Türkiye Ekonomisinde Görünüm: 2015 1. Çeyrek Nasıl Geçti?

advertisement
PERSPEKTİF
SAYI: 103
MAYIS 2015
Türkiye Ekonomisinde Görünüm:
2015 1. Çeyrek Nasıl Geçti?
HATICE KARAHAN
• İktisadi aktivite nasıl bir tempo sergiledi?
• İşgücü piyasasında görünüm ne oldu?
• Cari açıktaki düşüş devam etti mi?
GİRİŞ
Türkiye ekonomisi 2014 yılında, ihracatın motor güç
olduğu mütevazı bir büyüme tablosu çizdi. Bununla
birlikte yılın son çeyreğinde, küresel gelişmelerin ihracat üzerinde olumsuz yansımalar göstermesine ve
ayrıca tüketimin canlanmasına bağlı olarak, iç talep
ağırlıklı bir gelişim sergileyip önceki çeyreklere göre
farklı bir görünüm ortaya koydu.
Ekonomideki gelişimin, 2015 yılı ilk çeyreğinde ne
boyutta ve yönde gerçekleştiğine dair Gayrisafi Yurtiçi
Hasıla (GSYH) verileri ise, 10 Haziran 2015 tarihinde
açıklanacak. Bu perspektif çalışması, söz konusu veriler
açıklanmadan önce, ilgili dönemdeki büyüme dinamiklerini sorgularken, işgücü piyasası ve cari açık gibi temel
göstergelere de değinerek, Türkiye ekonomisinin 2015
yılı 1. çeyreğindeki görünümünü ortaya koyuyor.
2014 YILINDA BÜYÜMENİN DİNAMİKLERİ
Türkiye ekonomisi 2014 yılını yüzde 2,9’luk bir büyüme
hızıyla geride bıraktı. Bu dönemde iç talep, makro-ihtiyati tedbirlerin de etkisiyle büyümeye nispeten daha düşük bir katkı verirken, ekonomik gelişim ihracat ağırlıklı
gerçekleşti. Nitekim 2014 yılındaki GSYH gelişim hızının 1,8 puanı ihracattaki artıştan geldi. Bu bağlamda
ihracat, sene içinde dış pazarlardaki olumsuzluklardan
etkilenmiş ve son çeyrekte tempo kaybı yaşamış olmasına rağmen, yıl genelinde reel yüzde 6,8 artarak 2014
büyümesinin baş aktörü olmayı başardı.
2014 yılındaki büyümeye destek anlamında, ihracattan sonra ikinci harcama kalemi özel tüketim oldu.
Bu dönemde yüzde 1,3 büyüyen tüketim harcamaları,
GSYH gelişim hızına 0,9 puan katkı sağladı. Özel yatırımlar ise yılın ikinci yarısında, gösterdiği toparlanma
eğilimi sayesinde, büyüme üzerindeki olumsuz etkisini geride bıraktı. Bununla birlikte 2014 yılı genelinde
bakıldığında, özel yatırımların ekonomik büyümeye
etkisi 0,1 puanla sınırlı oldu.
Sektörel açıdan incelendiğinde ise, GSYH büyüme hızına başlıca desteklerin, her biri 0,9 yüzde puan
olmak üzere, imalat sanayi ve finans sektörlerinden
geldiği anlaşılıyor. Bu dönemde çeşitli hizmetler alt
sektörlerinden de katkılar gelirken, tarım sektöründeki olumsuz gelişme ise dikkat çeken bir durum olarak
öne çıktı. Nitekim tarım sektörü son çeyrekte topar-
Hatice KARAHAN
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden lisans, İktisat Bölümü’nden yüksek lisans derecesi aldı. 2006 yılında Ekonomi doktorasını tamamladığı
Syracuse University’de çeşitli ekonomi dersleri vermenin yanı sıra, Center for Policy Research bünyesinde araştırmacı olarak çalıştı. İstanbul Bilgi
Üniversitesi’nde yarı zamanlı olarak doktora seviyesinde ders verdi. 2012-2015 yılları arasında TÜBİTAK’ta danışmanlık görevi üstlenen Karahan,
halen İstanbul Medipol Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Makroekonomi alanında doçentlik unvanına sahip olan Karahan, ayrıca
TİM Ekonomi Danışmanı olup, SETA’da ekonomi araştırmaları yürütmekte ve Yeni Şafak gazetesinde ekonomi alanında köşe yazarlığı yapmaktadır.
