ifade özgürlüğü ve bilgi edinme hakkı

advertisement
ÇOCUK HAKLARI
ARŞ. GÖR. TÜRKER ERTAŞ
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
ANAYASA HUKUKU ANABİLİM DALI
ÇOCUK HAKLARI
O Çocukluğun bireylerin kişisel, zihinsel ve
bedensel gelişimleri açısından hayati öneme
sahip olan bir dönem olmasına paralel
olarak gerek ulusal gerekse de uluslararası
hukukta temel hak ve özgürlükler alanında
çocuklara özgü düzenlemeler yapılması bir
zorunluluk olmuş ve bu şekilde insan hakları
hukukunun bir alt dalı olarak çocuk hakları
kavramı doğmuştur.
ÇOCUK HAKLARI
O 1982 Anayasası çocuklara özgü düzenlemelere yer
vermektedir. Anayasa’nın eşitlik ilkesini düzenleyen
11. maddesinin ilk fıkrası ‘‘Herkes, dil, ırk, renk,
cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve
benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun
önünde eşittir.’’ ibaresine yer verdikten sonra 3.
fıkrasında 2010 yılı Anayasa değişiklikleri ile
maddeye eklenen ‘‘Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp
ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve
gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı
sayılmaz.’’ ibaresini içermektedir. Pozitif ayrımcılığın
bir yansıması niteliğinde olan bu hüküm devletin
çocuklar lehine alacağı tedbirlerin eşitlik ilkesi ile
aykırılık teşkil etmeyeceğini vurgulamaktadır.
ÇOCUK HAKLARI
O Yine 1982 Anayasası’nın ‘‘Ailenin Korunması ve
O
O
O
O
Çocuk Hakları’’ başlıklı 41. maddesi uyarınca:
Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında
eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın
ve çocukların korunması ve aile planlamasının
öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli
tedbirleri alır, teşkilâtı kurar.
(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/4 md.) Her çocuk,
korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına
açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve
doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.
(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/4 md.) Devlet, her
türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu
tedbirleri alır.
ÇOCUK HAKLARI
O 1982 Anayasası’nın ‘‘Sosyal Olarak Korunması
Gerekenler’’ başlıklı 61. maddesinin 4. fıkrası
‘‘Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma
kazandırılması için her türlü tedbiri alır.’’
hükmünü içermektedir. Anayasa’nın ‘‘Yabancı
Ülkelerde Çalışan Türk Vatandaşları’’ başlıklı 62.
maddesi ise ‘‘Devlet, yabancı ülkelerde çalışan
Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının
eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal
güvenliklerinin
sağlanması,
anavatanla
bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde
yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.’’
ibaresine yer vermektedir.
ÇOCUK HAKLARI
O BM Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 24.
maddesi çocuk haklarına yer vermekte olup hüküm
şu şekildedir:
O
Her çocuk, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, ulusal ya da
toplumsal köken, mülkiyet ya da doğum bakımından
hiçbir ayrım gözetilmeksizin, reşit olmayan kişi
statüsünün gerektirdiği koruma tedbirlerinin ailesi,
toplumu ya da devleti tarafından alınması hakkına
sahiptir.
O
Her çocuk, doğumundan hemen sonra nüfus
kütüğüne kaydedilecek ve bir isme sahip olacaktır.
O
Her çocuğun bir vatandaşlık kazanma hakkı vardır.
O
O
O
O
O
ÇOCUK HAKLARI
BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin ‘‘Ailenin,
Anneliğin, Çocukların ve Gençlerin Korunması’’ başlıklı 10.
maddesi şu şekildedir:
Bu Sözleşme'ye Taraf Devletler aşağıdaki hususları kabul
ederler:
Toplumun doğal ve temel birimi olan aileye, özellikle ailenin
kurulması için ve aileye bağımlı çocukların bakım ve eğitiminden
sorumlu oldukları sürece, en geniş koruma ve yardımın yapılması
gerektiğini kabul ederler. Evlenme, buna istekli olan eşlerin hür
rızası ile olmalıdır.
