Ekonomi Bülteni

advertisement
Ekonomi Bülteni
16 Eylül 2013, Sayı: 34

Yurt Dışı Gelişmeler

Yurt İçi Gelişmeler

Finansal Göstergeler

Makro Ekonomi ve Strateji
Cari Açık ve Büyüme Verileri Doğrultusunda Para
Politikası
Ekonomik Araştırma ve Strateji
Dr. Saruhan Özel
Ercan Ergüzel
Ali Can Duran
1
16 Eylül 2013
DenizBank Ekonomi Bülteni
Yurt Dışı Gelişmeler
 Suriye gerginliği oldukça azaldı. Geçtiğimiz haftalarda piyasalarda endişeye neden olan Suriye’ye yapılması muhtemel hava operasyonu ihtimalleri oldukça azaldı. Hafta başında Rusya’nın Suriye’ye kimyasal silahlarını güvenli bir bölgeye naklederek imhası için yetkiyi uluslararası denetime devretmesi yönünde teklif sunmuş ve Suriye bu teklife sıcak
baktığını açıklamıştı. ABD Başkanı Barack Obama’nın da silahların gerçekten teslim edilmesi halinde ortak bir anlaşma içinde olabileceklerini belirtmesi ve Bileşmiş Milletlerin Rusya’nın hazırladığı kimyasal silahların bırakılması planının görüşülmeye başlandığını açıklaması ile birlikte piyasalardaki gerginlik azaldı. Bölgede çıkabilecek bir savaş ihtimali ile sert yükselen petrol (brent) fiyatları 112$’ın altına, gerginlik nedeniyle 1417 $’a kadar yükselen altının ons fiyatı
ise haftanın son gününde 1310 $’ın altına kadar gerileyerek endişelerin azaldığını teyit etti.
 FED’in varlık alım programını Eylül’de azaltması bekleniyor. ABD Merkez Bankası’nın (FED) 17-18 Eylül tarihinde
gerçekleştireceği Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısında gerçekleştirdiği aylık 85 milyar $’lık varlık alımlarını azaltacağını açıklaması bekleniyor. Son dönemde açıklanan istihdam piyasasına yönelik veriler karışık sinyaller vermesine
karşın, The Wall Street Journal’ın gerçekleştirdiği ankete katılan ekonomistlerin %66’si alımların azaltılacağının açıklanmasını bekliyor. Reuters’ın gerçekleştirdiği ankete katılanların alımların azaltılmasının açıklanmasına yönelik beklentisi ise bir önceki ay yapılan anketteki %60’lık orandan yaklaşık %75’e kadar yükselmiş durumda. Reuters anketi
ayrıca daha önce açıklanan 15 milyar $’lık azaltım miktarının ise daha düşük 10 milyar $ civarında açıklanması yönünde bir beklenti olduğunu ortaya koyuyor.
 Endonezya’dan sürpriz faiz artışı. FED’in gevşek para politikasından çıkış planının gündeme gelmesinden bu yana
para birimi en çok değer kaybeden ülkelerden biri olan Endonezya’nın Merkez Bankası politika faiz oranını sürpriz bir
şekilde 25 baz puan arttırarak %7.25 seviyesine yükseltti. 2 hafta önce aynı oranı 50 baz puan yükselterek %6.5’den
%7 seviyesine yükseltmişti. Merkez Bankası ayrıca gecelik mevduat faiz oranını da (Fasbi) 25 baz puan yukarı taşıyarak %5.5 olarak belirledi. Gelen sürpriz faiz artırımı bu yıl merkez bankasının rezervlerinden 20 milyar $’lık harcama
yapmasına karşın %15 değer kaybeden para birimini korumak için ısrarcı olduğunun bir göstergesi olarak yorumlandı.