PERSPEKTİF
lanma moduna geçmiş olmakla birlikte, 2. ve 3. çeyreklerdeki daralması nedeniyle, Türkiye ekonomisinin
2014 gelişim hızını 0,2 puan olumsuz etkiledi. Böylece, 2013 yılından farklı olarak tarım, büyümeye katkı
vermek yerine ekonomik hızı aşağı yönlü etkiledi.
2015 1. ÇEYREKTE GÖRÜNÜM
2014 yılına ilişkin yukarıda sunulan görünüm, iç talebin ılımlı bir katkı sağladığı ve ihracatın önemli ölçüde
destek verdiği bir dönemin tablosunu ortaya koyuyor.
Bununla birlikte, senenin son çeyreğinde yıl genelinden farklı bir görünüm olduğunu da belirtmek gerek.
Zira bu dönemde, ihracat kanadından gelen destek
başını aşağı çevirirken, iç talepte ise bir güçlenme belirtisi gözlendi.
Perspektif çalışmasının bu bölümünde ele alınacak 2015 yılı 1. çeyreğine dair değerlendirme de, önceki yılın son çeyreğinde gözlenen bu durumun devam
edip etmediğini sorgularken, istihdam ve cari açıkla ilgili gelişmeler hakkında bilgi vermeyi amaçlıyor.
Bu doğrultuda öncelikle TÜİK tarafından açıklanan dolar bazındaki dış ticaret istatistikleri değerlendirildiğinde, 2014’ün son çeyreğindeki ihracat zayıflamasının 2015 yılının ilk çeyreğinde etkisini artırdığı dikkat
çekiyor. Veriler, 2015 yılı Ocak-Mart arası dönemde
ihracatın nominal olarak yıllık yüzde 7,5 azaldığını
gösterirken, diğer yandan ithalat da yüzde 9 oranındaki
düşüşüyle göze çarpıyor (Tablo 1). Buradan hareketle, ihracatın ekonomik büyümeye katkı anlamında bu
dönemde de arzu edilen bir performans sergilemediği,
ithalattaki düşüşün ise güçlendiği anlaşılıyor.
Bu bağlamda, 2014’te Türkiye ekonomisinin motor gücü olan ihracatta, aynı yılın son çeyreğinde hissedilen ve 2015’in ilk çeyreğinde de devam eden ivme
kaybının arkasındaki unsurları anlamak önem taşıyor.
Daha önce de ifade edildiği üzere, dolar bazında açıklanan söz konusu ihracat rakamlarında yıllık bazda bir
düşüş yaşanmasının başlıca sebepleri arasında, Irak ve
Rusya pazarlarında önceki yıldan bu yana tırmanan jeopolitik ve ekonomik sıkıntılar geliyor. Bunun yanı sıra,
Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği
ile yapılan ticarette önemli ölçüde kullanılan euroda ya-
2
şanan değer kaybı ise, dikkat çekilmesi gereken bir diğer
etken. Zira Avrupa Birliği’ne yapılan ihracatın, yılın ilk
çeyreğinde euro cinsinden artış sergilediği, ancak euronun dolara karşı sergilediği düşüş nedeniyle bunun rakamlara olumlu yansıyamadığı açıkça görülüyor.
Bu ise, Türkiye’nin, Avrupa pazarında aslında düşüşte olmadığını ve payını koruduğu anlamına geliyor.