Annelere, doğumdan önce ve sonra makul bir süreyle özel bir
koruma sağlanmalıdır. Bu dönem içinde, çalışan anneler ücretli
izinden ya da yeterli sosyal güvenlik tedbirlerini kapsayan izinden
yararlanmalıdırlar.
Bütün çocuklar ve gençler yararına, ebeveynlikten ya da başka
koşullardan dolayı hiçbir ayrım gözetilmeksizin, özel koruma ve
yardım tedbirleri alınmalıdır. Çocuklar ve gençler ekonomik ve
sosyal sömürüden korunmalıdır. Onların ahlaki değerlerine ya da
sağlıklarına zararlı olabilecek, hayatlarını tehlikeye sokabilecek ya
da normal gelişmelerini engelleyebilecek işlerde çalıştırılmaları
yasalarla cezalandırılmalıdır. Devletler, ayrıca, yaş sınırları koyarak,
çocukların bu yaş sınırları altında ücretli olarak çalıştırılmasını
yasalarla yasaklamalı ve cezalandırmalıdırlar.
ÇOCUK HAKLARI
O AB
Temel Haklar Şartının 24. maddesi çocukların
haklarından bahsetmektedir. Anılan hüküm uyarınca:
O
Çocuklar, kendi refahları için gerekli olan koruma ve
ihtimamdan yararlanma hakkına sahiptir. Görüşlerini
serbestçe ifade edebilirler. Bu görüşler, kendi yaşları ve
olgunluk düzeylerine uygun olarak kendilerini ilgilendiren
konularda dikkate alınır.
O
Kamu makamları veya özel kuruluşlar tarafından
çocuklarla ilgili olarak yapılan bütün işlemlerde, çocuğun
çıkarlarının en iyi şekilde korunmasına öncelik verilmelidir.
O
Her çocuk, bunun kendi çıkarlarına aykırı olması haricinde
anne ve babasının her ikisi ile düzenli olarak kişisel ilişki ve
doğrudan temas sürdürme hakkına sahiptir.
ÇOCUK HAKLARI
O Konuya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında bakacak
olursak ‘‘Eşler Arası Eşitlik’’ başlıklı 5. maddenin çocuklara
ilişkin bir düzenlemeye yer verdiğini görmekteyiz. Hüküm şu
şekildedir:
O
Eşler evlilikte, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesi
durumunda, kendi aralarında ve çocukları ile ilişkilerinde bir
medeni haklar ve sorumluluklardan eşit şekilde yararlanırlar.
Bu madde devletlerin çocuklar yararına gereken tedbirleri
almalarını engellemez.
O Görüldüğü üzere çocuklara ilişkin spesifik düzenlemelere yer
veren uluslararası insan hakları sözleşmeleri devletlere
çocukların bakımı, gelişimi, ekonomik ve sosyal alanda
korunması, ayrımcılığa tabi tutulmaması gibi konularda
tedbirler alma yükümlülüğü yüklemektedir.
ÇOCUK HAKLARI
O
O
O
O
O
Adı geçen çocuk haklarına yer veren insan hakları sözleşmeleri dışında
tamamen çocuklara ilişkin hak ve özgürlüklerin düzenlendiği BM Çocuk
Haklarına Dair Sözleşme bulunmaktadır. Sözleşme ABD ve Somali
dışında tüm BM üyesi ülkeler tarafından onaylanmıştır.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, nerede doğduklarına, kim olduklarına;
cinsiyetlerine, dinlerine ya da sosyal kökenlerine bakılmaksızın bütün
çocukların haklarını tanımlamaktadır.
Sözleşme yaşama, eksiksiz biçimde gelişme, zararlı etkilerden, istismar
ve sömürüden korunma, aile, kültür ve sosyal yaşama eksiksiz katılma
gibi hakları ihtiva etmektedir.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, kişisel, siyasal, ekonomik, sosyal ve
kültürel alanlardaki insan haklarını en geniş biçimde tanımlamaktadır.
