Krizden geçen Kıbrıs`ta siyasi çözümü ve alternatif ekonomi

advertisement
Krizden geçen Kıbrıs’ta siyasi çözümü ve
alternatif ekonomi politikalarını tasarlamak

2013 yılı, yaşadığı derin ekonomik krizden ötürü mali
yardım almak zorunda kalan Kıbrıs Cumhuriyetini (KC)
uluslarararası arenada ilgi odağı haline getirdi.

Alışılmışın dışında olan “mali yardım” deneyimi, büyük
mevduat sahiplerinin mevduatlarının traşlanmasını ve
KC’inin ikinci en büyük bankası olan Laiki Bankasının
kapanmasını içeriyordu.

Troika tarafından önerilen ‘çözümler’, aynı zamanda kamu
sektöründe maaş indirimleri ve ücret artışının
dondurulması, çalışma saatlerinde artış ve emeklilik
yaşının yükseltilmesi gibi kemer sıkma politikalarını
içeriyordu.

Kuzey Kıbrıs ekonomisi 2007’nin sonundan
itibaren (yani henüz küresel krizin etkileri
hissedilmeden önce) ekonomik bir darboğaza
girdi .

Ekonomi, 2008 yılında bir durgunluk sürecine
girdi. Büyüme oranı 2004 yılında %15.4 iken,
2008 yılında %-3.4’e düştü.

Bu dönemde Türkiye ve Kuzey Kıbrıs arasında
geleneksel olarak yavruvatan- anavatan olarak
tanımlanan ilişki, Türkiye’nin “Kuzey Kıbrıs’ın
IMFsi” rolünü üstlenmesiyle dönüşmeye başladı.

Kuzey Kıbrıs’taki hantal devleti ehlileştirmek
amacıyla
Türkiye,
kamu
işletmelerinin
özelleştirilmesini,
maaşların
düşürülmesini
içeren kemer sıkma politikalarını Kuzey
Kıbrıs’taki hükümetlere empoze etti.

Bu dönemde Türkiye’deki AKP hükümeti, sadece
özelleştirmelerin önünü açmak ve kamu
harcamalarını kısıtlamak için insiyatif almakla
kalmadı, aynı zamanda Kuzey Kıbrıs’ı bir yatırım
alanı olarak gören bir strateji de belirledi.

Netice itibarıyla, AKP hükümetinin çabaları
sonucunda Türkiye sermayesi, kuzey Kıbrıs
ekonomisindeki varlığını önemli ölçüde artırdı.
.

Neoliberalizm, devletin etki alanını sınırlamayı
ve piyasanın kendi kendini düzenleyebilme
kapasitesini öne çıkarmayı amaçlayan, klasik
ekonomik liberalizmin modern bir versiyonu
olan bir ideoloji olarak tanımlanabilir.

Neoliberalizmin, hiç değişmeyen, bağlamdan
bağımsız bir özü olduğunu varsaymaktansa,
farklı
örnekler
üzerinden
ilerleyen
(tamamlanmamış) bir neoliberalleşme süreci
olarak anlaşılması daha uygun olur.

Bu tamamlanmamış neoliberalizm tanımı,
Kıbrıs’taki krizin de daha genel bir bölgesel ve
küresel gerçekliği yansıtan bir özgüllük örneği
olarak anlaşılması gerektiği anlamına geliyor.

Kuzeyde uygulanan ekonomi politikalarını küresel bir bağlam içine
yerleştirmek ülkenin iki yarısında uygulanan “tedavi”ler arasındaki
benzerlikleri görmemize olanak sağlıyor.

İster Troika, ister Türkiye tarafından dayatılsın, uygulanan ekonomi
politikaları arkasındaki neoliberal mantığı gözden kaçırmak kolay
değildir.

Güney Kıbrıs’ta, bankacılık sektöründe başlayan kriz bir kamu açığı
krizine dönüşmüş, bu kriz ise büyük mevduatların traşlanması ve kemer
sıkma politikalarıyla aşılmaya çalışılmıştır.

Kuzey’de ise, ekonominin tanınmamışlıktan kaynaklanan; ambargo,
turizm potansiyelini olumsuz etkileyen doğrudan uçuşların olmayışı,
minyatür bir piyasa gibi yapısal problemleri olmasına rağmen, hükümet
agresif bir şekilde devleti küçültmeyi amaçlayan politikalar izlemektedir.

Kıbrıs’taki krizlerin ve bu ekonomilerin nasıl
yeniden yapılandırıldığının değerlendirmesi,
statükonun sürmesi halinde, Kıbrıs’ın iki
yarısının bitmek bilmez ekonomik ve sosyal
kemer sıkma politikalarının kontrolü altında
bölgelere dönüşeceğini gösteriyor.

Bu ekonomik darboğazdan çıkmayı sağlayan
iyimser bir senaryo ise siyasi bir çözümü
içeriyor.