Dolayısıyla, gerek euro-dolar paritesindeki sert etkinin
yumuşaması, gerekse söz konusu ülkelerde ilerleyen
dönemlerde ekonomik toparlanmanın güçlenmesiyle
birlikte, ihracat performansında bir düzelme beklenebilir. Bununla beraber, Irak ve Rusya pazarlarındaki
sıkıntıları aşmak, zaman alacağa benziyor.
Öte yandan veriler, bu çeyrekte Türkiye’nin ihracat
gelişimine olumlu katkı veren ülkelerin başında İngiltere ve İsviçre’nin geldiğini, ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri, ABD ve İran’a yapılan ihracattaki artışların da etkili
olduğunu gösteriyor. Bu dönemde, İspanya ve Suudi
Arabistan pazarlarındaki büyüme de dikkat çekiyor. Bununla birlikte, söz konusu bazı pazarlardaki büyümede
ve dolayısıyla ihracat geneline verilen katkıda, altın ticaretinin rolünün gözlendiğini de belirtmek gerek.
Bu dönemde ithalatta yaşanan sert düşüşte ise,
Rusya ve İran’dan yapılan ithalattaki daralmanın güçlü
katkıları gözlenirken, bu gelişmede enerji fiyatlarındaki düşüşün etkileri hissediliyor. Bunun yanı sıra, ABD
ve Almanya’dan yapılan ithalattaki gerileme de, bu
dönemde ithalat gelişim hızını aşağı yönlü etkileyen
faktörler arasında ön sıralarda yer alıyor.
2015 yılı 1. çeyreğindeki ekonomik performans
hakkında, sanayiye ve dolayısıyla iktisadi aktiviteye
ilişkin güçlü göstergelerden olan Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) de belli başlı mesajlar veriyor. 2014 yılının son çeyreğinde yıllık yüzde 2,5’lik bir artışla senenin en düşük performansını kaydeden SÜE’nin, 2015
ilk çeyreğinde ise yüzde 1,3 artış kaydettiği gözleniyor.
Bu veri, söz konusu dönemde de ılımlı bir GSYH
büyümesi beklentisine işaret ederken, endeksteki alt
kalemleri incelemekte fayda var. Nitekim SÜE’deki
gelişimin ara malları üretimine dair alt endeksteki gerilemeden büyük ölçüde etkilendiği görülürken, diğer
tüm gruplardaki artışlardan ise destek aldığı anlaşılıyor.
setav.org
TÜRKIYE EKONOMISINDE GÖRÜNÜM: 2015 1. ÇEYREK NASIL GEÇTI?
Bu kapsamda, yılın 1. çeyreğinde SÜE’nin dayanıklı tüketim malları üretimindeki artış hızı yüzde 2,8
olarak kaydedilerek, bir önceki çeyrekten daha güçlü bir
gelişim sergiliyor (Tablo 1). Endeks, dayanıksız tüketim mallarında da yüzde 2,5 oranında bir yükseliş göstermekle birlikte, bu grupta nispi bir tempo kaybının
sinyalini veriyor. SÜE kapsamındaki tüketime dair bu
göstergeler, ihracat gelişmeleri de göz önüne alındığında, ilk çeyrekte özel tüketimin GSYH gelişimine ılımlı
katkı yapmaya devam ettiği şeklinde yorumlanabilir.
Tüketim kanadındaki görünümü daha detaylı değerlendirmek amacıyla İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (KKO) verileri incelendiğinde ise, aynı dönemde her iki tüketim malı grubunda da yıllık bazda
bir gerileme yaşandığı tespit ediliyor. Bununla birlikte,
dayanıklı tüketim mallarına dair KKO’daki düşüşte,
önceki döneme göre bir toparlanma göze çarpıyor.