Bu sözleşmeye yön veren temel değerler ayrımcılık yapmama; çocuğun
yararının gözetilmesi; yaşama ve gelişme ile düşünce ve görüşlerine
değer verilmesi haklarıdır. (Çocuk Hakları Komitesi 1 No’lu Genel Yorum
par. 6)
Sözleşme’nin 2. maddesi uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan
kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına
kadar her insan çocuk sayılır.
ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI
O Çocuk
hakları ile ilgili üzerinde durulması
gereken haklardan birisi de eğitim hakkıdır. Bu
hususta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek
1. Protokolü’nün 2. maddesi eğitim hakkını şu
şekilde tanımaktadır:
O Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz.
Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği
görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın
bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi
inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına
saygı gösterir.
ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI
O Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na göre Sözleşme
özellikle temel eğitimi yani ilköğretimi hedef
almaktadır. Devletlerin yükseköğretim alanında
herhangi bir yükümlülükleri bulunmamaktadır.
Örneğin üniversite öğrencilerinin belli bir öğrenci
derneğine kayıt zorunluluğu ya da yüksek öğrenime
seçme sınavı ile öğrenci alınması, AİHM tarafından,
eğitim hakkına müdahale olarak sayılmamaktadır.
Hüküm özel eğitim kurumları açma olanağını
kapatmamakla birlikte ikinci cümle esas olarak
devlet okullarındaki ders müfredatı kapsamında anne
–
babanın
inanç
özgürlüğünü
korumayı
hedeflemektedir.
ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI
O AİHM Danimarka’da ilköğretim okullarında okutulan zorunlu
cinsel eğitim dersinin anne – babanın dini ve felsefi
inancına uygun olarak yapma yükümlülüğünü ihlal ettiği
iddiasını reddetmiştir. Strasbourg Mahkemesi uyarınca
Danimarka Devleti, gerekli görülen bilgilerin uygun
zamanda çocuklara verilmesi suretiyle, örneğin evlilik
dışında doğan çocuk sayısındaki fazlalık, kürtaj ve zührevi
hastalıklar gibi rahatsızlık verici bir çok fenomen karşısında
kendilerini uyarmaya çalışmıştır. Kamu makamları, günü
geldiğinde çocukların ‘kendilerine bakabilmeleri ve aynı
konuda başkalarına dikkat etmeleri’ ve ‘bilgisizlik nedeniyle
kendilerini ve başkalarını güç durumda bırakmamaları’ için
yeterli bilgiyle donatmak istemiştir. Bu konular aslında
ahlaki düzen içinde yer alır; ancak bunlar çok genel
nitelikte olup, demokratik bir devletin kamu yararı
kapsamında görebileceği konulardır. ( Kjeldsen, Busk
Medsen ve Pedersen / Danimarka )
ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI
O Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi uyarınca
devletin eğitim hizmetini sunarken anne –
babanın dini – felsefi inancına saygı göstermesi
yeterlidir. Devletin anne – babanın dini/felsefi
inancı yönünde eğitim verme yükümlülüğü
yoktur. Burada önemli olan husus eğitim hizmeti
yerine getirilirken devletin anne – babanın
dini/felsefi inancını incitecek telkinlerde bulunup
bu yönde fikir aşılamaktan kaçınmasıdır. ( X /
Birleşik Krallık)
ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI
O AİHM
uyarınca bireye Sözleşme ile eğitim hakkının
tanınması istediği dilde eğitim görebileceği anlamına
gelmemektedir. Nitekim Mahkeme Belçika’nın Fransızca
konuşulan bölgesinde oturan anne – babanın çocuklarına
Fransızca eğitim görmesi için bir okul sağlanmamasını
Sözleşme’ye aykırı bulmamıştır. AİHM uyarınca Eğitim
hakkıyla ilgili birinci cümle ilk olarak belirli bir zamanda var
olan bir eğitim kurumuna girebilme hakkını güvence altına
