculuğu, 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşmasıyla
kurumsal bir niteliğe bürünmüş, 1970 tarihinde imzalanan Katma protokol ile derinlik
kazanmıştır. 1995 yılında imzalanan ve Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin esaslarını düzenleyen
1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararıyla da ilişkilerde son döneme girilmiştir.
Ayrıca, son yıllarda ülkemizde yaşanan demokratikleşme hareketleri ve sağlanan ekonomik
istikrarın, Türkiye-AB katılım müzakerelerinin 3 Ekim 2005 tarihinde başlamasına büyük katkı
sağladığını söylememiz mümkündür.
Gümrük Birliği, Türkiye’nin AB’ne entegrasyonunda bir kilometre taşı olup, nihai hedef AB’ne
tam üyeliktir. Türkiye’nin geleceği, son 200 yıldır izlediği temel politikalara uygun olarak Batı
Dünyası ile entegrasyonda yatmaktadır.[10]
Gümrük Birliği esas olarak, AT’nın 1971 yılında, Türkiye çıkışlı tüm sanayi ürünlerine karşı
gümrük vergilerini tek taraflı olarak sıfırlaması ile başlamıştır. Türkiye ise, Ortaklık Anlaşması
gereğince, Topluluk çıkışlı sanayi ürünlerine karşı gümrük vergilerini aşamalı olarak kaldırma
7/9
Gümrük Birliğinin Dış Ticaretimiz Üzerine Etkileri
yükümlülüğü altına girmiştir.
Türkiye’nin AT’na doğrudan başvuru yapmak yerine bir ortaklık ilişkisiyle Avrupa bütünleşme
sürecine girmesinin nedeni, Türkiye ve AT üyesi ülkeler arasındaki büyük ekonomik, sosyal ve
siyasal farktır. Ortaklık sürecinde, söz konusu farkın giderek kapatılması hedeflenmiştir.
Türkiye-AB Gümrük Birliği bu farkın ekonomik anlamda giderilmesi için önemli bir süreç
olmuştur.[11]
Bu kapsamda, Gümrük Birliği, Türkiye-AB ilişkilerinin daha da derinleşmesine katkıda
bulunarak, malların serbest dolaşımı ve ticaret politikası; gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları
ve eş etkili önlemler ile vergi ve resimlerin kaldırılması; ortak gümrük tarifesi ve tercihli tarife
politikaları; fikri sınai ve ticari hakların korunması alanlarında önemli adımlar atılmasında ve
yasaların yakınlaştırılmasında itici bir güç olmayı başarmıştır.
Bununla birlikte, AB’nin toplam dış ticaretimiz içinde %50 gibi yüksek bir paya sahip olması
nedeniyle, GB döneminde, Türkiye’nin AB ile olan dış ticareti, genel dış ticareti ile paralel bir
seyir takip etmiştir.
Sonuç olarak, Türkiye-AB Gümrük Birliği, her ne kadar Türkiye’nin dış ticaretinde köklü bir
değişikliğe yol açmasa da, gerek ticaretin mal ve ülke bazında çeşitlenmesine ve gerekse
ülkeye yeni teknoloji ve sermaye girişinin hızlanmasına ve rekabetin geliştirilmesine sağladığı
katkılar dikkate alındığında, tam üyelik yolunda atılan çok yararlı bir adım olmuştur.
KAYNAKÇA
DÖNMEZ Mustafa, “Gümrük Birliğinin Ekonomik Etkileri”, DPT, Aralık 1998.
DPT, “Ankara Anlaşması ve Katma Protokol”, Cilt 2, Ağustos 1993
DPT, “Avrupa Topluluklarını kuran Temel Anlaşmalar(AKÇT, AET, AAET)”, Cilt 1,Ağustos 1993.
KARLUK Rıdvan,“Avrupa Birliği ve Türkiye”, Beta Basım A.Ş. , İstanbul 2002.
LITTOZ-MONNET Annabelle, VILLANUEVA PENAS Beatriz, “Turkey and The European Union,
the İmiplications of a Spesific Enlargement”, sf. 3.
http://www.irri-kiib.be/papers/050404Turquie-ALM-BVP.pdf
ÖZEN Çınar, “Türkiye-Avrupa Topluluğu Gümrük Birliği ve Tam Üyelik Sürecine
1.Baskı, Mayıs 2002.
Etkileri”,
SOĞUK Handan, İKV, http://www.ikv.org.tr/arastirmalar/degerlendirmeler/degerlendirmeler.html
ŞAHİNÖZ Ahmet, “AB-Türkiye: Ticari İlişkiler ve Gümrük Birliği”, İktisat İşletme ve Finans
Dergisi, Haziran 2004.
8/9
Gümrük Birliğinin Dış Ticaretimiz Üzerine Etkileri
“Türkiye 2005 İlerleme Raporu”, Avrupa Komisyonu, Brüksel, 9 Kasım 2005, SEC(2005)1426.
Ulusal Program, 24.07.2003 tarihli 25178 sayılı Resmi Gazete.
İnternet Kaynakları
www.abgs.gov.tr
www.abhaber.com
www.deltur.cec.eu.int
www.die.gov.trwww.dpt.gov.tr
www.dtm.gov.tr
www.hazine.gov.tr
www.ikv.org.tr
[1] Roma Anlaşması’nın 13 üncü maddesinde, üye devletlerin, aralarında yürürlükte olan
ithalata yönelik gümrük vergilerini ve eş etkili yükümleri, geçiş dönemi içinde aşamalı olarak
kaldıracakları hükme bağlanmıştır.
[2] Annabelle LITTOZ-MONNET, Beatriz VILLANUEVA PENAS, “Turkey and The European
Union, the Implications of a Spesific Enlargement”, sf. 3.
[3] Handan SOĞUK, İKV,
http://www.ikv.org.tr/arastirmalar/degerlendirmeler/degerlendirmeler.html
[4] “Türkiye 2005 İlerleme Raporu”, Avrupa Komisyonu, Brüksel, 9 Kasım 2005,
SEC(2005)1426. sf.7.
[5] Handan SOĞUK.
[6] Ahmet ŞAHİNÖZ, sf.39
[7] Bavul ticareti dahil edildiğinde cari işlemler açığı 1996 yılında 2.4 milyar dolar, 1997 yılında
ise 2.8 milyar dolar olmaktadır.
[8] Mustafa DÖNMEZ, “Gümrük Birliğinin Ekonomik Etkileri”, DPT, Aralık 1998. sf. 2.
[9] Ahmet ŞAHİNÖZ, sf. 38
[10] Rıdvan KARLUK, “Avrupa Birliği ve Türkiye”, Beta Basım A.Ş., İstanbul 2002, sf.697.
[11] Çınar ÖZEN, sf. 120-121. Kaynak: Divan Dergisi Sayı:4
9/9
Download