Bu çerçevede tüketim malı ithalatı verileri ise dikkat çeken bir sinyal veriyor. Nitekim TÜİK’in açıkladığı dolar bazlı dış ticaret istatistikleri, ilk çeyrekte
toplam yüzde 9’luk bir ithalat daralmasını haber verirken, bu dönemde tüketim malı ithalatının ise yüzde 1
oranında artış sergilediği görülüyor. Bu gelişme, aynı
veri tabanı dahilinde 2014’ün tüm çeyreklerinde gerileme kaydeden tüketim ithalatının, 2015’in ilk çeyreğinde belirgin bir toparlanma yaşadığı anlamına da
geliyor. Bunun yanı sıra veriler, bu dönemde tüketici
kredilerindeki ılımlı artışın da hafif bir hızlanmayla
sürdüğüne işaret ediyor (Tablo 1).
Tüketime dair gelişmeler bu şekilde özetlenmekle
birlikte, milli gelirin gelişiminde bir diğer kritik unsur
olan yatırımlardaki duruma da göz atmak gerekiyor.
Bu doğrultuda, SÜE alt endekslerinden Sermaye Malları endeksi incelendiğinde, yıllık bazda yüzde 10,8
oranında ciddi bir artış göze çarpıyor. Özellikle SÜE
genelindeki yüzde 1,3’lük gelişimle kıyaslandığında,
sermaye malları grubunun ortalamanın çok daha üzerinde bir performans sergilediği açıkça görülüyor. Bu
performansın, önceki çeyrekteki gelişimden de güçlü
bir tablo çizdiği söylenebilir.
Yatırımlar bağlamında benzer bir tabloya, KKO
alt endeksi olan yatırım malları imalatı kapasite kul-
setav.org
lanım oranında da rastlanıyor. Nitekim yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,9 artış kaydeden oran, aynı zamanda
önceki çeyreklere göre belirgin bir toparlanma görünümü çiziyor. Bununla birlikte, sermaye malı ithalatındaki daralma, bu dönemde güçlenerek farklı yönde
bir hareket sergiliyor (Tablo 1).
TABLO 1. ÖNCÜ GÖSTERGELERDE GELIŞIM HIZI
(YÜZDE, YILLIK, NOMINAL)
2014
Ç1
2014
Ç2
2014
Ç3
2014
Ç4
2015
Ç1
İhracat*
8,5
4,7
2,9
-0,3
-7,5
İthalat*
-2,2
-7,2
-3
-2,5
-9
Dayanıklı Tüketim Malları SÜE**
3,9
1,7
3,1
1,9
2,8
Dayanıksız Tüketim Malları SÜE**
5,3
1,7
3,9
4,7
2,5
Dayanıklı Tüketim Malları KKO**
-2,2
3,6
0,1
-2,6
-2,1
Dayanıksız Tüketim Malları KKO**
-0,1
1,4
0,5
-0,4
-1,5
Tüketim Malı İthalatı*
-2,9
-4,5
-4,8
-5,9
1
Tüketici Kredileri
23,8
18,3
14,6
13,8
15,2
5,2
3,4
8,4
4,9
10,8
-0,5
-1,9
-4,2
-1,8
-5,6
0,1
-2,9
-3,4
-2,3
1,9
Sermaye Malları SÜE**
Sermaye Malları İthalatı*
Yatırım Malları KKO**
Kaynak: TÜİK, TCMB ve SETA Hesaplamaları
* USD bazında ** 3 aylık ortalama
Bu göstergeler, yatırımlarda 2014’ün 2. yarısında
başlayan hafif toparlanmanın 2015 yılının ilk çeyreğinde de sürdüğü beklentisini verirken, yatırım malları
üretimindeki sinyallerde ihracatın da payı olabileceğini hatırlatıyor. Bu noktada, özel yatırımların temposunu makine ve teçhizat yatırımlarının yanı sıra inşaat
yatırımlarındaki performansın da etkileyeceğini belirtmekte fayda var.