alır; bu hakkın etkili olabilmesi, eğitimden yararlanan
kişinin ülkede yürürlükte bulunan kurallara göre
tamamladığı eğitimin resmen tanınmasını gerektirir. İkinci
cümle ise Devletlerin eğitim ve öğretim alanında annebabaların 'dil' tercihlerine değil, sadece dinsel ve felsefi
inançlarına
saygı
gösterme
yükümlülüğünü
göstermektedir. (Belçika Dil Okulu Davası)
ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI
Bununla birlikte AİHM Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yunanca
eğitim yapan ortaokul bulunmamasını eğitim hakkının ihlali
saymıştır. ( Kıbrıs/Türkiye)
O Başka bir davada alevi inancına sahip olduğunu belirten anne babanın 7. sınıfa giden kızının din kültürü ve ahlak dersinden
muafiyetini sağlamak üzere yapmış olduğu başvurunun
reddedilmesini AİHM Sözleşme’nin ihlali olarak görmüştür. Eğitim
ve Öğretim Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın 9 Temmuz 1990 tarihli
kararıyla bu derse muafiyet imkanı tanındığı görülmektedir. Bu
karara göre, sadece “Hıristiyanlık veya Musevilik dinine mensup
Türk vatandaşı” çocuklar, “bu dinlere mensup olduklarını beyan
etmeleri koşuluyla” muafiyet seçeneğine sahiptirler. bu muafiyetin
kapsamı ne olursa olsun, ana ve babaların okul yetkililerine kendi
dini veya felsefi inançları hakkında bilgi vermek zorunda
tutulmaları, muafiyet yöntemini, kendilerinin inanç hürriyetine
saygının temininde elverişsiz bir araç haline getirmektedir. Ayrıca
Eylem Zengin’in durumunda olduğu gibi, bu konuda açık bir metin
bulunmadığı sürece, okul yetkilileri her zaman bu tür bir talebi
reddetme imkanına sahiptirler. ( Hasana ve Eylem Zengin / Türkiye
)
O
ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI
O
Benzer bir davada Strasbourg Mahkemesi Norveç’te var olan ve
ana teması Hristiyanlığa ilişkin bilgilerden oluşan zorunlu din dersi
uygulamasını velilerin talebi halinde muafiyet olanağı bulunmasına
rağmen Sözleşme’ye aykırı bulmuştur. Mahkeme uyarınca kısmi
muafiyet talep eden ana babanın kendi dini veya felsefi inancını
açıklama yükümlülüğü bulunmamakla birlikte, muafiyet talebiyle
ilgili makul gerekçeler belirtmeleri gerekmektedir. Zaten dini veya
felsefi inancını açıklama yükümlülüğü getirilmesi Sözleşme’nin 8.
ve 9. maddesinin ihlalini teşkil edebilir. yine de bu makul
gerekçeler sunma yükümlülüğü, ana babaların okul yönetimine
kendilerinin dini veya felsefi inançlarının mahrem yönlerini
açıklamaya zorlandıkları hissi oluşturabilir. Bu söylenenler ışığında
Mahkeme, kısmi muafiyet sisteminin ana babayı haksız şekilde
özel yaşamını ifşa etme riskine uğrattığını ve büyük olasılıkla bu
talebi yapmaktan vazgeçmelerine neden olacak şekilde ihtilaf
olasılığına maruz bıraktığını tespit etmektedir. Bazı durumlarda,
özelikle de dini nitelikte faaliyetlerle ilgili olarak ayrıştırılmış öğretim
yöntemiyle kısmi muafiyetin alanı büyük ölçüde daraltılmaktadır. (
Folgero ve diğerleri/ Norveç )
ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI
O Mahkeme’nin Sözleşme ile güvence altına alınmış eğitim
hakkına aykırı bulduğu diğer bir husus öğrencilere disiplin
amacıyla bedensel ceza verilmesidir. Olayda okula gelmek için
mezarlığı kullanan bir öğrencinin bu sebeple disiplin amaçlı
bedensel cezaya tabi tutulmak için müdür yardımcısının yanına
çağrılması, cezayı kabul etmemesi sonucunda ise cezayı kabul
edene dek okuldan uzaklaştırılması söz konusudur. Mahkeme
uyarınca çocuğun okula dönüşü, Hükümetin saygı göstermekle
yükümlü olduğu anne ve babanın kanaatlerine aykırı hareket
etmeleriyle mümkündür. Bu şekilde diğer bir hakla çelişen
eğitim kurumlarına girme şartının, makul olduğu söylenemez.
