İLAHİYAT FAKÜLTESi

advertisement
.
.
·-
.
":' ' - ' \ , /
'/"
İLAHİYAT FAKÜLTESi
D€RGİSİ
ANKARA ti:NİVERSİTESİ :I:LAHtYAT F AKVLTESİ TARAFINDAN
YILDA BİR ÇIKARILIR
1963.
A N K A R A
tJ N
İ V E R S İ T E S İ
B A S I M E V İ -
1963
Tel : 10 54 04
La Revue archiologique franfaise
de Albert
Gabriel'in,
eleştiriyi
Türk
dergisi önümüzdeki sa yılarından birin-
Suut Kemal Yetkin'in.eseri
yayımlıyacak.
L'Archileclure
adını taşıyan bu eser i962 yılında Paris'te fransızca
Mimarisi)
olarak yayımlanmıştır.
La Reliue archiologique. française dergisinin yö-
netmeni Profesör Charles Picard'a
önce yayımlanmasına
TÜRKİYEDE
Albert
İslam dünyası sanat tarihlerine
belgelerle
zenginleştirilmiş,
bize bu yazının
izin verdiği için teşckkür
TÜRK
lar. Bunlarla karşılaştırılamıyacak
üzerine yazdığı bir
Turque en Tuquie (Türkiye'de
çevirisinin daha
ederiz.
MİMARİsİ
*
GABRİEL
değinen kitapların
çoğu Türk mimarisine
çok az dokunur-
kadar hacimli olan Suut Kemal Yetkin'ineseri
çokluk ince çÖzümlemelerle donatılmıştır.
Asya ve Trakya'da Türklerce ele geçirilen ve yönctilen topraklardaki
olarak açık bir tanım kazanmaktadır.
fotoğraf ve
Denilebilir
anıt/arın
ki, Küçük
gelişimi ilk defa
Üç bölüme ayrılan kitabın birinci bölümü Selçuk mimarisini, ikincisi Beylikler çağındaki
mimariyi, üçüncüsü de Osmanlı mimarisini işlemektedir. Her bölümde inceleme konusu olan
mimarlık eserleri şunlardır :
i 2 -
Dinsel yapılar ve
mezarlar (Camiier, medreseler,
Özel yapılar (Saraylar, köşkler, kervansaraylar)
Bu mütenazır ve dengeli bölüştürme, eserin bütününe
çağlara göre sıraya dizilmelerini daha belirli kılıyor.
Yazar incelemesini
etkisi altında
güney-doğu
bugünkü
kalan ve XVI.
bölgelerini
Osmanlılar
de (özellikle Diyarbakır
Aynı görüşle, Türklcr tarafından
lar da kitabın
Türk Cumhuriyeti
yüzyılda
içine alınmamıştır.
Irak'ta,
kümbetler,
bir açıklık veriyor, bu da eserlerin
sınırları içinde tutuyor.
tarafından
ile Mardin)
incelemesinin
anıt/ar
yükseltmişlerdir.
İslam dünyasında
Buralarda
Bu anıtlardan,
dışında bırakıyor.
Suriye'de, [.•.fısır'da vc Kuzey Afrika'da kurulan yapı-
Yazar, Türklerce
gerçek alanı saymaktadır.
Bu arada Arap
ele geçil"ilmiş olan Türkiyenin
xı-xv.
yüzyıllar
yerleri, yani ele geçirildiği günden bugüne kadar üzerinde Türklerin
mimarisinin
türbeler)
arasında
ele geçirilen
yaşadığı toprakları
Türkler yeni yeni şehirler kurmuşlar,
binalardan
kimileri iyi korunmamıştır
ön sırayı tutan bir okulun göz kamaştırıcı çalışmalarını
Türk
sayısız
ama, bunlar
ortaya koymaktadır.
Kitapta örnek olarak alınan eserlerin ne kadar tipik olduğunu ve bunların ne türlü incelendiğini ve anlatıldığını anlamak için Suut Kemal Yetkin'in eserini okumak gerekir. Gerçeği şu
ki, buinceleme
türü hiç açık vermiyen tarihsel belgelere olduğu kadarçokileri
da dayanmaktadır.
ilkeler çıkarmasını
bir sanatanlayışına
Yazar bir mimar değildir, fakat bu çeşitli mimari eserleri içinden çok temelli
bilmiştir.