 Çin’den pozitif veriler gelmeye devam ediyor. Dünyanın en büyük 2. ekonomisi Çin’de açıklanan veriler ülke ekonomisindeki yavaşlama endişelerinin azalmasını sağladı. Çin’de Ağustos ayında ihracat bir önceki yıla göre talepte
görülen toparlanmanın etkisiyle %5.5 olan beklentilerin üzerinde %7.2 artış kaydederken, ithalat ise %11.3 olan beklentilerin altında %7’lik büyüme kaydetti ve dış ticaret fazlası beklentilerin 8.5 milyar $ üzerinde 28.5 milyar $ olarak
gerçekleşti. Ayrıca açıklanan sanayi üretimi yıllık bazda %9.9’luk beklentilerin üzerinde %10.4, perakende satışlar da
beklentilerin hafif üzerinde %10.4 artış kaydederek ekonomi adına olumlu sinyaller vermiş oldu. Açıklanan veriler son
10 çeyreğin 9’unda yavaşlayan Çin ekonomisinin artık dengeye ulaşmış olabileceğinin işaretçisi oldu.
 Bir diğer BRIC ülkesi Hindistan’dan da umut verici veri. Yavaşlama endişelerinin hakim olduğu bir diğer gelişmekte olan ülke Hindistan’da sanayi üretimi Temmuz ayında %0.5 olan daralma beklentilerine karşın bir önceki yıla göre
%2.6’lık bir artış kaydetti. Hindistan’da Mart ayında sona eren mali yılda sanayi üretimi sadece %1.1’lik bir büyüme
kaydetmiş ve büyüme oranını son 10 yılın en düşük oranı %5’e gerilemesinde önemli bir rol oynamıştı. Beklentilerin
ötesinde açıklanan sanayi üretimi verisi yavaşlama endişelerinin beklendiği kadar sert olmayabileceğinin sinyallerini
verse de henüz ekonominin yeniden yukarı yönlü bir trend izleyeceğini söylemek için erken.
 İtalya’da politik gerginlik borçlanma maliyetlerini vurdu. İtalya’nın eski başbakanı Silvio Berlusconi’nin eski yıllarda vergi yolsuzluğu yaptığı gerekçesiyle ceza almasının ardından Berlusconi’nin senatodan ihraç edilmesi gündeme
gelmişti. Berluconi ihraç edilmesi halinde İtalya’da zor bir şekilde kurulan koalisyon hükümetinden çekileceği tehdidinde bulunmuştu. Hükümetin düşmesi halinde yeniden seçimlere gitmesi gerekecek sorun Euro Bölgesi ekonomisine
yönelik endişeler borçlanma maliyetlerinin yükselmesine, 10 yıllık devlet tahvili getirisinin uzun bir aradan sonra ilk kez
İspanya 10 yıllık getirilerinin üzerine yükselmesine neden oldu. Cuma günü İtalyan 10 yıllık getirisi %4.53 ile İspanya
10 yıllıklarının 8 baz puan üzerinde bulunuyordu.
 Euro Bölgesi’nde toparlanmanın devamı için endişeler hakim. Geçtiğimiz aylarda Euro Bölgesi ekonomisinin yeniden büyüme trendine girdiğine işaret eden veriler gelmişti. Temmuz ayı sanayi üretimi verisi ise bu emarelerin tam
tersi yönde sinyal verdi. Mevsimsellikten arındırılmış olarak %0.3’lük daralma beklentilerinin ötesinde %1.5 oranında
daralan sanayi üretimi son 10 ayın en sert düşüşüne işaret etti. ECB başkanı Mario Draghi Euro Bölgesi genelinde
toparlanma emareleri görünmesi karşın ECB faiz kararı sonrası gerçekleştirdiği basın toplantısında olumlu bir hava
çizmemiş ve aşağı yönlü risklerin altını çizmiş ve bu yıl için %0.6 olan büyüme tahminlerini %0.4’e revize ettiklerini
açıklamıştı. Temmuz ayı sanayi üretimi verisi böylece toparlanma eğiliminin kalıcı olacağına dair şüphelere neden oldu.