Mahkeme, başvurucuların Birinci Protokolün 2. maddesinin
ikinci cümlesindeki anne-babanın dinsel ve felsefi inançlarına
saygılı eğitim hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
(Campbell ve Cosans / Birleşik Krallık ).
ÇOCUK İSTİHDAMI
O Bu hususta üzerinde durulması gereken diğer bir konu
çocuk istihdamı sorunudur. Nitekim AB Temel Haklar
Şartı’nın 32. maddesi uyarınca:
O
Çocuk işçi çalıştırılması yasaktır. Gençler için daha
elverişli olabilecek kurallar saklı kalmak üzere ve sınırlı
istisnalar dışında istihdam edilmek için asgari yaş sınırı,
zorunlu eğitimin tamamlanması için belirlenen asgari
yaştan daha düşük olamaz.
O
İşe alınan gençler, yaşlarına uygun çalışma
koşullarında çalıştırılmalı ve ekonomik sömürüye ve
emniyetlerine, sağlıklarına veya fiziksel, ruhsal, ahlaki
veya sosyal gelişimlerine zarar verme olasılığı bulunan
veya eğitimlerini engelleyebilecek her türlü işe karşı
korunmalıdır.
ÇOCUK İSTİHDAMI
O Bu hususta ayrıca Türkiye’nin de taraf olduğu
ILO’nun 182 sayılı Kötü Şartlardaki Çocuk
İşçiliğinin
Yasaklanması
ve
Ortadan
Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Sözleşmesi
bulunmaktadır. Sözleşme 18 yaşının altındaki
herkesi çocuk olarak kabul etmektedir.
O Sözleşme’nin
1. maddesi uyarınca ‘‘Bu
Sözleşmeyi onaylayan her üye ülke acil bir sorun
olarak en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin
yasaklanmasını ve ortadan kaldırılmasını temin
edecek ivedi ve etkin önlemleri alır.’’
ÇOCUK İSTİHDAMI
O Sözleşme’nin 3. maddesi uyarınca en kötü biçimdeki
çocuk işçiliği ifadesi şu anlamlara gelmektedir:
O Çocukların alım-satımı ve ticareti, borç karşılığı veya
bağımlı olarak çalıştırılması ve askeri çatışmalarda
çocukların zorla ya da zorunlu tutularak
kullanılmasını da içerecek şekilde zorla ya da
mecburî çalıştırılmaları gibi kölelik ve kölelik benzeri
uygulamaların tüm biçimleri;
O Çocuğun
fahişelikte,
pornografik
yayınların
üretiminde
veya
pornografik
gösterilerde
kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumu;
ÇOCUK İSTİHDAMI
O Çocuğun özellikle ilgili uluslararası anlaşmalarda
belirtilen uyuşturucu maddelerin üretimi ve
ticareti gibi yasal olmayan faaliyetlerde
kullanılmasını, bunlar için tedariki ya da
sunumu;
O Doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle
çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri
açısından zararlı olan iş.
O Her Üye, en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin
öncelikli olarak ortadan kaldırılması için eylem
programlarını
belirler
ve
uygular.
