TBMM B: 109 7 . 6 . 1985 0 : 2 yüzde 1, yüzde yarım, yüzde 2, yüzde

advertisement
T. B. M. M.
B : 109
yüzde 1, yüzde yarım, yüzde 2, yüzde 1, yüzde 1,
yüzde 1, ve bu dönemde yüzde 3; yani giderek azal­
mış.
Oysa diğer ülkelerdeki oranlara baktığımız za­
man bu oranların ülkemize nazaran çok yüksek ol­
duğunu görüyoruz. 'Mesela Danimarka'da yüzde 23,
Lüksemburg'da yüzde T3,5, Hollanda'da yüzde 14,6,
Federal Almanya' Belçika ve İtalya'da yüzde 7 - 8
dolayında. Hatta o ülkelerde 'bu oranlar dahi yeterli
görülmemiş, siyasal partiler kendileri önlem almak
zorunluluğu duymuşlar.
Liberal ve sosyalist ülkelerde siyasal partiler teş­
vik etmek için bütün milletvekilleri arasında yüzde
30 kota ayırmayı düşünmüşler, kadınlara yüzde 30
oranında kota ayırıyorlar.
!Bu arada, bizim de üyesi bulundiuğumuz Avrupa
Konseyi bir araştırma yapıyor. Bu araştırmanın so­
nuçlarını yükle Meclise sıunmaık lisfciyorum : Avrupa
Konseyine ülye olan ülkeler 4 grupta toplanıyor; İs­
veç, Norveç, Danimarka ve Hollanda'da kadınların
meci'İslerdeki oranı yüzde 18 ila 30 arasında değişi­
yor. AVusturya, Lüksembung, İsviçre, Portekiz, Alımanıya'da ylüzde 8 ila 10 arasında değişiyor. Belçika,
irlanda, Fransa, İspanya, Yunanistan ve İngiltere'
de yüzde 3 ila 5 arasında değişiyor. Türkiye'de ise
demin de söylediğim gibi yüzde 3 oranında kalıyor.
Söz konusu araştırmada, kadınların meclislerde
yüzde 1'8, yüzde 10 veya yüzde 5 oranında bulunmalarının nedenleri şu faktörlere (bağlanmaktadır : En
başta kadınların aday gösterilmemeleri, adaylıklarının
önlenmesi. İkindisi, aday göslterdıteöler dahi, sıralamada
son sıralara konulmaları. Üçüncüsü de ön seçim zor­
lukları. Bunlar Avrupa Konseyince yapılan araştırmalların sonuçlarıdır.
jBfadeki nedenlere baktığımızda, belki çok geniş
kapsamlı araştırmalar yapılmamış, ama şunları görü­
yoruz : 1934 yılında yasal olarak bu hak verilmiş,
ancak bir başka yasada bir çelişki var; büiyorsunuz
Medenî Kanuna göre kadınlarımız çalışmak için eş­
lerinden izin almak zorundalar. Bu bir çelişki, belli
'bir yerde engel'iyor.
Aslında en önemli neden sosyal yapıdan kaynak­
lanıyor.; Türk toplumunda geleneksel olarak kadın
aile bağlarım çok üstün tutuyor ve kocası izin verse
dahi belirli ölçüde, eşini, evini ve çocuklarını her şe­
yin üstünde tutuyor, örf ve âdetler henüz bunu ön­
leyememiş.
Talbiî kırsal kesimdeki kadınlarımızın eğitimleri­
nin de yeterli düzeyde olmaması .bir başka faktör
olarak ortaya çıkıyor.
7 . 6 . 1985
0: 2
Kanımca en önlemli nedenlerden birisi, Avrupa
Kon'seyi araştırmasında da vurgulandığı gibi, ön se­
çimlerde, kadınların erkeklere nazaran dıalha dezavan­
tajlı olmalarıdır, özelikle Türkiye'deki ön seçimler­
de kulis yapmak, gerekirse geceleri bile belirli yer­
lere gidip delegelerle yüz yüze konuşmak, oy topla­
mak kadınlar için zor olalbiiyor, belki eşi de buna
müsaade etmeyebiliyor.
Kâğıt üzeninde 50 yıl önce ibu halk verilmiş, ama
fiilî durum çok gerilerde katmıştır. Yeni dönemde
ibile siyasal partiilerimizdeki kurucu üyelere baktığı­
mız zaman, bir veya iki kadın görebiliyoruz. Bunla­
rın da bir kısmı ya önceden tanıdıkları için, arka­
daş oldukları için veyahut da daha önce politikaya
ıgirdiikleri için ortaya çıkıyorlar. Hatta kongrelere
gittiğimiz zaman delegeler arasında üç dört kadın­
dan fazlasını göremiyoruz.
IBir başka konuyu daha ortaya getürmek işitiyo­
rum : jSon ıgünleride bir yardımcı doçent başka bir
görüşü ortaya atmaya çalışıyor. Atatürk Türkiye'sin­
de. «Isl'amda Kadın» adlı kitabında bu yardımcı do­
çent, «Kadının parlamento üyesi olamayacağını, ru­
hen buna müsait olmadığını» belirtiyor.
Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz Anayasamızın
temel ilkelerinden birisi Atatürk ilkeleridir. Oysa Ata­
türk, Türk kadınının toplumda her görevde, tek ba­
şına değlill .erkeklerle birlikte, beralberce toplumun
gelişmesi, uygarlık yolunda ilerlemesi için yer alma­
şım istemiştir, ona yer verilmesini istemiştir. Zalten
onun içindir ki, 1934 yılında çıkarılmış olan yasa, en
önemli inkılaplardan biri olarak büyük önder tarafın­
dan kalbul editaiştür,
IBu arada başka bir konuyu da huzurunuza ge­
tirmek is'İyorum : Salı günü, biliyorsunuz gündem
dışı bir konuşma yaptım.; Orada da belirttiğim gibi,
kaymakamlık, Emniyet Genel Müdürlüğünde kimyaıgerliik ve belirli üst kademelerin kadınlara kapanma­
sı konuşumda âdeta görünmez cam kapılar getirilme­
ye başlandı. Hatta ibu yüzden, kadınlarımız üst ka­
demelere çıkamadıkları için, çok iyi yetişmiş olan
kadınlarımız 25 yılda, hatta 20 yılda emekli olmak
işitiyorlar. Bunlara yapılmış olan yatırımlar var, bun­
ların bingilerinden, hizmetlerinden yararlanmak ge­
rekir. Üstelik kadınlarımız Türk nüfusunun yüzde
49'unu oluşltuıruyor. Çalışma hayatına baktığımız za­
man, Türk kadınlarının diğer ülke kadınlarına naza­
ran kendilerine düşen görevleri almış bulunduklarını
görüyoruz. O halde ne yapalım da, 50 yıl önce kâğıt
üzerinde verlmiş olan bu hakka göre, kadınları ya507 —
Download