2
16 Eylül 2013
DenizBank Ekonomi Bülteni
Yurt İçi Gelişmeler
Ekonomik Büyüme, 2013 2.Çeyrek
GSYH Büyümesi (Çeyreklik ve Yıllık)
14%
Türkiye 2. çeyrek büyüme verileri açıklandı. Ekonomi 2.çeyrekte
geçen yılın aynı çeyreğine göre %3.5 olan piyasa beklentilerinin
oldukça üzerinde %4.4’lük bir büyüme kaydetti. Böylece yıllık büyüme oranı %2.1’den %2.5’e yükseldi. Yapılan sınırlı revizyon ile
ilk çeyrek büyüme oranı %3.0’den %2.9’a indirilirken, bir önceki
çeyreğe göre değişimi gösteren mevsim ve takvim etkilerinden
arındırılmış endeks 2. çeyrekte %2.1’lik bir artışa işaret etti. Yılın
ilk 6 ayında ise bir önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı
%3.7 olarak gerçekleşti.
12%
10%
9.2% 9.2% 9.0%
Çeyreklik
9.9%
8%
6.6%
6%
4%
Yıllık
8.8%
9.3%
5.0%
12.4%
9.3% 8.7%
5.3%
2%
3.1%
2.2% 2.1% 2.5%
3.1% 2.8%
0%
1.5% 1.4% 2.9%
4.4%
GSYH harcamalar yöntemi ile incelendiğinde, ekonominin yaklaşık
4Ç10 1Ç11 2Ç11 3Ç11 4Ç11 1Ç12 2Ç12 3Ç12 4Ç12 1Ç13 2Ç13
%70’ini oluşturan Hanehalkı harcamalarının ilk çeyrekte gösterdiği
%3.1’lik artış performansından daha güçlü %5.3’lük bir artış kaydettiği ve büyümeye en önemli desteği sağladığı görülüyor. İç talepte ilk çeyrekte gözlemlenen toparlanmanın 2.çeyrekte de devam ettiğinin göstergesi olan hanehalkı tüketimi
böylece %4.4’lük büyümeye 3.4 puanlık pozitif bir katkı sağlamış oldu. Bunun yanında arka arkaya 5 çeyreklik negatif
katkıdan sonra ilk kez ilk çeyrekte pozitif katkı yapan yatırım harcamalarının 2.çeyrekte de bir önceki yıla göre %3.7’lik
artış kaydederek pozitif katkı sağlamaya devam ettiği görülüyor. İlk çeyrekteki gibi pozitif katkının kamu yatırım harcamalarının katkısının özel sektör yatırım harcamaları kaleminden gelen negatif katkıdan daha fazla olmasından kaynaklanıyor. Kamu yatırım harcamaları 1.4 puan katkı sağlarken, özel yatırım harcamaları %2 azalarak 0.5 puanlık negatif bir katkı sağladı. Büyümeye 2.çeyrekte gelen önemli bir katkının da 2.3 puan ile stok değişimlerinden kaynaklandığı dikkat çekiyor. Ayrıca 2012 yılında büyümeye önemli bir katkısı olan ihracatın katkısının beklendiği gibi azaldığı, ithalatın ise negatif
katkısının artmaya devam ettiği görülüyor. Böylece ithalat büyümeyi 3.4 puan aşağıya çekerken, ihracat ise ancak 0.4
puanlık bir katkı sağladı. İhracatın 2012 yılında her çeyrekte ortalama 4.1 puanlık pozitif katkısı bulunmuştu. Üretim yöntemiyle GSYH incelendiğinde ise 2.çeyrekte, ekonominin %26’sını oluşturan imalat sektörünün geçen yılın aynı çeyreğine
göre %3.4’lük büyüme ile %4.4’lük GSYH büyümesine 0.87 puan katkı yaptığı, en büyük katkının 0.94 puan ile Mali aracı
kuruluşların faaliyetlerinden geldiği gözlemleniyor. Mali kuruluşlar yine ilk çeyrekteki %2.9’luk büyümeye 0.79 puan ile
yine en büyük katkıyı yapan kalem olarak öne çıkmıştı.