ÇOCUK İSTİHDAMI
O Konuya iç hukuk açısından bakacak olursak bu hususta
4857 sayılı İş Kanunu’nun 71. maddesi yol gösterici
niteliktedir. Hüküm uyarınca:
O On beş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması
yasaktır. Ancak, on dört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi
tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki
gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına
devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler.
O Çocuk ve genç işçilerin işe yerleştirilmelerinde ve
çalıştırılabilecekleri işlerde güvenlik, sağlık, bedensel,
zihinsel ve psikolojik gelişmeleri, kişisel yatkınlık ve
yetenekleri dikkate alınır. Çocuğun gördüğü iş onun okula
gitmesine, mesleki eğitiminin devamına engel olamaz,
onun derslerini düzenli bir şekilde izlemesine zarar
veremez.
ÇOCUK İSTİHDAMI
O On sekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçiler bakımından
yasak olan işler ile on beş yaşını tamamlamış, ancak on sekiz
yaşını tamamlamamış genç işçilerin çalışmasına izin verilecek
işler, on dört yaşını bitirmiş ve ilk öğretimini tamamlamış
çocukların çalıştırılabilecekleri hafif işler ve çalışma koşulları
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından altı ay içinde
çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.
O Temel eğitimi tamamlamış ve okula gitmeyen çocukların
çalışma saatleri günde yedi ve haftada otuz beş saatten fazla
olamaz. Ancak, on beş yaşını tamamlamış çocuklar için bu
süre günde sekiz ve haftada kırk saate kadar artırılabilir.
O Okula devam eden çocukların eğitim dönemindeki çalışma
süreleri, eğitim saatleri dışında olmak üzere, en fazla günde iki
saat ve haftada on saat olabilir. Okulun kapalı olduğu
dönemlerde çalışma süreleri yukarıda birinci fıkrada öngörülen
süreleri aşamaz.
ÇOCUK İSTİHDAMI
O İş Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca:
O Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel
inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde on
sekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların
çalıştırılması yasaktır.
O Kanun’un 73. maddesi ise çocukların gece çalışmalarına
ilişkin bir takım kısıtlamalar getirmektedir. Hüküm şu
şekildedir:
O Sanayiye ait işlerde on sekiz yaşını doldurmamış çocuk ve
genç işçilerin gece çalıştırılması yasaktır.
O On sekiz yaşını doldurmuş kadın işçilerin gece postalarında
çalıştırılmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının
görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.
ÇOCUK İSTİHDAMI
Bu hususta Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmelik bulunmaktadır. Çocuk işçilerin çalışmasına izin
verilen hafif işler, genç işçilerin çalışmasına izin verilen işler ve 16
yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin
çalıştırılabileceği işler Yönetmelik’te belirtilmiştir. Yönetmeliğin 5.
maddesi uyarınca:
O Çocuğun ve genç işçinin işe yerleştirilmesinde ve çalışması süresince
güvenliği, sağlığı, bedensel, zihinsel, ahlaki ve psikososyal gelişimi,
kişisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınır.
O Çocuk ve genç işçiler, okula devam edenlerin okula devamları ile
okuldaki başarılarına engel olmayacak, meslek seçimi için yapılacak
hazırlıklara ya da yetkili makamlar tarafından yeterliliği kabul edilen
mesleki eğitime katılmasına engel olmayacak işlerde çalıştırılabilirler.
O İşverenler çocuk ve genç işçilerin tecrübe eksikliği, mevcut veya
muhtemel riskler konularında bilgisizlik veya tamamen gelişmiş
olmamalarına bağlı olarak gelişmelerini, sağlık ve güvenliklerini
tehlikeye sokabilecek herhangi bir riske karşı korunmalarını temin
edeceklerdir.
O
ÇOCUK İSTİSMARI
O Çocuklarla ilgili diğer önemli bir husus bunların
özellikle cinsel istismara karşı korunmalarıdır.