Yazar
doğrudan
niyetleri ile hiç mi hiç ıığraşmamaktadır.
doğruya
eserle ilgilenmekte
Bir yapıyı değerlendirebilmek
ve yaratıcısının
için her şeyden önce, o
yapının anlamını anlamak gerekir. Sııut Kemal Yetkin işin bu yanını çok iyi anladığını
örneklerle ortaya koyuyor.
* Suut Kemal Yetkin. L'Architeclu1"B Turgue en Tıırquie (Paris,
"!slam Dünyası Tarihi" serisİ. Yöneten : Robert Brunschwig).
G. P. Nlaisonncuvc
sayısız
ct Larosc, 1962,
2
ALBERT
Eğer planlar
pılan
Selçuk
pek ayrımlı
ve yapının
CamiIerinin
olmadığı
leniş tarzlarındadır.
Konya'daki
GABRİEL
ana lıatları göz önünde tutulursa XII. ve XIII.
daha
önceki
anlaşıh.
Bu
yüzyıllarda
camiierin
Hele alçak kabartmalı
İslam dünyasında
özeııiği
daha
çok
ve Niğde'deki Alaettin camiIerinde, Divrik'teki
ve Malatya'daki
ve kümbetler
ve süs-
Ulu Cami'de
ve
izliyebilirsiniz. Bu yapılardaki
işçilik, yüzyıllar boyunca sürüp gelen bir Türk özelliğinigösterir.
olan türbeler
camiIerden
biçimlerinde
kapıların zengin süsleri büyük bir özellik taşır. Bunu
Konya, Sıvas, Kayseri, Tokat, Amasya, Erzurummedresclerinde
kapatılmış
yüzyıllarda ya-
yapılan
Kubbeler
de göçebe bir ulusun çadırlarını
ya daehramlarla
andırmaktan
uzak
değildir.
Sivil mimari alanının eserleri ise o kadar
konakların
harabelerine
karşı koymuştur.
raslanmaktadır.
önemli değildir. Bunlardan
Fakat
birçok kervansaraylar
Bunların içinde Kızılviran Han, Evdir Han, SusuzHan,
Han, Alara Han anılmaya değer. Bunların birçoklarında,
büyüklüğünde
ve değerindedir.
ler de vardır. Anadolunun
!
;'
i
rayların
tonozlu
oldukça iyi
SultanHan,
Zazadin
özellikle Sultan Han'da kapılar bir anıt
Kervansara yların ortalık yerinde çok zarif köşk biçiminde eami-
ortaçağ ve yeniçağ iktisat durumuna
bölmeleri
bazı köşkJcrle bazı
yüzyıllara
de tam ihtiyacı
Süsleme ve yapı biçimleri
büyük etkisi olan bu kervansa-
biçimde
düzenlenmiştir.
ilkin beylikler çağı mimarisinde
yer almış, Osman
Beyin yerine geçen Orhan Beyin Prusa'yı ele geçirip onu Bursa yapmasından
sonra ise Osmanlı
mimarisinin
formülleri
kaqılıyacak
anıtsal eserlerini verecek olan yeni yönlerde ilerlemiştir. Yeni Devletin birbiri ar-
dınca gelen bu üç başşehrindeki
(Bursa, Edirne, İstanbul)
yapılarda mimarideki
gelişmenin ev-
releri izlenebilir. Bu mimari XVI. yüzyılda en yüksek noktasına ulaşır ve Boğaziçi ve Marmara
kıyılarındaki yapılar İstanbulu sanat dünyasının en büyük şehirlerinden biri yapar.
XVI. ve XVII.
yüzyılın şalıane camiIeri olan Bayezit Camii, Şehzade Camii, Selimiye
Camii, Süleymaniye
Camii, Valde Sultan Camii, Sultan Ahmet Camii ve daha az önemli olan
daha birçok camiler
minareleri ve uyumlu bir şekilde bir araya getirilmiş kubbeleriyle o büyük
şehrin unutulmaz
XVIII.
çizgilerini meydana getiriyorlar.
Suut Kemal Yetkin, 1463 de yapılan fakat
yüzyılda yeni bir formülle yeniden onarılan Fatih Sultan Mehmet Camiinden
i 756 yılında bitiriten Nuruosmaniye
çok açık bir biçimde anlatıyor.