Öte yandan, tüketici ve reel kesim beklentileri incelendiğinde, yılın ilk çeyreğinde farklı eğilimler göze
çarpıyor. Nitekim Reel Kesim Güven Endeksi’nin
(RKGE) bu dönemde yukarı yönlü hareket ettiği ve
Mart ayı itibariyle son 9 ayın en yüksek seviyesine ulaştığı gözlenirken, Tüketici Güven Endeksi’nin (TGE)
ise, Ocak ve Mart aylarında düşüş kaydettiği anlaşılıyor (Şekil 1). Bu görünüm, reel kesimdeki olumlu
beklentilerin güçlendiği yönünde, iktisadi aktiviteye
dair pozitif bir mesaj olarak yorumlanabilirken, tüketim kanadında net olmayan bir görünüm çiziyor.
3
PERSPEKTİF
ŞEKIL 1. REEL KESIM VE TÜKETICI GÜVEN ENDEKSLERI (PUAN)
110
100
RKGE
90
TGE
80
70
60
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 1 2 3
2013
2014
2015
Kaynak: TÜİK ve TCMB
Tüm bu değerlendirmeler dahilinde özet olarak;
Türkiye ekonomisinde 2015 yılının 1. çeyreğinde de,
dış talepten iç talebe yönelim eğiliminin ve aynı zamanda mütevazı büyüme temposunun devam ettiği
ifade edilebilir.
İŞGÜCÜ PİYASASI
2014 3. çeyrekte yükselişe geçen işsizlik oranı, yılı,
Aralık döneminde kaydedilen yüzde 10,9 seviyesinde
kapadı. Söz konusu gelişmede, tarım istihdamındaki
düşüş ve mevsimsel etkiler rol oynarken, emek arzı olarak adlandırabilecek işgücüne katılımdaki güçlü görünüm de temel etken olmayı sürdürdü. Veriler, benzer
gelişmelerin 2015 yılının ilk çeyreğinde de gözlendiğine işaret ediyor.
Nitekim Ocak’ta yüzde 11,3, Şubat’ta yüzde11,2
olarak kaydedilen işsizlik oranı, “mevsimsel etkilerden
arındırılmış” serilere göre ise 2014 yılsonuna göre düşüş sergiledi. Zira 2014 Aralık döneminde yüzde 10,4
olan oran, 2015 Ocak ve Şubat aylarında yüzde 10,2
düzeyine geriledi (Şekil 2).
Açıklanan veriler dahilinde yılın ilk 2 aylık dönemindeki gelişim incelendiğinde, 2014 yılında gözlenen ve yukarıda bahsi geçen faktörlerin, bu dönemde
de işgücü piyasasında belirleyici olmaya devam ettiği
anlaşılıyor. Bu bağlamda, Ocak-Şubat döneminde
önceki yılın aynı dönemine göre 577.000 civarı yeni
istihdam oluşurken, bunun tamamının tarım dışı sektörlerden geldiği göze çarpıyor. Nitekim tarım dışı
istihdam bu dönemde 850.000 artış kaydederken, tarım istihdamında ise 272.000 düşüş gözleniyor. Dolayısıyla istihdamın, güçlü bir şekilde artmaya devam
ettiği ancak tarımdaki çözülmeden halen olumsuz etkilendiği görülüyor.
Emek talebindeki bu gelişmelerin yanı sıra, emek
arzının da yılın ilk 2 ayında kuvvetli büyüme eğilimini
sürdürdüğünü ifade etmek gerek. Nitekim bu dönemde, önceki yılın aynı dönemine göre 979.000 kişilik
işgücüne katılım artışı yaşandı. Bu bağlamda, işgücüne katılım oranı da, yüzde 49,1’lik seviyesinden yüzde
50,1’e yükseldi. İşgücü artışının 510.000 kişilik kısmı
kadın, 469.000 kişilik bölümü ise erkek nüfustan geldi. Kadınlarda işgücüne katılım önceki yıla göre 1,3
puan artışla yüzde 30’a ulaşırken, oran erkeklerde ise
0,6 puan yükselerek yüzde 70,6 oldu.