2.çeyrek büyüme rakamları, büyümenin kaynağının ihracattan iç tüketime geçtiğini doğruladı. Yılın 3.çeyreğine dair açıklanan veriler, kredi artış hızında görülen yavaşlama gibi, ekonomik aktivitedeki toparlanmanın 2.çeyrek kadar güçlü olmayabileceğine işaret etmesine karşın yıl sonunda büyümenin OVP hedefi olan %4’ün çok fazla altında kalınmayacağına %
3.5-4 aralığında gerçekleşeceğine işaret ediyor.
Ödemeler Dengesi, Temmuz 2013
Temmuz ayında cari açık aylık bazda 5.5 milyar $ olan beklentile- (Milyar $) Cari Denge'nin Kompozisyonu
20
rin bir miktar üzerinde 5.8 milyar $ olarak açıklandı. Beklentilerin
Enerji Dışı Cari Açık
üzerindeki açıkta, önceki ay dış ticaret açığının oluşturduğu baskı- 0
yı limitleyen turizm gelirlerindeki artışın Temmuz’da daha sınırlı
kalmasının etkili olduğu gözlemleniyor.
-20
Temmuz ayındaki 5.8 milyar $’lık cari açık ile birlikte, yılın ilk yarı- -40
sında bir önceki yılın aynı dönemine göre %23’lük artış ile 42.1
milyar $ açık verilirken 12 aylık açığın ise 54 milyar $’dan 55.8 -60
milyar $’a yükseldi. Enerji dışı açık tarafında ise aylık bazda geçtiğimiz yıl sonundan beri açık verilmeye devam edilirken, 12 aylık -80
2007
birikimli enerji dışı cari dengenin son 4 aydır verdiği açığın 3.7 milyar $’dan 5.3 milyar $’a yükseldiği görülüyor.
-5.3
-50.4
Enerji Açığı
-55.8
Cari Açık
2009
2011
2013
Finansman tarafı incelendiğinde Haziran ayında 312 milyon $’lık çıkışa işaret eden portföy yatırımlarının Temmuz ayında
3.1 milyar $’lık güçlü bir çıkışa işaret ettiği, bu çıkışın 2.5 milyar $’ının tahvillerden gerçekleştiği gözlemleniyor. Açığın finansmanı için rezerv kullanımı 1.8 milyar $ seviyesinde gerçekleşirken; bankaların net kredi kullanımının 675 milyon $’lık
artış ile 11 milyar $’a ulaştığı dikkat çekiyor. Ayrıca kaynağı belli olmayan döviz hareketlerinin yer aldığı “Net Hata Noksan” kaleminin aylık bazda 4.8 milyar $ ile bugüne kadar görülen en büyük girişe işaret ettiği dikkat çekiyor.
3
16 Eylül 2013
DenizBank Ekonomi Bülteni
Haftalık ve Aylık Getiri
Finansal Göstergeler
1 Aylık Değ (%, $ Bazında)
5 Günlük Değ (%, $ Bazında)
Emtia End.
Emtia End.