Nitekim çocukların tam ve sağlıklı olarak fiziksel ve
ruhsal gelişimleri ancak bu şekilde mümkündür.
O Bu hususta çocukların cinsel olarak istismar
edilmesinin yasalarla yasaklanması ve bu fiillerin
cezalandırılmasının kesin bir gereklilik olduğu
ortadadır.
O Yine çocukların müstehcen ürünlerle temasının
önüne geçilerek, onların zihinsel ve bedensel
gelişimleri
ile
sağlıklarının
olumsuz
olarak
etkilenmemesi önemlidir.
ÇOCUK İSTİSMARI
O
O
O
O
O
O
O
Çocuğun cinsel istismarı bir suç tipi olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103.
maddesinde düzenlenmiştir. Hüküm uyarınca:
(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin
hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı
gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen
başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
Anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle
gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına
hükmolunur.
(3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/12 md.) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci
veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici,
bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer
kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak
suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi hâlinde,
yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
O
O
O
O
O
ÇOCUK İSTİSMARI
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki
çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle
gerçekleştirilmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre
verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin
kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması
halinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler
uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh
sağlığının bozulması halinde, on beş yıldan az olmamak
üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya
ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezasına hükmolunur.
TCK’nın 104. maddesi ise Reşit Olmayanla Cinsel İlişki
Suçunu düzenlemiştir. Hüküm uyarınca, Cebir, tehdit ve hile
olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel
ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
ÇOCUK İSTİSMARI
Çocuk istismarını önlemek amacıyla BM Çocuk Haklarına Dair
Sözleşme’nin Çocuk Fahişeliği, Pornografisi ve Satışı ile İlgili Çocuk
Hakları Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolü bulunmaktadır.
Sözleşme’nin 1. maddesi Taraf Devletlerin çocuk satışını, çocuk
fahişeliğini ve çocuk pornografisini bu Protokol uyarınca
yasaklayacaklarını hükme bağlamaktadır. Protokoldeki tanımlar ise
şu şekildedir:
O a) Çocuk satışı, herhangi bir şahıs veya bir grup şahıs tarafından,
ücret ya da başka herhangi bir şey karşılığında bir çocuğun başka
birine devredildiği herhangi bir fiil veya işlem anlamına
gelmektedir.
O (b) Çocuk fahişeliği, bir çocuğun ücret veya başka herhangi bir şey
karşılığında cinsel faaliyetlerde kullanılması demektir.
O (c) Çocuk pornografisi, çocuğun gerçekte veya taklit suretiyle bariz
cinsel faaliyetlerde bulunur şekilde herhangi bir yolla teşhir
edilmesi veya çocuğun cinsel uzuvlarının, ağırlıklı olarak cinsel
amaç güden bir şekilde gösterilmesi anlamına gelir.
O
ÇOCUK İSTİSMARI
O Bu hususta çocuk istismarının en yoğun biçimde yaşandığı
alanlardan birisi olan çocukların Türk Medeni Kanunu’nda
belirtilen yaştan önce evlendirilmesinin önüne geçmek için
devlet gerekli tedbirleri almalıdır. Nitekim TMK m. 124
uyarınca:
O Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.
O Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir
sebeple on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının
evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan
önce ana ve baba veya vasi dinlenir.
O Çocuklara karşı cinsel istek duyma durumu bir parafili ya
da başka bir ifadeyle cinsel sapkınlık durumudur. Nitekim
bu tür kişiler literatürde pedofili olarak adlandırılır.
ÇOCUK PORNOGRAFİSİ
O Çocukların
sağlıklı olarak zihinsel ve
bedensel gelişimlerinin sağlanması onların
pornografik içerikli materyallerin üretim
aşamalarından
da
korunması
gerekmektedir. Bu hususta Türkiye’nin de
imzaladığı AB Siber Suçlar Sözleşmesi
aşağıda belirtilen halleri taraf devletlerin suç
olarak nitelendirerek gerekli önlemleri
almalarını öngörmektedir:
ÇOCUK PORNOGRAFİSİ
O Başka
O
O
O
O
bir bilgisayar sistemi ile dağıtılması
amaçlı, çocuk pornografisi üretimi.