2015’in ilk aylarındaki işgücü piyasası görünümünün verdiği temel mesaj ise, istihdamın işgücündeki artışa daha etkin bir şekilde cevap verebilmesi için,
ekonomik performansta hız kazanımlarının yanı sıra,
ŞEKIL 2. İŞSIZLIK ORANI
12
11
10
9
8
7
Ocak
ubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz A ustos
Eylül
Ekim
Kasım
2014
sizlik Oranı (%)
Mevsimsellikten Arındırılmı
Aralık
Ocak
ubat
2015
sizlik Oranı (%)
Kaynak: TÜİK
4
setav.org
TÜRKIYE EKONOMISINDE GÖRÜNÜM: 2015 1. ÇEYREK NASIL GEÇTI?
ŞEKIL 3. CARI İŞLEMLER AÇIĞI (MILYON DOLAR, YILLIKLANDIRILMIŞ)
70.000
Cari Açık
60.000
Altın Hariç Cari Açık
50.000
2014
Mart
ubat
Ocak
Aralık
Kasım
Ekim
Eylül
A ustos
Temmuz
Haziran
Mayıs
Nisan
Mart
ubat
Ocak
40.000
2015
Kaynak: TCMB ve SETA Hesaplamaları
hükümet tarafından da açıklanan programda izleri görülen ek hamleler ve reformlara gerek duyulduğudur.
CARİ AÇIK
2014 yılında yüzde 29,3 oranında gerileyerek 45,9
milyar dolar seviyesinde kaydedilen cari işlemler açığı, böylelikle son 4 yılın en düşük seviyesini görmüş
oldu. Buna paralel olarak, cari açığın Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranında da ciddi bir düşüş
yaşandı ve 2013 yılında yüzde 7,9 olan oran 2014’te
yüzde 5,7’ye geriledi.
Finansal istikrar bağlamındaki riskleri azaltan bu
olumlu gelişme, ihracattaki artışın yanı sıra, iktisadi
aktivitenin mütevazı bir seyir izleyerek ithalatta ılımlı
bir tablo çizmesinden da destek aldı. Öte yandan, yılın ikinci yarısında petrol fiyatlarında yaşanan keskin
düşüş de, ulusal enerji bağımlılığından önemli ölçüde
etkilenen cari işlemler dengesinin iyileşmesine hiç şüphesiz katkı sağladı.
Bu gelişmeler doğrultusunda ayrıca, 2014 yılsonundaki enerji hariç cari işlemler dengesi pozitif seviyede kaydedildi. Bir diğer ifadeyle, Türkiye ekonomisi
enerji hariç cari fazla verdi. Bununla birlikte ihracat
kanadında yaşanan önemli ölçüde olumsuzluklara
bağlı olarak, yılın son dönemlerinde cari açığın düşüş
hızında bir yavaşlama gözlendi.
SETA tarafından yayımlanan önceki ekonomik
görünüm perspektiflerinde de bu duruma dikkat çekilmiş ve 2015 yılında devam etmesi beklenen ilgili
küresel risklerin, açığın düşüş temposunu ve finansmanını zorlaştıracağı vurgulanmıştı. Yılın ilk çeyreğine
setav.org
dair açıklanan ödemeler dengesi verilerinin ise, bu öngörüyü doğrular nitelikte olduğu ifade edilebilir.
Zira 2015 yılı Ocak-Mart döneminde, cari açık
yıllık bazda gerilemesini sürdürmekle birlikte, söz konusu düşüşün yavaşladığı anlaşılıyor. Nitekim cari işlemler açığı yılın ilk 3 ayında, 2014’ün aynı dönemine
göre yüzde 7,4 oranında bir düşüş sergiledi. Altın hariç
cari açıkta ise, yüzde 6,5 oranında bir artış gözlendi.