-1.5
Altın
TL-Basket
0.7
TL-Basket
EURO/$
0.8
EURO/$
MSCI TR
MSCI EM
1.7
-4
-2
0
-4.7
0.2
-2.7
MSCI EM
3.6
ABD-S&P
-0.9
MSCI TR
8.3
-6
2.0
Altın
-5.9
2.5
ABD-S&P
2
4
6
8
-0.6
-5
-4
-3
-2
-1
0
1
2
3
Piyasalardaki olumsuz hava yerini risk iştahının arttığı bir havaya bıraktı
USD Libor 1 ay, 3 ay ve 12 ay (%)
Para Piyasaları
0.8
0.6
0.5
0.4
12 Aylık USD Libor
USD
0.30
%0.66
0.7
3 Aylık Libor Faizi (%)
0.35
0.9
JPY
EUR
0.25
3 Aylık USD Libor
%0.25
0.20
1 Aylık USD Libor
%0.15
%0.25
0.3
0.15
%0.15
0.2
%0.18
0.1
Ocak 13
Mart 13
Mayıs 13
Temmuz 13
0.10
Ocak 13
Eylül 13
Mart 13
Mayıs 13
Temmuz 13
Eylül 13
H. Senedi Piyasaları
Libor faizleri yönünü aşağıya çevirdi
-6.0
Endonezya-JCI
Kore-Kospi
Hindistan-Sensex
Çin-Shangai
TR- BIST100
Mac-Bux
Rus-Micex
Cz-Prague
Pol-WIG
Br-Bovespa
Meks-Bolsa
MSCI Emerging
-4.0
2.0 4.2
2.7 4.0
4.5 6.2
-1.6
1.9
1.32.4
2.1
-1.6
-0.6
-3.7
Jp-Nikkei225
Ger-Dax
Fr-Cac40
UK-FTSE 100
EU-DJ Stoxx 50
ABD-DJ Indus
ABD-S&P
G-7 Ortalama
MSCI Global
-1.0
-0.6
-6
-4
-2
0
Hisse Senedi Endeksleri (Ocak 2012=100)
7.9
160
MSCI Türkiye Endeksi
5.8
5.3
1.8
2.8
2.53.6
140
3.9
3.9
120
0.7 2.4
0.2
1.3
0.4
0.41.8
2.4
1.7
0.6
1.7
0.42.0
-0.6
7.4
100
1 Aylık Değ (%)
5 Günlük Değ (%)
2
4
6
80
2012
8
MSCI GOÜ Endeksi
2013
Hisse senedi endeksleri risk iştahının arttığı ortamda özellikle GOÜ endekslerinde hızla yükseldi
Not: Tüm veriler raporun çıktığı Cuma günü saat 12:00 itibarı ile güncellenmiştir.
4
16 Eylül 2013
DenizBank Ekonomi Bülteni
Finansal Göstergeler
Politika Faiz Oranları (%)
GOÜ CDS'leri ve Ratingler (5 Yıl; Fitch, LT FX)
Tahvil Piyasaları
14
400
TR, BBB-
Gösterge Tahvil
Faiz Oranı
12
Poland, A-
Rus, BBB
Bra, BBB
300
10
8
6
MB Haftalık Repo Faizi
4
200
Gecelik Borç Alma ve Borç
Verme Faiz Koridoru
2
100
MB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Faizi
0
Ocak 11
Ocak 12
0
Ocak 11
Ocak 13
Ocak 12
Ocak 13
Gösterge tahvil getirisi %9.14’e kadar gerilerken, risk priminde de (CDS) önemli gerileme yaşandı
USD'ye Karşı Değişim (%, Pozitif Değerler= $'a karşı değerleniyor)
0.4
0.6
0.9
CZK
PLN
-0.2
HUF
-0.7
0.6
0.2
0.4
KRW
-1.5
JPY
1 Aylık Değ (%)
GBP
EURO
-5
-4
-0.6
1.2
0.2
0.8
-3
-2
-1
Mayıs 13
105
110
1.1
5 Günlük Değ (%)
Ocak 13
2.6
0.6
-4.6
TRY
Eylül 12
100
2.5
ZAR
Mayıs 12
Değer Kaybediyor
Döviz Piyasaları
-3.0
MXN
GOÜ Para Birimleri ($'a Karşı Ocak-12=100)
Ocak 12
95
2.2
Değerleniyor
0.6
BRL
0
2.4
115
TL
GOÜ Ortalaması
1
2
120
3
Bu ortamda para birimleri USD’ye karşı değer kazandı
Emtia Piyasaları
Emtia Endekslerinde Değişim (%)
1 Aylık Değ (%)
Tarım
50
2.3
2.1
5 Günlük Değ (%)
45
40
-3.9
Tem. Maden
35
-0.1
30
0.2
Değ. Maden
-3.3
25
3.3
Enerji
20
-0.8
15
2.0
Top. Endeks
-1.5
-4
-3
-2
Endişe (VIX) Endeksi
-1
0
1
2
3
10
2010
4
2011
2012
2013
Suriye endişesinin yatışmasıyla altın ile değerli madenler ve petrol ile de enerji endeksi geriledi
Not: Tüm veriler raporun çıktığı Cuma günü saat 12:00 itibarı ile güncellenmiştir.