Kıbrıs sorununa federal bir çözüm, kuzey ve
güneyin ekonomilerini önemli ölçüde
destekleyebilir ve federal bir Kıbrıs ve Türkiye
arasındaki ilişkilerin normalleşmesi bir dizi
fırsatı getirebilir.

Turizmde fırsatların hızlıca artması: Birleşmiş bir ada ziyaretçiler için daha çekici hale
gelecektir çünkü tarihi mekanlardan plajlara, farklı dini ve antik mekanlara ziyaret edilecek
daha fazla ve çeşitli yerler olacaktır.

İnşaat; birleşik bir ülkeyi inşa etmek: bir çözüm, muhtelif inşaat projelerini içerecektir: yer
değiştirecekler için evler, Maraş’ın entegre edilmiş Magosa bölgesinin bir parçaşı olarak
yenilenmesi, limanların geliştirilmesi ve ada çapındaki altyapının yeniden bağlantısının
kurulması. Bu eylem Kıbrıs’ı dünyadaki en büyük inşaat alanlarından birine çevirecektir.

Etkili ticaret: Ticaretin bir çözümün ardından artacağı bekleniyor. 77 milyonluk Türkiye
piyasasının Kıbrıslı Rumlara açılması ve 500 milyonluk AB piyasasının Kıbrıslı Türklere
açılması kalıcı yararlar getirecektir.

Yüksek öğrenimde bölgesel bir çekim merkezi yaratmak için güçlü olasılıklar: Barış,
ülkedeki yurt dışındaki üniversitelerle bağlantıları olan ve halihazırda İngilizce eğitim veren
kurumsallaşmış üniversitelerin tek bir Kıbrıslı markası yaratarak bölgedeki en önemli eğitim
merkezlerinden birisi olmasına yol açabilir.

Ancak Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi, sadece iş
olanakları, gayri safi yurtiçi hasılanın artması ve
sabit
yatırım
çerçevesinden
değerlendirilmemelidir.

Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi hızlı ve sürdürülebilir
bir büyümeye yol açabilir ancak gayri safi yurtiçi
hasılanın artmasının herkes için bolluk ve gelir
getireceği fikri, yanlış bir kanıdan ibarettir.

Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi otomatik olarak adil
bir gelir dağılımını getirmez.
Sosyal adalet,
Tam istihdam gibi ekonomi politikası
öncelikleri,
 Emek piyasasını asgari ücret, işsizlik ödeneği
gibi konularda düzenleyecek bir kurumsal
çerçeve üzerine bina edilecek bir ekonomik
modele ihtiyaç vardır.



Yüksek büyüme oranları; paylaşılan bir refah, düşük
gelir adaletsizliği, tam istihdam ve vatandaşlarına
kaliteli kamu hizmeti veren bir sosyal devlet
oluşturma stratejisinin olmazsa olmazıdır.

İhracata dönük bir ekonomik model ve ihracatı
artırmak Kıbrıs’ın ekonomik başarısı için çok
önemlidir. Dolayısıyla acil olarak Kıbrıs’ın kuzeyinde ve
güneyindeki yapısal rekabetin (ya da fiyat-dışırekabetin) ve ihracat performansının artırılmasına
ihtiyaç vardır.

Sorulması gereken bir soru da ekonominin yapısal rekabet
edebilirliğini nasıl artıracağı meselesidir. Rekabet
edebilirliğe daha etik yoldan erişmek önemlidir, bu da
üretim sisteminin yeni ve iyi kalite ürünler üretmesini, yerli
arzın değişen uluslararası taleplere göre kendini adapte
etmesini, ihracat piyasasındaki tüketicilerin yeni zevklerine
hitap etmesini gerektirir.

Yapısal rekabet edebilirliği artırmak ancak Kıbrıs’taki bol
ve yüksek kaliteli emek gücünün değerlendirilmesiyle
mümkün olabilir ki bu da reel ücretlerin üretkenlikle
birlikte artacağını, gelir eşitsizliklerinin azaltılacağını ve
sağlık ve eğitimdeki iyi kalite sosyal hizmetleri ima eder.
Dahası, düşük kalite, güvencesiz emek ve
çevreye zarar veren kitle turizm modeli ve
kumarhane turizminden ziyade, çevre dostu
yüksek kaliteli turizmin ve
 Çevreyle ilgili standartlara ve yönetmeliklere
uyan planlama kriterleriyle desteklenen,
kültürel, sağlık turizmi, tarım turizmi gibi
sürdürülebilir
turizm
biçimlerinin
benimsenmesi gerekmektedir.


Ele alınması gereken bir başka önemli mesele
ise, yüksek geliri olan vatandaşlardan alınan
vergilerin, mülk ve servet vergisi ve şirketler
vergisinin artırılarak vergi sisteminin radikal
bir reforma tabi tutulması meselesidir.
Download