Açığın gerileme temposunda görülen bu yavaşlamada,
yukarıda detaylı olarak açıklanan ihracata ilişkin unsurların ağırlıklı etki yaptığı söylenebilir. Bu bağlamda,
Ocak ayında 43,8 milyar dolarla son yılların en düşük
seviyesini gören yıllıklandırılmış cari açık, Mart ayında
45,5 milyar dolar olarak kaydedildi (Şekil 3). Bununla
birlikte, enerji hariç cari işlemler dengesinin, ilk çeyrek
bitiminde halen fazla verdiğini de belirtmek gerek.
Cari açığın gelecek çeyreklerdeki performansının
ise, büyük ölçüde ihracat temposuna ve petrol fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olduğu söylenebilir. Öte
yandan, açığın finansmanında gözlenen oynaklık da,
özellikle global risklerin devam ettiği mevcut ortamda,
daha kaliteli ve sürdürülebilir sermaye akımlarına ihtiyaç duyulduğuna; bu bağlamda önümüzdeki dönemde doğrudan yabancı yatırımları cezbedici politikalar
geliştirmenin önemine işaret ediyor.
SONUÇ: SEÇİMLER KİLİT ÖNEME SAHİP
2014 yılının son çeyreğinde, Rusya ve Irak gibi jeopolitik ve ekonomik sıkıntılarla boğuşan pazarlardaki
daralmanın öncülüğünde ihracatta bir miktar tempo
kaybeden Türkiye ekonomisi, diğer yanda ise tüke-
5
PERSPEKTİF
timde beklentilerin üzerinde gerçekleşen canlanmayla
birlikte yeniden iç talep ağırlıklı bir büyüme tablosu
çizmişti. 2015 yılının ilk çeyreğine dair mevcut göstergeler de, ilgili dönemdeki ekonomik gelişimin bu
yönde sürdüğüne dair belirtiler veriyor. Nitekim tüketim ve yatırımlara ilişkin indikatörler toparlanma ima
ediyor. İhracattaki olumsuz görünüm ise, yukarıda da
detaylı olarak açıklandığı üzere, problemli pazarların
yanı sıra, euro-dolar paritesindeki keskin düşüşün,
Türkiye’nin Avrupa pazarındaki ihracat rakamlarına
olumsuz yansımasından da önemli ölçüde etkileniyor.
Bu bağlamda, parite etkisinde yumuşama görüldüğü takdirde, bölgeye yapılan ihracatta euro bazında yaşanan ve sürmesi beklenen büyümenin olumlu
etkilerini hissetmek mümkün olabilecek. Bunun yanı
sıra, yılın ilk çeyreğinde ihracatın artış kaydettiği çeşitli Batı ve Ortadoğu pazarlarının da ümit verici bir
görünüm çizdiği söylenebilir.
Bununla birlikte, dünya ekonomisinde gevşek bir
büyümenin halen varlığını koruyor olmasının, ihracat rakamlarında yakın gelecekte ciddi bir sıçramayı
zorlaştıracağını da eklemek gerekir. Dünya Ticaret
Örgütü (WTO) tarafından açıklanan ilk çeyrek verileri, dünya ihracatının bu dönemde yıllık yüzde 10,2
daralma kaydettiğini ortaya koyuyor. Gerek gelişmiş
gerekse gelişmekte olan çok sayıda ülkede gözlenen
söz konusu ihracat daralmasının, döviz piyasalarındaki
gelişmelerin etkilerinin ötesinde, küresel talepteki iştahın canlı olmadığına dair bir uyarı niteliğinde olduğunu ifade etmek gerek.