5
16 Eylül 2013
DenizBank Ekonomi Bülteni
Makro Ekonomi & Strateji
Cari Açık ve Büyüme Verileri Doğrultusunda Para Politikası
Bu hafta hem büyüme (2013 2. çeyrek) hem de cari açık
(Temmuz-2013) gibi iki hayati veri açıklandı. Büyüme % İç Tüketim ve Tüketici Kredisi Büyüme (Yıllık)
45%
4.4’le beklentilerin üzerinde geldi. Türkiye ekonomisinin % 15%
40%
86’sını iç tüketim ve buna bağlı yatırım harcamaları oluştu- 10%
35%
ruyor. Kredilerle hem tüketimin hem de yatırımın yakın bir
5%
30%
ilişkisi var (yandaki grafikler). Zaten temelde bu faktöre
25%
bakarak, yani yılın ilk yarısındaki güçlü kredi büyümesini 0%
20%
hesaba katarak, 19 Ağustos tarihli bültenimizde büyümenin
-5%
15%
tahminlerin üzerinde açıklanacağını yazmıştık.
-10%
Ama madalyonun diğer tarafında cari açık da yükseliyor.
Yıllık cari açık rakamı Temmuz sonunda 56 milyar $’a yani
ekonominin %7.0’ına çıktı (yandaki grafik). Bu tablo otomatikman yüksek kredi artışı → yüksek büyüme → yüksek
cari açık ilişkisini yeniden gündeme getirdi.
Merkez Bankası (MB) daha önce bu tablo ile karşılaştığında makro ihtiyati önlemler alarak kredi artışını yavaşlatmış;
ardından buna bağlı olarak ekonomik büyüme ve cari açık
da azalmıştı.
İç Tüketim
10%
Tüketici Kredisi
5%
-15%
0%
4Ç07
4Ç08
4Ç09
4Ç10
4Ç11
4Ç12
Özel Sektör Yatırım ve Kurumsal Kredi
Büyüme (Yıllık)
60%
50%
40%
30%
20%
10%
0%
-10%
-20%
-30%
-40%
45%
40%
35%
30%
25%
20%
15%
10%
5%
0%
Özel Sektör Yatırım
GOÜ’lerden sermaye çıkışlarının çok gündemde olduğu;
Kurumsal Kredi
bu sermaye çıkışlarına en kırılgan ülkelerin Türkiye gibi
4Ç07
4Ç08
4Ç09
4Ç10
4Ç11
4Ç12
cari açığı yüksek olan ülkeler olmasının yoğun şekilde konuşulduğu günlerde bu sefer MB tam tersine bir yaklaşım
gösteriyor. Krediler ilk 8 ayda %22’lik büyüme ile geçen yılın tamamındaki %16’yı geride bıraktı fakat ek makro
ihtiyati önlem alınmamak bir yana belki tersi yönde bir adım daha atarak 17 Eylül’de yapılacak olan toplantıda
MB yabancı para munzam karşılıklarını düşürecek. Buna ek olarak faizler yalnızca limitli bir oranda arttırıldı ve
yıl sonuna kadar daha fazla arttırılmayacağı taahhüt edildi.