Bir bilgisayar sistemi vasıtasıyla çocuk
pornografisinin elde edilmesinin sağlanması.
Bir bilgisayar sistemi ile çocuk pornosunun
dağıtımı, iletilmesi veya aktarılması.
Kendi veya başka bir kişi için, bir bilgisayar
sistemi ile çocuk pornosunun temin edilmesi
Bir bilgisayar veri depolama ortamında veya bir
bilgisayar sisteminde çocuk pornografisinin
mülkiyeti.
ÇOCUK PORNOGRAFİSİ
O Yine Sözleşme uyarınca çocuk pornografisi teriminden
O
O
O
O
anlaşılması gereken şunlardır;
Cinsel Davranışta Bulunan Reşit Olmayan Bir Kişi
Cinsel Davranışta Bulunan Reşit Olmayan Bir Kişi gibi
Gözüken Kişi
Cinsel Davranışta Bulunan reşit Olmayan Bir Kişiyi Tasvir
eden gerçekçi resimler.
Görüldüğü üzere pornografik materyalde gerçek bir çocuk
kullanılmasa dahi çocuk izlenimi veren bir görüntü ya da
gerçekçi bir resim de çocuk pornografisinin varlığı için
yeterli sayılmaktadır. Bunun sebebi bu iki durumda da
gerçek anlamda çocuk kullanılmasa da olgu olarak
çocuğun istismar edilmesidir.
ÇOCUK PORNOGRAFİSİ
O
O
O
O
O
O
O
O
Çocuk pornografisi Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesinde
düzenlenmiştir. Hüküm şu şekildedir:
a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren
ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya
dinleten,
b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği
yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen,
okuyan, okutan, söyleyen, söyleten,
c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya
kiraya arz eden,
d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri
dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren,
e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya
dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan,
f) Bu ürünlerin reklamını yapan,
Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile
cezalandırılır.
ÇOCUK PORNOGRAFİSİ
O
O
O
O
O
O
(2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile
yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar
hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde
çocukları kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa
arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da
başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde
veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya
görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan,
nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi,
bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılır.
(5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu
ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini,
dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve
beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik
tedbirlerine hükmolunur.
(7) Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç
olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi
değeri
olan
eserler
hakkında
uygulanmaz..
ÇOCUK PORNOGRAFİSİ
O Görüldüğü
üzere Türk Ceza Kanunu’nda
müstehcenlik kapsamında çocuklar iki şekilde
korunmaktadır:
O Müstehcen materyallere çocukların erişiminin
engellenmesi ve;
O Müstehcen
materyallerde
çocukların
kullanılmasının engellenmesi
O Hemen belirtelim müstehcen nitelikte çocuk
tasvirlerine yer veren eserin bilimsel eser
nitelikte olması hukuka uygunluk sebebi olarak
belirtilmiştir.
ÇOCUK PORNOGRAFİSİ
O Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de önüne gelen bir
davada konu olan resimlerde özellikle hayvanlar ve insanlar
arasındaki cinsel ilişkilerin kaba bir tarzda betimlendiğinin
üzerinde durmuş, bu resimlerin herhangi bir giriş ücreti
veya yaş sınırı konulmaksızın herkesin görebilmesine açık
tutulduğu bir sergide gösterildiklerinin altını çizmiş ve
ulusal makamların yapmış olduğu müdahaleyi Sözleşme’ye
aykırı bulmamıştır. Burada özellikle müstehcen eserlerin
yasaklanması açısından müdahalenin hukuka uygun olması
sonucuna genel ahlakın korunması amacı kadar çocukların
fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin korunması hususu da etkili
olmuştur. ( Muller ve diğerleri / İsviçre)
Download