Öte yandan, 2014 yılında ciddi bir gerileme sergileyen cari işlemler açığının düşüş hızında, büyük ölçüde
ihracattaki söz konusu gelişmelerin etkisiyle 2015’in ilk
çeyreğinde yavaşlama yaşandığını eklemek gerek. Enerji
hariç cari denge bu dönemde fazla vermeye devam ederken, yılın geri kalan bölümünde ise petrol fiyatları ve ihracattaki gidişatın, açığın performansındaki belirleyiciler olacağı ifade edilebilir. Küresel risklerin hakimiyetini
sürdürdüğü bir konjonktürde, açığın makul seviyelere
çekilmesi kadar, kaliteli bir finansman yapısına kavuşması gereksiniminin de altını çizmek önem arz ediyor.
www.setav.org | [email protected] | @setavakfi
6
Buna ek olarak, 2015 yılının ilk çeyreğinde işsizlik
oranında yukarı yönlü bir hareket gözlenmekle birlikte
bu gelişmede, önceki çeyreklerde olduğu gibi, tarım istihdamının ve mevsimsel etkilerin olumsuz rol oynadığı
anlaşılıyor. İşsizlik oranındaki direnişin perde arkasındaki temel neden olarak ise, işgücüne katılımın, artmaya devam eden istihdam karşısındaki baskın gücü yatıyor. Bu bağlamda Türkiye’nin, sadece daha yüksek bir
ekonomik tempoya değil, istihdam dostu bir büyüme
modeline ve işgücü piyasasındaki katılıkları törpüleyecek reformlara gereksinim duyduğu ortadadır.
Dolayısıyla, Türkiye ekonomisinin gelişiminin
bundan böyle birkaç temel ayak üzerinde sağlanacağını söylemek mümkündür. Bunlardan birinin, global
krizden bu yana tatmin edici bir büyüme performansı
sergilemekte zorlanan dünya ekonomisindeki gelişmeler olduğu rahatlıkla ifade edilebilir. Buradan hareketle, gerek mevcut göstergeler gerekse projeksiyonlar dahilinde mütevazı bir hızda seyredeceği anlaşılan
küresel ekonominin “yeni bir normal” benimsediği ve
bunun yansımalarının Türkiye ekonomisi üzerinde de
görüleceği unutulmamalıdır. Nitekim ulusal büyüme
temposunun, dünyanın yeni normalinden etkilenecek
bir seyir izleyeceğini beklemek yanlış olmaz.
Türkiye için bir diğer önemli ayak ise, risklerle
dolu küresel ortamda, kendi bünyesinde uzun süredir koruduğu makroekonomik istikrarı kararlılıkla
sürdürmek olacaktır. Örnek olarak bugün, dünya
ekonomilerini en zorlayıcı faktörlerden biri olan mali
disiplin konusunda Türkiye, gözle görülür bir avantaja sahiptir. Kırılganlıkları önemli ölçüde azaltan bu
ve benzeri dinamikler korunmadığı takdirde ise, orta
ve uzun vadede refah artışı sağlamak mümkün olmayacaktır. Bu nedenle yeni dönemde, makroekonomik
istikrarla el ele olmak üzere, yukarıda da bir kısmı
zikredilen yapısal reformlara odaklanmak şarttır. Bu
minvalde 7 Haziran seçimi, gerek siyasi istikrar ve
politikaların ekonomik istikrara yansıması, gerekse
göreve gelecek yeni hükümetin uygulayacağı reform
programı anlamında, Türkiye ekonomisi için kilit
öneme sahiptir.
SETA | Ankara
Nenehatun Caddesi No: 66 GOP Çankaya
06700 Ankara TÜRKİYE
Tel:+90 312.551 21 00 | Faks :+90 312.551 21 90
SETA | Washington D.C.
1025 Connecticut Avenue, N.W., Suite
1106 Washington, D.C., 20036 USA
Tel: 202-223-9885 | Faks: 202-223-6099
SETA | İstanbul
Defterdar Mh. Savaklar Cd. Ayvansaray Kavşağı
No: 41-43 Eyüp İstanbul TÜRKİYE
Tel: +90 212 315 11 00 | Faks: +90 212 315 11 11
SETA | Kahire
21 Fahmi Street Bab al Luq sAbdeen
etav.org
Flat No 19 Kahire MISIR
Tel: 00202 279 56866 | 00202 279 56985
Download