Aşağıdaki nedenler paralelinde yılın kalan döneminde de MB’nin politikasının aynı şekilde devam etmesini
bekliyoruz:

Birincisi, bugünlerde GOÜ’lerde yaşanan volatilite geçici (nedenleri için geçen haftanın DenizBank Ekonomi Bülteni’ne bakılabilir). Toz duman ortadan kalktıktan sonra GOÜ’lerin yabancı yatırımcılar açısından sıralaması yapılırken cari açık değil, büyüme dinamikleri öne çıkacak. Tüm GOÜ’lerin belirgin şekilde yavaşladığı bir ortamda (yandaki grafik) Türkiye’nin potansiyeline yakın büyüyebilmesi önemli.

İkincisi, daha önceki raporlarımızda sıklıkla işlendiği üzere cari açığın ekonomiye oranı -2011’deki gibi
çift haneli seviyelere çıkmadığı müddetçe- “kırıcı” değil “yapıcı”. Tam tersine cari açığı düşürmek amacıyla ekonomik büyümeyi azaltmak kamu bütçesinden bankacılık sektöründeki sorunlu krediler oranına
kadar birçok alanda yapısal sorunlar ortaya çıkarabilir.
6
16 Eylül 2013
DenizBank Ekonomi Bülteni
Makro Ekonomi & Strateji

Üçüncüsü, Türkiye potansiyeline yakın büyümeye devam ettiği müddetçe ekonominin %6-7’si boyutundaki bir cari açığı finanse etmek çok büyük bir sorun değil. 2008’deki global kriz bu anlamda çok önemli
bir göstergeydi. Keza Temmuz-2013 verilerine göre de reel sektörün 12 aylık uzun vadeli dış borç çevirme oranı %101’den %106’ya; bankaların %122’den %137’ye çıktı. Yani portföy tarafında çıkışlar olsa da
şirketler ve bankalar halen sağlıklı şekilde büyüyebildiklerine inanıldığı için finansal piyasaların çok volatil
olduğu Temmuz ayında ödediklerinden daha fazlasını yeniden borçlanabildiler.

Dördüncüsü, faiz oranları düşük tutularak rekabetçi TL üzerinden dış ticaret desteklenecek. Avrupa ekonomisinin toparlandığı hesaba katılırsa 2010-2012 yıllarında buradan gelen negatif etki bundan sonraki
dönemde terse dönebilecek. Bundan birkaç ay önce global ekonominin ana gündem maddelerinden birinin “kur savaşları” ve buna bağlı olarak ülkelerin para birimlerinin diğerlerine kıyasla nasıl daha avantajlı
konuma getirilebileceği olduğu unutulmamalı.

Beşincisi ve en önemlisi, 2. çeyrek büyüme verilerinin iyi gelmiş olması bu trendin yıl sonuna kadar devam edeceği anlamına gelmiyor. Hem TL’deki değer kaybı, hem de hanehalkı ve reel sektör verilerindeki
seyir üçüncü çeyrekten itibaren büyümenin ikinci çeyrekteki gibi güçlü devam etmeyeceğini gösteriyor.
Kredi artışında son haftalarda görülen aşağı yönlü trend de bunun en önemli kanıtlarından.
Önemli mesajlar:
1- Hem büyüme hem cari açık beklentilerin üzerinde geldi. Fakat bu MB’nin para politikasındaki mevcut duruşunu değiştirmeyecek. Çünkü cari açık ve büyümedeki mevcut trendler yılın ikinci yarısında sürdürülebilir değil.
2- Cari açığın finansmanı açısından tıpkı 2008’de olduğu gibi portföy çıkışı olsa bile reel sektörün ve bankaların borçlanmalarında herhangi bir sorun yok.
3- Finansal piyasalarda toz duman yatıştıktan sonra GOÜ’ler arasında (cari açığı düşük olanlar değil) potansiyel büyüme hızlarına yaklaşanlar öne çıkacak.
7
Download