Camiine kadar bu ünlü yapıların
tutun da
belli başlı özelliklerini
Bu mimari, yazarın kendi sözleriyle «klasik Türk mimarisinin
bazı gelenekleriyle barok üslubunun mutlu bir birleşmesinden doğmuştur». XVIII. yüzyılda
yapılan yapılarda bu mutlu birleşme görülebilir. Fakat XIX. yüzyılda Avrupanın tekniği ve
formülleri Türkiye'ye
Medreseleri,
girmiş ve Türk mimarisi, geleneği ile olan ilişkisini iyiden iyiye kesmiştir.
türbeleri, sivil yapıları ve özdlikle
İstanbul'daki
sultan saraylarını
inceliye-
cek olursanız ayni sonuca varırsınız. Bu yapıların içinde Çinili Köşk en eski yapılardan
İstanbul'un
ele geçiriıinesinden
Anadoludaki
Fatih
En eski Selçuk camiIerinden
eserlerinde
görülen
İslam dünyası sanatları
dokunduğukonular
48 resim vardır,
bir bibliyoğrafya
Tarihi
yaptırılan
Türk
bunların
seramikçilerinin
üzerindeki
işte bunlardır.
yeni zamanlarda
çoğu da
Batılı okurlara,
üzerinde
anmakla yetinelim.
bir
*
Ayrıca
Türk yazarlarının
çalıştıklarını
anlatmaktadır.
dolduran
çok iyi yapılmıştır.
metin dışı
fotoğraflar
!randan
bunlar.
bilgimizin büyük bir boşluğunu
plandır.
biridir.
bu yapı Bursa ve
yapılan camiiere kadar bü-
eseridir
Eserin baskısı gerçekten
Bunların içinde de gerçek bir belge değeri taşıyan
Sanat
tarafından
tipik yapıların izlerini taşır. Çok renkli çini süslemcleri, iddia edildiğigibi
getirtilmiş değildir.
tün Türk
sonra Sultan
104 resim
bu kitabın
Metin içinde
daha
vardır.
yer almıştır. Kitabın sonundaki
çok uzun zamandanberi
Biz burda
İslam Dünyası
sadece Celal Esat Arseven'i
ilk önceleri Celal Esat imzasıyla tanınan bu ilkTürk
Sanat
Tarihçisi 1909
TÜRKİYE'DE
TÜRK
yılında Paris'te İstanbul adında bir kitap yayımlamıştı.
lerle dolu bir önsöz yazmıştı.
Yaşlanmasına
MİMARİsİ
3
Hocamız Charles Diehl de bu esere övgü-
karşın, çalışmalarını
aksatmayan
Celal Arseven
1939 yılında da Fransızca olarak L' Art Turc (Türk Sanatı) adında bir kitap yazmıştır. Bu eseri
Les Arts Decoratifs Turcs (Türk Süsleme Sanatları)
miştir.
Bugün Türk
Üniversitelerinde
ve Türkçe olaraköa
ayni yoldan
giden daha
Türk Sanatı Tarihi izle-
birçok
profesör
vardır.
Suut Kemal Yetkin'e gelince, o da Celal Esat gibi, Fransızcayı çok iyi bilen bir aydın
topluluğundandır.
Galatasarayı
bitiren Yetkin, Fra'nsada Sanat ve Felsefe üzerinde yüksek
öğrenimini
yapmıştır.
Üniversitesinde
Ankara
ve EdirneLiselerinde
ve Ankara Ünüvcrsitesinde
törü ve İlahiyat Fakültesi Türk Sanatı Tarihi
Türk ve İslam Sanatları
Enstitüsünü
öğretmenlik
yapan, daha sonra İstanbul
bulunan Yetkin, halen
profesörüdür.
yönetmektedir.
başka 1952 yılından beri
İşlerinin ağır olmasına karşın çok yakın
zamanda
yayımlanacak
lamıştır.
Öyle sanıyoruz ki, bu gene az işlenmiş olan konu da Suut
ğ-ini, çalışma yöntemini
Ankara Ünüversitesi Rek-
Bundan
olan La Peinture Turque en Turquie (Türk Resmi) adlı bir eser daha hazırve bilgisinin
derinliğini
Kemal
Yetkin'in yetene-
ortaya koyacak yeni bir örnek olacaktır.
'l
i
"
,
i
h
.. "(
.1
.i
Çeviren:
(Türk Dili
A.
FlRTlNALI
dergisinin Ağustos 1963 günlü
ı43.
sayısından alınmıştır.)
Download